Aşk Okulundaki Derslerden
Sevgiliye
Rasulullah
(salla'llâhü aleyhi ve sellem) dediler ki:
— Bişr ile Hind, aşk uğrunda ölmüşlerdir..
— Bilâkis aşkı taşıyamadıklarmdan
ölmüşlerdir, diye izah etti. Bunun üzerine Aişe dedi ki:
— Bu sana da şevk ve sevgili ile kavuşma
hasreti iras etmez mi? Bana gelince ben, sen öldükten sonra artık yaşayamam!
— Sen benden
sonra yaşayacaksın; lâkin bana kavuşuncaya kadar üzüntü içinde olacaksın! dedi
ve mübarek sözlerini şöyle bitirdi:
«Birbirlerini
seven çift ölürse, biri eşini, sanki gurbette olan birini bekliyormuş gibi
beklesin...»
Temiz Aşk
— Rind:
"Ey
Zâhid, güzellik, temizdir ve temiz olmayanların saldırısından korkmaz!
Güzellik
sahibinin bir aynası vardır ki, her kesin gözüne görünür, doğru için de yalancı için de onda eser
bulunur, dervişlere açıktır.
Güzelliği korumasını bilmeyen kişide
güzelliğin kalmaması da şarttır.
Temiz
güzelliğe, temiz aşk yol bulur. Her cins kendi cinsine meyleder.”
dedi.
Ey arkadaş,
eğer temizsen senin için, kötü cevherli ve temiz olmayanlarla oturup kalkmanda
korku yoktur. Şüphesiz, temiz olmayan kişi arkadaşını tanır. Mademki seni
temiz, biliyor, sana nasıl bakar?
Rind İle
Zahid/ Fuzûlî
Beni Mahveden Sen Değil misin?
İzah edilmesi
imkânsız olan bu işleri yapan ve yaptıran Allah'dır.
O, gündüzü
gece, geceyi gündüz, yazı kış, baharı sonbahar yapar.
O, canlıları
diriltir. Halil Peygamber'e ateşi nur hâline getiren,
Musa'ya
hikmeti ateş şeklinde gösteren O'dur.
O, Leylâ'yı
güzel göstererek Mecnûn'u aşk ile deli etmiştir.
Yüz yılda bir
vücudu bilgi hazinesi yapan, sonra da toprağa gömdüren O'dur.
Arif olan
bütün bu vukua gelen hâdiseler karşısında âciz olduğunu itiraf eder.
Ziya Paşa’dan
Hafız’a Göre Aşk
“Sevgilinin
sırrının hiçbir kimseye açıklanmamasının gereğine değinen ve buna inanan
Hafız’a göre sevgili gizli âşikâr her şeyi bilendir.
Hatta
sevgiliye aşktan söz etmek de büyük bir hatadır.
Yine Hafız’a
göre aşkın sırrı hissedilir, öğrenilmez.
Bir kimsenin sırları öğrenme yeteneği varsa
kendisi sırları öğrenecektir.
Yeteneksiz kimselere sırları sözle ve dersle öğretmek ise olanaksızdır.”
Ayinedir
Aşka İnsan
Bütün zahiri
ve batının ilimleri doğuran insandır.
Allah
Teâlâ her şeyi kuşatmış olduğu gibi…
İnsanı da
kuşatmıştır.
Kendisine Aşk
tecelli eden kişiler Allah’ı insanda ararlar.
Görünen şu
âlemde bile bir ayna olmadan yüzümüzü göremiyoruz.
Hakikate de
öyledir.
Manevi bir
ayna olmadan bir şey göremeyiz.
Bu haller
sözle anlatılmaz.
Konuşmanın da
bir sınırı vardır.
Aşk ve zevk bu
sınırdan sonra başlar.
Zevk ve hal
kelama gelmez.
Aklın
bilebileceği bir şey değildir, bu zevk.
Akıl ancak
nefsi ıslaha memurdur.
Nefsini ıslah
etmeyende zevke düşemez.
…
Yakub Dede
İkimizin Sağ eli
Birbirine aşk
ile mi dolanmıştır o iki sağ el yoksa dua mı etmektedir?
Neden iki sağ
el?
Bir aşk mümkün
olsun diye iki elin iki farklı kişiye ait olduğu mu anlatılır yoksa tek bir sağ
el aynada kendini mi seyretmektedir?
Rodin müzesini
gezen bir göz (=akıl) zannediyoruz “La Cathédrale“ isimli o heykeli unutamaz
kolay kolay.
Cennet Bahçesi Gözyaşlarıyla Kuşatılmıştır.
Aşk aynı zamanda acı çekmeyi ve fedakarlığı
da içerir:
"Aşkta hiç acı çekmeyeceğini zanneden
bir ruh aşık olmaya kalkarsa reddedilir.
Ne sükunet bahşedilmiş bir ruh aşkı
bulabilmiş, ne de sakin bir yaşamı arzulayan bir ruh adanmışlığı
yaşayabilmiştir.
Sükunet! Bir aşıgın yaşamından ne kadar da
uzaktır.
Cennet bahçesi
gözyaşlarıyla kuşatılmıştır. "
Biz
Olursak
"Sevgilim!
Eğer cennete
nail olursak.
Tanrı kabul
ederse ikimizi bir arada tutsun.
Ya da, eğer
kabul etmezse ikimizi de ateşe atsın.
Ateş bizi
cayır cayır yakarken, öpüşlerimiz ikimizi de serinletecektir
Ve emişmenin
serinliği bizi aşkın sancılarında uyaracaktır,
Öyle ki
sonunda orada bulunan herkes ebediyen şunu söyleyecektir.
Keşke hepimiz
aşıklar olsaydık. "
Said b. Humeyd
Aşk Sonsuzdur
"Tanrısal
aşk sonsuzdur.
Eğer biri,
belli bir kişiyi severse,
bu aşk o an
doğmamıştır.
Çok daha önce,
kişinin ruhuna yerleşmiş,
ve sadece o an
kendini göstermiştir.
Birbirini
seven ruhlar;
ne gökte, ne
de yerde ayrılırlar."
Peter Deunov
Aşktan ve Vesveseden Kurtulmak için
Gönlü meşgul
eden vesvese, aşk veya sevdayı unutturmak için; bir cam kap içerisine misk,
zaferan ve gülsuyu ile beş kere ayetel-kürsü okunur. Etrafına da maşukun ismi
yazılır, bir gece yıldız altında bekletilir. Sabahleyin üzerine gül suyu
konulur. Bu sudan aşığa içirilirse maşukunu unutur. Bu amel üç defa
tekrarlanırsa tamamen unutur, bir daha asla hatırlamaz.
Göz
"Aşk
gözden doğar göz ise ruhun
aynasıdır." Lorenzo de Medici
Aşkı Birdir de
Herkesin kendine mahsus bir aşkı kendine
mahsus bir nefreti vardır, ve bu nefret, bu aşk onun bütün şahsiyetini
aksettirir. Ama, dilimiz onu yine, herkes için olduğu gibi ayni kelime ile
gösterecektir; ve aşkın ancak objektif, gayrı şahsî tarafını alacaktır. Yani,
kelimede cümlede birdir ama sevişte farklıdır. Ancak bir sevda vardır ki
benzeri ender bulunur…onlarda sözde bir, kelimesi de aşkı.
İşte bu aşk gibi.
Aşk Denklemi
Belirsizlikler
arasında en iyisi “Aşk” tır. bunu bir denkleme dönüştürelim
Ax² + bx + c =
"Aşk"
Çözülemez.
Üçgenin alanı mesela?
Taban x
Yükseklik + "Aşk".
Ya da
daireninki çap² x "aşk" mı?
Sevgi ve Umut
Rasûlüllah
salla'llâhü aleyhi ve sellem
«Eğer benim
bildiğimi bilseydiniz az güler, çok ağlardınız ve dağlara çıkar, göğüslerinizi
döver ve Rabbınıza tazarrû ederdiniz»
buyurduğu vakit, Cebrail aleyhisselâm gelerek:
«Allahu Teâlâ:
«Niçin kulları ümidsizliğe düşürdün?
Çık onlara ve
onları ümitlendir ve teşvik et» buyuruyor dedi.
Yine haberde
vârid olduğuna göre, Allahu Teâlâ Dâvud aleyhisselâm'a:
— Ey Dâvud, beni sev, beni seveni sev ve
beni kullarıma sevdir; kullarım beni sevsinler, buyurdu. Dâvud aleyhisselâm:
— Bunu nasıl yapayım? deyince, Allahu
Teâlâ :
— Sen beni güzel bir şekilde an benim
nîmet ve ihsanlarımı onlara hatırlat, onlar benden ancak iyilik bilsinler,
buyurdu.
Ah Benim Şefkatli Rabbim
Rasûlüllah
salla'llâhü aleyhi ve sellem
«Cebrail
kalbime şöyle üfledi: Kimi seversen sev, mutlak sûrette ondan ayrılacaksın»
buyurmakla,
sevgiliden ayrılmanın zorluğuna işaret etmiştir.
O hâlde insan,
bunlardan hiç ayrılmayacağını ve onsuz yapamıyacağını sevmelidir ki o da Allahu
Teâlâ'dır Mutlak sûrette ayrılacağını sevmemelidir.
Ben seni
Tanrımın bana bakan yüzü diye seviyorum.
İlk Ve Son Günahım
.
Beni İsrail
melikesi Beliseye
Mahşerde suçum vurma yüzüme,
Seni aşk ödüne ben attım Belis.
İnandın, aldandın tatlı sözüme,
Sunduğum ağıya bal kattım Belis.
Kapında günlerce intizarıma,
Güvendin, acıdın ah ü zarıma,
Ölürsem yazılsın bu mezarıma,
Suçsuzdun ben seni aldattım Belis.
Sevginle doludur içerim dedin,
Dinimden, kocamdan geçerim dedin,
Seninçün ağılar içerim dedin,
Bahtını elimle kararttım Belis.
Gönlünü düşürdüm aşk deryasına,
Sonunda uğrattım hicran yasına,
Benzedin Yusuf'un Zeliha’sına,
Mısır çöllerini boylattım Belis.
Sen gittin Zeki’nin gülmedi yüzü,
Her zaman içinden ağladı gözü,
Bağışla suçumu yanıktır özü,
Derdinle ömrümü yıprattım Belis.
Çiftçi Zeki
Savcı
Beşgöz, 15.7.1941
Belis
İsim: Aşkın ilk meyvesi. 2. Fevkalade, çok güzel 3. Bakınız Beliz (İşaret, im, iz).
Çıldırma
Câmî Allah’ın nûr ismi hakkında şöyle demiştir
“O nûr kendi zatıyla peydâ olmuştur. Kendi güzelliğini görerek çıldırmıştır.
Güzellik suretinde görünüp aşk kisvesiyle başsız ve ayaksız olmuştur.” Buradaki
‘çıldırma’ kelimesinden maksad O’nun farklı şekillerde zâhir olmasıdır.Denizin
çıldırması dalgalarla değil mi?
Ayna
Câmî de varlık, varlığın birliği, varlığın
mertebeleri ve aşkı izah ederken ‘ayna’ sembolünü sıkca kulanmıştır. Yani,
varlığın şehâdet/yaratılan âleme
yansıması, güzelin aynada gözükmesi gibidir.
Olmayanı gören, yok anlamını var gibi bilen o
güzelin gözü, yüce sıfatlarındaki ayrıntılarının güzelliğini zâtının özünde
görüyordu. Ancak istedi ki başka aynalarda da kendi gözüne yansısın, ezeli
sıfatların herbirine yaraşan bir başka yüz görünsün. Dünyanın cana can katan
bahçesini, oluş ve varlık bahçesini yarattı. O’nun yansıması daldan, gülden,
yaprak ve dikenden başka bir güzellik sergiledi.
İçelim
Zerdüştilik’te, "homa-soma" denen
kutsal içecek, ölümsüzlük içkisi, aşk ve hakikat içkisi vardır. Pir, Pir-i
muğan elinden verilir. Pir-i Muğan, meyhanede inşam sarhoş eder. Onun elinden
içip mest olmak-aymak büyük bir olaydır. Burada meyhane, dergahtır. Piri Mugan
ise kâmil insan, içkisi aşk ve söz'dür. Bugün için de bu sözcükler, bu kültürün
temelini oluşturur. Bu manada Fuzuli şöyle diyor:
"Meyhaneleri fethedelim fatihalar ile /
Böylece kapalı kapılar açılır bize".
Aşk ve Acı
Aşka inanabiliyor musun?
Aşıkken güvende hissedebiliyor musun?
Sorular...
Birisini sevmek demek güçten/kendinden
feragat etmek, karşılıklı bir boyun eğmektir.
Öyleyse bu nasıl oluşabilir?
“Güven” ile.
Aşkı sürdürmeyi sağlayan şey nedir?
“Bağlılık ve aşk”
Ya da alışkanlıklarımız, bazen
tutkularımız, ya da ortak olduğumuz şeyler bu bazen bir kitap veya çocuk bile olabilir. mi?
Hayır, Hayır…ilişkiyi ayakta ve bir arada
tutan şey ortak çekilen acıdır. Daha doğrusu iki kişinin paylaştığı acılardır.
O pek fazla kalmamışsa, aşk tek başına
yeterli değildir.
Bu nedenle acılara karşı direnmeyin…ona
sahip çıkın…doğrusu budur.
Kavuşmak Arzusu
Ebû Musa’dan ( radiya'llâhü anh) rivayet edildiğine göre Rasûlüllah
salla'llâhü aleyhi ve sellem şöyle buyurmuştur:
“Kim Allah’a kavuşmayı arzu ederse, Allah da o kimseye kavuşmayı arzu
eder. Kim de Allah’a kavuşmaktan hoşlanmazsa Allah da o kimseye kavuşmaktan
hoşlanmaz.”
Buhârî, Rikâk, 41, no. 6507.
Ben Seviyorum Seni
Zünûn Mısrî (öl. 245/895):
“Ahlâkında, fiil ve hareketlerinde Allah Teâlâ’nın habîbinin sünnetine
uyan kimse, Hakk’a olan sevgisini isbat etmiş olur”
Kuşeyrî, s. 55.
Ben Neyim?
“Ne söylesem vezin alır götürür
Şekle döker, kafiyeye batırır
Gece birkaç mısra dile getirir
Sabahleyin bozar bozar ağlarım ”
Bekir Sıtkı ERDOĞAN
Ben neyim?..
Bir şehrin "Don Kişotu"'mu?
Yel
Değirmenlerine, herkesten önce karşı duran bir serdengeçti mi?
Her seferinde künyesine sefer yazılan ve
cephede her defasında yenilip geri dönmeyen, Sezai KARAKOÇ tabiriyle "yenilgi yenilgi
büyüyen bir zafer vardır" aşkı ve idealini arayan bir seyyah mı?..
Bütün varlığını, kendi insanının mutluluğu ile
takas eyleyen bir gönül tüccarı mı?
Sahi ben neyim?..
Nedir beni divane eyleyen, kendi deryasında?..
Yoksa, halka okuma aşkı veren Ahmet Mithat
Efendi'nin çığırında giden birisi mi?..
Yoksa! "Bir
avare kasnak mıyım?".
Dönüp durdukça, kendi ömür sermayesini berhava
eden?
Ya da bir Milli Kültür divanesi miyim?..
Yosa ne söylediğini bilmeyen, Yunus çizgisinde
"Gel gör beni aşk neyledi"
diyen bir divane miyim?..
Bir türkü duyunca, yüreğimde dalga dalga
duygular kabarır. Alır götürür beni öte diyarlara. Türkülerin masum gözyaşları,
içimdeki deryaları coşturur. Ben de aynısını yazmak istedim. Aynı duyguların
mısralarıyla, hem hal olmak istedim. Lâkin, allame Muhammed İkbal'in, "En güzel şiirlerim yazamadıklarımda" sözü adeta beni
anlatır.
Veya Orhan VELİ gibi "duyuyorum, fakat anlatamıyorum" beni bende anlatır
sanki.
Çok şeyler düşündüm...
Çok
hayali aşk eyledim, fakat yazamadım. Şiir karşısında aczimi itiraf etmek
zorunda idim. Ve de öyle yaptım...
Sahi, ben neyim?
Neyi anlatır ve ne ile
anlamlandırırım kendimi?..
Aşk Çirkinlere Kaldı
"Güzel erkekler güzel olduklarını
bilirler, ama aşk için yaratılmamışlardır:
Son anda bile aşkın onlara yakışıp
yakışmadığını sorarlar.
Aşka, yüzlerini bir maske gibi gururla
taşıyan büyük çirkinler kadirdir.
Suskunlukları ardında çok şey gizleyen ya
da hiçbir şey gizlemeyen büyük suskunlar."
Rrose Selavy/Marcel Duchamp
Bizi Anlamalarına Gerek Yok
Çalgısız yanımıza gelme. Çünkü biz
düğündeyiz.
Sen kalk davul çal âleme duyur ki
Biz Mansûr’uz.
Aşk ilkimini ele geçirmişiz.
Sarhoşuz ama üzüm şarabında sarhoş değiliz.
Senin düşüncenden, hayâl ettiklerinden çok
uzaklardayız. (Mevlana/Rubai 1428)
Seni Bilemezler Sevdam
Ona bazen şarab lâkabını verdim,bazen kadeh
dedim,
Bazen sâf altın, bazen de ham gümüş diye ad
taktım,
Bazen yem, bazen tuzak, bazen av diye onu
çağırdım,
Bütün bu adların takılmasının sebebi nedir?
Adını söylememek için.
(Mevlana/Rubai 1143)
Aşk Allahın Sıfatıdır
“Aşk, Allah’ın zâtına has bir sıfattır. Onun
sırrı ve tecellinin sembolüdür. Alemin var olma sebebidir. Aşk; sevmenin ne
olduğunu öğreten, feragat ve fedakârlığın yollarını gösteren, gönülleri yanmaya
alıştıran bir lütuf, insanı her haliyle Hakk’a götüren bir yoldur. Nefsi dinin
emrine boyun eğdirmek, dini nefs için vicdan kılmak aşk vasıtasıyla
gerçekleşir. Yokluğun karanlığını giderecek, bizi mutlak güzelliğe ulaştıracak
olan aşktır.
Aşk yolu uzun, meşakatli, tehlikeli ve
zordur. O makama ulaşan hiçlikten ve şerden kurtulur. Her şeyde mutlak güzelliği
görür. Kendisindeki adem unsuru yok olur, vücud unsuru asıl kaynağına erişir.
Tasavvufta Hakk ile Hakk olmak, fenâ fillah, yani vücud-ı mutlakta yok olmak
denilen hâl budur.”
Sonunda Öleceğim
“Aşk, sarmaşık manasına gelen “ışk”
kelimesinden alınmıştır. Sarmaşık sarıldığı yeri,ağacı nasıl kaplayıp sararsa,
aşk da girdiği kalbi ve vücudu öylece sarar. Sarmaşık sarıldığı ağacı sarıp
öyle gelişir ki, neticede ağaç sararıp solmaya başlar. Kendisi geliştikçe ağaç
kurur gider. Aşk da insanda kuvvetlenip geliştikçe insanın benliği
zayıflar,ruhu gelişir. Yani aşk sevginin seveni kavrayıp bütün vücuduna
yayılması, adeta onu sarmaşık gibi kucaklamasıdır.” (İbn Kayyım el – Cevziyye,
1993)
Sevdam Bende Kan Bırakırsa
“Aşkı tasavvuf tarihinde ilk defa ıstırap
ve elem olarak tanımlayan Hallâc Mansûr’a göre sevgi,ezeli bir sıfat ve
yardımdır. Bu olmasaydı insan ne imanı ne de Kur’an’ı tanıyabilirdi. O, ilahi
aşkı pervane ve mum ışığı metaforuyla anlatır. Ona göre pervane aşığı, mum
ışığı hakikatin ilmini, sıcaklığı hakikatın hakikatini, alevin içine dalmaksa
hakikatin hakkını sembolize etmektedir. Bir diğer deyişle pervanenin ışığı
görmesi “ilmi’l- yakin”, ışığın hararetini hissetmesi kendisini ateşin içine
atıp yanıp kül olması “Hakka’l-yakin”dir. Aşkın en son merhalesi olan bu hali
anlayıp kavramak zordur. Hallâc aşk kavramına ilk defa kanı karıştıran sûfidir.
İlahi aşk yolunda benliğinden geçip “Ene’l- Hakk”dediği için idam edilirken
elleri kesildiği zaman aşıkların rengi olduğu gerekçesiyle yüzünü kana bulamış,
kollarına kan sürerek abdestini tamamladığını söylemiştir. “Bu ne biçim
abdest?” diye sebebi sorulunca, “Aşk ile iki rekat namazın abdesti kanla
alınmazsa sahih olmaz” cevabını vermiştir. Ona göre bu hareket, aşktaki
samimiyetin ve doğruluğun göstergesidir.”
(Bardakçı,
2005, s. 126–127)
Kalbim Eridi
Hiç beklenmedik bir şekilde (hiç böyle bir
şey düşlememiştim) gözlerim açıldı ve yaşamımda ilk kez gerçekliğin sarhoş
edici güzelliğini... sözcüklerle anlatılamaz neşeliliğini, güzelliğini ve
anlamını yakalamıştım.
... Yeni hiçbir şey görmedim ama bütün
sıradan şeyleri - onların gerçek ışığı olduğuna inandığım - tansık niteliğinde
yeni bir ışıkla gördüm. Yaşamın bütününün ne kadar baştan çıkarıcı bir güzellik
ve neşeye sahip olduğunu, bana ait sözcüklerle betimlenemez olduğunu ...
gördüm.
Bu verandanın karşı tarafından geçen her
insan, uçan her serçe, esen yelle sallanan her dal baştan çıkarıcı bir yaşam
güzelliği, neşeliliği, anlamlılığı ve sarhoşluğu esrimesine tutulmuş ve bu
bütünün bir parçası olmuştu. ...
Ben her zaman orada olan gerçek güzelliği
gördüm.
... Kalbim, aşk ve zevk ile kendimden
geçerken benden eriyip gitti. ... Yaşamımın bütün gri günleri arasından bir kez
daha gerçekliğin kalbine indim; hakikati gördüm.
Margaret
Prescott Montague, Twenty Minutes of Reality. 17-18
Aşk Oyununun Sonu!
Genel olarak aşk konusu ilahi bir manada
değil de daha ziyade beşeri türden bir aşk hakkında düşünülürse...
Aşk, oyunların en
tehlikelisidir.
Stendhal’in bu aşk dörde ayrılır
Birincisi, Portekizli rahibede ( Diderot’un La Religiuse adlı eserinden ) , Abelard’a
karşı Heloie’de yahut bizde Leyla’ya karşı Mecnun’a görüldüğü gibi ihtiras-aşk,
ikincisi 1760’da Paris’te hüküm süren ve bu devrin hatıraları ve romanlarında
görülen zevk-aşk.
Üçüncüsü maddi aşk. Avda ormandan kaçan güzel ve taze bir köylü kızı
bulmak. Ona göre bu nevi haz üzerine dayanan aşkı herkes bilir.
İnsanın karakteri ne kadar kuru olursa olsun, on altı yaşında bununla başlanır.
Dördüncüsü, tefahür aşkıdır. İnsanların en büyük kısmı, güzel ve modaya uygun bir
kadına sahip olmak ister.
Bu meyanda
Beşincisi aşk ruhta başlar.
Bunlar sırasıyla şöyledir:
Hayranlık, öpüşme duygusu, ümid, ve
nihayet aşk doğar, ardından da ilk tebellür yani billurlaşma; burada da insan
aşkından emin olduğu bir kadın/erkeğin zihninde bin bir olgunluk ile süsler.
Altıncısı safhada şüphe doğar.
Yedinci kısımda ise ikinci billurlaşma olur.
Aşkın bu aşamalara sahip olduktan
sonra aşık üç farklı fikir aşamasına geçer.
Bunlar da şöyledir:
Bütün mükemmellikler ondadır, o beni seviyor,
aşkın en büyük delilini ondan elde edebilmek için ne yapmalı?
Sorun burada…
Eski Mısırdan Kalma Aşk Büyüsü
Oxyrhynchus Papirüsleri’nin üzerinde çalışan
birçok uzmandan biri olan Maltomini’nin tercüme ettiği büyülerden deşifre
edilen aşk büyüleri birkaç gnostik tanrıya yakarıyor ve yardım istiyordu.
Büyüyü yapan kişi hamamda bir dizi adağı
yaktıktan sonra (adakların ne olduğu maalesef korunamamış), hamamın duvarlarına
bir büyü yazması gerekiyordu. Maltomini bu büyüyü şöyle tercüme ediyor:
“Toprak ve su, size yalvarıyorum, içinizde
yaşayanlar hakkı için ve bu hamamın talihi üzerine yalvarıyorum ki, siz
yandıkça, tutuştukça, alevlendikçe, (kadının annesi)nin doğurduğu (aşık olması
istenen kadın)ı da, bana gelene kadar yakın…”
Aşk Tapınağı
Aşk kadar nefret de hayatın gerçeğidir; olduğu
gibi olumlanmaya ve sonuna kadar yaşanmaya layıktır.
Hakiki aşk gerçek aşktır, şiddetli aşktır,
yürekten aşktır.
İnsanın alnına yazılmış olan kaderin
güzelliğine olan tutkusu ile evrensel güzelliğin iç dünyasında doğacağı noktaya
kadar taşıdığında, o artık hemen hemen aşka ulaşmak ister. Ve Aşk tapınağına
yaklaşabileceği ya da sürüklenebileceği yol,
tek yol Aşktır.
Ey âşıkların divanesi
Taklittir, aşkın isimlerinden biri
Aşk şarabından bir yudum içtin mi
Âşık mısın? Diye kendine sorma
Sevgiliyi taklit et.
Pervaneler gibi kalbinde yan.
Ta ki, senin taklid kemendin sevgiliyi avlar
Olmuyor ama…o zaman
Sırlarını ifşa eden bir feryadın yok mu?
Aşkına çekilen hasretin diyeti olacak
…
Bırak kalsın…ölmüş birine kim sarılır ki?
Hala öpmek ve sarılmak sevdasındasın
Ben Göreyim Sâde Seni
Bir Şarkı
Anarım
ismini, ağlar yanarım, sızlanırım
Dem olur
kendi gözümden seni ben kıskanırım.
Görecekler,
sevecekler, kapacaklar sanırım
Dem olur
kendi gözümden seni ben kıskanırım.
Âh gördüm, hele gördüm yine rüyada seni
Görebilsem
ne olur böyle alelade seni
Görmesin
kimse derim ben göreyim sâde seni
Dem olur
kendi gözümden seni ben kıskanırım
Seni gördüm
de hayatımda safâlar gördüm
Senden ayn
yaşamakdan iyidir bence ölüm
Başkasıyla
seni görmek ölümümdür ölümüm
Dem olur
kendi gözümden seni ben kıskanırım.
27
Mayıs 1314
(İsmail Safa/ Hissiyât, s. 108 - 109.)
Sûziş-i Dil-i Zâra
Ben kimim
aşk ile
sevdâ ne demek?
Ben kimim?
Âşık-ı şeydâ ne demek?
İsmail Safa
sûziş-i dil-i zâra: inleyen gönlün yanışı
Tanrım Beni Biliyorsun
St Augustine’nin,
“Ey Tanrı, sen bizi kendin için yarattın ve
bizim kalplerimiz Sen’de sükûn buluncaya kadar huzursuzdurlar”
sözleriyle ifade ettiği bu mistisizm, ruhun,
sükûn ve huzurunun kaynağı olan Tanrı ile arasında karşılıklı bir yoldur.
İnsanın Tanrı’ya, Tanrı’nın da insana müştak olduğu bu yola dair Ebu Yezid
Bistâmi ise şöyle der:
“ Ben Allah’ı otuz sene aradım, O’nu arzulayan
ben olduğumu sanmıştım, fakat hayır, beni arzulayan O idi. ”
Zelle
Heyhat, gönül,
sanma üveyler öz olur!
Sevsek söz
olur burda, sevişsek söz olur...
Tenhâda
buluşsak da bir olsak iki can
Gök, zellemiz
üstünde, serapa, göz olur!
Arif Nihat
Asya
Uyudun Deme
Başka bir çare
mi bıraktın
Yalvardım…söyledim.
Sabret dedin…
Öl desen daha
iyi olmaz mıydı?
Bir gün Mecnun
Leyla’ya selâm verdi.
Leylâ selâmını
almadı. Mecnun nedenini sorunca Leylâ’dan şu cevabı aldı:
«— Dün gece birazcık olsun uyudun! Eğer aşkında
samimî olsaydın uyumazdın!»
Buna Mecnun şu
mukabelede bulundu:
«— Bütün
çalışma ve gayretlerime rağmen, seni göremedim. Belki rüyamda görürüm diye
uyudum, bağışla beni!»
—Demek ki beni
unuttun da hayalimle uğraştın..
—Ne yapayım
seni göremeyince bari timsalini göreyim, dedim.. Bunun üzerine Leylâ şöyle bir
şiir söyledi:
«Perişan
halim, Mecnun’unkinden değişik değildi.
Aramızdaki
fark ancak, şu idi:
Mecnun aşkını
açığa vurmuştur,
Ben fakir
Leylâ ise, aşkı içinde saklayarak ölmüştü...»
Ebedi Dost'a:
"Mademki bedenimden can isteyen sensin,
onu verirken kıvranırsam adam değilim." (Divan-ı Kebir. 7/355)
Heartagram
Fin rock grubu HIM'in markası haline gelmiş
sembolüdür. Kalp ve pentagram sembollerinin birleşiminden meydana gelmektedir.
HIM vokalist ve kurucusu Ville Valo'ya göre hertagram aşk ve ölümü simgeliyor.
Nefret ve aşk'ın dengesi, hayatın içinden iki önemli bölüm, bu iki önemli bölüm
aynı zamanda Valo'nun şarkıları arasında gerçekten önemli bir yere sahip. Bu
sembol kimi HIM fanatikleri arasında dövme olarak da kullanılmaktadır.
Heartagram bir yanlış anlama yoluyla satanizm ile bütünleştirilebiliyor. Ancak,
Ville Valo bunun yalan olduğunu belirtiyor.
Not: Bazen Büyük Dosyaları tarayıcı açmayabilir...İndirerek okumaya Çalışınız.
Yorumlar