Kırık Kalbime
Al Green, ‘Kırık bir kalbi nasıl
onarabilirsin?’ diye sorar. Şarkının açılış cümlesindeki sekiz notanın yedisi
aynıdır, sadece sorunun İngilizce orijinali olan. ‘How can you mend a broken
heart?’ cümlesinin ‘broken’ sözcüğünde ‘ken’ hecesi kırık (farklı bir
notada) seslendirilir - melodi yavaş yavaş yükselir ve ilk haline dönmeden, tekrar
yavaşlamadan önce, kalbi kırık sevgilinin kederi melodi ile sabitlenir,
hareketsizleştirilir. Al Green melodiyi İncil’e özgü bir havada, alçalc bir
tonda yorumlar: Yalnız Tanrı seni sonsuza dek sevecektir. ''Yalnız Tanrı, kırık
bir "kalbi onarabilir. Aşık Al şöyle demektedir:
Kırık bir kalbi nasıl
onarabilirsin?
Yağan yağmuru nasıl
durdurabilirsin?
Güneşi ışıldamaktan nasıl
alıkoyabilirsin?
Nedir dünyanın dönmesini
sağlayan şey?
Bu kırık kalbi nasıl
onarabilirsin?
Hayatta hep kaybetmiş biri,
nasıl olur da kazanabilir?
Birileri kırık kalbimi onamada
Ve tekrar hayata dönmem de
bana yardım etsin.
Vaiz Al bilirki, ‘Tanrı, kalbi
kırıkların yanındadır’ ve ‘Kalbi ile, insanların kırılmış kalplerine şifa
verecek ve yaralarını saracaktır.’ Bu arada inançlı Al, şarlanın sonunu, içten
gelen bir feryatla bağlar: ‘İçimde tekrar yaşamak istediğime dair bir his
var... .’ O, hayatını devam ettirecekse, kırık kalp bu sürecin bir parçası
olacaktır. Genel olarak yarayı hoş karşılasak bile, kalbimizin kırılmasını
önlemek gibi bir sorumluluğumuz vardır; bu durumu ancak çok kötü zamanlarda,
kabullenebiliriz. Juliet, ancak boşken ve bir işe yaramaz durumdayken kalbinin
kırılmasını göze alır:
‘Ey, kırık kalbim! - zavallı
müflis, kırıl bir an önce.’ Yalnızca en zalimler kalp kırmaya devam ederler,
ünlü Sufi şairi Mevlana’nın dediği gibi;
O ki eziyet edilmiş ve çok
yorgun düşmüştür,
Adeta çılgın bir adam
tarafından işkence edilmiş Bu kalbin
Özünün tadını almak için,
Hâlâ kabuğunu kırmaya devam
diyorsun.
Hafız’ın en sert ifadelerinde de
aynı şiddetli fizikselliği görmek olasıdır:
Süslü sacının her kıvrımı
Dikenli kancalarla kalbimi
yakalıyor,
Kırık kalbimin her tarafı
yaralarla dolu
Ve sayısız yaradan kırmızı
damlalar akmaya başlamakta.
Bu sözler onikinci yüzyılın
İranlı şairi Enveri’yi anımsatıyor:
Güzellik Güneşi gece bana
yaklaştı,
Bir selvi ağacı kadar uzundu,
ışıltılı bir ay’a benzer yüzü vardı
Yakut dudaklarında binlerce ruh tutuşuyor,
Binlerce kalp, saçlarım
lülesinde tuzağa düşüyordu.
(Kalbin Kitabı-Louisa Young)
Not: Bazen Büyük Dosyaları tarayıcı açmayabilir...İndirerek okumaya Çalışınız.
Yorumlar