Print Friendly and PDF

BALIKESİRLİ ABDÜLAZİZ MECDÎ VE DİVANI (İNCELEME-METİN)

Hazırlayan: İbrahim KARATAŞÖNSÖZ

Divan edebiyatı 16 ve 17. asırlarda en parlak dönemlerini yaşamış, 18. asırda da birkaç önemli isim yetiştirdikten sonra bu şairlerin seviyesine bir daha ulaşamamıştır. 19. asra gelindiğinde divan yazan şairlerin sayısı iyice azalmıştır. Bir yandan eski şairlerin derinlik, estetik ve mazmun kullanımında ulaştıkları seviyeyi yakayabilecek düzeyde şiirler yazılamaması, diğer yandan Tanzimat’la birlikte başlayan Batılılaşma hareketleri bunda etkili olmuştur.

Böyle bir dönemde dünyaya gelen Abdülaziz Mecdî Efendi (Tolun) 19. asrın son, 20. asrın ilk yarısında yaşamış, çok önemli tarihî hadiselere şahit olmuş bir devlet adamı ve şairdir. Yaptığı muallimlik, mebusluk, meclis katipliği, müsteşarlık gibi vazifeler, hem toplumu yakından tanımasını hem de Osmanlı Devleti’nin çalkantılı dönemini hakka’l-yakîn yaşamasını sağlamıştır. Bunlarla beraber Mecdî Efendi hak ettiği değeri görmemiştir. 1941’de vefat ettikten sonra birkaç samimi dostunun çabalarıyla ismi yaşatılmaya çalışılmış, ancak bunda çok muvaffak olunamamıştır.

Abdülaziz Mecdî Efendi 20. asırda aruzla şiir yazan Mehmed Akif, Yahya Kemal gibi ender şahsiyetlerdendir. Şiirde yeni arayışların olduğu dönemde, basit ninnileri bile aruzla söyleyen bu şair, maalesef unutulmuştur. Her ne kadar şairin yakın dostu ve talebesi Osman Ergin onun şiirlerinden bir kısmını yayınlasa da şiirlerinin yarıya yakını yazma nüshalarda kalmış, Ergin’in vefatıyla birlikte de yayınlanma imkanları ortadan kalkmıştır.

GİRİŞ

Abdülaziz Mecdî Efendi Osmanlı Devleti’nin son döneminde yaşamış, yaptığı vazifeler itibariyle imparatorluğun çöküşüne yakından şahitlik etmiş, siyâsî yönü de olan bir şairdir. Yeni kurulan devletin ilk yıllarında aldığı resmî görevlerden dolayı Türkiye Cumhuriyeti’nin kuruluşunu da yakînen müşâhede etme imkânı bulan Mecdî Efendi her iki dönemden de etkilenmiştir.

Mecdî Efendi’yi ve şiirlerini tam olarak anlamak ve değerlendirmek için bu dönemin siyâsî ve edebî faaliyetlerini bilmek gerekir. Çalışmamız siyasî veya edebî bir tarih çalışması olmadığından, bu dönemdeki gelişmeler anahatlarıyla ele alınacaktır.

A.    SİYASÎ DURUM

Abdülaziz Mecdî 1865 yılında dünyaya gelmiş, 1941’de vefat etmiştir. Cumhuriyetin kurulduğu 1923 senesine kadar sırasıyla Abdülaziz (1861-1876), V. Murat (30 Mayıs-31 Ağustos 1876), II. Abdülhamid (1876-1909), V. Mehmed (Reşâd) (1909-1918) ve VI. Mehmed (Vahdeddin) (1918-1922) dönemlerini,[1] Türkiye Cumhuriyeti kurulduktan sonra ise Mustafa Kemal Atatürk ve İsmet İnönü’nün cumhurbaşkanlıkları dönemini yaşamıştır.

Çocukluk dönemini saymazsak şair, Osmanlı’nın en çalkantılı dönemlerini bizzat yaşamış, imparatorluğun son yıllarında iki defa seçildiği mebusluk vazifesiyle de çöküşe şahit olmuştur. Abdülaziz’in tahttan indirilmesiyle V. Murad padişah olmuş, ancak üç ay sonra o da tahttan indirilerek II. Abdülhamid padişah yapılmıştır.

Mecdî’nin Osmanlı zamanındaki hayatının büyük bir bölümü, II. Abdülhamid’in yaklaşık 32 yıl süren padişahlığı esnasında geçmiştir. Şair, Abdülhamid’i beğenmektedir ve ona

Çok yaşa ey merdüm-i çeşm-i cihan

Çok yaşa ey padişah-ı kamuran

dizeleriyle nakaratını oluşturduğu bir müseddes yazmıştır.

1876’da Meşrutiyet’in ilan edilmesi ve 1877’de Meclis-i Mebusan’ın açılmasının ardından 93 Harbi başlamış, savaşın kaybedilmesi ve içerde de muhaliflerin kendisine karşı faaliyetlere giriştiklerini fark etmesi üzerine II. Abdülhamit, 1878’de Meclis’i süresiz olarak kapatmıştır.[2] Yaklaşık otuz yıl tam bir otorite ile devleti idare eden padişaha karşı toplumda bir rahatsızlık oluşmuş, sultan, yaşlanmasının ve muhakemesinin eskisi kadar kuvvetli olmamasının da etkisiyle bu rahatsızlığı geç fark edince de II. Meşrutiyet’i ilan etmek zorunda kalmıştır.[3]

Abdülaziz Mecdî’nin de üyesi olduğu İttihat ve Terakki Cemiyeti’nin öncülüğünü yürüttüğü karşı cephede, dindar ve Osmanlıcı genç şair Mehmet Akif, milliyetçi muhafazakar Ziya Gökalp gibi kimseler de bulunmaktaydı. İlk zamanlarında ittihâd-ı İslâm’ı savunuyorken zamanla İslamcı-Türkçü-Turancı çizgiye yönelen İttihat ve Terakki üyeleri, Abdülhamid’in boşalttığı iktidar sahasını doldurarak istediğini almıştır. Bu dönemde Üç Paşalar olarak bilinen Enver-Talat- Cemal Paşalar söz sahibi olmuştur.[4] Abdülaziz Mecdî de bu dönemde Balıkesir’den mebus seçilerek mecliste bulunmuş, katiplik yapmıştır.

1909 yılında II. Abdülhamid tahttan indirilmiş, yerine V. Mehmed padişah olmuştur. Sultan Mehmed Reşad’ın yaklaşık 9 yıllık saltanatı dönemi savaşlarla geçmiş, önce Balkan Savaşları, sonra I. Dünya Savaşı ile Osmanlı Devleti, dört bir yanından düşmanlarla çevrilmiş, çok sayıdaki cephede aynı anda mücadele etmek durumunda kalan devletin ordusu iyice zayıf düşmüştür. Padişahın vefatıyla VI. Mehmed tahta oturmuş, saltanatın lağvedildiği 1 Kasım 1922 tarihine kadar tahtta kalmıştır.

Kurtuluş Savaşı’ndan sonra Mustafa Kemal Atatürk’ün önderliğinde yeni bir devlet kurulmuş, imparatorluktan kalma birçok şeyi ortadan kaldırarak büyük inkılaplar gerçekleştirmiştir. Mecdî Efendi, Şer’iyye Vekâleti müsteşarlığı yaptıktan sonra, bu kurumun lağvedilmesiyle yeni devlette başka bir görev almamıştır.

B.   KÜLTÜREL VE EDEBÎ DURUM

Abdülaziz Mecdî Efendi’nin yaşadığı dönem, edebiyatımızda büyük dönüşümleri barındırmaktadır. On Dokuzuncu Asır Türk Edebiyatı Tarihi" nin önsözünde Tanpınar’ın “her şeyden evvel Türk insanında başlayan bir buhran ve yeni ufuklar ve değerler etrafında yavaş yavaş kurulan bir iç düzeri”[5] olarak nitelediği bu dönemde, siyasî gelişmeler edebiyatı şekillendirmiştir.

Divan edebiyatı en parlak dönemlerini 16. ve 17. asırlarda yaşamış, 18. yüzyılda Şeyh Galib (ö. 1799)’le son büyük temsilcisini vermiştir.[6] 19. asra geldiğimizde Sümbülzâde Vehbî (ö. 1809), Enderunlu Fâzıl (ö. 1810), Sürûrî (ö. 1814), Enderunlu Vâsıf (ö. 1824), Pertev Paşa (ö. 1837), Şeyhülislâm Arif Hikmet (ö. 1858), Leskofçalı Gâlib (ö. 1867), Yenişehirli Avnî (ö. 1884) gibi şairler divan yazmış, hatta bazı çok güzel mısra ve manzumeler kaleme almışlarsa da önceki şairlerin seviyesine yükselememişler,[7] onların elde ettiği zevk asaleti, teksif kudreti, değişen ve daima mükemmele giden söyleyişe ulaşamamışlardır.[8]

19. asırda Batı’nın etkisi edebiyatımızda kendisini iyice göstermiştir. Bu zamana gelinceye kadar savaşlar ve bazı ticaret antlaşmaları dışında pek temasta bulunulmamış, Garp dünyasını alt üst eden Rönesans bile ciddî bir şekilde takip edilemiş ve kültürel alış veriş yapılmamış olmakla birliklte 1789-1807 yılları arası yenileşme ve müesseselerimizi Avrupalılaştırma fikrinin kökleştiği dönem olmuştur.[9] Bu sıralarda temelleri atılan fikirler Tanzimat ve Islahat Fermanları’nı netice vererek siyâseten de etkisini göstermiştir.

Türk edebiyatı tarihi Tanzimat’la birlikte temelde değişiklikler göstermesine rağmen, bu değişim bir anda gerçekleşmemiştir. Batı’nın etkisiyle ilk eser Tanzimat Fermanı’nın okunmasından yaklaşık yirmi yıl sonra, Şinasi (ö. 1871) tarafından yayınlanmış, Fransız şiirinden tercümeleri ihtiva eden Tercüme-i Manzûme isimli risâledir.[10] Türk edebiyatının Batılılaşma tarihinin kendisiyle başlatıldığı Şinasi, birçok yönden ilklerin insanıdır. Maliye tahsili için gittiği Paris’te edebiyatla da ilgilenen Şinasi, “didaktik ağırlığı ile büyük bir yazar ve usta bir şair hiç olamayan ” birisidir. Ancak o, Tercüme-i Manzûme’si dışında 1859 yılında Şair Evlenmesi ismiyle bir tiyatro yazmış, ilk yerli özel gazete olan Tercümân-ı Ahvâl"i yayınlamış, şiirin kısmen şeklinde, özellikle de muhtevasında önemli yenilikler getirdiği Müntahabât-ı Eş’ar"ı hazırlamış, konuşma diline ve halk kültürüne eğilmenin ilk ve ciddi denemesi sayılabilecek olan, Arapça-Farsça-Fransızca karşılıklarını vermek suretiyle atasözlerini bir araya getirdiği Durüb-ı Emsâl-i Osmaniye"yi neşretmiştir.[11]

Bir yandan bahsi geçen yeni tarzlar baş gösterirken, diğer yandan eski edebiyat divan, tekke ve aşık edebiyatlarıyla üç koldan faaliyetlerini sürdürmüş, ancak toplumda eskisi kadar ilgi bulmamıştır. Şeyh Gâlib’i andıran tarzıyla şiirler yazan Leskofçalı Gâlib, etkilediği Sebk-i Hindî üslûbunu benimsemiş az sayıda şairle Encümen-i Şu’arâ olarak anılan bir grup kurmuş[12], Yenişehirli Avnî 3000 beyitlik divanıyla birlikte Mevlana’nın Mesnevî’sinin ilk üç cildini nesre çevirmiş, Ziya Paşa (ö. 1880), Namık Kemal (ö. 1888) gibi şairlerle divan şiiri çeşitli örneklerini vermiştir.[13]

Ziya Paşa kendi şiirlerinin yanı sıra Harabat adını verdiği üç ciltlik bir antoloji hazırlamıştır. Geleneğe uyarak münacât ve na’tla başladığı eserin mukaddimesinde İran, Arap ve Türk şiiriyle ilgili tenkitlerde bulunmuştur. Harabat’ın ilk cildinde Türkçe, Arapça ve Farsça kaleme alınmış kasidelere, ikinci cildinde Ahmed Paşa, Nâbî, Nef’î, Şeyhülislâm Yahya, Fuzûlî gibi şairlerin daha çok Türkçe şiirlerine yer veren müellif, son cildi Türkçe ve Farsça mesnevîlere ayırmıştır.[14] Ziya Paşa’nın bu antolojisi muasırı Namık Kemal’den büyük tepki görmüştür. Tahrîb-i Harâbât ve Ta’kîb-i Harâbât adları altında neşredilen bu eleştirilerinde Namık Kemal, Ziya Paşa’nın reformcu bir kişilik olmasına rağmen eskiyi hatırlatacak çalışmalarla uğraşmasıyla birlikte Sultan Abdülaziz’e yanaşmak için çaba harcamasından duyduğu rahatsızlığı dile getirmektedir.[15]

Divan edebiyatının örneklerini veren şairler arasında bir tarîkate mensup olmayan şair yok gibidir. Tasavvufî muhtevayı yoğun olarak kullanan bu şairler Şeyh Gâlib seviyesine elbette yükselememişlerdir. Bu şairlerin yazdıkları nazîre, tahmîs, taştîr nev’inden şiirler, bu karşılaştırmayı yapmaya çok müsaittir.[16]

Batılılaşma dönemi Türk edebiyatı Tanzimat Edebiyatı, Servet-i Fünûn Edebiyatı ve Millî Edebiyat başlıkları altında ele alınmıştır. 1859’dan 1896’ya kadarki dönemi içine alan Tanzimat Edebiyatı’nın ilk devresinde Şinâsî Mekteb-i Edebî’si etkiliyken, ikinci devresinde Ziya Paşa ve Namık Kemal etkisi daha fazladır.[17] Bu dönem edebiyatı, Divan edebiyatına bir tepki olarak doğmuş ancak ortaya çıkan eserler divanla yeni tarz arasında, hatta muhtevada kısmen, şekilde tamamen divan estetiğinin hakimiyeti altında kalmıştır.[18] Tanzimat sonrası edebiyatımızın en önemli özelliği ise, siyasi ve toplumsal meselelerin edebî ürünlerde kendilerine geniş bir yer bulmaları olmuştur.[19]

1896-1901 yılları arasında yayın yapan ve gruba da adını veren Servet-i Fünûn Dergisi etrafında, Recaizâde Mahmud Ekrem (ö. 1914) önderliğinde toplanan grubun genel özelliği topluma küskün olmalarıdır. Şiirde Tevfik Fikret, Cenab Şahabeddin, Süleyman Nazif; nesirde Halid Ziya, Mehmed Rauf, Hüseyin Cahit gibi isimlerden oluşan Servet-i Fünûncular, bu küskünlüklerinden ötürü sanatın zengin dünyasına sığınmışlar, muhteva açısından çok derinlik taşımasa da şekil bakımından estetik kaygıların yüksek tutulduğu bir edebiyat devrini başlatmışlardır. Edebiyât-ı Cedîde de denilen bu akım, Tanzimat Edebiyatı’nın devamı niteliğindedir.[20]

II. Meşrutiyet’in ilanıyla tarihinin en hür dönemini yaşayan Türk toplumunda edebiyat tamamen aktüalite ve siyasete kaymıştır. Bu durumdan rahatsızlık duyan bir grup genç yazar Servet-i Fünûn’da yayınladıkları bir bildiri ile Fecr-i Âti ismi altında, sanatın şahsî ve muhterem olması prensibiyle ortaya çıkmışlardır. Ahmet Haşim, Emin Bülend, Hamdullah Suphi, Köprülüzade Fuad gibi isimlerin imzasıyla kurulan bu grup mensuplarının kısa sürede farklı yönlere dağılmalarından ötürü fazla bir iz bırakmadan erimiştir.[21]

1910-1913 yılları arasında cereyan eden edebî faaliyetlerin odağında olan Millî Edebiyat Akımı, İstanbul Türkçesiyle, yerli konu ve tiplerin işlenmesini, özellikle estetik değerlerin de ihmal edilmemesini esas almıştır. Millî Edebiyat’a kadar şiirde aruz vezni kullanılmışken bu akımla birlikte hece vezni de kullanılmaya başlanmış, hatta bir süre sonra Mehmed Akif ve Yahya Kemal dışında neredeyse herkes hece veznini kullanmıştır. Ziya Gökalp gibi Türkçü-Turancı isimlerden, Mehmed Akif gibi İslamcı görüşün şiirdeki temsilcilerine kadar geniş bir yelpazede yazan kişilerden oluşan Millî Edebiyat’ın temsilcileri, Batı’ya yabancı kalmamış, belli ölçülerde hepsi Avrupa’nın siyasî, fikrî, teknik ve sanat alanlarına taraftar olmuştur.[22]

Fuat Köprülü Millî edebiyatla ilgili şunları söylemektedir: “Millî edebiyat, koşma ve destan tarzının, gazel veya şarkı vadisinin yeniden canlandırılması, eski basit şekillere yahut iptidâî duygulara yeniden rücû’ edilmesi demek değildir. Biz, millî edebiyatı mazide değil ancak istikbalde aramak lazım geldiğine kaniiz. Yarınki millî Türk edebiyatı, menzularını eski il devri esatirinden, ümmet devri hatıralarından, bugünkü millet hayatından alabilir; fakat bütün bunlar kendi ruhundan kopmak, doğrudan doğruya kendi şahsiyetinden çıkmak, yabancı edebiyatlardan tercüme edilmemek kaydıyla!”[23]

Devrin şiirlerinin neredeyse tamamında lirik ve didaktik seviyede savaş, hamâset, medeniyet, eğitim gibi sosyal konular işlenmiştir. Bununla birlikte Ahmet Haşim gibi eserlerini neredeyse tamamen hayal dünyası ile veren, hasret, hüzün gibi konuları işleyen şairler de bulunmaktadır.[24]

Abdülaziz Mecdî edebiyatta büyük bir hareketliliğin ve savrulmaların yaşandığı böyle bir ortamda yaşamıştır. Yazdığı şiirlerin bir kısmını çeşitli mecmua ve gazetelerde de neşreden Mecdî Efendi, divan şiirine ait nazım şekillerini kullanmış, tüm şiirlerini -ninni olarak söyledikleri dahil- aruzla yazmıştır.

Dönemin savaşlar başta olmak üzere siyasî gelişmelerinden haliyle etkilenen şair, sosyal konuları şiirlerinde ele almış, bu yolla duygu ve düşüncelerini, çözüm önerilerini okuyucularına aktarmıştır. Tasavvufa intisabından sonraki dönemlerinde yazdığı şiirlerde ise dünyevî meselelerden daha ziyade uhrevî konuları ve tasavvufî hakikatleri konu edinmiş, etrafında halkalanan talebeleri ve sevenleri başta olmak üzere tüm ümmete seslenmiştir.


BİRİNCİ BÖLÜM

ABDÜLAZİZ MECDÎ EFENDİ’NİN HAYATI, ESERLERİ VE EDEBÎ KİŞİLİĞİ

A.    HAYATI

1.   Doğumu, Çocukluğu, Eğitim Hayatı

Abdülaziz Mecdî Efendi önemli eserler vermiş olmasına rağmen hak ettiği değeri bulamamış bir mutasavvıf şairdir. Onun yakın arkadaşlarından Osman Nuri Ergin bu duruma işaret etmiş, vefatından sonra müellifimizin ve eserlerinin unutulmaması için adeta bir seferberlik başlatmıştır. Bu çerçevede beş on yakın arkadaşını toplayarak dönemin şartlarında çok da kolay olmayacak bir işe girişmiş, onlara aralarında para toplayarak Mecdî Efendi’nin eserlerini bastırma teklifinde bulunmuştur. Bu teklifin kabul görmesi üzerine kimi yazmak, kimi basım masraflarını üstlenmek, kimi ailesiyle irtibatı sağlamak yoluyla bu bir grup aydın önemli bir hizmet îfâ etmişlerdir.[25]

Mecdî Efendi ile ilgili yapılan ilk çalışma niteliğindeki bu faaliyet daha sonra yapılacak tüm çalışmalara kaynaklık etmiştir. Müellifle ilgili hazırlanan ansiklopedi maddeleri, makale, tez ve kitaplarda hep bu çalışmadan istifade edilmiş, adeta Ergin’in hazırladığı kitabın özeti takdim edilmiştir. Gerek Osman Nuri Ergin’in kitabında, gerek yazılan tez ve makalelerde ve gerekse de çalışmamızın metin bölümünde yer alan Sergüzeşt-i Hayât isimli mesnevîde Mecdî’nin hayatı ayrıntılarıyla anlatıldığından bu bölümde aynı bilgileri tekrarlamayı zait gördük. Bununla birlikte müellifin şiirlerini daha iyi anlamaya yardımcı olacağını düşündüğümüzden hayatını anahatlarıyla anlatmanın gerekliliğine inanıyoruz.

Abdülaziz Mecdî, 1281 (1865) yılının Haziran ayında Balıkesir’in bugün Karesi Mahallesi olarak adlandırılan Okçu Kara Mahallesinde dünyaya gelmiştir.[26] Babası Şeyhu’l-kurra Hâfız Hasan Efendi, annesi Abacılar kethüdâsı Hacı Mehmet Efendi’nin kızı Hanife Hatun’dur. Babasının ikinci hanımının üçüncü çocuğu olan Mecdî’nin beşi öz, on biri üvey on altı kardeşi bulunmaktadır.[27]

Mecdî Efendi hem anne hem baba tarafından asil ailelere mensuptur. Annesi cihetinden seyyid olan müellif, annesinin vefatı üzere yazdığı şiirinde buna değinmektedir. Şairimiz, tıpkı Hz. Hüseyin’in şehadeti gibi 10 Muharrem’de dünyaya veda eden annesine seslenirken şunları söylemektedir:

Ettin işbât-ı şeref mâder Hüseyn’in neslisin

Meşhedin caşr-ı Muharremdir şehâdetdir bugün

Her zamân söyler idin Zeynü’l-Cabâ’nın nesliyim

Çektiğin çille sana bir başka devletdir bugün[28]

Sûfî-meşrep bir zât olmasının yanı sıra dinî ve fennî ilimlere âşinâ, edebiyat ve tarihe meraklı olan Hâfız Hasan Efendi, Abdülaziz Mecdî’nin aynı zamanda ilk hocasıdır. Sergüzeşt-i Hayât adlı manzûmesinde babasının, talimi üzerindeki tesirlerinden bahseden şairimiz, şunları söylemektedir:

Derdi pederim benim dem-â-dem

Macnâda edeb demekdir âdem

Ol pir-i edib-i nükte-pira

Üstad-ı şehir-i meclis-ara

Yacni peder-i dakika-danım

Dana-yı serair-i zamanım

Taclîm idi makşadı yegane

Söylerdi sözü mucallimane

Nezdinde cihan idi debistan

Herkes ana karşı şanki şıbyan

Fehm-i sühana gelince kudret

Tedris eylemişdi sürcat

Etmişdi beni yanında hem-dem

Bir gölge idim ana dem-a-dem

Cari idi her zaman ifade

Her şeyden ederdim isticaze

Hafız Hasan Efendi oğlunun ilk muallimi olmasına rağmen ona sufiyane telkinlerde bulunmamıştır. Abdülaziz Mecdî Efendi babasının tasavvufla uğraşıp uğraşmadığını bile bilmediklerini, ancak vefatından sonra babasından kalan kitapların arasında Gazali’nin bazı eserlerini bulmalarından hareketle onun tasavvufa yabancı olmadığını anladıklarını söylemektedir.[29]

Mecdî 14 yaşına geldiğinde Kur’an’ı hıfz etmiş bir şekilde Rüşdiye’ye başlamıştır. Sergüzeşt-i Hayât adlı manzumede Rüşdiye’den ve hocalarından büyük bir sitayişle bahseden müellif, birinciliği elinden hiç bırakmadığını, mektepten şehadet alınca da hocalarının yerine derslere girdiğini söylemektedir:

Beş altı sene peder okuttu

Mensücu uşül ile dokuttu

Bedr olmuş idi hilâl-i ‘aklım

Rüşdiyeye mücib oldu naklim

On dört idi ol zamânda sâlim

Tahşile müsâcid oldu hâlim

Mekteb idi türlü medhe şâyân

Envâr-ı fünün içinde tâbân

‘Âlimdi bütün mucallimîni

Tedrisi değerdi âferini

Abdülaziz Mecdî Rüşdiye’den sonra, Balıkesir Belediyesi’nde başkâtiplik de yapan dayısı Müderris Yahyâ Nef’î Efendi’den medreselerde okutulan aklî ve naklî ilimleri öğrenmiş, dayısının icazet verdiği ilk ve tek talebe olmuştur. Osman Ergin bu durumu anlatırken şairimiz için sadef içinde tek olarak yetişen büyük ve kıymetli inci benzetmesi yaparak dürr-i yetîm[30] demektedir.[31] Abdülaziz Mecdî dayısından aldığı icazeti şu mısralarda anlatmaktadır:

Neft denilen edib-i fazıl

Ser-defter-i zümre-i efazıl

Üstadım idi habir-i taclîm

Her dersi ederdi hüsn-i tefhim

Tekmil-i nusah ile icazet

Vermişdi bana o mihr-i fıtnat

2.     Öğretmenlik Dönemi

Mecdî Efendi Rüşdiye’den mezun olduktan sonra 1884 yılında aynı mektepte muallimliğe başlamıştır. Bu sırada yaşı yirmi, muallimlikten aldığı maaş da 252 kuruştur. Mecdî, öğretmenlik yıllarını anlattığı mısralarda hocalık kadar zor bir işin olmadığını, muallimin bütün hayatının dargın geçtiğini, ancak talim sayesinde cihanın aydınlanacağını, bu yüzden de Şirvanlı Sadri ve Emin Efendi ismindeki arkadaşlarıyla el ele vererek çalıştıklarını söylemektedir.

Gayret ile zahmete alıştık

Üç arkadaş el ele çalıştık

Şirvanlı idi refik-i evvel

Şâcir idi şâcir-i mükemmel

Şadri diye müştehirdi namı

Tacmîm-i hünerdi hep meramı

Üstad-ı be-namı hace-ganın

Gayrette ferididir zamanın

Bir diğeridir Emin Efendi

Memdüh idi tavr-ı müstemendi

Gayetle sever idik devamı

Tedrise ederek ihtimamı

Niyyet idi niyyet-i nazife

Biz bilmiş idik nedir vazife (M. 3/198-204)[32]

Öğretmenlik yıllarının başlarında ailesinin evlilik tavsiyelerine kulak vermediğini söyleyen şair, bir süre sonra evliliğin lüzumunu fark ettiğini ve inadı bırakarak annesinin tavsiye ettiği bir kızla evlendiğini, bu evlilikten ikisi erkek biri kız üç çocuğu olduğunu anlatmaktadır.

Ben yirmi üçe girince mâder

Hep işleri risk edip ser-â-ser

Evlenme sözü ederdi tekrâr

Fikrinde eder dururdu ışrâr

Teklifine ictirâz ederdim

Ben doğruca derse giderdim

Üstâd idi mâdere birâder

İrzâya çalıştılar berâber

Tâm birisine eyledi temâdi

Terk eylemedim yine cinâdı

Gördüm ki bekâ-yı nevc-i insân

Bulmuş bu cihetle şekl-i imkân

Eşyâdaki izdivâca baktım

Evvelki cinâdımı bıraktım

Teklik yakışır Çüdâ’ya ancak

Mahluk ise çift olur muhakkak

Mader beni eyleyince İrza

Hep kendinin oldu şanki dünya

icabı bütün edildi icra

cÂdat-ı zifaf eyledi ihya

Mecdî’nin Rüşdiye’deki hizmeti “herbir senesi asr-ı kâmil”[33] hükmünde olan 9 yıl sürmüştür. Rüşdiyeler lağv edilip İdâdîye dönüştürülünce buradaki muallimliği bitmiş, Dârülmuallimîn mezunu olmadığı için de idadiye atanamamış ve açıkta kalmıştır. Ancak Meclis-i Kebîr-i Maârif başkanı Ali Haydar Efendi’ye hitaben yazdığı Arapça manzum arzuhalde durumunu beyan etmiş[34], yazdıkları heyetin dikkatini çekince imtihana davet edilmiştir.[35] Arzuhalindeki üslûbunun güzelliği, merâmını ifade ederken medrese tahsili görmüş olanları aratmayacak tarzdaki sistematikliği imtihan heyetinde bu yazının Abdülaziz Mecdî’ye ait olmadığına dair şüpheler uyandırdığından, mülakat esnasında, verilen muallimlik münasebetiyle bir teşekkür-nâme yazması istenmiş, huzurda kaleme aldığı yazı da çok beğenilince ehliyetine dâir hiçbir şüphe kalmamış bir şekilde Balıkesir İdâdîsi Türkçe ve Edebiyat muallimliğine tayin edilmiştir.[36] Mecdî Efendi bu esnada yaşadıklarını aşağıdaki beyitlerde anlatmaktadır:

Ben yirmi yedi yaşında mukdim

Mektepte duru iken mucallim

Birden bire bâ-irâde hayta

Rüşdiyye bizim edildi ilga

Mektep ile mahv olup beraber

Yok oldu emellerim ser-â-ser

İstanbul’a şedd-i rihal ettim

Mereic şayılan makama gittim

Ahvâlimi carz edip makama

Şohbetlerim eyledim ikame

Bi-faide çıktı carz-ı halim

Guş eyleyen olmadı makalim

Hiddetle edip kaşide tanzim

Etmiştim anı Reis’e takdim

Şiddet görülürdü her sözümde

Bir zerre idi cihan gözümde

Serbest idi cümle-i makalat

Taczimde etmedim mübalat

Ahvali bu etti işte tağyir iksir idi şanki etti te’sir

Haydar idi meclisin reisi cİrfan idi bezminin enisi

Bir nadire-i zamandı Haydar

Mecliste nisar ederdi gevher

Feryadımı duydu işte ol zat

Etti beni mazhar-ı cinâyât

Mecdî Efendi vak’ayı böyle anlatmasına rağmen Ali Haydar Efendi’nin damadı, Evkaf Müsteşarlığından emekli Şevki Bey kayınpederinden dinlediği kadarıyla biraz farklı nakletmektedir. Anlattığına göre Abdülaziz Mecdî imtihana yetişememiş, ısrarlarına rağmen imtihan edilmeyince hisli bir dilekçe yazarak gecikmesinin dönemin şartlarındaki vasıta eksikliğinden kaynaklandığını, büyük zorluklara katlanarak Balıkesir’den İstanbul’a sırf bu sınav için geldiğini ifade etmiştir. Bunun üzerine imtihan heyeti onu daha çok üzmemek için, imtihan sonucunda kazanamadığını söylemek kaydıyla, oldukça zor sayılabilecek bir Arapça kıt’ayı tercüme ederek dil ve edebiyat kurallarına göre tetkikini yapmasını istemiştir.

Mecdî çok kısa bir sürede Arapça kıt’ayı manzum ve mensur olarak tercüme ederek dil ve edebiyat kurallarına tatbikini mükemmel bir şekilde gerçekleştirmiştir. Aynı zamanda imtihan kağıdındaki yazısının güzelliği ile de heyetin dikkatini çeken bu genç molla diğer adayların çok fevkindeki performansıyla Ali Haydar Bey’in teklifi, diğer tüm heyet üyelerinin de tasdikiyle muallim tayin edilmiştir.[37]

Abdülaziz Mecdî kendisine Balıkesir’de muallimlik sözü verildiği halde Selânik veya Şam’a gönderileceğine dair duyumlar alınca Haydar Efendi’ye manzum bir ricâ-nâme yazmıştır. Osman Ergin’in verdiği bilgiye göre o zaman bir yere yazılmamış olan bu şiiri Mecdî, bu hâdiseden yaklaşık yarım asır sonra hatırında kaldığı kadarıyla yazmıştır:

Dinle ricasın cabd-i esifin

Rahm-âver olsun kalb-i şerifin

Bir validim var seksen yaşında

Yoktur mucîni başka başında

Destinde vardır şiddetli raşe

Kadir değildir kendi macaşe

Güya hayatı bendenle kaim

Muhtac-ı himmet bir zata daim

Etmez tahammül benden firaka

Gitmek olur mu Şam u cIrak’a

Dersi çıkardım Cami’ye artık

Terki olur mu sen söyle layık[38]

Mecdî’nin bu girişimi de netice vermemiş, iki ay geçmesine rağmen ataması yapılmamıştır. Bunun üzerine Haydar Efendi’ye hitâben Arapça bir mektup yazmış, mektubunda kullandığı sanatlı üslûp Haydar Efendi’yi kendisine hayran bırakmış ve hemen Balıkesir’de göreve başlatılmıştır. Bahsi geçen mektubun bir bölümü şöyledir:

Balıkesir’de göreve başlayan Mecdî, kısa bir süre sonra Girit’e tayin edilmiştir. Girit valisi Mahmut Celâleddin Paşa’nın Maârif Nezâreti’nden, Girit’teki Rum mekteplerine rekâbet maksadıyla açılmış Mekteb-i Kebîr-i İslâm’da istihdâm edilmek üzere “edebiyât-ı Osmâniye esâslarına vâkıf, halûk ve afîf bir zât” olması kaydıyla bir muallim talep etmesi üzerine Abdülaziz Mecdî Girit’e Edebiyât-ı Osmâniye dersi hocası olarak gönderilmiştir.[39]

Mecdî Girit’te kırk dört ay kalmış, bu süre zarfında talebeleri başta olmak üzere tüm ahâlînin sevgisini kazanmış, bölgenin ilim ve edebiyat meclislerinin vazgeçilmez bir ismi olmuştur. Faaliyetlerini mektep ve sohbet meclisleriyle sınırlamayan Mecdî’nin Girit’te çıkan Hakikat Gazetesi’nde şu yazıları yayınlanmıştır:

6,7 ve 9. Sayılarda “Mutâlaa-i Edebiyye”

15 ve 16. Sayılarda “Târih-i Edebiyâtımıza Bir Nazar”

18’den 32’ye kadar 14 nüshada “Edebiyât” başlıklı yazı dizisi.[40]

Abdülaziz Mecdî Girit’te oldukça yoğun bir şekilde çalışırken babasının vefat haberi ile sarsılmıştır. Babasının hastalığında yanında olamamanın ızdırabına cenazesine katılamamanın acısı da eklenince, kaleminden şu mısralar dökülmüştür:

Mevti haberin alınca nâgâh

Mecnun gibi eyliyor idim âh

Şaçlar ağarıp yüzüm şarardı

Ak günleri ‘ömrümün karardı

Seksen beş içinde oldu nâ-büd

Ben yirmi sekizde girye-âlüd

El-ân acırım o pire el-ân

Hüznü içimdedir hurüşân

Tavşif edemem naşıl pederdi

Gördükçe elem ü keder giderdi

Âmâde olup anın derinde

Mevtinde bulunmadım serinde

Olsaydı firâşı büse-gâhım

Olmazdı bu rütbe âh u vâhım

Kışlarda olunca payı bî-tab

Arkamda gezer idi o na-yab

Tabutu da olsa haml-i duşum

Muztar mı olurdu böyle huşum

Gitti cademe o pîr nagah

Bi-faidedir bu yolda eyvah

Hüznü yaşasın benimle her an

Olsun o cinan içinde handan[41]

Dârü’l-Muallimîn-i Âliye’de Edebiyât-ı Osmâniye muallimi olarak görev yapan Hasip Bey vefat edince Mecdî bu vazifeye tayin olunmuş ancak Girit halkının ısrarlı talepleri üzerine Maârif Nezâreti görevlendirmeyi iptal etmiştir. Giritliler bu gelişme üzerine Hakikat gazetesinin 37. sayısında Mecdî’nin terfîsini tebrîk, Girit’te kalmasından duydukları memnûniyetten dolayı da teşekkür mahiyetinde bir ilan yayınlamışlardır.

Gazetenin bir sonraki sayısında ise Mecdî’nin veda ilanı yayınlanmıştır. Bu ilanda Girit’i ve ahâlîsini çok sevdiğini ifade eden muallim, mücbir sebeplerden ötürü bu şehre veda edeceğini söylemektedir. Girit’in kaybına yol açan 1897’deki isyan, Mecdî’yi İstanbul’a dönmeye mecbur bırakmıştır.[42] Şairimiz yaşadıklarını şöyle anlatıyor:

Olsa ne kadar güzel havası

Çoktur bu cezirenin belası

Rahatla geçer mi rüz-gârı

cİşyân ile vardır iştiharı

Corci oraya olunca vali

Asayişi etmedi tevali

Acdası kıyam edip hilalin

Asarı göründü ihtilalin

Baştan başa çıktı nar-ı cişyan

Gülzar-ı zemini oldu al kan

Nerde ele geçse merd-i müslim

İcra olunur idi mezalim

Teşcîc ederek cuşatı Yünan

İlhak ile uğraşırdı her an

Merkezlere ceng edip sirayet

Kopmuş idi Hanya’da kıyamet

Pür-velvele şehr içinde düşmen

Yangın dahi çıktı bir taraftan

Tarihe koyup bu hadisatı

Sen söyle bakiyye-i hayatı

Ben hicrete ihtiyar ettim

Eşrarı koyup firar ettim

İstanbul’a nakl edip ciyali

Olmuş idi meskenim Cibali[43]

3.     Ticaret Hayatı

İstanbul’a dönen Mecdî, Haydar Efendi’nin bir idâdî müdürlüğü için ısrarlı tekliflerini devlet işlerinde hizmet etmenin zorluğunu bahane ederek reddetmiş, siyâsî belirsizliklerin hüküm sürdüğü bu dönemde ticaretle iştigal etmeyi seçerek Tantavî-zâde Halit Bey hesabına buğday ticaretiyle meşgul olmuş, Anadolu’nun birçok şehrini bu vesileyle ziyaret etmiştir. Ticaretle uğraşırken memurluktan da uzak durmamış, Samsun’da ticaret odası başkanlığı, maârif komisyonu azalığı, Mekteb-i İnâs fahrî müfettişliği gibi vazifelerde bulunmuştur.[44]

Abdülaziz Mecdî hayatını anlattığı dizelerde tüccarlık döneminden bahsederken buğdayın altın gibi kıymetli olduğunu söylemekte, bu işi yaptığı beş yıllık zaman zarfında epey servet biriktirdiğini, günlerinin mutlu geçtiğini ifade etmektedir.

Devranı görünce nâ-muvâfık

Mecdi’ye ticâret oldu lâyık

Câiz olamaz mı olsa şâcir

Hürriyet-i fikr içinde tacir

Yok faide dilber-i edebde

Gör hüsnü melike-i zehebde

Bir tâcir-i eşher-i zamane

Servetteki kudreti yegâne

IJâlid idi ismi hayrı meşhur

Her yerde sehâsı hilmi mezkur

Etmişti beni bu râha terğîb

Eylerdi yoluyla kalbi tatyib

Sermaye elimde istikamet

Binlerce zeheb bana emanet

Arttırdı o zat ictibarım

Her yerde duyuldu iştiharım

Cevlan-gehim oldu hayli belde

Gezerdim nice deşt ile cebelde

Yozgat’la Tokat ve şehr-i Konya

Niksar ve Sivas ve Ordu Ünye

Şamsun’la Amasya Havza Macden

Bunlar bana oldu hayli mesken

Buğday idi baciş-i seyahat

Pek faide-bahş idi ticaret46

4.     Cezbe Dönemi ve Tasavvufa İntisâbı

Abdülaziz Mecdî otuz yedi yaşındayken kendisine bir haller olmuş, ticareti bırakıp her şeyden el etek çekerek Balıkesir’deki evine kapanmıştır. Yaklaşık sekiz ay süren bu cezbe ve istiğrak hâlini şöyle anlatmaktadır:

Vaktim idi günlerin sacîdi

Sinnim o sene otuz yediydi

Sevdâ-yı IJüdâ derüna düştü

Efkâr-ı camîka kalbe uşdu

Koptu başıma benim kıyâmet

Etvârıma geldi başka hâlet

Her lahzada bin memât-ı zinde

Her mevtte cân yine bedende

Yezdân ile iltimâc-ı envâr

Envâr-ı sürâdikât-ı dîdâr

Müdhiş idi gird-bâdı caşkın

Muhrikti tecelliyâtı Hakk’ın

Ağlardı beni bütün görenler

Memnün idi Hakk’a hep erenler

Tavşifine yok lisanda kudret

Tacbîre şığar mı öyle halet

îştiğal-i ticareti bıraktım

‘Umman-ı Hûda’ya doğru aktım

Evlad û ‘iyal û mal û işğal

Dünyadaki tûrlû türlû amal

Baki ne ki varsa ben de dahil

Oldu nazarımda zıll-ı denail

Her şey’i görûnce böyle fani

Kalmış idi tek IJİ'ıda-yı baki

Evham bûtûn bûtûn silindi

Vahdet ne imiş o gûn bilindi

Yok başkası var olan Jûda’dır

Bakisi zılal-ı Kibriyadır

Tam bir sene böyle geçti eyyam

Kafi burada bu rütbe iham[45]

Mecdî’nin bu yaşına kadar herhangi bir tasavvuf! tecrübesi olmamıştır. Hatta tasavvuf ve tarikatlere karşı eleştirel yaklaşımlarda dahi bulunmuştur. Bununla birlikte bir Kâdirî evrâdı olan öljl^Jl ^jj^'ı her gün okuduğunu ve ortalarına geldiğinde gayr-i ihtiyârî ağladığını söyleyen şair, ilk inâbeyi bu tarikate mensup Ali Aşur isimli bir zattan almıştır.[46]

Abdülaziz Mecdî, Balıkesir'de geçen yaklaşık bir yıllık süre zarfında, halkta ve şehirdeki devlet erkânında hastalandığına dair oluşan şüpheleri ortadan kaldırmak maksadıyla Balıkesir Hacı Ali Camii'nde bir ay boyunca vaaz etmiş, camiyi hıncahınç dolduran cemaate Yusuf Sûresi'nin tefsirini yapmıştır. Kendisindeki hâlin maddî bir hastalık olmadığını, mânevî ve geçici bir hâl olduğunu bu vesileyle ispat eden Mecdî yeniden ticarete atılmış ve bu maksatla Konya'ya gitmiştir. 1902'nin sonlarından 1905'e kadar Tantavî-zâde Halit Bey hesabına zahire tüccarlığı yapmış, bu şahsın iflas etmesi üzerine kendi hesabına zahireciliğe devam etmiştir. Mecdî bu sırada hükümetçe atandığı Konya Zahire Borsası komiserliği görevini de yürütmüştür.[47]

Mecdî’nin hayatında Konya’nın çok müstesna bir yeri bulunmaktadır. Konya’da bir taraftan ticaretle meşgul olurken diğer taraftan Sultan Selim ve Şerefüddin Camilerinde tefsir dersleri yapıyor, edebî sohbetlerde Hâfız divanı okutuyordu. Bunların yanı sıra Mecdî, Balıkesir’de geçirdiği cezbe hâlinin sükûn bulmasıyla tasavvufla yoğun bir şekilde uğraşmaya başlamıştır. Kendi tabiriyle her biri “keşf-i hakâyıkla sükûnet ve itidâl-i kalbîye vâsıl olmuş bulunan” Ayaşlı Şâkir Efendi, Sivaslı Ali Kemal Efendi, Çumralı Hacı Hüseyin Efendi, vilâyet muhasebesinden Osman Efendi[48] gibi kalp gözü açık insanlarla tanışmanın ve meclislerinde bulunmanın büyük faydalarını görmüştür.

5.    Ahmet Amiş Efendi İle Münasebeti

Şabaniyye tarikatının şeyhlerinden Kuşadalı İbrahim Efendi (ö. 1846)’nin nâib olarak gönderdiği Ömer el-Halvetî’ye intisab eden Amiş Efendi (ö. 1920), 1846’da irşâda mezun olmuş, 1877’de memleketi olan Tırnova’dan İstanbul’a gelmiş ve Fatih Camii türbedarlarından olmuştur.[49] Amiş Efendi, Gümüşhaneli Ahmed Ziyâeddin Efendi (ö. 1893)’den Nakşibendî, Muhammed Nûru’l-Arabî(ö. 1888)’den Melâmî icâzeti almış, zamanının önde gelen Melâmileri arasında gösterilmiştir.[50] [51] Bununla birlikte o, aslen Şabaniyye tarikatına mensuptur, kabir taşına yazılmış şiirde bulunan “Râh-ı Şa’bân-ı Velî’de ekmel-i devrân olup” mısraıyla bu durum ifade 53 edilmiştir.

Mecdî Efendi, Amiş Efendi’ye intisap etmekle kalmamış, arkadaşlarından birçoğunu şeyhinin yanına götürerek onların da bu feyizden istifade etmelerini sağlamaya çalışmıştır. Herkesin mesleğine ve meşrebine göre hareket eden Amiş Efendi, Mecdî’nin getirdiği dostlarıyla da ilgilenmiş, onların ilmî seviyelerine göre muamelede bulunmuştur.

Amiş Efendi herhangi bir eser yazmamıştır. Mecdî’nin tasavvufî düşüncesi , çoğu zaman üstü kapalı konuşmalarıyla ve melâmî-meşrep yaşantısıyla insanlara dersler veren şeyhi vasıtasıyla oluşmuştur. Şeyhinin terbiyesi altında yetişen Mecdî, bazen manevî tokatlar da yemiştir. Bir defasında Amiş Efendi’nin havanın soğukluğundan bahis açıp “İyi bir kürk olsa ısınırım’” demesi üzerine Mecdî, hemen çarşıya giderek üç kürk getirip şeyhinin önüne koyar ve “İşte efendim üç kürk, bu 50 lira, bu 30 lira, bu da 25 liradır”” der. Bunun üzerine Amiş Efendi kürkleri istemediğini söyleyip geri gönderir. Bir süre sonra ortada hiçbir şey yokken Mısır’a giden Mecdî, bu ayrılığı şeyhinin kendisini bu hadiseden dolayı cezalandırmasına bağlamaktadır.[52]

Mecdî Mısır’dan döndükten kısa bir süre sonra şeyhi vefat etmiştir. Amiş Efendi’nin cenaze namazını da Mecdî Efendi kıldırmıştır.

6.    Milletvekilliği

1908 yılında II. Meşrutiyet’in ilanıyla Balıkesir’den milletvekili seçilen Mecdî dört yıl boyunca bu görevi büyük bir iştiyakla yerine getirmiştir. Daha ilk toplantıda ilmi ve tecrübesiyle kendini gösteren şair, dili kullanmadaki ustalığının da etkisiyle katiplikle vazifelendirilmiştir. Mecdî bir gün bile devamsızlık yapmamak sûretiyle memleketine ve vatanına hizmet etmiş, çok değişik sahalardaki meselelere çözüm bulmak için büyük çabalar harcamıştır.[53]

Mebusan Meclisi’ni yakından takip eden Ziyâ Şâkir Tasvîr-i Efkâr gazetesinde yayınlanan Mustafa Fazıl Paşa’dan Fethi Okyar’a başlıklı yazısında Mecdî ile ilgili şunları söylemektedir:

“Mecdî Efendi yaradılışındaki büyük kudreti asıl Mebusan Meclisi’nde göstermiştir. Yüksek düşünceleri, son derece düzgün söz söylemesi ve bilhassa ahlâkî faziletlerle adeta Meclis koridorlarında tam manasıyla bir nâzım mevkiine geçmiştir. Ve başta ittihat ve Terakki Cemiyeti’nin en yüksek erkânı olmak üzere, derhal etrafında bir hâle vücûda getiren Mecdî Efendi; ahlâkının temizliği, seciyesinin yüksekliği, parlak nâtıkasının tesiri, derin bakışlarındaki ifadenin kalblere kadar nüfûz eden kuvvetiyle bütün muhataplarını derhal cezbetmek kudretine mâlikti.

Muhitine giren her insan ona en derin hürmetle büyük bir muhabbet hissederdi. Sözleri o kadar müessirdi ki herhangi bir teklifini reddetmek mümkün değildi. Bunun içindir ki Mebusan Meclisi’nin diktatörü olan Talat Bey bile en bunaldığı zaman Mecdî Efendi’nin delâlet ve tavassutuna müracaat eder, eğer yapılacak iş makul ve münasip bir şey ise onun tesir ve nüfûzuyla o müşkil vaziyeti halleylerdi. ”[54]

7.    Mısır Dönemi

Mecdî milletvekilliği süresi dolunca yeniden vekil yapılmamıştır. Bunun üzerine önce Balıkesir’e çekilmiş daha sonra ani bir kararla ailesini alarak Mısır’a gitmiştir. Mısır’a yerleştikten hemen sonra Birinci Dünya Savaşı başlamış, güvenli seyahat imkanı ortadan kalkınca yaklaşık altı buçuk yıl orada kalmıştır. Bu süre zarfında ticaretle uğraşan Abdülaziz Mecdî en iyi bildiği iş olan zahire ve un tüccarlığı yapmıştır.

Mısır’da kaldığı dönemde siyâsî faaliyetlerden uzak durmuş, ulema meclislerinde zaman zaman sohbetlere iştirak etmiştir. Arapçaya hâkim olmasının etkisiyle bu ortamlarda hiçbir zorluk yaşamayan Mecdî, Mısırlıların Arap milliyetçiliğinden rahatsız olmuştur. Bununla ilgili bir hatırası şöyledir:

Mısırlı âlimler ne zaman Peygamberimiz’den bahsetseler ^jj*İ' fjj^j “PeygamberimizArap’tır” derlermiş. Bir defasında birisi yine bu cümleyi kullanınca Mecdî dayanamayıp jjİI tüjj “Rabbimiz de Türk’tür” deyivermiştir. Bu hadiseden sonra görüştüğü Mısırlılardan hiçbiri bir daha bu ifadeyi kullanmamışlardır.[55]

8.    Yurda Dönüşünden Vefâtına Kadarki Dönem

Mecdî’nin Mısır yılları zorluklar içinde geçmiştir. Vatan hasretine savaşın getirdiği sıkıntılar eklenmiş, nihâyet bir antlaşma imzalanınca hemen yurda dönmüştür. İstanbul’a geldikten kısa bir süre sonra yapılan seçimlerde Balıkesir’den milletvekili seçilmiş, ancak 3 ay kadar süren vekilliğinin ardından meclis dağıtılınca bu görevi son bulmuştur.

Meclis dağıtıldıktan sonra yaklaşık bir yıl herhangi bir işte çalışmayan müellif bir aralık Muhâcirîn Komisyonu’nda çalışmış, daha sonra Şûrâ-yı Evkâf azalığında bulunmuştur. Mart 1338 (1922)’den Şubat 1340 (1924)’e kadar yaklaşık iki yıl Şer’iyye ve Evkâf Vekâleti müsteşarlığı yapan Mecdî, bu kurum lağvedilince kendisine Diyânet İşleri Başkanlığı teklif edilmesine rağmen kabul etmeyip vefat edene kadar herhangi bir işte çalışmamış, ilmî ve edebî faaliyetlere yoğunluk vermiştir.[56] Soyadı Kanunu’ndan sonra Tolun soyadını alan şair, şiirlerinin birçoğunu, kitap ve tercümeleri bu döneminde kaleme almıştır.

Tasavvufa ve felsefî meselelere oldukça yoğun bir ilgi duyan müellif, özellikle vahdet-i vücûtla ilgili çok sayıda eser okumuş ve tercüme faaliyetlerinde bulunmuştur. Melâmî-meşrep tavırlar içerisinde de bulunan şairle ilgili Mahir İz şunları söylemektedir: “Osman Nuri Bey (Ergin) ile bir gün Profesör M. Hamidullah Bey ’in konferansında buluşmuştuk. Söz Mecdî Efendi ’ye intikal etti ve şunu anlattı: Bir cuma günü Hazret’in yanında bulunuyorduk, üç kişi idik. Ezan okunmaya başladı. Misafirlerden biri kıpırdamaya başladı. Hazret bunu görünce “Bir işiniz mi var?” diye sordu. Misafir: “Hayır, ezan okundu, cemaate gidilmeyecek mi?” deyince, “Cuma toplantı değil mi? işte burada toplanmış bulunuyoruz” demiş olduğunu nakletti. Bunu ne maksatla söylediğini ben anlamadım... İşte yalnız yarım hoca insanı dinden çıkarmıyor, yarım derviş de böylece îmânı sarsıyor.”[57] Ancak Mecdî, Melâmetîlik’i bir tarikat olarak görmemektedir. Ona göre “Melâmet adında bir tarîkat olmamakla birlikte, sonu vahdet-i vücûda varan her tarîkat sâliki mutlaka Melâmet yolundadır. Muhalifler ise Allah ’ı kainattan ayrı, kainatı da Allah’tan ayrı sanırlar ve bu suretle bu ulu varlık arasında kendi vücutlarına da bir yer ayırırlar; şu halde birinciler Melâmet’le denilen yollarından dolayı kendilerine Melâmî denildiğine göre, ikincilere gittikleri eneiyet yani benlik yolundan dolayı da eneî demek lazım gelir.[58]

Mecdî Efendi, Şeyhi Amîş Efendi’nin vefatından sonra etrafında halkalanan talebelerine dinî-tasavvufî konularda tavsiyelerde bulunmuştur. Söyledikleri, özellikle eğitimli insanların anlayacağı derinlikte olduğundan, etrafında vasıflı bir kalabalık toplanmıştır. Mecdî’nin “Allah’ı bilmek mümkün değildir. Çünkü bilen, bilinenden büyük ve yüksek olmak lazım gelir. Bir kimse ben Allâh’ı bilirim derse, o Allâh’tan büyük olmak lazım gelir. Çünkü muhît, muhâttan büyüktür”[59] [60], “Mevcûdâtın istîdâdına göre Allâh mevcutta muamele eder, sözü de doğru değildir. O vakit istîdâdın tesîr-i ilâhî hariçte kalması lazım gelir ki doğru değildir. Istîdâd da halk-ı ilâhî ile hâsıldır.”61 gibi sözleri herkesin anlayacağı cinsten değildir.

Mecdî Efendi hayata hep olumlu tarafından bakmış, çok bunaldığı kısa zaman dilimleri haricinde ümidini hep korumuştur. Kendisinden hâl hatır soranlara “Dünyanın en bahtiyar adamıyım yâhu!”[61] diye cevap vererek, insanların şükretmeleri için ne kadar çok lütuf ve ihsana muhatap olduklarını hatırlatmaya çalışmıştır.

9.    Vefâtı

Abdülaziz Mecdî neredeyse ömrünün sonuna kadar yazmaktan, yazdırmaktan uzak kalmamıştır. 1941 yılının Haziran ayında Kitâbü’l-Ma’rife tercümesini yazdırırken hastalanmış, bir süredir kendisini hissettiren yorgunluk ve zaaf emârelerine karşı artık direnememiş, doktoru Prof. Dr. Süheyl Ünver’in kontrolünde yatak istirahatine çekilmiştir. Mecdî’nin hastalığıyla ilgili ayrıntılı bir bilgi bulunmamaktadır. Ancak vefatından kısa bir süre önce karaciğerleri dışındaki uzuvlarından herhangi bir şikayeti olmadığını belirterek “Her şey yolunda ve yerinde, lâkin Abdülaziz Mecdî hasta!”[62] demesinden hareketle hastalığının karaciğerleriyle alakalı olduğu söylenebilir.

Bir buçuk ay kadar devam eden hastalığı sürecinde iyice zayıflamasına ve halsiz düşmesine rağmen “Ömrümde en rahat ve tatlı uykularımı şimdi uyuyorum, etrafımdakiler korkmasalar hiç uyanmadan uyuyacağım, onlar endişe ediyorlar da arasıra uyanıyorum”[63] diyen Mecdî 27 Ağustos 1941 (4 Şaban 1360) Çarşamba gece 01:45 dolaylarında ebedî âleme göç etmiştir.

Naaşı aynı gün saat 16 gibi Beyazıt-Soğanağa Mahallesi’ndeki Nur Sokağı’ndan alınarak sevenlerinin omzunda Fatih Camii’ne getirilmiş, ikindi namazını müteâkip kılınan cenaze namazı sonrasında yine dostlarının omuzlarında taşınmak suretiyle Edirnekapı Şehitliği’ne götürülerek toprağa verilmiştir. Mezarı çok kıymet verdiği İstiklâl Şairimiz Mehmet Akif Ersoy ve Babanzâde Ahmed Naim’in mezarlarının yakınındadır. Mezar taşına İzmirli Akif’in düştüğü tarih ibâresi yazılmıştır: [64]jjb^ ^^ jjj*hjuo û*j’-^' ^^ ^'-^ .

B.    VEFATI ÜZERİNE YAZILANLAR

1.    Gazete Yazıları

Mecdî gece yarısından sonra vefat ettiğinden o günün gazetelerinden sadece Akşam ve Vakit bu haberi yetiştirebilmiştir. Vakit’te yer alan ilan şöyledir:

Esbak Balıkesir Mebusu ve mülga Şeriye ve Evkaf Vekâleti Müsteşarı sabıkı Abdülaziz Mecdî TOLUN irtihali dari baka eylemiştir. Kendileri Beyazıtta Soğanağa mahallesinde Nur sokağında 12 numaralı haneden saat dörtte alınarak ikindi namazını müteaikp Fatih Camiişerifinde namazı kılınarak Edirnekapıda Şehitlikte makberi mahsusasına tevdi edilecektir.

(Çelenk getirilmemesi rica olunur.) ”[65]

Vakit Gazetesi’nin başyazarlarından Hakkı Tarık Us (ö. 1956)’un imzasıyla çıkan haberde Mecdî’nin fotoğrafı kullanılmış, yanına da şunlar yazılmıştır:

“ilim Âleminin Büyük Kaybı

ilim âlemimiz gene bir değerli şahsiyetini kaybetti. Bu, esbak Balıkesir mebuslarından ve sabık Şer’iyye Vekâleti müsteşarı Abdülaziz Mecdî (Efendi) ’dir.

Evvelki gece hayata gözlerini kapıyan Abdülaziz Mecdî’nin cenazesi öğleden sonra Beyazıtta Soğanağa mahallesinde Nur sokağındaki evinden kaldırılarak Fatihe götürülmüş, namazı orada kılındıktan sonra Edirnekapıdaki şehitliğe gömülmüştür.

Abdülaziz Mecdî 1281 haziranında Balıkesir’in Okçukara mahallesinde doğmuştur. Babası Şeyhulkurra olan ve musikide hasseten sesinin güzelliğiyle şöhret bulmuş Hafız Hasan Efendi’dir. Abdülaziz Mecdî, Hasan Efendinin kız, erkek 17 evladından üçüncü oğludur. Anası Iclanoğulları zamanından beri Balıkesirde yerleştiği mazbut bir aileden, Abacılar Kahyası ulemadan Hacı Mehmet Efendinin kızıydı.

Kendisinin ilk hocası babası olmuş, sonra Balıkesir rüştiyesini bitirerek aynı mektebe ikinci muallim olmuş ve bu hizmette 9 yıl kalmış, idadiyeye kalbi üzerine buradan ayrılmış fakat Istanbula gelerek Meclisi Maarif reisine manzum bir arzuhal vermiş ve mecliste imtihana girmiştir. Netice, yazının kendisine aidiyetinde şüphe uyandırmış ve meclis huzurunda ikinci defa diz çökerek verilen bir başka mevzua dair yazı yazmıştır. Iktidar ve ehliyetinde artık şüphe kalmamış ve meclisin ittifakiyle Balıkesir idadisi türkçe ve edebiyat muallimliğine tayin olunmuştur.

Girit valisi Mahmut Celalettin paşanın mahallî Rum mekteplerine rekabet edecek bir büyük İslam mektebine edebiyata vakıf bir hoca istemesi üzerine adı namzet olarak bildirilmiş, sonra bu vazifeyi kabul ederek gitmiştir.

1324’te açılan Meclis-i Mebusan’a Balıkesir ’den mebus seçilmiş ve mecliste ikinci reis vekili olmuştur. Meclis’in feshinden sonra Şûrâ-yı Evkâf azalığına, Şûrâ’nın ilgâsı üzerine Ankara’da Şer’iyye Vekâleti müsteşarlığına tayin olundu ve vekâletin ilgâsına kadar orada kaldı.

Arapçada, Farsçada mükemmel şiir söyleyecek kadar tasavvufa kadir ve tasavvuf deryasında mütebahhir kâmil bir zattı. Neşrolunmuş ve olunmamış birçok kıymetli eserleri vardır. Vefatı zâyiattandır. Kendisine rahmet diler, ailesine taziyelerimizi sunarız. "'

Vakit Gazetesi’nde yayımlanan Cemâleddin Server Hiç imzalı haber-yorum ise şöyledir:

“Kaybettiğimiz Büyük Âlim ve Mutasavvıf ABDÜLAZİZMECDİ TOLUN

68        Vakit Gazetesi, 28 Ağustos 1941 Perşembe günü nüshası.

En yakın dostu Muhterem Mektupçu Osman Ergin’e:

Geçen sene dâhî-i allâme İsmail Saib Sencer ’i kaybetmiştik; bu sene de büyük âlim, şair ve mutasavvıf AbdülazizMecdî Tolun’u kaybettik.

Eski edebiyatımıza derinden vâkıf ve mutasavvıf olan Abdülaziz Mecdî, ne yazık ki, yetişmiş tek halef bırakmaksızın aramızdan ayrılan âlimlerimizden ve dîvan sahibi şarilerindendi.

Şark kültürüne geniş vukûfu ve Arap, Acem dillerinde şiir yazacak derecede tasarruf kudretiyle tanınmıştır. Bilhassa Ferîdüddin-i Attâr’ı, Hayyâm’ı, Evhaddüdin-i Kirmânî’yi, Sa’dî’yi, Mevlânâ’yı, İbn-i Fârız’ı, Mütenebbî’yi, Şeyhulekber’i ve son zamanlarda tercümesiyle meşgul olduğu Abdülkerîm-i Ceylî’yi bol bol okuyan ve bize onlardan metin kadar kuvvetli parçalar veren Mecdî, son çalışmalarını tamamen vahdet-i vücûdfelsefesine hasretmişti.

Müstesna irfanı, ârifâne nükteleri, velûd kalemi, bilhassa manzum söz iradındaki hudutsuz kabiliyeti, şaşılacak bir mazhariyet halinde idi.

Rind şair, “Bedâi’-hâne-i gül-gûn” dediği kainatı baştan başa neşeden ve güzel sevmekten ibaret sayardı.

“Hüsne meftûn”, “Çeşm-i siyâh”a meclûb olduğunu daima söylerdi ve bunda da samimi idi.

Birçok mazmunlarını “Çeşm-i siyâh”tan “Vech-i Maksûd”dan aldı. Bunun için cümleden âzâd, fakat yalnız hüsnüne esîr olarak yaşadı. Hatta diyebilirim ki; kemâlinden sık sık bahsettiği Evhadüddîn-i Kirmânî gibi o da yanında güzel bulunmazsa hakikatten bahsetmezdi.

Son yıllarda mübarek ellerine titreme ârız olduğu vakit yine kendinden evvel dostlarını ve yarıda bırakmamağa çalıştığı eserlerini düşündü. “........ safa meknun

safalar gam ile meşhun” olduğunu çok iyi bilen ârif adam “Bütün asarı feyz kudreti kalbimde ....  , Ne gam olmazsa kuvvet dest-ipây-i nâ-tüvânımda” mısralarıyla bizi

teselliyede bulunuyor; notlarını dostlarına dikte ettirmek sûretiyle etütlerini ikmâle çalışıyordu.

Kendini ilme vermek için çekildiği istiğna köşesinde ve bir veli gizliliği içinde her zaman istifade edeceğimiz kıymetli tetkikler bıraktı. Bu arada yıllardan beri dilimize çevirmekle uğraştığı Abdülkerim Ceylî’nin El-însân-ı Kâmil’ini de bitirmeğe muvaffak oldu.

Üstat îbdülemin’in Tezkire ’sinde “Fuzalânın ezkiyâsından edîb, nükte-şinâs, letâife, mehâsin ve bedâyie mâil, melîhü’l-vech bir zât. ” olarak tavsîf ettği Üstat, hakikaten çelebi hali ve deryâ-dilliliği ile beraber ölümüne kadar belki ölümünden sonra da güzelliğini muhafaza eden çok sevimli, câzib, beşûş bir simaya malikti.

Gençliğini de ilme ve neşr-i maârife hizmetle geçirdi. Balıkesir camilerinde bir halka va’z ü nasihati, gür sesi, takrirlerindeki talâkat ve belâgat beyanıyla iştihar etti.

Bir gazetede “Ferâgat eyleme ömründe halka hizmetten” demiş, dediğini de bizzat yapmış bahtiyarlardandır. Hayatını insanlara hayırlı olmağa hasretti. Ve ilminden pek çok gençleri istifade ettirdi.

Mürşid ve mutasavvıf Mecdî ise, -huzurundan müstefid olanlara- son nefesine kadar “maârif-i Rabbâniye ” talim etti.

irfan sâkîliğinden lezzet alır, ledünnî, sofi idi. Felsefî imânını “Sînesi nûr-ı îmânla müzeyyen olanın zâhir ve bâtını bâtında müheyyâ görünür” akîdesiyle ilân etmişti.

Cumhuriyete kadar devam eden mebusluğu, Şurayı Evkaf Reisliği ve Şer ’iye Vekâleti müsteşarlığı dolayısıyla biraz siyasetle de meşgul olmuşsa da hayatının büyük bir kısmı maârif ve tasavvuf sahasında geçmiştir. İlmî kemâlini kendi gayretine, müstesnâ irfânını feyz aldığı Fatih Türbedârı Şeyh Hacı Ahmet Âmiş Efendi (ölümü 1338 H.) merhûma borçludur. Girit’teki edebiyat hocalığında okuttuğu edebiyat derslerine dair notları büyük bir cilt içinde toplamışsa da Aksaray yangınında yandığını kemâl-i teessüfle söylerdi.

“Oldu İsmail Efendi âzim-i dârü’l-karâr” 1859 mısraını İsmail Saib Merhumun ölümüne “tarih” düşüren şair, bir dostuna yazdığı mersiyedeki şu mısraı da sanki kendi hakkında söylemiştir:

“Ağladı çeşm-i maarif, ağladı ashab-ı dil! ”6

2.     Manzum Parçalar

Mecdî’nin vefatı üzerine gazetelerde neşredilen yazıların yanı sıra bazı dostları duygularını nazmen ifade etmiş ve bu ölüme tarih düşmüşlerdir. Osman Ergin’in kitabında yer verdiği[66] bu şiirler şunlardır: [67]

Bir taraftan gitmede ehl-i hakikat ehl-i hal

Eyledi cAbdülcazîz Mecdi de işte irtihal

Vakıf-ı sırr-ı 70 [68] [69]5^l Ul carif-i vahdet-şinas

Mukteda-yı salikan-ı caşr idi bi-kil u kal

Nutk-ı ehlullahı keşf ü şerh ederdi bict-tamam

Al oku İnsân-ı Kâmil gösterir neyse kemal

Âfitab-ı feyz-i haktan kalbini pür-nur eden

Başka ‘alemde tulu‘ eyler ebed bulmaz zeval

Cevher-i ‘eşk ile yaran yazdılar tarihini

72Jljdjl J^£^ ^j^ J^IS jlj^ıl o! ^^jl

1360

Ahmet Remzî[70]

Neşr-i füyuz ederken merd-i ‘Aziz-i Mecdi

Tomar-ı ‘ömrü dürdü yevmü’n-nüşur-ı Hakka

Tevhid-i hakkta el-hakk bir bahr-i bi-kerandı

Müstagrak oldu gitti derya-yı nur-ı Hakka

İnsan-ı Kamil ile aşar-ı pür-fuyuzu

Güftar-ı nükte-darı badi zuhUr-ı Hakka

Sırr-ı ehadle yazdım tarih-i nokta-darın

74<â^ jj^^ ^^A ıs^ jjj^'^

1360

Ahmet Remzî

Geldi cilliyyun istikbal için

Makdem-i pak-i latif-i Mecdiye

GUş edince rıhletin bi-hUş olup

Hu dedim sırr-ı nazif-i Mecdiye cÖşr-i kamil çıktı tarihin dedim

1360

Abdülbaki Gölpınarlı[71] [72] [73]

Kabetü’l-Cuşşak metaf-ı ehl-i dil ehl-i fünun

Mazhar-ı eltaf-ı Hakk cAbdülcazîz Mecdi Tolun

Teşne-gane ab-ı tevhidi şunarken nagihan

Rıhleti oldu ‘umum ihvanına dağ-ı derun

Mah-ı şa‘ban-ı şerif dördü çarşamba günü

Damen-i üstada el koydukta ah reybü’l-menUn

İrtihal-i hazrete tarih düşüp ‘Akif dedi 77jjljL s'^ jjj*ll^jc jjâjUl <_ıLa Ob>

1360

İzmir’de Akif

Çıktı tarih-i mücevher ba-i bismillahtan


1360

İzmir’de Akif

İçti zehr-ab-ı mematı pek büyük teslim ile

Hazret-i Mecdi Efendi şahib-i fazl ü kemal

Nokta-i eşkim döküp yazdım vefatın eyledi 79Ji^jjl s'jâl S'^ j^j^il^l ^J^

1360

Balıkesir’de Uncu Cemil [74] [75] [76]

JU£1I jj*Jl jA ^.^ a^.'yij^ı J^'j

Ji^j ji Jj ^a Jaâ 6^'j ^y^' ji—1'[77] [78]

1360

1360

Balıkesir’de Hasan Basri[79]

Hayret

cİlme fazilete eşi yok bir misal idin

Sen kendi ‘âleminde cihan-ı kemal idin

Ölmez senin ma‘aşır-ı ‘ilm ü faziletin

Ey ma‘nevi müessiri ‘ilm ü faziletin

Sönmez senin meşâ‘il-i ‘irfan ü hikmetin

Sen nurusun efâzıl-ı ‘irfan ü hikmetin

Hep hürmet ‘aleminde yaşarsın bilenlerin

Ya Rab bırakma boş yerini eksilenlerin

Ferâizci-zâde Osman Faiz

Bütün esrar-ı vahdet mündemiçtir kalb-i Mecdi’de Çıkar tarih anınçün bak [80]j' ^A 5^ jj$^


Süheyl Ünver83 [83] [84] [85]

Geldi üçler dedi Mecdiye tarih

85<Ü^ J^IS jt^jl jj ^^jj£

1360

Üsküdarlı Salim

‘Ârif-i sırr-ı Hakk agah-ı vücud

Hazret-i cAbdülcazîz-i Mecdi

İrtihal etti beka ‘âlemine

Şevk-i didar ile candan geçti

Buldu Hakk vuşlatını olmuş iken

Vahdetiyyuna vücudu merkez

Ruhu şad olsun olur tarihi 86jcJ is^ ^jjI jj^jj ^-jL

1360[86]

Tahir Olgun[87]


Çok güzelliklerle olmuşken bu dünya pür-neval

Hiç degişmez bak ne kanün koydu Rabb-ı zü’l-celal

Cisme göz yummak mukadder hep zevi’l-ervah için

Hazret-i cAbdülcazîz Mecdi de etti imtisal

Çalka hizmet kendisince en büyük arzü idi

Rahm ü şefkat hilm ü re’l'et onda bulmuştu kemal

Söylemek yazmakla bitmez çok diger haşletleri

Bir fazilet hüsn-i ahlak zübdesiydi böyle hal

Ba-huşüş gayet güzel asarı var eşcarı var

Eylemişti bir zaman teklif ile de iştigal

Öyle bir üstad-ı kamil öyle bir ‘arifti ki

Rütbe-i ‘irfanı yüksek kacbına ermek muhal

Bir mücessem nür-ı hakktı zulmeti bogmak için

Şıı'lesi aydınlatırdı ‘ufkunu hurşid-misal

Müsta‘idler feyz alırlardı vücûdundan onun

Gitti hayfa oldu çün diller bu yüzden pür-melal

Çıktı jl^ <j ‘Ârifi ta‘zim için tarihe bak

89JUJj| J^lS jl^jl JS jIj^I ^JJ

1360

Yek mu‘avinle dedim üstadımın tarihini

Bin dokuz yüz kırkı bir geçtikçe etti irtihal

1941

Arifî (Kayseri Ziraat Bankası Müdürü Fahri Bilge)

Ehl-i ‘ilmin muhterem üstad-ı vala-güheri Fazl ü ‘irfanıyla ihraz eylemişti nik-i nam Kudsiyane feyz-i irşadıyla nice zatları Vakıf-ı esrar-ı tevhid eylemişti ol hümam

‘Aşrımızda şeyh-i ekberdir desek layık ana

Çünkü Şeyh’in pek çok aşarın yazıp etti tamam

Rıhletiyçün söyledi Şalih Yeşil bu mışra‘ı 90^lL ıj^l.^ı ^^^^^ £j^ Oj^^ <j^ ^.jjS

1360

Güzide varlığıyla yüksek ‘irfanıyla ‘ilmiyle

Bu zatın zümre-i ebrar içinde yoktu manendi Güherlerle bezenmiş böyle binde bir gelir tarih 9Y.^ jjjaJİAJO ^Jjj| AÎa. Jl^j

89         Eyledi üstad-ı küll insan-ı kamil irtihal

90          Gitti ‘Adn’e Hazret-i Şeyh Mecdi-i şahib-makam


Kozanoğlu Cenap Muhittin

cAbdülcazîz Mecdi etti cinane rıhlet

Bir cârif-i ilahi oldu karin-i vuşlet

Yıllarca cilme meşgul olmuştu ol IJüda-dad

Bir şalih........ Zühdü verâcdı haşlet

İnsân-ı Kâmili tercüme ve şerh edip de

Kaşr-ı taşavvuf içre gösterdi çok fazilet

Vafir hizmeti var takdire layık amma

Bunlar için bulunmaz artık eden vekalet

Fart-ı teessürümden ettim şu sözlerle feryad

Mâte’l-Culüm heyhat ey hab-daran-ı gaflet

Düştü dü şeş gibi şu tarih-i tam Gavsi

92^i-j 4^111 ^JjjI ^A^ jjjalİAJO

1360

Şevket Gavsi

91         Vişal-i Hakk’a erdi ‘Abdül'aziz Mecdi

92          ‘Abdül'aziz Mecdi etti Allah’a rıhlet


Eyledi cAbdülcazîz Mecdi Efendi irtihal
cÂlem-i lahütun envarında oldu bi-nişan

incizab etmiş idi Sultan-ı baz-ı eşhebe

Nam-ı ‘Abdülkadir olmuştu ona vird-i zeban

Şıdk ile girdi o kudsi mesleğe pek genç iken

Seyr-i etvar-ı sülüke eylemişti vakf-ı can

Parladı cilm ü kemali neşve-i ‘irfan ile

Nazm ü nesriyle olurdu daima gevher-feşan

Cam-ı ‘ışkullah ile rüh-ı bülendi mest idi

Hayretin ezvakını her hali eylerdi cıyan

Attı mevhüm varlığı erdi fena-yı mutlaka ‘Âkıbet himmet edince Hazret-i Şahib-zaman

Cennet-i didara yükseldi revan-ı enveri

Rehberiydi evc-i acladan gelen kerrübiyan

Söyledim Sami gönülden ah edip tarih-i tam

93jl^ j^ j^ <^4j 4j ^±ş-a U>jU.

93          ‘Ârif-i Mecdi’ye oldu gülşen-i ‘Adn aşiyan


Ne büyük iman çerağıydı Sınırsız ‘irfan ocağıydı Ma-sivanın tam kaçağıydı ‘Abdükaziz Mecdi’ydi adı

Âmiş’ten almış idi eli

Muhiddinle İbrahim Ceyli

En sevdiği iki halili ‘Abdül‘aziz Mecdi’ydi adı

En harlı ateşli çağında

Cezbeyle melamet bağında

Eriyip ağdı gül yanağında ‘Abdükazîz Mecdi’ydi adı

Nevafil idi rüh azığı

Yok idi onun hiç yazığı

Hüsn-i mutlakın has aşığı ‘Abdül‘aziz Mecdi’ydi adı

Neş’esine bulunmaz payan Yar cemalin görürdü her an


Yoktu onun içün bir güman

cAbdülcazîz Mecdi’ydi adı

Dinler mezhepler tarikatlar

Her çeşit haklar hakikatlar

Ötesine varan halaş-kar

cAbdülcazîz Mecdi’ydi adı

Gerçek kulluk nedir bilirdi

Diline hep hikmet gelirdi

Zatında ermişlik belirdi

cAbdülcazİz Mecdi’ydi adı

Ey Ölmez artık sen lafı kes

Mahşeredek dinlenir bu ses

Şakıtır onu şahib-nefes

cAbdülcazîz Mecdi’ydi adı

7.12.1941                               Muallim Vahyi Ölmez

O, yetmiş beş seneden beri mütehassir olduğu bir âlem-i feyz-a-feyze yükseldi. Kudsiyân ile tertîb-i bezm etti. Âlî idi, i’tilâ etti. Sâfî idi, safâ buldu. Rahîm idi, rahmet gördü. Cemîl idi, cemâle kavuştu. Münevverü’l-kalb idi, şimdi bir âlem-i nûrda tenezzüh ediyor. Bir bülbül-i ilâhî-nevâ idi, şimdi bahar içinde bahar görüyor. Binâ-berîn pâ-mâl-i mevt olmadı, müstağrak-ı hayât oldu.

-jj j-. ;^-J û Û-J^

-Jj Û-j-> ^-. Û-. Û-J

Û-. ^j^ j-. jjâj -jj dj^

94-Jj Û ^-^ Ö^ 4^j

îbnülemin Mahmud Kemal înaf5

C.     ESERLERİ

Mecdî öğretmenlik yaptığı ve gurbette geçirdiği yıllarda bazı gazete yazıları ve şiirler yazmışsa da esas eserlerini Mısır’dan döndükten sonra vermiştir. Bu dönem aynı zamanda onun irşat faaliyetlerine ağırlık verdiği yıllardır.

1920 yılında şeyhi Amîş Efendi vefat edince, başsız ve tesellisiz kalan müridlerin etrafında toplanıp kendilerine mürşid olmasını talep etmelerine ilk etapta karşı çıkan Mecdî, bir süre sonra tıp, hukuk, edebiyat, felsefe, fen gibi çok değişik alanlardan insanların çevresinde birikmesine karşı çıkamamış ve “Ben mürşidim diye iddia etmedim, fakat etrafımdakiler beni çok tevkir ettiler” demesine rağmen sohbetleriyle insanları aydınlatmıştır.[104] [105] [106]

Osman Ergin’in verdiği bilgilere göre Mecdî’nin, risale ve kitaplardan oluşan on dokuz adet eseri bulunmaktadır. Bu eserlerden bir kısmıyla ilgili çalışmalar yapılmış, büyük çoğunluğuna ise dokunulmamıştır.

Mecdî’nin eserleri şunlardır:

1.     Kavâid-i Fârisiyye

Osman Ergin, Mecdî’nin bu isimde bir eseri bulunduğunu, ancak eseri görmediğini, Girit’te mi yoksa Balıkesir’deki öğretmenlik döneminde mi okutulduğuna dair de bir bilgisi bulunmadığını söylemektedir.[107]

2.     Risâle-i Edebiyye

Mecdî’nin Girit’te öğretmenlik yaptığı dönemde Hakikat Gazetesi’nde de yayınladığı ders notlarından oluşan eseridir.

3.     İnsân-ı Kâmil

Mecdî 1908 yılında hiçbir kaynaktan faydalanmadan hazırlamayı düşünerek bu eseri yazmaya başlamıştır. Müellif insanın mâhiyetini ele aldığı eseriyle ilgili, “insandan, kâmilinden, mâhiyet-i ahlâkiyesinden, ahvâl-i rûhiyesinden, bi ’l- münâsebe kâinattan bahsedeceğim” demektedir.[108] Ancak Mecdî, bu eserini 15 sayfa kadar yazdıktan sonra tamamlamamış, yıllar sonra da bir talebesine “Al şunu sen tamamla!” diyerek vermiştir.[109]

4.     Din-i Muhammedî

Mecdî’nin Mısır’dan döndüğü sıralarda yazdığı bu eseri, Sebilü’r-reşâd Mecmua’sında yayınlanmıştır. Altı bölüm halinde neşredilen eserin ilk üç bölümü Inneme ’l-Mü’minûne Ihvetün başlığıyla, sonraki üç bölümü ise Âlem-i İslâm ’da Esbâb-ı I’tilâ ve Inhitât başlığıyla yer almıştır.[110] Eserde İslam’ın siyâsî, felsefî ve ahlâki konuları ele alışı değerlendirilmiştir.

5.     Bedâyi’

Mecdî, yarım bıraktığı Insân-ı Kâmil isimli eserinde ele aldığı konuları Arapça olarak yazdığı bu çalışmasını da tamamlamamıştır. Bu eser Osman Ergin’in şahsî kütüphanesinde bulunmaktadır.[111]

6.     Esrâr-nâme

Mecdî’nin bazı tasavvufî meseleleri nazmen ele aldığı eseridir. Osman Ergin’in kendisinde olduğunu söylediği eserin başka nüshası bulunmamaktadır.[112]

7.     Amerika’dan Sorulan Suallere Cevaplar

Mecdî’nin dinî konuların ele alındığı bir ansiklopediye konmak üzere sorulan 15 konu ile ilgili verdiği cevaplardan oluşan eser, müellif tarafından bir saat içerisinde, herhangi bir kaynağa başvurmadan hazırlanmış, ancak tercüme ettirilip gönderilememiştir. Osman Ergin yayınlamak üzere sakladığını söylediği bu eseri neşredememiştir.[113]

8.     Hakîkat-i İnsâniye Tercümesi

Celâlüddîn ed-Devvânî (ö. 908/1502)’ye ait olan küçük bir Arapça risâlenin tercümesidir. Osman Ergin “küçük, fakat manası ve kıymeti büyük” dediği eseri yayınlayacağını söylemesine rağmen neşretmemiştir.

9.     Salât-ı Feyziye Tercümesi

Muhyiddîn İbnü’l-Arabî’ye ait olan eserin tercümesidir. Eserde Hz. Muhammed’e yapılan tazimler ele alınmıştır. Osman Ergin’in yayınlayacağını söylediği eser neşredilmemiştir.

10.     Vahdet-i Vücûd Tercümesi

Mecdî’nin eksik bıraktığı eserlerinden olan bu çalışması İsmail Gelenbevî (ö.1205/1791)’nin eserini tercüme mahiyetindedir. Mecdî, eserin mukaddimesinde vahdet-i vücût meselesini ele almış, ancak üzerinde çalıştığı yazma nüshanın eksikliklerinden ötürü çalışmayı bırakmıştır. Osman Ergin eksik olmasına rağmen bu çalışmayı yayınlayacağını söylemektedir,[114] ancak eser neşredilmemiştir.

11.     Istılâhât-ı Sûfiye Tercümesi

Seyyid Şerif Cürcânî (ö. 816/1413)’nin Ta’rifât isimli eserinin tercümesidir. Tasavvufî kavramların ele alındığı bu eser Abdurrahman Acer tarafından latinize edilip yayınlanmıştır.[115]

12.     Merâtib-i Vücûd Tercümesi

Abdülkerim el-Cîlî (ö. 832/1428)’ye ait olan eserin tercümesi olan çalışma, Arapça aslıyla birlikte Varlık Mertebeleri ismiyle yayınlanmıştır.[116]

13.     Tecelliyât-ı İlâhiye Tercümesi

Muhyiddîn İbnü’l-Arabî’nin Kitâbü’t-Tecelliyât isimli eserinin tercümesine başlayan Mecdî’nin ömrü vefâ etmemiş, çalışma bu yüzden yarım kalmıştır.

14.     Kitâbü’l-Ma’rife Tercümesi

Muhyiddîn İbnü’l-Arabî’ye ait olan bu eserin tercümesi de Mecdî’nin vefatından ötürü yarım kalmıştır. Ancak çalışma daha sonra Hüseyin Şemsi Ergüneş tarafından tamamlanarak Marifet Kitabı ismiyle yayınlanmıştır.[117]

15.     İnsân-ı Kâmil Tercümesi

Abdülkerim el-Cîlî’ye ait olan eserin tam adı el-Insânü’l-Kâmil fî Ma’rifeti’l- Evâhir ve’l-Evâikdir. Mecdî’nin en önemli eseri kabul edilen bu tercümeyi Selçuk Eraydın, Ekrem Demirli ve Abdullah Kartal birlikte yayına hazırlamışlardır. Eseri yayına hazırlayanlar önsözde Mecdî ve çalışmasıyla ilgili şunları söylemektedirler: “Son devir önemli mutasavvıf ve edîblerinden birisi olan Abdülaziz Mecdî Tolun, 1937 yılında tasavvuf tarihinde büyük ehemmiyeti olan bu klasik eseri tercüme ederek, hem Türkçeye hem de tasavvuf kültürümüze önemli bir katkı sağlamıştır. Osman Nuri Ergin, mütercimin tercümeye başlamadan önce İstanbul kütüphanelerinde bulunan eserin yazma nüshalarını incelediğini, hiçbirisini sıhhatli ve güvenilir bulmadığını, bunlardan yaklaşık on nüshayı kullanarak tercümede esas olacak özel bir metin meydana getirdiğini belirtmektedir.’’”103

16.     Divan

Mecdî’nin 1884’ten 1941 yılının Ağustos ayına kadar yazdığı şiirlerinin yer aldığı divanı ile ilgili ayrıntılı bilgi, tezimizin ikinci bölümünde verilecektir.

D.     EDEBÎ ŞAHSİYETİ

Abdülaziz Mecdî ile ilgili yapılmış çalışmalar oldukça kısıtlı ve birbirini tekrar eder mahiyettedir. Bu çalışmalar içerisinde şairin şiiri ve sanatı ile ilgili bölümler ise çok az yer kaplamaktadır. Bu sebeplerden ötürü Mecdî’nin edebî şahsiyetini değerlendirirken elimizdeki en önemli kaynak, kendi Divan”ı olmaktadır.

Çalışmamızda, şiirlerinden hareketle Mecdî’nin edebî yönü tahlil edilmiş, divan edebiyatının inceliklerine vukûfiyeti, aruza hâkimiyeti değerlendirilmeye çalışılmıştır. “Fuzalânın ezkiyâsından edîb, nükte-şinâs, latâife, mahâsin ve bedâyie mâil, melîhü’l-vecih””19 bir kişi olarak tanınan Mecdî’nin, “âşıkâne ve mutasavvıfâne olan manzumeleri bu tarzı şiirin muvaffakiyetli örneklerinden”” kabul edilmiştir. “Âlim, zekî, şâir, üstün dirâyet ve firâset sahibi, gördüğünü tesir altında bırakan”” bir kişiliğe sahip olan müellif, melâmî-meşrep kişiliğiyle de dikkatleri çekmiştir.[118] [119] [120]

Öğrencilik yıllarında şiir yazmaya başlayan Mecdî, hocası Fahrî Efendi’nin vefatı üzerine ilk şiirini yazdığını Mâcerâ-yı Hayât başlıklı mesnevisinde yer alan şu mısralarda söylemektedir:

‘Ömrümde birinci nazm-ı eşcar

Fevtinden eder teellüm izhar

Hep mevt ile girdiler zemine

Rahmet ede Hakk mucallimîne         (M. 3/118-119)

Ancak şair burada bahsettiği şiirini divanına almamıştır. Bunun dışında tespit ettiğimiz en eski tarihli şiir 9 Kânunusani 1302 (21 Ocak 1887) tarihli Karesi Gazetesi"nde neşredilen Ali Haydar Bey’in Gazeline başlıklı naziredir. Mecdî gazeteye gönderdiği pusulaya şunları yazarak şiirinin yayınlanmasını talep etmiştir:

“56 numaralı muteber gazetenizi mütâlaa ederken gözüme Ali Haydar imzalı bir gazel ilişti. Kemâl-i dikkatle kıraat olundukta, hakikaten bir şâir-i âteş-zebânın dihân-ı hikmet-beyânından çıkmış bir gazel-i bî-bedel olduğu anlaşıldı. Hem ne kadar bu meydanın fürsânından değilsem de nâzım-ı müşârün ileyhin affına mağrûren tanzîrine cür ’et eyledim. Tab’ıyla minnettâr buyurursunuz emel-i kavîsindeyim.[121]

Şiirin ilk ve son beyitleri aşağıda yer almaktadır:

Bakanlar kaddine reşk-aver-i kadd-i şanev-ber der

Çıramın seyr edenler nev-nihal-i naz-perver der                 (G. 18/1)

Kime baksan alırsın canını andan içün Mecdi

Gönül razi değil amma yine şüh-ı sitem-ker der                  (G. 18/5)

Abdülaziz Mecdî şiirlerinin bir kısmını Karesi, Mahfil, Mürüvvet, Hakikat, Mekteb gibi gazete ve dergilerde neşretmiştir. Çocukluk sonrası hayatını üç devrede ele alan şair, 1301-1318 (1885/1886-1902/1903) arasına Birinci Hayat Devri, 1318­1328 (1902/1903-1912/1913) arasına Birinci İntibâh (Uyanış), 1328 sonrasına ise ikinci İntibâh adını koymuştur. Mecdî’nin hayatındaki değişiklikler, şiirlerini doğrudan etkilemiştir. İlk dönem şiirlerinde daha çok hayatın zorlukları, anne-babaya hürmet, dünyevî aşk gibi konuları işleyen şair, ikinci döneminde Müslümanların içinde bulunduğu zorlukları ele almış, bunlardan kurtuluşun çareleri için kafa yormuştur. Üçüncü dönemindeki şiirleri ise neredeyse baştan sona tasavvuf! konular ve ilâhî aşk temalıdır.

Mecdî son şiirini vefatından yaklaşık üç ay önce 8 Mayıs 1941 tarihinde yazmıştır. Urûc ile Rücû Arasında başlıklı bu şiirin ilk ve son beyitleri şöyledir:

Gir gönlüme de dinle naşıl nale-güzînim

Feryadını sessiz çıkaran merd-i metînim                 (G. 72/1)

Mecdî gibi ser-mest-i şafa yar ile gönlüm

Hicranla degil vuşlat ile nale-güzînim                     (G. 72/8)

Müellif nüshası olarak elimizde bulunan yazma eserin ilk sayfalarında edebiyat ve şiir hakkındaki görüşlerini ifade eden şair şunları söylemektedir:

“Hadîs-i Şerîf

4*^.1jLilI J* (jjj /

Sözün ba‘zı sihr, şi‘rin ba‘zı aksamı hikmetdir.

Yacnî söz olur ki tefsiri i‘tibariyle sihirdir. Şi‘r vardır ki mazmunu i‘tibariyle mahz-ı hikmetdir.

Şi‘r: Bilmek macnasına şucürdan melhuzdur, parlak fikirleri, parlak ifadeleri eamic olan manzum sözlere ıtlak olunur.

Mesela cazamet-i ilahiyeyi tasvir hususunda Şinasi merhumun:

Hakk Te‘ala ‘azamet ‘aleminin padişahı

La-mekandır olamaz devletinin taht-gahı

IJaşdır zat-ı ilahisine mülk-i ezeli

Bi-hudud anda olan kevkebe-i lem-yezeli

Eser-i hikmetidir yerle gögün bünyadı

Tolu boş eümle yed-i kudretinin ieadı

‘izzet ü şanını takdis kılar eümle melek

Egilir seede eder piş-i eelalinde felek ilh. demesi gibi.

Edebiyat tacbîri daha ‘umumîdir Şi‘r gibi manzumane mahşuş olmayıp nesre de şâmildir. Elfaz ve kelimatdan ‘ibaret olan lisanlar ne kadar müte‘addid olursa olsun kalbdeki ma'na vahid olduğundan her lisanda edebiyyat ve şi‘r olmak zarurîdir.

Türklerin pek çok meşhur şa'irleri vardır.

Meşhur Mevlid şahibi Süleyman Dede, Yunus Emre, Bakî, Nef'î. Fuzulî, Sabit, Nailî-i Kadîm, Nabî, Sünbül-zade Vehbî, Nedîm, Şinasî, Kemal, Recaî-zade Ekrem gibi.. Şa'irlerin mecmu‘a-i eş‘arına (Dîvan) derler.

Şa'irlerin teracim-i ahvalini yazan kitablara (Tezkire) denir.

‘Arabların İmruu’l-Kays’ına, ‘Acemlerin (Firdevsî)’sine İngilizlerin Şekspîr’ine, Yunan-ı kadîmin Omeros’una karşı bizde gösterilecek şa'ir olsa olsa NefTdir. Mesela Firdevsî’nin: Şeh-name’si kadar muhteşem bir eseri yoksa da ‘azamet-i taşavvur ve vüs‘at-i hayal i'tibariyle Nef'î hakîkaten la-nazîr bir şa'îrdir.”[122]

Mecdî şiiri bir araç olarak kabul etmiş ve fikirlerini insanlara ulaştırmada etkili bir şekilde kullanmıştır. Sûfî bir şair olmasının etkisiyle genellikle herkesi ilgilendiren konuları işlemiş, vahdet-i vücûd başta olmak üzere tasavvufun zor meselelerinin anlaşılması için çaba harcamıştır.

Dost meclislerinin vazgeçilmez isimlerinden olan şairimiz, söylediği şiirlerle birçok kişinin tasavvufî kavramlara aşina olmasını sağlamıştır. Genellikle eğitimli insanlardan oluşan çevresi, şaire saygıda kusur etmemiş, onu adeta mânevî bir önder kabul etmişlerdir.

1.     Dil ve Üslûp

Edebiyat muallimliği yapmasının etkisiyle eski şiire vâkıf olan Mecdî’nin şiirleri '“güzel ve emsâline fâik”11 kabul edilmiştir. Arapça ve Farçayı ileri derecede bilen şair, bu iki dilde şiirler yazmıştır. Türkçe şiirlerinde ise dili başarılı bir şekilde kullanmış, ağdalı bir üsluptan kaçınmıştır.

Mecdî’nin şiirlerinde öne çıkan özellikleri şöyle sıralayabilliriz:

1.1.     Sadelik:

Şair meramını anlatmak için sade bir Türkçe kullanmış, birçok şiirinde sözü dolaştırmadan amacına ulaşmaya çalışmıştır. İnsanların dünya ve ahiret mutluluğuna kavuşmalarına aracılık etmek, onlara Allah’ı ve sıfatlarını anlatmak, Hz. Muhammed’in vasıflarını öğretmek gibi ulvî duygularla kaleme aldığı şiirlerinde süslü ve sanatlı cümleler kullansa bile ağır bir dilden kaçınmıştır:

Kalbim dil-i racnâ gibi ser-mest-i hakikat

Mecdi ne sacâdet

Tekrar ederim şubh u mesâ hamd u senayı

Bildim o Hûda’yı                   (G. 104/9)

Nedir Âdem nedir Havva nedir şeytân ile ğavğa

Bu cayniyyet bu ğayriyyet ile dolmuş bûtûn dûnyâ

Şıfatı az esâsından kalır yek-pâre bir sevdâ

O sevdadır derûn-ı dilde hubb-ı Halık-ı yekta

Şûûnat-ı cihanda berk urur esrar-ı gûn-a-gün

113          İbnû’l-Emin Mahmud Kemal İnal, Son Asır Türk Şairleri, c. III, s. 1280.

Metin Kutusu: (Ms. 4/13)Fakat bahtım benim eltaf-ı pür-envar ile meşhun

1.2.     Akıcılık/Âhenkli Olma

Mecdî’nin şiirleri okuyucunun sıkılmadan, büyük bir zevkle okuyabileceği mahiyettedir. Şair, duygu ve düşüncelerinin insanlarda karşılık bulması için âhenge önem vermiştir. Şiirlerde kendini hissettiren sohbet havası sayesinde akıcılık gerçekleşmektedir.

Beşer şerden değil hali deyip beyhude tacn etme

Kerem-karanı vardır halk için imdada gelmiştir (G. 24/2)

Söyle amade durur südde-i babında dilim

Söyle müştakınım ey kıble-i cirfan söyle (G. 93/3)

Jüda Jüda diye feryad eder rebab-ı derUn

Şada-yı Hakk’ı işit gel benim rebabımdan (G. 73/10)

1.3.     Etkileyicilik

Aldığı tasavvufî terbiyenin etkisiyle gönlünün ihlaslı bir tercümanı olan Mecdî, bu sayede şiirleriyle başka sinelere de girebilmiştir.

Düşündüm şulha caid devri ben beyt-i hayalimde

Kalemden oldu Mecdi tarz-ı şicr-i dil-güşa peyda (G. 2/10)

Gam-küsarım yok benim Mecdi bu gurbet-hanede

Metin Kutusu: (G. 67/8)Şi‘r ile gamdan dil-i suzanı azad eylerim

1.4.     Hakikate Dayanma

Hak aşığı ve hakikat yolcusu olan şairimizin, hayatı boyunca uğruna mücadele verdiği bu kavramlar, şiirlerinin de vazgeçilmez nitelikleri arasındadır.

Hakikat sırr-ı ‘ulvidir yetişmez halline kudret

Fakat sözdür yine idrâk-ı ‘ulviyyâta bir âlet (T. 4/17)

Dersin bu mecazında hakikat görünürse

Ma‘na-yı şahihi ile Mecdi’ye inandım (G. 66/7)

Magz-ı Kurbanı beyan etmek içün ey Mecdi

‘Akl-ı furkan arıyor kalb-i serair-danım (G. 70/7)

1.5.     İlmî Olma

Arif olmanın ancak ilim sahibi olmakla mümkün olacağını söyleyen Mecdî, şiirlerini ilmî bir zemînde yazmıştır. Bilimsel gerçekliklere aykırı beyânı bulunmayan şair, aynı zamanda hurafelere karşı bir savaş yürütmüştür.

Zerre düşse ‘ilm-i Mevla’dan eger bir kemtere

Kalbinin her zerresi bir meş‘al-i ‘irfan olur (G. 38/2)

Tecelli-sâz olur bin Tura envâr-ı kemâlâtın

Cihân-ı ‘ilme Mecdi sen gibi bir âşinâ geldi (G. 99/9)

Cehl-i mutlak perde çekmişdir cama-yı kalbine

Kim ki Mevla’dan ledünni ilm ü cirfan istemez (G. 45/2)

1.6.     İlhâmî Olma

"Insân-ı kâmil olan enbiyânın kalbine gelen vahiy ve evliyânın kalbine gelen ilhâm Hak’tan gelmektedir ve bunlar Hak’tan hikmettir”™ şeklindeki bir düşünceye sahip olan Mecdî, şiiri de hikmet olarak görmektedir. îlhâma açık sinelerin etkili şiir söyleyeceği kanaatini taşıyan şair, bazı şiirlerinde buna vurgu yapmaktadır:

Muvakkattir cihanın cümle hali ber-devam olmaz

Bu söz ilham u iclam-ı Çüda’la yada gelmiştir (G. 24/22)

Maşdar u mevrid-i ilham-ı Huda’yım Mecdi

Sırr-ı mahşüş ile dil-beste-i peyman olalı                (G. 101/7)

Düşün dikkat ile her yazdığım güftarımı Mecdi

IJüda tevfikidir hâmem benim rühu’l-beyan söyler           (G. 37/10)

114          Olgun, AbdülazizMecdî Tolun’unHayatı, Eserleri ve Tasavvufı Görüşleri, s. 93.

1.7.     İrfânî Olma

Sezgi, ruhî tecrübe ve mânevî yolla elde edilen bilgi[123] anlamına gelen irfan kavramı, Mecdî’nin dünyasında önemli bir yere sahiptir. Mecdî’nin şiirleri genellikle âşıkâne ve ârifâne duygularla yazılmıştır.

Cehl-i mutlak perde çekmişdir camâ-yı kalbine

Kim ki Mevlâ’dan ledünni ilm u cirfan istemez (G. 45/2)

Hem-pâye-i pirân olup tenvîr-i cirfân eyledin

Olsa revâdır merkadin ruh-süde-i ehl-i şafâ (G. 3/2)

Sözlerim âvize-i çarh-ı kebüt olsun benim

Zâhir olsun bâtın-ı cirfân cîrfân üstüne        (G. 94/10)

1.8.     Aklî Olma

Mecdî’nin hayatında aklın ve akılcılığın önemi büyüktür. Özellikle hayatının ilk iki döneminde bu yönüyle bilinen şair, tasavvufa intisap ettikten sonra da bu özelliğini tamamen yitirmemiştir. Onun şiirleri akla ve zekaya övgülerle doludur. Aynı zamanda o, fen ve medeniyet gibi şiirin de akıl ve zeka sayesinde etkili olabileceği inancındadır.

Zekâ meftünuyum cânân odur vicdâna cirfâna

Lisânımla benim âsârını inşâda gelmiştir                (G. 25/6)

Zeka bir nur-ı kudsidir müvellittir füyuzatı

Zekâ erbabı halk-ı calemi irşada gelmiştir               (G. 25/7)

1.9.     Yeni Fikirler Üretme

Yeni ve orijinal şeyler üretilmeyecekse eskilerin söylediklerini tekrar etmekle bir yere varılamayacığını söyleyen şair, kendi şiirinde de buna dikkat etmiştir.

Bikr-i fikr ister gürUh-ı şacîran Mecdi gibi

Köhne tarz-ı şicr ile fikr-i perişan istemez               (G. 45/7)

1.10.     Coşkulu Olma

Şair cezbe, istiğrak gibi tasavvuf! halleri yoğun bir şekilde yaşamasının etkisiyle şiirlerini genellikle coşkulu bir şekilde söylemiştir.

Terennüm-saz idi bülbül çemen-zar-ı feşahatde

Onu Mecdi gibi bir şacir-i cUşana benzettim (G. 64/8)

Bakıp da zahir-i Mecdi’ye şanma mahzundur

Doğar içinde güneşler onun meserretten (G. 80/1)

1.11.     İfadede Güzellik

Mecdî her ne kadar şekilden çok manaya ehemmiyet verse de ifadelerin şeklen de güzel olmasına dikkat etmiştir.

Cemal-ara-yı efkar olsa Mecdi çok mudur şicrim

Cemâl-i dilberim pirayedir hüsn-i beyanımda (G. 91/10)

Âh edip Mecdi lisanımdan dedi ruh-ı Nedim

Bende de böyle nevalar güft u gular var idi (G 96/8)

Ey sinesi müştak-ı Hak

Yazdım sana ince sebak

Aç dideni gel nura bak[124]

Sönmez çerağı öyle yak (Mr. 10/1)

2.     Şairin Kendi Şiirini ve Şairliğini Değerlendirişi

Mecdî birçok şiirinde mütevâzı bir duruş sergilemektedir. Kendisini aciz, zayıf, pür-kusûr olarak niteleyen şair, bütün bu eksikliklerine rağmen Allah’ın çeşitli lütuf ve ihsanlarına nail olmak için yalvarmaktadır.

Mecdi söz ile hall-i hakayık edemezsin

Hak lütfuna vabeste olur keşf-i hakikat (G. 13/11)

Elbette olur mazhar eltaf-ı cazîme

Mecdi gibi bir cabd-i perişan unutulmaz (G. 44/10)

Bazı şiirlerinde ise Mecdî bilgisi, şiir söyleme kabiliyeti, eğitimciliği gibi Allah’ın kendisine lütfettiği hususlardan ötürü kendisini övmektedir:

Mest olur büy-ı kelamımla gönüller Mecdi

Gül şaçar sözleri her sinesi gül-zar olanın              (G. 57/8)

Tecelli-saz olur bin Türa envar-ı kemalatın

Cihan-ı cilme Mecdi sen gibi bir aşina geldi (G. 45/2)

Çok mudur Mecdi olursam vecd ile mest-i müdâm

Lutf u ihsân eyledi cânân-ı câli-şân bana                 (G. 5/7)

Oldu meftünun senin Mecdi-i culviyyet-güzin

Fahr içün kâfi bu ey cânân-ı câlî-şân sana               (G. 6/5)

Kandil-i ilahi gibi mihrab-ı cihana

Mecdi aşılan şems-i cihan-ı digerimdir (G. 34/7)

Mecdi kaleminden dökülen şicr ile şevki

Ölsem de kalır şöhret-i caşkım ile nâmım    (G. 71/10)

Mecdî hayatı boyunca hep dili etkili bir şekilde kullanmayı gerektiren işlerle uğraşmıştır. Bir dönem öğretmenlik yapan şair, sonra ticaretle meşgul olmuş, bunu mebusluk takip etmiştir. Tasavvufa intisabıyla birlikte de insanlara Allah’ı anlatmayı kendisine vazife edinmiştir. Konuşmadan ve anlatmadan yaşayamayacağını şair şu dizelerde dillendirmektedir:

Kimin dilinde ziyâ-pâş olursa isticdâd

Kemâle doğru o dil incizâbsız yaşamaz

Kitab-ı câlemi tedkik eden başiret-kâr

Dalâli terk eder elbet kitâbsız yaşamaz

Hayât-ı milleti te’min eden macârifdir

Füyuz-ı bâğ-ı cihân âfitâbsız yaşamaz

Niçün sükuta mülâzım şefâh-ı gül rengin

Bu bezm-i ünste Mecdi hitâbsız yaşamaz                (G. 42/4-5-6-9)

Mecdî için şiirin kalıpları çok önemli değildir. O, öncelikle manaya ehemmiyet vermiş, meramını daha etkili ifade edebileceğine inandığı durumlarda şekil bilgisinin koyduğu sınırları hiç çekinmeden aşabilmiştir.

Divan şairleri uzun gazel yazmayı pek tercih etmemesine rağmen Mecdî, dokuz gazel-i mutavvel yazmıştır. Çok sayıda gazel yazan şair, alfabedeki tüm harflerden gazel vermek için bir gayret sarf etmemiş, on beş harften hiç gazel yazmamıştır.

Mecdî, murabba, muhammes ve müseddeslerini yazarken klasik kafiye kalıplarına çok dikkat etmemiş, birçok şiirinde bu kalıpların dışında kafiyeler kullanmayı tercih etmiştir. Bunun yanı sıra şarkılar genellikle 3-5 bend yazılmasına rağmen, Mecdî’nin şarkıları ikişer bendden oluşmaktadır.

3.     Etkilendiği Şairler

Mecdî eski edebiyatı tüm incelikleriyle bilmektedir. İlk gençlik yıllarından itibaren şiir yazmaya başlayan şair, Fuzûlî, Nef’î, Nahîfî gibi büyük şairlerin şiirlerini çokça okumuştur. Aynı dönemde yaşadığı Mehmet Akif, Muallim Nâcî, Ziya Paşa, Ali Haydar Efendi, Ali İffet, Ayaşlı Şakir gibi isimlerin bir kısmını yakînen tanıma fırsatı bulmuş, bazılarını da eserlerinden takip etmiştir.

Yetiştiği nezih muhitin etkisiyle şiire meraklı olan Mecdî, kendine has bir üslûp geliştirmiştir. Ancak bu tarzın oluşmasında doğrudan veya dolaylı olarak çok sayıda şairin etkisi olmuştur. Divanı incelediğimizde üslûbu itibariyle bazı şairleri doğrudan anımsatan şiirler görebilmekteyiz. Bunlardan birkaçını burada karşılaştırmalı olarak ele alacağız:

Mecdî, Bağdatlı Ruhî’nin Terkîb-i Bend-i Hikmet-engîz ü Hakâyık-âmiz ki der-Dârü’s-Selâm-ı Şâm-ı Cennet-Meşâm Vâki ’ Şud Sene 1014 terkîb-bendinde yer alan Dünyâ ana degmez ki cefasın çeke âdem[125] mısraını nakarat olarak kullandığı 4 bendlik bir murabba yazmıştır. Bu şiirin son bendi şöyledir:

Âlâmı süruru kederi cümlesi zail

Şehd-âbe deyip şunduğudur zehr-i helâhil

Erbab-ı nüha neşh ederek hep bunu kail

“Dünyâ ana degmez ki cefasın çeke adem” (Mr. 4/4)

Mecdî’nin Konya’da bulunduğu dönemde yakından tanıdığı ve birçok yönüyle kendisinden etkilendiği bir isim olan Ayaşlı Şâkir Efendi, Düşündüm redifli 184 bendden oluşan bir murabba yazmıştır.[126] Aynı redifi kullanarak 114 bendlik bir murabba yazan Mecdî, bu şiirinde Şâkir’in kullandığı mazmunları aynen tekrarlamış, gerek şekil gerekse de muhteva bakımından birbirinden ayırt edilemeyecek bir eser meydana getirmiştir. Aşağıda yer alan ilk üç bend Ayaşlı Şâkir’in, sonraki üç bend ise Mecdî’nin şiirinden alınmıştır:

Bir gün oturup hilkat-i eşyâyı düşündüm

Ol mes’ele-i müdrike-fersâyı düşündüm

Halk ile Hakk’ı lafz ile ma’nâyı düşündüm

Hestî-i âdem-gâhı o feyfâyı düşündüm[127]

Tasdîa da olsam mütecâsir ulemâyı

İknâ edemem eldeki hüccetle hocayı

Gözden geçirip cidde-yi seylânı semâyı

İlk cilve-geh-i Âdem ü Havvâ’yı düşündüm[128]

Etmekle nüfûs üzre zekâ meyli tesaltun

A’kalleri etmiş beşeri sevk-i temeddün

Karşımda zerâdişt ile zend etti temekkün

Konfüçyüs’ü Fohi’yi Buda’yı düşündüm[129]

Bir gün oturup matlab-ı aclâyı düşündüm

Cüşiş-geh-i envar-ı tecelliyâtı düşündüm

Taczim ile esmayı müsemmâyı düşündüm

Takdis ile tevhid ile Mevlâ’yı düşündüm                (Mr. 9/1)

İnsan yine insanla eder neslini rüşen

Bilmem ne zaman oldu bunun aşlı müzeyyen

Mazileri tacmik ederek fıtrat içinden

Mahşül-ı kıdem Âdem ü Havva’yı düşündüm (Mr. 9/13)

Allah’ı beşer kütle-i eşyada ararken

Meşhüd-ı cuyün olmadı bir dide-i rüşen

Edyan-ı kadime geçerek hep nazardan

Konfüçyüs’ü Zerdüşt’ü Brehma’yı düşündüm (Mr. 9/19)

Mecdî özellikle Mısır’da bulunduğu dönemde yazdığı şiirlerde, Osmanlı’nın içinde bulunduğu vahim durumu ele almıştır. Aynı dönemde Mehmet Akif’in söylediği şiirlerin muhtevası da aynıdır. Mecdî, Akif’e olan hayranlığını değişik vesilelerle dile getirmektedir. Hatta hasta olduğu ve şiir yazamadığı dönemde Akif’in dilinden bir münacat kaleme almıştır. Şairimiz, Akif’in iyi bir takipçisidir. Bu yüzden Mecdî’nin şiirlerinde Mehmet Akif’in üslûbuna sıkça rastlamaktayız.

Aşağıda yer alan ilk üç beyit Akif’in, sonrasındaki üç beyit ise Mecdî’nin şiirinden alınmıştır:

Evler tünek olmuş, ötüyor bir sürü baykuş

Sesler de: “Vatan tehlikedeymiş... Batıyormuş!”

Lâkin, hani, milyonları örten şu yığından

Tek kol da “Yapışam.” demiyor bir tarafından!

Sâhipsiz olan memleketin batması haktır

Sen sâhip olursan bu vatan batmayacaktır.[130]

Müntebih olmadı hâlâ yine millet acırım

Her ne eylerse bize bizdeki cudvân eyler

Dâhili böyle cadâvet olacak mı dâim

Hâlimiz dostu degil düşmeni giryân eyler

Acı Allâhım acı hâline cüşmânlıların

Bu gidiş yoksa bizi hâk ile yeksân eyler                  (G. 36/22-23-24)

Mecdî divanında beşi gazel, ikisi kaside, biri kıt’a olmak üzere sekiz adet nazîre yer almaktadır. Şair, Ali İffet ve Ali Haydar Bey’e ikişer, Sivaslı şair Fazlullah’a da bir nazîre yazmıştır. Fuzûlî’nin Su Kasidesine iki nazîre yazan Mecdî, bir kıt’asına Nazîre başlığı koymuş ama kime yazıldığını söylememiştir. Muhteva ve vezninden hareketle Ziyâ Paşa’ya yazılmış olabileceği kanaatine vardığımız kıt’anın bazı beyitleriyle Ziya Paşa’nın terkîb-bendindeki ilgili bölüm şöyledir:

Bed-asla necâbet mi verir hiç üniforma

Zer-düz palan ursan eşek yine eşektir

Bed-mâye olan anlaşılır meclis-i meyde

cİşret güher-i âdemi temyize mihektir[131]

insandaki insanlık olur cilm ile haşıl

Câhil olanın mertebesi rütbe-i hardır (Kt. 12/2)

Bed-hüy olur elbette cehalette kalanlar

Ahlâkı mühezzeb edecek feyz-i hünerdir (Kt. 12/4)

Ali Haydar Efendi, Karesi Gazetesi’nin 1 Nisan 1303 (13 Nisan 1887) tarihli 56. sayısında bir gazel neşretmiş, aynı gazetenin 22 Nisan 1303 (4 Mayıs 1887) tarihli 59. sayısında ise Mecdî Efendi bu şiire bir nazîre yazmıştır. Bu gazeller aşağıda yer almaktadır:

Ali Haydar Efendi’nin Gazeli:

Nigah-endaz olanlar kamet-i zibana carcar der

Leb-i la‘lin bilenler gıbta-bahş-ı ab-ı kevser der

Seni bir vech ile halk eylemiş IJallak-ı calem ki

Gören hüsnün te‘ali şana ah-ı ekber der

Çeker ‘aşıkların her kil u kal-i bahs-i zülfünden

Görünce rüyunu hayran olup da bedr-i enver der

Aman çatma gazabla kaşların berk-i sehab-asa

Kıyametler kopartırsın ki ‘alem rüz-ı mahşer der

Edenler Haydar’ınla piç ü tab-ı kakülün tavşif

Dem-a-dem genc-i hüsnü bekliyor bir hayl-i ezder der[132]

Mecdî’nin Gazeli:

Bakanlar kaddine reşk-aver-i kadd-i şanev-ber der

Hıramın seyr edenler nev-nihal-i naz-perver der

Görenler vech-i ziba-yı cihan-piranı ey canan

Şaşup ya mah-ı ‘alem-tab ya mihr-i münevver der

Senin vaşf-ı müjende muhtelif ‘uşşakın akvali

Kimi bir nize-i hunin kimi hun-riz-i hançer der

O zülf-i tar u marın müşke benzetmez idim amma

Ne çare fenn-i nazmın kamilanı zülfe canber der

Kime baksan alırsın canını andan içün Mecdi

Gönül razı degil amma yine şUh-ı sitem-ker der

Şairimizin, Fuzûlî’nin Su Kasidesine nazîre olarak yazdığı şiirlerle ilgili ayrıntılı bilgi, çalışmamızın inceleme bölümünde yer almaktadır. Tekrara düşmemek için o bilgileri buraya nakletmedik.

Ali İffet Bey, Mecdî’nin yakından tanıdığı şahıslardandır. Mecdî Efendi’nin divanında Ali İffet’e nazîre olarak yazılmış iki şiir bulunmaktadır. Aşağıda iki şairin de şiirleri yer almaktadır:

Ali İffet’in Gazeli:

Olunca hak-i derin gülşeni mezar bana

Dokunmuyor elem ü derdi rUz-gar bana

O rütbe etti gönül derd u gamla istinas

Ki zevk u neş’e verir ah ah u zar bana

IJabir olur mu gönül kahr u derd-i sevdadan

CünUn-ı caşk cenan verdi Kird-gar bana

Tenezzül eylemem encam-ı bağ-ı rıdvana

Füyüz-ı caşkm iken yar-ı dil-şikar bana

Beni sever bunu her hali gösterir amma

Nedendir eylemiyor zalim aşikar bana

Çıramı cilvesi nazı beni yaşatmayacak

Haram kıldı hayatım o işve-kar bana

IJıııüşa geldi yine tabc-ı pakin ey cİffet

Bu nazm-ı müntahabı kıldı yadigar bana[133]

Mecdî’nin Gazeli:

Tebessüm etmese de rüy-ı rüz-gar bana

Güler kerem ile her an cemal-i yar bana

cAta-yı Hak’la hakiki muhat-ı eltafım

Jazinedir kerem ü lütf-ı Kird-gar bana

Gezerdi ah ile şayyad olup o yare gönül

Nihayet oldu o ahü gelip şikar bana

Bu nur-ı revnak-ı gül-gun bu şucle-gah-ı şüun

Olur bedîca-i meknUn bu neşve-zar bana

Şığar mı sırr-ı hakikat lisanla İzaha

O olsa olsa olur dilde aşikar bana

Sever tevazucu adabı hüsn-i hulku gönül

UmUr-ı calemi tedviredir medar bana

Sebeb bu nazmıma Mecdi kelam-ı “cİffet”tir

Odur eden bu güzel fikri yad-gar bana (G. 4/1-4-5-15-17-22-23)

Ali İffet’in Gazeli:

Yar gelmişti bana mest-i hıraman bir gece

Mah girmiş koynuma nazan ü lerzan bir gece

Her taraf mağbUt-ı cennet her taraf tar-ı kelim

İntişar etmiş idi envar-ı Yezdan bir gece

Ta ezel olmuş iken medhUş-ı ser-gerdan-ı caşk

Kendime gelmiş idim üftan ü hizan bir gece

Leyletü’l-micrac idi ol şeb ki gördüm yarimi

Vechini lütf eyleyip gösterdi canan bir gece

Çeşm-i sehhârı beni sevdalara gark eylemiş

Bâde-i ‘aşk ile olmuştum perişan bir gece

Parlatırken berk-ı ruhsârı cünün-ı ‘aşkımı

Zindegi-i cân verirdi misl-i imân bir gece

İnsilâh etmiş de hâk-i paye etmişti şitâb

Oldu cânım fahr ile cânâne kurbân bir gece

Tâ ebed ondan cefâ benden dahi şıdk u vefâ

Yâr ile etmiştik öyle ‘ahd u peymân bir gece

Çevrini kesmiş idi benden liyâkatsiz diye

Tâ-be-şubh olmuş idim giryân ü nâlân bir gece

Gamze-i gam-hârı cânânın füsün-ı sihr ile

Derdime vermişti âb-ı hizr-i dermân bir gece

Kâh firkat âteşi kâhı hayâl-i vaşl ile

Oldu ‘İffet nim-giryân nim-handân bir gece[134]

Mecdî’nin Gazeli:

Bezmimi tenvir eder lütfuyla canan her gece

Refet-i culviyyesinden eyler ihsan her gece

Gözlerim pür-nür olur didar-ı dil-darım ile

Piş-i çeşmanımda oldukça hıraman her gece

Derd-i hicrandan haber-dar olmadım ‘ömrümde ben

Gündüzüm handan benim leylim de handan her gece

Görmedim meh-rü olanlardan eza bir an için

Vuşlatın ezvakıdır her ah hurüşan her gece

Can ile cananı tevhid eyledim ‘aşkımla ben

Nür-ı vahiddir benim sinemde rahşan her gece

Bahtiyarım bahtiyarım bahtiyarım bahtiyar

Yaveri tali‘imdir pertev-efşan her gece

Bir güzel sevsem garamımdan olup mest-i sürür ‘Aşkıma eyler benim takdim-i şükran her gece

Gıbta-keştir bahtıma Mecnün u Leyla’lar benim

Bahtımı tebrik eder hürmetle devran her gece

Olmasın mı sözlerim Mecdi ser-a-pa gark-ı nur

Kalbimi tenvir eder didar-ı canan her gece

Yaptığımız araştırmaların sonucunda Mecdî’nin Sivaslı Fazlullah dediği şairin Mehmed Fazlullah Torun olduğu bilgisine ulaştık. Mecdî bu şaire bir nazîre yazdığı gibi, Fazlullah da Mecdî’nin bir şiirini tanzîr etmiştir. Fazlullah’ın şiirleri bir araya getirilmediği, hatta birçoğu kaydedilmediği için[135] şairimizin hangi şiire nazîre yazdığını tespit edemedik. Ancak Fazlı mahlasını kullanan Fazlullah’ın Mecdî’ye yazdığı nazîre ile Mecdî’nin şiirini buraya alacağız:

Mecdî’nin Gazeli:

Gözüm sevda-feza bir dide-i sevdada kalmıştır

Hayalim reng-i ruh-sar-ı cemal-arada kalmıştır

Bizim canan ile peymanımız leyl-i muhabbette

Ser-a-pa sırr olan bahs-i vefa-pirada kalmıştır

Benim her cüz’-i ferdimde onun her cüz’-i ferdinde

Yanan ateşle cismim ateşin deryada kalmıştır

Bilir her kim görürse rU-yı alinden gece canan

Benim ravzamdaki cünbüş-geh-i şahbada kalmıştır

Cihan bağında yoktur ruhu cazip başka bir revnak

O ancak rU-yı dilberle gül-i racnada kalmıştır

Mekan tutmaz gezer bak şimdi de kalb-i heva-h ahım

Diyar-ı gülde bezm-i bülbül-i şeydada kalmıştır

Cihan harbi olur zannetme zira her kesin akir

Güzeller caşk u sevdasındaki ğavğada kalmıştır

Eser yok lafz u macnada feşahatten belağatten

Bugün hüsn-i beyan elfaz-ı bî-macnada kalmıştır

Doğunca şems-i hak burc-ı dilde eski hulyalar

Taşavvurlar tefekkürler kuru dacvada kalmıştır

Hakayıktan dem urmak herkese asan degil Mecdi

O kudret şimdi birkaç muhterem simada kalmıştır

Fazlı’nın Nazîresi:

Gözüm dilberde gönlüm bâde-i hamrâda kalmıştır

Hayâlim bûy-ı gülde ârız-ı zîbâda kalmıştır

Temâşâ eylerim âyât-ı Hakk’ı vech-i âlemde

Benim sûrette meylim âlem-i ma’nâda kalmıştır

Hayâtın zevkini sermest olan uşşâk-ı Hakk’tan sor

Sofinin aklı fikri cennet-i a’lâda kalmıştır

Cihân harbi senin mihrâb-ı hüsnünden çıkar çıksa

Yüzün görmek için âşıkların kavgâda kalmıştır

Hakâyıkı dîn olan esrâr-ı Hakk’ı eylemez ifşâ

O sırrı kim ki ben bilirim derse da’vâda kalmıştır

Muhâlif gördüğün ahvâl muvâfıktır hakikatte

Zuhûr-ı sırr-ı hikmet Hızr ile Mûsâ’da kalmıştır

Kitâb-ı kâinâtı kendi nefsinden oku ey dil

Eğer ilhâm ararsan nüsha-i kübrâda kalmıştır

İnâyet beklemem kuldan ümîd ü intizârım hep

O dergâh-ı muallâ pâye-i Mevlâ’da kalmıştır

Bugün Mecdî’yi tanzîr eylemem haddi şinâslıktır

O bulmuş Hakk’ı Fazlı âlem-i hülyâda kalmıştır[136]

Mecdî’nin üzerinde etkisi bariz olan şairlerden biri de İran’ın meşhur şairi Hâfız’dır. Farsçayı ileri derecede bilen şair, Hâfız’ın şiirlerini çokça okumuş, onun felsefesinden de etkilenmiştir. Mecdî, Hâfız’ın iki gazelini Türkçeye nazmen tercüme etmiştir. Bunlardan f<£ redifli gazel ve tercümesi aşağıda verilmiştir. Ancak Mecdî, on beyitten oluşan gazelin ilk dokuz beytini tercüme etmiş, mahlas olarak da Hâfız yerine Mecdî'yi kullanmıştır.

Hâfız’ın Gazeli:

fiöjS' ÖİAjj ^u^Âd ^9>*4 L&JL^ fi^jS ûİAjj 3 ^py> 3j^ S9I9 Qj b

Öİj fi^jJ ^9^ 3 3 Lfij-C JjİDj-^ı 3j ö-0 fi.ijS ûl^jJ.^ £jD L 3>-jD çj-Jİ gb9

ûlgj &*^0^-9 A^O J^ d-! Sİ3İ^^ fiöjS ûİjjg 9 cSİdŞ-^ı 3j 3l_> OJİ ü-d 3^

Û9i^ 9 O^L^ ^J a^9+» 3S fi^j^ 39J fi^j^ ûbb 3 ^9 İ>^ ^^ ^J fij^^D

ü-d 3^ fil^ ^J-^! O2>Lc AdÎ ı_9^>- j3 fi3j^ uL^ujj ^Jj ûî Jİ Qa2A> ^^uS

CA^9j 9 od CA^ö 3j 3j o^ud 9 Sj9a^ud q^-£j fi3jS ûî ö^! Aö^ Jjİ û!M ^ 3^ ûî

g^b ^93>9 Ax> Jjİ ıöW jİ fijb

p3jS ölgljS flil^o <^Jİjj3 fl^ jS

Oö-lgÂj ı o ^ugj Oa>^ pj^^ fljlj^j A-^ O^l pJjS öl^>l fljJ-S j3 fl5 ö^Jjt^ j^l

hı9l> ög^ <^-J-b öoU^ g ^>^> Ö+^ p3jŞ öîjS ölgj jl flo<a> p3j^ fl^ jû

^cşlC fl^r ^âj^^İjA^ J_yc ölgj3 flj j^

129p3j^ ölgj3 ^>-1^ ^Saâj lûJl^ı

Mecdî’nin Tercümesi:

Terk-i hırş eyleyip azade-i zindan oldum

cAklın irşadı ile peyrev-i rindan oldum

Yolumu menzil-i cankâya iletdim amma

Katc içün merhaleyi murg-i Süleyman oldum

Eylerim lütf-ı ezelden tamac-dâr-ı cinan

Gerçi kim ben nice meyhaneye der-ban oldum

cÂkıbet şohbet-i Yusuf beni şad etdi fakat

Çayli dem derd-keş-i külbe-i ahzan oldum

Saye şal kalb-i perişanıma ey genc-i murad

Dîvân-ı Hâfız, Tahran, 1973, s. 332.

Ben bu sevda ile bir hane-i viran oldum

Tövbeler etmiş idim öpmege ben sakiyi

Şimdi ol tövbeye bin kerre peşiman oldum

‘Âdetin ‘aksine cem‘iyyet-i dil el verdi

Gerçi ben şane-zen-i zülf-i perişan oldum

Çok mu divan-ı gazel şadr-nişini olsam

Şıdk ile müstemi‘-i şahib-i divan oldum

Şubh-ı hiz ile selamet dileyip ey Mecdi

Feyiz-hah-ı şeref ü devlet-i Kurban oldum

Mecdî’nin hayatında Mevlânâ’nın özel bir yeri vardır. Özellikle Konya’da yaşadığı dönemde Mevlânâ'yı daha yakından tanıyan şair, büyük mutasavvıfa derin bir hayranlık duymaktadır. Mecdî’nin divanında Mevlânâ’yı övmek için yazılmış birer kaside ve gazel bulunmaktadır. Bunların dışında şairimiz, Mevlânâ’nın öğretilerini sık sık kullananmıştır. Bahsi geçen kaside ve gazelden birkaç beyit aşağıda verilmiştir:

Ey şah-ı celil-i mülk-i ‘irfan

Ey şahib-i magz-ı feyz-i Kurban (K. 9/1)

Eş‘ar-ı beliga-i kemalin

Metin Kutusu: (K. 9/7)Miftah-ı künuz-ı şir-i yezdan

El-hakk o terane-i ilahi

Rakş-aver olur kuluba her an (K. 9/13)

Şımah-ı can içün raz-ı nihandır nay-ı Mevlana

FüyUz-i caşka rehber bir zebandır nay-ı Mevlana (G. 8/1)

Nevanın perde-i pinhanına esrarı gizlenmiş

O razı anla kim manend-i candır nay-ı Mevlana (G. 8/4)

FürUğ-ı feyz ile efkarımı tenvir eder Mecdi

Hikem-amUz-i esrar-ı nihandır nay-ı Mevlana (G. 8/7)

Nazirelerinin yanı sıra Mecdî, Fuzûlî, Mahmud Celâleddin Paşa, Seyyid Nigârî, Ahmed Remzi Efendi gibi şairlerin gazellerini tahmis etmiştir. Divanın şekil özelliklerinin incelendiği yerde, bu tahmisler ayrı ayrı ele alınmıştır.

4.     Mahlası

4.1.     Şairin Mahlas Kullanımı

Abdülaziz Mecdî şiirlerinde Kudsî ve Mecdî mahlaslarını kullanmıştır. Kudsî mahlaslı şiirlerini ilk dönemlerinde kullanan şair, daha çok Mecdî mahlasını tercih etmiştir. Divanda yer alan şiirler içerisinde Kudsî sadece iki gazelde geçmektedir. Bu gazellerin tahallüs beyitleri şöyledir:

Habib-i hass-ı kalbim olduğundan isterim Kudsi

Hüma-yı calem-i esrar ola mahbüb-ı vicdanın (G. 56/5)

Ey duhter-i pakize demiştin bana bir gün

Kudsi denilen caşık-ı Mevla gibi sevdim (G. 62/7)

Mecdî, şiirlerinin büyük bir çoğunluğunda mahlas kullanmıştır. Tahallüs beyti şiirlerinin genelinde son beyit olmuştur. Sondan bir önceki beyitte de mahlas kullandığını gördüğümüz şair, diğer beyitlerde ise mahlasına neredeyse hiç yer vermemiştir.

Aşağıda şairin Mecdî mahlasını kullandığı şiirlerinden iki örnek verilmiştir:

Mecdi kaleminden dökülen şicr ile şevki

Ölsem de kalır şöhret-i caşkım ile nâmım (G. 71/10)

Mecdi kuluna katre yeter bahr-i keremden

Şâd eden anı bir katre ile ey ulu Yezdân (K. 1/18)

4.2.     MecdîMahlasını Kullanan Şairler

Abdülaziz Mecdî’den önce Mecdî mahlası beş şair tarafından daha kullanılmıştır. Bunlar Mehmet Mecdî (ö. 999/1590-91)[137], Mecdî Mehmet Efendi (ö. 1128/1716)[138], Mustafa Mecdî (ö. 1151/1738-39), Sarraçzâde Mustafa Mecdî Efendi (ö. ?) ve Bolulu Mecdî (ö. ?) [139]’dir.

 


 

KAYNAKÇA

Abdülkerim el-Cîlî. (2006). Varlık Mertebeleri. İstanbul: Furkan Yayınları.

Abdülkerim el-Cîlî, TOLUN, A., ERAYDIN, S., DEMİRLİ, E., & KARTAL, A. (1998). însân-ı Kâmil. İstanbul: İz Yayıncılık.

AK, C. (2001). Bağdatlı RûhîDîvânı. Bursa: Uludağ Üniversitesi Basımevi.

AKÜN, Ö. (2013). Divan Edebiyatı. İstanbul: İSAM Yayınları.

Ali İffet. (1937). Gazellerim. İstanbul: Nümûne Matbaası.

AŞKUN, V. (1948). Sivas Şairleri. Sivas: Kamil Matbaası.

AYVERDİ, İ. (2011). Misalli Büyük Türkçe Sözlük (Cilt 2). İstanbul: Kubbealtı Yayınları.

AZAMAT, N. (1988). Abdülaziz Mecdi Efendi. Diyanet İslam Ansiklopedisi, 1, 191.

AZAMAT, N. (1989). Ahmed Amiş Efendi. D.î.A, 2, 43-44.

CEBECİOĞLU, E. (2014). Tasavvuf Terimleri ve Deyimleri Sözlüğü. Ankara: Otto Yayınları.

COŞKUN, M. (2012). Sözün Büyüsü Edebî Sanatlar. İstanbul: Dergâh Yayınları.

ÇAĞBAYIR, Y. (2007). Ötüken Türkçe Sözlük (Cilt 4). İstanbul: Ötüken Neşriyat.

ÇETİŞLİ, İ. (2006). Metin Tahlillerine Giriş/1. Ankara: Akçağ Yayınları.

DİLÇİN, C. (2009). Örneklerle Türk Şiir Bilgisi. Ankara: Türk Dil Kurumu Yayınları.

ENGİNÜN, İ. (2013). Yeni Türk Edebiyatı Tanzimat’tan Cumhuriyet’e (1839-1923). İstanbul: Dergâh Yayınları.

ERGİN, O. (1942). Balıkesirli Abdülaziz Mecdi Tolun, Hayatı ve Şahsiyeti. İstanbul.

ERGİN, O. (1945). Balıkesirli AbdülazizMecdi Divanı. İstanbul: Gün Basımevi.

ERSOY, M. (2005). Safahat. İstanbul: İFAV Yayınları.

ESKİMEN, A. (2008). MecdîMehmedEfendi'nin Gazelleri. Ankara.

Gazi Üniversitesi Fen Edebiyat Fakültesi Sosyal Bilimler Dergisi. (1996). 1.

GIBB, E. (1999). Osmanlı Şiir Tarihi (Cilt 5). (A. ÇAVUŞOĞLU, Çev.) Ankara: Akçağ Yayınları.

GÜNGÖR, Z. (1994). Tahirü’l-Mevlevi (Olgun) Hayatı, Eserleri ve Dini Edebiyatla ilgili Şiirleri. Ankara: Yüksek Lisans Tezi.

GÜNGÖR, Z. (2012). Türk İslam Edebiyatı Eserleri. A. YILMAZ içinde, Türk İslam Edebiyatı El Kitabı (s. 147-171). Ankara: Grafiker Yayınları.

GÜRLEK, D. (32). Dünyanın En Bahtiyar Adamı Abdülaziz Mecdi Tolun. Kubbealtı Akademi Mecmuası, 81-87.

İNAL, İ.-E. (2000). Son Asır Türk Şairleri. Ankara: Atatürk Kültür Merkezi Başkanlığı Yayınları.

İPEKTEN, H. (2011). Eski Türk Edebiyatı Nazım Şekilleri ve Aruz. İstanbul: Dergâh Yayınları.

İPEKTEN, H., & İSEN, M. (1988). Tezkirelere Göre Divan Edebiyatı İsimler Sözlüğü. Ankara: Kültür ve Turizm Bakanlığı Yayınları.

İSLAMOĞLU, A. (2013). Dâvûd-ı Halvetî ve Gülşen-i Tevhîd ü Tahkîk'i. Bolu: Bolu Belediyesi.

İZ, M. (2013). Yılların İzi. İstanbul: Kubbealtı Yayınları.

KARAYAZI, N. (2013). YârîDîvânı. İstanbul: Türkiye Yazma Eserler Kurumu Başkanlığı Yayınları.

KÖPRÜLÜ, F. (2007). Bugünkü Edebiyat. Ankara: Akçağ Yayınları.

KURNAZ, C., & TATÇI, M. (2001). Mehmet Nail Tuman, Tuhfe-i Nailî. Ankara: Bizim Büro Yayınları.

KUT, G. (1998). Anadolu'da Türk Edebiyatı. E. İhsanoğlu içinde, Osmanlı Devleti ve Medeniyeti Tarihi (s. 11-68). İstanbul: İslam Tarih, Sanat ve Kültür Araştırma Merkezi (IRCICA) Yayınları.

LEVENT, E. (tarih yok). Tanzimat Döneminde Eğitimin Hukuki ve Kurumsal Yapısı. http://mimoza.marmara.edu.tr/~etemlevent/makaleler/01/18.htm adresinden alınmıştır

MEMİŞOĞLU, E. (2004). Fâtih Sertürbedârı Ahmed Amîş Efendi Hazretlerinden ve Abdülaziz Mecdî Tolun Beyden Seçme Hatıralar ve Rivayetler. Ankara: Kalkan Matbaacılık.

Milli Eğitim Bakanlığı'nın Kısa Tarihçesi. (tarih yok). www.meb.gov.tr/milli-egitim- bakanliginin-kisa-tarihcesi/duyuru/8852 adresinden alınmıştır

Muhyiddîn el-Arabî, TOLUN, A., & ERGÜNEŞ, H. (2008). Marifet Kitabı. İstanbul: İz Yayıncılık.

OKAY, O. (2011). Sanat ve Edebiyat Yazıları. İstanbul: Dergâh Yayınları.

OKAY, O. (2013). Batılılaşma Devri Türk Edebiyatı. İstanbul: Dergâh Yayınları.

OLGUN, T. (2013). Abdülaziz Mecdi Tolun'un Hayatı, Eserleri ve Tasavvufi Görüşleri. Kayseri.

ÖZTUNA, Y. (1994). Büyük Osmanlı Tarihi (Cilt 5). İstanbul: Ötüken Neşriyat.

PALA, İ. (2011). Ansiklopedik Divân Şiiri Sözlüğü. İstanbul: Kapı Yayınları.

PARLATIR, İ. (2012). Fuzûlî Türkçe Divan. Ankara: Akçağ Yayınları.

PEKOLCAY, N. (1994). İslami Türk Edebiyatında Şekil ve Nev'ilere Giriş. İstanbul: Kitabevi Yayınları.

Seyyid Şerif Cürcâni, & ACER, A. (2014). Ta'rifat-Tasavvuf Istılahları. İstanbul: Litera.

Şemseddin Sâmî. (1900). Kâmûsu’l-A ’lâm. İstanbul.

Şirazî, H.-ı. (2012). Divân-ı Hâfız. Tahran.

Tâhirü'l-Mevlevî. (1973). Edebiyat Lügati. İstanbul: Enderun Kitabevi.

Tâhirü'l-Mevlevî, & ATALAY, M. (2008). Şâir Anıtları. İstanbul.

TANPINAR, A. (2012). On Dokuzuncu Asır Türk Edebiyatı Tarihi. İstanbul: Dergâh Yayınları.

TARLAN, A. (1981). Edebiyat Meseleleri. İstanbul: Ötüken Neşriyat.

TELLİ, F. (2005). Ayaşlı Muallim Şakir Efendi. Ankara: Kalkan Matbaacılık.

TOLUN, A. (1920). Alem-i İslam'da Esbab-ı İtila ve İnhitat III. Sebilü'r-reşâd.

TOLUN, A. (1920). İnneme'l-Mü'minune İhvetün. Sebilü'r-reşâd.

ÜNVER, İ. (1988). XIX. Yüzyıl Divan Şiiri. Ankara Üniversitesi Dil Tarih ve Coğrafya Fakültesi Dergisi, 131-140.

ÜNVER, İ. (1993). Çeviriyazıda Yazım Birliği Üzerine Öneriler. Türkoloji Dergisi, 51-89.

VASSAF, H. (2011). Sefîne-i Evliyâ (Cilt 4). (M. AKKUŞ, & A. YILMAZ, Dü) İstanbul: Kitabevi Yayınları.

YILDIZ, A. (2003). Sivaslı Şairler Antolojisi. İstanbul: Kitap Matbaacılık.

YILDIZ, A. (2012). Hz. Muhammed’le İlgili Türler. A. Yılmaz içinde, Türk İslam Edebiyatı El Kitab (s. 172-246). Ankara: Grafiker Yayınları.

Ziya Paşa. (1999). Tercî-i Bend ve Terkîb-i Bend. İstanbul: Şule Yayınları.


METİN

KASİDELER


-1-

Mefûl ü/Mefa ‘ftü/Mefa cİlü/Fe cül ün

Tevhid-i Bari

1                Ey hikmet-i icadı kılan câlemi hayran[141]

Ey olmayan asar-ı kemalatına payan

2                Füshat-kede-i arza veren feyz-i nev-a-nev

Ecram-ı semavatı kılan nur-ı füruzan

3                Muhtac değilsin bu cihan hep sana muhtac

Sen zat-ı ehadsin bu cavâlim sana burhan

4                Payan mı olur kudret-i feyyazına haşa

Nezdinde senin zerre degil câlem-i imkan

5                ‘Âlemdeki her zerre dahi başkaca câlem

Hayretde kalır kudretine fikr-i hikem-dan

6                Bin şekl-i bedayi‘ yazılıp şafha-i kevne

Elbette yine bir gün olur aşlına puyan

7                Ya Rab bu sevafil bu ‘avali ne eserdir

Kim her biridir feyz-i bedayi‘le füruşan

8                Hubb-i ezeli şucle verip cezbeye şalmış

Ol neş’e ile cümle cihan olmada süzân

9                Ol ‘aşk-ı dem-â-demle coşup cümle-i eşyâ

Tehliline teşbihine tahmidine güyân[142]

10             Devvâr felek rakşa girer ‘aşk ile dâim inşânla melek zevke varır ‘aşk ile her ân

11             ‘Aşkındır olan rehber-i minhâc-ı sacâdet

‘Aşkınla tekemmül eder inşândaki imân

12             Yâ Rabb sana tahmid-i hakiki-i sezâyı

Hakkıyla ne mümkün ki eda eyleye insan

13             Efkar-ı beşer her ne kadar etse te‘ali idrâk edemez künhünü ey Hazret-i Mennân

14             Zatın bilir ancak yine zatındaki sırrı

Hayrette kalır zatını bilmekdeki ‘irfan

15             Mevcüd-ı şamedsin ezelisin ebedisin

Kayyum-ı tüvanasın eya halık-ı ekvan[143]

16             Ol rütbe büyüksün ki İlahi bu büyüklük

Şığmaz beşerin daire-i fikrine bir an[144]

17             Ey kudret-i feyyazesi bin lutf ile coşan

Ey feyz-i camîmü’l-keremi nUr-ı dırehşan

18             Mecdi kuluna katre yeter bahr-i keremden

Şad eden anı bir katre ile ey ulu Yezdan[145]

2      Nisan 1320, Konya

-2-

Mefa Cîlün/Mefa Cîlün/Mefa Cîlün/Mefa cîlün

Cihan-ı Âdemiyyet- YahUd Fikr-i İnsani

1                Cihan-ı ademiyyet bir cihan-ı feyz-i ekberdir[146]

O calem şahnesinde zerreler hurşid-i enverdir

2                O bir bağ-ı mutarradır ki arzı hem semavatı

Ser-a-pa nUra ğark olmuş tarab-abad-ı ezherdir

3                Bedayic nur-ı ahdardan bürünmüş kisve-i zinet

Mahâsin feyz-i ezherle ser-a-pa revnak-âverdir

4                Hakâyık nâz ile keşf-i nikâb eyler cemâlinden Macâlî mültemic mir’at içinde şucle-güsterdir

5                Müzehhebdir ‘ulUmun nev-be-nev envâr-ı envâcı

FüyUzun dem-be-dem envâc-ı âşârı müzehherdir

6                Bu hikmet-hâne-i mahfidedir hep muhtefi esrar Bu rUşen şahnede esrâr-ı câlem nUr-ı azherdir

7                FürUğundan fürUc-ı ders-i hikmet olmada peyda FürUcundan fünUn-ı nev-be-nev pirâye-perverdir

8                Cihân bir nokta-i mevhUm olur piş-i hayâlinde

O vüs‘at-gâh-ı zevke karşı câlem böyle aşğardır

9                Macâlî her ne rütbe olsa ‘âli hikmete münkâd

Macânî nezd-i icadında dâim pest ü ahkardır

MK, 27a

10             VücUd-ı âdemiyyet kisve-i tahkik u ‘irfanda

O nUr-ı ma‘neviyle feyz-yâb oldukça ber-terdir

11             Denir her vaşıl-ı ser-menzil-i cirfan olan adem Fürüğ-ı fikr ile bir şucle-i kibrît-i ahmerdir

12             Havari k keşf eden bir zü-funünun feyz-i fikriyle Cihan-ı mahifette namı yer yer ğıbta-averdir

13             O nür ile görüp lahütu seyr etmiş nice kümmel

O nür ile cihan-ı macnevî pür-zib ü ziverdir

14             İlahî müncelidir kudretin zahirde batında

İlahî feyzinin asarı her yerde münevverdir

15             Sana ya Rab zemîn-i ibtihal ü iftikar üzre

Nida her zerreden taczîm ile Allahu ekberdir

16             Veleh-bahş-ı cukül-ı cakilahdır feyz-i idrakat Ziyac-yı mahifet senden bize bir hazz-ı evferdir

17             Levamic berk urup manzüme-i tevhidi söyler dil

Bu feyz-a-feyz-i cirfan ile ruhum şule-güsterdir

18             Tecellî-yab-ı tevfîk-i bedîcin ile ya Allah

Bu Mecdî caşık-ı cüşan olan bir cabd-i kemterdir

4 Şevval 1322, Konya

-3-

Mefül ü/Mefa Cîlü/Mefa Cîlü/Fe cül ün

Hu[147]

1                Seyyale-i caşkım ebedi nur-ı bekayım[148]

Her zerrede var şulelerim şems-i Jüda’yım

2                Cevlân-geh edip carşa-i lâhutu gezer dil

Ekvana dönüp namiye-bahşa-yı fenayım[149]

3                Ezdadı ezip eemc ile bir noktaya koydum

İksir-i sürurumla şifa-bahş-ı belâyım

4                Uceübe-i dehrim kederim cayn-ı sürurum

Sırrımla seririmde şafa-ran-ı hafayım

5                İskat-ı izafat ederek vahdete erdim

Vahdetle Jüda lütfuna hem-bezm-i likayım

6                Bir sırr-ı cazîmin olarak varis-i hakkı

Bi-perva uçarım sırr-ı vücudumla hümayım

7                Tevfik-i IJüda yaver olup seyr ü süluke IJatmiyyet ile vakıf-ı esrar-ı camayım

8                Âzade-serim dağdağa-i havf u recadan İklim-i kanacatte emirü’l-ümerayım

9                Müştak-ı macalîsi olup şulh u şalahın

Her şeb beşere zakir-i ayin-i ducayım

10             Sırrındaki culviyyeti ettikçe tefekkür Rikkatle esef-han-ı d alal-i cühelayım

11             IJıırşid-i ümidimle mücella-yı cemalim

Müstakbeli tezkar ile hep nağme-serayım

12             cAhd-ı ezeli şubh-ı tecellada göründü İmha-yı leyal etmege bir mihr-i vefayım[150]

13             Feryad-ı ceres bedrakadır kuyuna yarin Feryadıma gel rehber-i rah-ı curefayım

14             Zerrat bütün ğulğule-saz-ı ehadiyyet

Ezvak ile ben samic-i aheng-i nidayım

15             Rakşan ederim dilleri manend-i küreyvat

Cünbüş-geh-i ezkarda ben nay-ı nevayım[151]

16             İlham-ı hakikatle dilim mahrem-i esrar

Kurbiyyeti idrak ile pür-zevk ü şafayım

17             (La fahre) derim feyzimi tevcih ile Hakk’a

Âdabda ben tabic-i Fahrü’l-üdeba’yım

18             Ben ben diye duydukça beni eyleme tacyîb

Hak benliğidir ben ise bir lafz-ı edayım

19             Yıllarca öpüp hak-i der-i kutb-ı cihanı

Kalbiyle bugün kıble-i cuşşak-ı Huda’yım

20             Geylan güneşi sırr-ı zuhurumda l'üruzân

Veysi-şıfatım silsile-i ehl-i rızayım

21             Altmış üç ile dört yüzüyüm cevher-i camic

Halvet-geh-i esrarda bir nur-ı bekayım[152]

MK, 73b

22             Eltaf-ı IJİ'ıda harika-saz-ı şerefimdir

Hak’dan bilirim maşdar-ı te’sîr-i ducâyım

23             Âyine-i sırrımda hüveydâ bütün eşya

Bi’l-cümle mecaliye şeref-riz-i cilayım

24             Şurette görüp şanma beni sakin-i arzım

Ben calis-i ser-menzil-i sükkan-ı semayım[153]

25             Seyr eyleyerek daire-i halk ile hakkı

MecmUca degil cami‘a-i her-dü-serayım

26             Allah derim rakşa girer ‘alem-i batın

Zahirdeki ‘aksiyle de pür-cUş-ı şadayım

27             Tesbih ederim halıkıma lahza-be-lahza

Tevhid ile ‘aşrımda vahidü’ş-şu‘arayım

28             Bir batnım içün batını ben eylemem ifsad

Bakmam ruh-i gerdUna şeref-dar-ı ibayım

29             Gel gülşenime mail-i gülzar ise kalbin

Seyyah-ı riyazim ezeli bad-ı şabayım

30             Fahr etmedeyim Fahr-ı cihan hubbu dilimde

Ser-tacım odur ‘aşık-ı evlad-ı ‘abayım

31             Tezkar ederim hüzn ile hal-i Haseneyni

Eşk-averiyim sine-zen-i Kerbela’yım[154]

32             Allah’ı Muhammed’dir eden dillere telkin

Ben bendesiyim şıdk ile şadr-ı ümenayım

33             Kafi gelemez medhine elfaz-ı kerime

Medhinde anın ‘aciz-i elfaz-ı senayım

34             Sırrında döner rakşa girip cümle ‘avalim

Feyziyle anın bedraka-i rah-ı hüdayım

35             Mir’ât-ı Muhammed’de IJüdâ oldu hüveyda

Hakkım deme amma deme Hak’dan da cüdayım

36             Ahmed ki odur nüsha-i kübra-yı kemalat

Babında anın hürmet içün nur-ı hayayım

37             Bir kerre öpen payini derse yeri vardır

Lütfuyla anın ben de kebîrü’l-küberayım

38             Hak bendesiyim mülk-i cihan tahtına şahib
Âsûde-dilim bi-keder-i neng ü riyayım[155]

39             Itlak ile takyidi der-i halvete koydum

Ben labis-i cabdiyyet olan şah u geydayım[156]

40             Hacatını icla ederim dergeh-i Hakk’a

Mecdi şeref-ara-yı kulUb-ı fukarayım

11    Şubat 1341, Bayezid-İstanbUl

-4-

Mefa Cîlün/Mefa Cîlün/Mefa Cîlün/Mefa cîlün

Nact-ı Celil-i Muhammedi

1                Coşup deryâ-yı vahdet mevceler gevher-feşân olmuş213

Metin Kutusu: 211 a
b
Metin Kutusu: 212
a
213 MK 21a, OE1 2b, OE2 15b, OE3 58a, OE 13
O gevher şuclelenmiş mâye-i kevn ü mekân olmuş

2                O gevher gevher-i pür-feyz-i nur-ı Ahmediyyettir

Anın emvac-ı cUşundan zemin u asuman olmuş[157]

3                Düşün ol bahr-ı nUru şucle-rîz-i çeşm-i hak-bin ol
Naşıl bir bahr kim her katre bahr-i bi-giran olmuş[158]

4                Eya fahr-ı rusül ey nUr-ı sırr-ı cümle-i eşya
 Teşekkül-bend olup nUrunla böyle bir cihan olmuş

5                Bedâyic-hâne-i tekvinde sensin mebdeü’l-icad

VücUdun feyz-i sari-i hitab-ı kün-fe-kan olmuş

MK, 21b

6                Şaçılmış lemca lemca nakş-ı zer-rin-i kemalatın
Felekler şUret-ara-yı nukUş-ı pür-niyan olmuş[159]

7                Tecelli-yab-ı feyz-a-feyz olup bala-yı ‘illiyyin

Tıraz-ı ‘izzetinden carş ile kürsi ciyân olmuş[160]

8                Naşıl bir feyz-i akdesden hurUşandır ki envarın

Anın her lem‘ası meşcal-furUz-ı ins ü can olmuş

9                Sen ol sultan-ı evreng-i hidayetsin ki iclalin

Ser-â-pâ on sekiz bin caleme tuğra-yı şan olmuş

10             Sen ol callame-i cilm-i ledünn-i “ üdnü minnF sin

Ki ‘ilmin mülk-i ‘irfana şeh-i şahib-kıran olmuş[161]

11             Sen ol tavus-ı bağ-ı behcet-arasın ki Cebrail

Senin şevk-ı cemalinle o bağa bağ-ban olmuş[162]

12             Habib-i haşş-ı Mevla’sın bu yüzdendir ki evşafın

Cihan-ı ‘aşk içinde bir cemal-i cavidan olmuş[163]

13             IJüda-yı lem-yezel kılmış seni bir nüsha-i kübra

O nüsha nüsha-pira-yı cihan bağ-ı cihan olmuş[164]

14             Mu‘alla saye-i kudsiyyetin eflake düşmekden

Bu bir hikmet ki cismin feyz-bar-ı hak-dan olmuş

MK, 22a

15             Zemine fahr içün kafi degil mi iş-bu kudsiyyet

Mübarek ravza-i pakin metaf-ı kudsiyan olmuş[165]

16             O ravzan kıbletü’l-amal-i ümmet ya Rasulallah

O ravzan mehbit-i envar-ı Rabb-i müstecan olmuş222 [166]

17             Seni hakkıyla medh etmek ne mümkün ya Nebiyyallah Senin medhin bütün şâ'irlere hayret-resan olmuş[167]

18             Sana tebcil içün gökden inüp Kıır’ân-ı culviyyet
cUlüvv-i şanına bir şahid-i vala beyan olmuş

19             Sana tekrim ile hayli melaik nefha-piradır

Sana hep enbiya şaf-beste-i taczîm-i şan olmuş[168]

20             Senin mişbah-ı feyzinden alır hep evliya hattı

Senin mişbah-ı feyzin pertev-i Hakk’a nişan olmuş[169]

21             Vücudun ‘alemine rahmet-i Mevla-yı zü’l-in‘am

FüyUzun ümmet-i merhumene zıll-i eman olmuş

22             Zalam-ı hevl-i mahşerde çerağ-ı şefkatin vardır

Şefa‘at nUru minhacü’l-halaş-ı müzniban olmuş[170]

23             Ne ümmettir bu ümmet kim sacadetten hıyabanlar

Çekilmiş reisine her ‘acizin bir sayeban olmuş[171]

MK, 22b

24             Ne rif'attir yanar ‘aşkınla kalbim ya Rasülallah

Ne ‘izzettir bana gözyaşlarım cüy-ı revan olmuş

25             Meded-hahım garibim ‘acizim ‘aczimle cüşanım

O ateş-ba‘iş-i fahrım ki kalbimde nihan olmuş

26             Sana bir bendedir Mecdi-i kemter hak-i payindir

Lisan-ı ‘aşk ile virdi dem-a-dem el-eman olmuş

1318, Balıkesri

-5-

Mefa Cîlün/Mefa Cîlün/Mefa Cîlün/Mefa cîlün

Seyyid-i Kainata Ta‘zim-i işarettir[172]

1                 Sebil-i ma‘rifette bir mukaddes reh-nümadır bu[173]

IJıılâşa maşdar-ı icad olan bir piş-vadır bu

2                 Bunun devrü’l-füyüzatındadır bi’l-cümle kudsiyyet

Cihanlar kendine meftun olan bir Muştafa’dır bu[174]

3                 Mucalladır müzekkadır muşaffadır mücelladır

Bütün culviyyeti cemc eyleyen bir müctebadır bu

4                 ŞerTat feyz-i akvali tarikat yümn-i ef'ali

Hakikatdır bütün hali Caceb bir muktedadır bu

5                 Nebilerle veliler necm-i cirfan u kemalatı

Sema-yı feyz-i tenvir eyleyen şemsü’l-hüdadır bu[175]

6                 Kemalat-ı dü kevni cemc edip zat-ı celilinde

Şafasından şafa-bahş-ı kulub-ı evliyadır bu

7                 Tecelli lüccesinde garka-i envar-ı Mevladır

Bütün envarı naşir mazhar-ı nUr-ı Huda’dır bu[176]

8                 Semavat-ı cula bir hatvedir rah-ı füyUzunda

Nübüvvetle şeref-bahşa-yı carz-ı itiladır bu[177]

9                 cUrUc ettikçe etmiş va-pesin-i paye-i cakla

IJıred-sıız-ı e‘azimdir mukaddes bir ziyadır bu

10             Der-i feyz-i kemalatındadır ruhu’l-emîn der-ban

Kemalinden kemal-ara-yı kurbu’l-intihadır bu[178]

MK, 38a

11             Bu sırr-ı nUr-ı Mevla’dır bu nUr-ı sırr-ı acladır

Sera’ir sırr-ı zatından doğan nUru’l-culadır bu

12             Yemininde güler gül-zar-ı feyz-a-feyzi lahUtun

Yesarında duran nasUta zib-i inciladır bu

13             Edebdir farz-ı akdesdir Cenab-ı Ahmed’e taczîm

Mukaddesdir Habib-i haşş-ı zat-ı kibriyadır bu

14             Olur ser-bürde-i tebcil o zata cümle ehlülllah

Serir-i ıştıfada padişah-ı aşfiyadır bu[179]

15             Muhabbet cismimin her cüz’-i ferdinden nümayandır

Dil-i sUzanıma sermaye-i zevk u şafadır bu

16             Dedikçe “ya Muhammed” nUra müstağrak olur kalbim

Metin Kutusu: 235	o a
236	o
a
Muhabbetden hüveyda ‘aşıkane bir nidadır bu

17             Füyuz-ı Ahmediyyet mevce mevce şucle şalmışdır

Ziya hahanma kandîl-i lahUtî ziyadır bu[180]

18             Dahîlek ya Muhammed şucle-dâr-ı feyz-i haşşın kıl

Bu Mecdî cabd-i ‘âcizdir kemine bir gedadır bu

15 KanUn-ı Evvel 1322, Konya

-6-

Mefa Cîlün/Mefa Cîlün/Mefa Cîlün/Mefa cîlün

Na‘t-ı Celîl-i Muhammedi[181]

1                Dururken mu‘cizen meydanda Kurban ya RasUlallah[182]

‘Uluvv-i şanına ister mi burhan ya RasUlallah

2                Lisanın ‘andelîb-i bağ-ı i‘caz u belagattır

Bu i‘caza cihan olmaz mı hayran ya RasUlallah

3                Benî-adem içinde dürr-i yekta-yı mu‘allasın

Sana eş olmağa yok başka şayan ya RasUlallah

4                Naşıl kandîl-i pür-nUr-ı ilahisin ki her yerde

Olur bir nur-ı ‘irfanın füruzan ya Rasulallah

5                Kemal-i feyzinin sende olan ol ruh-ı kudsinin

Ziya-yı ‘aksidir her kamil insan ya Rasulallah

6                Naşıl bir mehbit-i envardır kalb-i çelilin kim

O kalbe ğıbta-keşdir ‘arş-ı Rahman ya Rasulallah[183]

7                Temevvüc-gah-ı esrar-ı ilahi maşdar-ı ‘ilmin

O ‘ilme hiç olur mu hadd u payan ya Rasulallah

8                Bakan mişbah-ı lahuti füruğun dest-i kudretdir

Söner mi böyle bir nur-ı dırahşan ya Rasulallah

9                O şu‘le şu‘le-i Hak’dır şu‘a‘ı nur-ı mutlakdır

Olur ol şu‘leden bin şu‘le taban ya Rasulallah

10             Tecelli-zar-ı kudret piş-gahında kurulmuşdur

Sana pek muhteşem bir ‘arş-ı sultan ya Rasulallah[184]

11             O ‘arş-ı ihtişamın Ka‘besi hürmetle olmuşdur

Metaf-ı ekber-i seyr-aşinayan ya Rasulallah[185]

12             Şenindir devre-i iclal ü şevket şan ile daim

Şenindir macnevî her emr ü ferman ya Rasülallah

13             Muhibbin zat-ı Mevla sen ise mahbüb-ı Rabbani

Neler yapmaz bu culvî hubb-i cüşan ya Rasülallah

14             Senin hak-i derinden başka hake yüz süren kalbin Naşîb-i nahsidir gafletle hüsran ya Rasülallah

15             IJİ'ıda kandil-i tevfiki aşıp babında etmişdir

Ana pervane bin hurşid-i rahşan ya Rasülallah

16             Derin me’va-yı feyz oldukça aşar-ı kemalata

Gelir ol baba bin Cibril-i der-ban ya Rasülallah

17             Ne kudsi dergehin vardır gelip mi'râc içün her şeb Eder gökler anın havlinde devran ya Rasülallah[186]

18             Cihanlar kehkeşanlar peykler seyyareler mehler Senin nürunla daim şucle-efşan ya Rasülallah

MK, 52a

19             Alan mahiyyet-i ruhiyyeden bir şemme-i nacîz

Sana hürmetle eyler böyle iman ya RasUlallah

20             Bugün erbab-ı fennin rUha da’ir hall u tedkiki

Ser-a-ser şüpheli fikr-i perişan ya RasUlallah

21             O sırr-ı a‘zamı remzinle anlar evliyaullah

Anı idraka yokdur başka imkan ya RasUlallah

22             Tecelli-i ilahi neşvesi sayende gelmişdir

Bana bir mevhibendir nUr-ı ‘irfan ya RasUlallah

23             Senin bir cilve-i irşadına mazhar olup rUhum

Alevlendi çerağ-ı feyz-i ikan ya RasUlallah

24             Ebed bezmindeki eltafının asar-ı envarı

Ezel cUşiş-gehindendir hurUşan ya RasUlallah

25             O gün kim nUr-ı hubbun şucle şaldı şahne-i kalbe

Gönül oldu ser-a-pa bir gülistan ya RasUlallah

26             Göründü perde-i esrar içinde çeşm-i ‘irfanla

Ne ‘ali sırrı hamildir bu insan ya RasUlallah

27             O sırdır gösteren envar-ı lahut ile nasutu

O sırdır meşcal-i aşhab-ı iz‘an ya RasUlallah

28             Muhabbet cismimin her zerresinden lemca-efşandır Muhabbetdir bana sermaye-i can ya RasUlallah

29             Beni tenvir kıl daim fürUğ-ı nUr-ı feyzinle

Bana ‘alemde sensin can u canan ya RasUlallah

30             Ne buldumsa seni sevmekle buldum ey mu‘alla nUr Seni sevmekde var zevk-i firavan ya RasUlallah

31             Ziya-yı şems-i zatın haver-i fıtrîde doğmuşdur

Şığar mı kevne böyle nUr-ı rahşan ya RasUlallah

32             Düşünce pertev-i feyyaz-ı ‘ilmin kainat üzre Ziya-yı vahdetin oldu numayan ya RasUlallah

33             IJülâşa kalmadı mechUl-ı mutlak hall edildi hep Mu‘ammasıyla esrarıyla ekvan ya RasUlallah

34             Eger men‘ etmeseydin ümmeti medhinde ıtradan

Sana layık idi bir başka ‘ünvan ya RasUlallah

Seni tavşife ta‘zime lisanım gayr-ı kadirdir

Senin vaşf-ı kemalin bence Kıır’ân ya Rasülallah

Beni ma‘zür tut ey Fahr-i calem cafve layık gör

Beyanatımda varsa sehv ü nokşan ya Rasülallah[187]

Perişan etdi zira fikrimi ahval-i kevniyye

Bugünlerde perişanım perişan ya Rasülallah

Tevali eyledi gurbetde kürbet türlü şekliyle

Keder kıldı bina-yı kalbi viran ya Rasülallah

Yetiştir lutfunu şayan-ı ihsanım ‘inayet kıl

Zebün etdi beni alam-ı devran ya Rasülallah

Eder pür-lerze ahım ‘arş-ı Rahman’a erişdikçe

O hadde vardı artık ah u efgan ya Rasülallah

52b

Yeter yokdur tahammül çekmege alamını dehrin

Bu eyyam-ı cefaya yok mu payan ya Rasülallah

Yetiş imdada muhtac etme dehr-i düna Mecdi’yi

Reva mı hande etsin ehl-i cudvan ya Rasulallah

43             Mürüvvet eyle ihsan eyle cevr ü lutf-ı daimden

Açılsın her tarafdan bab-ı ihsan ya Rasulallah

44             Beni bir ferde muhtac etme eyle kenz-i mahfiden

Dil-i viranımı mesrUr u şadan ya Rasulallah

45             Şefacat eyle lutfunla bana dünya vü cukbada

Bana gösterme sen alam-ı cişyan ya Rasulallah

46             Perişan bir fakirim cabd-i haşım bab-ı lutfunda

Perişanlar olur babında handan ya Rasulallah

2      Haziran 1331, İskenderiye

-7-

Fâ ‘ilâtün/Fâ ‘ilâtün/Fâ ‘ilâtün/Fâ ‘ıl ün

Kaşide-i Nactiyye[188]

Fuzuli’ye Nazire

1         Mebde-i feyyaz olup her cism-i gevher-bare şu[189]

Metin Kutusu: 247 b me’murudur: memûrdur OE


Macnevî nıe’nıurııdıır Hak kudretin izhare şu247

Maye-i esrarıdır nur-ı hayat-ı ‘alemin

Mevce mevce lem‘a-zendir cephe-i aşare şu

Şanki bir rUhu’l-mehasindir bahar-ı fıtrata

Reng reng olmuş da gizlenmiş ruh-i ezhare şu

Kabiliyyet feyzinin esrarını tefhim içün

Ebr-i nisandan inip dönmüş dür-i şeh-vare şu

Berg-i gülde jaleye düştükçe nUr-ı afitab

Rize rize mevce-zendir ateşin ruhsare şu

Sahil-i tekvine doğru mevce -hiz-i cUş olan

Bahr-i kudretten akar enhar ile ebhare şu

Eyler ihya her içen dil-mürdeyi bir katresi

Menba‘-ı Hak’tan akar ser-çeşme-i ebrare şu

Kaşdı hak-i pay-ı yarı ben gibi takbildir

Çağlayıp sür‘atle pUyan semt-i kUy-ı yare şu

Jane-berdUşun felaket halini taşvir eder

Durmayıp eyler sefer her deşte her kuh-sare şu

10             Ab-ı lutfu teşne-dillerden diriğ eyler zaman

Vermemiştir Kerbela’da zade-i Kerrar’e şu

11             isterim olsun tecelli-yab-ı riı’yet her başar inmesin hiçbir göze ‘alemde Ya Rab kara şu

12             Canı canan ‘aşkına işarı ta‘lim eyliyor

Atlayıp şellaleden oldukça pare pare şu

13             ‘Aks-i eşya müncelidir şafhasında her zaman

Öyle bir mir’at-ı Hak’tır çehre-i aşare şu

14             Sineni hubb-ı Nebi’den şu‘le-dar-ı feyz kıl

Gül açılsın eyle icra şafha-i gül-zare şu

15             Vechini etsem tahattur gözyaşı eyler hücum

Şemse karşı gelse elbette dolar ebşare şu

16             Ağladıkça ben Nebi ‘aşkıyla çağlar sinesi

Şanki ‘aşıkdır benimle Ahmed-i Muhtare şu

A17a

17             Bahr-i zahhar-ı ilahidir Muhammed Muştafa

Feyz-i ‘ilminden akar her kulzüm-i efkare şu

18             Feyz-i Hak ab-ı ezelden eylemiş reyyan anı

Cevheriyle girmemişken ‘alem-i envare şu

19             Cüd-ı lütfundan hurüşan her zaman ab-ı hayat

Hüsn-i hulkundan verir hem yare hem ağyare şu[190]

20             Olmasaydı cüy-bar-ı feyz-i ‘irfan-perveri

Hangi menba‘dan gelirdi gül-şen-i esrare şu

21             Her veli olmuş ana bir çeşme-sar-ı ma‘rifet

Hep odur her dem veren her ‘aşık-ı ğam-hare şu

22             Selsebil-i feyz-i esrarından almıştır anın

Lazım oldukça bina-yı ‘aşk içün mi‘mare şu

23             Ya Muhammed ağladım yıllarca narım sönmedi

Âb-ı lütfundan söner bir katre düşse nare şu

24             Cebreil-asa derinde kalbi der-ban eyledim

Sen verirsin ben gibi bir teşne hizmet-kare şu

25             Ben şu mazmunuyla methettikçe Fahr-i cAlem’i

Ravza-i kalbimdedir Mecdi benim fevvare şu

2 Kanun-ı Sani 1336

-8-

Fâ ‘ilâtün/Fâ ‘ilâtün/Fâ ‘ilâtün/Fâ ‘ıl ün

Kaşide-i Na‘tiyye[191]

FuzUli’ye Nazire

1                 Eşk-i çeşmimden akıttım sine-i dildare şu[192]

Gül açar revnak şaçar akdıkça her gül-zare şu

2                 Canını canan içün ifna eden ‘aşık gibi

Atlayıp şellaleden olmakta pare pare şu[193]

MK, 60b

3                 Jane-ber-dUş-i felaket bir esir-i gam mıdır

Durmayıp gitmektedir her deşte her kuhsare şu

4                 Jak-i pak-i canberîni şevk ile telsim içün

Ben gibi sürcatle pUyan semt-i kUy-ı yare şu

5                 Berg-i gülde jaleye düşmüş ziya-yı âfitâb

Rize rize lemca-zendir ateş-i ruhsare şu[194]

6                Eyler ihya her içen dil-mürdeyi bir katresi

Hangi menbacdan gelir hum-hane-i hammare şu

7                Şanki bir ruhu’l-mehasinden bahar-ı fıtrata

Reng reng olmuş da gizlenmiş ruh-ı ezhare şu

8                Mürde ezvak-ı cihanı her sene ihya eder

Zinde bir reng-i nezaret bahş edip eşcare şu

9                Kabiliyyet feyzinin kudsiyyetin iclam içün

Ebr-i nisandan inip dönmüş dür-i şeh-vare şu

10             Şanki caşıkdır semada afitabın nuruna incelip eyler teşacud günbed-i devvare şu

11             Vechine bakdıkca yarin gözyaşı eyler hücum

Şemse karşı gelse elbette dolar ebşare şu

12             Yar içün her derd-i ağyare tahammül eylerim

Bir gül-i ziba içün insan verir bin hare şu

13             Ağniyamız ictiyad etmiş o rütbe hisseti

Çeşmesinden katre vermez muhtazır bi-çare şu

MK, 61a

14             Âb-ı lütf u merhamet ihsan eder mi rüz-gar Kerbela’da vermemişken zade-i Kerrar’e şu

15             Her perişan iş olur ğayetde elbet muntazam Tire reng olmazsa girmez reng-i revnak-bare şu

16             Germ u serd-i rüz-garı gör de merd-i kamil ol

Âb ile ateş verir her tiğ-i cevher-dare şu

17             Zevk-i riı’yetten tecelli-yab olsun her başar inmesin hiçbir göze ‘alemde ya Rab kara şu

18             Kesret ü vahdet nedir ta‘lim eder her ‘akil[195]

Nazil olsa katre katre kulzüm-i efkare şu

19             Sahil-i tekvine doğru mevce-hiz-i cüş olan Bahr-i kudretten akar enhar ile ebhare şu

20             Feyz-i Hak ab ile reyyan eylemişdir kalbimi

Cevher ile girmemişken calem-i izhare şu

cAks-i eşya müncelidir şafhasından her zaman

Şanki mir’at-ı zuhur olmuş bütün aşare şu[196]

Ağladıkça ben nebi ‘aşkıyla çağlar cuylar

Şanki ‘aşıktır benimle Ahmed’e Muhtar’e şu[197]

Bahr-i zahhar-ı ilahidir Muhammed Muştafa

Feyz-i ‘ilminden akar her gülşen-i esrare şu

Bağ-ban-ı terbiyet olmuş şeri‘at bağına

Ondan akmıştır o şirin şafha-i gül-zare şu

61b

Cud u lütfundan huruşan her zaman ab-ı hayat

Hüsn-i hulkından verir hem yare hem ağyare şu

Olmasaydı cuy-bar-ı feyz-i ‘irfan-perveri

Hangi menba‘dan gelirdi çeşme-i ebrare şu[198]

Her veli olmuş ana bir çeşme-sar-ı ma‘rifet

Hep odur her dem veren her ‘aşık-ı ğam-hare şu

28             Sel-sebil-i feyz-i ‘irfanından almışdır anın

Lazım oldukça bina-yı ‘aşk içün mi‘mare şu[199]

29             Ya Muhammed ağladım yıllarca narım sönmedi

Âb-ı lütfundan söner bir katre düşse nare şu

30             Cebreil-asa derinde kalbi der-ban eyledim

Sen verirsin ben gibi bir teşne hidmet-kare şu

31             Ben şu mazmunuyla medh ettikçe Fahr-i ‘Âlem’i

Ravza-i kalbimdedir Mecdi benim fevvare şu

8     December 1917, İskenderiye

-9-

Mefülü/Mefailün/Fe ‘ûlün

Hazret-i Mevlana Celaleddin-i Rumi Kuddise Sırruhu’d-deymumi Hazretlerine ‘Arz­ı Ta‘zimat

1                Ey şah-ı celil-i mülk-i ‘irfan[200]

Ey şahib-i mağz-ı feyz-i Kurban

2                 Feyzinle münevver oldu calem

Feyzinle bilindi sırr-ı furkan

3                 Âşar-ı bedîca-i kemalin

Pertev-dih-i bezm-i hak-şinasan

4                 Şemsü’l-Hak olup füruğa mail

Bir sen gibi şemsi kıldı taban

5                 Bir şems-i velayet oldu güya

Burceyn üzerinde şucle-efşan

6                 Sırrındaki feyz-i akdesinden

Ervah-ı latife oldu rakşan

7                 car-ı belîğa-i kemalin

Miftah-ı künüz-ı şir-i yezdan[201]

8                 cUlviyyeti Hak’la natık oldu

Her beyt ile ol Kebîr-i Dîvân

9                 Her kavl- nebih-i Fîh-i Mâ-fîh

İclaline bir cazîm burhan

10             Her satrı kitab-ı Mesnevinin

Düstür-ı kavim-i feyz-i cirfan

11             Hep hulk-ı kerime oldu hadi

Lafzındaki dürre-i dırahşan

12             El-Hak ne güzel kitab-ı cali

Vaşfında zebanlar oldu hayran

13             El-Hak o terane-i ilahi

Rakş-aver olur kulüba her an

14             Bir sözde görürse hakkı vicdan

Olmaz mı fürüğuna şitaban

15             Tebciline inhimaki vardır

Her kimde olursa rüh-ı insan

16             Sensin şeh-i calem-i macanî

Şıytınla tanine geldi ekvan

17             Sayende yetişti bunca carif

Keşfinle açıldı feyz-i pinhan

Metin Kutusu: 18‘Aşk u şağefin çerağ-ı kudsı

Şi‘rinde göründü ey hikem-dan

MK, 33a

19             Mir’at-ı cihan-nüma-yı candır ‘Aşkınla yanan çerağ-ı ikan[202]

20             Bir cezbe-i ‘aşk ile ‘avalim

Etmekte merakizinde devran

21             Merkezde duran cihan-ı şemsin Milyonla cihan peyinde püyan[203]

22             Ecram-ı müzie meslegince ‘Uşşak-ı IJüdâ gibi hıraman

23             Her zerrede var nişanı ‘aşkın

Ya Rab bu ne hikmet-i fürüzan

24             insandaki ‘aşk-ı ekmel amma

Zinet dih-i ‘aşk-ı cümle ekvan[204]

25             ‘Aşk oldu anınla kaimü’l-feyz

‘Uşşak-ı IJüda bu hale burhan

26             cÂlem kuru bir şebah kalırdı

Ger olmasa zib-bahş insan[205]

27             Ey kudreti bi-hudud olan Hak

insanda nedir bu feyz-i sır-dan

28             ‘Aşk ‘ilmini Meşnevi’den alsın

Her kim arıyorsa derde derman

29             Ben bende-i dergeh-i celalim

‘Aczim beni kıldı böyle cuşan

30             Yoksa ne reva ki madih olsun

Mecdi denilen kemine ‘ünvan

25 Haziran 1321, Konya

-10-

Mefa Cilün/Mefa Cilün/Mefa Cilün/Mefa cilün

Seyyidina ‘Abdü’l-kadir-i Geylani Kuddise Sırruhu’n-nurani Hazretlerine ‘Arz-ı Ta‘zimat[206]

1                Liva-yı kadr-i iclalin dikildi asuman üzre264 [207]

Çalındı tabl-ı ‘irfanın sema vü hak-dan üzre[208]

2                Ricalüllaha sultan olduğun azade-i şekdir Veliyyü’l-emr-i daimsin cüyüş-ı ‘arifan üzre

3                Senin naşb ettiğin şaviş olur sır-danı ekvanın Yürür hükmün akalimü’l-kemale her zaman üzre

4                Sana mahşuş olan bir mazhariyyetdir ki Hak’dandır Taşarruf dest-i kabzında durur emn ü eman üzre

5                içen hamr-ı muhabbet ke’s-i ‘aşk-ı müstediminden

Görür mir’at-ı dilde yari zevk-i cavidan üzre

6                Biladullahı bir hardal misali seyr eden sensin Kerametle şaçarsın lerzeler seyf ü sinan üzre

7                Veliler duşuna mevzu‘ olan pay-ı celilinden

Metin Kutusu: 265
266
Keramet ahz eden revnak verir ruy-ı cihan üzre

8                Makamın rütbe-i gavsiyyet oldu ey meh-i Geylan

Ziya-yı feyzini işal edersin Cacizan üzre

9                Cihanda ğulğul-i ‘irfanını guş etmeyen yoktur Müridanın çıkarsa çok mu fark-ı farkadan üzre

10             Fürugun nev-be-nev müzdad olup ey pir-i Rabbani

MK, 34a

Şahaif-bend-i a‘şâr oldu feyzin akteran üzre

11             Olur ser-mest-i ‘irfan kadiriler feyz-i lütfundan Nesim-i ‘atıfet esdikçe senden bi-dilan üzre

12             O dil kim nur-ı ‘aşkın şu‘lesinden renge girmiştir

Çemen-zar-ı cihanda meyl eder mi erguvan üzre

13             Muhabbettir cihanın maşdar-ı icad u tekvini

Muhabbet mazhar-ı rüchan olur elbet cihan üzre

14             Kitab-ı ‘aşk içinde öyle güller var ki bir bergi

Görünse şems-i feyyaza olur her gül-sitan üzre[209]

15             Çerağ-ı nur-ı kudsîdir muhabbet nuru insana

Odur canana rehber narı düşmüş nUr-ı can üzre[210]

16             Benim virdü’ş-şabahım nam-ı cAbdü’l-kadiri tebcil

Nigeh-bandır tarîk-i caşk içinde kar-ban üzre

17             İlahî Kacbe-i makşUda hadi mahz-ı lütfundur

Tecellî neş’esin sen bahş edersin hep cenan üzre

18             Tecalî-yab-ı cirfan ol hemîşe caşk ile Mecdî

Tenezzül eylemez rUhü’l-kudüs safil mekan üzre

2      TemmUz 1321, Konya

-11-

Mefül ü/Mefa Cîlü/Mefa Cîlü/Fe cül ün

Konya Valî-yi Vala-şanı cAtUfetli Faik Beg Efendi Hazretlerine Nacil Oldukları Muraşşac Nişan-ı Zî-şandan Dolayı Tebrik

1                Leb-rîz-i tarab olmadadır kalb-i perişan[211]

Pîş-i nigehimde uçuyor reng-i baharan

2                Envar-ı meserret yağıyor arzıma semadan

Her şafhada elvan-ı şafa olmada handan

MK, 25a

3                Balalara uçmuş gibi ezhar-ı baharı

Elvah-ı semaviyyede var feyz-i gülistan

4                Kuyuna temevvüc ederek calem-i lahüt

Olmuş bu menazırda anın caksi nümayan

5                Ol rütbe müşacşac ki bu tabiş-geh-i envar Taşvirine yok fikret içn rehber-i imkan

6                Bir manzara kim nür ile derya-yı letafet Bir mezhere kim feyz-i bedayicle hurüşan

7                Ol manzara ol mezhere ol levh-i bedayic Eyyam-ı celilü’ş-şeref-i vali-i zi-şan

8                Her lahza anın burc-ı sucüdu’ş-şerefinde

Nür-ı nazarı padişahın olmada rahşan

9                Ol nür-ı nazardan yine bir şucle-i kudsi Parlattı macalî-geh olan sinede burhan

10             Çoktur denemez himmet-i culyasına karşı

Olsa ne kadar garka-i eltaf-ı firavan

11             Bir vali-i ‘ali ki macalîde şerefte

‘İrfanda tedabirdedir faik-i akran

12             Envar-ı kemalatı eder mihre rekabet

Âşar-ı deha fikr-i münirinde nümayan

13             Ahlakı gibi zat-ı hıdîvanesi ‘ulvi

Evşaf u meziyatına yok gayet ü payan

14             Veysi’ler olur nesrini taklide heves-kar

NefTler olur şa‘şa‘a-i şi‘rine hayran

15             Teşrifi ile Konya’da var revnak-i diger

Tedbiri verir her tarafa feyz-i dırahşan

16             Mes‘üd ola ikbal ile ihlal ile daim

Zi-şan ola şadan ola handan ola her an

17             Dem-beste iken hayli zamandan beri Mecdi

Zib-i sühan oldu sana bir vali-i zi-şan

Mart 1320, Konya

-12-

Fâ ‘ilâtün/Fâ ‘ilâtün/Fâ ‘ilâtün/Fâ ‘ıl ün

Mâderimin Bâlin-i İhtizârında

1                 Jun-ı dil-hun-âba riz-i çeşm-i rikkattir bugün[212]

Her taraftan ru-nümâ âlâm-ı hasrettir bugün

2                 Zevk u şâdi mâil-i ğâr-ı fena olmuş durur

cÂlem-i cizzet harâb-âbâd-ı zillettir bugün

3                 Ben libâs-ı mâteme girdikçe ağlar kâ’inât

Ağladıkça ben cihân mağmum-ı fıtrattır bugün

4                 Mağrib-i âmâle düşmüş şucle-i şemsü’l-hayât

Hep emeller mâ’il-i reng-i küdurettir bugün

MK, 41b

5                 Eşk-i dil cuşân-ı firkat sine âteş-dân-ı ğam

Ben huruşân-ı elem bir yevm-i hicrettir bugün

6                 Mâderin oldu hayâtı lemca-i tiğ-i ecel

Muhtazardır vâşıl-ı ser-hadd-i sekrettir bugün

7                 Söndü her türlü hayât ümmidi söndü âh kim

Ah ser-i demden çıkan niran-ı şiddettir bugün

8                Ey olan cömrü deruna derd ile dağ-ı elim

Derd ile böyle sükutun dağ-ı firkattir bugün

9                Ben seni şad eyledim amma cihan şad etmedi

Talic-i mackUsu giryan-ı nedamettir bugün

10             Derdine iksir-i tefsir olmağa sacy eyledim

Gülmesin derman ki rU-gerdan-ı nuşrettir bugün

11             Devr-i mescUd-ı hayatın devre-i ahir idi

Muhterem bir hal ile ölmek saadettir bugün

12             Altı aydır çektigin cillet ne müzcic derd idi

Mevte dil razı degil hala ne halettir bugün

13             Geçti yetmiş yıl hayatın bin cefa bin derd ile

Konya oldu makberin kim dar-ı ğurbettir bugün

14             Ettin isbat-ı şeref mader Hüseyn’in neslisin

Meşhedin caşr-ı Muharremdir şehadettir bugün

15             Her zaman söyler idin Zeynü’l-Caba’nın nesliyim

Çektiğin çille sana bir başka devlettir bugün

MK, 42a

16             Mehbit-i envar olsun medfen-i pakin senin

Rüh-ı pakin şüphesiz makrün-ı rifattir bugün

17             Kudsiyan olsun enis-i uhrevi daim sana

Gayrı cevlan-gah-ı ruhun şahn-ı cennettir bugün

18             Âhir-i ‘ömründe Mecdi fart-ı hidmet eyleyip

Aldığında gönlünü mesrür-ı hürmettir bugün

19             Kırk bir ihlaş ile bir tarih-i mühmel söyledim

Maderin ruhu karin-i Rabb-i ‘izzettir bugün

10 Muharrem 1326, 6 Şubat 1323, Girid, Sa‘at 10, Yevm-i Çehar-şenbe

-13-

Fa ilâtün/Fâ ilâtün/Fâ ilâtün/Fâ ‘ıl ün

Ahmed Nür’a

1                Derd-i hürriyetle insan bende-i ahrar olur[213]

‘Âleme sultan da olsa halka hidmet-kar olur

2                Yokdur azad-ı elem ğam-hane-i ‘alemde hiç

Gül içün bin har olur her yar içün ağyar olur

3                Hüsn-i haslet tıynet-i pakizenin mahsulüdür

Maye-i pak-i sadefden dürre-i şehvar olur

4                Lemcadır nUr-ı IJüdâ-yı lem-yezeldendir edeb

Etse bir yerde tecelli ziver-i atvar olur

MK, 53b

5                Mukteza-yı hilkati ‘akreb gibi ta‘zibdir ihtiraz eyle ğaraz ashabı ciır’et-kâr olur

6                Başka burhan istemez isbat-ı mahiyyet içün Herkesin güftarı kadr-i ‘aklına micyar olur

7                Geçmesin beyhude ‘ömrün sebt-i nam et ‘aleme

Bir eser koy kim cihanda zinet-i a‘sar olur

8                Şu‘le sal ma-dUnuna ma-fevka eyle imtisal

Şemse bak asarı hep envar-ı zer-rin-tar olur

9                Ehline ‘arz etmeyip ağyara keşf-i raz eden

Olsa da Hallac-ı MansUr-ı zaman ber-dar olur

10             Kalbidir insanın ancak mahfaza esrarına

En şamimi olsa dostun naşir-i esrar olur

11             ihtiraz et gördügün her şahşa etme ictimad

Kah olur gafletle insan hem-dem-i eşrar olur

12             Halka kaşdı hayr olan hulk-ı kerim aşhabının

Namı tarih-i beşerde zübdetü’l-ahyar olur

13             ‘Aklıdır irşâd eden her işde ‘âkil âdemi

Şânma şeyhin himmeti ihvan içün her-bâr olur[214]

14             Kuvvet-i bâzu-yı fikrinle çalış her makşada

Âdeme himmet dilenmek en hakiki câr olur

15             Bil penâh u melcemin sensin senin ey nur-ı dil iş bu sırrı bilmeyen şâyân-ı istihkar olur

16             Bir tecelli-gâh-ı ezdâd-ı şü’ündur kâinat

Künhüne âgâh olan âzâde-i ekdâr olur[215]

MK, 54a

17             Metin Kutusu: 272	o a
273	o
a
Zulmeti nur-ı mübin hemmi ferah ta‘kib eder

Şiddet-i serma geçer ruy-ı zemin ezhar olur

18             Medd ü cezir hadisatın mevce-i icabıdır

Meh de olsa talicin ikbal olur idbar olur

19             Mesleğin olsun reşidan-ı cihanın mesleği

Rüşd ü cirfan ile insan vasicü’l-efkar olur

20             Ehl-i dildir şübhesiz calemde cakil var ise

Çünkü bunlar cilm ile derya gibi zehhar olur

21             İhtiyac-ı caşrı fehm et halk-ı calem daima

Nev-zuhUr efkara şiddetle perestiş-kar olur

22             Aşıl makşad gavr-ı müstakbeldedir mazi ise Hadisatıyla bize bir defter-i asar olur

23             Söz mühimdir söyleme bir yerde dikkatsiz kelâm
Kadrini tenzil ü iclâ eyleyen güftâr olur[216]

24             Söz deyip de geçme sözdür râbıt-ı emr-i cihân

Sözle insân nâzım-ı manzUme-i her-kâr olur

25             Sözledir cümle tefahüm cümle asar-ı selef

Söz ile şîrâze-bend-i nüsha-i tezkâr olur

26             Nükte-dân ol her sözünde yâve-gülukdan şakın

Çünki bî-macnâ sühandan neşveler bî-zâr olur

27             Fazla sözle meclisi izcâc eden pür-gülara

Ehl-i meclisden gelen âvâz-ı istiksâr olur

MK, 54b

28             Nahvet ü şiddet tekebbür gayrı tahkîr eylemek cAks-i te’şîrât ile müstelzim-i âzâr olur[217]

29             Kesr-i kalb etmek hatâdır çünkü pek malümdur Kalb-i insân nazra-gâh-ı Hazret-i Settâr olur

30             Kimseden ister misin incitme aşlâ çâresi Kimseyi incitmemek esbâbını ihzâr olur[218]

31             Kuvve-i mâliyye caşrın kıbletü’l-âmâlidir

Şahne-i câlem anınla şahne-i gül-zâr olur

32             Bakma tacn-ı zâhide her müşkili teysîr edip

Eyleyen puladı telyin dirhem ü dinar olur

33             Nef'ini hakkıyla tacyîn etmeyen ‘acizlerin

Iztırabat-ı hayat-ı telhi pek düşvar olur

34             Zerr ile kadrin tezeyyün eylese gevher gibi

Dilber-i baht-ı ‘azizin matmah-ı enzar olur

35             Bak cemal-i aşfer-i dennane[219] kim her beldede

Kıymet-i ‘ulviyyesiyle rayic-i bazar olur[220]

36             Bir siyasidir o zü’l-vecheyn fıtrat kim anın

Şıyt-ı tefsiri tanin-endaz-ı çar aktar olur

37             Mal ile ‘ilm ü kemali cem‘ eden zat-ı ‘aziz

Tac-ı re’s-i ağniya fahr-ı ulu’l-ebşar olur

38             Namı te’yid eyleyen amma fazilet feyzidir

‘İlm ile insan nice a‘şara pertev-bar olur

MK, 55a

39             NUr-ı kalbinden tecelli eylesin envar-ı Hak

Feyz erince kalb-i insan meşrik-i envar olur

40             Erbaindir mazhar-ı sırr-ı kemali merdümün

Erbacîn feyz ü fütuhata tecelli-zar olur

41             Hüsn-i tedbir ü tefekkür her işi teshil eder cAkl u tedbiriyle adem kavmine ser-dar olur

42             IJıılk-ı ‘alîdir tevazuc rif'atin mirkatıdır

Nefsini hak eyleyen tac-ı ser-i ebrar olur

43             Kimseye şarf etme tavr-ı cunf ile sengin kelam

Doğru da olsa kelamın doğrusu bir har olur

44             Tatlı söz sihr-i helal-i ‘akilandır söz bilen

Dillere hakim olan bir cakil-i sehhar olur

45             Tatlı sözle kalb-i nası celb eden danaların

Kacbe-asa meclisi ser-menzil-i züvvar olur[221]

46             Akraba ser-name-i yaranın olsun her zaman

Akraba düşmen de olsa kalbi refet-kar olur

Maderin ser-tac-ı fahr u hürmet ü iczaz kıl

Maderin memnun eden elbette ber-hor-dar olur

Nur-ı caynım en mühim pend-i mükerrerdir sana

Validen her hürmete şâyeste-i isâr olur

Mâderin kalbindedir Hakk’ın rıza-yı aczamı

Hüsn-i dacvatiyle hatta yok olan şey var olur

55b

Bir esas üzre kurulmuşdur şerayic şöyle kim

Hakk-ı gayra kim tecavüz eylese gaddar olur

Çalka bi-dad eyleyen bi-merhamet zalim ise

Şübhesizdir müstehakk-ı lacnet-i Kahhar olur

Macnevîdir varsa insanda mehasin macnevî

Yoksa zahir-bin olan bir cild içün hun-har olur280

Hüsn-i simadan ziyade hüsn-i hulka caşık ol

Mayesi hüsn-i zenanın gaze-i cattar olur

Görmüşüz meyl etmeden binlerce gül-gun çehreler

Gör de geç bunlar bütün fettan olur mekkar olur

55             Tut mesavide müsavi cahili sekran ile

Bunların atvarı daim vazc-ı na-hem-var olur

56             Böyle erbab-ı mesaviyle görüşmekden şakın

Merd-i hüşyarın hemişe hem-demi hüşyar olur

57             İntihab-ı yar-ı şadık pek mühimdir pek mühim

Çünki zahir şandığın bir merdüm-i murdar olur

58             İhtiyaç eyyamıdır ahbabını temyiz eden

Âdemin derler mihekki dirhem ü dinar olur

59             Vüscat eyyamında bilmezsin vefakaranını

Çünki etrafında herkes medh ile devvar olur

60             Hüsn-i zannım böyledir eltaf-ı Mevla’dan benim
Vech-i ati üzre feyzin revnak-ı edvar olur

MK, 56a

61             Öyle cüş eyler ki senden bahr-ı mevvac-ı culüm

En küçük bir katresi hem-cüşiş-i ebhar olur

62             Vakti geldikde cihan-ı feyz-i tam u akdese

Âfitâb-âsâ kemalin şucle-i izhar olur

63             Nur-ı cari feyz-i sari lemcalar neşr eyleyip

Şucle-i cirfan u caklın şöhre-i emşar olur

64             Macnevî maddi ne varsa cizzet ü nam ü şeref

Ke’s-i baht u talicin bunlarla hep ser-şar olur

65             Kutb-ı aktab-ı macalî eyleyip Mevla seni

cÂlemi hurşid-i feyzin naşir-i envar olur

66             Sanihat-ı fikrine erdikçe feyz-i macnevî

Böyle Mecdi sözlerin hep nuhbe-i eşcar olur

3     Şaferü’l-hayr 1335, 1 December 1916, İskenderiye

-14-

Mefülü/Mefallü/Fe ‘ûlün

Oğlum Ahmed Nur’a

1                Âyine-i sırr-ı ittişal ol[222]

Tenha-rev-i calem-i cemal ol

2                Gaybında süradikatı keşf et

Miftah-ı künuz-ı la-yezal ol

3                Ey ruh-ı latif-i sırr-ı meknun Gül-biz-i şafa-yı nUr ol

4                Kal ehline beste-bab-ı ‘irfan Keşşaf-ı serahr-i kemal ol

5                Geç lafz-ı sevad-ı ma-sivadan Sır-dan-ı cela’il-i me’al ol

6                Aldanma tevacüd-i kuyUda Pür-vecd-i vücUd-ı hüsn-i hal ol

7                Ahlak ile kesb-i imtiyaz et Ahlakına şanlı bir misal ol

8                Şems olmasa semada nUr-ı fazlın Şakilere ma’il-i vişal ol[223]

9                ‘Aynındaki caksi müstevi gör

Metin Kutusu: 282	o
a
283	o
a
Himem-şürb-i paye-i zülal ol[224]

10             Mâhiyyetinin delilidir halk

Feyz-âver-i ahsenü’l-hişâl ol

11             Tetkik-i şavâba ihtimam et

Her hâlde düşmen-i d alâl ol

12             Rehber tutarak füruğ-ı ‘aklı Dânâ-yı hakikat u hayâl ol

13             ‘Ahdinde sebât edip hemişe Mağbüt-ı revâsih-i cibâl ol

14             Rüşd-i külle karin olup kemâle Tedbir ile a‘kalü’r-ricâl ol

15             Deryâ-dil olup mu‘âmelende

Mahbüb kılıp ehl-i hâl ol

16             Tatyib kılıp meylin olsun Ahbâbına çeşme-i zülâl ol

17             Fakr ehline eyle fart-ı ta‘zim

Chyâ-yı rızâ-yı zül’l-celâl ol

18             Mecdi kerem-i Cenab-ı Hak’la

Müstağrak-ı lütf-ı bi-hemal ol

Konya

-15-

Mefül ü/Fâ ilâtün/Mefül ü/Fâ ilâtün

cAkl-ı Kâmil-i Dırahşâna

1                Ey hüsn-i misâlin dil-dâr-ı pür-vakârı[225]

Kesme gedâlarından eltâf-ı bi-şümârı

2                Sâyende revnak-ârâ kalbimde feyz-i ac

Sâyendedir dil-ârâ bâğ-ı dilin bahârı

3                Kudretle feyz-i rahşân sırrınla şucle-efşân

Vechin görünce insân ğayb eyler ihtiyârı

4                Ser-tâcısın zamânın müşkil-küşâ beyânın

Sensin bu kibriyânın hurşid-i zer-nisârı

5                Ey kıble-i dırahşân ey câlem-i füruzân

Fahr-i cihân-ı cirfân ey mefharet medârı

6                Ser-bezm zemin-i hürmet olmak sana ne devlet

Eyler fuyuz-ı fıtrat zatınla iftiharı

7                Rütben şümus-ı rif'at cunvan sana fehamet Senden alır fazilet dehrin bütün kibarı

A12a

8                Güller açıp hayatın fer verdi nUr-ı zatın

Sensin bu beyyinatın her dem şükUfe-zarı

9                Hüsn-i faziletinden sırr-ı hakikatinden

Şan-ı fehametinden sevmezsin iştiharı

10             Çokdur nıiı’ellelatın miftahı mucdılatın

Senden bu muceizatın her feyze sırrı sari

11             cİlmin muhit-i her fen hilmin ile müzeyyen
Ettin hemişe rUşen nUrunla rUz-gârı

12             Ey menbac-ı mekârim ser-defter-i ecâzim Ser-çeşme-i merâhim eUdun hazine-dârı

13             Sensin terakkiyâtın feyz-i tekemmülâtın

CUş-ı teeelliyâtın deryâ-yı bi-kenârı

14             Feyyazı her nizamın hadîsi haşş u camın

Sensin bu insicamın her yerde şucle-darı

15             Sen naşir-i edebsin feyz-i cazîm-i Rab’sın

Tevlîde sen sebebsin dillerdeki mesarı

16             MiFat-ı Hak-nümasın dildar-ı can-rübasın

Bahşende-i şafasın ey neşve çeşme-sarı

17             Kalbimde yaptı cennet lütfunla kabiliyyet

Söndürdü ab-ı rahmet nîran-ı ıztırarı

18             Hayrette kaldı efkar yok medhine seza-var

Gözden geçirdim ey yar her lafz-ı gül-cizarı

A12a

19             Mecdî gibi hakîrin sırrındadır serîrin

Bir feyz-i bî-nazîrin lütfunla bahtiyarı

Bayezîd-Nür Sokağı, 4 Haziran 1933

-16-

Fe ilatün/Fe ilatün/Fe ilatün/Fe il ün

Edeb

1                Fecr-i şâdıkla doğan nur-ı mücellâ-yı edeb285

Oldu efkârımı feyz-âver-i macnâ-yı edeb

2                Cephe-sâ-yı şeref-i matlac-ı tevfik oldu

Şubh-ı handân-ı hakikatteki rü’yâ-yı edeb

3                Mahfel-i kalbime kürsi-i sacâdet kurdu

Geldi iclâl ile cizzet ile dânâ-yı edeb

4                Eyledi haşlet-i mümtâzeyi bir bir tacdâd

Dedi en şanlısıdır haşlet-i zibâ-yı edeb

5                Kehkeşânlar dökülür râhına tevkir ederek

Göklere carz-ı cemâl etse dil-ârâ-yı edeb

6                Neyyirâtın harekâtındaki etvârına bak

Ser-te-ser levh-i cihân levha-i ğarrâ-yı edeb

7                Nazar-ı hayreti meftun-ı bedâyic eyler

Lemca-zen devr ile binlerce süreyyâ-yı edeb

8                Edeb-amuz-ı vaza’if görünür hep kemalat

Bu cihan nüshasıdır nüsha-i kübra-yı edeb[226]

9                Gülşen-ara-yı bahar olmağa la’ik şayılır Ravza-i feyz-i l'eza’ilde temaşa-yı edeb

10             Mest-i medhUş degil kalbini bi-dar eyler Gaflet-azadı eder ademi şahba-yı edeb

11             Kalbimi cezb ile şeyda-yı cemal etti beni NUr-ı didarı ile dilber-i racna-yı edeb

A35a

12             Olmamak kabil olur mu o mehin meftunu

Hüsn-i ruhsarı gibi tavrı da ruhsa-yı edeb

13             Girmek istersen eger bezmine adab ile gir Bezmidir çünkü anın menbac-ı vala-yı edeb

14             Pir-i mey Kacbe-i culya şayılır devrinde

Şohbeti ‘akiledir nicmet-i ‘ıızmâ-yı edeb

15             Şüphesiz layık olur secde-i tekrimata

Feyz-i ‘irfanla olan maştaba-pira-yı edeb

16             Canlıdır secde-gehim can-ı cihandır ebedi Ehl-i ‘irfana budur Ka‘be-i ‘ulya-yı edeb

17             Şu‘le şal kalbime ey nur-ı melahat kerem et Geldi divanına bir ‘aşık-ı şeyda-yı edeb

18             Her güzel gıbta eder hüsn ü cemal-i edebe Şu‘le-zendir o kadar rahşiş-i sima-yı edeb

19             Eyledim cümle mecellat-ı hikemden tedkik Hepsinin gayesidir medh-i mezaya-yı edeb

20             Naşş-ı Kıır’an ile tebcil olunan hulk-ı ‘azim Ruh-ı ma‘naya göre nur-ı secaya-yı edeb

21             Re’s-i ta‘zim-i şeref-aver eder şahibini

Girse bir kalbe şeref-paş olarak pa-yı edeb

22             Âdemin kadrini bilmekliğe bir tılsımdır

Gösterir mertebe-i ‘aklı meraya-yı edeb

A36b

23             Var yeri piş-i edepte eğilip cilliyyîn

Neyl-i eltâfı içün etse temennâ-yı edeb

24             Olsa bir câlemi ahlâk-ı bedîcü’ş-şânın

Nur olurdu ana hurşid-i mucallâ-yı edeb

25             Hilkatin gâye-i esrarını idrâk edenin

Meslek-i pâki olur meslek-i aclâ-yı edeb

26             Halka câid görünür cümle nakâ’iş yoksa

Halk eden câlemi etmiş idi me’vâ-yı edeb

27             Hak bilen hakkını hem-cinsi olan insanın

Eylemez haddi tecâvüz ile ğavğâ-yı edeb

28             Çeşm-i dikkatle kurun-ı beşeri hep okudum

Haşm-i haşmet ile hep macreke-efzâ-yı edeb

29             Kuvvetin piş-i celâlinde ezilmiş haklar

Kuvvetin şancatıdır eylemek ibzâ-yı edeb

30             Kim bu cudvânı yıkıp şulhu ederse te’yid

İştihârıyla olur kıble-i cuzmâ-yı edeb

Ey beşer şerre tehalükte ne ma‘na vardır

Fıtratın zineti olmuş iken ihya-yı edeb

Arama hüsn-i hişal-i edebi hod-binde

Girmemiş kalbine macna-yı muşaffa-yı edeb

Kendi kendinden eder şerm ü haya her hod-bin

Mekteb-i ‘akla girip eylese peyda-yı edeb

Âharın hakkına hürmet ile tefsir etti

Şerh ederken edebi hey’et-i şüra-yı edeb

Ey ‘avalim yaratan Jalık-ı zi-şan-ı kerim

Eyle hep dillere lütfun ile ilka-yı edeb

Merhamet hakim olup rüy-ı zeminde beşere

Dolsun aşar-ı mürüvvet ile şahra-yı edeb

‘Akl ü ‘irfan u muhabbet şaçarak envarı

Çerh-ı devvar-ı zaman eylesin icra-yı edeb

Kalmasın şahne-i ‘alemde kederden aşar

Hep meserret ile gülsün bütün ebna-yı edeb

39             Gül şaçıp şahn-ı baharında cihanın her an

Eylesin carz-ı melahat bize leyla-yı edeb

40             Ben o Leyla’yı bu ızmar ile izhar ettim

Eyledim tarz-ı belagat ile ifa-yı edeb

41             Hayli geçmişse de Mecdi bu cihandan üdeba

Gelmedi sen gibi cirfan ile güya-yı edeb[227]

14     Teşrin-i Sani 1935, Bayezîd-Şoğanağa

-17-

Mefa Cîlün/Mefa Cîlün/Mefa Cîlün/Mefa cîlün

Hüve’l-Baki               Hüseyin Kazım Beg’e Mersiyye

1                Yine dehrin derünu derd-i matemle hurüşandır[228]

Yine çeşm-i cihan eşk-i elemle girye-efşandır

2                Yine ser-geşte etti cilm u cirfan ehlini ekdar

Yine kalb-i ahibba dag-dar-ı nar-ı hicrandır

3                Yine yıktı harab etti ölüm bir ravza-i cilmi

Yine bag-ı macarif bad-ı şarşarla perişandır

Naşıl kıydın Hüseyn-i Kazıma ey mevt-i bî-inşaf

Naşıl kıydın o bir nur-ı cihan-ı cilm ü ‘irfandır

O ‘akl-ı küll l'üyüzat-ı ‘ulum-ı şems-i enverdi ‘Ulüvv-i şanına asar-ı feyz-a-feyzi burhandır

Bütün akvam-ı Türk’ün elsininde vakıf-ı yekta

Lisan ehli kitabında olan tedkîke hayrandır

Mu‘azzamdır kitabı tam otuz beş yılda bitmiştir

Lügatta yok nazîri öyle te’lîl-i füruzandır

O bir mecmu‘a-i ‘alîsidir nev‘-i kemalatın

Onun evşaf-ı vala-şanı her tebcîle şayandır

Şinasî gıbta-averdi kerem erbabına her an

Fetanetle haşafetle o bir meşhur-ı devrandır

Bu öyle neşve-pîra meclis-ara-yı leta’iftir

Bunun bezm-i latîfinden keder her dem girîzândır

Hülasa öyle bir ‘alî mehasinle müzeyyen kim

Macalî her kelam-ı ihtişamında dırahşandır

12             Gerek vali gerek nazır iken evkafa her türlü

Mesâ'isi bunun vareste-i asar-ı nokşandır

13             Kemal-i ‘aklını gösterdi her hidmette gayretle

Bu ma‘na-yı şahihiyle yetişmiş kamil insandır

14             Hüseyn-i Kazım’ı a‘şar-ı ‘alem eylemez nisyan Onun asar-ı feyyazı şeref-pira-yı ezmandır

15             Kolaylıkla eriştirmez zamanlar böyle bir ‘irfan

Bu dana-yı hakikattir hakayık-dan-ı ‘irfandır

16             Tecelli eylemiştir fıtratında feyz-i gün-a-gün

Bu nür-ı fıtratıyla mazhar-ı eltaf-ı Yezdan’dır

17             Ölüm cisme ta‘alluk eyleyen hilki bir afettir

Bu ma‘naca onun rühu cihan-ı canda canandır

18             Ta‘arruz eylemez dest-i tabi‘at feyz-i ervaha

O feyz-i ma‘nevi nür-ı Huda’dır pertev-efşandır

19             Mu‘amma-yı hayatı halledenler nür-ı ‘irfanla

Riyaz-ı huld-ı calîde meserretle hıramandır

A25a

20             Muhabbetle kulüb-ı eşdikasında olan medfün

Muhalleddir cihan-ı macnevîde nür-ı rahşandır

21             Bıraktı hane-danında gül-i racna iki dühter

Biri ğam-dîde “Rikkat”tir biri “Nazan”-ı süzandır

22             Bıraktı bir de nür-ı ‘aynını bir hem-ser-i paki

O da gurbette felcin ihtilacatıyla nalandır

23             Hava tebdiline ‘azm eyleyip Tarsüs’a gitmişti

Etıbbanın beyanınca o herbir derde dermandır

24             Ölümle karşılaştı hatre-i evlası Tarsüs’un[229]

Dedim efsüs-ı şad efsüs için bir kehf-i virandır

25             Bu gurbette ölüm feryad-ı ateş-nake ba‘istir

Bu gurbette ölüm dag-ı elim-i kalb-i yarandır

26             Getirdi na‘şını Tarsüs’tan damad-ı gam-naki

Mezarı Küplüce kurbunda bir lahd-i dırahşandır

27             Benim tavşifimin fevkindedir bi-şüphe Kazım Beg

Ona hem yarı hem ağyarı hürmetle sena-handır

28             Bakıp ahlakına ePaline Mecdi derim her an

Onun elbet makamı Ravza-i Rıdvan-ı Rahmandır

29             IJüda baki kalan aczasını handan ede daim

Bu haliş bir temennidir bu nice vird-i her-andır

24 Kanün-ı Sani 1934

-18-

Mefa Cîlün/Mefa Cîlün/Mefa Cîlün/Mefa cîlün

Hüve’l-Baki                           Tokadi-zade Şekib Beg’e

Mersiyye

1                 Şekib ölmüş diyenler bence ğafletle yalan söyler290

Şekib ölmez onun evşafını her an zaman söyler

2                 Eser bir rüh-ı sabitdir muhalleddir füyüzatı

Füyüzatı cihan tebcil eder herbir lisan söyler

3                 Kelamından ‘ibaretse ‘ukül erbabı macnada

Kemal ehli ne söylerse hayat-ı cavidan söyler

4                Şekib’in cümle asarı hayat-ı cavidanıdır

Onu hayretle takdir eyleyen halk-ı cihan söyler

5                Ne ruh-ı ateşindir münceli herbir kelamında

O bir ateşli sevdadır ne söylerse yaman söyler

6                Çıkıp bir nar-ı sevdavi huruş etmiş derunundan

Bu ateşle yanar her zerresi ah u figan söyler

7                Tutuşmuş carşa çıkmış nar-ı sevda nura kalb olmuş

Harem-gah-ı IJüdâ pişinde durmuş el-eman söyler

8                Açıldı perde-i vech-i kâ’inât ıztırarından

Ona şimdi cihanı her nihanı pek cayan söyler[230]

9                Niçin yandın sualinden gelirse lerze-i haşyet

Cevabı bir şehid-i macnevî bir nev-civan söyler

10             Bu muhrik bir temaşadır bu nar-ı caşka mahşerdir

Bu mahşer magfiretden cafv-ı Mevla’dan nişan söyler

A5a

11             Biri hummale ateş oldu yandı gitdi on günde

Biri caşka feda-yı canını bi-imtinan söyler

12             Şekib u şabirin ateşle yandı mihver-i şabrı

Bu hüzn ü matemi dehrin lisanı an-be-an söyler

13             Yanarsa ihtiyarı ademin te’sir-i sevdadan

Çıkar hükm-i ezel meydana ders-i imtihan söyler

14             Bu hal-i pür-melali hüzn ile andıkça yaranı

Sirişk-i al ile her dideden bir tercüman söyler

15             Bu matem öyle şaldı ğulğule etraf u eknafa

Gelir avaze her yerden zemin u asuman söyler

16             Nedir ferda-yı hali güllerin ezhar-ı renginin

Bunu her dideye cibret ile reng-i hazan söyler

17             F'ena-tev’em düşer feyz-i bekaya bir tenahidir

Bu sırr-ı muğlakı herbir hakim-i nükte-dan söyler

18             Tahavvüldür bu calem mahşer-i ezdadının sırrı

Bu sırrı halledenler hikmet-i hayret-resan söyler

cAdem yokdur tenevvu‘ gösteren bir sırr-ı mutlakdır

Mezahirden bize Hak lehçesi rühu’l-beyan söyler

Mucammâ-yı hayatı hall içün hayretdedir insan

Bu sırrı bil ki Hak erbab-ı ‘aşka pek nihan söyler

Şekib’in oğlunun simasını fikr etmek istersen

Sana gülşende gez simayı reng-i erğuvan söyler

Şekib’in haşlet-i culviyyesi meşhur-ı ‘âlemdir

Bunu taşdik eder erbab-ı ‘irfan şahran söyler

Tekellümle geçen eyyamını ‘arz eyleyip şimdi

Sükunetle sana kabr-i hazini bi-zeban söyler

Yazarken hüznümü ben öyle cuş etdim ki ey Mecdi

Benimle ah eder mersiyyeyi kevn ü mekan söyler

IJıışuşiyle yanıp fart-ı teessürle felaketden

Yetim olmuş kızıyla zevcesi her an fiğan söyler

Beni dil-hun eden şekl-i felaketden bu haletdir

Ne söylerse kızı mersiyye-i ateş-feşan söyler

27 Bununla bul teselli ey güzide dühter-i dilber

Şekib ölmez onun evşafını her ân zaman söyler

14 Teşrin-i Evvel 1932

-19-

Mefa Cîlün/Mefa Cîlün/Mefa Cîlün/Mefa cîlün

Tokadi-zade Şekib’e-İkinci Mersiyye

1                 Şafak ruh-ı Şekib’in reng-i âliyle hüveydâdır292

Yine ufk-ı kederde levhalar kan ile peydadır

2                 Şekib’in al kefenden câmesiyle seyr-i eflâki

Hakayık-bin olanlarca ne muhrik bir temaşadır

3                 Temessül eylemiş cuş-ı belagattan cihanlarda

Serir-i ihtişamı cilve-gah-ı nur-ı ma‘nadır

4                 Okur eş'annı feyz-i talakatle o ‘alemde

Ma‘ali ‘alemi tahsin-i eş‘arıyla şeydadır

5                 Şekib ölmez demiştim çünkü eş‘arıyla bakidir

Ona feyz-i ebed caşk-ı muhalled şimdi me’vadır

6                Vücud-ı macnevîdir varlığın macna-yı aşlîsi

Bu macnaca hayatı daimîdir pek mucalladır

7                Cihana şığmayan nUr-ı zeka zayic olup gitmez

O nUrun şuclesi her dem semalarda mücelladır

8                Keşahftir müvelled feyz-i aşlî-i leta’iften

Latifin kudreti hayret-res-i cakl-ı muşaffadır

9                Düşün bir zerrenin fennen fenası kabil olmazken

Demek macdUm olur rUha sebük-mağzane dacvadır

A21a

10             VücUd-ı zahirîsi ğa’ib oldu gerçi gözlerden

Fakat hestî-i pür-nUru onun şekden müberradır

11             O caşka müptela culviyyete meftUn idi her dem

Onun macşUku Nâşırdı o bir macşUk-ı zîbadır

12             Görünce nUr-ı macşUku cihan-ı dîgere perran

O da çıktı semaya şimdi macşUkuyla hem-padır

13             Hayat-ı cunşurî-i Naşırı mahveyledi hemmi

Yakan cism-i Şekib’i bi-eman pür-nâr-ı sevdadır

14             Şu kabr-i muhteşemden dinle var kahında bir feryad

O feryad-ı hazin dest-i felekten ah u şekvadır

15             Emeller şekl-i macküsuyla pişinde nümayandır

Hayatın şeklini tenkid ile ye’si dü-baladır

16             Nıtak-ı ‘izzeti balada kudret görmek isterdi

Nakayışdan te’essiır-yab olan bir merd-i danadır

17             Kemal-i mutlakın esrarı pinhandır nazarlardan

Bilen varsa o da dem-bestedir memnüc-ı ifşadır

18             Bu calem öyle bir destura tabicdir ki kudretle

Onu tedbir ü tedvir eyleyen her yerde Mevla’dır

A22b

19             Sükut et sen de ağla hüznü taşvir eyleyen Mecdi

Teessürle akan karşındaki eşk-i ahibbadır

Mefailün/Fe ilatün/Mefailün/Fe ilün

Feriha’nın Kabri Başında

-Validesi Lisanından-

1                Feriha dillere düşmüştü müptela diyerek293 Bahar-ı 'ömrü hazan-ı elem-feza diyerek

2                Degil o yolda şorun mader-i hazininden Nedir o nür-ı şabahatte i'tila diyerek

3                Feriha nür-ı IJüda’dır Feriha nür-ı IJüda

Anın o dilberi dil-dar-ı Kibriya diyerek

4                Bedhalar şaçılan pertev-i cemalinden

Bilin Feriha’yı mahbübe-i IJüdâ diyerek

5                Hayası hüsnüne hüsnü hayaya galiptir

Gezerdi şöhreti dillerde pür-haya diyerek

6                Cemali mevhibe-i bi-nazir-i Mevla’dır

Gören cemaline hayran cata cata diyerek

7                Feriha dühter-i pakim bedîca-i cömrüm

Öperdi destimi ey mader-i vefa diyerek

8                O girdi gönlüme hüsnüyle şanma toprakta

Gezer içimde o hala şifa şifa diyerek

9                Bakar nigah-ı hazinim nigah-ı dilberine Söner mi böyle güzel yüzdeki ziya diyerek

A40a

10             Feriha pertev-i gül-gün nigahı kalbe füsün Seza mı mevt-i elimi deva deva diyerek

11             Bakar da vechine meftün olurdu gülşenler Çıkarsa seyr-i bahara şafa şafa diyerek

12             Feriha nür idi tam on sekiz idi sinni

Cemali şoldu hayata cefa cefa diyerek

13             Denilse layık olur mu bu gence böyle bela Kederlenirdi bu sözden bu söz hata diyerek

14             Lisanı vahdeti natık kelamı hubb-i Rasül

Yanardı kalbi anın caşk-ı Muştafa diyerek

Bütün mahasin-i ahlakı layık-ı tekrîm Yarattı Hak onu timsal-i Hak-nüma diyerek

Zeka o nür-ı bedîc-i IJüdâ fürüzandı

Görünende şuleleriyle zeka zeka diyerek

Bu nev-carüsa nida geldi hür-ı cennetten

Buyur bu yerde makamın şafa-feza diyerek

Bela-yı caşkı içinde bela-yı mescüdum

Taşır gönül onu en şanlı bir bela diyerek

Beka-yı rühunu görmekte çeşm-i gam-nakım

Fakat tahassüre badî nedir fena diyerek

Seninle oldu sekiz gayb olan ciger-parem

Bu ahı carşa çıkar ah iştika diyerek

Şikayet etmede Mevla’ya haklıyım haklı

Gönül harabesi me’vâ-yı ibtila diyerek

Benim bu rüh-ı garîbim gırîv ü ahımla Cihanda şöhret alır derde mübtela diyerek

23             Reva degil mi şehid-i verem olan kızımın

Gönül mezarını beklerse Kerbela diyerek

24             Te’eşşürat-ı derünum taşınca sinemden

Mezara dinletirim hale aşina diyerek

25             Demiş vefatına Mecdi bedîca bir tarih

Feriha uçtu Hûda'ya Hûda Hûda diyerek

1934 Teşrin-i Şani[231]


MUSAMMATLAR

TERKÎB-BENDLER
-1-

Mefailün/Fe cilâtün/Mefacilün/Fe ilin

Na‘im Beg Merhuma

1                Göründü cephesi taban güzide bir fıtrat295

Kemâl-i cilm ile meşhür olan bu şahşiyyet

Bu nür-ı bâg-ı macârif bu halk-ı pâk-i celil

Bu mevc-i feyz-i mukaddes bu rüh-ı ünsiyyet

Serada necm-i süreyya semâda necm-i sera

Fezada şacşaca-pîrâ ziyâ-yı culviyyet

Nedim-i kuds-ı münevver fehim-i sırr-ı kader

Sedir-i halk-ı tevazucda kibriya haşlet

Kemal-i mutlakı ‘arif hakayıka vakıf

Muhat cîlm-i ledünnü sera’ir-i hilkat

Vahid-i dürre-i beyza kilid-i kenz-i hafa

Derün-ı sine-i sinası nür-ı kudsiyyet

Cihana feyz-i ilahi şucac-ı şubh-ı ezel

Ebed cemali niyazında hacle-i vuşlat

Karihasında şalabet haşişa-i ezeli

‘Akidesinde sevabit kevakib-i hikmet

Kitab-ı sine-i fazlı mekarimü’l-ahlak

Jitab-ı lütf-ı makalı kelam-ı mahviyyet

Bu kim bu şahş-ı mucalla bu zat-ı pak-i kerim

Baban sülalesinin mefhar-i bülendi “Na‘im

A31a

2                 Rida-yı mateme girmiş de aşfiya-yı beşer

Sırr-ı teellümü ekmiş döker dümüc-ı keder

Zalam-ı ye’s ile şeb-reng olan şudür-ı sürür

Süküt içindeki feryadı kalb-i dehre döker

Reva mı kilk-i belagat bu hüzne ağlamasın

Esef esef diye giryan cihan-ı cilm ü hüner

Beyanı kalb-i beliğin harab-ı hicrandır

Midad-ı kilk-i te’eşşür sipah-ı ah-ı şerer

Hazin hazin düşüyor eşk-i çeşmi ‘irfanın (‘urefanın)

Düşürdü ah elinden yine türaba güher

Naşıl bu ğayb-ı güherden tekellüm eylemesin

Fürüğ-ı revnakı bin şems ü mah-ı kevne deger

Çata taşavvuru yoktur siham-ı Mevla’da

Niçün gelir de fakat cay-ı na-be-caya düşer

Te’essiırat-ı derüni nedir bu hilkatte

Cihan bilir ki nihayet gelen cihana gider

Yazıldı eşk ile matem şaha’if-i dehre

Durur bu nakş-ı te’essiır cihanda haşre kadar

Na‘im’in oldu mematı kulüba derd-i elim

Ziya‘-ı merd-i ‘azime olur fiğan-ı ‘azim

A32b

3                Dilinde şuclesi vardır fürüğ-ı Mevla’dan

Elinde levha-i ğarra kitab-ı iclâdan

Kemal ü fazlını tebcil edince kilk-i edib

Muhit ‘ilmini tefrik eder mi deryadan

Sücüd-ı vahdete dalmış ğaram-ı akdesle

Ecel gelince de geçmez şalatı ifadan

Ecel gelince degil geldi rühu kabz etti

O secde etmede duymaz hayatı ifnadan

Kitab-ı ‘ömrü kemalat ile müzeyyendir inerse kabrine layık kitaba baladan

Bunun makam-ı tecellisi kurb-ı Mevla’dır

Alır naşib-i mu‘azzam Na‘im uhradan

‘Amiş o zat-ı mukaddes o kıble-i ervah

Naşibe verdi bu zata füyüz-ı ‘ulyadan

Ziya-yı ‘akl ile tetkik edilse rüh-ı beyan (revh)

Doğar şümüs-ı hakikat butün-ı ma‘nadan

Na‘im’i şanma ki Mecdi o rüh-ı sakittir

Şadası güşa geldi riyaz-ı ‘ukbadan

Ölür mü rüh-ı hakikat söner mi nür-ı kadim

Kulüba şa‘şa‘a-efza fürüğ-ı rüh-ı Na‘im

TERCÎ’-BENDLER
-1-

Mefa Cîlün/Mefa Cîlün/Mefa Cîlün/Mefa cîlün

Hüve’l-Baki               Na‘im Beg’in Kabri Başında296

1                Baban-zade “Na‘im”m merkad-i pakinde nalanım

Onun mevt-i elim-i matem-efzasıyla süzanım

Bu insaniyyetin timsalidir timsal-i ‘alisi

Bunun gaybubetinden fart-ı ekdarımla giryanım

Sirişkim şucle-i ahımla kandil oldu kabrinde

Ser-i kabrinde her an türbe-dar-ı şucle-efşânım

Maşalih sevk eder de ayrılırsam kabr-i pakinden

Vekaletle mezarında durur kalb-i vefa-danım

Bunun evşafı ‘alidir bu bir insan-ı kamildir

Bunu takdir eder takdis ile bi’l-cümle ihvanım

Hayat-ı müste‘arı terk edip balaya uçmuştur

O bala vaşfını yazmakta ‘aciz kilk-i hayranım

Ölüm ruha ta‘alluk etmeyen bir hal-i kevnidir

Bu ma‘naca anın ruhuyla hem-bezm-i füruzanım

Tahavvüller kalır eşkal ile batn-ı ‘anaşırda

Cihan-ı ma‘neviyi fikredince kalb-i tabanım

Cihanı secdede terk eyleyip Mevla’ya gitmiştir

IJııluş-ı kalbine ihlas ile her an sena-hanım

Na‘im’in şöhreti ma‘lumudur ağyar ile yarin

Olur ser-name-i tebcili namı cümle a‘şarın

A29b

2                 Riya vü sümcadan hali idi ePal ü etvarı

Kelam-ı şıdk u hakdı da’ima bi’l-cümle güftarı Ahibba görmemiştir müddet-i cömr-i medidinde Bütün ahbaba karşı böyle bir yar-ı vefa-karı Seha bir haşlet-i mümtazedir tab‘-ı keriminde O mevcudu dahi yoksa severdi cüdu işarı Fakir-i şabiri görse dolardı eşk ile çeşmi Mürüvvet etmege meftun idi kalb-i kerem-darı Tekebbürle gurur aşhabına baş egmedi aşla Bütün kalbiyle sevmezdi hukük-ı gayrı ızrarı Tama‘dan ihtiraşat-ı beşerden nefret eylerdi Gönül almaklığa ma‘tüf idi her türlü efkarı Na‘îm’m haşlet-i culviyyesi meşhür-ı ‘alemdir Na‘îm’m medhe layıktı bütün güftar u reftarı Hadiş ‘ilminde yekta-yı zaman dana-yı devrandır Bunun burhanıdır terk ettiği kıymetli aşarı Kalemden cüş eder çeşmim gibi eşk-i hurüşanım Revadır ağlasa mevt-i Na‘im’e yar u ağyarı Na‘im’in şöhreti ma‘lümudur ağyar ile yarın Olur ser-name-i tebcili namı cümle a‘şarın

A29b

3                Alıp bir pîr-i ‘alî-menkabetten feyz-i Rabbani

Mücessem hulk-ı ‘alîydi bu zat-ı pak-i nuranî

Mahasinle müzeyyen bir vücud-ı nadirü’l-fıtrat

Mücella-yı ma‘alî mazhar-ı eltaf-ı sübhanî

Kulub-ı aşfiyaya ğıbta-averdi hayatında

Kemali cilmi hilmi nur-ı ‘aklı nur-ı ‘irfanı

Tevazu' meşreb-i pakinde dadım zînet olmuştu

Bu halinden ana meftun idi bi’l-cümle ihvanı

Leta’il'ten hakayıktan ma'anîden konuştukça

Vukuf-ı kamili tezyin ederdi bezm-i yaranı

Bunun feyz-i kemali Hazret-i Ahmed ‘Amiş’tendir

O hazret bir güneşti neşrederdi nur-ı insanı

Nazîri az olan bir pîr-i ‘alem-gîr-i kudsiyyet

Yüzünden berk ururdu dadıma envar-ı Yezdanî

Bunun damadıdır mahdumumuz damad-ı ‘alîsi

Te‘alî eylemişti feyz-i şıhriyyet ile şanı

Bu kurbun sırrı hakkani kemal-ı zatı furkani

Bu vahdaniyyetin seb‘u’l-meşanîsindedir sanî

Na‘îm’in şöhreti ma‘lumudur ağyar ile yarın

Olur ser-name-i tebcili namı cümle a‘şarın

A30b

4                Akar eşkim gibi eşk-i huruşan çeşm-i ihvandan Yanar kalbim derünunda düşen ateşli efğândan Sükut u beht ile feryad eden bir halkadır yaran Tutuşmuş sineler dil-süzdur hep nar-ı hicrandan Bu hicran öyle ateştir ki sönmez işti‘al eyler Hayat oldukça da’im çıkmaz aşla kalb-i insandan Şafa-abad olan bezm-i muhabbet rahne-dar oldu Vefa-kar-ı muhabbet çıktı gitti bezm-i yarandan Ederdi istifade dâÜmâ şohbet edenler hep Bu dana-yı hakikat vakıf-ı esrar-ı ‘irfandan Müdelleldi kelam-ı ihtişamı bahse girdikçe Münevverdi bütün dacvâları envar-ı burhandan Ma‘arif şahnesinde şahib-i kürsi-i hikmetti Ma‘ali levhasında pek müşa‘şa‘ nür-ı imandan Onun dârü’n-nacim-i mağfirettir dar-ı valası Olur dil-sir-i rahm u ‘atıfet eltaf-ı Rahman’dan Hayat-ı dünyevisi pak idi pakize-meşrebdi

Girer cennate Mecdi lütf-ı Hak’la bab-ı ihsandan Na‘im’in şöhreti ma‘lümudur ağyar ile yarin Olur ser-name-i tebcili namı cümle a‘şarın

14 Ağustos 1934

-2-

Fa ilatün/Fa ilatün/Fa ilatün/Fa ilün

-Söylenmiş Mersiyyedir-

1              Söndü şad-eyvah nur-ı afitabı ruhumun297

Meskenimdir ah ile beyt-i harabı ruhumun

Ruhumun gayb oldu gitti merkez-i nuru ah

Hangi nura karşı olsun incizabı ruhumun

F'iic’eten terk-i hayat etti refîk-i şadıkım

Yaktı cism ü canı nar-ı ızdırabı ruhumun

Cismimin her cüz’-i ferdinde yanar nar-ı firak

Ömr-i sanîdir bana firkat cazâbı ruhumun

Zevc-i şadık zevc-i müşfik zevc-i mescüdum idi

Vaşf-ı camidir ana muhrik kitabı ruhumun

Bir melek-haşlet ki devran mislini görmüş degil

Maye-i feyyazı olmuştu hitabı ruhumun

Merhamet bir nur idi kalbinde her an müncelî

Ruhudur her lütf-ı pak-ı müstetabı ruhumun

A38b

Sevdiginde ehl-i fakrı da’ima şefkat ile

Var ana kalbimde caşk-ı bî-hesabı ruhumun

Ruhumu ettim mezarında kadîmî türbe-dar

Lahdı olsun da’ima şahn-ı türabı ruhumun

Kokladıkça ben önümde parlayan toprakları

Guşuma gelmekte ruhundan cevabı ruhumun “Sine cüryân dide giryan dil perişan-ı keder Kalmadı şekl-i hayatımda meserretten eser”

2                Ye’s ü matem eyledi kalb-i hazini tar u mar

Âh-ı ateş-nak ile olmaktayım ateş-nisar

Her ne rütbe ah edersem haklıyım ah etmede

Âh kim ben dağ-darım dag-darım dağ-dar

Her neye baksa gözüm her yer benimle girye-nak

Her ne ses duysam olur guşumda şavt-ı ıztırar Muzdaribtir cümle zi-ruh-ı cihan ahım ile

Oldu ahımla cihanım bir cihan-ı bi-karar

Ey elem ey derd-i can-suz-ı cefa-yı iftirak

Gözyaşımla sizsiniz kalbe inen ğam-güsar

Gitti çünkü ğam-güsarım ben hazin-i laneyim

Derd ü ğam olmak zaruridir bana leyl ü nehar

Şimdi bir beytü’l-hüzün oldu hücum-ı ğam ile

Çok zaman olmuş iken lanem benim darü’l-mesar

A38b

Ey refikim şefkatinle câleme lazım idin

Olmadı layık sana terk-i hayat-ı müstecâr

Ben gibi her dem sitaren eyliyor ah u fiğan

Tar u mar oldu mematınla hayatım tar u mar

“Sine cüryan dide giryan dil perişan-ı keder Kalmadı şekl-i hayatımda meserretten eser”

3                 Jake düşmek şanına layık degil bir gevherin Ruhum olsun ey ilahi ruh ilahi makberin Jaşlet-i culviyyeni burhan edip gönlüm diyor Ruh-ı pakin nurudur ruz-ı cezada mahşerin Nesli cali hulku cali cilmi cali zat idin

Şığmıyor vaşf u beyana rütbe-i bala-terin

Şanki bir nur-ı mukaddestir temessül eylemiş Öyle kudsi kalb idi sinende kalb-i enverin Feyz-i diger bahş edip fenn-i tababet halkına Şan verirdi hıdmete lütf-ı merahim-güsterin Ravza-i rıdvan-ı Mevla babını feth eyleyip Hüsn-i zannım eylemiştir ğurfe-i cennet yerin Ey Jüda ey Jalık-ı nur-ı semavat u zemin iltihabı sönsün artık sineden ateşlerin

A39b

Lütfunun bir katresi nar-ı cahimi söndürür

Merhamet et gönlüme olsun ilahi mazharın Jatır-ı meksurumu cir eyleyip rahmın ile

Lütf-ı mahşuşun benim gögsümde olsun ziverin Terceman-ı iltihab-ı kalb olan Mecdi gibi

Kalbim olsun mazhar-ı sırrı server-i ekberin[242]

“Sine cüryân dide giryân dil perişân-ı keder

Kalmadı şekl-i hayâtımda meserretten eser”

OE 133, 121 numaralı şiir

-3-

Mefa Cîlün/Mefa Cîlün/Mefa Cîlün/Mefa cîlün

ŞÂCÎR MEHMED CÂKÎF’ÎN MEZÂRI BAŞINDA

1                Edeb gül-zârını derd ü elemler etti istilâ[243]

Bu gül-zârın içinden koptu bin feryâd ü vâ-veylâ

Kalem ağlar kalem erbâbı ağlar sineler mahzun

Çarâb-ender-harâb olmuş kederden şicr ile inşâ

Gezer mâtem bulut şeklinde ahbâbın kulubunda

Üful etti güneşler parlatan bir şâcir-i dânâ

Giden bir öyle şâcir kim kemâlât-ı taşavvurda

Îhâtâ etmemiştir fikrini vâsic olan dünyâ

Edeb dünyâsı hayrândır onun hüsn-i beyânından

Cihân-ı ictilâ-yı caşr içinde şâcir-i yektâ

O bir mevzücu yazsa hüsn-i te’sir-i beyân ile

Ederdi en başit elfâzı culviyyet ile ihyâ

Cihân-ı şicr ü inşâyı temâşâ eyledim gördüm

Metin Kutusu: 298
299
Onu takdir içün yer yer kurulmuş carş-ı istilâ

Mezarından işittim bir şada ser-mest-i vecd oldum O istiklal-i millet marşının avazıdır hala Bu lahdin şahibi hurşid-i dünya nur-ı ‘ukbadır Bu lahdin zir-i pür-nuru semalardan dü-baladır

2                 Bu zatındır faziletle macalî nur-ı vicdanı Faziletten macâliden de bala ‘akl ü ‘irfanı Mucallâ bir kemalin muhteşem bir fikr-i alisi Mu‘azzam şa‘ir-i millet onun tebcil-i ‘unvanı Mücella bir zekanın maşdar-ı vala-yı ızharı Münevver bir dehanın menba‘-ı pür-nur-ı zi-şanı Sema-yı fikr ü taşvirin fezasında dolaştıkça Kalemden yağdırır parlak ziyalar kalb-i rahşanı Taşavvurda yegane meslek-i mahşuşa maliktir Bütün şa‘irler olmuştur bunun meftun ü hayranı Tevazu‘ meşreb-i pakinde bir ‘âlî-tabî‘attır Tenezzül hulk-i ‘alisindedir ‘ulviyyeti şanı Bütün aşarı parlaktır ne yazmışsa hayatında Temevvüc eyleyen derya-yı ‘irfan ruh-ı cuşanı Şehidanın kanından nur alıp söz şekline koymuş O rütbe rikkat-aver yazdığı şi‘r-i şehidanı Bu lahdin şahibi hurşid-i dünya nur-ı ‘ukbadır Bu lahdin zir-i pür-nuru semalardan dü-baladır

Derunumda mahasinle müzeyyen bir cihan peyda

O calem şahnesinde bin zemin bin asuman peyda O calem bir cihan-ı macnevîdir fikre ‘aittir

Tecelli-i cemalinde onun herbir nihan peyda FürUğunla tecelli eylemiş ezvak-ı gUn-a-gUn Onun her neşvesinden bin şafa binbir güman peyda içinde haşmet ü şöhret içinde caşk-ı nUr-a-nUr içinde bin bahar ezharı var bin gülsitan peyda Bu calem hangi şahible müzeyyendir dedim oldu DerUnumda Muhammed Akif’i vala-beyan peyda Duyunca ahımı feryadımı cAkif içün Mecdi Benim sinemdedir cAkif deyip oldu zaman peyda Onu tarih-i devran hüsn-i şöhretlerle kaybetti Onun cunvan-ı feyyazı cihanda an-be-an peyda Düşündüm bir kitabe yazmağı seng-i mezarında Cihanımda benim oldu bu nUrani cihan peyda Bu lahdin şahibi hurşid-i dünya nUr-ı ‘ııkbadır Bu lahdin zir-i pür-nUru semalardan dü-baladır

27 KanUn-ı Sani 1937, Bayezid-NUr Sokağı

MURABBALAR
-1-

Mefülü/Mefailün/Fe ‘ûlün

Manzume

1                Bilmem niçün olmuyor kadem-zen[244]

Çokdan beru bezme yar-ı gül-ru

Hicran ile dideden akar cu

Viran oluyor gönül elemden

2                Ey kalb-i esir-i derd-i hicran

Ummakta mısın daha vişali

Bi-faidedir bırak hayali

Zannetme gelir bu bezme canan

MK, 4a

3                Bilmem ne darılmış ol cefa-kar

Görmez beni vuşlata münasib

Bilmez mi heva bu rütbe ğâlib

Can gitse de caşk olur beka-dar

4                Matem-kede oldu bâğ-ı vuşlat

Gam vermede kalbe seyr-i gülşen

Cismim oluyor zebun-ı şiven

Baciş olacak memata firkat

5                Oldum ne Caceb şeh-ber-i sevda

Ferhad-ı cibal-i gam fuadım

Ger yansa tenim bütün rimadım

Bi-şübhe olur esir-i sevda

6                Medhüş-ı bela-yı hasret etdin

Rahm etmedin ey sipihr-i gaddar

Çevrinle kılıp cüda-yı dildar

Bigane-i bezm-i şohbet etdin[245]

3     Ağustos 1303, Balıkesir

-2-

Müstefilün/Fâilâtün

Çülüsiyye

1                Ey mefhar-i ‘Osmaniyan[246]

Hak eylesün ‘ömrün mezid

‘Aşrında vardır her zaman

Dillerde bir şevk-i cedid

2                Sensin ‘azimü’l-iktidar

Şevket-meab-ı zü‘l-vakar

Sayende millet bahtiyar

Lütfundan calem müstefid

3                Yevm-i cülusun feyz-bar

Oldu cihan darü’l-mesar

Eşvakımız pertev-nisar

Geldi bize bir şanlı cîd

4                Her yerde var ahengler

Kandil-i reng-a-rengler

Yer yer çıkan fişengler

Bir başka zevk eyler pedid

5                Mecdi bugün kerrubiyan

Eyler bunu vird-i zeban

MK, 7a

Tahtında olsun kam-ran

Sultanımız cAbdü’l-hamîd

19 Ağustos 1308

-3-

Mefülü/Mefailün/Fe ‘ûlün

Zulmette Bir Güm-râh-ı Hidâyet-yâb’ın Taşvir-i Hâli

1                Zulmet-geh-i igtirab içinde[247]

Hayret-zede oldu kalb-i güm-rah

Kaldım reh-i ıztırab içinde imdadıma gel garibim Allah

2                Derya-yı melal oldu câlem

Her manzara ebr-i gamla meşhun

Bir kuşede yok enis ü hem-dem

Ya Rab bu ne hal-i rikkat-efzun

3                Baran ile kopdu işte tufan

Seylab kapattı reh-güzarı

Var bir de önümde nehr-i cuşan

inletmede şavtı kuh-sârı[248]

MK, 12b

4                Mehtabı çıkar da bari ya Rab

Piş-i nazarımda rehber olsun

Pertev şaçarak o nur-ı matlab

Etraf-ı cihan münevver olsun

5                Bilmem nideyim şaşırdım Allah

Etmekte tezayüd ıztırarım

Peyda yine bir bela-yı na-gah

Bir hufreye vardı reh-güzarım

6                Ya Rab bu benim mezarım olsun

Eyyam-ı melale ver nihayet Öldür de biraz kararım olsun

Yetmez mi bu çekdigim sefalet

7                Kesme bu kadar ümidi ey dil

Bir kere de nur-ı mihri yad et

Elbette olur bu gam da za’il

Şabr eyle beni biraz da şad et

MK, 13a

8                Bir tarfa içinde Rabb-i mutlak

Lutfiyle eder melali tacdîl

Bir rehber-i feyz ile muhakkak

Ekdarı eder mesara tahvil

9                Fikrimce karibdir şabahın

Jurşid ile nur infilakı

Bi-şübhe nişanıdır felahın

Karşımdaki ebrin inşikakı

10             Şad oldu gönül kesildi baran

İşte şafakın da nuru lâmic

Yüz tuttu görünmeğe beyaban

Çoş[249] çıktı bu nev-zuhur-ı talic

11             Ben câzim-i eslemü’t-tarikim

Gösterdi o şah-rahı Mennan

Müstağnî-i minnet refikim

Kâfi bana rehberi-i Yezdan

4      Kanun-ı Evvel 1309, Girid

-4-

Mefül ü/Mefa Cîlü/Mefa Cîlü/Fe cül ün

1                Bir turfa-nüma hane-i şad rengdir ki calem[250]

Seyyandır içinde edilen zevk ile matem

Bi-kayd-ı cihan olmalısın şöylece her dem

“Dünya ana degmez ki cefasın çeke adem”

2                Beyhude tekellüm ederek bud u ne-buda

Surah-ı bela açmamalı fülk-i vücuda

cAklın var ise zerre kadar düşme kuyuda

“Dünya ana degmez ki cefasın çeke adem”[251]

MK, 28b

3                Bir dil ki olur nur-ı hakikatle şafa-zad

Sir-ab-ı beka neşve-i gül-riz ile abad

Her demde bu mışrâcı kılar şevk ile inşad “Dünya ana degmez ki cefasın çeke adem”[252]

4                Âlâmı süruru kederi cümlesi za’il

Şehd-abe deyip şunduğudur zehr-i helahil

Erbab-ı nüha neşh ederek hep bunu ka’il

“Dünya ana degmez ki cefasın çeke adem”

25 Kanun-ı Sani 1320, Konya

-5-

MeFül ü/Fâ ilâtün

1                Dil kaşrıdır mucalla[253]

Feyz-i Çüda’ya me’va

Andan olur hüveyda

Her türlü feyz-i ma‘na

2                Dil cilve-gah-ı Hak’dır

Her feyze müstehakdır

Reşk eylese ehakdır

Ol feyze carş-ı acla

MK, 43b

3                Kalbimde nur-ı ikan

Şekden beri bir iman Hak’dan bu lütf u ihsan Zevkimledir mücella

4                Görmektedir başiret

Her şeyde sırr-ı vahdet Mebsut-ı nur-ı kudret

Yek-pare zir ü bala

5                Mevcud olan ‘avalim

Feyz-i Hüda’la ka’im

Mahfi hemişe da’im

Fani zılal-i peyda

6                Aç dide-i şühudu

Gör mutlaku’l-vücudu

Evham ile kuyudu

Fikrinden eyle imha

7                Nazır olan Huda’dır

Gencur-i ihtifadır

ManzUr-ı ma-sivadır

Bin reng ile hüveyda

Ağustos 1322, Bilecik

-6-

Mefa Cîlün/Mefa Cîlün/Mefa Cîlün/Fe cül ün

Der Medh-i Kutbu’l-vaşılîn Hazret-i İbrahim ed-DesUki Kuddise Sırruhu

1                Cihan-ı manevînin kutb-ı irşad-ı haluku[254]

Velayet ufkunun hurşîd-i lahUtî şurUku

Celalinden eden pür-lerze acşâb u ‘urUku

DesUkî’dir DesUkî’dir DesUkî’dir DesUkî

2                Alıp esrar-ı cilmi padişah-ı la-mekandan

Jabîr olmuş bütün etvar-ı ‘feyz-i cavidandan

Mürîdanı aşan ‘irfanla fark-ı farkadandan

DesUkî’dir DesUkî’dir DesUkî’dir DesUkî[255]

MK, 67b

3                Mu‘azzam bir velî, kutb-ı macâlî pîr-i rabbanî

Cihan-ı kudsu tenvîr eyleyen envar-ı burhanî

Kerametde güruh-ı evliyanın şanlı sultanı

DesUkî’dir DesUkî’dir DesUkî’dir DesUkî

4                FüyUzatı hurUşan-ı macalî asumandan

BülUğUnda alan miftahı Fettah-ı cihandan

Dem-a-dem berk uran envarı ufk-ı hak-dandan DesUkî’dir DesUkî’dir DesUkî’dir DesUkî

5                Olur Mecdî gibi cuşşaka her dem pertev-efşan

Habîb-i Kibriya’dan nUr alır her kamil insan

Zamanlar kendine meftUn olan bir şems-i cirfan

DesUkî’dir DesUkî’dir DesUkî’dir DesUkî

16 Şacban 1340, 14 nisan 1338[256]

-7-

Mefülü/Mefailün/Fe ‘ûlün

HU-Şafa[257]

1                Rahşende-i caşk-ı Muştafa’yım[258]

Babında kemîne bir gedayım

Bir başka cihanda pür-ziyayım

IJıırşîd-i şabah-ı pür-şafayım

2                Feyz-i ezeli olunca lâmic

Her manzara oldu pür-bedâyic

Yok sırr-ı sürura başka mânic

Müstağrak-ı lütf-ı Kibriyayım

3                Miftahı yanımda müktematın

Esrarı bilindi kainatın

Macnâsını halledip hayatın

Tabende-i hayat-ı ictilâyım

4                Ezdad ile vahdet oldu peyda

Dünyada göründü sırr-ı cukbâ Ğa’ib nazarımda eşya

Âzade-i hubb-ı ma-sivayım[259]

MK, 68b

5                Birleştirerek muhalefatı

Yeksan görürüm mücahedatı

Pür-neşve bulup bütün hayatı

Âsude-i derd-i iştikayım

6                Bin renge de girse ihtilafat

Bir ğayede birleşir kemalat

‘Aşkımla bilindi sırr-ı gayat

Gayet-res-i sırr-ı intihayım

7                Mahmül-i serâ’ir-i kitabım

Yok keşfine vüs‘at-i hitabım izhara da olsa incizabım

Gayette yine bütün hafayım

8                Hak’dan bilirim bu lütf u cüdu

Yok ortada benliğin vücüdu

Gördükçe o lütf-ı bi-hudüdu

Ser-şar-ı muhabbet-i Huda’yım

9                Kafi bana Hak’la iştigalim

Yok başka şafaya meyl-i balim

Âyine-i sırr-ı ittişalim

Meşmül-i nigah-ı evliyayım

10             Fecr oldu leyal-i ıztırarım

Her anda mülazim-i neharım

Bir gül-şen-i dahimi baharım

Bir gül-şen-i devr-i incilayım

11             Feryadım iken belaya ma‘tüf

Her halim idi cefaya me’lüf Pür-neşve bugün o kalb-i melhuf Âsüde-nişîn-i ibtilayım

MK, 69a

12             Eltaf-ı IJİ'ıda olup be-dîdâr Ufukda doğar şümüs-ı esrar Vuşlatla neticelendi ekdâr

Ezvaka düşen elem-cüdâyım

13             Bir başka zeminde iftiharım

Yok kendime karşı iğtirârım Hak’dan doğuyor bütün vakarım Encâmına muzhir-i senayım[260]

14             ‘Aczimde turur kemal-i ‘irfan

Fakrımda fürüğ-ı ‘akl-ı furkan Rahşende yanımda nür-ı burhan Burhanda üli’n-nühayım

15             Küncümdeki genc-i dürr-i ikan Sinemdeki nür-ı feyz-i Kur’an Pür-şa‘şa‘a dilde şems-i taban

‘Aczimle o feyze reh-nümayım

16             Kalbimde hakikatü’l-hakayık

Bahşendesidir Cenab-ı Çalık

Emrimde dela’in-i dekaik

Zahirde egerçi bi-nevayım

17             Bir başka zemindeyim hurüşan

Envar-ı cihan cihan-ı nümayan

Uçmaz orada tuyür-ı imkan

Ben tayr-ı ‘acib-i irtikayım

18             Lahüta erince ‘akl-ı derrak

Eşyayı görür ‘ademle şad hak

Esrar-ı vücüdu ettim idrak

Menzil-res-i rütbe-i bekayım[261]

19             Bir bende-i haşşıyım Çüda’nın

Mensübu Cenab-ı Muştafa’nın

Mecdi o Habib-i Kibriya’nın

Babında kemine gedayım

22 Mart 1338, Bayezid-İstanbül

-8-

Mefulü/Mefa ‘ilünFe Ulün

Hu[262]

1                Al zevki cihan-ı pür-şafadan[263]

Eşyadaki nur-ı inciladan

Bahseyleme derd ü ibtiladan

Dem ur bana kudret-i Jüda’dan

2                Bir bâğçe şu câlem-i bedâyic

Ezdad ile reng reng lâmic

Göstermede perde perde Şânic

Envarını menbac-ı hafadan

3                Dil-beste olup tanîn-i caşka

Mızrabını ur enîn-i caşka

Düşdükçe gönül zemîn-i caşka

Yüksel o gönül ile semadan

MK, 77a

4                Ver kalbini câşık-ı IJüda ol

Feyz al keremiyle ğam-cüdâ ol

Eltaf ile zevke mübtela ol

Bî-huş olarak güzel şadadan

5                 ilhamını caşk edip füzUn-ter

Ol şems-i cihan gibi münevver Bakdıkca gözün cihana yer yer Kalbin ile ol geniş fezadan

6                 ilham alarak evet derUnu

Geç rah-ı leyal-i ğam-füzUnu

Gör nUr-ı nehar-ı pür-fünUnu

Sînende olan cihan-nümadan[264]

7                 Elfaz ile olsa bin tacaddüd

Macna bir ise nedir tacannüd

Her nağme terane-i teceddüd

Her nağme terane Kibriyadan

8                 IJıfTaş ile hem-dem-i leyalî

Cehlin ile düşmen-i macalî Olmak ne reva a zat-ı calî

Geç fikr-i cinad-ı pür-hatadan

9                 Kudretdeki saha bî-nihayet

Bî-ğaye şiı’ıın-ı sermediyyet

Her zerrede berk uran hakîkat

Her şems ile berk urur ziyadan

10             Nokşana düşerse sende efkar

MacyUb-ı nazar olur mu dildar Vechindeki hüsnü etme inkar Sil perdeni çeşm-i pür-camadan

11             Hep sende füyUz-ı kabiliyyet Kalbindedir vech-i nUr-ı kudret Cehlin sana ettiren şikayet

‘İrfan ile geç bu maceradan

12             Kalbindeki sırra aşina ol

‘Aklınla cihan-ı pür-ziya ol

Âlamı bırak bütün şafa ol Hala mı uşanmadın beladan

MK, 77b

13             Yok ğayet-i haddi kâ’inâtın

Varlık o demek odur hayatın Ma‘nasını bil tahavvülatın

Zevk al bu hayat-ı dil-küşadan[265]

14             Gel kendine ey ğabiyy-i devran

Nokşan olamaz cihanda nokşan

Dem urma hatadır ey perişan

Meçhulün olan bu müddecadan

15             cUnşurdaki şuledir ilahi

Bildin mi nedir o la-tenahi

‘Aklın odur işte şucle-gahı

Bul sırrı hakikat-i zekadan[266]

16             Her sırrı bulan bilen zekadır

Mahiyyeti feyyaz-ı Kibriyadır cÂlem ona karşı bir ridadır

Yükselt onu vaşf-ı na-revadan[267]

17             ‘Aklında iken bütün fazilet

Ma-dununa eyleme izafet Makhur-ı deha iken tabi‘at

Yüksek tutulur mu hiç dehadan[268]

18             Halleylemeyen fürûğ-ı zatı

Tahlile çıkar ise şıfatı

Anlar mı o sırr-ı ka’inatı

Anlar mı zuhûr ile hafadan[269]

19             Darvin denilen zeka-yı mecnün

Düstûruna etti fenni meftün

Lakin o zeka zeka-yı mağbün

Seçmez o hakikati hatâdan

19             Tedkik ile şekl-i ihtilatı

Terk eyle kuyüd-ı ihtiyatı

Bir gör şu muhit ile muhatı

Kurtul bu beliyye-i ‘amadan

20             Düstûrunu halledince insan

Eyler mi tenevvücata bühtan

Mağlûbun olur mu hükm-i Yezdan

Keffeyle lisanı iftiradan

21             Ezdad ile kudret oldu taban

Bin mûr ile çıkdı bin Süleyman

Pertev şaçıyor kemal-i rahşan

Her şeydeki nur-ı Kibriyadan[270]

22             Ey kıble-i ‘aklı semt-i mechul

Meçhulün olur mu tarzı ma‘kul

Efkarını reybin etti maclul

boşlanmadı ‘illetin devadan

MK, 78a

23             Her noktaya vaz‘ edip cebini

Seccade eder isem zemini

Allahıma şükr-i dil-nişini

Mecdi yine ‘acizim edadan

15     Şubat 1939, Beyazıt-Nur Sokağı[271]

-9-

Müstefilün/Müstefilün/Müstefilün/Müstefilün

MK, 79a

Düşündüm[272]

1                Bir gün oturup matlab-ı aclâyı düşündüm[273]

Cuşiş-geh-i envâr-ı tecelliyâtı düşündüm

Ta‘zîm ile esmayı müsemmâyı düşündüm

Takdis ile tevhid ile Mevla’yı düşündüm[274]

2                Bir mübdic-i feyyazı iken cümle cihanın

Mahdüdu olur mu o IJüda kevn ü mekanın Ahkam-ı kaza maşdarı her kudret u şanın Fevkindeki kürsi-i mucallayı düşündüm

3                Kalbimde bulup zevk ile gül-zar-ı sürüru

Her gün okurum dikkat ile ayet-i nüru

Ekvanı müraya-yı tecella-yı zuhüru

Eşkale düşen nür-ı hafayayı düşündüm

MK, 79a

4                Ferman-ı ilahiyle yürür işbu hükümet

Ahkamı bütün şacşaca-i feyz ile kudret

Zerratı bile ğulğule-saz-ı ehadiyyet

Her zerrede bin hikmet-i culyayı düşündüm

5                Ya Rab ne mucazzam görünür kudret-i tezyin

Esrara nüfüz eyleyemez çeşm-i hafa-bin ‘Ummân-ı ezel mevce-zen-i sahil-i tekvin

Bi-sahil olan vüscat-ı deryayı düşündüm[275]

6                “Kün” emri olup gül-figen-i mevci sehabın

Her zerrede asarı göründü bu hitabın

Ecsamı bulup cilve-gehi nur-ı müzabın

Mecmüca-i kudret olan eşyayı düşündüm

7                Pişimde turup ha’il olan şahiki aşdım

Terkib-i canâşırda sera’irle dolaşdım

Her devr-i tabkatdaki etvare ulaştım

Her külle tekemmül veren eczayı düşündüm

MK, 80a

8                Âyâtı mücella okunur tak-ı semada

Cuda nihayet olamaz mülk-i Jüda’da

Âvaze-i haşmet olarak sakf-ı fezada

Pür-kevkebe bir levha-i ğarrâyı düşündüm[276]

9                Ebcad-ı semavideki her gül-şen-i ezher

Bünyan-ı macâlîde durur şekli münevver

Kevkebleri gördükçe birer câlem-i diger

Hem kevkebi hem kevkebe-pirayı düşündüm

10             Taczim ile tezkar ederek Hayy-i Vedudu

Kıır’ân ile ışdar edilen emr-i sücudu

Kalbinde görüp macşer-i ecnas-ı vüdudu

Âdem denilen nüsha-i kübrayı düşündüm

11             Âfak ile enfüsdeki bin türlü bedayic

Yek-digere ithaf ediyor feyz-i levamic

Kübrada mı şuğrada mıdır cemc-i cevamic

Ömrümde bütün ben bu mucammayı düşündüm

MK, 80b

12             İmcan ile bak caleme her tarzı mükemmel

Bürhana ne hacet ki ola şekli müdellel

Anat-ı zaman fikr ile oldukca müselsel

Teşmil ile uhraya bu Ulayı düşündüm

13             İnsan yine insanla eder neslini rUşen

Bilmem ne zaman oldu bunun aşlı müzeyyen

Mazileri tacmik ederek fıtrat içinden

MahşUl-ı kıdem Âdem ü Havva’yı düşündüm

14             İzhar ederek hikmeti ol halık-ı bİ-çUn

Etmiş bütün eşyayı tehalüf ile meşhUn

Her şahşa göre tıynet alır şekl-i dİger-gUn

İnsandaki evşaf u secayayı düşündüm

15             Bir kısm-ı beşer şanki melâ’ik ile hem-hâl Bir kısmı şeyâtîni de etmektedir idlâl İnsânı bulup maşdar-ı hayr u şerr-i ef'âl Ahyâr ile acdâyı mezâyâyı düşündüm

MK, 81a

16             Ebhâr-ı dalâletde kopup cehl ile tüfan Tutmuş idi âfakı bütün mevc-i hurüşân Cân Nühuna keştîyi edip melce’-i cünbân Cüdî-i selâmetdeki mersâyı düşündüm

17             Tezkâr olunur gerçi vukücât-ı cazîme Mahfuz olamaz cümle-i efül-i cesîme Mahfî-i zalâm olsa da edvâr-ı kadîme

El-ân duyulan şayha-i şekvâyı düşündüm

18             Tahsîn olunan çeşm-i hakîkat nazarıyla Takbîh olunur dîde-i hikmet nazarıyla Târîhi açıp levha-i cibret nazarıyla

Bin şekle giren cadl ile imhâyı düşündüm

19             Allâh’ı beşer kütle-i eşyâda ararken Meşhüd-ı cuyün olmadı bir dîde-i rüşen Edyân-ı kadîme geçerek hep nazardan

Konfüçyüs’ü Zerdüşt’ü Brehma’yı düşündüm

MK, 81b

20             Mevcüd iken insanda şu idrak-ı mübeccel

Macbüd ona olsun mu cemadat ile heykel

Eşnamı görüp gaflet-i mazide mükellel

Geçmişdeki bi’l-cümle hatayayı düşündüm

21             Şöhret ile Mışr’a denilip mader-i dünya

Olmuş idi miknet ile şancatda dü bala

Ehramı görüp şimdi ana medfen-i acla

Pür-debdebe bir kıt‘a-i culyayı düşündüm

22             Niran-ı ‘adavet ile Nemrüd-ı sefili

Envar-ı muhabbetde gülistan-ı Halili

Bin renge giren kudret-i Mevla-yı celili

Envar ile niranını itfayı düşündüm

23             Vadi-i mukaddesden alıp feyz-i ‘azimi

Açmış yed-i beyza ile Tevrat-ı cesimi

Tenkile miı’ekkel ser-i her şahs-ı leimi

Destinde ‘aşa Hazret-i Müsa’yı düşündüm

MK, 82a

24             Yacküb’u o ruşen-güher-i feyz-i şafayı

Niran-ı muhabbette geçen devr-i cefayı

Feryad-ı hazinindeki macnâ-yı vefayı

Hasretle akan eşk-i belayayı düşündüm

25             Bela-ter olan hüsnü ile şems-i semadan

Bir ayet olan cakl ile ayat-ı Çüdâ’dan

Âzâde kılan Mışr’ı belaya-yı galadan

Kencân güneşi Yusuf-ı zibayı düşündüm

26             Çak eyleyerek damenini şabr u kararın

Bin buse nisar eyledi damanına yarin

Yad eyleyerek şiddetini şavlet-i narın

Pa-mal-i şegaf-ı kalb-i Zeliha’yı düşündüm

27             Zindan olarak Yusuf’a bir mekteb-i câlî

Olmuş idi tevhid ile mişbah-ı macâlî ihvanın olur secde-gehi feyz ü kemali

Kencan’daki zindandaki riı’yâyı düşündüm

MK, 82b

28             Pür-şacşacadır şad ile şeh-name-i Iran

Tugra-yı şehametleri hep şems-i furuzân

Bin cild-i edeb lahd-i harabında nümayan

“Perse-polis”i zinet-i eşyayı düşündüm

29             Şahitlik eder elsin-i aşar-ı kadime Revnak-zen imiş fenne mebani-i cesime Babil’de olan ser-be-sema şarh-ı cazime

Taclik olunan ravza-i hadrayı düşündüm[277]

30             Şahralara şığmaz görünür ceyş-i caremrem Heyca-yı hurüşan ile pür-ğulğule calem Ğalib ile mağlüb iki sultan-ı mucazzam İskenderi daratını Dara’yı düşündüm

31             Âfakı tutup haşmet ü darat-ı Süleyman Dünyaya mişl oldu o sultan-ı dırehşan Görmez bu cihan devri gibi devr-i fürüzan Ol gündeki Şahyün-ı şeref-zayı düşündüm

MK, 83a

32             Tacü’ş-şeref-i yümn-i Yemen lacl-i dırahşan Yaküt u zebercedle müzeyyen idi cumran Himyerleri olmuşsa da hep şanlı hükümran Ben bir kızı Belkis-i dil-arayı düşündüm

33             Gavğa-yı belahetle geçen cÂd ü Şemüdu

İfna-yı rüsul de’bi olan kavm-i Yehüdu

İdris ile Eyyübu ben-i Lüt ile Hüd’u

Yünus’la Şucayb’ı Zekeriyya’yı düşündüm

34             Ferman-ı ilahiyle gelen hangi nebi var

Hakkında anın olmasın ikrar ile inkar

Geçmişde çekilmiş nice bin gerdene minşar

Hak-gülara ‘âlemdeki izayı düşündüm

35             Tarihe şeref-bahş-ı hüner Çin-i kadimin

Burhanı olur heybeti bir sedd-i ‘azimin

Dört yüz bu kadar milyon ile cehl-i cesimin

Âsarı olan şondaki yağmayı düşündüm[278]

MK, 83b

36             Parlak Roma’yı tantana-i kudret ü şanı

Geh ‘adl ile geh zulm ile mağrür-ı cihanı

Taklib ederek şavleti ahkam-ı zamanı

Dünyayı tutan devlet-i kübrayı düşündüm

37             Bala-yı şavamitte vatan ‘aşkı mutantan

Her hufresi bir makbere-i ‘azm-i müzeyyen

Tahrib olunan Kartaca geçti nazarımdan

Feryâd-ı hazinimle bekayayı düşündüm

38             Bir hârika-i hilkat-i iccâz-nümâyı

Bir bedraka-i râh-ı hüdâ nür-ı Jüda’yı Meryem’le tecelli eden esrâr-ı hafayı

Bikrindeki mahşülü Mesiha’yı düşündüm

39             Teslis-i ulühiyyete düşmekle Naşâra

Âfak-ı diyanette zuhür eyledi ğavğa Jalk u Hakkı tefrika yeter dide-i bina

Ol veçhile ben şekl-i müsennayı düşündüm

MK, 84a

40             Acmaya verip nür-ı ma'ürifle füyüzat Marzaya edip zerk-i faziletle mükafat Dil-mürdeye ilka ederek rüh-ı kemalat Feyz-aver-i insan olan ihyayı düşündüm

41             Kalbinde cehennem görünen şir-i jiyanı Dünyaya veren dehşet-i heyca heyecanı Bir ceyş-i mucazzamla yıkan nışf-ı cihanı Ceng-aver-i meşhüru Atilla’yı düşündüm

42             Fetret denilen devr-i fezayihdeki eyyam

Zulmet-kede-i şüriş-i pür-süzsa hükkam

Tecrim ile telcîne seza meclis-i ahkam

Ol devr-i belayada berayayı düşündüm[279]

43             Nagah şalıp ğulğule ekvana Muhammed

Dacvet ederek calemi Kıır’ân’a Muhammed

Çıkdıkta hakayık ile meydana Muhammed

"Levlâk” hitabındaki macnayı düşündüm

MK, 84b

44             Zulmetleri imhaya çıkan nür-ı fürüzan

Âyat ile ahkama veren cadl-i hurüşan

Dininde mucalla görünen şan ile burhan

Peygamberi ol muccize-fermayı düşündüm

45             Mahlük degil misli secaya-yı keremde

Can koymadı avaze-i tekbiri şanemde

Tevhid ile tehziz-i kulüb ettigi demde

Ber-geşte olan Lat ile cUzza’yı düşündüm[280]

46             Bala-yı ser-i Mekke’de bang-i ehadiyyet

Oldukta tanîn efken-i eflâk-ı hakikat

Cünhan ederek ruhumu bir nur-ı muhabbet

Bir devlet-i kudsiyye-i cuzmâyı düşündüm

47             Havlinde cihanlar dolaşan merkez-i nevvâr cAyniyyete câid görünür hüzme-i envâr Pişinde tecellîye düşünce bütün âsâr Kudret-geh-i Mevlâ’ya müvellâyı düşündüm[281]

MK, 85a

48             Cibrîl-i Emin cenb-i dırahşân-ı Nebî’de Der-bânlık eder südde-i tâbân-ı Nebî’de

Bin muccize yâd eyleyerek şân-ı Nebî’de Kıır’ân’ı o miftâh-ı hafâyâyı düşündüm

49             Tahlîl-i hakâyıktaki tebyîn-i Muhammed Mahşul-i fer-i dîde-i hak-bîn-i Muhammed Bir cây-ı mucallâda durur dîn-i Muhammed Edyân ü mezâhibdeki ârâyı düşündüm

50             Mermuz-i işârât-ı mucammâ-yı ilâhî

Mir’at-ı mücellâ-yı mucallâ-yı ilâhî

Şaçtıkça ziyâ sîne-i Sînâ-yı ilâhî

Seyyale-i berkiyye-i imayı düşündüm

51             Taclîm-i macalîde işarat-ı Muhammed Mahlül-i hüveyda-yı kemalat-ı Muhammed Mekşüf olamaz sırr-ı füyüzat-ı Muhammed İfşa-yı serâ’irdeki ahfayı düşündüm

MK, 85b

52             Cüşiş-geh-i envarda esrarı ‘ayandır cAyniyyet-i a'vândaki a‘yanı nihandır Şems ü mahı envarı anın başka cihandır

Ol ‘alem-i feyyazı temaşayı düşündüm

53             Gayya-yı cehalette tevakkufdaki ışrar Küffara olur satir-i der-vaze-i efkar

Bu cehli görüp Mekke’de bir rehber-i inkar Kalbim dedigi kütle-i harayı düşündüm[282]

54             Âyat-ı ebed zat-ı muhabbetle hurüşan Manzüme-i sermed ana tebcil-i fürüzan Fermanı semavat-ı ma‘alide dırahşan

Tuğrası dedim necm-i süreyyayı düşündüm[283]

55             Bir meşrikıdır şucle-feşan şems-i vücudun

Nuru’ş-şerefi Kacbe-i esrar-ı sücudun

Bir çaresi yok vaşf-ı hakikiye şucüdun

Medhindeki her lafz-ı mücellayı düşündüm

MK, 86a

56             Te’sîs-i faziletde edip sacy dem-a-dem

Açdıkda Feyyaz Nebi ümmete bir menhec-i akvem

Olmuş idi avaze- rıhlet ile mülhem

“El-yevme”yi “ekmeltü”yü ifayı düşündüm[284]

57             Verka-yı şegaf şeh-peri üstünde peyamı

Yaşlar ile carz eylediğim resm-i selamı

Hubb-ı Nebevi namına tebcil-i müdamı

Takbil-i turab-ı reh-i Batha’yı düşündüm[285]

58             Şıddik-ı şafa-pişeyi gam-dide-i garı

Kürsi-i hilafetteki sani-i vakarı

Nuru’ş-şerefin vech-i kerimindeki carı

Mir’at-ı Nebi Haydar-ı danayı düşündüm[286]

59             Ferda-yı firakındaki tefrik-i mezaya cUlviyyete bir aşl-ı hilaf eyledi peyda Durunda cÖmer etse de Islâm’ı mucallâ cüşmân demini bâciş-i iğvâyı düşündüm

MK, 86b

60             Mervân gibi azdır ser-i bî-mağz-ı dirayet Baczen de görülmüşse de sevdâ-yı riyaset Aşhâb-ı kemâlâtı bilip necm-i hidâyet Tekrîm ile takdim-i tehâyâyı düşündüm

61             Cünbân olarak dîde-i dîdân-ı siyâset

Şarşıldı siyâdet ile dîvân-ı hilâfet Şıffîn’e serilmiş idi şaffeyn-i şehâdet

Şâh-ı Necef’i hem-ser-i Zehrâ’yı düşündüm[287]

62             Teslîs-i şehâdet ile hâl-i Hasaneyn’i Bâlâdaki dâmâd-ı Resülü-i sekaleyni Giryân ederek hün ile çeşm-i meleveyni El-ân dökülem demc-i ahibbâyı düşündüm

63             Sıbt-ı Nebevî şâh-ı şehîdân-ı veğâdır Jün-âb-ı Hüseyn reşha-i esrâr-ı kazâdır Mecrâ-yı siyâsette akan kerb ü belâdır

Giryan olarak meşhed-i aclayı düşündüm

MK, 87a

64             Mensi-i heves “vectaşimü” naşş-ı vifakı

Dacva-yı şadakat ile tevlid-i şikakı

Tesmim-i fazilet içün infak-ı nifakı

İcra-yı tasallutundaki sevdayı düşündüm

65             Ahkam-ı şiı’un şüclesi reisinde sinanın

Berk-i şerefin şacşacası seyf-i zamanın

Çıkmıştı fakat minbere afatı lisanın

Ol minberi ol cadet-i süflayı düşündüm

66             Yetmiş iki mezhepteki aşhab-ı mezahib

Dacva-yı teferrütle görür re’yini şâ’ib

Âra-yı milel tefrika-efza-yı meşâ’ib

Feyza-yı dalaletteki ğavğayı düşündüm

67             Mezheple tacaddüd edemez aşl-ı şerîcat

Yek-reng-i melahat olur eşkal-i hakikat

Hürmet-fiken oldukta fakat cüd-ı siyaset

Erbab-ı dirayette müdarayı düşündüm[288]

MK, 87b

68             Meydanda iken nur-ı fürüzân ile Kıır’an

Bilirim ne içün re’y-i muhalif ile tuğyan

Mâcinlik eder din ile sevdâ-yı harişân

Din nâmına divân-ı belâyâyı düşündüm[289]

69             Bi-gâne turur deydene-i dide-i dünyâ

Pür-şacşacadır yoksa ser-i sırr-ı hüveydâ

Azdır dediler rehber-i didâr-ı hafâyâ

Ben Kâf-ı vücudumdaki cankâyı düşündüm[290]

70             Akşâ-yı merâtip şayılır mahifetullâh

Bâlâ-yı semavâtı görür kalb-i Jüdâ-hâh

Merdân-ı Jüdâ’dır olan esrârına âgâh

İnsândaki ol zevk-i muşaffâyı düşündüm[291]

71             Aktâba tecelli eden envâr-ı cemâli

Esrâr-ı macâlî-i makâmât ile hâli

Bir hârika-pirâ-yı mucallâ-yı kemâli

Geylân güneşi kutb-ı mezâyâyı düşündüm[292]

MK, 88a

72             Esrarı alıp meslek-i Şa‘ban-ı Velî’den

Ezhârı kopar ravza-i Rıdvan-ı ‘Alî’den

Mürşiddir eden kalb-i müridanını rüşen

Bahşayiş-i pîran-ı ‘atayayı düşündüm[293]

73             Cüşende olup zevkle bir merkez-i nevvar

Bin şems eder ‘aşkla devvare-i envar ‘Aşkından olup “bişnev” ile ‘aşık-ı dîdar

Gönlüm gibi feryada düşen nayı düşündüm[294]

74             Pertev-dih olup sineye seyran-geh-i a‘la

Nakş-ı dilimi ‘aşk ile bend eyledi Mevla

Aşhab-ı keramatın edip şanını i‘la

Nakşiyye’yi sadat-ı Buhara’yı düşündüm[295]

75             Tefsîr-i ma‘anîdeki ahkam-ı nuşüşu

Te’vîl-i ma‘alîdeki esrar-ı Füşüş’u

Tefrik ile ahval-i ‘umüm ile huşüşu

Hallac ile hakkındaki fetvayı düşündüm[296]

MK, 88b

76             Ma‘şük-ı hakikiyi bulan ‘aşk-ı mecazı

Vamık ile ‘Azra’yı mehasindeki razı

Ferhad ile feryadını Şirin’deki nazı

Mecnün-ı bela-dideyi Leyla’yı düşündüm[297]

77             Beş yüz senelik saltanatın cay-ı kararı

‘İlmin o güzel mektebe-i feyz-medarı

Feryad-ı ahirinde düşen tac-ı vakarı

Bağdad ’ı o ruh-sare-i ‘azrayı düşündüm[298]

78             Envar-ı macârif şaçılıp Kurtuba’lardan

Her memleket olmuş idi cumrânla müzeyyen

Bağında öter Endülüs’ün büm-ı ğam-efken

Meşhüre-i fenn zinet-i “IJanırâ”yı düşündüm[299]

79             İkbale beka olmadığı darb-ı meseldir

Her gün görülen mes’ele-i caks-i ‘ameldir

Hikmet-kede-i Hak’daki esrar-ı ezeldir

Esmada olan sırr-ı tekazayı düşündüm[300]

MK, 89a

80             Tüfan-ı belaya iki hün-har-ı dilin

Timür-ı cefa-karı Hülagu-yı şehiri

Gaddar u sitem-kar-ı cihan çifte şeriri

Seylabe-i hünin-i dahayayı düşündüm[301]

81             Şaçmışsa da envarını bin şems-i fazilet

Etmekte temadi şeb-i yelda-yı cehalet

Andan dökülür câleme hep zulm ile zulmet

El-an kararan ol şeb-i yeldayı düşündüm[302]

82             cüsmân denilen şems-i fürüzan-ı zuhuru

Fatih ile şimşir-i Süleyman’daki nüru

Jurşid-i hilafetde fütühat-ı şucüru

Envar-ı hilal-i şeref-efzayı düşündüm[303]

83             Mazideki bin debdebe-i şan-ı cazimi

Dünyayı tutan velvele-i hükm-i kadimi

Hazırdaki her zucreti her derd-i elimi

İstanbülu piraye-i dünyayı düşündüm[304]

MK, 89b

84             Öldürmededir derd-i madşet fukarayı

Görmüş denemez çeşm-i cihan böyle galayı

Zengin şayılır şimdi giyen köhne cabayı

Can tende gezen mürde-i ahyayı düşündüm[305]

85             Yangınlar edip beldede teşdid-i sefalet

Bir caile bir hücrededir sakin-i zillet

Evladınadır şahn-ı vatan güşe-i hicret

Bir açlığı bir tengi-i süknayı düşündüm[306]

86             Her fırka eder nağme-i uhrayı terennüm

Hürriyyeti şandık siper-i zulm ü tahakküm

Ecza-yı vatan nale-zen-i nar-ı tekellüm

Hala sürünen bir sürü dacvayı düşündüm[307]

87             Bir mezhere kim olmuş idi sacd ile abad

Envac-ı şafa cilvesine mevkic-i bünyad

Şahnında bugün eşkim eder çağlayan icad

Kaşrındaki sükkanı yetamayı düşündüm[308]

MK, 90a

88             Eltaf-ı Huda’dır yine pertev-zen-i cavdet

Müstakbele doğru görünür şems-i celalet

Sönmez sönemez nür-ı cataya-yı nübüvvet

Atide olan belde-i racnayı düşündüm[309]

89             Kahrından olur lütf-ı IJüda nüru be-didar

Ahzan-ı hazandan çıkarır revnakı ezhar

Her leylin olur ahiri bir fecr-i ziya-dar

Sermaya bakıp şiddet-i germayı düşündüm[310]

90             Cünban-ı muhabbet ederek ‘ismeti ezman

Hem-bezm-i rical eyledi nisvanını devran

Ayin-i tesettür şayılır ‘adet-i nokşan

Ezmanı tahavvül-geh-i ehvayı düşündüm[311]

91             Düşmüş yere birçok seri efserleri gördüm

Bir kamile ta‘birini adab ile şordum

Söyler gibi andan yine fikrim ile yordum

Şulhan çıkacak a‘zam-ı enbayı düşündüm[312]

MK, 90b

92             Allame-i fen bedraka-i kudret-i icad

Binlerce yetişmiş Edison’lar gibi üstad

Her müşkili halle yetişir ‘akl-ı Jüda-dad

Her fendeki herbir yed-i tülayı düşündüm[313]

93             Göstermededir dahil-i ebdanı şucâcât

Makhür-ı deva keşfedilip cümle huveynat

Bir gün erişir gaye-i esrara kemalat

Müstakbel-i feyyaz-ı etibbayı düşündüm369 [314]

94             Servetleri ifna eden asar-ı belayı

Vadi-i dalaletteki her nefs ü hevayı

Her-dem değişen meşrebi mişvarı kabayı

cÂdet denilen mashara simayı düşündüm[315]

95             Buhran-ı fazilette görüp tarz-ı hayatı

Her yerde değişmiş bulurum hep şafahatı

Nisyan ederek cümle-i hayr u hasenatı

Âbaya tahakküm eden ebnayı düşündüm[316]

MK, 91a

96             Mazi-i karibin gam-ı eyyam-ı siyahı

Her sinede icad ile bir gulgule-gahı

Ta carşa çıkarmış idi feryad ile ahı

Va-veyl-i cumümi ile mevtayı düşündüm[317]

97             Cinnet getirip ‘akl-ı selîm-i medeniyyet

Heyca-yı ‘umumîye girişti beşeriyyet

Her melhame olmuş idi bir rüz-ı kıyamet

Ol velvele-i heybet-i heycayı düşündüm[318]

98             Derya gibi cüşende-i dem ceyş-i ‘aremrem

Yer yer dolaşır şavlet-i nîran-ı cehennem

Bin alet tahrîb ile bir harb-ı mu‘azzam

Tüfan demi sîne-i gabrayı düşündüm[319]

99             Ol günde bakıp dikkat ile hal-i cihane

Volkan kesilen mahşer-i akvam-ı zamane

Terdîf ile bir nüşhu hücüm u heyecane

Harb istemeyen Hazret-i ‘Isa’yı düşündüm[320]

MK, 91b

100          Fennin bize bahş eylediği neP u zarardır

Tercîh-i mazarrat beşere şîme-i şerdir

Ahval-i cihan ‘akile mir’ât-ı ‘iberdir

Müstakbeli asayiş-i her cayı düşündüm[321]

101          Mekteble olup medrese bir zıdd-ı müsavî

Yek-digere her dem ediyor catf-ı mesavi

Yer yer aradım her ikinin sırrını havi

Peyğüle-i cirfan-ı tekayayı düşündüm[322]

102         Meydanda iken şacşaca-i nür-ı hakikat

Teksif-i camâ etmededir perde-i gaflet

Dünyayı tutar macşer-i cumyân-ı başiret

Bir macşeri bir dide-i bünyanı düşündüm[323]

103         Pür şacşaca binlerce Süheyl-i Yemeni’den

Bir halesi var tavr-ı tecellide mülevven

Pür nür-ı şafa halede bir mah-ı müzeyyen

Bir mah ile bin şems-i dil-arayı düşündüm[324]

MK, 92a

104         Bir fanide yok külfet-i evzâc-ı riyada

Her serdeki sevda ise de başka hevada

Âmâli de âlâmı da en şonra fenada

Bi-süd uzanan dest-i temennayı düşündüm[325]

105         Ol gün ki toğup sinede envar-ı huruşan

Tenvir-i yakin eyledi arayiş-i cirfan

Bildim ne imiş matlab-ı aclâ-yı füruzan

Ser-mest olarak sineyi Sina’yı düşündüm[326]

106         Oldukta şalşala-efzayı hakayık

Seylab-ı sirişkim idi ahvale mutabık

Gayet-res olup leylime bir fecr-i muvafık

Ol şeb yazılan ayet-i büşrayı düşündüm[327]

107         İhrac ile kalbimde olan hubb-ı sivayı

Sari görürüm câlem-i esrar-ı Jüda’yı

Ufkumda füruzan iki hurşid-i vefayı

Bir verd-i ter-i dühter-i Selma’yı düşündüm[328]

MK, 92b

108         Taclim ile bir hayli zaman neşre çalışdım

Mebcüş olarak carbede-i nutka alışdım

Bir müddet içün zümre-i tüccara karışdım

Gurbet demini gezdigim enhayı düşündüm[329]

109         Ahkâm-ı kaza vakıfı bir zât-ı kerem-kâr

Ahkâm-ı nizâmâtı eder digeri tezkâr

‘Uşşâk-ı Jüdâ bendesi Mecdi-i vefâ-dâr

Bâlâdaki a‘zâ ile şurâyı düşündüm[330]

110         Meydânda turur bedraka-i vahdet-i mevcud

Pertev şaçıyor âyet-i nurunda o meşhud

Fenler bunu halleyleyemez kudreti mefkud

Fenden yukarı cilm ile bâlâyı düşündüm[331]

111         Aklın peridir şeh-per-i Cibril semâdan

Uçtum pür-‘irfân ile ufk-ı dü serâdan

Ser-mest olarak nefha-i esrâr-ı Jüdâ’dan

Kavseyni tecelli-i “ev ednâ”yı düşündüm[332]

MK, 93a

112         Feryâd-ı teessüfle güruh-ı ‘ukalâya

Tevcih ederim nutkumu bir âb-ı belâya

‘Âlemdeki ol âfet-i meşhur-ı şafâya

Zehr-âbe deyip neşve-i şahbâyı düşündüm[333]

113         Mahdud-ı cavakıb görerek şekl-i hayatı

Tedkîk ederek sırr-ı mecadımda mematı

Takallüb ile etvar-ı şühud u şafahatı

Uhra denilen calem-i ferdayı düşündüm[334]

114         Milyonla doğup ufkuma hurşid-i şeref-bar

cUkbamı eder lütf-ı IJüda ğarka-i envar

Koydum ser-i teslimi edip kudreti tezkar

Ben secdedeyim rahmet-i Mevla’yı düşündüm[335]

cAbdülcazîz Mecdi

-10-

Müstefilün/Fâilâtün

Birisine Jitaben

1               Ey sinesi müştak-ı Hak[336]

Yazdım sana ince sebak

Aç dideni gel nura bak[337]

Sönmez çerağı öyle yak[338]

2                Hak lütfuna gel er de gör

Gül bağına gel gir de gör

Güller ne rütbe gizlidir

Macnâya gel dil ver de gör

3                idrak olur ise ağır

Kulakları kalbi şağır

Kabil midir fehmeylesin

Durma bağır durma bağır

4                Derya görenler katrede

Güneş gören bir zerrede

Bin bir cihan seyrindedir

Kudret ile bir nazarda

5                Tenden geçenler can olur

Can incelir canan olur

Kalmaz zamanlar ortada

Her an ona bir an olur

6                Hak sözlerin fevkindedir

Vaşıl olan farkındadır

Bir şuledir şevk u şeğaf Lezzet bunun zevkindedir

7                Elfaza bakma ey güzel

Macnâdadır sırr-ı ezel

Makşud eger vuşlat ise

Nefsin bırak da öyle gel

OE3 56b

-11-

Mefülü/Mefailün/Fe ‘ûlün

Nutk-ı Şâmit

1                Rengiyle hadika-i muzâhir[339]

Gönlüm gibi lemca lemca rahşân

Cuşende önümde hep münâzir

Fikrim gibi mevkFim füruzân

2                Didârını carz edince dildâr

cAks etti füruğu nev-bahâra

Hep reng-i bedîca girdi ezhâr

Taczîm ederek o gül-cizâra

3                 Eşcar ederek Çüdâ’yı tebcil

Etvar-ı edebledir hıraman

Estikçe çemende bad-ı tehlil

Kıır’ân okunur içimde her an

4                 Seyl-i gafleti dide-i dilinden

OE3 56a

Bak anla nedir kitab-ı câlem

Mefhum olamaz mı sırr-ı rüşen

Meydanda iken nişan-ı aczam

5                 Telhiş ile bak bu kâ’inâta

Bir zübdede toplanır serâ’ir

Âyine olup tecelliyata

Bir sırr ile mültemic-i muzahir

6                 Pür-cüş-ı şafa riyaz-ı câlem

Mevc urmada caşk ile bedâyic

Mecmuasıdır içinde adem

Hak mazharıdır bu halk-ı câmic

7                 Mişbah-ı dilin olursa rahşan

Muzlim görünür mü cunşuriyyât

Vahdet ile kalbi eyle taban

Çıksın aradan bütün izafat

OE3 57b

8                Hüvviyyeti tarh edince dilden

Yek-pare olur vücüd-ı eşya

Dil sırrı görür önünde rüşen

Emvacı görünce cayn-ı derya

9                Vahdetle taşıp cihan-ı macna

Zahirde göründü sırr-ı lahüt

Kalbindeki vehmi eyle imha Lahütun olur cihan-ı nasüt

10             Pür-şacşaca dilde şems-i vahdet

Zıldır görünen bütün ‘avalim

At kışrını lübbe eyle dikkat

Her şey bu cihanda Hak’la ka’im

11             Eşya dedigin şu müncemid nür

Eşkal-i bedîca-i cihandır

Dahilde durur kitab-ı mestür

Hariçte ne var ise nişandır

OE3 57a

12             Sensin bu zurüfa zarf-ı vâsic

Sensin bu büyük cihan-ı mac

Sensin bu cihanda nur-ı sâtic

Sensin bu taşan cazim derya

13             Peyda vü nihan olup celide

Hak sırrını koydu ademide

Âdemde demide na-demide

Matlüb ara sırr-ı müncelide

14             Fer verdi kulüb-ı aşfiyama

Sinemdeki neşve-i ilahi

Bak pertev-i feyz-i ıştıfama

Sırrımdan alınca intibahı

15             Gül-gün görünen letâhfü’n-nür

Tekvin-i bedîca zehre-efşan

İlhamı sitarelerle mestür

Tahlil olunursa sırr-ı insan

OE3 58b

16             Bir zerrede bin şümüs gerdan

Bir noktada bin muhit ebhar

Yek-neşve olup cihan-ı cirfan

Âşâr-ı bedîca cayn-ı esrar

17             Yek-zâ’ikadır başar başiret

Eşkale düşerse in'itâlat

Macnada söner füyüz-ı riı’yet

Zata erişince cümle lezzat

18             Ey zatı olan nihanda pinhan

Ey sırrı olan şümüs-ı esrar

idrak hakikatinde hayran

Bin şırrı dilin zeka-yı ebrar

19             Mecdi gibi bende-i kemine

Hak sırrını bildiren ilham

Lütfun bendedir mukarrebine

Bab-ı hareminde secde-gahım

7     Zilkacde 1343, Malatya

-12-

Fe cilâtün/Mefacilün/Fe 'illin

Validesi Lisanından Selim’e Ninni

1                Uyu ey Yusuf-ı zamanım uyu[340]

Uyu ey ziver-i cihanım uyu

Uyu ey neşve-i cenanım uyu

Uyu ey nur-ı meh-feşanım uyu

2                Sen benim neyyir-i hayalimsin

Sen benim tıfl-ı meh-cemalimsin

Sen benim zinet-i kemalimsin

Uyu ey nur-ı çeşmim canım uyu

3                Bana hatif diyor ki oğlundan

Göreceksin bütük sacâdeti sen

Yeri var hıdmet eylesem sana ben

Uyu ey tıfl-ı şadümanım uyu

MK, 65a

4                Bu cihandan cihanı merdanın

Nazarımda nişanısın şanın

Yükselir bunda namı şüccânın

Uyu ey kahraman civanım uyu[341]

5                Büyüdükçe şeref şaçıp yer yer

Görürüm ben cihan sana baş eger

Seni etsin IJüda karin-i zafer

Uyu ey şanım kahramanım uyu[342]

6                Beşiğin şanki mehd-i şirandır

Görünen hep şehamet ü şandır

Derecen rütbe-i müşirandır

Uyu ey fahr-i hanümanım uyu

7                Nur akar şanki vech-i alinden

Görürüm bin şeref cemalinden

Söylenir maderin bu halinden

Uyu ey mah-ı aşiyanım uyu

8                Dur edince sema-yı amali

Aranınca nücum-ı ikbali

Görürüm sende şems-i iclali

Uyu ey mihr-i asumanım uyu

MK, 65b

9                Ne güzeldir küçükten ayinin

Var yüzünde vakar u temkinin

Uyu ey nuru kalb-i ğam-gînin

Uyu ey mihr-i hüsn ü anım uyu

10             Sana bir söz naşihat-ı mâder

Gâlib olmaktadır cihânda hüner

Bu cihân merd-i ğâlibe baş eger

Uyu ey Yusuf-ı zamânım uyu

7 Muharremü’l-Haram 1336, 24 October 1917, İskenderiye

-13-

Fe ‘ilâtün/Fe ‘ilâtün/Fe ‘ilâtün/Fe ‘il ün

cAzîz Mecdi’ye “Tenvimiyye”

1                Uyu ey nuru olan meşrik-i envârım uyu[343]

Uyu ey ravza-i ikbâle şeref-bârım uyu

Uyu ey hüsnü olan ziver-i ezkârım uyu

Uyu ey nurum olan ruh-ı ziyâ-dârım uyu

2                Şems-i ikbâlim olup fıtratı gül-gun etdin

cÂlem-i hüsne doğup kalbimi memnun etdin

Fikrimi hüsnümü envâr ile meşhun etdin

Uyu ey nazrası pertev-dih-i enzârım uyu

3                Devlet-i câliye-i mecd ü şerefle her ân

Yaşa binler yaşa ey nur-ı bedîcü’l-lemecân

Seni ‘irfan ile Hak eyleye meşhur-ı cihan

Uyu devlet ile ey devleti bi-darım uyu

-14-

Mefa Cîlün/Mefa Cîlün/Mefa Cîlün/Mefa cîlün Peri-zade[344]

1                Cihan dalmış sükuna istirahat vakti gelmiştir[345] Bütün zi-rUha şuğlünden feragat vakti gelmiştir Sükut et gayrı feryadın nihayet vakti gelmiştir Peri-zadem uyu nevm-i sacadet vakti gelmiştir[346]

2                Şeref verdin şeref bezm-i cihana nUr-ı vechinden Hayatım şıı'lelendi senle revnak verdin ey gül-ten Şafa-yı kalbimi tezyid eden ‘alemde sensin sen Peri-zadem uyu nevm-i sa‘adet vakti gelmiştir

3                Doyurdum var mı hacet şir-i naba sükkere aba Yoruldun cisminin var ihtiyacı fer ile taba Benim ey nUr-ı kalbim ağlama dal naz ile haba Peri-zadem uyu nevm-i sa‘adet vakti gelmiştir

Jüda ikbal ile eyyam-ı cömrün eylesin müzdad

Meserretle hayatın devresin kılsın şeref-abad

Kızım eltaf ile etsin seni Mecdi gibi dil-şad

Peri-zadem uyu nevm-i sacadet vakti gelmiştir

5 Kanün-i Evvel 1927, Cağaloğlu-İstanbul


MUHAMMESLER VE TAHMİSLER
-1-

Mefa Cîlün/Mefa Cîlün/Mefa Cîlün/Mefa cîlün

Münacat

1                İlahi derd-i takat-süzıma feyzinle derman et[347]

Esir-i pençe-i gadrim beni meşmül-i ihsan et

Ciger-gâh-ı hazini garka-i lütf-ı firavan et

Kerem kıl Cacizim ya Rab beni şadan-ı her an et

Zebünum ya İlahi kalbimi lütfunla handan et

2                Dil-i bi-çaremin ta carşa çıktı nale vü ahı

Tahammül kalmadı çekmekliğe endüh-ı can-gahı

Döker baran-ı gam gam-dide gönlüm her seher-gahı

Kerem kıl Cacizim ya Rab beni şadan-ı her an et

Zebünum ya İlahi kalbimi lütfunla handan et[348]

MK, 29a

3                Belaya şabr edip yıllarca ettim sinemi şad çak

Ser-a-pa şanki oldum bir mihen-abad-ı dehşet-nak

Yetiş lütfunla gayrı oldu ahımla siyeh eflak

Kerem kıl Cacizim ya Rab beni şadan-ı her an et

Zebünum ya İlahi kalbimi lütfunla handan et

4                 Kemale erse gam mesrur kılmak hikmetindendir

Karîn-i cizzet etmek ‘acizanı ‘izzetindendir

Zebunı galib-i acdâsı kılmak gayretindendir

Kerem kıl Câcizim ya Rab beni şadan-ı her an et

Zebunum ya İlahî kalbimi lütfunla handan et

5                 Olurken dîdeler habîde-i hab-ı şafa ya Rab

Benim çeşmimden aktı seyl-i pür-cuş-ı bela ya Rab

Ciger-suz-ı melâ’ikdir çıkan muhrik nida ya Rab

Kerem kıl Câcizim ya Rab beni şadan-ı her an et Zebunum ya İlâhî kalbimi lütfunla handan et

6                 Zemîn-i ibtihal üzre düşüp feryad u ah ettim

Kerem babında zanu-zen olup zikr-i ilah ettim

Beden iklimini ‘aşkınla ser-ta-ser tebah ettim

Kerem kıl ‘acizim ya Rab beni şadan-ı her an et

Zebunum ya İlahî kalbimi lütfunla handan et

MK, 29b

7                 Ederse kudretin Nemrudu kahra peşşe-yi tevkil

Olur bal-i za‘îf-i ahkarı bir şeh-per-i Cibril

Eriştir ‘izzete erdi kemale mihnet-i tezlîl

Kerem kıl ‘acizim ya Rab beni şadan-ı her an et

Zebunum ya İlahi kalbimi lütfunla handan et

8                Eder tenvir-i calem zerre alsa pertevinden tab Olur bir katre feyzinle şadefte dürre-i na-yab Dil-i tarikimi lütfunla kıl hurşid-i calem-tab

Kerem kıl Cacizim ya Rab beni şadan-ı her an et Zebunum ya İlahi kalbimi lütfunla handan et

9                IJıırUş-ı ‘aşk ile ateş-nisar-ı neng ü car oldum FürUğ-ı nUr ile memzUc olan bir başka nar oldum Ziya-yı fecr-i taban vuşlatıyçün leyl-i tar oldum Kerem kıl Cacizim ya Rab beni şadan-ı her an et ZebUnum ya İlahi kalbimi lütfunla handan et

10             Düşüp bir şucle-i ümmid-i gül-gUn sine-i tara Çekildim halk-ı ‘alemden kenar-ı bag-ı efkara cAceb bir derde düştüm faş edilmez yar u ağyara Kerem kıl ‘acizim ya Rab beni şadan-ı her an et ZebUnum ya İlahi kalbimi lütfunla handan et

MK, 30a

11             Düşündükçe olur pür-lerze ‘alemler celalinden Gelir zevk-i miı’ebbed cUd-ı memdUd-ı kemalinden Müzehheb eyle ‘irfanım benim nUr-ı cemalinden

Kerem kıl Cacizim ya Rab beni şadan-ı her an et

Zebunum ya İlahî kalbimi lütfunla handan et

12             O dil kim hıfz-ı mahşuşun anı etmektedir abad

Cihana karşı kayd-ı havfa düşmekten olur azad

Beni kayd-ı elîm-i ibtila etmektedir berbad

Kerem kıl Cacizim ya Rab beni şadan-ı her an et

Zebunum ya İlahî kalbimi lütfunla handan et[349]

13             Leyal-i haşyet içre şucle-i ahım siracımdır

Beni cuyan eden nur-ı mübîne ihtiyacımdır

Tazarruc ibtihal u meskenet feyz-i mizacımdır

Kerem kıl Cacizim ya Rab beni şadan-ı her an et Zebunum ya İlahî kalbimi lütfunla handan et

14             Cihan şuriş-geh-i pür-ğulğul-i sevda-yı servettir

Benim matlubum ancak macnevî bir başka devlettir

Gönül zindan-ı gamda vakf-ı suziş-gah-ı mihnettir

Kerem kıl Cacizim ya Rab beni şadan-ı her an et Zebunum ya İlahî kalbimi lütfunla handan et

15             Esîr-i derd-i hicranım beni vaşlınla iczaz et

Cihan-ı ma‘nevîde namımı cavîd ü mümtaz et

Serîr-i sırr-ı feyz-a-feyz-i ‘irfanda ser-efraz et Kerem kıl ‘acizim ya Rab beni şadan-ı her an et

Zebunum ya İlahî kalbimi lütfunla handan et

MK, 30b

16             Dilim tenvir edip fahr-ı cihan feyz-i ‘azîminden

Çehar erkan-ı dînin yümn-i fazl-ı müstedîminden

Gönüller pertev-i al-i ‘aba hubb-ı kerîminden

Kerem kıl ‘acizim ya Rab beni şadan-ı her an et Zebunum ya İlahî kalbimi lütfunla handan et

17             Bana tevfîkmm hüsnüyle ver bir şu‘le-ver zîver

O nuru her huşuşumda bana kıl rehber-i ekber Fürüğ-ı maye-i mahiyyetim olsun münevver-ter

Kerem kıl ‘acizim ya Rab beni şadan-ı her an et Zebunum ya İlahî kalbimi lütfunla handan et[350]

18             Tevalî-i beladan ‘acz ile pür-suzdur Mecdî

Bela aşhabına karşı hikem-amuzdur Mecdî

Şeb-efruzan yolunda guşşe-dar-ı ruzdur Mecdî Kerem kıl ‘acizim ya Rab beni şadan-ı her an et

Zebunum ya İlahî kalbimi lütfunla handan et

21 Mart 1321, Konya

OE 141, 127 numaralı şiir

-2-

Mefailiin/Fe cilâtün/Mefacilün/Fe ilin

Muhammes

1                ljııruş-ı ‘aşk ile eşya bütün ‘ibadette407

Sücüd-ı haşyete dalmış zılal-ı vahdette

Döner nazireler İcad eder d alalette

Döner bu şa‘şa‘alar hep harim-i kudrette

Döner döner de olur bir fem-i hakikatte

2                Seması arzına meftün durur sehabında

Şehabı pembe benekler şaçar türabında

Türabı renge bürünmüş şarab-ı nabında

Şarabı neşveyi gizler derün-ı abında

Düşün bu gül-şeni baş ey kenar-ı babında

3                Bu ihtişam-ı bedayi‘ bu feyz-i gün-a-gün

Meşam-ı canına şalmış ise fürüğ-ı cünün Doğar l'ıı’âd-ı latifinde şu‘leler gül-gün Bu şıı‘leleıie se'râ’ir olur bedi‘a-nümün


 


407


OE 127


 


Düşün düşün bu bedayic Hûda'yadır meftun

4                BedFalar mı yaratmış teşadüfün eseri

Bu cahilane tefelsüf d alaletin şereri Yakar bu fikri kalemin latif şuleleri Cihan-ı kalb-i celilinde berk uran haberi Düşün düşün de çıkar nUr içindeki güheri

5                Mü’eşşir olmasa asar olur mu lemca-nişar Arar bu ‘aşk-ı hurUşan cemal-i yari arar Cemal-i yar ise eşyada naşir-i envar Gelir vücUd-ı hafiden zuhUra doğru akar Şaşar bu cUşişe ‘aklın fürUğ-ı feyzi şaşar

6                Feza-yı sine-i ekvana hiç olur mu hudUd içinde türlü kürevyatı şekl-i na-mahdUd Eder mi böyle fezayı ihata çeşm-i şühUd cAdem vücUd-ı hurUşanda mevce-i mefkUd Şaşırma şonra bu calem seninledir mevcUd

7                Nedir bu mevceli güller kenar-ı haşmette Şaçar cemal-i miı’eyyed cihan-ı ‘izzette Ziyası nUr ile yek-san fürUğ-ı zulmette ŞümUsu zerrede taban durur letafette

Nedir bu kevkebe bilsem nedir bu fıtratte

8                Evet bu şekl-i müşacşac evet mucammâdır

Bu sırrı kim ki bilirse o merd-i danadır

Tenevvücât nümayan hurüş-ı deryadır

Cihan cihan-ı Huda’dır cihan-ı macnâdır

Evet yegane mü’eşşir cihanda Mevla’dır

2      Teşrin-i Evvel 1938, Bayezid-Nür Şokağı

-3-

Fâ ‘ilâtün/Fâ ‘ilâtün/Fâ ‘ilâtün/Fâ ‘ıl ün

Muhammes

1                Güller açtı gülsitan-ı baht-ı tabanım benim[352]

Şevk ile pertev şaçar çeşman-ı handanım benim

Oldu leb-riz-i meserret kalb-i süzanım benim

Mah-ı kudsiden münevver oldu eyvanım benim in u andan bi-haberdir şimdi her anım benim

MK, 57b

2                Etdim ol mahı temaşa dide-i hayran ile

La-mekan arzında secde eyledim izcân ile

Şahid ü meşhüdu bir gördüm bakıp imcân ile

Li nıaFıllâh' ı terennüm eyledim ikan ile

Kul hüvallahu ehaddır nur-ı imanım benim[353]

3                 Ser-hoş etti pir-i mey bir bade-i tesnim ile Sırr-ı İsmadli bildim gerdeni teslim ile Ma-siva eşnamını kesr eyledim taşmim ile Hem-dem-i esrar olup vahdetde İbrahim ile Ravza-i ‘irfanı pür-nür etdi niranım benim[354]

4                 Varlığı her varlığa sermaye-i ibraz iken

Hep mürayâdan nümayan dilber-i mümtaz iken Nüru her mevcüdun üstünde ‘alem-efraz iken Semme vechullah ile her dem tecelli-saz iken

Len terâni’dir nikab-ı nür-ı rahşanım benim”[355]

5                 Sırr-ı vahdet fıtratın bir bezm-i cüş-a-cüşudur ‘Ârifan-ı Hak o bezmin mest-i nüş-a-nüşudur Badesiz ol meclis-i ünsün serim medhüşudur Küntü kenzen bezm-i vahdette Jüda menküşudur Zer-nişan oldu derün-ı hatda ‘irfanım benim

MK, 58a

6                 Metin Kutusu: 409
410
411
Bir nizam-ı feyz-bahşa bahş edip erkanına

Zinet-aver oldu neşr-i nur ile eyvanına

Zir ü bala ser-füru eyler culüvv-i şanına

Ka’inat-ı cismi teshir etdi her fermanına

Taht-gah-ı dildeki sultan-ı zi-şanım benim

7                 Etme ümmid-i macalî iktidar-ı huşdan

Şor hakayık bahsini bir mürşid-i mey-nuşdan

Mazharım eltafa bir pir-i hataya puşdan

Merkez-i kudretdeki derya-yı cuş-a-cuşdan

Mevce-zen bir katredir derya-yı cuşanım benim

8                 Rah-ı Hak’da rehberim oldu ilahi sanihat

Berk urur her lahzada binlerce kudsi varidat

Nakş-ı calem var iken ister mi başka muccizat

Başka bir Kur’an-ı Hak’dır beyyinat-ı kahnat

Muhkematından bunun her satr-ı burhanım benim

9                 cÂrifan mest olsa da bir vecd-i müstağrak ile

Hall-i kayd eyler vücud-ı vacib-i mutlak ile

cÂdet üzre remz edip her muğlakı muğlak ile

Söyledim Mecdi kelam-ı Hakk’ı feyz-i Hak ile

Muktebesdir Hak kelamından bu tibyanım benim

1     Şafer 1336, 17 November 1917, İskenderiye

-4-

Mefûl ü/Mefa ‘ftü/Mefa cİlü/Fe cül ün

Kısm-ı salis- Hayat-ı İntibah-ı Sanî[356]

1                Mazîyi ve müstakbeli her hali düşündüm[357]

Tarîh-i beşer şafhaları geçti gözümden

Geçtikçe gözümden geçen amali düşündüm

Vicdan-ı beşer ateş alır gamla sözümden

Vicdan kanatan vahşet-i ef'ali düşündüm

MK, 46a

2                Milyon sene geçmişdir cihandan yine el-an

Bir devr-i tekemmül ne içün gelmedi bilmem

Olsun beşeriyet denilen kütle-i ihvan

Fikrimce bütün neş’eli hep zevk ile hurrem

Hep şad-ı macîşet ve bütün şulh ile handan

3                ‘Âkilleri, ‘âlimleri pür ye’s ü küdüret

Zalimler ise şerr ile me’nüs-ı fezahet

Mescüd-ı mela’ik idi Âdem bu ne halet

‘Âlemdeki evladına bak dürlü sefalet

Çekmekte yazık ah beşeriyyet beşeriyyet

4                Oldukca beşer cinsini ta‘zîb ile meşgül

Bitmez bu teselsül eden ahval-i elime

Bitmez eger etmez ise Hak kuvveti mes’ül Bitmez bu cihan bitse de eşhaş-ı leime Bitmez bize oldukça sacâdet yolu mechül

5                Bitmez diyorum çünkü cehalet mütevali Bitmez diyorum çünkü ‘adavet mütekabil Bitmez diyorum çünkü cihan gadr ile mali Vicdana ri‘ayetde tefekkür mütesafil Bitmez diyorum çünkü uzak devr-i te‘ali

MK, 46b

6                Mutlak beşere karşı acır kalb-i hazinim Her ‘aşra ve her ‘unşura şamil kelimatım Tenfiz-i zaman ahı değildi bu eninim Efkar-ı telehhüfle benim hep harekatım Sa‘d-ı beşeri görmek içün nale-güzinim

7                Fıtratdaki ‘ulviyyetidir şanına burhan Tebcile revadır beşeriyyet beşeriyyet Geçsin yere insanları ta‘zib eden insan Geçsin yere perverde kılan fikr-i cinayet[358] Geçsin yere her kimde olursa kara vicdan

30 Mayıs 1328[359], İstanbul Mecdi

-5-

Mefülü/Mefailün/Fe ‘ûlün

istikbalde Şabah-ı İştirak[360]

1                Fikrim görüyor cazîm bir nur[361]

Fikrim görüyor cihan-ı diger

Her ferd o cihan içinde mesrur

Her ferd o cihanda neşve-perver

Her şey oluyor şafala manzur

2                Bir başka cihan şabah-ı meşhud

Bir başka mekan o cay-ı ezher

MK, 47a

Yoktur orada cidal-i merdud

Her sinede var şafa-yı enver

Her kuşede bir makam-ı mescüd

3                Her kalbe akan ferahlı enhar

Seyyale-i iştirak-i rahşan

Guya bu cihan cihan-ı ezhar

Envar-i vidad içinde taban

Âğüş-ı vefa içinde efkar

4                Yok kimsede ihtiraş-ı menfur

Her dilde uhuvvet ü muhabbet

İhvan-ı şafa şafa ile mesrur

Yok kimsede çehre-i cadavet

Yok ortada iştika-yı mağdur

5                Bir devr-i mürüvvet ü sacadet

Bir devre-i ihtifal-i calî

Bir devr-i celil-i ademiyyet

Bir devre-i ihtişam-mali

Bir devr-i tekemmül-i uhuvvet

MK, 47b

6                Arttıkça ziya-yı fikr ü cirfan

Artar beşerin terakkiyatı

Zulmetde kalır mı fikr-i insan

Bir gün bulacak tecaliyatı

Ol gün doğacak şabah-ı rahşan

30 Haziran 1328[362], cÂşıkpaşa, İstanbul

A17b

-6-

Mefa Cîlün/Mefa Cîlün/Mefa Cîlün/Mefa cîlün

Muhammes

1                Ne güldendir ne şavt-ı bülbül-i meşhurdan peyda[363]

Belâ cuşşaka da’im bir ruh-i pür-nurdan peyda

Bu şiven-gah eder çok kerre şuru surdan peyda

Olursa gâhi şuriş bâde-i engurdan peyda

Olur hep fitneler bir dide-i mahmurdan peyda[364]

2                Şükuh u şan-ı şevkettir cihan gül-zar-ı hilkattir

Mezahir mevcelerdir mevce-i derya-yı kudrettir

Ledünni macrifet feyz-i cazîme mazhariyyettir

Nazar kıl ka’inata mayesi caşk u muhabbettir

Olur asar-ı feyzi nazır u manzurdan peyda[365]

3                Olup ser-mest-i şadi lale-zarın şevk u cuşundan

Olur avare cuşşak-ı ilahi cayş ü nuşundan

Elest avazesi gitmez bu kavmin guş-ı huşundan

Enin-i caşkı guş et bahr-ı mevvacın huruşundan

Olur bu nağme hem tanbur u hem zenburdan peyda

4                 IJıııTış u cuş eden her şeyde nur-ı sırr-ı vahdettir O sırrı keşfeden feyz-i ‘azim-i Ahmediyyettir Şiı’un-ı sermediyyette ilahi bir hükümettir Veren şuret bu hiç-a-hiçe bir şems-i hakikattir Bütün zerrat olur ol mihr-i nur-ı envardan peyda

A18a

5                 cUküs-ı nura aldanma görüp zahirde ekvanı Dil-i derrakini kıl feyz-i ‘irfan ile nüranî Nedir idrak et zatındaki esrar-ı pinhanı

Jamuş ol kalb-i müzmindir tecelli-gah-ı Sübhani Kelim’e olsa da nur-ı tecella Tur’dan peyda

6                 Güherdir macrifet bir şey1 eder mi kadrini tehvin Muvakkattır hasudan-ı fazilet etse de nefrin Nihayet bir gün evşafın eder hep dilleri tezyin Zaman eyler cemal ehl-i kemalin kadrini tacyin Olur kuh-ı bülendin irtifa‘ı durdan peyda[366]

7                 Şafa-yı dâ’imi mümkün müdür her ferde ‘âlemde Ne müz‘ic şafhalar vardır hayat-ı nev‘-i ademde Keder eksik degil mes‘ud olan her zat-ı hurremde Ser-a-pa yanmamak kabil mi Mecdi ateş-i gamda

Lehib oldukça böyle dildeki ten-nurdan peyda

İskenderiye, 24 Nisan 1916

-7-

Mefa Cîlün/Mefa Cîlün/Mefa Cîlün/Mefa cîlün

Mersiyye

1                Libas-ı mateme girmiş önümde kuhlar bağlar[367]

Şerik-i ğam olur elbet bana mevti ile şağlar

Reşid’in fevtine efğan edip cümle cihan ağlar

Peder ağlar ana ağlar yetimanı yürek dağlar

Reşid ölmüş denildikçe fiğana ğark olur dağlar

MK, 45a

2                ‘İbadet rahına gitmiş idin ey hacc-ı beytillah

Nihayet Mekke oldu medfenin senin IJİıdâ-âgâh

Mukaddes arzda öldünse de olsun sana bin ah

Peder ağlar ana ağlar yetimanı yürek dağlar

Reşid ölmüş denildikçe fiğana ğark olur dağlar[368]

3                Baban arzu’l-hicazı ğarka-i eşk-i elem etti

Senin derdinle çeşmin çeşme-i ekdar u ğam etti

Seni devr-i felek eyvah kim hâk-i ‘adem etti

Peder ağlar ana ağlar yetîmanı yürek dağlar

Reşîd ölmüş denildikçe fiğana ğark olur dağlar

4                Bıraktın beş yetîmin ateş-i hicran ile giryan Yürekler taştan olsa elbet eyler ah ile efğan Sana bi’l-cümle bildikler akıttı dîdelerden kan Peder ağlar ana ağlar yetîmanı yürek dağlar Reşîd ölmüş denildikçe fiğana ğark olur dağlar

5                Reşîd ölmek sana layık değildi genç idin el-an Kime koydun da gittin beş yetîmi böyle hün-efşan Ne rütbe matem etsek ağlasak elbet sana şayan Peder ağlar ana ağlar yetîmanı yürek dağlar Reşîd ölmüş denildikçe fiğana ğark olur dağlar

6                Yakışmazdı sana ölmek fakat takdîr-i Hak böyle Reva olmaz denilmek emr-i Hakk’a böyle ya şöyle Bize şabr eylemekten ğayrı var mı varsa sen söyle Peder ağlar ana ağlar yetîmanı yürek dağlar Reşîd ölmüş denildikçe fiğana ğark olur dağlar

7                Leza’iz-yab-ı gün-a-gün olup Firdevs-i aclada IJıraman-ı şafa ol kurb u lütf-ı haşş-ı Mevla’da

MK, 45b

Hazin ebyatını Mecdi şürüc ettikçe irada

Peder ağlar ana ağlar yetimanı yürek dağlar

Reşid ölmüş denildikçe fiğana ğark olur dağlar

15 Şubat 1323, Konya

-8-

Müfte Cilün/Müfte Cilün/Müfte ilün

Pederi Lisanından İki Yaşında Hamiye’ye

1                Benzetirim güllere gülşen kızımı[369]

Görmesem olmaz duramam ben kızımı

Şaklasın Allah nazardan kızımı

Pek severim Hamiyemi şen kızımı

Şemc-i şeb-ara gibi rüşen kızımı

2                Hamiye’dir ğonca gibi hande-feşan

Hamiye’dir dide-i can nür-ı cenan

Hamiye’dir hanede nev-reste fidan

Pek severim Hamiyemi şen kızımı

Şemc-i şeb-ara gibi rüşen kızımı[370]

3                Ravza-i kalbimde açan işbu çiçek

Öyle güzel kim şanırım bir melek

Zinet-i etvarına vermiş emek

Pek severim Hamiyemi şen kızımı

Şemc-i şeb-ara gibi rüşen kızımı

4                ‘Ömrünü müzdad ede Mevla-yı celil

Kalbini hem şad ede Mevla-yı celil

Neslimi abad ede Mevla-yı celil

Pek severim Hamiyemi şen kızımı

Şem‘-i şeb-ara gibi rüşen kızımı

29 Kanün-ı Sani 1317, Şamşün

-9-

Fe ilâtün/Fe ilâtün/Fe il ün

Selma’ya ikinci Ninni-Hacı F'a’ik Beg’e Nazire[371]

1                Uyu ey mihr-i dırahşanım uyu[372]

Uyu ey dilber-i nazanım uyu[373]

Uyu ey ziver-i vicdanım uyu[374]

Uyu ey nür-ı fürüzanım uyu

Uyu her handene kurbanım uyu

2                Uyu artık uyu ey dide-i can

Uykuya daldı bütün halk-ı cihan

Uyu yordu seni feryad u figan

Rahatınla gönül olsun şadan

Uyu ey şemc-i şebistanım uyu

3                Ey benim tuhfe-i feyz-i ezelim

Kurre-i cayn-ı dilim ey güzelim[375]

Gözleri senle beraber süzelim[376]

cÂlem-i tayf-ı latifi gezelim

Uyu ey merdüm-i çeşmanım uyu

4                Uyu ey lemcası bi-misl ü bedel

Uyu ey şucle-i ümid ü emel

Uyu ey nazlı çiçek nazlı güzel

Hıfz ede şıhhatini Rabb-i ecel

Uyu ey sürür-ı hübanım uyu

MK, 51a

5                Uyumakla büyür etfal-ı cihan

Uyu da cismine gelsin derman

Bir daha girmez ele böyle zaman

Uyu ey mah-ı bedîcü’l-lemecân

Uyu ey çehresi tabanım uyu

Kıyamam eyleyemem gerçi citab

Lakin artık canıma geçti cazab

Verme ninnilere efğanla cevab

Görmedim kaç gecedir rahat-ı hab

Uyu ey neyyir-i dırahşanım uyu[377]

7                Gidiyor derd-i dilim hep kederim

Sana düştükçe a Selma nazarım

Ey küçük kız seni gayet severim

Yaşa binler yaşa ey verd-i terim

Uyu ey dilber-i fettanım uyu

Haziran 1915, İskenderiye

-10-

Mefülü/Mefailün/Fe ‘ûlün

Sacdiye’ye “Ninni”

1                Ey lütf-ı celil-i Kird-karım[378]

Ey şanlı kızım a gül-cizârım

Artık uyu ey benim nigarım

Ninni sana ey gül-i baharım

Ninni sana ey şafa-nisarım

2                 Ninni sana ey cemâl-i taban Ninni sana ey meh-i fürüzan Binler yaşa ey fürüğ-ı handan Ninni sana ey gül-i baharım Ninni sana ey şafa-nisarım

3                 Ey gülşen-i ‘ömrümün vefası Ey gözlerimin ziya-fezası Tal uykuya ey gönül şafası Ninni sana ey gül-i baharım Ninni sana ey şafa-nisarım

A10b

4                 Ey verd-i terim meh-i hayatım Müstağrak-ı nür olup cihatım Şenlendi seninle kainatım Ninni sana ey gül-i baharım Ninni sana ey şafa-nisarım

5                 Sen Sa‘diye’sin şerefli dühter Bir dühter-i pak-i sa‘d-ahter Sensin bana talic-i münevver Ninni sana ey gül-i baharım

Ninni sana ey şafa-nişarım

6                Pek çok yaşamakla bahtiyar ol

Şayeste-i lütf-ı Kird-kar ol

Tac-ı ser-i baht-ı pür-mesar ol

Ninni sana ey gül-i baharım

Ninni sana ey şafa-nişarım

7                ‘Aklında füyuz-ı kabiliyyet

Kalbinde devam edip meserret

Mecdi gibi ol enis-i ‘izzet

Ninni sana ey gül-i baharım

Ninni sana ey şafa-nişarım

Bayezid, 1 Ağuştos 1926, 1 Şaferü’l-hayr 1345

-11-

Fâ ‘ilâtün/Fâ ‘ilâtün/Fâ ‘ilâtün/Fâ ‘ıl ün

Tahmis-i Gazel-i Fuzulî

1                ‘Aşkın etti har-ı zar-ı ‘alemi gülşen bana[379]

‘Ayn-ı şadidir cihanda ğam ile şiven bana

Öyle bir halet ‘inayet eyledin kim sen bana

Kâr-ger düşmez hadenk-i ta ‘ne-i düşmen bana

Keşret-i peykânın etmiştir demirden ten bana

MK, 62a

2                Kim olursa caşk u sevdanın hakiki mahremi Her cefanın her belanındır hemişe hurremi Şiddet-i sevdala duymam medh u kadh-i câlemi Eymenem seng-i melâmetten kim alıp çevremi Oldu zencir-i cünün bir kal'a-ı âhen bana136

3                cAşk-ı kamil kalbi jeng-i ma-sivadan pak eder Canı cananın güzer-gahında ferş-i hak eder Bende nokşan var ki gönlüm ah-ı ateş-nak eder Andanım rüsvâ ki seylâb-ı sirişkim çâk eder Zahm-ı tigin kanı giydirdikçe pirâhen bana

4                Şerhalar açdım gönülde derd-i hicranınla ben Reh-neverd-i hasretim şubh u mesa ey gül-beden Hangi gün bilmem olur karşımda vechin şucle-zen Hiç meskende karârım yokdurur ol zevkten Kim kaçan hâk-i ser-i küyun ola mesken bana

5                cAşk tefsiriyle böyle pak-cevher olmuşam Sırr-ı insaniyyete sayende mazhar olmuşam Sine Sina’dır tecelli-gah-ı envar olmuşam [380]


Dem-be-dem şenı‘-i cemalinden münevver olmuşam

Ey gözüm nuru gerekmez dide-i rüşen bana

MK, 62b

6                Macera-yı ‘aşk ile gönlün yine ğavğâsı var

Küşe-i mihnette vaveyla-yı gam-peyması var

Meyl-i riı’yetden cihana karşı istiğnası var

Başda bir serv-i semen-ber vaşlının sevdası var

Süd vermez bâğ-bân nezzâre-i gülşen bana43

7                Nezd-i Hak’da başkadır Mecdi culüvv-i menzilet

Haşmet ü darat ile olmaz hakiki mescadet

Makşad-ı akşa ise ‘âlemde hüsn-i ‘akıbet

Ey Fuzuli odlara yansun bisât-ı saltanat

Yegdir andan Hak bilir bir küşe-i külhan bana

23 Rebiu’l-ahir 1336, 5 February 1918, İskenderiye

-12-

Fâ ‘ilâtün/Fâ ‘ilâtün/Fâ ‘ilâtün/Fâ ‘ıl ün

Tahmis-i Gazel-i Mahmüd Celaleddin Paşa

1         Dilde niran-ı muhabbet da'imiyyü’l-iltihab[381] [382]

‘Aşk-ı takat-süz ile oldum esir-i ıztırab

Ben bu derd-i can-güdazı kendim ettim intihab

Eyledim bir neyyir-i can-suz-ı hüsne intisab

Kim hıyâm-ı mihre tâb-ı zülfüdür zer-rin nikâb

2                 cAks-i envar-ı cemali pertev-efşan şaneden

Allah Allah bir melek taşviri taban şaneden

Çeşm-i ‘âşık olmamak mümkün mü hayran şaneden

Sâye-sâz oldukça kisU-yı perişan şaneden

Bedr-i rUyunda temeşşül eyliyor feyz-i sehâb

3                 Öyle gam-peyma-yı rah-ı pür-ğubar oldum ki ben

Öyle bir zehr-aba nüş-ı ıztırar oldum ki ben

Ağlamaktan öyle meslübu’l-karar oldum ki ben

Şöyle ser-mest-i ğam-ı hicrân-ı yâr oldum ki ben

Görünür şahbâ-yı dilde eşk-i gül-gUndan habâb

4                 Anladım esrarı teşrih-i hafaya el verir

Bezm-i vaşlı yad ile tezyid-i sevda el verir

Pay-mal oldu vakarım etme rüsva el verir

Verme artık câm-ı lebriz-i muşaffâ el verir

Sâkiyâ düştüm ayaklar altına hâlim harâb

5                 ‘Aksine devr eyleyip şad-çak-ı ye’s etti teni

Çak çak eyler idim destimde olsa dameni

Âh kim ser-keşte etti ah ile böyle beni

Mahv-ı amale uymazgerdiş-i çarh-ı den!

Döndürülmez vefk-ı matiüb üzre hep bu asiyab

MK, 19a

6                Düşmen-i hün-rîzi oldu gönlümün zevk-i mesar

Âh her şeb ta-be-şubh olmaktayım encüm-şümar

Rahat-i kalbiyyemi efkarım etti tar u mar

Etti hissiyatım istila hayâl-i çeşm-i yar

Hâl-i bî-tabîde didem her gece mahrüm-ı hab

7                Rehberimdir bir edîb-i nükte-dan-ı irtical

Çame-i mucciz[383] beyanı mahir-i sihr-i helal

Pertev-i efkarı Mecdî câlem-efrüz-i hayal

Olsa güncayiş-pezir hame-i kudret-i Celal

Derd-i dil hakkında ben telif ederdim bir kitab

1310, Girîd-Hanya

-13-

Mefül ü/Mefa îlü/Mefa îlü/Fe ül ün

Amasya’da Medfün Seyyid Nigarî Hazretleri’nin Na‘leyn-i Nebevî’yi istikbal Münâsebetiyle Söylediği Gazelin Tahmisidir[384]

1                Pertev şalalı ‘aşkıma envar-ı Muhammed[385]

Âteş-fekenim sinededir nar-ı Muhammed

Oldum olalı ‘aşık-ı didar-ı Muhammed

Gönlümde gezer la cl-i güher-bâr-ı Muhammed

Tâ zahir ola lü’lü’-i esrâr-ı Muhammed

2                Gül-zarı eder sineyi Sina gibi gülşen

Güftarı kılar kalb-i siyeh-pareyi rüşen

Nefhinden alır rüh-ı nevin mürde olan ten

Şıhhat bulur cuşşâk-ı maraz-dâr lebinden[386] [387]

Peymâne-i candır leb-i gül-nâr-ı Muhammed44,

3                Miftah-ı hafayası olup Hazret-i Kıır’ân

Evşafına kudsiyyet ile olmada burhan

Mahbüb-ı IJüdâ olmağı zann eyleme asan

Bir hoş düşün ey tâlib-i ser-çeşme-i hayvan

Gör kim ne revân-bahşdır elkâr-ı Muhammed

4                Her huzmesi bin sırr ile zer-tar-ı hüdadır

Nür-ı siyehi ğıbta dih-i şems-i semadır

Mecnun dilime silsile-i al-i ‘abadır

Azdır deme gencine-i esrar-ı Hüda ’dır

Ser-tâ-be-kadem turre-i tarrâr-ı Muhammed

5                Ezdadı ezip cem‘ ile bir ma‘şere koymuş

‘Uşşakı yakıp dillerini ahkere koymuş

Kudretle kader sırrını bir deftere koymuş

Ser-rişte-i tedbir-i cihanı yere koymuş

Ser-beste-i ser-kâkül-i serdâr-ı Muhammed

MK, 72b

6                Şahn-ı dilini eyle şafa-zar-ı muhabbet

Esrar-ı Muhammed ile ol vakıf-ı hikmet

Aş sine-i şad-pareye bir şems-i hakikat

Bakmaz ruh-i gül-zâre degil tâlib-i cennet

Meyl eylemez ağyâre taleb-kâr-ı Muhammed

7                Payından alıp bUyu gönül ‘aşkınla mesttir

Erse yetişir payı dahi mestine desttir

MelbUs-ı Nebi nefha-zen-i bezm-i elesttir

Hep ‘âliden alıdırkamupest-heme-pesttir

Nacleyn-i ser-efrâz-ı şeref-dâr-ı Muhammed

8                Fahr eyle gönül Fahr-i Cihan hubbu ser-a-pa

Fark-ı ser-i Mecdi’de olup şems-i mücella

Baş egdi cihan bahtıma lutf eyledi Mevla

Başımda karâr eyledi ol serv-i dil-ârâ

Dâmânım öperse yeridir ‘arş-ı mu‘alla144

9     Şubat 1941, Bâyezid-İstânbul[388] [389]

OE1, 52a

-14-

Mefâ ‘Ilün/Mefâ ‘Ilün/Mefâ ‘Ilün/Mefâ ‘ilün

Ahmed Remzi Efendi’nin Gazelinin Tahmisi[390]

1                O nadanlar ki dananın müfahham olduğun bilmez[391]

Onun bir merkez-i feyyaz-ı a‘zam olduğun bilmez Kemalat ehlinin her sırra mahrem olduğun bilmez O âdemler ki âdem küll-i ‘âlem olduğun bilmez

Muhakkak âdem ü âlemde bir dem olduğun bilmez

2                Hakayık ‘ilmidir sırr-ı hüveyda feyzine gülşen

Füyuzâta serir-i ihtişam-ı sinedir mesken

Cihanda kalb-i ademdir naziri olmayan mahzen

Haber-dâır olmamışsa ‘alleme’l-esmâ’ rümûzundan

Beni âdemse de âdem mükerrem olduğun bilmez

Nedir şubh-ı ezel, nur-ı ebed gül-zar-ı fıtratta

Bu cUş-a-cUşa, nUr-a-nUra bak asar-ı kudrette

Bunu haileyle evvel pUte-i ğayb u şehadette

Sabâh-ı Hakkı idrâk etmeyen tahmir-i tıynette

Zuhur-ı âdemin 'âlemden akdem olduğun bilmez[392]

4                Macanîsi kemalin mevce-zen nur-ı mücessemde

O enmUzecdedir cemcu’l-cevamic sırrı der demde

Tavaf eyle bulursan böyle bir adem bu calemde

Temâşâ etmeyen didâr-ı Hakkı vech-i âdemde

Gönül nâmında bir beyt-imu'azzam olduğun bilmez[393]

OE1, 52b

5                Hakikat lafza şığmakdan mucalla sırr iken mübhem

DerUnu kamilin elbette olmaz söz ile mülzem

Bilende nükte vü acladır demek bilmem

Cidâl ü kül ile vahdet-şinâsım zanneden âdem

O sırrın ehl-i hâle feyz-i mülhem olduğun bilmez[394]

6                işit mihrab-ı ‘alemden çıkan aşvatı ey sacid

Bütün avazeler tesbih ile takdisedir ‘aid

Oku Kıır’ân-ı zatından lisan-ı Hakla ol hamid

Kitab-ı bî-huruf-ı 'aşkdan dersi almayan zahid Okur ayatı elfazıyla muhkem olduğun bilmez[395]

7                Juruşândır fakat çıkmaz şada deryâ-yı vahdetden Güneşler nur alır mahfi olan şems-i hakikatden Müşacşacdır derunum câmi‘u’l-ezdâda hayretden Bilir bilmez edenlergüft ü gU sırr-ı hüviyyetden 'Acebdir vakıf-ı esrarın ebkem olduğun bilmez

8                Cihâd-ı nefsi muctâd-ı dili kılmazsa bir kimse

IJüdâ şemşir-i ‘aşkiyle dilin dilmezse bir kimse

OE1, 53a

Nigâhından zılâl-ı gafleti silmezse bir kimse Beşerde kainatı mündemiç bilmezse bir kimse ŞümUsun zerrelerde katrede yem olduğun bilmez

9                Metin Kutusu: 451	d
452	c
Jıred-fersâ-yı dikkat olmayan âfak u enfüsde Devâ-pirâ-yı mihnet olmayan âfak u enfüsde Jarâb-ı ‘aşk u hayret olmayan âfâk u enfüsde Nazar-endaz-ı 'ibret olmayan afak u enfüsde Zemîn u asuman levh-i mücessem olduğun bilmez[396]

10             Olur ehl-i kemalin sözleri ağyardan mektum

Muşaffa sinedir ravi-i sina remzine mefhum

Bu vadilerde rai cayn-ı mer’i olduğu maclUm

Kelimi zannedenler rü'yel-ı dîdârdan mahrum

Terânîlen terânîiçre müdğam olduğun bilmez

11             Bulur haşyet ricali lütf-ı Hak’la rütbe-i bala

FüyUz-ı ‘aşk ile bir kısmını taltif eder Mevla

Bela-keşlerce zindan-ı beladır Cennetü’l-me’va

Meşâ’ib câşıka ‘ayıı-ı menâsıb bilmeyen dânâ

Ser-i dâr-ı belâ bir kürsî-i Cem olduğun bilmez[397]

OE1, 53b

12             O ateşdir ki onun te’siri na-kabil-i tavşif

Eder ‘akilleri şiddet ile dehşet ile tahrif

O ‘aşkın narıdır güçdür belayı eylese teksif

Eden hâlât-ı caşk-ı yâri kil u kâl ile ta crîf

Meyân-ı dide vü dil sırr-ı mübhem olduğun bilmez[398]

13             Bütün asar-ı Mevlana hikem-amUzu ebrarın

Onun asarıdır ser-name-i ‘irfanı asarın

Kitab-ı Mesnevi en şanlısı en şanlı güftarın

Cihânda var mıdır şâh u gedâdan Mollâ IJünkâr'ııi

Serîr-i 'aşkda sultan-ı efham olduğun bilmez

14             Bulanlar kenz-i la yenfa kanâcatden olur memnun

‘Alakatı kesince öyle parlar dürre-i meknün

IJazâ’in kaşr-ı kalbin zir u balasındadır medfun

Olanlar kasr-ı bî-bünyâd-ı câh u servete meftun

Meger iklîm-i fakrın cây-ı hurrem olduğun bilmez

15             Beşer şerden alınmışdır sever kendi kerem görse

Fakat vermekte titrer dest-i mahrüm-ı nicam görse

OE1, 54a

Başar çigner geçer pişinde mağlüb-ı elem görse

O huniler ki halka cevreder cüzî sitem görse

cAdâlet-hâh olur nefsinde azlem olduğun bilmez

16             Makamatı görüp geçmiş gibi söz söyleyen vâciz

Şavabı terk edip şekl-i hatayı belleyen vâciz

Kuru dacvâ ile ‘ukbada devlet bekleyen vâciz

Beni ebru-yı yâre secdeden meıf eyleyen vâciz

Rüku eyler de mihrabın neden hum olduğun bilmez

17             Hakikat sırr-ı ‘ulvidir yetişmez halline kudret

Fakat sözdür yine idrak-ı ‘ulviyyata bir alet

Bu tahmise bu maksaddır bu (Mecdi)ye veren cür’et

Gazeller nazm eder, taltif eder intak içün (İffet)

Sükûtun (Remzî)-i nâ-çâre elzem olduğun bilmez

18     Mart 1938, Bâyezid-İstânbul


MÜSEDDESLER
-1-

Müfte Cilün/Müfte cilün/Fâcilün

Meda’ih-i Hazret-i Padişahı

1                Ey veli ni‘met-i bl-imtinan[399]

Âfitab-ı şevket ü iclal-i şan

Kişverinde ma‘rifet pertev-feşan

Münceli sayende feyz-i cavidan

Çok yaşa ey merdüm-i çeşm-i cihan

Çok yaşa ey padişah-ı kamuran

2                Gülşen-i ‘aşrın ser-a-pa lemca-zâr

Mevc urur ezhar her yer nev-bahar

Feyz-i eltafınla millet bahtiyar

iftiharından vatandır neşve-bar

Çok yaşa ey merdüm-i çeşm-i cihan

Çok yaşa ey padişah-ı kamuran[400]

MK, 9a

3                Sen Çüda’nın pertev-i ihsanısın

Tahtının şevket-feza-yı şanısın

Rüzigarın muhyi-i ‘irfanısın

Şanlılar ‘Osmanlılar sultanısın

Çok yaşa ey merdüm-i çeşm-i cihan

Çok yaşa ey padişah-ı kamuran

16 Temmuz 130 9[401], Hanya

-2-

Mefülü/Mefailün/Fe ‘ûlün

Bir Rütbe[402]

1                ‘Aksin bu kadar olursa rengin[403]

Aşlın Cacabâ ne rütbe dilber

MK, 35a

Sevdim seni ey cemâl-i ‘âli

Fikrimde letâ’ifm münevver

Zâhirdeki derdden cüdâyım

Ben ‘âşık-ı şancat-ı IJüdâyını

2                Tedkik-i serâ’ire heves-nâk

Dil nazır-ı manzarü’l-e‘âli

Her nazrası başka sırra ma‘tuf

İlhâm-güzin-i fikr-i ‘âli

‘Aşkınla beni münevver eyle

Mişkat-ı füruğ-ı enver eyle

3                Ver cezbeme başka bir letafet

Ruhun gibi ma’il-i hıram ol

Sevda vü şağaf dilimde pinhan

Gönlüm gibi cazibü’l-ğıram ol

Çehrendeki lemca-i letafet

Gülşenlere vermede hacalet

17 TemmUz 1324, Konya

-3-

Mefailün/Fe cilâtün/Mefacilün/Fe ilin

Muzaffer[404]

1                Hadid bir nazar ateşin bir macna[405]

Ser-i bozorg zeka şucle-dar nUr-ı mübin

Cebin-i vasici envar-ı feyzedir mücella

Sükutu kavline ğalib hemişe fikri metin

Riyaz-ı tab‘ına da’im eser nesim-i zafer

O kim Muzaffer Mecdi olunur dide-peser

2                Odur hadika-i ‘ömründe meyve-i zi-şan

Tenevvür etmede ‘aklında feyz-i insani

Neşat-ı kalbime ba‘is-i zekası pür-‘irfan

Cevabı hayreti mucib kelamı pirani

MK, 43a

Şafa-yı nur-ı hayatım bu şu‘le-i ümid

Bu şu‘le şu‘le-i candır bu şu‘ledir cavidan

3                 Şabah-ı mes‘adetimden doğan bu şems-i münir

Bahar-ı ‘ömrümü elbet eder karin-i şafa

Eder vefasını gördükçe çeşm-i pertev-gir

Derun-ı dilde mücella hadikalar peyda

Bu nur-ı dide-i dildir bu ‘akl-ı kamildir

Bununla devr-i hayatım hemişe mukabbeldir

4                 Füruğ-ı mes‘adet olsun sana refik-i hayat

Şafa-yı bal ile geçsin hemişe ezmanın

Edeb o barika olsun sana müzeyyen zat

Ziya-yı feyz ile dolsun zeka vü ‘irfanın

Cihan cenanını bilsin cihan-ı feyz-i ‘amim

Ferid-i cümle cihan ol şehir-i her iklim

Konya

A26a

-4-

Mefa Cîlün/Mefa Cîlün/Mefa Cîlün/Mefa cîlün

Şü’ün

Torunlarım Selma ile Selim’e Şiddet-i Şita ve Ondan Şonraki Şafa-yı Heva Münâsebetiyle

1                Cihan dârü’l-bedâyicdir bedâyic-hâne-i gül-gün[406]

Fezasında ne varsa hüsnüne insan olur meftün

Şü’ün-ı sermediyyette ilahi neşveler efzün

Serir-i ihtişamından güler memnün ile mahzün

Kederlerde şafa meknün şafalar gam ile meşhün

Şü’ünat-ı cihanda mevc urur esrar-ı gün-a-gün[407]

2                Kesafetle olur sükna-yı haşmet nar-ı beyzadan

Cihan revnak bulur ezdad ile icra-yı gavgadan

Bedayic rü-nümündur dildeki esrar-ı sevdadan

Gelir hayret temevvüc-gah-ı acşarı temaşadan

Kederlerde şafa meknün şafalar gam ile meşhün

Şü’ünat-ı cihanda mevc urur esrar-ı gün-a-gün

3                Saadetten çıkar en şon cizy u ye’s ile feryad

Baharın cüş-ı ezharı hazan-ı gam eder icad

^azanında olur ezhar-ı reng-a-reng sa'd-abad

Tenahiden müberradır şü’ıında cilve-ger ebcad

Kederlerde şafa meknun şafalar gam ile meşhun Şü’unat-ı cihanda mevc urur esrar-ı gUn-a-gUn

A27b

4                 Açılmaz kudretin esrar-ı piç-a-piçidir pinhan

Senin anınla dahimdir hududu olmayan ezman

Mücella-yı macalîdir mukaddes şuledir insan

Bu şehristan-ı seyyarın derUnu mecmac-ı ekvan Kederlerde şafa meknUn şafalar gam ile meşhUn Şiı’unât-ı cihanda mevc urur esrar-ı gUn-a-gUn

5                 Bu haşmet-gah-ı devvarın hayır yoktur medarından

Çıkar avaze-i tekbir-i kudret her kenarından

Akar hayret fürUg-ı neyyiran-ı bi-kararından

Bütün ezman ü edvarı mücerred ihtiyarından Kederlerde şafa meknUn şafalar gam ile meşhUn Şü’Unat-ı cihanda mevc urur esrar-ı gUn-a-gUn[408]

6                 Haber aldınsa kalbinde olan sırr-ı hüveydadan

Tekevvün cUş-ı hilkat mevcelerdir bahr-ı macnadan Dekart’ın rUhuna bir deste gül at semt-i baladan Şemim-i mefharet duysun bu dest-aviz-i dünyadan

Kederlerde şafa meknun şafalar gam ile meşhun

Şiı’ıınat-ı cihanda mevc urur esrar-ı gun-a-gun

7                Melul olma cihanın gerdiş-i şayf u şitasından Kemâl-ârâ-yı ‘irfan ol fünunun itilâsından Çalış ‘ömrün baharında şafa çıksın cefasından Çıkar sa‘yinle cennet feyz-i ‘ilmin incilasından Kederlerde şafa meknun şafalar gam ile meşhun Şü’unat-ı cihanda mevc urur esrar-ı gun-a-gun

A27a

8                Bidayetsiz olan varlık senin sırrınla tev’emdir

Evet tev’em fakat zahirde kevnin kevn-i akdemdir

Nihayetsiz te‘anukla cihan ruh-ı mücessemdir

Bu esrar-ı vücudun hamili ‘alemde ademdir

Kederlerde şafa meknun şafalar gam ile meşhun

Şü’unat-ı cihanda mevc urur esrar-ı gun-a-gun

9                işittim kubbeden ‘aks-i şada ‘ayn-ı sıı’alinıdir Ziya-yı ‘akl u ‘irfan şu‘lelenmiş perr ü balimdir Sa‘adet bahş eden Mecdi Huda'ya ibtihalimdir Benim hallak-ı feyyazım gafur-ı kil u kalimdir Kederlerde şafa meknun şafalar gam ile meşhun Şü’unat-ı cihanda mevc urur esrar-ı gun-a-gun

Bayezid Nur Sokağı, 26 Şubat 1934

cİlâve

10             Enis ü hem-demim her dem benim bir yar-ı şirin-ter

Şafa-güster vefa-perver merahim-kar u rUh-aver

Güneşler nUr-ı vechinden bunun ahz-ı şucac eyler

Bu bir lütf-ı ilahidir budur bir talic-i ekber

ŞüTınat-ı cihanda berk urur esrar-ı gUn-a-gUn

Fakat bahtım benim eltaf-ı pür-envar ile meşhUn[409]

A28b

11             DerUnumda benim gülgül olan macna-yı vahdettir

Bu macna sırr-ı sari-i cihan-ı sermediyyettir

Bu macna gülşen-i hikmette nUr-ı Ahmediyyettir

Cihan gönlümdedir gönlüm cihanda sırr-ı fıtrattır

ŞüTınat-ı cihanda berk urur esrar-ı gUn-a-gUn

Fakat bahtım benim eltaf-ı pür-envar ile meşhUn

12             Cihan-ı Ahmediyyettir fürUğ-ı Hak ile rahşan

Hakikat sırrı sırrıyla onun mestUrdur her an

Zeka-yı ekmel olmazsa o sırrı keşfe yok imkan

Şucacm fart-ı tefsiriyle hayrette kalır insan

ŞüTınât-ı cihanda berk urur esrar-ı gUn-a-gUn

Fakat bahtım benim eltaf-ı pür-envar ile meşhun

13             Nedir Âdem nedir Havva nedir şeytan ile ğavğa

Bu cayniyyet bu gayriyyet ile dolmuş bütün dünya

Şıfatı az esasından kalır yek-pare bir sevda

O sevdadır derUn-ı dilde hubb-ı Jalık-ı yekta

ŞiıTınât-ı cihanda berk urur esrar-ı gUn-a-gUn

Fakat bahtım benim eltaf-ı pür-envar ile meşhUn

-5-

Mefa Cîlün/Mefa Cîlün/Mefa Cîlün/Mefa cîlün

OE 131, 120 numaralı şiir

1                Gel ey Leyla gel ey nUr-ı zemin ü asumanım[410]

Gel ey Leyla gel ey gözden nihanım kıble-i canım

Gel ey Leyla gel ey şems-i münir-i leyl-i hicranım

Gel ey hasretle ateş-bar-ı kalbim şanlı cananım

Gel ey Leyla yeter ser-haddi aştı ah ü efğanım

Gel ey Leyla gel ey nUr-ı bedrim nUr-ı rahşanım

2                Nedir nazın neden örttün yüzün enzar-ı hürmetten

Gönüller dikti meşcaller yolunda ah-ı hasretten

Gel ey Leyla nedendir imtinâcın bezm-i vuşlattan

Gel ey Leyla halaş olsun derünum reng-i zulmetten Semadan yüksek olsun derünum taht-ı dırahşanım Serir-i ihtişamın işte gel kalb-i perişanım

3                 Sevad-ı zülfüne olsun feda tabende sünbüller

Nigah-ı lütfuna kurban senin bin çeşm-i rüşen-ter

IJırânı-ı nazını gözyaşlarım gül-şenle yad eyler

Gel ey Leyla benim parlat riyaz-ı sinemi yer yer

Gel ey hüsnüyle câlem-süz olan leyla-yı nazanım

Gel ey ahü-nigahım naz-ı vahşetle hırâmânım[411]

4                 Sönen carz-ı harabında bu bağın hüsn ü anlardır

Tutan vadileri şahraları sisler dumanlardır

Yanan hicranla karşımda o geçmiş şanlı anlardır

Duyan feryadımı ancak bu ateşle yananlardır

Yetiş imdada ey Leyla yetiş ey rüh-ı şadanım

Gel ey Leyla-yı rühum gel benim verd-i gülistanım

5                 Cihan pür-nür idi yer yer ziyanın intişarından

Evet pertev şaçardı şems-i ruhsarın medarından Jaber-dar-ı elem yoktu cihanın ıztırarından

Neden şormazsın ey Leyla derünun iğbirarından

Gel ey Leyla gel ey nur-ı cihanım bedr-i vicdanım

Gel ey vechi cihanlar parlatan mah-ı l'üruzanım

6                 Şu şahralarda gezmiştim seninle şendi şahralar

O şahralar bugün gönlüm gibi yadın ile ağlar

Zemin muğber zaman muğber semanın vechidir muğber

Bu muğber yerleri sen gül-şen eyle rUyunu göster

Gel ey Leyla terennüm eyle gülsün çeşm-i giryanım

Gel ey Leyla yeter naz eyleme ey nUr-ı çeşmanım

7                 Garamımdan benim ateş yanar sırr-ı hüveydada

Garam aşarı mahşUl-i dilimdir cümle eşyada

Benim matlubum ancak sine-i pür-nUr-ı Leylada

Rızanı beklerim Leyla rızanı bab-ı Mevla’da

Senin mecnununum Leyla senin vecdinle cUşanım

Gel ey Leyla senin bir lütfuna bin kerre kurbanım

8                 Seninle şad olan yerler gülistan-ı bedayicdir

Bedayicdir evet zira cemalin nUr-ı sati‘dir

O nUru görmeyen her dide ma‘rUz-ı fecayicdir

Hakikattir sözüm Leyla beyanım cayn-i vaki‘dir

‘Azabımdan ‘uzUbet eyle peyda ey kerem-danım

Cemalinle biraz gülsün bu solğun yüzlü ezmanım

9                Hayat-ara olan bir nazra-i reft-penahındır

Nigahındır evet matlüb-ı mecnun bir nigahındır

Evet mecnun eden çeşmindeki nür-ı siyahındır

Gel ey Leyla-yı canım kehkeşanlar ferş-i rahındır

Firakın derdinin tefsiridir sinemde niranım

Seza-var-ı terahhüm caşk ile bi-tab ü hayranım

10             Gönül bir rüh-ı sakindir eninim tercümanımdır

Bu sözler hame-i şâirdeki hüsn-i beyanımdır

Meserretler içinde hüznü tezkir-i lisanımdır

Benim leyla-yı vicdanım benim sırr-ı cihanımdır

O Leyla nür-ı canımdır o Leyla nür-ı imanım

O Leyla bezm-i kalbimde çerağım nür-ı rahşanım

11             Kalem Mecnün-ı Mecdi’dir mürekkep zülf-i Leyladır

Bu mecnundan bu Leyladan ğarez bir başka macnadır

Mucalladır o ma‘na cilve-gah-ı feyz-i acladır

Serir-i dil-pezir-i dilde bir sırr-ı hüveydadır

Ne hacet dacvet-i Leylaya Leyla nür-ı pinhanım

Tenim canım cihanım mevce-i bahr-i hurüşanım

20 Temmüz 1936, Bayezid-Nür Sokağı

Mefulü/Mefailün/Fe culün

Ninni

1                Ey mah-ı nevin-i asumanım468

Ey maye-i zevk-ı cism ü canım

Ey gonce-i hüsn-i gülistanım Ninni okumakla ter-zebanım

Baktıkça şafana dide-ganım Leb-riz-i tarab olur cenanım

OE2 2b

2                Sen tuhfe-i câlem-i şafasın

Âyine-i nazra-i IJİ'ıdâ'sın

Gencine-i sırra aşinasın

Öyle şanırım IJüdâ-niınıâsın

Söyle bana ey sema-nişanım

Gördün mü kadim aşiyanım

3                Geldinse de câlem-i fenaya

Bir mahbes-i tende ibtilaya Senden yine yol çıkar semaya

Bak kalbine manzar-ı Jüda’ya Ey mah-ı nevin-i hüsn ü anım Dal uykuya ey ziya-feşanım


 


468


OE2 2a


 


Dünya denilir bu nev-cihana

Mihnet evidir bu gam-keşane

Herkes çekilir bir imtihana

Ver Hakını ayrı cism ü cana

Ey mah-ı nevin-i asumanım

Dal uykuya geçmesin zamanım

5               cAllame-i caşır-ı bi-hemal ol

IJıırşid-i kemal-i bi-zeval ol

Ahlafına şanlı bir misal ol Ser-defter-i feyz-i ehl-i hal ol Binler yaşa ey füruğ-ı canım

Ey gonce-i nur-ı gülistanım


MÜSEBBA’LAR -1-

Mefülü/Mefailün/Fe ‘ûlün

Selma’ya Ninni

1                Ey mah uyu bu hoş zamandır[413]

Herkes sana karşı mihribandır[414]

Şuş ağlama ağlamak ziyandır[415]

Rikkatle nesim-i nev vezandır[416]

Rahat edecek zaman bu andır[417]

Sen bir gül-i bağ-ı hüsn ü ansın

Amma bu kadar niçün yamansın

2                Sen mehd-i şafadasın şafada

Gam görme cihan-ı bi-vefada

Bilsen ne bela var Avrupa’da

Yerde ve denizde hem havada

Kan akmada sel gibi veğada

Biz caşr-ı emindeyiz şafa-hah

Rahatla uyu beşikte ey mah

MK, 48b

3                Çoktan beri dide-düz-ı habım

Tenvimin içün pür-ıztırabım

Bî-fa’ide mi bütün hitabım[418]

Ey mah uyu kesildi tabım Gerçi yine tatlıdır cazabım

Lakin uyu ey şafa-yı cömrüm Ey meyve-i pür-vefa-yı cömrüm

4                Kehvareni şallayansa mader[419] Ninni okuyan sana melekler[420] Vechinde nedir o tab-ı enver Çeşmindeki nazra-i münevver cUlviyyetedir delil-i azher

Ey mah uyu şafa-güzin ol Nur-ı dil-i mader-i hazin ol

5                Rabbim seni bahtiyar etsin Şıhhat ile kam-kar etsin Servet ile nam-dar etsin İnsalini şad-hezar etsin Mecdi gibi huş-yar etsin Mescüd u cazîz u kam-yab ol

Ey mah-ı nevin karin-i hab ol


17 Mayıs 1331, 20 May 1915, Mışır-İskenderiye


ŞARKILAR

MK, 10a

-1-

Fâ ‘ilâtün/Fâ ‘ilâtün/Fâ ‘ilâtün/Fâ ‘ıl ün

Şarkı

1                Derd-i hicranınla her dem eylerim feryâd u âh[421]

Merhamet kıl sevdigim bir kerre et catf-ı nigâh

Iztırârımdan cihân çeşmimde ser-tâ-pâ siyah

Iztırârımdan cihân çeşmimde ser-tâ-pâ siyâh[422]

MK, 10b

2                Öyle mahzunum ki şâdi hiç gelmez yâdıma

Katc-ı ümmid eyledim yokdur gelen feryâdıma

Merhamet senden yine sen bâri gel imdâdıma

Merhamet senden yine sen bâri gel imdâdıma[423]

A11a

-2-

Mefnl ü/Mefâ ‘Îlü/Mefâ ‘Îlü/Fe ‘ül ün

1                [424]Ben şen degilim olsa da gülşen ne kadar şen481

Naz eyleme sensin beni dil-şad edecek sen

Lütfun ile kıl dide-i müştakımı rüşen

Vaşlın ile kıl kalb-i perişanımı gülşen

2                Ey hüsn-i dil-arası eden gönlümü meftün

Leylasını sevmiş mi Caceb ben gibi Mecnün

Sevdikçe seni sev diye sensin yine memnün

Vaşlın ile kıl kalb-i perişanımı gülşen

Cağaloğlu, 2 Eylül 1929

A19a

-3-

Mefa Cîlün/Mefa Cîlün/Mefa Cîlün/Mefa cîlün

1                Nigâhın âteşin tefsirini cân-gâhıma şaldın482

O şürette elimden ihtiyâr-ı kalbimi çaldın

Cihân-pirâ gözümde bir ziya ‘âlemde sen kaldın

Güneş senden mi yoksa sen güneşlerden mi nür aldın

2                Senin yok reng-i âlinde eşin sen öyle dilbersin

Nezâketle beni meftün eden bir ‘işve-perversin

Ne yüzdür yüzlerin her vech-i dilberden münevversin

Güneş senden mi yoksa sen güneşlerden mi nür aldın


 


481


A 11a


482 A 19a, OE 96


 


422


TARİHLER

-1-

MeFulü/Mefâ llün/Mefulü/Mefa ‘il ün

Meclis-i Macârif Reisi Merhum Haydar Efendi Hakkında Sene-i Târih-i Velâdet

1                Bir nur-ı pâk-i cişmet bir gonce-i letafet483

Etmiş yine gayet Jallâk-ı zü’l-mekârim

2                Tebşir-i makdemiyle fart-ı meserretimden

Nur-ı mücessem oldu âyine-i hayâlim

3                Gül-zâr-ı câfiyetde olsun bahâr-âsâ

Âsîb-i derd ü gamdan âzâde cömrü dâ’im

4                Mecdi ana bu târihi dâru’l-kumât zinet

Pirâye verdi dehre müjde Jadice Jânım

1316 cArabî

28 Mâyıs 1311, Kandiye

-2-

Fa Cilatün/Fa Cilatün/Fa Cilatün/Fa ilün

Târih-i Velâdet

1                Fazıl-ı yekta cenab-ı Şükri-i daniş-verin484

Oldu bir nev-zad-ı paki revnak-ara-yı şühüd

2                Kendini evladını ahfadını ba-cizz u şan

Gülşen-i şıhhatte handan eyleye Rabb-i vedüd

3                Yek kalemde çıktı Mecdi şevk ile tarih-i tam

Oldu mebruke-hanım zib-aver-i mehd-i vücüd

13 Ramazan 1311, Girit

-3-

Mefülü/Fâ ‘ilâtün/Mefülü/Fâ ‘ilâtün

Doktor Hüsameddin Efendi’nin Süreyya Namındaki Nev-zadına Tarih-i Veladet

1                Manend-i bedr-i taban bir tıfl-i lemca-efşan485

Etti şerefle ihsan Mir Hüsam’a Mevla

2                Ettikçe mah u hurşid feyz-i cihanı tezyid

Olsun bu necm-i ümid revnakla calem-âra

3                Nefd de olsa Mecdi tarihi böyle derdi

Mehd-i şühuda verdi bir başka fer Süreyya

1314 ‘Arabi, Girid

-4-

Fe ‘ilatün/Fe ‘ilatün/Fe ‘ilatün/Fe ‘ilün

Tarih-i Veladet

1                Sevdiğim Şükrü Beg’in bag-ı fuadı yetişip486

Meyvesi etti emel-gah-ı latifin tezyin

2                Bu gönül meyvesidir ma-haşal cömr-i cazîz

Neş’esi bir idi zevke eder rühu karin

3                cÖmrü müzdad ola envâc-ı şafada dâ’im

Rehber-i feyz ü kemali ola bir rüh-ı emin

4                Söyledim cevher-i yekta gibi Mecdi tarih

Ferr ile revnak ile doğdu Celaleddin

1323, Konya

-5-

Fâ ‘ilâtün/Fâ ‘ilâtün/Fâ ‘ıl ün

Tarih-i Vefat

1                Nadire ağlar seninçün kâ’mât487

Bir küçük kız terk edip ettin vefat


 

 

 


486 MK 38b


487 MK 38a


 


Ah kim kesti verem dermanını

Yirmi yaşında akıttı kanını

3                Mecdiya cennette olsun tabire

Sal-i fevti “Rıhlet etti Nadire”

1323, Konya

MK, 41a

-6-

Mefül ü/Fâ ilâtün/Mefül ü/Fâ ilâtün

1                Şahen-şeh-i cihanın ‘Abdülhamid Çan’ın488

‘Aşrında işbu camic tekrar edildi ihya

2                Yapmış idi mukaddem Mürsel bu yerde cami‘

Hacı Hasan ahiren tecdiden etti inşa

3                Hacı Halil Ağa kim Gözlülü derler ana

Bani-i şaliş oldu yaptı bunu ser-a-pa

4                Mecdi mücevher-asa tarihi oldu ziba

Cami‘ edildi inşa feyz-i nevi dü-bala

1325, 9 Haziran 1323, Konya

A18b

-7-

MeFülü/Mefacİlün/MeFülü/Fe ‘ûlün

Hüve’l-Baki

“Merhumun Büyük Validesi Lisanından”

1                Eyvah gitti elden pek genç iken Celal’im489

Firkatle suz-nakım hasretle bi-mecalim

2                Ey dide yaşlarınla sir-ab kıl mezarı

Zira içinde vardır pejmürde gül cemalim

3                Düşmüştü validen de pek genç iken türaba

Şayestedir ne rütbe artarsa infialim

4                Acmak-ı cana geçti alam-ı çerh-ı devvar

Bin türlü derde düştüm bilmem nedir vebalim

5                Efkara tercümandır Mecdi gibi sühan-saz

İclan eder cihana sinemdeki melalim

6                Eyvahı dört cihetten duydum yazınca tarih

Jak-i siyaha düştü pek genç iken Celal’im

Mart 1331, 9 Cemaziye’l-üla 1333

A3b

-8-

Mefa ‘Hün/Mefa ‘Hün/Mefa ‘Hün/Mefa ‘îlün

1                Fürüğ-ı şıhhat olsun dâÜmâ feyz-i mizacın[434]

Tetevvüc eylesin nür-ı şerefle imtizacın

2                Refikinle şafa-dar-ı hayat-ı cavidan ol

Mübarek olsun ey Zehra mübarek izdivacın

Cağaloğlu, 3 Haziran 1929

OE 152, 142 numaralı şiir

-9-

Fa ‘ilatün/Fa ‘ilatün/Fa ‘ilatün/Fa ‘ıl ün

1                Fazıl-ı devran cenab-ı Şâ’ib-i şöhret-şicâr[435]

Kesret-i ‘ilmiyle olmuştu celîlü’l-ictibar

2                Asiya vü Avrupa’da nür-ı fazlı münteşir

Kendini hürmetle medh ü yad ederdi ruz-gar

3                 Canlı bir darü’l-kütüptü kalbi fihrist-i culum

Mazhar-ı nUr-ı ilahi caşık-ı Perverdigar

4                 Sinesi hubb-ı nebiden şucle-dar-ı feyz idi

Kenz-i mahfisi melamet hırkasından aşikar

5                 Şofrası her zi-hayata bezl ederdi nicmeti

Kisesi eylerdi muhtacı keremle bahtiyar

6                 cÖmrü yetmiş yıl mücerred geçti caşk-ı cilm ile

Kendini lütf ile şad etsin Cenab-ı Kird-gar

7                 Ağladı çeşm-i macarif ağladı aşhab-ı dil

Ağladı Mecdi vefatında bunun ağyar u yar

8                 Noktasından nükteli Şâ’ibledir tarih-i fevt

Oldu İsmâ'il Efendi cazım-ı darü’l-karar

1359, Bayezid-NUr Şokağı

-10-

Mefa Cîlün/Mefa Cîlün/Mefa Cîlün/Mefa cîlün

Kitabe-i Seng-i Mezar

1                Esip bahar-ı ‘ömrüne verem dedikleri semum492

IJazan-ı mahve uğradı bu nev-‘arUs-ı hacle-gah

2                Türab-ı lahd-ı pakin metaf-ı hUr u ‘ayn edip

Makamın riyaz-ı kudsiyanı eylesin ilâh

MK, 11b

3                Bu mışra‘-ı hazin anın vefatı salin anlatır

Şarab-ı mevti genç iken Hamide-nUş kıldı ah

-11-

Fa ‘ilatün/Fa ‘ilatün/Fa ‘ilatün/Fa ‘ıl ün

Kitabe-i Seng-i Mezar

1                Nuh’tur ismi Abuğlu-zade’dir hem şöhreti493

On sekiz yaşında bir rUhu’l-mahasin nev-nihal

2                Hüzn ü ekdar içre terk etti pederle maderin

Almadan amalini ‘ukbaya etti irtihal

3                Kabrini gülşen-sera-yı cennetü’l-firdevs edip

RUhunu a‘la-yı ‘illiyyinde kılsın Zü’l-celal

4                Gevher-i eşkiyle Mecdi yazdı bir tarih ana

Nuh Efendi cennetü’l-mevaya kıldı intikal

1323, Konya

-12-

Fâ ‘ilâtün/Fâ ‘ilâtün/Fâ ‘ıl ün

Kitabe-i Seng-i Mezar

1                 Lahdidir bu bir şeca‘at-peykerin494

Bir hamiyyetli gazanfer ‘askerin

2                 Jake düştü ‘asker-i heybet-nümUn

Gayret-aver binbaşı buldu sükUn

3                 Durmadı sa‘y etti ma-dame’l-hayat

İş başında füc’eten etti vefat

4                 Besmeleyle çıktı bir tarih-i sal

Etti Muhyiddin Efendi intikal

1     Şubat 1324, Konya

-13-

Fa ‘ilâtün/Fâ ‘ilâtün/Fâ ‘ilâtün/Fâ ‘il ün

Kitabe-i Seng-i Mezar

1 Konya mektUbisi Vahyi Begefendi maderi[436]

Etmiştir cismine medfen bu hak-ı ezheri

2                Şehr-i meşhur-ı Manastır’dan bir ‘ali dud-man

MK, 38b

Nisbetiyle müştehir merhUme-i calî-mekan

3                Hubb-ı Mevlana-yı RUmi canının cananıdır

Mazhar-ı eltaf-ı Mevla olmak anın şanıdır

4                Fikrime tarih içün Mecdi cevahir naz ile

Bağ-ı cAdn’e nakl-ı me’va kıldı rUh-ı cÂdile

1323

-14-

Mefa Cîlün/Mefa Cîlün/Mefa Cîlün/Mefa cîlün

Faim Valide’ye Kitabe-i Seng-i Mezar

1                Kadınlar zümresinde müştehirdir hüsn-i hulkuyla495 [437]

Budur tacü’ş-şeref bir seyyide nisvan-ı İslam’a

2                BetUl olmak ana bir fahr-ı din olmuştu ‘ömründe

Fakire rahm ederdi ‘atıfet bi’l-cümle eytama


3                Ola hem-bezm-i huran-ı ilahi bezm-i cennette

Şafa-yı uhreviden gark ola her türlü incama

4                Vefatı salını ismi Zeliha anlatır Mecdi

Bu tarihin bin üç yüz on bir oldu bakma bir lama

-15-

Cilâtün/Fâ Cilâtün/Fâ Cilâtün/Fâ il ün

MK, 44a

Doktor İsmacîl Efendi’ye Kitabe-i Seng-i Mezar

1                Malik-i hızk u maharettir tababetten bu zat497

Hüsn-i ahlakıyla vaşıl oldu evc-i ‘izzete

2                Tam otuz yıl etti icra-yı tababet şevk ile

Şit-i ‘ali şaldı namı şan-ı insaniyyete

3                Bir çıkar Mecdi mücevher böyle tarih-i latif

Ruh-ı İsma‘il-i hazık uçtu şahn-ı cennete

1325 ‘Arabi

-16-

Fe Cûlün/Fe Cûlün/Fe Cûlün/Fe cül

Kitabe-i Seng-i Mezar Balıkesri’de

1                Bu kabrin içinde yatar bir cevher498

Şadâkatli merdin ola kabri nur

2                Garib olduğundan denilse şehid

Bu hükm-i karibe denilmez bacîd

3                Bu aşlında bir Silleli iş-güzâr

Ducâ eyle zirâ ğaribü’d-diyâr

4                Dedi fevte târihi bir Konyalı

Behişte hırâm Muhammed cÂlî

Metin Kutusu: 498 MK 44a1313, Kânun-ı Evvel 1323, Konya[443]


MESNEVİLER

-1-

Mefûlü/Mefa'ilün/Fe Tıh'in

1                Allah ki zât-ı kibriyâdır[444]

Müstağni-i cümle mâ-sivâdır

2                Bir sırr-ı ‘azimdir muhakkak

Ta‘bire gelir mi sırr-ı muğlak

MK, 36a

3                Peyda vü nihân cümle âşinâ

Bir bahr-i ‘azime mevce guyâ

4                Ma‘nâyı bilince nur-ı ‘irfân

Hayretle düşer sükuta insân

5                Bir kenz-i mu‘azzam u mutalsam

Miftâhına dendi sırr-ı a‘zam

6                Yok kudret-i zâtın intihâsı

Tahdid olunur mu kibriyâsı

7                Hak zâhir olunca cümle eşyâ

Bir gölge gibi olur hüveydâ

8                Şiddetle zuhurunun hatası

NUr-ı ehadiyyetin ziyası

9                idrâk edemez bu sırrı gafil

Erdi o kemâle merd-i câkil

10             Eltaf-ı Hûda'ya müstahakdır Allah’ı bilen ne derse hakdır

11             Allah derim hemişe Allah Hem-nagme benimle kalb-i agah

12             Zannetme ki sırr olunca Mevla Fikr etmemedir o sırrı evla

13             Kukan bu huşUşa oldu nazil Allah’ı bilir habir olan dil

14             Fıtrattaki cümle sırr u hikmet insandaki en büyük fazilet

15             Hallakını bilmedir muhakkak

Halleyle nedir o zat-ı mutlak

16             Teşrih ederek bu kahnatı

Bul dürre-i zerretü’l-hayatı

17             Miftah-ı sa‘adetü’l-fütuhun

Pertev-dih olunca feyz-ı ruhun

18             Esrar-ı leta’if-i ilahi

Mekşufun olur senin kemahi

19             Mefhum-ı hakikatü’l-hakayık ‘İrfana verirse feyz-i layık

20             Bir ta’ir-i kuds olur hüveyda Menkuş-ı cenahı feyz-i a‘la

21             Makşuda bu işte rahberdir

Amma bu dahi şikeste-perdir

22             Te’yid-i ‘inayet-i ilahi

Tenvir kılarsa feyz-i rahi

MK, 36b

23             Pertev şaçar anda ‘akl-ı furkan

Meydana çıkar ol nur-ı pinhan

24             Meydan deme macnevîdir amma

Zanneyleme şöyle böyle haşa

25             MekşUf-ı başîretin olur Hak

Sırrında şühUd olur muhakkak

26             Derya-yı şafa vü zevk-i cirfan

Mecra-yı dilinde olsa cUşan

27             Ravzandaki zehretü’l-macanî

Gül-bîz-i vişal eder cenanı

28             Kalbin bu fürUğ-ı inşirahı

Mişbah-ı münevvirü’l-felahı

29             Bir sırr-ı şerîf-i cavidandır

Ol sırrı gören şafa-yı candır

30             Zevk ehline keşf olan bu esrar

Bî-ganeyedir hicab u estar

31             Tacbîre lisan ki tercümandır

Ol sırda Caciz-ı beyandır

32             Bir şacir-i Cacizin ilahi

cAşkm ile olmada mübahi

33             Mecdi’ye verir bu iftiharı

Eltafına karşı iftikarı[445]

34             Senden erişirse feyz-i kamil

En nakış olan olur mükemmil

21 Temmuz 1321, Konya

A7b

-2-

Mefülü/Mefailün/Fe ‘ûlün

1                cAşkım beni attı sebze-zâra[446]

Erdim güle gülşene bahâra

2                Pür-şacşaca şahne-i tabîcat

Şaçmakda füruğu feyz-i fıtrat

3                Tabende cemal ü hüsn-i gül-gun

Gülşende açıldı ğayb-i meknUn

4                NUr akmada çeşme-i semadan

Gözler kamaşır bu kibriyadan

5                Eltaf-ı IJüdâ olup firavan

Kalbimde açıldı bin gülistan

6                Eşya-yı bedîca vech-i handan

Envarın içinde Hak nümayan

7                Ey kalbi siyah olan ‘amadan

NUr alsan a merkez-i ziyadan

8                Bak rUy-ı zemin ü asumana Döndür yüzü kıble-i cihana[447]

9                Sırr olsa da şübhesiz hüveyda Hazır ile ğaybı eyle peyda

10             Bir noktada cem‘ eden hayatı Kalbinde tutar bu kâ’inâtı

11             Emvac-ı bedFası vücudun

Hep şuclesi hayy olan Vedudun

A8a

12             Bi-had görünen tecelliyâtı

Bin renge giren bu şâdırâtı

13             Bil sırr-ı vücudu maşdarından

Bul nUr-ı zuhUru mazharından

14             Sacyin ile keşf edip bu râzı

Fehmeyle hakikati mecâzı

15             Hak olsa ne rütbe sırr-ı muğlak

Bi-şübhe odur VücUd-ı Mutlak

OE2 1b

-3-

Mefülü/Mefailün/Fe ‘ûlün

Macera-yı Hayat

1                Hem-bezm-i şafa idim ezelde[448] Bir ravza-i nur-ı bi-bedelde

2                Bir ravza ki reng reng ezhar Derya gibi mevce mevce envar

3                Bir ravza ki şahnesi semen-ber Çarub-ı zemini zülf-i dilber

4                Revnakla şafa tecessüm etmiş Gülşen olarak tebessüm etmiş

5                Elhan-ı tuyuru âyetü’n-nur Sükkan-ı harimi cümle sürur

6                Estikçe nesim-i canberîni Gül-biz-i tarab eder zemini

7                Eşcarı şafa-nisar-ı enhar Enharı ferah-feza-yı gül-zar

8                Ser-menzil-i zevk-ı kudsiyandır cUşşâkı anın kerrubiyandır

Kaşaneler anda ‘arifane

Bakmakta feza-yı la-mekane

Çuhanı zemin zemin-i hıraman

Her köşede başka bir hıyaban

Yok ortada fikr-i bud u na-bud

Âşar-ı elem içinde mefkud

Şeffaf idi şahne şahne-i gülşen

Mevla görünürdü cennetinden

Menziller o yere öyle bala

Her dem duyulur kelam-ı Mevla

Gezmekte idim Avrupa’da şadan

Ervah ile can olurdu rakşan

1a

Maderle peder olup bahane

Celb eylediler beni cihane

Gayb oldu kadim aşiyane

İndim bu sefil hak-dane

17             Can oldu esir-i kayd-ı şiven

Bir sicn-i zalamı etti mesken

18             Baştan başa calem-i canaşır

Ervaha bedel gişave zahir

19             Mazi-i latifi eyleyip yad

Ettim senelerce ah u feryad

20             Hayret-zedelikle cakl-ı derrak

Âlama düşüp kesildi şad-çak

21             Temyizini gayb edip şucürum

Sönmüştü başımda şanki nürum

22             Feryadımı gah ederdi teskin

Bir lütf-ı garib ü zevk-i şirin

23             Şalmıştı benimle şanki arza

Bir cüy-ı latifi eski ravza

24             Maderden akardı ismidir şir

Ancak ererdi ‘akla te’sir

25             Ba‘zen de gelirdi guş-ı cana

Âtideki nağme-i ‘arifane

26             Ninniler okurdu böyle mader

Etmiştim anı güzelce ezber

Ninni

1                Ey mah-ı nevin-i asumanım

Ey maye-i zevk-ı cism ü canım

Ey ğonce-i hüsn-i gülistanım Ninni okumakla ter-zebanım

Baktıkça şafana dide-ganım Leb-riz-i tarab olur cenanım

OE2 2b

2                Sen tuhfe-i ‘alem-i şafasın

Âyine-i nazra-i IJİ'ıdâ'sın

Gencine-i sırra aşinasın

Öyle şanırım IJİıdâ-niınıâsın

Söyle bana ey sema-nişanım

Gördün mü kadim aşiyanım

3                 Geldinse de câlem-i fenaya

Bir mahbes-i tende ibtilaya

Senden yine yol çıkar semaya

Bak kalbine manzar-ı Çüdâ’ya
Ey mah-ı nevin-i hüsn ü anım
Dal uykuya ey ziya-feşanım

4                 Dünya denilir bu nev-cihana

Mihnet evidir bu gam-keşane
Herkes çekilir bir imtihana
Ver hakkını ayrı cism ü cana
Ey mah-ı nevin-i asumanım
Dal uykuya geçmesin zamanım

5                 cAllâme-i câşır-ı bi-hemal ol

IJıırşid-i kemal-i bi-zeval ol
Ahlafına şanlı bir misal ol
Ser-defter-i feyz-i ehl-i hal ol
Binler yaşa ey fürug-ı canım
 Ey gonce-i nur-ı gülistanım

OE2 2a

27             Hayretle bakıp bu nev-cihane
Maderle okur idim terane

28             Kehvare-i teng ederdi ifham

Vardır bu cihanda hayli alam

29             İhtar ediyor idi kımatı
‘Âlemdeki şekl-i irtibatı

30             Madem ki tektir bidayet

Elbette mezar olur nihayet

31             Kehvare eder şııdâ'ı tehziz

Amma yine namı mehd-i ta‘ziz

32             El-kışşa hariridir şafası

Eğlencelidir yine cefası

33             Girmiş idi hub intizama Kehvare aşıldı sakf-ı bama

34             Artık yatıyor idim firaşa

IJâbınıda bulunmuyordu ra‘şe

35             Gah oynar idim durup bucakta

Ba‘zen de gezer idim kucakta

36             Bildikte sefid ile siyahı

Fark etti gönül süruru ahı

37             Yıldızlara maha meyl ederdim

Murğana bakıp uçar giderdim

38             Meftun olur idim ziyaya insandaki hüsn-i dil-rubaya

39             Oldukta şabi-i heft-sale

Girmişti ruşen biraz kemale

40             ‘Âlemdeki intizam-ı mergub

Etmişti beni cihana meczub

41             Artık unutup cihan-ı nuru iş eyledim ‘alem-i zuhuru

42             Ahvaline uydurup hayali

Eşyada görür idim kemali

43             Enva‘-ı cemad ile nebatat

Zi-ruh olan latif ayat

44             İkbar ile gökte nur-ı ecram

Bir mevcudu etmesin mi ifham

OE2 3b

45             Bir şöyle bakışta ka’inata

Benzer kelimat-ı beyyinata

46             Teşkil-i hurUfu muntazamdır

Macnalı kitab-ı muhteşemdir

47             Her şeyde fürUğ-ı nUr-ı vahdet Mevla-yı yeganeye işaret

48             İnsan ise fihris-i mutalsam cÂlem ana karşı şerh-i a‘zam

49             Bunlar gibi hayli ‘arifane

Sözler atılır şımah-ı cana

50             Kalmaz burada fakat hikayet

Var pir-i zamanda başka ‘adet

51             Cinlerle periler karnavallar

Tehdid-i hayât ise maşallar

52             Terhib-i şabide var mı mac

Lâyık mı bu nev-hayâli itfâ

53             Gördüm nice câdet-i zemime

En beteri şohbet-i şetime

54             Nev-bâvesidir şabi hayâtın

Bir şâh-ı cedidi kâ’inâtın

55             Tehzibine ihtimâm eyle

Tezhib-i dimâğını tâm eyle

56             Âdâb iledir kemâl-i âdem

Ahlâk iledir cemâl-i âdem

57             Bir lemcasıdır edeb Çüdâ’nın

Ser-tâcı edebdir enbiyânın

58             Derdi pederim benim dem-â-dem

Macnâda edeb demektir âdem

Ol pir-i edib-i nükte-pira

Üstad-ı şehir-i meclis-ara

Ya‘ni peder-i dakika-danım

Dana-yı serâ’ir-i zamanım

‘Âşıktı edeb ile kemale

Söylerdi bu yolda bin makale

Bilmişti havayic-i zamanı

Gayetle severdi ‘akilanı

Ta‘lim idi makşadı yegane

Söylerdi sözü mu‘allimane

3a

Nezdinde cihan idi debistan

Herkes ana karşı şanki şıbyan

Fehm-i sühana gelince kudret

Tedris eylemişti sür‘at

Dibace-i ders ‘ıyalim oldu

Mecdi o cihana adem oldu

67             Yok ortada levha nakş u imla

Tedris ediyordu cilm-i eşya

68             Hep zihnimde eyliyordu tersim

Esmayı bu yolda etti taclîm

69             Etmişti beni yanında hem-dem

Bir gölge idim ana dem-a-dem

70             Cari idi her zaman ifade

Her şeyden ederdim isticaze

71             Görseydi mü’eşşir-i bedici

Söyler idi hikmet-i tabîci

72             Eflaka olursa çeşmi nazır

Yıldızları anlatırdı bir bir

73             Bir bahse ki feth-i bab olurdu

Valid ana bir kitab okurdu

74             Bir canlı kitab idi mükemmel

Kamüs-ı culüm idi mufaşşal

75             Efkarımı eyleyince tevsîc

Bir mertebe şınıfı etti terfic

76             Eşkal-i hurüf ile kıra’et

Talimine etti şonra gayret

77             Evvelce eyledi esası tarşin

Keyfince kılar binayı tezyin

78             Bir valid-i muhteremdir ol pir Layıktır ana kemal-i tevkir

79             Miftahı bana o etti ihsan

Her müşkil önümde oldu asan

80             Yazmak okumak tabîcat oldu

Tezyin-i dimağa alet oldu

81             Kıır’an'ı kolayca ezber ettim Vicdanıma misk-i ezfer ettim

82             Mactüf idi kesb-i cilme her an

Bi-la’ide geçmiyordu ezman

OE2 4b

83             Her şubh u mesa dürusa gayret

Valid bana vermiyordu fırşat

84             EFabda vardı hayli eşkal

Oynardı sokakta kısm-ı etfal

85             Akranım idi çelik çomakta

Ben evde kitab ile bucakta

86             Hiç anlamadım nedir şabavet

Derler ki o demdedir sacadet

87             Feryad ile girdigim şU calem

Hep meşgaledir bana dem-a-dem

88             Madem ki ismi dar-ı mihnet

Olmaz bu cihanda istirahat

89             Hamsine erişti sinn ü salim

Uğraşmağa kalmadı mecalim

90             Amma yine mukteza-yı ezman

Etmekte beni hemişe puyan

91             Dünya ne ‘azim kar-hane

Hep işle gelir gelen cihane

92             Bir velvele-gah-ı ibtiladır

Dünya degil ismi bir beladır

93             Pür-silsiledir levazımatı

Zannetme kolay geçer hayatı

94             Bak caleme şahne-i hayata

Bir lokma içün mücadelata

95             Macna-yı cihan fena demekse

Yek-digeri öldürüp yemekse

96             Macnası nedir takallübatın

Bir gayesi yok mu ka’inatın

97             Her şeyde heder demekse gayet İster bu uşUle bir ‘adalet

98             Ğalib ne içün zebUnu her an

Gadr ile eder hazin ü giryan

99             insanı tutup cahime atmak

Hem-cinsini kul yapıp da şatmak

100         Mahkum oluyor nisa ricale

Ya ‘aksini al bunun misale

OE2 4a

101         Ağnamı zi’ab eder ganimet insanda da böyledir tabi‘at

102         Bir şeyde vucudu etmek ibka

Bin şeyden eder hayatı ifna

103         Ezhar-ı şafa-nisar-ı gül-şen

Şolmakta bütün hazan gelirken

104         Her köşede türlü inkılabat

‘Âlem mi bu yoksa bir harabat

105         ‘Âkilleri mahv eder belaya

Binlerce bu yolda var zahaya

106         Hayret-res-i ‘akıldır şiı’ıınat

Var bir de nikabı “hikmet-ayat”

107         İreac ederek kelamı aşla

Zinet verelim yine o faşla

108         Beş altı sene peder okuttu

MensUeu uşUl ile dokuttu

109         Bedr olmuş idi hilal-i ‘aklım

Rüşdiyeye mUeib oldu naklim

110         Ondört idi ol zamanda salim

Tahşile müsa‘id oldu halim

111         Mektep idi türlü medhe şayan

Envar-ı fünUn içinde taban

112         ‘Âlimdi bütün mu‘allimini

Tedrisi değerdi aferini

113         Fahri denilen o zat-ı fazıl

Ser-tae-ı efazıl ü emaşil

Ser-çeşme-i ab-ı zinde-ganı

Sirab ediyordu teşne-ganı

Takriri idi dürerle memlü

Şakird olamaz ana Aristo

‘ilmindeki pertev-i dırahşan

Meşhür Kemal’i etti hayran

Dört yıl dersine devamım

Amma ebedidir ihtiramım

5b

‘Ömrümde birinci nazm-ı eş‘ar

Fevtinden eder te’elliım izhar

Hep mevt ile girdiler zemine

Rahmet ede Hak mu‘allimine

Oldum ise kaç sene müdavim

Mektepte ‘Aziz olurdu namım

Tevfik-i Jüda olurdu rüşen

Gitmezdi birincilik elimden

122         Ezhar-ı culum ile debistan

Olmuş idi macnevî gülistan

123         Mektep idi mahrec-i fazilet

Binlerce efendi etti neş’et

124         Mektepten alınca ben şehadet

Derhal göründü başka hidmet

125         Fahri’ye bedel mucallim oldum

Tedris-i culUma hadim oldum

126         Lütf etti bana Jüda-yı Mennan

Diz çöktü önümde hep refikan

127         Eltaf-ı Jüda’yı eyleyip yad

Âtideki şicri ettim inşad

Fa ‘ilatün/Fa ‘ilatün/Fa ‘ilatün/Fa ‘ıl ün

128         Kim ki eltaf-ı Jüda’dan nail-i ihsan olur

Mekteb-i cilmde her müşkil ana asan olur

129         Zerre düşse cilm-i Mevla’dan eger bir kemtere

Kalbinin her zerresi bir meşcal-i cirfan olur

130         Feyz erince şir-har-ı cilme nevzad olsa da Hazret-i cîsa gibi kehvarede güyan olur

131         Lutf-ı Hak’tır baciş-i te’yîd olan insana hep

Merd-i ümmi lutf erince calim-i zi-şan olur

132         Nür-ı macna sözlerinden berk uran bir şacirin

Sözleri mahsüd-ı fikriyyün-ı kahtan olur

133         Dest-i kudret şahne şahne gösterip aşarını

Feyz ile piraye-bahş-ı calem-i imkan olur

134         Bak baharın tabiş-i ezharına envarına

Şevk ile her zerre bir arayiş-i bostan olur

135         Ebr-i Nisana fazilettir macarif-perveran

Feyz ile piraye-bahş-ı gülşen-i ezman olur

OE2 5a

136         Yok hünerden başka bir sevda-yı şervet sinede

Gerçi halkın arzüsu şervet ü saman olur

137         Nefsine muğrik olup haddi tecavüz eyleyen

Eşkiyâ-yı fıtratın meksebi husrân olur[449]

138         Sırr-ı tesbih-i cemâdı fehm eden ‘ariflerin

Duyduğu her nağme bir âvâze-i sübhân olur

139         Merd-i kâmil olmağa lâyık olan her talibin Cephesinde lem‘a-i nur-ı zekâ tâbân olur

140         Saltanat âsârıdır Hak’dan bütün gördüklerin

Gerçi zâhirde kimi bende kimi sultân olur

141         Lutf-ı Hak yâver olursa en kemine âdeme

Feyz ile Mecdi gibi ser-defter-i ikrâr olur

Mefülü/Mefailün/Fe ‘ûlün

142         Gelmişti livâmıza sa‘âdet

Terfi' ile oldu bir velâyet

143         Mektepte şereflenip bu yüzden

Olmuş idi ğıbta-bahş-ı gülşen

144         Vali-i vilayet etti irşad

İhya-yı macarif oldu muctad

145         Mağbüt-ı bilad olup şerefte

Mektepler açıldı her tarafta

146         Teshil edilip uşül-ı imla

Tedrise verildi tarz-ı ziba

147         Tedris idi bence hatt-ı evfer

Kalbimdi anın ile münevver

148         Sari idi lezzeti hayata

Ezvak değerdi kainata

149         Bilinmez idi bizdeki şebabet

Rahat ne demek nedir kesalet

150         Gündüz ve gece bütün meşağil

Rii’ya mı kitab olurdu şağil

151         Tahşile idim o rütbe caşık

Bidar idi benimle şubh-ı şadık

152         Eğlencem idi benim dürusum

Koynumda kitâb idi carUsum

153         Tedris idi gerçi şuğl-ı mekteb

Hâriçte vazife başka mekseb

OE2 6b

154         Nefd denilen edib-i fâzıl

Ser-defter-i zümre-i efâzıl

155         Üstâdım idi habir-i taclîm

Her dersi ederdi hüsn-i tefhim

156         Tekmil-i nusah ile icâzet

Vermişti bana o mihr-i fıtnat

157         İnsândaki en büyük meziyyet

Tekrime sebep olan fazilet

158         Bi-şüphe ki cilm ü marifettir

Hak’dan bize nUr-ı mescadettir

159         Bir câlem ise vücUd-ı insân

IJıırşidi içinde nur-ı ‘irfan

160         Macnada cihan demekse adem

‘İrfan o cihanda şah-ı a‘zam

161         Âdemden olunca calemi taban

Hep secdeye düştüler sürUşan

162         Ger olmasa carif-i meşakil

İnsan ile bir olur heyakil

163         ‘Âlemde ne var ise mü’eşşir

Hep ‘ilm ile fenle oldu zahir

164         Meydandaki cümle i‘anet

Her fendeki ayrı ayrı alat

165         Efâl-i ‘acibesi neccarın

Te’sir-i şedidi gizli narın

166         Bin türlü bedayi‘-i temeddün

Bin şekl-i nevinde bin televvün

167         Âsarı bütün terakkiyatın

Efkar-ı cedidesi hayatın

168         Tayyare balon şimendüferler             çekerler506

169         Bunlar gibi türlü türlü asar Âsar-ı keramet-i be-didar

170         Hep feyz-i behin marifettir

Hep sihr-i nevin marifettir

OE2 6a

171         Amma ne kadar ğarib halet

Şark ehline hükmeder kesalet

172         Meydanda görülmez ihtiracat

Binbir gece şuğludur hikayat

173         Mağribde doğan şümüs-ı cirfan

Zulmet-gehde şark-ı fürüzan

174         Bir kerre dolaş da Avrupa’da

Et şonra seyahat Asya’da

175         Gör halkı naşıl enis-i gaflet

Yok medhe değer hüner fazilet

176         Baştan başa bir harabe calem

Meyyit gibi ortasında adem

177         Makber gibi haneler görürsün

Çok yerde de haymede durursun

178         Macdenleri yerde muhtefidir

Ellerdeki keseler tehidir

179         Her yerde ‘atalet ü sefalet

Her belde harabe-i zaruret

180         Ebvab-ı terakkiyat mesdud

Yollarla muvaşalat mefkud

181         Mevsim ise mevsim-i zemistan

Evden çıkamaz çamurdan insan

182         Kar düştü mü saha-i zemine

İster karada büyük sefine

183         Her şeye denir bu şey de fani

Hiç kimse benimsemez cihanı

184         Bir ismi kesafetin tevekkül

Olmazsa açık reh-i tese’ül

185         Yüzlerdeki berk evrak-ı zekalar

Oldukça söz aşinalar

186         Mahküm-ı catâlet-i zamandır

Ülfet bu zeminde pek yamandır

187         Göz açmalıyız cihanda artık

Hep olmalıyız dilimizde şadık

188         cOşmanlı demek hariş-i şandır

Tarih-i beşerde kahramandır

189         Ecdadı düşün naşıl çalışkan

Bayrakları bak kefenle al kan

OE2 7b

190         Fehmeylediler o gün zamanı

Titretmediler mi hep cihanı

191         Sermaye bugün culüm u fendir

Fen yok ise hişşe bir kefendir

192         Bast etmeyelim uzun hikaye cAtf-ı nazar eyle ma-ceraya

193         Yirmiydi yaşım mucallim oldum Evlad-ı zamana hadim oldum

194         Müşkil bu cihanda hayli çoktur

Lakin hocalık kadar da yoktur

195         Üstad demek cefaya muctad

Eyyamı geçer elim ü berbad

196         Dargındır anın bütün hayatı

Degnek ile eyler iltifatı

197         Takdire deger hayat-ı taclîm

Her bir sene bence caşr-ı kamil

198          Gayret ile zahmete alıştık

Üç arkadaş el ele çalıştık

199          Şirvanlı idi refik-i evvel

Şâcir idi şâcir-i mükemmel

200          Şadri diye müştehirdi namı

Tacmîm-i hünerdi hep meramı

201          Üstad-ı be-namı hâce-gânın

Gayrette ferididir zamanın

202          Bir diğeridir Emin Efendi

Memdüh idi tavr-ı müstemendi

203          Gayetle sever idik devamı

Tedrise ederek ihtimamı

204          Niyyet idi niyyet-i nazife

Biz bilmiş idik nedir vazife

205          Mekteb deme mecmac-ı nihalan

Üstad ise bâğçeye nigeh-ban

OE2 7a

206          Dikkat ile bağa hidmet ister

Her meyvesi başka rikkat ister

207          Tanzimine el urursa üstad

Pek dilber olur nazarda şimşad

208          Himmet ile dağ kopar yerinden Himmettir eden cihanı gülşen

209          Himmet ile bak şimendüferler          seyahat eyler507

210          Hep himmettir mu‘ allimînin Âşarı temeddün-i nevinin

211          Keşf eylediler nice bedayic Himmet ile oldu hepsi lamic

212          Himmetle yaşar bu nevc-i adem Himmet iledir beka-yı calem

213          Bir gün şu latif olan terane

Girmiş idi rişte-i beyane

Mefa Cîlün/Mefa Cîlün/Mefa Cîlün/Mefa cîlün

214          Doğar hurşid-i gayret meşriku’l-envar-ı himmetten

Cihan pür-nür olur revnak bulur aşar-ı himmetten

215          Kiyasetle haşafet sacy u gayret mişli bin haşlet

Dürer-paş-ı şereftir sahil-i ebhar-ı himmetten

216          ‘Atalettir cehalettir kuşüru şark-ı ednanın

Çıkar ‘irfana garbın şems-i zerrin tar-ı himmetten

217          Riyaz-ı hulda reşk-endazdır feyz-i nad arette

O güller kim ziya-efşan olur gül-zar-ı himmetten

218          Siyaset ‘alemi bin lerze-i haşyet eder peyda

Kemal-asa metanet gösteren ahrar-ı himmetten

219          Cibali tişe-i gayretle çak eyler zemininden

Ne beklersen cihanda bekle cür’et-kar-ı himmetten

220          O calem ki füruğ-ı cilm ile tenvir eder dehri

Yapar iklil-i cizzet namına ezhar-ı himmetten

221          Eger ab-ı hayat-ı mevkit-i matlub ise Mecdi

Anın cari olur enhar-ı himmetten508

OE2 8b

Mefülü/Mefailün/Fe ‘ûlün

222          Dibacede söyledim ki evvel

Mebde1 idi calim-i mükemmel

223          Dünya ise hane-i cefa-dır

Bir velvele-gah-ı ibtiladır

224          Oluncaya anlamaz cihanı

Envac-ı ğava'il-i zamanı

225          Her kim ki te'ehhül etmemiştir

Dünyayı tekemmül etmemiştir

226          Âdem gibidir cinan içinde

Envac-ı şafa-yı can içinde

227          Ahbabı egerçi hayli çoktur

Havvası fakat yanında yoktur

228          Ekl eylememiş henüz şecerden Gafil bu kadim olan haberden

229          Seyretmemiş ibtila-penahı

Tacbîr-i diğerle hacle-gahı

230          Macna-yı hafisi hacle-gahın Zinet-gehidir enin ü ahın

231          Zahirde egerçi muhteşemdir

Zinetler içinde mürtesemdir

232          Macnada fakat güzel tuzaktır

Zannetme ki açtığın duvaktır

233          Bir şekl-i cemilde esaret

Yoktur ğam u zevkine nihayet

234          Elbette bilirdi hayr u şerri

Boş söylememiş sözü Macarrî[450]

235          Ben yirmi üçe girince mâder

Hep işleri risk edip ser-â-ser

236          Evlenme sözü ederdi tekrâr

Fikrinde eder dururdu ışrâr

237          Teklifine ictirâz ederdim

Ben doğruca derse giderdim

238          Üstâd idi mâdere birâder

İrzâya çalıştılar berâber

OE2 8a

239          Tâm birisine eyledi temâdi

Terk eylemedim yine cinâdı

240          Gördüm ki bekâ-yı nevc-i insân

Bulmuş bu cihetle şekl-i imkân

241          Eşyâdaki izdivâca baktım

Evvelki cinâdımı bıraktım

242          Teklik yakışır Çüda’ya ancak

Mahluk ise çift olur muhakkak

243          Mader beni eyleyince irza

Hep kendinin oldu şanki dünya

244          icabı bütün edildi icra

cÂdat-ı zifaf eyledi ihya

245          Dört beş senede çoğaldı neslim ifrağ edilip fuşula aşlım

246          Bahş etti bana kerim Mevla

Bir kız iki oğlan oldu peyda

247          Şahşiyyetim eyledi tacaddüd

Hep ben idim eyledim teceddüd

248          Aşliyyet-i ferc u aşlı anla cAyniyyet-i vaşl u faşlı anla

249          Mebde1 ne ise o müntehadır

Nevciyyet içinde bir bekadır

250          Her gördüğünde adem eski adem

Şüret değişir fakat dem-a-dem

251          Vahdetteki nür-ı kabiliyyet

Eşyayı eder karin-i kesret

252          Şürette tacaddüd-i meraya

Macnada yeganelik hüveyda

253          Bir aşla varınca böyle hilkat insana reva mıdır ‘adavet

254          Esbabı cihanda seyykatın

Evsah-ı şeni‘ası hayatın

255          Kuvvet ile cehl olursa halim

Dünyayı tutar bütün mezalim

256          Tenvir ederse halkı ‘irfan

Rahat bulamaz cihanda tuğyan

257          Gelmiş nice bin nebiyy-i mürsel

Geçmiş nice ‘alim-i mükemmel

OE2 9b

258         Işlah-ı cihana meyl edilmiş

Şeh-rah-ı reşadete gidilmiş

259         Amma yine canlıdır şenacat

Gürbüz durur ortada rezalet

260         Mümkün mü degil Caceb tekemmül

Da’im mi beşerdeki teseffül

261         Kanun cidali mi hayatın

Sermayesi hep bu seyykatın

262         Fıtratta mıdır nakışa haşa

Kabil olamaz mı fikri icla

263         Tacmîk-i nazar eden beşerde

Efâl-i beşerde hayr u şerde

264         Anlar ki esas terbiyyettir

Asar uşUl-i marifettir

265         Tacmîm-i edeb ederse kanun

‘Alemler olur şafayla meşhun

266          Bir öyle hükümet eyle icad

Kandil-i sa'âdet etsin ikad

267          Terbiyyet-i idaresi mükemmel İnsan nazarındadır mübeccel

268          Tenvir-i kuluba sa‘y-i dâ’im İnsanlığa hıdmeti müdavim

269          Bir böyle hükUmet olsa mevcUd

Eyyamı olurdu devr-i mes‘Ud

270          Heyhat ki şimdiki hükUmat

Bir yerde ederse rekz-i rayat

271          Tehdid ederek hukuku evvel

Her makşadı hud‘adır mükemmel

272          Tevkif edilir dimağ-ı insan

Tahdid olunur fürUğ-ı ‘irfan

273          Cahil ise cümle-i ahali

Mektepler olur hiyelle mali

274          Hürriyyet ise o yerde muctad

Ahlak edilir böyle ifsad

275          Mahkumu olup calem-küşanm

Bir hoş günü geçmemiş cihanın

276          Hep şan ü şeref meratibindir

Her söz bu cihanda galibindir

OE2 9a

277          Kuvvet denilen bela-yı mübrem

Her şeyde muhallil ü muharrem

278          Meydanda durur iken hükumat

Hadi şayılır yine hükumat

279          Tenvir edilseydi nevc-i adem

Bi-ceng ü cidal olurdu calem

280          Olmazsa hukukta müsavat

Rahat mı olur cihanda heyhat

281          Men‘ eyleyerek hurubu evvel

Bir yol ara silm içün mükemmel

282          Bir başka idare eyle te’sîs

Ahkamı bütün seza-yı takdis

283          Her sinede berk urup uhuvvet

Hiç olmasın ortada ‘adavet

284          Fikrim yine başka raha gitti

MevzıT-ı beyan teba‘üd etti

285          Ric‘at edelim yine beyana

Teşrih-i sevabık-ı zamana

286          Ben yirmi yedi yaşında mukdim

Mektepte duru iken mu‘allim

287          Birden bire ba-irade hayfa

Rüşdiyye bizim edildi ilga

288          Mektep ile mahv olup beraber

Yok oldu emellerim ser-a-ser

İstanbul’a şedd-i rihal ettim

Mereic şayılan makama gittim

Ahvalimi carz edip makama

Şohbetlerim eyledim ikame

Bî-fa’ide çıktı carz-ı halim

GUş eyleyen olmadı makalim

IJıdmetlerinı eyledikçe tacdad

Redd ile eevab edildi îrad

Evrakımı gayb edip devâ’ir

Efkarımı gamla etti dâ’ir

10b

Gerçi adı Meelis-i Macarif

Yok ortada kadr-i cilmi carif

Cevher dahi eyleseydim ibraz

Bulmazdı o yerde eay-ı iczaz

Çok olsa da cilm u iktidarın

Yoktur nazarı ana kibarın

297          Aşliyyet ü fazl ile efazıl

Kat‘ eyleyemez bu yerde menzil

298          Aşliyyete istinad etme

Bî-fabdedir cinâd etme

299          Altundur edeni muradı teysîr

Her kalbe eder cemali te’şîr

300          Te’şîri fakat hafada meknuz

Kanunda bile cezası mermuz

301          Altun ile yok ise hesabın

Bir baba da yoksa intisabın

302          ‘Aşrında şayılsan İbn-i Sîna

IJayr umma yine zamanda aşla

303          El-kışşa bütün teşebbüsatım

Günlerce olan mürâcacâtım

304          Bir fanide etmeyince tevlîd

Ye’s eyledi ıztırabı teşdîd

305          Hiddetle edip kaşide tanzim

Etmiştim anı Reis’e takdim

306          Şiddet görülürdü her sözümde

Bir zerre idi cihan gözümde

307          Serbest idi cümle-i makalat

Taczîmde etmedim mübalat

308          Ahvali bu etti işte tağyir iksir idi şanki etti te’sir

309          Haydar idi meclisin recisi cİrfan idi bezminin enisi

310          Bir nadire-i zamandı Haydar

Mecliste nisar ederdi gevher

311          Feryadımı duydu işte ol zat

Etti beni mazhar-ı cinâyât

312          Her kâcideden çıkarsa bir şaz

Haydar dahi çıktı öyle mümtaz

OE2 10a

313          Beldemdeki mekteb-i cedide

Yol açtı o yazdığım neşide

314          T acyîn olunup yine mu‘ allim

Oldum yine tâlibâna hadim

315          Mecliste diyordu şonra bir zât ‘İrfanını artık ettin isbât

316          Sen makşadı etme ğayrı ta‘kib

Bizlerce vazife oldu tatyib

317          T e’kid ile ettiler mevâcîd

Zanneyledim oldu şanlı bir ‘id

318          Âsârı göründü az zamanda

Çok durmadım olduğum mekânda

319          Ta‘yin ile manşıb-ı cedide

Nakl eylediler beni Girid’e

320          Gittim o cezire-i bedâyi‘

Rahat idi yok idi feeayic

321          Şehriye egerçi oldu müzdad

Gamdan yine olmamıştım azad

322          Gurbet veriyordu hayli alam

Hasretle geçerdi eümle eyyam

323          Hep derdim idi benim pederden

Bi-tab oluyor idim kederden

324          Bir gün ana yazdığım şu mektüb

Olmuştu yanında hayli merğüb

325          Ey pir-i latif-i pak-tıynet

Ey şems-i münir-i mihr ü şefkat[451]

326          Sermaye-i zinet-i hayatım

Kevneyde baciş- necatım

327          Sinemde te’eşşür-i firakın

Didemde sirişk-i iştiyakın

Niran-ı elem-i lehîb-efruz

Hasret gibi var mı hiç dil-suz

Geçmekte figan ile leyalim

Gündüz de o yolda iştigalim

11b

Hicran çekilir bela değildir

Zehr-ab içilir deva değildir

iznin iledir bu igtirabım

Bilmem niçün artar ıztırabım

Yadımda benim fakat o pister

O pister içinde valid inler

Valid ki elem-keş-i heremdir

En müşkülü gamların bu gamdır

Bir kerre daha o piri göster

Olsun bana buse-gah pister

Eyvah dil-i hazinime eyvah

Gurbetler içinde oldu gümrah

336          Düştüm bu mudik ıztırara

Girdim deme hayy iken mezara

337          Sükkanı le’îm ü şeytanet-kar

Erbab-ı fiten gürüh-ı esrar

338          İhlaş ile vird-i her seher-gah

Min-şerrihim estadzü billah

339          Gelmez bu meşaka gerçi takat

Amma ki ne çare var zarüret

340          Baciş o degil mi iğtiraba

Ikad-ı lehib ıztıraba

341          Hacet denilen ne bi-emandır

Zehr-ab-ı devahi-i cihandır

342          Çok hurremi dil-figar eyler

Âvare-i rüz-gar eyler

343          Şad-çak yedinde çok giriban

Destinden anın hezar efğan

344          Halim benim işte böyle valid

Ahvâlini sen de söyle valid

345          Bezl eyle rızâ ile du'ânı

Şâd eyle kadim olan gedânı[452]

346          in nazm-ı hazin be-yâft pâyân

Ez yâd-ı firâmişem meger dân[453]

1 Kânun-ı Evvel 1309, Girid

OE2 11a

347          Mantıkla mecelle fenn-i inşâ

Bunlar gibi ba'zı ders-i ac

348          Mektepte idi vazife dâ’im

Taclim idi cümle iştigâlim

349          Mektep idi bir büyük debistân

Yüzlerce içinde nev-nihâlân

350          Tedris ile uğraşır dururdum

Bir cum'a günü cihân görürdüm

351          Bir yıl daha olmamıştı hasret

Etti pederim kederle rihlet

352          Mevti haberin alınca nâ-gâh

Mecnun gibi eyliyor idim âh

353          Şaçlar ağarıp yüzüm şarardı

Ak günleri ‘ömrümün karardı

354          Seksen beş içinde oldu nâ-büd

Ben yirmi sekizde girye-âlüd

355          El-ân acırım o pire el-ân

Hüznü içimdedir hurüşân

356          Tavşif edemem naşıl pederdi

Gördükçe elem ü keder giderdi

357          Âmâde olup anın derinde

Mevtinde bulunmadım serinde

358          Olsaydı firâşı büse-gâhım

Olmazdı bu rütbe âh u vâhım

359          Kışlarda olunca payı bî-tab

Arkamda gezer idi o na-yab

360          Tabutu da olsa haml-i duşum

Muztar mı olurdu böyle huşum

361          Gitti cademe o pîr nagah

Bî-fahdedir bu yolda eyvah

362          Hüznü yaşasın benimle her an

Olsun o cenan içinde handan

Tarîh-i Vefatı 23 Nîsan 1310 Perşembe Günü Sacat 4

OE2 12b

363          Mektepte bitince imtihanlar

Tahsîne koyuldu hep duyanlar

364          Amma bana dar idi cezîre

Zîra yanıyor idim o pîre

365          Valî’den alıp bir ay icazet

Ettim sefere heman cazîmet

366          Ben Akdeniz’i siyah ettim Yollarda o rütbe ah ettim

367          Geldim pederin turabın öptüm

Macmüre-i pür-harabın öptüm

368          Bulmuştu icazetim nihayet

Ettim yine ihtiyar-ı gurbet

369          Oldu yine meskenim cezire

Geldim yine mekteb-i kebire

370          Tedris ediyordu def-i alam

Üç yılda bu yolda geçti eyyam

371          Etmiştim o yerde bezl-i mechüd Asarı şerefle oldu meşhud

372          Evlad-ı Girid-i pür-zekavet

İnşad ile öğrenip kitabet

373          Asar-ı liyakat etti ibraz

cİrfan ile mekteb oldu mümtaz

374          Halkın nazarında oldu gülşen

Tahsin duyulurdu her görenden

375          Takdire seza görüldü hıdmet

Herkes bana eyliyordu hürmet

376          Muctâdım idi şafa-yı gülşen

Her cum'a günü gezer idim ben

377          Hüsnüyle şehir olan cezire

Baştan başa dil-küşa mesire

378          Gülzar havasıdır havası

Sermest eder ademi şafası

379          Vaşfında kalem olup şafa-zad

Bir gün şunu eylemiştim inşad

OE2 12a

Hanya Temaşa-gahı[454]

380          Bir manzara-i bedTa-pîrâ

Bir meşcere-i letâfet-ârâ

381          Bir öyle latif deşt-i naşüt

Güya ki bedîca-zar-ı lahut

382          Her şafhada başka bir taravet

Her küşede başka bir letafet

383          Enharı şafa-nisar-ı eşcar

Eşcarı tarab-feza-yı enhar

384          Ağşan-ı meşacir mutarra

Asib-i harifden müberra

385          Vadileri hüsn ü an içinde

Güller açılır hazan içinde

386          Nakkaş-ı bedayic-i tabicat

Vermiş bu zemine başka zinet

387          Bir yanda cibali düş-ber-düş

Sislerle şevahiki şafa-püş

388          Diger cihetinde revnak-aver

Bir bahr-ı latif-i mevce-güster

389          Estikçe nesim-i feyyaz-bahşa

Güya bürünür behişte şahra[455]

390          Gülşenleri başlar ihtizaza

Neşr-i nefehat-ı ğune u naza

391          Cevher şaçılır sutüh-ı bahre

Güller dökülür miyah-ı nehre

392          IJıırşid ise şafha-i[456] semadan

Elvaha olur fürüğ-efgen

393          Her manzara pür-neşat u pür-eüş

Envar ile zühreler hem-ağüş

394          Gördükçe olur bu hali diller

Mahbübe-i fıtrata müsahher

395          Pür-nağme bütün zemin u bala

Âşar-ı ğaram olur hüveyda

396          Kuşlar uçuşur feza içinde

Cümbüş-geh-i pür-şafa içinde

397          Gûya ki eder güruh-ı cuşşak

Dilberlere karşı carz-ı eşvak

OE2 13b

398          Her dem ki gelir hayale canan

Sinemde yanar lehib-i hicran

399          Ağlar çıkarım bu neşve-gaha

Meydan veririm fiğan u aha

400          Gezdikçe feza içinde tenha

Yaktıkça yakar derûnı sevda

401          Piş-i nigehimde her çemen-zar

Eyler ruh-ı dil-rubayı tezkar

402          Güldükçe o dil-nişin çemenler

Ben yaş dökerim zemine yer yer

403          Eyler dil-i zarı ihtizazat

Müstağrak-ı nûr-ı ihtisasat

404          Geldikçe temevvücata ebhar

Şığmaz şafahat-ı kalbe envar

405          Gönlümdeki şevk-ı ğam nümüde

Sinemdeki ateşin sürüde

406          Güya ki bakar da cülar ağlar

‘Aksiyle düşer fiğana dağlar

407          Ba‘zen bakarım ğurüb-gaha

Bir başka keder verir nigaha

408          Bir dilber-i hastaya mümasil

Şemsi görürüm ğurüba ma’il[457]

409          Gül-gün bir iki sehab-pare

Ol cirm-i münir-i zer-nisare

410          İcra-yı veda‘a eyler ağaz

Jün-ı dil-i zarın eyler ibraz

411          Hengam-ı firakı eylerim yad

Dil ğamla olur harab-abad

412          Parlar yine serde nar-ı sevda

Âteş kesilir gözümde şahra

413          cAvdet ederim hazin ü giryan

Heyhat söner mi nar-ı hicran

3 Mart 1310-17 Ramazan 1312[458], Girid, Mekteb Ceride-i Usbüciyyesinde matbücdur.

OE2 13a

414          Olsa ne kadar güzel havası

Çoktur bu cezirenin belası

415          Rahatla geçer mi rüz-gârı cİşyan ile vardır iştiharı

416          Corci oraya olunca vali Âsayişi etmedi tevali

417          Acdası kıyam edip hilalin

Âsarı göründü ihtilalin

418          Baştan başa çıktı nar-ı cişyan Gülzar-ı zemini oldu al kan

419          Nerde ele geçse merd-i müslim İcra olunur idi mezalim

420          Teşcîc ederek cuşâtı Yunan İlhak ile uğraşırdı her an

421          Merkezlere ceng edip sirayet

Kopmuş idi Hanya’da kıyamet

422          Pür-velvele şehr içinde düşmen

Yanğın dahi çıktı bir taraftan

423          Tarihe koyup bu hadisatı

Sen söyle bakiyye-i hayatı

424          Ben hicrete ihtiyar ettim

Eşrarı koyup firar ettim

425          İstanbul’a nakl edip ciyâli

Olmuş idi meskenim Cibali

1312-441 Şubat

426          İstanbul’a ben olunca vaşıl

Fikrimde tebeddül oldu haşıl

427          Müşkil idi hıdmet-i hükümet

Fikrim idi başka bir macîşet

428          Hürriyet-i fikrim mugayir

Meydanda devran bütün evamir

429          Lağzîde kavacid-i nevayis

Tutmuştu cihanı hep cevayis

OE2 14b

430          Devranı görünce na-muvafık

Mecdi’ye ticaret oldu layık

431          Ca’iz olamaz mı olsa şacir

Hürriyet-i fikr içinde tacir

432          Yok fanide dilber-i edebde

Gör hüsnü melike-i zehebde

433          Bir tacir-i eşher-i zamane

Servetteki kudreti yegane

434          Hal id idi ismi hayrı meşhur

Her yerde sehası hilmi mezkur

435          Etmişti beni bu raha terğîb

Eylerdi yoluyla kalbi tatyib

436          Sermaye elimde istikamet

Binlerce zeheb bana emanet

437          Arttırdı o zat itibârım

Her yerde duyuldu iştiharım

438          Cevlan-gehim oldu hayli belde

Gezerdim nice deşt ile cebelde

439          Yozgat’la Tokat ve şehr-i Konya Niksar ve Sivas ve Ordu Ünye

440          Şamsun’la Amasya Havza Macden

Bunlar bana oldu hayli mesken

441          Buğday idi baciş-i seyahat

Pek faide-bahş idi ticaret

442          Benden kaçamaz idi denanîr

Peşinde idim anın ‘akıb-gîr

443          Ben dilber-i aşferin dem-a-dem

Bezminde idim enîs ü muharrem

444          Çandan idi rüy-ı baht-ı meymün

Gönlümde şafa vü neşve efzün

445          Ettikçe bana o ‘arz-ı dîdar

Çeşmanım olurdu gark-ı envar

446          Altün ile ‘aşrının sacîdi

Telyîn eder işte hadîdi

447          Zer kuvveti olsa sende mevcüd

Emrinle gelirdi cümle mefküd

448          Ben kudretini ‘azîm gördüm

Fukdanını pek elîm gördüm

OE2 14a

449          Cem‘ eylemek altunu hünerdir

Tedvîr eden ‘alemi bu zerdir

450          Hasret-keşiyim bugün o yarin

Mahzunu leyal ile neharın

451          V ardır yine iltifatı gahi

Eyler onu da’imi ilahi

452          Ettim idi beş sene ticaret

Cemc etmiş idim epeyce servet

453          Vaktim idi günlerin sacîdi

Sinnim o sene otuz yediydi

454          Sevda-yı IJüdâ deruna düştü

Efkar-ı camîka kalbe uşdu

455          Koptu başıma benim kıyamet Etvarıma geldi başka halet

456          Her lahzada bin memat-ı zinde

Her mevtte can yine bedende

457          Yezdan ile iltimac-ı envar

Envar-ı süradikat-ı didar

458          Müdhiş idi gird-badı ‘aşkın

Muhrikdi tecelliyatı Hak’ın

459          Ağlardı beni bütün görenler

Memnun idi Hakk’a hep erenler

460          Tavşifine yok lisanda kudret

Tacbîre şığar mı öyle halet

461          îştiğal-i ticareti bıraktım

‘Umman-ı Hûda’ya doğru aktım

462          Evlad ü ‘iyal ü mal ü işğal

Dünyadaki türlü türlü amal

463          Baki ne ki varsa ben de dahil

Oldu nazarımda zıll-ı denail

464          Her şey’i görünce böyle fani

Kalmış idi tek IJüda-yı Baki

465          Evham bütün bütün silindi

Vahdet ne imiş o gün bilindi

466          Yok başkası var olan Çüda’dır

Bakîsi zılal-ı Kibriyadır

467          Tam bir sene böyle geçti eyyam

Kafî burada bu rütbe îham

OE2 15b

468          Cemciyyetim olsa da firavan

Cemc ettiğim oldu hep perîşan

469          Feryad idi ol zamanda muctad

Ettim sana çok misal îrad

OE2 22a

470          Kafî bu kadar misali caşkın

Âşarı tecelliyat-ı Hakk’ın

471          El-kışşa bu hale ülfet ettim

Etvar-ı kadîme riccat ettim

472          Bir halkada nokta-i bidayet

Derdiyle bulur yine nihayet

473          Beldemde eder iken ikamet

Ettim yine Konya’ya ‘azimet

OE2 23b

474          îştigal-i ticarete koyuldum

Ahvalime aşina da buldum

475          Durdukça o şehr-i dil-güşada

Ettim iki yolda istifade

476          Hem mahrem-i razı ‘anlanın

Hem tacir-i hıttası evanın

477          Pek çillelidir fakat bu belde

Ma‘cun-ı turabı gam ezelde

478          Baladaki zat-ı feyz-perver

Eltafını gördüğüm tüvan-ger

479          Ya‘ni kerem ü seha-yı halid

IJalıd denilen o zat-ı ‘abid

480          Ben .... bakıp dururken[459]

Macrüz-ı felâket oldu birden

481          ikbâline âfet oldu cârız

Çıktı ana karşı bin mucârız

482          Matlubunu verdi hükümet

Mahv oldu o macden-i mürüvvet

483          Etti bana da zarar işâbet

Âlâmı çekildi hayli müddet

484          işte birisi budur cefanın

Bir digeri de şudur belânın

485          Şurette benimle yâr-ı şâdık

Macnâda fakat le’îm ü fâsık

486          Bir merd-i cehül-ı bed-tabîcat

Mağrür-ı cedid-i nakd u servet

487          Evvelce olup zelil ü münkâd

Takdir-i Çüda ile oldu damad

488          Damadım olunca misl-i şeytan

Taczîb kılıp ederdi her an

489          Ol rütbe.............. 519

En hoş sözü şanki cayn-ı azar

490          Taczîb ile cümle hanedanı

İmrar ediyor idi zamanı

491          Birkaç sene böyle geçti ezman

Serhadde varınca bağy u tuğyan

492          Def-i zarara kıyam ettik

Tezliline ihtimam ettik

OE2 23a

493          Kahretti Çüda o na-bekarı

Kar etmedi hileli bazarı

494          Tam altı yıl eyledim ikamet

Ben Konya’da görmedim sacadet

495          Gelen yine başka cihandır

Ser-menzil-i feyz-i ‘irfandır

496          Altıncı sene değişti ahval

Doğmuş idi aktab-ı iclal

497          Bir velvele koptu nagehani

Her yerde görüldü şadumani

498          Hiddetle hurüşa geldi millet

Düştü yere müstebid hükümet

499          Her çehre idi beşüş u handan

Hürriyeti millet etti i‘lan

500          Nâ’il olarak bu inkılaba

Her yerde koyuldu intihaba

501          Merğüb idi ehl-i istikamet

MebTıs arıyordu her vilayet

502          Beldemde benim bütün ahali

Hakkımda çıkardı şavt-ı ‘ali

503          Yar eylediler nemekle nanı

Jıdmet diye ettiler figanı

504          Meb‘üş ederek beni gıyabi

Ta Konya’ya yazdılar cevabı

505          Ben de arıyor idim bu anı

Gelmiş idi hıdmetin zamanı

506          İşgalim olup umür-ı millet

Me’va yine oldu Der-sacadet

OE2 24b

507          Şamimiyyet idi millette cari

Uhuvvetle ‘adalet feyzi sari

508          Memalik-i gıbta-bahş bag-ı rıdvan ‘Adem-abada gitmiş şanki ‘udvan

509          Bütün millette yerleşmişti gayet Müsavat ü ‘adaletle uhuvvet

510          Hükümet girdi devr-i intizama

Nihayet verdi revnakla zalama

511          Açıldı bezm-i meb'üsan-ı millet

Çıkardı meşveret asar-ı rahmet

OE2 26b

1

-4-

Mefa ‘Hün/Mefa ‘Hün/Mefa ‘Hün/Mefa ‘Hün

OE1, ilave 1a

hastalığından dolayı şi'r söyleyemeyen büyük şâ'ir cÂkif Beg’in haberi olmaksızın lisân-ı istimdadından[460]:

1                Serilmiş bak şu takatsiz yatan cism-i harabımdır[461]

Meded-hâhım eninimle nigâh-ı ıztırâbımdır

2                Çevirme hâ’ib ü hasır çıkan feryâd-ı ğamnâkı

Benim söndürme Allahım içimden nür-ı idrâkı.

3                O idrâkim ki lütfundan doğan bir lemcadır taban

O idrâkim ki eyler secde babında senin her ân

4                O idrâkim ki âfakımda tatlı bir eninimdir

O idrakim ki şendendir o bir nur-ı mübinimdir

5                Cihanlar zerre-i lütfun ile olmakda handanın

Beni ihya içün kafi degil mi lütf u ihsanın

6                Çevir dönsün cefasından bu şolgun yüzlü eyyamım

Çevir gülsün hayat-ı saniyemle cömr-i gül-famım

7                ‘Avalim şucle-i kudsiyyenindir müncemid nUru

Başiret gözleriyle gördü kalbim nUr-ı mesturu[462]

8                Güneşler, kehkeşanlar şu‘ledir emvac-ı kudretten

OE1, ilave 1b

Tahayyür etmemek kabil mi Allahım bu haşmetden

9                Bu maşnu‘-ı bedrindir ‘ukulü eyleyen hayran

Bu hayretten döner rakş u sema‘ eyler bütün devran

10             Fakat bilmem nedendir şonra cür’et Hakk’a ‘işyana Neden düşmektedir binlerce cebhe çah-ı hüsrana[463]

11             Zemin-i haşyetin vecdinde haşi‘ girye-i hUn-ab

Feza-yı vahşetin zirinde hunin zulmet-i gird-ab

12             Cemalinden celalinden müşacşac şahnedir ekvan

Bu kudret-gaha hayranım ilahi da’ima hayran

13             ŞabUr-ı derd-i devranım, mucalla nUr-ı imanım

Evet nUr-ı mucalla nUr-ı iman nUr-ı rahşanım

14             Senin kahrınla bi-tabım senin lütfunla kudret-yab

Senin kandilinin mihrabıdır sinemdeki mihrab

15             Senin meczUbunum, mecnUnunum kalbimde Leyla’sın Cihanlar hep şenindir hep senin sen öyle Mevla’sın

16             Yanar ‘aşkınla ateşler içinde şuleler efzUn[464]

Demem amma yine derdimle olsun sineler mahzUn

OE1, ilave 2a

17             Senin sevdanı rehber eyledim sevdanla dil-şadım Senin nUr-ı nigahınla ezeldendir bu mu‘tadım[465]

18             Metin Kutusu: sevdanla: sevdala OE ezeldendir bu: ezelden böyle OEDoğar elbette matlUbum benim de ufk-ı sevdadan

Doğar derler güneşler şuleler hep leyl-i yeldadan

19             Hayata meyl-i kalbimdir derunî aşinalardan

Bu gird-ab-ı müşevveşden uşandım yoksa çokdan ben

20             Hayatın imtidadından yegane bir emel makşUd

O makşUd-ı celîli bendenin sensin sen ey MacbUd[466]

21             Gönüller name-i namımla dîvanında giryandır

Bu giryan dîdeler ‘aşk-ı hayatımla du‘a-handır[467]

22             Benim kesme şada-yı hamemi medh-i cemalinden

Çıkan sesler senindir hep senin kudsî kemalinden

23             Yarat ‘aczinde kudretler cihan-ı sermediyyette Tanînim dalğalar şalsın semavat-ı hakîkatte[468]

24             Yaşat öldürme şükranım medîd olsun cenabında

Keremler lütf u ihsanlar ne varsa hepsi babında

OE1, ilave 2b

25             Metin Kutusu: 526	b
527	a
528	a
Bu istimdad u feryadım enîn-i ıztırabımdır

Bu feryadım sena-yı sine-i rikkat me’abımdır

26             Yaşat müştak-ı temcidim yaşat tevhide catşanım

Yaşat mevkuf-ı hamdetmek içün evkat ü ezmanım[469]

27             Tahammül eylemem ihvanımı ağlatma Allahım Sana tehlilim olsun cömrüm oldukça bütün ahım

28             Yaşat tebcil-i evşafınla hamem iftihar etsin Yaşat gönlümde cişyan-kar olan asar-ı ğam bitsin

29             İlahî! Kudretin pişinde feryad eylerim feryad Perişanım zacifim eyle şıhhatle beni dil-şad

30             Bu calemde senin vaşlınla şadan olmadan gitmem

Tecelli-yab-ı feyz-a-feyz-i cirfan olmadan gitmem

5     Temmuz 193 6[470], Bayezid-Nur Sokağı
cAbdü’l-caziz Mecdi

OE 153, 143 numaralı şiir

-5-

Mefül ü/Fâ ilâtün/Mefül ü/Fâ ilâtün

Sünbül Sinan Hazretleri

1                Sünbül müdür Sinan mı bir bağ-ı gül-feşan mı[471] Cism-i cihan mı yoksa hurşid-i cism ü can mı

2                ‘Ulviyyetinden aldı envar dar-ı naşüt Fahreylemekte her an rüh ile bağ-ı lahüt

3                Sünbül deyip de geçme zannetme ferd-i cadî ‘Alnında hak yediyle menküş ism-i Hadi

4                Hak kudretiyle kadir batında ilmi zahir ‘İlm-i ledünde mahir bir mefhar-i ekabir

5                Divan-ı evliyada kürsi-i kudse şahib Medhinde vaşf kaşır der-ahsen-i menakıb

6                Nefhiyle lem‘a-efken şohbette şahn-ı gül-şen

Bin merkezin füyüzu feyziyle oldu rüşen

7                Ey seyyidü’l-e‘azım ey ma‘den-i mekarim

Ey kutb-ı feyz-i da’im ey zübde-i ‘avalim

8                Ey nefha-i peyember ey sırrı şanlı rehber

Ey gül-şen-i münevver ey sünbül-i mucamber

9                Ey şahış-ı hüviyyet ey nur-ı sırr-ı vahdet

Ey calim-i şerîcat ey kıble-i hakikat

10             GUşumda aşlı hala senden gelen hitabın

GUya semadan indi kalbe senin kitabın

11             “Fark u tefazül olmaz nisbetle sırr-ı zata

Yacni bütün tefazül raeic olur şıfata”

12             Ol cümle-i vecize beytimde münderiçtir

Esrar-ı feyz-i cirfan zirinde mündemiçtir

13             Mışrac-ı evvelimde caynı sühan senindir

Şerh-i ikinci mışrac altında bendenindir

14             Teşrih edip bu sırrı bahş eyledin macali Vahdet-şinas-ı caşkı sermest eder me’al i

15             Âb-ı reşad-ı feyzin tesnim-i caşıkandır

IJıılk-ı kerim-i zatın memdUh-ı kamilandır

16             Merkez Efendi olmuş ayine-i cemalin

Rekz eylemiş livayı ta reisine kemalin

17             ‘Aşrında bezm-i ünsü olmuştu sülbül-istan

Hala civar-ı kabri olmakta bir gül-istan

18             Müştak-ı lütf u himmet Mecdi diler ‘inayet

Kalbinde kıble-gahı mahbub-ı Hak Muhammed

-6-

Mefülü/Mefailün/Fe ‘ûlün

Nutk-ı Manzum

1                Allah mukaddes-i ‘avalim[472]

Çallâk-ı bedâyi‘-i ‘alâim

2                Sultân-ı ‘azim-i bi-hemâli

Matbu‘-ı mübeccelü’l-hişâli

3                Durdukca cihan mu‘ammer etsin

Evrengine revnak-âver etsin

4                Zira o hakayık-iktinahın Şahenşeh-i ma‘rifet-penahın

5                Âmali terakkiyatı maşrüf Her nazrası iltifata ma‘tüf

6                ‘Aşrında tacammüm etti ‘irfan

Her küşede yok mu bir debistan

7                Ol ‘aşr-ı celilde dem-a-dem

Biz olmadayız sa‘id ü hurrem

8                Kim her dem akdes-i yegane Bi-şübhe deger bütün cihane

9                Ey zümre-i ezkiya-yı tullab Şaf-beste-i ihtiram u adab

10             Mekteb size hâce-i edebdir Tahşil-i maşarife sebebdir

11             Eyyam-ı sa‘ide-i civani ‘Ömrün odur en güzel zamanı

MK, 8b

12             Fevt eylemeyin o vakti zinhar Tekrar ederim bu nuşhu tekrar

13             Kesb eyleyiniz edeb-i kitabet Ârayiş-i cümle-i meziyyet

14             Zira ki füyuzun en celili cUlviyyetin en büyük delili

15             Feyz-aver ictila-yı insan Zib-aver intizam-ı devran

16             Meşşata-i kakül-i macanî

Piraye-i şahıdır mebani

17             Hep hame-i dil-nişin-i beyandır Nakkaş-ı bedayic-i cihandır

18             Evşaf-ı kalem beyana şığmaz

Âsarı anın cihana şığmaz

19             Mecdi size gönderildi hadim

Ol fende kemine bir mucallim

-7-

Müstefilâtün/Müstefilâtün

Merhum Celâl eddîn Paşa’ya Nişane İçin Teşekkür-nâme

2      Kânun-ı Evvel 1309

1                Ey ser-firâz-ı erbâb-ı cirfan533

Ey nükte-dân-ı ferhunde-cunvân

2                Ey âşinâ-yı esrâr-ı hikmet

Müşkil-küşâ-yı emr-i hükümet

3                Sensin hıdiv-i yekta-yı dahî

Zâtınla devlet millet mübâhî

4                cAkl-ı metin ü fikr-i münîrin

Re’y-i zer-rîn ruşen-zamîrin

5                İntâc eyler dâ’im hakikat

Her işde eyler Hakk’a işâbet

6                Re’yinle me’men oldu cezire

Bir har-zarı etdin mesire

7                Tedbirin etti dünyâyı hayran

Engüşt ber-leb kaldı vezirân

8                El-hâşıl öyle bir kâr-dânsın

Kim ‘aşrımızda fahr-ı zamânsın

9                Kâbil değildir vaşfın beyânı

Deryâyı almaz zirâ âvânı

MK, 11a

10             Müzdâd etsin ikbâlin Allâh

Hep hâşıl etsin âmâlin Allâh

11             Leb-riz-i fahrım lütfunla üstâd

Kalb-i harâbı sen ettin âbâd

12             Âbâd olsun hep düd-mânın

Perdet-dih olsun hurşid-i şânın

13             Ehliyyetimden bâlâ bu ihsân

Nâkışdır etsem bin yola şükrân

14             Mecdi dem-a-dem böyle du'a-han

Olsun mu'inin tevfik-i Mennan

16 Kanun-ı Sani 1309, Girid

MK, 14b

-8-

Mefülü/Mefailün/Fe ‘ülün

Merhum Pederime Yazılmıştır

1                Ey pir-i latif-i pak-tıynet[473]

Ey şems-i münir mihr-i şefkat[474]

2                Sermaye-i zinet-i hayatım

Kevneynde bâciş-i necatım

3                Sinemde te’essiır-i firakın

Didemde sirişk-i iştiyakın

4                Niran-ı elem-i lehib-efruz

Hasret gibi var mı hiç dil-suz

5                Geçmekte figan ile leyalim

Gündüz de o yolda iştigalim

6                Hicran çekilir bela değildir

Zehr-ab içilir deva değildir

7                iznin iledir bu igtirabım

Bilmem niçün artar ıztırabım

8                Yadımda benim fakat o pister

Ol pister içinde valid inler

9                Valid ki elem-keş-i heremdir

En müşkülü gamların bu gamdır

10             Ey çarh-ı sitem-güzin vefa kıl

Bir cerha-i mühlike deva kıl

11             Bir kerre daha o piri göster

Olsun bana büse-gah pister

12             Eyvah dil-i hazine eyvah

Gurbetler içinde oldu gümrah

13             Düştüm bu mud ik ıztırara

Girdim deme hayy iken mezara

14             Sükkanı le’im ü şeytanet-kar

Erbab-ı fiten güruh-ı esrar

15             İhlaş ile vird-i her seher-gah

Min şerrihim estacîzü billah

16             Gelmez bu meşaka gerçi takat

Amma ki ne çare var zaruret

17             Baciş o degil mi iğtiraba

Ikad-ı lehib ıztıraba

18             Hacet denilen ne bi-emandır

Zehr-ab-ı devahi-i cihandır

MK, 16a

19             Çok hurremi dil-figar eyler

Âvare-i ruz-gar eyler

20             Şad-çak yedinde çok giriban

Destinden anın hezar efğan

21             Halim benim işte böyle valid

Ahvâlini sen de söyle valid

22             Bezl eyle rızâ ile ducânı

Şâd eyle kadim olan gedânı[475]

23             in nazm-ı hazin be-yâft pâyân

Ez yâd-ı firâmişem meger dân

1    Kânun-ı Evvel 1309, Girid

MK, 15b

-9-

Mefülü/Mefailün/Fe ‘ülün

Meclis-i Macârif Re’isi Haydar Efendi Merhuma Tebrik-i cîd

1                Ey zât-ı celil-i nükte-perver[476]

Tahrir-i yegâne-i sühan-ver

2                Revnakta rütbe-i riyâset

Jurşid-i semâhat u fazilet

3                Mecmüca-i zübdetü’l-mekârim

Ser-levha-i defterü’l-ecazim

4                Arayiş-i bezm-i cilm u ‘irfan

Ser-tac-ı macarif-i aşinayan

5                cAllame-i zh-fünûn-ı ekber

Pakize-şiyem semiyy-i haydar

6                Hak eyleye ‘ömrünü firavan

Necm-i şerefin cihanda taban

7                Fazlın gibi ol hemişe mümtaz ikbal ile şan ile ser-efraz

8                Bir tuğra daha edip de payen Pertev şala afitaba sayen

9                Her ruzun ola şerefle bir ‘id

Her ‘id dahi seza-yı tes‘id

10             Mahşul-i kelam ey hüner-ver

Mes‘ud ola iş bu ‘id-i ekber

‘Id-i Edha 1311

MK, 16a

-10-

Mefül ü/Mefa Cîlü/Mefa Cîlü/Fe cül ün

Müşıla-i Süleymâniye Riı’üsıına Nâiliyyetinde Makâm-ı Meşihat-i cUlyâya Yazılan Bir Mektüb-ı cArabî Zeylindeki Teşekkür-i Manzum

1                Ey pertev-i cirfân ile zib-âver-i devrân538

Ey fazl u kemâlât ile iftâya veren şân

2                Ey kudve-i câlisi nehârir-i zamânın

Ser-nâme-i sâmisi meşâhir-i cihânın

3                Bir başka şeref buldu vücudunla meşihat

Sâyende şafâ görmede erbâb-ı fazilet

4                Aclâm-ı zamân minnet ile lütfuna şâkir

Erbâb-ı dehâ1 hayret ile vaşfını zâkir

5                Kâbil değil evşâfını tacdâd kemâ-hi

Zirâ şeref ü şânına yok hadd-i tenâhi

6                Hak eyleye ikbâlini iclâlini müzdâd

Gül-zâr-ı cenânın ola dâ'im tarab-âbâd

7                Tedris ile oldukça ketb-i encümen-ârâ

Ol cay-ı meşihatta devvar şeref-efza

8                Ol dem ki gönül lütf ile abad oldu

Alam ile viran iken azad oldu

MK, 17b

-11-

Mefülü/Mefailün/Fe ‘ûlün

Hanya Temaşa-gahı

1                Bir manzara-i bedica-pîra539

Bir meşcere-i letafet-ara

2                Bir öyle latif deşt-i naşüt

Güya ki bedica-zar-ı lahüt

3                Her şafhada başka bir taravet

Her küşede başka bir letafet

4                Enharı şafa-nisar-ı eşcar

Eşcarı tarab-feza-yı enhar

5                Ağşan-ı meşacir mutarra

Âsîb-i harifden müberra

6                Vadileri hüsn ü an içinde

Güller açılır hazan içinde

7                Nakkaş-ı bedayic-i tabîcat

Vermiş bu zemine başka zinet

8                Bir yanda cibali düş-ber-düş

Sislerle şevahiki şafa-püş

9                Diger cihetinde revnak-aver

Bir bahr-ı latif-i mevce-güster

10             Estikçe nesim-i feyz-bahşa

Güya bürünür behişte şahra540

11             Gülşenleri başlar ihtizaza

Neşr-i nefehat-ı ğunc u naza

12             Cevher şaçılır sutüh-ı bahre

Güller dökülür miyah-ı nehre

MK, 18a

13             IJıırşid ise levha-i semadan Elvaha olur furüğ-efgen541

14             Her manzara pür-neşat u pür-cüş Envar ile zühreler hem-âğüş

15             Gördükçe olur bu hali diller Mahbübe-i fıtrata müsahhar

16             Pür-nagme bütün zemin ü bala Âsar-ı garam olur hüveyda

17             Kuşlar uçuşur feza içinde Cümbüş-geh-i pür-şafa içinde

18             Güya ki eder gürüh-ı cuşşâk Dilberlere karşı carz-ı eşvak

19             Her dem ki gelir hayale canan Sinemde yanar lehib-i hicran

20             Ağlar çıkarım bu neşve-gaha

Meydân veririm fiğan u aha

21             Gezdikçe feza içinde tenhâ

Yaktıkça yakar derünı sevda

22             Piş-i nigehimde her çemen-zar

Eyler ruh-ı dil-rubayı tezkar

23             Güldükçe o dil-nişin çemenler

Ben yaş dökerim zemine yer yer

24             Eyler dil-i zarı ihtizazat

Müstağrak-ı nür-ı ihtisasat

25             Geldikçe temevvücata ebhar

Şığmaz şafahat-ı kalbe envar

26             Gönlümdeki şevk-ı ğam nümüde

Sinemdeki ateşin sürüde

27             Güya ki bakar da cülar ağlar

‘Aksiyle düşer fiğana dağlar

28             Baczen bakarım ğurub-gaha

Bir başka keder verir nigaha

29             Bir dilber-i hasteye mümasil

Şemsi görürüm gurUba ma’il

30             Gül-gUn bir iki sehab-pare

Ol cirm-i münir-i zer-nisare

31             İcra-yı vedaca eyler agaz

Jun-ı dil-i zarın eyler ibraz

MK, 18b

32             Hengam-ı firakı eylerim yad

Dil gamla olur harab-abad

33             Parlar yine serde nar-ı sevda

Âteş kesilir gözümde şahra

34             cAvdet ederim hazin ü giryan

Heyhat söner mi nar-ı hicran

3    Mart 1310-17 Ramazan 13 1 2542, Girid, Mekteb Mecmuasında

-12-

Mefûlü/Mefa'ilün/Fe Tıh'in

Çumra’da[477]

1                Ey müzehher dil-firib-i gül-şen[478]

Baktıkça gözüm size olur şen

2                Mevc urmada üstünüzde revnak

Var sizde Caceb letâfetü’l-Hak[479]

3                Yârin size var mı bir nigâhı

Parlattı gönülde intibâhı

4                Her bergde berk uran şatâret

Her rengde parlayan şabâhet

MK, 32a

5                Bir feyz-i bedîca reh-nümundur

Bir lemca-i hayy-i kâf u nundur

6                Beyhude midir bu berg-i şad reng

Bi-fa’ide mi bu canlı ferheng

7                cArif nazarında hikmet-ara

Manzumeye bak ne rütbe ğarra

8                Asar-ı IJİ'ıda-yı lem-yezeldir

Bir levha-i reng-i bi-bedeldir

9                Her manzarası cihan-ı halkın

Bir lemcasıdır füyuz-ı Hakk’ın

10             Bir cîlm-i ledün kitabı calem

Her ayeti bir tıraz-ı muclem

11             Ayat- celil-i Rabb-ı mutlak

Baştan başa bir kitab-ı muğlak

12             Bir lafzını hall içün cihanın

Hayrette beyanı ‘anlanın

13             Ey gül-şen-i reng-i ‘arifane

Ey sa’ık olan beni beyane

14             Kalbimde açıldı feyz-i gül-gun

Şahrada furuğ-ı neşve meşhun

15             Ey Çumra fezasının zemini

Bağındaki tarz-ı dil-nişini

16             Bir vakt-i rabic-i dil-küşada

Gördükde gönül olup küşade

17             Canan ilinin şafası geldi

BUy-i harem-i vefası geldi

18             Hakk’ın keremi bu bağa ermiş

Esrar-ı bedîca şekle girmiş

19             Gül-şen mi bu bir kitab-ı manzUm

Her harfi nişan-ı sırr-ı maclUm

20             Me’lUf ise caşka çeşm-i nazır

Bir nUr-ı latif olur münazır

21             Riı’yetteki nUr-ı intibahı

Tedkike heves eden kema-hi

22             Eşyayı görür zılal-i za’il

Macnaya olur mu lafzı ha’il

23             Ey Rabb-i Kerim ü Hakk-ı mutlak

Feyzinle bilindi sırr-ı muğlak

23 Mayıs 132 1[480], Konya

-13-

Fe ilâtün/Fe ilâtün/Fe il ün

Mesnevi[481]

1                Bir şeb olmuş idi fikrim rüşen[482]

Mevkicim hurrem idi gönlüm şen

2                cÂlem nur idi manzür-ı başar

Pembe bir lemca hurüşan yer yer

3                Nüzhet-ara-yı cihan-ı ezhar

Her tarafdan yağıyordu envar

4                cAks-i envar-ı feza-yı melekut Saha-pira-yı cihan-ı nasUt

MK, 40a

5                SU-be-sU reng-i çemen revnak-dar Cevher-i nUr akıtırdı enhar

6                Meşcer ü mezheridir diger-gUn Her cihet nUr-ı safa-yı gül-gUn

7                SUre-i NUr’u okurdu bülbül Dönmüş elmasa o yerde sünbül

8                Ufk-ı calîde mülevven akmar

Serv-i simin-i zemin pertev-bar

9                Görmedi dide henUz böyle cihan Yaraşır nUruna reşk etse cinan

10             Yok idi mUnis-i can bir canan

Var ise ben idim anda insan

11             Dide pür-nUr-ı şafa dil şadan Fikr-i can-binim olurdu rakşan

12             Oldu bir ruh-ı mücerred peyda

Kisve-i şekle bürünmüş macna

13             Dedi ahvalini tedkik eyle

Beşerin sırrını tahkik eyle

14             Zahir ü batınını tefrik et

Şerh-i macnada sözü tacmîk et

15             Dedim ey calim-i esrar-ı beşer

Muhtelif bundaki efkar-ı beşer

16             Bence lakin görünür ki zahir Batına zıll-i keşîf-i bahir

17             Şems-i batındaki envar-ı guyUb Perde-i ten ile olmuş mahcUb

18             RUhdur mecmac-ı esrar-ı şafa

Kisve-i tendir ana cayn-ı cata

19             Perdeyi yırtan olur sırra habir NUr-ı cirfan ile bir şems-i münir

Dedi hakdır bu sözün şadıkdır ‘Urefa cümle bunu natıkdır

Fehm ile vehmi olanlar za’il

Türlü ‘irfanı olurlar hamil

Künh-i ahvale olurlar vakıf

Cümle esrarı olurlar ‘arif

Olsa bir dilde habîrane haber

Nüh tıbakı tıbkı hall eyler

Haşıl olmuş ise ‘akl-ı furkan

Bilinir sırr-ı latîf-i Kıır’an

‘Akl u ‘irfana olanlar malik

Hüsn-i ahlaka olurlar salik

40b

Cümle ‘ulviyyeti cami‘ ahlak

Zübde-i cümle şerayi‘ ahlak

Zîveri ma‘rifetin hulk-ı kerîm

Enbiya şanına kıldı ta‘zim

28             Söyleyince bunu ol ruh-ı fütuh

Eyledi hatırıma şöyle sünUh

29             Medhini vali-i vala-şanın

Ziver ü nadire-i ‘irfanın

30             Zib u arayiş-i tezkar edeyim

Şeref-i nazm ile iş‘ar edeyim

31             Öyle vali ki ma‘ali yek-ser

Hüsn-i ahlakına olmuş ziver

32             Tab‘ıdır celb-i kulUba meyyal

Ahsen-i menkabeti hüsn-i hişal

33             Kalb-i ‘alide mekarim mali

Fikri ‘ali dahi vicdan ‘ali

34             CUd u ihsanı cevadü’l-himemin

Ekmel-i şureti hüsn-i keremin

35             Cümlenin vird-i lisanü’l-hali

Gelmedi Konya’ya böyle vali

36             Vakıf-ı cümle mezaya-yı hikem

Ha’iz-i cümle macanî-i himem

37             Bende-i aşdak-ı sultan-ı cihan

Jadim-i şadık-ı şah-ı devran

38             Taraf-ı saltanat-ı cuzmaya

Celb-i dacvet ile bulmuş paye

39             Yaşasın bin yaşasın şah-ı cihan

Sayesinde dili halkın handan

40             Konya’ya vermek içün nev ikbal

Etti bir vali-i calî irsal

41             Karı tenfiz-i macalî-i umur

Sacy-ı vali ola da’im meşkur

42             cArz-ı hürmetle sözümdür meşhun

Başka bir kaşda değildir makrun

43             Ma-haşal Hazret-i Rabb-i bi-çun

cÖmr ü ikbalini kılsın efzun

44             Şicr-i Mecdi’ye neşatın eseri

Verdi arayiş ile zib ü feri

25 Nisan 1323, Konya

-14-

Mefa ‘Hün/Mefa ‘Hün/Fe ‘ülün

Çoş-amedî

Kam-kar Ankara Yolunda ve Ankara’da

1                Gel ey ferzend-i pakim kam-karım549

Gel ey nUrum gel ey pertev-nisarım

2                Gel ey cirfan kitabı nükte-danı

Gel ey esrar-ı “ğaybi” tercemanı

3                Gel ey oğlum benim nUru’l-fuadım

Zamiri pak olan vala-nejadım

4                Eriştirdim seni babü’l-kemale

Yakındır vuşlatın nUru’l-cemale

5                Enisindir senin rUh-ı mücerred

Füruğun nur-ı Hak’dandır miı’eyyed

6                Makamın ‘akl-ı küllün cilve-gahı

Bulurlar hep bu yoldan Hakk’a rahı

7                Budur ‘ariflerin hadd-i kemali

Mukarrebler görür zat-ı cemali

8                Onu taşvire yoktur şekl-i imkan

Bu sırrı derk eder mi ‘aciz insan

9                Bunu ifşaya yoktur izn-i Mevla

O sırdır çünkü zat-ı pak-i a‘la

10             O sırdır işte sırrı kainatın

O sırdır mucidi mevc-i hayatın

11             IJüda keşf etmedikçe anlaşılmaz

O sırrın pertevi kalbe şaçılmaz

12             Bu bahsi eyleyip atiye ta‘lik

Bugünkü hali eyle ‘ayn-ı tahkik

13             Şafa geldi benim nUru’l-kemalim

Vişalinle münevver zevk-i balim

14             Şafa geldin şafadan olma hali

Sana bahş eylesin Mevla kemali

MK, 71a

15             Şafa geldin bu bezmi gülşen ettin

Şafa geldin de çeşmi rüşen ettin

16             Şafa geldin derünumdur münevver

Şafa geldin ilahi gözlü dilber

17             Şafa geldin seninle kam-karım

Şafa geldin benim calî-tebarım

18             Reşadet zinet-i güftarın olsun

Keramet ziver-i efkarın olsun

19             Şeref sevmek seni Mecdi her an

Jüda kılsın seni bir kamil insan

-15-

Mefa ‘Hün/Mefa ‘Hün/Fe ‘ülün

Hü IJoş-ânıedi           Süheyl Ankara Yolunda ve Ankara’da İken

1                Gel ey ferzend-i ruhum nur-ı canım550

Hakikat gülşeninde raz-danım

2                Gel ey ayine-i vahdet cilası

Gel ey hurşid-i ‘irfanın ziyası

3                Gel ey rUh-ı latif-i pak-idrak

Gel ey oğlum gel ey sır-dan-ı "Icvlâk"

4                Yetiştirdim seni bağ-ı şafada

Gülümsün gül-bün-i vahdet-nümada

5                Bıraktın arkada ğamlı hududu

Nedir fehmeyledin Hayy u VedUdu

6                Çerağın şu‘lesi nUr-ı ezelden

Bu bir sırdır ne sendendir ne benden

7                Mezahirden hurUşandır bedayi‘

Bedayi‘dir fürUğ-ı nUr-ı lami‘

8                Gönül sakit o sırrın rahı memdUd

FürUğun şiddetinden babı mefkUd

9                Muhabbet kaynayıp ta kaşr-ı dilden

Rıza-yı Hak urursa berk-i rüşen

10             Olur sırrın vücüdu revnak-efzâ

Zamanı gelmedikçe etmem ifşa

11             Fakat ifşaya yoktur şekl-i imkân

Olur olsa o sır dilden nümâyân

12             Sana tebyin içün hiss-i rakiki

Bıraktım şimdilik bahs-i dakiki

13             Şafa geldin şafadan sine gül-biz

Dilim pür-neşvedir şevkinle leb-riz

MK, 71b

14             Süheylimsin benim ey kalbi rüşen

Gelip ettin bu bezmi bezm-i gülşen

15             Muradım çeşm-i tahirden nazardır

Bu vuşlat altı aydır muntazardır

16             Nazar iksir-i can-ı cavidandır

Nazar tevfik-i bahş-i sultandır

17             Muhabbet nuru olsun şucle-efken

Dilin pertev alıp nUr-ı Huda'dan

18             Şafa geldin sürUrum oldu müzdad

Şafa geldin gönül vaşlınla abad

19             FürUğ-ı kalb-i Mecdidir meserret

Meserrettir ziya-yı şevk-i riı’yet

1    Rebîcu’l-Âhir 1342, 9 Teşrin-i Sani 1339, Ankara

-16-

Müstefilün/Fâilün/Fe Filim

Mesnevi

1                Bilmem nedendir bu genc yaşımda551

Şaçlar ağardı böyle yaşımda

2                Kühsare indi berf-i muşibet

Feyz-i baharı mahv etdi ğurbet

-17-

Mefûlü/Mefa'ilün/Fe Tıh'in

1                Eyvah ki şad-hezar eyvah[483]

Gitti cademe o pir nagah

2                Şaçlar ağarıp yüzüm şarardı

Ak günleri ‘ömrümün karardı

Tarih-i vefat, 23 Nisan 1310, Sa‘at 4, Yevm-i Penç-şembe

-18-

Mefülü/Mefailün/Fe ‘ülün

Bir Ma‘şümenin Kitâbe-i Seng-i Mezarı

1                Ey gülbünü gülşen-i hayâtın[484]

Ey şi‘r-i nevini kâÜnâtın[485]

2                Bir bâd-ı Semüm ki - eceldir

Revnak-şiken-i gül-i emeldir

MK, 8a

3                Nâ-gâh esip cemâlin üzre

Mahvetti seni bu hâlin üzre

4                Ezvak-ı dilim seninle medfun

cÖmrüm geçecek cihanda mahzun

-19-

Mefulü/Mefailün/Fe ‘ûlün

Beyşehir’de Bir Kitâbe-i Seng-i Mezar

1                Makberdeki mer’e-i sacîde555

Burdurlu Alay Beg’e hafide

2                Zehra denilen bu Zehrâ-nur

Ser-kâtib-i şerca oldu hem-ser

3                On altı yaşında etti rıhlet

Muhtâc-ı ducâ şehid-i gurbet

4                Yek-sâle carüs idi bu dilber

Hâmil idi oldu hâke ziver

MK, 39b

5                Pejmürde olan gül-i hayâtı

Mâtem-zede kıldı kâ’inâtı

Gufran-ı IJüda olup penahı

Cennate çekildi hacle-gahı

Mecdi, Konya


GAZELLER

HARFÜ’L-ELÎF

-1-

Mefa Cîlün/Mefa Cîlün/Mefa Cîlün/Mefa cîlün

Gazel

1                Gönülden lahza lahza öyle bir feryad olur peyda[500]

Tecessüm etse her feryaddan Ferhad olur peyda[501]

2                İlahi cezbelerdir sinemin şevk-ı nihanisi

Düşünce caşk-ı Mevla dilde feyz-abad olur peyda

3                cAceb mi şevk ile caşık ser-a-pa nur-ı mahz olsa

Erince lutf-ı Hak bir başka isticdâd olur peyda

4                Muhammed Muştafa kim mazhar-ı sırr-ı ilahidir

Anınla câlem-i esrara istişhad olur peyda

5                O nUru’n-nUr-ı Mevla kim anın mir’at-ı sırrında

Ufak bir noktadan bin câlem-i icad olur peyda

6                Tecelli eyledikçe çeşm-i dilde caşk-ı pür-nUrum

Bana her zerreden bir nazra-i irşad olur peyda

7                Yapış babü’l-füyUz-ı Ahmed-i muhtare kim Mecdi

Anın feyziyle da’im carif-i dil-şad olur peyda

1318, Balıkesir

-2-

Mefa Cîlün/Mefa Cîlün/Mefa Cîlün/Mefa cîlün

1                Karanlıklardaki gül-şende gül-gün bir ziya peyda558

Ufuklarda ümidin sinesinden incila peyda

2                Güneş ikbale nazırdır nigah-ı ihtizazıyla

Bu bir necm-i saadettir ziyasından şafa peyda

3                Taşavvur eyledikçe şubhunu necmin hayalimde

Şerefli bir zaman bir nev-zemin bir nev-sema peyda

4                O şubhun gül-şeninde berk urunca pertev-i hurşid

Faziletle olur ‘akl-ı beşerde i‘tila peyda

5                ‘Adavet zulmeti makhür olup nür-ı ‘adaletle

Meveddetten olur her sinede lütf-i IJüdâ peyda

6                Muhabbettir cihanın bâ’is-i tanzim-i ahvali

‘Adavet zulm ü gadrinden olur her dem bela peyda

7                Cününun infilakından çıkar niranı ‘udvanın

Cünunun iştidadından olur harb ü veğa peyda

8                Akar hun-ı beşer feryad eder ah-ı telehhüfle

Olur her zinde çeşminde dümUc-ı iştika peyda

9                FüyUzat-ı cihan şulh u şalahın pertevindendir

O pertevden gönüllerde olur türlü ziya peyda

10             Düşündüm şulha caid devri ben beyt-i hayalimde

Kalemden oldu Mecdi tarz-ı şicr-i dil-güşa peyda

15     Teşrin-i Sani 1940, Bayezid

-3-

Müstefilün/Müstefilün/Müstefilün/Müstefilün

Şeyh Haci ‘Abdullah Efendi Merhuma

1                Ey mahrem-i sırr-ı IJüda ey şeyh-i nUrani lika559

Feyzin devam üzre olur erbab-ı ‘aşka mukteda

2                Hem-paye-i piran olup tenvir-i ‘irfan eyledin

Olsa revadır merkadin ruh-sude-i ehl-i şafa

3                Nakş-ı cihanı seyr eder Nakşiligi derk eyleyen

Senden o feyz-i akdese yol buldu hayl-i etkiya

4                 El kaldırıp Mecdi gibi Hak’dan taleb kıl maksadın

Oldu husul-i maksada bâcis kubür-ı evliya

15 Temmuz 1322, Seydişehri

-4-

Mefailün/Fe cilâtün/Mefacilün/Fe ilin

cAli cİffet Beg’e Nazire

1                 Tebessüm etmese de rüy-ı rüz-gar bana560

Güler kerem ile her an cemal-i yar bana

2                 Derün-ı dilde müşacşac durur gülistanım

Yeter bu zevk-i gülistan bu nev-bahar bana

3                 Sürür-ı kalbi kanâcatle eyledim tezyin

Bu lütf-ı aczam-ı servet safa-nisar bana

4                 cAtâ-yı Hak’la hakiki muhat-ı eltafım

gazinedir kerem ü lütf-ı Kird-gar bana

5                 Gezerdi ah ile sayyad olup o yare gönül

Nihayet oldu o ahü gelip şikar bana

Vefa vefa diye ağladı kalb-i nal anım

Vefalı çıktı sözünde o gül-cizâr bana

Niyazı naz ile mezc eyleyip keremler eder cAlâka-dârım olan yar-ı cişve-kâr bana

Şaçınca kalbe meserret o nazenin dilber

Riyaz-ı huld-ı sacâdet olur mesar bana

Dilimde nur-ı meserret elimde bade-i nur

Bulursa yol yine gelsin o ıztırar bana

Çekildi gitti gönülden elem denen menfur

Erişti baht ile eltaf-ı bi-şümar bana

Cihan dönerse de dönmem cihan-ı macnâdan

Bu bi-karar cihan merkez-i karar bana

Cihan cihan bu şafa-zar-ı kevni seyr ettim

Göründü devr-i devâ’irle nur-ı dar bana

Muhit u merkezi yok bi-nihaye bir câlem

Veleh verir bu macâlî-i şucle-dâr bana

14             Şucur-ı kamili buldum hulaşa-i ekvan

Odur mecalim-i ekvanda feyz-var bana

15             Bu nUr-ı revnak-ı gül-gUn bu şucle-gah-ı şi'ıTın Olur bedîca-i meknUn bu neşve-zar bana

16             Çıkan bu cümle fünUn çıktı cakl-ı kamilden

Göründü matlac-ı aczam bu çeşme-sar bana

17             Şığar mı sırr-ı hakikat lisanla İzaha

O olsa olsa olur dilde aşikar bana

18             Küçük karınca da olsam yine küçük caklım Olur cihan-ı şağirimde şehr-yar bana

19             Kemal-i cakla güzel şicre hüsne meftUnum
Neşat-ı kalb ile güftardır şicar bana

20             Gönül diler ki cihan halkı lütfa ğark olsun Olur mezelleti görmek elim car bana

21             Beşerde sırra tevazuc deva-yı kafildir

Devayı söyledi bir merd-i hUş-yar bana

22             Sever tevazucu adabı hüsn-i hulku gönül

Umur-ı calemi tedviredir medar bana

23             Sebep bu nazmıma Mecdi kelam-ı “cİffet”tir

Odur eden bu güzel fikri yad-gar bana

9 Şubat 1934

-5-

Cilâtün/Fâ Cilâtün/Fâ Cilâtün/Fâ il ün

Gazel

1                Lutf u ihsan eyleyip canan-ı calî-şan bana[502]

Eyledi didar-ı pertev-barını erzan bana

2                Şahn-ı ekvan ser-te-ser müstağrak-ı feyz-i sürur

Baktığım her noktadan bir nur olur handan bana

3                Dilde bir mah-ı şeb-aranın vişali zevkı var

Oldu nevrUz-ı sacadet leyle-i hicran bana

4                Bir cihan-ı macnevî envarını göstermede

Feyz-i lahUti fürUğ-ı neşe-i ikan bana[503]

5                Feyz-ı cari nUr-ı sari berk urur her şafhada

‘Akıbet bir gülşen oldu ateş-i suzan bana

MK, 24a

6                Ah ile efğan ile cananı meftun eyledim

Rahm edip olmaktadır mahrem bugün canan bana

7                Çok mudur Mecdi olursam vecd ile mest-i müdam

Lutf u ihsan eyledi canan-ı ‘ali-şan bana

1319, Konya

-6-

Fa ‘ilatün/Fa ‘ilatün/Fa ‘ilatün/Fa ‘ıl ün

Gazel

1                Rah-ı ‘aşkında feda olsa revadır can sana563 ‘İşve-karım çok mu benden böyle bir kurban sana

2                Görmedim hüsnün gibi ‘ömrümde hüsn-i cezbe-dar Başka bir ihsan-ı Mevla’dır bu hüsn ü an sana

3                Bir bakışta gönlümü ettin esir-i ibtila

Der isem şadık degil mi fitne-i devran sana

4                Ahımı duydukça vehme düşme ey ahU-nigah

Bir zarar etmez emin ol caşık-ı nalan sana

5                Oldu meftunun senin Mecdi-i culviyyet-güzîn

Fahr içün kafi bu ey canan-ı calî-şan sana

1310, Girid

-7-

Cilâtün/Fâ Cilâtün/Fâ Cilâtün/Fâ il ün

Gazel

1                Darbe-i dil şevkini tecdid içün kafi sana564

Kendi sazın sUzunu teşdid içün kafi sana

2                Her kemanın nağmesi bir başka halet gösterir

Kendi nağmen zevkini tezyid içün kafi sana

3                Ravza ravza calemi geşt ü güzar etmek nedir

Ravza-i kalbin neva-yı cîyd içün kafi sana

4                Âharın kaşane-i macmUru olmaz meskenin

Himmetin kaşaneler teşyid içün kafi sana

5                Lütf-ı Hak her ferde ayrı bildirir esrarını

cAkl u fikrin sırrını tefrid içün kafi sana

6                Bir mu‘arız yok cihan kanununu tağyir içün

İş bu hüccet halık-ı tevhid içün kafi sana

7                cÂlem-i imkana Mecdi zerre meylin olmasın

Zevk-i mahfi kalbini tecrid içün kafi sana

3     TemmUz 1321, Konya

-8-

Mefa Cîlün/Mefa Cîlün/Mefa Cîlün/Mefa cîlün

Gazel

1                Şımah-ı can içün raz-ı nihandır nay-ı Mevlana565

FüyUz-i ‘aşka rehber bir zebandır nay-ı Mevlana

2                Firak-ı yar ile dillerdeki feryadı söyler hep

cAceb bir şamit-i cali-beyandır nay-ı Mevlana

3                FürUğ-ı fikr ile bir dil ki zinet-saz-ı ‘irfandır

Ana bir hem-dem-i muhrik-nişandır nay-ı Mevlana

4                Nevanın perde-i pinhanına esrarı gizlenmiş

O razı anla kim manend-i candır nay-ı Mevlana

5                Gıda-yı ruh olan ma‘na gibi bir ruhu havidir

Şakın zannetme bî-macna figandır nay-ı Mevlana

6                Olur ser-mest-i hayret nagme-i hüsnü'l-me’al inden Jıred-fersa-yı cümle kamilandır nay-ı Mevlana

7                FürUg-ı feyz ile efkarımı tenvir eder Mecdi

Hikem-amUz-i esrar-ı nihandır nay-ı Mevlana

1    Mayıs 1321, Konya

HARFÜ’L-BÂ1

-9-

Cilâtün/Fâ Cilâtün/Fâ Cilâtün/Fâ il ün

Gazel

1                Reng reng oldı cemal-i tab-darından nikab566

İmtizaç etti şafakla caks-i nUr-ı mahtab

2                Parladı şebnem içinde parlayan güller gibi

Ruhların oldu ser-a-pa garka-i nUr-ı hicab

3                Nazdan mı raz-ı digerden midir bilmem nedir

Yoksa rahında kıyamımdan mıdır bu ıztırab

4                Çok zamandır bir nigah-ı lutfunun mahrumuyum

Merhamet kıl sevdiğim etme bu rütbe ictinab

5                Cismimin her ciız’iı meftUn-ı cemalindir senin

Zerrelerdir eyliyor hurşide carz-ı incizab

6                İltihab-ı ateş-i caşkım tezayüd etmede

Korkarım bu iltihab eyler beni mahv u harab

7                İhtirazım mevtden şundan ki kalb-i nazikin

İncinir belki görüp Mecdi’yi pa-mal-i turab

30 Teşrin-i Sani 1310, Girid

-10-

Cilâtün/Fâ Cilâtün/Fâ Cilâtün/Fâ il ün

1                Her ne söylense yazılsa bin makale bin kitab567

Âh kim nUr-ı hakikat etmiyor keşf-i nikab

2                Dinledik gördük ü dikkatle tefekkür eyledik

Her hitabı her kitabı her rümUzu bab bab

3                NUr-ı hestiden bu pestide lisan biganedir

Vadi-i Eymen’de söz var yok fakat faslu’l-hitab J J •        •          •          •          •

4                Kalb onu idrak eder amma beyana çare yok

Hep bu merkezde durur her kim ki olmuş kam-yab

5                Fehm eden riı’yet eden idrak eden ebkem kalır

Her ne rütbe verse tacbîrata sonra ferr ü tab

6                Zat-ı akdes muhtecipdir kibriyadır perdesi

Olsa da riı’yet temessüldür ana Mecdi hicab

İskenderiye

-11-

Mefa Cîlün/Mefa Cîlün/Mefa Cîlün/Mefa cîlün

Tokat Yolunda

Gazel

1                Semend-i himmetim herhangi semte sevk eylersem568

Çıkar rahımda türlü ıztırab u ibtila Ya Rab

2                Mihen-peyma-yı deşt-i gurbet olmak cana geçmiştir

Bu müzcic ibtilaya yok mu hadd-i intiha Ya Rab

3                Tokad şehrinde bir dilber beni böyle harab etti

O şehri hüsn ile abad eyle da’ima Ya Rab[504]

HARFÜ’T-TÂ’

-12-

Mefa Cîlün/Mefa Cîlün/Mefa Cîlün/Mefa cîlün

1                Bu reng-a-reng olan nur-ı vücudun mevcidir şüret[505]

O şurettir tenezzülden hüveyda şekl-i hüviyyet

2                Zuhuru cüş-ı evşafı butunu mevce-i zatı

Görünmez zat-ı Hak mer’i olan emvac-ı culviyyet

3                Şıfatıyla bütün asara cayn-ı zat-ı Hak derler

Bu söz evşafa racicdir değildir sırr-ı kudsiyyet

4                O sırr-ı akdese vaşıl olan aşhab-ı ezvakın

Fürüğ-ı keşfi şığmaz lafza kalbidir bu keyfiyyet

5                Bu keyfiyyet demek de bence bir tacbîr-i nakıştır

Bu sırr-ı aşfiyadır zevk-ı zatidir bu kurbiyyet

6                Bu bir sırr-ı hüveydadır ‘avalim zıll-ı peydadır

O zıll eşya-yı ma‘nadır budur ma‘na-yı ‘ayniyyet[506]

7                Odur Batın odur Zahir odur Evvel odur Ahir

Bunun macnası pek bahir fakat fehmindedir devlet

8                Tenahi la-tenahi cümleden olmaz ise fani

Beka esrarını hakkıyla bilmez carif-i hikmet

9                Harem-gah-ı Hûda'dan bir şadadır Ahmed-i Muhtar

Odur herbir cihanı çınlatan bir ğulğul-i vahdet571 [507]

A16a

10             O şavt-ı dil-firibin mesti de hüş-yarı da sensin

Kolay mı söyle ey Mecdi bir olmak şüret u siret

28 Temmüz 1933

-13-

Mefül ü/Mefa Cîlü/Mefa Cîlü/Fe cül ün

Gazel

1                Sina'da degil sinededir nür-ı hakikat[508]

Müsa deme bir vakıf-ı esrara işaret[509]

2                ‘Aklında ara her ne ararsan bulacaksın

Mahiyyeti idraka odur şahib-i kudret

3                 Şor ruhuna ruhunda mı cisminde mi kuvvet
Söyler sana esrarı bütün hâCe-i fıtrat

4                 MakhUr-ı Hûda'dır görünen cümle-i eşya Eşya görünür şekle girip pertev-i vahdet

A39a

5                 Şey’iyyete macna-yı latif etmede tebşir

Te’şir-i bedîci göremez dide-i gaflet

6                 Ma-fevk-i tabkattaki feyyaz dehayı

Tevlid edemez feyz-i hakikatle keşafet

7                 Halık mı şanırsın görünen kevn-i keşifi

Hak cilvesidir dalgalanan feyz-i tabi'at

8                 Aşliyyeti inkar ile ferciyyete tapma Ferciyyet olur aşlına bir vaşf-ı meziyyet

9                 Bir sırr-ı hüveyda denilir zat ile vaşfa Birdir şu kadar var ki hakikatle hüviyyet

10             Eşya ezeli mevcesidir sırr-ı Çüda’nın

cAyniyyet ile şucle-nüma nur-ı fehamet

11             Mecdi söz ile hall-i hakayık edemezsin

Hak lütfuna vabeste olur keşf-i hakikat

12     Mayıs 1935[510]

-14-

Müfte ilün/Fâilün/Müfte cilün/Fâcilün

1                cAli cİffet denilen zat-ı sütude-haşlet[511]

Şacir-i mahir-i dana-yı bedîcu’l-kudret

2                Âteş-i caşk ile Mecnuna verir derd-i elim

Firkat-i yari ile buldu kemal-i şöhret

3                Cisminin zerreleri olsa da bir nar-ı cahim

Kalbine ğıbta eder nur-ı riyaz-ı cennet

4                Söz bilir güfteleri şicri münakahtır hep

Kudreti zatına sermaye füyuzu fitret

5                cAli cİffet deme bir şacir-i yekta demedir

‘Ali cİffet deme baştan başa bir culviyyet

6                Da’ima tarz-ı teğazzülde terennüm eyler

Şi‘ri vâdî-i ta‘aşşukta nidâ-yı hasret

7                İbtilâ kendisine bâciş-i feyz olmuştur

‘Âşıka feyz-i tecellî de belâdır devlet

8                Neşr-i âsârı ile kendini tebrîk ederim

Yaşasın bin yaşasın ‘iffeti culvî hilkat

9                Tarz-ı güftârını Mecdî gibi herkes beğenir

Okuyanlar elemi ‘aşkına eyler hayret

HARFÜ’R-RÂ

-15-

Mefailün/Fe cilâtün/Mefacilün/Fe ilin

Gazel[512]

1                Devâ elinde o dilber cerîha-dârı arar[513]

Vişâle meyli düşüp gül hezâr-ı zârı arar

2                Koyup hakîkati zâhid mecaza doğru koşar

Tebâh ‘aklı serabında çeşme-sârı arar[514]

3                Vücuh-ı calem-i eşyayı seyr edip ‘uşşak

Riyaz-ı huld-i cihandan cemal-i yari arar

4                Olan habir-i füyUzatı “kâbe kavseyıi'm

Harim-i kuds-i tecellide şucle-zarı arar

5                Murad-ı haşş-ı müridanı bahş içün merdan

DerUn-ı dildeki eşvakı nUru narı arar579 [515]

-16-

Fa ‘ilâtün/Fâ ilâtün/Fâ ilâtün/Fâ ‘ıl ün

Kam-kar Uluğ Lisanından[516]

1                Hüsnün etmiştir beni bir ‘aşık-ı şöhret-şicar

Kam-karım ben senin ‘aşkınla her dem kam-kar

2                Bi-cihet herhangi semte eylesem ‘atf-ı nigah

NUr-ı vechin dideme olmaktadır pertev-nisar

3                Sine Sina şeklini ahzeyledi feyzin ile

Narımı nUr eyledin ey dilber-i ‘ali-vakar

4                Yok benim gönlümde senden başka türlü bir vücud

Her nigârın nUru senden ru-nümâdır ey nigâr

5                Sırr-ı eşyâ müncelidir zerre zerre dideme

Başka bir hâlet dilimde oldu şimdi ber-karâr

6                Bir velinin bâdesinden nUş edip bir kâse caşk

Vecd ile oldum ser-i bâbında mest-i hUşyâr

7                CUş eder deryâ gibi gönlümde zevk-i intibâh

Kâm-kârım ben anın feyziyle her dem kâm-kâr

25 Hazirân 1339, Ankara

-17-

Cilâtün/Fâ Cilâtün/Fâ Cilâtün/Fâ il ün

1                Öyle bir câlem nigâh-ı zevkime pertev-nisâr582

Görmemiştir böyle bir câlem cuyUn-ı ibtişâr

2                Şahne şahne mâh-rUlardan münevver gülşeni

Lemca lemca berk urur her lahza başka bir bahâr

3                Mest-i didâr-ı Jüdâ bin câşık-ı hüş-yârı var

Lütfunu ibzâl kılmıştır o yerde Kird-gâr

4                Keşfedip esrarını keşşaf-ı çeşm-i intibah

Koymamıştır südde-i iclal-i nura perde-dar

5                Huzme huzme şucle-zen envar-ı şems-i macnevî Şucle şucle nurunu şaçmaktadır Perverdigar

6                Halka-zen vahdetle bin kutb-ı cazîm-i iştihar Bezm-i ünse ünste binlerce ğavş-ı pür-vakar

7                Yek-cihettir yek-lisandır yek-dil olmuş dilleri Dillerinde kalmamış ağır ü jeng-i iğbirar

8                Tard edilmiştir izafat ü niseb yok cemc u fark Nur u zulmettir fezanda vahîdü’l-ictibar

9                Yok mekan ü kevni yad etmek mukaddestir o yer Zarf u mazrufu teemmülden müberra dar-ı yar

10             Bir cihan kim mesti de hüş-yarı da hüş-yardır

Bir cihan kim anda yek-sandır nihan ü aşikar

11             Ruh-ı mutlak nefs-i mutlak nur-ı mutlak mevcedir Bahr-ı macna pür-sükun emvacı da’im bi-karar

12             Şanma hiçidir vücudun gül-şen-i feyyazını

Vahdet-i ezdad ile parlar menar-ı nUr u nar

13             Yok bu gül-şende celîlü’Pakla da bir mülteca Keşf-i baladan dü-bala da olan sükkanı var

14             Masdar-ı nUr-ı hakikat mecmac-ı bi-reng-i halk Varlığın sermaye-i esrarı ondan vaye-dar

15             Yok lisanın cakl ü fikrin kudreti tebyin içün Olsa olsa sanihatındır delil-i çeşme sar

16             Müsteva-yı carş ü ferşe gizlenen nUr-ı cazîm İncila-gah-ı cihana şuleler eyler nisar

17             Evveliyyet ictibarî vasf-ı lağvi mebde’in

Âhiriyyet vasfı da bi-şübhe vasf-ı ıztırar

18             Kam-karan-ı hakikat ebkem-i cirfan olur

Feyz-i akdes zevkini izaha yoktur iktidar

19             Çünki Mecdi yok beyanın çaresi eyle sükut

Görmemiştir böyle bir calem nigah-ı ibtisar

16 Nisan 1936, Bayezîd-Nur Sokağı

-18-

Fe ilatün/Fe ilatün/Fe ilatün/Fe il ün

1                Haclede yar ile her şeb gülerim ta-be-seher583

Gündüzüm de benim eyler bu meserretle güzer

2                Ne ğarabet ki bir olduk ikimiz sevdada

Şimdi bir rUh olarak bende fürUzan dilber

3                Şirk idi başka nedir şekl-i mahabette vişal

Eyledim ben oradan carş-ı macalîye sefer

4                Ne emel var ne elem var ne de sevda-yı dîger

Şahne-i kevn ü mekan dîdeme handan yer yer

5                Geçti buhranlı demim bitti o feryad-ı medîd

Nar-ı nUrum yakarak kalmadı ateşten eser

6                Cümle zerratımı bir öyle tarab kapladı kim

Kudretim yok onu teşrîhe benim zerre kadar

7                Baczı ah eylerim amma bu şada-yı dilber

Kesret-i neşve ile cuş-ı meserretle çıkar

8                Sa’ik-i kahir-i feyyaz-ı ezeldir amil

Hilkati türlü tecellisine etmiş mazhar

9                Fıtratın sırrını tetkik edemez ‘akl-ı kaşir

Hayretin mevceleri cUşiş-i efkarı başar

10             ‘Akif’in kilkini tahsin ederim şacirdir

Sözü az söylese de her sözü rengin söyler

11             RUh-ı Vasıf beni alkışladı Mecdi ben de

Beyt-i atisini güftarıma ettim ziver

12             “Hakk’a tefviz-i umUr et ne elem çek ne keder

Gam u şadi-i felek böyle gelir böyle geçer”

7     Nisan 1938, Bayezid-NUr Şokağı

-19-

Mefa Cîlün/Mefa Cîlün/Mefa Cîlün/Mefa cîlün

Nazire

cAlî Haydar Beg’in Gazeline

1                Bakanlar kaddine reşk-aver-i kadd-i şanev-ber der584

Çıramın seyr edenler nev-nihal-i naz-perver der

2                Görenler vech-i zîba-yı cihan-pîranı ey canan

Şaşup ya mah-ı calem-tab ya mihr-i münevver der

3                Senin vaşf-ı müjende muhtelif cuşşakın akvali

Kimi bir nize-i hunin kimi hun-rîz-i hançer der

4                O zülf-i tar u marın müşke benzetmez idim amma

Ne çare fenn-i nazmın kamilanı zülfe canber der

5                Kime baksan alırsın canını andan içün Mecdî

Gönül razı değil amma yine şuh-ı sitem-ker der

-20-

Mefailün/Fe cilâtün/Mefacilün/Fe ilin

1                Bedîca-i ezelî caşk içün hüveydadır585

Hayata zevk-i hayatı veren bu sevdadır

2                Budur tekevvüne badi budur medar-ı vücud

Cihan bu caşk ile şubh-ı ezelde peydadır

3                Ne maddeye tabic ne kuvvetin eseri

Zuhuru ‘aşk-ı kadimin bütün bu eşyadır

4                Bu sırrı senden alıp söyledim sana ben

Bu söz cemaline raeic kemal-i macnadır

5                Kapında emre müheyya cemal-i tabanım

Bedayicim sana karşı kapında leyladır

6                Seninle bende tecelli-i rUh-ı vahidden

Sözüm cihanı tefekkürde şavt-ı aladır

7                Bu sırrı keşf ile bildim ki cümle cihan VücUd-ı vahid olup rUh aşka me’vadır

8                Ne rütbe yazsa kalem ‘aşk içün sena-yı tavil O rütbe vaşf-ı celil ü bedîca ahradır

9                Cemal-i nUr-ı güher nUr-ı pak-i ‘ismettir

Bedi‘adır bu güher şan-ı hüsn-i simadır

10             Nigah-ı kudretinin ‘aşkı dide-i dilde

Şafa-yı ‘aşk ile kalbim benim muşaffadır

11             Kelam-ı mu‘ceze remzin şarahatin yoludur

Dilim benim o kelam-ı belîğa mecradır

12             Kemal-i hüsnümü tavşif edince kilk-i beliğ

Benim degil o sühanlar seninle peydadır

13             Yanaklarımdaki gül-gün cemal-i rahşanım

Cihan-ı hüsn-i bedîca bedica-pîradır

14             Dudak degil iki gül-pembedir benim dehenim

Sözüm çıkınca bu gülden düşün ne zibadır

15             Benim nigah-ı mestimi her kim görürse bir kerre

Bütün hayatı onun nar u nür-ı sevdadır

16             Görülmemiş kerem-i Hakk’a mazhariyetten

Bedkalarla cemalim benim mücelladır

17             Öperse var yeri zülfüm senin ayaklarını

Bu hak-i rüye bu büse ne lütf-i yektadır

18             Muhabbetindir eden kalbi cilve-gah-ı sürür

Muhabbetinle gönül bağı neşve-efzadır

19             Vücûdumun bütün eczası rühunun şereri

Seninle vahdete raeic olan bu macnadır

20             Füruğ-ı şems-i muhabbet bu vahdetin eseri

Bunun delili derUnumda nar-ı beyzadır

21             Bu mah-ı kalb ile Mecdi’ye peyk-i sevdayım

Cihanda zevk-i hayatım benim bu sevdadır

9 Teşrin-i Sani 1939, Bayezid-NUr Şokağı

-21-

Fa ‘ilatün/Fa ‘ilatün/Fa ‘ilatün/Fa ‘ıl ün

Gazel

1                 ‘Âdetim bezm-i ezelden halet-i mestanedir[517]

Ser-hoşem me’va-yı haşım kUşe-i meyhanedir

2                 Dil temaşa-yı hikemle bağlayıp tavr-ı ‘acib

‘Âkili bi-dar eden sirette bir divanedir

3                 Müntabı‘ her zerresinde nakş-ı zer-rin-i kemal

‘Âlem-i imkan eger-çi şUreta viranedir

4                 Meş‘al-i kudret ziyası çevresinde devr eder

Mah u hurşid ü kevakib şanki bir pervanedir

5                Zevk-i da’im isteyip niran-ı ‘aşka durma yan

Bir deni dünya içün bu ettiğin perva nedir

MK, 23b

6                Nar-ı hicran ser-te-ser yakdı vücüd iklimini

Mest-i nazım galiba kaşdın feda-yı canedir

7                Vaşlına canlar feda olsun a sultanım senin

Taht-gah et gönlümü gönlüm güzel kaşanedir

8                Mest-i ‘aşk olmuş gönül Mecdi dem-a-dem ah eder

‘Âşık-ı bezm-i elestim ‘adetim mestanedir

1319, Konya

-22-

Mefa Cîlün/Mefa Cîlün/Mefa Cîlün/Mefa cîlün

1                Gözüm sevda-feza bir dide-i sevdada kalmıştır587

Hayalim reng-i ruh-sar-ı cemal-arada kalmıştır

2                Bizim canan ile peymanımız leyl-i muhabbette

Ser-a-pa sırr olan bahs-i vefa-pirada kalmıştır

3                Benim her cüzM ferdimde onun her cüz’-i ferdinde

Yanan âteşle cismim ateşin deryada kalmıştır

4                Bilir her kim görürse rü-yı âlinden gece cânân

Benim ravzamdaki cünbüş-geh-i şahbâda kalmıştır

5                Cihan bağında yoktur rühu câzib başka bir revnak O ancak rü-yı dilberle gül-i racnâda kalmıştır

6                Mekân tutmaz gezer bak şimdi de kalb-i hevâ-hahım

Diyâr-ı gülde bezm-i bülbül-i şeydâda kalmıştır

7                Cihân harbi olur zannetme zirâ her kesin akir

Güzeller caşk u sevdâsındaki ğavğâda kalmıştır

8                Eşer yok lafz u macnâda feşâhatten belâğatten

Bugün hüsn-i beyân elfâz-ı bî-macnâda kalmıştır

9                Doğunca şems-i hak burc-ı dilde eski hulyâlar Taşavvurlar tefekkürler kuru dacvâda kalmıştır[518]

10             Hakâyıktan dem urmak herkese âsân değil Mecdi

O kudret şimdi birkaç muhterem simâda kalmıştır

27 Haziran 1939, Bayezid-Nur Şokağı

-23-

Mefa Cîlün/Mefa Cîlün/Mefa Cîlün/Mefa cîlün

Sivas’ta NUr cAlî Baba Evladından Fazlullah’ın Bir Gazeline Leyla Lisanından Nazire

1                Cemalimden ziya-efşan olan hurşid-i enverdir589

Bu hurşid-i ezeldir her ebedde şucle-güsterdir

2                Tecelli eyledi vechinde hakkın pertev-i kudsu

Gören ruhsarımı macdUm olan mevcUd-ı kemterdir

3                Bu bir nUr-ı hakikattir hicab-ı nUr ile mestUr

O nUru görse kalbin nUru der Allahu ekberdir

4                Benim leylalığım bir ism-i şahşi-i mecazidir

Tacayyünden geçince rUh-ı leyla cayn-ı gevherdir

5                Benim zülfümdedir “Ve’l-leyl”i sırrı şucle-i evşaf

Benim vechimdeki nUr ayeti remz-i muharrerdir

6                Bırak şahşiyyeti vazgeç tekevvünden tacayyünden

cAdem evcindeki varlık kemale feyz-i digerdir

7                O varlıkta tacaddüdler tenevvünler olur yek-san

Koyup elfaz ü macnayı ara balası ber-terdir

8                Hakikat sırrı bir sırr-ı hüveyda-yı mucazzamdır

O sır kamillerin kalbindedir sırr-ı münevverdir

9                Görüp erbab-ı fazlı bi-sühan söz söyle ey Mecdi

Bu vadide süküt-ı carifan nutk-ı müzehherdir

12     Teşrin-i Evvel 1939, Bayezid-Nür Şokağı

-24-

Cilâtün/Fâ Cilâtün/Fâ Cilâtün/Fâ il ün

Gazel

1                Bezm-i vuşlat neşvesiyle elde şahba nürdur[519]

Zevk-i cüş-a-cüş ile gönlüm ser-a-pa nürdur

2                Feyz alır rühum revan oldukça rah-ı ‘aşkına

Kıble-gah-ı şu‘le-darım bir mu‘alla nürdur

MK, 28a

3                Hüsnünü tavşife yarin yokdur imkan-ı beyan

Kalıb-ı elfaza şığmakdan müberra nürdur

4                Sinemi Sina gibi hem-reng-i lahut eyleyen

Nâr-ı hayret-sUz-ı ‘aşkımdan hüveyda nUrdur

5                Zib-i gül-şen ta‘me-i ğâret olur şarşarlara

Bâğ-ı kalbin revnakı her dem mutarrâ nUrdur

6                Şeb-çerâğ-ı feyz-i ‘aşkın perteviyle bak ki hep İncila-sâz-ı başirettir ser-â-pâ nUrdur

7                Tavr-ı ‘âlem jeng-dâr-ı mihnet etmez sinemi

Zevk-i dâhimle gönül Mecdi muşaffâ nUrdur

19 Şevvâl 1322, Konya

-25-

Mefa Cîlün/Mefa Cîlün/Mefa Cîlün/Mefa cîlün

1                Kaviler şanma şahn-ı ‘âleme bi-dâda gelmiştir591

Neler vardır cihân hayrâtını bünyâda gelmiştir

2                Beşer şerden değil hâli deyip beyhUde ta‘n etme

Kerem-kârânı vardır halk içün imdâda gelmiştir

3                Güler gül-zâr-ı kalbinde meserret hayli insânın

Cihâna her gelen zanneyleme feryâda gelmiştir


 

 


591


A 14a


 


Ne ‘ali tali‘-i mescuda makrunum ki cananım

Vişâl-i cavidanıyla mübaret bada gelmiştir

Cemal-i vech-i dil-darın tenezzüh-gahı kalbimdir

O nüzhet-gahına tenvir-i Sacd-abad’a gelmiştir

Zeka meftunuyum canan odur vicdana ‘irfana

Lisanımla benim asarını inşada gelmiştir

Zeka bir nUr-ı kudsidir müvellittir füyUzatı

Zeka erbabı halk-ı ‘alemi irşada gelmiştir

Zekadandır bu ‘umran-ı bedi‘i fenn ü ‘irfanın

Zeka feyz-i refahı rahatı icada gelmiştir

Zeka her kudret-i fıtriyyenin fevkında hakimdir

O hükm-i satı‘-ı feyyazını irada gelmiştir

Zeka zatındaki envarı neşre iştiyakından

FürUğuyla cihan fanusunu ikada gelmiştir

Mekan-ı ‘izzeti bulmak içün gerdUnu devretmiş

Nihayet cizz ü devlet nur-ı isticdada gelmiştir

12             Sacadet feyz ü devlet şanki bir şakird-i ihsandır

Tehalükle zeka namındaki üstada gelmiştir

13             Zekavetten naşibi olmayan avare her gafil

Bu hayret-haneye hayret ile üftada gelmiştir

14             Temeddün ‘aleminde her ne varsa gördügün asar

Zeka onlarla kadr ü şanını işhada gelmiştir

15             Bu yıllarda fakat nUr-ı zeka sönmüş müdür bilmem Bütün asar-ı zacret her dil-i azada gelmiştir

A15a

16             Tasallut nevbeti rUy-ı zemine fart-ı şiddetle

O buhran namı altında çıkan cellada gelmiştir

17             Düşündüm müflisini çok o rütbe bahr-ı buhranda

Ne kayd-ı zabt u tahrire ne de ta‘dada gelmiştir

18             Cihan tarihine baktım ‘umumi böyle bir afet

Ne devr-i dUr-ı maziye ne de ecdada gelmiştir

19             Bu kaht-ı iktişadi altı yıldır caleme sari

Mazarratı bunun hem şada hem na-şada gelmiştir

20             Zekavet çare-cü olmakta fakra bi-nevalıkla

Şaşırmış Caciz olmuş dehr-i dündan dada gelmiştir

21             Fakat fikrimce bitmiştir bu buhran zâ’il olmuştur

Hûda'nın lütf u ihsanı bize imdada gelmiştir

22             Muvakkattır cihanın cümle hali ber-devam olmaz

Bu söz ilham u iclam-ı Hüda'la yada gelmiştir[536]

23             Yine gül-zar olur herbir fakirin kalbi nicmetle

Denir devran yine burc-ı şafa-mu‘tada gelmiştir

24             Olup ser-şar-ı eltaf-ı ilahi hame ey Mecdi

Riyaz-ı huld-i ‘irfana mübaret bada gelmiştir

7 Temmüz 1933

-26-

Mefa Cîlün/Mefa Cîlün/Mefa Cîlün/Mefa cîlün

Gazel

1                Eden ‘aşkı füzün-ter nar-ı cevlan-girim olmuştur[537]

Çoğaldıkça muhabbet ba‘is-i tenvirim olmuştur

2                 Bu nur-ı ‘aşkı sinem şahnesinde eyleyen iş‘al Habib-i haşş-ı Mevla’ya olan tevkirim olmuştur

MK, 31a

3                 Benim her lahza ‘aşkımdan hurUş u cUş eden feryad
IJüda’ya karşı bir avaze-i tekbirim olmuştur

4                 Sirişk-i ale müstağrak olan hal-i perişana

Sebep ‘aşkımla feryadımdaki te’sirim olmuştur

5                 Fiğan-ı halk-ı ‘alem hep benimdir çünkü efğanım Cihana kuvve-i berkiyye-i tezkirim olmuştur

6                 Cihanı tutsa feyzim çok mudur müzdad olup bir gün Cenab-ı Baz-ı Eşheb dest-girim pirim olmuştur593 [538]

7                 Jüda’dan hüsn-i tevfik isterim rahımda ey Mecdi IJüdâ’nın zikri nUr-ı kalb-i cevlan-girim olmuştur

23 Mart 1321, Konya

-27­

Mefa ‘Uün/Mefâ ‘Uün/Mefâ ‘Uün/Mefâ ‘il ün

1                Macalî ziver-i aşar-ı revnak-darın olmuşdur[539]

Mahasin berk urup her yüzdeki envarın olmuşdur

2                Çıkan her zerreden avaze-i Allahu ekberdir

Cihanlar pür-hurüş-ı sübhatü’l-ezkarın olmuşdur[540]

3                Füyüzat-ı dü kevni caleme ifham eden mürşid

Hurüşan-ı halaya Ahmed-i Muhtarın olmuşdur[541]

MK, 68a

4                Habib-i akdesin bir öyle şems-i marifettir kim

Anın her zerresi bir meşcal-i esrarın olmuşdur[542]

5                Tahammül eylemem bir lahza dür olsam cemalinden Benim her cüzM ferdim caşık-ı didarın olmuşdur[543]

6                Senin bahr-ı muhit-i kudretin her dem hurüşandır

Anın emvacı na-mahdüd olan aşarın olmuşdur[544]

7                Muhabbetdir dil-i Mecdi’yi tenvir eyleyen hurşid

Büyük devlet o lutfu bendene işarın olmuşdur

1    Nisan 13 3 8[545]

-28-

Mefa Cîlün/Mefa Cîlün/Mefa Cîlün/Mefa cîlün

Gazel

1                Mahasin berk urup her ateşin ruh-sare düşmüşdür[546]

Fürüğ-ı nür-ı kudsidir tecelli-zare düşmüşdür

2                Yanar elbette şahn-ı sinesinde ateş-i sevda

Nigahımdan çıkan bir şucle kalb-i yare düşmüşdür

3                Sezadır olsa feryadında şabit bülbül-i gam-har

Tecelli-gah-ı hikmetden naşibi nare düşmüşdür

4                Cemal ü hüsnünün mevcüd iken binlerce müştakı

Gül-i racna gidip bezm-i harab-ı hare düşmüşdür[547]

5                Beyanatım olur elbette böyle reng reng ezhar

Jayal-i vech-i dilber gül-şen-i efkare düşmüşdür

6                Temevvüc-gah-ı vahdet mevce-hiz oldukca tekvine

Telatumdan huruşan ğulğule aşare düşmüşdür[548]

7                Bedayi‘-hane-i kudretde nUrun inficarından

Şu culvî kehkeşanlar künbed-i devvare dönmüşdür[549]

8                Ezel bezminde taksim-i ilahi muktezasınca

Jüda ‘aşkıyla yanmak zümre-i ahyare düşmüşdür

MK, 66b

9                DerUnumda tecelli eyleyen elvanı envarın

Tecessüm eyleyip karşımdaki ezhare düşmüşdür[550]

10             İlahidir gönülde berk uran nUr-ı hakikatdir

Bunu zannetme Mecdi şive-i güftare düşmüşdür

28 KanUn-ı Evvel 1337, Bayezid-İstanbUl

-29-

Mefa Cîlün/Mefa Cîlün/Mefa Cîlün/Mefa cîlün

Hazan

1                ‘Adem-abada gitmiş gülleri gül-zar-ı hüzn-aver[551]

Letafet-bahş olan yerler kesilmiş dar-ı hüzn-aver

2                 Cihanı bir ‘umumî ye’s ü matem etmiş istila

Nümayan cümle-i mevcUdda asar-ı hüzn-aver

3                 Cebîn bir hak-i zillet bergler pa-mal-i ber-badî

Temaşa eyledikçe ‘arz eder efkar-ı hüzn-aver

4                 Semayı ebr-i gam ‘arzı sükunet kaplamış amma SükUnet içre var bir ah-ı ateş-bar-ı hüzn-aver[552]

5                 Perişan hatırım gerdUn-ı dUnun inkılabından

Dehanımdan çıkan elbet olur güftar-ı hüzn-aver

14 KanUn-ı Evvel 130 5[553], Balıkesir

-30-

Mefa Cîlün/Mefa Cîlün/Mefa Cîlün/Mefa cîlün

Gazel

1                 Baharı gör hazana bak düşün ne inkılabdır[554]

Cihan fena cihanıdır netîcesi harabdır

2                 “Bu karban-seray-ı ka’inata her gelen gider”

Me’âl -i zî-hayat hep şu gördügün turabdır

3                Tekellüfat-ı sim u zer, mezahim-i beni beşer

Bütün şafa bütün keder ‘azab u ıztırabdır

4                Netice-bin-i cömr olup düşün şahâ’il-i hayat

Nigah-ı ibtişar içün ‘azim bir kitabdır

5                Bu masivayı hiçe şay ğumüma dalma Mecdiya

Cihan fena cihanıdır neticesi harabdır

19 Nisan 1318, Şamsün

-31-

Mefa Cîlün/Mefa Cîlün/Mefa Cîlün/Mefa cîlün

1                IJüda nür-ı melahetle seni bir afet etmiştir[555]

Beni ‘aşk-ı ilahi şucle-dar-ı hayret etmiştir

2                İzafat u nesepten irtibatı kat‘ eden rühum

Fürüğ-ı kalbimi sırr-ı beliğ-i vuşlat etmiştir

3                Ne vuşlattır bu vuşlat kim cihanı canı cananı

Ser-a-pa cayn-ı nür u nür-ı cayn-ı vahdet etmiştir

4                Zaman rabteylemiştir kuvveti bazü-yı ‘irfana

Cihan her devleti merhün-ı sa‘y ü ğayret etmiştir

5                Cefayı ‘işveyi canan-ı nazan sevdigindendir

Vişalin zevkini mahşul-i eşk-i firkat etmiştir

6                IJİ'ıda ezdadı hem-aheng edip feyz-i nev-a-nevle

Ser-a-ser kahnatı cilve-gah-ı kudret etmiştir

7                Değişmiştir zaman şakirdini tanzir eder üstad

Bu destur-ı nevin Mecdi’yi peyk-i ‘iffet etmiştir

8                Bedi‘i bir nigarın hüsnüdür piraye şi‘rinde

O hüsnün şu‘lesi Mecdi’ye bahş-ı şöhret etmiştir

1    Ağustos 1934[556]

-32-

Mefa Cîlün/Mefa Cîlün/Mefa Cîlün/Mefa cîlün

1                Harim-i yardan dur olmamak ‘ulvi kararımdır[557]

Bu lahuti kararım maye-i rifat-medarımdır

2                Dilimde bülbül-asa meyl-i gül-şen derdini tutmam

Tecella neşvesi her dem benim feyz-i baharımdır

3                Füruğ-ı yardan her zerrede meşhud olur bir nur

Tecelli-zar-ı calem şucle-gah-ı gül-cizarımdır

4                 Gözüm pür-nurdur bir sürme çekdi çeşmime mürşid

Bu hayret rahının asarıdır zerrin ğubarımdır

5                 Habib-i Kibriya’nın nUr-ı caşkı şeb-çerağımdır

Cihan-ı dil benim Mecdi cihan-ı şucle-darımdır

Konya

-33-

Cilâtün/Fâ Cilâtün/Fâ Cilâtün/Fâ il ün

Gazel

1                 Dilberim taht-ı cemalin hüsrev-i zi-şanıdır[558]

Her gören envar-ı hüsn ü anının hayranıdır

2                 Secde eyler nurunu gördükçe mah-ı asuman

Her güneş pervane-i ruhsar-ı nUr-efşanıdır

3                 Perde-dar-ı babıdır seyyaresiyle her felek

Kehkeşanlar ferş-i rUy-i südde-i eyvanıdır

4                 Ser-geran-ı tılcat-ı kudsiyyesi kerrUbiyan

Tabiş-i didarının lahUtiyan sekranıdır

5                Haklıyım her lahzada bin kerre feryad eylesem

Cismimin her zerresi bir ‘aşık-ı cuşanıdır

6                Dil tecelli-hane-i envar-ı reng-a-rengdir

‘Aşkıdır tenvir eden kalbim anın tabanıdır

7                Başka bir fikr ü emel yok ‘aşık-ı şadık içün

Makşad-ı akşası ancak ‘aşıkın cananıdır

8                (La) demek cananına ca’iz degil bir can içün

Cism anındır can anın ferman anın fermanıdır

9                ‘Âşık-ı envar-ı Hakk’ım ben mecazi söylemem

Taht-gah-ı kalbimin Mecdi IJüdâ sultanıdır

10     Şafer 1336, 24 November 1917, İskenderiye

-34-

Mefül ü/Mefa Cîlü/Mefa Cîlü/Fe cül ün

Gazel

1                Bin lü’lü’-i şeh-vâre degen eşk-i terimdir[559]

Sinemdeki sevdâ-yı IJüdâ şâh-eserimdir[560]

2                 Gel nezdime ey yar-ı şegaf-dar-ı IJüda cu

Mişbahı yakan sinede ati şererimdir[561]

3                 Ben şems-i vücudum doğarım haver-i dilde

Dilden dile her şucle benim şuclelerimdir

4                 Damanını öpmüşdü dilim bir dil-i nUrun

Ârayiş-i bahşayişi feyz-i nazarımdır

5                 MeknUn duruyor sırrı anın künc-i dilimde

Gencine-i dil mecmac-ı dürr ü güherimdir

6                 Her dem öperim hak-i der-i al-i cabayı

Hubb-ı Nebevi nUr-ı dilim tac-ı serimdir

MK, 72a

7                 Kandil-i ilahi gibi mihrab-ı cihana

Mecdi aşılan şems-i cihan-ı digerimdir[562]

9     Subat 1341, İstanbUl-Bayezid

-35-

Mefa Cîlün/Mefa Cîlün/Mefa Cîlün/Mefa cîlün

1 Fena tev’em gelir feyz-i bekaya bir tenahidir[563]

Tenahi la-tenahi her birer şe’n-i ilahidir

2                Tacayyün la-tacayyün sırr-ı kudsi cevf-i vahdette

Celal-asa cemal-i mutlakın bir cilve-gahidir

3                Bürüz-ı Hak mucalladır şıfatın şucle-gahından

Mücella eyleyen meclayı nürun bir nigahidır

4                Tecalîden tenezzülden tenezzühden teşebbühten Dem urmak ‘arifin ‘aklınca güya intibahidir619 [564]

5                Nebahet intibahın semt-i reisinden dü-baladır

Muşaddir maşdarın elbet mukaddes bir penahidir

6                Ne mümkün sırrı ifşa ehl-i vahdet yazsa bin dürlü

Bunu yazmak bu kavmin bence kudsi bir günahidır

MK, 76b

7                Olanlar nür u zulmet şahnesinde ‘alimü’l-evşaf

Ne rütbe olsa ak yüzlü bu sırrın rü-siyahidır

8                Zekanın, ‘akl u ‘irfanın fürüğ-ı i‘tilasından

Tefevvuk-yab olan zevk-i şühüdu zevk-i şahidir

Bu sırr-ı müfred-i efrad-ı Hak şığmaz beyanata

Fakat ehl-i melamet zevk ile Mecdî mübahîdir

27 Mayıs 1932, Bayezîd-İstanbul[565]

-36-

Fe ilatün/Fe ilatün/Fe ilatün/Fe il ün

Canana[566]

1                Neşve-i kalb ile her yer bana bir gülşendir[567]

Dîde şen manzara şen hem-dem-i ruhum şendir

2                Yaşa ey kalbi olan menşeli lütf u keremin

Yaşa ey nur-ı mukaddes bu ziya şendendir

3                Eyledin sinemi bir gülşen-i nevvar-ı şafa

Nur-ı caşkın ile ruhum ne kadar ruşendir

4                Çeşm-i sehhar ile her kalbi edersin teshir

Fenn-i te’sir-i nigahın ne mukaddes fendir

5                Naşıl olmaz sana pervane dil-i müştakım

Şems-i vechin bana her lahza ziya-efkendir

6                Ateş-i ‘aşkına yansın dilerim Mevla’dan

Hüsn-i ruhsarına her kim ki senin düşmendir

7                Ehl-i dil feyz-i kemalatı hakikatte arar

Kalb-i Mecdi o ziya ‘alemine rev-zendir[568]

Bayezîd-Şoğanağa Mahallesi, 19 Mayıs 193 3[569]

-37-

Müfte ilün/Fâilün/Müfte cilün/Fâcilün

1                Ser-nüvişt-i ezeli ‘âkili hayran eyler[570]

Birine neşve verip digeri giryân eyler

2                Gülü ârâyiş eder gülşeni pür-nür-ı şafâ

Ateş-i derd ile her bülbülü nâlân eyler

3                Ebedi nür-ı nübüvvetle şeref vermek içün

Yûsuf’un mekteb-i ‘âlisini zindan eyler

4                Kimine giydirerek köhne ‘abâ-yı fakrı

Kimini servet ile ğarka-i ihsân eyler

5                Birini rind-i cihan vakıf-ı ‘irfan ederek

Diğerin ğılzet ile zahidi de nadan eyler[571]

6                Kimisi fart-ı zekavet ile Âşaf şayılır

Kimini cümle cihan-ı halka sultan eyler

7                Kederin ‘akıbeti neşve-i bî-ğayet olur

Girye-riz-i elemi şevk ile handan eyler

8                Lütfunun ğayeti yok kahrına yokdur payan

Bu olan işleri hep Jalık-ı devran eyler

9                Kim bilir perde-i esrarını istikbalin

Hadisatıyla o esrarı nümayan eyler

10             İhtira‘at ile mağribde toğar şems-i ‘ulum Avrupa ‘alemini meşrik-i ‘irfan eyler[572]

MK, 50a

11             Maşrık-ı ‘akl u hüner olmuş iken şark-ı kadîm Şimdi ol kıt‘ayı bir kuşe-i viran eyler

12             cGıbta-bahşa-yı İrem eyleyerek bir ciheti

Nice macmüreyi de hak ile yeksan eyler

13             Ca-nişin-i şeref-i cizz ü refah olmuş iken Rumeli halkını en şonra perişan eyler

14             Üç buçuk düşmen-i bed-huyu muzaffer ederek Koca bir sultanın tahtını lerzan eyler

15             Satvet ü kahr ile meşhur-ı cihan ordumuzu

Bir iki gülle-i düşmenle hirasan eyler

16             Viyana burcuna fer vermiş iken bayrağımız Şimdi ol bayrağı amade-i hüsran eyler

17             Orduyu böyle Selanik’de silah atmayarak Hedef-i hande eder suhre-i Yunan eyler

18             Nazar-ı merhametin düşmeyecek mi ya Rab

Jak-i zilletteki eytama ki efğan eyler

19             cArşı pür-lerziş eder ah-ı hazin-i cişmet

Öyle bir ah ki namusuna nisvan eyler[573]

20             cAşr-ı asar-ı temeddün denilirdi caşra

Ne içün sözlerini Avrupa nisyan eyler

21             Medeniyyet denilen dilber-i fettan bir gün

Bütün ‘üsmanlıları keyfine kurban eyler

MK, 50b

22             Müntebih olmadı hala yine millet acırım

Her ne eylerse bize bizdeki cudvan eyler

23             Dahili böyle ‘adavet olacak mı da’im

Halimiz dostu degil düşmeni giryan eyler

24             Acı Allahım acı haline ‘üsmanlıların

Bu gidiş yoksa bizi hak ile yeksan eyler

2     Mart 1329, İskenderiye

-38-

Mefa Cîlün/Mefa Cîlün/Mefa Cîlün/Mefa cîlün

1                 Semavi hüsnünü nurum zeminde gül-sitan söyler630

Güzer-gahındaki nuru semada kehkeşan söyler

2                 Cemalin öyle tezyin eylemiştir dest-i kudret kim

Nazîrin yok diye her yerde hüban-ı zaman söyler

3                 Gülün etvarına hayret gelir ıTıyıın göründükçe

Bu parlak müddecayı her çiçekten zeban söyler[574]

4                 Mahasinde vefa yoktur sözü bühtan-ı fahiştir

Bunu canım degil canan yüzünden hüsn ü an söyler

5                 Gülün esrarını her bülbüle faş eylemek olmaz

Bu sırrı bağ-ban erbab-ı caşka pek nihan söyler

6                 IJüda babında hayranım ne canım ben ne cananım

Cihanın zevkini gönlümdeki nür-ı cihan söyler

7                 Ne medhe ihtiyacım var ne zemden müctenib tabcım

Fakat müşkül budur bî-hüde-gülar çok yalan söyler

8                 Beşer şer gördü fenlerden macalî muntafî oldu

Yok olsun ihtirastın lisan-ı keşfi kan söyler

9                 Kabahat şer içün mebde1 olan eşrara Siddir

Bunu telcîn eder tarih-i calem an-be-an söyler

10             Düşün dikkat ile her yazdığım güftarımı Mecdi

IJüda tevfikidir hamem benim rühu’l-beyan söyler

14 Şubat 1940, Bayezid

-39-

Cilâtün/Fâ Cilâtün/Fâ Cilâtün/Fâ il ün

1                Kim ki eltaf-ı Çüda’dan na’il-i ihsan olur632

Mekteb-i ‘ilimde her müşkil ana asan olur

2                Zerre düşse ‘ilm-i Mevla’dan eger bir kemtere

Kalbinin her zerresi bir meş‘al-i ‘irfan olur

3                Feyz erince şir-har-ı ‘ilme nevzad olsa da

Hazret-i ‘Isa gibi kehvarede güyan olur

4                Lutf-ı Hak’dır ba‘is-i te’yîd olan insana hep

Merd-i ümmi lutf erince ‘alim-i zi-şan olur

5                Nür-ı ma‘na sözlerinden berk uran bir şa‘irin

Sözleri mahsüd-ı fikriyyün-ı kahtan olur

6                Dest-i kudret şahne şahne gösterip aşarını

Feyz ile piraye-bahş-ı calem-i imkan olur

7                Bak baharın tabiş-i ezharına envarına

Şevk ile her zerre bir arayiş-i bostan olur

8                Ebr-i Nisana fazilettir macarif-perveran

Feyz ile piraye-bahş-ı gülşen-i ezman olur

OE2 5a

9                Yok hünerden başka bir sevda-yı şervet sinede Gerçi halkın arzusu şervet ü saman olur

10             Nefsine muğrik olup haddi tecavüz eyleyen Eşkiya-yı fıtratın meksebi husran olur[575]

11             Sırr-ı tesbih-i cemadı fehm eden ‘ariflerin

Duyduğu her nağme bir avaze-i sübhan olur

12             Merd-i kamil olmağa layık olan her talibin Cebhesinde lem‘a-i nur-ı zeka taban olur

13             Saltanat aşarıdır Hak’dan bütün gördüklerin

Gerçi zahirde kimi bende kimi sultan olur

14             Lutf-ı Hak yaver olursa en kemine ademe

Feyz ile Mecdi gibi ser-defter-i ikrar olur

-40-

Fe ilatün/Fe ilatün/Fe ilatün/Fe il ün

Gazel

1                Katreler dalgalanır dideme derya görünür[576]

Zerreler şıı'lelenip şems-i mücella görünür

2                Parlayıp kisve-i elfaz-ı kesafetteki nür

Bu mezahir bana baştan başa macna görünür

3                Nür-ı vahiddeki feyz-i ezelin cüşundan

Türlü elvan ile bin türlü meraya görünür

4                Kudretin mevcesidir kevn-i kesif ile latif

Levh-i dilde biri dünya biri cukba görünür

5                Şüret-i sırr-ı vücüdu düşününce carif

Çeşmine adem olan nüsha-i kübra görünür

6                Görülenle görenin sırrını tevhid eyle

Bu mucammâ sana her sırr ile peyda görünür

7                Sinesi nur-ı melâmetle müzeyyen olanın

Zahir ü bâtını bâtında müheyya görünür

8                Zâtını çeşm-i başiret bile riı’yet edemez

Şekl-i evşâfı fakat çeşme hüveydâ görünür

9                Bu hakikatle münevver ise cirfân Mecdi

Lütf-ı Mevlâ ile didâr-ı mucallâ görünür

Teşrin-i Sâni 1933

-41-

Cilâtün/Fâ Cilâtün/Fâ Cilâtün/Fâ il ün

Gazel

1                Cism-i âteş-nâk içünde nâr-ı sevdâ gark-ı nur[577]

Nur-ı mahzım sen beni etdin ser-â-pâ gark-ı nur

2                Pertev-i vechin gönül âyinesinden caks edip

Gark-ı nur câlem gözümde zir u bâlâ gark-ı nur

3                Şucle-yâb-ı nur-ı cîrfân eyleyip feyz-i ezel


Haşılım ‘aşkınla benden her hüveyda gark-ı nur


4                 Gark-ı nur-ı ma‘rifet bir çeşm ile ettim nazar

Muşhaf-ı hüsnündeki her nakş-ı ziba gark-ı nUr

5                 ŞUret-ara-yı hayal oldukça zib-i tal‘atın

Reng-i lahUti fürUg-ı fikr-i peyda gark-ı nUr

6                 Şu‘le-i hüsnünle Mecdi fikrini tenvir edip

Gark-ı nUr oldu sözünde lafz u ma‘na gark-ı nUr636

1319, Konya


-42-


Mefa ‘Uün/Mefâ ‘Uün/Mefâ ‘Uün/Mefâ ‘il ün


Müşterek637


Mecdi


‘Azab-ı firkati mehcUr-ı bezm-i yar olandan şor638


Bu muhrik ateşi MecnUn gibi gam-har olandan şor


Ahmed


Tekabüldür kitab-ı hubb u ‘aşkın bend-i aşlisi


Bunun tefsirini bir ‘aşık-ı dil-dar olandan şor


Mecdi


Bilinmez sırr-ı vahdet köhne elfaz-ı taşavvufla


636

637

638


b sözünde: sözünle OE


Başlık: - OE

MK 56b, OE 48


 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 


Bu sırrı rah-ı Hak’da mahrem-i esrar olandan şor

4

Ahmed

Nedir ta‘nın şafa-yı kalbden mahrum iken zahid

Hakikat neş’esin gel hem-dem-i ebrar olandan şor

5

Mecdi

Nedir sırr-ı vilayet Muştafa’ya feyz-i kurbiyyet

Anı aşhab içinde Haydar-ı Kerrar olandan şor

6

Ahmed

Hakikatdir tecelli eyleyen ‘aşk-ı ilahiden

Bu sırrın zevkini ManşUr olup ber-dar olandan şor

7

Mecdi

Bilir mi şahib-i servet olanlar ateş-i fakrı

Bu derdi sine-i ‘üryanı beyt-i nar olandan şor

8

Ahmed

Şakın zannetme beldenle bilad-ı gurbeti yek-san

‘Azab-ı ıgtırabı sa’ih-i emşar olandan şor

9

Mecdi

Selamet sahilinden kimse bilmez hevl-i deryayı

Nedir can havfini mihnet-keş-i ebhar olandan şor

10

Ahmed

Cihana bahş-ı hayret eyleyen asarını fennin

Deniz altında gavvaşat ile seyyar olandan şor

MK, 57a

 


 

11 Mecdi

Nedir hürriyyet-i millet yolunda mevti istihkar

Varıp Midhat gibi bir server-i ahrar olandan şor

12 Ahmed

Hûda'nın en büyük lütfu cihanda cakl-ı kamildir

Bunun macnasını git halidü'l-asar olandan şor

13 Mecdi

Belagat zevkini efsüsde diller eylemez idrak

Onu esrar-dan-ı nükte-i eşcar olandan şor

14 Ahmed

Fününun ihtirastın culuvv-i kadrini ancak

Semalarda bugün jeplin ile tayyar olandan şor

15 Mecdi

Naşıldır söylemek oğluyla adem müşterek eşSr

Bu lezzetle dili Mecdi gibi ser-şar olandan şor

16 Ahmed

Naşıldır istifade şicr-i hikmet-var-i validden

Anı Ahmed celis-i meclis-i hüşyar olandan şor

İskenderiye

 

 

HARFÜ'Z-ZÂ

-43-

Mefailün/Fe cilâtün/Mefacilün/Fe ilin

Gazel

1                Bu har-zara düşen ıztırabsız yaşamaz[583]

Şeh-i cihan dahi olsa ‘azabsız yaşamaz

2                Beşer o rütbe rakabetle şerre ma’il kim

Cihanda kimse bugün piç ü tabsız yaşamaz

3                Naşib-i macdelet ister birer birer akvam

Bu hali şulh-ı cihanın nişabsız yaşamaz

4                Kimin dilinde ziya-paş olursa isti‘dad

Kemale doğru o dil incizabsız yaşamaz

MK, 64a

5                Kitab-ı calemi tedkik eden başiret-kar

Dalali terk eder elbet kitabsız yaşamaz

6                Hayat-ı milleti te’min eden macarifdir

Füyüz-ı bağ-ı cihan afitabsız yaşamaz

7                Fuad-ı caşr-ı fazilet olan ‘ali tab‘an

Nedim-i bezm-i cihandır cevabsız yaşamaz[584]

8                Olur mu şahnesi hali rical-i ‘irfandan

Riyaz-ı huld-i edeb ab u tabsız yaşamaz[585]

9                Niçün sükuta mülazım şefah-ı gül rengin

Bu bezm-i ünste Mecdi hitabsız yaşamaz

19 Şubat 1337, Bayezid-İstanbül

-44-

Mefa Cîlün/Mefa Cîlün/Mefa Cîlün/Mefa cîlün

1                Cihan-ı nür-ı macnada zemin ü asuman olmaz[586]

Mukaddestir o ‘alemde ‘anaşırdan nişan olmaz[587]

2                Devam-ı seyre kadir per’ ü bal ister o devrane

Bu murğan-ı ilahi sahasında aşiyan olmaz

3                Girenler nakd-i can işar ederler bab-ı teslime

Erenler bezmine bir başka dürlü armağan olmaz

4                Vücüd-ı mutlakın esrarıdır mantük-ı ‘irfanım

Hakikatde işaretden celi başka beyan olmaz

5                Meratib seyri elzemdir sülük-ı rah-ı Mevla’da

Kemale ermeyen ‘aşık hakiki şaduman olmaz

6                Şadakatle yapış babü’l-füyuz-ı Gavs-i Geylana

Anın imdad-ı feyz-i manevîsinde güman olmaz

7                Bu er meydanıdır serden geçerler sırrı vermezler

Vişal îcabıdır Mecdî bu merkezde lisan olmaz[588]

19 KanUn-ı Evvel 1337

-45-

Mefül ü/Mefa Cîlü/Mefa Cîlü/Fe cül ün

1                Ahval-i cefa-pîşe-i ezman unutulmaz[589]

Âlam-ı cihan geçse de hicran unutulmaz

2                Her zevki unutmaklığa imkân dahi olsa

Vuşlat denilen zevk-i hurUşân unutulmaz

3                Devrân ne kadar olsa hatîâtını satir

Tenkîd-i tevarîh ile nokşan unutulmaz

4                cİrfan ile ahlak ile kıl zatını mümtaz

Evşafı mükemmel olan insan unutulmaz[590]

5                ‘Atf-ı nazar-ı merhamet eyle zuafaya

Murana Süleyman gibi ihsan unutulmaz

6                Hikmet iledir namını ibka ise makşad

Lokmanlık eden ‘akil-i devran unutulmaz

7                Te’sir-i lutfuyla eder dilleri tenvir

Feyz-aver olur şohbet-i rindan unutulmaz

8                Farz eyle unutsam da bütün halk-ı cihanı

Bir sen gibi ser-defter-i ihvan unutulmaz

9                Mümkündür unutmak bile her çeşm-i gazalı

‘Âlemde fakat çeşme-i ‘irfan unutulmaz

10             Elbette olur mazhar-ı eltaf-ı ‘azime

Mecdi gibi bir ‘abd-i perişan unutulmaz

Bayezid[591], 19 Haziran 1933

-46-

Cilâtün/Fâ Cilâtün/Fâ Cilâtün/Fâ il ün

1                Mur ‘alî-himmet oldukça Süleyman istemez[592]

Nefsine sultan olan bir başka sultan istemez

2                Cehl-i mutlak perde çekmişdir cama-yı kalbine

Kim ki Mevla’dan ledünni ilm ü cirfan istemez

3                Âteş-i fakr u zaruret hanümanın yaksa da

Merd-i calî dun olan bir kimseden nan istemez

4                Sacyidir mescüd eden her yerde herbir ademi

Hükm-i calî-i temeddün catıl insan istemez

5                Yeryüzünde macrifet sultan-ı aczamdır bugün

Mülk-i iclalinde aşla kavm-i na-dan istemez

6                Hükm-i satıc galibindir naşş-ı katıc kuvvetin

•                         •     <7^                             • •        •     •     •

Bak cidal-i ka’inata başka burhan istemez

7                Bikr-i fikr ister güruh-ı şacîran Mecdi gibi

Köhne tarz-ı şicr ile fikr-i perişan istemez

2      Şubat 1330, İskenderiye

-47-

Mefül ü/Mefa Cîlü/Mefa Cîlü/Fe cül ün

1                Bahtın yok ise nicmet-i dünya ele girmez[593]

Hükmünle senin hikmet-i Mevla ele girmez

2                 isterse Jüda katren olur bahr-i mu‘azzam

Kim der o zaman katrede derya ele girmez

3                 Hubb-ı ezeli şuclesi doğmazsa gönülde

Peymane ile neş’e-i culya ele girmez

4                 Meşhüd-ı dü diden dahi olmuşsa ‘avalim

Zevkin yok ise sırr-ı hüveyda ele girmez

5                 Dünya ne imiş anla bu emvac-ı vücüdu

Yoksa şeref ü devlet-i ‘ukba ele girmez

6                 Çeşminden akıtmazsan eger eşk-i niyazı

Ser-çeşme-i feyyaz-ı muşaffa ele girmez

7                 ‘Aşk olmaz ise vahdeti idrak edemezsin

Ey hace bu ğafletle bu ma‘na ele girmez

8                 ‘Aşk olmaz ise zemzeme-i kalbine makrün

Dil ahı ile dilber-i ra‘na ele girmez

9                 imdada erişmez ise miftah-ı mu‘alla

Matlubun olan hall-i mu'amma ele girmez

10             Mecdi ne yaman şacir imiş Mir Nigari

carı gibi şicr-i mucalla ele girmez

30 EylUl 1934[594]

-48-

Mefa Cîlün/Mefa Cîlün/Mefa Cîlün/Mefa cîlün

Nazire

1                Keman ebruların nazik cilası artar eksilmez[595]

Bedihidir ki nev-mahın ziyası artar eksilmez

2                Gözün cellad-ı can mı yoksa sahir mi nedir bilmem Dem-a-dem cezbe-i caşk-intiması artar eksilmez

MK, 3b

3                FünUn-ı fitneyi ebrulara çeşmin mi ögretdi

Anın da cişve-i sevda-fezası artar eksilmez

4                Dedikçe el-aman rahm et bana ey afet-i devran Bela-perver olan gamzen ezası artar eksilmez

5                Cenab-ı Haydar’a peyrev olup dem-beste ol Mecdi Gönül yandıkça caşkın ma-cerası artar eksilmez

3     Mayıs 1303, Balıkesir

HARFÜ’L-KÂF

-49-

Cilâtün/Fâ Cilâtün/Fâ Cilâtün/Fâ il ün

Gazel

1                Dest-i sakiden içip bir kâse-i ser-şâr-ı caşk[596]

Eyledim matlubum üzre ben bu şeb izhâr-ı caşk

2                Ol kadar cuş-âver oldum ol mey-i vuşlatla kim

Eyledi her cüz’-i ferdimden zuhur âsâr-ı caşk

3                Âşinâ-yı caşk olandan şor leddünniyyâtını

cÂlem-i zevkin ne anlar sırrını ağyâr-ı caşk

4                İltimâc-ı hüsnünü seyr eyledikçe dilberin

Gönlümü kıldım tecelli-hâne-i envâr-ı caşk

5                Fenn-i caşkm bir yegâne vâkıf-ı esrârıdır

Var mıdır gönlüm gibi Mecdi tecelli-zâr-ı caşk

22 Teşrin-i Evvel 1303, Balıkesir

HARFÜ’L-KEF

-50-

Cilâtün/Fâ Cilâtün/Fâ Cilâtün/Fâ il ün

1                 Şucle şalmış rüyuna envâr-ı Mevlâ reng reng[597]

Nür-ı kudsiyyet cemâlinden hüveydâ reng reng

2                 Mazhar-ı nür-ı nigâhın olduğum günden beri

Sineden pertev-feşândır nâr-ı sevda reng reng

3                 cAşk-ı feyyazın fürüğundan mehâsin-gâh olup

Şafha şafha gelmiş oldu dilde peydâ reng reng[598]

4                 Sinedir Hakk’ın hakiki şucle-gâh-ı akdesi

Nür-ı Hak’dan olsa da Vâdi-i Sinâ reng reng

5                 Reng reng ezhâra düşmüş şanki nür-ı âfitâb

cAks-i ruhsârınla olmuş nakş-ı dibâ reng reng

6                 Münceli sâyende her fikrimde bin nür-ı sürür

Rü-nümâdır her sözümden feyz-i aclâ reng reng

7                 Gülşen-i sâhilde nâzınla hırâm ettikçe sen

Pertev-i rüyundan oldu küh u deryâ reng reng

8                Sineden Mecdi hurüş ettikçe caşkın şuclesi

Kâ’inât-ı dildedir carş-ı mucallâ reng reng

25 Mart 1927, Bayezîd-İstânbül

-51-

Mefülü/Mefailün/Fe ‘ûlün

1                Ey nür-ı bedîci rüz-garın[599]

Ey zinet-i feyzi nev-baharın

2                Gülşenlere ğıbta verdi hüsnün

Ey gülşen-i hüsnü Kird-gar’ın

3                Pa-mal-i nigahın oldu didem

Samanını aldın ihtiyarın

4                Tefsirini gel de gör nigahın

Bak haline kalb-i tar u marın

5                Her lahza gönülde var bir ateş

Sinemde de olsa gül-cizârın

6                Hicrin gibi vuşlatın da dil-süz

Yek-neşve fürüğu nür u narın

7                Pür-harika caşk içün cemalin

Pür-cazibe çeşm-i şucle-darın

8                Me’lül-ı tehacüm-i garamım

Mahrüm-ı likasıyım kararın

9                Sevdim seni ey cemal-i calî

Pür-neşve vidad-ı gül-nisarın

10             Feryadımı dinle vaşf-ı hüsnün

Gülşende naziriyim hezarın

11             Her lahza yanımdasın fürüzan

Karşımda cemal-i pür-mesarın

12             Dil-şad-ı devamıyım vişalin

Müstagrakı lütf-ı bi-şümarın

13             Ey mülk-i mahasine melike

Sinemde serir-i iftiharın

14             Tabende olup cemal-i pakin

Günden güne artsın ictibarın

15             Evkatın olup şafaya makrun

Pür-nür ola leyl ile neharın

16             Binler yaşa ey fürüg-ı rahşan

Ey nür-ı bedîci rüz-garın

15 Eylul

-52-

Mefa Cîlün/Mefa Cîlün/Mefa Cîlün/Mefa cîlün

1                Nezaketdir senin arayiş-i etvar u güftarın656

Zebün etdi dil-i avaremi çeşman-ı sehharın

2                Yanıp narınla kalbim nüra döndü feyz-i ‘aşkından

Heva-yı zülf ile ser-mest-i şadidir giriftarın

3                Hilal ebruların mihrab-ı kudsiyyet-nişanımdır

Nigahın oldu hadi kıblem oldu şems-i ruh-sarın

4                Zimam-ı ihtiyarım çünki aldın lütfu ibzal et

Yakışmaz şanına şad etmemek bir sen gibi yarın

5                Hidayet-bahş olup ‘aşk-ı ilahi kalb-i süzane

Hüma-yı hüsn ile hem-bezm-i vuşlatdır şena-karın

-53-

Mefül ü/Fâ ilâtün/Mefül ü/Fâ ilâtün

1                Envarı dalgalandı gönlümdeki nigarın657

Gül-güneler göründü renginden nur u narın

2                Bir yari sevdi dil kim vechindeki cemali

Görmez cuyün-ı cibret hüsnünde bin baharın

3                Çeşmimde nür-ı riı’yet ondan ‘ibaret oldu

Kalbim olursa çok mu ‘aynı o gül-‘izarın

4                Canım olunca canan canan olunca canım

Her şeyde hüsn ü anı rahşende oldu yarın

5                Bi-hüde şanma eyler taşvir hadişatı

Hikmet akar içinden sür‘atle cüy-barın

6                Reng-i takallübatı bin şekle eyler ifrağ

Dillerde muhteliftir tebşiri rüz-garın

7                Mecdi’de caşkm amma bir fikr-i sabit oldu

Vardır kararı onda efkar-ı bi-kararın

3     Mart 1940, Bayezid

-54-

Cilâtün/Fâ Cilâtün/Fâ Cilâtün/Fâ il ün

1                Vakıf-ı esrar-ı sevda gözlerindir gözlerin[600]

Cilve-gah-ı nur-ı macnâ gözlerindir gözlerin

2                Her bakışda bir hakikat sırrını tefhim eder

Âşinâ-yı her mu'ammâ gözlerindir gözlerin

3                Nazra-i mest-i vişalinden buruşan zevkimi

Eyleyen zevk-i mucalla gözlerindir gözlerin

4                Bir bakışda mürdeye feyz-i hayatı bahş eder

Hamil-i sırr-ı Mesiha gözlerindir gözlerin[601]

5                Külfet-i elfazı bi-macna görüp vuşlat içün

Eyleyen sırr-ı hüveyda gözlerindir gözlerin

A8b

6                Hüsnünün yokdur naziri şübhe yok bunda fakat

Her güzellikden dü-bala gözlerindir gözlerin

7                Makşadın tefhimine hacet mi var ... içün

Vakıf-ı esrar-ı sevda gözlerindir gözlerin[602]

-55-

Fe ilâtün/Fe ilâtün/Fe ilâtün/Fe il ün

1                Ha’iz olmaz ise bir kıymeti insan dedigin[603]

Kadri i'la mı eder rütbe vü cunvân dedigin

2                Ne demek ehl-i kemalat u cahı tezyif

Böyle mi nazik olur şahib-i cirfan dedigin

3                cAkl-ı küll feyzi ile kamil-i vala-şandır

Zahir-i haline nisbetle perişan dedigin

4                Menfacat hubb-ı vatan hissine olmaz ğâlib

Bir fazilet ile perverde mi merdan dedigin

5                Bizce macnâsı ricalin şayılır pek culvî

cÂrızî rütbe midir sence bütün şan dedigin

6                İhtiramatını ref1 eylese millet mesela

Ferd-i cadîye döner pek ulu sultan dediğin[604]

Oldu rencide sözünle dili aşhab-ı dilin

Böyle mi nükte yapar merd-i sühan-dan dediğin

Tatlı sözle dil-i aşhabını eyler meclüb cAcaba böyle midir server-i yaran dediğin[605]

Ne içün meşreb-i şübbanı edersin takbih

Pek mi düzgün o senin meslek-i piran dediğin

Millete hidmeti tercih ederiz her emele

Bu faziletle müzeyyen mi veziran dediğin[606]

cAşkı derdiyle başımdan ne belalar geçti

Bize nisbet ile millettir o canan dediğin[607]

Olamaz böyle cebanetle siyasi hidmet

Olmalı millete bin kerre feda can dedigin

Âteş-i fakr ile ser-geşte olan millettir

Hep hatiata sebeb olsa da erkan dediğin

14             Hal-i İslam’ı düşünmek bize bir vacibedir

Na-tamam olmamalı dildeki iman dediğin

15             istikametle ‘adalet olamazsa hakim

Böyle yek-digeri ifna eder ihvan dediğin

16             Tutanın kalbi desayisle olursa macyüb

Doğru eşya mı çeker eldeki mizan dediğin

17             Avrüpa fikr-i teğallüble yürürse tekrar

Yine bir gün yıkacak ‘alemi ‘udvan dediğin

18             Gösterir nazıra her lahzada bin türlü şi'ıTın

Sinema levhasıdır şanki bu devran dediğin

19             Kimsenin hakkını koymaz diğerin destinde

‘Âdil-i mutlak olur Jazret-i Yezdan dediğin

A13a

20             Görünür bezm-i siyasetde bile mekr-i nisa’

Başka bir dahiyedir zümre-i nisvan dedigin

21             Unutulmaz bütün ahvali rical-i ‘aşrın

Kaydeder her işi mecmüca-i ezman dediğin

İskenderiye, Şubat 1919[608]

-56-

Cilâtün/Fâ Cilâtün/Fâ Cilâtün/Fâ il ün

1                Vahy-i münzeldir bana Hak’dan kitabı ‘aşkımın[609]

Feyz-i akdesten nidadır her hitabı ‘aşkımın

2                Bin bedayi‘ revnak-aradır riyaz-ı sinede

Öyle parlaktır gönülde ab ü tabı ‘aşkımın

3                Muhteşem bir kenz-i ‘izzettir ser-a-pa şahnesi

Başka bir ma‘müredir beyt-i harabı ‘aşkımın

4                Gel de cüş-a-cüşu seyret sine-i ‘uşşakta

Cüşa geldikçe şadasıyla rebabı ‘aşkımın

5                Keşf-i esrar-ı hakikat eylemek mümkün müdür

Perde çekmekte ana gül-gün nikabı ‘aşkımın

6                Iztırabımdan da her dem neşve-yabım neşve-yab

‘Ayn-ı feyyaz-ı ‘uzübettir ‘azabı ‘aşkımın

7                Bezm-i vuşlatta gönül ahvalini şordukça yar

Eşk-i çeşmimle ne muhrikdir cevabı ‘aşkımın

8                ‘Aşk içün vermem cihanda kimseye hakk-ı sıı’al

Yarime raci‘ benim ancak hesabı ‘aşkımın

9                ‘Akl-ı furkandan hakayık keşfine ma’il isen

Muhtevidir makşadı Mecdi kitabı ‘aşkımın

29 Teşrin-i Sani 1933

-57-

Mefa Cîlün/Mefa Cîlün/Mefa Cîlün/Mefa cîlün

1                Mahasinden temessül eylemişdir cism ile canın[610]

Dil-i danadaki envâra benzer vech-i rahşânın

2                Yaşım akdıkca bezm-i vuşlatında fart-ı sevdadan

Harim-i gülde giryândır benimle ebri nisanın

3                Heman bir hande-i ihsan yeter mi ‘aşık-ı zare

Mukaddes ‘ahdinin icabını layık mı nisyanın

4                Degil mi calib-i refet lisan-ı halimin ahı

Yetişmez mi figanı sevdigim kalb-i perişanın

A11b

5                Habib-i hass-ı kalbim olduğundan isterim Kudsi

Hüma-yı calem-i esrar ola mahbub-ı vicdanın

Cağaloğlu, ‘Ağustos 1929

-58-

Fe Cilâtün/Fe Cilâtün/Fe Cilâtün/Fe ilün

1                İçi her lahza yanar talib-i didar olanın[611]

Kalbi rahat mı eder ‘aşık-ı dildar olanın[612]

2                Cisminin zerreleri şems-i hakikat gibidir

Şağaf-ı yar ile her zerresi pür-nar olanın

3                Tur’u da nur-ı ilahisi de kendinde olur

Sinesi ‘aşk ile tabiş-geh-i envar olanın[613]

4                Kudsiyandır dolaşan reisinin etrafında

Lütf-ı Mevla’ya erip mahrem-i esrar olanın

5                Metin Kutusu: 669
670
671
672
Vech-i pak-i şerefi Ka‘be-i ‘ulya gibidir ‘Akl-i rahşanı ile kıble-i edvar olanın[614]

6                Vech-i insan gibi bir Kacbe-i culya var iken

cAklı yokdur Hak içün gökleri devvar olanın

7                Talici yaver olup kalbi şaçar nur-ı sürür

Ben gibi dilber-i nazanı kerem-kar olanın

8                Mest olur büy-ı kelamımla gönüller Mecdi

Gül şaçar sözleri her sinesi gül-zar olanın

28 Kanün-ı Evvel 1928, Cağaloğlu-İstanbül

-59-

Mefailün/Fe cilâtün/Mefacilün/Fe ilin

Gazel

1                Cemâl-i rüyuna râcic cevâbı cananın[615]

Hurüf-ı câliye söyler kitabı cananın

2                Tahavvülat-ı dü calem naşib-i pakinde

Tecelliyat-ı ilahi nişabı cananın

3                Memat zinde güler tabiş-i şifahından

Hissiyat-ı mürdeye bacis hitabı cananın

4                Gelir bu nuru temaşaya kudsiyan-ı Jüda

Füruğa öyle bürünmüş cenabı cananın

5                Şafa-yı kalble feyyaz olan bedayicden

Naşibe-bahş-ı keremdir muşabı cananın

6                Açar süradik-ı her sırr-ı gayb-ı meşhudu

Rahik-i cadne müşabih şarabı cananın

7                Düşürdü secde-i iclale cümle meh-rUyan

Açılsa nUr-ı mülevven nikabı cananın

8                Nedir hurUşa mı gelmiş zülal-i kudsiyyet

Akar riyazına feyZ-i müzabı cananın

MK, 70b

9                Durur hemişe fürUgunda mah-ı kudsiler

Ziya-yı şems-i ehadden mi tabı cananın

10             Misal-i revnakı kalb-i cihandadır Mecdi

HurUf-ı calîye söyler kitabı cananın[616]

10     Zi’l-hicce 1341, 24 TemmUz 1339, Ankara

-60­

MeFulü/Fa latü/MefiFİlü/Fa ilün

1                 Ben ‘aşık-ı cemal-i füruzanınım senin[617]

Pertev şaçan kemaline hayranınım senin[618]

2                 Şuşmam nihal-i ‘aşka konup eylerim figan

Ben candelîb-i zar-ı gülistanınım senin

3                 ‘Aşkım nigah-ı farkımı cemc etti hüsnüne

Yandım o hüsne ah perişanınım senin

4                 Piş-i culuvv-i kudrete koydum irademi

Bab-ı rızada çaker-i fermanınım senin

5                 Elbet ziyama gıbta eder şemsi ‘alemin

Olsam da zerre zerre-i rahşanınım senin

6                 Baktıkça nUr-ı vahdeti ta‘lim eder gözün

Herbir nigah-ı lütfuna kurbanınım senin

7                 Sensin ziyaya mazhar eden ‘abd-i haşını

Ey neyyir-i cihan meh-i tabanınım senin

8                 Cevher akar şular gibi her lahza sineden

Zer-i navdan-ı Kacbe-i ‘irfanınım senin[619]

9                Kaynar durur içimdeki nîrân-ı pür-lehib

Derya-yı nar u nur-ı buruşanınım senin

10             Hâ’il degil nikab-ı ruhun olsa da kesif

Ben şahid-i cemal-i dırahşanınım senin

11             Sensin bu nuru bendene ihsan eden kerim

Ser-halka-i edib-i debistanınım senin

A37a

12             Mecdi benimle sen de füruzanım ol benim

Ben ‘aşık-ı cemal-i füruzanınım senin

12 Mart 1935, Nur Sokağı[620]

-61-

Mefül ü/Mefa Cîlü/Mefa Cîlü/Fe cül ün

1                Âhengi yine başladı sinemdeki ahın[621]

Daldım yine sevdasına ben çeşm-i siyahın

2                Vuşlat ile ettin beni meftun-ı mehasin

Ey pertevi mahsudu olan şems ile mahın

3                Encüm şaçarım payine sinem feleğinden

Uğrarsa bana böyle senin her gece rahın

4                Baştan başa müstağrak olur nUruna ruhum

Ey nUr-ı melahat bana düştükçe nigahın

5                Vechin ne güneştir ne kamer belki onunla

Berk urmadadır mevceleri nur-ı ilahın

6                Şayet var ise hüsnünü sevmekte kuşUrum

Affet beni şermendesi etme bu günahın

7                Mecdi’yi halaş etti siyah bahtın elinden

RUz u şebimin nUru olan çeşm-i siyahın

6     Teşrin-i Evvel 1934, Bayezid-NUr Sokağı

HARFÜ’L-LÂM

-62-

Mefül ü/Mefa Cîlü/Mefa Cîlü/Fe cül ün

1                Gel muntazırım nUruna ey nUr-ı cihan gel[622]

Ey sevdigim ey nUr-ı dilim geçdi zaman gel

2                Bi-tab-ı eza dide gönül ateşe düşdü

Ey nur-ı muhabbet yetişir ah u figan gel

A10a

3                Bekletme beni ateş-i hicranın içinde

Gel hüsnün ile bezmime ver zinet ü şan gel

4                Gel bezm-i vişale beni dil-şad-ı kerem kıl

Gülşendeki güller gibi kıl feth-i dehan gel

5                Müzdad ederek hüsnünü ihsanını Mevla

ikbal ile etsin seni hurşid-i cihan gel[623]

Şubat 1927

HARFÜ’L-MIM

-63-

Mefül ü/Mefa Cîlü/Mefa Cîlü/Fe cül ün

1                Gördüm seni bir mâh-ı dil-ârâ gibi sevdim[624]

Sevdim seni bir câşık-ı şeydâ gibi sevdim

2                Mecnun gibiyim kalb-i şegaf-dâr ile her ân

Leylâ gibi gördüm seni Leylâ gibi sevdim

3                Her lahza gönül gülse revadır seni zira

Gülşende gülen bir gül-i racna gibi sevdim

4                Hakkımda görüp ‘aşkını bir devlet-i sermed

Her nazranı bir ni‘met-i ‘uzma gibi sevdim

5                Pistan denilen çifte gülün sinede cünban

Ol çifte gülü menba‘-ı sevda gibi sevdim

6                Vaşlın gibi hicrinde dahi şevk u şeğafle

Ruhsarını karşımda hüveyda gibi sevdim

A9a

7                Ey duhter-i pakİze demiştin bana bir gün

Kudsi denilen ‘aşık-ı Mevla gibi sevdim[625]

-64-

Mefûl ü/Mefa ‘ftü/Mefa cİlü/Fe cül ün

1                Sevdim seni ben lütfa müheyya diye sevdim[626]

Her cilvesi refet ile peyda diye sevdim

2                Metin Kutusu: 683
684
Gezdim aradım sevmek içün bir gül-i ra‘na

Seçtim seni sevdim gül-i racna diye sevdim

3                 Ben rind-i IJİ'ıda'yını severim hüsn-i bedîci

Sevmek seni bir zevk-i mucalla diye sevdim

4                 Sevdama sebeb şanma o vechindeki bendir

Her ‘uzvunu ben menbac-ı sevda diye sevdim

5                 Gülsün dedim amma sana döndüm bu sözümden

Nurum seni ben nur-ı mücella diye sevdim

6                 Zinet ile tavşife ne hacet seni zira

Her zinete bir zinet-i ‘ulya diye sevdim

7                 Bilmem naşıl ifham edeyim ‘aşk-ı derunu

Mecnun gibiyim ben seni Leyla diye sevdim

8                 Mecdi bana bir lahza eza etmedi yarim

Ben yarimi her lütfa müheyya diye sevdim

10 Kanun-ı Evvel 1938

-65-

Mefa Cîlün/Mefa Cîlün/Mefa Cîlün/Mefa cîlün

Gazel

1                Güneş doğmuştu gülşende ruh-i canana benzettim[627] Baharı hüsn-i dildar-ı şafa efşana benzettim

2                Çemen revnak-feza gül pür-şafa bülbül terennüm-saz Bu culvî cünbüşü zevk u şafa-yı cana benzettim

3                Keman ü ney ile feryad eden cuşşak-ı Mevla’yı Jatib-i gülşen-i tevhid olan mürğana benzettim

4                O rütbe feyz ü revnak var baharın reng ü büyunda Jata olmaz desem ben ravza-i rıdvana benzettim

5                Bu cünbüş-gah-ı feyz-a-feyzden zevk almıyorsun sen Kuşüra bakma zahid ben seni hayvana benzettim

6                Kitab-ı gülşeninden nakş-ı Hakk’ı eyleyip tedkik Bu ezhar-ı bedîci ayet-i Kıır’ân’a benzettim

7                Bedayic-hane-i lahütu mürşidden işitdikce

Gülistan-ı fazilet bir dil-i handana benzettim

8                Terennüm-saz idi bülbül çemen-zar-ı feşahatde

Onu Mecdi gibi bir şacîr-i cüşana benzettim

8     Şafer 1336, İskenderiye

-66-

Cilâtün/Fâ Cilâtün/Fâ Cilâtün/Fâ il ün

1                Nur-ı ‘aşkı leyle-i hicranda hurşid eyledim686

Fecr-i şadıklarla zevk-i kalbi tezyid eyledim

2                Vuşlatın envarı açtı bir cihan-ı i‘tila

İctilâdan nur alıp ‘irfanı te’yid eyledim

3                Nur-ı canım bildiğimden yok nihayet lütfuna

Bi-nihaye feyzi nur-ı çeşm-i ümmid eyledim

4                Şu‘le-i şubh-ı ezelden sinemi tenvir edip İltima‘ımla o sönmez nuru tecdid eyledim

5                Lütfuna medyun-ı şükran olmamak kabil midir

Ben senin sayende eyyam-ı gamı ‘id eyledim

6                Münceli gördüm bütün ‘alemde nur-ı vahdeti

Böyle bir iman ile Jallak’ı tevhid eyledim

7                Şanma bir tanzirdir Mecdi bu güftar-ı za‘if


Ben Nahifi namına bir name tesvid eyledim

30 Haziran 1936, Bayezîd-Nur Sokağı

-67-

Mefül ü/Mefa Cîlü/Mefa Cîlü/Fe cül ün

Bir şuridenin hasb-i hal-i beyanı

1                Yandım o güzel gözlerinin sihrine yandım687

Sihrin ne bela olduğuna ben de inandım

2                Gördüm seni parkın kenarından geçiyorken

Nur oldu zemin ben Venüs inmiş yere şandım

3                Etsen de beni vacde-i vuşlat ile taltif

Bî-hude üzülme diyemem va‘dine kandım

4                Çak olsa tenim ben yine ‘aşkından uşanmam

Lütf eyle deme ‘aşıkına senden uşandım

5                Yandım gece hicranım ile ateşe düştüm

Duydun mu seni ah ile yandım diye andım

6                Artırma benim derdimi ahvalimi sorma

Bir dilber-i sevda-zedenin ‘aşkına yandım

7                Dersin bu mecazında hakikat görünürse

Macnâ-yı şahihi ile Mecdi’ye inandım

3     Kanün-ı Sani 1341, Bayezid-Nür Şokağı

-68-

Cilâtün/Fâ Cilâtün/Fâ Cilâtün/Fâ il ün

Gazel

1                Ben dil-i na-şadımı bilmem naşıl şad eylerim[632]

Bezm-i vuşlatla be-kam olsam da feryad eylerim

2                Öyle haşiyyet bırakmıştır ki dilde rüz-gar

Her gelen dil-şadı ahvalimle na-şad eylerim

3                Kim benim ta‘mir ederse hane-i viranımı

Ben ana taczim ile bin Kacbe bünyad eylerim

4                Hasid-i bed-tıynete mümkün müdür tefhim-i Hak

Kim demiş ‘âlemde ben İblis’i irşad eylerim

5                Görmedim feyz-i meserret ol kadar vardır ki ben

Geçmişin birkaç sönük eyyamını yad eylerim

6                İhtirac-ı nevle fen Şirini carz etse cemal

Dağ olup yıkmak içün her ferdi Ferhad eylerim[633]

7                Bin terakki olsa da calem henüz vahşetdedir

Müddecama dilber-i bi-rahmı işhad eylerim

8                Gam-küsarım yok benim Mecdi bu ğurbet-hanede

Şicr ile ğamdan dil-i suzanı azad eylerim

6     Şafer 1336, İskenderiye

-69-

Fe ilatün/Fe ilatün/Fe ilatün/Fe il ün

IJJce Hafız-ı Şirazi Kuddise Sırruhu Hazretlerinin (Kerdem) Redifli Bir Gazelinin Tercümesi[634]

1                Terk-i hırş eyleyip azade-i zindan oldum[635]

cAklm irşadı ile peyrev-i rindan oldum

2                Yolumu menzil-i ‘ankaya iletdim amma

Katc içün merhaleyi murğ-i Süleyman oldum

3                Eylerim lütf-ı ezelden tamac-dar-ı cinan

Gerçi kim ben nice meyhaneye der-ban oldum

4                 ‘Akıbet şohbet-i Yusuf beni şad etdi fakat

Hayli dem derd-keş-i külbe-i ahzan oldum

5                 Saye şal kalb-i perişanıma ey genc-i murad

Ben bu sevda ile bir hane-i viran oldum

MK, 42b

6                 Tövbeler etmiş idim öpmege ben sakiyi

Şimdi ol tövbeye bin kerre peşiman oldum

7                 ‘Adetin ‘aksine cem‘iyyet-i dil el verdi

Gerçi ben şane-zen-i zülf-i perişan oldum[636]

8                 Çok mu divan-ı gazel şadr-nişini olsam

Şıdk ile müstemi‘-i şahib-i divan oldum

9                 Şubh-ı hiz ile selamet dileyip ey Mecdi

Feyiz-hah-ı şeref ü devlet-i Kurban oldum[637]

17 Muharrem 1326[638], Konya

-70-

Mefül ü/Mefa Cîlü/Mefa Cîlü/Fe cül ün

Bir Cemal-i Pak-Rü’yete

1                Gördüm ruh-i ziba-yı mücellasını gördüm695 Yarin kerem-i vuşlat-ı culyasmı gördüm

2                Dikkatle bakarken bu cihan nüshasının ben Vechindeki envar-ı hafayasını gördüm

3                Tacrîf edemem rü’yeti ruh olsa beyanım

Ben cismi degil ruh-ı muşaffasını gördüm

4                Her zerresi bir başka cihan hüsnünü hamil

Her noktada bin reng-i mucallasını gördüm

5                Macna süzülüp nur ile elvana büründü

Reng ‘aleminin harika-pirasını gördüm

6                Sima-yı hakikatten açıldı ruh-i mestur

Mahfi denilen zübde-i ma'nâsını gördüm

7                Ben bende degildim beni lal eyledi rü’yet Can ‘aleminin nüsha-i kübrasını gördüm

8                Derler ki görünmez göze ruh olsa mücerret

Bir ruh-ı mücerret idi simasını gördüm

9                Ekvana ziya şaçtı sutur-ı ebediyyet

Levh-i ezelin ayet-i büşrasını gördüm

10             Öldüm de dirildim de yine ma’il-i ‘aşkım

‘Aşkım ile ‘aşkın daha balasını gördüm

11             Her gördüğümün ‘aynını kendinde görenler

Der nUrunu Sina’sını Musa’sını gördüm

12             Yek-reng idi şUret ile siretteki varlık

Hem şureti hem sırr-ı hüveydasını gördüm

13             Söz bitmelidir ‘aşk-ı hakikide nihayet

Sözsüz denilir ruy-ı dil-arasını gördüm

14             Söz oldu gönül ‘aşk ile Mecdi bu cihanın

Pirayesini şems-i mücellasını gördüm

31.3.1940, Bayezid-NUr Şokağı

-71-

Fe ilatün/Fe ilatün/Fe ilatün/Fe il ün

Gazel

1                Düşeli sineme sevda-yı nihan suzanım[639]

Vuşlatın derdi ile her cihete pUyanım[640]

2                Görün ey mah-ı cihan-ı melekUt-ı akdes Görün ey lemcası bin maha degen cananım

3                Devlet-i da’ime-i vaşlını cUyan olalı

Oldu dünya şerefi pa-zede-i vicdanım

4                ‘Akl-ı küll fikrimi tenvir edeli ‘aşkın ile

Nisbet-i şeyn-i cünUn oldu nişan-ı şanım

5                Vaşfının velvelesi zelzele-bahş-ı efkar

Her gören hüsnünü der söyleyemem hayranım

6                Ebedi bir ‘azamet bir ehadiyyet-i meşhUd Bi-cihetdir nazarım mest-i IJüda-cTıyanını

7                Mağz-ı Kurbanı beyan etmek içün ey Mecdi ‘Akl-ı furkan arıyor kalb-i serâ’ir-dânım[641]

5 Mart 1323, Konya

-72-

Mefnl ü/Mefa ‘ftü/Mefa cİlü/Fe Tıl ün

1                Düştüm düşeli ‘aşkına ser-mest-i müdâmım699

Dîvâne-i ‘aşk oldu diye gezmede nâmım

2                Bî-gâne durursun sana te’sîri görülmez

Âteşteki teNîr ile yazsam da kelâmım

3                Kâfir mi olursun bana bir kerre nigâh et

Alsan ne olur lütf ile bir kerre selâmım

4                Ağlar beni eşkimle gören her dil-i sengîn

Ağlatmadı hâlâ seni râhında kıyâmım

5                Koysam başımı dizlerine cânımı alsan

Vuşlatla benim işte budur şanlı merâmım

6                Herhangi zamân cânımı cânâna verirsem

İşte o zamân devlet-i tâlihle be-kâmım

7                Bitmez mi teğâfül şu benim ‘aşkıma karşı

Nurum sana râmım sana her emrine râmım

8                Sözlerde kuşurum var ise bakma kuşura

ŞUrîde-serim caşk ile fersUde-nizamım

9                Sevdama inan çünki yalan söyleyemem ben îhlaş ile ben pey-rev-i pîran-ı kiramım

10             Mecdî kaleminden dökülen şicr ile şevki

Ölsem de kalır şöhret-i caşkım ile namım

11             Fettanlığı kafî görerek eyleme taczîb

Rahında serilmiş yatarım mest-i müdamım

3     Teşrîn-i Evvel 1938, Bayezîd-NUr Şokağı

-73-

Mefül ü/Mefa Cîlü/Mefa Cîlü/Fe cül ün

cUrUc île RücUc Arasında

1                Gir gönlüme de dinle naşıl nale-güzînim700

Feryadını sessiz çıkaran merd-i metînim

2                Ezhar-ı elemle bezenen yarelerimle

Gül bağçesine döndü benim beyt-i hazînim

3                Envar-ı sürUra dalarım ğamlar içinde

Ruhumdaki gül-şende elemlerden eminim

4                Bala-rev eder fikrimi esrar-ı bedîca

En doğrusu gamdan da ferahtan da beriyim

5                Bâ’iş buna şafiyet-i menkUş-ı cebinim

ŞUretteki kisvemle fakat hak-nişinim

6                Durmaz gezerim şaha-i eflak-ı cihanı

Eflak-ı cihan şakfı benim şath-ı zeminim

7                Madem ki sensin sebebi nevha-i kalbin

En tatlı teğanni demedir ah ü eninim

8                Mecdi gibi ser-mest-i şafa yar ile gönlüm

Hicranla degil vuşlat ile nale-güzinim

8     Mayıs 1941, Bayezid-NUr Şokağı

HARFÜ’N-NÜN

-74-

Mefailün/Fe cilâtün/Mefacilün/Fe ilin

1                ‘UzUbet oldu nihayet çıkan ‘azabımdan[642]

Erişti nUra gönül nara incizabımdan

2                 Gönülde caşk-ı hakikatle doğdu hurşidim

Cihân-ı sine münevver bu afitabımdan

3                 Derünu keşfe kifayet eder kitâb-ı cebin Okunmuyor mu zamirim benim kitabımdan

4                 işin nedir senin ey ğam bu bezm-i vuşlatta

Çekil benim şu şafa-gâh olan cenabımdan

5                 Harabedir diyerek geçme iltifata deger

Tefahhüs eyle künüzu dil-i harabımdan

6                 Su’ale' karşı beyanata güş-ı hüşunu aç Sürüd-ı sırr-ı hakikat çıkar cevabımdan

7                 Görünmüyor mu kemalata karşı taczîmim

Nezaketimle doğan güfte-i şavabımdan

8                 Dokunmasın o güzel zülf-i yare Allahım Hata çıkarma kerem kıl benim hitabımdan

9                 Me’ab ü mebde-i kalbim sürüra müstağrak

Ayırma kalbimi Ya Rab şafa-me’abımdan

10             IJüdâ IJüdâ diye feryad eder rebab-ı derun

Şadâ-yı Hakk’ı işit gel benim rebabımdan

11             Ne sönmez âteşi varmış ğarâm-ı pirinin

Lehib-i dil daha muhrik-dem-i şebâbımdan

A33b

12             Bu nazm-ı dil-keşi Mecdi kopardı kilk-i beliğ

Riyâz-ı dildeki ezhâr-ı bi-hesâbımdan

14 Eylül 1934[643]

-75-

Mefailiin/Fe cilâtün/Mefacilün/Fe ilin

1                Kaçar iken o sitem-ger benim nigâhımdan[644]

DerUn-ı kalbine bir şucle düştü âhımdan

2                Tutuştu sinesi sevdâ-yı kalbi fehm etti

Tebâcud etmiyor artık benim penâhımdan

3                Esir-i câzibem oldu o bezm-i vuşlatta

Metin Kutusu: 702
703
Çıkar mı nâz-ı tevâhhuşla hab-gâhımdan

4                Bu kalb-i kemtere her an yağar sürur-ı ‘azim

Fürüğ-ı kalbimi ikad eden ilahımdan

5                Cemal-i cunşura meyl etme put-perestliktir

FürUğ-ı rUhu ayır nUr-ı mihr ü mahımdan

6                Bu ah ü vaha ne hacet Çüda’ya bağlanarak

Eriş şafaya a Mecdi bu intihabımdan

7                DerUna ‘atf ederek hep nigah-ı tetkiki

Gözün çevirmelisin harice nigahımdan

12     Şubat 1937, Bayezid-NUr Şokağı

-76-

Mefül ü/Mefa Cîlü/Mefa Cîlü/Fe cül ün

1                Gönlümdeki envar-ı şafa senle hurUşan704

Gönlüm deme sensin demedir sen ile taban

2                Te’sir-i bedrin senin ey nUr-ı bedayic

Her cüz’-i vücUdumdaki ‘aşkınla nümayan

3                Ettin beni ihya ne imiş sırrımı bildim

Canım da cihanım da benim sen ile handan

4                Sevmek şu demektir ki eder ‘aşık u ma‘şuk

Yek-digere her varlığı vuşlat ile kurban

5                Kırk yıl oluyor varlığımı ‘aşkına verdim

Sen varlığını öyle bana eyledin ihsan

6                Hem dahili hem haricidir cümle izafat

Zatın yüzüdür şa‘şa‘a-i nUr ile pinhan

7                idrak ü taşavvurla bilinmez bu hakikat ister bunu zevk etmege bin zevk-i hurUşan

8                Her sırda bu sırrın var iken nUr-ı latifi

Zulmetteki ğafiller eder sırrını nisyan

9                Yek-digere mir’at-ı şafa zahir ü batın Mazharlık eder şaltanata ‘alem-i imkan

10             ‘İrfan ü kemaliyle olan zübde-i ekvan Mihrab-ı cihandır bu cihan halkına her an

11             EnbUbe-i feyyazı isen kudret ü ‘aczin

Mecdi bütün ezdad ile ol cami‘-i ‘irfan

27 Teşrîn-i Sanî 1939, Bayezîd-Nur Şokağı

-77-

Mefa Cîlün/Mefa Cîlün/Mefa Cîlün/Mefa cîlün

IJace Hafız-ı Şîrazî Kuddise SırruhU’dan Terceme

1                Bana ey sakî-i gül-rU şarab-ı nabı kıl ihsan[645]

Tahammül kalmadı dilde şanırken caşkı ben asan

2                Şaba ol turradan şaçdıkca bU-yı nafe-i miski

Gönüller oldu zülfünden anın eyvah hUn-efşan

3                Bilir resm-i tarîk-i menzili agah olan salik

Boya seccadeni meyle ederse pîr-i mey ferman

4                Bana canan ilinde emn-i cîyşe çare yokdur kim

Ceres eyler sefer rahındasın tarzında hep efğan

5                Gece muzlim hücUm-ı mevc-i derya ha’il-i dîger

Bilir mi halimiz sahildeki kavm-i sebük-baran

6                Ferağat eyledikce halkdan halk olmadı fariğ

Bana bed-namlık-ı cazvîn mecalis eyledi iclan

7                 Huzur ister isen canandan olma Mecdiya gafil

Unut dünya vü ma-fihayı geldikçe dile canan

-78-

Mefa Cîlün/Mefa Cîlün/Mefa Cîlün/Mefa cîlün

1                 Şaşıp fıtrat tecellisindeki şadi ile gamdan706

Hakikat sırrını yer yer ara rUhum bu ‘alemden

2                 Baharın cUşişi nUr-ı fürUzan olsa da hatta

Şolar bad-ı hazanla fark olunmaz reng-i matemden

3                 Leyali ‘alemin zulmet şaçar mu‘tad-ı fıtrattır

Şabahı haşmet-i envar olur hurşid-i hurremden

4                 IJülaşa devr-i dahimde güneşte ayda güllerde

Doğar ğâ’ib olur vermez devam-ı neşve her demden

5                 Benim kalbim ise sabit bedi‘a ‘aşkına meftUn

Arar her dem bunu kendindeki sırr-ı mu‘azzamdan

6                 Olurken ben bu haletle ğarik-i ‘aşkı pinhanın

Dedi bir mah-ı peyker dinle senle vaşla mahremden

7                 Derunum sırrını tertil-i tarz-ı şicre söylettim

Kopardım gülleri gül bâğçesinde kalb-i ademden

-79-

Fe ilatün/Fe ilatün/Fe ilatün/Fe il ün

1                 DUş-ı iclalime bin kerre aşılmıştı kefen707

Zinde bir fikr ile öldüm de dirildim yine ben

2                 Renc ü mihnet dökülürdü ser-i kalb-i eleme

Şimdi yok sinede aşla eşer-i derd-i mihen

3                 Yüze gülmezse hakayık açarak perdesini

Göremezsin bilemezsin bu nedendir o neden

4                 Şendedir menşe’-i feyyazı sürr ü elemin

Gönlü şen ademedir gamlı cihanlar gül-şen

5                 Harice ‘aks ile fettanlık eder gözlerden

Dilber-i sinededir yoksa bütün mekr ü fiten

6                 Şeref-efza-yı mahasin olurum ‘aşkımla

Ravza-i fıtrat içinde bana güldükçe çemen

7                Vahdetin sırrını kesret ile tacrîf ederiz

Şecer-i vahide dallar gibiyiz ben ile sen

8                Düşünüp kendini yükselmeğe bak ey Mecdi

Öpüşürken ruh-ı rühunla leb-i hüsn-i beden

31.3.1940, Bayezid-Nür Şokağı

-80-

Mefûl ü/Mefa ‘ftü/Mefa cİlü/Fe cül ün

1                Geçmez dil-i sevda-zede sevda hevesinden708

insan geçmez kendini iclâ hevesinden

2                Öptüm öpeli rüyun ile zülf-i siyahı

Geçtim gül ile sünbül-i racnâ hevesinden

3                Feryad-ı hafidir bana bir meslek-i calî

Yok bende eser bülbül-i şeyda hevesinden

4                Ben sevdiğimin lütfuna her lahza esirim

Dönmez beni vuşlat ile ihya hevesinden

5                Ben canımı cananımı tevhid ile geçtim cUkbâdaki ezvak ile dünya hevesinden

6                Bir dilbere dil-dade-i caşkım ki o yarin

cUlviyyeti var medh-i mucalla hevesinden

7                Bir nazrasına bend olarak cümle cavalim

Devvar-ı cünün hürmeti ifa hevesinden

8                cÂşık sana Mecdi denilen pir-i vefa-kar

Âteş gibi yanmakta bu sevda hevesinden

1    Teşrin-i Evvel 1938, Bayezid-Nür Şokağı

-81-

Mefailün/Fe cilâtün/Mefacilün/Fe ilin

1                Cihan-ı sine münevver fürüğ-ı vuşlattan709

Rida-yı nüra büründü gönül meserretten

2                Naşibe-dar-ı macalî nigah-ı idrakim

Teşekkülümdeki sırr-ı bedîc-i fıtrattan

3                Hadika-i ebede ibtisam-ı nür-ı ezel

Bedîca şaçtı içimde füyüz-ı kudretten

4                Hakayıkın ne imiş sırrı lemca-paş oldu

Tecelliyat-ı celil-i hitab-ı ‘izzetten

5                Bedi‘a-zar-ı cihandır kitab-ı cud-ı vücud

SütUr-ı kesreti nUr-ı midad-ı vahdetten

6                FüyUz-ı ‘aliye meknün-ı kalb-i pakindir

Çıkar matalib-i ‘ulyanı kenz-i himmetten

7                Şusuz kalır mı cihanda hayat içün ‘akil içerse ab-ı hayatı ‘uyün-ı hikmetten

8                Rıza-yı Hakk’a olur reh-nüma-yı rah-ı sedad Feragat eyleme ‘ömründe halka hidmetten

9                içinde zevk-i tecerrüd işinde zevk-i şu‘Ur Yüzün çevirme fakat kıble-i hakikatten

10             Taşavvurata şığar mı ‘uluvv-i sırr-ı ‘azim Gelir ‘ukUle ‘akamet o yerde hayretten

11             IJavâıakın yeri yoktur saray-ı ‘irfanda

Şabah olunca söner şem‘alar hacaletten

12             Bakıp da zahir-i Mecdi’ye şanma mahzundur

Doğar içinde güneşler onun meserretten

29.1.1935, Bayezîd-Nur Sokağı

-82-

Mefailün/Fe cilâtün/Mefacilün/Fe ’ilün

Gazel

1                Nesîm-i ‘atıfet esmekte rUz-garım içün[646]

Açıldı devre-i gül-gUn yine baharım içün

2                Ne rütbe eylese şükran gönül yine azdır

Kemal-i lütfunu ibzal eden nigarım içün

3                Şemîm-i kakülü güller yarattı gülşende

Nazîre oldu gülistan o gül-‘izarım içün

4                Öter çemende şetaretle bülbül-i kalbim

Neva-yı gül ne şereftir benim hezarım içün

5                Bu nUr-ı feyz-i mehasin bu ibtisam-ı latîf

Bedî‘adır ezelî yar-ı tab-darım içün

6                Nigah-ı lütfunu etmez dirîğ cananım

Çaşîşedir bu tecellî vefa-şi‘arım içün711

7                Demekte hüsnünü işar edip o dil-darım

Vedicayım ben o Mecdi-i bahtiyarım içün

1    Şubat 1934[647]

-83-

Mefa Cîlün/Mefa Cîlün/Mefa Cîlün/Mefa cîlün

1                Doğar hurşid-i gayret meşriku’l-envar-ı himmetten[648]

Cihan pür-nür olur revnak bulur aşar-ı himmetten

2                Kiyasetle haşafet sacy u gayret mişli bin haşlet

Dürer-paş-ı şereftir sahil-i ebhar-ı himmetten

3                ‘Atalettir cehalettir kuşüru şark-ı ednanın

Çıkar ‘irfana garbın şems-i zerrin tar-ı himmetten

4                Riyaz-ı hulda reşk-endazdır feyz-i nad arette

O güller kim ziya-efşan olur gül-zar-ı himmetten

5                Siyaset ‘alemi bin lerze-i haşyet eder peyda

Metin Kutusu: 711Metin Kutusu: 712
713

Metin Kutusu: a etmez: etme OE


Kemal-asa metanet gösteren ahrar-ı himmetten

6                 Cibali tişe-i gayretle çak eyler zemininden

Ne beklersen cihanda bekle ciır’et-kar-ı himmetten

7                 O calem ki fürüğ-ı cilm ile tenvir eder dehri

Yapar iklil-i cizzet namına ezhar-ı himmetten

8                 Eger ab-ı hayat mevkit-i matlüb ise Mecdi

Anın..... cari olur enhar-ı himmetten

-84-

Mefa Cîlün/Mefa Cîlün/Mefa Cîlün/Mefa cîlün

Avrupa Harbinin Onbeşinci Ayında

1                 Haber geldi dil-i sevda-penaha gül-cizarından714

Gülistanlar açıldı sinede hüsnün baharından

2                 ilahi bir şafaktır narı nüru reng-i vahittir

Bunun burhanı tabandır cihanın lem‘a-zarından

3                 Olur mest-i muhabbet bü-yı reng-a-reng-i fıtrattan

Geçenler kalb-i reft-karımın bağı kenarından

4                 Benim seyr-i derünum muntazamdır devr-i dahimde

Fakat hariçte çıktı ‘alemin devri medarından

5                Şerer-paş-ı ‘adavettir beşer me’lııl-ı şer oldu

Bu ateş çıktı zulmün merkez-i ateş-nişarından

6                Yanıp meşrikte mağripte tutuştu ateş-i ‘udvan ‘UfUl etmektedir fennin fürUğu ıztırarından

7                Cihanda öyle yanlışlar yapar ki ba‘zı ‘akiller Ölen mecnunların rUhu güler çıksa mezarından

8                Fakat baş egme baş ez zalimin zulmü görüldükçe Hakiki merd olan aşla feda etmez vakarından

9                Hukuku hıfz eden ancak bu düstUr-ı mu‘azzamdır

Bu hilkat sırrıdır fehmeyleyen dönmez kararından

10             Cihan esrar-ı ezdadındadır dikkatle bak her an Doğar şems-i hakikat zulmetin muzlim diyarından

11             Te’essüf etme Mecdi lütf-i Hakk’a ‘alemin vechi

Güler bir gün yine şulhun cemal-i tab-darından

12             Bu leylin şubh-ı feyyazındaki ‘alemdedir rahat Gönüller ğark olur nura sürUrun inficarmdan

14 Teşrin-i Sani 1940, Bayezid

-85-

Mefa Cîlün/Mefa Cîlün/Mefa Cîlün/Mefa cîlün

1                Gönül mesrur olur ah eyledikçe cuş-ı ahımdan[649]

Gelir zira çıkan her aha lebbeyk ilahımdan

2                ilahım ‘aşkıma bir öyle halet verdi kim her an

Akar seyyale-i nur-ı muhabbet her nigahımdan

3                Nigahım reng-i gül-gun-ı bedayi‘ eyleyip tevlid

Nebahet yağdırır kalbe fürüğ-ı intibahımdan

4                Ben ol ‘abd-i siyeh-ruyum ki bab-ı lütf-ı Mevla’da

Güneş ahz-i şu‘a‘ eyler benim ruy-ı siyahımdan

5                Nebi ‘aşkıyla suzanım odur feyyaz-ı ihlaşım

Cihan dönse yine dönmem bu kudsi kıble-gahımdan

6                Harabat ehlinin ser-mestiyim rind-i ilahiyim

IJarâb-âbâd isen şorma sevabımdan günahımdan

7                Cümud-ı kalbe nafi‘ bir deva ister isen Mecdi

Hararet al derun-ı sine-i sevda-penahımdan

18 Eylül 1933

-86-

Cilâtün/Fâ Cilâtün/Fâ Cilâtün/Fâ il ün

Hem Cana Hem Canana

1                Lemca-pâş oldukça nUrun afitab-ı sineden[650]

Gel de cUş-a-cUşu seyret incizab-ı sineden

2                Sine Sina-yı kemal oldu cemalinle senin

Çıktı bin macnâ-yı vahdet bir hitab-ı sineden[651]

3                Çeşm-i dikkatle oku miftahıdır her müşkilin

Kainatın sırrını hallet kitab-ı sineden

4                Lahza lahza berk urur kalbimde bin nUr-ı sürUr

Lütf u ihsanınla kurtuldum cazab-ı sineden

5                Bakma ezhar-ı bahara bak riyaz-ı sinene

Feyz-i da’im şucle-zendir ab ü tab-ı sineden[652]

6                Mest ederdi cümle mevcUdatı feyz-i caşk ile

Düşse gerdun üzre bir katre şarab-ı sineden

7                Makşadın tahşil-i culviyyat ise Mecdi senin

Ders oku her dem kitab-ı müstetab-ı sineden

Bayezid, 14 Haziran 1933

-87-

Mefa Cîlün/Mefa Cîlün/Mefa Cîlün/Mefa cîlün

Gazel

1                Cemâlin şucle-pirâ-yı cihân-ı hüsn ü ân olsun[653]

Cihânlar böyle durdukça fürUğun câvidân olsun

2                Kitâb-ı kâ’inâtın sırrını hep sende keşf ettim

Ne devlettir benim karşımda böyle bir cihân olsun

MK, 63b

3                Şalın gülşende gül-gUn lemcalar neşr eylesin vechin Güzer-gâhında nUrundan zeminde kehkeşân olsun

4                FüyUzâtınla mağbUt-ı gülistân-ı macânîyim

Ne hâcet başka feyze feyz-i lütfun ân-be-ân olsun

5                Mehâsinden fürUzân hüsn ü caşkın imtizâcından

Gözüm gülşen görür her yerde isterse hazan olsun

6                Füyuz-ı Ahmediyyetdir ma‘ali-bahş-ı efkarım

Bu culviyyetle gönlüm şuclelensin kam-ran olsun

7                Bütün elvah-ı fıtrattan hakayık keşf edip Mecdi

Bedayi‘-hane-i ‘alemde gönlün raz-dan olsun

Şubat 1336, Üsküdar

-88-

Cilâtün/Fâ Cilâtün/Fâ Cilâtün/Fâ il ün

1                Dar-ı hikmet şanma ey yar-ı cefa-kar-ı cünUn720

Her ne olsa gafletin zındanıdır dar-ı cünUn

2                ‘Aklı meth etmek naşıl ‘aklın kemalinden ise

Sekr-i cinnet de eder tahsin-i eş‘ar-ı cünUn

3                Bir hakikat varsa şeydalar olur azade-ser

‘Âkilin alamını çekmez giriftar-ı cünUn

4                Cezbe derler bir cünUn vardır budur feyz-i ‘azim

Bunda eyler i‘tila balaya esrar-ı cünUn

5                Canı canan ile tevhid eylemekse makşadın

Kalmasın kat‘-ı niseble yar ü ağyar-ı cünün

6                Vahdet-i mevcüdu idrak etmeyen ğafillerin

Şuclesi sönmüş duran efkarıdır nar-ı cünün

7                ‘Âkil-i mecnün-nümaya yok sözüm zira olur Böyle ‘akillerde ‘akla perde etvar-ı cünün

8                Başka türlü medh içün şeydalığı yoktur sebep ‘Âkile memdüh olur mu medh-i asar-ı cünün

9                Yok deme ‘akl ü cününu fark içün mikyas-ı hak Mahz-ı zulmettir fürüğ-ı ‘akla envar-ı cünün

10             Cinneti cennet şanan ser-geşteler nezdindedir Nar-ı ğam ka‘r-ı cehennem şahn-ı gül-zar-ı cünün

11             Bir mu‘ammadır cihan esrarı dalmak keşfine ‘Âkili mecnün eder mecnünu ser-dar-ı cünün

12             Ben naşıl fikr-i cününu ‘akla tercih eylerim ‘Âlemi yıktı cihan harbinde efkar-ı cünün

13             ‘Aşk ile mecnun olan yaranımı tatyib içün

Fart-ı ‘aklımdan tulU‘ etti bu güftar-ı cünUn

14             Her ne rütbe olsa hali muntazam bir ademin

Ba‘zı ef'alinde vardır tavr-ı reftar-ı cünUn

15             ‘İffeti tanzire yok hamemde Mecdi iktidar

‘Akl ile kabil midir tanzir-i enzar-ı cünUn

5 Haziran 1939, Bayezid-NUr Şokağı

HARFÜ’L-VÂV

-89-

Cilâtün/Fâ Cilâtün/Fâ Cilâtün/Fâ il ün

HU

1                Gavs-ı a‘zamdan alan ihlaş ile destUr-ı HU[654]

Kalbi zikr-i Hak ile elbet eder pür-nUr-ı HU

2                Şemc-ı bezm-i evliya Sultan ‘Abdü’l-kadir’in

Halka-i zikrinde zakir hU okur mezkUr-ı HU

3                Şucle-i tevhid ile ekvanı ğark-ı nUr eden

Çeşm-i hak-binan içün her zerredir bir TUr-ı HU

MK, 21a

4                Ey güruh-ı evliyanın şeh-süvar-ı eşbehi

Ey olan esrar-ı Hak’da rehber-i manşur-ı Hu

5                Yaş döken derviş-i dil-rişin bu Mecdi bendenin

Eyle kalbin mahrem-i sırru’s-surur-ı nur-ı Hu

1318, Balıkesri

-90-

Fe ‘ilâtün/Fe ‘ilâtün/Fe ‘ilâtün/Fe ‘il ün

Rical-i Şacbâniyye’den Merhum Hacı Kamil Efendi Hazretleri’ne Kitabe-i Seng-i Mezar[655]

1                Kutb-ı calî-i zaman mürşid-i ‘irfandır bu[656]

Merd-i meydan-ı IJüda “Kamil”-i devrandır bu

2                Nur-ı seyyali akar Kuşadalı feyzinden

Mehd-i ‘irfanda iken çeşme-i ihsandır bu

3                Bosnevi Hacı Muhammed o veliyy-i eşher

Remz edip der idi bu hazrete insandır bu

4                Mazhar-ı sırrı edip Hazret-i Ya‘kub Jan’ın

Maşdar-ı feyz-i IJüdâ kıble-i ihvandır bu[657]

İnziva-hane-i ‘alemde mücerred yaşadı

Zahir ü batın içün ‘alim-i zi-şandır bu

6                Etmedi meyl-i cihan yüz senelik ‘ömründe

Hürmet et merkadına ravza-i rıdvandır bu

MK, 48a

7                Kameti oldu nihan fevtine (gufran) tarih

Çıkdı Mecdi ne güzel maye-i gufrandır bu724 [658]

HARFÜ’L-HE

-91-

Cilâtün/Fâ Cilâtün/Fâ Cilâtün/Fâ il ün

‘Ali ‘İffet Beg’e Nazire[659]

1                Bezmimi tenvir eder lütfuyla canan her gece[660]

Refet-i ‘ulviyyesinden eyler ihsan her gece

2                Gözlerim pür-nür olur didar-ı dil-darım ile

Piş-i çeşmanımda oldukça hıraman her gece

3                Derd-i hicrandan haber-dar olmadım ‘ömrümde ben

Gündüzüm handan benim leylim de handan her gece

4                 Görmedim meh-ru olanlardan eza bir an içün

Vuşlatın ezvakıdır her an hurUşan her gece

5                 Can ile cananı tevhid eyledim ‘aşkımla ben NUr-ı vahiddir benim sinemde rahşan her gece

A19b

6                 Bahtiyarım bahtiyarım bahtiyarım bahtiyar

Yaveri tali‘imdir pertev-efşan her gece

7                 Bir güzel sevsem garamımdan olup mest-i sürUr ‘Aşkıma eyler benim takdim-i şükran her gece

8                 Gıbta-keştir bahtıma MecnUn u Leyla’lar benim Bahtımı tebrik eder hürmetle devran her gece

9                 Olmasın mı sözlerim Mecdi ser-a-pa gark-ı nUr

Kalbimi tenvir eder didar-ı canan her gece

Bayezid, 21 Teşrin-i Sani 1933

-92-

Mefül ü/Fâ ilâtün/Mefül ü/Fâ ilâtün

1                Seyr-i meratib ettim ben calem-i Çüda’da[661]

Gördüm cemal-i Hakk’ı mir’at-ı Kibriyada

2                Allahu ekberimdir ihfa-yı zat eden Hak

Envarı mültemicdir ruhsar-ı Muştafa’da

3                Zülf-i siyah-ı canan zenciridir cukülün

idrake sedd-i rehdir bir Sidre Münteha’da

4                Âyine-i şuverdir mir’atı sırr-ı zatın

Raisi cayn-ı mer’i mahfidir incilada

5                Hak’dır vücüd-ı mutlak sırrın odur muhakkak

Macna tefahhuş etme tacbîr-i ma-sivada

6                Bir sırr olup hüveyda gelmiş vücüda eşya

Eşya yine o sırdır ayine-i şafada

7                Mecdi ser-i huzücun kaldırma secde-gehden

Gördün cemal-i Hakk’ı mir’at-ı Kibriyada

16     Şubat 1341

-93-

Mefa ‘Uün/Mefâ ‘Uün/Mefâ ‘Uün/Mefâ ‘il ün

1                Kederden yok eser şekl-i hayat-ı cavidanımda[662] Meserret revnak-aradır zemin ü asumanımda

2                Cihanım kalb-i handanım gibi eltafa müstağrak Sacadet şemsi tabandır benim ufk-ı cihanımda

3                Zaman gül-gün zemin gül-gün füruğ-ı sinedir gül-gün Bahar-ı dâ’imi gül-gün derüni gülistanımda

4                Naşıl şad olmasın gönlüm benim her lahza cananım Şeref-pira-yı vuşlattır serir-i nür-ı canımda

5                Geçen alamı gömdüm kacr-ı na-yabında nisyanın Ferahtır şimdi rakşan şevk ile şahn-ı cinanımda

6                Emeller namına her ihtiramı çak çak ettim Demektir intikam aldım felekle imtihanımda

7                Bütün asar-ı feyz-i kudreti kalbimde cemc ettim Ne ğam olmazsa kuvvet dest ü pay-ı na-tüvanımda

8                IJüda eltafı pertev şaldı herbir nüra müstağrak

Güneşler doğru kudretten sema-yı la-mekanımda

9                Nihayetsiz cihanlar var içinde şevk ile devvar

Gözün varsa gezin bir lahza sakf-ı aşiyanımda

10             Cemal-ara-yı efkar olsa Mecdi çok mudur şicrim

Cemal-i dilberim pirayedir hüsn-i beyanımda

2     Haziran 193 5[663]

-94-

Fe ilatün/Fe ilatün/Fe ilatün/Fe il ün

Gazel

1                cÂşık-ı sırr-ı ezel bir dil-i dana olsa[664]

Derd-i vuşlat ile hem-cüşiş-i derya olsa

2                Sırr-ı vahdetteki ezvakımı etsem telkin

Her sözüm kalbine bir nür-ı mücella olsa

3                Sırr-ı esrar-ı vücüda ulaşır şanma şakın

cAklın idraki ne nisbette dü-bala olsa

4                Çarem-i haşş-ı Çüda’ya seni işal edemez

Cebredil olsa da her hatvede hem-pa olsa[665]

MK, 70a

5                Lütf u takrib-i Jüda bedreka olmazsa eger

Vuşlat olmaz ne kadar cehd-i muşaffa olsa

6                Feyz-i cabdiyyete tercih edemez ehlullah

Böyle bin câleme sultan-ı mucallâ olsa

7                Ehl-i Hakk’ın nazar-ı pakine nisbetle cihan

Müncadimdir ne kadar şacşaca-efzâ olsa

8                Macnevîdir bu yolun sırrına ermez zühhad

Sübha-i zikr ile bir gevher-i yekta olsa

9                Zat-ı Mevla’yı nedir anlar idi Mecdi’den

Bezm-i esrarına bir hem-dem-i dana olsa732 [666]

3     Zi’l-hicce 1341, 17 Temmuz 1339, Ankara

-95-

Fe ilatün/Fe ilatün/Fe ilatün/Fe il ün

Candan Canana

1                Söyle ey vakıf-ı her sırr-ı füruzan söyle[667]

Söyle ey merkez-i nevvar-ı huruşan söyle

2                 Söyle ey meşrik-i envar-ı ezel hurşidi

Söyle ey maye-i her şucle-i taban söyle

3                 Söyle amade durur südde-i babında dilim

Söyle müştakınım ey kıble-i cirfan söyle

4                 Sırr-ı esrar-ı vücudun dile düşmezse eger

Dilim olmaz mı ana mackes-i rahşan söyle

5                 Şucle şalsın içime zübde-i ayatullah

Öyle bir nutk-ı vecazet ile Kıır’an söyle

6                 Kudretin kuvve-i iccazını icad ederek

Sırr-ı idrakime sırrın ile Furkan söyle

A13b

7                 Bitmedi şerh-i tefaşili ilahiyyatın

Yok mudur hall-i nihaisine imkan söyle[668]

8                 Bilirim kuvve-i kudsiyyene mevduc esrar

Merhamet eyle de ey merhamet-cunvan söyle

9                Zerre göster bana bin şemse olur baciş-i nur

Katrede dalgalanan bir ulu ‘umman söyle

10             Bi-cihet dönmedeyim vüs‘at-i ‘irfanında

Yok mu esrarına bir paye-i payan söyle

11             Kalbimi eyledi iksir-i kemalin teshir inkıyadımda eger var ise nokşan söyle

12             Nurunun şu‘lesidir şu‘le-i kalb-i meftun

Sırr-ı zatın ile bir gaye-i ihsan söyle

13             Ruhumun devre-i bi-haddini ta‘dad edemem

Mümted-i Hakk mı nedir ‘alem-i insan söyle

14             Nar u nurunla bu sevda-zede benden yansın ‘Aşkımı arttıracak sözleri her an söyle

15             Gözlerim didene ma‘tuf olalı giryandır

Sırr-ı vuşlat mı eder çeşmimi giryan söyle

16             Her güzel yüzde temaşa ederim ruhsarın

Sırr-ı sari mi nedir her yüze canan söyle

La’ik-i dergehin olmuşsa fedadır canım

Lütf edip halime ey fıtrat-ı zi-şan söyle

Gözyaşım şebnem olup düşmedi mi gülşenine

Bülbülün etmedi mi ‘aşkını iclan söyle[669]

Bir kıvılcım çıkarıp harice atsam dilden

Haşıl olmaz mı kıvılcım ile volkan söyle

Ser-füru-bürdeyim ey yar senin babında

Ziver-i fi‘lim olur var ise ferman söyle

Emr u fermanını icra-yı şeref bilmedeyim

Hatıra varid olur mu sana ‘işyan söyle

Şekl-i arayiş-i kevneyni unuttum senle Etmedim mi sana ben kendimi kurban söyle

Söyle sen gayeme benden de güzel vakıfsın

Söyle ey can-ı cihan ey ulu canan söyle

1339

-96-

Cilâtün/Fâ Cilâtün/Fâ Cilâtün/Fâ il ün

1                Eylerim cananıma şükran şükran üstüne737

Lütf-i revnak-sazıdır ihsan ihsan üstüne

2                Baht handan kalb handan müncatıf yek-digere

Şevk ile pertev şaçar handan handan üstüne

3                Çaresi vahdet-sera-yı vuşlatın lütfundadır

Düşse dilde ateş-i hicran hicran üstüne

4                Canıma canan dedim vuşlat nedir fehm eyledim

Şaçtı vahdet nürunu canan canan üstüne

5                Hüsn-i vech-i yari tavşif eylemek mümkün degil

Nakş-ı zinet ursa da cunvân cunvân üstüne

6                Ben kimi sevdim ise meclüb-ı her anım olup

Döktü nür-ı mescadet ezman ezman üstüne

7                Doğmada şems-i meserret burc-ı baht-ı envere

Neşr-i envar etmede rahşan rahşan üstüne

8                Haşılı kalbim ser-a-pa şimdi pür-nür-ı sürür

Hayli dem yağmış idi niran niran üstüne

9                Ten de şadan can da şadan sevdiğim de şad-man

Lemca-rîz ü gül-feşan şadan şadan üstüne

10             Sözlerim avize-i çarh-ı kebüt olsun benim

Zahir olsun batın-ı ‘irfan ‘irfan üstüne

11             Bade-i nür-ı hakikat aktı Mecdi hameden

Nüş edip düşsün yere rindan rindan üstüne

12     Temmüz 1939, Bayezid-Nür Şokağı

-97-

Mefa Cîlün/Mefâ Cîlün/Mefâ Cîlün/Mefâ cîlün

Beni fazla medh eden bir adama hitaben

1                Bilip sırr-ı hüveydayı cila ver nür-ı imana738

Tarik-i macrifette dikkat eyle düşme hüsrana

2                Hakikatte tenevvücler bütün bir aşla racicdir

Fakat keşrette tabi‘ başka başka vaşf ü ‘unvana

3                Tenahi la-tenahi ittişal ü infişalinden

“Harâret”le misal al nisbet-i feyz-i buruşana

4                ‘Avalimde bana ta‘zim ile baş egse mevcudat

Yine aşla unutmam kulluğu Jallak-ı zi-şana

5                Neden ıtra edersin namımı tebcil edip böyle

Füyuzat-ı Jüda’dandır tecelli kalb-i insana

6                De la-mevcude illa hu ayırma Jak ile halkı

Füruğ-ı mutlak-ı feyyazı ver hurşid-i ‘irfana

7                Bu sırru’s-sırr-ı vahdettir lisanın hazzı yok bunda

Tekellümle bedayi‘dir düşen eşkal-i imkana

8                Tecelli sırrını Mecdi bu sırrın şahibinden şor

Peri-hanlar cemalinden bakıp enva-ı canana

5     Teşrin-i Evvel 1940, Bayezid

HARFÜ’L-YÂ’

-98-

Cilâtün/Fâ Cilâtün/Fâ Cilâtün/Fâ il ün

1                Lale devrinde ne güller var ne bular var idi739

Güller altından akan sevdalı sular var idi

2                Muntazamdı cîyş ü cişret mest idi eyyam-ı caşk

Şahn-ı gül-zar-ı cihanda hay u hular var idi

3                Neşveler dillerde rizan-ı şafa bir devr idi

Bade bir elde öbür elde sebular var idi

4                Gözleri meyden süzülmüş lebleri handan-ı naz

Tenleri gülden de nazik lale-rUlar var idi

5                Dide-i sevdayı pür-nUr eylemişti rUz-gar

Baht-ı ser-keşten o devre ser-fürUlar var idi

6                Gül diyarında giriban-çak ahım yok idi

Bülbül-i şeydaya gülden cüst u cUlar var idi

7                ÂrzUlar söndü Sacdabad’ı mahv etti zaman

Devr-i gül-gUnda ne gül-gUn arzUlar var idi

8                Âh edip Mecdi lisanımdan dedi rUh-ı Nedim

Bende de böyle nevalar güft u gUlar var idi

15 Temmuz 1936, Bayezîd-Nur Sokağı

-99-

Mefül ü/Fâ ilâtün/Mefül ü/Fâ ilâtün

Gazel

1                Cühhaledir cihanın tekrîm ü ictibârı[670]

Erbab-ı fazla dehrin dahimdir iğbirarı

2                Binlerce var leTman nicmetle şad u handan

Gördün mü ehl-i dilden bir merd-i kam-karı

3                Etmiş cazab-ı hicran kalbin hezar pare

Gülşende gel de seyr et feryad eden hezarı

4                Hüsn ü letafetiyle handan iken çemen-zar

Olmakda bad-ı kahrın fersUde-i ğubarı

5                BUm u ğurab öter ki şahrada hürr ü mescUd

MahbUs eder şadası tUtî-i dil-figarı

6                Bir şeyde kabiliyyet asarı olsa mevcUd

Devran olur nihayet elbette can-şikarı

7                Beyhüdedir te’essüf derya dil-i zaman ol

Mümkün olur mu tağyir ahval-i rüzgarı

14 Şafer 1336, İskenderiye

-100-

cilâtün/Mefacilün/Fe 'illin

Gazel

1                Rüşenim bende-i ilah olalı[671]

Feyz-i Hak ‘aşkıma penah olalı

2                Âteş attım kulüba vecdimden

Nay-ı kalbin şafiri ah olalı

3                Gevher-i lem‘a-dar-ı ‘irfanım

Ben bu meslekte hak-rah olalı

4                Sine gülzar-ı feyzi lahütun

Dide pür-nür-ı intibah olalı

MK, 64b

5                Girdi ebr-i hicaba mihr-i felek

Nür-ı vechin cihana mah olalı

6                Dil şefah-ı nesim-i gülşendir

Gül hariminde büse-gâh olalı

7                Bendeyim her gedâya ey Mecdi

Taht-ı iklim-i kalbe şâh olalı

11 Kânün-ı Sâni 1336, Üsküdar

-101-

Mefa Cîlün/Mefa Cîlün/Mefa Cîlün/Mefa cîlün

Gazel

1                Gülistan-ı muhabbetten nesim-i can-feza geldi[672]

Dil-i pür-zevk u şâdâna yine bir nev-şafa geldi

2                Cihanlar talğalandı ğulğul-i pür-vecd-i mutribden

Şımah-ı cana Hak’dan bir şafir-i kibriyâ geldi

3                Dilim kürsi-i vala-şan olunca dilber-i kudse

Benim damanımı takbile carş-ı i‘tila geldi

4                Gönüller nüra gark olsun çerağ-ı bezm-i ünsümden Harim-i ihtiram-ı kalbime bir meh-lika geldi[673]

5                Baş egsin sırrıma bi’l-cümle mevcüdiyle ‘alemler

IJüda lütf eyledi menşur-ı nur-ı ictifa geldi[674]

6                Cihanımda kopup bir ğulğule eşvat-ı büşradan Denildi ravzatü’l-kudse IJüda geldi Jüda geldi

7                Değişti devr-i câlem şucle-gâh-ı nev cemal oldu FüyUzat-ı Jüda nUr-ı mübîn-i Muştafa geldi

8                Bedâyic pertev-efşandır zamanın kıble-gahından FürUğ-ı nev-be-nevle caşra feyz-i incila geldi[675]

9                Tecelli-saz olur bin TUr’a envar-ı kemalatın

Cihan-ı cilme Mecdi sen gibi bir aşina geldi

12 KanUn-ı Evvel 1341, Bayezid Şoğânağa-İstânbUl

-102-

Mefül ü/Fâ ilâtün/Mefül ü/Fâ ilâtün

1                Canan şafaya çıkmış feyz-i bahare karşı[676] cArz-ı tefevvuk eyler her gül-cizâre karşı

2                Ezharı caşk u şevkin gönlümdedir müzeyyen

Güllerle hacle kurdum sinemde yare karşı

3                Kabin-i vuşlat oldu canana can-nişarı

Candır hemişe canan ben can-nişare karşı

MK, 76a

4                Ben caşık-ı cemalim macşük olup o maha

Gevher-feşan-ı caşkım her şucle-dare karşı

5                Envar-ı ibtihacın sinemde oldu cuşan

Fecr-i bahar-ı gül-gun ebr-i nehare karşı747

6                Dikkatle bak füruzan her zerreden huruşan

Yok mu nigah-ı caşkın deyyare dare karşı

7                Talic ne rütbe calî bir feyze oldu mazhar

Macşük-ı vuşlat oldum Mecdi nigare karşı748

1    Kanun-ı Evvel 1930, Bayezid-Nur Sokağı

-103-

Fe ilatün/Fe ilatün/Fe ilatün/Fe il ün

1                cÂşıkım dilberin hüsnüne hayran olalı749

Şems-i ruhsar-ı cihan-tabına suzan olalı


 

 


747 b nehare: bahara OE


748 b oldum: oldu OE


749


OE3 65a


 

 


2                Gıbta-keş pertev-i dil-dara kelim olsa

Nâz ile şahne-i bezmimde fürüzân olalı

3                Âyet-i nüru hüveydâ görürüm vechinde

Nâr-ı kalbin..... hurüşân olalı

4                Bağlayıp bir tele bin kalbi şağaf-dâr etmiş

cAşk ile yâr-ı ezel zülfü perişan olalı

5                Vech-i bakiyi bilip nağme-zen-i eşvâkım

Derd-i cuşşâk-ı IJüdâ Süre-i Rahman olalı

6                Ettim ihyâ nice dil-mürdeyi enfasım ile

Südde-i pir-i kerem-kârda kurbân olalı

7                Maşdar u mevrid-i ilhâm-ı IJüdâ'yını Mecdi

Sırr-ı mahşüş ile dil-beste-i peymân olalı

25 Şubat 1341, Bâyezid-İstânbül

-104-

Mefül ü/Mefa Cîlü/Mefa Cîlü/Fe cül ün

1                Ey nüsha-i zibâ-yı kemâlât-ı ilahi750

Fıtrat sana îsar-ı mahasinle mübahî

2                 Akmakda senin nur-ı muhabbet nigehinden

Bir ben bilirim bir de gönül ah o nigahı

3                 Yakdım dil-i müştakımı vechinde bıraktım

Ben şanma yüzünde görünen hal-i siyahı

4                 Bir cürm ise sevmek seni ey yar-ı kerem-kar

Bin tacate tercîh ederim ben o günahı

5                 Lütfun ile müstağrak-ı envar-ı sürUrum

Bilmem elem-i firkati firkatdeki ahı

6                 Şükranını bilmem naşıl îfa edeyim ben

Her şubh u mesa görmedeyim yarı vicahî

7                 IJıırşîd olurum nUr-ı muhabbet ile Mecdî

Gördükçe neharım ile leylimde o mahı

-105-

Mefülü/Mefailün/Fe ‘ûlün

1 Ey nazrası dîdeler penahı751

Aldım nazarından intibahı

2                 Bildim ne imiş mukaddesatım

Vechinde görünce mihr ü mahı

3                 Ebruların eyledi ira’e

Mihrab-ı kemali kıble-gahı

4                 Ben manzar-ı haşşınım füruğun Gösterdi bana bu şanlı rahı

5                 Hakkımda idame eyle her an Tezyid-i kemal eden nigahı

6                 Sekranı olan müdam-ı caşkın Anlar mı sevab ile günahı

7                 Mecdi nazarınla oldu pür-nur

Ey nazrası kalbimin penahı

26 Ağustos 1933


MÜSTEZÂD VE KIT’ALAR


MÜSTEZÂD

Mefûl ü/Mefa ‘ftü/Mefa cİlü/Fe cül ün

1                 Bildim bileli maşdar-ı feyyaz-ı bekayı752

Esrar-ı Hûda'yı

Terk etti gönül debdebe-i mülk-i fenayı

Esbab-ı cefayı

2                 cÂriftir olan neş’e-i culyâ ile cuşan

Rakşandır o her an

Ancak o bilir nükte-i illa ile layı

Keşfetti camâyı

3                 Mihrab-ı cihan ahsen-i takvim-i Hûda'dır

Taczîme revadır

Huşumdaki guşumla işit sen bu nidayı

Fehmeyle hafayı

4                 cUşşâk-ı Hûda sinedeki bülbüle hayran

Her nağmesi cirfan

Tevhid ile çınlattı bütün arz u semayı

Mest etti şafayı

5                Eşya ki ezel mevcesidir şahn-ı fezada

Hep caşk-ı Jüda’da

A33a

Bul aşlını tetkik ile kalb-i curefâyı Âyat-ı hüdayı

6                Âyat-ı Jüda sinede mestür-ı ezeldir

Halli ne güzeldir

Bil Tür-ı vücûdundaki vadi-i Tuva’yı Jallak-ı kuvayı

7                Cibril ile kalmak ne reva Sidre’de mebhüt

Matlüb ise lahüt

Refref ile bul sırr-ı hüveyda-yı calayı Keşfeyle ğıtayı

8                Nür oldu cihan ben okudum ayet-i nüru

Mişkat-ı zuhüru

Bildim ne imiş kalbe doğan şems-i duhayı Gördüm o ziyayı

9                Kalbim dil-i racna gibi ser-mest-i hakikat

Mecdi ne sacadet

Tekrar ederim şubh u mesa hamd u senayı


Bildim o Huda'yı


16 Eylül 1934753


753 16 Eylül 1934: Bayazıt-Nur sokağı-16 Eylül 1934 OE


 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 


KITALAR

-1-

Mefül ü/Mefa Cîlü/Mefa Cîlü/Fe cül ün

Bir Daver-i Can-berare

1                Efzâsmı tezyin ediyor şimdi selikan754

Ta evc-i belagattaki calî derecatın

2                Şübban-ı vatan olmada cuşan-ı telezzüz

Vicdanlara vecd-aver o kudsi nağamatın

-2-

Fe ilatün/Fe ilatün/Fe ilatün/Fe il ün

Beste-nigar okuyan bir hanende-i hoş-elhane:

1                Kederin kalmadı asarı gönülden gitti755

Şükrü ifada kuzum Cacz u kuşurum der-kâr

2                Dil-nişin nağmelerin canıma tefsir etti

Öpeyim ağzını ey beste-gir-i hub-nigar

Mecdi, Girid

-3-

Fa Cilâtün/Fâ Cilâtün/Fâ il ün



Metin Kutusu: Ziya Beg’e Metin Kutusu: Celalü’d-din Paşa-zade


1                Her şerefte mefharü’l-caşr eylesin[700]

Validin asasını Rabb-ı ehad

2                Öyle bir merd ol ki herkes söylesin

İnne haza’ş-şible min zake’l-ehad

Girid

-4-

Fe ilatün/Fe ilatün/Fe ilatün/Fe il ün

1                Gayretimle yetişen bir gül-i nev-hiz-i edeb[701]

Âh kim düştü bugün hak-sera-yı cademe

2                Fevtine kan dökerek ağlamamak kabil mi

Genç iken uğradı bi-çare bela-yı vereme

1 Rebîcu’l-evvel 1312, Girid

-5-

Mefa Cîlün/Mefa Cîlün/Mefa Cîlün/Mefa cîlün

Kıtca

1                Mihektir altün u kalb akçeyi temyiz eden amma[702]

Ahibbanın vefa mikyası da’im sim ile zerdir

2                ‘Atası hin-i hacette vefası varsa ahibbanın

cUlüvv-i kadr u kıymette güherden belki ber-terdir

-6-

Mefa Cîlün/Mefâ Cîlün/Mefâ Cîlün/Mefâ cîlün

Yeraltı Câmic-i Şerifi Hatibi Hafız cAli Efendi’ye

1                Müessirdir şada-yı dil-pezirin ruha nafizdir[703]

Nazir olmaz sana bülbül de gelse bezmi tezyine

2                Yazılsın namına bir zer-nişan cunvân-ı câlî-şan

Sesin şuraca layıktır hezaran fart-ı tahsine

Şura-yı Evkaf, 29 Kanun-ı Evvel 1337

-7-

Mefa Cîlün/Mefâ Cîlün/Mefâ Cîlün/Mefâ cîlün

Hafız Ferid Efendi’ye

1                Gönül cünbüş-geh-i esrar-ı Kıır’an oldu nefhandan[704]

Semavidir şada-yı dil-firibin vecdi calibdir

2                Duyanlar cezbe-darın olsa çok mu şevk u cuşundan

Sesin muhrik uşulu nağmenin her kalbi cazibdir

.... 11 Nisan 1338

-8-

Mefâ ‘Hün/Mefâ ‘Hün/Mefâ ‘Hün/Mefâ ‘Hün

1                Hakikat....................... bir   nür-ı mahfîdir[705]

O nur-ı macnevîden nur-ı canın bir cihan olmuş

2                Bütün..... mecladır bu bir sırr-ı hüveydadır

O sır bir bahr-i macnâdır cihan andan cayân olmuş

16 Kanün-ı Evvel 1932, Bâyezîd-İstanbül

-9-

Mefâ ‘Hün/Mefâ ‘Hün/Mefâ ‘Hün/Mefâ ‘Hün

1                Edeb bir lütf-ı Mevla’dır tevazu‘ ondan aclâdır[706]

Güzel hüy zinet-i ‘alîsidir aşhab-ı ‘irfanın

2                Tecavüz etmeyen haddi olur azade-ser da’im

Makaş elbet keser Mecdî uzarsa müyu insanın

Bayezîd, 8 Mayıs 1933

MK, 14a

-10-

Fâ ‘iîâtün/Fâ ‘iîâtün/Fâ ‘H ün

Mahmüd Celale’d-dîn Paşa Merhümun Münşeatına Takrîz-i Manzüm

1         Âferîn İlyas-ı şahib-ğayrete763

Cemc u tertib eyledi pertev eser

2                 Bir eser kim sebk-i nazmında anın Münceli nur-ı belagat ser-te-ser

3                 Bir çemen-zar-ı edeb kim her yeri Meşrikü’l-envar ezhar-ı hüner

4                 Da’imi şad eder her gonceyi Şüphe yoktur bin gülistana deger

5                 Nahl-bend-i gül-bün mazmunudur Bir vezir-i nükte-dan-ı nam-ver

6                 Zatıdır mecmüca-i cilm u edeb

Tabc-ı paki naşir-i dürr ü güher

7                 Bir sühan-dan kim ana mevhubdur Kuvve-i iccâzda feyz-i diger

8                 Zevk-daran-ı edeb-asarına

Muntazırdı şevkle şam u seher

9                intizara karşı bezl-i lutf edip

Ol edib-i aczam-ı calî nazar

10             Kendisi eşcarmı neşr eyledi

cÂlem-i cirfâna verdi zib ü fer

11             Bacz-ı menşürat-ı zengin dahi

Toplayıp İlyas-ı Mahmüdu’s-seber

12             Nev-heveskarana ihda eyledi

Her cihetle oldu rüşen dideler

26 Mayıs 1310, Girid

-11-

Mefül ü/Mefa Cîlü/Mefa Cîlü/Fe cül ün

Nazire

1                Envar-ı maarifle tezeyyün eden adem[707]

Her rif'ate her ‘izzete her feyze makardır

2                İnsandaki insanlık olur ‘ilm ile haşıl

Cahil olanın mertebesi rütbe-i hardır

3                Bir nüsha-i kübra denilir ademe amma

Cahillere karşı bu sühan cay-ı nazardır

4                Bed-huy olur elbette cehalette kalanlar

Ahlakı mühezzeb edecek feyz-i hünerdir

5                Her matlabı ihraza olur baciş-i yekta cİlm ü hüneri şahibine şanlı eserdir

6                Rifat vererek ademe ta şubh-ı ezelde

MescUd-ı mela’ik eden işte bu güherdir

7                cÂlim olanın şan-ı refhin eder ima Âşar-ı kemalatı ana tak-ı zaferdir

8                İnsanda tevazuc şayılır meşreb-i calî

Jod-bin olanın her işi ğayetde zarardır

9                Beyhude tekellüm ile efkarını yorma

Her iş bu cihanda eser-i hükm-i kaderdir

10             Çeşmin var ise görmege layık nazar eyle Ahval-i cihan akile mir’at-ı ciberdir

11             Bir öyle kemalatı kazan kim ola hadi

Asarı ise ğıbta-res-i nevc-i beşerdir

12             Bir Caciz-i bi-vaye şayıldımsa da Mecdi

Feyz-i ezeli tabamıza lutf-i diğerdir[708]

27 Mart 1320, Konya

-12-

Fa ‘ilatün/Fa ‘ilatün/Fa ‘ilatün/Fa ‘ıl ün

Kitabe-i Seng-i Mezar

1                cArif-i deryâ-şiyem pir-i refhü’l-menzelet[709]

Eyledi teslim-i gerden "ırciF fermanına

2                Menbac-ı cüd u mekarim maşdar-ı cirfan idi

Yaptığı asarı şahittir culüvv-i şanına

3                Rühunu bala-nişin-i bezm-i lahüt eyleyip

Kabr-i pakin mehbit-i haşş eyleye ğufranına

MK, 12a

4                Fatiha ihdası lazımdır o calî-himmete

Rühunu dil-şad etmek isteyen ihvanına

Girid

-13-

Müstefilâtün/Müstefilâtün

Bir Merhumenin Yetimanı Lisanından Kitâbe-i Seng-i Mezarı

1                Şefkatli mâder gaybubetine767

Eyvah olduk böyle perişan

2                Pejmürde şuret dil-hun-ı hasret

Meşğul-i girye me’lüf-ı efğan

3                Bir derde düştük kim yadı ile

Hala gönüller olmakta lerzan

4                Eyvah bileydin sen gittin el-an

Kaldı miı’ebbed bir nar-ı hicran

5                Kan ağlarız biz yadınla da'im

Gitsen de elden kabil mi nisyan

6                Ey şems-i harib ey cism-i fani

Ey perde-puş-ı envar-ı gufran

7                Biz ağladıkça cennette olsun

Murğ-ı latif-i ruhun hıraman

Girîd

-14-

Müfte ilün/Fâilün/Müfte cilün/Fâcilün

Kitabe-i Seng-i Mezar

1                Herkesin merhale-i ‘akıbeti makberdir768

Bî-beka debdebesi dağdağası dünyanın

2                İnkılâbâtını bir ince tefekkür eyle

Şu siyeh-fam olan hak-i fenâ-‘unvânın

3                Muhtevidir nice esrarı vücüd ile ‘adem

Halline yol bulamaz ‘aklı fakat insanın

4                Kim bilir şoldu nice zehre-i ra‘na-yı hayat

Serilip sath-ı türabında bu kabristanın

5                İşte bu şahibe-i levha dahi olmuş idi

Şan ile şöhret ile seyyidesi nevanın

6                ‘Âkıbet düştü yere berg-i hazan-dîde gibi

Oldu pa-mal-i fenası bu dahi devranın

2 Temmuz 1312, Girîd

 



[1]  Yılmaz Öztuna, Büyük Osmanlı Tarihi, c. 5, Ötüken Neşriyat, İstanbul, 1994, s. 208-409.

[2]  Öztuna, Büyük Osmanlı Tarihi, c. 5, s. 310.

[3]  Öztuna, Büyük Osmanlı Tarihi, c. 5, s. 389.

[4]  Öztuna, Büyük Osmanlı Tarihi, c. 5, s. 382-393.

[5]   Ahmed Hamdi Tanpınar, On Dokuzuncu Asır Türk Edebiyatı Tarihi, Dergâh Yayınları, İstanbul, 2012, s. 17.

[6]  Orhan Okay, Sanat ve Edebiyat Yazıları, Dergâh Yayınları, İstanbul, 2011, s. 90.

[7]   Günay Kut, Anadolu’da Türk Edebiyatı, Osmanlı Devleti ve Medeniyeti Tarihi, ed. Ekmeleddin İhsanoğlu, İslam Tarih, Sanat ve Kültür Araştırma Merkezi (IRCICA) Yayınları, İstanbul, 1998, s. 61­64.

[8]  Ahmed Hamdi Tanpınar, On Dokuzuncu Asır Türk Edebiyatı Tarihi, s. 90.

[9]  Tanpınar, On Dokuzuncu Asır Türk Edebiyatı Tarihi, s. 55-70.

[10]  Orhan Okay, Batılılaşma Devri Türk Edebiyatı, Dergâh Yayınları, İstanbul, 2013, s. 52.

[11]  Okay, Batılılaşma Devri Türk Edebiyatı, s. 53.

[12]    İsmail Ünver, XIX. Yüzyıl Divan Şiiri, Ankara Üniversitesi Dil Tarih ve Coğrafya Fakültesi Dergisi, c. XXXII-1, 1988, s. 133.

[13]  Kut, Anadolu’da Türk Edebiyatı, s. 66.

[14]   E.J. Wilkinson Gibb, Osmanlı Şiir Tarihi, c. 5, trc. Ali Çavuşoğlu, Akçağ Yayınları, Ankara, 1999, s. 559.

[15]    Gibb, Osmanlı Şiir Tarihi, c. 5, s. 562; Kut, Anadolu’da Türk Edebiyatı, s. 67; Tanpınar, On Dokuzuncu Asır Türk Edebiyatı Tarihi, s. 415-417.

[16]  Ünver, XIX. Yüzyıl Divan Şiiri, 136-137.

[17]  Okay, Batılılaşma Devri Türk Edebiyatı, s. 55.

[18]  Okay, Batılılaşma Devri Türk Edebiyatı, s. 54.

[19]   İnci Enginün, Yeni Türk Edebiyatı Tanzimat’tan Cumhuriyet’e (1839-1923), Dergâh Yayınları, İstanbul, 2013, s. 9.

[20]   Okay, Batılılaşma Devri Türk Edebiyatı, s. 57.

[21]   Okay, Batılılaşma Devri Türk Edebiyatı, s. 58.

[22]   Orhan Okay, Orhan Okay, Batılılaşma Devri Türk Edebiyatı, s. 59.

[23]   Fuad Köprülü, Bugünkü Edebiyat, Akçağ Yayınları, Ankara, 2007, s. 16.

[24]   Orhan Okay, Orhan Okay, Batılılaşma Devri Türk Edebiyatı, s. 60.

[25]   Osman Ergin, Balıkesirli Abdülaziz Mecdi Tolun, Hayatı ve Şahsiyeti, İstanbul, 1942, s. II.

[26]   Ergin, Balıkesirli Abdülaziz Mecdi Tolun, s. 1.

[27]   Ergin, Balıkesirli Abdülaziz Mecdi Tolun, s. 1.

[28]   Bu şiir MK 41a’da “Mâdenimin Bâlln-i İhtizârında” başlığıyla yer almaktadır.

[29]   Ergin, Balıkesirli Abdülaziz Mecdi Tolun, s. 1.

[30]   Dürr-i yetîm kavramı ile ilgili İskender Pala şunları söylemektedir: “Dürr-i yetîm tâbiri sadefteki tek inciden kinâyedir. Dünyanın yegâne incisi deyimi Peygamberimiz için kullanılır.” (İskender Pala, Ansiklopedik Divân Şiiri Sözlüğü, Kapı Yayınları, İstanbul, 2011, s. 126.)

[31]  Osman Ergin, BalIkesirli Abdülaziz Mecdi Tolun, s. 4.

[32] Çalışmamızda kullanılan bazı beyitlerin sonunda, hangi şiirden alındıklarını gösteren kısaltmalar kullanılmıştır. Buna göre parantez içinde yer alan M., Mesnevî; G., Gazel; K., Kaside; Mr., Murabba yerine kullanılmıştır. Kısaltmanın yanındaki sayıların ilki şiirin divanda yer aldığı sırayı, ikincisi ise kullanılan beytin şiirdeki yerini belirtmektedir.

[33]   OE2 7b. (Çalışmamızın İkinci Bölümünde, Nüsha Tavsifleri başlığı altında tanıtılan nüshalara ait kısaltmalar bazı dipnotlarda kullanılmıştır. Buna göre A, Müellif nüshasını; MK, Milli Kütüphane’deki ikinci nüshayı; OE, Osman Ergin’in hazırladığı matbu nüshayı; OE1, Osman Ergin Kütüphanesinden alınan birinci nüshayı; OE2, Osman Ergin Kütüphanesinden alınan ikinci nüshayı; OE3 ise Osman Ergin Kütüphanesinden alınan üçüncü nüshayı göstermektedir. Bu kısaltmalardan sonraki sayı ve harf ise alınan bölümün yer aldığı yaprağa işaret etmektedir.)

[34]  Nihat Azamat, “AbdülazizMecdîEfendi”, D.İ.A., 1/191.

[35]    Abdülaziz Mecdî Tolun’un Hayatı, Eserleri ve Tasavvuf Görüşleri isimli yüksek lisans tezini hazırlayan Talat Olgun, Abdülaziz Mecdî’nin o dönemin Milli Eğitim Bakanı Büyük Haydar Efendi’nin dostu Baki Efendi’ye hitaben bir manzume kaleme aldığını söylemekte, bu bilgiye kaynak olarak da Osman Ergin tarafından hazırlanan Abdülaziz Mecdi Divanı'nın beşinci sayfasını göstermektedir. Ancak yaptığımız araştırma sonucu Olgun’un verdiği bu bilginin doğru olmadığını görmekteyiz. Bu konu Osman Ergin’in hazırladığı BalIkesirli Abdülaziz Mecdi Tolun, Hayatı ve Şahsiyeti isimli kitabın beşinci sayfasında anlatılmaktadır. Ancak burada Haydar Efendi Meclis-i Maarif reisi olarak tanıtılarak dilekçenin Haydar Efendi’ye verildiği söylenmiş, Baki Efendi diye birisinden hiç bahsedilmemiştir. İsmi geçen Büyük Haydar Efendi, son dönem Osmanlı hukukçularından olan Büyük Ali Haydar Efendi’dir. Ali Haydar Efendi Olgun’un söylediği gibi Milli Eğitim Bakanı (Maârif Nâzırı) olmayıp Meclis-i Kebîr-i Maârif reisidir. (Ayrıntılı bilgi için bkz. DİA, Ali Haydar Efendi, Büyük, c. 2, s. 396; Meclis-i Kebîr-i Maârif için bkz. Millî Eğitim Bakanlığının Kısa Tarihçesi, www.meb.gov.tr/milli-egitim-bakanliginin-kisa-tarihcesi/duyuru/8852; Yrd. Doç. Dr. Etem Levent, “Tanzimat Döneminde Eğitinin Hukukî ve Kurumsal Yapısı”, http://mimoza.marmara.edu.tr/~etemlevent/makaleler/01/18.htm) Ali Haydar Efendi’nin 24 Kasım 1884 tarihinden, vefat ettiği 27 Kasım 1903’e kadar bu kurumun reisliğini yaptığı dönemde, sırasıyla Mehmed Tâhir Münif Paşa, Ahmed Zühdü Paşa, Mehmed Celâleddin Paşa ve Mustafa Haşim Paşa Maârif nâzırlığı vazifesinde bulunmuşlardır.

[36]  Ergin, Balıkesirli Abdülaziz Mecdi Tolun, s. 6.

[37]  Ergin, Balıkesirli AbdülazizMecdi Tolun, s. 7-8.

[38]  Ergin, Balıkesirli AbdülazizMecdi Tolun, s. 9.

[39]   Ergin, Balıkesirli Abdülaziz Mecdi Tolun, s. 9-10.

[40]   Ergin, Balıkesirli Abdülaziz Mecdi Tolun, s. 11.

OE2 353-363.

[42]   Ergin, Balıkesirli AbdülazizMecdi Tolun, s. 12-13.

[43]   OE2 13a.

[44]   Osman Ergin, Balıkesirli AbdülazizMecdi Tolun, Hayatı ve Şahsiyeti, İstanbul, 1942, s. 53.

[45]   OE2 14a.

[46]   Ergin, Balıkesirli Abdülaziz Mecdi Tolun, s. 16-17.

[47]   Ergin, Balıkesirli AbdülazizMecdi Tolun, s. 18.

[48]   Bu kişiler hakkında detaylı bilgi için bkz.: Ergin, Balıkesirli AbdülazizMecdi Tolun, s. 19-22; Talat Olgun, Abdülaziz Mecdî Tolun’un Hayatı, Eserleri ve Tasavvuf! Görüşleri, Basılmamış Yüksek Lisans Tezi, Kayseri, 2013, s. 56-57.

[49]  Hüseyin Vassaf, Seflne-i Evliya, c. 4, Hz. Mehmet Akkuş, Ali Yılmaz, Kitabevi Yayınları, İstanbul, 2011, s. 155-156; Nihat Azamat, Ahmed Amiş Efendi, D.İ.A., 2/43.

[50]  Azamat, Ahmed Amiş Efendi, s. 44.

[51]  Ergin, Balıkesirli AbdülazizMecdî Tolun, s. 142.

[52]  Ergin, Balıkesirli Abdülaziz Mecdî Tolun, s. 44-45-46.

[53]  Ergin, Balıkesirli AbdülazizMecdi Tolun, s. 35-44.

[54]  Tasvîr-i Efkâr, 6 Kânûn-ı Sânî 1924, Sayı 568. Ergin, Balıkesirli AbdülazizMecdi Tolun, s. 43-44.

[55]  Ergin, Balıkesirli Abdülaziz Mecdi Tolun, s. 48.

[56]  Ergin, Balıkesirli Abdülaziz Mecdi Tolun, s. 54.

[57]  Mahir İz, Yılların İzi, Kubbealtı Yayınları, İstanbul, 2013, s. 204-205.

[58]   Olgun, AbdülazizMecdî Tolun’unHayatı, Eserleri ve Tasavvuf Görüşleri, s. 126.

[59]   Erdem Memişoğlu, Fâtih Sertürbedârı Ahmed Amîş Efendi Hazretlerinden ve Abdülaziz Mecdî Tolun Beyden Seçme Hatıralar ve Rivayetler, Kalkan Matbaacılık, Ankara, 2004, s. 134.

[60]   Memişoğlu, Fâtih Sertürbedârı Ahmed Amîş Efendi Hazretlerinden ve Abdülaziz Mecdî Tolun Beyden Seçme Hatıralar ve Rivayetler, s. 129.

[61]    Dursun Gürlek, “Dünyanın En Bahtiyar Adamı” Abdülaziz Mecdî Tolun, Kubbealtı Akademi Mecmuası, Yıl: 32, Sayı: 1, s. 87.

[62]   Ergin, Balıkesirli AbdülazizMecdi Tolun, s. 320.

[63]   Ergin, Balıkesirli AbdülazizMecdi Tolun, s. 320.

[64]  Kutbu’l-ârifîn Abdülaziz Mecdî Tolun vefat etti.

[65]  Vakit Gazetesi, 27 Ağustos 1941 Çarşamba günü nüshası.

[66]   Ergin, BalIkesirli Abdülaziz Mecdi Tolun, s. 321.

[67]  Vakit Gazetesi, 17 Eylül 1941Çarşamba günü nüshası.

[68]   Ene’l-Hak

[69]   Etti ah üstad-ı kamil merd-i mükemmil intikal

[70]      Ahmed Remzi Akyürek (ö. 1944), son devir mutasavvıf şairlerinden olup Üsküdar Mevlevîhanesi’nin son şeyhidir. (bkz. Hasibe Mazıoğlu, AhmedRemzi Dede, D.İ.A., 2/304,305.

[71]   ‘Abdül‘aziz Mecdi gitti huzUr-ı Hakka

[72]   Fatiha ruh-ı şerif-i Mecdiye

[73]   Asıl adı Mustafa İzzet Baki olan Abdülbaki Gölpınarlı (ö. 1982), çok yönlü bir kişi olup, divan edebiyatı, iran edebiyatı, tasavvuf ve tarikatlerle ilgili yaptığı çalışmalarla ün kazanmıştır. (bkz. Ahmed Güner Sayar, Abdülbaki Gölpınarlı, Ötüken Neşriyat, İstanbul, 2013.)

Mate kutbu’Parifîn ‘Abdül‘aziz Mecdi TolUn. Bu ibare Mecdî’nin mezar taşında da yazılıdır.

78    Rıhlet etti cennete ‘Abdül‘aziz Mecdi TolUn

79    Muhterem üstadımız Mecdi Efendi irtihal

[77]  Vaşıl-ı sırru’l-ehad Mecdi hüve’l-‘aynü’l-kemal

El-lisanü’l-gaybi ve’l-hakk kile fi şe’n irtihal

[78]  Dil-i magfur guyed sal-i rıhlet

Be-Mecdi şems-i taban-ı velayet

[79]   Hasan Basri Çantay (1964), Kur’an meali de yazmış olan son devir alimlerinden olup Mecdî’nin hemşehrisidir. (bkz. Emin Işık, Hasan Basri Çantay, D.İ.A., 8/218-219)

[80]  ZuhUr-ı Hakk bi-kalb-i U

[83]    Mecdî’nin doktoru da olan Süheyl Ünver (ö. 1986), hattat, tezyinatçı, minyatürcü yönleri de bulunan son devrin önde gelen münevverlerindendir. (bkz. Ahmed Güner Sayar, A. Süheyl Ünver, Hayatı, Şahsiyeti ve Eserleri, Ötüken Neşriyat, İstanbul, 2004.)

[84]  Gitti bir insan-ı kamil cennete

[85]   Şeyh-i tevhid idi Mecdi-i e‘azz.

[86]  Tâhirü’l-Mevlevî, Şâir Anıtları, Yayına Hazırlayan Mehmet Atalay, İstanbul, 2008, s. 57.

[87]   Tâhirü’l-Mevlevî diye tanınan Tahir Olgun (ö. 1951), Mevlevî dedesi olmasının yanı sıra, şair, gazeteci ve edebiyat tarihçiliğiyle ön plana çıkan son dönem aydınlarındandır. (bkz. Zülfikar Güngör, Tahirü’l-Mevlevi (Olgun) Hayatı, Eserleri ve Dini Edebiyatla İlgili Şiirleri, Yüksek Lisans Tezi, Ankara Üniversitesi, 1994.)

[104] Merden-i ten zindegl-i can bûd

Reften-i can canib-i canan bûd

Merg bûd reften-i can sûy-ı can

Belki tahklk-i hayât an bûd

[105]  İbnülemin Mahmud Kemal (ö. 1957) Osmanlı’nın son dönemi ve Cumhuriyet’in ilk yıllarında yaşamış devlet adamları, şairler, musikişinaslar ve hattatlar üzerine biyografileri ve tarih bilgisiyle tanınan münevverlerimizdendir. (bkz. Ömer Faruk Akün, îbnülemin Mahmud Kemal, D.İ.A., 21/249- 262.)

[106] Ergin, BalIkesirli AbdülazizMecdi Tolun, s. 227.

[107] Ergin, Balıkesirli Abdülaziz Mecdi Tolun, s. 81.

[108] Ergin, Balıkesirli Abdülaziz Mecdi Tolun, s. 84.

[109] Ergin, Balıkesirli AbdülazizMecdi Tolun, s. 85.

[110]   Sebilü’r-reşâdMecmuası, 450, 451, 452, 453, 456, 457. sayılar, İstanbul, 1336 (1920).

[111]   Ergin, BalIkesirli AbdülazizMecdi Tolun, s. 85.

[112]   Ergin, BalIkesirli AbdülazizMecdi Tolun, s. 85.

[113]   Ergin, BalIkesirli AbdülazizMecdi Tolun, s. 85.

[114]   Ergin, Balıkesirli AbdülazizMecdi Tolun, s. 86.

[115]    Seyyid Şerif Cürcânî, Ta’rifât-TasavvufIstılahları, Yayına Hazırlayan: Abdurrahman Acer, Litera Yayıncılık, İstanbul, 2014.

[116]   Abdülkerim Cîlî, Varlık Mertebeleri, Furkan Yayınları, İstanbul, 2006.

[117]   Muhyiddîn İbnü’l-Arabî, Marifet Kitabı, Trc. Abdülaziz Mecdî Tolun, Hüseyin Şemsi Ergüneş, İz Yayıncılık, İstanbul, 2008.

[118]    Abdülkerîm el-Cîlî, İnsân-ı Kâmil, Trc. Abdülaziz Mecdî Tolun, Yayına Hazırlayanlar: Selçuk Eraydın, Ekrem Demirli, Abdullah Kartal, İz Yayıncılık, İstanbul, 1998, s. 18-19.

[119]     İbnü’l-Emin Mahmud Kemal İnal, Son Asır Türk Şairleri, c. III, Atatürk Kültür Merkezi Başkanlığı Yayınları, Ankara, 2000, s. 1280.

[120]   Mahir İz, Yılların İzi, Kitabevi Yayınları, İstanbul, 2013, s. 205.

[121]   Ergin, Balıkesirli Abdülaziz Mecdi Tolun, s. 61.

[122]   A 2a, 2b, 3a.

[123]    Ethem Cebecioğlu, Tasavvuf Terimleri ve Deyimleri Sözlüğü, Otto Yayınları, Ankara, 2014, s. 245.

[124]   Yanına şu mısra not düşülmüştür: Kalbin gözüyle nura bak.

[125]   Bağdatlı Rûhî Dîvânı, Yayına Hazırlayan Coşkun Ak, Uludağ Üniversitesi Basımevi, Bursa, 2001, s. 190.

[126]   Fatma Betül Telli, Ayaşlı Muallim Şakir Efendi, Kalkan Matbaacılık, Ankara, 2005, s. 103-141.

[127]   Ayaşlı Şakir Efendi’nin Düşündüm redifli şiirinin birinci bendi.

[128]   Ayaşlı Şakir Efendi’nin Düşündüm redifli şiirinin kırk birinci bendi.

[129]   Ayaşlı Şakir Efendi’nin Düşündüm redifli şiirinin yüz dördüncü bendi.

[130]    Mehmet Akif Ersoy, Safahat-Üçüncü Kitap, Yayına Hazırlayan: M. Ertuğrul Düzdağ, İstanbul, 2005, s. 186.

[131]   Ziya Paşa, Tercî-i Bend ve Terkıb-i Bend, Yayına Hazırlayan:A. Ali Ural, Şule Yayınları, İstanbul, 1999, s. 115-118.

[132]   Karesi Gazetesi, 56. Sayı, 1 Nisan 1303 (13 Nisan 1887), Balıkesir, s. 3.

[133]   Ali İffet, Gazellerim, Nümûne Matbaası, İstanbul, 1937, s. 33.

[134]   Ali İffet, Gazellerim, s. 26.

[135]   Vehbi Cem Aşkun, Sivas Şairleri, Kamil Matbaası, Sivas, 1948, s. 135.

[136]   Alim Yıldız, Sivaslı Şairler Antolojisi, Kitap Matbaacılık, İstanbul, 2003, s. 52.

[137]    Şemseddin Sâmî, Kâmûsu’l-A’lâm, c. 6, İstanbul, 1316(1900), s. 4168; Ayşe Derya Eskimen, Mecdî Mehmed Efendi ’nin Gazelleri, Basılmamış Yüksek Lisans Tezi, Ankara, 2008, s. 1.

[138]   Haluk İpekten, Divan Edebiyatı İsimler Sözlüğü, Ankara, 1988, s. 277.

[139]    Şemseddin Sâmî, Kâmûsu’l-A’lâm, c. 6, İstanbul, 1316(1900), s. 4168; Cemal Kurnaz, Mustafa Tatçı, Mehmet Nail Tuman, Tuhfe-i Nailî, c. II. Bizim Büro Yayınları, Ankara, 2001, s. 906.

[141]   MK 25b, OE1 6b, OE3 6b, OE 19

[142]   b Tehliline tesbihine tahmidine: Tehlilini tesbihini tahmidini OE1, OE3

[143]   b KayyUm-ı tüvanasın eya halık-ı ekvan: Şığmaz beşerin daire-i fikrine bir an OE3

[144]   Bu beyit OE3’te bulunmamaktadır.

[145]   b Şad eden: Şad et anı OE3

[146]   MK 26b, OE1 6a, OE 20

[147]   Başlık: - OE // Kaşide-i Mimiyye OE3

[148]   MK 73a, OE1 43b, OE3 54b, OE 72

[149]   b namiye-bahşa-yı fenayım: nâmiye-vahşâ-yi fenâyım OE

[150]   a      şubh-ı: sulh-ı OE

[151]   OE’de bu beytin mısraları yer değiştirmiş şekildedir.

[152]   a yüzüyüm: yüzeyim OE

cevher-i câmi‘: sırr-ı mecâmi‘ OE3 (OE3’te ayrıca “cevher-i câmi‘” notu kenara düşülmüştür.)

Mısra: 63 ile 400’ü cem‘ etmededir dil OE1

Osman Ergin’de şöyle bir dipnot bulunmaktadır: “63 ile 400 ebcet hisabiyle Ahmed Ameş karşılığıdır ve böyle demekle mürşidini kasdeder.”, s. 88.

[153]   a görüp şanma beni sakin-i: - OE3

b calis-i ser-menzil-i sükkan-ı: - OE3

[154]   b Kerbela: kerb ü bela OE, OE1, OE3

Ayrıca metin üzerinde “kerb ü belayım” şeklinde bir düzeltme vardır.

cihan tahtına: - OE3

ÂsUde-dilim: Âsûde-dilin OE

“Cihan-ı ma‘nevî” şeklinde bir dipnot bulunmaktadır, MK.

takyidi: takyide OE

[157] a pür-feyz-i: kamUs-ı OE1, OE2, OE3 b cUşundan: feyzinden OE1, OE2, OE3

[158]   Bu beyit OE’de bulunmamaktadır.

[159]   Bu beyit OE’de bulunmamaktadır.

[160]   Bu beyit OE’de bulunmamaktadır.

[161]   Bu beyit OE’de bulunmamaktadır.

[162]   Bu beyit OE’de bulunmamaktadır.

[163]   Bu beyit OE’de bulunmamaktadır.

b        cemal-i cavidan: cavidan MK

[164]   Bu beyit OE’de bulunmamaktadır.

b        bağ-ı cihan: bağ-ı can OE3

[165]   Bu beyit OE’de bulunmamaktadır.

[166]   Bu beyit OE’de bulunmamaktadır.

[167]   Bu beyit OE’de bulunmamaktadır.

[168]   Bu beyit OE’de bulunmamaktadır.

[169]   Bu beyit OE’de bulunmamaktadır.

[170]   Bu beyit OE’de bulunmamaktadır.

[171]   Bu beyit OE’de bulunmamaktadır.

[172]    Başlık: Seyyid-i Kainata İşaret-i Ta‘zim OE2 // Na‘t-ı Celil-i Nebevi Şallallahu ‘Aleyhi ve Âlihi OE3

[173]   MK 37b, OE1 16a, OE2 20a, OE3 59b, OE 32

[174]   a devrü’l-füyUzatındadır: devr-i füyUzatındadır OE2

[175]   b Sema-yı feyzi: Müsemma-yı feyz-i MK

[176]   Mısranın yanında şu not bulunmaktadır: “yahUd: Bu feyz-a-feyz ile ser-tac-ı feyz-i enbiyadır bu”. Bu not OEl’de de dipnotta verilmiştir.

b ‘Aceb bir mazhar-ı nUr-ı Hüda’dır bu, Hüda’dır bu OE1 // Bu feyz-a-feyz ile ser-tac-ı feyz-i enbiyadır bu OE2,OE3

[177]   b ‘arz-ı: ‘arş-ı OE1, OE3 // MK’da üstüne ‘arş yazılmıştır.

Der-i feyz-i kemalatındadır: Der-i feyz ü kemalatındadır OE1, OE2, OE3

ser-bürde-i: serberde-i OE

[180]   b Ziya hahanına kandîl-i lahUtî ziyadır bu: Ziya-hatâna bir kandîl-i lahUtî ziyadır bu OE3

Mısranın yanına şu not düşülmüştür: Dil-i agaha^ karşı matla‘-ı şemsü’l-hüdadır bu // OE1’de aynı not/mısra bulunmaktadır

OE2’de bu beyit bulunmamaktadır.

[181]   Başlık: Na‘t-ı Celîl-i Muhammedî şallallahu te'ala ‘aleyhi ve sellem OE3

[182]   MK 51b, OE1 26b, OE3 16a, OE 45

[183]   a       mehbit-i: mehbat-i OE

[184]   a       kudret piş-gahında: kudsiyyet-penâhında OE

a       Mısra: Tecelliyyat-ı gun-a-gun-ı Mevla’dan kurulmuştur OE3

[185]   b seyr-aşinayan: sırr-âşinâyan OE

[186]   a dergehin: dergahın OE1

Bu beyit OE’de yer almamaktadır.

layık gör: layıktır OE3

[188]   Sebilü’r-Reşâd, Cilt 18, Adet 454’te yayınlanmıştır.

[189]   A 16a

[190]   Bu beyitten sonuna kadarki kısım MK60a’da da bulunmaktadır.

[191]   Sebilü’r-reşâd, cild 18, aded 454, şahife 135

[192]   MK 60a, OE 54

[193]   a Mısranın üstü çizilerek “.......... canan ‘aşkına işarı ta‘Hm eyliyor” yazılmıştır.

b olmakta: üstü çizilerek “oldukça” yazılmıştır.

[194]   b ateş-i: âteşîn OE

[195]   Vezinde bozukluk vardır.

Mısraın üstünde “öyle bir mir’at -ı Hakk’dır çehre-i aşare şu” yazılmıştır.

cuylar: cûybâr OE

çeşme-i ebrare: üstü çizilerek “gülşen-i esrare” yazılmıştır.

7 a ‘irfanından: üstü çizilmiş ve “esrarından” yazılmıştır.

[200]   MK 32b, OE1 13b, OE3 9b, OE 28

[201]   b şlr-i: sırr-ı OE, OE1

[202]   b      çerağ-ı ikan: çerağ-ı itkan OE1

[203]   b      peyinde: pişinde OE1

[204]   b      ekvan: evkan OE

[205]   b zib-bahş: zinet-bahş OE1

[206]     Başlık: Medhiyye der-hakk-ı Heykelü’n-nûranl Gavşü’r-rabbanl Sırr-ı Sübhani Gavşü’l-a‘zam Hazret-i Seyyidina ve Senedena ‘Abdülkadirü’l-Geylanl Kuddisena’llahu bi-esrarihi’l-yakin ve mette‘ana bi-envarihi’l-mübin OE3

MK 33b, OE1 14b, OE3 10a, OE 29

a kadr-i iclalin: kadr ü iclalin OE3

[209] OE3’te bir önceki beyitle birbirinin yerine yazılmıştır.

[210]   b canana: - OE3

[211]   MK 24b

[212] MK 41a

[213] MK 53a, OE1 30b, OE3 23a, OE 47

‘Aklıdır: Akıldır OE

ezdad-ı şüundur: ezdad u şüundur OE3

[216]   b i‘lâ: i‘lân OE1

[217]   b      te’şîrât: te’şîri OE3

[218]   a      incitme: incinme OE1

[219]    MK nüshasında kenarda “(dinar) olması muhtemeldir” notu bulunmaktadır. Altında okunamayan bir imza bulunmaktadır.

[220]   b bazar: pazar OE1

[221]   OE3’te 45 numaralı beyittir.

[222] MK 35b, OE1 15b, OE3 14a

olmasa: olsa OE3

‘Aynındaki: ‘Aynında OE3

[225] A 11b, OE 90

[226] a kemalat: kelimat OE

7 a cihandan: cihanda OE

[228] A 24a

[229] Metinde şu dipnot bulunmaktadır: “Efsüs Tarsüs’un ism-i kadimidir. Efsüs Farısice teessüf demektir.”

[230] a Mısraın vezni problemlidir.

[231] Şiirin altında “Bu merşiyyenin tahriri teehhür etmiştir” şeklinde bir not bulunmaktadır.

Mısraın vezni problemlidir.

OE 133

[244] MK 3b, OE 3

[245]   Bir esir-i sevda imzasıyla 46 numaralı Mürüvvet gazetesindedir

[246]   MK 6b

[247]   MK 12a, OE 7

[248]   MK’da 2 ve 3. bendler tek bend olarak yazılmıştır.

[249]   Yazmada bu kelimenin yeri boştur, ancak Osman Ergin “Hoş” şeklinde yazmıştır. O. Ergin, s.5.

[250]MK 28a, OE1 8b, OE3 7a

[251]   d Dünya ana degmez ki cefasın çeke adem: Eydan OE3

[252]   d Dünya ana degmez ki cefasın çeke adem: Eydan OE3

[253]   MK 43a, OE1 18a, OE3 13a, OE 37

[254]   MK 67a, OE1 37b, OE3 32a, OE 64

Başlık: Der Medh-i Kutbu’l-'arilîn Ğavşü’l-vâşılîn Hazret-i Seyyid İbrahim DesUkî Kuddise’llahu Sırruhu’l-‘alî OE3

[255]   a esrar-ı ‘ilmi: esrarı MK

b etvar-ı ‘feyz-i cavidandan: esrar-ı cavidandan MK

[256]   OE3’te tarih bulunmamaktadır.

[257]   Başlık: Şafa OE, OE3

[258]   MK 68a, OE1 38b, OE3 34a, OE 66

[259]   c Mısra: Gaip nazarımdad zıll-i eşyâ OE eşya: zıll-ı eşya OE1, OE3

[260]   b kendime: kimseye OE

[261]   b hak: çak OE1, OE3

[262]   Başlık: - OE, OE1

[263]   MK 76b, OE1 47b, OE 78

[264]   a      derUnu: derunî OE

c       nehar-ı: nihâr-ı OE

1 a       haddi: sırrı OE1

[266]   d      Mısra:Bul sırr-ı hakikati zekâdan OE

[267]   b      feyyaz-ı: feyz-i OE, OE1

[268]   d      dehadan: dehan MK

[269]   Bu bend MK’da bulunmamaktadır. OE1’de 24 numaralı kıtada yer almaktadır.

[270]   b Bin: Bir OE

[271]   Tarih ve yer OE’de bulunmaktadır.

[272]   Mahfil Dergisinde yayımlanmıştır, 26. Sayı, 3. Cilt, s. 38.

[273]   MK 79a, OE3 37a, OE 69.

[274]   a Bir gün: Bir şep

[275]   c ezel: ebed OE, OE3

[276]   b Cuda: Mevcuda OE, OE3

a elsin-i: elsün-i OE

[278]   a şeref-bahş-ı hüner: şeref-bahş olan OE

[279]   b şüriş-i pür-süzsa hükkam: süziş-i pür-şüriş-i hükkam OE, OE3 c meclis-i: mahfel-i OE // mahfil-i OE1

[280]   c tehziz-i: tehzîb-i OE

[281]   b ‘âid: sârî OE3

d Mevlâ’yı: Mevlâ’ya OE3

[282]   b      der-vaze-i: devvare-i OE

[283]   a      muhabbetle: Muhammed’la OE

[284]   b Mısra: Açtıkça o Kur’an ile bir menhec-i akvem OE

Bu kıta, OE’de 58 numaradadır, s. 76.

[285]   b Mısra: Göz yaşlarımın arzı olan resm-i selâmı OE

Bu kıta, OE’de 56 numaradadır, s. 75.

[286]   Bu kıta, OE’de 57 numaradadır, s. 76.

[287]   c Şıffîn’e: Sıffeyn’e üE

[288]   Bu kıta OE’de 112 numaradadır.

[289]   b Bilirim: Bilmem OE3 (MK’da üstü çizilip yanına “bilmem” yazılmıştır.) Bu kıta OE’de 111 numaradadır.

[290]   Bu kıta OE’de 67 numaradadır.

[291]   Bu kıta OE’de 68 numaradadır.

[292]   Bu kıta OE’de 69 numaradadır.

[293]   Bu kıta OE’de 70 numaradadır.

[294]   c ‘Aşkından: Aşkımdan OE

Bu kıta OE’de 71 numaradadır.

[295]   Bu kıta OE’de 72 numarada, s. 78.

[296]   a ahkam-ı nuşüşu: esrar-ı Fususu OE b esrar-ı Füşüşu: esrar-ı nususu OE Bu kıta OE’de 73 numaradadır.

[297]   Bu kıta OE’de 74 numaradadır.

[298]   Bu kıta OE’de 75 numaradadır.

[299]   Bu kıta OE’de 76 numaradadır.

[300]   Bu kıta OE’de 77 numaradadır.

[301]   Bu kıta üE’de 78 numaradadır.

[302]   Bu kıta üE’de 79 numaradadır.

[303]   Bu kıta üE’de 80 numaradadır.

[304]   Bu kıta üE’de 81 numaradadır.

[305]   Bu kıta OE’de 82 numaradadır.

[306]   Bu kıta OE’de 83 numaradadır.

[307]   Bu kıta OE’de 85 numaradadır.

[308]   Bu kıta OE’de 84 numaradadır.

[309]   Bu kıta OE’de 86 numarada, s. 80.

[310]   b revnakı ezhar: revnak-ı ezhar OE Bu kıta OE’de 87 numaradadır.

[311]   Bu kıta OE’de 88 numaradadır.

[312]   Bu kıta OE’de 113 numaradadır.

[313]   Bu kıta OE’de 91 numaradadır.

[314]   Bu kıta OE’de 92 numaradadır.

[315]   Bu kıta OE’de 89 numaradadır.

[316]   Bu kıta OE’de 90 numaradadır.

[317]   Bu kıta OE’de 93 numaradadır.

[318]   Bu kıta OE’de 94 numaradadır.

[319]   Bu kıta OE’de 95 numaradadır.

[320]   b mahşer-i akvam-ı zamane: kavm-i nasara-yı zamana OE Bu kıta OE’de 96 numaradadır.

[321]   Bu kıta OE’de 97 numaradadır.

[322]   Bu kıta OE’de 98 numaradadır.

[323]   Bu kıta OE’de 99 numaradadır.

[324]   Bu kıta OE’de 106 numaradadır.

[325]   Bu kıta OE’de 107 numaradadır.

OE ve OE3’te kıta,

Bir faide yok külfet-i evza'-ı riyada

Her serdeki sevda ise de başka hevada

Âmali de alamı da en şonra fenada

Bi-süd uzanan dest-i temennayı düşündüm

[326]   b arayiş-i ‘irfan: asayiş-i irfan OE

d sineyi Sina’yı: sine-i sinayı OE

Bu kıta OE’de 100 numarada dır.

[327]   a Oldukta şalşala-efzayı: Oldukta ecres salsala-efzayı OE d ayet-i büşrayı: ayat-ı büşrayı OE

Bu kıta OE’de 114 numaradadır.

[328]   Bu kıta OE’de 101 numaradadır.

[329]   Bu kıta OE’de 102 numaradadır.

[330]   Bu kıta OE’de 103 numaradadır.

[331]   Bu kıta OE’de 104 numaradadır.

[332]   Bu kıta OE’de 105 numaradadır.

[333]   Bu kıta OE’de 108 numaradadır.

[334]   Bu kıta OE’de 109 numaradadır.

[335]   Bu kıta OE’de 110 numaradadır.

[336]   OE 102

[337]   Yanına şu mısra not düşülmüştür: Kalbin gözüyle nUra bak.

[338]   c Aç dideni gel nUra bak: Kalbin gözüyle nura bak OE

OE3 56b

[340]   MK 64b, OE3 19a

[341]   OE3’te b ve c mısraları birbirinin yerine yazılmıştır.

[342]   OE3’te b ve c mısraları birbirinin yerine yazılmıştır.

[343] MK 65b

[344]   “Peri-zade, Muhterem Üstad’ın küçük mahdumları Muzaffer Beg’in kızıdır, 1927’de doğmuştur.” Şeklinde bir dipnot bulunmaktadır. MK

[345]   MK 66a

[346]   Nakarat yerine diğer bendlerde “Eydan” yazılmıştır.

[347]   MK 29a, OE1 8a, OE2 16a, OE3 59a, OE 23

[348]   Nakarat yerine MK’da “Eydan”, OE’de “Kerem kıl”, OE2’de “Kerem” yazılmıştır. OE2 ve OE3’te nakarat tekrarlanmıştır.

b çekmeklige: çekmege OE1

[349]   a hıfz-ı mahşuşun: lutf-ı mahşuşun OE3

[350]   Bu kıt’a OE2 ve OE3’te bulunmamaktadır.

[352] MK 57a, OE1 28b, OE2 21b, OE3 64b, OE 49

Başlık: Feryad-ı Sürür OE3

c im‘an: iz‘an OE1

OE2 ve OE3’te b ve c birbirlerinin yerine yazılmıştır.

b Hep mürayadan: Veçh-i âlemden OE

[356]   Başlık: Kısm-ı Salis-i Hayat, İntibah-ı Şânî OE, OE1

[357]   MK 45b, OE1 21b, OE 40

[358]   Osman Ergin’de bu mısra yer almamaktadır.

[359]    12 Nisan 1912.

[360]   Başlık: - OE

[361]   MK 46b, OE1 22a, OE 41

13 Temmuz 1912.

[363]   A 17b, OE 95

[364]   b      pür-nurdan: nûrudan OE

c        surdam: şûrdan OE

[365]   b      mevcelerdir: hep mevcelerdir A

[366]   c eder hep dilleri tezyin: eder dilleri lezyin OE

e durdan: dûradan OE

[367]   MK 44b

[368]   İlk ve son bent dışındaki bentlerde nakarat tekrarlanmamış, “Eydan” yazılmıştır.

[369]   MK 45b

[370]   2, 3 ve 4. bentlerde nakarat tekrarlanmamış, “Eydan” yazılmıştır.

[371]   Başlık: İkinci Ninni OE3

[372]   MK 50b, OE3 21a

[373]   OE3’te üçüncü mısradır.

[374]   OE3’te ikinci mısradır.

[375]   OE3’te üçüncü mısradır.

[376]   OE3’te ikinci mısradır.

[377]   d      rahat-ı hâb: rahat u hab OE3

e neyyir-i dırahşanım: neyyir-i rahşanım OE3

[378]   A 10a

[379]   MK 61b, OE 56

[380]   d Mısra: Eymenem sesg-i melâmetten kim alup çemremi OE

[381]   d vaşlının: vuslatın OE

[382]   MK 18b, OE 10

[383]   Mefhar, Osman Ergin, s. 9

[384]     Başlık: Amasya’da defîn-i hak-i gufran Cenab-ı Seyyid Hamza Nigarî Kuddise Sırruhu’Pâlî Hazretleri’nin 1286 târihinde Harput’ta sülale-i ‘Abbasiyye’den Muhammed Beg nezdinde bulunan na‘leyn-i Nebevî Darü’l-Hilafe’ye nakl edilirken istikbal ile Na‘leyn-i Sa'adeti başlarına koyarak Amasya’yı teşrif ederlerken ‘aşk u cezbe ile söyledikleri gazelin tahmîsidir OE3

Müstensih dipnotta şu bilgiyi paylaşmıştır: “Na‘leyn-i sa‘âdet Harpüt’ta ‘Abbasî sülâlesinden Mehmed Beg nezdinde bulunmuştur”. OE1’de bu bilgi başlıkta verilmiştir.

[385]   MK 72a, OE1 42b, OE3 55b, OE 71

[386]    Bu dört mısra MK’da şiirin sonunda yer almaktadır ancak bir okla yerinin burası olduğu işaret edilmiştir.

[387]   d gün-nâr-ı: gülzârı OE

Bu kıtanın son mısraıyla ilk kıtanın son mısraı Osman Ergin’de birbirlerinin yerine yazılmıştır, s. 86.

[388]   e Dâmânım: Dâmânın OE

[389]     OE’de “Nâleyn-i saadet Harputta Abbasî sülâlesinden Mehmet bey nezdinde bulunmuştur” şeklinde bir dipnot bulunmaktadır, s. 87.

[390]   Başlık: - OE

[391]   OE1 52a, OE 123

[392]   c şehadette: şehadetle OE

[393]   b der demde: her demle OE

[394]   c Mısra: Bilen de nükte-i irfan alâ dır demek bilmem OE

dersi: ders OE

‘aşk u hayret: ‘aşk-ı hayret OE

[397]   e cem: - OE1

[398]   a onun te’siri: te’siri onun OE

[399]   MK 8b

[400]   2 ve 3. bentlerde nakarat tekrarlanmamış, yerine “Eydan” yazılmıştır.

[401]   2 8 Temmuz 1893.

[402]   Başlık: - OE

[403]   MK 35a, OE3 12a, OE 31

[404]   “Muzaffer 12 yaşında iken” şeklinde bir not bulunmaktadır.

Başlık: Muzaffer Mecdi OE3

[405]   MK 42b, OE3 15b

[406]   A 26a, OE 105

[407]   Şiirin diğer kıtalarında son iki mısranın yerinde “Eydan” ibaresi yer almaktadır.

[408]   c neyyiran-ı: neyyirât OE

[409]   Şiirin diğer kıtalarında son iki mısranın yerinde “Eydan” ibaresi yer almaktadır.

[410] OE 131

[411] a Sevad-ı zülfüne: Sivad-ı zümfüne OE f hırâmânım: hırmanım OE

[413]   MK 48a, OE3 20a

[414]   OE3’te dördüncü mısradır.

[415]   OE3’te beşinci mısradır.

[416]   OE3’te ikinci mısradır.

[417]   OE3’te üçüncü mısradır.

[418]   OE3’te bu mısra bulunmamaktadır.

[419]   OE3’te ikinci mısradır.

[420]   OE3’te birinci mısradır.

[421]   MK 10a

[422]   d Mısra tekrarlanmamış, yerine “Eydan” yazılmıştır.

[423]   d Mısra tekrarlanmamış, yerine “Eydan” yazılmıştır.

[424]   OE, 88, s. 102.

[434]   A 3b

[435]   OE 152

[436]   MK 38a

[437]   MK 43b

[443]    Başlıktan anlaşıldığı kadarıyla Mecdî’ye ait değildir. Şairin görüp de kayıt altına aldığı bir mezar taşı yazısıdır.

[444]   OE1 15a, OE2 19b, OE3 62a, OE 25

[445]   Beyit: OE2, OE3

Müzdad olur iftihar-ı Mecdi Zira sana iftikar-ı Mecdi

[446]   OE1 51a, OE 99

[447]   b döndür: dönder OE

[448] OE2 1b

[449] b Mısraın vezni problemlidir.

[450] “Ebû’PAlâ’ el-Ma‘arrî’nin izdivâcı tecviz etmediğine dâir olan meşhur sözlerine işârettir” şeklinde bir dipnot bulunmaktadır.

[451]b        Ey şems-i münîr-i mihr ü şefkat: Ey şems-i münîr mihr-i şefkat MK 14b

[452]   Bu beyit MK’da yoktur.

[453]   325-346. Beyitler MK’da da bulunmaktadır, MK 14b

[454]   380-413 arası beyitler MK 18 ve OE 6’da da bulunmaktadır.

[455]   Bu beyit sadece OE2’de bulunmaktadır, OE2 12a

[456]a şafha-i: levha-i MK

[457] a mümasil: mümail MK

[458] 1312: 1512 OE

[460]   Başlık Hastalığından dolayı şi'r söyleyemeyen büyük şâ'ir Mehmed 'Âkifin haberi

olmaksızın lisân-ı istimdadından OE

[461]   OE1 1a, OE2 26b, OE 117, OE 117.

[462] b gözleriyle: gözlerimle OE

[463] b çah-ı: ‘umk-ı OE

[464]   Önceki mısrayla yer değiştirilmiştir, OE’de bu haliyle yazılmıştır.

[465] a

b

sensin sen ey: sensin ey OE namımla: namınla OE

‘aczinde: ‘aczimde OE

sermediyyette:sermediyetten OE

[469]   b ezmanım: ezmanı OE

[470]   1936: 1935 OE

[471] OE 143

[472] MK 8a

[473]   MK 14b, OE2 10a

[474]   b      Ey şems-i münir mihr-i şefkat: Ey şems-i münir-i mihr ü şefkat OE2

[475]   Bu beyit MK’da yoktur.

[476]   MK 15b

[477]   OE3’te “Çumra Konya’ya yakın bir karyedir” notu bulunmaktadır.

[478]   MK 31b, OE1 12b, OE3 8b, OE 27

[479]   b letâfetü’l-Hakk: letafet elhak OE

[480]   2 3 Mayıs 1321: 27 Mayıs 1321 OE

[481]   Başlık: - OE

[482]   MK 39b, OE 35

[483]   MK 16b

[484]   MK 7b

[485]   a gülşen-i canın: gülşen-i hayatın OE3

[500]   MK 22b, OE1 3a, OE2 15a, OE3 5b, OE 14

[501]   b Tecessüm: tebessüm OE

[502]   MK 23b, OE1 4a, OE3 5a, OE 16

[503]   b İkan: ikam OE

[504]   Şiirin yanında “Dört beyti zâyi'dir” şeklinde bir not bulunmaktadır.

[505]   A 15b, OE 94

[506]   a       peydadır: peydardır OE

[507]   b       cihanı: cihan OE

[508]   A 39b, OE 114

[509]   b vakıf-ı esrara: ârif-i billâha OE. ‘arif-i billaha işaret ibâresi A nüshasında sayfanın kenarına yazılmıştır.

[510]12 Mayıs 1935: Bayazıt-Nur sokağı-12 Mayıs 1935 OE

[511]   Mecdî’nin dostu Ali İffet’e yazdığı bu şiir, Ali İffet tarafından neşredilen Gazellerim isimli kitapta “Şi’r ü edebin büyük üstatlarından Reisü’l-ârilîn pek muhterem hocamız Bay Mecdi Abdülaziz hazretlerinin kıymetli tohfeleridir” ibaresiyle birlikte yer almaktadır. Ali İffet, Gazellerim, Nümûne Matbaası, İstanbul, 1937, s. 6.

[512]   Başlık:                          Doktor Süheyl’e OE1

[513]   MK 65b, OE1 35a, OE 61 ’

[514]   MK’da beytin yanına şu not yazılmıştır: yahUd- “tebah-ı ‘akılla şonra yine nigarı arar”

[515]   b nUru: nusuru OE

[516]   MK 69b

[517] MK 23a, OE1 4b, OE3 5b, OE 15

[518] a Mısraın vezninde problem bulunmaktadır.

[519] MK 27b, OE1 7a, OE3 7b, OE 21

[536]   b Hüda'la: Hudada OE

[537]   MK 30b, OE1 11b, OE2 18a, OE3 62b, OE 24

[538]   b dest-girim: dest-gîhim OE

[539]   MK 67b, OE1 37a, OE2 24a, OE 65

[540]   b       sübhatü’l-ezkarın: sephatül’ezkârın OE

[541]   b       Hurüşan-ı: Fürüzan-ı OE2

OE1 ve OE2’de 4. beyittir.

[542]   OE1 ve OE2’de 5. beyittir.

[543]   OE1 ve OE2’de 6. beyittir.

[544]   OE1 ve OE2’de 3. beyittir.

[545]    1 Nisan 1338: 1 Nisan 1338-İstanbul-Beyazıt OE

[546]   MK 66a, OE1 36b, OE 62

[547]

a Cemal ü hüsnünün: Cemal-ı hüsnünün OE

[548]   Bu beyit OEl’de bulunmamaktadır.

[549]   Bu beyit OE’de bulunmamaktadır.

[550]   Bu beyit OE’de bulunmamaktadır.

[551]   MK 6a, OE3 2b, OE 5

[552]   b SükUnet içre var bir ah-ı ateş-bar-ı hüzn-aver: Sükunette nümayan bir ah-ı ateş-bar-ı hüzn- aver MK

[553]    1 4 KanUn-ı Evvel 1305: 1305 OE

[554]   MK 20b, OE3 4a, OE 11

[555]   A 30a, OE 106

[556]    1 Ağustos 1934: Bayazıt-Nur sokağı-1 Ağustos 1934

[557]   MK 45b, OE1 20a, OE3 14b, OE 39

[558]   MK 59b, OE1 20b, OE3 29b, OE 52

[559]   MK 71b, OE1 41a, OE3 53b, OE 70

[560]   a degen: bedel OE

[561]   b      ati: ah-ı OE

[562]   a      cihana: cihanda OE3

[563]   MK 76a, OE1 46a (Bu şiir OE1 48a’da da yazılmıştır.), OE 77

[564]   a teşebbühten: teşebbüsten OE

[565]   27 Mayıs 1932, Bayezîd-İstanbul: 27 Mayıs 1932, Nur Sokağı-Bayezid-İstanbul OE

[566]   Başlık: - OE

[567]   A 7a, OE1 50b, OE 83

[568]   a       hakikatte: hakikat OE

[569]   Osman Ergin, Bayazıt-Nur sokağı-29 Mayıs 1933, s. 98.

[570]   MK 49b, OE1 24a, OE 44

[571]   b zahidi de nadan: zahid-i nadan OE, OE1

[572]   OE1 de bu beyit bulunmamaktadır.

[573]   a ‘Arşı pür-lerziş: ‘Arş-ı pür-lerziş OE1

[574] b Mısraın vezninde problem bulunmaktadır.

[575] b Mısraın vezninde problem bulunmaktadır.

[576] A 20b, OE 99

[577] MK 24a, OE1 5b, OE3 6b, OE 17

[583]   MK 63b, OE1 34a, OE3 23b, OE 59

[584]   a tab‘an: tab’anım OE

[585]   b huld-i edeb: huld u edeb OE3

[586]   MK 67a, OE1 36a, OE2 26b, OE 63

[587]   a ma‘nada: mutlakta OE2

[588]   a      serden: sırlar MK

[589]   A 6b, OE1 50a, OE 82

[590]   a      zatını: zatını OE1

[591]   Osman Ergin’de Nur Sokağı ilavesi bulunmaktadır, s. 98.

[592]   MK 49a, OE1 24b, OE3 16b, OE 43

[593]   A 34b, OE 109

[594]   30 Eylül 1934: Bayazıt-Nur sokağı-30 Eylül 1934 OE

[595]   MK 3a, OE 2

[596]   MK 4b, OE3 1a, OE 4

[597]   MK 74b, OE1 44a, OE 74

[598]   b gelmiş: gülşen OE, OE1

[599]   A 9b, OE 86

[600]   A 8a, OE 84

[601]   a hayatı: hayat OE

[602]   a .. : Nüshada boş bırakılmıştır.

[603]   A 12a, OE1 54b, MK 78b.

sultan: - OE1

sözle: sözlerle MK

Bu faziletle: Böyle OE1 // Böyle haşletle MK

başımdan: serimden OE1, MK

[608]   Şubat: 1 Şubat OE

[609]   A 20a, OE 98

[610]   A 11a, OE 89

MK 75b, OE1 45a, OE 75

b dil-dar: didar OE1

a kendinde: kendinden OE

OE1’de bu beyit bulunmamaktadır.

[615]   MK 70a, OE1 40b, OE 48

[616]   a Misal-i: Meal-i OE

[617]   A 37b, OE 113

[618]   b hayranınım: hayranım OE

[619]   Osman Ergin, Bir kabza hâk-i Kâbe-i irfanınım senin, s. 126.

[620]    12 Mart 1935 Nur Sokağı: Bayazıt-Nur Sokağı-12 Mart Nur Sokağı, s. 126.

[621]   A 34a, OE 110

[622]   A 9b, OE 87

[623]   a Müzdad: Müjdad OE

[624]   A 8b, OE1 51b, OE 85

b ‘aşık-ı Mevla: ‘aşıkı Mevla OE1

OE 132

[627] MK 59a, OE3 28b, OE 51

[632]   MK 58b, OE1 18a, OE3 27a, OE 50

[633]   b olup: delip OE, OE3

[634]     Başlık: OE1 Hace Hafız-ı Şîrazl Kuddise Sırruhu Hazretlerinin (Kerdem) Redifli Gazelinin Tercümesi OE1

[635]   MK 42a, OE1 18b, OE 36

[636]

b      şane-zen-ı: şan-zen-ı OE

[637]   a      Şubh-ı hiz ile: Subh-hîzimle OE

[638]  1 326: İ323 oE

[639]   MK 39a, OE1 17a, OE2 20b, OE3 63a, OE 33

[640]   a       sUzanım: pinhanım OE2

[641]   b      kalb-i: fikr-i OE3

[642] A 32a, OE 107

14 Eylül 1934: Bayazıt-Nur sokağı-14 Eylül 1934 OE

OE 122

[645] MK 44b, OE1 19b, OE 38

[646] A 26b, OE 104

1 Şubat 1934: İstanbul 1934 OE

OE2 7a

[649]   A 23a, OE 101

[650]   A 6a, OE1 49b, OE 81

[651]   a      cemalinle: cemalin OE

[652]   a      riyaz-ı: riza-yı OE

[653]   MK 63a, OE1 34b, OE3 31a, OE 58

[654]   MK 20b, OE1 1a, OE3 5b, OE 12

[655]   Başlık: Merhum Hacı Kâmil efendi Hazretlerine OE

[656]   MK 47b, OE1 23a, OE3 33a, OE 42

[657]   a edip: idi OE, OE1, OE3

[658]   MK 50a’da bu şiir tekrar yazılmıştır.

[659]   Başlık: ‘Alt ‘İffet Beg’e Nazire: Ali İffet’e Nazire OE

[660]   A 19a, OE 97

[661]   OE3 66b. Bu şiir 66a’da aynen bir daha yazılmıştır.

[662]   A 42b, OE 115

[663]2 Haziran 1935: Bayazıt-Nur sokağı-2 Haziran 1935 OE

[664]   MK 69b, OE1 39a, OE3 36a, OE 67

[665]   a Mısra: Bezm-i canana yine rahını işal edemez OE3

Ayrıca beytin yanına şu mısra yazılmıştır: “Harem-i fazl-ı Hüda’ya seni işal edemez” OE3

[666]   a Zat-ı: Lutf-ı OE3 (Yanına “zat-ı” notu düşülmüştür)

[667]   A 13a, OE 92 ’

[668]   Osman Ergin’de bir sonraki mısrayla birbirlerinin yeri değişmiştir, s. 105.

bülbülün: bülbülüm OE

[670] MK 60a, OE3 29a, OE 53

MK 64a, OE1 35b, OE3 31b, OE 60

[672]   MK 74a, OE1 44b, OE 73

[673]   b Hüda lütf eyledi menşür-ı nür-ı i'tila geldi OE1

[674]   b Harîm-i ihtiram-ı kalbime bir meh-lika geldi OE1

[675]   a pertev-efşandır zamanın kıble-gâhında: yertev-efşandır zamanı kiblegâhından OE

[676]   MK 75b, OE1 46b, OE 76

[700]   MK 13b

[701]   MK 13b

[702]   MK 49a, OE3 23b

[703]   MK 49a

[704]   MK 49a

[705]   OE1 45b

[706]   A 3b

[707] MK 24b, OE1 5a, OE 18

[708]   b lutf-i: - MK

[709]   MK 11b

Not: Bazen Büyük Dosyaları tarayıcı açmayabilir...İndirerek okumaya Çalışınız.

Benzer Yazılar

Yorumlar