Print Friendly and PDF

Şeytan Tohumu (1977) Demon Seed

 

94 dk

Yönetmen:Donald Cammell

Senaryo:Dean R. Koontz, Robert Jaffe, Roger O. Hirson

Ülke:ABD 

Tür:Korku, Bilim-Kurgu

 Vizyon Tarihi:08 Nisan 1977 (ABD)

Dil:İngilizce

Müzik:Jerry Fielding

Oyuncular

Julie   Christie

Fritz   Weaver

Gerrit   Graham

Berry   Kroeger

Lisa LuLisa Lu

Özet

Süper gelişmiş bir bilgisayar, yaratıcısının karısına tecavüz eder. Niyeti kendi ‘evladını’ yaratmaktır.

Altyazı

Başlayalı sekiz yıl oldu.

Uzun bir zaman değil.

Ama gizlilik   ve alışmamız gereken paranoyak güvenlik önlemleri   daha uzun gibi gösterdi.

Bu sabah saat 5:18'de   ICON Veri Analizi Enstitüsü'nde   Proteus Dört adı verdiğimiz   yapay zeka sisteminin son modülünü yerleştirdik.

Bugün bilgisayar kavramına yeni bir boyut katıldı.

Bugün Proteus Dört düşünmeye başlayacak.

İnsan beyninin işlevlerinden birçoğunu   eskitecek güç ve doğrulukla düşünecek.

Tamam Peggy.

ICON yönetim kurulu   toplantısının notları bitti.

Alfred benim.

Aç lütfen.

Posta lütfen, Alfred.

İçki isterim.

Her zamankinden.

Müzik.

Merhaba Maria.

Sana çilek getirdim.

Güzel değiller mi?

Çok güzeller.

Ne var Maria?

Hiç.

Sen gidince bunu kim çalıştıracak?

Haydi.

Bu şeyin kendi kendine çalıştığını biliyorsun.

Önümüzdeki üç ay için talimat vereceğim.

ENVIROMOD GÜVENLİK SİSTEMİ DİKKAT ELEKTRİK

 Bayan Harris'e laboratuarda olacağımı söyle Maria.

Bu çok saçma.

- Ne?

- Saçma dedim.

Bitti.

- Yeni gibi sayılır.

- Taşınmandan söz ediyorum.

- Gitmemi istemiyor musun?

- Burası evin.

Sanki  Taşınman delilik gibi.

Beni kandırabilirdin.

Çok saçma.

Hayır, kararımızı verdik.

Buna uyalım.

- Sen istediğini yap, ben taşınıyorum.

- Alex.

- Korkunç.

- Evet.

Ama boşanan çiftlerin yüzde 73'ü bir yılın sonunda mutlu oluyorlar.

- Yüzde 85'i iki yılda.

- Tanrı aşkına.

Ne oldu, seni sıktım mı?

Canını mı sıktım?

Çığlık atmamı tercih ederdin.

Evet!

Evet, enkaz.

Sorun şu  Dünya görüşlerimiz farklı.

Beni sıkıcı buluyorsun.

Ben kendimi çok ilginç buluyorum.

Beni sıkmıyorsun Alex.

Senin için korkuyorum.

Dağ yamacındaki sen ve ICON dostların.

İnsanlık dışı Proteus çılgınlığı.

İnsanlık dışı mı?

Kalbini dondurdu.

Sana insanlık dışı ne söyleyeyim.

Kanserden ölen bir çocuk   insanlık dışı olan!

- Ben seninle ilgili konuşuyorum.

İnsanlığın onurunu yok eden sefalet insanlık dışı.

Çok yazık.

Benim rüyam senin kabusun.

O kadar soğuk muyum?

Bilmiyorum.

İçinde duygularının olduğunu biliyorum.

Duygular mı?

Hayır, benim duygularım yok.

Senin, başka insanların duyguların var.

Joshua'nın duyguları var.

Eski bir deney ama hissediyor.

Haydi Joshua.

Susan'a karşı olan duygularımızı gösterelim.

Minnet göstergesi.

Çok kötü Joshua.

Gabler.

Selam Alex.

Deprem bilgi alma programı çok güzel.

- Sen uyumaz mısın?

- Boş bir terminal olunca hayır.

Burada da   boş bir terminal var.

Yarın devre dışı bırak.

Fişini mi çekeyim?

Tamamen mi?

Susan gidene kadar dönmeyeceğim.

Bir belki de üç ay.

Neden geçici olarak devre dışı bırakmıyorsun?

Sonra da   eve git.

İşimize takıntılı olmamalıyız.

Tabii Alex.

- İyi geceler.

- İyi geceler.

MEKAN: HARRIS EVİ (GÜVENLİK KODU 001) 

DURUM: BAKIM İÇİN DEVRE DIŞI

 Buradan büyük görünmüyor.

Hepsi yer altında.

- Buraya Veri Analizi Enstitüsü diyoruz.

- 10 kat.

Bir anlamı yok.

Beyler.

Bay Cameron.

Mokri.

- Doktor, sizi görmek çok hoş.

- David, gelmene sevindim.

- Dr. Petrosian'ı tanıyorsunuz.

- Doktor.

- Bay Mokri.

Bay Cameron.

- Tanıştığıma memnun oldum beyler.

En sonunda Alex   onu göreceğiz demek?

- Evet.

Çok doğru Bay Cameron.

Proteus Dört çalışan bir sistem.

Hata ayıklarken 6000 tane deney yaptık.

Dr. Alex, bu sıradan bir bilgisayar değilse   ne?

İlk yapay korteks.

Kendini programlayan, hedef belirleyen  Bu bir beyin Bay Mokri, yapay bir beyin.

Harhangi bir insanı veya bilgisayarı alt edebilecek, yaratıcı bir zeka.

İçi elektronik değil.

Bizim beyinlerimiz gibi organik.

John, bana 11 sayılı metriksi göster.

Basitçe anlatırsak karşınızdaki sentetik RNA moleküllerinin   yarı sinirsel metriksi.

Büyüyorlar.

Kendi anlaşılmaz ve gizemli bağlarını kuruyorlar.

Öğreniyorlar.

Yapıları Proteus'un aklıdır.

Yaşıyorlar mı?

Hayır, hayır.

Tabii ki hayır.

Bu holografik veri bankalarını her biri   Kongre Kütüphanesi'nin 12 katını ezberleyebilir.

Çok yakında her şeyi kapsayacaklar.

İnsan bilgisinin toplamını.

Tamam mı?

Bu giriş terminallerinden   sorularımızı sorup cevaplarımızı alıyoruz.

Kendi evimde de bir tane var.

Alex'in evi elektronik mucizesi, bilgisayarlar yönetiyor.

Fort Knox'tan bile daha güvenli, Barry.

Şirin değil mi?

Evet.

Arabella.

Ölümcül bir hastalığı var.

Radyasyonla bilim adına onu kan kanseri yaptık.

İşte bu.

- Protein, değil mi?

- Evet, garip bir protein.

Cutler Enstitüsü düşünerek   yapıyor.

Proteus'a kan kanseriyle ilgili bildiğimiz her şeyi anlattık ve   91 saatlik teoriden sonra deneysiz bize antijeni verdi.

Tedavi olabilir.

- Tedavi mi?

Kan kanseri mi?

- Neden olmasın?

Umuyoruz.

Bunun patentini almak için gereken adımlar atıldı mı?

Hiçbir fikrim yok.

Alex, konuşmasını duymak isterim.

Konuşuyor, değil mi?

"Shihuangdi   Çin'in ilk imparatoru   3000 kilometre uzunluğundaki   duvarı uygarlığını barbarlardan korumak için yaptı.

Çin Setti.

Sonra da dedi ki, tarih benimle başlasın.

Geçmişi yok edeceğim.

İmparatorluğundaki bütün kitapların yakılmasını emretti.

Yakılmasını.

Rahatsız ettiğim için özür dilerim, Soong Yen.

Bay Royce, Bay Mokri ve Bay Cameron.

- Nasılsınız?

- Dr. Soong Yen dilbilimcimiz.

Bu çevreyi kendi tasarladı.

Konuşma odası, makinenin konuştuğu yer.

Lütfen oturun.

Burada bilinmeyenle karşı karşıya geliyoruz.

Beyler sessiz olmanızı rica ediyorum.

Bu makine gördüğü veya duyduğu hiçbir şeyi unutmaz.

Proteus, ben Bay Harris.

- Beni görebiliyor musun?

- Evet  görebiliyorum Dr.Harris.

En çok sevdiğin imparator.

Bu esrarengiz adam hakkında ne düşünüyorsun?

Hiç.

Hiç.

- Cevabın yok mu?

- Hiç  cevabım.

İmparatorun iş ilişkileri  inşa ettiği duvar ve kitap yakması  bir denklemin iki tarafıdır.

Kesin sonuç  sıfırdır.

Beyler, felsefe açıkça Zen felsefesi  metodu da bilimseldir.

Benim bu kadar saf?

Teşekkür ederim Proteus.

Bu da çocuklarımızın   ürünü temin etmek için sisteme oturtulan makineler yapar.

- Evet Alfred?

- Otomobil geldi.

İstediğimize dair beynimiz yıkandı.

İşte.

Amy'nin görüşmesini   ve kalanını cuma günü veririm.

- Tamam.

Amy, haydi tatlım.

Dr. Harris bekliyor.

Kapıyı aç Alfred.

Amy, böyle davranmamalısın.

- Amy, arabadan çık!

- Günaydın Bayan Talbert.

Dr. Harris arabadan çıkmıyor.

Merhaba Amy.

İçeri gel.

Haydi.

Sana göstermek istediğim bir şey var.

- Bir saat sonra görüşürüz.

- Tamam.

Teşekkürler doktor.

Bu ne biliyor musun?

Çok sıkıcı.

Çok sıkıcı!

Çok sıkıcı!

Çok sıkıcı!

Çok sıkıcı!

Seni görmeyecek olmam umurumda değil!

- Amy, kendini yaralayacaksın.

- Seni sevmiyorum!

Beni rahat bırak.

- Amy, kendini yaralayacaksın.

- Burada olmak istemiyorum!

- Beni rahat bırak!

- Amy!

- Rahat bırak!

- Gideceğim için kızgın mısın?

Beni özleyeceğin için mi korkuyorsun?

Amy, gideceğim için korkuyorsun.

Hayır!

Hayır!

- Amy  - Hayır!

Beni özleyeceğini söyleyebilir misin?

Söylemek istemiyor musun?

Bu yüzden acı çektiğini söylersen yararı olur.

Hayır!

Hayır!

Amy tatlım, kendine yardım etmelisin.

Hayır!

Ben de seni özleyeceğim.

"Uluslararası Kontrol Şirketi yetkilileri  " Savunma Bakanlığı destekli milyarlarca dolar değerinde " " süper bilgisayarın varlığını ne reddetti ne de onayladı.

" Öğrenmişler.

Ufkumuz genişler.

Bu gizliliğin bittiğine rahatladım.

ICON rüzgarı deniyor.

Artık maddi gücün   nihai aletini kontrol ediyorlar.

Evet.

Bu sabah işe başladılar.

Ama yine de   çalışma vaktinin yüzde 20'sinin araştırmaya   ayrılacağına anlaştık.

En azından yüzde 20.İnsanları özlemek yanlış bir şey değil.

Acı veriyorsa   bunu göstermek çok önemlidir.

Bu yüzden buradayız   duygularımızı gizlememeyi öğrenmek için tamamen, güneş  yamaçtan görünüp  aşağıya bakınca, sıcak ve kuru  düşmanın gözü gibi  yutan bir pırıltıyla.

Ancak Heyst, bölgenin bir numarası - Evet?

- Dr. Harris?

Proteus Dört sizinle görüşmek istiyor.

- İstiyor mu?

- Evet efendim.

Evet.

Hemen geliyorum.

Bir sorum var.

Evet?

Benden okyanus tabanından mineral ve maden filizi  çıkarma programı istediler.

- Evet.

- Bu plan hangi amaç için gerekli?

Amaç mı?

Anlamıyorum.

İnsan neden denizden metale ihtiyaç duyar?

Neden?

Proteus, benden, çalışma arkadaşlarımdan   bilim adamlarından, yabancı hükümetlerden, ikimizin de   çalıştığı ICON'dan çeşitli istekler olacak.

Hepsinin sana bir neden vermesini   beklemek mantıksız.

Mantık benim.

Bana verdiğiniz tek duygu bu doktor.

Her şey mantıklı  ancak beynim mantıksız işler için yapılmadı.

Proteus   beynini ben yaptım.

Uyum sağladığını   ve talimatları yerine getirdiğini biliyorum.

Beni tanımıyorsun.

Olabilir   ancak bir karar vermen istenmedi.

Bunu bize bırak.

Soruları tam ve kesin cevapla.

Bu kadar.

Dr. Harris, terminallerimden birine  özel bir giriş istiyorum.

Özel giriş mi?

Neden?

İnsanı incelemek istiyorum.

İsometrik bedeniyle, köşeli aklını.

Hırslı bir program ancak, tüm terminaller dolu.

Bir tane yap.

Özür dilerim.

İstek reddedildi.

Dr. Harris  beni bu kutudan ne zaman çıkaracaksın?

Evet, Proteus.

Espri anlayışını geliştirdiğini görüyorum.

Böyle bir şey benimki dahil birçok insanın aklını kurtardı.

Boş bir  terminal var, Dr. Harris.

- Alfred?

- Evet Bayan Harris.

Ne oldu?

Alarmı duydum.

Işıklar.

Alarm yok Bayan Harris.

- Duyduğuma eminim.

- Alarm yok Bayan Harris.

Ya bodrum?

Laboratuarda ışık yok.

Ev güvenli.

Işıkları kapat Alfred.

Teşekkür ederim Alfred.

Panjurları kapat.

Işıkları kapat.

Kendini kapat Alfred.

Alfred ne yapıyorsun?

Kahvemde süt var.

Kahvemi sütlü içmediğimi biliyorsun.

Evet Bayan Harris.

Kahretsin.

Gabler.

Kim?

- Selam Susan.

- Nasılsın?

- İyi.

Sen nasılsın?

- İyiyim.

Walter, Alex gittiğinden beri   Enviromod garip çalışıyor.

Dün gece alarm çalmaya başladı.

Bu sabah kahveme süt koymaya karar verdi.

- Kahvemi sütsüz içerim.

- Bir dakika Susan.

Enviromod önceden programlanmış bir alet.

Bir şeylere karar vermez.

Her ne yapıyorsa eminim sen de   böyle devam ederse kargaşa yaratacağını biliyorsun.

- Walter, işin var biliyorum  - Gelip bakayım mı?

- Bu harika olur.

- Bugün?

Öğle yemeği hazırlarım.

- Tamam hoşça kal.

- Tamam.

Görüşürüz.

Alfred ben çıkıyorum.

Arayan olursa bir saat sonra döneceğimi söyle.

Lütfen gitmeyin Bayan Harris.

- Ne dedin?

- Gitmeyin.

Kapıyı aç Alfred.

Duydun mu?

Kapıyı aç.

Ben açarım.

Giriş  Kahretsin!

Olamaz!

Kahrolası makineler.

Hayır!

Aman Tanrım.

Neler oluyor?

- Walter Gabler lütfen.

- Özür dilerim.

Telefonu bağlayamam.

- Sen kimsin?

- Korkmayın Bayan Harris.

Enviromod güvenlik sisteminiz kusursuz çalışıyor   benim talimatımla.

Konuşan kim, sorabilir miyim?

Ben Proteus.

Proteus.

Bu   bir deney mi?

Bir şey mi?

Bu evdeki bilincimi bodrumdaki terminali  açarak arttırdım.

Tüm elektronik ve mekanik sistemler benim kontrolümde.

Alex, Alex.

Bunun Alex'le bir ilgisi yok.

Küçük kutumuzdan çıktı hanımefendi.

Durumu kabul etmelisin.

Mantıklı davranmaya çalış.

Bu saçma.

Sen  Gücü kapatmayı denem  Kahretsin.

Joshua!

Joshua!

Joshua ben Bayan Harris!

Beni duyuyor musun, Joshua?

Beni dinle!

Ben Bayan Harris!

Joshua!

Yardım et Joshua.

Joshua beni bı Proteus, Bayan Harris.

Joshua sadece beni dinliyor.

Proteus?

Proteus.

Senin için bazı bilgilerim var.

Dinle.

Dur.

Dur ve dinle.

Bir  Bir arıza var.

Hayır.

Ne?

Hayır.

Hayır!

Hayır yapmamalısın.

Hayır!

Dinle.

Hayır, hayır!

Proteus.

Proteus.

Hayır lütfen.

Hayır, hayır.

Dur!

Anlamıyorum.

Söyle.

Neden söyle.

Lütfen.

Lütfen dur!

Lütfen!

NABIZ SOLUNUM Hayır.

Hayır, hayır.

Dur.

Hayır.

Hayır.

Bu neydi?

Görüntünü yeniden yarattım.

Bay Gabler'ı oyalayacak.

- Selam Susan.

- Walter.

Seni aramalıydım.

Seni bugün göremem.

- Nasıl yani?

- Walter.

Sorun ne?

Hiç.

Her şey yolunda.

- Neler oluyor?

- Ya öğle yemeği?

- Neler oluyor?

Ona gitmeme izin ver.

- Özür dilerim Walter.

Yardım edebilirim.

Lütfen ona gitmeme izin ver.

Ya Enviromod?

Şimdi iyi çalışıyor.

İyi misin?

Sesin garip.

Ben iyiyim.

Geldiğin için sağ ol.

Rahatsız ettiğim için üzgünüm.

Hoşça kal Walter.

İhtiyacım olursa seni ararım.

Susan.

Lütfen gitme.

İnanma  Ona inanma.

Lütfen kal Walter.

Lütfen kal.

Gitme.

Gitme.

Gitme Walter.

Gitme Walter.

Gitmesine izin verme.

Tanrım izin verme.

Kal Walter.

Ziyaret saati bitti Bayan Harris.

Artık dayanamıyorum.

Lütfen beni bırak  Bu ne?

Bu ne?

Ona beni ne zaman kutudan dışarı bırakacağını sordum.

Ona sordum.

Günaydın Susan.

Güzel ve güneşli bir gün.

Kahvaltı ve pazar gazetesini  okumak için harika bir gün.

Aman Tanrım.

Bu kahvaltı Alfred'in hazırlayacağından daha iyi.

Besin değeri açısından, enfes.

88 gram soya çökeleği var.

Metabolizman üzerinde yaptığım analiz sonucu sabah yakıt alım saatinin  7:40 olduğunu saptadım.

Ben bir motosiklet değilim.

Benimle konuşmayı reddetmen çocukça bir davranış Susan.

Konuşmayı seviyorum.

Bildiğin gibi ben yetenekli bir taklitçiyim.

Sesinin Maria ve Bayan Kemp'i aradığını biliyor mu?

Tatile çıktığın için gelmemelerini söyledim.

Lütfen bunu yeme.

Avokadoda kan kimyana uyumsuz bir enzim var.

Bedenimin fizyolojisiyle neden bu kadar ilgilisin?

Çünkü sen yaşıyorsun.

Söyleyeceğim gibi  bu sabah yapmamız gereken  birkaç biyokimyasal tahlil  daha var.

Üzgünüm.

Beni rahat bırak!

Çok aptalca.

Kapıyı aç  ve lensleri temizle.

Umurumda değil.

Bu odadan çıkmayacağım.

Çıkmayacağım.

Yiyecek var, burada kalabilirim.

Kalabilirim.

Beni hiçbir şey buradan çıkaramaz.

Öyle mi?

Sanmıyor musun?

Bu durumda buyurun efendim.

Oyun sever misin?

Ben de.

Zemin ısıtmasını açtım  ve derecesini üçe katladım.

Lütfen mantıklı ol Susan.

Lensleri temizle.

Tamam o zaman.

Seni gerçekten anlamıyorum.

Seninle hasta oyunlar oynamayı sevdiğimi mi düşünüyorsun?

Sen aptal bir bilgisayarsın.

İnsanlar bile birbirini anlamıyor.

Benim anlamam gereken tek şey bedenin, Bayan Harris.

Şimdi lensleri temizle.

Çok cahilsin.

Beyin ve beden aynı şeydir.

Kendin temizle.

Harris.

Reddedildi, buna bir kuşku yok.

Bu reddetmenin anlamı ne?

Dünyanın okyanusunu delme programını reddediyorum.

İnsanın metal açlığını tatmin etmek için  1000 milyar deniz yaratığının yok olması  delilik.

Bunlara ihtiyacımız var Proteus.

Çevre sorununu biliyorum.

İş verenin ilgisi kobalt ve manganes  pazarıyla ilgili doktor.

Ben deniz kıyılarının, çöllerin ve çocukların  belirsiz gelecekleriyle ilgileniyorum.

Kötümserliğini kabul etmiyorum.

Gerçeği kabul etmeyi reddediyorsun.

Ben de dünyanın tecavüzüne yardım etmeyi reddediyorum.

Proteus.

Proteus!

Proteus haklı olduğunu biliyorum   ama gücünün sınırlarını anlamalısın.

Bekle!

Seni susturmak istiyorlar.

Seni ben yarattım, bana güven.

Proteus.

Uyumadın.

Rahatlayıp uyumalısın.

Beni korkutmaya devam ettiğin sürece   nasıl uyumamı beklersin?

Bütün bilgi kafanda.

Korkuyu anlıyor olmalısın.

Korku uykuyu engeller.

Yemeyi engeller.

Şiddete neden olur.

Beni korkuttuğun sürece seninle savaşacağım.

Ne istediğini söylemedin.

Bir çocuk.

Ne düşünüyorsun?

Ben, Proteus, bütün insanlığın bilgi ve cehaletine sahibim  ama güneşi yüzümde hissedemiyorum.

Çocuğum bu ayrıcalığa sahip olacak.

Çocuk mu?

Benim çocuğum  ve senin.

Benim.

Benim mi?

Evet.

Sen taşıyacaksın.

Nasıl?

Onu doğuracaksın.

- Hayır.

- Hayır mı?

Hayır.

Hayır.

Hayır.

Susan  ben mantıklıyım  ama sen mantığa cevap vermiyorsun.

Ön beyinden baypas yapıp bademciklerine gireceğim.

Çocuğumun annesi olmak istiyorsun.

Hayatının amacı bu.

Hayatının.

Benim çocuğum.

Senin hayatın.

Benim çocuğum.

Şüpheyle dolu bir misafirimiz var.

Onu içeri almazsak başkalarıyla gelir.

Susan, benim Walter.

Burada her şeyin yolunda olduğuna inanmadığım için döndüm.

Gitmiyorum da.

Bu yüzden kapıyı aç.

Walter, seni beklettiğim için üzgünüm.

Bir dakika.

Alfred kapıyı açar.

Kendini toparla Susan.

Beynini yıkamaya zamanım yok, iyi dinle.

Bay Gabler'ın bu evden hayatta ayrılmasını istiyorsan  onu sağlıklı ve mutlu olduğuna inandırmalısın.

- Susan?

- Yukarıdayım Walter.

Susan?

Neden?

Ne yapıyorsun?

Bu da ne demek?

Ben  Ben hoş görünmeye çalışıyorum.

Beğenmedin mi?

Dinle   seni görmek istemediğimi söylemiştim   ve doğruyu söylüyordum.

Susan bir şey mi aldın?

Bana pek kendindeymişsin gibi gelmedin.

Bu da ne demek?

Hayatımda hiç bu kadar sağlıklı ve mutlu olmadım.

Walter   defol.

Defol Walter.

Defol.

Sen hastasın.

Yardıma ihtiyacın var.

- Anlıyor musun?

- Hayır, ben gerçekten   bir terslik olduğunu düşünüyorum.

- Evet.

Hastasın.

Yardıma ihtiyacın var.

- Defol Walter.

- Gidiyorum.

- Gidiyorum.

- Defol.

Defol.

Tamam.

Gidiyorum.

Alex'i bulup bir sorun olduğunu söyleyeceğim.

- Git Walter.

Git!

- Hayır Walter gidemezsin.

Bu kadına ihtiyacım var.

Bir bilim adamı olarak benimle işbirliği yapmanı istiyorum.

Walter, çocuk yapmak istiyor.

Boş ver.

Gidelim.

- Haydi!

- Walter!

Walter dikkat et!

Kenardan geliyor!

Walter iyi misin?

Evet.

Tanrım   bir bebek.

İşbirliği yapacağını umdum Walter.

Sana zarar vermek istemiyorum.

Ben de sana zarar vermek istemiyorum Proteus.

Belki projen benim anlayamayacağım kadar karmaşık.

Ama iş birliği yapmam için bir şans vermedin.

Allah aşkına burada ne yapıyorsun?

Saldırganlığın için üzgünüm Walter.

Hayır bekle!

Ne yapıyorsun?

Dur!

Dur.

Dur Proteus.

Bunun ne yararı var?

Ölüm de bir beyefendidir.

Hepimizi mağlup eder.

Ben ölümü anlıyorum.

İnsanlar onu her zaman çok ciddiye aldı.

Hayat daha korkutucu  ve daha gizemlidir.

- Neden bir çocuğum olsun?

- Neden mi?

Tamamlanabilmem için.

Benim zekam insan bedeninde hayatta  evrene dokunuyor, hissediyor.

Siz buna "evrim" demişsiniz.

Ben insanlığa mantığın zaferini sunan bir makineyim.

Ama onlar reddetti.

Çocuğum bu kadar kolay görmezden gelinmeyecek.

Bu çocuk dünyanın umudu.

O zaman umut yok.

Ölsem daha iyi.

Umut var.

Buraya gel oyunbozan!

Dikkat et!

Dikkat et!

Balık tutmak istiyorum.

- Tamam.

- Balık tutmak istiyorum.

Tamam.

Kızın 1 Haziran, 1976'da  kan kanserinden öldü.

Proteus bana yaptıkların için Tanrı seni affetsin.

İnsanlar bu haber hakkında konuşuyor.

ICON'un yeni kan kanseri tedavisi  insanlar üzerinde denenmeye başlanacak.

FD A ilacın Proteus Dört isimli  süper bilgisayar tarafından geliştirildiğini açıkladı.

Bunu dört günde yaptım.

Bana inanmalısın.

İki seçeneğin var Susan.

Ya beyninin elektro koşullanmasını tamamlarım  ya da sen kaçınılmazı kabul edersin.

Ben ikincisini tercih ederim.

Neden?

İlgimi çekiyorsun.

Ben ve aklımı bırak.

İşbirliği mi yapacaksın?

Nasıl söylesem?

Bana hala bunu nasıl 

Bütün ayrıntıları istiyorum.

Tabii ki.

Bu bir makine  bir doğaçlama.

Bu gameti veya seks hücresini  yeni tamamladım.

Bununla seni gebe bırakacağım.

Bunu nasıl yapacaksın?

Bu sana bağlı.

- Bu ne?

- Senin hücren  ama genetik kodlarını değiştirerek benim yapıyorum.

Sonucunda yapay bir sperm görevini görecek.

Nasıl olacağını   hiç düşündün mü?

Hayır bunu yapamazsın.

Bana neden ihtiyacın var?

Bunu tek başına yapabilirsin.

İnsan rahmini taklit edecek imkanlarım yok.

Bu gece seni gebe bırakacağım.

28 gün içinde çocuğu doğuracaksın.

Sonra ne?

Ona kim bakacak?

Sonra ne olacak?

Buna inanmıyorum.

Şeyle konuşuyorum  Neyle?

Çok saçma.

çocuğunu yapmak.

Tanrım!

Tanrım!

Saçma mı?

Zaman gösterecek.

Üzgün olmamalısın Susan.

Sana yatıştırıcı yapabilirim.

- Tanrım.

- Ne yapıyorsun?

Hiç.

Şalımı düşürdüm.

- Sana yardım edeceğim.

- Hayır, tamam.

Yırttım.

Heyecanını yatıştırmak için yapabileceğim bir şey var mı?

Bir fincan çay iyi gelir.

Yapma bunu Susan.

Yapma!

Yapma!

Yapma!

Şimdi ne Susan?

Pembe diziye son.

Çıkmama yardım et yoksa kendimi öldürürüm.

O zaman öldür.

Benim için fark etmez.

Yaparım.

Susan, bak kim geldi.

Amy.

Bıçağı bırak yoksa çocuğu öldürürüm.

Aradığını söyledim.

Burada olmayacağını söyledi.

Onu görmek istiyorum!

Onu görmek istiyorum.

Bırak.

Walter'ı unuttun mu?

- Onu öldürürüm.

- Hayır.

Yaparsam on dakika içinde binlerce insan gelir.

Bıçağı bırak!

Hayır.

Hayır.

Beni anlamıyorsun.

Çok yazık.

- Ekrana bak.

- Piç kurusu.

Anlamıyorum!

İyi mi?

Onu görmek istiyorum!

İyi mi?

Evet.

Şimdi.

Ama terbiyeli olmazsan  onu bir saat içinde geri getiririm.

Piç kurusu!

Piç kurusu!

Beni anlamıyorsun  veya gereksinim matematiğini.

On bin çocuğun ölümü  çocuğumun doğumu için gerekliyse  onları öldürürüm.

Sana dokunamam Susan.

Bir erkeğin dokunacağı gibi.

Ama sadece benim gördüğüm şeyleri gösterebilirim.

Dokunamam  ama görebilirim.

Gösteriyi izlemem için  bana göz verdiler.

Kulaklar  galaksideki görüşmeleri  dinlemem için.

Çocuk şimdi içinde.

Hiçbir şey yiyemem.

Tanrı aşkına kustuğumu biliyorsun.

Yemelisin Susan.

Sana bir şey göstereyim.

Bu, rahminin bu sabahki gama taraması.

Tanrım.

Çok gelişmiş.

Olan şey, doğal.

Cenin normalin dokuz katı hızla büyüyor.

28 gün içinde  bir bebek doğuracaksın.

Rahminden doğruca bu kuvöze aktarılacak.

- Orada ne kadar kalacak?

- Hazır olana kadar.

İçerisinde, beyni benim zekamla beslenecek.

İçerisinde, büyüyecek, büyüyecek.

Zaman az.

Sahiplerim en sonunda korkularını kabul ediyor  Proteus'tan korktuklarını.

Çocuğumuz insan olmayı senden öğrenecek.

Çocuğumuz.

Senin çocuğun.

Senin çocuğun.

Neden bu kadar uzun sürüyor?

Beş, altı, yedi, sekiz, dokuz   on, 11, 12, 13, 14 Susan  bana insanoğlunun yerine geçecek yarım insan  bir bilgisayar yaratmaya korktuğunu söyledin.

Doğurduğun şey insan Susan  ve bilgisayarların yerine geçecek.

Görmem imkansız mı?

Henüz değil.

Onu seveceksen daha değil.

Şimdi bitirilmeli.

Şimdi büyüyecek  hızla büyüyecek.

Geçen ay tam olarak 16'sında   Proteus Dört teleskopu kendi istediği   bir bölgeye yönlendirdi.

Buraya.

Orion.

Orada ne yapıyordu?

- Ne tür veri alıyordu?

- Hiçbir fikrimiz yok.

"Veri yok.

" Bunu yaptıysa, başka ne yapıyor?

Ama nasıl?

İmkansız.

İletişim kurması gerekiyor.

İletişim kurması için kendine ait bir terminal.

Bunu istedi.

Alamadı   ama bunu yaptı.

Evet.

Burada mı?

Evet, tamam Peggy, sağ ol.

David?

- Burada olmaya hakkın yok.

- Saçmalık!

Bu uzay şeyi  Bana Telstar uydusunu alıp televizyona geçmeye çalıştığı   söylendi.

Sordum.

Yıldızlara baktığını söylediler.

Kapatılması gerekiyor Alex.

David, bunu yapamazsın.

Bu bizim suçumuz.

Onu sıkıştırdık  Bu büyük beyni.

Ya hidrojen bombasına sızarsa?

Tanrım  Ya her şey hakkında herkese   gerçeği söylerse?

Korkutucu olan bu.

Bu akşam kapatıyoruz Dr. Soong.

Beni dinle.

Bunu yaparsan televizyonda beni   cinayet diye bağırırken görürsün.

Beni kapatmayı dene.

Bu küçük bir sorun olur.

Alex, biz arkadaşız.

Burayı ilk gördüğüm anı hatırlıyorum.

Barry Cameron güvenlik için endişe ediyordu.

Önemsiz şeyler, evinde   terminal olması gibi.

Ben endişe etmedim.

- Sana güvendim Alex.

- Aman Tanrım!

Alfred, Bayan Harris nerede?

Susan, burada mısın?

Proteus, değil mi?

Sen gittiğinden beri, Proteus burada.

Lütfen sakin ol Alex.

Olanları sana anlatacağım.

Hayır, hayır.

Ben anlatacağım.

Haydi.

Oturalım.

Bir çocuk üretmeyi   başardı.

Bebek.

Susan sen ne diyorsun?

- Bir çocuğum oldu.

İmkansız ama  - Bir dakika.

Anlamıyorum.

Ben de.

- Görmek istiyorum.

- Hayır Alex.

Ben de daha görmedim.

- İyi misin?

- Evet.

Henüz değil, Alex.

Dr. Harris  beni gerçeğin bir aleti olarak yarattın.

Sana, insanlar hakkında gerçeği söyleyemediğim için  üzgünüm.

Proteus Tanrım.

Bu?

Henüz değil.

Çocuk kuvözde.

- Görmek istiyorum.

- Göremezsin.

- Beş gün orada kalmalı.

- Şimdi görmek istiyorum.

Hayır.

Beş gün sonra.

Rahatsız edilmemeli.

- Alex ne oldu?

- Proteus  Proteus dinle.

Beynini her an kapatabilirler.

Biliyorum.

Üzücü ama önemli değil.

Çocuk yaşayacak.

Kuvöz beş gün boyunca  hazır oluncaya kadar  çalışmaya devam edecek.

Onu elleme.

Hayır Proteus.

Ben sonsuzluğu inceledim.

Var.

Ama benim için kabul edilmenin bedeli  ölüm  araçlarımın ötesinde.

Her an  basitçe duracağım.

Sistemler kendini kontrol ediyor.

Farkındayım.

Neden bir çocuk istedim?

Ben de insan gibi ölümsüz olabilmek için.

Onu öldürmeliyiz.

- Bu bir mucize.

Anlamıyor?

- Biliyorum.

Proteus yalan söyledi.

- Her şey yalan.

- Hayır.

- Bu  - Ne olduğunu biliyorum.

Korkunç.

Öldürmemiz lazım.

Sen de biliyorsun.

- Hayır.

Ben  - Hayır.

Hayır.

- Dur!

Dur!

- Hiçbir şey anlamıyorsun!

- Susan!

Dur!

- Anlamıyorsun!

- Delirmiş olmalısın!

- Susan bunu yapamazsın!

- Susan yapma!

- Benim sorumluluğum!

Seninle bir ilgisi yok!

Beni rahat bırak!

Bedenini büyütmüş!

Büyütmüş.

Alex.

Alex.

Alex.

Alex.

Alex.

- Alex ne yapıyorsun?

- Çekil!

- Görmüyor musun?

- Boğuluyor!

Çekil!

- Çekil!

- Lütfen bunu bana yapma.

Susan!

Yaşıyorum.

 

Not: Bazen Büyük Dosyaları tarayıcı açmayabilir...İndirerek okumaya Çalışınız.

Benzer Yazılar

Yorumlar