Ebussuudun Mekke-İ Müşerrefe Şerifinden Vârid Olan Mektuba Cevâbdur
(11) Mevkıf-i refî'-i
'azamet-medâr ve mahfil-i meni'-i celâlet-nigâr şeyyedallâhu 'azze sultânuhu
erkâne (12) devletuhu’r-râsiha ve ebbede eyvâne 'izzetuhu’ş-şâmihati ilâ-
ğâyeti’d-duhüri ve’l-a'şâr cenâbına (13) dürer-i da'vât-ı şâfiyât-ı
verdiyyetu’n-nefehât ve ğurer-i tahiyyât-ı vâfiyât-ı rindiyyetu’n-nesemât (14)
ithâf ohndukdan sonra inhâ’-i risâlet-i tahiyyet ü du'â budur ki muktezâ-yı
cümüm-ı (15) mefâhir-i Hudâvendi ve müsted'â-yı me’âşir-i ser-bülendi üzerine
zamir-i münir-i mihr-tenvir ü müşteri (16) tedbir ve hâtır-ı hatirdür ya
mekâtir-ı 'utârid - te’şir tefakkud-i ahvâl-i ehibbâya müteveccih olur ise (17)
el-hamdü lillâhi ta'âlâ meyâmin-i himmet-i 'aliyye ile selâmet ü 'âfiyet
üzerine da'vât-ı devlet-i ebediyye (18) ve tahiyyât-ı sa'âdet-i sermediyyeye
müdâvim ü müşâbir mülâhaza sâriyle şeref-i mülâkât-ı rüh-(19) efzâ ile müşerref
olmağa şevk u ğarâm u iltiyâ' u evâmımuz ehâdîşi. Şi'r:
“Fe-vallahi lâ-yeşfi’l-'alile risâletun
Ve lâ-y eşteki şekve’l-muhibbi
resülun
“Andolsun ki, ne reçete hastaya şifa verir ve
ne de elçi şikayetleri sevgiliye iletebilir."
mücibi üzere rüsül-i resâ’il (21)
ü zerâ’i' ve vesâ’il [ü] vesâtatı ile
beyân dâiresinden birün ve merâtib-i a'dâddan efzündur. [25a] Kâffe-i evkâtda
lâ-siyemmâ a'kâb-ı şalavâtda kar'-ı bâb-ı münâcât olınur ki cenâb-ı
Câmi'ü’n-nâsi (2) yevme lâ-reybe fîh cemmet şanâ5i'-i âlâ’ihi ve 'ammet
bedâ’i'-i na'mâ’ihi verâ’-i rivâk-ı ğayb u kümün (3) ve estâr-ı sırr-ı meknün-ı
kâf u nündan ahsen-i vücüh-ı fâ’ika ve eymen-i evzâ'-ı râ’ika üzerine (4)
devlet-i mülâkâta ve sa'âdet-i muvâfakata mü’eddî bir şun'-ı bedi' ibrâz
buyura. Kaşaş-ı ğuşaş-ı (5) nâ’i vü bi'âd bi’z-zât hikâyet olma bi-fazlillâhi
subhânehu ve lutfihi. Ba'de-zâlik bihâr-ı 'avâtıf-ı 'aliyye-i (6) büzürgvâri
zehhâr ve sehâb-ı 'avârif-i seniyye-i Kâmkâri midrâr olup ol mada'-i âftâb-ı
(7) neyyir-i a'zam-ı celâlet ü câh cenâb-ı celilü’l-mikdâr ve cemilü’l-âşârdan
şevârik-ı envâr-ı lutf u ihsan (8) tulü' ve bevârik-ı âş âr-ı kerem-i bı-kerân
sütü' idüp bu 'âkif-i şavâmi'-i mahabbet ü ihlâş (9) fihrist-i cende-i belagat
'ünvân-ı şahîfe-i berâ'at tevki'-i refî-i kâm-râni yarhğ-ı beliğ-i şâdmânî (10)
a'nı reşha-i akdâm-ı güher-bâr ve rakam-zede-i hâme-i bedâ’i'-nişâr irsali ile
teşrif buyunlmış (11) eymen-i evkâtda vuşül buldukda mülâhaza-i işârât-i
sebriyye ve mütâla'a-i 'ibârât-ı 'abkariyyesi (12) ile istişmâm-ı revâyih-ı
gülzâr-ı ins ve istitlâ'-ı levâmi'-i hatâ'ir-i kuds ohnup e'âlî-i ma'âli-i (13)
behcet ü sürura i'tilâ ve ekâşî-i medâric-i ferhat ü hubüra irtikâ olınduğından
gayrı (14) müşâhedetü’ş-şanâ’i' tüşevviku ilâ-ma'âniyeti’ş-şâni' mucibi üzerine
ol şun'-ı râ’i'-i (15) râ’ika menşe’ ü maşdar ve ol eşer-i Bâri'-i fâ’ika
mebde’ ü mazhar olan cenâb-ı şerîf-i sa'âdet- (16) penâh ve nâdi-i münif-i
siyâdet - destgâha kalb-i hazinde mahzün ve dil-i ğamginde merküz (17) u meknün
olan levâ'ic-i şevk u ğarâmı tehyic ü ilhâb idüp mütâla'a-i tal'at-i
hümâyün-fâl (18) ve müşâhede-i cemâl-i bedı'u’l- mişâle nüzü' u iltiyâ'unuzı
tecdîd ü te’kid eyledi. Şi'r:
(1) Ve haridetün berezetü le-nâ min-hidrihâ
Ke’l-bedri yebde’û min-hilâli
ğamâm
(2) ' Arabiyyetun fe-tenekkeret ve’ z-zeyy enet
Bi-mulâbisi’l-A'câmı
ve’l-Ervâm
(3) 'Arazat 'alâ-kulli’l-enâmi cemâlehâ
Key yestemile kulûbuhum
bi-tamâm
[4] Tüsbi
mine’l-'Arabi’l-'uküli bi-esrihâ
Ve tatiru lubbu’r-Rümi
ve’l-A'câm
(5) Ve teküduhum esrâ’e’l-hüri diyârehâ
Selâsile min-lev'ati ve ğarâm
(6) Tübâ li-men yenâle’l-vuküfe bi-bâbihâ
Fe-huve’l-merâmi ve eyyu eyyin
merâmî
(7) B âbun ileyhi teşevvuki ve teveccuhi
Haremun 'aleyhi tahiyyeti ve
selâmı
(8) Yâ leyte şi'rî hel efüzu bi-'arşatihi
Yevmen ve kad zarabtu hunâke
hıyâmi
(9) Vallâhe es’elu en yenlice bi-lutfihi
Tilke’l-munâ kable-ihtirâmi
himâmi
Şiirin Türkçesi
“O bir delirmemiş incidir ki
onun bir parçası, bulutlar arasından görünen ay gibi bize göründü. Acemlerin ve
Rumların elbiseleri ile süslendiğinden Arap olduğu anlaşılmadı.
Kalpleri ona meyletsin diye
güzelliğini bütün insanlara gösterdi.
O, her şeyiyle akıllı olan
Arapları esir alır; onu gören Acemlerin ve Rumların içleri gider, akılları
uçar.
Onun gözleri, görenleri
memleketine çeker, onları aşk ve hastalık zincirlerine vurur.
Onun kapısına varıp da durana
müjdeler olsun. Benim bundan başka ne arzum olabilir.
Öyle kapıdır ki benim aşkım,
heyecanım oraya yöneliktir.
Saygım ve selamım yalnız o
kapıyadır. Ey benim şiirim!
Onun mekanına varmakla ve o
gün orada çadırımı kurmakla kurtulabilir miyim?
Allah’tan, lütfuyla, bu arzumu, güvercinim
uçmadan yerine getirmesini temenni ederim.”
Âmin
yâ Rabbe’l-'âlemîn ve recâ’ü’l-mü’emmelîn 'aleyke etevekkelü ve bi-ke esta'in.
Nihâyet-i 'inâyet-i Rabbâniyye ve ğayet-i himâyet-i Sübhâniyyeden mutazam'dur
ki zarâ'at ü su’âl ve münâcât u ibtihâlimüz icabete karin ola.
Subhâne men azhâ harîme
du'â’ihi
Hâlen li-kulli mu’emmilin ve
munâcin
Lâ-yahrimu’l-câkifüne
fî-eknâfîhi
Kellâ ve leyse hunake haybetu
râcin
Türkçesi
“Varlığını, tüm eksikliklerden
uzak olan Allah’a adayıp, yalnız ona el açıp da mahrum olan kimse yoktur.
Yalnız ondan bir şey ümit eden
onun kapısında bekleyen, mahrum edilmez.”
Ba'dehu ma'rüz-ı nâdı-i hatır
budur ki tazâ'ıf-i mektüb-ı (11) merğüb-ı belâğat- üslübda münderic olan
enbâ’-i mizâc-ı şerif ve ahbâr-ı câfiyet-i 'unşur-ı latif (12) bu dâ'ı-i
devlet-hvâha ecell-i reğâ’ib ve e'azz-i me’ârib olup sâ’ir tuhaf-ı seniyye ile
terimine vü tekmil ve teznib (13) ü tezyilden bi’l-külliyye müstağni iken
anunla iktifa buyunlmayup fünün-ı tuhaf u hedâyâ ve sunûf-i (14) turaf u 'ataya
ithaf buyunlmış. Âti’ş-şemsü elâ en yecüde yezü’ihâ 'alâ şafahâti’l-arzi şarka
ve mağribâ (15) Vallahi 'azze sultânuhu ve bihim burhânuhu yedimu zâlike’l-cenâbi’ş-şâmihi’l-'imâdi’r-râsihi’l-evtâd.
Kaynak: ŞEYHÜLİSLAM EBUSSUUD
EFENDİ’NİN TÜRKÇE MEKTUPLARI Hazırlayan: Abdülkadir DAĞLAR
Not: Bu mektubu şu sebeple
ekledim siteye. Bazıları kendi önderlerini zamanın mehdisi, bulunmazı diye
lansettikleri kişilerin cüceliği malum-u keşf olsun istedim. Osmanlıda ki ilmi seviyenin öyle çürük
zeminlere basmadığı ancak batının emperyalist kafa yapasına ve zulmüne karşı
ayak uyduramadığı yüzünden yıkılmaya mecbur kaldığı belli.
Not: Bazen Büyük Dosyaları tarayıcı açmayabilir...İndirerek okumaya Çalışınız.
Yorumlar