Print Friendly and PDF

Halı alırken dikkat etmeniz gereken önemli husus

Bunlarada Bakarsınız

 
Halı Firmalarına Duyurulur
Allah ismi zorlama yorumlara gerek kalmadan motifler içine yerleştirerek 
İslami değerlerimize gizlice saldırı yapıp aşağılıyorlar...

HALI ALIRKEN DESEN ÜZERİNDEKİ 

ŞEKİLLER İÇİN DAHA DİKKATLİ 

OLMANIZI TAVSİYE EDERİM

Allah Teâlâ ismine hürmet edene 

daha fazla hürmet ihsan eder

Bir misal olarak bu olayı zikretmek uygun olur

Bişr-i Hafi (767, Merv, Horasan - 841, Bağdat), 767'de Horasan'ın Merv şehrinde doğdu, 841'de Bağdat'ta öldü. İsmi, Bişr bin Hâris Abdurrahmân, künyesi Ebû Nasr'dır.

Yalınayak gezdiği için "Hafî" lakabıyla tanınıp, "Bişr-i Hâfî" adıyla meşhur olmuştur. Kabri Bağdat'ta olup ziyaret yeridir.

Tanınmış bir aileden olup Merv şehri reislerinden birinin oğludur. Bu sebeple çocukluğu ve gençliğinin bir kısmı bolluk, zenginlik içinde geçti. Gençliğinde kendisini oyun ve eğlenceye verdi. Babası vefat edince kendisine çok büyük bir servet kalmıştı. Günlerini eğlence alemlerinde sarhoş olup meyhane köşelerinde sızarak geçiriyordu.

Gençliğinde alim ve velî bir kişinin nasihatlerinden etkilenip tövbe ettiyse de kötü arkadaşlarının tesiriyle tekrar eski hayatına döndü. Babasından kalan serveti için kendisinden ayrılmayan arkadaşları onu bir türlü bırakmadılar.

Bir gün yine sarhoş ve bitkin olarak evine dönerken yolda üstünde Besmele yazılı bir kâğıt buldu. İçi sızlayıp yerden aldı. Öpüp, çamurlarını silerek, temizledikten sonra, güzel kokular sürüp, evinin duvarına astı. O gece âlim ve velî bir zâta, rüyâda; 

"Git Bişr'e söyle! İsmimi temizlediğin gibi seni temizlerim. İsmimi büyük tuttuğun gibi, seni büyültürüm. İsmimi güzel kokulu yaptığın gibi, seni güzel ederim. İzzetime yemin ederim ki, senin ismini dünyâda ve âhirette temiz ve güzel eylerim." dendi. Bu rüyâ üç defâ tekrar etti. 

O zât sabah Bişr-i Hâfî'yi arayıp meyhânede buldu. Mühim haberim var diye içerden çağırdı. Bişr geldiğinde; "Kimden haber vereceksin?" dedi. "Sana Allahü teâlâdan haber vereceğim." deyince, ağlamaya başladı. "Bana kızıyor mu, şiddetli azap mı yapacak?" dedi. Rüyâyı dinleyince arkadaşlarına; "Ey arkadaşlarım! Beni çağırdılar, bundan sonra bir daha beni buralarda göremeyeceksiniz." dedi. O zâtın yanında hemen tövbe etti. Bu anda ayağında ayakkabı bulunmadığı için, hiç ayakkabı giymedi. Sebebini soranlara, "Allahü teâlâya tövbe ettiğim, günâh işlememeye söz verdiğim zaman yalın ayaktım. O zaman giymediğim ayakkabıyı şimdi giymeye hayâ ederim" dedi. Bu zamandan sonra ayakkabı giymediği için kendisine yalın ayak mânâsında "Hâfî" lakabı verildi.

Kaynak: https://tr.wikipedia.org/wiki/Bi%C5%9Fr-i_H%C3%A2f%C3%AE





NOT: 

"Allah" ismi için literatürde Lafza-i Celâl denir. Allah Teâlâ, dünya hayatındaki tecelliyatında celâl ve cemâl sıfatları iledir. Ancak zâtına karşı abesle iştigal edenlere celâl sıfatını icra eder.

Bilerek bu tür işleri yapanların hallerindeki perişanlığı söylemeye gerek yok...akibetleri fena olacaktır.



Not: Bazen Büyük Dosyaları tarayıcı açmayabilir...İndirerek okumaya Çalışınız.

Benzer Yazılar

Yorumlar