YEDİLERİN YERİ
Hzl:
İsmet Zeki EYUBOĞLU
Sayıların kutsallığı
Anadolu’nun evren anlayışı, hayat şartlarıyla sıkı sıkıya bağlantılıdır. Ancak,
bu bağlantıya dayanılarak bütün kutsal sayılar Anadolu kaynaklıdır da denemez.
Yedi sayısıyla ilgili örnekler okununca birçoğunun Anadolu’ya dışardan geldiği
görülecektir. Yedi ile bağlantılı inançların hepsinin değilse de birçoğunun
Anadolu kökenli olduğu, birçoğunun da Anadolu’da yaşayan değişik inançlara
bağlı topluluklarca benimsenip yaşatıldığı kuşkusuzdur.
Yedinin kutsal bir
nitelik taşıdığı inancı Anadolu ile onun, onun komşularıyla olan ilişkilerinde
ortaya çıkıyor. Mısır, Sümer, İran, Akad, Hind, Hitit, daha sonra Yunan, Roma
uluslarının düşüncelerinde yedinin ayrı bir önemi, bambaşka bir yeri vardır. Bu
sayının taşıdığı kutsallık, olaylarla, törenlerle, sözün kısası yaşanan
gerçeklerle kökensel bir ilişki içindedir. Bu ilişkinin soyut inançlardan
oluştuğu söylenemez. Olayın kaynağında doğayla insan arasındaki yaşam
bağlantısı vardır. Bunu, güncel olayların akışı içinde, insan davranışlarını,
eylemlerini etkileyen inançlardan anlıyoruz. Olaya, duygusal değil de bilimsel
bir tutumla yaklaşılırsa, doğada, yedinin, bu yedi sayısıyla ilgili inançların
kurduğu bağlantı ilkin Sümer uygarlığında çıkıyor ortaya. Bugün için en eski
olarak bu Sümer inançlarını biliyoruz, belgeler şimdilik öyle gösteriyor.
Onlardan sonra Mısır ile Hititler geliyor.
Yedi
sayısına dayanan inançların zaman zaman Anadolu’da toplandığı açıkça biliniyor.
Bugün
köy yaşamında yedinin ayrı bir yeri, ayrı bir değeri vardır sayı olarak.
Genellikle kutlu, uğurlu sayılır yedi. Bunda yaşamın da önemli bir etkisi olsa
gerek. Çocuk dişlerinin yedi yaşında çıkması, yedi yaşın çocuk yaşamında bir
dönüm çizgisi olması etkilidir bunda.
Sözgelişi; yedi kat gök
inancı eski Babil’de, Sümerler de, Anadolu uluslarında vardı. Yedi kat yerin
altı inancı da öyle. Sümerler yerin yedi kat olduğunu söylüyorlardı. Bu inanç
sonradan Anadolu’ya geçerek oradakilerle karışıp kaynaştı ortaya yeni bir bütün
çıktı.
Birtakım kavramların,
onların içerdiği inançların doğuşunda uygarlıkların, uygarlık aşamalarının
etkisi vardır kuşkusuz. Bir uygarlık düzeyinde bilinmeyen kavramla o uygarlığın
ilgisi, ilişkisi yoktur. Sözgelişi; Grekler, uzun bir süre sıfır değerini
bilmiyorlardı. Bu yüzden onların düşüncesinde sıfır ile gösterilen ondalık sayı
değerleri kavramları yoktur. Durum Lâtinler için de öyledir. Lâtin sayı
düzeninde sıfır, onunla ilgili değer çizelgesi, değer dizisi yoktur. Sıfır
nedir bilmez Lâtin düşüncesi. Bu sıfır değeri, Doğudan Batıya geçmiştir.
Bunun gibi yedi sayısı
ile ilgili inanç düzeninde görülen birtakım kavramların Batıda bulunmayışı, bu sayı
değerine bağlanan inançların başka bir yerden oraya göçtüğünü gösteriyor. Peki,
nereden gidebilir Batıya bu yedi sayısına bağlanan inançlar? O çağlarda
Doğudan, Anadolu’dan, Sümerlerden daha ileri uygarlık düzeyinde olan bir yer
bilinmiyor (burada Doğu derken Anadolu ile komşuları gelir göz önüne).
Bugün, Anadolu halkının
dilinde yedi sayısıyla ilgili sayısız inanç vardır. Halkın türkülerine bile
girmiş, işlemiş bu yedi sayısının taşıdığı inançlar. Halk yedi sayısına
dayanarak, birçok inançlar türetmiş, deyimler yaratmış, bilmeceler uydurmuş.
Yedi delikli tokmak (baş) gibi.
Halk inançlarının çoğu
belli bir düşüncenin zamanla anlam değiştirmesinden doğmuştur. Yedi kat yerin
dibine girmek9in özünde gizlenen anlam böyle değildi çok eskiden. Yalnız yerin
yedi kat olduğu söyleniyordu. Halk düşüncesi zamanla ondan bir kargış türetmiş,
eski anlamı unutulmuş artık. Yedi yerden yamalı deyimi bir giysinin eskiliğini,
yıpranmışlığını bildiriyor. Oysa, eskiden böyle bir deyim de yoktu. Giysi yedi
yerden yamalı mı gerçekten? Değil, sekiz, dokuz yamalı da olabilir, belki üç
yamalı da. Önemli olan yedi’nin bir düşünceyi anlatmak için
deyimleştirilmesidir.
Halk yalnız yedi kat gök
diyor. Bunun gökte bulunan yedi gök varlığını yansıttığını bilmiyor, düşünmüyor
bile. Yine halk yedi iklim diyor. Bu yedi iklim9i bilmiyor, adlarını sayamıyor,
saymayı da geçirmiyor içinden. Oysa değerli bir ortaçağ bilgini olan İbn Haldun
(öl. 1406) “Mukaddeme” adlı yapıtında birinci ciltte, bu yedi iklimi çağının
bilim verilerine göre uzun uzun anlatır. Halk yalnız yedi iklim der, onunla
belli bir düşünceyi, kendine göre gerekli yorumu yapar. Yedi deniz (derya)
nerededir, nedir, gerçek midir? Bunu da düşünmez. Divan ozanı bile susuzluğunu
anlatmak için halk diliyle konuşur, ondan esinlenir. Yedi deryayı İçmek’ten
sözeder.
Yedi sayısı, halk
inançlarına birtakımlarının ileri sürdükleri gibi edebiyat yoluyla girmemiştir.
Yazında geçen yedi sayısı ile deyimler kavramlar, daha çok çağın anlayışına
göre bilimsel bir nitelik taşır. Halk yediyi bir anlatım aracı olarak
kullanıyor. Bir güçlüğü anlatmak için, yedi dereden su getirmek, ya da yedi
mahalleyi başına toplamak (yaygarayı anlatmak için) deyimlerini türetiyor. Bu
deyimlerin türetilmesinde yedi sayısının sonradan unutulmuş kutsallığının gizli
bir etkisi vardır, halk bunu bilmiyor. Onun için önemli olan düşündüğünü
anlatmak, içinden geçeni söylemektir.
Bir insanın kötülüğünü
dile getirmek için yedi başlı yılan diyen halk adamı bunun çok eski inanç
varlığı olduğunu, birer devi anlattığını bilmez, düşünmez bile. Halk yediye
gider de yedinin neden bu deyimde kullanıldığını araştırmaz.
İşte bu gibi düşünce
varlıkları okumakla, yazınla değil, yaşamdan sağlanan deneylerle sınamalarla,
gelenekleri, görenekleri, inançlarını sözsüz yaşamakla öğreniyor, gördüğü gibi
uyguluyor.
Eskiler yedi bilge der
dururlardı. Felsefe kitaplarında, tarihlerde boyuna söylenir durur bu yedi
bilge. Onun daha önce Sümerlerde olduğunu, yeraltı yedi bilge’nin bulunduğunu,
bunların zaman zaman yeryüzü insanlarına doğruluk, insanlık öğrettiklerini kim
biliyordu dersiniz? Eski Grek, Lâtin bilgeleri, bilginleri biliyorlar mıydı?
Bilseler yazarlardı. Dururmuydu ilkçağın ünlü Homeros’u, Herodotos’u onları
söylemeden, durmazdı besbelli.
Tektanrıcı dinlerde
görülen yedi sayısı ile ilgili bütün kavramlar çoktanrıcı dinlerden kalmadır.
Cennet de, Cehennem de yediyi eski çağdan öğrenen bir anlatımın özünü taşır
(yedi sayısı ile ilgisi bakımından). İslâm dininde geçen, yedi ile bağlantılı
olan, bütün kavramlar daha önceki dinlerden geçmiş düşünce varlıklarıdır.
Bunların (dinde yer alanların) pek azı halk düşüncesinde benimsenmiştir.
Halk, yedi sayısını
birkaç anlamda kullanır. Biri bir olay, bir duyguyu abartmak için. Yedi yıllık
verem deyiminde olduğu gibi. Öteki sövme, yerme gibi bir tutumu açıklamada. “Yedi
ceddini...,” “yedi sülâleni...” deyimlerinin içerdiği anlamda. Bunların
dışında, başkalarından özellikle az çok okumuşlardan, duyarak örendiği yedi ile
ilgili kavramlar vardır. Bunları da gelişigüzel kullanır, ancak gerçek anlamını
bilmez. Sesi yedi kat göğe çıktı. Bu da bir olayı abartarak söylenmiştir yedi
kat gök’ün ne olduğunu bilmeden, düşünmeden.
Anadolu’da, halk dilinde
de okumuşlar dilinde de geçen yedi sayısı ilgili inançların iki büyük kaynağı
vardır. Biri günlük deneylerle, yaşamla edinilen, öteki okumakla öğrenilen.
Yaşamakla edinilenler birer deyim niteliğindedir, okumakla öğrenilenlerin
özünde az da olsa biraz bilgi, bilim kokusu duyulur. Okumuşların dilinde geçen
yedili kavramlar daha çok bilimseldir. Özellikle Divan yazınında tasavvufta
geçen yedi ile ilgili deyimler belli bir öğretim, öğrenim çabasının sonucudur.
Anadolu kaynaklı olmayan
yedi sayısıyla ilgili deyimlerin, kavramların iki ayrı geliş yolu vardır. Biri
uluslar arasındaki karşılıklı kaynaşmalar, inanç özümlenmeleri sonucu, öteki
yazın yoluyla, okuyup öğrenmekle. Ortaçağda Anadolu’ya, halk diline girdiği
sanılan birçok deyimin geliş yolu yazındır, bilimdir. Tasavvufla, dinle ilgili
olanlar bu türdendir. Ancak, tasavvuf deyimlerinin, eski astronomi (heyet),
astroloji (yıldızbilim) deyimlerinin çoğu Anadolu kaynaklıdır. Yedi uyurlar,
yedi gezegen, yedi kat gök deyimlerinde görüldüğü gibi. Bunların çoğu Yeni
Eflâtuncu felsefeyle içten bağlantılıdır. İran’dan geldiği söylenen bu tür
deyimlerin kaynağı İran değildir. İran’a ortaçağ başlarında geçmiş bu deyimler.
Eski İran düşüncesinde böyle bir deyim bolluğu bilmiyoruz. Firdevsi’nin
şiirlerinde geçen yedi ile ilgili deyimler birer ortaçağ deyimidir, düşünce
varlığıdır, onların İran’la ilgili bir yanı yoktur. Durum Arap uygarlığı için
de öyledir. Eski Yunan’da, Lâtinlerde sıfır değerinin bulunmayışı, bilinmeyişi
gibi Arap düşünce evreninde, bir Arap yaratması olarak, yedi ile bağlantılı
kavram, deyim bilinmiyor. İslâm dininde görülenlerin kaynağı ya İbrani dini, ya
da Yeni Eflatuncu düşünce akımıdır.
Asya Türklerinde,
özellikle şaman dininde görülen yedi ile ilgili kavramları sonradan Doğuya
geçtiği, aradaki benzerlikten anlaşılıyor açıkça. Şaman dini Anadolu, Sümer,
Hind düşüncesine, inançlarına göre çok yenidir. Öyle geniş bir kavram düzeyi
yaratabilecek nitelikte değildir. Durum Uygur toplumunda da böyledir. Uygur
dininde, inançlarında görülen kavramların, deyimlerin çoğu sanskritçe ya da
çincedir.
Anadolu Yunan
mitolojisinde yedi müzik perisi. Müzik sözü Grekçe musa sözünden türemiştir.
Musa denen perilerle ilgili nesne anlamına gelir. Musalar türkü çığırır, çalgı
çalarlardı. Bundan bildiğimiz müzik (musiki) türemiştir.
İlkçağda Tebai ilinde
yaşamış, yurdun savunmasında, düşmanlara karşı korunmasında büyük yararlıklar
göstermiş yedi komutan.
Şaman inançlarına göre
Tanrı Ülgen insanlara iyilik eden yüce bir varlıktır. Onun katına varan yolda
yedi engel (buudak) vardır. Bunları aşan kimse onun katına ulaşır. Bu engelleri
aşmak, insanın inanç bakımından değişik aşamalardan geçmesine, olgunlaşmasına
bağlıdır.
Asya’da yaşayan Beltir
adlı Türk topluluklarının düzenlediği bir din töreninde yedi kulaç uzunluğunda
bir ip kullanılır. Buna onların dilinde çilipağ denir.
Şaman inançlarına göre
Tanrı Ülgen (Kuday) yeryüzünde ilkin yedi kişi yaratmış. Bunların kemikleri
kamıştan, etleri topraktanmış.
İran’da, İ.Ö. VI. yy.
sonlarında Darius (Dârâ) altı arkadaşı ile ayaklanarak kral Magus’u devirip
yönetimi ele geçirmiş. Bu yedi kişi de Darius, Otan, Gobryas, Megaby zos,
Aspathines, Hydarnes, Intaphrenes adlarını taşır. Sonunda Darius kral olur.
Herodotos tarihinde anlatılan bu olay gerçeklere uygun düşüyor.
Yeniçerilerde yedi kapı
vardır. Adet kapısı, Et kapısı, Ağa bölüğü kapısı, Solaklar kapısı, Meydan
kapısı, Çayır kapısı, Karaköy kapısı. Bu yedi kapının ayrı ayrı görevleri
vardır.
İslâm inançlarına göre
kalkım (kıyamet) günü Medine ilinin yedi ayrı kapısı olacaktır.
İstanbul’da Topkapı
Sarayı’nın yedi büyük kapısı vardır.
Şaman inançlarında yağız
yer denen kara toprağın yedi kapısı vardır. Bu yedi kapı bir İlâhide söylenir,
adları açıklanmaz, yalnız yedi kapı olarak geçer.
İsa peygamberin takdisi
ile çoğalan ekmek ile balık kırıntılarının bulunduğu yedi zenbil. Bir inanca
göre bunlar İstanbul’da Çemberlitaş denen anıtın altında gömülüymüş.
Musa peygamberin,
Firavundan kaçarak, gittiği Medyan çölünde yardım ettiği söylenen yedi kız
çoban.
Kabe’de Mescidi Harem’in
yedi minaresi vardır. Burası bütün müslümanlarca kutsal sayılır.
Selefiye tarikatının
yedi ana inancı vardır. Takdis, tasdik, sükut, imsak, kef, marifet ehlinin
sözlerini kabul, itirazı acz.
Bir kutsuzun yedi eve
yıkımı dokunur.
Yeni evlenen bir kızın, koca
evinde yedi günlük durduktan sonra, anasını babasını görmek için baba evine
dönmesi. Bu dönüş bir görüşme niteliğindedir. Yeni evliler, kız evinde bir gece
kaldıktan sonra kendi evlerine dönerler.
Yeni evli bir kızın,
koca evinde, yedi gün kaldıktan sonra anasını, atasını görmek için baba evini
görmeye gitmesi. Yedisini görmek, bir mutluluk dileği olduğu gibi, kargışlama
da olabilir. Halk arasında bir kıza kızınca yedini görmeyesin diye söylenir.
Bu, tanrı seni gelinlik çağa yetirmesin, ölüp gidesin anlamına gelir.
İlkçağda kimi
Anadolu’da, kimi komşu ülkelerde bulunan yedi büyük yapıt. Karya satrapı
Mavsolos’un mezarı, Efes’teki Artemis tapınağı, Rodos’daki bronz Apollon
yontusu, Phidias’ın altın fildişi Zeus yontusu, İskenderiye feneri
(Ptolemaios’un yaptırdığı), Gize piramidi İ.Ö. 2000. Babil’in asma bahçeleri
(İ.Ö. VI. yy. da Babil kralı Buhtunnasır’ın yaptırdığı).
Kefen anlamına gelir.
İslâm inançlarlarına göre, ölünün sarıldığı kefen yedi arşından çıkarmış.
İsmaili mezhebine göre,
yedi sayısı uğurlu olduğu için, şamdana yedi kol takma gereği vardır. Yedi kolu
olan bu şamdan kutsal sayılır.
Tevrat’a göre Yafes’in
yedi oğlu vardır. Bunlardan her biri bir ulusun atası sayılır.
Türklerin Altay
mitologisine göre evrenin baştanrısı Bay Ülgen 'in karısı Hanım ’dan doğma yedi
oğlu vardır. Yaşığan, Karşıt, Bahtagan, Kuşhan, Kanım, Yayık, Bayık
(?)...
Eskiden,
Yahudiler, Kamış Bayramı dedikleri bayramda tapınaklarda toplanır mihrabın
çevresinde yedi kez dönerlerdi.
İranlılarda,
Hindlilerde, Romalılarda, Budistlerde böyle bir din töreni vardır. Kutsal
saydıkları bir nesnenin çevresinde yedi kez dolaşarak tören düzenlerlerdi.
Müslümanlarda,
hac günü Kâbe’nin çevresini yedi kez dolaşma geleneği vardır. Hacca giden bütün
müslümanların bu töreni yapmaları gereklidir.
Hac
sırasında, müslümanların, Safa ile Merve adı verilen yer arasında yedi kez
gidip gelmeleri gerekir. Bu insanın gücü yettiğince yapması gereken bir
koşmadır.
Şaman
inançlarına göre tufan’ın olacağını önceden bildiren demir boynuzlu Gök teke
dünyanın çevresini yedi kez dolaşmıştı. Sonra yedi gün deprem olmuş, yedi gün
dağlar ateş püskürmüş, yedi gün yağmur yağmış, yedi gün fırtına olmuş dolu
düşmüş, yedi gün de kar yağmış.
Eski
Anadolu Grek mitologisinde Styks denen
bir ırmak ahretin çevresini yedi defa dolaşarak akarmış. Bu suya girenler
yaralanmazlarmış.
Kirlenmiş bir nesnenin
yedi kez yıkanması gerekir.
Namazda secde gövdenin
yedi öğesi üstüne olur (iki el, iki diz, iki ayak, bir alın)
Rasûlüllâh sallallâhü
aleyhi ve sellem hastalanınca üzerine yedi tulum su dökülmüş.
Gövdenin yaralı ya da
ağrıyan bir yeri yedi kez dağlanır.
Mevlevilerde yedi selâm
vardır. Bu yedi selâm sıra ile Tanrıya, Nuh, İbrahim, Musa, Harun, İlyas gibi
yalvaçlara, gün doğumuna verilir. Arapça olan bu selâm şöyledir.
Selâmün
aleyküm bimâ sabartum feni’me ukbeddar.
Selâmün
kavlen min rabbir rahim.
Selâmün
alâ Nûhin ül âlemin
Selâmün
alâ İbrahim.
Selâmün alâ
Mûsâ ve Hârun
Selâmün
alâ İlyasîn
Selâmün
hiye hattâ matla’il fecr (Bunlar
Kur’an âyetleridir.)
(Bu ayetlerle efsun
yapılır. Akreb yılan dokunmaz. Hzl)
Kanuni Süleyman’ın
veziri Makbul İbrahim Paşa Mısır kalesine yedi kule yaptırmıştı..
İstanbul’da Yedi Kule
yöresinde yedi kulesi olan büyük bir sur vardır. Sonraları hapishane olarak
kullanıldı.
Denizde çok dalgalı,
fırtınalı havaya denizcilerin verdikleri ad.
Hıristiyanlığın ilk
dönemlerinde çoğu Anadolu’da olmak üzere Asya’da yaptırılan yedi kilise. Bunlar
hıristiyanlığın en kutsal yapıları olarak bilinirdi.
Yahudi inançlarına göre
Tanrının evreni yarattığının yedinci günü, Yevmü’ssebt (cumartesi günü) denen
bu gün Yahudiler iş yapmaz, dinlenir. Çalışmayı bir suç sayarlar. Bugün
Tanrının dinlendiğine inanırlar.
Herodotos tarihinde
anlatıldığına göre iki Arap bir konuda anlaşma yapmak istediği zaman üçüncü bir
kimsenin yardımı ile başparmaklarının içini keskin bir taşla kanattırır,
giysilerinden birer parça koparır, akan kana bular. Sonra aralarında duran yedi
taşın üzerine sürerek Dionyzos ile Urania adına dua eder, andiçerler.
Müslüman hacıları kurban
bayramında Akabede şeytan taşlarken yedişer taş atarlar.
Doğu İran’da, tapınaklarda,
kullanılan birtakım mihraplar yedi basamaklı birer kürsü biçimindedir.
Arap takvimine göre
yedinci ayın yirmiyedinci günü Mekke’de anneler için özel bir tören düzenlenir.
Bu törende anneler çocuklarını zemzem dolu bir kaba batırır, yıkarlar.
Anadolu’da bebekler yedi gün, kırk gün yıkanır.
Cezairi seb’a da denir.
21 Mart 1800 yılında Rusya ile Osmanlılar arasında yapılan bir sözleşme
gereğince yedi Yunan adasından kurulu bir cumhuriyet yönetimi benimsendi. Bu
adalar: Korfu, Zenta, Cerigo, Aya Mavri, Kefa lonya ile onların yakınındaki iki
adadır.
Osmanlı devletinde yedi
Yunan adasına verilen genel ad.
Firavunlar çağında Mısır
toplumu yedi kesime ayrılıyordu. Rahipler, Askerler, Sığırtmaçlar, Domuz
çobanları, Tacirler, çeviriciler (tercümanlar), Gemi kılavuzları.
İ.Ö. 278 yıllarında
Balkanlar üzerinden Anadolu’ya geçerek Ankara yörelerinde yerleşen Galatlar
belli günlerde törenler düzenler yedi hayvanı kurban olarak keserlerdi. Bir inanç
niteliği taşıyan bu olay bugün Anadolu’nun birçok yerinde uygulanır. Kurban
bayramında yedi koç kurban kesen varlıklı kimseler vardır. Bir işin, bir
dileğin yerine gelmesi için “yedi koç kurban” etme geleneği de bundan kalmadır.
Yezidilerin kutsal kitabı
Mushafı Reş’te adı geçen yedi yezidi imamı, ya da peygamberi. Bunların
yaratıldığı günler ile adları şöyledir: Melek Tavus (Pazar günü), Derdail
(Pazartesi), İsrafail (salı), Mikâil (çarşamba), Cevrail (perşembe), Şamnail
(cuma), Turâil (cumartesi).
Bu yedi gün, evrenin
sıra ile yaratılışını da gösterir.
Nietzsche’nin Also
Spreach Zaratustra (Böyle Dedi Zerdüşt) adlı yapıtının 3. Bölümü.
Belâgatü’sseb’a.
Karmatilerde birliğe girebilmek için genel kuralları gösteren yedi dereceli
kitap.
Hıristiyan inançlarına
göre kendini İsa’ya adayan Maria Magdalena ’nın içinde yedi cin çıkmış.
Şecerei Terakime
(Türkmenlerin Soy kütüğü) adlı yapıtında Ebulgazi Bahadır Han, Oğuz iline yedi
kızın beylik kıldığını söyler. Bunların adları şöyledir: Boyu Uzun Burla,
Barçın Salur, Şabatı, Künin Körkli, Künin Körkli (ikinci de bu adla anılır),
Kerce Buladı, Kugadlı...
Ortaçağda, özellikle
İsfahan’da, nişanlanan bir kızın babası güvendiği kimselerden yedi kişi seçer
oğlanın ailesine gönderirdi. Bunlar, oğlanın kızı sürekli olarak isteyip
istemediğini oğlandan sorar öğrenirdi. Bu yedi soruya, delikanlı yedi kez
“evet” der, olumlu karşılık verirse, yedi görevli bu soruları kıza da sorar,
onun kesin düşüncesini öğrenirlerdi. Evlenme bu karşılıklı onaydan sonra
gerçekleşirdi..
Eskiden büyük Avrupa
devletlerine Osmanlıların verdiği ad.
Yedi kıral idüb iltizâmı bâcü
harâc
Niyâzi sulh ile kapında eyliye feryâd
Niyâzi sulh ile kapında eyliye feryâd
(Sabit)
“Fukahai seb’a” diye
anılan, yedi İslâm hukukçusu, Medine’de yetiştiler, yaşadıkları dönem VII,
VIII, yy.lar dır. En ünlüleri Urve bin Zübeyr adlısıydı.
Zahirî mezhebine göre
köpeğin su içtiği kabın temizlenmesi için toprakla yedi kez ovulması gerekir.
Bedevi tarikatında
müritlere şeyhin verdiği bir şerbet. Bu şerbet yedi türlü nesneden yapılır.
Sirke, süt, kuru üzüm (kuru incir), hurma, zeytinyağı, su, kara üzüm. Bunlar
müridin dilediği coşkunluk aşamasına bağlıydı. Çok coşkunluk isteyene: Nefes, sirke,
ya da süt karışımı, orta durumda coşkunluk isteyene hurma, kara üzüm (ya da
kuru incir, kuru üzüm), az coşkunluk isteyene: zeytinyağı, su karışımı şerbet
sunulurdu.
Hz. Ali’yi tanrı
tanıyanlara göre, Şeyh Îsî’nin Hâtunâ Beşir adlı kadından yedi oğlu oldu.
Bunlara HELFTTAN denir. Tanrının Hâvendigâr, Ali, Bâbâ, Hoşin, Şeria, Tarîka ve
Marife adlı yedi görüşünü, her görünüşün de insan biçiminde bir karşılığı
(tecessüd) vardır.
Fütuvvet kuruluşlarında,
peştemal kuşanacak olan kimse, şeyhin katına çıkarılır, yapılan özel bir
törenle şeyh, peştamalı talibin (tarikata girmek isteyenin) beline yedi kez
dolar çözer, yedincisinde ise bağlardı. Bu törende bulunanlar kuşak bağlanırken
“tekbir” getirirlerdi.
Hind yazarı Beydeba’nın
“Sinbadname” adlı yapıtında Hükümdarın yedi veziri vardır. Bütün işlerini
onlarla yürütür. Günün birinde hükümdar oğlunu bir suçtan dolayı idam ettirmek
ister. Yedi vezirden biri araya girer. Masallar anlatır, böylece hükümdarı yedi
gün oyalar. Oğlanı kurtarır.
Yakub peygamber
amcasının kızı Rahel’le evlenebilmek için amcasına yedi yıl hizmet etmiş.
Sonunda amcası ona büyük kızı Lea’yı vermiş. Yakub sevdiği Rahel’i alabilmek
için yedi yıl daha hizmet etmiş, sonra Rahel’le evlenmiş.
Abbasi halifesi
Kaimbi-Emrillah, kendisini İranlıların elindeki Ane hapishanesinden kurtaran
Selçuklu hükümdarı Tuğrul Bey’e Bağdat’a gelince (Tuğrul Bey Bağdat’a gelip
halifenin sarayına gidince) üstüste yedi giysi (hilat) giydirdi.
Kazdağı’nın tepesinde,
kayalar arasında, Sarıkız’ın yedi kapılı bir makamı vardır. Kutsal sayılan bu
makamın en aşağı yedi yılda bir ziyaret edilmesi gerekir.
Musul yörelerinde
yaşayan Şarli, Bacorâ adlı kürt boylarında İsmail’in kurban edilişi olayını
anmak için düzenlenen törenlerde, herkes töreni yöneten şeyhe Yedi taze yumurta
getirir. Yumurtalar İsmail’e kurban olarak sunulur. Bütün suçlarını,
günahlarını açıklayan, ortaya dökenler gelir bu yumurtaları yerler...
Selçuk sultanı Tuğrul
Bey, Abbasi halifesi Kaimbi- Emrillah ’ı görmek için Bağdat’ta onun sarayına
gittiği zaman halife ona yedi ülkeyi imleyen yedi köle verdi.
Halife Osman radiyallâhü
anh zamanında Kur’anın toplanmasında ana kaynak olarak alınan yedi nüsha.
Bugünkü Kur’an bunlara göre düzenlenmiş, öteki nüshalar Hz. Osman’ın buyruğu
üzerine yakılmıştır.
V. Van Gogh’un üzerinde
yedi el bulunan bir tablosunun adı. Van Gogh, bu eserinde ayrı ayrı durumda
olan yedi eli bir arada gösterir. Bu tabloyu (1885-1886) yılları arasında
yaptığı söylenir.
Namaz kılarken alın
(burun ile) iki el, iki diz, iki ayağın başparmakları olmak üzere gövdenin yedi
öğesi yere değme gereğindedir.
Ormanlar perisi Pan’ın
sevgilisi Sirinks’i kovalarken kız suya dönüşür. Pan bir avuç kamış tutar. Bu
kamışlar yedi tanedir. Bu yedi kamışı en uzunundan en kısasına doğru balmumu
ile birbirine yapıştırır. Böylece yedi türlü ses çıkaran bir çalgı yapar.
İbranilerde, Makkabaeos
adlı kitabın dördüncüsünde domuz eti yemedikleri için annelerinin gözleri
önünde eziyetle öldürülen yedi kardeş. Sonra hepsi yakıldı.
İbranilerde Hanokh adlı
kitapta gökten düşen yıldızların, suçlu oldukları için Yedi meleğin cezalandırılması
sonucu aşağı atılan melekler olduğu yazılıdır...
Gılgamış destanında,
insanlara, özellikle kırlarda çobanlara büyük sıkıntılar, acılar çektiren
Enkidu’yu alt etmek için, ona güzel bir kadın yollandı. Enkidu bu kadınla yedi
gün yedi gece sevişti. Sonra da kadının ardından Uruk iline indi.
Tufan’da yapılan gemi
yedi bölmeydi.
Bir Sümer masalına göre
Tufan’da, yedi bölmeli gemi Nissir dağına varınca, orada suların çekilmesi için
yedi gün bekledi. Yedinci günü gemiden uçurulan bir karga gagasında toprak
kalıntılarıyla dönünce suların çekilmeye başladığı anlaşılıp gemidekiler karaya
çıktı.
İranlıların kutsal
günlerinden biri olan Nevruz (Mart 22 yılbaşı) dolay isiyle Nevruziye adını
verdikleri bir tatlıları vardır. Yedi türlü nesnenin karışımı ile yapılan bu
tatlıda kullanılan yedi nesnenin yedisi de S (sin) harfi ile başladığından ona
heft sin (yedi sin) denir. Bu nesneler şunlardır: Somak, sebze, semek,
sümbül, sirke, sir, senced.
Babillilerin “Gılgamış
Destanı”nda geçen bir olay. Gılgamış adlı kahramanın yedi gün uyumadığını, bir
sınavdan geçtiğini, göstermek için her gün yiyeceği bir ekmeği gizlice yanına
koyarlar. Gılgamış yorgunluğu yüzünden yedi gün süren derin bir uykuya dalar.
Kendisine verilen yedi ekmeği yiyemez. Uyandırılınca, yanma konan yedi ekmeği
görmeden, uyumadığım söyler. Sonra yedi ekmeği (yemesi gereken, uyuyunca
yiyemediği ekmekleri) görünce uyuduğunu anlar. Ölümlü olur, ölümsüzlüğü elinden
alınır.
325 yılında İznik’te
toplanan yedi konsey. Bu konseyde kiliseler arasında anlaşmazlığa yol açan
birtakım sorunlar görüşüldü. Özellikle hıristiyanlıktaki Tanrı - Baba- Oğul üçlüsü üzerinde duruldu...
Eski kimyada: altın,
gümüş, bakır, kalay, kurşun, demir, kalay
bakır alaşımı har-ı sini adlı yedi. maden. Kimyacılıkta
kullanılırdı.
Fatih Kanunnamesi’nde
geçen bir kasabanın adı.
• İhtiyacı olanlara yiyecek, içecek vermek,
• Çıplaklara giyecek vermek,
• Hastalara bakmak,
• Tutsakları satın almak,
• Mahpusları görmeye gitmek,
• Yoksullarla yolcuları barındırmak,
• Ölüleri gömmek.
• Cahilleri okutmak,
• Günahkârları doğru yola getirmek,
• Kederlileri avutmak,
• İhtiyacı olana öğüt vermek,
• Düşmanları affetmek,
• Başkalarının hatalarına katlanmak,
• Ölüler ve yaşayanlar için dua etmek..
Herodotos’un “Historia”
adlı ünlü yapıtında bildirdiğine göre, ilkçağda, Peleponez’de yedi ulus
yaşarmış. Bunlar da Arkadia, Kynuria, Akha, Dor, Aitolia, Dryop, Lemnia
adı verilen yerlerdeki topluluklarmış.
Beltir ile Sagay Türk
topluluklarında kamların davullarında yedi sarı kız resmi bulunur. Bunlar
koruyucu nitelik taşıdığına inanılan varlıklardır.
Şamanlarda üfürükçüler,
üfürük yaparken, yedi pınardan, yedi değirmenden su alırlar, sonra yedi parça
demir kızdırılarak suya atarlar.
Eskiden Sakız adasının
ileri gelenleri arasından yedi kişi seçilir, bu seçim Cenova cumhuriyetince
onaylanır. Bu yedi kişi adayı bir süre yönetirdi.
Kutsal Kitab’ın bu adı
alan bir bölümü.
Babillilerde Uruk ilinin
yedi sürgülü kapısı vardır.
Adamlar yedi sürgülü
kapısına vardılar
Uruk ilinin
Halk toplandı Uruk
sokaklarına, sevinçle doldu.
(Gılgamış Destanı)
Bir söylentiye göre
Seyid Battal’ın mezarı, başta dervişler olmak üzere, yılda bir toplanır yedi
gün süren özel bir tören düzenler. XVI. yy. da, özellikle Kanunu Süleyman
çağında bu tören düzenli bir nitelikte sürdürülürmüş.
Sümerlerde yeraltı tatlı
su okyanusunun tanrısı Ea’nın yedi öğrencisi vardır. Bunlar arada bir yeryüzüne
çıkıp insanlara bilgelik, bilim öğretirmiş. Bir söylentiye göre bunlar Sümer
ülkesinin yedi kiralıymış.
Anadolu Grek düşüncesinde de yedi bilge vardır. Kimi
Anadolu, kimi Yunanistanlı olan bu bilgelerden ahlâk, felsefe, bilim üstüne
söylenmiş öğütler, özlü sözler kalmıştır. Bunlar:
Thales,
Solon, Kleobulos, Bias, Pittakos, Periandr, Kilon
adlarını taşır.
Kötü cin ölümden sonra
gövdeye dönmek ister, gövdeyi arınmış bulunca kendi gibi yedi cin daha almaya
gidermiş.
(Matta İncili12/45)
• Yedi aylık (yedi aylık bebek)
• Yedisinde neyse yetmişinde de odur (insan yaratılışı
değişmez)
• Yediden yetmişe
• Yedi ced (yedi ata)
• Yedi sülâle
• Yedi göbek
• Yedi yaş dişi
• Yedi canlı (canı güç çıkar, kolay ölmeyenler için söylenir.
Köpük yedi canlı imiş. Uzun süre hasta yatıp ölmeyen kötü insanlar için de
söylenir.)
• Yedi başlı yılan (biri kötüyü, biri sularda yaşadığına
inanılan bir devi anlatmak için söylenir.)
İnsanın çok acı
çektiğini, çok üzüldüğünü bildirmek için söylenir. Daha çok aşk, gönül
işleriyle ilgili konular içindir yedi yıllık verem.
Bu dediğum türküler
Ceremedur cereme
Kodun beni e yavri
Yedi yılluk vereme
Ceremedur cereme
Kodun beni e yavri
Yedi yılluk vereme
Çok sıkı, çok sağlam
anlamına gelir. Çokluk kadınlar için, onların giydikleri don, şalvar gibi
giysiler için söylenir.
Ey şalvar karalisun
Yedi yerden bağlisun
Dışardan çiçek açtun
İçerden ne hallisun (nasılsın)
Yedi yerden bağlisun
Dışardan çiçek açtun
İçerden ne hallisun (nasılsın)
Bolu iline bağlı, yedi
gölün bulunduğu yer. Göller ormanın başlangıç yerinden dağın doruğuna doğru
sıralanır. Dereye en yakın yerdeki en büyüğü, doruğa en yakın olan yerdeki en
küçüğüdür.
Halk bilmeceleri
arasında insan başı’m anlatan yedi delikli tokmak da vardır. İki göz, iki
kulak, iki burun deliği, bir ağız yedi eder. Bundan dolayı başa yedi delikli
tokmak denir.
Yedi delikli tokmak
Bunu bilmeyen ahmak
Ya bunu bileceksin
Ya bu gece öleceksin
Bunu bilmeyen ahmak
Ya bunu bileceksin
Ya bu gece öleceksin
Halk arasında güzeli
anlatmak için yedi dağın çiçeği deyimi vardır. Birçok halk türküsüne de
geçmiştir.
Nereye gideyisun
Yedi dağın çiçeği
Olmadı göremedum
O yere gireceği
Yedi dağın çiçeği
Olmadı göremedum
O yere gireceği
Çok acı, üzüntülü olmayı
bildiren bir deyim de yedi yerden yaralıdır. Halk türkülerinde geniş bir yer
kaplamıştır.
Tabancamın kundağı
Tur alıdır turalı
Kaybana (kimsesiz) yüreciğum
Yedi yerden yaralı
Tur alıdır turalı
Kaybana (kimsesiz) yüreciğum
Yedi yerden yaralı
İslâm dininin doğuşundan
önce Kâbe’nin duvarına şiirleri asılan yedi Arap ozanının yedi şiiri. Ozanlar
şunlardır: İmreulkays, Tarafe, Züheyr, Lebid, Amr, Antere, Hâris. Bunlar
genellikle V., VI. yy.larda yaşamış, bir ikisi de VII. yy. başlarında ölmüştür.
Şiirleri (Yedi Askı) Arap şiirinin ilk ürünleri sayılır.
• Yedi gün
• Yedi gece
• Yedi köprü yapmak (Bir kedi öldürenin işlediği suçu
bağışlatması için yedi köprü yapması gerekirmiş. Din bakımından).
• Yedi Derya (Ortaçağ coğrafya bilgisine göre yeryüzünde yedi
büyük deniz olduğu söylenir. Bunlar Hazar denizi, Akdeniz, Kadadeniz, Hind
denizi ile öteki komşu denizlerdir).
• Yedi kat yerin dibi
• Yedi yerin gülü
• Yedi ayet (Seb’almesani. Kur’an’ın Fâtiha adlı sûresi. Yedi
ayetten oluştuğu için bu adı almıştır).
• Yedi kıraat (Kıraatı seb’a. Kur'anın yedi makam üzre
okunması).
• Yedisinde yar erde ya yerde (kızlar için söylenir).
• Yedi cüce
• Yedili tabanca (yedi mermi alan negant tabanca)
• Yedili koz
• Yedi ceddime tövbe
• Yedi ceddine rahmet. (Yedi ced, İslâm inançlarına göre
kişinin soyluluğunu gösterir. Yedi sayısının kutsallığı ile ilişkilidir).
Bektaşilerde Peygamber
Muhammed sallallâhü aleyhi ve sellemin halife Ali’ye yedi ayrı nitelik
verdiğine, Ali’nin bu yedi niteliği özünde topladığına, varlığında yansıttığına
inanılır.
Bektaşilikte yedi erkan
vardır. Bunlar sıra ile pir, rehber, mürşid, iki müsahib ile iki eşleri olarak
bilinir. Bunlara ayrı bir kutsallık, ayrı bir özellik yüklenir.
İslâm inançlarına göre
yeraltında suçluların gideceği yedi cehennem vardır. Bu yedi cehennem (yedi
tamu) eskiçağ dinlerinden kalmadır. Eski Anadolu dinlerinde, Hi titlerde,
Sümerlerde yeraltı yedi tamunun bulunduğu inancı vardı.
İstanbul ile Roma
illerinin yedi tepe üstünde kurulduğu bilinir. Bu yedi tepe yedi sayısının
kutsallığı ile bağlantılı sayılır.
İlkçağ Anadolu inançları
arasında yedi uyurlar’m önemli bir yeri vardır. Bunlar sonradan İslâm inançları
arasında karışmış, eshabı kef (mağara arkadaşları) diye anılmaya başlamıştır.
Yedi uyurların yattıkları mağara Efes yöresindedir. Yedi uyurların şunlar
olduğu söylenir: Yemliha, Mislina, Mürselina, Mernuş, Tebernuş, Sazenuş,
Kefeştatayuş bir de kıtmır adlı köpekleri varmış.
Horasan’dan gelip,
İstanbul’un alınmasındaki savaşa katılmış, yedisi de din yolunda şehid
olmuştur. Mezarları Fatih’te, Malta yöresinde bir sokak içindedir.
Gerek İslâm
tasavvufunda, gerekse halk inançlarında üçler, yediler, kırklar kutsal sayılan
birer topluluktur. Bunların ermişliğine, tanrı katında yüce birer yerleri
olduğuna inanılır. Kaynak bakımından bu üç topluluk (üçler, yediler kırklar)
ilkçağ Anadolu inançlarının bir kalıntısıdır. Üç sayısının kutsallığı
Hititlerde de vardı, yedi ilkçağda kutsallık bakımından en yaygın olan sayıdır.
Kırklar, İslâm inançlarında da vardır. Hz. Muhammed sallallâhü aleyhi ve
sellemin miraçtan dönerken Ali ile karşılaşması, başlarının Ali’nin bulunduğu
bir toplantıda kırk kişinin olması, biz kırk kişiyiz birbirimizi biliriz sözü
bu dönemden kalmadır. Anadolu inançlarında yedi sayısı, onun yansıttığı anlayış
üçle, kırkla yan yana gider.
Erenler bu yolda bir sır
dediler
Erenler dediğim kırklar, yediler
Gönülden gönüle yol var dediler
Öyle midir deli gönül öyledir.
Erenler dediğim kırklar, yediler
Gönülden gönüle yol var dediler
Öyle midir deli gönül öyledir.
Cafer Abdal
İsmailiye mezhebinde
yedi imam vardır. Halife Ali’den başlayan bu yedi imam inancı sonradan
gelişmiş, İsmailiye mezhebinin yedi ana ilkesi durumuna gelmiştir.
Hurufî inançlarına göre;
Fazlulah Hurufi, dinini, düşüncelerini yaymak için yedi kişiyi görevlendirmiş.
Bunlara yedi imam, ya da yedi derviş denir.
Bektaşi inançlarına göre
ermiş sayılan yedi büyük ozan. Bunlar da Nesimi, Hatayı (Şah İsmail), Kul
Himmet, Pir Sultan Abdal, Viranı, Yemini, Fuzulî. Bu yedi ozan, Alevi
Bektaşiler arasında ulu olarak nitelenir, büyük saygı, sevgi görür.
Museviler Hamursuz denen
bayramlarından yedi hafta sonra yapılan Gül Bayramı’nda günah adağı olarak yedi
kuzu kurban ederler.
Buddha dini
yayıcılarından kral Rai Pa Çan her keşişin bakımı ile ayrı ayrı yedi aileyi
görevlendirmişti.
Papa V. Clemens 307’de
Hristiyanlığı Asya’da yaymak amacı ile yedi minorita görevlendirip Asya’ya
göndermişti.
Almalık ilinde Franuscus
rahipler kurulu yedi kişiden oluşmuştu. Bunlar toplanır, dinlerine göre
birtakım konuşmalar yapar, buyruklar çıkarırlardı.
Yabancı köpek yedi
mahalleden kovulur. Anadolu halkının böyle bir inancı vardır. Ancak bu inanç
zamanla kaynağından uzaklaşmış, kötü insanı niteleyen bir deyim olmuştur.
Yetim (öksüz) hakkı yedi
taşı deler geçermiş. Öksüz bir kimsenin hakkını yemenin ne denli bir suç
olduğunu anlatmak için söylenir.
İsmaili mezhebine göre
yedi büyük peygamber vardır. Bunlar sıra ile: Âdem, Şit, Nuh, İbrahim,
İsmail, Muhammed, Ali adlarını taşırlar. Halife Ali’yi peygamber tanımak
İsmaili inançları gereğincedir.
Eski Türklerde at ya da
öküz kuyruğundan yapılan yedi tuğlu bir bayrak vardı. Bu onlarca kutsal
sayılırdı.
Ahilikte kemer (şed)
bağlamanın yedi kuralı, bu kurala göre yedi adı, yedi de çözmesi vardır. Nakl
kapısını bağlaya seha ve lütf kapısın aça, Kahır ve zecr kapısını bağlaya
mülayemet ve hilm kapısını aça, Hırs kapısını bağ laya kanaat ve rıza kapısını
aça, Tokluk ve Kizb kapısını bağlaya açlık ve riyazet kapısını aça, Halktan yana
kapısını bağlaya Haktan yan kapısını aça, Herze ve Hezyan kapısını bağlaya sıdk
kapısını aça, Efali şeytan kapısını bağlaya Rahm kapısını aça.
Mevlânâ’nın “Mesnevi”
adlı yapıtında anlattığı bir öykü. Deniz kıyısında birdenbire yedi mum görünür,
bunun nedeni bilinmez. Halktan kimse bu mumları göremez. Sonra yedi mum döner
bir mum olur. Bir süre sonra yedi mum yedi ağaç olur. Ağaçlar da halkın gözüne
görünmez. Bir süre sonra bu yedi ağaç da bir ağaç olur. Daha sonra yedi ağaç
yedi adama dönüşür. Bu olayı yalnız öyküde adı geçen Dekukî görür. (Mesnevi c.
3/19852060).
Dürzilerde, yedi türlü
öğüt vardır, yedisi de din gereği kutsal sayılır. Bütün Dürzilerin bunlara göre
davranması gerekir.
• Tevhidü’l hakim (hakimi, yöneticiyi Tanrı bilmek),
• Sıdku’l lisan (doğru söz, söze bağlılık),
• Hıfzü’l ihvan (din kardeşlerini koruma),
• Terki ibadetü’l Adem ve’l bühtan (Âdeme, yalana tapmayı
bırakmak),
• El rıza bi hükmü hâkim ve fıilihi (yöneticinin buyruğuna,
eylemlerine boyun eğmek, bağlı kalmak),
• Teberri min elebalis min et tagut (şeytanlardan,
azgınlıklardan uzak kalmak),
• Teslimü’n nefs (boyun eğme)
Bu yedi öğüt Dürzi
dininin temel inançlarıdır. Onlara aykırı davranmak, uymamak bir suçtur.
Bir giysinin eskiliğini,
yıpranmışlığını göstermek için söylenen bir halk deyimidir.
Alacalı şalvarı
Yedi yerden yamalı
Güzel sevdası olan
İstemez dünya malı
Yedi yerden yamalı
Güzel sevdası olan
İstemez dünya malı
Buddha dininde Çıntamani
denen mutluluk incisini bulmak, insanları mutluluğa kavuşturmak için Buddha’
nın gizli bir ülkede yedi gün, yedi gece yol gitmesi, incinin bulunduğu ildeki
devin sarayına girmesi olayını anlatan bir inançtır.
Buna farsça hefthan
denir. İran masallarında Rüstem in Mazenderan ilinde zindana atılan Keykavus’u
kurtarmak için ordularla savaşa savaşa aldığı söylenen yedi konaklık yol.
Sonunda padişahı zindandan kurtarmış.
Peygamber Yusuf un yedi
yıl kıtlık, yedi yıl bolluk olacağını bildirdiğine inanılan düşü. Yahudi
dininde geçen bu olay İslâm dinince de benimsenmiştir. Bu düş yedi beşli öküzün
yedi cılız öküzü yiyeceği biçiminde yorumlanır.
Arapların Esmai Seb’a
dedikleri. Kadiri tarikatında şeyhin isteği üzerine tanrının yedi adı okunarak
zikr edilir. Bu yedi ad Kur’ân’da geçer.
Kelime-i
tevhîd, Allâh, Hû, Hak, Hayy, Kayyûm, Kahhâr.
Karadeniz kıyılarında
söylenen halk türkülerinde geçen bir olay. Gerçekten yedi kadın alan erkekler
de vardı.
Tonyalıyım Tonyalı
Alırım yedi karı
Biri gider ahıra
Biri sağar sığırları
Biri tutar ışığı
Biri sallar beşiği
Biri gider ormana
Biri gider suya
Biri oynar benimle
YEDİ GEZEGEN
Alırım yedi karı
Biri gider ahıra
Biri sağar sığırları
Biri tutar ışığı
Biri sallar beşiği
Biri gider ormana
Biri gider suya
Biri oynar benimle
YEDİ GEZEGEN
Ahilerde musiki yedi
gezegen perinin birer ilhamıdır.
Periler:
Pazar Çarşamba, (Ütarit perisi),
Çarşamba Cumartesi (Zuhal perisi),
Salı Cuma (Merih perisi),
Cuma Cumartesi (Zühre perisi),
Pazartesi Pazar (Ay perisi),
Perşembe Perşembe (Müşteri perisi),
Gece Gün (Güneş perisi).
Kaynak:
İsmet Zeki EYUBOĞLU, Anadolu İnançları Anadolu Mitolojisi İnanç-Söylence
Bağlantısı, Geçit Kitabevi, 1987, İstanbul
Not: Bazen Büyük Dosyaları tarayıcı açmayabilir...İndirerek okumaya Çalışınız.
Yorumlar