ZERAFET
Her tavrın bir zerafeti vardır;
Oturmanın, kalkmanın, eşyaya bakmanın...
Gönüllerdeki zerafet dışa yansıdıkça hayat güzelleşir.
Bir zarif adam dedi ki:
-"Çocukluğumu hatırlarım,
biraz hızlı yürüsem,
ayağımı yere vurarak bassam;
kızarak, parlayarak değil;
inandırarak, anlatarak:
"-Her şeyin bir canı var yavrum, tahta incinmez
mi?
Bizi üstünde gezdiriyor,
bizim de ona hürmet etmemiz gerekmez mi?" derlerdi.
Bardağı yere koyarken ses çıkarmak ayıptı. Bardak ve
konulduğu yer incinmemeliydi...
Uyandırılmak istenen kişinin yastığına hafifçe vurularak :
"Âgâh ol
erenler! denilirdi.
"Ben" diye konuşulmaz,
"fakir" ifadesi kullanılırdı.
Şayet ağızdan "ben" sözü kaçsa derhal ilave
edilirdi "Benliğime lanet!"...
Gelen misafirin ayakkabıları içeri doğru çevrilirdi. Kapıya
doğru çevirmek, bir daha gelme, demekti.
İçeri dönük
ayakkabılarını giyen misafir, evdekilere arkasını çevirmeden giyer ve kapıdan
çıkardı....!
"Kapıyı kapat!" denilmezdi. Allah (c.c) kimsenin
kapısını kapatmasın diye,
"Kapıyı ört, ya da, sırla." denirdi.
"Lambayı söndür." denilmezdi Allah (c.c) kimsenin
ışığını söndürmesin diye,
"Lambayı dinlendir." denirdi..
Lamba yakılmaz,
uyandırılırdı...
Yolda karşılaşanlar temenna ederlerken el kalbe
götürüldüğünde,
"muhabbetin
yüreğimde.;
dudağa götürüldüğünde "yâdın dilimde", başa
götürüldüğünde.
"başımın üstünde yerin var." denilmek istenirdi......
Canlı cansız her şeyin bir hatırı vardı eskiden.
Peygamber efendimiz (aleyhisselam) in 63 yaşında vefatından
sebep,
63 yaşını geçmiş büyüklerimiz yaşları sorulduğunda,
"Haddi aştık" derlerdi...!!
Yolda küçük büyüğünün önünden yürüyemezdi...
--Nereden nereye?
Kendimize yabancılaştık, nezaketi, güzel ahlakı,
öz sevgiyi, hakiki saygıyı kaybettik....!!
Not: Bazen Büyük Dosyaları tarayıcı açmayabilir...İndirerek okumaya Çalışınız.
Yorumlar