Print Friendly and PDF

YEDİLERİN YERİ

Bunlarada Bakarsınız



Hzl: İsmet Zeki EYUBOĞLU
Sayıların kutsallığı Anadolu’nun evren anlayışı, hayat şartlarıyla sıkı sıkıya bağlantılıdır. Ancak, bu bağlantıya dayanılarak bütün kutsal sayılar Anadolu kaynaklıdır da denemez. Yedi sayısıyla ilgili örnekler okununca birçoğunun Anadolu’ya dışardan geldiği görülecektir. Yedi ile bağlantılı inançların hepsinin değilse de birçoğunun Anadolu kökenli olduğu, birçoğunun da Anadolu’da yaşayan değişik inançlara bağlı topluluklarca benimsenip yaşatıldığı kuşkusuzdur.
Yedinin kutsal bir nitelik taşıdığı inancı Anadolu ile onun, onun komşularıyla olan ilişkilerinde ortaya çıkıyor. Mısır, Sümer, İran, Akad, Hind, Hitit, daha sonra Yunan, Roma uluslarının düşüncelerinde yedinin ayrı bir önemi, bambaşka bir yeri vardır. Bu sayının taşıdığı kutsallık, olaylarla, törenlerle, sözün kısası yaşanan gerçeklerle kökensel bir ilişki içindedir. Bu ilişkinin soyut inançlardan oluştuğu söylenemez. Olayın kaynağında doğayla insan arasındaki yaşam bağlantısı vardır. Bunu, güncel olayların akışı içinde, insan davranışlarını, eylemlerini etkileyen inançlardan anlıyoruz. Olaya, duygusal değil de bilimsel bir tutumla yaklaşılırsa, doğada, yedinin, bu yedi sayısıyla ilgili inançların kurduğu bağlantı ilkin Sümer uygarlığında çıkıyor ortaya. Bugün için en eski olarak bu Sümer inançlarını biliyoruz, belgeler şimdilik öyle gösteriyor. Onlardan sonra Mısır ile Hititler geliyor.
Yedi sayısına dayanan inançların zaman zaman Anadolu’da toplandığı açıkça biliniyor. Bugün köy yaşamında yedinin ayrı bir yeri, ayrı bir değeri vardır sayı olarak. Genellikle kutlu, uğurlu sayılır yedi. Bunda yaşamın da önemli bir etkisi olsa gerek. Çocuk dişlerinin yedi yaşında çıkması, yedi yaşın çocuk yaşamında bir dönüm çizgisi olması etkilidir bunda.
Sözgelişi; yedi kat gök inancı eski Babil’de, Sümerler de, Anadolu uluslarında vardı. Yedi kat yerin altı inancı da öyle. Sümerler yerin yedi kat olduğunu söylüyorlardı. Bu inanç sonradan Anadolu’ya geçerek oradakilerle karışıp kaynaştı ortaya yeni bir bütün çıktı.
Birtakım kavramların, onların içerdiği inançların doğuşunda uygarlıkların, uygarlık aşamalarının etkisi vardır kuşkusuz. Bir uygarlık düzeyinde bilinmeyen kavramla o uygarlığın ilgisi, ilişkisi yoktur. Sözgelişi; Grekler, uzun bir süre sıfır değerini bilmiyorlardı. Bu yüzden onların düşüncesinde sıfır ile gösterilen ondalık sayı değerleri kavramları yoktur. Durum Lâtinler için de öyledir. Lâtin sayı düzeninde sıfır, onunla ilgili değer çizelgesi, değer dizisi yoktur. Sıfır nedir bilmez Lâtin düşüncesi. Bu sıfır değeri, Doğudan Batıya geçmiştir.
Bunun gibi yedi sayısı ile ilgili inanç düzeninde görülen birtakım kavramların Batıda bulunmayışı, bu sayı değerine bağlanan inançların başka bir yerden oraya göçtüğünü gösteriyor. Peki, nereden gidebilir Batıya bu yedi sayısına bağlanan inançlar? O çağlarda Doğudan, Anadolu’dan, Sümerlerden daha ileri uygarlık düzeyinde olan bir yer bilinmiyor (burada Doğu derken Anadolu ile komşuları gelir göz önüne).
Bugün, Anadolu halkının dilinde yedi sayısıyla ilgili sayısız inanç vardır. Halkın türkülerine bile girmiş, işlemiş bu yedi sayısının taşıdığı inançlar. Halk yedi sayısına dayanarak, birçok inançlar türetmiş, deyimler yaratmış, bilmeceler uydurmuş. Yedi delikli tokmak (baş) gibi.
Halk inançlarının çoğu belli bir düşüncenin zamanla anlam değiştirmesinden doğmuştur. Yedi kat yerin dibine girmek9in özünde gizlenen anlam böyle değildi çok eskiden. Yalnız yerin yedi kat olduğu söyleniyordu. Halk düşüncesi zamanla ondan bir kargış türetmiş, eski anlamı unutulmuş artık. Yedi yerden yamalı deyimi bir giysinin eskiliğini, yıpranmışlığını bildiriyor. Oysa, eskiden böyle bir deyim de yoktu. Giysi yedi yerden yamalı mı gerçekten? Değil, sekiz, dokuz yamalı da olabilir, belki üç yamalı da. Önemli olan yedi’nin bir düşünceyi anlatmak için deyimleştirilmesidir.
Halk yalnız yedi kat gök diyor. Bunun gökte bulunan yedi gök varlığını yansıttığını bilmiyor, düşünmüyor bile. Yine halk yedi iklim diyor. Bu yedi iklim9i bilmiyor, adlarını sayamıyor, saymayı da geçirmiyor içinden. Oysa değerli bir ortaçağ bilgini olan İbn Haldun (öl. 1406) “Mukaddeme” adlı yapıtında birinci ciltte, bu yedi iklimi çağının bilim verilerine göre uzun uzun anlatır. Halk yalnız yedi iklim der, onunla belli bir düşünceyi, kendine göre gerekli yorumu yapar. Yedi deniz (derya) nerededir, nedir, gerçek midir? Bunu da düşünmez. Divan ozanı bile susuzluğunu anlatmak için halk diliyle konuşur, ondan esinlenir. Yedi deryayı İçmek’ten sözeder.
Yedi sayısı, halk inançlarına birtakımlarının ileri sürdükleri gibi edebiyat yoluyla girmemiştir. Yazında geçen yedi sayısı ile deyimler kavramlar, daha çok çağın anlayışına göre bilimsel bir nitelik taşır. Halk yediyi bir anlatım aracı olarak kullanıyor. Bir güçlüğü anlatmak için, yedi dereden su getirmek, ya da yedi mahalleyi başına toplamak (yaygarayı anlatmak için) deyimlerini türetiyor. Bu deyimlerin türetilmesinde yedi sayısının sonradan unutulmuş kutsallığının gizli bir etkisi vardır, halk bunu bilmiyor. Onun için önemli olan düşündüğünü anlatmak, içinden geçeni söylemektir.
Bir insanın kötülüğünü dile getirmek için yedi başlı yılan diyen halk adamı bunun çok eski inanç varlığı olduğunu, birer devi anlattığını bilmez, düşünmez bile. Halk yediye gider de yedinin neden bu deyimde kullanıldığını araştırmaz.
İşte bu gibi düşünce varlıkları okumakla, yazınla değil, yaşamdan sağlanan deneylerle sınamalarla, gelenekleri, görenekleri, inançlarını sözsüz yaşamakla öğreniyor, gördüğü gibi uyguluyor.
Eskiler yedi bilge der dururlardı. Felsefe kitaplarında, tarihlerde boyuna söylenir durur bu yedi bilge. Onun daha önce Sümerlerde olduğunu, yeraltı yedi bilge’nin bulunduğunu, bunların zaman zaman yeryüzü insanlarına doğruluk, insanlık öğrettiklerini kim biliyordu dersiniz? Eski Grek, Lâtin bilgeleri, bilginleri biliyorlar mıydı? Bilseler yazarlardı. Dururmuydu ilkçağın ünlü Homeros’u, Herodotos’u onları söylemeden, durmazdı besbelli.
Tektanrıcı dinlerde görülen yedi sayısı ile ilgili bütün kavramlar çoktanrıcı dinlerden kalmadır. Cennet de, Cehennem de yediyi eski çağdan öğrenen bir anlatımın özünü taşır (yedi sayısı ile ilgisi bakımından). İslâm dininde geçen, yedi ile bağlantılı olan, bütün kavramlar daha önceki dinlerden geçmiş düşünce varlıklarıdır. Bunların (dinde yer alanların) pek azı halk düşüncesinde benimsenmiştir.
Halk, yedi sayısını birkaç anlamda kullanır. Biri bir olay, bir duyguyu abartmak için. Yedi yıllık verem deyiminde olduğu gibi. Öteki sövme, yerme gibi bir tutumu açıklamada. “Yedi ceddini...,” “yedi sülâleni...” deyimlerinin içerdiği anlamda. Bunların dışında, başkalarından özellikle az çok okumuşlardan, duyarak örendiği yedi ile ilgili kavramlar vardır. Bunları da gelişigüzel kullanır, ancak gerçek anlamını bilmez. Sesi yedi kat göğe çıktı. Bu da bir olayı abartarak söylenmiştir yedi kat gök’ün ne olduğunu bilmeden, düşünmeden.
Anadolu’da, halk dilinde de okumuşlar dilinde de geçen yedi sayısı ilgili inançların iki büyük kaynağı vardır. Biri günlük deneylerle, yaşamla edinilen, öteki okumakla öğrenilen. Yaşamakla edinilenler birer deyim niteliğindedir, okumakla öğrenilenlerin özünde az da olsa biraz bilgi, bilim kokusu duyulur. Okumuşların dilinde geçen yedili kavramlar daha çok bilimseldir. Özellikle Divan yazınında tasavvufta geçen yedi ile ilgili deyimler belli bir öğretim, öğrenim çabasının sonucudur.
Anadolu kaynaklı olmayan yedi sayısıyla ilgili deyimlerin, kavramların iki ayrı geliş yolu vardır. Biri uluslar arasındaki karşılıklı kaynaşmalar, inanç özümlenmeleri sonucu, öteki yazın yoluyla, okuyup öğrenmekle. Ortaçağda Anadolu’ya, halk diline girdiği sanılan birçok deyimin geliş yolu yazındır, bilimdir. Tasavvufla, dinle ilgili olanlar bu türdendir. Ancak, tasavvuf deyimlerinin, eski astronomi (heyet), astroloji (yıldızbilim) deyimlerinin çoğu Anadolu kaynaklıdır. Yedi uyurlar, yedi gezegen, yedi kat gök deyimlerinde görüldüğü gibi. Bunların çoğu Yeni Eflâtuncu felsefeyle içten bağlantılıdır. İran’dan geldiği söylenen bu tür deyimlerin kaynağı İran değildir. İran’a ortaçağ başlarında geçmiş bu deyimler. Eski İran düşüncesinde böyle bir deyim bolluğu bilmiyoruz. Firdevsi’nin şiirlerinde geçen yedi ile ilgili deyimler birer ortaçağ deyimidir, düşünce varlığıdır, onların İran’la ilgili bir yanı yoktur. Durum Arap uygarlığı için de öyledir. Eski Yunan’da, Lâtinlerde sıfır değerinin bulunmayışı, bilinmeyişi gibi Arap düşünce evreninde, bir Arap yaratması olarak, yedi ile bağlantılı kavram, deyim bilinmiyor. İslâm dininde görülenlerin kaynağı ya İbrani dini, ya da Yeni Eflatuncu düşünce akımıdır.
Asya Türklerinde, özellikle şaman dininde görülen yedi ile ilgili kavramları sonradan Doğuya geçtiği, aradaki benzerlikten anlaşılıyor açıkça. Şaman dini Anadolu, Sümer, Hind düşüncesine, inançlarına göre çok yenidir. Öyle geniş bir kavram düzeyi yaratabilecek nitelikte değildir. Durum Uygur toplumunda da böyledir. Uygur dininde, inançlarında görülen kavramların, deyimlerin çoğu sanskritçe ya da çincedir.
Anadolu Yunan mitolojisinde yedi müzik perisi. Müzik sözü Grekçe musa sözünden türemiştir. Musa denen perilerle ilgili nesne anlamına gelir. Musalar türkü çığırır, çalgı çalarlardı. Bundan bildiğimiz müzik (musiki) türemiştir.
İlkçağda Tebai ilinde yaşamış, yurdun savunmasında, düşmanlara karşı korunmasında büyük yararlıklar göstermiş yedi komutan.
Şaman inançlarına göre Tanrı Ülgen insanlara iyilik eden yüce bir varlıktır. Onun katına varan yolda yedi engel (buudak) vardır. Bunları aşan kimse onun katına ulaşır. Bu engelleri aşmak, insanın inanç bakımından değişik aşamalardan geçmesine, olgunlaşmasına bağlıdır.
Asya’da yaşayan Beltir adlı Türk topluluklarının düzenlediği bir din töreninde yedi kulaç uzunluğunda bir ip kullanılır. Buna onların dilinde çilipağ denir.
Şaman inançlarına göre Tanrı Ülgen (Kuday) yeryüzünde ilkin yedi kişi yaratmış. Bunların kemikleri kamıştan, etleri topraktanmış.
İran’da, İ.Ö. VI. yy. sonlarında Darius (Dârâ) altı arkadaşı ile ayaklanarak kral Magus’u devirip yönetimi ele geçirmiş. Bu yedi kişi de Darius, Otan, Gobryas, Megaby zos, Aspathines, Hydarnes, Intaphrenes adlarını taşır. Sonunda Darius kral olur. Herodotos tarihinde anlatılan bu olay gerçeklere uygun düşüyor.
Yeniçerilerde yedi kapı vardır. Adet kapısı, Et kapısı, Ağa bölüğü kapısı, Solaklar kapısı, Meydan kapısı, Çayır kapısı, Karaköy kapısı. Bu yedi kapının ayrı ayrı görevleri vardır.
İslâm inançlarına göre kalkım (kıyamet) günü Medine ilinin yedi ayrı kapısı olacaktır.
İstanbul’da Topkapı Sarayı’nın yedi büyük kapısı vardır.
Şaman inançlarında yağız yer denen kara toprağın yedi kapısı vardır. Bu yedi kapı bir İlâhide söylenir, adları açıklanmaz, yalnız yedi kapı olarak geçer.
İsa peygamberin takdisi ile çoğalan ekmek ile balık kırıntılarının bulunduğu yedi zenbil. Bir inanca göre bunlar İstanbul’da Çemberlitaş denen anıtın altında gömülüymüş.
Musa peygamberin, Firavundan kaçarak, gittiği Medyan çölünde yardım ettiği söylenen yedi kız çoban.
Kabe’de Mescidi Harem’in yedi minaresi vardır. Burası bütün müslümanlarca kutsal sayılır.
Selefiye tarikatının yedi ana inancı vardır. Takdis, tasdik, sükut, imsak, kef, marifet ehlinin sözlerini kabul, itirazı acz.
Bir kutsuzun yedi eve yıkımı dokunur.
Yeni evlenen bir kızın, koca evinde yedi günlük durduktan sonra, anasını babasını görmek için baba evine dönmesi. Bu dönüş bir görüşme niteliğindedir. Yeni evliler, kız evinde bir gece kaldıktan sonra kendi evlerine dönerler.
Yeni evli bir kızın, koca evinde, yedi gün kaldıktan sonra anasını, atasını görmek için baba evini görmeye gitmesi. Yedisini görmek, bir mutluluk dileği olduğu gibi, kargışlama da olabilir. Halk arasında bir kıza kızınca yedini görmeyesin diye söylenir. Bu, tanrı seni gelinlik çağa yetirmesin, ölüp gidesin anlamına gelir.
İlkçağda kimi Anadolu’da, kimi komşu ülkelerde bulunan yedi büyük yapıt. Karya satrapı Mavsolos’un mezarı, Efes’teki Artemis tapınağı, Rodos’daki bronz Apollon yontusu, Phidias’ın altın fildişi Zeus yontusu, İskenderiye feneri (Ptolemaios’un yaptırdığı), Gize piramidi İ.Ö. 2000. Babil’in asma bahçeleri (İ.Ö. VI. yy. da Babil kralı Buhtunnasır’ın yaptırdığı).
Kefen anlamına gelir. İslâm inançlarlarına göre, ölünün sarıldığı kefen yedi arşından çıkarmış.
İsmaili mezhebine göre, yedi sayısı uğurlu olduğu için, şamdana yedi kol takma gereği vardır. Yedi kolu olan bu şamdan kutsal sayılır.
Tevrat’a göre Yafes’in yedi oğlu vardır. Bunlardan her biri bir ulusun atası sayılır.
Türklerin Altay mitologisine göre evrenin baştanrısı Bay Ülgen 'in karısı Hanım ’dan doğma yedi oğlu vardır. Yaşığan, Karşıt, Bahtagan, Kuşhan, Kanım, Yayık, Bayık (?)...
Eskiden, Yahudiler, Kamış Bayramı dedikleri bayramda tapınaklarda toplanır mihrabın çevresinde yedi kez dönerlerdi.
İranlılarda, Hindlilerde, Romalılarda, Budistlerde böyle bir din töreni vardır. Kutsal saydıkları bir nesnenin çevresinde yedi kez dolaşarak tören düzenlerlerdi.
Müslümanlarda, hac günü Kâbe’nin çevresini yedi kez dolaşma geleneği vardır. Hacca giden bütün müslümanların bu töreni yapmaları gereklidir.
Hac sırasında, müslümanların, Safa ile Merve adı verilen yer arasında yedi kez gidip gelmeleri gerekir. Bu insanın gücü yettiğince yapması gereken bir koşmadır.
Şaman inançlarına göre tufan’ın olacağını önceden bildiren demir boynuzlu Gök teke dünyanın çevresini yedi kez dolaşmıştı. Sonra yedi gün deprem olmuş, yedi gün dağlar ateş püskürmüş, yedi gün yağmur yağmış, yedi gün fırtına olmuş dolu düşmüş, yedi gün de kar yağmış.
Eski Anadolu  Grek mitologisinde Styks denen bir ırmak ahretin çevresini yedi defa dolaşarak akarmış. Bu suya girenler yaralanmazlarmış.
Kirlenmiş bir nesnenin yedi kez yıkanması gerekir.
Namazda secde gövdenin yedi öğesi üstüne olur (iki el, iki diz, iki ayak, bir alın)
Rasûlüllâh sallallâhü aleyhi ve sellem hastalanınca üzerine yedi tulum su dökülmüş.
Gövdenin yaralı ya da ağrıyan bir yeri yedi kez dağlanır.
Mevlevilerde yedi selâm vardır. Bu yedi selâm sıra ile Tanrıya, Nuh, İbrahim, Musa, Harun, İlyas gibi yalvaçlara, gün doğumuna verilir. Arapça olan bu selâm şöyledir.
Selâmün aleyküm bimâ sabartum feni’me ukbeddar.
Selâmün kavlen min rabbir rahim.
Selâmün alâ Nûhin ül âlemin
Selâmün alâ İbrahim.
Selâmün alâ Mûsâ ve Hârun
Selâmün alâ İlyasîn
Selâmün hiye hattâ matla’il fecr (Bunlar Kur’an âyetleridir.)
(Bu ayetlerle efsun yapılır. Akreb yılan dokunmaz. Hzl)
Kanuni Süleyman’ın veziri Makbul İbrahim Paşa Mısır kalesine yedi kule yaptırmıştı..
İstanbul’da Yedi Kule yöresinde yedi kulesi olan büyük bir sur vardır. Sonraları hapishane olarak kullanıldı.
Denizde çok dalgalı, fırtınalı havaya denizcilerin verdikleri ad.
Hıristiyanlığın ilk dönemlerinde çoğu Anadolu’da olmak üzere Asya’da yaptırılan yedi kilise. Bunlar hıristiyanlığın en kutsal yapıları olarak bilinirdi.
Yahudi inançlarına göre Tanrının evreni yarattığının yedinci günü, Yevmü’ssebt (cumartesi günü) denen bu gün Yahudiler iş yapmaz, dinlenir. Çalışmayı bir suç sayarlar. Bugün Tanrının dinlendiğine inanırlar.
Herodotos tarihinde anlatıldığına göre iki Arap bir konuda anlaşma yapmak istediği zaman üçüncü bir kimsenin yardımı ile başparmaklarının içini keskin bir taşla kanattırır, giysilerinden birer parça koparır, akan kana bular. Sonra aralarında duran yedi taşın üzerine sürerek Dionyzos ile Urania adına dua eder, andiçerler.
Müslüman hacıları kurban bayramında Akabede şeytan taşlarken yedişer taş atarlar.
Doğu İran’da, tapınaklarda, kullanılan birtakım mihraplar yedi basamaklı birer kürsü biçimindedir.
Arap takvimine göre yedinci ayın yirmiyedinci günü Mekke’de anneler için özel bir tören düzenlenir. Bu törende anneler çocuklarını zemzem dolu bir kaba batırır, yıkarlar. Anadolu’da bebekler yedi gün, kırk gün yıkanır.
Cezairi seb’a da denir. 21 Mart 1800 yılında Rusya ile Osmanlılar arasında yapılan bir sözleşme gereğince yedi Yunan adasından kurulu bir cumhuriyet yönetimi benimsendi. Bu adalar: Korfu, Zenta, Cerigo, Aya Mavri, Kefa lonya ile onların yakınındaki iki adadır.
Osmanlı devletinde yedi Yunan adasına verilen genel ad.
Firavunlar çağında Mısır toplumu yedi kesime ayrılıyordu. Rahipler, Askerler, Sığırtmaçlar, Domuz çobanları, Tacirler, çeviriciler (tercümanlar), Gemi kılavuzları.
İ.Ö. 278 yıllarında Balkanlar üzerinden Anadolu’ya geçerek Ankara yörelerinde yerleşen Galatlar belli günlerde törenler düzenler yedi hayvanı kurban olarak keserlerdi. Bir inanç niteliği taşıyan bu olay bugün Anadolu’nun birçok yerinde uygulanır. Kurban bayramında yedi koç kurban kesen varlıklı kimseler vardır. Bir işin, bir dileğin yerine gelmesi için “yedi koç kurban” etme geleneği de bundan kalmadır.
Yezidilerin kutsal kitabı Mushafı Reş’te adı geçen yedi yezidi imamı, ya da peygamberi. Bunların yaratıldığı günler ile adları şöyledir: Melek Tavus (Pazar günü), Derdail (Pazartesi), İsrafail (salı), Mikâil (çarşamba), Cevrail (perşembe), Şamnail (cuma), Turâil (cumartesi).
Bu yedi gün, evrenin sıra ile yaratılışını da gösterir.
Nietzsche’nin Also Spreach Zaratustra (Böyle Dedi Zerdüşt) adlı yapıtının 3. Bölümü.
Belâgatü’sseb’a. Karmatilerde birliğe girebilmek için genel kuralları gösteren yedi dereceli kitap.
Hıristiyan inançlarına göre kendini İsa’ya adayan Maria Magdalena ’nın içinde yedi cin çıkmış.
Şecerei Terakime (Türkmenlerin Soy kütüğü) adlı yapıtında Ebulgazi Bahadır Han, Oğuz iline yedi kızın beylik kıldığını söyler. Bunların adları şöyledir: Boyu Uzun Burla, Barçın Salur, Şabatı, Künin Körkli, Künin Körkli (ikinci de bu adla anılır), Kerce Buladı, Kugadlı...
Ortaçağda, özellikle İsfahan’da, nişanlanan bir kızın babası güvendiği kimselerden yedi kişi seçer oğlanın ailesine gönderirdi. Bunlar, oğlanın kızı sürekli olarak isteyip istemediğini oğlandan sorar öğrenirdi. Bu yedi soruya, delikanlı yedi kez “evet” der, olumlu karşılık verirse, yedi görevli bu soruları kıza da sorar, onun kesin düşüncesini öğrenirlerdi. Evlenme bu karşılıklı onaydan sonra gerçekleşirdi..
Eskiden büyük Avrupa devletlerine Osmanlıların verdiği ad.
Yedi kıral idüb iltizâmı bâcü harâc
Niyâzi sulh ile kapında eyliye feryâd
(Sabit)
“Fukahai seb’a” diye anılan, yedi İslâm hukukçusu, Medine’de yetiştiler, yaşadıkları dönem VII, VIII, yy.lar dır. En ünlüleri Urve bin Zübeyr adlısıydı.
Zahirî mezhebine göre köpeğin su içtiği kabın temizlenmesi için toprakla yedi kez ovulması gerekir.
Bedevi tarikatında müritlere şeyhin verdiği bir şerbet. Bu şerbet yedi türlü nesneden yapılır. Sirke, süt, kuru üzüm (kuru incir), hurma, zeytinyağı, su, kara üzüm. Bunlar müridin dilediği coşkunluk aşamasına bağlıydı. Çok coşkunluk isteyene: Nefes, sirke, ya da süt karışımı, orta durumda coşkunluk isteyene hurma, kara üzüm (ya da kuru incir, kuru üzüm), az coşkunluk isteyene: zeytinyağı, su karışımı şerbet sunulurdu.
Hz. Ali’yi tanrı tanıyanlara göre, Şeyh Îsî’nin Hâtunâ Beşir adlı kadından yedi oğlu oldu. Bunlara HELFTTAN denir. Tanrının Hâvendigâr, Ali, Bâbâ, Hoşin, Şeria, Tarîka ve Marife adlı yedi görüşünü, her görünüşün de insan biçiminde bir karşılığı (tecessüd) vardır.
Fütuvvet kuruluşlarında, peştemal kuşanacak olan kimse, şeyhin katına çıkarılır, yapılan özel bir törenle şeyh, peştamalı talibin (tarikata girmek isteyenin) beline yedi kez dolar çözer, yedincisinde ise bağlardı. Bu törende bulunanlar kuşak bağlanırken “tekbir” getirirlerdi.
Hind yazarı Beydeba’nın “Sinbadname” adlı yapıtında Hükümdarın yedi veziri vardır. Bütün işlerini onlarla yürütür. Günün birinde hükümdar oğlunu bir suçtan dolayı idam ettirmek ister. Yedi vezirden biri araya girer. Masallar anlatır, böylece hükümdarı yedi gün oyalar. Oğlanı kurtarır.
Yakub peygamber amcasının kızı Rahel’le evlenebilmek için amcasına yedi yıl hizmet etmiş. Sonunda amcası ona büyük kızı Lea’yı vermiş. Yakub sevdiği Rahel’i alabilmek için yedi yıl daha hizmet etmiş, sonra Rahel’le evlenmiş.
Abbasi halifesi Kaimbi-Emrillah, kendisini İranlıların elindeki Ane hapishanesinden kurtaran Selçuklu hükümdarı Tuğrul Bey’e Bağdat’a gelince (Tuğrul Bey Bağdat’a gelip halifenin sarayına gidince) üstüste yedi giysi (hilat) giydirdi.
Kazdağı’nın tepesinde, kayalar arasında, Sarıkız’ın yedi kapılı bir makamı vardır. Kutsal sayılan bu makamın en aşağı yedi yılda bir ziyaret edilmesi gerekir.
Musul yörelerinde yaşayan Şarli, Bacorâ adlı kürt boylarında İsmail’in kurban edilişi olayını anmak için düzenlenen törenlerde, herkes töreni yöneten şeyhe Yedi taze yumurta getirir. Yumurtalar İsmail’e kurban olarak sunulur. Bütün suçlarını, günahlarını açıklayan, ortaya dökenler gelir bu yumurtaları yerler...
Selçuk sultanı Tuğrul Bey, Abbasi halifesi Kaimbi- Emrillah ’ı görmek için Bağdat’ta onun sarayına gittiği zaman halife ona yedi ülkeyi imleyen yedi köle verdi.
Halife Osman radiyallâhü anh zamanında Kur’anın toplanmasında ana kaynak olarak alınan yedi nüsha. Bugünkü Kur’an bunlara göre düzenlenmiş, öteki nüshalar Hz. Osman’ın buyruğu üzerine yakılmıştır.
V. Van Gogh’un üzerinde yedi el bulunan bir tablosunun adı. Van Gogh, bu eserinde ayrı ayrı durumda olan yedi eli bir arada gösterir. Bu tabloyu (1885-1886) yılları arasında yaptığı söylenir.
Namaz kılarken alın (burun ile) iki el, iki diz, iki ayağın başparmakları olmak üzere gövdenin yedi öğesi yere değme gereğindedir.
Ormanlar perisi Pan’ın sevgilisi Sirinks’i kovalarken kız suya dönüşür. Pan bir avuç kamış tutar. Bu kamışlar yedi tanedir. Bu yedi kamışı en uzunundan en kısasına doğru balmumu ile birbirine yapıştırır. Böylece yedi türlü ses çıkaran bir çalgı yapar.
İbranilerde, Makkabaeos adlı kitabın dördüncüsünde domuz eti yemedikleri için annelerinin gözleri önünde eziyetle öldürülen yedi kardeş. Sonra hepsi yakıldı.
İbranilerde Hanokh adlı kitapta gökten düşen yıldızların, suçlu oldukları için Yedi meleğin cezalandırılması sonucu aşağı atılan melekler olduğu yazılıdır...
Gılgamış destanında, insanlara, özellikle kırlarda çobanlara büyük sıkıntılar, acılar çektiren Enkidu’yu alt etmek için, ona güzel bir kadın yollandı. Enkidu bu kadınla yedi gün yedi gece sevişti. Sonra da kadının ardından Uruk iline indi.
Tufan’da yapılan gemi yedi bölmeydi.
Bir Sümer masalına göre Tufan’da, yedi bölmeli gemi Nissir dağına varınca, orada suların çekilmesi için yedi gün bekledi. Yedinci günü gemiden uçurulan bir karga gagasında toprak kalıntılarıyla dönünce suların çekilmeye başladığı anlaşılıp gemidekiler karaya çıktı.
İranlıların kutsal günlerinden biri olan Nevruz (Mart 22 yılbaşı) dolay isiyle Nevruziye adını verdikleri bir tatlıları vardır. Yedi türlü nesnenin karışımı ile yapılan bu tatlıda kullanılan yedi nesnenin yedisi de S (sin) harfi ile başladığından ona heft sin (yedi sin) denir. Bu nesneler şunlardır: Somak, sebze, semek, sümbül, sirke, sir, senced.
Babillilerin “Gılgamış Destanı”nda geçen bir olay. Gılgamış adlı kahramanın yedi gün uyumadığını, bir sınavdan geçtiğini, göstermek için her gün yiyeceği bir ekmeği gizlice yanına koyarlar. Gılgamış yorgunluğu yüzünden yedi gün süren derin bir uykuya dalar. Kendisine verilen yedi ekmeği yiyemez. Uyandırılınca, yanma konan yedi ekmeği görmeden, uyumadığım söyler. Sonra yedi ekmeği (yemesi gereken, uyuyunca yiyemediği ekmekleri) görünce uyuduğunu anlar. Ölümlü olur, ölümsüzlüğü elinden alınır.
325 yılında İznik’te toplanan yedi konsey. Bu konseyde kiliseler arasında anlaşmazlığa yol açan birtakım sorunlar görüşüldü. Özellikle hıristiyanlıktaki Tanrı - Baba-        Oğul üçlüsü üzerinde duruldu...
Eski kimyada: altın, gümüş, bakır, kalay, kurşun, demir, kalay  bakır alaşımı har-ı sini adlı yedi. maden. Kimyacılıkta kullanılırdı.
Fatih Kanunnamesi’nde geçen bir kasabanın adı.
          İhtiyacı olanlara yiyecek, içecek vermek,
          Çıplaklara giyecek vermek,
          Hastalara bakmak,
          Tutsakları satın almak,
          Mahpusları görmeye gitmek,
          Yoksullarla yolcuları barındırmak,
          Ölüleri gömmek.
          Cahilleri okutmak,
          Günahkârları doğru yola getirmek,
          Kederlileri avutmak,
          İhtiyacı olana öğüt vermek,
          Düşmanları affetmek,
          Başkalarının hatalarına katlanmak,
          Ölüler ve yaşayanlar için dua etmek..
Herodotos’un “Historia” adlı ünlü yapıtında bildirdiğine göre, ilkçağda, Peleponez’de yedi ulus yaşarmış. Bunlar da Arkadia, Kynuria, Akha, Dor, Aitolia, Dryop, Lemnia adı verilen yerlerdeki topluluklarmış.
Beltir ile Sagay Türk topluluklarında kamların davullarında yedi sarı kız resmi bulunur. Bunlar koruyucu nitelik taşıdığına inanılan varlıklardır.
Şamanlarda üfürükçüler, üfürük yaparken, yedi pınardan, yedi değirmenden su alırlar, sonra yedi parça demir kızdırılarak suya atarlar.
Eskiden Sakız adasının ileri gelenleri arasından yedi kişi seçilir, bu seçim Cenova cumhuriyetince onaylanır. Bu yedi kişi adayı bir süre yönetirdi.
Kutsal Kitab’ın bu adı alan bir bölümü.
Babillilerde Uruk ilinin yedi sürgülü kapısı vardır.
Adamlar yedi sürgülü kapısına vardılar
Uruk ilinin
Halk toplandı Uruk sokaklarına, sevinçle doldu.
(Gılgamış Destanı)
Bir söylentiye göre Seyid Battal’ın mezarı, başta dervişler olmak üzere, yılda bir toplanır yedi gün süren özel bir tören düzenler. XVI. yy. da, özellikle Kanunu Süleyman çağında bu tören düzenli bir nitelikte sürdürülürmüş.
Sümerlerde yeraltı tatlı su okyanusunun tanrısı Ea’nın yedi öğrencisi vardır. Bunlar arada bir yeryüzüne çıkıp insanlara bilgelik, bilim öğretirmiş. Bir söylentiye göre bunlar Sümer ülkesinin yedi kiralıymış.
Anadolu  Grek düşüncesinde de yedi bilge vardır. Kimi Anadolu, kimi Yunanistanlı olan bu bilgelerden ahlâk, felsefe, bilim üstüne söylenmiş öğütler, özlü sözler kalmıştır. Bunlar:
Thales, Solon, Kleobulos, Bias, Pittakos, Periandr, Kilon adlarını taşır.
Kötü cin ölümden sonra gövdeye dönmek ister, gövdeyi arınmış bulunca kendi gibi yedi cin daha almaya gidermiş.
(Matta İncili12/45)
          Yedi aylık (yedi aylık bebek)
          Yedisinde neyse yetmişinde de odur (insan yaratılışı değişmez)
          Yediden yetmişe
          Yedi ced (yedi ata)
          Yedi sülâle
          Yedi göbek
          Yedi yaş dişi
          Yedi canlı (canı güç çıkar, kolay ölmeyenler için söylenir. Köpük yedi canlı imiş. Uzun süre hasta yatıp ölmeyen kötü insanlar için de söylenir.)
          Yedi başlı yılan (biri kötüyü, biri sularda yaşadığına inanılan bir devi anlatmak için söylenir.)
İnsanın çok acı çektiğini, çok üzüldüğünü bildirmek için söylenir. Daha çok aşk, gönül işleriyle ilgili konular içindir yedi yıllık verem.
Bu dediğum türküler
Ceremedur cereme
Kodun beni e yavri
Yedi yılluk vereme
Çok sıkı, çok sağlam anlamına gelir. Çokluk kadınlar için, onların giydikleri don, şalvar gibi giysiler için söylenir.
Ey şalvar karalisun
Yedi yerden bağlisun
Dışardan çiçek açtun
İçerden ne hallisun (nasılsın)
Bolu iline bağlı, yedi gölün bulunduğu yer. Göller ormanın başlangıç yerinden dağın doruğuna doğru sıralanır. Dereye en yakın yerdeki en büyüğü, doruğa en yakın olan yerdeki en küçüğüdür.
Halk bilmeceleri arasında insan başı’m anlatan yedi delikli tokmak da vardır. İki göz, iki kulak, iki burun deliği, bir ağız yedi eder. Bundan dolayı başa yedi delikli tokmak denir.
Yedi delikli tokmak
Bunu bilmeyen ahmak
Ya bunu bileceksin
Ya bu gece öleceksin
Halk arasında güzeli anlatmak için yedi dağın çiçeği deyimi vardır. Birçok halk türküsüne de geçmiştir.
Nereye gideyisun
Yedi dağın çiçeği
Olmadı göremedum
O yere gireceği
Çok acı, üzüntülü olmayı bildiren bir deyim de yedi yerden yaralıdır. Halk türkülerinde geniş bir yer kaplamıştır.
Tabancamın kundağı
Tur alıdır turalı
Kaybana (kimsesiz) yüreciğum
Yedi yerden yaralı
İslâm dininin doğuşundan önce Kâbe’nin duvarına şiirleri asılan yedi Arap ozanının yedi şiiri. Ozanlar şunlardır: İmreulkays, Tarafe, Züheyr, Lebid, Amr, Antere, Hâris. Bunlar genellikle V., VI. yy.larda yaşamış, bir ikisi de VII. yy. başlarında ölmüştür. Şiirleri (Yedi Askı) Arap şiirinin ilk ürünleri sayılır.
          Yedi gün
          Yedi gece
          Yedi köprü yapmak (Bir kedi öldürenin işlediği suçu bağışlatması için yedi köprü yapması gerekirmiş. Din bakımından).
          Yedi Derya (Ortaçağ coğrafya bilgisine göre yeryüzünde yedi büyük deniz olduğu söylenir. Bunlar Hazar denizi, Akdeniz, Kadadeniz, Hind denizi ile öteki komşu denizlerdir).
          Yedi kat yerin dibi
          Yedi yerin gülü
          Yedi ayet (Seb’almesani. Kur’an’ın Fâtiha adlı sûresi. Yedi ayetten oluştuğu için bu adı almıştır).
          Yedi kıraat (Kıraatı seb’a. Kur'anın yedi makam üzre okunması).
          Yedisinde yar erde ya yerde (kızlar için söylenir).
          Yedi cüce
          Yedili tabanca (yedi mermi alan negant tabanca)
          Yedili koz
          Yedi ceddime tövbe
          Yedi ceddine rahmet. (Yedi ced, İslâm inançlarına göre kişinin soyluluğunu gösterir. Yedi sayısının kutsallığı ile ilişkilidir).
Bektaşilerde Peygamber Muhammed sallallâhü aleyhi ve sellemin halife Ali’ye yedi ayrı nitelik verdiğine, Ali’nin bu yedi niteliği özünde topladığına, varlığında yansıttığına inanılır.
Bektaşilikte yedi erkan vardır. Bunlar sıra ile pir, rehber, mürşid, iki müsahib ile iki eşleri olarak bilinir. Bunlara ayrı bir kutsallık, ayrı bir özellik yüklenir.
İslâm inançlarına göre yeraltında suçluların gideceği yedi cehennem vardır. Bu yedi cehennem (yedi tamu) eskiçağ dinlerinden kalmadır. Eski Anadolu dinlerinde, Hi titlerde, Sümerlerde yeraltı yedi tamunun bulunduğu inancı vardı.
İstanbul ile Roma illerinin yedi tepe üstünde kurulduğu bilinir. Bu yedi tepe yedi sayısının kutsallığı ile bağlantılı sayılır.
İlkçağ Anadolu inançları arasında yedi uyurlar’m önemli bir yeri vardır. Bunlar sonradan İslâm inançları arasında karışmış, eshabı kef (mağara arkadaşları) diye anılmaya başlamıştır. Yedi uyurların yattıkları mağara Efes yöresindedir. Yedi uyurların şunlar olduğu söylenir: Yemliha, Mislina, Mürselina, Mernuş, Tebernuş, Sazenuş, Kefeştatayuş bir de kıtmır adlı köpekleri varmış.
Horasan’dan gelip, İstanbul’un alınmasındaki savaşa katılmış, yedisi de din yolunda şehid olmuştur. Mezarları Fatih’te, Malta yöresinde bir sokak içindedir.
Gerek İslâm tasavvufunda, gerekse halk inançlarında üçler, yediler, kırklar kutsal sayılan birer topluluktur. Bunların ermişliğine, tanrı katında yüce birer yerleri olduğuna inanılır. Kaynak bakımından bu üç topluluk (üçler, yediler kırklar) ilkçağ Anadolu inançlarının bir kalıntısıdır. Üç sayısının kutsallığı Hititlerde de vardı, yedi ilkçağda kutsallık bakımından en yaygın olan sayıdır. Kırklar, İslâm inançlarında da vardır. Hz. Muhammed sallallâhü aleyhi ve sellemin miraçtan dönerken Ali ile karşılaşması, başlarının Ali’nin bulunduğu bir toplantıda kırk kişinin olması, biz kırk kişiyiz birbirimizi biliriz sözü bu dönemden kalmadır. Anadolu inançlarında yedi sayısı, onun yansıttığı anlayış üçle, kırkla yan yana gider.
Erenler bu yolda bir sır dediler
Erenler dediğim kırklar, yediler
Gönülden gönüle yol var dediler
 Öyle midir deli gönül öyledir.
Cafer Abdal
İsmailiye mezhebinde yedi imam vardır. Halife Ali’den başlayan bu yedi imam inancı sonradan gelişmiş, İsmailiye mezhebinin yedi ana ilkesi durumuna gelmiştir.
Hurufî inançlarına göre; Fazlulah Hurufi, dinini, düşüncelerini yaymak için yedi kişiyi görevlendirmiş. Bunlara yedi imam, ya da yedi derviş denir.
Bektaşi inançlarına göre ermiş sayılan yedi büyük ozan. Bunlar da Nesimi, Hatayı (Şah İsmail), Kul Himmet, Pir Sultan Abdal, Viranı, Yemini, Fuzulî. Bu yedi ozan, Alevi Bektaşiler arasında ulu olarak nitelenir, büyük saygı, sevgi görür.
Museviler Hamursuz denen bayramlarından yedi hafta sonra yapılan Gül Bayramı’nda günah adağı olarak yedi kuzu kurban ederler.
Buddha dini yayıcılarından kral Rai Pa Çan her keşişin bakımı ile ayrı ayrı yedi aileyi görevlendirmişti.
Papa V. Clemens 307’de Hristiyanlığı Asya’da yaymak amacı ile yedi minorita görevlendirip Asya’ya göndermişti.
Almalık ilinde Franuscus rahipler kurulu yedi kişiden oluşmuştu. Bunlar toplanır, dinlerine göre birtakım konuşmalar yapar, buyruklar çıkarırlardı.
Yabancı köpek yedi mahalleden kovulur. Anadolu halkının böyle bir inancı vardır. Ancak bu inanç zamanla kaynağından uzaklaşmış, kötü insanı niteleyen bir deyim olmuştur.
Yetim (öksüz) hakkı yedi taşı deler geçermiş. Öksüz bir kimsenin hakkını yemenin ne denli bir suç olduğunu anlatmak için söylenir.
İsmaili mezhebine göre yedi büyük peygamber vardır. Bunlar sıra ile: Âdem, Şit, Nuh, İbrahim, İsmail, Muhammed, Ali adlarını taşırlar. Halife Ali’yi peygamber tanımak İsmaili inançları gereğincedir.
Eski Türklerde at ya da öküz kuyruğundan yapılan yedi tuğlu bir bayrak vardı. Bu onlarca kutsal sayılırdı.
Ahilikte kemer (şed) bağlamanın yedi kuralı, bu kurala göre yedi adı, yedi de çözmesi vardır. Nakl kapısını bağlaya seha ve lütf kapısın aça, Kahır ve zecr kapısını bağlaya mülayemet ve hilm kapısını aça, Hırs kapısını bağ laya kanaat ve rıza kapısını aça, Tokluk ve Kizb kapısını bağlaya açlık ve riyazet kapısını aça, Halktan yana kapısını bağlaya Haktan yan kapısını aça, Herze ve Hezyan kapısını bağlaya sıdk kapısını aça, Efali şeytan kapısını bağlaya Rahm kapısını aça.
Mevlânâ’nın “Mesnevi” adlı yapıtında anlattığı bir öykü. Deniz kıyısında birdenbire yedi mum görünür, bunun nedeni bilinmez. Halktan kimse bu mumları göremez. Sonra yedi mum döner bir mum olur. Bir süre sonra yedi mum yedi ağaç olur. Ağaçlar da halkın gözüne görünmez. Bir süre sonra bu yedi ağaç da bir ağaç olur. Daha sonra yedi ağaç yedi adama dönüşür. Bu olayı yalnız öyküde adı geçen Dekukî görür. (Mesnevi c. 3/19852060).
Dürzilerde, yedi türlü öğüt vardır, yedisi de din gereği kutsal sayılır. Bütün Dürzilerin bunlara göre davranması gerekir.
          Tevhidü’l hakim (hakimi, yöneticiyi Tanrı bilmek),
          Sıdku’l lisan (doğru söz, söze bağlılık),
          Hıfzü’l ihvan (din kardeşlerini koruma),
          Terki ibadetü’l Adem ve’l bühtan (Âdeme, yalana tapmayı bırakmak),
          El rıza bi hükmü hâkim ve fıilihi (yöneticinin buyruğuna, eylemlerine boyun eğmek, bağlı kalmak),
          Teberri min elebalis min et tagut (şeytanlardan, azgınlıklardan uzak kalmak),
          Teslimü’n nefs (boyun eğme)
Bu yedi öğüt Dürzi dininin temel inançlarıdır. Onlara aykırı davranmak, uymamak bir suçtur.
Bir giysinin eskiliğini, yıpranmışlığını göstermek için söylenen bir halk deyimidir.
Alacalı şalvarı
Yedi yerden yamalı
Güzel sevdası olan
İstemez dünya malı
Buddha dininde Çıntamani denen mutluluk incisini bulmak, insanları mutluluğa kavuşturmak için Buddha’ nın gizli bir ülkede yedi gün, yedi gece yol gitmesi, incinin bulunduğu ildeki devin sarayına girmesi olayını anlatan bir inançtır.
Buna farsça hefthan denir. İran masallarında Rüstem in Mazenderan ilinde zindana atılan Keykavus’u kurtarmak için ordularla savaşa savaşa aldığı söylenen yedi konaklık yol. Sonunda padişahı zindandan kurtarmış.
Peygamber Yusuf un yedi yıl kıtlık, yedi yıl bolluk olacağını bildirdiğine inanılan düşü. Yahudi dininde geçen bu olay İslâm dinince de benimsenmiştir. Bu düş yedi beşli öküzün yedi cılız öküzü yiyeceği biçiminde yorumlanır.
Arapların Esmai Seb’a dedikleri. Kadiri tarikatında şeyhin isteği üzerine tanrının yedi adı okunarak zikr edilir. Bu yedi ad Kur’ân’da geçer.
Kelime-i tevhîd, Allâh, Hû, Hak, Hayy, Kayyûm, Kahhâr.
Karadeniz kıyılarında söylenen halk türkülerinde geçen bir olay. Gerçekten yedi kadın alan erkekler de vardı.
Tonyalıyım Tonyalı
Alırım yedi karı
Biri gider ahıra
Biri sağar sığırları
Biri tutar ışığı
Biri sallar beşiği
Biri gider ormana
Biri gider suya
Biri oynar benimle
YEDİ GEZEGEN
Ahilerde musiki yedi gezegen perinin birer ilhamıdır.
Periler:
Pazar  Çarşamba, (Ütarit perisi),
Çarşamba  Cumartesi (Zuhal perisi),
Salı  Cuma (Merih perisi),
Cuma Cumartesi (Zühre perisi),
Pazartesi  Pazar (Ay perisi),
Perşembe  Perşembe (Müşteri perisi),
Gece  Gün (Güneş perisi).
Kaynak: İsmet Zeki EYUBOĞLU, Anadolu İnançları Anadolu Mitolojisi İnanç-Söylence Bağlantısı, Geçit Kitabevi, 1987, İstanbul

Not: Bazen Büyük Dosyaları tarayıcı açmayabilir...İndirerek okumaya Çalışınız.

Benzer Yazılar

Yorumlar