Print Friendly and PDF

Katil Ichi (2001) Koroshiya 1

Bunlarada Bakarsınız

 

"Her şeyin temeli çocuklukta atılıyor"

129 dk

Yönetmen:

Takashi Miike

Senaryo:

Sakichi Satô, Hideo Yamamoto

Ülke:

Japonya

Tür:

Aksiyon, Komedi, Suç

Vizyon Tarihi:

23 Ocak 2003 (Türkiye)

Dil:

Japonca, Çin Lehçesi, İngilizce

Müzik:

Karera Musication, Seiichi Yamamoto

Nam-ı Diğer:

Ichi the Killer

Oyuncular

 

    Tadanobu Asano

    Nao Ohmori

    Shin'ya Tsukamoto

    Paulyn Sun

    Susumu Terajima

 

Devam Filmleri

 

    2001 - Katil Ichi (53,205)7.0

    2003 - 1-Ichi (723)5.3

 

Özet

Şiddetin bir erdem olarak ve ahlaki çöküntünün ise bir yaşam tarzı olarak benimsendiği dünyaya hoşgeldiniz...Shinjukunun yer altı dünyası ve aynı zamanda sadist bir yakuza tetikçisi olan Kakiharanın şehrinde meydana gelen olaylar nefesinizi kesecek.Kakihara patronunu öldüren kişiyi bulmak üzere durmaksızın yer altı dünyasının altını üstüne getirir.Meydana gelen olayların arkasındaki beyin ise Japon çetelerini birbirine düşürmeyi başarmış olan eski bir polis olan Jijiden başkası değildir.Elindeki en büyük kozu ise uçurumun eşiğindeki ruhsal bozukluğu had safhada olan bir kaçıktır.Söz konusu deli adam, katil Ichiden başkası değildir ve katil Ichi ile Kakihara arasında gelişen olaylar kısa sürede caddeleri kan gölüne çevirir.

Altyazı

Avenue, Kabuki-cho

- Emin misiniz, Bay Fujiwara?

  - Patronun ne dediğini sen de biliyorsun.

  Korumaya ihtiyacı yokmuş.

  En azından dairesindeyken koruma istemiyor.

  Niye kapısının önünde nöbet tutmama izin vermiyorsunuz?

  O içeride bir kızla yatarken mi?

  Kastettiğim o değildi.

  Sadece bir korumasın, bu yüzden sana ihtiyaç olana kadar çeneni kapat.

  Alo?

  Sen misin, Takeshi?

  Yakında eve geliyorsun, öyle değil mi?

  Sen de beni terk etmeyeceksin, değil mi?

  Hayır Takeshi, seni terk etmeyeceğim.

  Şu anda işteyim.

  - Seni daha sonra ararım.

  - Baba, baba  Tadanobu Asano Hideo Yamamoto Takashi Miike Yapma!

  Hayır!

  Nasıldı?

  Kim var orada?

 !

  Ichi The Killer Alo, Myu-Myu?

  Benim.

  Hayır, yapma.

  Sana açıkça kararımı söylediğimi sanıyordum.

  Buna gerek yok.

  Ichi her şeyi halleder.

  Son zamanlarda sadece Ichi'nin arkasından temizlik için içeri giriyoruz.

  Onu bulduk.

  Sana bunu bırakmanı söylediğimi sanıyordum.

  Ne halt ediyorsun?

  Ben senin malını kullanamıyorsam sen de telefonumu kullanamazsın.

  Gidelim.

  Yine yapmış.

  İğrenç.

  Şu Ichi denen adam neye benziyor?

  Haydi, işe koyulalım.

  Burada ne halt oldu?

  Dün akşam patronun korunmasından sen sorumluydun!

  - Kaneko da öyle.

  - Suçu başkasına atmaya çalışma.

  Üzgünüm.

  Özür dilerim, özür dilerim.

  Bay Kaneko, nerede olabileceği hakkında bir fikrin var mı?

  Anjo gerçekten ortadan kayboldu mu?

  Kayıp paranın miktarı ne?

  Yaklaşık 3 milyon yen.

  O halde sanırım parayı Anjo aldı ve kızla birlikte kaçtı.

  Efendim, patron asla böyle bir şey yapmaz, asla.

  Hapiste geçirdiği onca zaman beynini sulandırmış olmalı.

  Erkekler yaşlanınca kafayı kadınlara takarlar ve   kendi deliğiyle yerdeki deliği birbirinden ayırt edemezler.

  Muhtemelen bu işin arkasında başka bir çete var, efendim.

  Bize kin besleyen pek çok çete var.

  Düşman edinen Anjo değildi.

  Sendin!

  Patron ölmedi.

  İzninizle.

  - Kız arkadaşın yok mu?

  - Hayır.

  Çok yalnızım.

  - Niye bir hayvan almıyorsun?

  - Eskiden bir timsahım vardı.

  Ama onlara bakmak zor oluyor.

  Bu yüzden onu tuvalete atıp sifonu çektim.

  Anlıyorum.

  Hatırlıyorum da bir zamanlar ilkokuldayken bir köpeğim vardı.

  - Ne cinsti?

  - Melezdi.

  Öyle şirindi ki.

  Ama yan dairedeki adamın bir Alman kurdu vardı ve devamlı köpeğimle alay ediyordu.

  Onunla alay ediyordu.

  Bu yüzden dua etmeye başladım.

  Ve istediğim şeyin olması için dua ettim.

  Hoş geldiniz.

  - Karen burada mı?

  - Şu tarafta.

  Beni takip edin.

  - Ve dualarım kabul oldu.

  - Gerçekten mi?

  Adamın köpeği öldü.

  Köpek öldü.

  Aman Tanrım.

  Öyle mi?

  Köpeğini ben öldürdüm.

  Köpeği kalın bir iple boğdum.

  Bir tane daha içsene.

  - Hoş geldin.

  - Duydun mu?

  Patron ortadan yok oldu.

  Evet, duydum.

  Parayı almış ve kadının biriyle ortadan yok olmuş.

  Biriyle kaçacak olsaydı bu sen olurdun.

  Onu başka bir çete kaçırdı.

  - Çoktan öldürüldü mü demek istiyorsun?

  Peki, şimdi ne yapacaksın?

  - Çetenize tüm hayatını adadı o.

  O ölmedi.

  Onu bulacağım.

  Bulacağınızdan eminim.

  - Bence çoktan yerin dibini boylamıştır.

  Benimle oyun oynama, Karen.

  O hayatta.

  Bundan eminim.

  Sadece onu bulmamı bekliyor.

  Evet, ama  Sen patronun kadınısın.

  Nasıl böyle konuşuyorsun?

  Üzgünüm.

  - Bugün doğum günü.

  - Doğum günü mü dedin?

  - O zaman bu da senin hediyen.

  - Sana bırakmanı söylediğimi sanıyordum.

  Çete serserileri.

  Shinjuku'dan başka nerede para kazanabilirler ki?

  Her türlü pis işi yapıyorlar.

  Cinayet, kundakçılık, kaçakçılık ve tecavüz.

  Nasılsınız?

  Merhaba, Bay Kakihara.

  Demek yine Shinjuku'dasın, ha?

  Bizim gibi adamların para kazanabileceği tek yer burası.

  Bizim mekanda olanları duydun mu?

  Bir şeyler duydum.

  Bir şey duyarsan haberim olsun.

  Ödülünü alırsın.

  Anlıyorum.

  Öldür kendini.

  Üzgünüm.

  Seni duyamıyorum.

  Çabuk öldür kendini.

  Üzgünüm.

  Aptal özürlerinle işim yok.

  Ağlamayı bırak.

  Dilediğin kadar ağlayabilirsin.

  Seni sadece öldüğünde bağışlarım.

  Seni sersem aşağılık hergele.

  Onu henüz bulamadık diye bir mazeret duymak istemiyorum!

  Ver şunu bana!

  Patronu bulana kadar Shinjuku'nun   altını üstüne getirmeni istiyorum!

  Sakın onu bulmadan karşıma gelme!

  Şef, şu ana kadar herhangi bir ipucu bulamadık.

  Bu tabii ki bütün umudumuzu yitirdiğimiz anlamına gelmiyor.

  Onu bulacağım.

  Bu işi bana bırakın siz.

  Ben bakarım.

  Bu sadece bir söylenti.

  Ne kadarının doğru olduğunu söylemek zor.

  Ama Funaki'ler de tıpkı bizim gibi Sanko teşkilatına bağlı.

  Hatta bizimle aynı binayı paylaşıyorlar.

  Kesinlikle.

  Böylece kimin gelip gittiğini   takip etme imkanına sahipler.

  - Muhtemelen patronunuzu onlar kaçırdı.

  - Niye böyle bir şey yapsınlar?

  Şey, Bay Kakihara, Funaki ailesinden Bay Suzuki'nin   porno satış işini üç yıl önce bizzat siz onların elinden almıştınız.

  Söylentiye göre bunu unutmamış.

  Öyleyse, bu işin arkasında Suzuki'nin olduğunu düşünüyorsun?

  Bu sadece bir söylenti.

  Ama Bay Suzuki arkanızdan kötü konuşuyor.

  Etrafa oldukça saçma hikayeler yaydı.

  Sizin patron Anjo'ya aşık olduğunuzu bile söyledi.

  Sen neden bahsediyorsun?

  Takayama, onu buraya getir.

  Kimi getireyim?

  Suzuki'yi tabii ki.

  Ama  Korkuyor musun yoksa?

  Hayır.

  Sorun bu değil.

  Elimizde hiç kanıt yok.

  Ne zamandan beri kanıt senin için önemli oldu?

  Yalan söylerse, cesedini Funaki'ye veririz.

  Git getir şunu, Takayama.

  Peki.

  Jijii, git biraz karides al.

  Karides mi?

  Kakihara?

  Tempura mı?

  Neler oluyor?

  Kakihara!

  Neler oluyor?

 Harika görünüyorsunuz, Bay Suzuki.

  Patron nerede?

  Patron mu?

  Anjo mu yani?

  O ve kız parayla tüydüler, değil mi?

  Dediklerini anlamıyorum.

  Dur, lanet olsun!

  Patron Anjo'yu benim alıkoyduğumu mu sanıyorsun?

  Şu video işinde seni ekarte ettiğim için sinirlendiğini biliyorum.

  Etrafta arkamızdan kötü konuşup duruyorsun.

  Hayır, konuşmuyorum.

  Konuşuyorsun.

  Öyle değil mi, Jijii?

  Sen de kimsin?

  Bay Kakihara'nın arkasından porno video işi çevirmediğini mi söylüyorsun?

  Bu senin güvenilmez biri olduğunu kanıtlıyor.

  Tamam.

  Video işi doğru.

  Bunu itiraf ediyorum.

  Ama patronunun nerede olduğu hakkında bir şey bilmiyorum.

  Bana inanmak zorundasın, lütfen.

  Sana bir kez daha soruyorum.

  Patron nerede?

  Bilmiyorum.

  Gerçekten hiçbir fikrim yok.

  Şef, bu çok  Hey, bekle!

  Jijii'nin içeriye nasıl bir kamera ve mikrofon sokmayı başardığını merak ediyorum.

  - Onları oraya ben yerleştirdim.

  - Öyle mi?

  Anjo çetesinden atılmadan önce bunu yapmaya beni Jijii ikna etmişti.

  Öyleyse Kakihara ile arkadaştınız?

  Beni şimdi görse tanımaz ama.

  Yüzümü yaptırdım.

  Plastik cerrahi mi?

  Neden bu yüzü istedin?

  Kapa çeneni!

  Bir telefon açmam lazım.

  Artık konuşmaya hazır mısın?

  Hepinizi öldüreceğim.

  Patron nerede?

  Ben nereden bileyim?

  Biri onu çoktan öldürdü herhalde!

  O hala hayatta.

  Ne olmuş yani?

  Sen konuşmayacaksan belki de senin ufaklık konuşur?

  Hayır.

  Sakın yapma.

  Ne istersen yaparım yeter ki dur!

  Yeter ki dur artık.

  Neler oluyor?

  Suzuki?

  Kakihara!

  Ne halt ettiğini sanıyorsun?

  Sadece küçük bir işkence.

  - Suzuki ne yaptı ki?

  - Yapmayın!

  Kaldır o silahı, Bay Kaneko.

  Sen de kimsin?

  Önce sen burada ne aradığını anlat, Bay Funaki.

  Biri Suzuki'nin başının sizin çeteyle fena halde dertte olduğunu söylemek için beni aradı.

  Patronunu benim kaçırdığımı sanıyor.

  Suzuki asla böyle aptalca bir şey yapmaz.

  Bırak onu gitsin.

  - Bu işte birliktesiniz, değil mi?

  - Ne?

  Suzuki'nin patronu kaçırdığı duyumunu aldık.

  Kimden aldınız?

  Şurada ki adamdan.

  - Hangi adam?

  - Şu Jijii denen adamdan.

  Ortada adam yok ki?

  Hangi adam?

  Sen!

  Git ve onu bul!

  Merhaba.

  Demek tekrar geldin.

  Morarmış bir kadın   vücudu görmekten keyif alan tek adamsın.

  Nasıl ?

  Nasıl da ne?

  Bana dün yediğin dayaktan bahsetsene.

  Ne?

  Canın yandı mı?

  Öleceğimi sandım.

  Hergele herif.

  Umarım geberir.

  Ölsün mü?

  Umarım ölür.

  Onu senin için öldüreyim mi?

  - On milyon yen mi?

  - Hayır, sersem.

  Yüz milyon.

  Bu makul bir rakam.

  O kadar paramız yok.

  Öyleyse video işini bize devret ve mesele çözülmüş olsun.

  Bütün paramız patronla birlikte ortadan yok oldu.

  Video işimizi de alırsanız, tüm kazancımız biter.

  Bu işten kolayca kurtulabileceğini mi sanıyorsun?

  Bu adamı teşkilattan at.

  Bu işleri çok daha kolaylaştırır.

  Belki de haklısın.

  Sizden içtenlikle özür dileyeceğim.

  Bu bir ya da iki parmak keserek özür dilenecek bir mesele değil.

  - Tatlılara çok düşkünümdür.

  - Ne olmuş yani?

  Özür dilemek için, zevk organımı keseceğim.

  Ne demek istiyorsun?

  Ka-en?

  Tamam, hemen geliyorum.

  Benim gidip patronu aramam gerekiyor.

  İyi günler.

  Patron!

  Neden bu kadar geciktin?

  Hastaneye gitmem gerekti.

  Hastaneye mi?

  Bu iğrenç.

  İğrenç değil farklı.

  - Bunu niye yaptın?

  - Mühim değil.

  İnsan bedeni kendini yeniler.

  Devamlı konuştuğum taktirde daha iyi olacak, tamam mı?

  Tamam.

  Her neyse, şimdi dinle.

  Jijii ve çetesiyle Hirando'da karşılaştığın   geceyi hatırlıyorsun, değil mi?

  İçlerinden birisi fena halde bağımlı gibiydi.

  Her neyse, kızlardan birine bunu araştırttım ve kızın dediğine göre eroin kullanıyormuş.

  Ve işte burası.

  İçerisi çok lüks döşenmiş eroin satılan bu yeri buldum.

  Haydi, gel.

  Kim o?

  Ben Hirando club'tan Karen.

  İyi günler.

  Ondan haber alabildin mi?

  Sana bir borcum yok o yüzden neden sana bir şey anlatayım ki?

  Buraya mal almak için gelmediyseniz, defolup gidin.

  Ne cesaretle buraya boş elle gelir ve benden bir iyilik istersiniz?

  Siz kim olduğunu sanıyorsun?

  Bu Kakihara.

  Anjo çetesinden piercing'li adam.

  Hey, sana kim içeri girebileceğini söyledi, ha?

  Kim olduğu umurumda değil.

  Senin gibilerle işim olmaz benim.

  Patron ölecek.

  Bu adam neden bahsediyor?

  Acele etmezsen eğer, patron ölecek.

  Dediğim gibi, mal almak için buraya gelmediyseniz, zamanımı harcıyorsunuz.

  Bu yüzden defolup gidin.

  Haydi, haydi.

  O ölürse ne olur biliyor musun?

  Jijii, hemen buraya gel ve bana bir iğne yap.

  Geldiğimizde zaten bunun içindeydi.

  Kaçmaya çalışmasın diye onu bantladım.

  Patronun Jijii nerede?

  Bu da ne böyle?

  Burası bizim ofis.

  Bakın ne buldum.

  Patron Anjo  Demek onu siz kaçırdınız.

  Patron Anjo nerede?

  Bana önce bir iğne yaparsanız size söylerim.

  Sana soruyorum.

  Patron nerede?

  Çoktan öldü ve gömüldü.

  İğne yapmayacaksanız, o zaman elini çabuk tut, beni öldür Kakihara kardeş.

  Sen de kimsin?

  Senin tarzını biliyorum.

  Beni her halükarda öldüreceksen   bu işi hemen hallet, Kakihara kardeş.

  Kano?

  Doğru bildin.

  Kano?

  Sen Kano musun?

  Ama yüzün farklı.

  Öyleyse patronu siz öldürdünüz?

  Bunu yapan Ichi idi.

  Bu 'lchi' de kim?

  Ben sadece arkasından temizlik yaptım.

  Görünen o ki Ichi'nin bir sonraki hedefi sensin, Kakihara kardeş.

  Anjo'ya aşıktın, öyle değil mi?

  Eşcinsel olduğun için değil, onun cesaretine hayran olduğun için.

  Seni dövdüğünde sana verdiği acıdan   hoşlandığın için.

  Bu yüzden onu bulmayı bu kadar çok istiyorsun.

  Haklı mıyım?

  Tekrar canını yakmasına ihtiyacın var.

  Kakihara, senden bunun intikamını alacağım.

  Yaptıklarını asla unutmayacağım.

  Seni öldüreceğim, seni hergele.

  Söyle, kıza ne yaptınız?

  Anjo'nun kız arkadaşının nerede olduğunu sordu.

  Kız arkadaş mı?

  Anjo ile birlikte götürdüğünüz kızı istiyoruz.

  Onu hemen bize verin.

  Dur bir dakika.

  Siz de hata yapıyorsunuz.

  Seni öldüreceğiz.

  Konuşmazsan, tüm çeteyi öldüreceğiz.

  Beni dinleyecek misiniz, lanet olsun?

  Ben yapmadım.

  Bu işle bir ilgim yok.

  Ben masumum.

  Bana inanın, lütfen.

  Başka birine sorun, lütfen.

  - Zaman doldu.

  - Zamanın doldu.

  Ne demek istiyorsunuz?

  Seni burada doğrayacağız.

  Canın fazla yanmayacak.

  Hayır, lütfen.

  İmdat!

  Alo?

  Anladım.

  Biri, ağzı yırtılmış bir adamın Anjo'nun ofisini bastığını gördüğünü söylüyor.

  Bu Kakihara.

  Biliyordum!

  Bu maskeyle nefes alamıyorum.

  Gözleri biraz daha yukardan kesmeliydim.

  Nefes aldığımda buğu yapıyor.

  Alo, Myu-Myu.

  Nasılsın?

  Yüzümü darmadağın ettiğin sürece nasıl müşteri bulabilirim ki?

  Kes sesini, sürtük.

  Nasılmış, ha?

  Sen de kimsin?

  Buraya gel, seni küçük pislik.

  Ne halt ettiğini sanıyorsun?

  Sapık mısın, nesin?

  Bu kostüm de neyin nesi?

  Konuşsana.

  Konuşamıyor musun, hergele?

  Üzgünüm.

  Üzgünüm.

  Beni üzgünüm martavalı ile uyutmaya çalışma.

  Niye ağlıyorsun?

  - Ağlamıyorum.

  - Evet, ağlıyorsun.

  - Ağlamıyorum.

  - Ağladığını görüyorum.

  - Lanet olası ağlıyorsun!

  - Hayır, ağlamıyorum!

  Bu da ne?

  Ne yaptın?

  Onu senin için öldürdüm.

  Onu senin için öldüreceğime söz vermiştim.

  Ama sakın endişelenme, olur mu?

  Şu andan itibaren seni ben döveceğim.

  Onun yerine sen mi döveceksin?

  Teşekkür ederim.

  Kakihara, çeteden çıkartıldın.

  Çete bu karara   gerek senin gerekse adamlarının Anjo'yu ararken sergilediğiniz   kibirli tavırlarınız, Suzuki'ye yaptığın işkence   ve Funaki ile pazarlık etmeyi reddetmen sonucunda vardı.

  Söyleyeceğin bir şey var mı?

  Dinliyor musun?

  Kakihara!

  Söyleyecekleriniz bu kadar mıydı?

  Evet, bu kadardı.

  O halde her şey için teşekkür ederim.

  Çok kolay oldu.

  Hey, Suzuki.

  Doğru şeyi yaptığımızdan emin misin?

  Bu kadar sakin karşılaması tuhaf.

  Sizce öç peşinde mi?

  - Bir şey söylemeyi unuttum.

  - Neymiş o?

  Anjo çetesini devralıyorum.

  Demek kovulduk, öyle mi?

  Evet, öyle.

  Shinjuku'daki bütün yakuzalar peşimizde.

  Ayrılmak isteyen varsa şimdi söylesin.

  Üzgünüm.

  Bağlılık yemini etmek için şerefe kaldırdığım sake   kadehini geri vermek istiyorum.

  - Öyle mi?

  Kakihara'yı çeteden attılar.

  Para nerede?

  - Yarısını hesaba yatırdım.

  - Yarısını mı?

  Anlaşma böyle değildi.

  Anlaşmamızı yerine getirdiğin zaman kalanını da yatıracağım.

  3 milyon yen çok büyük para.

  Ya başaramazsanız?

  Üç dört gün içinde, şu yakuza   dairesinde ki herkesi dışarı at.

  Onlar sadece ayağımıza dolaşırlar.

  Yalnız başına yapabilecek misin?

  Merak etme.

  Hemen işe koyuluyorum.

  Kakihara'yı temize havale ettiğinden emin ol.

  Nereye gidiyorsun?

  Ne yapmamı istiyorsun?

  Burada bekle.

  Bir yere gitme.

  Ichi  Ichi!

  Tachibana'yı rüyamda gördüm.

  Saldırıya uğradığında sana yardım eden şu tecavüze uğrayan kız mı?

  Ona tecavüz ettiklerinde benden ona yardım etmemi istedi.

  Ama bacaklarım öyle şiddetli titriyordu ki kımıldayamadım.

  Nasıl ağladığı hala rüyalarıma giriyor.

  Tachibana'yı kurtarmayı o kadar çok mu istitordun?

  Ona tecavüz etmek istemiştim.

  Onu kurtarmak istemiştin.

  Ona tecavüz etmemi istemişti.

  Ichi!

  Aç şu yüzünü, lanet olası!

  Sailor neden bana öyle bir şey yapsın ki?

  Kimden bahsediyorsun?

  Sailor neden bana öyle bir şey yapsın ki?

  Ichi!

  Kendini toparla!

  Ne oldu?

  Sorun nedir?

  Çeteden atıldınız, öyle değil mi?

  İçeri girmenize izin vermek benim için tehlikeli olur.

  Sen kiminle konuştuğunu sanıyorsun?

  Canım acıyor.

  Bay Kakihara, lütfen yapmayın.

  Yırtacaksınız.

  Sünüyor.

  Karen, Karen!

  Karen, bir şeyler yap, lütfen!

  Bana yardım et!

  Karen!

  Sana katılabilir miyim?

  Canım yanıyor.

  Ne yapıyorsun, Karen?

  Ayakkabılarını çıkart!

  Lanet olası çok yavaşsın!

  - Çabuk ol.

  - Kımılda, git onu getir.

  Kımıldasana.

  - Hey, onu bana geri ver.

  - Ne?

  Baban polislikten atıldı çünkü silahını kaybetti, öyle değil mi?

  Ne salaklık ama.

  En az babası kadar ahmak.

  O silahın parası vergilerle ödenmişti.

  Paramızı geri ver, hergele.

  Çabuk ol ve onu geri getir.

  Çabuk ol ve onu geri getir.

  Ne dediğimi duymuyor musun?

  Hey, sen.

  Bakıp durma.

  Toz ol, seni budala.

  Kadınım olmak istiyorsun, öyle değil mi?

  O zaman daha önce verdiğin gibi ver bana.

  - Canın yanıyor mu?

  - Devam et.

  Dinle, birisinin canını yaktığında   onun hissettiği acıyı düşünme.

  Sadece ona acı verme zevkine konsantre ol.

  Partnerine gerçek tutkuyu gösterebilmenin tek yolu budur.

  Bana öldüresiye saldır.

  Patron bu işte senden çok daha iyiydi.

  Bu kadar yeter.

  Beni hayal kırıklığına uğrattın.

  Hey, buraya gel!

  Bu adamların öldürülmesi gerekiyor.

  Hızla içeri gir ve işlerini bitir.

  - Yapamam.

  - Tabii ki yaparsın.

  Hepsi kabadayı.

  Daha önce öldürdüğün adam için çalışıyorlar.

  Kolay iş.

  Sadece içeri gir ve işini yap.

  - Hayır olmaz.

  Çok kalabalıklar.

  - Haydi ama, Ichi.

  İntikam almak istiyorsun, değil mi?

  Dünyayı kabadayılardan kurtarmayacak mıydın?

  O adamlar fakirlerden zorla para alıyor.

  Zayıfları dövüyor ve etrafta bu dağları ben yarattım edasıyla dolaşıyorlar.

  İntikamını almalısın.

  Kafasını kazıtmış adamı görüyor musun?

  Lisede sana kabadayılık taslayan   lmamura'ya benzemiyor mu?

  Ve onun yanında ki adam da   bütün ders kitaplarını karalayan şu   devamlı tüküren çocuk Tokito'ya benzemiyor mu?

  Evet, Ichi?

  Evet, benziyor.

  İntikam almalısın.

  Öldürmek kötüdür.

  Sana bunun için endişelenmemeni söylemiştim.

  Hepsi bir avuç kabadayıdan başka bir şey değil.

  Az önce öldürdüğüm insanlar   bana eskiden kabadayılık taslayanlar değildi.

  Onlar kötü insanlar.

  Tabii ki ölmeleri gerekiyordu.

  Bugün neler hissettin?

  Artık öldürmek istemiyorum.

  Saçmalama.

  Kötü adamları sen öldürmezsen, kim öldürecek?

  Öldürmek istemiyorum.

  Öldürmeye devam edeceksin, öyle değil mi?

  Artık öldürmek istemiyorum.

  Kötü adamları öldür.

  Öldür.

  Beni orada koruduğun için teşekkür ederim.

  Sorun nedir?

  Sen iyi misin?

  Adın ne senin?

  Ichi.

  Biz dostuz, öyle değil mi?

  Lanet olsun.

  Burada ne halt olmuş?

  Şef, ne oldu?

  Nihayet ortaya çıktı.

  Ne harika değil mi?

  Ben korkuyorum.

  Hey, hepinize söylüyorum!

  Kaçmayın!

  Hepsi kaçıyor.

  Sen kaçmıyorsun?

  Patronun intikamını almadan olmaz.

  Anlıyorum  Bu gerçekten inanılmaz.

  Şuna bir bak.

  İnsan bedeni işte bunun gibi tek bir spiralden oluşuyor.

  Üzgünüm, şef.

  Hepsi kaçtılar.

  Boş ver.

  Takayama, Doğu Shinjuku polis karakolunu ara.

  - Bunu bildirecek misin?

  - Hayır, bize yardım etmelerini sağlayacağım.

  Şu güçlü adam ortaya çıkıp onların canına okumadan önce beni tartaklıyorlardı.

  Karate ve diğer dövüş sanatlarını biliyorsun, değil mi?

  Bana da öğret.

  - Sen eve git artık.

  - Güçleneceğim ve intikam alacağım.

  Takeshi.

  Takeshi!

  Artık çok önemli bir işle uğraşıyorum.

  Öyle ki bir gün eve geri dönemeyebilirim.

  Bana bir şey olursa   annenin yanına gidip onunla oturacağına söz ver.

  Veremem.

  Merak etme.

  Başımın çaresine bakabilirim.

  Takeshi.

  Neden bu kadar uzun sürdü?

  Git Ichi'yi bul.

  Onun neye benzediğini bilmiyorum.

  Kan kokusunu izle.

  Şimdi git ve onu getir.

  Ne halt ettiğini sanıyorsun?

  Anladın mı?

  Önce kızlarımızdan birinin üzerine kusuyorsun   ve sonra hiç paran olmadığını söylüyorsun?

  Sen kim olduğunu sanıyorsun?

  Cevap ver bana, hergele.

  Komik olan ne?

  Bize bir an önce paramızı geri versen iyi olur.

  Böbreklerini falan sat.

  Paramızı aldığımız sürece fark etmez, hergele.

  Size ne kadar borcu var?

  Sen de kimsin ki?

  Ne kadar borç aldı?

  500,000 yen.

  - Kimin için çalışıyorsun?

  - Bu seni ilgilendirmez.

  Konuşmana dikkat et!

  Neye bakıyorsun?

  Yeterince dövmedin mi?

  Bu durumda, sen niye onun borcunu ödemiyorsun?

  Dikkat et yoksa canın yanacak.

  - Hangi çetedensin?

  - Anjo çetesi.

  Seni buraya hangi rüzgar attı bilmiyorum.

  Ama alnında "enayi" yazıyor.

  Sen Japon değil misin?

  Söylediklerimi anlamıyor musun?

  Her neyse, çık git buradan.

  Haydi, yürü.

  Al.

  Utanma.

  Ye haydi.

  Patron Anjo, hani silahını kaybeden polis vardı ya, bu işte.

  Sonrasında Olimpik tetikçi olarak nam saldı.

  Acıkmış olmalısın.

  Haydi yemeğe başla sen.

  Annem geri dönmeyecek, değil mi?

  Seni bir başka adam için terk etti.

  Ama ben her zaman senin yanında olacağım.

  Çeneyi bırak da ye.

  Nerelisin?

  Çinli mi?

  Sana verebileceğimiz bir yerimiz yok.

  Anlıyor musun?

  O kadar gergin olma.

  Sana kötülük edecek değilim.

  Bana uzun yıllar önceki halimi hatırlatıyorsun.

  Yere düştüğümde beni ayağa kaldıran adam öldürüldü.

  Gidecek yerim yokken beni yanına almıştı.

  Katillerini bulmalıyım ve öcünü almalıyım.

  Ye yoksa erişteler hamur olacak.

  Kendini nasıl hissediyorsun?

  Neredeyiz?

  Görünüşe göre kabus görmüşsün.

  Fotoğrafları zarfların içinde bulacaksın.

  Önde gelen kabadayıların fotoğrafları.

  Bana kabadayılık taslayanların mı?

  Onlar gibilerin.

  Bunlar sana kabadayılık taslayanlardan bile daha kötüler.

  Onlar etrafta ki tek kötü insanlar değildi ki.

  Öylece durup hiçbir şey yapmayanlar daha da kötüdür.

  Hepsinin peşine düşmelisin.

  Bu yüzden güçlü biri oldun, öyle değil mi?

  Ama   Tachibana bana yardım etmeye çalışmıştı.

  O zamanlar ona yardım edemeyecek kadar zayıftın.

  Ama şimdi, hepsini yenebilecek kadar güçlüsün.

  İntikamını alabilirsin.

  İntikam mı?

  İnsanları öldürmeyi mi kast ediyorsun?

  Evet.

  Öldürmekten bahsediyorum.

  - Artık öldürmek istemiyorum.

  - Ne dedin?

  İnsanları öldürmekten nefret ediyorum.

  Olaylardan kaçmak, seni asla bir erkek yapmaz!

  Şeyim sertleşti benim.

  - Bu ne zamandan beri oluyor?

  - Bilmiyorum.

  Bana niye söylemedin?

  Çürümeye başlayacak.

  Sana söylediklerimi yapmazsan başına bunlar gelir işte.

  Birkaç sakinleştirici al.

  Seni bir müddet sakinleştirirler.

  Sorun nedir?

  Al şu lanet olası hapları.

  Artık daha fazla insan öldürmek istemiyorum.

  Bunu daha sonra konuşuruz.

  Sadece şu lanet olası hapları al.

  Hayır!

  Ichi!

  Çok uzun zamandır dedektifim ama asla böyle bir şey görmedim.

  Bunu sen bile yapamazsın, ağabey.

  İsteseydim, yapardım.

  Bu katliamın insanlıktan uzak bir yanı var.

  Çoğu insanın içinde biraz sadizm biraz da mazoşizm vardır.

  Ama bu Ichi yüzde yüz katışıksız sadist.

  Onunla karşılaşmak için sabırsızlanıyorum.

  Ama nasılsa buraya gelecek, öyle değil mi?

  Herhangi bir rutini yok.

  Oyun oynar gibi.

  O geldiğinde ölmeye hazır değilsem   çaresizliğim gittikçe artar.

  Ama geldiğini bilirsem   beni öldürmesini engellemek için elimden geleni yaparım.

  Bu yüzden istemeseniz bile bana şu Ichi'nin nerede olduğunu öğrenip söyleyeceksiniz.

  İyi de elinde ipucu var mı?

  Tanıdığım biri, Ichi'nin dostu olan muhabbet tellallığı   yapan bir Çinli ile tanışmış.

  Onu bulursanız çok daha fazlasını öğrenirsiniz.

  Çinli bir muhabbet tellalı, ha?

  Bunu o kulüpte bir kızdan öğrendim.

  Ne diyorsun, ağabey?

  Kakihara'nın ricasını geri çeviremeyiz, değil mi?

  O olmasa dedektif bile olamazdık.

  Ona çok şey borçluyuz.

  O hergeleyi kısa sürede buluruz.

  Etrafta dolanan çok fazla Çinli muhabbet tellalı yok.

  Hey, bu Kaneko.

  O değilse ne olayım.

  Silahını kaybettiği için kovulan polis.

  Burada ne yapıyorsun?

  - Ben tetikçiyim.

  - Şaka yapıyorsun!

  Adam silahını kaybediyor sonra bir bakıyorsun tetikçi olmuş.

  Tetikçi misin?

  Gerçekten mi?

  Ne bekliyorsun?

  Git, bul onu.

  İş tutmak istiyorum.

  Faydası yok.

  Alo, Myu-Myu?

  Benim, Longie.

  Hemen sana gelebilir miyim?

  O kız hakkında ki bilgiyi sen mi sızdırdın?

  Evet öyle.

  O zaman Longie'nin yakalanması   sadece an meselesi.

  Sonra ne olacak?

  - Ichi kötü bir dönemden geçiyor.

  - Kötü dönem mi?

  Sertleşiyor ancak boşalamıyor.

  Gerçekten mi?

  Bu gerçekten tuhaf.

  Söylesene, şu Ichi nasıl biri?

  Sana bunu söyleyemem.

  Haydi, ama bana onu anlat.

  Bu kadar ısrar ediyorsan, peki.

  - Şirin biriymiş.

  - Tipin mi yoksa?

  Pek sayılmaz.

  - Biraz ağlak biri o.

  - Nasıl yani?

  Küçük bir çocukken saldırıya uğramış.

  Şimdi bile, öfkelendiğinde ağlamaya başlıyor.

  İlk başta kendini kontrol edebiliyor ama sonra birdenbire öldürmeye başlıyor.

  Öyleyse hasta, öyle değil mi?

  Çoğu zaman çok iyi bir genç adam.

  Ama keçileri kaçırdığında bir katile dönüşüyor.

  Galiba az da olsa onu anlayabiliyorum.

  Ama aslında o hiçbir zaman saldırıya falan uğramamıştı.

  Ichi kendi ailesini öldürdükten sonra ben onun hafızasını bulandırdım.

  Eskiden devamlı şiddete maruz kaldığına inanmasını sağladım.

  Şimdi bir iş için ne zaman ona ihtiyacım olsa, ona daha fazla hikaye anlatıyorum.

  Anlattığın her şeye inanıyor mu yani?

  Şu hipnoz olayı gerçekten işe yarıyor mu?

  Evet, ama sanırım tecavüz hikayesini biraz abartmışım.

  Ona lisedeyken saldırıya uğradığını   ve yanında duran kıza bu olay sonrasında tecavüz edildiğini söyledim.

  Bu onu inanılmaz derecede heyecanlandırdı.

  Tecavüz mü?

  Evet, tecavüze uğrayan bir kız hikayesi.

  Bir şey sorabilir miyim?

  Ne soracaksın?

  Bana da bir çeşit hipnoz uyguladın mı?

  Aklımdan bile geçmedi.

  Hayır!

  Kapa çeneni!

  Senin için üzülüyorum, Kaneko.

  Önce silahını kaybettin ve teşkilattan atıldın.

  Sonra Yakuza oldun ki bunda bir sorun yok.

  Ama şimdi peşinde bir katil var.

  Sen şanssız bir maymunsun.

  Kesinlikle pişman değilim.

  Ben de pişmanlıktan bol bir şey yok.

  Bu işi yapabiliyor olmamın tek nedeni çetin ceviz olmam.

  Bazen şu bordro mahkumlarına bakıyorum.

  Ben de kolaylıkla öyle olabilirdim.

  Bütün bunlar sona erdiğinde ne yapacaksın?

  Sadece patron Anjo'nun intikamını almak istiyorum.

  İntikamımızın tadına bakacak kimse kalmayacak.

  Oğlunu düşün.

  Başının çaresine bakmak zorunda.

  Aklımda sadece bir tek şey var.

  Hiç bu kadar zorlu bir sürtük görmemiştim.

  Jiro, formdan düşmüşsün sen.

  Fazlasıyla çetin ceviz çıktı.

  Desene polis hafiyesi Saburo'nun ringe çıkma vakti geldi o zaman.

  Bu bazı hatıraları canlandırdı.

  Takayama, gözünü kızdan ayırma.

  Nereye gidiyorsun?

  Sana gelmeni söyledim mi?

  Evet?

  Gel demedim, değil mi?

  Ruh halimi anlayamıyor musun?

  Üzgünüm, Longie.

  Tanrım, bu çok kötü.

  Sen iyi misin?

  Çok üzgünüm, Longie.

  Biraz su ister misin?

  Sana biraz su ister misin dedim?

  İstiyor musun, istemiyor musun?

  Çok üzgünüm, Longie.

  Nasıl olur da Jijii cevap vermez?

  Kakihara.

  İyi akşamlar.

  Sen, ha!

  Bu Inoue için!

  İşin içine biraz duygu kat.

  Acı vermek ciddi bir iştir.

  Yumruklarında sevgiden eser yok.

  Neden bu kadar gecikti ki?

  Bu da ne böyle?

  Üzgünüm.

  Çok üzgünüm.

  İyi misiniz?

  Yaralandınız mı?

  Ichi?

  Beni hatırlamıyor musun?

  Benim, Tachibana.

  Uzun zamandır görüşemedik.

  Çok uzun zaman oldu.

  Evet, öyle.

  Gerçekten sen misin, Tachibana?

  Öyle olduğunu söyledim ya.

  Üzgünüm.

  Daha önce de özür dilemiştin, değil mi?

  Bana bir oyuncak muamelesi yapmalarından sonra.

  O kadar üzüntü duyduysan, o halde neden beni kurtarmaya çalışmadın?

  Üzgünüm.

  Bu hayatımın en kötü tecrübesiydi.

  Ölmek istedim.

  O olaydan sonra, kelimenin tam anlamıyla acı veren bir ümitsizliğe kapıldım.

  - Ümitsizdim.

  - Ümitsiz mi?

  Evet öyle, ümitsizdim.

  Hayal edilebilecek en kötü haldeydim.

  O olaydan sonra erkeklerin bana pislik muamelesi yapmasını istedim.

  Beni aşağılamalarını, bana işkence etmelerini istedim.

  Cinsel olarak istismar edilmekten hoşlanıyordum.

  Internet vasıtasıyla sadist olduğunu söyleyen bir adamla tanıştım.

  Ama ondan beni keskin bir bıçakla kesmesini istediğimde   ne dedi biliyor musun?

  Bunu yaparsam, kanaman olur.

  Öyle hayal kırıklığına uğramıştım ki.

  Yaşadığım hayal kırıklığı inanılmazdı.

  Benden küçük parçalar keseceğini umut etmiştim.

  Tak, tak, tak, tak.

  Güzelce doğrayacaktı.

  Doğramak mı?

  Onun beni bıçakla oymasını istemiştim.

  Bana merhamet göstermesini istemiyordum.

  Durup dururken duygusuz, güvensiz, bana karşı ilgisi ve  cinsel isteği olmayan biri tarafından dövülürken ağlamak, çığlık atmak ve onunla boğuşmak istiyordum.

  Önce ayak parmaklarımı sonra ayaklarımı kesmesini ve sonra   ta yukarıya kadar devam etmesini istiyordum.

  Ve bıçağı kalbime saplamadan önce ki an   gerçek ümitsizliği görmek istiyordum.

  Ve sonrasındaysa her şey sona erecekti.

  Ne?

  Şimdiden sertleştin mi?

  Benim için üzülmene gerek yok.

  Senin bana tecavüz etmeni ben de istemiştim.

  İstemiş miydin?

  - Evet.

  Tecavüz etmeni istemiştim.

  Elimi mümkün olduğunca   yavaş tutmamı sağlamanı istemiştim.

  Belki de o zaman bu hale gelmezdim.

  Tachibana, gerçekten sana tecavüz etmemi istemiş miydin?

  Demek istediğim bu değil.

  Özellikle senin etmeni istememiştim.

  Herhangi birinin yapmasını istemiştim.

  Bana yardım edebilecek tek şey ümitsizlikti.

  Ichi?

  Söylesene, onları bana tecavüz ederken seyretmek   bu seni tahrik etti mi?

  Beni becermek istedin, değil mi?

  Gördün mü?

  Sorun değil.

  Becer beni.

  Ve beni kadının yap.

  Aslında tecavüze uğramak istediğin için tecavüze uğramak istemiyordun.

  Aslında bunu yapmamı istediğin için benden yapmamamı istedin.

  Elbette.

  Tıpkı Sailor'ın benim yapmamı istediği için   benim yapmamı istememesi gibi.

  Şimdi anladım, Tachibana.

  Sorun nedir?

  Seni paramparça doğrayacağım, Tachibana.

  Ne?

  Hayır, olamaz.

  Tachibana.

  - Hayır, hayır, hayır.

  Bana bak, bana bak.

  Ben Tachibana değilim.

  Hayır, hayır, hayır.

  Ichi, ben Tachibana değilim.

  - Tachibana' sın.

  Bana bak, bana bak!

  Hayır, hayır!

  Ben Tachibana değilim!

  Şimdi anlıyorum.

  Bunu aslında istediğin için istemiyorum diyorsun.

  Myu-Myu?

  Ne oldu?

  O neden öldü?

  Sanırım ondan bir parçayı hatıra almak istedi   ama biraz ileri gitmiş olmalı.

  Öyle değil mi, Kaneko?

  Devamlı yoluma çıkmasan iyi olur.

  Pek hoş olmayacağını söylemiştim.

  Bir kez daha soruyorum.

  Ichi nerede?

  Sana söyledim, bilmiyorum.

  Ichi hayal bile edemeyeceğin kadar çok ahlaksız biri.

  Kurbanlarını en ufak bir şey hissetmeden öldüren bir canavar.

  Bunu anlamak bu kadar zor mu?

  Alo?

  Yaptığın şeylerin her şeyi kaçınılmaz hale getireceğini mi sanıyorsun?

  Ne kadar çok uğraşırsan uğraş, çabaların tamamen boşuna, seni hergele.

  Senin gibi sadece izleyici olanların dünyadan bile haberleri yoktur.

  İpler benim elimde.

  Seninkiler bile.

  Her şeyin kontrolü bende.

  Sence de her şey biraz fazla kolay olmuyor mu, ucube?

  Seni bekleyen kaderinin hiç bir anlamı olmayacak.

  Ichi tarafından anlamsız bir şekilde öldürüleceksin.

  Ne bir fazla ne de bir eksik, hergele.

  Bu Ichi'yi tanımamanın cezası olacak.

  İkiye ayrılmış ve piercing yapılmış bir penis.

  Harika, harika.

  Haydi, yapalım şunu.

  Takayama, bir makas getirsene.

  Evet, artık zevk meselelerine veda etmenin vakti geldi.

  Hayır!

  Ichi hakkında bildiklerimi hatırlamaya çalışacağım!

  Ben dışarıda olacağım.

  Bittince beni çağır.

  Gerçekten mi?

  İşe koyulmaya hazır mısın?

  Yakuzaların apartmanında buluşalım.

  Yapılacak çok iş var.

  Bu tür şeylere dayanamıyorum.

  Dur Jijii.

  Ichi nerede?

  Tam arkanda.

  Ichi'nin senin gibi budala bir gorille oynayacak vakti yok.

  Hayır!

  Bunu yaparsanız ölürüm.

  O da neydi?

  Takayama  Her yeri kırılmış.

  Tutsana şunu.

  Yapma.

  Asla başaramazsın.

  Hey!

  Hergele.

  Şu Ichi gerçek bir canavar.

  Ağabeyim Jiro bile bu kadarını yapamazdı.

  Sözlerine dikkat et.

  Ben korkmaya başladım.

  Biz de gidip şunu arayalım.

  Sen burada kal.

  Desene burayı ikimiz koruyacağız.

  Söylesene, sence çıplak ellerle birinin kolunu   koparmak mümkün mü?

  Dedim ki, sence çıplak ellerle birinin kolunu kopartmak mümkün mü?

  Elbette değil.

  Bu imkansız.

  Seni duyamıyorum.

  - Bu imkansız.

  - Gerçekten mi?

  Bazen kardeşim Saburo da böyle titrer.

  Hazır mısın?

  Deneyelim bakalım.

  Geri döndün demek?

  Şu kabadayılar nerede, Jijii?

  Önce beni dikkatle dinle.

  Sana bir tabak erişte ikram edem şu adam var ya   o senin yıllar önce kaybettiğin ağabeyin.

  Bu yüzden bir daha onu gördüğünde, ona saygılarını sunmayı unutma.

  Ağabeyim mi?

  Ağabeyim mi dedin?

  Bu dünyanın canı cehenneme.

  Bunu yapabilirim.

  Ichi'yi öldürebileceğimden eminim.

  Ichi!

  Ağabeyim.

  Sen de kimsin?

  Hey, Saburo, şu Ichi ne tür bir adam?

  - Canavarın teki olmalı.

  - Ben korkuyorum.

  Meşhur Kakihara bile korkmaya başladı desene?

  Hayır, ben kendimden korkuyorum.

  Tüm bu heyecan.

  Yıllardır hiç bu kadar heyecanlanıp meraklanmamıştım.

  Birkaç kere böyle hissettiğim olmuştu ama sonunda hayal kırıklığına uğramıştım.

  Gerçekten ümitsizliğin içinde kendimi kaybetmek istiyorum.

  Ya Ichi de beni hayal kırıklığına uğratırsa?

  Sorun nedir?

  - Sorun Jiro.

  O öldü.

  - Gerçekten mi?

  Tıpkı büyük ağabeyimiz Ichiro öldüğünde hissettiklerimi hissettim.

  Emin misin?

  O halde geri dönelim.

  Kaneko.

  Ichi geldi.

  Lanet olsun.

  Günün birinde Jiro'yu ben öldürmek için sabırsızlanıyordum.

  Bu çok ilginç.

  Lanet olsun!

  Her zamanki gibi.

  Takeshi.

  Ne oldu?

  Şu adama benziyor  Onun adı Ichi.

  - Ne dedin sen?

  - Ichi.

  O bana yardım etmek için karate yapan adam.

  Lanet olsun!

  Lanet olsun!

  Takeshi.

  Sakın buradan kımıldama.

  Dur bir dakika.

  Beni korkutuyorsun.

  Bekle.

  Lanet olası öyle ürkütücüsün ki!

  Bana yine mi saldıracaksın?

  Ichi!

  Hey.

  Şimdi ne yapacaksın?

  Beni hayal kırıklığına uğratma.

  Niye böyle yapıyorsun, ağabey?

  Neden?

  Niye?

  Neden?

  Hey, dur bekle.

  Söylesene, ağabey.

  Söyle.

  Söyle.

  Söyle.

  Neden, ağabey?

  Baba.

  Takeshi  Takeshi  Üzgünüm.

  Üzgünüm.

  Senin kafan fena karışmış.

  Kaçığın tekisin sen.

  Ayağa kalk, Ichi.

  Ayağa kalk.

  Derdin ne senin?

  Hadisene, lanet olası!

  Beni duyuyor musun?

  Ayağa kalk.

  Haydi, kalk.

  Dalga geçmeyi bırak.

  Nasıl bir oyun bu?

  Bu şekilde davranırsan seninle nasıl kozlarımızı paylaşabiliriz?

  Hadisene, Ichi.

  Kalk ve dövüş.

  Haydi.

  Öyle bencilsin ki.

  Ne yapıyorsun?

  Lanet olsun  Beni öldürecek kimse kalmadı.

  Vay, bu çok harika!

  Ichi!

Not: Bazen Büyük Dosyaları tarayıcı açmayabilir...İndirerek okumaya Çalışınız.

Benzer Yazılar

Yorumlar