Kabala'ya Giriş Sefer Yezirah (Oluşum Kitabı)
Kabala'ya Giriş
Sefer Yezirah
(Oluşum Kitabı)
HERMES YAYINLARI 10
Kabala'ya Giriş
Sefer Yezirah
(Oluşum Kitabı)
Westcott ve Mathers
HERMES
İçindekiler
Önsöz - Kemal Menemencioğlu 7
Kabala İncelemesine Giriş- Dr. W.W. Westcott
Giriş
Kabala
Pratik Kabala
Dogmatik Kabala
Açımlanmamış Kabala - S.L. McGregor Mathers
Açımlanmamış Kabala, Önsöz - Moina M. Mathers
Sefer Yezirah -
..
Onsöz
Bu kitabın ilk bölümleri hem Kabala hakkında
bilgi
edinmek isteyenlere kolay anlaşılır bir rehber sunmakta, hem de konu hakkında daha derin bilgi arayanlara hitap etmektedir. Kitabın son bölümünde efsaneye göre Hz. İbrahim'in yazdığı ve en eski Kabalistik eser olduğu iddia edilen Sefer Yezirah'ın ilk Türkçe çevirisini sunacağız.
Kabala hakkında dünyada artan ilgiye paralel olarak ülkemizde de yakın tarihte bu konuda bazı kitaplar piyasaya sürülmüştür. Hermes Yayınları olarak daha önce çıkardığımız Dion Fortune'un "Mistik Kabala" adlı kitabı, günümüzde bazen de "Hermetik Kabala" olarak söz edilen Altın Şafak Hermetik Cemiyetine özgü Kabalistik görüşleri içermektedir. Esasen, bu kitapta yayınladığımız her biri Altın Şafak Cemiyetinin birer kurucusu olan Westcott ve Mat- hers'in bu eserlerinde bazen "Hermerik Kabala" denilen ve okült öğretiler içeren bilinenden farklı bir Kabala anlayışını açıklamak üzere yazılmamıştır. Yazarlar uzun yılların araştırmalarına dayanarak konu hakkında hiç bilgisi olmayan bir
İngiliz topluma doğrudan doğruya Kabala'yı tanıtmaya çalışmışlardır. Altın Şafak'a özgü bir Kabala anlayışı Cemiyetin gizli öğretileri arasında yer almaktaydı ve ilk kez Dion For- tune tarafından Mistik Kabala eserinde ortaya konulmuştu. Yine de, bu eserler daha ezoterik bir etüde başlamadan önce bilinmesi gereken temelleri ortaya koymayı amaçlıyordu. Zaten daha fazlası o zamanlar Cemiyetin sırlarını içeren külliyatın bir parçasıydı. Hermetik Kabala'nın esasları yeni değil, Rönesans'tan beri Batılı okültistler tarafından savunulmuştu ve kilisenin teşviki ile Kabala'yı Yahudileri Hıristiyanlığa kazandırmak için kullanan Hıristiyan Kabalistlerin iddialarından farklı amaçlara yönelikti. Zira Rönesans ile, Avrupa'ya, kilisenin hiç de tasvip etmediği Hıristiyanlığın dışında dini, mistik ve okült öğeler yayılmaktaydı. Bu tür heteredoks görüşleri savunan Agrippa gibi bazı okültistler engizisyondan kaçmak için sık sık mekan değiştiriyordu. Ayrıca, bazı Batılı Kabalistlerin de Hıristiyan Kabala maskesi altında gizlice okültizmle uğraştığı da bilinmektedir. Altın Şafak Kabala'sında bunların izini bulmak mümkündür, örneğin Rönesans döneminde hafıza sanatı, Ars Memoria, okült bir ilim olarak kabul edilirdi. Altın Şafak sisteminde astroloji, tarot, remil gibi farklı bilgi sistemlerini tek bir çatı altında toplayarak, farklı şeyleri tasnif etmek için son derece elverişli olan Kabalistik Hayat Ağacına başvurulurdu. Böylece, tüm okült bilimler bir bilgisayar programındaymış gibi, akıl içinde mekan edebilmekteydi. Bu yüzden, Kabala konusunda ortodoks görüşleri savunanlardan bu konuda suçlamalar gelmiştir. Ancak bunun, esas itibarıyla tüm evren arketiple- rini kucakladığı ve barındırdığı söylenen Kabalistik Hayat Ağacının ruhuna aykırı gelip gelmediği bir tartışma konusudur.
Aşağıdaki eserler yayınlandıkları tarihte önemli bir boşluğu doldurmuşlardı. Günümüzde ağırlıklı olarak Yahudi yazarların kimi akademik açıdan, kimi de dini açıdan yazdığı Kabala eserleri Altın Şafak Kabalasına farklı ve ayrı bir ekol havası vermiştir. Ancak pratik bir gizli öğreticilik olarak Altın Şafak öğretilerinin birçok kişinin ilgisini çekmesi, Altın' Şafak Kabala'sına karşı J:ıer dine mensup kişilerce ilginin artmasına neden olmuştur. Ne de olsa Altın Şafak öğretilerinin din, ırk, cinsiyet farkı gözetmeksizin herkese hitap edecek eklektik bir yapısı vardır.
Bu kitapta sunulun Dr. William Wynn Westcott'ın Kabala İncelenmesine Giriş, Samuel Liddell MacGregor Mathers'in Açımlanmış Kabala'ya Giriş ve Moina MacGregor Mat- hers'in Açımlanmış Kabala'ya Önsözü başlığı altındaki üç yazı Kabala'nın ana hatlarını yalın ve anlaşılır bir dilde aktarmaktadır. Son eser Dr. William Wynn Westcott tarafından İngilizce tercüme edilen ve yorumlanan Sefer Yezira (Oluşum Kitabı), Kabala'nın en ünlü ve önemli eselerinden biridir. Westcott bu eseri ilk kez İngilizce'ye tercüme etmişti. Aynı sıralarda Mathers de, ilk kez Kabala'nın diğer önemli yapıtı olan Zohar'ı, Knorr von Rosenroth'un Kabbala Denu- data adlı Latincesinden İngilizceye çevirmişti. Mathers'ın "Açımlanmış Kabala'ya Giriş"i bir ön açıklama olarak bu eserin başında duruyordu. Mathers'ın Zohar tercümesini buraya dahil etmedik, çünkü orijinal eserden direkt yapılan daha yeni Zohar tercümeleri Rosenroth'u aşmıştır. Ancak Mathers'ın önsözü kendi başına bir eser olarak halen ününü korumaktadır ve etüt edilmektedir.
Dr. W.W. Westcott (1848-1925) Warwickshire İngiltere'de bir hekim ailesinde doğmuştu. Tıp eğitimi gören Westcott adli tıp uzmanı olarak 1880 ve 1910 yılları arasında on
Dr. W.W. Westcott
Kabala'ya Giriş ve Sefer Yezirah
binlerce vakaya bakmıştı ve alkolizm ve intihar üzerine tıbbi eserler yazmıştı. Yaşadığı yıllarda İngiltere'de eğitimli kişilerin
Mason locasına üye olması yaygındı ve Westcott 1871 yılında
masonluğa inisiye olmuştu. Takip eden yıllarda 33. dereceye kadar çıkmış ve ezoterik konuları araştırmak isteyen yüksek dereceli Masonlara açık olan İngiliz Gül Haç cemiyetinin (İngiliz- Societas Rosicruciana in Anglia, S.R.I.A.) başkanı olmuştu. Ayrıca Mathers ile birlikte Blavatsky'nin Teosofik Cemiyetinin ezoterik bölümünün de üyesiydi. Daha sonra yine Mat- hers ile birlikte, Teosofik Cemiyetin doğu ezoterizmine fazla ağırlık vermesinden memnun kalmayıp ayrılan Anna Kingsford ve Edward Maitland'in kurduğu "Hermetik Cemiyet"te Mathers ile birlikte konferanslar veriyordu.
Westcott'ın esas ünü okült, ezoterik ve Hermetik konulardaydı. 1879 yılında onu evlatlık
edinen amcasının ölümünden sonra iki yıl inzivaya çekilmişti ve bu süreyi Kabala ve Hermetizmi incelemeye adamıştı. "Sayıların O kült Anlamı" gibi pek çok eseri kaleme almakla birlikte birkaç eseri de tercüme etmişti. Westcott, birçok cemiyete üyeydi. Bunların arasında, Kenneth Mackenzie'nin (1833-1886) kurduğu Sekizler Cemiyeti (Society of Eight) de vardır. Vienna'da doğan, 17 yaşında skolastik dergilerde yazan ve birçok Batı dili yanında Latince,Yunanca ve İbranice'yi
S.L. MacGregor Mathers
ana dili gibi bilen Mackenzie'nin Avusturya'da Kont Apponyi'den Gül Haç inisiyasyonu aldığı söylenir. Mac- kenzie'nin ölümü üzerine Westcott'un eline Mackenzie'ye ait birçok dokümanın geçtiği kaydedilmiştir. Bunların arasında bir Gül Haç cemiyetinin inisiyasyon ritüel- lerini ve öğretilerini içeren ünlü "şifre el yazması" vardır. Mathers ile birlikte bu el yazmasının şifresini çözdükten sonra, buradaki bilgilere dayanarak Dr. William Wynn West- cott (Sapere Aude - S.A. - ve Non Omnis Moriar adlarıyla), Dr. Willi- am Robert Woodman (Magna es Veritas - M.V. adıyla) ve Samuel Liddell Mathers da ('S Rioghail Mo Dhream - S.R.M.D. adıyla) 1888 yılında Altın Şafak Hermetik Cemiyetini kurdular.
Londra'da doğan Samuel Liddell Macgregor Mathers (1854-1918), 1891 yılında Dr. Woodford'un ölümüyle Westcott ile birlikte Altın Şafak Hermetik Cemiyetinin yönetimini üstlendi. 1877 yılında Masonluğa (daha sonra bu Cemiyetten ayrıldı) ve 1882 yılında İngiliz Gül Haç cemiyetine (S.R.I.A.) inisiye olmuştu. Zamanının büyük bölümünü İngiliz Müzesinin (British Museum) kütüphanesinde geçiren Mathers, 1890 yılında ünlü Fransız filozof Henri Bergson'un kız kardeşi Mina Bergson ile evlenmişti. Mina daha sonra adını Moina
* bu eser kayıptır
olarak değiştirdi. Üçüncü makale olan "Açımlanmış Kabala'ya Önsöz" onun tarafından yazılmı§tır. Bu eser ilk kez 1885 yılında yayınlandı. Mathers ayrıca Kral Süleyman'ın Anahtarı, Goetia, Abramelin'in Kutsal Majisi, Armadel Grimoire'ı adlı eserleri tercüme etmiştir. Tarot ve Mısır sembolizmi* üzerinde eserler yazmıştır. İngilizler tarafından sürgün edilen Jakoben bir İskoç MacGregor aşiretine bağlı olduğunu iddia eden Mathers, küçük çapta da olsa Stuart hanedanını yeniden İngiliz tahtına getirmek, Türk İttahatçileri desteklemek gibi bir takım faaliyetlere bulaştığı söylenir. Son yıllarını Paris'te geçirmişti.
Altın Şafak Kabalistleri arasında di; ğer bir kişi de ünlü Waite tarot destesin ni yaratan Arthur Edward Waite'tir. | Yazdığı sayısız eserler arasında yedi yüz sayfalık״ sayfalık "Kutsal Kabala" adlı kitabı son
derece titiz ve akademik bir çalışmadır. Moina Mathers
Ayrıca cemiyetten uzaklaştırılan Dion Fortune'un ünlüMistik Kabala" kitabı, Altın Şafak'ın birçok sırlarını açıkladığı iddiasıyla kınanmıştır. Bu kitabı Hermes Yayınları olarak yayınladık.
İlginçtir ki Scholem gibi bazı Yahudi Kabalistler, Kabala araştırmalarını Altın Şafak yazarlarından soyutlamaya çalışırlar. Hatta bazı Yahudi Kabalistler, Kabala'nın salt Yahudiliğe ait olduğu ve Yahudi olmayanların söz sahibi olmadığı görüşündedirler. Esasında her ne kadar bazı modern Hırıstiyan Kabalistler konuyu yozlaştırdığı ve bazı Yahudi Kabalistlerin de kendi anlayışlarına göre Kabalayı sağa sola çektikleri de görülmektedir. Ancak Westcott, Mathers, Waite, Fortune ve Kabala hakkında yazan diğer Altın Şafak üyelerini "Hıristiyan Kabalist" olarak nitelendirmek doğru olmaz. Bu kişiler öncelikle gelenekçi ezoterist ve Hermesçiydiler ve genelde Kabala ile ilgili çalışmalarında mümkün olduğu kadar İbrani kökene sadık kalmaya çalışmışlardır. İbrani Kabala'yı astroloji, Hermetizm, mitoloji, tarot, ritüel maji gibi konularla eşleştirmeleri Ortodoks Yahudileri rahatsız etmiş olabilir. Ama yine de Kabala'nın Yahudi kaynaklarında da maji, astroloji, simya vs. varlığı inkar edilemez. Günümüzde Kabala konusunda Altın Şafak'ın yarattığı ekol farkı, "Hermetik Kabala" ve ''Yahudi Kabala" terimlerinin kullanılmasını gerekli kılmıştır. Ancak böyle bir ayrım Westcott ve Mathers'in zamanında yoktu. Ayrıca Altın Şafak'ın efsanevi tarihine göre öğretileri ve yetkiler Alman Gül Haç örgütünden almıştır. Westcott'a göre Altın Şafak'ın Kabalistik öğretileri, Frankfurt'ta 1807'de kurulmuş 'Loge sur aufgehenden Morgen- rothe,' dayanır; daha sonra bu cemiyet Fransa' da 'Aurore nais- sante' olarak ortaya çıktı. Ayrıca 1810 tarihinde Johannes Friedrich Faik tarafından Almanya'dan İngiltere'ye getirilen Chabrath Zerek Aour Bokhr (İbranice Şafağın Pırıltılı Işığı Cemiyeti) adı da telaffuz edilmektedir. Sonraki yıllarda ortadan kaybolan bu Masonik cemiyetlerin .Gül Haç cemiyetinden kopma Sabataycı Kabala unsurları içeren, üyeliği ''Yahudilere, Türklere ve Müslümanlara" açık "Asya Kardeşleri"ne yakın olduğu söylenir. Bu ilginç cemiyetin Osmanlı döneminde İzmir, İstanbul ve İsfahan'da toplantılar düzenlediği kaydedilmiştir.
Hermetik Kabalistler bazen Kabala'yı Mathers'in önerisi üzerine Qabalah olarak yazarlar. Yahudi Kabalistler ise genelde Kabbalah veya Kabballah'ı tercih ederler. Elinizdeki bu kitap, Mistik Kabala dışında Hermetik Kabala üzerinde yazılmış Türkçe tek teorik kitaptır. Gerçek Şifa Sanatı isimli kitabımız ise Kabalistik yöntemlere dayanan pratik bir kitaptır.
Son olarak, Altın Şafak sistemini inceleyenlerin dikkatini, Westcott'un SeferYezirah tercümesinde, yollara verilen tekabüllerin farklı olduğu çekebilir. Bunun iki nedeni var, Sefer Yezirah'ın farklı versiyonları vardır ve bunlarda tekabüller farklı olabiliyor. Diğer yandan, Altın Şafak Hermetik Cemiyetinin bu yollara atfettiği tekabüller tercümenin yapıldığı zaman sıkı korunan sırlarından biriydi. Bu konuda Mistik Kabala ve ww.hermetics.org sitemizde yeterince bilgi vardır.
Kemal Menemencioğlu
.
Kabala incelemesine Giriş
Yazan Dr. William Wynn Westcott
Çeviren Kemal Menemencioğlu
KUTSAL SEFİROT AĞACI
Giriş
&kült bilimlere açık olan edebiyat, felsefe ve din öğrencileri, eski çağ Rabbilerin Kabala'sı üzerinde biraz durmayı deneyebilir; çünkü dinleri veya inançları ne olursa olsun, içinde doğduğu veya reşit olduktan sonra seçtiği inanç ve öğretilerle diğer dinleri karşılaştırarak sadece bilgileri değil, hayat ve kader görüşleri de genişleyecektir.
Bu konuda kazanılacak yarardan emin olarak, dikkatinizi eski İbrani Kabala dogmalarına çekmek isterim. Ben deniz belirli bir derinlik gerektiren bu incelemeye erken yaşta girecek kadar talihliydim ve sonraki yıllarda bu Yahudi dini felsefesi hakkında biraz bilgi biriktirebildim; Gül Haç cemiyetine üyeliğim sayesinde bu konudaki bilgimi daha da geliştirdim. Ancak Kabalacı kitapların sayısı ve kapsamı, birçoğunun bizzat Rabbinik İbranice veya Keldanicede incelenmesi gerekliliği, bundan yirmi yıl önce 1888 yılında Hermetik öğrencilerden oluşmuş bir cemiyette konuşma metni olarak hazırlanan bu yazının yazıldığı vakte kıyasla özgüvenimin azalmasına neden olmuştur. O tarihten sonra Jean de Pauly'nin 'Zohar'ın Fransızca tercümesi veArthur E. Waite'in Kabala Edebiyatı ve Tarihi (The Literature and History of the Kabalalı) kitapları yayınlanmıştır. Yine de bu küçük yazının Kabala'nın daha kapsamlı eserlerine hakim olmak için gerekli vakti bulamayanlara yararlı olacağı düşüncesindeyim.
Elinizdeki yazıda gerektiği yerlerde Eski Ahit'e gönderimlerde bulunulmuş, ancak Yeni Ahit'e veya İsa'nın öğrettiği inanç ve doktrinlere kasten referansta bulunulmamıştır. Eğer Kabalada iddia edilen Kutsal Üçleme bağlantısını irdelemek isteyen varsa Zohar ii. 43, b. kısmına veya bunun C.D. Ginsburg'un "Kabbalah" kitabında bulunan İngilizce'sine bakabilir.
WM. WYNN WESTCOTT, M.B.
Kabala
J.iraf etmeliyim ki Kabalanın menşei kadim çağların sislerinde kaybolmuştur; hiç kimse onu kimin çıkardığını veya ilk öğretmenlerinin kim olduğunu kanıtlayamaz. Kökenlerinin M.Ö. 515, İkinci Mabet döneminde yaşayan İbrani hahamlara dek indiği konusunda epey kanıt bulunmaktadır. Daha ötesini gösteren bildiğim hiçbir kanıt yoktur.
Yahudilerin Babil'deki esaretinin Yahudi tradisyonunun Keldani irfanı ve inançlarından etkilenmesine yol açtığı ileri sürülmüştür. Şüphesiz, öğreti erken dönemlerinde tamamen sözlü aktarılmaktaydı, dolayısıyla Kabala veya İbranice imlasıyla QBLH kelimesi QBL; kabul, almak kelimesinden gelir; öğreti aktarılırken onu aktaran zihinlerin filtresiyle değiştirilmiştir. Asırlar sonrasına dek herhangi bir bölümünün yazıya döküldüğüne dair bir kanıt yoktur. Tuhaftır, Kabala hem Musa'nın Egzoterik Pentatek [Musa'ya atfedilen "Beş Kitap", Tevrat] kitaplarından, hem de giderek kabaran şerh ve tefsirlerden, yani , Talmud'u oluşturan Mişna ile
Gemara'dan ilginç bir şekilde ayrı tutulmuştur. Bunlar, Kabalanın derin ve gizemli doktrinlerinden etkilenmeden, bizzat İbrani tanrıbiliminden gelişmiş gibidir. Benzeri bir şekilde Hindistan'da ezoterik bir dizi yazıdan oluşan Upani- şadlar'ın genel halkın kullanımı için talimatlar içeren egzote- rik Brahmanalar ve Puranalar ile yan yana geliştiğini görürüz.
Halen mevcut olan en eski Kabalistik kitaplar konusunda ise modern eleştirmenler kitapların ait olduğu söylenen dönemleri reddediyor, kitapları yazdığı iddia edilen yazarların o kitabı yazabilecek en son kişi olduğunu kanıtlamaya çalışıyorlar. Oysa eserlere bir tarih veya yazar saptamaya gelince, aynı eleştirmenler aralarında büyük fikir ayrılığı yaşamaktadırlar. Yıkıcı eleştiri gerçek bilgiyi elde etmekten çok daha kolaydır.
Belli başlı eski Kabalacı metinler şunlardır:
"Sefer Yezirah" veya "Oluşum Kitabı" en eski metindir ve dini atalardan Patriyark İbrahim'e atfedilmektedir. Bana ait olan İngilizce tercüme ise birkaç baskı yapmıştır. Bu eser, Yaradılış (Tekvin) bölümüyle ilgili çok ilginç bir felsefi şema vermektedir. Bu şema dünyanın, güneşin, gezegenlerin, elementlerin ve insanın kökeni ile İbrani alfabenin yirmi iki harfi arasında bir paralellik kurar. Bu şemada harfler üçe (Triad), yediye (Heptad) ve on ikiye (Dodecad) bölünür. Üç aria harf; A, M ve Ş ilksel Hava, Su ve Ateş'e; yedi çift harf gezegenlere ve zamanın yedili sınıflandırılmasına vs; on iki tek harf ise aylara, Zodyak burçlarına ve beden organlarına göndermede bulunur. Modern araştırmacılar bu eserin antik versiyonlarının ilk olarak M.S. 200 tarihinde derlendiğini
Sefer Yezirah'a göre 22 Harf
kabul etme eğilimindedirler. Hem Kudüs, hem de Babil Talmud'larında "Sefer Yezirah"tan bahsedilir. Eser tıpkı Mişna gibi Yeni-İbrani dilinde yazılmıştır.
İbranice'de ZHR veya ZUHR olarakyazılan "Zohar" veya "Sohar" olarak bilinen "İhtişam Kitabı" veya "Işık Kitabı"; Tanrı, Melekler, Ruhlar ve Kozmoloji konularını içeren birçok farklı metinin derlenmesinden meydana gelmiştir.
Kitabın yazarlığı MS.160 yılında yaşamış olan Rabbi Siman ben Jochai'ya atfedilmektedir. Kendisi İmparator Marcus Aurelius Antoninus'un valisi Lucius Aurelius Verus'un zulmüne uğrayıp, bir mağarada yaşamaya zorlanmıştır. Bu eserin önemli bölümleri sözlü geleneklerden derlenmiş olabilir. Ancak bir bütün olarak ilk defa 1290 yılı civarlarında Guadalajara'lı Rabbi Moses de Leon tarafından İspanya'da yayınlandığı vakte kadar, esere farklı ellerce farklı ilaveler yapılmıştır. Bu tarihten sonraki gelişimi bilinmektedir. Mantua'da 1558 yılında, Cremona'da 1560 yılında ve Lub- lin'de 1623 yılında matbu baskıları çıkmıştır; bunlar "Zohar"ın İbrani dilinde yazılmış üç ünlü kodeksidir. İbrani- ce okuyamayanlar için Zohar'ı etüt etmenin en pratik yolu, Baron Knorr von Rosenroth'un 1684 yılında "Kabbala Denudata" başlığı altında Latinceye yaptığı kısmi tercümeleri ile S. L. MacGregor Mathers tarafından bunların İngilizceye tercümeleri olacaktır ("Siphra Dtzenioutha" - "Book of Concealed Mystery" - "Gizli Sır Kitabı"; "Ha Idra Rabba," "Greater Assembly" - "Büyük Meclis"; ve "Ha Idra Suta," "Lesser Assembly," "Küçük Meclis"). Bu üç kitap, Zohar'ın tonu, stili, içeriği konusunda iyi, ancak kısmi bir görüş verir. Zohar'ın diğer metinleri: Hikaloth (Saraylar), Sithre Taralı (Kanunun Sırları), Midrash ha Neelam (Gizli Tefsir), Raja Mehemna (İtikatlı Çoban), Saba Demishpatim (Yaşlıların Sözleri), Peygamber Elias ve Januka, Genç Adam ile Tosephta ve Mathanithan adlı notlardır.
Şu andaJean de Pauly tarafından Zohar'ın eksiksiz ve son derece skolastik bir Fransızca tercümesi basılmak üzeredir.
Diğer ünlü Kabalistik eserler şunlardır: Rabbi Azariel ben Menachem'in "On Sefırot'un Şerhi" (M.S. 1200); Rabbi Akiba'nın "Alfabe", " Cennet Kapısı", "Enoch Kitabı";
"Pardes Rimmonim veya Nar Bahçesi"; "Tecelliler Üzerinde Bir Çalışma"; Chajim Vital'in "Otz ha Chiim, veya Hayat Ağacı"; lsaac de Luria'nın "Rashith ha Galgulim, veya Ruhların Devri" Isaac de Luria; ve özellikle 1070 yılında ölen ve ayrıca Avicebron olarak bilinen ünlü İspanyol Yahudisi Ibn Gebirol'un yazıları ve onun başyapıtı olan "Hayatın Pınarı" veya "Krallığın Tacı" adlı eseridir.
Kabala öğretisi her biri bir süre ünlü olan birkaç okulla sınıflandırılmıştır: 1190 -121 O yılları arasında Rabbi Kör lsaac, Rabbiler Azariel ve Ezra, ve Moses Nachmanides'in Gerona Okulu. Rabbiler Jacob, Abulafıa (ölüm 1305), Shem Tav (ölüm 1332), Akko'lu Isaac'ın Segovia Okulu. Rabbi Isaac ben Abraham Ibn Latif okulu (yaklaşık 1390), Abulafıa (ölüm 1292) ve Joseph Gikatilla (died 1300) okulu; ayrıca Rabbiler Moses de Leon (ölüm 1305), Menahem di Recanti (ölüm 1350), Isaac Luria (ölüm 1572) ve Chajim Vital'in (ölüm 1620) "Zoharistler" okulları. Ünlü Alman Kabalistler arasındaJohn Reuchlin veya Capnio, iki ünlü eser yazmıştır: "De Verbo Mirifıco,'' ve "De arte Cabalistica."
Genelde Kabalacılar arasında iki meyil vardır: bir! tamamen doktrin ve dogmayla; diğeri kabalanın pratik ve mucizevi işleyişiyle ilgilenir.
Mucizevi işleyişle ilgilenen Rabbiler arasında Ari ismiyle de bilinen Isaac Luria ve garip bir biçimde Müslümanlığı seçen Sabatay Sevi vardır. Bu her iki Rabbinin eserlerinden oluşan okült külliyatın yaşayan temsilcileri vardır. Genelde dağınık bireyler halindedirler; inisiye grupları nadirdir. Orta Avrupa'da, özellikle Rusya'nın belirli bölgelerinde, Avusturya ve Polonya'da halen Kabalaya atfettikleri garip şeyler yapabilen ve "Mucizeler Yapan Rabbinler" olarak bilinen Yahudiler vardır ve İngiliz Kabalacı ritüel ve tılsım öğrencilerinin
Kabala 'ya Giriş ve Sefer Yeziralı açıklanması çok zor şeyler yaptığı görülmüştür.
Eski metinlerle ilgili Rabbi Tefsirlerinin çoğu birbiriyle ihtilaflı o denli kabarık bir Kabalacı külliyat oluşturur ki kavranması neredeyse imkansızdır. Halen ülkemizde eski yazmalarda ne kadar saklı doktrin bulunduğunu bilen bir Yahudi veya Hıristiyan yoktur herhalde.
Dogmatik veya Teorik Kabala, Tanrı, Melekler ve insandan daha ruhani varlıklar; insan Ruhu, onun çeşitli yönleri ve parçaları; doğum öncesi yaşam, reenkarnasyon ve çeşitli ince alemler ve varlık boyutlarına dair felsefi kavramlar sunar.
Pratik Kabala, Eski Ahit'te her cümle, kelime ve harfi inceleyerek mistik ve alegorik yorumlar getirmektedir. Harf, rakam ve onların karşılıklı ilişki türleri; Gematria, Notari- kon ve Temura ilkeleri; ilahi ve meleksel isimlerinin tılsımlara uyarlanması; sihirli karelerin (vefkler) hazırlanması ve sonradan ortaçağ majisinin temelini oluşturacak çeşitli konulara giren, çok kapsamlı bir sistemdir.
Belirli bir Kabalistik eseri okumak yerine, onun felsefesi konusunda genel bir fikir edinmek isteyenler için üç temel eser mevcuttur. Bunlardan ikisi İngilizcedir; biri Dr. C. Ginsburg'un 1865 yılında yayınladığı eserdir. Doktrinlerinin resmi ve kapsamlı bir özetidir. Diğeri Arthur E. Waite'in [A.E. Waite önemli birAltın Şafak üyesiydi] 1902 yılında yayınladığı "Kabala Öğretisi ve Edebiyatı" (The Doctrine and Literature of the Kabalalı) adlı mükemmel eseridir. Ayrıca Fransızca olarak Adolph Franck'ın 1889 yılında yayınladığı bir eser vardır. Ancak bu daha çok betimleyici özelliktedir ve ayrıntılara pek girmez.
İbrani sisteminde, Hint dini felsefi sisteminin ana noktalarına değinilmemekte veya bu sistem temel farklılığından
dolayı dışarıda tutulmaktadır. Örneğin, Başka Alemler Kozmolojisine, bunlar yok edilen Dengesiz Güç Alemlerinden farklıysa pek değinilmemektedir; Karma denilen yasanın değişmezliği ilkesi çok önemli bir yer kaplamaz; reenkarnas- yon öğretilir, ancak yeniden doğuş genelde üç yaşamla sınırlıdır.
Kabalacı öğretinin küçük bir parçası Yahudi Talmud'da bulunmaktadır, ancak bu metinlerde gerçek Kabala'da bulunmayan, örneğin insanların önceki yaşamlarının günahlarından dolayı hayvan biçimlerinde veya erkeklerin kadın olarak yeniden doğmaları gibi biraz kaba bir anlayış vardır.
Unutmamak gerekir ki birçok doktrin birkaç Rabbinin öğretileriyle sınırlıdır ve belirli bir konuda eski bir doktrin ile yeni bir doktrin arasında bazen büyük farklar ortaya çıkmaktadır, bu değişik devir ve okullar, Rabbilerin kitaplarında açıkça görülmektedir. Bazı Kabalacı öğretiler daha hiç basılmamıştır ve günümüze dek sadece mürşitten müride aktarılmıştır. Hiçbir İbranice kitapta bulunmayan ve Gül Haç ve Hermetik Localarda öğrettiğim konular da vardır. Eski İbranice kitapların dikkatli bir incelemesi, onlara, bazı dogmaları sadece ona layık olan öğrencilerle sınırlamak, bilinçsizce yayılıp cahil veya çıkarcı kişilerin istismarlarına maruz kalmasını önlemek amacıyla bazı kasıtlı "perdeler"in konulduğunu gösterir.
Kabalistik külliyata herhangi bir önemli ilave yapılmadan iki üç asır gibi bir süre geçmiştir. Ancak bundan önce, felsefi temayı açıklamaya veya genişletmeye yönelik uzun bir şerh ve tefsir silsilesi üretilmiştir.
Daha önce belirttiğim gibi Kabalanın bir somut bütün ve felsefi sistem olarak ilk ne zaman biçim kazandığı sorusu belki hiçbir zaman yanıtlanamayacaktır. Ancak onu İbrani dininin ezoterizmi olarak kabul edersek - ki bunun doğru olduğuna inanıyorum - ortaya çıkışının şüphesiz Jehovah, Yahveh ibadetinin esas ilkelerinin ortaya çıkışıyla yaklaşık aynı zamana denk düşmesi gerekir.
On iki kavimin oluşumunun tarihi bir gerçek olup olmadığı veya Musa ve hatta Kral Süleyman'ın gerçekten var olup olmadıklarını tartışan bazı şüpheci araştırmacıların iddialarına burada yer vermeyeceğim. Bu çalışmamızın maksadı açısından, İkinci [Süleyman] Mabet döneminde (M.Ö. 536) Asya hakimi Kirus'un, M.Ö. 587 yılında Babil Kralı Nebuchadnezza tarafından zorla tutsak edilen bazı Yahu- dilerin Kudüs'e dönmelerine ve İbrani dinini icra etmelerine izin verdiği tarihte, Yahudi ulusunun Yahveh teolojisine, bir rahip kast sistemine ve somut öğretilere sahip olduğunu bilmek yeterli olacaktır.
Kudüs'e dönüşten sonra, M.Ö. 450 yılında İbranilerin Eski Ahitlerini derleyip düzeltenler, Ezra ve Nehmeniah'tı; Tevrat'ın Musa tarafından yazıldığını ve Kral Süleyman'ın hükümdarlığını inkar edenlere göre bu kişiler Pentatek'ı yazdılar.
Yenilenmiş din M.Ö 320 yılına dek devam etti. Bu tarihte Kudüs Ptolemy Soter tarafından işgal edildi. Ancak Soter Yahudi dininin temellerine dokunmadı. Gerçekten de halefi Ptolemy Philadelphus yaklaşık olarak M.Ö. 277 yılında İbrani metinlerin revize edilmelerini ve yetmiş iki alim tarafından Yunancaya tercüme edilmelerini sağladı. Bu tercüme asırlardır Eski Ahit'in Septuagint uyarlaması olarak bilinir.
Bundan sonra Yahudilerin başına başka belalar geldi ve Kudüs M.Ö. 170 yılında Antiochus tarafından işgal edilip yağma edildi. Bunu Makkabilerin uzun savaşları takip etti ve Romalılar Judea'yı işgal ettiler. Sonra Yahudilerle arası bozulan Pompey, şehri işgal etti. Şehir kısa bir süre sonra M.Ö. 54 yılında Romalı General Crassus tarafından yağma edildi. Yahudi dini her şeye rağmen muhafaza edildi. İsa'nın yaşadığı devirde bütün dini kutlama ve bayramların mevcut olduğunu görürüz. Kutsal Şehir M.S. 70 yılında sonradan Roma İmparatoru olan Titus tarafından işgal edildi, yağmalandı ve yakıldı.
İbranice Eski Ahit bütün bu sıkıntılara rağmen muhafaza edildi; ancak kaçınılmaz olarak birkaç kitabında birçok değişiklik ve ilaveler olmuştur. Bir rahip sınıfı silsilesi tarafından aktarılan ve halka sunulan Eski Ahit'e dahil edilmeyen daha ezoterik öğretiler de değişik öğretmenlerin etkileriyle değişime uğramış olabilir.
Bu devreden kısa bir süre sonra Eski Ahit kitaplarının günümüze dek gelen ilk şerh ve tefsirleri hazırlanmıştır. Bunların en eskileri yaklaşık olarak M:S. 100 yılında "Kanun" üzerine yazılan "Targum of Onkelos" ve "Peygamberler" veya "Nebiler" üzerine yazılanJonathan ben Uzziel'in eseridir.
Yaklaşık olarak M.S. 141 yılındaJudea'lı Rabbilerin ünlü eseri “Mişna" yazıldı ve "Talmud" denilen çok kapsamlı ve kabarık İbrani doktrinlerin derlemesine temel oldu. Bunların iki versiyonu vardır. En önemlisi Babil'de, diğeri Kudüs'te derlenmiştir. Esas "Mişna"ya Rabbiler "Gemara" denilen tefsirleri ilave ettiler. Bu zamandan itibaren İbrani literatürü epey genişledi ve en azından 1500 yılına dek dini eserler çıkaran bir sürü İbrani Rabbin vardı. İki Talmud ilk kez Venedik'te sırayla 1520 ve 1523 yıllarında basıldılar.
Eski Ahit kitapları Yahudiler'e asırlarca yol gösteren bir meşale olmuştur, ancak bilgili Rabbiler sadece bunlarla yetinmediler ve onları iki paralel literatür dizisiyle takviye ettiler. İlki Talmud'a dayalı olarak Eski Ahit'i açıklamak ve halkı eğitmek üzere Musa tarafından verilen On Üç Tartışma Kuralı'nın tefsiridir, diğeri ise gizli doktrin ve ezoterik anlamlarını açıklamaya yönelik uzun, daha karmaşık ve derin bir metindir. Oluşum Kitabı, Sefer Yezirah ve İhtişam Kitabı, Zohar, eski Rabbilerin ehil olmakla övündükleri ve hatta Tanrının halka ifşa edilen yazılı kanundan ayrı olarak, Musa'nın rahiplere ifşa etmesi için verdiği "Gizli Bilgi" olduğunu dair iddia ettikleri sözlü geleneğin özü ve cevherini temsil etmektedir.
Kabalanın ilkesel düşüncelerinden biri de, ruhsal bilgeliğin On Sayı ve Yirmi İki Harften oluşan Otuz İki Yoldan elde edildiği düşüncesidir. Bu On Sayı, İlahi Tecelli Sefırot'u, Yüksek Ana Binah'ın Büyük Denizi, Kristal Denizin Kutsal Sesler Korosunu simgeler. Üç esas Element, Yedi Gezegen ve güneşin yıllık seyrinde beşeri yaşama yön veren Semanın On İki Zodyak Etkisi ile Evrenin, Doğanın Yirmi İki okült gücünü simgeler. "Sefer Yezirah" tercümemin sonunda Otuz İki Yolun adları .ve açıklamalarını verdim.
Kabala ve Ortodoks Yahudilik arasındaki bağın göstergesi Rabbilerin Eski Ahit kitaplarını ruhsal yaşam kültürü için Yirmi İki (harfler) diziye sınıflandırmış olmalarıdır. Bu sınıflandırmayı, Eski Ahit'in otuz dokuz kitabından on iki küçük peygamberin kitaplarını ׳ bir diziye; Rut'u Hakimler'e; ve Ezra'yı Nehemya'ya ilave ederek ve ikişer kitaptan oluşan Samuel, Krallar ve Tarihler kitaplarını birer kitap sayarak elde ettiler. Ezra'nın zamanında otuz dokuz kitap saptanmıştı.
Kabalayı açıklayan kitaplara dönersek, onlara atfedilen kökenlerinin doğruluğu ve otantiklikleri bir yana, kadim eserler Sefer Yezirah ve Zohar'ın, kozmoloji alanında derin sezgiler ve uzak sonuçlar içeren imalar, açık ve berrak bir ruhsal felsefe içerdiği inkar edilemez. Bu kitaplar özel bir statü ve teolojik bir doktrin külliyatının, yani Kabala'nın, temellerini atma onuruna layıktır.
Umumi İbrani dininin esas dayanağı ve temeli her zaman için Yahveh'in Qehova) seçilmiş halkına ifşa ettiği Kanunları beyan eden Pentatek, yani Musa'ya atfedilen beş kitap olmuştur. Bu kitaplarla başlayan Eski Ahit'i, tarihi kitaplar, peygamberlerin şiirsel öğretilerini içeren kitaplar takip etmiştir ancak birçok bölüme maddi ve dünyevi özellikler hakimdir ve büyük din kitaplarında beklenen ruhsal tertip yoksunluğu ve bazen de günümüzün ahlaki değerlerleriyle çatışmalar görülmektedir.
Üç bin yıl önce bir küçük ulus için birçok konuda hayati önem taşıyan Musevi Kanunları hijyen hususlarını düzenlemeye yönelik çok sayıda ayrıntılı kurallar, hatalı fanilere karşı çok kıyıcı cezalar ve acımasız yaptırımlar getirmektedir. Oysa, bunlar modern görüşün milyonlarca dünyalarıyla Evreni Yaratan bir Tanrıdan tecelli etmesini beklediği şeylerle pek uyuşmaz. Ayrıca, ölüm sonrası yaşamdan neredeyse hiç söz edilmemesi, İsa'dan gelecek yeni ifşaları gerekli kılan bir maddecilik sergilemektedir. Muhafazakar İngilizler bu sözlere kuşkuyla baksalar da, onlardan Eski Ahit'te ölüm sonrası yaşam veya ruhun ıslahı için bir dizi yaşamdan geçmesi ve ruhun ölümsüzlüğünü açıklayan bir metini göstermeleri istendiğinde onları bulamazlar ve papazların: "Eğer açıkça konmamışsa da ima edilmektedirler" demeleri ile yetinirler. Acaba gerçekten ima edilmişler midir? Eğer edilmişlerse, nasıl oluyor da Eski Ahit'teki önemli yazarlardan öğretilere taban tabana zıt alıntılar yapılabiliyor? Ve nasıl oluyor da modern bir yazar şunu söyleyebilmiştir: "Eski Ahit'te iyi işlerin ödülü refahtı; Yeni Ahit'te ise geçimsizliktir." Bu, sadece gelecek bir hayat veya hayatlar olmadığında veya Eski Ahit öğretisinde bir ödül ve cezalandırma döneminden bahsedilmiyorsa mümkün olabilirdi.
Ne var ki bu gözlem doğrudur ve Eski Ahit insanın hayvan kadar ölümlü olduğunu öğretmektedir, örneğin (Vaiz iii. 19): "Çünkü Ademoğullarının başına gelen, hayvanların da başına gelir; ve başlarına gelen şey birdir; bu nasıl ölüyorsa, öteki de öyle ölüyor; hepsinin bir soluğu var; ve adamın hayvana üstünlüğü yoktur; çünkü hepsi boş. Hepsi bir yere gidiyorlar; hepsi topraktandır, ve hepsi yine toprağa dönüyorlar... Ve gördüm ki, adamın kendi işlerinde sevinçli olmasından daha iyi bir şey yoktur; çünkü onun payı budur; çünkü kendisinden sonra olacak şeyi görmek için onu kim geri getirecek?" Gerçekten de kendi Egosu, Ruh veya Yüksek benliğinden başka kim olabilir?
Ancak belki de bu kitap adı sanı belirsiz bir Yahudi veya yarı Keldani veya bir Babil'linin kaleminden çıkmıştır. Ama kesinlikle hayır, zira bütün Yahudi alimler bu kitabıYahudi- lerin en görkemli döneminin kralı Süleyman'a atfediyorlar. Eğer Yahudiliğin özü ruhun ölümsüzlüğü olsaydı, Süleyman bunu o denli aşikar bir biçimde inkar etmezdi.
Yine, Tekvin'de Yaratılışın öyküsüne baktığımızda aynı hikayeyi görürüz. Hayvanlar topraktan yapılmıştır, insanlar topraktan yapılmıştır, Havva Adem'den yapılmıştı ve her birinin sureti içine hayat nefesi "Nephesh Chiah" (Nefes Hiyah), can üflendi. Oysa Adem'in bir süre deneyim kazanmak, ıslah olmak için orada ikamet edecek, sonradan farklı bir gelişim evresine geçip nihayet İlahi kaynağa geri dönecek Yüce Zeka'dan bir Işın aldığına dair herhangi bir ipucu yoktur. Ancak, bu eserlerin yazarları her kimse, insanın daha yüksek bir tarafı, Ruh Varlığı olduğu konusunda herhangi bir kavramdan yoksun olmaları herhalde olası değildir. Eleştirel görüşe göre belirli bir dönemde dini felsefe Eski Ahit'ten çıkarılmış ve imtiyazlı bir sınıfa ayrılmıştı. Bu durumda halk için sadece katı ve kesin kanun ve gelenekleri içeren dış katman kalmıştı. Dini kitap olarak Eski Ahit'te olmayan ruhsal felsefe Kabala'nın esas özü olabilir; zira bu Kabalacı dogmalar İbranice olup ruhsal ve görkemli bir yüceliğe sahiptir. Eski Ahit onların ışığında okunduğunda bir ulusun sahip çıkmasına layık bir eser olmaktadır. Burada Kabalanın öz esasları ve kadim temelinden söz ediyorum. Doğrudur, mevcut birçok eserde bu asli hakikatler asırlara yayılmış derleyicilerin hayali ve çoğu zaman kaba ilaveleri ve şarklı imgeleriyle örtülmüştür. Ancak bütün bunların ardında saklı bir İlahi Gücün anahtar ilkeleri, onun tezahür eden Tecellileri, insan yaşamını diriltmesi, ruhların öte yaşamları, dünyevi yaşamın faniliği burada tam anlamıyla açıklanan temel doktrinlerdir ve bunlar Yahudilerin Kabalası ile Budizm ve Hinduizm'in ezoterik denilen öğretileri arasındaki temas noktalarıdır.
Belki de Protestan kilisesinin koptuğu Katolik kilisesi, ilk başlarda Kitab-ı Mukaddes'in ezoterik mahiyetine ve görünürde tarihi olup aslında meselsi olayları kapsayan Yahudi kitaplarının gerçek manalarına varmanın anahtarı olarak, Ezoterik Kabalayı anlamak için gereken ruhbani yöntemlerine vakıftı. Bunu doğru kabul edersek, Katolik kilisesinin asırlar boyunca ruhban sınıfının dışında olanların Eski Ahit'i irdelemelerine karşı neden caydırıcı bir tavır aldığı açıklığa kavuşur. Aynı şey, Protestanların hırçın rahip sınıfının Refor- masyon ile birlikte ruhban sınıfı haricindekileri Eski Ahit
kitaplarını okumaya teşvik etmekle hata yaptığını akla getirir.
Musa'ya ait olan ve öteki Eski Ahit kitaplarının lafzi yorumları, tekrar tekrar zalim ve kıyıcı sistemleri desteklemek için kullanılmıştır. Bunun dikkat çekici bir örneği yüzyıl önce gibi yakın bir zamanda cereyan etmiş, Protestan ülkelerin rahipleri oybirliğiyle Yahudilere zorunlu olan Yahve kanunlarına dayanarak köle ticaretinin devam etmesini desteklemişlerdir.
O dönemin serbest düşünürleri ezilen ve zülüm gören ırkları kollamışlardır. Asırlardır en bilge insanlar, en büyük bilim adamları İbrani yazıtlardaki talimatlar, iddialar ve öykülere atfedilen yanılmazlığa karşı verdikleri mücadelelerde hep başarıdan başarıya koşmuşlardır.
Eski Ahit gerçekten de belli bir düzeye kadar binlerce Hıristiyan'ı bir arada tutmaktadır. Zira İsa, öğretisini Yahudi halkının doktrinleri üzerine inşa etmiştir. Ancak günümüzde türeyen sayısız Hıristiyan mezhep ve fırkaların hemen hepsi ortaya çıkışlarını Kitab-ı Mukaddes'in kişisel yorumunu yapma hakkından almıştır. Oysa kitabın tefsir anahtarları kayıp veya en azından eksik olduğu ve onların yardımı olmadan kritik hataların kaçınılmaz olduğu açıklansaydı, herkes yorum hakkına sahip olmazdı.
Kitab-ı Mukaddes'in farklı yorumlarının sayısındaki artı§, bu yorumlar fuzuli ve beyhude olmasına rağmen çok önemlidir. Çünkü yüzlerce mezhep ve fırkanın takipçileri kendilerinde sadece kişisel yorum hakkını görmekle yetinmemişler, Kitab-ı Mukaddes için iddia ettikleri yanılmazlığın kendi kişisel propaganda veya kilise servisleri üzerine yansıması kaçınılmazmış gibi, kendi dışında olanları kınama görevini üstlenmişlerdir. Her köy, dini hoşgörüsüzlük lanetiyle kavrulmuş ve mezhepler kendilerine sadece başkalarından ayrılma hakkını değil, aynı zamanda dar çevrelerinin dışındaki herkesi eleştirmek, infaz etmek ve cehennemlik olarak tanımlamak hakkını kendilerinde görmüşlerdir.
Mistikler, Okültistler ve Teozofistler bütün dinlerin ortak temel ve kökenini göstererek ve mevcut müşterek aydınlanma olasılığını açıklayarak gerçekten iyi (ve Tanrısal) bir hizmette bulunuyorlar. Hoşgörü ve karşılıklı saygıdan çokça iyilik doğabilir. Oysa dincilerin ayrılıkçı mücadeleleriyle bütün inançlar zarar görür ve din; hoşgörüsüzlük, çekişme ve kibrin diğer adı olur. Bundan sonra bir mezhebin azimli bir üyesinin bütün uğraşı, İsa'nın "Yargılamayın ki yargılanmayasınız" sözüne tam olarak ters düşerek, başkalarının çabalarını kınamaya her an hazır olmasına dönüşür.
Yahudilerin bir mezhebi Sadukilerden gelen Caraiteler, tarih boyunca Kabalayı reddetmişlerdir. Ayrıca belirtmek gerekir ki ülkemizin [İngiltere] günümüzdeki İbrani hahamları pratik Kabalayı izlememekte ve Dogmatik Kabala öğretilerini kabul etmemektedirler. Öte yandan, birçok ünlü Hıristiyan yazar Doktrinsel Kabalaya karşı sempatilerini ifade etmiştir.
M.S. 420 yılında ölen St. Jerome "Marcella'ya Mektup" adlı eserinde On Sefırot'a atfedilen bütün Kabalistik İlahi isimleri verir. Diğerleri arasında Raymond Lully, 1315; Dördüncü Papa Sixtus, 1484; Pic de Mirandola, 1494; Johannes Reuchlin, 1522; H. Cornelius Agrippa, 1535;Jerome Cardan, 1576; Gulielmus Postellus, 1581; John Pistorius, 1608; Jacob Behmen, 1624; ünlü İngiliz Gül Haç mensubu Robert Fludd, 1637; Henry More, 1687; ünlü Cizvit Atha- nasius Kircher, 1680; ve Knorr von Rosenroth, 1689, gibi isimlerdir. Bunlara ayrıca modern Fransız Okült Bilimler yazarları Eliphaz Levi ve Edouard Schure, İngiliz yazarlar
Dr. Anna Kingsford ve Edward Maitland ilave edilmelidir. Ünlü Alman filozof Spinoza da (1677), Kabala öğretilerine oldukça önem vermi§tir.
Pratik Kabala
^!lJogmatik Kabaladan önce Pratik Kabalayı ele alalım. Teorik Kabalanın incelenme sebebi, belki de ilk olarak Pen- tatek'in [Musa'nın beş kitabının] yakından incelenmesiyle ilgili olmasıdır. Bu inceleme Pentatek'in her cümle, kelime ve harfinin İlahi İlhamdan kaynaklandığı ve tek bir nokta veya başlığın (en küçük İbrani harfi Yod'un) bile göz ardı edilmemesi gerektiği kuramına dayanır. Rabbinler her kelime ve harfi saydılar; her harfin bir sayı karşılığı olduğu için, bütün Tanrı isim ve sıfatlarının, özel isimlerin ve ilahi emirleri içeren bütün sözlerin sayısal değerlerini hesapladılar.
İbrani harfleri ve sayıları şöyledir:
Ayrıca kelime sonundaki değeri değişen birkaç harf vardır, son K, 500; son M, 600; son N, 700; son P, 800 ve son Tz, 900. İlahi İsim Yalı, IH'ın sayısal değeri 15'dir ve 15 her zaman genel kullanımda 9 ve 6, ThV, Tet ve Vav. ile temsil edilir.
Kabalacı Rabbiler Eski Ahit'in kanun kitapları "Torah"ın sözlerinin yaşamda uygun davranış bilgisine bir kılavuz
İbrani Harfler ve Sayısal Değerleri
olduğunu, Sinagogda ve evde okunması uygun metinler olduğunu söylerler. Ancak her söz, öykü, kanun ve olayın ayrıca daha derin, mistik bir anlam taşıdığını ve bunların
Gematria, Notarikon ve Temuria kurallarına göre hesaplama, çevirme, devşirme ile bulunabileceğini iddia etmişlerdi. Bu isimlerden ilki Grekçe, ikincisi Latincedir, fakat üçüncüsü İbranice bir kelimedir ve MUR kökünden gelmiş olup TMURH, devşirme (permütasyon) anlamına gelir.
On yedinci asrın en önemli Rabbisi Menasseh ben Israel, Musa'nın kitaplarını insan bedenine, Mişna adlı tefsirleri ruha, Kabalayı ise ruhun özüne benzetmiştir: "Cahiller ilkini, eğitimliler ikinciyi inceleyebilir, ancak en bilgeler tefekkürlerini üçüncüye yöneltirler." Kabalacıları ise kutsal metinlerde bolca bulunan sırlara nüfuz etmeyi mümkün kılan on üç kurala sahip ilahi teologlar olarak tanımlamıştır.
Birçok Kabalacı, öğreti ve metotların ilkel insanlara Cennetten Melekler tarafından indirildiğini iddia etmiştir ve Pentatek'in ilk Dört Kitabının anlatılan tarihi , olaylar ve verilen kanunlar dışında kendi öğretilerini içerdiğine inanırdı.
Zohar şöyle der: "Eğer Torah'ın bu kitapları sadece Esau, Hagar, Laban ve Balgaam hakkında öyküler ve onların sözlerini içeriyorsa, neden onlara "Mükemmel Kanun, Hakikat Kanunu, Tanrının Hakiki Şahidi" dendi - Bunun gizli bir anlamı olmalı. "Kanunun (Torah) sadece basit deyişler ve masallar içerdiğini söyleyen insana eyvahlar olsun. Bu doğru olsaydı, zamanımızda bile daha saygın bir doktrin kitabı derlerdik. Hayır, her kelimenin ilahi bir manası vardır ve bu semavi bir sırdır. Kanun bir meleğe benzer, yeryüzüne gelmek için burada tanınmasını anlaşılmasını sağlayacak bir kılığa bürünmelidir; keza Kanun insanların onu alabilmesi için bir beden olarak kelimelerden bir kıyafete bürünmelidir, fakat bilge kıyafeti giyene bakar."
Belirli dönemlerde vasat Yahudi ve hatta Hıristiyan Pederler de kutsal yazıtların hem lafzi, hem de mistik anlamları olduğu konusunda benzeri beyanlarda bulunmuştur. Talmud'un "Sanherin" kitabında İsrail Kralı Manasseh, Musa'ya cariye Timnah ile Raşel'in adam otlarından daha anlamlı hikayeleri olup olmadığını sorduğunda, Musa bu hikayelerin içinde saklı anlamlar olduğunu açıklamıştı.
Kilise Babalarından Origen (M.S. 253), "Homilies" adlı eserinde dünyanın altı günde yaratılması, bitkilerin Tanrı tarafından ekilmesi gibi hikayelerin arkasında daha derin manalar saklayan mecazi anlatılar olarak görülmesi gerektiğini yazmıştır. Origen anlamın üç derecesini tanımlamıştı: bedensel, psişik ve ruhsal; ya da kutsal metinlerin bedeni, ruhu ve özü.
1340 yılında ölen Nicholas de Lyra, dört yorum yordamını kabul etti: harfi, alegorik, ahlaki ve hatmi (ezoterik) veya mistik.
Bu görüş, Zohar'daki temayı yakın bir şekilde izlemektedir. Zohar ii. 99'da Kutsal Kanun sevgilisine kendini açan aşık bir kadına benzetilir. İlk kez bunu işaretlerle (ramaz), sonra fısıltılarla (derush), sonra yüzü peçeli konuşmayla (hagadah) ve sonunda yüzünü açarak aşkını beyan eder, ki bu da sod'dur, gizlilikte iletişim, sır.
Merhum Dr. Anna Kingsford ve Edward Maitland, sürekli olarak İbrani metinlerin arkasında gizli anlamların saklı olduğunu ısrar eden önemli Kabalacılardı. Merhum H.P. Blavatsky kadim dinlerin kadim kutsal metinlerinin yedi düşünce planında açıklamaya tabi olduklarını söylerdi.
Kabalistler normal ve sonlu biçimi ile her İbrani harfte derin anlamlar bulmuşlardır. Ayrıca büyük harf, yanlış yerleşmiş harfler ve olması gerektiğinden farklı imlalı kelimelerde sırlar bulmuşlardır. Tanrıyı farklı yerlerde Aleph, A; veya Yod, 1, veya Şin, Sh, Nokta, daire içinde Nokta, hatta üçgen ve on, Yod'da oluşmuş bir Dekad ile temsil ettiler.
GEMATRİA, belirli bir sayısal değeri olan bir kelimenin, aynı sayısal değeri taşıyan başka bir kelimelerle ilintili olduğunu kabul eden bir yorumlama metodudur. Böylece belirli sayıların birkaç fikri birden temsil ettiği ve bu kelimelerin birbirini yorumlayabileceği düşünülmektedir. Örneğin, "Mesih", Messiah, MShICh olarak yazılır ve sayısal değeri 358'dir ve IBA ShILH, Shiloh gelecektir ile aynı sayısal değeri taşır; dolayısıyla Tekvin 49 V, 10, Mesih konusunda bir kehanet olarak kabul edilirdi. Ayrıca NChSh, Nachash, "Musa'nın Yılanının" değeri de 358. ' Şin (Şin), Sh harfinin değeri 300 olduğu için bir kutsal sembol haline gelmiştir, zira RUCh ALHIM, Ruah Elohim, ''Yaşayan Tanrının Ruhu" aynı sayısal değerdedir.
NOTARIKON, veya kısaltma iki biçime sahiptir. Birinde bir veya birkaç kelimenin ilk ve son harflerinden bir kelime oluşturulur; ikincisinde tek bir kelimenin harfleri alınır, harflere ek harfler eklenir ve bundan bir cümle üretilir. Örneğin, Tesniye 30 V. 12: "Musa sorar, kim bizim için Cennete çıkar?" MI IOLH LNV HShMILH, bu cümledeki kelimelerin ilk harfleri sünnet anlamına gelen MILH, mylah kelimesini oluşturur ve son harfleri IHVH, Yahweh, kelimesini oluşturur: dolayısıyla sünnetin, Tanrının gösterdiği, cennete giden yolun bir özelliği olduğu ileri sürülür.
Amen, AMN'in baş harfleri "Adonai Melekh Namen", "Efendi ve itaatkar Kral" oluşturur. Rabbilerin tılsımlarında kullanılan ünlü güç kelimesi AGLA, "Ateh ' Gibur Leolam Adonai," "Ebedi Güçlü Efendi" (veya Tu Potens in Saeculum Dominine) baş harflerinden oluşmuştur.
TEMURA daha da karmaşık bir yöntemdir ve çok sayıda ilginç kehanet (divination) yöntemine yol açmıştır. Bir kelimenin harfleri belirli kural ve sınırlar içerisinde devşirilir veya çoğu kez bir diyagramla gösterilen belirli bir şemaya göre bir kelimenin harfleri başka harflerle değiştirilir. Örneğin, yaygın bir form alfabenin yarısını ters sırada diğer yarısı üzerine yazmaktı. Böylece ilk harf A, son harfT ile yer değişir, B harfi Şin (Ş) harfi ile yer değişir vs. Bu uygulama ile Yeremiah 25 v. 26'da Sheshak kelimesinin aslında Babil anlamına geldiği söylenir. Bu permütasyon ATBSh, atbaş olarak bilinir. Bu ilkeye bağlı olarak diğer başka yirmi bir olası biçim görüyoruz, sırasıyla Albat, Abgat, Agdat: tam diziye "Tziruph bileşimleri" denilir. Diğer biçimler: rasyonel, sağ, ters ve düzensizdir ve her yönü 22 hücreden oluşmuş, 484 hücreli bir dikdörtgen meydana getirirler. Sonradan hücrelerin içine aşağı ve yukarı serilere göre harfler dizilir ve yandan veya çapraz olarak vs. okunur. Bu türe Mark Masonların "Dokuz Hücre Kabalası" denilir.
Sayısal sanatların diğer bir uyarlaması Kısaltma ve Uzatma biçimlerinde gözükmektedir. Böylece Yahweh, IHVH 26, uzatılarak VD-HA-W-HA haline getirilir, bu durumda 10, 5, 6, 5 veya 26 sayısal değeri 20, 6, 12, 6 veya 44 değerine dönüşürdü. Zain, Z.7'yi uzatarak 1, 2, 3, 4, 5, 6 ve 7 veya 28 elde edilir veya 28, 2 artı 8 yani 10 olurdu. Tetragrammaton, Yahweh 26 aynı zamanda 2 artı 6 yani 8 olarak görülürdü: dolayısıyla El Shaddai, Kudretli Tanrı, AL ShDI, 1, 30, 300, 4, 10, veya 345'e eşitti, ama aynı zamanda12 ve aynı zamanda 3 yani, bir üçlem olurdu. İlginç bir hesaplama yorumundan yola çıkarak Tevrat'ta söz edilen Abram adının Abraham'a [İbrahim] değiştirilmesini ele almaktadır. İlk başta Abram ABRM ve Sarai ShRI, ABRHM ve ShRH oldu: onların yaşları 100 ve 90'dır ve kısırdılar: şimdi H, Heh, bereketli bir• harf sayılıyordu, ve dolayısıyla H harfi ABRAM'e ilave edil-
mişti, Sarai'daki ve Yod I, H'a çevrilmişti.
En eski "Sefer Yezirah"ta gezegenlere atfedilen bir dizi harf bulunmaktadır. Bu kaynaktan parşömene yazılan, pirinç veya taşlara kazılan bir tılsım hazırlama yöntemi geliştirildi ve her gezegenin bir harf ve sayısı olduğu için, her gezegen için belirli bir sayıda hücreleri olan kareler, vefkler hazırlandı. Dolayısıyla, Jüpiter'in sayısı 4, ve harfi Daleth idi ve Jüpiter'in vefki içinde 16 küçük kare, hücre içeriyordu. Her birine 1'den 16'ya kadar bir sayı yerleştiriliyordu, böylece her satır toplandığında 34 sayısını veriyordu ve sayıların toplamı 136 idi.
Hazırlanan her tılsım onu kutsamak için en azından bir Tanrı İsmi içeriyordu. Dikkate değer İsimler arasında IH, Yalı; ALH, Eloah; then IHVH; ve sonra önemli 42 harfli isim vardır ki, aslında Eheie asher eheie (Ben benim) Yalı, Yehuiah, Al, Elohim, Yehovah, Tzabaoth, Al Chai ve Adonai isimlerinden oluşur.
Şemhamforaş, ve Ayrıştırılmış İsim, önemli bir Güç Kelimesiydi; Üç çarpı 72 harften oluşarak Çıkış XIV'nin 19., 20. ve 21. ayetlerinin kelimelerinin harfleri alınarak 19. ayet- lerinki doğru sıradan, 20. ters ve 21. doğru sıradan yukarıdan aşağı yazılmışlardı. Böylece 72 harften oluşan üç sıra ortaya çıkmıştı ve bu sıralar yandan okunduğunda her biri üç harften oluşmuş 72 kelime ortaya çıkmıştı. Bunların arkalarına Al veya IH koyarak dünyadan cennete çıkan Yakub'un merdiveninin 72 melek adları oluştuğu farz edilirdi. Sonradan bu adlar madalya veya parşömen ruloların ön ve arka yüzlerine yerleştirilirdi ve 36 tılsım ortaya çıkardı.
Bazı Kabalistlere göre, Kral Davut ve Kral Süleyman Kabalacı Majikal Sanatlar ile harikalar yapabiliyorlardı. Pen- tagram (Beş köşeli yıldız) Süleyman'ın mührü ve Heksag- ram (Altı Köşeli Yıldız) Davud'un kalkanı olarak bilinirdi.
Tanrı’nın 72. İsmi
Pentagramın köşeleri Ruh ve Dört Elemente atfedilmişti ve Heksagramın köşelerine Gezegenler tekabül ediyordu. "Süleyman'ın Anahtarı" olarak bilinen eser tabii ki Ortaçağda yazılmıştır ve gerçek Kral Süleyman'la ilgisi yoktur.
İbrani harfler ayrıca tarotun yirmi iki arkana majörüyle iliştirilmektedir. Bu kartların divinasyon (kehanet) için kullanımı oldukça yaygındır. Güney Avrupa çingeneleri bu kartları fal bakmak için kullanırlar. Fransız yazar Court de Gebelin (1773-1782), arkana majör kartlarını Kadim Mısır'ın majisinden kaynaklanan mistik semboller olarak kabul etmiştir. Okült bilimler her karta bir Sayı, bir Harf ve doğal bir nesne veya güç tahsis eder: Gezegenler, Zodyak burçları, elementler vs. Derlemiş olduğum " Sanctum Regnum'un Arkana Major Tarot'u" eserine başvurulabilir.
"Papus" takma adı altında yazan Paris'li Dr. Encausse, ayrıca Tarot konusunda bir kitap yazmış, arkanaya Kabalacı atıflarda bulunmuştur; ancak bu tekabüller Gül Haçlılarca yanlış bulunmuştur.
Bildiğim kadarıyla, Kabalanın bir majikal sanat olarak uygulanması sadece Polonya ve Rus Rabbileriyle ve bir de Hıristiyan oldukları halde sürekli Kabalacı tılsımlar takan ülkemizdeki birkaç okült öğrenciyle sınırlıdır.
Dogmatik Kabala
^^ insburg'e göre: "Teorik Kabalanın büyük doktrinleri
esas olarak §U sorunları çözmek için tasarlanmı§tır:
İlahi Varlığın özelliği;
Evren ve dünyamızın yaratılı§ı;
Melek ve insanların yaratılı§ı;
Dünyanın ve insanın mukadderatı ve
İf§a edilen Kanunun içeriği.
Kabala'da §U Eski Ahit beyanları teyit edilir: Tanrının birliği, manevi biçimi (Tesniye, bölüm iv., v. 15); ebedilik, deği§mezlik, mükemmellik ve iyilik; Tanrının iradesiyle dünyanın yaratılı§ı; evrenin hükümranlığı ve insanın Tanrının suretinde yaratılı§ı. Tecelliler öğretisi ile de sonsuzluktan sonluluğa geçi§ sürecini, birlikten doğan çokluğu, Ruhsal Zihinden maddenin zuhuru ve Yaratıcı ve yaratılan arasındaki ilݧkiyi izah etmeye çalı§ır. Bu teozofik öğretide
HORIZONOF(
Seplıi First
ETERNITY
THC SCTHİSOTHtC TAEE OF 71® LATTB. QABBALtSTS.
"ex nihil nihilo fit" deyişiyle anlatılır yani, ruh ve madde tek bir varlığın zıt kutuplarıdır ve hiçlikten hiç bir şey gelmediğine göre, hiç bir şey yok olmaz.
Aşağıda verilen yedi Kabalacı ideal, dünya ve insanlığın menşeini irdeleyen öğrenciler için büyük önem arz eder:
Tanrı, Kutsal Olan, Yüce Anlaşılmaz Olan, AYN SOF, Grekçe apeiros. (Zohar iii. 283) Dünyayı doğrudan yaratmadı; ama bütün şeyler İlk Kaynak'tan ardı ardına fışkıran her biri bir öncekinden daha az mükemmel Tecelliler şeklinde meydana geldi. Dolayısıyla evren "Tanrının Tezahür" eden şeklidir. Son ve kaynaktan en uzak ürün madde veya mükemmelliğin mahrumiyetidir.
Algıladığımız veya bildiğimiz her şey Sefırot türlerinde şekillenmiştir.
Beşeri ruhlar şimdiki dünyamızdan önce var olan yüksek alemde önceden vardılar.
Bedenlenmemiş insan ruhları Üst Oda veya Hazine Odasında ikamet ederler. Burada her bir ruh veya egonun hangi fiziksel bedene gireceğine karar verilir.
Dünyevi yaşam veya yaşamlardan sonra her bir ruh sonunda Tanrıyla birleşmek üzere arındırılır.
Tek bir dünyasal hayat nadiren yeterli olur; neredeyse herkes iki dünya hayatına ihtiyaç duyar, eğer ikinci yaşam başarısızsa, üçüncü bir yaşam günahkarı saflığa çeken daha güçlü bir ruhla ilişkilendirilir. Bu, reenkarnasyon, Me- tempsychosis, ruh göçü veya yeniden doğumun bir şeklidir.
Önceden varolan bütün ruhlar doğup, enkarne olup mükemmelliğe eriştikten sonra, Şer Melekler de yüceltilir ve bütün varlıklar Kutsal Olanın Aşk Öpücüğüyle Tanrıyla birleşir ve Tezahür olan Evren İlahi Planı (FIAT) tarafından yenileninceye dek yok olur.
Araştırmacı yazarlar tarafından Kabalacı fikirlerin İskenderiye felsefesi ve Gnostik inançlara benzediği ve hatta Pythagorasçı, Platoncu, Hint Brahmancılığı ve Budist fikirlere benzerlik arz ettikleri kaydedilmiştir.
Şimdi İlahiyat kavramlarını biraz irdeleyelim. Isaac Myer şöyle yazar: Tanrı dört açıdan görülebilir: Ebedi Olan veya AYN SOF; "Ben Benim" AHIH, Eheieh; önceden, şimdiden ve sonra Ezeli Varolan IHVH, Jehovah, Yahveh; ve Ado- nai veya Efendi, Doğadaki Tanrı ALHIM, Elohim olarak.
Eski Ahit'te IHVH "Rab" veya Efendi olarak, Elohim de Tanrı olarak tercüme edilir. Boutelli Yah'ın Yehova, Yahve'nin bir kısaltması olduğunu söyler.
Eski Ahit'teki Yehova, Yahve, seçilmiş halkına güç ve ihtişamını gösteren, uluslara istediğini yapması için zulmeden, uygarlığımızın Ruhsal mevkiye layık göremeyeceği insanları habercileri ve temsilcileri olarak seçen, kişisel özelliklere sahip bir kavim ilahı olarak İbrani Gizli Doktrininde temsil edilmemektedir.
Kabala gerçekten Yehova, Yahve, IHVH, Kutsal Dört Harfli İsim ve Tetragrammaton ile doludur; ancak bir grup İlahi Kavramların İsimleri, merkezi Ruhsal bir Işıktan Tecelliler olarak vardır. Mutlak Tanrıdan Yüksek Ana Binah'ın İlahi Olanı Yahve'ye inen bir dizi Tecelli vardır; diğer bir dizi Tecelli, Tifaret'in güneşi ile ilintili kutsal özellikler ise İlahi Olan Elohim'e iner.
Bir başka bakış açısından Yahve, Tanrısal kaynaktan zuhur eden On Sefirot denilen Tecelli grubu, "Cennetten Sesler"dir. Birincisi Sonsuz Işık, Ayn Sof Or'un yoğunlaşmış İhtişamı olan bu On Sefırot, İlk Alemde Tanrısallığın Gökkuşağı olarak tanımlanır. Bu ilk Alem, insan algısını aşan en yüksek varlık düzeyidir. Aydınlığı giderek azalan ardı ardına yansımalarla, insanın en yüksek ruhsal vizyonunun kavrayabileceği bu plana, yani bir varlık düzeyi olan Atzilut alemine ulaşılır. On İlahi Niteliğin bu planda İlahi Dörtlü, Tetrad olarak gruplaşması, Yad Heh Vav Heh, Tetragrammaton veya Kabalacı Yehovah olarak sembolize edilir. Bu, zahiri kitaplardaki Yehovah ile aynı değildir ama yansıması Eski Ahit'te bir ulusun hamisi olarak biçimlenmiştir. O "Söylenmez İsim"dir, asla telaffuz edilmeyen isimdir, kelimenin gerçek sesi kaybolmuştur. Yahudiler onun yerine Adonai, ADNI kullanırlar. O telaffuz edilmez, çünkü gerçek sesli harfleri bilinmiyor. Sesli harfleri gösteren noktalar kullanılmadan önce sözlü ifadesi sona ermişti (Not: "Onuncu asırdan önce sesli harf noktaları kullanan hiç bir İbrani eser yoktur" A.E. WAITE).
Kabalada bir zamanlar bir kaos evresinin varolduğu düşünülürdü. Olumsuz'un mutlak hüküm sürdüğü bir tezahür yokluğu ve nekahet devresi: Hinduların Pralaya'sı. Tecelliler ile edilgenlikten hareket doğmuş ve Tezahür eden Tanrı ortaya çıkmıştır. Ayn'dan, yani nekahetten, olumsuzdan, Ayn Sof, yani Sınırsız, Sonsuz, Mekandan Münezzeh Bilinemeyen ve nihayet, Tecelliler ile tezahüre yoğunlaşmasına devam ederek Ayn Sof Or, "Sınırsız Işık" ortaya çıkmıştır. Sınırsız Işık'ın bir noktaya yoğunlaşması Keter'i, Tezahüratın Tacı'nı ortaya çıkarmıştır. Bundan sonra en Yüksek Alemde Kutsal Sesler, Sefırot tecelli eder. Bunlar ilahi bir kavrama, insanın tanımlayarak, sınırlayarak, sınırlandırıp açıklayarak kavramaya çalıştığı bir ruhsal varoluş evresine yoğunlaşır. Böylece insan İlahi bir kişiliği yani Tanrı'sını yaratır. Yahu- diler ona şu ismi verdiler -Yahve.
Gelişmenin her biri kaynaktan biraz daha uzak olan tedrici aşamalarında Başmelekler, Melekler, Gezegen Ruh- lan ve insanın koruyucularının isimlerini alan erkler ve kuvvetler yükselir. Tanrı' dan daha da uzakta insan ruhlarını elde ederiz. Bunlar bir evrenin çevrimini tamamladıkları bir dizi tecrübe ve değişimden geçmesi için bir Benliğe formüle edilmiş olan dayanılmaz İlahi Işık'tan fışkırmış Işık Kıvıl- cımları'dırlar. Bu ruhlar, bir haç yolculuğu için çıkmış oldukları Baba'ya, Tanrısallığa bir kez daha çekilmek için ilahi kaynaktan ayrılmanın, varoluşun her aşamasına katlanırlar. İlahi Olan birbirini takip eden Tezahür ve Nekahet, Soluk Alma ve Soluk Verme dönemlerinden geçerken, ruhlar yükselir ve alçalır, evrim geçirir ve gerilerler.
İnsan aklı İlahi nekahet veya Kaos hakkında bir kavram oluşturamaz ve Tezahüratın yüksek ve yüce evrelerini ise ancak ruhsal yönden çok gelişmiş bir insan kavrayabilir. Dünyevi insan için bu tür fikirler sadece hayaldir ve onları kavrayıp ifade etmeye yönelik herhangi bir çaba onu akli sağlığından şüphelenmeye götürür. Bu temalar metafizikçiye yoğun bir ilgi alanı sunar. Teozofıste çok uzak geçmişlere ait spiritüel tradisyonların yabancı kaynaklarından faydalanan bir açıklamasını sunar ve insanı bu Spritüel kavramların zaman zaman bizimkinden farklı bir varoluş aşamasından bir Yüce Zihin tarafından verildiği iddiasını kabul etmeye götürür. Belki de bizimkinden daha ruhsal olan ve yüksek Spritüel planların Kutsal Varlıklarıyla iletişime girmeye bizimkinden daha açık olan ırkların yaşadığı çoktan unutulmuş bir dönemin irfan ve inançlarının kalıntısıdırlar. Ruhsal bilgelik sadece daha yüksek seyyal kürlere erişebilen dünyevi varlıklara veya insanlara açıktır. Yukarılarda olan bir Ruhsal Varlık, kendini daha yüksek varlık düzeylerine yönelmek ve yükselmek için uygun bir biçimde arındırmayanlara yardım edemezler.
Yeni başlayan Kabala öğrencisi için en büyük güçlük, sözde maddenin gerçeklik, maddelik izlenimlerine hakim olmaktır. Kabala kişiye Ruhtan ayrı bir varlık olarak madde düşüncesinden tümüyle kurtulmayı öğretir. Maddenin Ruhtan ayrı olarak var olduğu, ruhtan tümüyle farklı bir antite olduğu ve onu Ruhun, Ruhların Tanrısı'nın yarattığı düşüncesi inkar edilmeli ve herhangi bir ilerleme kat edilebilmesi için kavram köklerinden koparılıp atılmalıdır. Eğer madde varsa, o bir şeydir ve bir başka şeyden gelmelidir, ama Ruh bir şey değildir ve yaratıcı Ruh, en yüksek Ruhsal kavram, en aşağı şeyi, hiçten yaratamaz. Öyleyse madde yapılmamıştır ve madde yoktur. Her şey Ruh ve zuhurattır. Ex nihilo nihil fit. Varolan herşey sadece Ruhtan, İlahi Özden gelebilir. Varlığın varolmayandan türemesi mümkün değildir. Maddenin kendi kendini yarattığı fikri saçmadır. Madde Ruhtan zuhur edemez. İki kelimenin olması, iki farklı fikrin olduğunu gösterir. O halde bundan şu sonuç çıkar ki madde varolamaz ve madde dediğimiz şey sadece fiziksel duyularımızın bir yönü, kavramı, kuruntusu ve hareket tarzıdır.
Kabala dışında, aynı gerçek, birkaç müstesna Hıristiyan ve Filozof tarafından da tanınmıştır. "İdeal Teori" 140 yıl önce İrlanda'nın Cloyne Piskoposu Berkeley tarafindan ortaya atılmıştı. Bu teori, Kabalacıların her şeyin İlahi bir kaynaktan zuhur eden Tecelliler olduğu ve maddenin bunun sadece bir yönü olduğu fikriyle neredeyse tümüyle aynıdır. Adcılık (Nominalizm) ve Gerçekçilik (Realizm) karşıtlığında diğer filozofların aynı teoriyi tartıştığına tanık oluruz. Bireysel varlıklar dışında herhangi bir şey var mıdır? Bireylerin altında bir dayanak var mıdır? Böyle bir temel varsaymak zorunda mıyız? Her şey Ruhtur, -der Kabala-, sonsuz ve yaratılmamıştır; kendi varlık planımızda zihinsel ve duyarlıdır; kalıtsal olarak hayat ve harekettir; birbirini takip eden eylem ve edilgenlik dalgalarıyla kendi kendini var edendir. Ruh gerçek Tanrısallıktır, Sonsuz Varlık, "Ayn Sof'', bütün sebeplerin ve sonuçların sebebidir. Her şey "O"ndan Tecelli eder ve "O"nun içindedir. Evren milyonlarca değişik biçimde tezahür eden İlahiliğin ezeli zuhurudur. Bir etkinin, nedeninden farklı olması gibi, yine Evrende Tanrıdan farklıdır; ancak ondan ayrı değildir, o geçici bir etki değildir, sebebe içkindir. O, Tanrı'nın insana açtığı şeydir. Madde sadece bizim kavramımızdır. O, Ruhun en düşük tezahürünün bir veçhesini temsil eder. Ya da Ruh maddenin en yüksek tezahürüdür. Ruh yegane tözdür. Kabalacı der ki: "Madde sadece tecellinin tortusudur, varlığı yokluktan sadece biraz yüksektir." Hint filozof maddeye Maya yani "yanılsama" der.
Daha önce belirtildiği gibi Kabala'da Mutlak Varlık birden fazla veçhede gösterilir. Bir dönemde Anlaşılmaz Ebedi Kudret ardı ardına zuhur eden Tecellilerle beşeri algılamak için daha yakın varoluşa inmiştir ve niteliklerini Bilgelik, Güzellik, Kudret, Merhamet ve Hükümranlık kavramlarına bürümüştür. Bu nitelikler ilk olarak bütün ruhlar, melekler ve insanların ötesinde yüksek evrensellik düzeyi ve ilk alem olan Atzilut aleminde göstermiş; ardından da aynı yüce özlerin yansımasını yine insanların algılamasını aşan Saf Ruhların varlık dÜzeyi olan ikinci alem, Beriyah aleminde göstermiştir. Yansıma devam eder ve yüce vasıflar grubu ile İlahi Öz, Meleksel Güçler, Üçüncü veya Yezirah aleminde görünür. Son olarak da Kutsal On Sefırot'un İlahi soyutlamaları, son bir tecelli ile daha da sınırlandırılır, yoğunlaşır ve insan zihni tarafından idrak edilir kılınır. Çünkü insan
Dördüncü Alem Asiyah'ta, Onuncu Sefıra Malkut veya maddi cisimler veya Kabuklar Alemi Krallığı'nın gölgesinde yaşar. Bunları düşününce, İnsanın ilahi Olan hakkında bir fikir oluşturma yetersizliğinde şaşılacak bir şey yoktur.
Diğer zamanlarda metafizik soyutlamaların bir kenara bırakıldığını görürüz. Tanrı'yı tasvir için doğunun hayal gücünün bütün imgeleri kullanılmıştır. Bu betimler her ne kadar yüceltilmiş bir insanlık etrafında dönüyorsa da, o denli abartılıdır ki, Semavi Adam ilahi söz portresinin ihtişam ve inceliği içinde kaybolmuştur. Bu belki de ilahi antropomorfizmdir, ancak ihtişamından dolayı o kadar ince ve seyrek bir antropormorfizm ki, benzetmeyi el veren beşeri unsurlar ilahi tahayyüllerinin Semavi Adamı içinde yok olur.
Böyle düşsel bir tanrısal tasvirle ilgili bir örnek vereyim:
"O, bütünleyici düzen ile tanınır: O, Ebedi Olanların Ebedi Olanıdır; Kadim Olanların Kadimidir; Gizli Olanların Gizlisidir; Bilinmez de olsa sembolleri ile bilinebilir. Kıyafetleri beyaz, görüntüsü devasa, enginliği ile müthiş bir Yüz gibidir. Alevden parıltılar saçan bir taht üzerine oturur; öyle ki tahtın göz alıcı ışınlarına yön versin. Yüzünün parlaklığı binlerce dünyaya çevrilmiştir ve parlaklığının Işığı ile adil olanlara öte yaşamlarında mükafat ve mutluluk alemleri verir. Kafası içinde binlerce dünya var olur ve bu dünyalar varlıklarını O'ndan alır, O'nunla ayakta durur. Başında bir çiğ damıtılır ve dünyalara akan bu çiğden ölüler diriltilip öte yaşamlara ve alemlere kaldırılır."
Kabalanın Tanrısı "Sonsuz Varoluş"tur. O "Yaşayanların Toplamı" ya da "Sıfatlarının bütünü" olarak tanımlanamaz. Ancak bütün yaşayanların O'ndan olduğu ve bütün sıfatlarının evrensel olduğunu kabul etmeden, o insan tarafından bilinemez. O, özünün tecellilerinin zuhuruna sebep olma-
dan önce de vardı, O varolanların hepsinden önce, fizik planımızdaki bütün yaşamlardan önce, hatta onun bir üst planının, ve onun da üstü veya Saf Ruhlar aleminden, ve Algılanamaz Varoluş planından önce de vardı. Ancak o vakit algılayabileceğimiz hiçbir şeye benzemezdi ve Ayn Sof'tu; ve en yüksek soyutlamada Ayn, negatif varoluş veya hiçlik halidir. Ancak tezahürat zuhur olmadan önce, bütün varoluş onun içindeydi, Bilinen "Günlerin Kadimleri" olan Bilinmeyenin içinde önceden vardı. '
Ancak Kabala'da sergilenen bu düşsel ve şiirsel fantezi yönünü daha fazla açıklamak yerine, Tanrının sıfatlarının felsefi yönüne dönelim. Çünkü bu, bütün doktrinin esasıdır.
Demek ki, Tanrı konusunda ilk beşeri kavram AYN, Negatif Varoluşun Pasif halidir; aktif hali değil. İnsan aklı bundan sonra AYN SOF, Sınırsız, Ayrışmamış, Sonsuz Olan, Tanrı kavramına ve üçüncü evrede Sınırsız Işık, Evrensel Işık, AYN SOF OR'a geçer. "Işık Olsun" denildi ve "Işık Oldu". Pasif, Aktif hale yani harekete geçti ve Şuurlu Tanrı uyandı. Şimdi bu ışık yoğunlaşmasını algılamaya çalışalım, bu aydınlığın ışınlarının bir araya gelerek yücelmiş parlaklığından bir taç oluşturduğunu idrak etmeye çalışalım. Bu KTR, Keter, Taç, İlk Sefıra; Anlaşılmaz Tanrının İlk Tecellisi, baki ve tezahür olan Tanrının ilk idrak edilebilir vasfıdır. Ayrıca ona ADM OILAH, Adam Oilah, Semavi Adam ve Autik Yomin, Günlerin Kadimi denilir. İmanlı Rabbiler başını eğer ve yüce kavrama taparlar. O, Eski Ahit'te İlahi İsim AHIH, Eheieh, "Ben Benim" ile temsil edilir. (Çıkış Bab iii, beyit 5)
Şuurlu Tanrı enerjisiyle ortaya çıktıktan hemen sonra, iki Tecelli daha zuhur eder ve Üçlü bir üçgen sembolü şeklinde
parlar. İkinci Sefira Hokmah; Bilgelik [Arapça Hikmet], Kral'dır ve İlahi İsmi IH, Yah'dır; Üçüncü Sefira BINH, Binalı, Anlayış, Kraliçe'dir ve İlahi İsmi IHVH, Yahweh'tir (Yehovah),- Yüksek Üçlüyü oluşturur.
Bundan sonra da HSD, Hesed, Merhamet olarak bilinen ve İlahi İsmi AL, El olan GDULH, Gedulah Sefira'sı ve sonrada tersi olan ayrıca Pachad, korku denilen ve İlahi İsmi ALH, Eloah olan GBURH, Geburah Sefirası gelir ve yansıyan üçgeni ilahi İsmi AQLHIM, Elohim olan Altıncı Sefira, Güneş, TPART, Tifaret, Güzellik Sefirası ile tamamlanır. Bu üçgen yukarıdaki üçgenin üst kısmı aşağı bakan yansıması olarak aşağı bakar. Üçüncü üçgen de aşağı bakan ikinci bir yansıma olarak görülebilir. O Yedinci, Sekizinci ve Dokuzuncu Sefirot'tan oluşmuştur. Bunlar sırasıyla: NTzCh, Netzah, Sağlamlık veya Zafer, İlahi İsmi Yehovah Saba- othm ile. HUD, Hod veya Hud, İhtişam İlahi İsmi Elohim Sabaoth ile. Ve ISUD, Yesod, Temel, İlahi, İsmi AL ChAI, El Chai ile.
Son olarak, bütün bu fikirler tek bir biçimde, Onuncu Sefıra MLKUT, Malkut, Krallık, Shekinah'ta devam eder. Bu Sefira ayrıca Tzedek, Doğruluk olarak bilinir. Decad, Onlunun tamamı "Adam Kadmon," "Arketip Adam/İn- san" ve harika OTz CHIM, "Hayat Ağacı"dır. Kadim Adam Kadmon resimlerinde Keter'i, Tac'ı alnın üzerinde görürüz; Hokmah ve Binalı düşünen beynin iki yarısıdır; Gedulah
Zohar ile - igili bir eserden
Kabalalist Hayat Ağacı resmi
Aleminde yansır ve aynı Dekad şekli koruyarak Üçüncü
ve Geburah hareket organları, sağ ve sol koldur; Tifaret kalp ve göğüsün hayati organlarıdır; Netzah ve Hod sağ ve sol bacaklardır; Yesod sindirim ve üreme organlarıdır ve son olarak Malkut, insanın yeryüzü veya en alt planda temeli olarak ayaklarına benzetilir.
Bu Triadler, Üçlüler, Eril ve Dişil güçler ile Birleştirme Prensibinden oluştuğu varsayılırdı, böylece bir Denge, MTQLA, Methequela vardır.
Bütün bu Kabalistik Fikirleri özgün bir biçimde betimleyen Sefıra diyagramları hemen hemen Kabalistik Sefırot ve Zekalar veya Tecelliler doktrini kadar eskidir. Bunlar her konuda bu fikirleri şema şeklinde açıklayan amblemlerdir. Böylece her Tanrısal kavram, Melek Topluluklarının yapıları, insan özelliklerinin yapısı, gezegenler, metalik elementler, Yıldırımın zigzag şeklinde inişi, toplamı 26 sayısı olan IHVH, Yod, Heh, Vav, Heh, Mistik Yah- veh, kutsal Tetragrammaton'un yapısı gösterilebilir. Bu İlahi Tecelli Dekadı (Onlu), ilk başta tamamen zihinsel erişimimizin ötesinde olan İlk planda, Atziluth Aleminde zuhur olduğu düşünülmelidir. Sonra da İkinci Saf Ruh planı Beriyah
Oluşum planı Yezirah Aleminde ve nihai olarak insan aklı tarafından idrak edilecek kadar yoğunlaşarak varlığımızı sür-
,.
■י
^ _ _ __. ^..
"';.= ::::..""
dürdüğümüz Dördüncü plan olan Asiyah aleminde ortaya çıkar. Kendi açımızdan "Hayat Ağacını" birçok türden ilahi süreç ve tezahürat şekli olarak görebiliriz. Ancak bunlar fikirlerimizi sınıflandırmak için kullandığımız sembollerdir. İlahi Tecelliler konusunda bu fikirlerin gerçek olduklarını iddia ederek onları aşağılamamamız gerekir; sadece insan tarafından öyle idrak edildiklerini söyleyebiliriz.
Örneğin, Kabala On Sefirot'u Üç Sütunda gruplar: Merhamet Sütunu; Metanet (Sertlik) Sütunu ve aralarındaki Ilımlılık Sütunu. Bu sütunlar ayrıca Üç Ana Harf, A, M ve Ş ile ilişkilendirilir. Yine de, iki yatay çizgi ile üç grup çıkarabiliriz. Bu, Sefirot'un; Entelektüel, Ahlaki ve Nefsi (fizik bedeni temsil eden Malkut dışında) olmak üzere İnsan Doğasının üç farklı tiplemesini gösterir. Böylece Kabala ile Akli, Ahlaki ve Etik Felsefe ile bağ kurmuş oluruz. Yine üç çizgi ile Sefirot'u
Dört Plan/Aleme bölebiliriz. Ancak daha önce belirttiğim gibi bu alemlerin her birinde on Sefirot'un bütünü yansımaktadır. Altı çizgi ile Sefirot'u Yedi Gezegensel güçle ilişkilendirir ve Yedi plana gruplaştırmış oluruz. Böylece Kabala ile astroloji arasında bir bağ kurmuş oluruz.
Beriyah'ta her Sefira'ya özel bir başmelek; ve Yezirah'ta da bir Melek topluluğu veya ordusu atfedilir. Bunlar Kabalayı Talismanik (tılsım) maji ile ilişkilendirir. Ayrıca eski Kabalistik teoloji ve simya ile de bir bağ vardır. Asiyah'ta her Sefıra metallerden birinin alegorik amblemidir. Tamamen simya ile ilgili "Asch Metzareph" adında özel bir Rabbinik eser vardır. "Asch Metzareph", "Arındıran Ateş" anlamına gelir. Bu kitabın yaptığım İngilizce tercümesi de mevcuttur. A.E. Waite Kabala üzerindeki eserinde Rabbi Azariel ben Menachem'in "Sefırot Tefsiri" kitabında her bir Sefıra'ya bir renk atfettiğini yazar, ancak bunlar Zohar'da bulduğumuz Keter'in renksizliği, Tifaret'in mor ve Malkut'un safir mavisi renkte olmasına uymamaktadır.
Bu On Sefırot'un resimde gösterilen yirmi iki ''Yol" ile bağlandıkları düşünülür. Onlar, her biri hem harf, hem de sayı olan İbrani Alfabesinin harfleri ile numaralandırılmak- tadır. Ayrıca Tarot (Tarocchi) destesinin 22 Arkana Major kartı bu Yollarla ilgilidir. 22 Yola 10 Sefırot ilave edildiğinde Bilgeliğin insana kademe kademe indiği ve insanın 32 yoldan Bilgeliğin kaynağına adım adım geçerek tırmanabileceği ünlü "Otuz iki Yol"u oluşturur. Bu zihinsel Soyutlama yöntemi Hinduların mistik tefekkürle öze döndükleri Yoga, İlahi Olan ile birleşmenin Rabbinik şeklidir.
Sıkça kullanılan Kabalistik sözler arasında, Taç Keter'in sıfatı olan Attik An pin veya Makroprosopus, yani Büyük Yüz bulunmaktadır; ve ayrıca Merkezi Güneş Tifaret'in sıfatı olan Zeir Anpin veya Mikroprosopus yani Küçük Yüz, Hıristiyanlıktaki Tanrı Oğlu İsa, Hıristos kavramına fikirsel olarak yakın olduğu söylenebilir. Binalı, Yüksek Ana Aima'dır; Malkut, Aşağı Ana Mikroprosopus'un Gelinidir. Daath ve Bilgi, Hokmah ve Binalı, Bilgelik ve Anlayışın birleşimidir. Merkabah, Ezekiel'in vizyonunda Tanrının Taht- lı Arabasıdır. O tekerlekler üzerindeydi ve dünyanın Dört istikameti ve insanlığın dört türüne ilişkin olan İnsan, Aslan, Boğa ve Kartala benzeyen Kutsal Hayvan Biçimleri, Dört Kerubim tarafından taşınırdı.
IHVH, Yehovah [Yahveh] İsmin Dört harfi -Yod He Vav He-, Kabalistler tarafından özel bir şekilde Sefırot'a atfedilirler ve böylece halk tarafından telaffuz edilemez ve gerçek telaffuzu Yahudiler tarafından unutulduğu ve Hıristiyanlar tarafından hiç bir zaman bilinmediği kabul edilen İlahi ismin, Tetragrammaton'un, esrarengiz kavramı ortaya çıkar.
Kabalistlerin Kozmoloji konusundaki fikirleri kolayca açıklanamaz; ancak daha önce belirtildiği gibi Yüce Sonsuz Tanrı, "Ayn Sof' dünyanın doğrudan Yaratıcısı değildi ve dünya da hiçlikten yaratılmadı.
En yüksek Üçlü olarak "Taç, Kral ve Kraliçe"; İlahi Tecelli olarak zuhur etmiştir ve güçleri Yedi Alt Sefırot'a inerek ve genişleyerek Evreni onlu güçler bütünü ADM QDMUN Adam Quadmun, veya Adam Kadmon, Önsel Adam ve Arketip Adam olarak kendi suretimizde yaratmıştır. Ortaya çıkan dünya, algıladığımız, varolan Evrendir; Evrene "Tanrının Giysisi" denilir. Bu alt dünya İlahi Dünyanın suretidir ve her şeyin yukarıda prototipi, aslı vardır. (Zohar ii. 20.)
Bazı Kabalistik metinler İlahi Kral ve İlahi Kraliçenin birleşmesinden ortaya çıkan daha eski dünyalardan söz ederler. Bu dünyalar hiçlik içinde yok oldular. Bu dünyalardan "Daha öncede İsrail'de hükmeden Edam Kralları" diye Tekvin 36, v. 31-40'de söz edilir. Bunların ardı ardına yok oldukları söylenir. Bu dünyalar parçalanmış ve gaibe karışmışlardır.
İlahi Tecellileri ve Evrenin kökenini ele almış olarak, Dört Alemin ruhsal varlıklarına değinmem gerekiyor. İlk olarak, en saf ve en yüksek Atziluth Aleminde, sadece mükemmel ve değişmez olan Adam Qilah veya Arketipin Önsel On Sefırot'u bulunur.
İkinci Beriyah Aleminde, azametli yüceliği ile Keter'le ilintili olan "Metatron" başkanlığında Başmelekler yer alır. O Tanrının görünür tezahüratı Al Shaddai'nin kıyafetidir. Her ikisinin sayısı 314'dür (Zohar iii. 231a). Metatron kelimesi "Ulu Öğretmen" anlamına gelir. Bu kelime Grekçe'de Tanrının tahtı yanında veya altında anlamına gelen "metathronon" kelimesiyle ilginç bir benzerliği vardır. Ancak nereden türediği kesin olarak bilinmemektedir. O bütün semavi kürelere ve üzerindeki sakinlerinin evrimlerine hükmeden evrenin diğer Başmeleklerine hükmeder. Kabalistlere göre Metatron dünyamızın Tanrısı yani Yun?nca Demi- ourgos'tur. MacGregor Mathers'a göre diğer Başmelekler [Sefırot sırasına göre] Ratziel, Tzaphkiel, Tzadquiel, Kama- el, Michael, Haniel, Rafael, Gabriel, ve Sandalfon'dur.
Üçüncü Yezirah Aleminde Meleksel varlıkların toplulukları yer alır ve her Sefıra için ayrı bir topluluk sınıfı vardır. Bunlar ışık kıyafetlerine bürünmüş, zeki, bedensiz varlıklardır ve çeşitli semavi mekanlar, gezegenler, elemen- tal güçler, mevsimler, zaman birimleri vs. başında dururlar. Bunlar belirli yüce Başmeleklerin altında görev alırlar. Sefı- rot'un Melekler Topluluğu [Sefırot sırasına göre] Chaioth ha kodesh, Auphanim, Arelim, Chashmalim, Seraphim, Melakim, Elohim, Beni Elohim, Cherubim ve onuncusu mükemmelleşmiş erkek ve kadın insan ruhları olan Ishim'dir.
Dördüncü Asiyah Alemi, en düşük varlıklar, Şer İfritler, kabuklar Klifot veya Qliphoth ve sözde maddi nesneler ile doludur. Bu alem insanların, fiziksel beşeri bedenlerde hap- solmuş Egolar veya Ruhların alemidir. Bu alemin de, her biri yüksek güç ve biçimlerden kademe kademe daha uzak, kademe kademe daha karanlık ve saflıktan uzak on derecesi vardır. İlk başta erken evrenin THU, Tohu, Şekilsizliği; sonra BHU, Bohu, Boşluğu, üçüncü olarak ChShK, Karanlığı gelir ve bunlardan bizim dünyamız gelişir ve şimdiki haliyle var olur. Sonradan sakinlerinin bütün insan günahlarını temsil ettiği yedi cehennem gelir. Başkanları Samael -veya ölüm meleği Satan- ve Lilith, Fahişeliğin Kadını Asheth Zenunim. Bu ifrit çiftine ayrıca "Canavar" [Beast] denilir (Zohar ii. 255). Samael'in ayrıca telaffuz edilemez bir ismi de vardır o da IHVH'in tersidir, çünkü "Demon est Deus inversus"tur [Latince: Şeytan Tanrının tersidir].
Evren sadece küçük evren, Mikrokozmos, "Arketip Adam"ın sureti, Dünyevi Adem denilen insanın yaratılışı ile tamamlandı. Maddi bedeninin Asiyah Aleminde demirlenmiş olmasına rağmen onda bütün Sefırot ve Alemlerinkine benzeşen ilke, biçim ve melekeler vardır.
Tanrı, Melekler ve Dünya konusundan şimdi de Kabalanın İnsan, beşeri Ruh veya Ego konusunda öğrettiklerine daha yakından bakalım.
Daha önce Tecelli doktrininin Yüce Ruh'un tezahürünün farklı aşamalarını varsaydığını ve bu aşamaların ayrı planlarda var olan şeyler olarak anlaşılabileceğini açıklamıştık. On Sefırot enerjilerini Üç Ruhsal ve bir Objektif dediğimiz, yani Maddi plan olmak üzere dört planda yoğunlaştırır. Bu On Sefırot ve planların her biri bir öz ibraz ederler ve bu özlerin sürekli farklılaşan oranlarda toplamı insanı oluşturur. Burada bilim adamlarının "Arketip Adam" veya "Arketip İnsan" diyebilecekleri, kabalistlerin ise ADM QDMUN, Adam Kadmon, ve Greklerin Protogonos dedikleri şey oluşur. Bu türün varlık evreleri planlarda kademe kademe aşağı inen bir gerileme sürecinde bireye her türlü yaşam deneyimi sağlar, sonra da yukarı tekamül tırmanışına geçerek beşeri mükemmellik sağlanır ve nihayet arınmış olarak tavafını tamamlayan ruh İlahi Olan'la Mutlak Birliğine döner.
İnsanın mevcut halini ele almadan önce, Kabalanın insanın asli haline dair görüşlerini ele almalıyız.
İnsan Yaratılışın son Kelamıydı, o bütün biçimlerin özetiydi ve nitelikleriyle meleklerden üstündü. İlk insanın eti, fiziksel bedeni yoktu. Adam ve Havva sadece seyyal (eterik) bir lcılıfla giyinmişlerdi ve iştaha veya ihtirasa tabi değildiler. Onlar huzur ve sükunet içinde Işıkta, GN OiDN, Aidin, Aden Bahçesinde bulunuyorlardı (Zohar ii. 229b). Dünyaya inişlerinden önce, erkek ve kadın androjen, tek bir vücuttaydılar, bedene büründüklerinde cinsiyetlere ayrıldılar. İlk insan çifti ilk emre karşı itaatsiz davrandı, günah işlediler ve tümüyle maddeye düşmeyle lanetlendiler. Tanrı onlara "deriden kıyafetler" yaptı. Onlara fiziksel bedenler verdi ve bunlardan yiyecek ihtiyaçları ve bir dizi yeni fiziksel bedenleri üretecek ihtiraslar doğdu.
Ancak insan yine de Tanrının yeryüzünde suretidir. Şekli IHVH, Yehovah ile bağlantılıdır, çünkü resimde Yod kafa, Heh kollar, Vav gövdedir ve son Heh'de bacaklardır (Zohar ii. 42a). İlk çift aşağı cazibelerin mecazi kişiliği olan ve dünyevi yaşamı deneyimleme, güç ve biçimin sürekli değişimlerine katılma arzusunu veren Samael tarafından baştan çıkarıldı. Onlar saf psişik varlıklarını tehlikeye sokacak şeyi yaptı-
lar, maddi biçimlerin içine tam olarak battılar. Malkut'un kabalığını üzerine aldılar ve böylece üzerinde madde lekesi bulunmayan Sefırot Ağacından, Yüksek Güçlerden ayrıldılar. Bütün maddeler sürekli biçim değiştirirler, dolayısıyla bedenleri de değişmelidir. Bütün enkarne olan Egolarda olduğu gibi bedenleri öldü. Ölümde kişilik dinlenmeye çekilir, sonrada ya yeni bir yaşam deneyimine, ya ceza küresine, ya da mutluluk diyarına gider.
Topraksı (Dünyevi) biçimlerinde kendilerine benzer bedenler doğurdular ve tanrı o bedenlerde ikamet edecek, dünya hayatını, onun günahlarını ve çilelerini yaşayacak, belki başarısız olabilecekleri bir sınavdan geçip insanın kaybettiği mülkünü tekrar kazanıp nihayet Sefırot'un içinden yükselerek İlahi Varlıkla tekrar bir olacak başka ruhlar gönderdi.
Unutmayın ki ilk başta Sefırot Tacı vardı, sonra bir eril güç olan Hokrnah, daha sonra dişil bir güç olan Binalı geldi. Onların birleşimi ile melekler, insanlar ve dünyadan oluşan yaratılmış evren zuhur etti. Ancak "yukarısı aşağıdaki gibidir", dolayısıyla Tekvin'de bir Adamın, sonradan bir Kadının zuhur olduğunu ve onlardan bütün diğerlerinin zuhur ettiğini görürüz.
Tekvin kadar mecazi olan "Tekvin'deki Yaratılışın Tefti- ri"nde şöyle denmektedir: "Cennette GUP, Guph adında bir hazine vardır ve İlahi Olan başlangıçta yaratılan ve sonradan dünyada doğacak bütün Ruhları buraya koymuştur. İlahi Olan bu hazineden alır ve rahimdeki çocuklara ruh eker."
Sembolik dile dair daha derin bir yoruma göre Kutsal Olan bir çocuğun bedeninin şekillendiğini görür ve onu mekan edinecek uygun bir Ego gönderir. "Kutsal Olan, mübarek o bedensiz ruhların üzerinde duran Meleğe yönlenir ve "şöyle bir ruh gönderin" der ve dünya varolduğundan beri bu böyle gider. Ruh, Kutsal Olan'ın önüne çıkar ve onun huzurunda tapınır. Ebedi Olan ona " Bu bedene gir" der. Anında ruh izin isteyerek şöyle der: "Ey Dünyanın Efendisi. Uzun süredir bulunduğum alemden memnunum. Eğer lütfederseniz bu tiksindirici bedene girmemeyi arz ederim, çünkü bir Ruhum." Mübarek olsun, Kutsal Olan şöyle yanıt verir: "İçine göndereceğim dünyaya ihtiyacın vardır. Seni Kendimden biçimlendirmemin nedeni ondan geçmen içindir." Böylece ruh; maddenin onu hapsedeceği, çile çekeceği ama baş edip yeniden yükselmesi gerektiği dünyaya bedenlenmeye ve ona batmaya zorlanır. Zohar şunu ilave etmektedir: "insan dünya yaşamında öğreneceği ve yapacağı her şeyi bedenlenmeden önce bilirdi."
Buna paralel bir doktrini Budistlerin reenkarnasyon kavramında da görürüz. Burada Karma, Tanrı -evrensel yasa- olarak bireysel Egoyu hiç durmaksızın yeni bir dünyevi yaşama iter.
Christian Ginsburg "Ruh Göçü"nün Josephus zamanındaki Ferisiler'in inancı olduğunu ve Yahudiler'in bu dogmaya 9. asra dek inandığını yazmıştır. Caraite Yahudileri bu inancı 7. asırdan beri kabul etmişlerdir. Aziz. Jerome, bunun sadece seçilmiş birkaç kişiye öğretilen Erken Kilisenin bir doktrini olduğunu yazmıştır ve [İlk Kilise Babalarından ] Origin'e göre reenkarnasyon olmadan, Esav ve Yakup'un doğumlarından önceki mücadelesi (Tekvin 25, v. 22) ve anasının rahmindeki Yeremya'dan bahsedilmesi (Yeremya. i. 5) açıklanamaz.
Böylece Kabala, Egoların Ruh Pınarından geldiklerini, deneyim ve mükemmelliğe ulaşılıncaya dek tekrar ve tekrar
Kabala'ya Giriş ve Sefer Yezirah bedenlendiklerini ve nihai olarak İlahi Kaynağa gen döndüklerini öğretir. Zohar i. 145, 168; ii. 97.
Şimdi, geçici bir süre için Tekvin 3, v. 21'de söz edilen bu "Deriden Kıyafet"te, maddi beden denilen şeyde bir süre ikamet eden şey nedir? Bu Yehovah'ın sembolik Dört parçasından ve Üç Alemden gelen çeşitli elementlerden müteşekkil İlahi Kıvılcımdır. Bunlar dördüncü bir Etkiler Alemi, Maddi Evrende yerleşmiştir. Bu Özlerin sayıları ve adlarının farklı Kabalacı okullarda farklı olduğu doğru olmakla birlikte temel fikir değişmeden kalır; tıpkı İnsanın yapısıyla ilgili ilkelerin çeşitli Hindu kitaplarda farklılık göstermesine rağmen, köken fikrin hepsinde aynı olması gibi.
Beşeri ilkeler dördüncünün içinde - beden - Üç ilke olarak ifade edilebilir. Astralı ve fiziksel bedeni eklersek Beşli, İlahi ilkelere bölersek Yedili olarak ve Sefırot'a karşılaştırırsak Onlu olarak ele alınabilir. Bunları tam olarak açıklamak çok uzun bir makale ve birçok müphem İbrani kelimenin kullanılmasını gerektirir ki bu konuya aşina olmayanlar için büyük bir zorluk yaratır. İki sistem örnek olarak yeterli olacaktır.
Yod, Yehovah'ın Ye'si, İlahinin en ulu ve yüksek tarafıdır ve Hint felsefesinde Atma'ya benzetilebilir. He, Yehovah'in Ho'su, Neshamah'tır ve Hint felsefesinde Buddhi, öz ruhtur. Vav, Yehovah'ın v'si Ruah'tır ve Hint felsefesinde Manas, Akıldır. Son He, Yehovah'in ah'ı, Nephesh'tir ve Hint felsefesinde Kama, nefs, iştah ve ihtiraslardır. Bütün bunlar maddi nesnelere etki yapan bir cihaz olan fizik bedeninin kalıbı astral kabukta yerleşiktir.
İnsan ruhu ayrıca "On Sefırot"la ilişkili birbirinden ayrı çeşitli bilinç tezahürlerine tahsis edilerek algılanabilir. Değişik kabalistik eserler hepsi de birbirleri ile tutarlı olan farklı
sınıflandırmalar yaparlar, en yaygın olanı üçlü bir ayrımdır: Malkut'a referansta bulunan tutkular, yani Nefeş [ nefs]; Tifaret Güneş'i etrafında toplanmış altı Sefırot grubuyla ilgili Zeka, Akıl, Zihin, Ruah ve Kraliçe, Kral ve Taç, Yüksek Üçlüsü ile ilintili ruhsal arayışlar, yani Neşamah.
Bu Beşeri ilkeler Dört Alemde, İlahi, Ahlaki, Entelektüel ve Duygusal Alemlerde işlerler. Bir insanda bu ilkelerden herhangi biri baskın olabilir ve aslına bakılırsa insanda sürekli değişen oranlarda bulunurlar. En yüksek ilke alttakileri gölgede bırakır ve merkezi olanlar da şans verilmemesi veya günahkar eylemlerden dolayı bedenin maddeselliğine yaklaşıp aşağı ve daha aşağı düşebilir. Neşamah ruhsal. mükemmeliyetçiliğe çekerken, Nefeş fiziksel zevke doğru çeker.
Diğer bir sembolizmde Kabalistler insanın iki yoldaşı veya rehberi olduğunu aktarır. Biri sağında yer alır ve iyi işleri teşvik eden Yetzer ha Tob'dur, o daha yüksek Sefırot'tandır. Diğeri ise solunda yer alıp Samael ve Canavarın ajanı olarak şer cazibeleri, zevk, arzu ve ihtirasları teşvik eden Yetzer ha Ra'dır. Zohar 95 b'ye göre insan çok talihsiz bir konumdadır, zira orada yazar ki Kötülük Meleği ona doğumdan itibaren bağlanır, oysa İyilikMeleği sadece 13 yaşında bağlanır.
Ölüme gelince, daha önce belirttiğimiz gibi, mükemmel bir hayat yaşamadığı müddetçe insan Egosu veya Ruhu değişik bir biçimde yeniden doğmaya mahkumdur. Ancak bütün dinlerin kabul ettiği gibi ölümde büyük değişiklikler olur. Kabalaya göre, görünür fiziksel beden Guf çürür ve ruhun hayvani tarafı nefs, Nefeş kademeli olarak solar. Ruh, Ruah, insani yön Asiyah Aleminden ayrılır ve öz ruh, Neşamah yeniden doğmanın ötesinde mükemmelleşmiş bir biçimde ruhsal diyarlara erişir ve Cennetin Hazinesi Garı Oidin'e tekrar döner. "Sefer jareh chattaim" eserine göre insan öldüğü saatte yargılanır ve İlahi Varlığın vekili Şekinah üç Melekle birlikte ona yanaşır. Bu meleklerin başı Sessizlik Meleği Dumah'tır. Eğer ruh cezalıysa Sessizlik Meleği onu bir sonraki doğuşundan evvel Cehenneme, Gai-Hinnom'e belirli bir ceza süresi için götürür. Eğer Ruh onay alırsa Oidin veya Cennete geçer. Evrenimizin bu tezahürat döneminde bütün ruhlar çile ile ıslah edilip mükemmelleşmiş ve cennette kutsanmış olarak döndükleri Tanrı ile yeniden birlik içinde olacaklardır.
İnsanın yapısı, kökeni ve mukadderatı konusunda Kaba- listik teori, modern Hıristiyan görüşten çok farklıdır, ancak Hint görüşünden farkı, ilkeden daha ziyade sunuş biçimindedir, bu ikisi uygun bir şekilde yan yana etüt edilebilir ve her biri diğerini aydınlatır. Aslında Batı mistik öğretileri, Mısır Hermesçiliğine akraba Ortaçağ Kabalizmi ile Hint E- zoterik Teozofısi arasında kesin bir çizgi yoktur. İnsanlara ruhsal fikirler sunma amacıyla kullandıkları dil, tanımlama ve tasvirlerde ayrılırlar. Ancak herhangi bir ekolün diğerini yargılaması için bir gerekçe yoktur. Entelektüel kültür dünyası ikisini yan yana barındıracak kadar geniştir. Her ikisinin de insan algılamasına açık felsefi sistemler oluşu, her ikisinin de de safve açık hakikatleri barındırabileceğinin kanıtıdır. Biz halen her şeyi ancak koyu bir filtreden görebiliyoruz ve Tanrı ile yüz yüze gelmeyi ve hakikati olduğu gibi tanımayı ummadan önce daha çok yol kat etmemiz gerekir.
Öğrencilerin yaptığı gibi kademe kademe ilerlemekle yetinmemiz gerekir. Her derecede asli gerçekler değişik bir şekilde yeniden ifade edilmektedir. Onlar öğrencinin zihinsel haline uygun dil ve sembolizm ile ifşa edilir ve açımlanırlar. Dolayısıyla bir öğretmen, mürşit ve önceden yolu izlemiş ve kişisel deneyim ve iç çağrışımlarıyla her öğrencinin eriştiği seviyeyi bilecek bir rehberin ihtiyacı ortadadır. Mistisizmde yüksek ergiye her hangi bir asil, kolayveya kestirme yol yoktur. Azimli çaba ve temiz bir yaşam can alıcı bir öneme sahiptir. İnsan aklı sadece zihin gözünün algılayabileceği şeyleri idrak edebilir. Süreç zorla kurulamaz. Mistik bilgi gasp edilemez. Eğer bir öğrenci kendi derecesinden daha yüksek bir derecenin bilgisini elde ederse, bu ona sadece hezeyan, abes, hayal kırıklığı ve karanlık getirir.
Birçok kez öğrenciler saçma bulacakları veya safi batıl inanç olarak reddedecekleri öğreti, iddia ve açıklamalarla karşılaşır. Oysa yaşamlarının daha geç bir evresinde aynı öğretileri büyük bir güvenle benimserler. Bu açıdan Okül- tizm Framasonluğa benzer. Ya gizli bilgiyi almaya kabul ediliriz ya da edilmeyiz. Kabul edilmediğimiz takdirde onun sırrı bize sunulsa bile inanmayız. Okültizm sırları Frama- sonluk gibidir. Aslında bir bakıma Framasonluğun kaybettiği sırlarıdır. Onlar doğası itibarıyla istismara kapalıdır, çünkü sadece kişisel evrimle, tekamülle elde edilebilirler, hariçten birine açıkça anlatılabilse de, anlaşılmazlar. Çünkü bir insan böyle bir sırra erişebilse bile onu en yakın dostuna açamaz. Bunun basit bir sebebi vardır: arkadaşı bu bilgiye kendi başına erişemiyorsa, kelimeler gizli bilgiyi aktarmaya kifayet etmez.
Kabalistik teori külliyatının Framasonluk sırlarına benzer özelliği vardır. Hiç bir zaman yazılmamış veya basılmamış çok öğreti vardır. Bu eserler çoğu kez ilk bakışta abes gibi gözüken tasvirler ve saçma gelebilecek öğretiler içermektedirler. Ancak bunlar kısaca özetlediğim yüksek ruhsal öğretileri taşırlar. Bu eserleri sadece okumak yeterli değildir. Ruhsal şeyleri görebilmek için ruhsal gözün açık olması gerekir ve eski büyük Kabalistler cahil, ham ve tutarsız insanların önüne bilgelik incilerini sermediler, temiz olmayanları Bilgelik Mabedine sokup onu kirletmediler. Ciddi öğrenci Hakiki Okültizmin yüksek yaşam tarzına ulaşmak için azimli bir şekilde çaba göstermek zorundadır. Bundan sonra belki uzak bir gelecekte, karşı koyduğu ayartmalar ve özverili bir hayat sicili, Yüce Kralın Sarayına girmek için ona yol işareti ve parola olabilir.
H
Açımlanmış Kabala - Giriş
Yazan Samuel Liddel MacGregor Mathers
Çeviren Kemal Menemencioğlu
%.balist olmayan birinin ilk soracağı sorular muhtemelen şunlar olacaktır: Kabala nedir? Kim yazmıştır? Hangi konuları içerir? Genel öğretileri nedir? Günümüzde onun tercümesi neden gereklidir?
İlk önce son soruyu cevaplandıracağım. Günümüzde büyük bir okült dalga toplumun her köşesine yayılmaktadır. Düşünen insanlar "Sema ve yeryüzünde felsefelerinde hayal ettiklerinden çok daha fazla şeyler olduğunu" ve nihayet tarih boyunca belki de en çok yanlış anlaşılan kitap, "Kitabi Mukaddes"in elinizde sır kapılarını açacak bir anahtar olmadığı sürece belirsiz ve manasız gelen birçok ifade içerdiğini fark etmeye başlıyorlar. BU ANAHTAR KABALA'DA VERİLMİŞTİR. Dolayısıyla bu eser bütün Kitabi Mukaddes ve teoloji öğrencilerini ilgilendirmelidir. Her Hıristiyan kendisine şu soruyu sorsun: "Eski Ahit'in kutsal kitap edinen milletin onun içine yerleştirdiği yapıyı bilmezsem, Eski Ahit'i, dolayısıyla daYeni Ahit'i anlamayı nasıl umabilirim?" Eğer Kitabi Mukaddes'in gerçek yüce felsefesi bilinseydi,
köktencilik ve fanatikliğe daha az rastlanırdı. Kendilerini halkın öğretmenleri ilan edip öne çıkan önyargılı heveslilerin kolay etki altında kalıp heyecanlanan insanlara verilen zararın büyüklüğü hesaplanabilir mi? Dini aşırılık ve depresyonun sebep olduğu kaç intiharların sayısını biliyor muyuz? Yeni A- hit'teki Resullerin İşleri ve Vahiy kitaplarının gerçek anlamı diye önümüze saçma sapkın yemler atıyorlar! Günümüzün yobazlarına ve fanatiklerine korkmadan sesleniyorum, Ebedi ve İhtişamlı Olanı tahtından indirip yerine dengesiz güç iblisini yerleştirdiniz, Düzen ve Sevgi Tanrısının yerine düzensizlik ve kıskançlık ilahım koydunuz. Çarmıha Gerilenin öğretilerini çarpıttınız. Dolayısıyla günümüzde Kabala'nın İngilizce çevirisi artık bir zorunluluk durumuna gelmiştir. Zira Zohar günümüze dek bu ülkenin diline çevrilmedi, hatta bildiğim kadarıyla ne de başka bir modern Avrupa diline.
Kabala ezoterik Yahudi öğretisi olarak tanımlanabilir. İbranicede ona QBLH (KBLH), Qabalah denilir. Bu da QBL, Qibel kökünden gelir ve anlamı "kabul etmek, alak"tır. Bu tabir ezoterik öğretiyi sözlü aktarım yolu ile iletmek geleneğine referansta bulunur ve "tradisyon, gelenek, yerleşik kabuller"e yakın anlam bağı vardır.
Bu çalışmamızda çok sayıda İbrani veya Keldani sözcüklerin kullanılması gerektiğinden ve Sami dili uzmanlarının sayısı az olduğundan, bu sözcükleri Latin harfleriyle göstermeyi daha uygun bularak tam karşılıklarını dikkatle aktardım. Dolayısıyla ilk bakışta en yaygın İbrani ve Keldani (her iki dile ortak olan) alfabesinin karşılığı Latin harfleri ayrıca adları, güçleri ve sayısal değerlerini gösteren bir tablo hazırladım. İbranice ve Keldanicede sayılar için harfler dışında karakterler kullanılmaz, dolayısıyla aynı Grekçe'de olduğu gibi her harfin kendine has sayısal bir değeri vardır ve bundan dolayı her kelimenin bir sayı ve her sayının bir kelime oluşu temel bir önem arz etmektedir. "Vahiy" kitabında "canavarın rakamı" ifadesi buna değinir. Gematria bilimi (söz gelimi "harfi Kabalanın" ilk bölümü) bu eşleştirme üzerine dayanmaktadır. Bu konuya tekrar döneceğim. Latin harfi "Q"u İbrani Qof veya Kufu karşılık olarak kullandım. Max Müller'in "Doğunun Kutsal Kitapları" serisinde de benzeri uygulanmıştır ancak "Q"dan sonra "u" harfi eklenmiştir. Okur unutmamalıdır ki, İbranice hemen hemen tamamen sessiz harflerle yazılmaktadır. Sesli harfler çoğu zaman harflerin altında yerleştirilen küçük noktalar ve işaretlerle belirtilmektedir. İbrani harflerin diğer bir güçlüğü, belli harflerin birbirlerine çok benzemesinden kaynaklanmaktadır, örneğin V, Z ve son N.
Kabalanın yazarı ve menşei konusunda yapabileceğim en iyi şey Dr. Christian Ginsburg'un "Kabala Makalesi"nden ("Essay on the Kaballah") bir alıntı almak olacaktır. Önceden belirttiğim gibi Kabala çok farklı şekillerde yazılmıştır, örneğin Cabala, Kabalalı, Kabbala vs. ben Qabalah yazılış şeklini İbrani yazılışına daha uygun olduğu için tercih ettim.
Kabala, sadece Yahudiler gibi iş bilir bir halkın zihinsel gelişmesine yüzyıllardır olağanüstü bir etkisi olduğu için değil, ama 16. ve 17. yüzyıllarda bazı büyük Hıristiyan filozof ve teologların aklını cezbetmiş bir dini felsefe sistemi veya daha doğrusu bir teozofi öğretisi olduğu için, hem filozofun, hem teologun dikkatine layıktır. Bu öğretinin hayranları arasında ünlü skolastik metafizikçi ve kimyager Raymund Lully (ölümü 1315); ünlü araştırman ve Avrupa'da doğu literatürünün büyük destekçisi John Reuchlin (1455-1522); ünlü filozofve [Yunan, Latin] klasikler araştırıcısı John Picus de Mirandola (1463-1494); ünlü filozof ve hekim Comelius Henry Agrippa (1486-1535); olağandışı bir kimyager ve hekim John Baptist von Helmont (1577-1644) ve ayrıca kendi yurttaşlarımızdan ünlü hekim ve fılozofRobert Fludd (1574-1637) ve Dr. Henry More (1614-1687) bulunmaktadır. Bütün bu insanlar, her şeyi birbirine bağlayan "İlahi Varlığın" en derin hakikatlerini ortaya çıkaracak bilimsel bir sistemi didik didik aradıktan sonra zihinsel açlıklarını bu teozofı ile tatmin etmişlerdir. Bu yüzden edebiyat ve felsefe öğrencileri için Kabala'nın cazibesinin sebebi açıkça görülür. Ancak bu cazibe sadece edebiyatçı ve filozofla sınırlı değildir, şair de yüksek hünerini icra etmek için onda bol malzeme bulabilir. Cennete Tanrıdan geldiği ve semanın en ilahi melekler topluluğu tarafından himaye edildiği ve sadece en aziz insanlara iletildiği zikredilen bir teosofı'den de daha başka ne beklenebilir ki. İzleyicileri tarafından anlatılan doğuşu, gelişimi ve olgunluğa erişimiyle ilgili öyküye kulak verelim.
"Kabala ilk başta bizzat Tanrı tarafından, cennette bir teozofı okulu oluşturan seçkin bir melek grubuna öğretilmişti. Adem ve Havva'nın Cennetten düşüşünün ardından, melekler ilk insanların tekrar asli asalet ve mutluluklarına kavuşmaları için bu öğretiyi dünyanın itaatsız çocuklarına ihsan etmişlerdir. Bu öğreti Adem'den Nuh'a ve sonra Tanrının dostu İbrahim'e aktarılmıştı. İbrahim, Mısır'da sırların bir kısmının ifşa edilmesine izin vermişti. Böylece Mısırlılar bilginin bir kısmına sahip olup, diğer Doğu ülkelerinin felsefi sistemlerine aktarabilmişti. Mısır bilgeliğinin tamamına vakıf olan Musa doğduğu ülkede Kabalaya inisiye olmuştu. Çölde inzivaya çekildiği kırk yıllık sürede bütün vaktini bu konuya vakfetmekle kalmamış, bir melekten aldığı dersler sayesinde becerilerini iyice geliştirmişti. Kanun koyucu
Musa haclar, savaşlar ve halkın bitmeyen ıstırapları müdde- tince İsrailoğullarının yönetiminde ortaya çıkan zorlukları bu ilim sayesinde çözümleyebilmişti. Bu gizli öğretinin ilkelerini şifreli bir şekilde Tevrat'ın ilk dört kitabına yerleştirdi, ancak beşinci Tesniye kitabına eklemedi. Musa ayrıca yetmiş kıdemlilerini bu doktrinin sırlarına inisiye etti ve onlar da bilgiyi kişiden kişiye aktardılar. Geleneğin eksiksiz silsilesinde Davut ve Süleyman Kabalaya en derin şekilde inisiye olanlardandı. Ancak kimse onu ikinci mabedin yıkılışı sırasında yaşayan Schimeon Ben Jochai'ye dek yazıya dökmeye cesaret edemedi. Ölümünden sonra oğlu Rabbi Eleazar, sekreteri Rabbi Abba ve müritleri Rabbi Simon Ben Jochai'nin yazmalarını derlediler ve bunlardan Kabalizm'in bilgi hazi- nesi ünlü eser "İhtişam Kitabı" ZHR, Zohar'ı hazırladılar."
Kabala genelde dört başlık altında sınıflandırılır:
Pratik Kabala
Harfi Kabala
Yazılmamış Kabala
Dogmatik Kabala
Pratik Kabala talismatik (tılsımcı) ve ritüel majiyi içerir ve bu çalışmanın kapsamına alınmamıştır.
Harfi Kabala'dan bir kaç yerde söz edilir, dolayısıyla başlıca ilkeleri konusunda biraz bilgi gereklidir. Üç parçaya bölünmüştür: GMTRIA. Gematria; NVTRIQVN, Notari- kon ve TMVRH, Temura.
Gematria [ ebced] Yunancadaki grammateia'dan türemiştir. Daha önce de belirttiğim gibi• kelimelerin izafi sayısal değerlerine dayanmaktadır ve bu kuram ayrıca deyim ve sözlere de uygulanır Böylece Şin, Ş harfi 300'e eştir ve aynı zamanda RVH ALHIM, Ruah Elohim, Elohim'in ruhu deyimindeki harflerin sayısal değerlerinin toplamına eşittir, dolayısıyla Elohim'in ruhunun bir simgesidir. Çünkü R=200, V=6, H=8, A=l, L=30, H=S, 1=10, M=40; ve toplamları 300'dür. Benzeri bir şekilde AHD, Ahad, Birlik [Arapça Ehadiyet], bir ve AHBH, Ahebah, aşk, sevgi, her biri 13'tür; çünkü A=1, H=8, D=4, toplam 13; ve A=1, H=S, B=2, H=S, toplam 13... Yine de, MTTRVN, Metat- ron veya Methatron meleğin adı ile Tanrı adı ŞDI, Şaddai her biri 314 toplamına eşittir. Dolayısıyla biri diğerini temsil etmektedir. Metraton meleğinin İsrailoğullarını Mısır'dan çıkışlarında kır ve çöllerden geçmelerinde rehberlik ettiği söylenir, Tanrı onun için "Adım onun içindedir" dediği kaydedilir. (Tekvin xlix. 10) IBA ŞILH, Yeba Şiloh, "Şiloh gelecektir" sözlerin gematriası 358'e eşittir, bu da MŞIH, Mesih harflerinin toplamına eşittir. Ayrıca (Tekvin xviii. 2) VHNH ŞLŞH, Ve Hennna Şalişa, "Ve böylece, üç adam" sayısal olarak "ALV MIKAL GBRIAL V RPAL", Elo Mikhael Gabriel Ve Raphael, "Bunlar Mikail, Cebrail ve İsrafıl'dir" sözlerine eşittir, zira her iki söz de 701'e eşittir. Zannederim ki bu örnekler Gematria'yı açıklamaya yeter, özellikle aşağıdaki çalışmada daha birçoklarına değineceğiz.
Notarikon Latince kısaltma anlamına gelen notarius'tan türemiştir. Notarikon'un iki şekli vardır. Birincisinde bir kelimenin her bir harfi başka bir kelimenin baş harfi olarak kabul edilir ve böylece bir kelimenin harflerinden bir cümle elde edilir. Dolayısıyla, Tekvin'de ilkkelime BRAŞIT, Beraşit, bir kelimenin baş harfi olarak ele alınarak "BRAŞIT RAH ALHIM ŞIQBLV IŞRAL TVRH", "Beraşit Rahi Elohim Şeyequebelo Israel Torah" elde edilir, bununda anlamı şudur: "Başlangıçta Elohim gördü ki İsrail kanunu kabul edecekti." Bu bağlamda 1665 yılında önceden Hıristiyanlığa şiddetle karşı olan ama sonradan kabul edip Prosper Rugers adını alan bir Yahudi Kabalist Solomon Meir Ben Moses tarafından aynı BRAŞIT kelimesinden elde edilen ve din değiştirmesine neden olan 6 farklı ve ilginç cümle verebilirim. İlki: "BN RVH AB ŞLVŞTM IÇD TMIM", "Ben, Ruah, Ah, Şaloşetem Yeçad Temim" ve anlamı: "Oğul, [Kutsal] Ruh, Baba, Üçlülükleri, Mükemmel Birlik." İkincisi "BKVRI RAŞVNI AŞR ŞMV IŞVO TOBVDV", "Bekori Raşuni Aşer Şamo Yeşuah Tavbodo" ve anlamı: "İlk doğanıma, Birincime tapacaksınız, adı İsa'dır." Dördüncüsü ise "BBVA RBN AŞR ŞMV IŞVO ThOBVDV", "Beboa Rabban Asher Şamo Yesuah Thaubado" ve anlamı: "Üstad gelince, ki adı İsa'dır, tapacaksınız." Beşincisi ise "BTVLH RAVIH ABÇR ŞTLD IŞVO TAŞRVH", "Bethulah Raviah Abaçar Şetaled Yeşuah Traşroah" ve anlamı "Bir bakire seçeceğim, doğurmaya layık olacak İsa'yı, onu kutsanmış sayacaksınız." Altıncısı ise "BOVGT RZPIM ASTTR SGVPI ısvo TAKLV", "Beaugot Ratzephim Assattar Şegopi Yeşuah Takelo" ve anlamı: "Bedenimi pastalarda saklayacağım, kömürde (pişilmiş), İsa'yı yiyeceksiniz, Bedenim." Bu cümlelerin Hıristiyan doktrinleri açısından önemleri hiç de küçümsenemez.
İkinci Notarikon şekli ise birincisinin tam tersidir. Bir cümlenin ilk veya son harfleri veya her ikisi veya orta harfleri alınır ve bir kelime veya kelimeler üretilir. Dolayısıyla Kabala'ya "HKMH NSTRH", "Chokhmah Nesthorah" denilir, anlamı da "gizli bilgelik/hikmet" ve bu iki kelimenin baş harflerini, H ve N alırsak "zarafet" anlamına gelen HN, Hen kelimesini elde ederiz. Benzer bir şekilde, (Tesniye xx . 12) "Bizim için kim cennete çıkar" anlamına gelen "MI IOLH LNV HŞMIMH", "Mi Iaulah Leno Ha-Şamayi- mah"ın baş harfleri "sünnet" anlamına gelen "MILH", "Milah" ve IVHH, [Not: Yahweh, Musa'nın On Emirlerince sebepsiz zikredilmesi yasak olan Tanrının kutsal adı, Tetrag- rammaton ile eş değerdedir ve Tanrının sünneti cennete girmenin yolu olduğunu ima etmektedir.
Temura devşirim demektir. Bazı kurallara göre, bir harf alfabetik sırada onu takip eden veya önce gelen başka bir harfin yerine geçer, böylece bir kelimeden tamamen farklı bir' kelime elde edilir. Böylece alfabe tam ortasından ikiye katlanır ve bir yarısı diğer yarısının üzerine oturtulur ve sonradan ikinci satırda ilk harfi veya ilk iki harfi değiştirilerek 22 çevirme ortaya çıkar. Bunlara ZIRVP", "Ziruf', bileşme tablosu denilir. Örneğin: ALBT, Albat. tablo şöyledir:
Her bir yöntem onu meydana getiren iki çift harften adını almaktadır. Harf çiftleri tamamın temelini oluşturmaktadır, çünkü bir çiftin herhangi biri diğerinin yerini alabilir. Böy- lece Albath ile RVCh, Ruah'den DTzO, Detzau oluşur (Tabloda R'nin üstünde D, V'nin altında Tz, ve CH'nin altında O) Diğer 22 yöntemin adları: ABGTh, AGDTh,
ADBG, AHBD, AVBH, AZBV, AChBZ, ATBCh, AIBT, AKBI, ALBK, AMBL, ANBM, ASBN, AOBS, APBO, ATzBP, AQBTz, ARBQ, AŞBR, ve AThBŞ'dir. Bunlara da ABGD ve ALBM yöntemleri eklenmelidir. Bundan bir dizi sonra başka 22 bileşim içeren "Rasyonel Tziruph" tablosu gelir. Bunun dışında Sağ, Aksi yönlü ve Düzensiz olarak bilinen üç "Değiştirme Tablosu" vardır. Bunlardan herhangi birini yapmak için 484 hücreli bir dikdörtgen tablo hazırlanmalı [22 x 22) ve içine harfler yazılmalıdır. "Sağ Tablosu" için alfabeyi sağdan sola yazınız. Alttaki ikinci sırada B ile başlayınız ve A ile bitiriniz. Üçüncü sırada G ile başlayınız ve B ile bitiriniz vs... "Aksi Tablo" için alfabeyi sağdan sola yazınız ancak ters olarak, yani TH ile başlıyorsunuz ve A ile bitiriyorsunuz. İkinci sırada Ş ile başlayınız ve TH ile bitiriniz vs... "Düzensiz Tablo"nun açıklanması fazla uzun sürer. Bütün bunların dışında ThŞRQ, Thaşrak denilen bir yöntem vardır, bu da basitçe bir kelimeyi ters yazmaktır. Son olarak "Dokuz Hücrenin Kabalası" veya AIQ BKR, Aiq Bekar olarak bilinen çok önemli bir yöntem vardır. Görüntüsü şöyledir:
A^BhrTittaı
Her harfin sayısını üzerine koyarak, her bir hücrede bulunan harflerin ilintileri daha açık gözükür. Bazen içerdikleri harfleri göstermek için tablonun kısımları alınarak şifre olarak da kullanılır ve ilk harf için bir nokta, ikinci harf için iki nokta vs. konulur. Böylece AIQ içeren sağ köşenin içinde üç nokta varsa Q harfi anlamına gelir. Bir kare içinde tek, iki ve üç nokta olmasına göre H, N ve K (son) içerir. Diğer harfler için de aynıdır. Ancak açıklamak kadar yeterli yer bulunmayan "Dokuz Hücrenin Kabalası"nın daha çok yöntemi vardır. Ancak bir örnek verebilirim, Temura'nın AThBSh, Athbash yöntemiyle (Yeremya xxv. 26'de) ShShK, Şeşakh kelimesi BBL, Babil'i simgeler.
Bütün bu kurallar dışında, İbrani harflerin şeklinde belirli anlamlar gizlenmiştir; bir harfin kelimenin sonunda olduğu halde, olması gerektiğinden farklı gösterilmesi; bir harfin bir kelimenin ortasında olup harfin kelime sonunda verilen şekilde gösterilmesi; ve harflerin yazımda normal ebatlarından büyük veya küçük gösterilmesi; harfin baş aşağı gösterilmesi veya belirli kelimelerin imlalarında bazı yerlerde fazla harf gösterilmesi; nokta veya işaretlerin konumlarında değişiklik gösterilmesi, bazı ifadelerin eksik veya aşırı gösterilmesinde belirli anlamlar gizlenmiştir.
Örneğin İbrani harfi A'nın şekli (bakınız şekil 1), bir Yod, 1, ve bir Daleth, D harfi arasında bir Vav, V harfi simgelediği söylenir, böylece harf IVD, Yod'u simgeler. Aynı şekilde He, H harfi, bir Daleth, D, ve sol köşesinde bir Yod temsil eder vs.
İşaya ix. 6, 7'de çoğaltmak anlamına gelen LMRBH, Lemarbah M harfinin esas şekli yerine, son şekli kelimenin ortasında gösterilmiştir. Dolayısıyla, kelimenin Gematria ile elde edilen sayısal değeri 30+40+200+2 +5 =277 olacağına, değişerek 30+600+200+2+5=837 olur ve "cömert sağlayıcı" anlamına gelen ThTh ZL, Tat Zal değerine eşit olur. Böylece M harfini esas şekli yerine son şeklinde göstererek kelime tamamen farklı bir Kabalistik anlam alır.
Tesniye. 4, &c., "Şema Yısrael" olarak bilinen bir dua vardır. O şöyle başlar: "ŞMO IŞRAL IHVH ALHINV IHVJ7: AChD", "Shemaa Yısrael Tetragrammaton Elohino Tetrag- rammaton Achad" ve anlamı "Dinle ey Israil, Tetragramma- ton [Yahweh] Tanrınız Tetragrammaton [Yahweh] Birliktir." Bu cümlede ŞMO'de son O ve AChD'de son D yazmada diğer harflerden çok daha büyük ebatta yazılmakta. Burada Kabalistik sembolizm şöyle açıklanır: O harfinin değerinin 70 olması kanunun 70 farklı şekilde açıklanabileceğini simgeler ve D = 4 = Kutsal Adın dört coğrafi istikametidir. ShMO kelimesinin sayısal değeri 410'dur, bu da ilk mabedin yıkılışına dek süresini verir, vs. vs... Bu duada incelemeye değer daha nice nokta vardır, ancak zaman buna izin vermiyor.
Aşağıdaki çalışmada başka eksik veya kural dışı imla özellikleri, nokta ve işaret değişiklikleri vs. geçecektir.
Kitab-ı Mukaddes'te ilk kelime BRAŞIT, Beraşit konusunda ayrıca şu dikkate alınmalıdır ki, ilk üç harf BRA, kutsal üçlünün baş harfleridir: BN, Ben, oğul, RVH, Ruah, Ruh ve AB, Ab, baba. Ayrıca, Kitab-ı Mukaddes'te ilk harf A değil B'dir ve aynı şekilde "kutsama" anlamına gelen BRKH, Berakhah'ın ilk harfi B'dir; oysa A ile başlayan ARR, Arar, "lanetleme" anlamına gelmektedir. Ayrıca, Beraşit'in sayısal değeri Tevrat'ta verilen yaratılış tarihinden İsa'nın doğumuna dek tarihi veriyor, B=2,000, R=200, A=1000 [Büyük harf], Ş=300, 1=10, ve Th=400; toplam = 3910 yıl; yaklaşık zaman. Picus de Mirandola, BRAŞITh, Beraşit üzerinde böyle sonuçlar almış: - Eğer üçüncü harfi birincinin önüne koyarsan AB, Ab = baba çıkar. Eğer birinci harfi bir kez daha çoğaltırsan ve ikinci harfi eklersen BBR, Bebar = oğuldan, çıkar. Eğer ilk harf dışında bütün harfler okunursa RAŞIT, Raşit = başlangıç çıkar. Eğer dördüncü harf Ş, ilk harf B ve son harf Th bir araya getirilirse ŞBH, Şebeh = son veya dinlenme çıkar. Eğer ilk üç harf alınırsa BRA, Bera = yaratılan çıkar. Eğer ilk harf çıkarılıp takip eden üç harf ele alınırsa RAŞ, Raş = baş çıkar. Eğer ilk iki ve son iki harfi kaldırırsak AŞ, Aş = ateş çıkar. Eğer ilk iki harf son iki harfle birleştirilir- se BRIH, Berih = akit çıkar. Son harf ilk harfe eklenirse TVB, Thob = iyi çıkar.
Bütün bu mistik kelimeler bir araya getirildiğinde Picus tek bir kelime olan BRAŞITh'ten şöyle bir cümle çıkarır: [Latince] "Pater in fılio (aut per fılium) principium et finem (sive quietum) creavit caput, ignem, et fundamentum magni hominis foedere bono": Kutsal akitle, oğuldan, Baba, başlangıç ve son olan Başı yarattı, yüce adamın (Adam Kadmon) ateş-yaşamı." Bu da [Zohar'ın] "Gizlenmiş Sır Kitabı" öğretilerinin kısa bir özetidir. Harfi kabala üzerinde bu açıklamalar uygunluk sınırlarını biraz aşmıştır, ancak bu denli kapsamlı yazmak gerekliydi, çünkü aşağıdaki metafizik kavramlar bu uygulamalara dayanmaktadır.
''Yazılmamış Kabala" hiç bir zaman yazıya dökülmeyen ve sözlü aktarılan belirli öğreti anlamına gelir. Bu konuda söyleyeceğim şey bu kadardır, hatta bu aktarımı alıp almadığımı dahi açıklamam. Tabii ki, Rabbi Schimeon Ben Jochai zamanına dek Kabalanın hiç bir kısmı yazılmamıştı.
Dogmatik Kabala onun doktrinlerini içerir. Değişik tarihlerde yazılmış çok sayıda eser bu sınıfa girer, ancak onlar da
ayrıca dört altı sınıfa tabidir:
Sefer Yezirah ve bağlı gelişmeler.
Zohar, gelişmeleri ve yorumları.
Sefer Sefırot ve gelişmeleri.
Asch Metzareph ve sembolizmi.
SPR IZIRH, Sefer Yezirah veya "Oluşum Kitabı", peygamber İbrahim'e atfedilir. "Otuz iki yol"u oluşturtan on rakam ve alfabenin yirmi iki harfine dayanan bir kozmolojiyi açıklamaktadır. Rabbi Abraham Ben Dior bu yollar üzerine daha sonra mistik bir tefsir yazmıştır. Yol kelimesi Kabalanın her yerinde herhangi bir sembole iliştirilebilen hiyeroglif, bir fikir veya daha doğrusu fikirler küresi anlamına gelir.
ZHR, Zohar, veya "İhtişam Kitabı", nispeten önemsiz birkaç yazı dışında, ilk üçü tercüme edilerek bu kitabımızda bulunan aşağıdaki eserleri içermektedir:
SPRA DZNIOVHA, Sefra Dzeniouha, veya "Örtülü Gizem Kitabı". Zohar'ın kökü ve temelidir.
The ADRA RBA KDIŞA, Idra Rabba Kadişa veya "Büyük Kutsal Meclis", "Örtülü Gizem Kitabı"nın bir gelişmesidir.
ADRA ZVfA KDIŞA, Idra Zuta Kadişa, veya "Küçük Kutsal Meclis", "Idra Rabba"ya bir ilave özelliğini taşır. Bu üç kitap yaratıcı İlahi Varlığın ve Onunla birlikte Yaratılışın kademeli gelişmesini anlatmaktadır. Bu eserlerin metinleri Knorr von Rosenroth ("Qabalah Denudata"nın yazarı) tarafından düzeltilmiş basılı eserler olan Mantuan, Cremonen- sian ve Lublinensian Kodekslerinden aktarılmıştır, bunlardan en eskisi Mantuan ve Cremonensian'dir. Ayrıca tefsir olarak geçen metinler tırnak içine alınarak ayrı tutulmuştur.
BIH ALNIM, Beth Elohim, veya "Elohim'in Evi" adlı ruhani eser Rabbi Abraham Cohen Irira tarafından Rabbi
Yitzchaq Luria'nın doktrinlerinden derlenmiştir. Konusu melekler, ifritler/demonlar, elemental varlıklar ve ruhlar üzerinedir.
"Ruhların Devirleri" adlı eser söyleşi şeklinde özgün bir konudur ve Rabbi Luria'nın fikrilerini içermektedir.
SPR SPIRVT, Sefer Sefırot, veya "Tecelliler Kitabı", İlahi Varlığın kademeli olarak negatif varoluştan pozitif varoluşa evrimini anlatmaktadır.
AŞ MZRP, Aş Mezaref, veya "Arındırıcı Ateş", Hermetik ve simyevidir; az kişi tarafından bilinir ve daha da az kişi tarafından anlaşılır.
Kabala'nın esas doktrinleri aşağıdaki konuları açıklamaya yöneliktir:
İlahi Varlık, Tanrı, mahiyeti ve özellikleri.
Kozmoloji.
Meleklerin ve insanların yaratılışı.
İnsan ve meleklerin mukadderatı.
Ruhun mahiyeti.
Melek, ifrit ve elemental varlıkların mahiyeti.
Vahiy edilen kanunların önemi.
Sayıların ilahi sembolizmi.
İbrani harflerindeki özgün sırları.
Zıtların dengesini.
"Örtülü Gizem Kitabı", şu sözlerle başlar: "Örtülü Gizem Kitabı dengenin muvazenesi kitabıdır." Burada "dengenin muvazenesi" ile ne kastedilir? Denge zıtların denkleşmesinden ortaya çıkan ahenktir. Aykırı güçlerin karşılıklı çatıştığı ve dolayısıyla hareketin donduğu durgun merkezdir. Merkez noktadır. Kadim sembolizmin "daire içindeki nokta" dediğidir. Dengelenmiş gücün yaşayan sentezidir. Dolayısıyla biçim, ışık ve gölgenin dengesi olarak tanımlanabilir. Bu unsurlardan herhangi birini kaldırırsan biçim görünmez olur. Denge terimi, her Sefırot üçlüsü içinde iki zıt vasfın dengesi ve bu denge üçlü içinde bir üçüncü Sefıra'nın [Sefira - Sefi- rot'un tekil şekli] oluşmasına neden olur. Sefirot'u açıklarken bu konuya tekrar dönüş yapacağım. Denge ve dengeleme doktrini temel bir Kabalistik kavramdır.
"Örtülü Gizem Kitabı", devam ederek "Dengeleme, nega- tifvaroluşun olduğu yerde bulunur" der. Peki! Negatif varoluş nedir? Pozitifvaroluş nedir? Bu ikisi arasındaki fark diğer bir temel kavramdır. Negatif varoluşu açık bir şekilde tanımlamak imkansızdır, zira açık bir şekilde tanımlandığı zaman artık negatifvaroluş değildir. O zaman statik bir hale getirilen negatif varoluş olur. Dolayısıyla, Kabalistler akılcı bir şekilde asli negatif olarak varolan anlamına gelen AIN, Ayn'ı; sınırsız genişleme anlamına gelen AIN SVP, Ayn Sofu ve hatta sınırsız Işık, AIN SVP AVR, Ayn SofOr'ı beşeri kavrayıştan dışlamışlardır. Bu konularda sadece muğlak bir kavram oluşabilir. Ancak derin düşünceye dalarsak, anlarız ki henüz tezahür etmemiş şeklinde Tanrı dediğimiz bilinmeyen ve adsız Olanın ilksel şekilleri böyle olmalıdır. O Mutlaktır. Ancak Mutlak'ı kim tanımlayabilir. Daha tanımlamaya başlarken kavrayışınızdan kayıp kaçar, çünkü tanımlandığı anda artık Mutlak değildir. Aklımızın kavrayamıyor olmasından hareketle, Negatif, Sınırsız, Mutlak terimleri mantık dışıdır diyebilir miyiz? Hayır! Onları tanımladığımız vakit, zihnimiz onları içerir, kapsar, bu durumda zihnimizden üstün olamazlar, çünkü bir nesnenin tanımlamayabilmesi için ona bazı sınırlar konması şarttır. O zaman Sınırsızı nasıl sınırlandırırız?
Kabala'da ilk ilke ve özdeyiş, Tevrat'ta "Ben Benim" olarak tercüme edilen Tanrı adı AHIH AŞR AHIH, Eheieh Aşer Eheieh'in daha iyi bir tercümesi "Varoluş varoluştur" veya "Ben Varolanım" olurdu.
Asrımızın büyük filozofu ve Kabalisti Eliphaz Levi Zahed [1875'de öldü], "Maji Tarihi"nde ("Histoire de la Magie" (kısım i. bölüm. 7) şöyle yazmıştır: "Kabalistler putperestliğe yakın her şeye karşı dehşet duyarlar, oysa Tanrıya insan sureti atfederler, ancak bu tamamen hiyeroglifi (sembolik) bir şekildir. Onlar Tanrıyı akıllı, canlı ve şefkatli Sonsuz Varlık olarak düşünürler. Onlar için O, ne başka varlıkların külliyatıdır, ne de varoluşun soyutlanması, ne de felsefi açıdan tanımlanabilir bir varlıktır. O, her şeyin içinde, her şeyden soyut ve her şeyden yücedir. Onun adının dahi sözü edilmez, oysa o ad sadece İlahlığın beşeri idealini temsil eder. Tanrının gerçekten ne olduğu insan tarafından bilinemez. Tanrı inancın mutlağıdır; varoluş mantığın mutlağıdır; varoluş kendi başına vardır, varolduğundan dolayı vardır. Varoluşun varolma nedeni varoluşun kendisidir. 'Herhangi belirli bir şey neden vardır?' yani 'Neden şöyle ve böyle bir şey vardır?' diye sorabiliriz, ancak 'Varoluş neden vardır?' diye sormamız biraz saçma olur. Çünkü bu, varoluşun var olmasından önce var olduğunu varsaymak anlamına gelir." Yine, aynı yazar şöyle yazmaktadır ("Histoire de la Magie" (kısım iii. bölüm. 7): '"Dogmanın bilimsel kanıtı önüme konduğunda inanırım' demek şöyle demekle aynıdır: 'Başka inanacağım bir şey kalmadığı ve dogmanın bilimsel bir kurama .dönüşüp yok edildiği zaman inanırım'. Diğer bir deyişle 'Sonsuzu sadece açıklandığı, belirlendiği, ölçüldüğü ve tanımlandığı, yani fani olduğu zaman ve Sonsuz olarak artık varolmadığında kabul ederim. Denizin büyüklüğüne sadece şişelere doldurulduğu zaman inanırım'. Ancak bir şey sizin için açıkça kanıtlanmışsa ve anlaşılır kılınmışsa artık inanmazsınız, onu bilirsiniz."
[Hint Kutsal Kitabı] Bhagavad Gita'da (bölüm 4) şöyle yazar: "Ben Hem Ölümsüzlük, hem de Ölümüm; ve Ben, ey Arguna! hem varolan, hem de varolmayanım (veya "negatif olarak varolan")." Ayrıca, (bölüm 9) "Ey Bharata'nın torunu! sayılarda önceden görülmemiş harikaları gör. Ey Gudaesa! Bugünü, içinde hareket eden ve hareketsiz her şey dahil, bütün evreni, hepsini bir olarak, Bedenimin içinde gör... Arguna dedi: "Ey tanrıların Sonsuz Hükümdarı! Ey evrene nüfuz eden! Yok Edilemez Olan, Varolanın ve Varolmayanın ötesinde Olan. İlk ve asli, kadim olan Tanrısın; Evrenin en yüksek desteğisin. Evreni kaplayansın, Ey sonuz şekillerin Efendisi... Gücün sonsuzdur, ihtişamın ölçülmez, her şeye nüfuz edersin, dolayısıyla her şeysin!"
Dolayısıyla negatif varlık fikri bir fikir olarak varoİabilir, ancak tanımlanmaya tabi değildir, çünkü tanımlama doğasına tamamen aykırıdır. Yine bazı okurlar itiraz edebilir ve '"nega- tifvaroluş' [negative existence] terimi mutlaka yanlış bir ifadedir, açıkladığınız şey için negatifvarlık [negative subsisten- ce] daha doğrudur" diyebilir. Yanıtım: "Hayır, öyle değil!", çünkü negatif varlık negatif varlıktan başka bir şeye dönüşe- mez; değişemez, gelişemez, çünkü negatifvarlık esasen bir hiç şey'dir [ya da, Yok Şey]. Dolayısıyla, negatif varlık olamaz. Hiç olmamıştır, olmamaktadır ve olmayacaktır. Arıcak negatif varoluş içinde gizli olarak pozitifyaşam barındırır, zira nega- tifiğin sonsuz derinliklerinde kendinin dışına çıkma gücü, düşünce kıvılcımını dışa yansıtma ve meyvesini yeniden içe dahil etme gücü vardır. Böylece genişleme yüceliğin merkez-
* Çn: İngilizcede sub-sistence ve ex-istence için açıklama. siz girdabında içe çekilen yoğunluk örtülü ve gizlidir. Bundan dolayı "Sub-sto" yerine "Ex-sto" kullandım*.
Ancak negatifvaroluş ve pozitif varoluş gibi iki çok farklı kavram arasında belirli bir rabıta veya bağlantı gerekli olduğundan, pozitifvaroluşa yakın olmasına rağmen, yine de açıkça tanımlanamayan potansiyel varoluş denilen bir biçime varırız. Bu olası biçiminde varoluştur. Örneğin, bir tohumun içinde yeşerecek ağaç gizlidir; Bu potansiyel varoluş durumundadır; o yine vardır; ancak tanımlamaya açık değildir. Potansiyel ağacın vereceği tohumları da düşünürsek bu tanımlamaya daha da uzak olacaktır. Ancak bunlar potansiyel varoluşa benzer olmalarına rağmen, henüz o kademeye erişmemiştir; yani negatifolarak vardır.
Ama, diğer yandan, pozitif varoluş her zaman tanımlamaya açıktır; dinamiktir, belirli güçleri vardır ve dolayısıyla nega- tifvaroluşun ve daha da çok negatifvarlığın antitezini oluşturur. O artık tohumda gizli ağaç değil, ağacın kendisidir. Ancak pozitifvaroluşun bir başı ve birde sonu vardır ve dayanak olarak başka bir biçime ihtiyacı vardır, çünkü arkasında bu diğer negatif varoluş olmadan istikrarsız ve tatminsizdir.
Böylece, okurların akıllarına soluk bir biçimde de olsa Sınırsız Olanı'nın fikrini yansıtmaya çalıştım. Bu fikir hakkında ancak kadim bir kahinin kehanetini tekrarlayabilirim: "O'nun içinde sınırsız ihtişam vardır ve içinden ufak bir kıvılcım çıkıp Güneş, Ay ve yıldızların bütün ihtişamını yapılandırır. Ey ölümlü insan! Tanrı hakkında ne kadar az bildiğime tanık ol; Onun hakkında daha çok öğrenmeye çalışma, çünkü ne kadar bilge olsan da bu idrakini aşar. O'nun rahipleri olan bizlere gelince, O'nun küçük bir zerresinin parçacığıyız!"
Negatif varoluşun üç örtüsü vardır ve bunlar kendiliğinden daha oluşmaya çağrılmamış Sefirot'un gizli kavramlarını taşırlar. Onlar bu anlamda Sefırot'un (Sefıraların) bu gizli kavramlarının (son sefıra olan) Malkut'u olan (ilk sefıra) Ke- ter'de yoğunlaşırlar. Bunları açıklayacağım. Negatifvaroluşun ilk örtüsü AIN, Ayn = Negatiflik. Bu kelime ilk üç Sefırot veya rakamı dışa yansıtan üç harften oluşmuştur. İkinci örtü AIN SVP, Ain Sof = Sınırsızdır. Bu başlık altı harften oluşmuştur ve ilk altı Sefırot veya sayıların kavramını dışa yansıtır. Üçüncü örtü AIN SVP AVR, Ayn Sof Or = Sınırsız Işık. Bu yine dokuz harften oluşmuştur ve ilk dokuz Sefırot'u temsil eder, ancak tabiki sadece gizli kavramlar olarak. Ancak dokuz sayısına vardığımız zaman birliğe veya birinci sayıya ■־ dönmeden daha ileri gidemeyiz, çünkü bu on sayısı negatiften yeni oluşmuş birliğin tekerrürüdür. Bunun kanıtı Arap sayılarıdır, zira ondaki O, sıfırın dairesi Negatifi ve bir, Birliği simgeler. Dolayısıyla, sınırsız ışık denizi bir merkezden gelmez, merkezsizdir, ama yoğunlaşarak bir merkez oluşturur, bu da tezahür olan Sefırot'un 1 sayısı, Keter, Taç, İlk Sefıra; onun için gizli Sefırot'un Malkut'u veya on sayısı denilebilir (bkz. resim il). Böylece "Keter Malkut'ta ve Malkut Keter'dedir," veya çok saygın bir simya yazarı (Thomas Vaughan, veya daha çok tanındığı adıyla Eugenius Philathes) anlaşılan Proclus'tan alıntı alarak ifade ettiği "Fırat veya Doğu Suları"- "Euphrates: or The Waters ofthe East" eserinde) gibi: "Cennet dünyadadır ama dünyasal bir şekilde, dünya da cennettedir ama semavi bir şekilde." Ancak negatif varoluş, daha önce belirttiğim gibi açıklanması mümkün olmayan bir konu olduğundan, Kabalistler tarafından ayrı bir husus yerine birlik sayısının öncesi olarak görülmektedir. Dolayısıyla, onlar her ikisine de, bazen aynı sıfatları kullanırlar. Örneğin "Gizlenmiş Gizli Olan", "Kadimlerin Kadimi" ve "En Kutsal Kadim Olan" vs.
Şimdi, Sefira ve Sefirot terimlerinin gerçek anlamlarını açıklamam gerekiyor. Bunlardan ilki tekil ve ikincisi çoğuldur. Kelimenin en iyi tanımı "sayısal tecelli" olur. Ondalık sisteminin on sayısının, 1, 2, 3, 4, 5, 6, 7, 8, 9, 10 sayılarının en soyut biçimleri olan on Sefira vardır. Dolayısıyla, yüksek
matematikteki gibi sayıları soyut bir şekilde düşünürüz ve Kabala'da Tanrı konusunda sayıların soyut şekilleri, SPIRVT, Sefirot ile düşünülür. İşte, Pythagoras bu kadim şark kuramından sayısal sembolik fikirlerini elde etti.
Sefirot'un içlerinde gerek külli olarak, gerekse de cüzi olarak Tanrının kimliği ve vasıflarının gelişmesini buluruz. Bun-
lardan bazıları eril ve bazıları di§ildir. Sırfkendilerinin anlayabileceği bir sebepten dolayı Kitab-ı Mukaddesi tercüme edenler İlahi Varlığın hem eril, hem de di§il olduğu konusunu dikkatle tahrif edip gizlemi§lerdfr. Elohim konusunda di§il çoğul bir kelimeyi, eril tekil olarak çevirmi§lerdir. Ancak Tekvin Bab 1 26'da "ve Elohim dedi: Suretimizde insan yapalım..." ve yine, ancak anim çoğul olduğu i§aretini farkında olmadan deği§tirmeden bıraktılar (Bab 1 27), zira eğer Elohim kendisi hem eril ve dişil değilse, Adam nasıl oluyor da Elohim suretinde di§i ve erkek olarak yaratılıyor [Tevrat, Tekvin, Bab 1. 27: "Elohim insanı kendi suretinde yarattı; onu Elohim suretinde yarattı; onları erkek ve di§i yarattı"]? Elohim kelimesi di§il tekil ALH, Eloh'e çoğul eki iM ilave ederek çoğul bir kelimedir. Ancak iM eki genelde eril çoğul bir kelimeyi son- landırır ve burada di§il bir kelimenin sonuna eklenmiştir. Bu, Elohim kelimesine eril fikre birle§ik di§il güce sahip olduğu ve dolayısıyla doğurgan olduğu görüntüsünü verir. Şimdi, dinde Baba ve oğul gibi §eyleri çok duyarız, ancakbilinen dinlerde Ana konusu pek i§lenmemi§. Ancak Kabalada görürüz ki "Günlerin Kadimi" aynı anda hem Baba, hem de Anaya uyar ve Oğulu doğurur. Bu Ana Elohim'dir. Yine bize genelde Kutsal Ruhun eril olduğu söylenir. Ancak ruh anlamına gelen RVH Ruah kelimesi di§ildir. Bu da [Oluşum Kitabı] Sefer Yezirah'da §U cümleyle anla§ılır: "AHT RVH ALHIM ÇIIM", "Ahat (dişil, eril Ahad kullanılmamıştır) Ruah Elohim Çiim" anlamı: "Tektir O (Dişi), Ya§am Elohim'in Ruhu".
Şimdi görürüz ki, İlahi Varlık kendini böyle erkek ve di§i tanıtmadan önce, evrenin alemleri mevcudiyetlerini tesis ede- memi§tir veya Tekvin'de dendiği gibi: "Dünya §ekilsiz ve bo§- tu." Bu önceki dünyalar sembolik olarak "İsrail'de bir kral hükmetmeden önce hükmeden Edam kralları" olarak dü§Ü- nülür ve bundan dolayı Kabalada Edomite/Edom'lu Krallar olarak söz edilirler. Bunu çeşitli yerlerde ayrıntılı olarak açıklayacağız.
Şimdi ilk Sefıra veya Sayı, Pisagor'un Monad'ı üzerinde duracağız. Bu sayının içinde diğer dokuz sayı saklıdır. O, bölünmezdir, ayrıca çarparak çoğaltılması mümkün değildir, kendisiyle bölündüğünde 1 olarak kalır, kendisiyle çarpıldığında yine, değişmeden 1 olarak kalır. Dolayısıyla, her şeyin "değişmeyen Babası"nın uygun bir temsilcisidir. Bu birlik sayısının çift mahiyeti vardır ve böylece negatifve pozitifara- sında bağlantı kurar. Değişmez birliği içinde, neredeyse sayı dışıdır, ama artma kapasitesiyle sayısal bir dizinin ilk sayısı da denilebilir. Sıfır, O, aynı negatif varoluş gibi artma kapasitesine bile sahip değildir. O halde, eğer 1 bölünmez ve çarpılmaz- sa ondan başka bir 1 nasıl elde edilir, yani 2'ye nasıl varılacak? Kendini yansıtma yoluyla. Her ne kadar O tanımlanamazsa, 1 tanımlanabilir ve tanımlamamanın etkisi tanımlanan şeyin sureti veya imajını oluşturmaktır. Böylece 1 ve yansımasından oluşmuş bir duad yani çift elde ederiz. Ayrıca bir titreşimin başlangıcı kurulmuştur, çünkü 1 sayısı değişmezlik halinden tanımlıya doğru titreşmektedir ve ayrıca tanımlanmaktan değişmezliğe doğru da titreşmektedir. Böylece o bütün sayıların babasıdır ve bütün şeylerin Babası için uygun bir biçimdir.
İlk Sefıra'nın adı KTR, Keter, Taçtır.
Ona atfedilen İlahi İsim, Çıkış iii 4'de: AHIH, Eheieh, Benim. varoluşu temsil etmektedir.
Negatifvaroluşa dayandığı için bu kavramı içeren ve Ona atfedilen Sıfatlar arasında:
TMIRA DTMIRIN, Temira De-Temirin, Gizlenmiş Gizli Olan.
OThIQA DOThIQIN, Authiqa De-Authiqin, Kadimlerin Kadimi.
OThIQA QDIŞA, Authiqa Qadişa, En Kutsi Kadim Olan.
OThIQA, Authiqa, Kadim Olan.
OThIQ IVMIN, Authiq Iomin, Günlerin Kadimi.
Ayrıca şu sıfatlar da kullanılır:
NQDH RAŞVNH, Nekudah Raşunah, Başlangıçtaki İlk Nokta.
NQDH PŞVTh, Nekudah Peşutah, Düzgün Nokta.
RIŞA HVVRH, Rişa Havurah, Beyaz Baş.
RVM MOLH, Rom Meolah, İdrak Ötesi Yükseklik.
Bütün bunların dışında, her şeyin Yüce Babası olarak bu Sefıra'yla ilişkilendirilen diğer önemli bir Sıfat vardır. O da ARIK ANPIN, Attik Anpin, Büyük Yüz, veya Makroprosopus'tur. Onun için denilir ki, kısmen gizlenmiştir (negatifvaroluşuyla ilişkisi bağlamında) ve kısmen tezahür etmiştir (pozitif bir Sefıra olarak). Dolayısıyla, Büyük Yüz'ün sembolü, yüzünün sadece bir yönü gözüken bir profil şeklindedir veya Kabala'da denildiği gibi "Onda her şey sağ taraflıdır". Bu Sıfata tekrar döneceğim.
On Sefırot'un tamamı Semavi Adam, veya İlkel Varlık ADM OILAH, Adam Auilah'ı temsil eder.
Bu Sefıra altında Ezekiel [veya Hezekiel] görüsü veya Yuhanna'nın Vahiy'indeki kerubim - veya sfenksler -, melek topluluğu ChlVTh HQDŞ, Hioth Ha-Kadeş, kutsal canlı varlıklar bulunur. Bunlar burçlar kuşağında dört burç Boğa, Aslan, Akrep ve Kova - Boğa, Aslan, Kartal ve İnsan olarak temsil edilir. Akrep iyi bir sembol olarak; kartal, kötü olarak; akrep ve ikisinin karması da yılan olarak simgelenir.
Bu ilk Sefıra aşağıda belirtildiği gibi diğer dokuzunu içerdi ve ardı ardına onları ortaya çıkardı:
Sayı 2 veya Duad. İkinci Sefıra'nın adı HKMH, Hokmah,
Hikmet, Bilgeliktir ve açıkladığım gibi Keter'den yansıyan eril bir güçtür. Bu Sefıra aktiftir, Baba'yı simgeler ve sayısı 3 olan Ana onunla birleşiktir. İkinci Sefıra İlahi İsimler IH, Yah ve IHVH, [Yahweh] ile temsil edilir, melek topluluğu AVPIM, Aufanim, Tekerlekler, Çarklardır (Ezekiel. i.). Ona; AB, Ah, yani Baba da denilir.
Üçüncü Sefıra veya Triad, dişil pasif bir güçtür, adı BINH, Binah, İdrak, Anlayıştır ve Hokmah'a eşit değerdedir. Çünkü Hokmah, sayı 2, hiç bir yeri saramayan iki paralel çizgi gibidir, dolayısıyla sayı 3, bir üçgen oluşturmadığı müddetçe güçsüzdür. Böylece, bu Sefıra Yüksek Üçlüyü tamamlar ve ortaya çıkarır. Ona ayrıca AMA, Ama, Ana ve evreni düzen içinde tutmak üzere sonsuza dek AB, Baba ile birleşme halinde olan AIMA, Aima, yüce bereketli Anna denilir. Dolayısıyla, içinde Baba'yı bileceğimiz en açık biçimdir ve tüm saygımıza layıktır. O, Hokmah ile eş yüksek Ana'dır ve Kabala öğretilerine göre Tanrıya eŞit, suretinde erkek ve kadınların yaratıldığı Tanrının yüce dişil şekli, Elo- him'dir. Her ne kadar sözde Hıristiyanlar sürekli olarak kadını, erkekten aşağı olarak göstermeye çalışmışsa da, bu kesin olarak doğru değildir, kadın erkeğe eşittir. Aima, Yuhanna'nın Vahiy' inde (bölüm xii.) anlatılan kadındır. Bu üçüncü Sefıra'ya ayrıca büyük deniz denilir. Ona İlahi İsimler ALHIM, Elohim, ve IHVH ALHIM; [Yahweh Elohim], melekler topluluğu ARALİM, Aralim, Tahtlar atfedilmiştir. O aşağı Ana, Malkut, Gelin ve Kraliçeden farklı olarak yüksek Anadır.
İkinci ve üçüncü Sefirot'un birleşimi 4 sayısına karşılık gelen HSD, Hesed, Merhamet veya Sevgi'yi ortaya çıkartır. Ona ayrıca GDVLH, Gedulah, Büyüklük veya Azamet denilir. AL, El, Yüce Olan, İlahi İsmiyle ve HŞMLIM, Haşmalim, Parlayan Alevler (Eze. iv. 4), melek topluluğuyla temsil edilen eril bir güçtür.
Sayı 5. Bundan dişi pasif güç GBVRH, Geburah, kudret veya erk; veya DiN, Din, Adalet tecelli eder ve atfedilen İlahi İsim, ALHIM GBVR, Elohim Geburah ve ALH, Eloh, ve melek topluluğu SRPIM, Serafîm'dir (Işa. vi. 6). Bu Sefîra'ya ayrıca PChD, Pachad, Korku da denilir.
Sayı 6. Bunlardan birleştirici Sefıra, TPART, Tifaret, Güzellik veya Zerafet, tecelli eder, ve atfedilen İlahi İsmi •ALVH VDOT, Eloah Va-Daath, ve melek topluluğu, ŞNA- NIM, Şinanim, (Mezmurlar. lxviii. 18), veya MLKIM, Mela- kim, krallardır. Böylece Adalet ve Merhametin birleşimi ile güzellik veya şefkat elde ederiz ve Sefırot'un ikinci üçlüsü tamamlanmış olur. Bu Sefıra veya ''Yol" veya "Sayılar", Tecel- liler'den bazen bu sonradan geliştirilen terimlerle bahsedilir- ilk Sefıra Keter'in adlarından biri olan Makroprosopus veya Büyük Yüze antitez olarak, dördüncü, beşinci, yedinci, sekizinci ve dokuzuncu Sefırot ile birlikte ZOIR ANPIN, Zeir Anpin, KüçükYüz veya Mikroprosopus olarak söz edilir. Zeir Anpin'in oluşturduğu altı Sefırot için onun altı uzvu denilir. Ona ayrıca MLK, Melekh, Kral da denilir.
Sayı 7. Yedinci Sefıra'ya NZH, Nezah, Metanet ve Zafer, İlahi İsmi IHVH TzBAVTh, Yahweh Tzabaoth, Orduların Efendisi ve melek topluluğu AIHIM, Elohim, tanrılar ve ThRŞISIM, Tharşisim, Parlayanlardır (Dan. x. 6).
Sayı 8. Bundan sonra dişil ve pasif HVD, Had, İhtişam gelir, İlahi İsmi ALHJM TzBAVTh, Elohim Tzabaoth, Orduların Tanrısı ve melek grubu BNI ALHIM, Beni Elohim, Tanrıların oğullarıdır (Tek. vi. 4).
Sayı 9. Bu ikisi ISVD, Yesod, "Temeli" tecelli ettiler, İlahi İsmi AL ÇI, El Çai, Kudretli Canlı Olan, ve ŞDI, Şaddai; ve melek topluluğu AŞIM, Aişim, Alevlerdir (Mez.. cıv. 4), böylece Sefîrot'un üçüncü üçlüsü oluşmuş olur.
Sayı 10. Dokuzuncu Sefıra'dan onuncu ve son Sefıra gelir, böylece sayıların dekadı tamamlanmış olur. Onun adı MLKVT, Malkut, Krallık (ülke olarak) ve ayrıca Kraliçe, Mat- rona, aşağı Ana, Mikroprosopus'un Gelini ve ayrıca ŞKINH, Şekinah'tır, temsili İlahi İsmi ADNI, Adonai, melek topluluğu ise KRVBIM, kerubim'dir. Bu Sefırot'un her biri bir derece androjen, çift cinsiyetlidir, çünkü her Sefıra, Sefırot dizisinde bir önceki Sefıra'ya karşı dişil ve alıcı ve bir sonraki Sefıra'ya karşı eril ve verici olacaktır. Ancak Keter'den önce ve Malkut'tan sonra Sefıra yoktur. Bu bağlamda Hokmah eril bir Sefıra olduğu halde nasıl dişi bir isim olduğu anlaşılır. Sefı- rot'un bağlantı zinciri Mezla, gizli etkiden gelen Ruah yani ruhtur.
Şimdi MTKLA, Metheqela, dengenin kabalistik anlamı üzerine birkaç sözüm olacaktır. Üç üçlü veya Sefîrot triad/üç- genlerinin her birinde, zıt cinsiyetlerden oluşmuş bir duad/ikili ve sonuç olan birleştirici bir zeka vardır. Burada eril ve dişil güçler, terazinin iki tepsisi ve birleştirici Sefıra da onları bir arada tutan askı olarak görülür. Böylece, denge terimi Üçlem, Birlik içinde Üçlüyü ve askının orta noktasının temsil ettiği Birliği simgeler. Ancak, yine Sefırot'a üst, orta ve alt olmak üzere üçlü bir Üçlem vardır. Bu üçü şöyle sınıflandırılır: Yüksek üçlü Taç, Keter ile; orta üçlü Kral ile ve alt üçlü Kraliçe ile, bunlar da böylece ayrıca büyük bir üçlüyü oluştururlar. Bunların dünyevi karşıtları arş, güneş ve aydır. Burada simya simgelerine rastlıyoruz.
Dünyada [veya fizik planında] Sefırot'u temsil eden şeyler şunlardır:
RAŞH HGLGLIM, Raşih Ha-Galgalim, girdap hareketlerinin başlangıcı, arş/primum mobile.
MSLVH, Masloh, Burçlar küresi.
ŞBThAI, Şabbathai, Dinlenme, Satürn.
TzDQ, Tzedeq, Doğruluk, Jüpiter.
MADIM, Madim, Kudret, Mars.
ŞMŞ, Şemeş, Güneş ışığı, Güneş.
NVGH, Nogah, Parlayan ihtişam, Venüs.
KVBK, Kokab, Yıldız ışığı, Merkür.
LBNH, Levanah, Ay alevi, Ay.
HLM ISVDVH, Holom Yesodoh, Temellerin kırıcıları, Elementler.
Sefırot ayrıca üç sütuna ayrılır - ikinci, dördüncü ve yedinci tecellileri içeren sağdaki Merhamet Sütunu; üçüncü, beşinci ve sekizinci tecellileri içeren soldaki Adalet Sütunu; ve birinci, altıncı ve onuncu tecellileri içeren Narinlik Orta Sütunu.
Bütün ve birlik olarak on Sefırot, ADM QDMVN, Adam Kadmon, Protogonos'u [veya Semavi Adam, İnsani-ı Kebir, İnsani Kamil, vs.] temsil eder. İlk üçlüyü oluşturan Sefirot'a bakıldığında onların aklı temsil ettikleri bellidir, dolayısıyla buna akli alem, OVLM MVŞKL, Olahm Mevşekal denilir. İkinci üçlü ahlaki aleme ise OVLM MVRGŞ, Olahm Morgaş, tekabül eder. Üçüncü üçlü, güç ve istikrarı temsil eder, dolayısıyla ona OVLM HMVTBO, Olahm Ha-Mevetbau denilir. Bu -üç yöne yüzler, ANPIN, Anpin denilir. Böylece hayat ağacı, OTz ÇIIM, Etz Haim oluşur. Birinci üçlü yukarı, ikinci ve üçüncü alta, eril Sefırot sağda, dişil Sefırot solda ve bir
8.
HOD - İhtişam
VafJ״״״t"'׳'!I•
4
HESED •Merhamet
./ /
İkinci Üç/em ) Ahlaki Âlem ־J j
\\ (
PAÇAD - Korku
5
GEBURAH • Giiç
ELOAH •
DİN-Adille .
YAH
FabQ
••ı
HOKMAH - Bilgelik
....
İlk Üçtem 1
Zihinsel Alem 1
3'
BINAH - Kavrayış, Zeka
Yahveh
Yüksek Ana
Ulaşılmaz Yükseklik
Düzgün Nokta
Ilke/Nokta
Sağ Sütun Merhami!I
Orta Sütun
Ilımlılık
Makroprosopus
veya
Büyük Yüz
Beyaz Yüz 1 Kadim Olan
KETER TAÇ
EHEIEH Varlık
SEFİROT
AİN SOF -SONSUZ. OLAN
Sol Sütun
Sertlik
ELOHIM ZABOAH ״
'• Mıkroprosopus ’
wya
• -. Küç^Yüz _..
:-6■--־־ב
;jFARET - Güzellik
EL
• GEDULAH - Yiicclik
^!l2.!:!.
Kral
( Üçüncü Üç/em i , Maddi Alem )
9 ..
YESOD - Temel
1
, NETZAH • Zafer «r-v-0.il
Y AHVEH ZABOAH
ELJIAY ,
Kralire
10
,İfikrosposopus'un Gelini MALKUT - Krallık -Düşük Ana
. ADÖNÂY ""
Şekinalı leştirici dört Sefra ortada bulunmaktadır. Bu, her şeyin dayandığı Kabalistik "hayat ağacı"dır. İskandinavların [kozmik] ağaçları Yggdrasil ile oldukça fazla benzeşmesi vardır.
Daha önce bahsettiğim gibi, bütün Sefırotu kapsayan tek bir üçlü vardır ve o taç, kral ve kraliçeyi içerir. (Hıristiyan görüşe göre Oğul, Baba ve Kutsal Ruh Üçlüsüne atfolunabilir, bunların en yüksek kutsi kavramları ilk üç S,efırot olan Keter, Hokmah ve Binalı ile simgelenebilir.) Bu, dünyayı yaratan üçlüdür veya Kabalistik dilde evren taçlı kral ve kraliçenin birleşmesinden doğmuştur. Ancak Kabalaya göre semavi adamın (on Sefırot) tam şekli tecelli olmadan, bazı ilkel alemler yaratılmıştı; ancak bunlarda denge muvazenesi mükemmel olmadığı için varlıklarını sürdürememişlerdir ve dengesiz güç tarafından devrilerek yok olmuşlardır. Bu ilkel alemlere "kadim çağı krallar" ve "İsrail krallarından önce hükmeden Edam kralları" denilir. Bu bağlamda Edam dengesiz güçler alemidir ve İsrail dengeli Sefirot (Tekvin. xx i. 31). Mevcut yaratılıştan önce alemlerin yaratılıp yok edildiği önemli kavram, Zohar'da sürekli olarak vurgulanır.
Sefırot'a Tecelliler Alemi veya OVLM AZLVT, Olalım Azilut, Azilut Alemi, arketipler alemi, denilir ve bu alem üç diğer alemi doğurmuştur. Bunlardan her biri Sefirot tekerrürünü taşır, ancak alçalan bir parlaklık tayfı şartıyla.
İkinci alem Beriyah Alemi, OVLM HBRIAH, Olalım Ha- Beriyah, yaratılış alemi, buna ayrıca KVRSIA, Khorsia, taht denilir. Atzilut'un tecellisi olarak üzerine on Sefirot'u yansır ve dolayısıyla daha sınırlıdırlar, ama yine de en saf mahiyettedir ve içinde hiç bir maddi karışım yoktur.
Üçüncüsü Yezirah Alemi, OVLM HITzIRH, Olalım Ha- Yezirah, veya oluşma ve melekler alemi Beriyah'tan zuhur eder ve daha az ince yapıya sahiptir, ama yine de maddesizdir.
Zeki ve bedensiz varlıkların çoğu bu melekler aleminde mekan ederler. Işıklı kıyafetlerle sarılıdırlar ve insanlara gözüktükleri zaman bir şekil alırlar.
Dördüncü alem Asiyah Alemidir, OVLM HOŞIH, Olalım Ha-Asia, hareket alemi, ayrıca ona kabuklar alemi, OVLM HQLIPVTh, Olalım Ha-Qliphoth, da denilir. Bu da diğer üç alemin en kaba elementlerinden oluşmuş madde alemidir. o ayrıca Kabala "kabuklar" denilen şer ruhların da alemidir. İfritler on sınıfa ayrılırlar ve ona uygun mekanları vardır (Bir önceki sayfadaki tabloya bakınız).
İfritler, biçimlerin en kaba ve eksik olanlarıdır. Onların on dereceleri Sefırot'un dekad'ına yanıt verir, ancak ters orantılı olarak, çünkü karanlık ve gayri-safilik her derecenin inişiyle artmaktaydı. İlk ikisi görünürlük ve düzen eksikliğinden başka bir şey değildir. Üçüncüsü karanlık mekanıdır. Bundan sonra farklı beşeri şer ve kötü huyları temsil eden ifritlerin mekan edindiği ve dünyevi yaşamlarında o günahları işleyenlerin eziyet edildikleri yedi cehennem vardır. Onların prensi zehir ve ölüm meleği SMAL, Samael'dir. Karısı fahişe ŞTh ZNVNIM, Işeth Zenunim'dir ve birlikteyken canavar, CHIVA, Chioa'dir. Böylece, yüksekYaratıcı Bir'in aykırısı ve karikatürü olan sözde cehennem üçlüsü tamamlanmış olur. Samael şeytanla bir tutulur.
Tanrı adı IHVH, Yahweh, İbranice'de dört harfli bir kelimedir ve onun gerçek telaffuzu çok az kişi tarafından bilinir. Bu hususta birkaç farklı mistik telaffuzu bilmekteyim. Gerçek telaffuz çok büyük bir sırdır; sırların sırrıdır. "Onu doğru telaffuz edebilen yer ve semanın titremesine neden olur, zira o evrenin içinde koşan addır". Dolayısıyla inançlı bir Yahudi ona karşı geldiğinde onu telaffuz etmeye çalışmaz, ama onun yerine kısa bir süre bekler veya yerine ADNI, Adonai, Efendi
י I F I adını kullanır. Kelimenin anlamı "olmak"tır, dolayısıyla AHIH, Eheieh gibi bir varoluş simgesidir. Her biri "olmak" anlamını veren on iki devşirmeye tabi olabilir; anlamı değişmeden bu denli fazla devşirmeden geçen tek kelimedir. Onlara "Kudretli Olan'ın on iki bayrağı" denilir ve bazılarına göre Zodyak'ın on iki burcunu idare eder. On iki bayrak şunlardır: - IHVH, IHHV, IVHH; HVHI, HVIH, HHIV; VHIH, VHHI, VIHH; HIHV, HIVH, HHVI. Üç başka tetragram- maton adı vardır, bunlar AHIH, Eheieh, varoluş; ADNI, Adonai, Efendi ve AGLA, Agla'dır. Bunlardan sonuncusu AGLA, Agla gerçek anlamda bir kelime değildir, ama "Ebediyen Kudretlisiniz,' Ey Efendim" anlamına gelen "AThH GBVR LOVLM ADNI", "Ateh Gebor Le-Olalım Adonai"nın Notarikon yöntemiyle ilk harflerinden oluşmuştur. Agla'nın kısa bir açıklaması şöyledir: ilk A, ilk olan bir; son A, son olan bir; G, Üçlü'de Birlik; L, büyük çalışmanın tamamlanması.
%
1
ş
o w
■F* g F
M.
ך.
k
l'i
2§-
£§ -
״§£
-§'״°
•S“
״§*
״§£
ga*
§ g -
B S •2י
g S s
er
?§“
g p=
? E =
f E «
< 4 < '
g 5 <
> > >
> י
?§<
g_§“
£
r
IW>
Yed
-
י-»..
.. S
gs־־
g
p מ
E E
S
;; S =
s <
>
*s
< <
s %
<
g 1 <
i İ “
..
p
.. ..
= -
S
=
r B =
İlk fark ettiğimiz şey hem AHIH, hem de IHVH varoluş fikrini taşımaktadırlar; bu ilk benzeştirmedir. İkincisi, her ikisinde H harfinin her iki kelimede ikinci ve dördüncü gelmesidir. Üçüncüsü, Gematria ile AHIH, H'siz IHV'e eşittir (o da şimdi göreceğimiz gibi Malkut, onuncu Sefira'nın sembolüdür). Bunlar üst üste bir haça bölünmüş gibi yazıldı- ğında,aşağı doğru okunduğunda: AHIH, IHVH elde edilir.
Şimdi olayı kabalistik olarak inceldiğimiz zaman, bu benzeşmelerin sebeplerini görürüz. Çünkü AHIH, Eheieh,
PlAE ILLUSTRATHfNG THE AflALOGY SETWEEtl THE
SOUL.TitE' LtTTERS Of TETRAGRAMMATOft & THE FOUR
\VORLDS
Büyük Yüz, Kadim Olan, Makroprosopus, Keter, ilk Sefira, Kabalistik Sefirot'un en Yüksek Üçlüsünün Tacıdır (O da Taç, Kral ve Kraliçeyi, veya Makroprosopus, Mikroprosopus ve Gelin), ve Hıristiyan tefsirine göre Babayı içerir.
Ama IHVH, Tetragrammaton, şimdi göreceğimiz gibi, Keter hariç bütün Sefirotu içerir ve özellikle Küçük Yüz, Mikroprosopus, Kabalistik Sefirot'un en büyük Üçlüsünün Kralı, ve Hıristiyan Üçlüsü tefsirine göre beşeri enkarnasyo- nu ile Oğul'dur.
Böylece, aynı Oğul, Baba'yı açıkladığı gibi, IHVH de, Yeh- wah AHIH, Eheieh'i açıklar.
Ve ADNI'nın, Binah'a yükselmesi Hıristiyan tefsine göre Bakirenin yükselişi olan "Tetragrammaton'u anlaşılır kılan" Kraliçedir.
Tetragrammaton IHVH, Sefirot'a bağlamı şöyledir: Yod harfin üst noktası Keter'i; 1 harfin kendisi Mikroprosopus'un babası Hokmah'i; H harfi veya "yüksek H" yüksek ana Binah'ı; V harfinin de Mikroprosopus'un altı uzvu denilen takip eden 6 Sefirot'u temsil ettiği söylenir (ve 6, İbrani V harfinin sayısal değeridir); son olarak da H harfi, "aşağı H" onuncu Sefira, Mikroprosopus'un gelini Malkut anlamına gelir.
Dört alem, Azilut, Beriyah, Yezirah ve Asiyah'e eşleştirilen dört gizli ad vardır ve yine Tetragrammaton'un her bir alemde belirli bir şekilde yazılı olarak geçtiği söylenir. Azilut'un gizli adı OB, Aub'dır; Beriyah'ın gizli adı SG,Seg'dir; Yezirah'ınki MH, Mah'tır; ve Asiyah'ınki BN, Ben'dir (BN, ben, oğul demektir). Tablo V, bu dört alemin her birinde ismin yazılış şeklini göstermektedir. •r '
Bu isimler Sefirot ile birlikte, alfabenin çeşitli bileşimleri olarak bilinen "231 kapı" ile çalışır, ancak bu meyanda bu konuyu anlatmak fazla zaman alacaktır.
İlk Sefıra'yı anlatırken değindiğim dört kerubim konusunun, Tetragrammaton harfleri ile yakın bağlantısı vardır. Unutmamak gerekir ki, Ezekiel'in vizyonunda gördüğü bu varlıklar Semavi Adam, Sefırot imajı Adam Kadmon'un oturduğu, İlahi Varlığın tahtını destekliyorlardı ve taht ve yaşayan varlıklar arasında sema vardı. Burada dört alem vardır - Azilut, ilahi biçim; Beriyah, taht; Yezirah, sema; Asiyah, keru- bim. Dolayısıyla kerubim maddi düzeyde Tetragrammaton harflerinin güçlerini temsil etmektedir. Dördü de dört alemin her birinde dört harfin işlevini temsil eder. Böylece anlattığım gibi, kerubimler Zodyak'ta Boğa, Aslan, Kova ve Akrep ile simgelenen harflerin yaşayan şekilleridir.
"Dünyevi ve ölümlü insanın sırrı yüksek ve ölümsüz Olan'ın sırrına dayanır", ve böylece o yeryüzünde Tanrı'nın suretinde yaratılmıştır. Tetragrammaton insan şeklindedir. Kafa I'dir, kollar ve omuzlar H gibidir, beden V gibidir ve bacaklar son H gibidir. Dolayısıyla, insanın dış şekli Tetrag- rammaton'a uyduğu gibi, ruhu da on Sefırot'a tekabül eder ve bunlar nihai ifadelerini taç, kral ve kraliçe üçlüsünde buldukları gibi, ruhun da esas üçlü bölmeleri vardır. Bunlardan birincisi NŞMH, Neşamah , varlığın en yüksek derecesi olarak Taca (Keter) tekabül eder ve Sefırot'un en yüksek üçlüsünü, akli alemi temsil eder. İkincisi RVH, Ruah, iyiliğin ve şer- liğin mekanı olarak Tifaret'e, ahlaki aleme tekabül eder. Üçüncüsü NPŞ, Nefeş, nefs, hayvani yaşam ve arzular Yesod'a tekabül eder, maddi ve duyusal alem. Bütün ruhlar tecelli dünyasında önceden vardır ve asli hallerinde androjen, çift cinsiyetlidir, ancak dünyaya indiklerinde erkek ve dişi olarak ayrılırlar ve değişik bedenlere mekan edinirler. Eğer bu ölümlü yaşamda erkek taraf dişi tarafını bulursa, aralarında. kuvvetli bir bir bağ oluşur, dolayısıyla denilir ki evlilikte bölünmüş taraflar yeniden birleşir ve ruhun gizli biçimleri kerubim'e benzerdir.
Ancak ruhun bu üçlü bölümü, akli, ahlaki ve maddi olarak üç bölmede geçerlidir. Üçlünün her zaman dörtlüde tamamlandığını ve orada kendini gerçekleştirdiği konusundaki büyük Kabalistik kanunu unutmayalım. Böylece IVH gerçekleşmesini IHVH'de bulur, ve aşağıdaki üçlüler:
ve aşağıdaki dörtlüler tamamlanır:
Ve bu dörtten ruh şu formlara yanıt verir: - Chiah - Azi- lut; Neşamah - Beriyah; Ruah - Yezirah; ve Nefeş - Asiyah. Aşağıda ruh, Tetragrammaton harfleri ve dört alem arasındaki tekabülü gösteren yandaki tablo VIIl'e bakınız:
Chiah ruhta Makroprosopus'a benzeşen arketip biçimidir.
Dolayısıyla, Neşamah, Ruah ve Nefeş kendi başına, Chiah'sız Tetragrammaton'ı temsil etmektedirler. Chiah da "I, Yod'un üst noktasıyla" simgelenir. Aynı şekilde Makroprosopus'ta IHVH'teki "I, yod'un üst noktasıyla" simgelenir. Çünkü "Kadim Olan'ın yod'u gizli ve örtülüdür."
Ruhun mahiyetini betimleyen Kabalistik öğretileri özetleyen aşağıdaki açıklamalar Eliphaz Levi'nin "Clef des Myste- res" kitabından alınmıştır, ayrıca ilişikteki tabloya bakınız (tablo 7). Bunlar, Rabbi Moses Korduero ve Rabbi Yitzchaq Loria'nın fikirlerinin başlıklarını vermektedir:
"Ruh örtülü ışıktır. Bu ışık üçlüdür:
"Neşamah = saf ruh [öz];
"Ruah = ruh;
"Nefeş = plastik aracı [astral beden, nefs] .
"Ruhun örtüsü imajın kabuğudur.
"İmaj çifttir çünkü o eşit şekilde ruhun iyi ve kötü meleğini yansıtır.
"Nefeş, biçimlerin yıkılmasıyla kendisini yenileyerek ölümsüzleşir;
"Ruah, fikirlerin evrimiyle gelişir;
"Neşamah, hiç unutmadan ve yok olmadan gelişir.
"Ruhların üç mekanı var.dır:-
''Yaşam Uçurumu [cehennem];
"Üst Aden [cennet];
"Alt Aden.
"Zelem, imajı yaşam bilmecesini ortaya koyan sfenkstir.
"Ölümcül imaj (dışa mağlup olan) Nefeş'e özelliklerini verir, ancak Ruah mağlup olan imajı Neşamah'ın ilhamlarıyla değiştirebilir.
"Beden Nefeş'in örtüsüdür, Nefeş Ruah'un örtüsüdür, Ruah ise Neşamah'ın kefeninin örtüsüdür.
"Işık kendini örterek kişiliğini ortaya koyar ve kişilik sadece örtü mükemmel olduğu zaman istikrarlı ve kalıcıdır,
''Yeryüzünde bu mükemmellik dünyanın evrensel ruhuna izafidir (başka deyişle makrokozmos veya büyük evren; diğeri de mikrokozmos veya küçük evren ki o da insandır).
"Ruhun üç atmosferi vardır.
"Üçüncü atmosfer başka dünyalarının gezegensel çekimlerinin başladığı yerde biter.
"Dünyada mükemmelleşen ruhlar başka bir mekana geçerler.
"Gezegenlerden geçtikten sonra güneşe gelirler; oradan başka bir evrene yükselirler ve gezegensel evrimlerini dünyadan dünyaya ve güneşten güneşe tekrar başlarlar.
"Güneşlerde anımsarlar ve gezegenlerde unuturlar.
"Güneş yaşamları ebedi hayatın günleridir ve gezegensel yaşamları rüyalarıyla geceleridir.
"Melekler deneyim ve örtünme ile değil, ama etki ve yansıma ile kişiselleşmiş ışık tecellileridir.
"Melekler insan olmayı yeğler, çünkü mükemmel insan, insan-tanrı (tanrı-insandan farklı olarak - Mathers) bütün meleklerden üstündür.
"Gezegensel yaşamlar her biri yüz yıllık on rüyadan oluşmuştur ve her güneşsel yaşam bin yıllıktır; bundan dolayı denilir ki, bin yıl Tanrının gözünde bir gün gibidir.
"Her hafta - yani her on dört bin yıl - ruh banyo ve unutkanlık rüyasında dinlenir.
"Uyanınca kötülüğü unuturlar ve sadece iyiliği hatırlar."
Ruhun oluşmasını gösteren yukarıdaki tabloda, üst kısımda Neşamah, Ruah, ve Nefeş olarak bilenen üç unsuru temsil eden üç daire gözükmektedir, Neşamah'ın iyi temennilerinden ruhun iyi meleği Mikail zuhur eder, yani iyi fikirlerin yapay hiyeroglifi veya ezoterik Budist deyişlerinde bir insanın "İyi Karması" doğar. Neşamah'ın iyi temennilerinden etki almadan Nefeş'in Ruah'u, nefsin ruhu hükmetmesiyle kötü melek Samael zuhur eder, yani şer fikirlerin yapay hiyeroglifi veya ezoterik Budist deyişlerindeki insanın "Kötü Karması" doğar. Ve Zelem veya imaj çifttir, çünkü hem Mikael, hem de Samael'i yansıtır.
Aşağıda Dr. Jellinek's Sefiro'nun fikirlerinin Spinoza'nın etik kurallarına göre incelenmesi verilmiştir. ("Beitrage zur Geschichte der Kabbalah, Erstes Heft." Leipzig. 1852):-
TANIM. - Bütün şeylerin sebebi ve hakimi olan Varlık olarak Ain Sofu anlarım - başka bir deyişle sonsuz, sınırsız, mutlak, bir olan, vasıfsız, iradesiz, amaçsız, isteksiz, düşüncesiz, kelimesiz ve faaliyetsiz.
TANIM. - Sefirot ile Mutlak Ayn Sofdan tecelli eden güçleri, irade gibi mahiyetini değiştirmeden türlü türlü şeylerin olasılığı olan değişik nesnelere niyetlenen nicelikle sınırlı bütün nesneleri anlarım.
ÖNERME. - Dünyanın ilk sebebi ve hükümdarı hem her yerde baki, hem de faik olan Ayn Softur.
(a) KANIT. -Her sonucun bir sebebi vardır ve düzen ve tasarıma sahip olan her şeyin bir idarecisi vardır.
b) KANIT. - Görünen her şeyin sınırı vardır, sınırlı olan fanidir, fani olanın mutlak varlığı yoktur; dünyanın ilk sebebi görünmez, dolayısıyla sınırsız, sonsuz ve mutlaktır - Başka deyişle Ayn Sa(
(c) KANIT. - Dünyanın ilk sebebi sonsuz olduğuna göre, Onsuz hiç bir şey varolamaz; dolayısıyla O, her yerde bakidir.
Şerh -Ayn Sof görünmez ve faik olduğuna göre, O hem inancın, hem de inançsızlığın kökenidir.
ÖNERME. - Sefırot mutlakAyn Sofve dünya arasında aracıdır.
KANIT. - Gerçek dünya sınırlı ve kusurlu olduğuna göre, Ayn Softan doğrudan zuhur edemez, yine de Ayn Sof üzerinde nüfuzunu icra edebilmeli, yoksa mükemmelliği gider. Dolayısıyla, Ayn Sof ile yakın ilişkilerinde mükemmel ve ayrıştıkları noktalarda kusurlu olan Sefırot aracı olmaları şarttır.
Şerh. - Bütün varolan şeyler Sefırot aracılıyla varolduklarına göre, gerçek dünyanın yüksek, orta ve alt dereceleri vardır (Aşağı bakınız, Önerme VI.)
- ÖNERME. -On aracı Sefıra vardır.
KANIT. - Bütün bedenlerin üç boyutu vardır, her biri diğerini tekrarlar (3X 3); ve buna mekanı da ilave edersek on sayısını elde ederiz. Sefırot sınırlı olan her şeyin potansiyelini içerdiği için onların on olması şarttır.
Şerh. - On sayısı Ayn Sofun mutlak birliğini tekzip etmemektedir, çünkü bu bütün sayıların bazıdır, çokluk birlikten zuhur eder, tohum yeşermeyi içerir, aynı şekilde ateş, alev, kıvılcım ve rengin birbirinden farkları olduğu halde aynı kökene sahiptirler.
Şerh. — Saf düşünce Ayn Softan zuhur ettiği halde, idrak veya düşünce ve hatta tasarlayan bir nesne olarak akıl dahi sınırlı, ölçülü ve somutlaşan nesnedir; ve sınır, ölçü ve somutlaşma Sefırot'un özellikleridir.
ÖNERME. — Sefırot yaratılmamıştır, tecellidirler.
KANIT. - Mutlak Ayn Sof mükemmeldir, dolayısıyla ondan zuhur eden Sefırot'un da mükemmel olmaları gerekir; dolayısıyla yaratılmadılar.
KANIT. - Bütün yaratılan §eyler eksilme ile küçülürler, Sefırot faaliyetleri sürekli olduğu halde küçülmezler, dolayısıyla yaratılmı§ olamazlar.
Şerh.- İlk Sefıra gerçekle§meden önce Ayn Sof içinde bir güç olarak bulunmaktaydı, sonra akli alemin gücü olarak ikinci Sefıra tecelli etti, sonradan diğer Sefırot ahlaki ve maddi alemler için tecelli ettiler. Ancak bu Ayn Sofiçinde öncelik ve ' sonralık (prius ve posterius), veya derecelenme anlamına gelmez, ama sonradan yaktığı diğer ı§ıklarla birlik içinde saran bir ı§ık gibidir.
ÖNERME. - Sefırot hem aktif, hem de pasiftir (MQBIL VMThQBL, Meqabil Va-Metheqabel).
KANIT. - Sefırot, Ayn Safın birliğini bozmadığına göre, her biri, bir öncekinden alıp, bir sonrakine vermelidir -hem verici, hem alıcıdırlar.
ÖNERME. - İlk Sefıra'ya İdrak Edilmez Yükseklik, RVM MOLH, Rom Maaulah denir; ikincisine, Bilgelik, Hikmet, HKMH, Hokmah denir; üçüncüsüne, Zeka [İdrak], BINH, Binah denir; 32; dördüncüsüne, Sevgi, HSD, Hesed denir; bqincisine Adalet, PÇD, Pachad [Pachad Adalet değil Korku demektir]; altıncısına, Güzellik, TPART, Tifaret denilir; yedincisine, Sağlamlık, NTzCH, Netzah denir; sekizinci- sine, İhti§am, HVD, Hod denir; dokuzuncusu, Erdemli Olan Dünyanın Temelidir, TzDIQ ISVD OVLM, Tzediq Yesod Olahm; ve onuncusu, Erdem, TzDQ, Tzedeq'dir.
Şerh. - İlk üç Sefırot dü§ünsel alemi olU§tUrurlar, ikinci üçlü, ruhsal alemi oluşturur ve son dördü, bedensel alemi oluştur; böylece zihinsel, ahlaki ve maddi alemlerle eşleşmiş olurlar.
Şerh. - İlk Sefira ruha ilişkin varlığını sürdürür, zira ona birlik IChlDH, Yechidah denilir. İkincisi ChIH, Chiah yaşamı ifade eder. Üçüncüsü ise RVCh, Ruah ruhu ifade eder. Dördüncüsü NPŞ, Nefeş canı ifade eder. Beşincisi NShMH, Neşamah özü ifade eder. Altıncısı kanı, yedincisi kemikleri, sekizincisi damarları, dokuzuncusu eti ve onuncu- su da deriyi ifade eder.
Şerh. - İlk Sefira gizlenmiş bir ışık gibidir. İkincisi mavi gök, üçüncüsü sarı, dördüncüsü beyaz, beşincisi kırmızı gibi (Büyük ve Küçük Mecliste göreceğimiz gibi beyaz ve kırmızıdan oluşan bu karışım, Mikroprosopus ile ilgilidir - Mathers), altıncı beyaz - kırmızı, yedinci beyazımtırak - kırmızı, sekizincisi kırmızı - beyaz, dokuzuncusu beyaz - kırmızı beyazımtırak-kırmızı kırmızımtırak-beyazdır ve onuncusu bütün renkleri yansıtan ışık gibidir.
Şimdi Attik Anpin ve ZeirAnpin, Makroprosopus ve Mik- roprosopus, veya Büyük Yüz ve Küçük Yüz konusuna döneceğim. Anımsarsanız Makroprosopus ilk Sefira veya Taç, Keter'dir. Mikroprosopus altı Sefırot'tan oluşmuştur (yukarıdaki Tablo VIIl'e bakınız). Makroprosopus'ta heqey aydınlık ve parlaktır, ancak Mikroprosopus sadece Makroprosopus'un yansıyan ihtişamı ile parlar. Yaratılışın altı günü Makroprosopus'un altı şekline tekabül eder. Dolayısıyla altı köşeli yıldızı oluşturan iç içe üçgen sembolüne Makrokoz- mos sembolü veya büyük evrenin yaratılışı denilir ve Zo- har'ın iki yüzüne tekabül eder. Ancak bu sembolü tabloya koymamın tek okült nedeni bu değildir, zira burada açıklayamayacağım başka fikirleri de açıklamaktadır. "Gizli Sırlar Kitabı'', Makroprosopus ve Mikroprosopus sembolizmi ile doludur. Dolayısıyla, onu okumadan önce benzerlikve farklılıkları idrak etmekte fayda vardır. Biri AHIH, Eheieh'tir, diğeri Tetragrammaton'un V, Vav'sudur. İlk iki harf 1, Yod ve H, Heh, Mikroprosopus'un babası ve annesi; ve son H gelinidir. Ancak bu biçimlerde metanet ve merhametin muvazeneleri (dengelenmeleri) ifade edilmektedir. Burada metanet iki H'lerle, ana ve gelinle simgelenir. Özellikle ikincisi. Aşırı merhamet kötü bir şey olmaması ve daha ziyade zaaf ve güç eksikliğini göstermesine rağmen, aşırı metanet canavar [Eski Ahit'te dev deniz canavarı] Leviathan ile simgelenen yargılamanın infazcısı, şer ve zulmedici güçtür. Onunla ilgili olarak "gelinin omuzlarının ötesinde yılan başını kaldırır", gelinin - ancak ananın değil, çünkü o yüksek H'tır - başını yaralar. "Ancak başı, büyük denizdeki sular tarafından kırılır." Deniz,. Binah'tır, yüksek H ise Ana. Yılan sürekli Cennete (Sefirot) girmeye ve yüksek Ademi yoldan çıkarması için Havva'yı (gelin) yoldan çıkarmaya çalışan merkezcil güçtür.
Özellikle önümüzdeki eserin konusunu oluşturması açısından, bu sembolizmi bu giriş bölümünde kapsamlı olarak incelemek konumuzu aşar, dolayısıyla daha fazla açıklama için okuru esas metne davet ederim ve bu giriş bölümünü okumakla takip eden kabalistik öğretileri daha iyi anlayabileceklerini umuyorum.
Açımlanmış Kabala - Önsöz
Yazan Moina McGregor-Matlıers
Kocamın öğrencisi ve daha sonraki yıllarda ezoterik etütlerde onun çalışma arkadaşı olarak, kendisi ve eseri hakkında birkaç söz söylemek için bu fırsatı kullanıyorum. Vefat ettiği 1918 yılından beri dünyanın her tarafından yazılarını etüt edenlerden birçok ziyaret, mektup ve soru gelmiştir. Bu soruların çoğu ezoterik bilgi üzerine odaklandığı için, kendi sözlerinden alıntı yapacağım: ''Yazılmamış Kabala hiç bir zaman yazıya dökülmeyen ve sözlü olarak aktarılan belirli öğreti anlamına gelir. Bu konuda söyleyeceğim şey bu kadardır, hatta bu aktarımı alıp almadığımı dahi açıklamam."
1887 yılında Kabala hakkında kitabının yayınlanması ile eşzamanlı olarak, okült öğretmenleri tarafından ileride oluşacak olan ezoterik okulun hazırlıklarına başlaması talimatını aldı. Kendisiyle birlikte bu işe iştirak eden her ikisi de önemli ve saygıdeğer Mason ve Kabalist rahmetli Dr Woodman ve rahmetli Dr. Wynn Westcott vardı. Onlar, kocamla birlikte İngiliz Gül Haç Cemiyeti'nde ("Societas Rosicruciana in Anglia") ve diğer Mason kuruluşlarında yüksek görevler üstlenmişlerdi.
1887 yılında Açımlanmış Kabala'nın (Qabalah Unveiled) ilk baskısı çıktığından bu yana, düşünen dünyanın okült felsefe ve okült bilime karşı tavrı tamamen değişmiştir. Yüzyıl sonundan [1900] beri bilimin attığı deva adımlar ve uygulamalarından ortaya çıkan baş döndürücü verilerin büyük okült hareketinin gelişmesiyle eşzamanlı oluşu, herhalde bütün düşünen insanlar için gezegenimizin evriminde, yakında önemli bir aşamaya geçileceğinin göstergesidir. Maddesel bilim sanki ruhsallaşmakta ve okült bilim maddeleşmektedir. Şu anda el sıkışmıyorlarsa bile, kesin olarak o yönde hareket etmektedirler. Gerek Kadim Bilgelik, gerekse de Kutsal Kitaplar, Ruhu anlamadan Maddeyi anlayamayacağımızı öğretmişlerdir. Madde ve Ruh sadece aynı evrensel nesnenin karşı kutuplarıdır. Kabala'da baştan başa şu deyiş geçmektedir: "Malkut Keter'dedir, Keter de Malkut'tadır." Aynı fikir Gnos- tik öğretilerde de tekrarlanmaktadır: "Cennet dünyadadır ve dünya cennettedir"
Dini metinleri, bilimin vaatleri ve gösterileri, felsefenin sistemli teorileri, sanatın yaratılan ve idealleri vardır, ancak temel ayrımlarında bütün bunlar, İnsanlık Tininin sürekli aradığı Sentez ideali yanında eksik kalmaktadır. İnsanlığın o sürekli haykırışı, varoluş sorununa bir çözüm arayan çileli bir dünyanın yanıtsız kalan inlemesi hep baki kalmaktadır. İnsanlık Tininin bu çağırışına kadim dünyanın yanıtı Misterlerin kurulmasındadır. Zira bunlar en yüksek din biçiminde bulunmayan şeyleri, Formüller ve Seremonilere bürünmüş,
Yaşam ve Ölüm, Doğa, tanrılar, Ruhsal Varlıklar vs. sorunlarına, felsefi-dini yanıtları ve nihai olarak bütün bunları tekrar her şeyin İlk Sebebine bağlamayı içerir.
Açımlanmış Kabala, 1888 yılında yayınladığında, kocam ezoterik okul işine başlamıştı. Okült bir cemiyetin tarihini yazmak, bir Adept/Üstadın hayatını yazmak kadar zordur, çünkü her ikisinde zorunlu olarak çok sayıda içeride yaşanıp gizli kalmış şeyler vardır. Tarihsel şeylerde çok şey sembolik, sembolik olanlarda çok şey de tarihsel niteliktedir. Okült öğretmenleri tarafından öğretilerin genel yapısı ve çalışmaların iskeleti çok sayıda sözlü öğreti ile birlikte verilmişti. Bu okulun kuruluş sebebi, kadim çağlarda Misterleri kutsama merkezlerin kuruluş nedenine benzemekteydi. Birkaç istisna hariç, bu okulun modern zihniyetin gereklerine uyacak biçimde uyarlanan, genelde Mısır, Keldani ve Grek olmak üzere eski misterlere dayalı edebiyatı, bu öğretmenlerin yönetimi altında kocam tarafından yazılmıştı. En yüksek şekliyle anlaşıldığında, insanların günlük dünyevi yaşamlarından kopmadan uygulayabileceği Batı Okültizmi, son derece uygun bir sistemdir. Dr. Woodman ve Dr. Wynn Westcott'un da bir dereceye kadar okulun yönetimi ve öğretiminde yardımları olmuştur.
Öncü bir hareket olduğu için, ömrünün ilk on, on iki yılında vaktinden önce verilmiş bir çalışmanın zorluklarıyla karşılaştı, ancak başlangıcın bir deneme özelliğinde olacağı ve öğrencilerin elemeyle ayıklanacağı bize söylenmişti. Dr. Wo- odman 1890 yılında öldü ve 1897 yılında Dr. Wynn Westcott istifa etti ve bu arada kocam aldığı talimatlar doğrultusunda okulu yeniden düzenledi ve ona daha ileri ek öğretiler verildi. Öğreti genelde Seremoni, Ritüel ve Konuşma ile veriliyordu. Saf içsel arayış ve hayatilik öğrenciden beklenen ilk ve esas kalitelerdir. Ruh, akıl ve bedenin eşzamanlı gelişimi zorunlu olarak istenmektedir. Öğretim programı doğanın arkasındaki zeki güçlerin ve insanın Yapısı ve Tanrı ile ilişkisinin etüdünü içermektedir. Öğretinin tüm amacı ve hedefi, insanı yüksek benliğinin bilgisine getirmek, onu arındırmak, güçlendirmek, varlığının bütün kalite ve güçlerini geliştirmektir. Böylece içinde yatan İlahi İnsan, Tanrının kendi suretinde yarattığı Adam Kadmon [İnsan-i Kebir] ile tekrar birleşir.
Kardeşlik ilkesi önemle vurgulanmaktadır. Kardeşliğin gücü her zaman Okült bir cemiyette asli bir unsur olmuştur ve beşeri yönü dışında ruhsal ve psişik yönleri de vardır. Bir halkanın ahenginde herhangi bir sekte aksi bir gücün girişine izin verir. Deneyimli bir Spiritüalist, bu sözün doğruluna şahitlik yapacaktır.
Bütün Kutsal Kitaplarda, ister Kitab-ı Mukaddes, ister Kabala, Eski Mısır Kitapları, Vedanta Öğretileri, Druid geleneği, vs. olsun, Gül, Zambak veya Lotus (Mısır Ak Nilüfer Çiçe*i) ve Haç sembolünü kendilerini bir temel hakikatin doğrulanabilir yaşayan imajları olarak ifşa ederler. Tezahür edilen evreninin yapısı, ve doğasını irdeleme amacıyla yola koyulmuş herhangi bir order, cemiyet, örgüt, öğrenci grubu vs. ister istemez Gül, Zambak veya Lotüs ve Haç sembolizmi altına gelmelidir.
Esrarengiz merkezi, çekirdeği, merkezi güneşi ile Gül, doğanın sonsuz ve ahenkli ayrışımlarının sembolüdür.
Zambak veya Lotus'un sembolü ufak nüans farkları içermekle birlikte hemen hemen aynıdır.
Biliyoruz ki, Haç sembolü Yeni Ahit'in (İncil) kilit temasıdır. Doğadaki dörtlülüktür, Kutsal İsim Tetragrammaton, Yahweh, Y.H.V.H.'ın dört harfleridir ve Kutsal Ruh, Şin harfinin ilavesiyle Mesih'in adı Yeşeyah olur. İster fiziksel, ister ruhsal olsun, Simyada nihai sırrın Hacın ortasında bulunduğu söylenir. En düşük derecelerinden, en yüksek yönünden doğanın dört elementinin, Hava, Su, Ateş ve Toprak güçlerini taşıyan dört harfli İsmin gerçek bir idraki yaratılışın bilgisi ve gücünü, ayrıca ölüm ve kıyımın bilgisi ve gücünü ima eder. Kabalistlerin telaffuzunu yasaklamaları bundan dolayı değil midir? Kadim Bilgelik sadece En Yüksek inisiyasyonu alan, diğer bir deyişle "İLK HAREKETLENDİRİCİ ile Bir olan ve Onun İdaresi Olabilen" kişinin bu İsmi telaffuz edebileceğini ima etmiştir.
Monoteizm (tektanrıcılık), politeizm (çoktanrıcılık) ve panteizm (kamutanrıcılık) arasında ayırt etmeye gelince, bu farklılık İnisiye için neredeyse yoktur. Aslında tek bir Tanrı ile tek ve bölünmez bir varlık gibi birbirleriyle iç içe kenetlenmiş, hareketleri birlik içinde icra edilen ve hareketleri çoğul olan bir birliğin Yüce Güçlerinin ahengi arasında fazla fark yoktur.
Bilim ve "kayıp bağlaçlarına" gelince, okült bilim evrende hiç boşluk olmadığını ve bu "kayıp bağlaçların" görünmeyen alemde olduğunu beyan etmiştir. Modern bilim ve felsefe sürekli olarak fiziksel duyularımızın sınırlı olduklarını ve daha ince yöntemlere kıyasla çok az şey algıladıklarını göstermektedirler. Sir Oliver Lodge'a göre: "Bir fizikçi hiç bir zaman doğrudan duyusal algılamayla sınırlı değildir. Karşılığında bir fiziksel organı olmadığı birçok kavram ve nesneyle ilgilenmesi gerekiyor. Örneğin, dinamik ısı, gaz, elektrik, manyetizma, kimyasal çekim, kohezyon teorileri ve (esir) eterin algılanması görme, duyma ve dokunmanın kısır olduğu alanlara sevk etmiştir... Böyle alanlarda her şey duyu ötesi, soyut ve belirli bir anlamda hayali olarak yorumlanması gerekir... İnsandan sadece daha düşük değil, ama sıfırdan
sonsuzluğa dek daha yüksek varlık derecelerinden oluşundan eminim. Tecrübeyle bu yüksek dereceli varlıklar arasında insanlığa önem veren, yardım ve rehberlik edenlerin olduğunu biliyorum... Ve dahası naçizane inancım odur ki, o yüce varlıkların en yüksekleri arasından, Hıristiyanlığın doğru içgüdülerinin her zaman kalpten huşu ve hürmet sunduğu Biri de vardır. (Sir Oliver Lodge, Raymond, sayfa 375-6). Aşağıda neredeyse paralel bir fıkiri alıntı olarak [kocamın] Mısır Sembolizmi [Mathers'in kayıp eserlerinden biri] Egyptian Symbolism (S. L. MacGregor-Mathers, Egyptian Symbolism) veriyorum:
Tanrının meleklerinin inip çıktığı Yakub'un merdiven vizyonu ve Misir, Keldia, Çin, Hindistan ve benzeri uygarlik- larin çok kadim fikirlerindeki gibi ilahi ve doğalin ahenkli birlikteliği konusunda, doğrudan Yüce Tanridan, dünyali ve dünya ötesi tanrilar, melekler, ruhlar, cinler, insan ruhlari gibi ruhsal varliklar araciliği ile nihai olarak yeryüzündeki kutsal hayvanlara, bitkilere, madenlere dek inen araliksiz bir zincirin oluşu kavrami vardir. O zaman herşeyi İlahi Menşei'ye bağlayan zincir ne olabilir? İnen İlahi Etki MEZLA, Kutsalin Etkisi ve Kutsal Ruh'tan başka ne olabilir."
Bu İlahi Ruhu, Üçlü Tezahürat olarak alalim ve ona ister Işik, Hayat ve Aşk (Light, Life and Love) veya tercihimize göre Baba, Oğul ve Kutsal Ruh veya Baba, Ana ve Oğul diyebiliriz. Radyumun, kadimlerin tek elementine yakın olarak, alfa, beta ve gamına işinlari ile tezahürlerini de ele alabiliriz.
Medyumlar ve durugörürlere gelince, daha önce belirttiğimiz gibi, okulumuz kaba bir deyişle üç varlik plani düzeyinin eşzamanli gelişimini önemle vurgulamaktadir ve bunun psişik denemelerden önce yapilmasi gerekir. Doğamizi dengelemek için uygulanan yöntemler, etüt etme, zaman ve sabri içerir.
Özellikle okült bilim olmak üzere, hiçbir bilime kestirme yol yoktur. Spiritüalizm gibi denemelere girmeden önce, öğrencinin karşılaşabileceği varlıkların mahiyeti ve özellikle insanın yapısı konusunda bir derece bilinçli olması gerekir. Bu başarıldıktan sonra görünmeyen alemin tehlike ve zorlukları konusunda donanımlı ve ehil olacaktır.
Durugörürün açıkladığı bazı maceraların geçtiği çeşitli bölümleri ile astral planı ele alalım. Bu plan insanın şaşırtıcı tepkilerle karşılaştığı duvarları aynalarla kaplı bir oda olarak tanımlanabilir. Burada çok sayıda ve çeşitli varlıklar tezahür edebilir.
Spiritüalizm özgün olarak bir batı hareketidir ve birçok insanda ölümden sonra yaşam konusunda inancı pekiştirmeyi becerdiği kesindir. Çoğu kez önceden psişik olgulara yanaşmak için ön hazırlık ve bilgiden yoksun oldukları için, spiri- tüalistlerin kullandıkları yöntemler çok tehlikeli olabilir. Bu özel bilgiden yoksun olan spiritüalist, bilinmeyen ülkelerde seyahat eden kaşiflerin karşılaştığı bütün tehlikelerle karşılaşmaya hazır olmalıdır. Bu bölgelere girenler için bazen kapıyı açmanın kapatmaktan daha kolay olduğunu fark etmişlerdir.
Kocamın hayatıyla ilgili birkaç söz ilginizi çekebilir. Çocukluğunda mistisizm ve sembolizme derin bir ilgi duymuştu. Klasik eğitime ağırlık veren Bedford Grammar School'da eğitim gördü. Boş zamanlarında Keltik geleneği ve sembolizmini etüt etti ve bir koleksiyon topladı. Keltik sembolizm sevgisi dağ aşireti (Highland) İskoç soyundan geliyordu. Atası Glenstrae'li lan MacGregor hırslı bir [İngiliz kraliyetinde Alman Hanover soyu yerine Stuartleri destekleyen] Jakobit'ti ve 45 İhtilalinden sonra Fransa'ya gelmişti ve Lally Tolendal altında Pondicherry'de savaştı. Fransa kralı Louis XV tarafından soyuna Comte de Glenstrae asalet unvanı verildi. Bu Fransız unvanı kocama miras kaldı ve Fransa'da oturduğu zaman kullanmayı severdi. Genç bir adam olarak atalarında kuvvetli bir okült bağı olan "Masonluk Ansiklopedisi" (Encyclopaedia of Masonry) yazarı Kenneth Mackenzie ile karşılaştı. Kenneth Mackenzie, [ünlü yazar ve okültist Lord] Bulwer Lytton'in yakın bir dostuydu. Kocam kırlarda birkaç yıl inzivaya çekilip, öğrenci gibi yaşayıp kendisini gelecekteki işine adamak üzere hazırladıktan sonra, onu daha sonra Madame Blavatsky ile tanıştıran Anna Kingsford ile tanıştı. Madame Blavatsky Cemiyetinin kuruluşunda kocamın iştirak etmesini istemiştir. Bu olağanüstü kadına hayranlığına rağmen, bir süre düşündükten sonra kendini teklifi geri çevirmek zorunda hissetti, zira idealleri tam olarak aynı değildi. O zamanlarda Anna Kingsford'un Ezoterik Hıristiyanlık ve kadının konumunu iyileştirme fikirlerine daha yatkın hissediyordu. Bunun dışında, güçlü bir şekilde destek verdiği Kingsford'un hayvan hakları lehinde ve hayvan deneylerine karşı kampanyası onu derinden ilgilendirmişti. Üç, dört yıl sonra okült öğretmenleri, merkezini kocamla birlikte yaşamının sonuna dek oturduğumuz Paris'e taşımasını istediler. Bu vesile ile okült üstatlarıma teşekkürlerimi ve kocam, dostum ve öğretmenimin hatırasına en derin şükranlarımı iletmek isterim. Her biri yoluma o denli ışık tutmuştur ki tarif edilemez.
Londra, Temmuz, 1926.
Sefer Yezirah
İngilizce Çeviri ve Yorum
Dr. William Wynn Westcott
Çeviren Murat Sağlam
Sefer Yezirah
Hikmetin otuz ikiı gizemli yolunda Yah2, Orduların Yehova'sı3, İsrail'in Tanrı'sı4, Yaşayan ElohimS, kadimlerin Kral'ı, Merhametli ve İzzetli, Yüce Olan6, Ebediyette İkamet Eden, Yüksek ve Yüce Rab ismini üç Sefarim'le7- Sayılar, Harfler ve Sesler8 ile kazımıştır.
On tanesi Hiçlik'ten gelen9 Sefirotlardır. Yirmi iki tanesi ise, herşeyin temeli olan Harfler'dir. Üç Ana, Yedi Çift ve On iki Basit Harfvardır.10
Hiçlik'ten gelen Sefirotlar on tanedir. Aynı şekilde sayılar da. Ve aynı şekilde insanın beş parmağının üzerine gelen
* Sefer Yezirah'ın daha iyi anlaşılabilmesi için pek çok dipnot koyulmuştur. Bu dipnotları sayfa 150 'de görebilirsiniz.
beş parmak gibi. Öyle ki onlar üzerinde ağzın sözü ve etin sünneti ile bir metanet anlaşması yapılmıştır.11
Hiçliğin On Sefırot'u: On, dokuz değil; On, on bir değil. Bunu hikmetle anla ve anlarken bilge ol. Onu zikrederek ara, Söz'ü yaratanına geri ver ve biçim veren, O'nu tahtına oturt. 12
Hiçliğin On Sefırot'u: On uçsuz bucaksız yer onlara bağlıdır; kökenleri sonsuzdur ve sonları yoktur; hayır ve şerrin uçurumudur13 [abyss]; ölçülemez yükseklik ve derinliktir; batıda ve doğuda, kuzeyde ve güneyde14 sınırsızdır ve tek İlah Rabls, İmanlı Kral, ezelden ebede hepsini kutsal tahtın- dan16 yönetir.
Hiçliğin On Sefırot'u Çakan Şimşeğe17 benzer; geldiği yer görülmez, gittiği yer bilinmez. Kelam onlarda akar ve geri gelir. Dönen yel, rüzgar Tacın önünde secde ederler.
Sonu, aynı zamanda kökeni olan Hiçliğin On Sefırot'u yanan közden yükselen alev gibidir. Tanrı18 Birliği içinde Eşsizdir, ona denk yoktur: Bir'den önce ne gelebilir ki?
. 8. Hiçliğin On Sefrot'u: onlardan bahsedeceksen dudaklarını mühürle, onları düşünürken kalbini kolla; eğer zihnin uzaklaşırsa ona tekrar hakim ol; yazıldığı gibi "ve canlı varlıklar şimşek çakışı gibi koşup geri dönüyorlar" ve anlaşma bu- dur.19
Hiçliğin On Sefırot'undan neşreden Ön: Bir; canlıların Tanrı'sının Ruh'u20; kadimlerin yaşayan Tanrı'sı,21 yücelerin yücesidir. Ses, Ruh ve Söz22, bunlar Kutsal Ruh'tur.
İki: Ruh'tan Hava'yı yarattı ve yirmi iki sese - harfe - biçim verdi; üçü anadır, yedisi çifttir ve on ikisi esastır; fakat Ruh ilktir ve hepsinin üstündedir. Üç: Hava'dan Suları yarattı, şekilsizlikten ve boşluktan23 çamuru ve kili yarattı ve onlara yüzeyler tasarladı, boşluklarını oydu ve güçlü maddeyi temeli biçimlendirdi. Dört: Su'dan Ateş'i biçim- lendirdi24 ve onun hizmetindeki melekler Aufanim, Serafim ve Kerubim25 ile Kendine İhtişam Tahtını oydu; Bu üçüyle26 ikametgahını tamamladı. Çünkü yazılmıştır: "Rüzgarları kendine melek, yıldırımları hizmetkar edensin."27
Basitler arasından üç harf seçti ve onları Yüce İsim, Y H v28, haline getirip mühürledi. Ve evreni altı yönde bunlarla mühürledi.
Beşinci: Yukarı baktı ve Yüksekleri Y H V ile mühürledi.
Altıncı: Aşağı baktı ve Derinleri Y V H ile mühürledi.
Yedinci: İleri baktı ve Doğuyu H YV ile mühürledi.
Sekizinci: Arkaya baktı ve Batıyı H V 1 ile mühürledi.
Dokuzuncu: Sağa baktı ve Güneyi V 1 H ile mühürledi.
Onuncu: Sola baktı ve Kuzeyi V H 1 ile mühürledi.
İşte! Hiçlik'ten gelen on Sefirot'tan doğan: Yaşayan Tanrıların tek Ruhu; ateş, hava, su ve ayrıca Yüksek, Derin, Doğu, Batı, Güney ve Kuzey.29
il. BÖLÜM
Kısım. Yirmi iki ses ve harfbütün her şeyin Temelidir. Üç ana, yedi çift ve on iki basit harf. Üç Ana harfAlef, Mem ve Şin'dir; sırasıyla Hava, Su ve Ateş. Su sessizliktir; Ateş ıslıktır ve Ruh'tan30 gelen Hava denge halindeki bu iki zıd- dın arasında duran ve ikisini uyumlu hale getiren, onlara arabulucu olan terazinin dili gibidir.
Bu yirmi iki harfle, O, her yaratılan şeyi ve bundan sonra varolacak her şeyin formunu biçimlendirdi, ağırlığını verdi ve oluşturdu.
Bu yirmi iki ses ve harf, sesle oluşmuş, havaya damgalanmış ve sessel olarak beş yerde - boğazda, ağızda, dilde, dişlerin ve dudakların arasında - şekillenmiştir.31
Bütün her şeyin temeli olan bu yirmi iki harfi, O, iki yüz otuz bir kapısı olan bir kürede tertip etti. Küre hayır ve şer için ileri ve geri çevrilebilir; hayırdan gerçek haz, şerden ise yalnız zulüm gelir.
O, bütün bu harflerin her birinin diğerleriyle, Alefin diğer hepsiyle ve diğer hepsinin Alef'Ie, Beth'in diğer hepsiyle ve diğer hepsinin Beth'le birleşimini gösterdi. Böylece hepsini çiftler halinde birleştirerek bilginin iki yüz otuz bir kapısını gösterdi.32
Var olmayandan33 Bir Şey yarattı; bütün konuşma biçimleri ve her şey yaratıldı, boşluktan maddi dünyayı yaptı; cansız topraktan içinde hayat olan her şeyi çıkardı. Elle tutulamayan havadan devasa sütunlar oydu ve İsmi'nin kuvvetiyle var olan bütün yaratıkları ve her şeyi yarattı. Bütün her şeyin yirmi iki harften yaratılması hepsinin canlı bir vücudun parçalarından başka bir şey olmadığının kanıtıdır.34
il. BÖLÜM
Kısım. Bütün diğer seslerin ve harflerin temeli Üç Ana, Alef, Mem ve Şin'dedir. Bir yanda suçlu, öte yanda arınmış ve terazinin dili gibi ikisinin ortasında duran Alef, Hava ile bir dengeyi temsil ederler.35
Üç Ana; Alef, Mem ve Şin anlaşılmaz, ama çok önemli bir yüce Gizem'dir. Altı halka ile mühürlenmişlerdir. Bunlardan edilgen ve etken kuvvetlere ayrılan Hava, Ateş ve Su çıkar. Üç Ana Alef, Mem ve Şin Temel'dir. Bunlardan üç Baba çıkar ve dünyada olan her şey bunlardan çıkmıştır.
Dünyadaki Üç Ana; Alef, Mem ve Şin'dir. Semalar36 Ateş'ten, toprak Su'dan ve Hava Ruh'tan yaratılmıştır37 ki o, Ateş ile Su'yun arabulucusudur.
Üç Ana Alef, Mem ve Şin, Ateş, Su ve Hava, Yıl'da gösterilmiştir: ateşten sıcak çıkar, sudan soğuk çıkar ve yine ikisinin arabulucusu olan hava ılıklık durumudur. Üç Ana, Alef, Mem ve Şin insanda vardır: Baş ateşten, karın sudan oluşturulmuştur ve yine ikisi arasında arabulucu olan Hava'dan göğüs oluşturulmuştur.
Bu Üç Ana'yı yarattı, tasarladı ve bir araya getirdi ve onları Yıl'a ve İnsan'a - erkeğe ve kadına - mühürledi. Alefin Hava'da hüküm sürmesine neden oldu, onu taçlandırdı ve diğerleriyle birleştirdi. Onu Dünya'daki Hava, Yılın (Ilıman) iklimi, İnsan'ın göğsündeki nefes (havayı solumak için ciğerler) olarak mühürledi. Erkekte Alef, Mem, Şin'dir, kadında ise Şin, Mem ve Alef'tir. Mem harfinin Su'da hükmetmesine sebebiyet verdi ve onu taç yapıp ötekilerle birleştirerek dünyadaki toprağı, yıldaki soğuğu, insanda karnı -erkekte Mem, Alef, Şin olarak, kadında ise Mem, Şin, Alef olarak- oluşturdu. Şin'in Ateş'te hükmetmesine sebebiyet verdi ve onu taç yapıp ötekilerle birleştirerek evrende gökleri, yılda sıcağı, insanda, erkekte ve kadında, başı onunla mühürledi.38
iV. BÖLÜM
Kısım 1. Yedi Çift Harf, Beth, Gimel, Dalet, Kaf, Pe, Reş ve Tav'ın her biri ile iki ses ilişkilendirilmiştir. Hayat, Barış, Hikmet, Zenginlik, Letafet, Bereket ve Erk'le ilişkilendiril- miştir. Her harfin sesleri sert ve yumuşaktır. Onlara çift denir, çünkü her kelime bir zıtlık ya da permütasyon içerir: Hayat ve Ölüm, Barış ve Savaş, Hikmet ve Aptallık, Zenginlik ve Yoksulluk, Letafet ve Öfke, Bereket ve Yalnızlık, Erk ve Hizmet.
Bu Yedi Çift Harf yedi yeri işaret eder. Yukarı, Aşağı, Doğu, Batı, Kuzey, Güney ve bütün hepsinin ortasında olup onları tutan Kutsallık Sarayı.
Bu Yedi Çift Harf ile bu Dünya'nın Gezegenleri'ni, haftanın günlerini ve İnsan'da Ruhun Kapılarını (Algı Girişlerini) yaratmış, birleştirmiş ve oluşturmuştur. Bu Yedi'den Yedi Göğü, Yedi Yer'i, Yedi Şabat'ı yaratmıştır. Göğün (Tahtının) altında var olan her şey içinde Yedi sayısını sevmiş ve kutsa- mıştır.
İki Harf, iki evi yaratır; üç, altıyı oluşturur; dört, yirmi dördü oluşturur; beş, yüz yirmiyi oluşturur; altı, yedi yüz yirmiyi oluşturur39; yedi, beş bin kırkı oluşturur. Bunun ötesinde sayılar öyle yükselir ki ağız onları söyleyemez, kulak onları işitemez. Dünya'nın Yıldızları'na bak.40 Gezegenler Yedi tanedir: Güneş, Venüs, Merkür, Ay, Satürn, Jüpiter ve Mars. Yedi, ayrıca Yaradılışın Yedi Günü, İnsan Ruh'unun Yedi Kapısıdır (İki göz, iki kulak, ağız, iki burun deliği). Yedi Gök, Yedi Yer41 ve zamanın yedi vakti, Yedi ile oluşturulmuştur. Böylece O, Yedi sayısını Göklerinin altındaki her şeye tercih etmiştir.42
N. BÖLÜME EK
NOT: Bu, Yedi Harfe tahsis edilenlere dair modern açıklamalardan biridir. Sefer Yezirah'ın kadim kopyalarında bulunmazlar.
Beth'i yarattı ve o Hikmet'e işaret etti. Evren'de Ay'ı, haftanın ilk gününü ve insanın sağ gözünü onunla taçlandırdı, birleştirdi ve oluşturdu.
Gimel'i yarattı ve o Sağlığa işaret etti; Evrende Mars'ı, haftanın ikinci gününü ve insanın sağ kulağını onunla taçlandırdı, birleştirdi ve oluşturdu.
Dalet'i yarattı ve o Bereket'e işaret etti. Evrende Güneş'i, haftanın üçüncü gününü ve insanın sağ burun deliğini onunla taçlandırdı, birleştirdi ve oluşturdu.
Kafı yarattı ve o Hayat'a işaret etti. Evrende Venüs'ü, haftanın dördüncü gününü ve insanın sol gözünü onunla taçlandırdı, birleştirdi ve oluşturdu.
Pe'yi yarattı ve O, Erk'e işaret etti. Evrende Merkür'ü, haftanın beşinci gününü ve insanın sol kulağını onunla taçlandırdı, birleştirdi ve oluşturdu.
Reş'i yarattı ve o Barış'a işaret etti. Evrendeki Satürn'ü, haftanın altıncı gününü ve insanın sol burun deliğini onunla taçlandırdı, birleştirdi ve oluşturdu.
Tav'ı yarattı ve o Güzellik'e işaret etti, EvrendekiJüpiter'i, haftanın yedinci gününü ve insanın ağzını onunla taçlandırdı, birleştirdi ve oluşturdu.
Bu yedi harfle ayrıca yedi dünya, yedi gök, yedi yer, yedi deniz, yedi ırmak, yedi çöl, yedi gün ve Fısıh'dan Pentakost'a yedi haftayı ve her yedi yılda bir Jübile'yi yaptı.
Mayer Lambert şu sıralamayı vermektedir: Beth, Satürn'e ve İbrani Şahat gününe, yani Cumartesi'ye; Gimel, Jüpiter ve Pazar gününe; Dalet Mars'a ve Pazartesi'ye; Kaf, Güneş'e ve Salı'ya; Pe Venüs'e ve Çarşamba'ya; Reş, Merkür'e ve Perşembe'ye; ve Tav, Ay'a ve Cuma'ya.
V. BÖLÜM
On İki Tek Harf şunlardır: He, Vav, Zayin, Het, Tet, Yad, Lamed, Nun, Sameh,■ ׳ Ayin, Zadik ve KafB. Şu on iki özelliğin temelini oluştururlar: Görmek, İşitmek, Koku Almak, Konuşmak, Tad Almak, Cinsel Sevgi, İş, Hareket, Kızgınlık, Sevinç, Hayal Gücü44 ve uyku. On iki sayısı ayrıca uzayda on iki yöne karşılık gelir: Kuzeydoğu, Güneydoğu, Yukarı Doğu, Aşağı Doğu, Yukarı Kuzey, Aşağı Kuzey, Güney Batı, Kuzeybatı, Yukarı Batı, Aşağı Batı, Yukarı Güney ve Güney. Bunlar sonsuza bölünürler ve Evrenin kollarıdırlar.
On İki Tek Harfle, O, Zodyak'ın on iki göksel takımyıldızını tasarlamış, birleştirmiş ve oluşturmuştur. Bu burçlar Tet, Şin, Tav, Sameh, Alef, Beth, Mem, Ayin, Kaf, Gimel ve Dalet'tir.45 Ayrıca Yıl'ın ayları da on ikidir: Nisan,46 Yiar, Si- van, Tamuz, Ah, Elül, Tişri, Hesvan, Kilse, Tebet, Sabat ve Adar. Ayrıca canlı yaratıkların on iki organına karşılık gelir:47 iki el, iki ayak, iki böbrek, dalak, karaciğer, mesane, mahrem yerler, mide ve bağırsaklar.
O, bunları birer şehir gibi ve bir savaşa hazırlar gibi düzenledi. Ayrıca Elohim, birinin bölgesinden ötekini yaptı.
Üç Ana ve Üç Baba; ve buradan Ateş, Hava ve Su çıkar. Üç Ana, Yedi Çift ve On İki Tek harfve ses vardır.
2. İşte Yah, Yehovah, Tzabaoth, Yaşayan Elohim, İsrail'in Tanrı'sı, yüce ve yükseltilmiş olan, Sonsuzlukta İkamet Eden, bu on iki harften oluşturdu ve kurdu. O'nun İsmi Ulu ve Kutsal'dır.
V. BÖLÜME EK
NOT: Burada yazılanlar On İki Harfin modern tahsisleridir; Sefer Yezirah'ın kadim kopyalarında bulunmazlar.
Rab, He'yi konuşmada baskın yaptı ve Evren'de Koç'u, Yıl'da Nisan'ı ve insanın sağ ayağını onunla taçlandırdı, birleştirdi ve oluşturdu.
O, Vav'ı yarattı ve onu zihinde egemen kıldı. Evren'de Boğa'yı, Yıl'da Aiar'ı ve insanın sağ böbreğini onunla taçlandırdı, birleştirdi ve oluşturdu.
O, Zayin'i yarattı ve onu harekette egemen kıldı. Ev- ren'de İkizler'i, Yıl'da Sivan'ı ve insanın sol ayağını onunla taçlandırdı, birleştirdi ve oluşturdu.
O, Het'i yarattı ve onu görmede egemen kıldı. Evren'de Yengeç'i, Yıl'da Temmuz'u ve insanın sağ elini onunla taçlandırdı, birleştirdi ve oluşturdu.
O, Tet'i yarattı ve onu işitmede egemen kıldı. Evren'de Aslan'ı, Yıl'da Ab'ı ve insanın sol böbreğini onunla taçlandırdı, birleştirdi ve oluşturdu.
O, Yod'u yarattı ve onu çalışmada egemen kıldı. Ev- ren'de Başak'ı, Yıl'da Eylül'ü' ve insanın sol elini onunla taçlandırdı, birleştirdi ve oluşturdu.
O, Lamed'i yarattı ve onu cinsel arzuda egemen kıldı. Evren'de Terazi'yi, Yıl'da Tişri'yi ve insanın sol mahrem yerlerini (Kalish'e göre mesaneyi) onunla taçlandırdı, birleştirdi ve oluşturdu.
O, Nun'u yarattı ve onu Kokuda egemen kıldı. Evren'de Akrep'i, Yıl'da Heşvan'ı ve insanın bağırsaklarını onunla taçlandırdı, birleştirdi ve oluşturdu.
O, Sameh'i yarattı ve onu uykuda egemen kıldı. Evren'de Yay'ı, Yıl'da Kislev'i ve insanın midesini onunla taçlandırdı, birleştirdi ve oluşturdu.
O, Ayin'i yarattı ve onu Öfkede egemen kıldı. Evren'de Oğlak'ı, Yıl'da Tebet'i ve insanın karaciğerini onunla taçlandırdı, birleştirdi ve oluşturdu.
O Zaddik'i yarattı ve onu Tahtta egemen kıldı. Evren' de Kova'yı, Yıl'da Şabat'ı ve insanın mesanelerini onunla taçlandırdı, birleştirdi ve oluşturdu.
O Kat'ı yarattı ve onu Sevinçte egemen kıldı. Evren'de Balık'ı, Yıl'da Adar'ı ve insan dalağını onunla taçlandırdı, birleştirdi ve oluşturdu.
Not: Ortaçağ otoriteleri ile modern editörler on iki tek harfe çok farklı tahsislerde bulunurlar.
VI. BÖLÜM
Kısım: Üç Baba ve onların kuşakları, Yedi fatih ve onların orduları ve Evren'in On İki sınırı. Bak, bu kelamın tanığı Evren, Yıl ve İnsan'dır. Kendilerine ait olan yerlerle dodekad, heptad ve triad; Yukarıda Göksel Ejderha, T L J48 ve aşağıda Dünya ve en son İnsan'ın Kalbi. Su, Hava ve Ateş üçtür; Ateş yukarıda, Su aşağıda ve Hava ikisinin arabulucusu. Ve bunların işareti Ateş'in suyu sürdürmesidir (buharlaştırması); Mem sessizliktir, Şin ıslığa benzerdir, Alef bu ikisi arasında duran bir dost gibi arabulucudur.
Göksel Ejderha49; T; L, I tahtında oturan bir kral gibi evrenin üstüne konmuştur. Yılın döngüsü topraklarının başındaki kral gibidir; insanın kalbi savaşın içindeki kraldır. Dahası, O, bütün bunları birbirinden yapmıştır ve Elohim şerre karşı iyiliği koymuştur; iyilikten iyi şeyleri, kötülükten kötü şeyleri yapmıştır; şerri iyiyle sınamıştır, iyiyi de şerle sınamıştır. Mutluluk50 iyilere ayrılmıştır ve mutsuzluk51 günahkarlaradır.
Üç Bir'dir. Bir hepsinin üstündedir. Yedi üçe karşı üç ve triadların arasında duran Bir'e bölünür. On iki, savaşta gibi durur; üç dosttur, üç düşmandır; üç hayat vericidir, üç yok edicidir. Üç dost; kalp, kulak ve ağızdır. Üç düşman; karaciğer, dalak ve dildir.52 İyi, İmanlı Kral Tanrı53 hepsine hüküm sürer. Bir, Üç'ün üstünde; Üç, Yedi'nin üstünde; Yedi, on ikinin üstündedir; ve hepsi birbirine bağlıdır.
Babamız İbrahim bunları gördü ve anladı.54 Bütün bunları aldı ve yazdı, En yüce55 Tanrı kendini gösterdi, ona sevdiğim dedi, onunla ve zürriyetiyle bir antlaşma yaptı; ve İbrahim O'na56 inandı ve anlaşmanın sırtına verilmesi onun doğ- ruluğundandır. Ve o ahdini ayağın on parmağı arasındaki gibi yaptı - ki bu sünnettir; ve ellerin on parmağı arasındaki gibi yaptı - ki bu dilin antlaşmasıdır.57 O konuşmanın on iki harfini biçimlendirdi58 ve bütün gizemleri onların içine oydu.59 Onları Sular'dan geçirdi ve Ateş'te yaktı; Hava'da titreştirdi; Gökyüzündeki Yedi gezegen ile alevlendirdi ve Zodyak'ın on iki takımyıldızı ile yönlendirdi.
- SEFER YEZİRAH'IN SONU -
Hikmetin Elli Kapısı
Birinci düzen: Elementsel
Kaos, Hyle, İlk Madde.
Biçimsiz, Formsuz, boşluk, cansız.
Abis, Uçurum, Cehennem çukuru
Elementlerin Kökeni.
Toprak (tohumsuz).
Su.
Hava.
Ateş.
Niteliklerin ayrışması.
Karışım ve bileşim.
İkinci Düzen: Evrim Onlusu 11. Mineral ayrışma.
Bitkisel ilkelerin ortaya çıkışı.
Tohumların rutubette filiz vermesi.
Çiçekler ve Ağaçlar.
Bitkilerin Meyvelenmesi.
Aşağı hayat formlarının belirmesi.
Böcekler ve sürüngenlerin ortaya çıkışı.
Balıklar, suda omurgalı hayat.
Kuşlar, havada omurgalı hayat
Quadrupeds, toprakta omurgalı hayvanlar.
Üçüncü Düzen: İnsanlık Onlusu
İnsanın Ortaya Çıkışı.
Maddi insan vücudu.
İnsan Ruhu liyakati.
Adem ve Havva Gizemi.
Mikrokozmos olarak Tam İnsan
İnsana dışsal eylemde bulunan beş yüzün verilmesi.
Ruha beş gücün verilmesi.
Adam Kadmon, Semavi İnsan.
Meleksel Varlıklar.
Tanrı suretinde insan.
Dördüncü Düzen: Küreler Dünyası
Ay.
Merkür.
Venüs.
Güneş.
Mars.
Jüpiter.
Satürn.
Gök kubbe.
Primum Mobile (İlk Hareket Ettirici).
Ateş (Empyrean) Gök.
Beşinci Düzen: Melekler Dünyası
İşhim (Ishim): Ateş Oğulları
Aufanim: Kerubim
Aralim: Taçlar.
Çaşmalim: Hakimler.
Serafım: Erdemler.
Malakim: Erkler.
Elohim: Prenslikler.
Beni Elohim: Melekler.
Kerubim: Başmelekler.
Altıncı Düzen: Arketip
Tanrı. Ayn So( Ölümlü Gözü Olmayıp Gören, Yalnızca Mesih'çe Bilinen.
Not: Beşinci düzenin melekleri ya da Melekler Dünyası farklı Kabalacı Rabbilerce farklı sıralanmaktadır.
BİLGELİGİN OTUZ İKİ YOLU
Joannes Stephanus Rittangelus'un İbranice Metninden (1642) çevrilmiş, ayrıca Athanasius Kircher'in "Oedipus Aegyptiacus" (1653) metninde vardır.
(Bu paragrafların anlamı çok belirsizdir. İbranice metin büyük ihtimalle çok değiştirilmiştir.)
İlk Yola, Beğenilen veya Saklı Akıl (En Yüksek Taç) denir; Çünkü başlangıcı olmayan bu İlk İlkenin idrakine kuvvet veren Işık'tır. Ayrıca O, hiçbir yaratılmış varlığın özüne vakıf olamayacağı İlk İhtişam'dır.
İkinci Yol, Aydınlatan Akıl'ın yoludur: O Yaratılışın Tacı, Birliğin İhtişamıdır. Her başın üstündedir ve Kabalacılar ona İkinci İhtişam der.
ÜçüncüYol, Takdis Eden Akıl'dır ve İmanın Yaratıcısı denilen Öncel (primordial) irfanın temelidir. Kökleri AMN'dedir; İmanın ebeveynidir, iman ondan gelir.
Dördüncü Yola, Birleştiren Kap Olan Akıl denir; böyle denmesinin nedeni onun bütün kutsal güçleri barındırmasıdır. O'ndan en yüce özleriyle bütün ruhani erdemler taşar. Hayat Öncesi Tecellinin (En Yüksek Taç) gücüyle bu erdemler birbirlerinden çıkarlar.1
Beşinci Yola Kökten Akıl denir. Çünkü O birliği, kendini Binah'Ia2 veya Hokmah'ın, yani Bilgelik'in3 hayat öncesi derinliklerinden taşan Akıl'la bir kılmayı temsil eder.
AltıncıYol'aArabulucu zeka denir. Çünkü onun içinde tecellilerin içe akışı çoğalır; çünkü o
Yedinci Yol Okült Akıl' dır, Çünkü o zekanın gözleri ve imanın temaşasıyla algılanan bütün akli erdemlerin Muhteşem Saltanatı'dır.
Sekizinci Yol'a Mutlak veya Eksiksiz Akıl denir, çünkü o, kendine özgü özün tecelli ettiği Gedulah'ın4, İhtişam'ın gizli yerleri dışında sarılacak veya dayanacak kökü olmayan hayat öncesinin araçlarıdır.
Dokuzuncu Yol SafAkıl'dır. Ona böyle denmesinin nedeni sayıları saflaştırmasıdır. Onların temsillerini kanıtlaması ve düzeltmesi ve onları çıkarmadan veya bölmeden birleştiren birliği tasarruf etmesidir.
Onuncu Yol'a Işıltılı, Parlak Akıl denir; çünkü bütün başların üstündedir ve (üçüncü yolda bahsedilen) Binalı tahtında oturur. Bütün ışıkların nurunu aydınlatır ve yüzün Pren- si'nden tecelli eden etkiye sebep olurs.
On Birinci Yol Kıvılcımlı Akıl'dır; çünkü o takdir düzenine yakın çekilen perdenin özüdür ve bu ona verilen özel bir payedir ki Sebeplerin Sebebinin Yüzü'nün huzurunda durmaya muktedir olabilsin.
On İkinci Yol Şeffaflık Aklı'dır; çünkü o Chazchazit6 denilen İhtişam'ın türüdür, açığa çıkanları görenlerin (yani Görü yoluyla kehanette bulunanların) görüsünün geldiği yerdir.
On Üçüncü Yol Bir Kılan Akıl' dır; ona böyle denmesinin sebebi onun Zaferin Özü olmasındandır. O Bireysel ruhani şeylerin Hakikatinin tamamlanmasıdır.
On Dördüncü Yol Aydınlatan Akıl'dır; ona böyle denmesinin sebebi gizli olanın ve kutsallığın temel fikirlerinin ve onların hazırlık aşamalarının kurucusu Chasmal'ı7 olmasıdır.
On beşinci Yol, İnşa Eden Akıl'dır, ona böyle denir çünkü o yaratımın maddesini salt karanlıkta inşa eder, o insanın temaşalarında bahsettiği, Eyüp xxv iii. 9, "and thick dark- ness ..." bahsedilen karanlıktır.
On altıncı Yol Muzaffer veya Ebedi Akıl'dır; ona böyle denir çünkü o Zafer'in hazzıdır, ötesinde ona benzer Zafer yoktur, ona Sadık (Dürüst) olanlar için hazırlanan cennette denir.
On yedinci Yol Takdir eden Akıl'dır; Sadık olanlara İman verir ve onlar Kutsal Ruh'u onunla giydirirler; ona daha yüksek hallerde Mükemmelliğin Temeli denir.
On sekizinci Yol'a Etkinin Evi veya Aklı denir; mahlukata iyi şeylerin akışının bereketi onun yüceliğinden gelir; ve ondan arkana ve gizli duyular çıkar; bunlar sebeplerin Sebep'in- den çıkar ve onun gölgesinde ikamet eder ve tutunur.
On dokuzuncu Yol ruhani varlıkların bütün faaliyetlerinin Gizinin Aklı'dır; ona böyle denir çünkü en yüksek ve yüce mutlak zaferden gelen etki onun aracılığıyla olur.
Yirminci Yol İrade Aklı'dır, ona böyle denir çünkü o bütün yaratılmış varlıkların hazırlanmasının aracıdır; Hayat Öncesi Bilgeliğin varlığı bu akıl sayesinde bilinir.
Yirmi birinci Yol Barışma ve Mükafat'ın Aklı'dır; ona böyle denir çünkü o bütün varlıklar üstündeki berekete akan ilahi etkiyi alır.
Yirmi ikinci Yol İmanlı Akıl'dır; ona böyle denir çünkü ruhani erdemler onunla çoğalır ve yeryüzünün neredeyse bütün sakinleri onun gölgesinde ikamet eder.
Yirmi üçüncü Yol İstikrarlı Akıl'dır; ona böyle denir çünkü o bütün sayıların arasındaki süreklilik erdemine sahiptir.
Yirmi dördüncü Yol Tasavvur Eden Akıl'dır; ona böyle denir çünkü o, uyumlu zarafetine benzer yaratılmış bütün suretlere bir benzerlik verir.
Yirmi beşinci Yol İmtihan ve Ayartma Aklı'dır; ona böyle denir çünkü o ilk ayartmadır; Tanrı onunla bütün Sadıkları sınar.
Yirmi altıncı Yol Yenilenen Akıl'dır, ona böyle denir çünkü Kutsal Tanrı dünyanın yaratılmasıyla yenilenen bütün her değişen şeyleri onunla yeniler.
Yirmi yedinci Yol'a Doğal Akıl denir. Güneş'in altınd; mevcut her şey onunla tamamlanır ve eksiksiz kılınır.
(Bu yol Rittangelius'un çevirisinde atlanmıştır, tahminen dikkatsizlik yüzünden.)
Yirmi dokuzuncu Yol Cismani Akıl'dır; bütün dünyalarda oluşmuş her şeyi oluşturan ve yeniden üretendir.
Otuzuncu Yol Müşterek Akıl'dır; Astrologlar Yıldızlar ve göksel işaretler hakkındaH yargılarını ondan alır, yıldızların hareketlerine göre ilimlerini onunla düzeltir.
Otuz birinci Yol Daimi Akıl'dır; ona neden böyle denir? Çünkü o her biri kendine uygun bir eksende dönen Güneş ve Ay'ın hareketlerini düzenler.
Otuz ikinciYol İdari Akıl'dır; ona böyle denir çünkü o yedi gezegenin hareketlerini yönetir ve birbiriyle ilişkilendirir, hepsini kendi uygun güzergahlarında yönetir.
Sefer Yezirah'ın Notları
Bu okült metnin net bir şekilde anlaşılabilmesi için eserin herhangi bir yorum yapılmadan baştan sona bir bütün olarak okunması büyük önem arz eder; bu şekilde okunduğunda birçok bölümün genel fikri zihinde somut bir bütün teşkil edecektir. Önce konu genel olarak kavranmalı, ardından bölümler ayrı ayrı incelenmelidir. Aksi takdirde kafa karıştırıcı olacaktır.
Bu kitap Sayılar, Harfler İdealizmi ile Evren'in çeşitli kısımları arasında bir Mecazi Paralellik olarak okunabilir. Kitap, hala varlığını koruyan, bilhassa Framasonluktaki seremonilere ve birçok mistik forma, Tarot'a ve Kabala'ya ışık tutar ve Rozikrusyenler'in Astro-Teozofık şemalarının kavranmasına yardım eder. Gerçek değerinin kavranması için metnin Her- mesçi tekabülleriyle, "Isiac Tablet"le ve Tarot'un Arkana kartlarının sembol, tasarım ve tekabülleriyle (ve bunun için kendi çevirim olan Eliphas Levi'nin The Sanctum Regnum of the Tarot kitabına bakınız) karşılaştırılarak okunması gerekir.
Unutulmamalıdır ki Sefer Yezirah'ın en eski el yazması nüshaları sesli harf içermez, fakat sonraki nüshalarda sesliler
vardır. İbranice yazımda sesli harfler yerine geçen noktaların kullanımı yedinci asra kadar yeterince iyi geliştirilmemişti ve o zaman bile herkes tarafından kullanılmıyordu. Ginsburg'un iddiasına göre noktalı sesli harfsistemi MS 570 yılında Rabbi Mocha tarafından öğrencilerine yardım )!sun diye geliştirilmiştir. Fakat Isaac Myer'e göre İbrani yazımında ikinci asırda noktalama kullanıldığının kuşkuya yer bırakmayan işaretleri vardır. A.E. Waite'e göre onuncu asırdan önceye işaret eden sesli noktalar kullanan mevcut herhangi bir İbrani yazması yoktur.
Sefer Yezirah İbranicede sağdan sola doğru SPR YVZVRH, Samet Pe Reş, Yad ZadikYad Reş He ile yazılmaktadır. İngilizce çevirilerde Yad 1, Y veya J olarak yazılırken Zadik yerine bazen Z kullanılmaktadır. Oysa İbranice bir de Zayin vardır ki tam Z'dir, Zadik, İngilizce'deki th sesi gibi dil dişler arasına sokularak söylenir.
1. BÖLÜM
On iki kısımdan oluşan bu bölüm Evren'in Gelişimi ve Oluşumu ile ilgili felsefi incelemeye giriştir. Harfleri üç sınıfa, Triad (üçlü), Heptad (Yedili) ve Dodecad (On ikili) böldükten sonra bunlar bir süre için bir kenara bırakılır ve daha ziyade Sayı fikriyle özel olarak ilişkilendirilen Decad'la ilgilenilir ki açık bir biçimde Tetrad ile Hexad'dan oluşmuştur.
Otuz iki. Hikmetin (Bilgeliğin) yullarının ya da patikalarının sayısı. Bunlar kitabın sonuna ilave edilmişlerdir. 32 İb- ranicede LB, Lamed ve Beth ile yazılır ve bunlar pentatekin ilk ve son harfleridirler. 32 rakamı, 2x2x2x2x2=32'dir. Laib, LB İbranicede İnsanın Kalbi anlamına gelir.
Yollar. İbranicede NTIBUT, netibut, patika, ayaklarla ezilmiş yol anlamına gelir. Ama burada yolun sembolik anlamı geçerlidir. Hayat yolu gibi. Diğer anlamları, aşama, erk, biçim, etki ve daha sonra Kabalacı yazılarda öğretiye ait formül anlamına gelmiştir.
Yalı. LXVIII. Mezmur, 4. ayette geçen ilahi isimdir. Grekçeye kurios, Latinceye dominous, İngilizceye Lord [Türkçeye RAB diye] çevrilmiştir. IHVH, Yehova veya modern akademisyenlere göre Yahve isminin ilk yarısıdır.
Yehovah Tzabaoth. Bu ilahi isim Eski Ahit çevirilerine Jehovah Sabaoth veya "Orduların Efendisi" olarak girmiştir. XXIV. Mezmur, 10. ayet*. TzBA, ordu anlamına gelir.
İsrail'in Tanrı'sı. Burada Tanrı için kullanılan kelime ALHl'dır. Noktasız İbranicede Rab, Rabler veya Rabbim anlamlarına gelebilir.
Yaşayanların Elohim'i. ALHIM ÇIIM kelimeleri. Alhim'in İngilizce imlası genellikle Elohim'dir. Godftey Hig- gins, Aleim diye yazar. Eril İlahi isim EL, AL'ın dişil biçimi ALH, Eloah'ın, eril çoğul biçimi gibi görünüyor. Genellikle Tanrı diye çevrilir. Güçlü, gücü yeten, mutlak anlamlarına gelir. Çiim, canlı veya hayat anlamına gelen Çi'nin çoğul formudur. Çiih ve Çiva canlı hayvandır. ÇLL de hayat anlamına gelir. Frey, ÇiiM için sözlüğünde "hayatlar" veya "vitae" olarak karşılıkvermiştir. Canlının doğru sıfat formu ÇİA'dır. O halde Elohim Çiim, Yahudi veya Hristiyan yorumlardan ayrı olarak, "Canlı Tanrılar" veya "Hayatların Tanrısı, canlı olanlar" anlamlarına gelir. "Rittangelius Dii Viventes", Canlı (Yaşayan) Tanrılar demiş; her iki kelime de çoğul haldedir. Pis- torious iki kelimeyi de ihmal etmiştir. Postelus, Deus Vivus karşılığını kullanmıştır. Elohim, "terra viventium"un, hayatın tezahür eden dünyasına egemen olan Kutsal Bir' den çıkan Yedi Kuvvet'tir.
Basit form EL.
SPRİM, SPR'nin eril çoğulu, genellikle kitap veya harf olarak çevrilir, burada "ifade biçimleri" anlamına gelmektedir.
Sayılar, Harfler ve Sesler. Noktasız İbranicede verilen üç kelime SPR, SPR ve SIPUR'dur. Bu pasajın zorluğunu azaltmak isteyen kimi editörler onların Separ, Seepur, Saypar diye okunması için SPR, SPUR, SIPR şeklinde yazmıştır.
Bölümün tamamının yarattığı duygu, bunların Sayılar, Harfler ve Sesler olarak çevrilmesi gerektiğini ima eder görünmektedir. Pistorius'un çevirisinde "Scriptis, numeratis, pronunciatis"; Postellus'un çevirisinde "Numerans, nemerus, numeratus"; Rittangelius'un çevirisinde "Numero, numeran- te, numerato" diye çevrilmiş ve dolayısıyla anlam farkları kaybolmuştur.
Yokluğun Sefirot'u. İbranicesi SPIRUT BLIMH, Sefı- rot Belimah. En basit çevirisiyle, "hiçlikten sesler". Kaba- la'nın on Sefirot'u "İlahi Kaynak'tan gelen On İlksel Tecel- li"dir. Sefirot bütün planlardaki tezahüre sırasıyla yol açan ilksel kuvvetlerdir. Buxtorf, Sefirot kelimesi için "predicationes logicae" demektedir. Bana göre kelime açık bir biçimde Latince spiritus -spirit yani ruh, rüzgar - kelimesiyle akrabadır ve Quintitilian [Marcus Fabius Quintilianus] tarafından ses veya gürültü anlamında kullanılmıştır. Belimah'ın anlamı daha kuşkuludur. Rittangelius her zaman "prater illud ineffabile" karşılığını kullanırken, Pistorius, "praeter ineffabile" demektedir. Postellus, güçlükten kaçmakta ve Belimah kelimesini Latince çeviriye koymakla yetinmektedir. Frey'in İbranice Sözlüğü'nde BLMH için "yokluk" [Hiçlik] karşılığı verilmiş, başka karşılık gösterilmemiştir. BLI yok anlamına gelen olumsuzluk ekidir, MR ise "bir şey", [herhangi bir şey] anlamına gelir. Kabalacı metinlerde Sefırot, İlahi Sesler veya Erkler, "kutsal doğalarından bahsedilemeyen" anlamında "ineff- bilis" diye geçer.
İbrani harflerin Triad (üçlü), Heptad (yedili) ve Dode- kad (on ikili) gruplandırmasına Kabala felsefesinde sık sık rastlanır. Birçok kadim yazar A.M.T: Aınet, Hakikat ve AMN, Amin kelimelerinin Triad'larını oluşturarak metinlere kasdi perdeler eklemişlerdir.
Söz veya Ruh'la ve Et'le İki Sözleşme Yehovah ile İbrahim arasında yapılmıştır (Tekvin XVII). Sünnet Anlaşması İbrahim'e ve oğullarına verilen İlahi sözün görünür ve dışsal işareti olacaktı. Sünnet için kullanılan İbranice kelime Mulah, Mulh'tur. Gözden kaçırılmamalıdır ki MLH, DBR, dabar (kelime, söz) ile eş anlamlıdır.
Rittangelius çevirisi, "biçimleyici gücü tahtına oturt", Postellus çevirisi, "aldığını yerine koy".
Abyss, uçurum, abis. İbranice kelime QMQ derinlik, devasalık veya vadi.
Burada açıklanan benim Hermetik ritüelimdir.
Tek İlah Rab. İbranice ADUN IÇID Al veya "Adonai veya - sadece - El".
Taht. İbranice MOUN, ikamet edilen yer, yerleşim yeri veya taht.
Çakan Şimşek. Daha önceki baskıda "kıvılcımlar saçan ateş" kullanılmıştır. İbranice kelime BRQ'dur. Birçok kabalacı on Sefirot'un çakan şimşeğin zigzagıyla nasıl sembolize edildiğini göstermiştir.
Buradaki İlahi İsim Yehova'dır.
Metinde geçen kelimeler RtzUAV ŞUB "currendo et redeundo". Fakat şerhçiler genel olarak bunun Ezekiel'den (14. ayet) bir alıntı olduğunu düşünür. H ChiVT, canlı yaratık, kerubik biçimlere gönderimde bulunmaktadır.
Canlıların Tanrı'sının Ruh'u. RUC ALHIM ChIIM ya da Rittangelius'un çevirisiyle "Spiritus Deorum Viventi- um". Ortodoks anlayış bu kelimeleri ''Yaşayan Tanrı'nın ruhu" diye çevirecektir.
Al Chl H OULMIM; "Kadimlerin Yaşayan Tanrısı"; buradaki Tanrı kelimesi tekildir.
Ses (İnsan, konuşma sesi), Ruh ve Söz (Kelam) QUL, RUÇ, DBR. Kehanetsi sezgi için kullanılan İbrani ifade dikkat çekicidir: BAth QUL, Sesin Kızı.
Şekilsizlik ve Boşluk. THU ve BHU; Tekvin'in ikinci ayetinde geçiyor ve İngilizceye "without form, and void" [ve Türkçede ''Yer boştu ve yeryüzü şekilleri yoktu"] diye çevriliyor.
Hayat öncesi (primordial) elementlerin yaratılış sırasına dikkat ediniz. İlk, Ruh (Akaşa, Eter); sonra Hava, Vayu; ardından Su, Apas; ki bu katı elementsel Toprak'a (Prithivi) yoğunlaştı, en son sudan Ateş'i biçimlendirdi.
İlk isim genellikle Afanim diye yazılmıştır, harfler AUPNIM, Hezekiel'in Görüsü'de (16.ayet) geçer ve İngilizceye ''Wheels" [Türkçeye "Tekerlekler"] diye çevrilmiştir. ShRPM Yeşaya'nın gizemli varlıklarıdır [Türkçeye Seraflar olarak çevrilmiştir] (Yeşaya VI. 2). Çölde Sayım XXI. 6. "zehirli yılanlar", Yehova'nın "Bir yılan yap ve onu direğin üstüne koy" dediği 8. ayette "zehirli yılan" [Türkçe çeviride zehirli kelimesi hariç tutulmuş], yani tekil olarak geçiyor. Kerubim İbranice kelimeler ChiIVTh H QDSh, kutsal hayvanlar: 1. Krallar VI. 32 ve Mısırdan Çıkış :X. 18'de ve Yaratılış 111. 24'te Keruvlar olarak geçer.
Üç. İlk basımda bu kelimeyi göz ardı ettim ve bunun yerine 4 hizmetçi varlığı koydum.
104. Mezmur, 4. ayet.
Burada 1 H V isminin permütasyonlarıyla karşılaşıyoruz. 1 H V, tetragrammaton 1 H V H Jehovah isminin ikinci, yani son He'siz yazılışıdır. 1 H V bir Tri-grammaton'dur ve üçüncü, yani Yetziratik plana daha uygundur. H V 1, olmak fiilinin emir halidir (Ol !), H 1 V, sonsuz; V 1 H gelecek demektir. 1 H V isminde Yod'un Baba'ya, He'nin Binah, yani Yüksek Ana'ya ve Vau mikroprosopus'a, yani Oğul'a tekabül ettiğine dikkat edin.
. 29. Dekad Tedrad'a - dört elemente - ve Heksad'a -uzayın altı yönüne - bölünüyor.
il. BÖLÜM
Bu bölüm İbrani alfabesinin, konuşma yoluyla Hava elementine bağlanan yirmi iki harf ve seslerine dair felsefi yorumlar içerir ve bu harflerin kelimeler -fikirlerin işaretlerini ve maddi tözün sembollerini - oluşturmak için kullanımlarını işaret eder.
Ruh. İbranice NPŞ (Nefeş), genellikle insanın, hayvanın veya herhangi var olan bir şeyin yaşayan ilkesine karşılık gelir. Neredeyse Teozofik Prana ile aynı şeydir.
Harfler gırtlak, geniz, dil, diş ve dudak sesleri olarak bölünüyor.
231 kapı. 1'den 22'ye kadar olan bütün rakamların toplamıyla 242 sayısı elde edilir. İbrani harfleri 242 farklı konumda çiftler halinde düzenlenebilir: ah, ag, ad, up... At ve ba, bb, bg, bd ... Bt ve ts, tt... Terslerin olmadığı doğru düzendir bu. Neden 1 1'in çıkarıldığına ve 231 sayısının
bulunduğunu görmek için Postellus baskısındaki Tablo ve 15. nota bakınız.
Var olmayan. İbranice AYN, hiçlik. Ayn'dan Ayn Sof, sınırsız ve Ayn Softan Ayn Sof Or, Sınırsız Işık gelir.
Vücut. İbranice GUP, genellikle hayvanların fizik bedeni için kullanılır, ama burada "tek bütün" anlamına gelmektedir.
III. BÖLÜM
Bu bölüm ağırlıklı olarak Üç Ana Harf, Alef, Mem ve Şin tarafından temsil edilen Triad'ın özüne dairdir. Üç ayrı yöndeki gelişimleri işaret edilmiştir: Makrokozmos, yani Evren; Yıl, yani zaman ve Mikrokozmos, yani İnsan.
Kabala'da dengenin önemi tekrar tekrar ifade edilir. "Sifra Dtzeniouta", "Gizem Kitabı" istikrarlı varoluşun temel gerekliliği olarak bu Denge'ye gönderimde bulunan sözlerle başlar.
Semalar, Gökler. İbranice Heşamaim, HŞMIM, Aeş, Ateş ve Mim, Su ve ayrıca Şem, isim kelimelerini içerir. Elementler IHVH ismine atfedilir. ŞMA, Keldanicede Üçlemeye verilen bir addır (Parkhurst). ŞMŞ Güneş, Işık, Haklılığın Güneş'i, bir tür Mesih'tir.
İngilizcesi "were produced'', İbranice kelime BRA, "Kök"tür. Bu kelime Kutsal Kitap'ta yapma, üretme ve yaratma anlamlarında kullanılmıştır.
BRIAH, Briah, biçim vermek, Tekvin i.1.
OshiH, Ashiah, tamamlamak, Tekvin i.31.
IZIRH, Yezirah, oluşturma, Tekvin ii.7.
Kabalacılar bunlara AZLH kelimesini ekler, "tezahür etmeyenden tezahür eden bir şey üretmek" anlamındadır
iV. BÖLÜM
Bu bölüm, özel olarak Heptad'a, yedinin üslerine ve niteliklerine ayrılmıştır. Burada yine sayıların ve harflerin evrenle ilgili üç aşamalı atıflarını görüyoruz. İlave paragraflar Ka- lisch tarafından basılmıştır; bu paragraflar Heptad'ın yedi harfini gezegenler, haftanın günleri ve insan nitelikleri, organlar ve duyularla daha kesin bir şekilde ilişkilendirmektedir.
Bu sayılar kopyacılar ve editörler arasında yorum farklılıklarına neden olmuştur, nadiren hemfikir olan iki editör olmuştur. Birden yediye kadar olan her ardılın sürekli çarpımından çıkan sayıları verdim. 2x1 =2, 2x3=6, 6x4=24, 24x5=120, 120x6=720, 720x7=5040.
Her bir harfi gezegenlerle ilişkilendiren Cizvit bir Akademisyen olan Athanasius Kirscher'in sıralaması şöyledir: Beth, Güneş; Gimel, Venüs; Dalet, Merkür; Kaf, Luna (ay); Pe, Satürn; Reş, Jüpiter; ve Tav, Mars. Ek paragraflarda Kalish farklı bir sıralama takip eder. Durugörüsel araştırmalara göre her ikisi de yanlıştır. Court de Gebelin, Elhiphas Levi ve benim Bembo Isiaic Tablet'le ilgili notlarıma bakınız. Gerçek tekabüller, muhtemelen hiçbir yerde yazılı değildir. Burada gezegen isimleri için verilen kelimeler Kaide kelimeleridir.
Yedi Gök ve Yedi Yer'de baskı hatası vardır. Birçok kadim okült kitapta olduğu gibi bunun kasti olduğuna inanıyorum. Bazı Hermetik el yazmalarında doğru isimler ve imla bulunabilir.
Bu yedi harfe ilave atıflar için Postellus şunları verir. Vita/Mors, P;udaffiictio, Sapientia/Stultia, Divitiae (Opus)/ paupertas, Gratia/opprobrium, Proles/Sterilitas, Imperi- um/Servitus. Pistorius şunları verir: Vita/mors, P;udbellum, Scientia/ignorantia, Divitiae/paupertas, Gratia/abominatio, Semen (Proles)/Sterilitas, Imperium (Dominatio)/servitus.
V. BÖLÜM
Bu bölüm özellikle Dodekad'a ayrılmıştır. On iki sayısı ve onu oluşturan sayıların özelliklerine, yine evren, zaman ve insan açısından işaret edilmiştir. Son paragraf harflere karşılık gelen sayıların önemli noktalarını tekrar verir. Ek metin birçok harfin tekabüllerini saymaktadır.
Bu harflerle ilgili aklınızı karıştırmamanız gerekir. Değişik yazarlar bunları değişik biçimlerde çevirmişlerdir. Heh veya He, Cheth veya Heth, Ch ile karıştırılmamalı ve Teth, Th 'de çift harflerden biri olan son harf Tau'dan ayrı tutulmalıdır. Bu harflerin İngilizce telaffuzu son derece şaşırtıcıdır. Her biri zaman zaman hem t, hem the th'dır. Yod ise İ, Y ya da J'dir. Sameh basitçe s'dir ve ana harflerden biri olan Şin, Shin veya Ş ile karıştırılmalıdır. Oin, çoğu kez İngiliz İbrani gramerde Ayin olarak yazılır ve bazen de Gnain olarak; Tzaddi ise Zain, Z ile karıştırılmalıdır ve son olarak Qoph, Q birçok kez K ile ifade edilir, oysa esas bir K harfi vardır.
Postellus "kuşku" kelimesini kullanırken, Pistorius "zihin" kelimesini kullanıyor.
Bu harfler 12 Zodyak burcunun ilk harflerini oluşturur:
Nisan ayı yaklaşık 29 Martta başlar. Yıar ayrıca Lyar ve Aiar diye yazılır. İbrani kelime AIIR.
Organların listesi metinden metine değişmektedir. Ancak iki el, iki ayak, iki böbrek, karaciğer, mesane ve dalak'ta fikir birliği vardır. Postellus bundan başka bağırsakları, mesaneleri ve arterleri eklemektedir. Rittangelius'un listesi ayp.ıdır. Pistorius kalınbağırsak, dalak ve mideyi vermektedir. Zorluk el yazmasındaki İbrani kelimeden kaynaklanmaktadır. İki farklı kökene atfedilmiştir. Biri mahrem, özel, gizli, saklanmış, diğeri ise sıvılaşmış olarak iki ayrı anlama sahiptir.
Elohim - İlahi Güçler -; yani Tetragrammaton IHVH değil.
IV. BÖLÜM
Önceki beş bölümün özetidir. Evreni ve insanı sayıların güçlerinin yaratılmış formlar arasındaki dağılım şemasının hakikatine tanıklığa çağırmakta ve bu felsefenin Tanrı tarafından İbrahim'e verdiği ve İbrahim'in onu Antlaşma altında bir Bilgelik biçimi olarak imanla alıp kabul ettiği sonucuna var- •
maktadır.
Ejderha, TLI, Theli. İbrani harflerin toplamı 440, yani 400, 30 ve 10'dur. En kuvvetli yorum, Tali ya da Theli'nin büyük Ekliptik çemberi üzerindeki Zodyak'ın on iki takım adasına karşılık geldiğini söylemektedir. Ekliptik çemberi başladığı yerde biter. Kadim okültçüler onu kendi kuyruğunu ısıran bir FJderha şeklinde resmetmişlerdir. Bazıları Tali'nin Kutup Yıldızı yakınlarındaki Draco takım adasını kast ettiğini söylemektedir; kimileri onun Samanyolu olduğunu söylerken, diğerleri kuzey ve güney Ay düğümlerini işaret etmektedir. Adolphe Franck'a göre Theli Arapça bir kelimedir.
Mutluluk. İyi son. Ya da sadece iyi. TUBH.
Mutsuzluk, sefalet, kötü son veya kötü, ROH
Bu İbranice versiyon alan altının tahsislerini dahil etmemiştir. Mayer şöyle bir paragrafvermektedir: "Dostluk üçgeni kalp ve iki kulaktır; düşmanlık üçgeni karaciğer, öd torbası ve dildir; iki hayat veren iki burun deliği ve dalaktır; ölümle uğraşan üç, ağız ve vücudun alt kapılarıdır.
Tanrı. Burada örnekte AL, EL.
Bu son paragrafın metni, geri kalanına göre yeni olup başka bir yazara ait olduğu görüşü hakimdir.
En yüksek Rab. OLIU ADUN. Adun veya Adan, veya Adonai, ADNI genellikle Rab diye çevrilmektedir, Eliun,
OLIUN da "en yüksek" anlamına gelip daha sık kullanılan bir ifadedir.
O. Rittangelius "Tetragrammaton'da ismi geçen" demektedir. Ama bu kelime İbranicede ihtiva edilmiyor.
Dil. Sözel Antlaşma.
Konuşma. İbranice de "dili üstünde"
Rabbi Judah Ha Levi'nin İbranice versiyonu şu şekilde bitmektedir. " ... hakkında denmiştir. Daha doğmadan biliyordum seni." Rabbi Luria çevirdiğim İbranice versiyonu vermektedir. Postellus şu satırları veriyor: "Onu suya çekti, Ruh'ta yükseldi. On iki işareti yedi uygun biçimle alevlendirdi. Mayer de şu cümleler vardır: "Er zog mit Wasser, zundet sie an mit Feuer; erregte sie mit Geist; verbannte si mit sie- ben, goss sie aus mit den zwolfGestirnen." "Onları suyla çizdi, ateşle hareketlendirdi, ruhla gezdirdi, yediyle dağıttı, on ikiyle ileri sürdü."
Otuz İki Bilgelik Yolu'nun Notları
Keter, En Yüksek Taç, İlk Sefîra, Ayn Sof Or'dan, Sınırsız Işık'tan İlk Tecellidir.
Binalı, anlayış, üçüncü Sefıra'dır.
Hokmah, Hikmet, Bilgelik, İkinci Sefira'dır.
Gedulah Hesed, Merhamet, Dördüncü Sefıra'dır.
Metatron, İlk Sefıra'nın Aklı, Musa'nın rehberi.
Bu kelime ÇZÇ, görür, görü; Çazut, "görü" anlamına gelir.
Bu kelime "kıvılcım saçan ateş" anlamına gelir.
Hikmetin, yani Bilgeliğin otuz iki yolu On Sefırot ile yirmi iki harfe referansta bulunmaktadır. Yirmi iki harfin her biri ilahi bir kudret ve sıfata karşılık gelir. Kabala'ya giriş yazımda Onbirinciden otuz ikinciye kadar yolların çeşitli Sefırot'u nasıl birbirine bağladığı ve ilahi etkide bulunduğunu gösteren bir şekil bulunacaktır. Okült bilimin bazı öğretmenleri Yirmi İki arkana major kartını Yirmi İki Yolla ilişkilendirmektedir.
Not: Bazen Büyük Dosyaları tarayıcı açmayabilir...İndirerek okumaya Çalışınız.
Yorumlar