Print Friendly and PDF

Günah Melekleri (1943) Les anges du péché

Bunlarada Bakarsınız

 



96 dk

Yönetmen:Robert Bresson

Senaryo:Robert Bresson, Raymond Leopold Bruckberger, Jean Giraudoux

Ülke:Fransa

Tür:Dram

Vizyon Tarihi:23 Haziran 1943 (Fransa)

Dil:Fransızca

Müzik:Jean-Jacques Grünenwald

Nam-ı Diğer:Angels of the Streets

Oyuncular

Renée Faure

Jany Holt

Sylvie

Mila Parély

Marie- -Hélène Dasté

Özet

Anne-Marie, Dominikan manastırına acemi bir rahibe olarak katıldığında,kabiliyetlerine uygun mesleği bulduğunu düşünür. Uzmanlık alanı kadın mahkumların rehabilitasyonu olan bu manastırda, rahibe Anne-Marie, Therese adlı bir kadının hikayesinden çok etkilenir. Onun, günahlarından arınması için, kiliseye katılmasını istemektedir.

Therese'ye, manastırda kalmayı teklif eder ancak başarılı olamaz. Çünkü Therese'nin dışarı çıktıktan sonraki planları bambaşkadır. Amacı suçsuz olduğu halde hapise girmesine yol açan adamı bulup onu öldürmektir, ve planladığını da yapar. İntikamını aldıktan sonra Anne Marie'nin yanına dönen Therese teklifini kabul eder. Bu intikamdan kimsenin haberi yoktur ve dışarıda polisler bu cinayetle ilgili soruşturmalarını derinleştirmektedir.

Notlar:

Dinî Meclis

Pek çok dinî toplulukta bulunan ve insanların yaptıkları yanlışlar için kefaret ödedikleri yer.

Kutsal Mesh

Ölmekte olan birinin vücuduna kutsal yağ sürme ayini.

 Salve Regina - Kutsal Kraliçe

Bir Hristiyan ilâhîsidir. Meryem Ana İlâhîsi olarak geçer ve bu tarz ilâhîler Meryem Ana'ya adanır.

Kutsal Yeminler

Roma Katolik Kilisesi tarafından kabul görülen bir yemindir.



Altyazı

Restore edilmiş bir film.

Moscow Günahın Melekleri

Bu film Peder Lataste'nin 1867'de kurucusu olduğu Fransız Dominikan Mezhebi'nden esinlenmiştir.

 Yazarlar yarattıkları hikâyeden sorumlulardır aynı şekilde gerçeklikten alınmış görüntüler vasıtası ile bu manastırların atmosferi ve ruhunu iletmeye çalışmışlardır.

 Meryem Ana.

 Talep ettiğimiz uzun boylu, özverili sürücüyü elde edeceğiz, değil mi?

 Güzel, bekletin onu.

 Bahanen var, hastasın.

 Lütfen, daha iyiyim.

 Son seferinde kalmak zorunda kaldım.

 Bu yüzden işe yaramadı.

 O zaman gel, bize şans getireceksin.

 Son seferde yaptığımız hataları yapmayalım diye bir taslak hazırladım.

 Subprioress Ana, köşede bir takside bekleyecek.

 Evet, Ana.

 Hanım Ana ve ben kapıya gideceğiz.

 Bir el feneri getir, karanlık olacaktır.

 Evet, Ana.

 İşe yararsa, arabaya yöneleceğiz.

 Bir sorun olursa, bu tarafa yöneleceğiz.

 Hanım Ana'nın sinyâli üç defa yanıp sönecek.

 Sonra bizimle bu yolda buluşun.

 Merak etmeyin, Azize Ana John.

 Edouard sürüyor, o eski bir boksör.

 Biz yokken başarımızı garantiye alması için cemaatten gerekiyorsa bütün gece dua etmelerini istedim.

 Tutuklu 42-16 burada, Ana.

 Bekliyor.

 Agnes!

 Ana, geldiğin için çok teşekkür ederim!

 İzimizden gelmeye hazır mısın?

 Bütün bir ay boyunca bekledim!

 - Salım kâğıtların var mı?

 - Burada.

 Ana Biliyorum, biri seni sordu, sana yazdı.

 Mektup bana yalvardı, beni tehdit etti.

 Titreme, azizim.

 Korkun olmasın.

 Şüpheli bir şey var mı?

 Bekçi sinsice dolaşan birkaç kişiyi görmüş.

 Kontrole gitti, gelmesini bekleyin.

 Hayır, hayır.

 Zamanımız yok.

 Gel, Agnes.

 Ana, bu o!

 - Ben Anne-Marie.

 - Başrahibe bekliyor.

 Burada yaşayacağın hayatın farkındasın, değil mi?

 Muhteşem bir hayat, kimsesiz rahibelerimle beraber.

 Evet, sefalet içindeki rahibelerle.

 Hapishaneden azat edilmişlere kapımız açıktır.

 Günahlar ve talihsizlikler ilâhî garantilerdir.

 Uysal bir özgeçmişe sahipsin ve burası sert bir birlik.

 İstekli olduğundan emin olmalıyım.

 Mutlu musun?

 - Çok.

 - Sağlıklı mısın?

 Terk ettiğim dünyadan nasibimi aldım.

 - Vedalaştın mı?

 - Trendeki yaşlı bir çiftle.

 Ve benimkine benzeyen bir köpekle.

 Hazırım.

 İyileştirilmiş rahibeler seninle aynı haklara taahhütlere ve dinî onura sahiptir.

 Onlarla beraber yaşamayı, aynı hayata yönelmeyi ve onlardan biri olarak görülmeyi kabul ediyor musun?

 Bu yüzden buradayım.

 O zaman hoş geldin.

 Çok kasvetli görünüyorsun, Azize Ana John?

 Rahibe adaylarını görünce neşelenirdin.

 Söylediğin gibi, bugün neşelenmeyeceğim, Ana.

 Umalım da iki haftada içinde neşelenirsin o, Rahibe Agnes'in huylarına iyice alışınca.

 Hazır mısın?

 Bana uygun mu?

 Uygun.

 Emin olmak için yüzüme bak.

 Burada bizim tek aynamız başka bir rahibenin gözleridir.

 Çok sersemim!

 Ana Dominique!

 Acele dedin, bizi bekliyorlar.

 Ana Dominique, kendimi göremiyorum!

 Ne istiyorsunuz?

 Tanrı'nın ve sizin merhametiniz.

 Ayağa kalkın.

 Tanrı'nın merhameti bizim değil ki verelim lakin sizin iyi niyetiniz, bizi buna sahip olabileceğinize yöneltiyor.

 Bizimkini ise, karşılıksız veriyoruz.

 Bizim yaşamımızı tecrübe etmeniz için bir seneniz var.

 Hoşnut kalmazsanız yahut biz sizin davranışlarınızdan hoşnut kalmazsak gitmekte özgürsünüz, nasıl ki biz sizi göndermekte özgürsek.

 Yaklaşın ve ailemize katılın.

 - Sana ne vermem lazım?

 - Bir kurban ver.

 Sadece değersiz yadigârlara sahibim.

 Bu yüzden onları elden çıkarmalısın.

 Bu kemer Rahibe Marthe'ninkinin yerine geçebilir.

 Kalemi sekreterimiz Rahibe Beatrice'ye ver.

 Ayrıca altın bir kalemim var, senin için.

 Peki bu kitaplar, mektuplar ve fotoğraflar ne olacak?

 Kimsenin işine yaramaz onlar, bırak da bende kalsın.

 Hapishaneden kabul ettiğimiz kızlar, yanlarında hiçbir şey barındıramazlar.

 - Bir örnek ol.

 - Sadece birkaç gün için.

 Nasıl istersen.

 Tüm dünya senin kâğıtların oldu mu, ağırlık yaparlar.

 - Sorun ne?

 - Aynam yok, Ana!

 Tam buradaydı.

 Manastırda bir yerlerdedir, önemi yok.

 Zincirim ve kalemim de yok!

 Çalınmış olamazlar mı?

 Onlar sadece Başrahibe'ye doğru özel bir yol aldılar.

 Ayağı kalk.

 Sebep olduğum acılar için af diliyorum!

 Fakat beş sene boyunca aynasız yaşadım.

 Kimi gördün içerisinde?

 Bir hırsız kendini Rahibe Agnes olarak maskeliyor.

 Ayrıca bu zinciri ve kalemi de çaldım.

 - Bağışla beni.

 - Huzur içinde git.

 Eğer kötü huylarına karşı savaşacaksan kalmalısın.

 Bana karşı bu kadar iyi olma, senin katılığına ihtiyacım var.

 Bugünlük senin için bu kadarı kâfi.

 Başrahibe aynayı aldı.

 Gerisi burada.

 Onlar artık benim değil.

 Elden çıkar.

 Neden buraya geldin, Rahibe?

 - Sizi görmek için.

 - Bizim ilginç bir yanımız yok.

 En sefilinizi görmek için.

 Bir erkek kardeşim var, her zaman kız kardeş istemişimdir ki eksik olan ailemi fakirleştirsin.

 Bu bir aile değil, bir hastalık.

 Cüzam gibi.

 Bir cüzamlıya sarılman için çok cesaretli olman lazım.

 Ya da büyük bir onur.

 Buradaki bazı rahibeler senin gururlu olduğunu düşünüyor.

 Eğer gurur en suçlu kişiyi ya da en inatçı olanı kendi tarafıma çekeceğim için seçildiğimi düşünüyorsa, öyleyim.

 Bir melek bazılarını kendi tarafına çekemedi.

 Onlardır, benim tanışmak istediklerim.

 Başrahibe'yle hapishaneyi ziyaret etmeyi çok istiyorum.

 Hapishanen kötü suçluları mı barındırıyordu?

 Karşı koyanlar, en kötü suçları işleyenler değildir.

 - Başkaları da var.

 - Onları kabul ettiniz mi?

 Bir tane, bizim bile korktuğumuz biri.

 Akıllıydı ve sıkı mücadele etti.

 Güzelliği nefret tarafından bükülmüştü.

 - Neden oradaydı?

 - Hırsızlıktan mahkûm edilmişti.

 - Rahibelere ne anlattı?

 - Hiçbir şey.

 - Adı neydi?

 - Therese.

 O neydi?

 Hiç Rahibe Therese olmadığını konuşuyorduk, bize bir tane lazım.

 Hâlâ hapishanede mi?

 İki senesi neredeyse doldu.

 Bir iyilik isteyeceğim, Ana.

 Evet, Kızım?

 Hapishaneye kadar Başrahibe'ye eşlik etmek istiyorum.

 Sen yenisin, bu olağan değil.

 Niye?

 - Çağırıldığımı hissediyorum.

 - Görevin burada.

 Çok geç olmadan gitmeliyim.

 Kurucumuzun mezarına git, Rahibe.

 Senden huzurumuzu aramanı isteyecektir.

 - Gittim.

 Beni bunu yapmaya zorladı.

 - Rahibe!

 - Affet beni, Ana.

 - Git.

 İhtiyacımız olanın zıttı o.

 Tedirgin bir ruh Lakin her şeye rağmen bir ruh.

 - Kızınızı seviyoruz, Bayan.

 - Kim sevmez ki?

 Ondan ayrı kalmanın ne kadar zor olduğunu hayal edin.

 Eğer mutluysa aradan çıkarım.

 Ama bu manastır Onun için geldim.

 Onu göreceksin.

 Anne-Marie güzelliğe, lükse ve temizliğe âşıktır.

 Suçluların arasında nasıl mutlu olabilir ki?

 Onlardan biriyle bile olmayı hayal edemiyorum.

 Yine de kolaydır, Bayan.

 Ben onlardan biriyim.

 Özgünüm.

 Anne-Marie'yi severiz, lakin kalması için onu zorlamıyorum.

 Ne de henüz yeminini etmemiş herhangi birini.

 Her gece ızdırapla sürümü sayıyorum.

 Hepsi oradalar.

 Anne-Marie ayrılırsa onu özleriz fakat buna katlanabiliriz.

 - Teşekkür ederim.

 - Niçin?

 Bir suçlu olduğunu söylediğin için.

 Belki de doğru değildi.

 Gösteriş için olabilirdi.

 Anne-Marie!

 Çok güzelsin, anne!

 Annem olduğun için çok şanslıyım.

 Saçların!

 Bir teli dahi eksik değil.

 Canım!

 - Senin için geldim.

 - Benim için mi?

 Bir gün daha burada kalmayacaksın.

 Üstesinden gelebileceğimi söylemiştin.

 - Tanrı'ya bağlı ol, suçlulara değil.

 - Ne farkı var?

 Canım!

 Şanssızlığa karşı benimle hâyır işi yaparak mücadele et.

 Seni daha çok hak edenlere, mahrumlara yardım edeceksin.

 Burada katiller var!

 Anlamıyorsun.

 Anlaşılacak ne var?

 Yaptığının arkasında durabilmen için kendinden emin olman lazım.

 Beni de mi tanımıyorsun?

 Zayıf olduğumu mu sanıyorsun?

 Sevgili çocuğum!

 Senin çocuğunum ama güçlüyüm, sevgili annem.

 Dünyayı zor olduğu için terk etmedim çünkü içinde hiç meydan okuma yoktu.

 Sefaletle savaşmaya, insanlara yardım etmeye geldim.

 Bunu burada yapabilirim, burada mutluyum.

 Fakat maalesef acı çekmene sebep oluyorum.

 Tanrı'ya başkalarının ızdıraplarını teklif edemezsin.

 Bağışla beni.

 Sorun nedir, Clotilde?

 Ağladın mı?

 Dürüst değildim Manastır sana uygun değil mi?

 Sana bir iş bulacağız.

 Sadece manastırı özleyeceğim.

 Fakat yirmi sene boyunca kalmam lazım.

 Yani?

 Yirmi sene içinde kırk beş yaşında olacağım, çok geç olacak!

 Niçin çok geç?

 Pudra mı, Janine?

 Alçı.

 Özür dilerim, Ana.

 - Alçı mı?

 - Duvardan.

 Betin benzin atmış, çok solgunsun.

 Bizden biraz alacaksın.

 Konsey seni kabul etti.

 - Buyurun, isterseniz.

 - Mükemmel.

 Bir selâm verebilirsin.

 İşte hiçbir şeye değmeyen biri.

 Umutsuz bir vaka.

 Özür dilerim, Rahibe!

 Habitinizi kirletti!

 - Önemli değil.

 - Bilerek yaptı!

 Onun gibi beyaz olan her şeyi lekeler!

 Haydi!

 Neden onunla konuşmadın, Ana?

 Konuşmamı istemiyor.

 Onun için, kelimeler ona emir veren acı çektiren ve hakaret edenlerden gelir.

 Konuşsak dahi değişen bir şey olmaz.

 Bizi bekçiye toptan satardı.

 Öpücük için beni suçluyor musun?

 Hayır, sen de konuşmadın.

 Devam et!

 - Neler oluyor?

 - 17-21, efendim.

 Yine mi o?

 - Çok üzgün görünüyor.

 - Kendi suçu, Ana.

 O asi üç ay önce biz onu değiştirelim diye buraya transfer oldu.

 Hiçbir şey işe yaramadı.

 Günler ve gecelerdir çığlık atıyor.

 Tüm bekçilere karşı düşmanca davranıyor.

 - Neden isyan ediyor?

 - Onu dinleyin!

 - 17-21 hücreye kapatıldı, Müdür Bey.

 - İyi.

 - Salıverilene kadar orada kalacak.

 - Ne zamana kadar?

 İki haftaya kadar.

 Onu izole etmedikçe fazladan zaman alacak!

 Sen Therese misin?

 Evet, adını biliyorum.

 Her gün söylüyorum.

 Gittiğim zaman söyle.

 Therese.

 Kim yolladı seni?

 Hiç kimse.

 Buradaki herkes için bir rahibeyim.

 Benim için değil!

 Ben masumum!

 Git!

 Kanun hata yapar.

 Git hırsızlarını gör, ben hiçbir şey çalmadım!

 Beni tuzağa düşürdü!

 Beni çalmaya zorlayıp sonra içeri tıktı.

 Ben burada kilitliyim ve o serbest!

 Mutlu olabilmek için iki haftası daha var.

 Özgür olacaksın.

 Sence Git!

 Beni çığlık atmaktan alıkoyuyorsun!

 Dilersen çığlık at.

 Acını duymama engel olmayacaktır bu.

 Tek bir çare var: affetmek.

 Başka bir tane var.

 Buraya geldiğim ilk gün bulmuştum.

 Planlamıştım.

 Suçlu affeder, masum intikam alır!

 Onun için kötü olacak!

 Niye burada beni dinliyorsun?

 Müdür seni benim sırlarımı öğren diye mi yolladı?

 Ne sırları?

 Rahibe Elisabeth, en gencimiz olarak metinleri sen seçeceksin.

 Korkuyorum.

 Neyden?

 Her rahibeye tüm sene boyunca sloganları olabilecek metni verme şansı olmaktan.

 Şans diye bir şey yoktur, rahibe.

 Her şey bir işarettir.

 Rahibe Gabrielle.

 Paskal: "Her şey gizemdir " Komik, ayetler şans eseri seçiliyor, ama her zaman uyuyorlar.

 Azize Eulalia onlara "mucizevi" dedi.

 Rahibe Berthe.

 Angelus Silesius: "Duyurulmamış aşk, yetişecektir erkenden Tanrı'nın kulağına.

 Akıl ve zekâyı daha uzun sürer duyması.”

 Azize Ana John.

 Ávila'lı Azize Teresa: "Emirlerime itaat etmeyin, sessizliğime itaat edin.”

 Rahibe Anne-Marie.

 Siena'lı Azize Catherine: "Eğer Tanrı'nın sözünün bir başka söze eşlik ettiğini duyarsan başka hiçbir sözü dinleme.

 Onlar sadece onun yankısıdır.”

 Ne oldu, rahibe?

 Hasta mısın?

 - Kelimeyi duyuyorum.

 - Hangi kelimeyi?

 Metnimdeki kelimeyi.

 Geçen gün hapishanede duydum zaten.

 Seninle konuşmama yardım et, Ana.

 Sana sormak zorunda olduğum şey çok karışık.

 Açıkla, çocuğum.

 Öyle, benden açıklama isteme lütfen.

 Serbest bırakıldığında, Therese'yi gör!

 Şimdi emir vermeye mi başladın, Rahibe?

 O mütevazi lakin ısrarcı bir inanan.

 Bize ihtiyacı var, fakat buraya gelmeyecek.

 Ona gitmeliyiz.

 Yalvarırım.

 Git.

 Çekilmez çocuk.

 Aziz Benedict, bazen hangi çocukları dinlememizi söylemişti?

 Çekilmez olan mı bilge olan mı?

 9:00'da, Ana.

 5 dakika daha.

 2 dakika, Bay Roger.

 Prioress Ana'nın saati 8:58 diyorsa, öyledir.

 Burada kalacağım, Ana.

 Onunla konuşursun, sana güveniyorum.

 Senin oynamamı istediğin rol bu!

 Fare deliğinin dibinde bekleyen bir kedi gibi olmalıyım.

 İşte burada!

 Burada 350 frank olması lazım.

 Yağmur yağıyor.

 Beklemek ister misin?

 Devam et.

 İdare edersin.

 Gençsin, zekisin.

 Her şeyden önce, özgürlüğünü kötüye kullanma.

 İyi olacaksın.

 Merhaba Ana.

 Beni görmeye mi geldin?

 Mahkemeye gidiyorum.

 Saat 9.

 Pekâlâ, Müdür Bey.

 Özgür kalmana sevindim.

 Uzun zamandır içerideydin, değil mi?

 2 sene.

 - Ailene mi gidiyorsun?

 - Ailem yok.

 - Dostlar?

 - Yok.

 Şehirde mi yaşıyorsun?

 Hiçbir yerde yaşamıyorum.

 O zaman yalnızlığın seninle konuşmama müsaade ediyor.

 İşler zorlaşırsa, kapımız sana her zaman açıktır.

 Orada iyi karşılanacaksın.

 Öyle olsun, Ana.

 Herhangi bir sorunun olursa bana gel.

 Sana yardım etmekten memnuniyet duyarım.

 Teşekkür ederim, Ana.

 Bazıları anlamayacaktır.

 Sana kapılarını kapayacaklardır.

 Elveda, Ana.

 Therese, gel, yalvarıyorum.

 Rahat bırak beni.

 Delisin sen!

 - Bir tabanca istiyorum.

 - Büyük kalibreli mi?

 Orta.

 Elimde 75'e Herstahl var veya 100 franka Reduro.

 Reduro en iyisidir.

 Ayarlamasını biliyor musunuz?

 - Hayır.

 - İşte.

 Güvenlik için sağa ateş etmek için de sola.

 6 mermi.

 Yedek şarjörle beraber 12.

 Yeterli mi?

 Yeterli olmazsa yine gelirim.

 Therese'yi geri getiremedim, Ana.

 Sen kazandın.

 Rahibe Anne-Marie bazı duygular burada hoş karşılanmamaktadır.

 Kendini sevmek onlardan biridir.

 Beni bağışlayın, ama içerisinde "sevgi" sözcüğü var.

 Demek Therese sana deli dedi.

 Haklı olduğum içindi, değil mi, Ana?

 Fedakar olmana sevindim, lâkin bunu heba etme.

 Sadece Therese için değil, bütün rahibeler için geçerli.

 Seninle doğrudan konuşmama izin ver.

 Azizlerin neden onlara yalvarmadığımı anlayacaklardır.

 Gör beni, işit beni.

 Kalbimdeki bu ızdıraptan kurtar beni.

 Söyle bana, zavallı, işkence çekmiş bir ruhun sırrını duymama izin vererek verdiğin görevi bir testtir o en büyük sevincimi doğuracak olan.

 Koru bizi, şimdi ve sonsuza dek.

 Bizi kötülükten kurtar

- Sen misin?

 Merhaba.

 - Merhaba.”

Böylece Aziz Francis ona dedi ki Kardeş Wolf, Tanrı'nın izni olmadan onun kullarını yok ederek bölgeye büyük bir zarar verdin.

 Yaratıkları katledip oburca yemen yetmiyormuş gibi utanmazlıkla Tanrı'nın suretinden oluşan insanları öldürüyorsun.

 Böylece bir hırsız ve câni olarak infaz edilmeyi hak ediyorsun.

 Herkes sana karşı haykırıyor.”

 Bu da ne?

 Ana, kapıda biri var.

 İyi işitiyorsun, biz hiçbir şey durmadık.

 Peki sonra?

 - Ve sonra mı?

 - Devam et.

”Herkes sana karşı haykırıyor tüm dünya senin düşmanındır.

 Kardeş Wolf, barış ilân etmek istiyorum, böylece artık onları rencide etme ki onlar eski suçlarını affetsinler.

 Böylece ne insanlar ne de köpekler "

 Yine kapı çalıyor.

 Neden açmıyoruz ki?

 Oku, Rahibe.

 Eminim ki o Therese, Ana!

 Açılmış!

 Therese, evladım!

 Ne güzel bir sürpriz.

 Bana söyleyeceğin bir şey mi var?

 Lütfen beni kabul edin.

 Hasta görünüyorsun, sana göz-kulak olacağız.

 Beni alacak mısınız?

 Beni geri yollamayacak mısınız?

 Geri dönemem, dünyadan nefret ediyorum.

 Saçmalıyorsun.

 Anlamıyorsun.

 Nefret seni buraya getirmedi.

 Rahibe Anne-Marie sevinecektir.

 Endişeliydi.

 Endişeli mi?

 Çok mutluyum!

 Geleceğini biliyordum!

 Adını yüksek sesle söyledin.

 Seni duydu.

 Kalabilir, değil mi?

 Kararı konsey verecektir.

 Birkaç aya, mahkemede.

 Şimdi burayı terk edecek durumda değil.

 - Yemek yedin mi?

 - Aç değilim.

 İlgilen onunla, Rahibe Anne-Marie.

 Çok korkmuştum!

 Neyden?

 Felâketten, kötülükten.

 Affetmenin değil de intikamın peşinde koşacağından.

 Ama geleceğinden emindim.

 Neden?

 Merhametle.

 Dün hissettiğin şeyleri hissettiğimden eminim.

 Çağırımı hissettin, seni her yerde gördüm.

 Beni kabul edeceklerini düşünüyor musun?

 Onlar seni bekliyorlar.

 Senin için bir yer hazırlamıştım.

 Habitin bile hazır.

 Therese, sana hakiki mutluluğu bulmanı öğreteceğim.

 Teşekkür ederim, bana bu hediyeyi verdiğin için.

 Tanrı'nın terzisi olarak bir öğrenciye kutluluğu öğretmek.

 Silâh sende mi?

 - Hâlâ ipucu yok mu?

 - Bir, hafif yapılı bir kadınmış.

 Tepeden tırnağa panik içindeyken ateş etti.

 İki, bu bir intikam.

 Hiçbir şey çalınmamış.

 Hiçbir iz olmaması intikamın göstergesidir.

 İntikam!

 Arkadaşlarıyla başlayın!

 Bütün bu neşe, şarkılar ve şenlik senin için sefaletinin mükâfatı.

 Biz rahibe değildik Therese, yine de aynı merasimden geçtik.

 Ve yeni cübbende sen aynı kaldın.

 - Doğru.

 - Onu duvakla fark ederdim.

 Saçım gözüküyor mu?

 Neden kesilmedi?

 Yeminlerimizi edene kadar dünyaya olan son bağımız kesilmez.

 İsmim değişmedi mi?

 Benim talebimle.

 Sana olan saygımdan.

 Neden?

 Seni alakadar etmez.

 Dikkatli ol, kötü bir öğrenci almışsın.

 Düşündüğünden fazla sorunlu biri cennette bile sana sıkıntı çıkartır.

 Saat ikide, çamaşırhanede.

 Saat ikide, Rahibe Anne-Marie ve ben ilâhî okuyacağız.

 Seni hiç ihmal etmiyor.

 Saat beşte bana Altın Efsane'yi okuyacak.

 Yedide, beni özel olarak dua ettiriyor.

 Sana fazlasıyla zaman ayırıyor.

 Zamanı, kalbi ve ruhu.

 Çok fazla!

 Ona çok ileri gittiğini göster.

 Anlamıyor.

 Buraya onun için geldin.

 Seni görmek onun ödülü.

 Bana meraklıymış gibi görünüyor.

 Tüm bu dersleriyle kendimi teşhir edilmiş gibi hissediyorum.

 Kendini gerçekten teşhir ediyor.

 İşte buradaymış şeytan kılıklı!

 Korkunç Kömürcük!

 O da ne?

 Kömürcük, Aziz Ana John'un kedisi.

 Gözlerini göster bana, rahibe.

 Bir gariplik var.

 Gözlerin neşeli değil.

 Nasıl olması gerektiğini göstermiştim.

 İşe yaramıyor.

 Beni endişelendiren şey de bu.

 Gözlerin değişmiyor.

 - Bir fikrim var, haydi gel.

 - Nereye?

 Bahçeye.

 Sunak için çiçekler koparacaksın.

 Rahibe Marie-Josephe gelebilir.

 Evet, Muhterem Ana!

 Bana çiçeklerin ne olduğunu göstermek için mi?

 Hayır, Tanrı'ya olan bir buketin nasıl olduğunu göstermek için.

 Yenilik getireceğiz.

 Her zamanki karışık buketler yerine güllerle, karanfillerle ve zambaklarla yapacağız.

 Çiçeklerin dilini biliyor musun?

 - Hayır.

 - Sana öğreteceğim.

 - Onlara söyleyecek pek bir şeyim yok.

 - Rahibe Anne-Marie!

 - Nereye gidiyorsun?

 - Bahçeye.

 Vazifelerinden muaf mıydın?

 - Bu zaruri.

 - Kurallara itaat et!

 Kurallar mı?

 Kalbin kurallarının geçerli olduğu tek yer burası!

 Bunu Dinî Meclis'e şikâyet edeceğim.

 Kalbim bunu kabul etmeyecektir.

 Odana git, Anne-Marie.



 Bugün, Rahibe Therese'yle ben ilgileneceğim.

 - Gelişme var mı?

 - Hayır.

 Sen mi?

 Hiç şaşırmadım.

 Suçluların suç mahalline geri döneceklerini sanıyorsun.

 Onlar artık bu kadar düşünceli değiller.

 Bunun için çok meşguller!

 Peki sen?

 Bir ipucu var.

 Bir kadın onun öldürüldüğü gün hapisten salınmış.

 - Söyleyecek neyi var?

 - Kayıplara karışmış.

 - Açıklama var mı?

 - Evet, fotoğraflarla beraber.

 Çamaşırlarına neden elle vuruyorsun?

 Aziz Hildegard yapardı.

 Beyaz olan her şeye saygı gösterirdi.

 Bu seni bir aziz yapmaz.

 Neden olmasın?

 Bu yüzden buradayız ya.

 Senin dışında.

 Gönüllü rahibesin sen gönüllü rahibeler azizler listesine alınmazlar.

 Eğer gönüllü rahibeleri seçersem ortalıkta gereğinden fazla aziz olur.

 Anne-Marie gibi mi?

 Neden olmasın?

 Aziz Gertrude demiş ki: "Mutluluk azizliği doğurur.”

 Buradaki en mutlu kişi o.

 Onu mutlu görmek çok güzel.

 Ve çokça kendinden emin.

 Dikkatli olması lazım.

 Belki de onu uyarmalıyız.

 Hangi konuda?

 Üst kademedekiler onu taktir ediyor.

 Biz dâhil.

 Ama o, onları endişelendiriyor.

 Benmerkezci olduklarını düşünüyorlar.

 Tehlikeden habersiz.

 - Öyle aman-aman bir tehlike içinde değil.

 - Hayır, öyle.

 Bizim kadar değil, biz hâlâ buradayız.

 Doğuştan kusurluyuz.

 Ama iyileştirilmiş rahibelerin kusursuz olması gerekir.

 Çok gergin, her şeyden olay çıkartıyor.

 - Yer ister misin, Rahibe Therese?

 - Teşekkür ederim.

 Endişeli görünüyorsun, Rahibe Therese.

 - Sanmıyorum.

 - Hayır, sorun nedir?

 Sana söylemezsem daha iyi olur.

 Pekâlâ.

 Rahibe Anne-Marie!

 Sana karşı bir komplo var.

 Bir komplo mu?

 O sözü söyleme, kötü bir şey.

 Hapishane ziyaretlerinden men edilmişsin.

 - Nöbetleşiyoruz!

 - Aziz Ana John seni men etti.

 - Kim öyle diyor?

 - Herkes.

 O hatalı.

 Başkaları senin hediyelerinden mahrum.

 Ana Prioress biliyor.

 Hepimizi seviyor.

 Gözdesi sensin.

 Senin doğallığını, coşkunu seviyor.

 Coşkumu mu?

 Senin düşüncesizliğin.

 Aziz Ana John'un nefret ettiği her şey.

 Şarkı söylediğini duydum, direnemeyeceğim bir çağırıdır bu.

 Tam olarak bir ilâhî değil, rahibe.

 Islık çaldığını duydum.

 İlâhîlerin en güzelidir bu, ispinozun şarkısı.

 Kafeslerde hiç ötücü kuşumuz yok, değil mi?

 Bülbüller ve ispinozlar özgürlüğü severler.

 Onları kafese tıkmamalıyız!

 Hücren çok pasaklı.

 Az biraz da tozlu.

 - Çiçekler ortalığı neşelendirin.

 - Çok güzel.

 Fakat aynı zamanda kurallar, çiçekleri de hapsetmememiz gerektiğini söyler.

 Onları koparmam için bana yalvardılar.

 Her güzel şey Dominikan hücresi içinde olmak için yalvarsaydı hâlimiz ne olurdu?

 Her güzel şey benimdir, topluyorum onları.

 Dağınıklık bundan dolayıymış.

 Kitaplarımdaki güzellikler beni o kadar korkuttu ki onları çarpıttım.

 Öyle güzel bir güne uyandım ki yatağımı dahi düzeltmedim.

 Kafan o kadar güzel şeylerle dolu ki saçların diken-diken olmuş.

 Sırf detaylar Hayatta detaylar yoktur.

 Azizler bütün görevleri aynı şekilde yaparlar.

 Detaylar ihmalkârlıktan doğar.

 Gübre üstünde oturmak temiz bir iş değildi.

 Eğer burada olsaydı, iki saatte yatağını yapıp gözlerini yıkardı.

 Kedin ona bir hediye vermemişse şayet!

 Kömürcük'e bulaşma.

 Çirkin ama bizim için farelerin icabına bakıyor.

 Çiçekleri nereye koyayım?

 Onlar artık kiliseye yakışmaz.

 Görüyorsun ya, onları sahiplenerek işlerinden alıkoydun.

 Onları mezarlığa götüreceğiz.

 Ölüler, dirilere ait olan şeyleri severler.

 Günlerini, Rahibe Therese'ye başkalarını ve kendini ihmal ederek adama.

 Onu terk etmek bir hıyanettir!

 - Kime?

 - Tanrı'ya ve kendime.

 Aziz Ana John kimin hıyanetkâr ve kimin sadık olduğunu biliyor.

 Herhangi bir şey oynayın, bilmeceler söyleyin.

 Sadece bir tane biliyorum.

 Hangisi?

 Beyaz olarak yükselip sarı olarak inen şey nedir?

 Biliyorum: güneş.

 Neden?

 Bu bir Dominikan.

 - Nedir o?

 - Bir yumurta.

 Benimki daha komik.

 Hangisi beter, mobilyanın üzerindeki mi yoksa ruhun üzerindeki toz mu?

 Neden bu soru?

 Aziz Ana John masanın üzerindeki tozun Tanrı'yı şok ettiğini düşünür.

 Ve?

 Bence ruhun üzerindeki toza daha çok gücenir.

 Ruhun üstündeki toz mu?

 Meselâ, riyakârlık.

 Neden bu örnek?

 Bu üstünkörü bir seçim değil.

 Hayır, değil.

 Tozlu bir masa, Kömürcük'ü Aziz Ana John'un önünde sevip arkasında lânet yağdıran rahibelerden daha iyidir.

 Değil mi, Rahibe Marie-Josephe?

 Ben mi?

 Ne yaptım ben?

 Rahibe Colette?

 Rahibe Anne-Marie eleştirilerini Dinî Meclis'e getir.

 Dinlence zamanının konusu değil bu.

 Biliyorsun bunu.

 Onaylamıyorum.

 Bu kadar acımasız olma!

 Senin ve kardeşlerimin katıldığına eminim.

 Ne düşündüğümüzü öğrenmenin bir yolu var.

 Rica et.

 Kardeşçe tashih!

 Bundan memnuniyet duyarım.

 Kardeşçe tashih, Rahibe Henri.

 - Benim hakkımda ne düşünüyorsun?

 - İyi, ama inatçı.

 Mütevazi, lakin gururlu.

 Bilge, lakin heyecanlı.

 Bu kötü bir şey mi?

 Seni aydınlatmak için buradayım, yargılamak için değil.

 Rahibe Jacques?

 Hızla öfkelenen, önyargılı ve kibirli birisin.

 - Kendine hâkim değilsin.

 - Teşekkürler, Rahibe Jacques.

 Rahibe Therese?

 Beni nasıl değerlendiriyorsun?

 Diğerlerinin üstünde.

 Seninle ilgili değil.

 Kibirliyim, değil mi?

 Açık sözlüsün lakin mahcup.

 Kendimi beğenmiş miyim?

 Başkalarının seni sevmesini istiyorsun.

 Alıngan, dağınık ve inatçı mıyım?

 Sâdıksın, kendinsin.

 Rahibe Madeleine?

 Kendini üstün görüyorsun.

 İnsanları anlamıyorsun.

 Madeleine yok, Rahibe Madeleine.

 Cilveli, hırslı, inatçı.

 Bu doğru değil!

 Neden hepiniz böyle söylüyorsunuz?

 Hepimiz aynı şekilde hissediyoruz.

 Diğerleri yanılıyor olabilir, fakat sen değil!

 Beni tanıdığını sanmıştım.

 Beni sevdiğini sanmıştım.

 Beni en çok inciten sözleri sen hazırlamışsın.

 Öfken kasaba dedikodusu gibi!

 Burada Tanrı'nın nuru altındayız.

 Düşüncelerin ve hareketlerin daha ağır anlamı vardır.

 Ve sen karıncalar gibi davranıyorsun!

 Değersizsin.

 Teşekkür ederim, Rahibe.

 Sen kıskançsın.

 Sen kabasın.

 Biliyorum.

 Bana kusurlarımı göster, sana inanayım.

 Lakin itaat edeceğim tek bir ses vardır.

 Kimse beni durduramaz.”

 bir çoğunun elinde acı çekmiş refah günlerinde en çok yardım ettiği kişilerden dahi.

 Aralarında yaşlı bir kadın vardı kıtlık zamanında azizlerden yiyecek ve merhamet edinmiş olan.

 Sokakta karşılaşıyorlar sulu çamur yüzünden kalasın üzerinden geçmeleri gerekiyor sefil kadın hayırseverini itiyor ve odur çamura düşmüş olan.

 Bu nedenle rezillik ve alaya maruz kaldı ve odur azizin cevapladığı " Sorun nedir?

 Kömürcük'ü sevmeyi kesin.”



 İsa Mesih sevgisinden dolayı aşağılanmak ne güzeldir ve odur kalpleri inanç ve teselliyle dolduran " Rahibe Anne-Marie'nin bir hayvana karşı işlediği kötü davranışı duyuruyorum.

 Kefâret için, ayinleri okuyacaktır.

 Meclis'e girmeden önce benden yaşlı bir rahibeye öncelik tanımadım.

 Marie-Josephe için başka yargısı olan?

 Evet, bir hayvanı sevdiği için.

 Ne?

 - Atölyede - Bunun bir açıklaması yok.

 Kefaret için bu hafta içerisinde hizmetlerden en son o yararlanacak.

 Kilisenin içinde güldüm ve yüzümü çevirdim.

 Aziz Colette için başka yargısı olan?

 Bir hayvanı sevdiğine şahit oldum.

 Kiliseyi süpürecektir.

 Başka bir rahibenin sözünü kesmekten suçluyum.

 Rahibe Thomas için başka yargısı olan?

 Bir hayvanı sevdiği için.

 Açıklamalarını kes!

 Meclis açıklamalarını anlamıyor.

 Aziz Ana John gayet iyi anlıyor.

 Açıkla!

 Rahibeleri hayvanları seviyorlar diye yargılayamazsın.

 - Şeytan'ı seviyorlar!

 - Saçmalık.

 Bu doğru, o canavar bize zarar vermeye geldi.

 O masum bir hayvan.

 O İblis!

 Yargılanması lazım.

 Onun yüzünden rahibeler affedilmez günahlar işliyorlar.

 Haklı olarak ondan nefret ediyorlar.

 Çalıyor, hepimizden nefret ediyor, o bir yük.

 Fakat Aziz Ana John onu seviyor.

 Onun için onu seviyorlar arkasından ise onu tekmeliyorlar.

 İblis gururlu bir şekilde etrafta dolaşıyor.

 Gözlerine bakın, görün yalanlar ve riyakârlık yolunu!

 Rahibe!

 Mavi bir kuş gelirdi eskiden buraya neşe ve samimiyet getirirdi.

 Ve bir kurbağa bizi merhametli hissettiriyordu.

 Aziz Ana John'un kedisi onları yedi.

 Yapabilseydim onu karşı çıkmadığı için yargılardım.

 Git.

 Kefaretini yemekhanede öğreneceksin.

 Sebep olduğu skandaldan dolayı kamu kefareti yüklüyorum.

 Rahibe Anne-Marie bütün rahibelerin ayaklarını öpecektir.”

Tayin edilmiş zaman geldiğinde Tanrı'nın oğlu otuz senelik sessizliğin ardından ilâhî mesajının göksel tohumunu ekmek için öne çıktı " Kuralın zorunlu olmasını talep ediyorum.

 Eğer reddederse gönderilebileceğini biliyor mu?

 Biliyor.

 Rahibe, kefaretini red mi ediyorsun?

 Okumaya devam et.”

Tayin edilmiş zaman geldiğinde, Tanrı'nın oğlu otuz senelik sessizliğin ardından Nereye gideceğim?

 - Ailen seni bekliyor.

 - Ailem!

 O dünyayı bıraktım ben.

 Beni geri yollamak haksızlık.

 Sevgili çocuğum Bıraktığım dünyayı seviyordum.

 Ne kadar çok sevdiğimi bilemezsin.

 Buraya gelmek için kalbimden söküp attım onu.

 Korkunçtu, ama yaptım.

 Bir daha asla orada huzur bulamayacağım.

 Beni geri dönmeye zorladın, sadece mutsuzluğun olduğu bir yere.

 Yalvarıyorum, kalmama izin ver.

 Üzgünüm, Anne-Marie.

 Tanrım, artık Rahibe Anne-Marie değilim.

 Tanrı biliyor, benden daha iyi bir arkadaşın yok.

 Kişiliğine saygım var ama burada kalmanın topluluğa karşı hiçbir faydası yok.

 Büyük bir fedakârlık istiyorum ama onu bir fedakârlık olarak düşün, kefaret olarak değil.

 Elveda, Ana.

 Yağmur yağıyor mu?

 Hayır, şemsiyem size güneşi garanti eder.

 Çok bilgece.

 Hapishane ziyaretlerimiz her zaman yağmurlu.

 Evet, burası manastır.

 Ana Anne-Marie'nin ailesi!

 Geri dönmemiş.

 - Hiçbir şey söylemedi mi?

 - Hayır.

 Merhaba?

 Evet, Anne-Marie o gün ayrıldı.

 Durumu iyiydi.

 Hayır, merak etmiyorum.

 O öyle.

 Sorup soruşturacağım.

 Sizi geri ararım.

 Gerçekten endişeli değil misin?

 Haydi Rahibe Madeleine'e soralım.

 Rahibe Madeleine!

 Evet Ana?

 Anne-Marie nereye gideceğini söyledi mi?

 Ailesine geri dönmemiş mi?

 Biliyordum!

 Hiçbir şey söylemedi mi?

 Hayır, hiçbir şey.

 Haydi geç kalmayalım.

 Testereyi yanlış tutuyorsun, rahibe.

 Yaklaş, ona doğru eğil kendini yormak istemiyorsan tabii.

 Testereyi yağladın mı?

 Rahibe Marie-Josephe, odun yığının yıkılacak.

 Evet, Muhterem Ana.

 Neden "Muhterem Ana"?

 Neden bugün hiçbir şeyi doğru-düzgün yapamıyorsun?

 Senin aksine, Rahibe Anne-Marie gittiğinden beri!

 O gittiği için çok mutlusun!

 Onunla ne alâkası var?

 Sana söyleyeceğim; onu uzaklara sürdün!

 Nedenini ve nasılını bilmiyorum, ama yaptın.

 Ondan nefret ederdin, gittiği için mutlusun!

 O çok iyiydi!

 Onu Aziz Ana John'a karşı kışkırttın.

 Öyle bir riyakârsın ki sana vurmak istiyorum!

 Ne oluyor?

 İki rahibe çalışmak yerine gevezelik ediyorlar!

 Rahibe Therese, gözün üzerlerinde olsun.

 Çoktan bitti.

 Dolu bir salonun var, Ana, otuz aday var.

 - Yeni biri var mı?

 - Şaşırtıcı bir kişi.

 Her hapishanenin bir isyancısı vardır.

 Normalde 17-21 idi.

 Therese'yi hatırlıyor musunuz?

 Başkası seni görmek istiyor.

 Haydi gidelim.

 Therese hakkında bir telefon aldım.

 Bir arkadaşı öldürülmüş.

 Vurulmuş.

 Polis onun peşinde.

 Nedenini bilmesi lazım.

 Bir suç ortağı olabilir.

 O yapmışsa hiç şaşırmazdım.

 Kendini öldürseydi buradakilerin de tepkisi aynı olurdu.

 Onu hatırlıyor musun?

 Sebep olduğu olayı hatırlıyor musun?

 Çok iyi hatırlıyorum.

 Meclis toplantısı, derhal!

 Ana Prioress hapishaneden her zamankinden daha erken döndü.

 Kendini kurtarmaya çalışan biri için risk alamayız.

 Şimdi için mi yoksa bundan sonrası için mi?

 Yetenekler genelde suç alanında yetişiyorlar.

 Doğru, Ana.

 Kendimizi onun suçuna bulaştırmamalıyız lakin kefaretiyle.

 Onun hakkında çok büyük şüphelerim var.

 Neden?

 O itaatkâr ve kurallara uyuyor.

 Eğer hepsi kolay olsaydı Bildiğin gibi ben skandaldan korkmuyorum.

 Bir karara varmamız gerek onun deneme süresi bitti.

 Onu ne teslim edeceğiz ne terk edeceğiz.

 Ama Anne-Marie gibi saf bir ruhu kovmak zorunda kaldıktan sonra bu kuşkulu durumda hoşgörülü olamam.

 Onu korumaları ve iş vermeleri için ona bir dinî yuva bulabilirim.

 Elini çabuk tut.

 İzinsiz giren biri var, çitte bir delik var.

 - Birisi şeftalilerimizi çalıyor.

 .

 - Hayır.

 Rahibe Agnes, eskiden onları çalan kimse, şimdi kontrol ediyor.

 Eksik yok.

 Manastırda sıra dışı bir şey var mı?

 - Şimdilik yok.

 - Ayak izi var mı?

 Hiç görmedim, ama sen görebilirsin.

 Dedektifliğe terfi ettirildiğim için gururum okşandı.

 Kurucu Baba'mız burada, ne ters gidebilir ki?

 Evet, biri içeri girmiş.

 Isırgan otlarından korkmayan biri.

 Küçük bir delik.

 Belki bir kuzudur.

 Bu akşam onu dikenlerle dolduracağım.

 Sen, uykusuzluk içinde ki senin gözlerin hepimizi görür her gece beni kabul ettiğin için teşekkür ederim.

 Bu gece delik dikenlerle doluydu.

 Diğerleri benim davetsiz bir misafir olduğumu sanıyorlar azıcık sonsuz barış çalmaya gelmiş olan biri lakin ben daima senin kızın olacağım.

 Ahırımı terk edip buraya geldiğim zaman beni sana getiren yol dünya kadar geniştir.

 Sen henüz bir aziz değilsin.

 Basit bir insanoğlu, bizim erkek kardeşimiz olarak bizim sefaletimizi olabildiğince paylaşmak istiyorsun.

 İşte bu yüzden, duâlarımın eşliğinde, sana yalvarıyorum Yardım et bana!

 Cezam çok ağırdı.

 Ve Therese Therese, senin bana emanet ettiğin Burada onu duymama izin ver, bu şarkıda artık şarkı söyleme iznim olmadığı için

 - Ölmüş mü?

 - Nefes alıyor.

 Ama çok soğuk.

 Rahibe Anne-Marie!

 Haydi onu revire götürelim.

 Onu öpmeyecek misin?

 Therese?

 O burada, sessiz ol.

 Onu göreceksin.

 - Çitin içinden gelmiş.

 - Her gece.

 Çok hasta.

 Doktor ne diyor?

 Umut yok.

 Kalbi her an durabilir.

 Ne güzel haberler duyuyorum!

 Rahibe Prioress sana söyledi mi?

 - Ölüyormuşum.

 - Rahibe Anne-Marie!

 Manastır panik içinde.

 Sana soğuk algınlığı için Kutsal Mesh yapıyorlar.

 Bu benim ilk Kutsal Mesh'im olacak.

 Ona söylemelisin.

 Bilmeden gidemez.

 Bilmek istemiyor.

 Ne kadar gariptir, ölümün yaklaşımını hissetmemek.

 Ona söylemek zorunda olmak korkunç bir şey.

 Fakat tekrar deneyebilirim.

 Kefaretimi unutma, Ana.

 Hemen yapmam lazım.

 Kız kardeşlerimin ayakları, yanımdan kafile gibi geçip duruyor.

 Elbette, elinden geldiği zaman.

 Gördün mü, bana mühlet tanıyorsun.

 Üzülme, Ana.

 Seni temin ederim, tanrı o denli acımasız olamazdı bana sadece bir kediyi salona atma izni ve bu denli önemli bir görev vererek.

 Buna izin vermezdi.

 O ne yaptığını biliyor.

 Bize sadece beklemek düşer.

 Bekliyorum, Ana.

 Evet?

 Therese henüz ayrılmayacak.

 - Therese?

 - Anne-Marie onun için tutunuyor.

 Bu yüzden ölümü aldatabileceğini düşünüyor.

 Şimdi oyunları gün yüzüne çıkarken, onları ayıramayız.

 Benden nefret ediyorsun, değil mi?

 Neden edeyim?

 Çünkü sana kötü davrandım.

 İyi niyetlerin vardı.

 Aptalca davrandım.

 Sana öğretebilirmişim gibi kendim hiçbir şey bilmiyor olmama rağmen.

 Aptaldım.

 Hayır, değildin.

 Tek bahanem, bunları sana olan sevgimden ötürü yapmış olmamdır.

 Seni tanıdığımı sanmıştım, ama yanılmışım.

 Ziyanı yok, ilginç biri değilimdir.

 Öylesin.

 Tek başına ilgimi çekiyorsun.

 Bunu şimdi anlıyorum.

 - Neden burada olduğunu biliyorum.

 - Sanmıyorum.

 Seni yalan söylemek zorunda bıraktım benim için geldiğini söyle bana.

 Benim aptallığımdı.

 Çok fazla konuşma.

 Saklanmak için geldin.

 Kimden?

 Kimden veya neyden olduğu beni alâkadar etmez.

 Dışarı çıktığın zaman sana korkunç bir şey oldu.

 Dünyanı alevler içinde gördün, bir hayalet gördün - Buraya saklanmak için geldin.

 - Doğru değil.

 Yaşamı terk edeceğine, dünyayı terk ettin.

 Sana yardım etmeliydim, ama etmedim.

 Seni müsrif bir çocuğa çevirdim.

 Seni ışığa sürükledim.

 Adını Tanrı'ya, herkese çığırdım - Gülünçtüm.

 - Rahibe!

 Derisi canlı-canlı yüzülmüş olan senin yanında gururla yürüdüm.

 O zaman neye ihtiyacın olduğunu şimdi görüyorum.

 - Gerçi artık çok geç olmuştur.

 - Neye ihtiyacım vardı?

 Sessiz bir varlık biri ki, gözyaşlarına sessizlikle ve acına varlığıyla engel olsun.

 Basitçe bir dost.

 Bir arkadaş Neden ayağa kalkıyorsun?

 Çünkü gidiyorum.

 Yanında olmak istemiyorum!

 Yine yalan söylüyorsun!

 Üzerimde farklı bir şey deniyorsun!

 İtibar yeterli olmamıştı.

 Şimdi dostluk!

 Hayır, anlamıyorsun.

 Acımın sadece tek bir tedavisi var: kayıtsızlık.

 Derisi yüzülmüş, doğru.

 Derisi yüzülmüş olanı okşayamazsın ya da giydiremezsin.

 Tanrım, ne zaman yalnız kalabilirim?

 Yalnızsın.

 Acıtan şey de odur işte.

 Benim, Therese.

 Seni görüyorum.

 İyileşmiyorum, değil mi?

 Bir çaresi olmalı.

 Bir çare var.

 İşe yarayacak.

 Ana Prioress'e söyle.

 Ana'mız yardım edemez.

 Ölüyorum, istediğimi elde etmekte başarısız olduğum için.

 Çok hırslısın.

 Belki de öyle.

 Dünyanın güzel olduğunu düşünüyordun hayatın bir umudu olduğunu.

 Hâlâ düşünüyorum.

 Kırık bir kalbi iyileştirebileceğimi düşünmüştüm.

 Kırık bir kalp iyileştirilebilir lakin ölü olan bir tane değil.

 Yapabileceğimi düşünseydim, yaşardım.

 Yüz sene alabilir.

 O zaman yüz sene yaşardım.

 Daha iyi görünüyorsun.

 Evet, belki de bu benim yüz yılımın ilk günüdür.

 Sen misin, Ana?

 Geçen gün haklıydım katil Therese.

 Evet, seni temin ederim.

 Silâh satıcısı Silâhı satan adam onu fotoğrafından tanımış.

 Üzgünüm, senin onunla ilişkin olduğunu söylemek zorunda kaldım.

 Tapınağa gelmeleri gerekiyor.

 - Elimi bırak!

 - Bana yardımı oluyor.

 O yüzden değil, ne yaptığımı bilmek için tutuyorsun.

 Elin bir soru.

 O zaman cevapla.

 Gözlerimi dikizleyip, hareketlerime bakıyorsun!

 Uyuyor numarası yaptığın zamanlarda dahi, adımlarımı dinlediğini biliyorum.

 Ana Prioress için casusluk yapıyorsun!

 - Rahibe Therese!

 - Şu yüze bak.

 İyice bak ve gördüğünü hatırla.

 Bir daha göremeyeceksin!

 Devam edemiyorum.

 Artık sırrımı biliyorsun.

 Mutlu musun?

 Ellerimi kelepçelemek için tuttun.

 Devam et!

 Tık beni içeri!

 Senden konuşursam şayet o bu dünyada gerçekleşmez.

 Manastırdaki kimse seni içeri tıkmaz.

 Fakat bir yalanı yaşayamazsın yahut Ana'mızı aldatamazsın.

 Kalkamıyorum, Rahibe Therese.

 Lütfen Ana Prioress'e söyle.

 Gidiyorum.”



Sevgili rahibe, seni Yüce Tanrı'ya emanet ediyoruz geri gönderiyoruz seni tozdan yaratana.

 Şimdi ruhun bedenini terk edecektir.

 Parlayan melekler seni selâmlamak için hazırdırlar.

 Havariler seni yargılayacaklardır.

 Muzaffer, beyaz ordunun şehitleri sana doğru geliyor.

 Bâkireler korosu seni patriklerin keyifli uykusunun içine çekiyor Tanrı'nın Kutsal Ana'sı " Evet, hazırım.

 Yaşlı bir kadına hoşça kal dedim.

 Ne dedi?

 Yeminlerini edebiliyor mu?

 Sayıklıyor.

 Bekleyeceğiz.

 Kuşları olan rahibe!

 Çok hızlı yüzüyorsun, yetişemiyorum.

 Çok hasta hissediyorum.

 Muhteşem hissediyorum.

 Ölüyor!

 Evet, Salve Regina'yı okuyun.

 Polis.

 Ana Prioress'e söyle.

 Polis!

 Polis.

 Beklesinler.

 Beklesinler.

 Ben de beklemiştim.

 Ana Prioress her şeyi düzeltecek.

 Rahibe Anne-Marie, kutsal yeminlerini edebilir misin?

 Evet, Ana.

 Ama hemen Anayasalar Kitabı.

 Ben, Rahibe Anne-Marie size itiraf ediyorum Konuşamıyorum Therese Ben, Rahibe Anne-Marie, size itiraf ediyorum uyacağımdır Tanrı'ya En Kutsal Bâkire Meryem'e Kutsanmış Patrik Dominic'e ve sana, Ana'm, kanunumuza uygun olarak.

 Ve ölümüme kadar sadık kalacağımdır Yakında görüşürüz, rahibe.

 

 

Not: Bazen Büyük Dosyaları tarayıcı açmayabilir...İndirerek okumaya Çalışınız.

Benzer Yazılar

Yorumlar