Senin Güneş Yüzünü Görseler
Senemâ ger zi
het-o hâl-i tu fermân ârend
în dil-i heste-i
mecrûh-ı merâ can ârend
A güzel,
yüzündeki ayva tüyünden, o benden bir buyruk getirirlerse şu benim yaralı,
hasta gönlüm canlanır.
Âşıklar senin
hayalini rüyalarında görseler ağ lay an gözlerinden ne seller yağdırırlar, ne
seller.
Ne mutlu gündür
o gün, ne hoş vakittir o vakit ki sâkîler elinden tutarlar, seni konuk
getirirler bize.
Şuh gözlerin şaşılacak cilvelere başladı mı
kâfiri de imana getirir, İblis’i de.
Sûfîler kemere benzeyen iki kaşına secde ederler; ariflerse sende
olmayanı tutarlar, sana getirirler.
Puta tapanlar senin güneş yüzünü görseler o güzelim usûl boyuna
iman ederler gider.
Yüceler âlemine senden bir kokucağız gitse, kutsal canlar şu dönen
gök kubbenin üstünde oynamaya başlarlar.
Bu yoksul, bu gönlü yanmış yakılmış âşıka
Bedahşan lâ’line benzeyen o dudaklardan bir şekercik verseler...
Can da, gönül de, her ikisi senin şekerkamışlığına feda olsun.
Zâti abıhayatı da çene topağındaki o kuyudan çekerler.
A Tebrizli Şems, îrem bağının bülbülüysen
çile dur da gıdanı cennet bahçesinden getirsinler.
--Kaynak: Cilt 7-1
Mevlânâ Celâleddin-Divân-ı Kebîr-Hazırlayan : Abdülbâkiy
GÖLPINARLI
Not: Bazen Büyük Dosyaları tarayıcı açmayabilir...İndirerek okumaya Çalışınız.
Yorumlar