Şu Sürüp Giden Ayrılığın, Sabır Perdemi Yırttı
Ser biron kon ez, derîçe-y con bebin uşşaakrâ
On sebûhîhâ-yı şah âgâh kon fussaakrâ
Can
penceresinden başını çıkar da âşıkları gör... kötü kişilere padişahın sabah
şarabından ver.
Bizim canlar
bağışlayan padişahımızın lûtuflarıyla savaşa da, ibadete de, yoksulları
doyurmaya da yeni bir can ver.
İbrahim’in
yardımları; elini tuttuktan sonra başının kesilmesi, îshak’a ziyan mı verir a
gönül?
Bir sayvan
gördüm, padişahımız Ay gibi ordaydı. o sayvanda gizlice nakışlar beliriyor,
bezentiler meydana geliyordu.
Canlar
kalabalık bir halde ayak parmaklarının uçlarına basmış, bekliyordu orda.
benizlerinin rengi dil olmuştu da tattıkları zevki söylemedeydi.
O huyları güzel
padişahı ansızın görünce, önceki dosttan, sarhoşluktan, mezeden, çalgıdan
soğuyuvermişlerdi.
O kapı, âdeta özlem çekene ümitsizlik veriyordu. Padişahımız,
kapısında kullarının oturduğunu görünce,
El çırptı. o kapı öylesine bir kırıldı ki artık kimsenin gözü ne
kapandığını görür o kapının, ne sürüldüğünü.
O kırılmış kapının parçaları yeşerdi, tazeleşti... zâti padişahın elinin
dokunduğu şeye yanmak yoktur.
Ona kavuşma suyuyla yıkanan elbise çamaşırcının eline mi muhtaç
olur, yıkanmay a minnet mi eder?
Hapishanesindeyken ondan gizli bir haber alanların içinde
kurtulmayı istemeyen varsa odur sarhoş.
Ebedî olarak erkekliği olmayan kişiye ondan bir can kokusu gelse
hemencecik tada kavuşur, koçulmaya değer bir hal alır.
Gönlün, sırrın sahibi Şemseddin, can padişahıdır... o arı duru
kaynağın yeri Tebriz’dir.
A efendim, canın için olsun, şu ayrılık âleminde, kedinin asılmış
ciğere baktığı gibi bakadur deme bana.
Yoksa padişahımın ayrılığıyla ağlar, inler, bütün dünyayı fe ry
atlarla doldururum.
Şu sürüp giden ayrılığın, sabır perdemi yırttı; zâti bu mihrâkın
lûtfu da âdetleri yırtıp atmak.
Kaynak: Cilt 7-2
Mevlânâ Celâleddin-Divân-ı Kebîr-Hazırlayan : Abdülbâkiy
GÖLPINARLI
Not: Bazen Büyük Dosyaları tarayıcı açmayabilir...İndirerek okumaya Çalışınız.
Yorumlar