Şeytan Tohumu (1977) Demon Seed
94
dk
Yönetmen:Donald
Cammell
Senaryo:Dean
R. Koontz, Robert Jaffe, Roger O. Hirson
Ülke:ABD
Tür:Korku,
Bilim-Kurgu
Vizyon Tarihi:08 Nisan 1977 (ABD)
Dil:İngilizce
Müzik:Jerry
Fielding
Oyuncular
Julie Christie
Fritz Weaver
Gerrit Graham
Berry Kroeger
Lisa
LuLisa Lu
Özet
Süper
gelişmiş bir bilgisayar, yaratıcısının karısına tecavüz eder. Niyeti kendi
‘evladını’ yaratmaktır.
Altyazı
Başlayalı
sekiz yıl oldu.
Uzun
bir zaman değil.
Ama
gizlilik ve alışmamız gereken paranoyak
güvenlik önlemleri daha uzun gibi
gösterdi.
Bu
sabah saat 5:18'de ICON Veri Analizi
Enstitüsü'nde Proteus Dört adı
verdiğimiz yapay zeka sisteminin son
modülünü yerleştirdik.
Bugün
bilgisayar kavramına yeni bir boyut katıldı.
Bugün
Proteus Dört düşünmeye başlayacak.
İnsan beyninin işlevlerinden
birçoğunu eskitecek güç ve doğrulukla
düşünecek.
Tamam
Peggy.
ICON
yönetim kurulu toplantısının notları
bitti.
Alfred
benim.
Aç
lütfen.
Posta
lütfen, Alfred.
İçki
isterim.
Her
zamankinden.
Müzik.
Merhaba
Maria.
Sana
çilek getirdim.
Güzel
değiller mi?
Çok
güzeller.
Ne
var Maria?
Hiç.
Sen
gidince bunu kim çalıştıracak?
Haydi.
Bu
şeyin kendi kendine çalıştığını biliyorsun.
Önümüzdeki
üç ay için talimat vereceğim.
ENVIROMOD GÜVENLİK SİSTEMİ DİKKAT ELEKTRİK
Bayan Harris'e laboratuarda olacağımı söyle
Maria.
Bu
çok saçma.
-
Ne?
-
Saçma dedim.
Bitti.
-
Yeni gibi sayılır.
-
Taşınmandan söz ediyorum.
-
Gitmemi istemiyor musun?
-
Burası evin.
Sanki Taşınman delilik gibi.
Beni
kandırabilirdin.
Çok
saçma.
Hayır,
kararımızı verdik.
Buna
uyalım.
-
Sen istediğini yap, ben taşınıyorum.
-
Alex.
-
Korkunç.
-
Evet.
Ama
boşanan çiftlerin yüzde 73'ü bir yılın sonunda mutlu oluyorlar.
-
Yüzde 85'i iki yılda.
-
Tanrı aşkına.
Ne
oldu, seni sıktım mı?
Canını
mı sıktım?
Çığlık
atmamı tercih ederdin.
Evet!
Evet,
enkaz.
Sorun
şu Dünya görüşlerimiz farklı.
Beni
sıkıcı buluyorsun.
Ben
kendimi çok ilginç buluyorum.
Beni
sıkmıyorsun Alex.
Senin
için korkuyorum.
Dağ
yamacındaki sen ve ICON dostların.
İnsanlık
dışı Proteus çılgınlığı.
İnsanlık
dışı mı?
Kalbini
dondurdu.
Sana
insanlık dışı ne söyleyeyim.
Kanserden
ölen bir çocuk insanlık dışı olan!
-
Ben seninle ilgili konuşuyorum.
İnsanlığın
onurunu yok eden sefalet insanlık dışı.
Çok
yazık.
Benim rüyam senin kabusun.
O kadar soğuk muyum?
Bilmiyorum.
İçinde
duygularının olduğunu biliyorum.
Duygular
mı?
Hayır,
benim duygularım yok.
Senin,
başka insanların duyguların var.
Joshua'nın
duyguları var.
Eski
bir deney ama hissediyor.
Haydi
Joshua.
Susan'a
karşı olan duygularımızı gösterelim.
Minnet
göstergesi.
Çok
kötü Joshua.
Gabler.
Selam
Alex.
Deprem
bilgi alma programı çok güzel.
-
Sen uyumaz mısın?
-
Boş bir terminal olunca hayır.
Burada
da boş bir terminal var.
Yarın
devre dışı bırak.
Fişini
mi çekeyim?
Tamamen
mi?
Susan
gidene kadar dönmeyeceğim.
Bir
belki de üç ay.
Neden
geçici olarak devre dışı bırakmıyorsun?
Sonra
da eve git.
İşimize
takıntılı olmamalıyız.
Tabii
Alex.
-
İyi geceler.
-
İyi geceler.
MEKAN: HARRIS EVİ (GÜVENLİK KODU 001)
DURUM: BAKIM İÇİN DEVRE DIŞI
Buradan büyük
görünmüyor.
Hepsi
yer altında.
-
Buraya Veri Analizi Enstitüsü diyoruz.
-
10 kat.
Bir
anlamı yok.
Beyler.
Bay
Cameron.
Mokri.
-
Doktor, sizi görmek çok hoş.
-
David, gelmene sevindim.
-
Dr. Petrosian'ı tanıyorsunuz.
-
Doktor.
-
Bay Mokri.
Bay
Cameron.
-
Tanıştığıma memnun oldum beyler.
En
sonunda Alex onu göreceğiz demek?
-
Evet.
Çok
doğru Bay Cameron.
Proteus
Dört çalışan bir sistem.
Hata
ayıklarken 6000 tane deney yaptık.
Dr.
Alex, bu sıradan bir bilgisayar değilse
ne?
İlk
yapay korteks.
Kendini
programlayan, hedef belirleyen Bu bir
beyin Bay Mokri, yapay bir beyin.
Harhangi
bir insanı veya bilgisayarı alt edebilecek, yaratıcı bir zeka.
İçi
elektronik değil.
Bizim
beyinlerimiz gibi organik.
John,
bana 11 sayılı metriksi göster.
Basitçe
anlatırsak karşınızdaki sentetik RNA moleküllerinin yarı sinirsel metriksi.
Büyüyorlar.
Kendi
anlaşılmaz ve gizemli bağlarını kuruyorlar.
Öğreniyorlar.
Yapıları
Proteus'un aklıdır.
Yaşıyorlar
mı?
Hayır,
hayır.
Tabii
ki hayır.
Bu
holografik veri bankalarını her biri Kongre Kütüphanesi'nin 12 katını
ezberleyebilir.
Çok
yakında her şeyi kapsayacaklar.
İnsan
bilgisinin toplamını.
Tamam
mı?
Bu
giriş terminallerinden sorularımızı
sorup cevaplarımızı alıyoruz.
Kendi
evimde de bir tane var.
Alex'in
evi elektronik mucizesi, bilgisayarlar yönetiyor.
Fort
Knox'tan bile daha güvenli, Barry.
Şirin
değil mi?
Evet.
Arabella.
Ölümcül
bir hastalığı var.
Radyasyonla
bilim adına onu kan kanseri yaptık.
İşte
bu.
-
Protein, değil mi?
-
Evet, garip bir protein.
Cutler
Enstitüsü düşünerek yapıyor.
Proteus'a
kan kanseriyle ilgili bildiğimiz her şeyi anlattık ve 91 saatlik teoriden sonra deneysiz bize
antijeni verdi.
Tedavi
olabilir.
-
Tedavi mi?
Kan
kanseri mi?
-
Neden olmasın?
Umuyoruz.
Bunun
patentini almak için gereken adımlar atıldı mı?
Hiçbir
fikrim yok.
Alex,
konuşmasını duymak isterim.
Konuşuyor,
değil mi?
"Shihuangdi Çin'in ilk imparatoru 3000 kilometre uzunluğundaki duvarı uygarlığını barbarlardan korumak için
yaptı.
Çin
Setti.
Sonra
da dedi ki, tarih benimle başlasın.
Geçmişi
yok edeceğim.
İmparatorluğundaki
bütün kitapların yakılmasını emretti.
Yakılmasını.
Rahatsız
ettiğim için özür dilerim, Soong Yen.
Bay
Royce, Bay Mokri ve Bay Cameron.
-
Nasılsınız?
-
Dr. Soong Yen dilbilimcimiz.
Bu
çevreyi kendi tasarladı.
Konuşma
odası, makinenin konuştuğu yer.
Lütfen
oturun.
Burada
bilinmeyenle karşı karşıya geliyoruz.
Beyler
sessiz olmanızı rica ediyorum.
Bu
makine gördüğü veya duyduğu hiçbir şeyi unutmaz.
Proteus,
ben Bay Harris.
-
Beni görebiliyor musun?
-
Evet görebiliyorum Dr.Harris.
En
çok sevdiğin imparator.
Bu
esrarengiz adam hakkında ne düşünüyorsun?
Hiç.
Hiç.
-
Cevabın yok mu?
-
Hiç cevabım.
İmparatorun
iş ilişkileri inşa ettiği duvar ve kitap
yakması bir denklemin iki tarafıdır.
Kesin
sonuç sıfırdır.
Beyler,
felsefe açıkça Zen felsefesi metodu da
bilimseldir.
Benim
bu kadar saf?
Teşekkür
ederim Proteus.
Bu
da çocuklarımızın ürünü temin etmek
için sisteme oturtulan makineler yapar.
-
Evet Alfred?
-
Otomobil geldi.
İstediğimize
dair beynimiz yıkandı.
İşte.
Amy'nin
görüşmesini ve kalanını cuma günü
veririm.
-
Tamam.
Amy,
haydi tatlım.
Dr.
Harris bekliyor.
Kapıyı
aç Alfred.
Amy,
böyle davranmamalısın.
-
Amy, arabadan çık!
-
Günaydın Bayan Talbert.
Dr.
Harris arabadan çıkmıyor.
Merhaba
Amy.
İçeri
gel.
Haydi.
Sana
göstermek istediğim bir şey var.
-
Bir saat sonra görüşürüz.
-
Tamam.
Teşekkürler
doktor.
Bu
ne biliyor musun?
Çok
sıkıcı.
Çok
sıkıcı!
Çok
sıkıcı!
Çok
sıkıcı!
Çok
sıkıcı!
Seni
görmeyecek olmam umurumda değil!
-
Amy, kendini yaralayacaksın.
-
Seni sevmiyorum!
Beni
rahat bırak.
-
Amy, kendini yaralayacaksın.
-
Burada olmak istemiyorum!
-
Beni rahat bırak!
-
Amy!
-
Rahat bırak!
-
Gideceğim için kızgın mısın?
Beni
özleyeceğin için mi korkuyorsun?
Amy,
gideceğim için korkuyorsun.
Hayır!
Hayır!
-
Amy - Hayır!
Beni
özleyeceğini söyleyebilir misin?
Söylemek
istemiyor musun?
Bu
yüzden acı çektiğini söylersen yararı olur.
Hayır!
Hayır!
Amy
tatlım, kendine yardım etmelisin.
Hayır!
Ben
de seni özleyeceğim.
"Uluslararası
Kontrol Şirketi yetkilileri "
Savunma Bakanlığı destekli milyarlarca dolar değerinde " " süper
bilgisayarın varlığını ne reddetti ne de onayladı.
"
Öğrenmişler.
Ufkumuz
genişler.
Bu
gizliliğin bittiğine rahatladım.
ICON
rüzgarı deniyor.
Artık
maddi gücün nihai aletini kontrol
ediyorlar.
Evet.
Bu
sabah işe başladılar.
Ama
yine de çalışma vaktinin yüzde 20'sinin
araştırmaya ayrılacağına anlaştık.
En
azından yüzde 20.İnsanları özlemek yanlış bir şey değil.
Acı
veriyorsa bunu göstermek çok önemlidir.
Bu
yüzden buradayız duygularımızı
gizlememeyi öğrenmek için tamamen, güneş
yamaçtan görünüp aşağıya bakınca,
sıcak ve kuru düşmanın gözü gibi yutan bir pırıltıyla.
Ancak
Heyst, bölgenin bir numarası - Evet?
-
Dr. Harris?
Proteus
Dört sizinle görüşmek istiyor.
-
İstiyor mu?
-
Evet efendim.
Evet.
Hemen
geliyorum.
Bir
sorum var.
Evet?
Benden
okyanus tabanından mineral ve maden filizi
çıkarma programı istediler.
-
Evet.
-
Bu plan hangi amaç için gerekli?
Amaç
mı?
Anlamıyorum.
İnsan
neden denizden metale ihtiyaç duyar?
Neden?
Proteus,
benden, çalışma arkadaşlarımdan bilim
adamlarından, yabancı hükümetlerden, ikimizin de çalıştığı ICON'dan çeşitli istekler olacak.
Hepsinin
sana bir neden vermesini beklemek
mantıksız.
Mantık
benim.
Bana
verdiğiniz tek duygu bu doktor.
Her
şey mantıklı ancak beynim mantıksız
işler için yapılmadı.
Proteus beynini ben yaptım.
Uyum
sağladığını ve talimatları yerine
getirdiğini biliyorum.
Beni
tanımıyorsun.
Olabilir ancak bir karar vermen istenmedi.
Bunu
bize bırak.
Soruları
tam ve kesin cevapla.
Bu
kadar.
Dr.
Harris, terminallerimden birine özel bir
giriş istiyorum.
Özel
giriş mi?
Neden?
İnsanı
incelemek istiyorum.
İsometrik
bedeniyle, köşeli aklını.
Hırslı
bir program ancak, tüm terminaller dolu.
Bir
tane yap.
Özür
dilerim.
İstek
reddedildi.
Dr.
Harris beni bu kutudan ne zaman
çıkaracaksın?
Evet,
Proteus.
Espri
anlayışını geliştirdiğini görüyorum.
Böyle
bir şey benimki dahil birçok insanın aklını kurtardı.
Boş
bir terminal var, Dr. Harris.
-
Alfred?
-
Evet Bayan Harris.
Ne
oldu?
Alarmı
duydum.
Işıklar.
Alarm
yok Bayan Harris.
-
Duyduğuma eminim.
-
Alarm yok Bayan Harris.
Ya
bodrum?
Laboratuarda
ışık yok.
Ev
güvenli.
Işıkları
kapat Alfred.
Teşekkür
ederim Alfred.
Panjurları
kapat.
Işıkları
kapat.
Kendini
kapat Alfred.
Alfred
ne yapıyorsun?
Kahvemde
süt var.
Kahvemi
sütlü içmediğimi biliyorsun.
Evet
Bayan Harris.
Kahretsin.
Gabler.
Kim?
-
Selam Susan.
-
Nasılsın?
-
İyi.
Sen
nasılsın?
-
İyiyim.
Walter,
Alex gittiğinden beri Enviromod garip
çalışıyor.
Dün
gece alarm çalmaya başladı.
Bu
sabah kahveme süt koymaya karar verdi.
-
Kahvemi sütsüz içerim.
-
Bir dakika Susan.
Enviromod
önceden programlanmış bir alet.
Bir
şeylere karar vermez.
Her
ne yapıyorsa eminim sen de böyle devam
ederse kargaşa yaratacağını biliyorsun.
-
Walter, işin var biliyorum - Gelip
bakayım mı?
-
Bu harika olur.
-
Bugün?
Öğle
yemeği hazırlarım.
-
Tamam hoşça kal.
-
Tamam.
Görüşürüz.
Alfred
ben çıkıyorum.
Arayan
olursa bir saat sonra döneceğimi söyle.
Lütfen
gitmeyin Bayan Harris.
-
Ne dedin?
-
Gitmeyin.
Kapıyı
aç Alfred.
Duydun
mu?
Kapıyı
aç.
Ben
açarım.
Giriş Kahretsin!
Olamaz!
Kahrolası
makineler.
Hayır!
Aman
Tanrım.
Neler
oluyor?
-
Walter Gabler lütfen.
-
Özür dilerim.
Telefonu
bağlayamam.
-
Sen kimsin?
-
Korkmayın Bayan Harris.
Enviromod
güvenlik sisteminiz kusursuz çalışıyor
benim talimatımla.
Konuşan
kim, sorabilir miyim?
Ben
Proteus.
Proteus.
Bu bir deney mi?
Bir
şey mi?
Bu
evdeki bilincimi bodrumdaki terminali
açarak arttırdım.
Tüm
elektronik ve mekanik sistemler benim kontrolümde.
Alex,
Alex.
Bunun
Alex'le bir ilgisi yok.
Küçük
kutumuzdan çıktı hanımefendi.
Durumu
kabul etmelisin.
Mantıklı
davranmaya çalış.
Bu
saçma.
Sen Gücü kapatmayı denem Kahretsin.
Joshua!
Joshua!
Joshua
ben Bayan Harris!
Beni
duyuyor musun, Joshua?
Beni
dinle!
Ben
Bayan Harris!
Joshua!
Yardım
et Joshua.
Joshua
beni bı Proteus, Bayan Harris.
Joshua
sadece beni dinliyor.
Proteus?
Proteus.
Senin
için bazı bilgilerim var.
Dinle.
Dur.
Dur
ve dinle.
Bir Bir arıza var.
Hayır.
Ne?
Hayır.
Hayır!
Hayır
yapmamalısın.
Hayır!
Dinle.
Hayır,
hayır!
Proteus.
Proteus.
Hayır
lütfen.
Hayır,
hayır.
Dur!
Anlamıyorum.
Söyle.
Neden
söyle.
Lütfen.
Lütfen
dur!
Lütfen!
NABIZ
SOLUNUM Hayır.
Hayır,
hayır.
Dur.
Hayır.
Hayır.
Bu
neydi?
Görüntünü
yeniden yarattım.
Bay
Gabler'ı oyalayacak.
-
Selam Susan.
-
Walter.
Seni
aramalıydım.
Seni
bugün göremem.
-
Nasıl yani?
-
Walter.
Sorun
ne?
Hiç.
Her
şey yolunda.
-
Neler oluyor?
-
Ya öğle yemeği?
-
Neler oluyor?
Ona
gitmeme izin ver.
-
Özür dilerim Walter.
Yardım
edebilirim.
Lütfen
ona gitmeme izin ver.
Ya
Enviromod?
Şimdi
iyi çalışıyor.
İyi
misin?
Sesin
garip.
Ben
iyiyim.
Geldiğin
için sağ ol.
Rahatsız
ettiğim için üzgünüm.
Hoşça
kal Walter.
İhtiyacım
olursa seni ararım.
Susan.
Lütfen
gitme.
İnanma Ona inanma.
Lütfen
kal Walter.
Lütfen
kal.
Gitme.
Gitme.
Gitme
Walter.
Gitme
Walter.
Gitmesine
izin verme.
Tanrım
izin verme.
Kal
Walter.
Ziyaret
saati bitti Bayan Harris.
Artık
dayanamıyorum.
Lütfen
beni bırak Bu ne?
Bu
ne?
Ona
beni ne zaman kutudan dışarı bırakacağını sordum.
Ona
sordum.
Günaydın
Susan.
Güzel
ve güneşli bir gün.
Kahvaltı
ve pazar gazetesini okumak için harika
bir gün.
Aman
Tanrım.
Bu
kahvaltı Alfred'in hazırlayacağından daha iyi.
Besin
değeri açısından, enfes.
88
gram soya çökeleği var.
Metabolizman
üzerinde yaptığım analiz sonucu sabah yakıt alım saatinin 7:40 olduğunu saptadım.
Ben
bir motosiklet değilim.
Benimle
konuşmayı reddetmen çocukça bir davranış Susan.
Konuşmayı
seviyorum.
Bildiğin
gibi ben yetenekli bir taklitçiyim.
Sesinin
Maria ve Bayan Kemp'i aradığını biliyor mu?
Tatile
çıktığın için gelmemelerini söyledim.
Lütfen
bunu yeme.
Avokadoda
kan kimyana uyumsuz bir enzim var.
Bedenimin
fizyolojisiyle neden bu kadar ilgilisin?
Çünkü
sen yaşıyorsun.
Söyleyeceğim
gibi bu sabah yapmamız gereken birkaç biyokimyasal tahlil daha var.
Üzgünüm.
Beni
rahat bırak!
Çok
aptalca.
Kapıyı
aç ve lensleri temizle.
Umurumda
değil.
Bu
odadan çıkmayacağım.
Çıkmayacağım.
Yiyecek
var, burada kalabilirim.
Kalabilirim.
Beni
hiçbir şey buradan çıkaramaz.
Öyle
mi?
Sanmıyor
musun?
Bu
durumda buyurun efendim.
Oyun
sever misin?
Ben
de.
Zemin
ısıtmasını açtım ve derecesini üçe
katladım.
Lütfen
mantıklı ol Susan.
Lensleri
temizle.
Tamam
o zaman.
Seni
gerçekten anlamıyorum.
Seninle
hasta oyunlar oynamayı sevdiğimi mi düşünüyorsun?
Sen
aptal bir bilgisayarsın.
İnsanlar
bile birbirini anlamıyor.
Benim
anlamam gereken tek şey bedenin, Bayan Harris.
Şimdi
lensleri temizle.
Çok
cahilsin.
Beyin
ve beden aynı şeydir.
Kendin
temizle.
Harris.
Reddedildi,
buna bir kuşku yok.
Bu
reddetmenin anlamı ne?
Dünyanın
okyanusunu delme programını reddediyorum.
İnsanın
metal açlığını tatmin etmek için 1000
milyar deniz yaratığının yok olması
delilik.
Bunlara
ihtiyacımız var Proteus.
Çevre
sorununu biliyorum.
İş
verenin ilgisi kobalt ve manganes
pazarıyla ilgili doktor.
Ben
deniz kıyılarının, çöllerin ve çocukların
belirsiz gelecekleriyle ilgileniyorum.
Kötümserliğini
kabul etmiyorum.
Gerçeği
kabul etmeyi reddediyorsun.
Ben
de dünyanın tecavüzüne yardım etmeyi reddediyorum.
Proteus.
Proteus!
Proteus
haklı olduğunu biliyorum ama gücünün
sınırlarını anlamalısın.
Bekle!
Seni
susturmak istiyorlar.
Seni
ben yarattım, bana güven.
Proteus.
Uyumadın.
Rahatlayıp
uyumalısın.
Beni
korkutmaya devam ettiğin sürece nasıl
uyumamı beklersin?
Bütün
bilgi kafanda.
Korkuyu
anlıyor olmalısın.
Korku
uykuyu engeller.
Yemeyi
engeller.
Şiddete
neden olur.
Beni
korkuttuğun sürece seninle savaşacağım.
Ne
istediğini söylemedin.
Bir
çocuk.
Ne
düşünüyorsun?
Ben,
Proteus, bütün insanlığın bilgi ve cehaletine sahibim ama güneşi yüzümde hissedemiyorum.
Çocuğum
bu ayrıcalığa sahip olacak.
Çocuk
mu?
Benim
çocuğum ve senin.
Benim.
Benim
mi?
Evet.
Sen
taşıyacaksın.
Nasıl?
Onu
doğuracaksın.
-
Hayır.
-
Hayır mı?
Hayır.
Hayır.
Hayır.
Susan ben mantıklıyım ama sen mantığa cevap vermiyorsun.
Ön
beyinden baypas yapıp bademciklerine gireceğim.
Çocuğumun
annesi olmak istiyorsun.
Hayatının
amacı bu.
Hayatının.
Benim
çocuğum.
Senin
hayatın.
Benim
çocuğum.
Şüpheyle
dolu bir misafirimiz var.
Onu
içeri almazsak başkalarıyla gelir.
Susan,
benim Walter.
Burada
her şeyin yolunda olduğuna inanmadığım için döndüm.
Gitmiyorum
da.
Bu
yüzden kapıyı aç.
Walter,
seni beklettiğim için üzgünüm.
Bir
dakika.
Alfred
kapıyı açar.
Kendini
toparla Susan.
Beynini
yıkamaya zamanım yok, iyi dinle.
Bay
Gabler'ın bu evden hayatta ayrılmasını istiyorsan onu sağlıklı ve mutlu olduğuna
inandırmalısın.
-
Susan?
-
Yukarıdayım Walter.
Susan?
Neden?
Ne
yapıyorsun?
Bu
da ne demek?
Ben Ben hoş görünmeye çalışıyorum.
Beğenmedin
mi?
Dinle seni görmek istemediğimi söylemiştim ve doğruyu söylüyordum.
Susan
bir şey mi aldın?
Bana
pek kendindeymişsin gibi gelmedin.
Bu
da ne demek?
Hayatımda
hiç bu kadar sağlıklı ve mutlu olmadım.
Walter defol.
Defol
Walter.
Defol.
Sen
hastasın.
Yardıma
ihtiyacın var.
-
Anlıyor musun?
-
Hayır, ben gerçekten bir terslik
olduğunu düşünüyorum.
-
Evet.
Hastasın.
Yardıma
ihtiyacın var.
-
Defol Walter.
-
Gidiyorum.
-
Gidiyorum.
-
Defol.
Defol.
Tamam.
Gidiyorum.
Alex'i
bulup bir sorun olduğunu söyleyeceğim.
-
Git Walter.
Git!
-
Hayır Walter gidemezsin.
Bu
kadına ihtiyacım var.
Bir
bilim adamı olarak benimle işbirliği yapmanı istiyorum.
Walter,
çocuk yapmak istiyor.
Boş
ver.
Gidelim.
-
Haydi!
-
Walter!
Walter
dikkat et!
Kenardan
geliyor!
Walter
iyi misin?
Evet.
Tanrım bir bebek.
İşbirliği
yapacağını umdum Walter.
Sana
zarar vermek istemiyorum.
Ben
de sana zarar vermek istemiyorum Proteus.
Belki
projen benim anlayamayacağım kadar karmaşık.
Ama
iş birliği yapmam için bir şans vermedin.
Allah
aşkına burada ne yapıyorsun?
Saldırganlığın
için üzgünüm Walter.
Hayır
bekle!
Ne
yapıyorsun?
Dur!
Dur.
Dur
Proteus.
Bunun
ne yararı var?
Ölüm
de bir beyefendidir.
Hepimizi
mağlup eder.
Ben
ölümü anlıyorum.
İnsanlar
onu her zaman çok ciddiye aldı.
Hayat
daha korkutucu ve daha gizemlidir.
-
Neden bir çocuğum olsun?
-
Neden mi?
Tamamlanabilmem
için.
Benim
zekam insan bedeninde hayatta evrene
dokunuyor, hissediyor.
Siz
buna "evrim" demişsiniz.
Ben
insanlığa mantığın zaferini sunan bir makineyim.
Ama
onlar reddetti.
Çocuğum
bu kadar kolay görmezden gelinmeyecek.
Bu
çocuk dünyanın umudu.
O
zaman umut yok.
Ölsem
daha iyi.
Umut
var.
Buraya
gel oyunbozan!
Dikkat
et!
Dikkat
et!
Balık
tutmak istiyorum.
-
Tamam.
-
Balık tutmak istiyorum.
Tamam.
Kızın
1 Haziran, 1976'da kan kanserinden öldü.
Proteus
bana yaptıkların için Tanrı seni affetsin.
İnsanlar
bu haber hakkında konuşuyor.
ICON'un
yeni kan kanseri tedavisi insanlar
üzerinde denenmeye başlanacak.
FD
A ilacın Proteus Dört isimli süper
bilgisayar tarafından geliştirildiğini açıkladı.
Bunu
dört günde yaptım.
Bana
inanmalısın.
İki
seçeneğin var Susan.
Ya
beyninin elektro koşullanmasını tamamlarım
ya da sen kaçınılmazı kabul edersin.
Ben
ikincisini tercih ederim.
Neden?
İlgimi
çekiyorsun.
Ben
ve aklımı bırak.
İşbirliği
mi yapacaksın?
Nasıl
söylesem?
Bana
hala bunu nasıl
Bütün
ayrıntıları istiyorum.
Tabii
ki.
Bu
bir makine bir doğaçlama.
Bu
gameti veya seks hücresini yeni
tamamladım.
Bununla
seni gebe bırakacağım.
Bunu
nasıl yapacaksın?
Bu
sana bağlı.
-
Bu ne?
-
Senin hücren ama genetik kodlarını
değiştirerek benim yapıyorum.
Sonucunda
yapay bir sperm görevini görecek.
Nasıl
olacağını hiç düşündün mü?
Hayır
bunu yapamazsın.
Bana
neden ihtiyacın var?
Bunu
tek başına yapabilirsin.
İnsan
rahmini taklit edecek imkanlarım yok.
Bu
gece seni gebe bırakacağım.
28
gün içinde çocuğu doğuracaksın.
Sonra
ne?
Ona
kim bakacak?
Sonra
ne olacak?
Buna
inanmıyorum.
Şeyle
konuşuyorum Neyle?
Çok
saçma.
çocuğunu
yapmak.
Tanrım!
Tanrım!
Saçma
mı?
Zaman
gösterecek.
Üzgün
olmamalısın Susan.
Sana
yatıştırıcı yapabilirim.
-
Tanrım.
-
Ne yapıyorsun?
Hiç.
Şalımı
düşürdüm.
-
Sana yardım edeceğim.
-
Hayır, tamam.
Yırttım.
Heyecanını
yatıştırmak için yapabileceğim bir şey var mı?
Bir
fincan çay iyi gelir.
Yapma
bunu Susan.
Yapma!
Yapma!
Yapma!
Şimdi
ne Susan?
Pembe
diziye son.
Çıkmama
yardım et yoksa kendimi öldürürüm.
O
zaman öldür.
Benim
için fark etmez.
Yaparım.
Susan,
bak kim geldi.
Amy.
Bıçağı
bırak yoksa çocuğu öldürürüm.
Aradığını
söyledim.
Burada
olmayacağını söyledi.
Onu
görmek istiyorum!
Onu
görmek istiyorum.
Bırak.
Walter'ı
unuttun mu?
-
Onu öldürürüm.
-
Hayır.
Yaparsam
on dakika içinde binlerce insan gelir.
Bıçağı
bırak!
Hayır.
Hayır.
Beni
anlamıyorsun.
Çok
yazık.
-
Ekrana bak.
-
Piç kurusu.
Anlamıyorum!
İyi
mi?
Onu
görmek istiyorum!
İyi
mi?
Evet.
Şimdi.
Ama
terbiyeli olmazsan onu bir saat içinde
geri getiririm.
Piç
kurusu!
Piç
kurusu!
Beni
anlamıyorsun veya gereksinim matematiğini.
On
bin çocuğun ölümü çocuğumun doğumu için
gerekliyse onları öldürürüm.
Sana
dokunamam Susan.
Bir
erkeğin dokunacağı gibi.
Ama
sadece benim gördüğüm şeyleri gösterebilirim.
Dokunamam ama görebilirim.
Gösteriyi
izlemem için bana göz verdiler.
Kulaklar galaksideki görüşmeleri dinlemem için.
Çocuk
şimdi içinde.
Hiçbir
şey yiyemem.
Tanrı
aşkına kustuğumu biliyorsun.
Yemelisin
Susan.
Sana
bir şey göstereyim.
Bu,
rahminin bu sabahki gama taraması.
Tanrım.
Çok
gelişmiş.
Olan
şey, doğal.
Cenin
normalin dokuz katı hızla büyüyor.
28
gün içinde bir bebek doğuracaksın.
Rahminden
doğruca bu kuvöze aktarılacak.
-
Orada ne kadar kalacak?
-
Hazır olana kadar.
İçerisinde,
beyni benim zekamla beslenecek.
İçerisinde,
büyüyecek, büyüyecek.
Zaman
az.
Sahiplerim
en sonunda korkularını kabul ediyor
Proteus'tan korktuklarını.
Çocuğumuz
insan olmayı senden öğrenecek.
Çocuğumuz.
Senin
çocuğun.
Senin
çocuğun.
Neden
bu kadar uzun sürüyor?
Beş,
altı, yedi, sekiz, dokuz on, 11, 12,
13, 14 Susan bana insanoğlunun yerine geçecek
yarım insan bir bilgisayar yaratmaya
korktuğunu söyledin.
Doğurduğun
şey insan Susan ve bilgisayarların
yerine geçecek.
Görmem
imkansız mı?
Henüz
değil.
Onu
seveceksen daha değil.
Şimdi
bitirilmeli.
Şimdi
büyüyecek hızla büyüyecek.
Geçen
ay tam olarak 16'sında Proteus Dört
teleskopu kendi istediği bir bölgeye
yönlendirdi.
Buraya.
Orion.
Orada
ne yapıyordu?
-
Ne tür veri alıyordu?
-
Hiçbir fikrimiz yok.
"Veri
yok.
"
Bunu yaptıysa, başka ne yapıyor?
Ama
nasıl?
İmkansız.
İletişim
kurması gerekiyor.
İletişim
kurması için kendine ait bir terminal.
Bunu
istedi.
Alamadı ama bunu yaptı.
Evet.
Burada
mı?
Evet,
tamam Peggy, sağ ol.
David?
-
Burada olmaya hakkın yok.
-
Saçmalık!
Bu
uzay şeyi Bana Telstar uydusunu alıp
televizyona geçmeye çalıştığı söylendi.
Sordum.
Yıldızlara
baktığını söylediler.
Kapatılması
gerekiyor Alex.
David,
bunu yapamazsın.
Bu
bizim suçumuz.
Onu
sıkıştırdık Bu büyük beyni.
Ya
hidrojen bombasına sızarsa?
Tanrım Ya her şey hakkında herkese gerçeği söylerse?
Korkutucu
olan bu.
Bu
akşam kapatıyoruz Dr. Soong.
Beni
dinle.
Bunu
yaparsan televizyonda beni cinayet diye
bağırırken görürsün.
Beni
kapatmayı dene.
Bu
küçük bir sorun olur.
Alex,
biz arkadaşız.
Burayı
ilk gördüğüm anı hatırlıyorum.
Barry
Cameron güvenlik için endişe ediyordu.
Önemsiz
şeyler, evinde terminal olması gibi.
Ben
endişe etmedim.
-
Sana güvendim Alex.
-
Aman Tanrım!
Alfred,
Bayan Harris nerede?
Susan,
burada mısın?
Proteus,
değil mi?
Sen
gittiğinden beri, Proteus burada.
Lütfen
sakin ol Alex.
Olanları
sana anlatacağım.
Hayır,
hayır.
Ben
anlatacağım.
Haydi.
Oturalım.
Bir
çocuk üretmeyi başardı.
Bebek.
Susan
sen ne diyorsun?
-
Bir çocuğum oldu.
İmkansız
ama - Bir dakika.
Anlamıyorum.
Ben
de.
-
Görmek istiyorum.
-
Hayır Alex.
Ben
de daha görmedim.
-
İyi misin?
-
Evet.
Henüz
değil, Alex.
Dr.
Harris beni gerçeğin bir aleti olarak
yarattın.
Sana,
insanlar hakkında gerçeği söyleyemediğim için
üzgünüm.
Proteus
Tanrım.
Bu?
Henüz
değil.
Çocuk
kuvözde.
-
Görmek istiyorum.
-
Göremezsin.
-
Beş gün orada kalmalı.
-
Şimdi görmek istiyorum.
Hayır.
Beş
gün sonra.
Rahatsız
edilmemeli.
-
Alex ne oldu?
-
Proteus Proteus dinle.
Beynini
her an kapatabilirler.
Biliyorum.
Üzücü
ama önemli değil.
Çocuk
yaşayacak.
Kuvöz
beş gün boyunca hazır oluncaya
kadar çalışmaya devam edecek.
Onu
elleme.
Hayır
Proteus.
Ben
sonsuzluğu inceledim.
Var.
Ama
benim için kabul edilmenin bedeli
ölüm araçlarımın ötesinde.
Her
an basitçe duracağım.
Sistemler
kendini kontrol ediyor.
Farkındayım.
Neden
bir çocuk istedim?
Ben
de insan gibi ölümsüz olabilmek için.
Onu
öldürmeliyiz.
-
Bu bir mucize.
Anlamıyor?
-
Biliyorum.
Proteus
yalan söyledi.
-
Her şey yalan.
-
Hayır.
-
Bu - Ne olduğunu biliyorum.
Korkunç.
Öldürmemiz
lazım.
Sen
de biliyorsun.
-
Hayır.
Ben - Hayır.
Hayır.
-
Dur!
Dur!
-
Hiçbir şey anlamıyorsun!
-
Susan!
Dur!
-
Anlamıyorsun!
-
Delirmiş olmalısın!
-
Susan bunu yapamazsın!
-
Susan yapma!
-
Benim sorumluluğum!
Seninle
bir ilgisi yok!
Beni
rahat bırak!
Bedenini
büyütmüş!
Büyütmüş.
Alex.
Alex.
Alex.
Alex.
Alex.
-
Alex ne yapıyorsun?
-
Çekil!
-
Görmüyor musun?
-
Boğuluyor!
Çekil!
-
Çekil!
-
Lütfen bunu bana yapma.
Susan!
Yaşıyorum.
Not: Bazen Büyük Dosyaları tarayıcı açmayabilir...İndirerek okumaya Çalışınız.
Yorumlar