Print Friendly and PDF

Senin Güneş Yüzünü Görseler

 

XXXIV

Senemâ ger zi het-o hâl-i tu fermân ârend

în dil-i heste-i mecrûh-ı merâ can ârend

A güzel, yüzündeki ayva tüyünden, o benden bir buyruk getirirlerse şu benim yaralı, hasta gönlüm canlanır.

Âşıklar senin hayalini rüyalarında görseler ağ lay an gözlerinden ne seller yağdırırlar, ne seller.

Ne mutlu gündür o gün, ne hoş vakittir o vakit ki sâkîler elinden tutarlar, seni konuk getirirler bize.

Şuh gözlerin şaşılacak cilvelere başladı mı kâfiri de imana getirir, İblis’i de.

Sûfîler kemere benzeyen iki kaşına secde ederler; ariflerse sende olmayanı tutarlar, sana getirirler.

Puta tapanlar senin güneş yüzünü görseler o güzelim usûl boyuna iman ederler gider.

Yüceler âlemine senden bir kokucağız gitse, kutsal canlar şu dönen gök kubbenin üstünde oynamaya başlarlar.

Bu yoksul, bu gönlü yanmış yakılmış âşıka Bedahşan lâ’line benzeyen o dudaklardan bir şekercik verseler...

Can da, gönül de, her ikisi senin şekerkamışlığına feda olsun. Zâti abıhayatı da çene topağındaki o kuyudan çekerler.

A Tebrizli Şems, îrem bağının bülbülüysen çile dur da gıdanı cennet bahçesinden getirsinler.

 

--Kaynak: Cilt  7-1

Mevlânâ Celâleddin-Divân-ı Kebîr-Hazırlayan : Abdülbâkiy GÖLPINARLI

Not: Bazen Büyük Dosyaları tarayıcı açmayabilir...İndirerek okumaya Çalışınız.

Benzer Yazılar

Yorumlar