Print Friendly and PDF

Şaolin Futbolu (2001) Siu lam juk kau

Bunlarada Bakarsınız

 


113 dk

Yönetmen:Stephen Chow

Senaryo:Stephen Chow, Kan-Cheung Tsang, Min Hun Fung

Ülke:Hong Kong Çin

Tür:Aksiyon, Komedi, Fantastik

Vizyon Tarihi:02 Ocak 2004 (Türkiye)

Dil:Çin Lehçesi, Çince

Müzik:Ying-Wah Wong

Nam-ı Diğer:Shaolin Soccer | Shaolin Soccer

Oyuncular

Stephen Chow

Man Tat Ng

Wei Zhao

Yin Tse

Hui LiHui Li

Özet

Bir dönem futbol oynadıktan sonra, yediği bir kazık sonucu futbol hayatına ara veren bir genç, yıllar sonra kung fu bilen bir grup Shaolin rahibeyle birlikte futbol oynamaya başlar.Takım zamanla kurulur ama büyümesi çok çabuk olur. Shaolin rahipleri işin içine ruhlarını katınca akıl almaz bir komedi ortaya çıkar.

Altyazı

Altın bacak.

  Altın bacak, seni seviyoruz.

  Altın bacak, çok yaşa!

  Kahrol!

  Hung' ın ayağı kırıldığından beri siz bir numarasınız.

  Önce oyuncu olarak, şimdi de antrenör olarak.

  Ne diyorsunuz?

  Ben Hung'dan her zaman daha iyiydim.

  Şeytan takımı son 5 yıldır süper kupayı kazanıyor   sırrınız nedir?

  Ne sırrı?

  Onlar en iyi antrenöre sahip o kadar.

  Altın bacak!

  Günaydın, Bay Hung.

  Ayakkabıların kirlenmiş.

  Dur ben temizlerim şimdi.

  Dert değil, ben yaparım.

  Ben arabayı getiriyorum.

  Eğer sıkı çalışırsam, antrenörlük yapabileceğimi söylemiştin.

  Ben hazırım.

  Şeytan takımı gibi iyi bir takımı çalıştırabileceğimden eminim.

  Bu halinle mi?

  Ben profesyonelim.

  - Ama sen bana söz vermiş  - Gerçekçi ol.

  Sen acıklı bir şakasın dostum.

  Bak, kendine iyice bir bak.

  Altın bacak!

  Senin dövmelerinden başka bir şeyin kalmadı!

  Hung, senin için 20 yıldır çalışıyorum.

  Bunu bana nasıl söylersin?

  Biraz gerçekçi olalım.

  Sen eski adam değilsin.

  Sen harika bir oyuncuydun, tamam ama, şimdi soytarıdan başka bir şey değilsin!

  Bu kadar yeter.

  Zaten sana 20 yıldır bakıyorum!

  Ama artık kendi başının çaresine bakmanın zamanı geldi.

  Hung!

  Hangi yüzle böyle konuşuyorsun.

  Eğer 20 yıl önce o lanet çeki bana vermeseydin   bu durumda olmayacaktım.

  Bana o maçı satmamı sen söyledin.

  Öyle mi?

  Hadi bir daha söyle, bağır hatta!

  Hey duydunuz mu?

  Gazetecilere de söylemek ister misin?

  Sana inanırlar mı?

  Seni dinlerler mi?

  Senin gibi sakat bir ucubenin laflarına inanırlar mı?

  Hadi git konuş onlarla, hadi git konuş!

  Sen  Öfkelenme.

  Birini mi suçlamak istiyorsun?

  Kendini suçla!

  Şimdi toz ol.

  Bir şey daha var.

  Senin bacağını kıran o herif var ya!

  Ben parasını ödedim onun.

  Tamamıyla ödedim.

  Soytarıymış!

  Öyle mi topa vurulur!

  Ne demek istedin?

  Dedimki, topa öylemi vurulur!

  Sen daha iyisin öyle mi?

  Bütünlük olmalı, Akılla vücudun bütünlüğü.

  Nasıl bir bütünlükmüş bu?

  İdolümden öğrendim bunu, Bruce Lee!

  Müthiş vuruşu icad eden O'dur.

  Filmlerinde gördüm ve hayatımı buna adaım.

  Eğer ilgileniyorsan sana da öğretebilirim.

  Sana Kung-fu dersi verebilirim.

  İşte kartım.

  "Shaolin Okulu" "Kudretli çelik bacak" Bu sen olmalısın!

  Evet doğru, şu tekmeye bak.

  Benim öyle süsülü tekniklere ihtiyacım yok.

  Kung-fu ya da.

  Ben filozofum.

  Öyle mi?

  Şu kızı görüyor musun?

  Evet, güzelce, seksi bir kız.

  Ne ilgisi var.

  Bak da gör!

  Bak Bak Bak.

  Eğer bu kız Kung-fu bilseydi bu başında gelmezdi.

  Shaolin teknikleri   sayesinde, kendini yere düşmeden yakalarsın.

  Kung-Fu herkese yarar anladın mı?

  Ah!

  Özür dilerim.

  Kung-Fu öğrenmek istermisiniz?

  Manyak mısın sen?

  Şuraya bak!

  Eğer şu kızın Shaolin Kuung-Fu'nun   demir erkekliğinden haberi olsaydı   arabayı çok daha kolay parkedebilirdi.

  Şuradaki adam var ya?

  Hey!

  Sen ne biçim çalışıyorsun ha?

  Çabuk ol!

  Hadi, hadi, hadi!

  - Daha hızlı kesebilirim.

  - Kovuldun hadi!

  Eğer, Kung-Fu'nun uçan kılıç metodunu biliyor olsaydı, hala bir işi vardı.

  Uçan kılıç, shaolin değil, Judo metodudur.

  Shaolin bütün maço sanatların kaynağıdır.

  Kung-Fu, sadece bir maço döğüş sanatı değildir.

  Herkeste böyle bir fikir oluşmuş.

  Bu da tamamen yanlış.

  Kung-Fu, bütün sanatları aşar.

  O bir yaşama sanatıdır.

  O yüzden herkese, hayatlarının nasıl değişebileceğini göstermek istiyorum.

  Anlıyor musun?

  Kung-Fu demek hiçbir işi yarım bırakmamak demektir.

  Anladık, bu kadar yeter.

  Ama daha bitirmedim.

  Benim yapacak bir ton işim var.

  Sen eminim bütün gün anlatabilirsin ama, bana yetti.

  Sana büyük bir fırsat sunuyorum ama   sen fiziksel engelin yüzünden 

Hangi engel?

  Sen kime engelli diyorsun?

  Bu bacaklar, yüzlerce gol attı.

  Özür dilerim.

  Sen, kiminle konuştuğunu biliyor musun ha?

  Benim adım altın bacak.

  Ama sen   sen, sadece bir serserisin.

  Ne olmuş?

  İş mi bu?

  Hey!

  Bunları burada bırakamazsın.

  Burası çöplük mü?

  - Tamam, tamam.

  - Hemen götür bunları buradan.

  Hey!

  Sen çek arabanı buradan.

  Bakar mısın?

  Şunu kaldırmama   yardım eder misin?

  Hey bunu nasıl yaptın?

  20 kuruş.

  Emin misin?

  Daha fazla etmez mi bu?

  Hepsi bu, hadi!

  Bu kadar ancak eder.

  Mei!

  Parayı içine koydum, tamam mı?

  Siz-hiç-gör-dü-nüz-mü-Mei-yi?

  Ko-pu-i-le-çö-rek-ya-par-ken.

  I-şıl-ı-şıl-par-lar-ken.

  Dam-dam-dam.

  Görüyorum-ki-sen-bir-Kung-Fu-ustasısın.

  Ve çöreklerin kadar harikasın.

  Ne yapıyorsun?

  Gördüğüm Kung-Fu ustasına duygularımı dile getirsin   diye şarkı söylüyordum.

  Çünkü sen gerçek bir ilham kaynağısın.

  Heey!

  Ne kadar güzelsin.

  Benimle alay etme.

  Ben güzel değilim.

  Çöreklerin çok güzeller.

  Hımm.

  Ne kadar da tatlı.

  O yaptığın enerji değişimiyle, "gölge kaydırma" mıydı?

  Ha!

  Hayır.

  Onlar işe yaramazdı.

  Ben "tek kuyruklu 1000 inek" hareketi yaptım.

  Oh!

  Demek, bu sayede hem yumuşak oluyorlar  Çöreklerin tanesi 60 kuruş.

  İki tanesi 1 lira.

  Yaa!

  O kadar pahalı mı?

  Gerçekten de her kuruşuna değer.

  Ama şu anda bütün param bu kadar.

  Devamını yarın ödeyebilir miyim?

  Hayır.

  Mei, sen gerçek bir Kung-Fu ustası gibi konuşuyorsun.

  Bak, ben de gerçek bir Kung-Fu ustasıyım.

  - Sana yarın ödeyebilir miyim?

  - Hayır.

  İyi  Tamam, anlaşalım.

  Ben bir çörek daha alayım, ayakkabılar sende kalsın.

  - Anlaşıldı mı?

  - Hayır.

  Mei!

  Hadi ama, hadi bana bir kıyak yap.

  Ben sanden çok hoşlandım.

  Onun için şarkı söyledim sana.

  Yapma şunu!

  Kes sesini!

  Çöreklerin parasını öde ve git.

  Şarkı söylemek istiyorsan, git onun gibi yap.

  Metroda para için söyle.

  Ah, o ne dediğini bilmiyor.

  Asla.

  Bu beyin söylediği şarkı, gerçekten yaratıcı ve içten   o sadece kalbinde hissettiği derin duyguları açığa vurdu.

  - Teşekkür ederim.

  - Bir şey değil.

  Ben de içimden gelen güdüleri düşünmeden şarkıya dökerim.

  İlham geldiğinde onları salıveririm, yoksa patlarım.

  Anlıyor musun beni?

  Hadi!

  Sen kafayı tümden yedin galiba.

  Dik dur, kollarını indir, işine dön.

  Siz çıldırmışsınız.

  Gerçek dünyaya dönün.

  Kuaföre gitmekle hata yapmışım.

  Sizi işin başında bırakırken aklım neredeymiş?

  O kadar ürkeksin ki hiçbir işe yaramıyorsun.

  Sen ne istiyorsun?

  Bu senin suçun.

  Sakin ol.

  Sadece eğleniyorduk.

  Ben buraya çörek almaya geldim.

  Aa.

  Tamam, bekle biraz.

  O yediğinin parasını ödedi mi?

  Evet.

  Bunlar mide bulandırıcı.

  Yok et şunları.

  Kardeş!

  Kardeş!

  Büyük kardeş.

  Tamam, çalışmaya devam edin.

  Heryer temiz olsun.

  İyi misin?

  Hasta değilsin değil mi?

  Hayır, akşamdan kalmayım.

  Benden ne istiyorsun?

  Ne istiyorsun?

  Bir fikrim var.

  Bir devrim.

  Devrim mi?

  Evet.

  Kung-Fu'nun reklamını yapmak için harika bir yol   herkes bundan faydalanabilsin diye, değil mi?

  - Yine ne?

  Nasıl?

  - Şarkı söyleyerek.

  Biz harika şarkıcılarız.

  - Manastırda söylerdik biz.

  - Uzak olsun.

  Yapma!

  Hocamıza borcumuz var.

  Sen de ben de söz verdik.

  O öldü.

  - Bir kere deneyelim.

  - Unut.

  Demir kafa tekniğinin ustası olmuşsun, şimdi bana bunu mu yapacaksın?

  Hayır!

  Ben demir kafa tekniğine, hayatımın hergünü   hiç aksatmadan çalıştım.

  Fei!

  Buyur, patron.

  Seni geri zekalı, kafanı kullansana.

  Akşam için grup çağırmayı   unutmuşsun.

  Müziğe ihtiyacımız var.

  Dur!

  Bunu nasıl çözeceğimi biliyorum.

  Shaolin Kung-Fu, müthiş   gerçekten müthiş   Shaolin Kung-Fu, harika   hem de harika   ben demir kafayım   kudretli demir kafa   kudretli çelik bacaklar  Doğru ya.

  Ben çelik bacağım.

  Ciddi ol!

   Shaolin Kung-Fu, harikadır   harikadır   Kung-Fu benim ilacım   o çelik bacaktır   o da demir kafa  Boğuluyorum.

  Siz berbatsınız.

  Kedi boğazlar gibi.

  Siz buna müzik mi diyorsunuz?

  Bu oğlan köpek gibi şarkı söylüyor.

  Kim yazdı bu çöpü?

  Söylesene!

  Kim?

  Söylesene!

  Bakın müzik zevki kişiseldir.

  O yüzden eleştirilerinize hiç bozulmuyorum.

  Biz aslında yeni başladık.

  Seyretmeye devam etseniz, belki hoşunuza gider.

  Hem o zaman   neden bize çelik bacak ile demir kafa denildiğini de  Evet demir kafa, doğru.

  Sözlerinin fazla entellektüel olduğunu söylemiştim sana.

  Ben demir kafa değilim   demir kafa o.

  Çelik bacak   hayır!

  Çelik bacak o.

  Belki bunu görüşebiliriz.

  Evet, gel dışarı çıkalım.

  İstediğin bu mu?

  Hepimizle döğüşecek misin?

  Ustama, hiçbir zaman döğüşmeyeceğime dair söz verdim.

  Ben size demedim mi, bu adam ödleğin teki.

  Senden bir özür bekliyorum, ben.

  Ya!

  Öyle mi?

  Ödlek herif.

  Biz, senden özür bekliyoruz.

  Sen bize Kung-Fu kullanmayacağını söylemiştin.

  Buraya kavgaya gelmedim.

  Ben buraya top oynamaya geldim.

  Lütfen, pes ediyorum.

  Tamam mı?

  Üstünde bozuk para var mı?

  Var.

  30 kuruş.

  - Benim paramı mı çalıyorsun?

  - Evet.

  - O dua eden çekirge stili miydi?

  - Biraz.

  Sen shaolin'in adını kötüye çıkarıyorsun.

  Bacağına bakmamda bir sakınca var mı?

  Sadece görmek istiyorum.

  Umurumda bile değil   sen ne istersen onu yap.

  Tamam mı?

  Vay be!

  Gerçekten müthiş.

  Herhangi bir bacak gibi görünüyor.

  O bir shaolin kudretli bacağıdır, patentlidir.

  Bu Kung-Fu'yu futbol oynamak için kullanabilirsin.

  Kung-Fu mu?

  Futbol oynamak için mi?

  Neden olmasın?

  Ah, evet  Kung-Fu, futbol oynamak için mükemmel olur.

  Daha önce bunu niçin düşünmedim?

  Heey!

  Ben seni tanıyor muyum?

  Evet.

  Benim yardıma ihtiyacım var.

  Ben, altın bacağım.

  Meşhur futbol yıldızı.

  Şimdi ise antrenörlük yapıyorum.

  Mükemmel.

  Bana oynamayı öğretebilirsin.

  Bem mi?

  Bilemiyorum.

  Ama bu harika fikir.

  Hadii!

  Bunu düşüneceğim, tamam mı.

  Bırak yakamı.

  Düşünecek ne var?

  Hemen başlamalıyız.

  Kaybedecek   vaktimiz yok.

  Bu iş disiplinli çalışmak ister.

  Tamam, ben hazırım işte.

  Bana bir şans ver.

  Bir çift ayakkabıya ihtiyacın olacak.

  Borcunu ödeyecek parayı buldun mu?

  Hayır, ama bulacağım.

  - Ben onları attım.

  - Bunu yapamazsın.

  Öyle mi?

  Berbat haldeydiler.

  Aşırı kullanılmıştılar.

  - Biliyorum ama  - Eğer patronum seni görürse   fena olur.

  Kıyameti kopartır.

  Gitsen iyi olur.

  Atamadım onları, onun yerine tamir ettim, bende.

  Ne oldu?

  İyi misin?

  Neyin var?

  Bir şeyim yok.

  Sen ne istiyorsun?

  Nihayet Kung-Fu'yu imrendirecek bir yol buldum.

  Bu sefer kaybetmem imkansız.

  Kung-Fu futbol.

  Heeey!

  Lütfen, beni yanlız bırak.

  Sen benim başımı belaya soktun, eski işimi aldılar   şimdi, tuvaletleri temizliyorum.

  Ama, bu sefer harika olacak.

  Hayır, istemiyorum.

  Beni küçük düşürürsen eğer  Bütün ailem, gözlerimin önünde kendilerini öldürecekler.

  İntihar bir cevap değil ki?

  Cesur olmalısın.

  Sen bir Kung-Fu ustasısın.

  Ben yenilmiş bir adamım.

  Buraya bir daha gelme.

  Top oynamak istiyorsan, öteki kardeşlere git.

  Başka Kung-Fu fikirleri istemiyorum.

  Lütfen!

  İstemiyorum.

  Demir kafa!

  Hey!

  Dördüncü kardeş.

  Bu sensin Sing.

  Nasılsın kardeşim?

  Bu benim arkadaşım, ve bizim Kung-Fu hakkında harika bir fikrimiz  - Merhaba, tanıştığımıza sevindim.

  - Benim adım Fong.

  Memnun oldum.

  Sizin gibi bir iş adamıyla tanışmak bir şeref.

  Harika bir stili var.

  Aslında o bir futbol antrenörü.

  Futbol!

  Tabi ya.

  O meşhur biri.

  Futbolu bacağınla oynuyorsun değil mi?

  Sanırım o yüzden antrenörsün.

  Yanılıyor muyum yoksa?

  İş aradığımı biliyorsun değil mi?

  Futbol takımına katılmanı istiyor.

  Sen ne diyorsun 6 aydır çalışmıyorum.

  Benim paraya ve işe ihtiyacım var.

  Ulusal futbol turnuvasına katılacağız.

  Kazanana 1. 000. 000 verecekler.

  Ustam bana Kung-Fu'yu kutsal bir disiplin olarak öğretti.

  Şimdi onunla futbol mu oynayacaksınız?

  Kafayı yemişsiniz siz.

  Çok mu içtiniz?

  Toz olun hadi.

  Ne var?

  Şu an konuşamam.

  Müşterim bekliyor.

  Bu en azından milyonluk bir iş.

  Tamam.

  Bağla beni.

  Şöförüme izin verdim.

  Arabamı da ödünç verdim, ve cüzdanımı da ofiste bıraktım.

  Şimdi seninle öğle yemeği yiyemem.

  Hem ben öğlenleri yemek yemem.

  Bak!

  Çok geç kaldım.

  Beni rahat bırak.

  Lütfen!

  Hadi, üçüncü kardeş.

  Yaa.

  Senin demir atış tekniğin var.

  Futbol için kullanmazsan yazık olur.

  Sen deli misin?

  Benim futbol oynayacak vaktim yok.

  Çünkü olasılıklar çok düşük.

  Futbol hakkında birşey bilmiyoruz.

  Bunu da hesaplamak gerekli.

  Hayale de kapılmayalım, tamam mı?

  Tecrübeyi öğrenme zamanına bölünce  İşte, bizim kazanma şansımız bu   koca bir sıfır çıkacak, göreceksin   koca bir sıfır.

  - Belki yanlış hesaplanmış  - Buna ihtimalleri hesaplamak denir.

  Şimdi dikkatle izle.

  Ya tura gelecek, ya da yazı.

  Bizim kazanma şansımız ise, bu paranın kanarında durması kadar zayıf.

  Hadi, deneyelim.

  Git başımdan.

  Bu benim öğle yemeği aram.

  Bu benim için çok önemli.

  Hani sen öğle yemeği yemiyordun ne oldu?

  Zaman demek para demek.

  Sizinle konuşacağım diye bir servet kaybettim.

  Merhaba Fong.

  - Kurşun siklet mi?

  - Shaolin tüy siklet.

  Merhaba bay siklet.

  Beşinci kardeş, futbol mu oynamak istiyorsun.

  Evet.

  Senin tüy siklet tekniğinden fazlasıyla yararlanabiliriz.

  Atak oynarken işimize yarar.

  Çok ataktır   inan.

  Boş versene.

  Bir zamanlar bu bendim.

  Şişmanladığımdan beri   kızlar bana bakmıyor bile.

  Bilemezsiniz, nasıl bir şey bu.

  Kardeşim.

  Kendine inan.

  Kung-Fu'ya da.

  Herkes bana "tembel domuz" diyor.

  Senden başka bana "kardeşim" diyen yok.

  Teşekkür ederim.

  Tembel domuz, bana şu tuvalet kağıdını versene!

  Kırmızı olanını.

  Futbol mu?

  Evet, fikrimiz bu.

  Eğer, kanca bacak tekniğini kullanırsam, savunmamız harika olur.

  İddia ediyorum ki  - Evet, yenilmez oluruz.

  - Çok doğru.

  Sence bende hala iş var mı ha?

  Kanca bacak yapabilir miyim?

  Biraz antreman yaparsan ve   kendine inanırsan sana geri gelecektir.

  Rüya görüyorsun.

  İkinci kardeş.

  Neden bulaşık yıkıyorsun.

  Sen her zaman bir lider olduğunu söylerdin.

  Niçinmiş   hayatım niçinlerle dolu   niçin hayatım berbat, niçin hem yakışıklıyım hem de hızla kel oluyorum.

  Sense ne kadar çirkinsin, neden kel değilsin?

  Herkes gençliğini yaşarken, ben Kung-Fu çalıştım.

  Lanet olası bir bulaşıkçı olayım da ahmakların pisliğini Allah'ın her günü   temizleyeyim diye işte.

  Anlıyor musun.

  Bu kadar karamsar olma.

  Geleceğin kendi elinde, bunu bilmiyor musun?

  Tabi ki benim elimde.

  Ve onunla   sizi küçük parçalara ayıracağım, tamam mı?

  Karamsar olmaymış.

  Buna temizlik mi diyorsun sen.

  Bu tuvalet pislik kokuyor.

  Acınacak halde burası.

  Burayı adam gibi temizle.

  Boşver, kardeşlerin gelmeyecek.

  Kabul et.

  Belki ararsak yeni birilerini bulabiliriz.

  Hepsi benim suçum.

  Onlara ulaşamadım.

  Yapma

 Beni ikna ettiğini unuttun mu?

  Sen elinden geleni yaptın.

  Fazla zamanımız yok.

  Öğrenecek çok şeyiniz var.

  Onun için bana iyi kulak verin ve unutmayın ki bir takım olmanız gerekiyor.

  Tamam, anladık.

  Hadi top oynayalım.

  Bütün hisse senetleri mi?

  Evet, doğru duydun.

  Beşini birden.

  Bu büyük bir fırsat.

  Gülme !

  Bu benim için çok önemli.

  Hey!

  İşte orada.

  Geri geliyor.

  Ne oluyor burada?

  Top oynuyoruz.

  Top orada duruyor.

  Sen!

  Buraya gel!

  Topa nasıl vurduğunu görelim bakalım?

  Ama top orada.

  Evet doğru.

  Top orada.

  O zaman nasıl vuracaksın?

  Daha topu bile bulamazken.

  Tamam.

  4 Tane temel futbol hareketi vardır.

  Pas, top sürmek, top tutmak   şut çekmek.

  - Koç!

  Sessiz olun.

  Tamam, başlıyoruz.

  Hadi!

  Tamam, iyi.

  Dikkat et!

  Dön!

  Konsantre ol!

  Bundan daha iyisini yapabilirsin.

  Daha önce hiç top görmedin mi sen?

  Yaşlı bir kadın gibisin.

  Koç!

  Ben neden onlarla oynamıyorum?

  Senin bacakların çok kuvvetli, ama hiç kontrolün yok.

  İşte bu yüzden.

  Ya topla bir uçağa vurup onun çakılmasına sebep olursan.

  Bunu düşündün mü?

  - Yok.

  - İyi, düşün o zaman.

  Küçük kardeş!

  Yumurtalarını aldım.

  Tamam mı?

  Şimdi, bu yumurtaları kırmadan vurabilirsen onlara katılabilirsin.

  Tamam.

  Gördün mü?

  O kadar kolay değilmiş.

  Hey!

  Küçük kardeş, alt tarafı bir yumurta.

  Yumurtalarım.

  Sana yenisini alırım.

  Üzülme, tazesinden.

  Bana bunu nasıl yaparsınız?

  Yumurtalarım.

  Konsantre ol!

  Hazır mısınız?

  Yumurtaaam!

  Ne yapıyorsun?

  Uyuyormusun.

  Seni geçmesine bir daha izin verme.

  Tamam, çürümek mi istiyorsunuz, kazanmak mı?

  Oh.

  Eveet.

  Çok iyi.

  Tek başına bile kazanabilir o.

  Yanılıyorsun.

  Kazanmak takım oyunu gerektirir.

  Oyun 30 dakika sürecek.

  Ara yok.

  Futbol kurallarına göre oynayacaksınız.

  Ben hakem olacağım.

  İtirazı olan var mı?

  Tabi ki hayır, altın bacağın hakem olmasından şeref duyarız.

  Eminiz ki takımınız, saygıdeğer bir takımdır   sizin sorumluluğunuzda olduğuna göre.

  Hepimiz hayranınız.

  Bu bay, Fong.

  - Bay Fong.

  Merhaba.

  Sing'i tanıyorsun.

  Senin takımla küçük bir anlaşmazlığı   olmuştu ama bunlar geçmişte kaldı.

  Temiz bir oyun olsun.

  Zaten, eminim ki burada kimse hile yapmaz.

  Ah, özür dilerim   ben tamirciyim bunu hep yanımda taşırım   kaybetmemek için   nöbetçi tamirci olduğum için her an çağırabilirler diye.

  Evet, eminim.

  Dediğim gibi, aletlerimi hep kaybederdim de ben.

  Sizin takımınızın alışılmamış namını biliyorum.

  O yüzden hiç endişelenmeyin.

  Ah, çok güzel.

  Sevindim.

  O zaman birbirimizi anlıyoruz demektir.

  Kesinlikle !

  İhtiyatlı olun çocuklar.

  Tamam, el sıkışın.

  Buraya !

  Üçüncü kardeş!

  Merkez cevap ver.

  Ağır ateş altındayız.

  Yardım gönderin!

  Zor durumdayız.

  Ayağa kalk!

  Hadi, kalk!

  Hadi kalksana!

  Şimdi diyorum sana.

  Ne yapıyorsun?

  Bize vuruyorlar.

  Görmüyor musun?

  Ne bekliyordun?

  Piknik mi?

  Ama onlar hile yapıyor.

  Buna izin mi vereceksin?

  Sen.

  Dışarı!

  Sen çıldırmışsın.

  Bu bir sınama oyunu.

  Eğer, bu heriflere bile dayanamazsanız  Futbol oynamayı haketmiyorsunuz demektir.

  Biz buraya futbol oynamaya geldik, savaşmaya değil.

  Bu oyun bir savaştır.

  Bunu öğreneceksin.

  Teslim oluyoruz.

  Teslim oluyoruz.

  Teslim oluyoruz.

  Teslim olmak yok arkadaşım, savaş hala devam ediyor.

  Sizi bırakamayız.

  Buna daha fazla devam edemeyeceğim.

  Biz size karşı oynamaya layık değiliz.

  Bırak doktora gideyim.

  Bunu kafana giy!

  Ne dediğimi duydun.

  Tak bakalım kafana.

  Bunu giymeden hiçbir   yere gitmek yok.

  Geri geliyor.

  Ne dedin?

  Hissedebiliyorum, güçleri geri geliyor.

  Ayakkabılarınızı hazırlayın!

  Saldırıya geçiyoruz.

  Hayıııır.

  Iskaladığıma inanamıyorum.

  İmdat!

  Bana yardım edin!

  Kung-Fu'muzu bize geri getirdiğin için sana müteşekkiriz.

  Hoşgeldiniz, kardeşlerim.

  Şeref duyduk.

  Bir dakika durun.

  Asıl ben şeref duydum.

  Siz beni zengin edeceksiniz.

  Çok zengin, çok zengin.

  Teşekkür ederim.

  Çok üzgünüz.

  Bize izin verirseniz, size katılmak istiyoruz.

  Lütfen, lütfen.

  İlk dalış vuruşu için çok iyi bir sonuç.

  Az daha çalışırsak, şeytan takımı yenilmez olacak.

  Ne var?

  Kimi gördün?

  Topalı mı diyorsun?

  Sorun nedir?

  Özür dilerim.

  Sadece  Bu herkese açık bir turnuva.

  Beni dinle!

  Altın bacak.

  Burada ne arıyorsun?

  Katılmak için bir takımım var   bu herkese açık bir turnuva  Hayır, herkese açık değil.

  Ben komite başkanıyım.

  Katılıp katılmayacağına ben karar veririm.

  Takımını beraberinde getirdin mi?

  Evet, işte buradalar.

  Çocuklar, bu Hung.

  Merhaba Hung.

  Bunlar mı?

  Nasıl top oynadıklarını merak ediyorum doğrusu.

  Bu takıma ne ad verdiniz.

  Onların adı Shaolin futbol takımı.

  Tamam, katılabilirsiniz.

  Ama nasıl oynadıklarını görmek istiyorum, Tamam mı?

  Hatta katılım ücretini de ben vereceğim.

  - Teşekkür ederim.

  - Lafı bile olmaz.

  Merhaba.

  Bir dakika, ne oluyor?

  Beni nereye götürüyorsun?

  Geciktin.

  Özür dilerim.

  Birazdan orada olacağım.

  Söz.

  - Hey!

  Şunu bir denesene.

  - Yok, yok.

  - Ben sadece kalitesine bakıyordum.

  - Dokun ona.

  Yapamam, kirlenir.

  - Hayır, kirletmezsin.

  - Yok, yapamam.

  Hadi ama.

  Ne diyorsun?

  Çok yumuşak.

  İstermisin?

  Oh.

  Hayır, bu kadarı yeter.

  Yarın sabah, ben profesyonel bir maç yapacağım.

  Gerçekten mi?

  Bittiğinde ben meşhur bir oyuncu olacağım.

  Sen, benim ayakkabılarımı tamir etmiştin.

  Hatırladın mı Mei?

  Bunu yapmasaydın oynayamazdım.

  Benim için ne kadar önemli olduğunun farkında değilsin.

  Yeteri kadar param var.

  Ve   istediğin her şeyi alabilirim.

  Zengin oldun.

  Bana bir ayakkabı alsan yeter.

  Bundan çok fazlasını hakediyorsun.

  Biliyor musun?

  Kendine daha çok güvenmelisin.

  Sen çok güzelsin.

  Sonra bir Kung-Fu ustasısın.

  Daha ne olsun Mei?

  Suratını da saçınla böyle gizleme.

  Hey!

  Hadii.

  Bana bak.

  Bak bana, evet.

  Çok güzelsin.

  Gerçekten mi?

  Evet.

  Sinek mi o?

  Evet.

  Iskaladım ama  Yakaladın mı?

  Evet.

  Elin kirlendi.

  Ver temizleyeyim.

  Boşver şimdi.

  Senin ne kadar güzel bir kız olduğunu söylüyordum  - Bana inanıyorsun değil mi?

  - Evet.

  Oh, nihayet.

  Bana bu sefer inandığın için.

  Hey!

  Neredesin?

  Sana buraya kız getirmen için izin verdim  Çünkü burayı temizleyeceğine söz vermiştin.

  Sözünde dursan iyi olur.

  Şİmdi gitsen iyi olacak.

  Seni sonra ararım.

  Sana söylediklerimi de unutma.

  Kendine güvenmelisin.

  - Millet bunlara bayılacak.

  - Ne ayakkabılar ama.

  Tamam, tamam.

  Heyecana kapılmayın sakın.

  Orada, eminim bir sürü gazeteci olacak.

  Gazetecileri görünce gülümsemeyi unutmayın sakın.

  Ve taraftara selam verin.

  Bu çok önemli.

  Teşekkürler.

  Desteğiniz için çok teşekkür ederiz.

  Sağolun.

  - Orada sadece temizlikçi var.

  - Onlar bizim hayranımız.

  Teşekkür ederiz.

  Kes sesini ve defol!

  Taraftarlar nerede?

  Bu daha ilk elemeler   önce finale kalmalıyız.

  O zaman görün hayranları.

  Hadi, finallere.

  Hadi.

  Bağırmayın!

  Demek Shaolin takımı bu ha.

  Bunların hepsi salak.

  Ve aptallar!

  Yasak mı?

  Gole bak!

  Ne oldu?

  Çok acayip.

  Biri hile mi yaptı?

  Tamam, şimdi hazırız.

  Biz kaliteli bir takımız.

  Onlara ne yapacağımızı gösterelim.

  Şimdi ne var?

  Adil oynamıyorsunuz.

  Sadece gol atmak olmaz ki.

  Hung, telefon var.

  Kimsin?

  Sizden korkmuyorum.

  Bu görsel bir yanılsama.

  Kaç kaç?

  60-0 mı?

  Ben de gol attım.

  Kung-Fu'yu futbola kattık.

  Kung-Fu demek alev demek.

  Ustalık demek.

  Aileme buradan selam yollamak istiyorum   ve Kung-Fu ustama.

  Ama hepsi öldü.

  Mei'ye de selam yollamak istiyorum.

  Öğle yemeği yedin mi?

  Buluşalım.

  Merhaba, sana yardımcı olabilir miyim?

  - Evet, ben  - Anladım.

  Bana bırak, hallederiz.

  Bize birkaç futbol tekniği gösterir misiniz?

  Başka bir tane daha gösterir misiniz?

  Ürünümüzü desteklediğiniz için teşekkür ederiz.

  Kardeşler!

  Bugün eski ayakkabılarımıza   ve eski hayatlarımıza elveda diyoruz.

  Elveda.

  Hey!

  Masaları kirletiyorsunuz.

  Özür dileriz.

  Bira alabilir miyiz?

  Mei?

  İyi akşamlar.

  Bu akşam değişik görünüyorsun.

  Biraz.

  Bunun, ne ile ilgili olduğunu biliyorum ben.

  Hoşuna gitti mi?

  Bu gece cadılar bayramı değil.

  Onun için beni makyajınla korkutamazsın.

  Benimle dalga geçme, Lütfen.

  Hoşuna gitti mi?

  Bu senin için.

  Çok teşekkür ederim.

  Bu yeni görünümüm, gerçekten hoşuna gitti mi senin?

  Görüyorum ki, kendine olan güvenin artmış.

  Bu beni mutlu ediyor.

  Ne düşünüyorum biliyor musun?

  Ne?

  Senden hoşlanıyorum.

  Ben de senden hoşlanıyorum.

  Bu, beni sevdiğin anlamına mı geliyor?

  Sen şaka yapıyorsun değil mi?

  Ben ciddiyim.

  Sen değilmisin?

  Hayır, ben aşık değilim.

  Sen benim arkadaşımsın ve umarım hep olursun.

  Beni, işte ziyarete gelecek misin?

  Yani ayakkabıların  onları tamir edebilirim.

  Buna gerek yok.

  Artık kendime yeni ayakkabılar alabilirim.

  Artık geleceğe bakmamız lazım.

  Bir daha yırtık ayakkabılar giymek istemiyorum.

  Hey!

  Sen ağlıyorsun.

  Ağlama, lütfen.

  Anlıyorum.

  Özür dilerim.

  Hey!

  Hadi içelim.

  Hadi.

  Şerefe.

  Eğer bunu kazanırsak finallere gidiyoruz.

  Finallere.

  Düşmanınızı küçük görmeyin.

  Hayıııır.

  Sizi küçük parçalara ayırıp, çuvala dolduracağız.

  Biz hiçbir zaman kaybetmeyiz.

  Nasıl uçuyorlar böyle?

  Sanırım özel efekt.

  Mei!

  O öldü.

  Nasıl?

  Çünkü onu ben öldürdüm.

  İmkansız!

  O bir Kung-Fu ustası  Sen hiçbir şeysin.

  Onu uykusunda mı öldürdün?

  Ne istiyorsun sen?

  İntikam!

  Affedersin, sadece şakaydı.

  O yaşıyor, sadece burada çalışmıyor.

  Neden?

  Burası, onun tatlı çörekleriyle meşhurdur.

  O her zaman en tatlılarını yapardı ama  Şimdi kimse istemiyor.

  Müşteri kaybediyoruz, Anlıyor musun?

  İçlerinde tuz mu var?

  Evet.

  Şimdi size başka bir şekilde yardımcı olabilir miyim?

  Finaller için bilet.

  Hayır, sağol.

  Oynayacak bir maçımız var.

  Şeytan takımı bugün fark atar mı dersiniz?

  Oyunu kazanmak için fark gerekmiyor.

  Ama bu maçı kazanacağız, bundan emin ol.

  Bu mümkün değil.

  Bu Amerikalı bilim adamları sözlerini tutuyorlar.

  Hayıııır, problem değil.

  - Yaşa!

  - Kardeşim benim.

  Adamımsın.

  Sen ona gol mü diyorsun?

  Kör müsün?

  Bu vahşet.

  Ne yapıyorsun?

  Bu kuraldışı.

  Bu maç şikeli.

    Topal!

  O zaman takım olursunuz.

  Geri durun, tuttum.

  Kardeşim!

  Ee hadi uyansana.

  Düdüğün yok mu senin?

  Sabrım tükendi.

  Durun bakalım.

  Birisini atmamı mı istiyorsunuz?

  Kim aldı onu?

  Kimse görmedi mi?

  Hadi, onu suratıma yapın bakalım.

  Ah, acıtmadan  Bu ne biçim Kung-Fu, daha fazla dayanamam.

  Daha önce hiç böyle oynamamışlardı.

  Bu takımı yıllardır tanıyorum ben   bunlar hile yapıyorlar, ama nasıl?

  Ne yaptıkları önemli değil.

  Sadece daha güçlü oynamalıyız.

  Hala kazanabiliriz.

  Unutmuştum, benim jüri görevim var.

  Karım bebek doğuruyor, bana ihtiyacı var.

  Sonunu bekleyemez misin?

  Oraya çıkıp yeneceğiz onları.

  Nasıl?

  Dalga mı geçiyorsun sen?

  Bekle!

  Yalvarıyorum, gitme.

  Mümkün değil.

  Beni affedin.

  - Lütfen, lütfen.

  Bu kadar yeter!

  O haklı.

  Gerçek oyuna başlamalıyız.

  Hep beraber Kung-Fu ruhunu ortaya çıkarmanın tam zamanı.

  Tam sayıda oyuncumuz kaldı.

  Birimiz daha eksilirse diskalifiye oluruz.

  O yüzden birlikte olmalıyız ve onlara kendimizi göstermeliyiz.

  Kung-Fu savunma kal-ka-nı.

  Ne?

  Savunma kalkanı mı?

  Ne kalkanmış ama.

  - İyi misin?

  - Evet.

  Alo Çang mı?

  Ben Ting.

  Yıllardır içime gömdüğüm birşey vardı.

  Onu söylemek istiyorum.

  Seni seviyorum.

  Ben Çang değilim, ben Hung.

  Özür dilerim Hung.

  Sadece karına söylediklerimi ilet.

  Teşekkürler.

  Hadi.

  Şimdi, hadi.

  Ne oluyor?

  Hey!

  Kaleci.

  Geliyorlar.

  Gol olacaaak.

  Buna inanmıyorum.

  Durun bir dakika.

  Sakatlandıysan oyundan çık.

  Yok, yok iyiyim.

  Kalkıyorum.

  Ben iyiyim.

  Özel saldırıyı kullanın.

  Zaman tükeniyor.

  Nedir ki o?

  Ne çeviriyor bu?

  Becerdik.

  Yedek oyuncuları yok.

  İşleri bitti.

  Shaolin takımı   yedi oyuncunuz kaldı   kuralları biliyorsunuz.

  Bir oyuncuya daha ihtiyacınız var.

  Birisini bulmazsanız, oyun dışı kalırsınız.

  Yedeğiniz var mı?

  Bekle.

  Ben varım.

  Ben kaleci yedeğiyim.

  Onun yerine geçebilirim.

  Sen ne yapıyorsun burada?

  Neden E. T.

  Gibi gözüküyorsun?

  Sen bana saçlarınla, yüzünü saklama demiştin ya.

  Buraya gelmemeliydin.

  Ama sana yardım etmek istiyorum.

  Sen futbol oynamasını bilmiyorsun.

  Mars'a dön.

  Sen dünyaya ait değilsin.

  Bana bir şans verirmisin.

  İnan bana yapabilirim.

  Unut şunu.

  Ayakkabıların.

  Onlarla kazanamazsın Sing.

  Bunlar çok daha iyi.

  İnan bana çok daha iyi.

  Öteki kaleye.

  Dikkatli ol!

  Ne oldu şimdi?

  Bu olamaz.

  Bu olamaz.

  Patron, sakin ol!

  Çek ellerini üzerimden.

  Patron  İlk defa bir hücum oyuncusu kalecisiyle evlendi.

  Şeytan takımının çalıştırıcısı   doping suçundan başkanlıktan atıldı.

  Kung-fu çifti, dövüş sanatları adına   yeni bir akım başlattı.

 

Not: Bazen Büyük Dosyaları tarayıcı açmayabilir...İndirerek okumaya Çalışınız.

Benzer Yazılar

Yorumlar