Print Friendly and PDF

Yani Sende


-Kimseye zarar vermek istemedim.
-Kime zarar verdin?
- İyi olduğumu söylesene.
-İyisin.
-Beni hatırlayacaklarını söyle.
-Kimlerin?
-Dünyanın.
-İstediğin bu mu?
-Dünya seni hatırlayacak.
-Şu anda bazı sesler duyuyorum.
-Sesler mi?
-Gelip gidiyor, ama geldiğinde 
-Şu anda duyuyor musun?
-Kendin mi yaktın?
-Neden?
-Cehenneme hazırlık için.
-Neden cehenneme gideceğini düşünüyorsun?
-Bilmem.
-Yaptığım şeyden dolayı.
-Yapacağım şeyden dolayı.
-Ne yapacaksın?
-Kendini mi öldüreceksin?
-Bunu ne kadar ciddiye almalıyım?
-Yok bir şey.
-Olmayan şeyi anlat o zaman.
-Hastalarından biriymiş gibi konuşuyorsun.
-Hasta mı?
-Bitkin.
-Bitkin, ha?
-Kafası karışık.
-Karışık mı?
-Bu da bitkin gibi bir şey mi?
- Mesele bu, öyle değil mi?
-Ama bana güvenmek zorundasın.
-Güveniyorum.
-Tristan Reveur, kötü sanat için ne demiştir, biliyor musun?
-Demiştir ki: "Kötü sanatın, iyi sanattan daha trajik bir güzelliği vardır 
 çünkü insanın başarısızlığını belgeler.”
-Tristan, farklı bir adet başlattı.
-Ne yaptı?
-Öldü.
-Peki ya ailen?
-Ne olmuş onlara?
-Üzülmezler mi sence?
-Hayır.
-Buralarda mı oturuyorlar?
-Bir mezarlıkta.
-Onları yok edemem.
-Yanan çocuğun   rüyasını hatırlıyor musun, Freud'un bahsettiği?
-Çocuğu ölmekte olan bir babayı
-Baba, gecelerce oğlunun yatağının yanında oturur   çocuk ölünce, ölü bedeni sergilenir.
-Çocuğun vücudunu mumlarla çevirirler.
-Baba bitkin düşmüştür.
-Uyuya kalır.
-Ve rüyasında oğlunu yanında görür, kolunu tutuyordur   ve kulağına şunu fısıldar: "Baba, yanıyorum, görmüyor musun?
-Dertlerin sona erecek, talih yüzüne gülecek.
-Bırakılmayacak kadar çok güzellik var.
-Bunu söyle bana.
-O kadar çok güzellik var ki.
-Tanrım, seni ne kadar özledim.
-Seni çok özledim.
-Bizi incitmek istemediğini biliyorum.
- Mantıklı olan hiçbir şey yok.
-İçinde bulunduğun durumda olan insanlar gördüm.
-Diğer tarafa geçmelerine yardım ettim.
-Yardım edersen, ben de sana ederim.
-Sevgiline ettiğin gibi mi?
-Hayır.
-Neden?
-Çünkü beni seviyor.
-Burada olsaydı   gözlerini daha çok açmanı söylerdi.
-Bırakılamayacak kadar çok güzellik olduğunu söylerdi.
-Haklıdır herhalde.
-Neyse   artık çok geç.
- Dünya da bir hapishane.
-Hem de alası.
-Sınırları, koğuşları, zindanları olan bir hapishane.
-Aklınıza sığamayacak kadar dar.
-Kötü rüyalar görüyor olmasaydım, az ve öz sınırlar koyarak   kendimi uzayın kralı sayardım.
- Güzel bir dize.
-Ama, benim en sevdiğim dize şu: "Ey! Ne hilekar ve köylü bir köleyim ben.”
-Ne demek olduklarını bilmiyorum, ama "köle" kelimesini seviyorum.
- Deli olduğumu sanıyor musun?.
-Hayır.
-Ona karşı çok garip şeyler hissettim.
-Yani, pespaye kılıklı, aylardır banyo yapmamış gibi duruyor   ama onda bir şey var 
-Onu daha önce görmüşüm gibi.
-Başka bir yerde, onu tanımışım gibi.
-Evet.
-Nesi var?
-Kendini öldürecek.
-Neden?
-Tahminimce, çok kötü bir şey yaptığını düşünüyor.
-Keşke yardım edebileceğim bir şey olsaydı, ama
-Aslına bakarsanız, yardımı olmaz   ama ona bir kez A. Smith's'de rastladım.
-Gitmek istemiyorum,
-Yanlış insana geldin.
-Daha önce de söylemiştim.
-Ölmek istemiyorum.
-Ölmek zorunda değilsin.
-Şunu bilmeni istiyorum.
-Sana güveniyorum.
-Sana, dünyadaki herkesten çok güveniyorum.
-Neler oluyor?
-Bak, bu gece bir şey olursa   seni sevdiğimi bil.
-Gerçek olduğunu bildiğim tek şey bu.
-Senin için endişeleniyorum.
-Endişelenme.
-Seni seviyorum….
-Budistler doğru biliyormuş.
-Dünya bir hayalmiş.
-İlk buluşmalarımızdan birinde   artık neyin gerçek olduğunu bilmediğini söylemiştin.
-Bense bildiğimi söylemiştim, ama yanılmışım.
-Neyin gerçek olduğunu bilmiyorum.
-Biliyorsun.
-Sen gerçeksin.
-Ve beni kurtarmaya çalışıyorsun.
-Ama çok geç kaldın.
-Çünkü uyanmam gerekiyor.
-Uyanıksın.
-Etrafına bak.
-Bu bir rüyaysa, bütün dünya rüyanın içinde.
-Bu acıya dayanamıyorum.
- Keşke görmek zorunda olmasaydın.
-Bana, alınıp satılacak, sergilenecek ya da sahip olunacak   değerli bir şeymişim gibi davrandın.
-Öyle düşünmedim,
-Öyle mi?
-Nasılmış peki?
-Bana sahip olan, sendin.
-Çünkü senin aklın yerinde   benimse değil.
-Seni deli gibi seviyorum.
-İşin doğrusu, sanırım kendi tedavimi buldum
-Nerde mi?
-Bir yerde değil.
-Birinde.
-Yani Sende…-
-
-

Not: Bazen Büyük Dosyaları tarayıcı açmayabilir...İndirerek okumaya Çalışınız.

Benzer Yazılar