Dağlık Karabağ Neden Önemli?
SORUN NE ZAMAN, NASIL BAŞLADI
BBC
Dağlık Karabağ, bugün bağımsız
birer devlet olan Azerbaycan ve Ermenistan arasında, 20. yüzyılın başlarından
bu yana yani Sovyetler Birliği döneminden kalma; 4 bin 400 kilometrekarelik bir
sorun alanı. Azerbaycan ve Ermenistan, I 922'de Sovyet Sosyalist Cumhuriyetler
Birliği'ne katıldı. Tarihi olarak iki toplum arasında sorunlu bir alan olan
Dağlık Karabağ da, I 923'te Azerbaycan Cumhuriyeti'ne bağlı özerk bir bölge
statüsü kazandı. Moskova'nın kararı, Ermenistan yönetimi tarafından hiçbir
zaman kabul görmedi. Sovyetler Birliği'nin dağılmaya başladığı dönem olan I
980'lerde, Birlik çatısı altında on yıllardır üzeri kapanan birçok sorun gibi
Dağlık Karabağ sorunu da su yüzüne çıktı.
Moskova'daki yönetimin eski
gücünü üzerinde hissetmeyen Dağlık Karabağ'da örgütlü Ermeniler, Sovyetlerin
kuruluşunda "Türkiye'yi memnun etmek için bölgenin Azerbaycan'a
bağlandığını" iddia ederek Bakü yönetiminden ayrılmayı talep etti. Ekim
1987'de Erivan'da bu talebe destek gösterileri düzenlendi. Gösterilerden birkaç
gün sonra, 18 Ekim 1987'de, bugün hâlâ sınır bölgesinde zaman zaman yaşanan
çatışmaların ilk temeli atıldı. Dağlık Karabağ'ın Çardaklı Köyü'ndeki
Ermeniler, Bakü yönetiminden çıkmayı talep ederek bölgedeki Azeri nüfusa
saldırı düzenledi. Çardaklı olaylarının büyümesiyle birlikte Ermenistan'da
yaşayan Azeriler Azerbaycan'a, Azerbaycan'da yaşayan Ermeniler de Ermenistan'a
göç etti.
Şubat I 988'de ise Dağlık Karabağ
Ulusal Konseyi üyesi Ermeni vekiller, bölge nüfusunun yüzde 70'ini Ermenilerin
oluşturduğunu belirterek Bakü'den ayrılarak Ermenistan Sovyet Sosyalist
Cumhuriyeti'ne bağlanmayı talep etti. Bakü bu talebi reddetti, Moskova da
Bakü'ye destek verdi ve talebi reddetti. Bölgede Azeri ve Ermeni nüfus arasında
yaşanan çatışmalarda 30'un üzerinde kişi hayatını kaybetti. 1988'in sonunda iki
halk arasındaki çatışmaların durdurulması için, bugün Dağlık Karabağ'ın idari
merkezi konumundaki Henkendi'den Azeriler çıkarılırken, Suşa'dan da Ermeniler
çıkarıldı.
Kasım 1989'da Moskova, Dağlık
Karabağ'ın yönetimini doğrudan Bakü'ye devretmişti. Bu tarihten sonra Dağlık
Karabağ sorunu, bir süre sonra bağımsızlığını kazanacak Bakü ve Erivan için en
öncelikli sorunlardan biri haline geldi. Öyle ki, Moskova'nın kararının
ardından Ermeni Ulusal Hareketi'nin lideri seçilen Levon Ter-Petrosyan, 1991'de
Sovyetler Birliği'nden ayrıldığını ilan etmesinin ardından Ermenistan
Cumhuriyeti'nin ilk cumhurbaşkanı seçildi.
Aynı yıl bağımsızlığını ilan eden
Azerbaycan'da da, Dağlık Karabağ bölgesindeki çatışmalar ve kayıplar,
yönetimlerin istifasına ve cumhurbaşkanlarının sürgüne gönderilmesine yol açtı.
I993'te savaş devam ederken Haydar Âliyev cumhurbaşkanı oldu.
1992-1994 arası savaşa giden yol
1991'de iki halk arasındaki çatışmalar
arttığı sırada, Moskova Bakü'den yana tavır aldı. Mayıs ayında Sovyet Ordusu
tanklarını, Azerbaycan'a bağlı birliklerle Dağlık Karabağ yakınlarındaki
binlerce Ermeni'nin yaşadığı bölgeye sürmüştü. Azerbaycan Cumhuriyeti
bağımsızlığını ilan ettikten sonra, 1991 sonunda Dağlık Karabağ'ın özerklik
statüsünü kaldırdığını açıkladı. Bir ay sonra, 10 Aralık 1991'de Dağlık Karabağ
Meclisi referanduma giderek Azerbaycan'dan ayrılmak istediğini duyurdu.
Referandumu, çatışmaların ardından nüfusunun sadece yüzde 20'sini oluşturan
Azeriler boykot etti. Dağlık Karabağ meclisi 1992 başında da bağımsızlığını
ilan etti ancak bu ilanı sadece Ermenistan Cumhuriyeti tanıdı. Ardından
çatışmalar yoğunluk kazandı.
İnsan Hakları İzleme Örgütü'nün o
dönem "en kapsamlı sivil katliam" olarak nitelendirdiği Hocalı'da,
Şubat 1992'de, Ermeni silahlı grupların baskınından kaçmaya çalışan en az 161
Azeri sivil hayatını kaybetti. Silahlanan Dağlık Karabağ'daki
Ermeni birlikleri, boşaltılan Suça kentini ve Ermenistan'ı bölgeye bağlayan
Laçin koridorunu ele geçirdi. 1994'te sona eren savaşta 30 bin kişi hayatını
kaybetti. Dağlık Karabağ bölgesi ile "rayon" adı verilen 7 bölge de
Ermenistan tarafından işgal edilmiş oldu. Bu rayonlarda yerleşim yok, sadece
Ermeni ordusuna bağlı askerler var. Bu durum, Dağlık Karabağ ile Azerbaycan
arasındaki bağlantıyı da kopma noktasına getirdi. Bölgede kalan yaklaşık 600
bin Azeri de, mülteci durumuna düştü.
Savaş sonrası uluslararası toplum
devrede
Mayıs 1994'te ateşkesi sağlayan
Bişkek Protokolü imzalandığında savaş resmen sona ermemiş ve ihtilaflı bölgeler
üzerinde anlaşma sağlanmamıştı. Bu durum 26 yıldır hâlâ geçerliliğini koruyor.
I 993'te Haydar Aliyev'in iktidara gelmesine kadar olan süreçte Azerbaycan'da
yaşanan iç karışıklıklar, savaşın sonrasında da devam etti. Bu sebeple
kaybedilen topraklarda Ermenistan, bölgeye kara ve demiryolu ulaşımını
güçlendirdi. Dağlık Karabağ ile Ermenistan'ın bütçeleri tek bir çatı altında
toplandı.
1994'te sorunun çözümü için
Avrupa Güvenlik ve İşbirliği Teşkilatı (AĞIT) önderliğinde Minsk Grubu
oluşturuldu. Fransa, Rusya ve ABD'nin başkanlık yaptığı gruba Türkiye, Almanya,
İtalya, Belarus, İsveç ve Finlandiya da üye. Teşkilat, on yılı aşkın süren
müzakereler sonucunda, 29 Kasım 2007'de iki tarafın da olumlu yaklaştığı bir
plan ortaya koydu. Madrid Prensipleri olarak adlandırılan plana göre Dağlık
Karabağ çevresindeki rayonların Azerbaycan'a teslim edilmesi; Dağlık Karabağ'a
ara statü verilip nihai statü için görüşmelere başlanması; Ermenistan ile Dağlık
Karabağ arasındaki koridorun açılması; yerlerinden edilmiş kişilerin
topraklarına dönmesi, AĞIT tarafından bölgeye barış gücü gönderilmesi
öngörülüyordu. Ancak 2007'den bu yana cephe hattında zaman zaman çatışmalar
devam etti. Ateşkes ihlâllerinden iki taraf birbirini sorumlu tuttu.
Zaman zaman üst düzey görüşmeler
de yürütüldü. Azerbaycan Ermenistan'ın işgal ettiği topraklardan çekilmesini
talep ederken Ermenistan, Dağlık Karabağ'a kendi kaderini tayin edeceği bir
statü sağlanmaması halinde bunu yapmayacağını duyurdu. İki taraf bugüne kadar
anlaşmaya varmadı. Ancak bu esnada Ermenistan Parlamentosu, Dağlık Karabağ
bölgesinden gelen milletvekillerinin, bölgenin bağımsızlığının tanınması
yönünde verdiği yasa tasarılarını da reddetti. Haziran 2010, Haziran 2012, Ocak
2014, Ocak 201 5 ve Nisan 2016'da ölümcül çatışmalar yaşandı. Her seferinde
birkaç gün süren ve gerilimi tırmandıran çatışmalar sonrası, 20 yılı aşkın
süredir devam eden statükoya dönüldü.
İki ülke arasındaki çatışmalarda
Rusya'nın rolü
Sovyetler Birliği'nin
dağılmasının ardından Ermenistan bağımsızlığını kazansa da, hem diplomatik, hem
askeri hem de maddi anlamda büyük ölçüde Rusya'nın etkisini üzerinde hissetmeye
devam etti.
İki ülke arasında (Belarus,
Kırgızistan, Kazakistan ve Tacikistan'ın da taraf olduğu) Kolektif Güvenlik
Anlaşması Örgütü çerçevesinde yürüyen bir askeri ittifak var. Bu kapsamda
Ermenistan'da Rus ordusuna ait üsler de bulunuyor. İki ülke, aynı zamanda
(Belarus, Kırgızistan ve Kazakistan'ın da taraf olduğu) Rusya öncülüğünde
oluşturulan Avrasya Ekonomik Birliği'nin de üyesi. Sovyetler Birliği dağılana
dek bölgeyi Bakü'ye bağlı özerk bir bölge olarak tutmaya çalışan ve askeriyle
birlikte Azerbaycan Sovyet Sosyalist Cumhuriyeti'ne destek olan Moskova, bu
dönemde kendi liderliğinde bir uluslararası gücün bölgede barış gücü olarak
konuşlandırılmasını istiyordu. Her ne kadar bu konuda Moskova'nın desteğini
alsa da Bakü de Erivan gibi bu plana karşı çıktı.
Sovyetler Birliği'nin
dağılmasının ardından çıkan çatışmalarda Ermenistan'ın kullandığı ağır
silahların tamamına yakınının Rusya'dan geldiği biliniyor. Ancak Rusya,
kamuoyuna açık şekilde taraf belli etmektense her seferinde "diyalog"
çağrısı yapıyor.
2016'daki çatışmaların ardından
Putin arabulucu oldu
2 Nisan 2016'da, iki ülke ordular
arasındaki cephe hattında yeniden çatışmalar başladı. Dört gün süren
çatışmalarda iki taraftan da aralarında sivillerin de bulunduğu onlarca kişi
hayatını kaybetti. 5 Nisan'da önce Azerbaycan, ardından Ermenistan ateşkes ilan
etti. Toprak kayıplarıyla ilgili çelişkili açıklamalar gelse de, Azerbaycan'ın
bazı kasabaları Ermenistan'dan geri aldığı biliniyor. Bu dönemde Rusya, Ermenistan'a
açık bir destek vermek yerine diyalogun sürdürülmesi yönünde açıklamalar yaptı.
Ermenistan ise, Azerbaycan'a açıkça destek ilan eden Türkiye'yi eleştirdi.
Dönemin Ermenistan Cumhurbaşkanı Serj Serkisyan, "Türkiye, Karabağ'daki
çözüm sürecinden tamamen uzak durmalı. Uluslararası toplum Karabağ'da güç
kullanımını tartışırken, Azerbaycan'a dolaylı olarak desteğini açıklayan tek
ülke Türkiye oldu" açıklaması yapmıştı.
Ateşkesin kalıcı hale gelmesi
için 16 Mayıs 2016'da Azerbaycan lideri İlham Aliyev ve Serj Sarkisyan
Viyana'da ABD, Rusya ve Fransa'nın arabuluculuğunda görüştü. Bu görüşmeler,
2008 sonrası ağırlık kazanan görüşmeler arasında en kapsamlısı oldu.
Haziran ayında da Rusya Devlet
Başkanı Vladimir Putin, Azerbaycan lideri İlham Aliyev ve Serj Sarkisyan'la St.
Petersburg'da bir araya geldi. Görüşmelerin ardından Azeri yetkililer, Ermeni
ordusunun Dağlık Karabağ'daki bazı illerin sırasıyla terk edeceğini ve kalan
bölgelerle Ermenistan arasında bağlantının sağlanacağını; ardından da bölgenin
statüsü için görüşmelere başlanacağını açıklamıştı. Ancak Ermeni yetkililer bu
açıklamaları yalanladı ve görüşmeler sonuçsuz kaldı.
Türkiye ile ilişkilere etkisi ne
oldu?
Ermenistan bağımsızlığını ilan
ettiğinde Türkiye hemen tanımış ve iki ülke arasında diplomatik ilişki
kanalları açılmıştı. Ancak 1993'te, Ermenistan'ın Dağlık Karabağ'ı işgalinin
ardından Azerbaycan'ın yanında yer alan Türkiye, Ermenistan sınırını kapattı ve
diplomatik ilişkileri sınırlandırdı. Ankara, sınırını açmak için işgalin
sona ermesini beklediğini duyurdu. Türkiye İstatistik Kurumu verilerine
göre, Türkiye'nin Azerbaycan'a ihracatı 2019 yılında 1,6 milyar doları
bulurken, bu ülkeden ithalatı 394,8 milyon dolar olarak kayıtlara geçti.
Böylece toplam 2 milyar dolarlık ticaret hacmine ulaşıldı. Ancak iki ülke
liderleri, Şubat ayında yaptıkları görüşmede ikili ticaret hacmini I 5 milyar
dolara ulaştırmayı hedeflediklerini söyledi. Azerbaycan'dan gelen doğalgaz ve
petrolün Türkiye'ye ve buradan Avrupa ve dünya piyasalarına geçişi için
yapılmış doğalgaz boru hatları da kritik önemde. Azerbaycan, Avrupa'nın
doğalgaz ve petrol talebinin yüzde 5 'ini karşılayarak bölgenin Rusya'ya olan
bağımlılığını azaltıyor.2016'da yaşanan çatışmalar, bu boru hatlarına çok yakın
bir bölgede gerçekleşmişti. 2019 yılında Azerbaycan ihracatında Türkiye yüzde
14,6 ile ikinci sıradayken yüzde 3,7'si Rusya'ya gerçekleşmişti. İthalatta ise
yüzde 16,8 ile Rusya birinci sırada, yüzde 12 ile Türkiye ikinci sırada
geliyor.
Dört yılın ardından Dağlık
Karabağ'da yeniden çatışma başladı
Temmuz 2020'de daha önce hiç
çatışma yaşamayan Azerb ay can-Ermenistan sınırının Tovuz bölgesinde, ağır
silahların da kullanıldığı çatışmalar meydana geldi. BBC Azerice Servisi
editörü Könül Halilova, bölgedeki uzmanların, hem Ermenistan, hem de Azerbaycan
liderlerinin koronavirüs salgını sürecini iyi yönetemediklerini, işsizliğin arttığını
ve bu nedenle liderlerin halkın ilgisini başka yöne çekmek için böyle bir
çatışmaya girmiş olabilecekleri yorumunu yaptıklarına dikkat çekti. BBC Rusça
Servisi editörü Famil Ismailov da hem Ermenistan Başbakanı Nikol Paşinyan'ın,
hem de Azerbaycan Cumhurbaşkanı İlham Aliyev'in siyasi güç ve otoritelerini
sağlamlaştırma sürecinde olduklarını söyledi. Kısa süren bu çatışmalarda Rusya,
güvenlik işbirliği içinde olduğu Ermenistan'a açık askeri destek vermezken
Türkiye Dışişleri Bakanlığı, Azerbaycan'ı destekleyen nitelikte açıklamalar
yaptı:
"Ermenistan'ın
saldırganlığını örtme çabasının uluslararası camia tarafından da hiçbir şekilde
kabul görmemesini temenni ediyoruz. Türkiye, toprak bütünlüğünü koruma
mücadelesinde tüm imkanlarıyla Azerbaycan'ın yanında yer almaya devam
edecektir."
Dağlık Karabağ bölgesinde
çatışmalar Pazar günü yeniden başladı. İki taraf da birbirini suçlarken,
Türkiye Azerbaycan'a destek veriyor. Pazartesi günü konuşan Cumhurbaşkanı Recep
Tayyip Erdoğan, "Bölgede
Dağlık Karabağ'ın işgaliyle başlayan krize artık bir son verilmelidir. İşgale
uğrayan topraklar Azerbaycan toprakları. 'Artık hesap vakti geldi' diyen
Azerbaycan kendi göbeğini kendisi kesmek zorunda kalmıştır" ifadelerini
kullandı. Ermenistan ise Türkiye'yi "gerilimi artırmakla" suçluyor.
Dışişleri Bakanlığından yapılan açıklamada, Türkiye'nin Azerbaycan'a askeri
uzmanlar, F- 16 uçakları ve insansız hava araçları gönderdiği belirtildi.
Azerbaycan iddiaları reddetti. Bugüne kadar yaşanan her çatışmada olduğu
Azerbaycan bölgedeki bazı köy ve kasabaların kontrolünü geri aldığını
açıklarken, Ermenistan iddiaları yalanlıyor. (BBC, 28 Eylül 2020)
Turque diplomatique Ekim 2020,
yıl: 12, sayı: 138
Not: Bazen Büyük Dosyaları tarayıcı açmayabilir...İndirerek okumaya Çalışınız.
Yorumlar