Print Friendly and PDF

Kurmanjan datka (2014) Dağların Kraliçesi /Alay Kraliçesi







135 dk

Fikir:Bakyt Turdubayev

Yönetmen:Sadyk Sher-Niyaz

Senaryo:Sadyk Sher-Niyaz, Bakytbek Turdubaev, Bakyt Turdubayev

Tür:Aksiyon, Biyografi, Dram, Tarihi

Vizyon Tarihi:22 Ağustos 2014

Dil:İngilizce, Kirghiz, Rusça

Müzik:Bakyt Alisherov, Murzali Jenbaev

Nam-ı Diğer:

Queen of the Mountains

Oyuncular

    Elina Abai  Kyzy

    Nasira  Mambetova

    Aziz  Muradillayev

    Adilet U  Usubaliyev

    Mirlan  Abdulayev

Özet

Ruslar istila ettiğinde ulusunu tam bir yıkımdan kurtardığı için, Alay Kırgızlarının başına geçen ve “Alay Kraliçesi” diye anılan Kurmancan Datka’nın yaşamı anlatılıyor. Film; Kırgızistan'da devlet tarafından karşılanan yaklaşık 1,5 milyon dolarlık bütçeyle çekilen ve ülkenin 31 Ağustos bağımsızlık gününde galası yapılması beklenen "Kırgız sinema tarihinde en pahalı film" ünvanına sahiptir

Altyazı

Yüzlerce yıl önce bu topraklar Kırgız Kağanlığı olarak geçerdi.

 Ok gibi uçup giden vakit, iç savaşlar, onun üstüne meşhur Cengizhan ve Aksak Timur'un   kanlı yağmaları zavallı devri kan gölüne çevirip   bin yılda bir zamanların ulu memleketinden geriye sadece kırk boy bırakmıştır.

 Onlar daha da bölünüp, daha da parçalanıp tamamen yok olmanın eşiğine gelmiştir.

Orta Asya, 1816

 Hanımım ile dua istemeye gelmiştik.

 Bizim çocuğumuz olmuyor.

 Gitmediğimiz dergâh yok.

 Ben, bebeğin sesini duymadım mı?

 O sizlerin balası değil mi?

 Evet, bizim bala, kız bala.

 - Beri bana yollasana balanı.

 - Git.

 Bu kızın on oğula denk kızdır.

 Allah buyurursa gelecekte bütün yurduna yararı dokunacak bir kız olacak.

 Ey Tanrım, ömrünü uzun kılasın.

 Hay ben senin  Bunun için mi geldik?

 Babası!

 - Sinirlenme.

 - Git başımdan!

 Hey, oğulsuz!

 - Al da git şu elbaşı olacak kızını.

 - Kağanın hanımı olacak kızını.

 Kurmancan!

 Abla, Kulseyit'ten hoşlanıyor musunuz?

 - Ne oldu, Akbalban?

 - Ondan uzak durun.

 Onu gördüm ben.

 Ata dahi doğru dürüst binemiyormuş.

 Beni küçükken beşik kertmesiyle nişanlamış ana babam.

 Ver bana nişanı, söküp atayım.

 Oldu, yeter!

 Oldu, ıslatma!

 Kızlar, bakın.

 Gidelim buradan.

 Başlayıverin.

 Taş alın.

 Yol!

 - Yol, yol verin!

 - Alımbek Datka şu gelen.

 Yol verin.

 - Selamün aleyküm, beyim.

 - Buraya niye toplandınız, Aldayar?

 Şeriatın yolu ile bu fahişeyi cezaya çarptırıyoruz, beyim.

 Zina, beyim, zina.

 Bu fahişe kocasını aldatmıştır, beyim.

 Delili var mıymış?

 İki kişinin şahitliği var.

 Başka şahidin gereği yok.

 Var!

 Geçmesine izin verin.

 - Kim bu biçare?

 - Bu fahişenin kardeşi.

 Ey bey, rütbenizden faydalanıp şeriatın yolunu bozmayınız.

 İşin aslını bilen şahitlerin kim?

 Komşu kadınlar.

 Kadının sözü de şahit yerine geçer mi ki, bey?

 Çözün.

 Su  Su verin.

 - Adın ne, canım?

 - Adım Kurmancan.

 Monguş'un Mamatbay'ının kızıyım.

Tanrı

- Bu testide ne yazdığını biliyor musun?

 - Biliyorum.

 Dedem öğretmişti.

 Tanrı korusun seni, Kurmancan.

 Şu kulun başından bir tel saç düşse başınız ile cevap verirsiniz.

 Taşlama alanında kızım ne yapıyormuş?

 - Kızlar ile su almaya gitmişti.

 - Nişanlı kız olduktan sonra   arkasından söz söyletmeyecek şekilde davranmak gerek.

 Bana sormuş muydunuz nişanlarken?

 Ben anneme diyorum, dokunmam o damadınıza.

 Senin tek bir kocan var.

 Allah karşısında, el karşısında o Kulseyit.

 

 *Kızcağız, tepenin oraya

*Çimenlerin üstüne

*Kuşlar gelip konmuştur

*Yediden yetmişe ahali toplanmıştır

*Seni kocana vermek içindir bunlar

*Kızcağız namusuna el uzattırma

*Kızcağız babana da laf söylettirme

*Başın hep dik dursun.

*Kaynatanı evin direği olarak gör

*Kaynanaı evin çatısı olarak gör

*Elindekilerle mutlu olmasını bil.

*Altından beşik salla

*Beklediklerin ile mutlu ol

*Kızcağız gümüşten beşik salla

*Kızcağız ak nikahını kutluyorum

*Ahali kıvansın ey cancağızım

*Cemaatin okuduğu duası

*Ey kızcağız, kabul oluversin

*Kızcağız göçende göçün güzelliği idin

*Yığdığın yükün bir burcu idin

*Kızıl atlas giyiyordun

*Korkusuzca gücü elinde tutuyordun

*Dünür, ak hediyemi kabul et

*Ak sungur verdim, iyi yetiştir

*Dünür, gök hediyemi kabul et

*Gök sungur verdim, iyi yetiştir

*Korkusuz görünüyor.

 *Yad ele gidip varacak diye

*Cancağızımın gönlü acayip bozuluyor

Canım kızım ey.

 Bahtın açık olsun.

 

 Kurban olayım, aldığınız gelininiz ailenize mutluluk getirsin.

 Gelininizi öz kızınız olarak görün.

 Kurmancan!

 Oldu, yeter.

 Ablan köle olmaya gidiyor sanki.

 Kımızdan içiver.

 Susadığının da farkında değil biçare.

 - Evde kimse yok.

 - Hanı olmasa da hanımı var.

 Güzelim, korkmayın.

 Şimdi  Üç günden beri bir şey yemedin, kızım.

 Zavallı baban ayağa kalkamadan yatıyor.

 Kalktığında n'edecek ki?

 Artık, el alemin yüzüne nasıl bakacağız?

 

*Gülümsemeni güneşte kurutmaz, beyim

*Gümüşü küle atmaz, beyim

*Güneşli yerdeki guguk kuşu ben idim, beyim

*Atmayaca ne zaman yem oldum, beyim

*Şahin salmaz ak kuğuya, beyim

*Bana uyan dengim sen idin, beyim

*Oş Gel, Eltoydu.

 

- Kuşun eğitimi tamam.

 - Bargıların Kulseyitinden şikayet gelmiş.

 - Kimi şikayet ediyor?

 - Koynundaki kadınını.

 - Mümkünse, datkam 

- İş çok Eltoydu.

 Alay'a sonra da gideriz.

 Kudayberdi Bey'e devret.

 O çözsün bu işi.

 Oturuyor musunuz?

 Suçu işleyip üzerini iyi örtmüşsünüz.

 Ata babalardan kalan örf adeti bilmeyen ahmaklarsınız.

 Ey Kezekbay!

 Yağmaya gidiyormuş gibi ata biniyorsun.

 - Attan in hele.

 - Gerekirse yakıp yıkarım!

 Gördünüz mü, bey?

 Hırsız güçlü olsa sahibini suçlar.

 Şimdi ahlaksızlığınız karşılığını gösteririm size.

 Bu ne böyle?

 Nikah kıldığı kocasına karşı gelip gece yarısında gidivermesi ne demek?

 Günahımız varsa aklayalım.

 Eve girelim, bey.

 - Oturup söyleşelim.

 - Söyleşelimmiş  Çağır Kurmancan'ı.

 Kurmancan'ı çağırıyorlar.

 Ya Rabbim.

 Yiğidim, ikimiz kayınbirader olup akraba olsak nasıl olur?

 Seni iyi ok atar diye duydum.

 Şunu vurursan seni ablanla birlikte alıp büyüyünce kolbaşı yaparım.

 Ey Abdullah, gerdiğinde biraz bekle.

 Kamçıbek, şimdi sen.

 Tut.

 Sağlam tut, at.

 Vay, aferin.

 Yavaştan öğretiyoruz, Datkam.

 - Kolay gelsin abi, ne yapıyorsunuz?

 - Var ol, Kamçıbek Efendi.

 Senin annen için kamçı yapıyorum.

 - Benim de kamçım var.

 - Nasıl bir kamçı?

 Hani, hani?

 Sağlam mıymış değil miymiş görelim, efendi.

 Kamçıbek Efendi, bu kamçınız yaramaz.

 İşte bu sap kayın ağacından.

 Gördün mü?

 Demir gibi katı odun.

 Senin adını da kamçı gibi sağlam olsun diye Kamçıbek koymuşlar.

 Kız ile kocası konuşuyormuş 

*Hokand Geliniz, beyim.

 Şu son zamanlarda sizin idare ettiğiniz toprağımdan   vergiden çok şikayet gelir oldu.

 Sözünüz doğru.

 Ama ordanın gelirlerinin artmasından benim payım az görünüyor olsa gerek.

 Şimdi n'edeceğiz, beyim?

 Verginin çoğunluğunu veren Fergana ile Taşkent sadece.

 Böylesine zor günler geçiren Buhara  halkını ezmeden bu işin bir yolunu bulmuyor mu?

 Hokand Ordası zorluk içindeyken   Cantay'ın başçılık ettiği Arkalı akrabalarınız  baş kaldırıp, ordaya hakaret getirip, bana karşı geldiğini duydum.

 Yine de sizin akrabalarınız gibi ak ordanın tuzuna tükürmeyeceğinize inanıyorum, beyim.

 Ne oldu, canım?

 Kocamın ölmesinden bir yıl geçmeden   büyük kayınbiraderim bana nikah kıydıracağım diyor.

 Size girmek olmaz.

 Beni siz biliyorsunuz datkam.

 Atadan kalan adet boyunca  Kadın nedir sizler için, insan değil mi?

 Sizler varınız böylesiniz, sen de böylesin!

 Bu taş birlik beraberliğin belgisidir.

 Şu anda Kırgız 40 boy, 40 tuğ, 40 damga diye ayrılıp bölünüyor.

 Şu yazmalardaki anlatıldığı gibi birleşsek, te şuradaki taşın önünde   bütün Kırgız elinin birleşip kurultay geçirmesi bütün arzum.

 Başka hiçbir şey istemiyorum.

 Şu kurultayı, ulu birliği başkasının kaderini bozmadan kurmak olmuyor mu?

 Şu ilaçtan içiverin.

 Derdinize em olacak.

 Andicanlı Kırgızlar geliyor.

 Başlarındaki Alımbek Datka olsa gerek.

 Nasılsınız aksakal?

 İyi misiniz?

 Atlarını alın.

 - Nasılsınız, Han Ağa?

 - Var ol datkam.

 Gel kardeşim, baş köşeye geç.

 Hanım.

 Uzun yoldan zorluk çekmeden aman esen geldiniz mi?

 Bala çağa, mal can, el yurdunuz esen mi?

 Han Ağa, geliş sebebimi söyleyim.

 Sen uzundur görmediğin akrabalarına geldin.

 Tasanı dağıtıver.

 Tasayı toy dağıtır.

 O toy bitinceye kadar iyice oturup sözün düğümünü çözeriz.

 - Sen çıkıp güreşmeyecek misin?

 - Buna da güreş mi diyorsun?

 Bırak, tutma!

 Bekle batır, sabret.

 Kimi diyor yahu?

 Güçlü oğlunuz varmış.

 İkna oldum.

 Han Ağanız çoktan beri hasta yatıyordu.

 Gönlünü hoş edip iyileştirdiniz.

 Han Ağa, bunda bütün Andicanlı Kırgızların birlik beraberlik dileği yazıldı.

 Vaadi ve şartı şunda.

 Şabdan  Oğlum, zaman karışıp   güçlü ülkelerin her taraftan kıstırıp yurdumuzu dağıtıp parçaladığı vakit   bir yakadan baş, bir yenden el çıkarıp birlik beraberliğimizi sağlamlaştıralım.

 Bütün yurdu toplayıp kurultay kuralım diye Alımbek Ağan ile boynumuza vazifeyi aldık.

 Kalan vazife sende oğlum.

 İzninizle biz kalkalım Han Ağa.

 Oğlum geçide kadar sizi geçirir.

 Yolunuz açık olsun, beyim.

 Sağ salim varın.

 - Yarışalım mı, batır?

 - Çok istiyorsanız yarışalım, datkam.

 Durun yiğitler!

 Şabdan, babana geri dön.

 Durumu iyi değil.

 - Oğlum 

- Baba!

 Misafirleri geçirdin mi?

 Geçirdim.

 - Onlar   senin kardeşlerin.

 Alımbek Datka az adamıyla Çüy'e gitmiş.

 Vay hain, alçak.

 Börü balası it olmaz derler.

 Arkalı akrabalarına katılacak demek ki.

 Yıkacağım, yıkacağım Alay'ı!

 Sessizce başını aldıralım.

 Alımbek Datka görünmüyor.

 Hanımı kışlağa doğru yol aldı.

 Atları hazırla.

 Namaz kılalım.

 Yirmi dakikaya Alay'a varmış oluruz.

 Git, atları al.

 Datkam?

Şu anda ömürden de   haber kıymetli.

 Benim atıma bin.

 Git.

 Arkaya, kızlar!

 Heybeleri atın.

 Ormana saklanın.

 Alımbek Datka'nın başı alındı.

 Alay'a atlanın diye buyruk geldi.

 Anne biz de gideceğiz savaşa.

 - Akbalban abime söyle bizi de alsın.

 - Anne biz de gideceğiz savaşa.

 Babamın öcünü alıp geleceğiz Hokandlılardan.

 - Datkaya haberle geldim.

 - Evde.

 N'oldu?

 Datkam, Hokandlıların askerleri vadinin boğazına kadar kıstırıp geldiler.

 Ne var ne yok, Akbalban abim, sizi ve halkı alıp   dağ geçidini geçe kalmadan aşıp çıkıp gitsin dedi.

 Zeyne, örtüyü hazırla.

 Bebek geldi.

 Pılınızı pırtınızı tez toplayın.

 Acele edin.

 Şu vadinin ağzında askerlerin yolunu keseceğiz.

 Akbalban!

 Cevap versene.

 Savaş başlamak üzere, kaçacağınıza hazırlanmışsınız.

 Kurmancan'ı biri atla kovalamış.

 Bizim çoluğumuz çocuğumuz ne?

 Düşmana mal mı?

 Buraları terkedip gitmek en doğrusu.

 - Bize daha mal gerek, can gerek.

 - Doğru!

 - Savaşırım derseniz kendiniz savaşın.

 Biz gidiyoruz!

 - Gidiyoruz!

 Ümidinizi kaybetmişsiniz efendiler.

 Sen Sarımsak, gidelim diyorsun.

 Pekiyi.

 Ata babadan miras kalan yeri düşmana ezdirip dağılıp gidelim.

 O zaman bizim neslimizi devam ettirmeye hakkımız var mı?

 Hokand ordusu güçlü, canımız da kıymetli.

 Ama gelecekte yurdumuzun azatlığı, soyumuzun kaderi ondan da kıymetli.

 Sizler dağılıp gidin.

 Biz kalıyoruz.

 Çünkü düşmanı geçirmemeye obadan ant içip çıktık.

 Han Manas'ın evladı böylece arkaya kaçar mı?

 Diz bükeceğimize dik durup ölmek yaraşmaz mı?

 Geçmişten beri Kırgız ne zaman döşekte yatarak öldü?

 Kırgız oğlu için mızrağın ucunda, kılıcın ucunda ölmekten daha yaraşırı var mı ki?

 Sen Boronçu, arkaya kaçsan kadınını kime bırakacaksın?

 Sen Sancarbek, Gülayim'in kimin eteğine barınır?

 Biz sizler ile beraber olmaya başımızı bağlayıp geldik.

 Sizler mızrak tutsanız biz taş fırlatalım.

 Yay çekseniz size ok getirip yanınızda duralım.

 Ölsek birlikte bir çukurda, yaşasak birlikte bir tepede sizleri sevip duralım.

 Ne diyorsunuz?

 Gazaya atlanalım yiğitler!

 Manas Atamın ruhu kollasın.

 Gazaya!

 Arkaya!

 Arkaya kaçın!

 Kayanın arkasına, tez!

 Kayanın dibine geçin.

 Kayaya yakınlaşın.

 Git haydi.

 Haydi yiğitler!

 Kalkın, arkama geçin.

 Alımbek Datka'nın ölümünü buyurup elinize ne geçti?

 Başka yol yoktu, Hazreti Emir.

 Alımbek yaşasa Alay'ı  Duydum.

 Alay'ı alayım diye   askerlerini vadide bir kadına dümdüz ettirmişsin.

 Kim?

 Hükmü yerine getiren kim?

 Çoton diye bir Kırgız.

 «Özbekçe konuşuyor»

Yol!

 Kaç!

 Kaçıl dedim.

 Kaçılın.

 Her şey güzel olsun.

 - Selamün aleyküm.

 - Kimsiniz, nereden geliyorsunuz?

 Hazreti Emir Muzaffer'in emriyle yürüyoruz.

 Şehit olan batır Alımbek Datka'nın kemiğini Alay'a götürüyoruz.

 Açın.

 İkiniz Alay'a kadar onlara eşlik edin.

 Sağ olun, elçim.

 Mümkünse Hazreti Emir'e insanlık, hürmet   ve islamiyet için ettiklerine olan minnetimizi bildirirsiniz.

 Alay elinin emrin bu iyiliğini unutmayacağını söylersiniz.

 Buhara Hanlığı Datkanın sadakatine, liderliğine büyük değer veriyor.

 Sizin sesinizi bir yerden işitmiş gibi oldum, aziz elçim.

 Siz Alımbek Datka ile Buhara Hanlığı'na gelende biraz konuşmuştuk.

 Hazreti Emir!

 Kıymetli hazreti, siz idiğinizi daha önceden bilemediğim için affedin.

 Affolur hanımım, affolur.

 Tehlikeye uğramadan yol alabilmek için şu hale girmeye mecbur olduk.

 Allah'a şükür, başınıza bir iş gelmeden yolculuk etmişsiniz, hazretim.

 Er yürekli dostumuz Alımbek Datka fitnecilerin elinden hayata göz yumdu.

 Artık, batırın yerini, yokluğunu hissettirmeden sadakati ve keskin aklı ile   Hokand, Buhara, Kaşgar'a değil söylentilere konu olan siz varsınız.

 Bir datka ölse ikinci datka var.

 O sizsiniz.

 Kılıçlar!

 Alay elinin annesi, şanlı kadını, Alımbek Batır'ın bıraktığı izden gidip   bütün Kırgızları birleştireceğim dediği dileğini sırtlayan   Kurmancan kardeşimize Allah'tan kuvvet diliyoruz.

 Yıllar boyu dağınık halde olup kâh halkın kâh ordanın tahriği ile   kendi içinde vuruşup duran boyların, yakınlaşıp  az da olsa birleşmeye baş koyma vakti.

 Çekişmelerde kan kaybeden yurdumuz nihayetinde alemi kıstırıp gelen   Rus ulusunun korumasında yaşamaya razı.

 Bu Rus askerlerinin silahı da yaman imiş.

 Vuruşsak vuruşuruz, karşı dursak   sayımızın yetmeyeceğini görüp nihayetinde Rus beylerinin sunduğu ateşkesi kabul ettik.

 Bunun için Alay yiğitlerinin, Rus'un elinde kurban olmasına razı olmamanızı   arzu ederek kardeşlik dileğimi bildiriyorum.

 Mektubumun sonunda, atalarımızın arzusu, miras bıraktığı asıl dileği olan   bütün Kırgız elinin ulu kurultayını kurmaktır.

 Bu kurultayda sizi de görmeyi arzuluyorum.

 Şabdan.

 *Sankt-Peterburg Efendim, Hokand Hanlığı, Britanya'ya bağlı Hindistan'a sınır olabilmemiz için tek engel.

 Bu hanlık çöküşte.

 Bizim bundan faydalanıp son darbeyi vurmamız gerek.

 Mihail Dimitriyeviç, Hokand Hanlığı'nın   bütün Orta Asya'ya hükmettiğinden emin misiniz?

 Evet, efendim.

 Ben buna adım gibi eminim.

 Avrupa ne der buna?

 İngiltere ne der?

 Onlar buna kötü karşılık vermesinler.

 Avrupa, İngiltere?

 Onlar kazananı suçlamazlar.

 Haydi Niyaz Ali, şimdi sen!

 Var ol, Niyaz ağabey.

 Kaldır kaldır.

 Han Ordası dağıldı, datkam.

 Hokand ordusunun tuğu artık sizin elinizde.

 - Bu bayrak kana çok fazla bulanmış.

 - Kana boyanmayan tuğ olmaz ana.

 Ne olursa olsun milletimiz dinimiz bir idi.

 Ya şimdi Rus, bize iyilik eder mi?

 Bugün Rus'u durdurursun.

 Ya yarın?

 Hokandlıların kılıcına boynunu sunarsın.

 O zaman saklanıp oturup duralım mı?

 Ordadakiler adamın vebalini düşünse idi babam Alımbek oturur idi şu yerde bizimle.

 - Durun balalar.

 - Yok, anne!

 Babamın orda yönetiminde öldüğü hakikat.

 Ama o içimizdeki bir mesele yüzünden öldü.

 Düşman kapıda dururken geçmişi yâd etmenin vakti değil.

 Az sabret balam!

 Abdıldabek!

 Kim bana koşulup, düşmanın yolunu keserim derse, yarın Canırık'a geliversin.

 Yüzü kara, hain!

 Pusu!

 Arkaya, geri çekilin!

 Atlanın!

 Çok iyi.

 Geliyorlar.

 Topları ateşleyin!

 Bağışla, canımı bağışla 

 Günaydın, efendiler.

 Komatanım, önümüzdeki tek engel   Kurmancan Datka'nın başçılık ettiği Alaylılar.

 Hokand Hanlığı iki günde çöktü, ama bu dağlılar iki yıldır karşı duruyor.

 Komutanım, bu vahşilerin inatçılığı işi zorlaştırdı.

 Demek ki daha fazla asker göndermemiz gerekiyor.

 Komutanım, bu işi sonlandırmak için başka bir yol daha var.

 Bizim saldırılarımız büyük kayıplar ile sonuçlanıyor.

 Dağlılar deli gibi toprağını korumaya devam ediyorlar.

 Ben de saldırıları durdurmak için başka bir yol bulmak zorunda kaldım.

 Alay Kraliçesi, öyle diyorlarmış.

 Alay Kraliçesi   kan dökülmesini istemiyormuş ve anlaşmaya hazırmış.

 General Skobelev sadece Türkistan'ı değil orada yaşayan ahaliyi de iyi biliyor.

 Mihail Dimitriyeviç'e derhal söyleyin Alay Kraliçesi ile anlaşma başlatsın.

 Umarım o ne edeceğini biliyordur.

 Hokand Hanlığı'nı ortadan kaldırmak ve halka huzur getirmek için   General Skobelev ile Kurmancan Datka'nın kararlaştırdığı anlaşma, Şartname: Eski han ordasını yeniden kalıbına getirmek her iki taraf için de en uygunudur.

 Yedi şehirli Hokand ülkesini Rus İmparatorluğu'nun yönetimine   geçtiğini iki taraf da kabul edecek.

 Yerli halkın yaşamına   inandığı dinine Rus hakimiyeti tarafından kısıtlama ve engellemeler olmayacak.

 İsyana katıldığı için halkını cezaya tabii tutmak durdurulacak.

 Esir düşen ya da kendi gelip teslim olan isyankarlar azat edilecek.

 Yurdunu terketmek zorunda kalan halkın yeniden öz yerine kaytmasına   ve sağ salim geri dönmesine izin verilecek.

 Rusya öz korumasındaki başka ulus ve yurtlar gibi   Bu yedi şehirli ülkenin yurdunu da koruyup kollayacak.

 Kırgız yiğitlerin cesaretini görüp istemeden düşünüyorum   bu değil mi ülkeye olan sadakatin ve sevginin sınırı diye.

 Sizin batırlarınız kendi askerlerim için örnek olarak kalacak.

 Bunlar gibi savaşçıları doğuran ve onları büyüten siz en mutlu annesiniz.

 Sizden ricam, ne olur beni de kendi oğlunuz olarak sayın.

 Merhaba, anne.

 Düşman yüzünden, ana vatanını terkedip gidiyor musun?

 Üzülmeyin, anne.

 Ata babamın toprağına kafirin ayağının basıp durmasını yüreğim kaldırmıyor.

 Afganistan'a yol aldım.

 Allah kollasa, yerimi kurtarmaya adam toplayıp geleceğim.

 Elden ne gelir?

 Gökyelenin evladısın.

 Ben nerede olursam olayım yüreğim daima şu dağların arasında.

 - Nasılsınız datka?

 İyi misiniz?

 - İyi, general efendi.

 Eve giriniz.

 Alır mıydınız?

 Vedalaşmaya geldim.

 Balkanlar'a gitmem gerekiyor.

 General Balkanlar'a gidiyor.

 Artık burada bu dostumuz çalışacak.

 Buraların sorumluluğu artık onda.

 Sizlerin anlaşacağını, birbirinizin dilinizi öğreneceğinizi umuyorum.

 Bu vahşilere bu kadar ilgi fazla değil mi?

 Onlar benimle konuşmayı nasıl öğrensinler?

 Her şey güzel olacak.

 Eltoydu!

 Merhaba, datka.

 Hokand hanı seni de rahat bırakmadı diye duydu idim.

 Kurultay için iyi hazırlanmışsınız gibi görünüyor, datkam.

 Şabdan Batır'ın eşlik ettiği konuklara otağ kursak çok iyi olur.

 Alımbek Datka'nın Kırgız kurultayını şu yerde geçirmek istemesi   yâdıma düştü.

 Batırım yanımda olduğu zamanlarda düşümde her zaman kaplan yanımda yürür idi.

 Bu kurultaya sen baş göz oluver.

 Allah senden razı olsun.

 - Onlarda afyon var.

 - Kapatın yolu.

 - Kilidi açın.

 - Hanımda.

 Git.

 Akbalban amca, Kamçıbek yanımda olsa bunca horluk görmez idim.

 Cezası çok ağır.

 O Fergana Vadisi'nin değerli kadınının oğlu olduğu için  Ya bırak kardeşim, bu hiç de önemli değil.

 Bir kadın sıradan bir kadındır.

 Kendi oğlunu kurtarmak için her şeyi yapar.

 Bu arada, onun da burada olması gerekiyordu.

 Ne yazık.

 Sizin gibi değerli bir kadının oğlu   Rus İmparatorluğuna karşı böylesine bir suç işliyor.

 Yine de Kamçıbek'in suç mahalinde olmadığı ispatlandı.

 Oğlunun orada olmadığını söylüyor.

 Askeri kanunlara göre askerin yaptıklarından başındaki kişi sorumludur.

 Oğlumun cezasını ben çekeyim.

 - Balamı ölüme mahkum etmeyin.

 - Yok, olmaz.

 Suçlu cezasını çekmeli.

 Bir de, datka, sınır antlaşmasını bozanlar yakalandı.

 Birisi de   bunu bağrında tutup   Abdıldabek, Abdıldabek diye tekrarlıyordu.

 Alın, belki size lazım olur.

 Sen misin, Niyaz Ali?

 Evet, benim, datkam.

 Birlikte gittiğin batırın, Abdıldabek'im nerede balam?

 Abdıldabek'imden ayrıldık.

 İki balamı birden gömemem.

 Ne olursa olsun Kamçıbek'i ecelden koruyun.

 - Eltoydu Amca, babamı salacaklar mı?

 - Salacaklar.

 - Ondan sonra babam eve gelecek mi?

 - Ondan sonra ne olacağını bilmiyorum, balam.

 - Senden başka kim biliyor?

 - Sizden başka kimse bilmiyor.

 Savaşsa savaş o zaman.

 Bana kağıt kalem getirir misin?

 - Misafiriz, Kurmancan Datka'yı görmeye gidiyoruz.

 - Biliyorum, Şabdan Efendi.

 Biliyorsan niye yolu kapatıyorsun?

 - Şartlar değişti.

 - Ne demek değişti?

 Ben sana cevap vermek zorunda değilim.

 Yukarıdan izin gelmedikçe sizi burada tutmam gerekiyor.

 Tutmak mı?

 Bizi burada tutabileceğinden emin misin?

 - Geriye dönün, dolanıp geleceğiz.

 - Geriye giden yollar da kapatılmış, batır.

 Vadinin ağzını kırktan fazla asker tutuyor.

 Az asker var gibi görünüyor.

 Yarıp geçsek nasıl olur?

 Kurultay diye gelip Rus mermilerinin önüne atlayım mı diyorsun, he?

 Böyle olacağını söylemiştim.

 Bir kadının sözüne inanıp bütün Arkalıların gücünü kırdıracaksın.

 Hesapsız yüzyıllardan beri Kırgız evladını bağrındaki bir şey yitmeden koruyup duruyor.

 O, memleketimizi yeniden alacağız dediğimiz ulu maksat.

 Bu amaç uğrunda nice erin canı uçtu nice ananın göz yaşı aktı.

 Yine de bağırdaki arzu yıkılmadı.

 Elimiz bu kutlu murada ermek için daha da uzun yol katedecek.

 Yoldaşımız birlik ile gayret olsun.

 Zorlu dar yolları geçerken içimiz alev alır.

 Kırılmayalım, çökmeyelim.

 Anası erkeği yurt hizmetine doğurur.

 Arzusu yurt olup can veren hiçbir kurban boşa gitmez.

 Namusumuz olup memleketimizin temelini oluşturmaz mı?

 Bitti, bu son film.

 Bu kadına kısmetmiş.

 O tarihe geçecek.

 Bu kadın tarihin kendisi.

 Eğer bu gün tarihe geçerse biz de onun sayesinde tarihe geçmiş oluruz.

 Sırf bu fotoğraf için.

 - Onun adı ne?

 - Mannerheim.

 Mannerheim?

 Onun bahtı açık.

 Ona büyük talih gelecek.

 Kurmancan Datka bir yıl sonra, doksan altı yaşındayken öldü.

 Onun ölümünden seksen beş yıl sonra Kırgızistan yeniden bağımsız oldu.

 Akbalban dokuz yiğidi ile Oş'ta darağacına asıldı.

 Skobelev'in yerine gelen generalin vaktinde, 1938'de Andican ayaklanması çıktı.

 İmparatorluk onun bütün askerlik rütbelerini aldı.

 Karl Mannerheim sonra mareşal, daha da sonra Finlandiya'nin ilk cumhurbaşkanı oldu.

 Buhara'nın son hanlarından olan Emir Muzaffer 51 yaşında öldü.

 General Skobelev Orta Asya ve Balkanlar'da çeşitli savaşlara katıldı.

 38 yaşında öldü.

 

Not: Bazen Büyük Dosyaları tarayıcı açmayabilir...İndirerek okumaya Çalışınız.

Benzer Yazılar

Yorumlar