Sivas Tanrı Şehri
'Sivas'ın tarihi
Neolitik Çağ'a dek (MÖ 8000-5500) kadar uzanır. Hatti, Hitit, Kimmer, İskit,
Med, Pers, Büyük İskender, Kapadokya Krallığı, Pontus Krallığı, Roma, Part,
Sasani, Bizans, Danişmendli, Mengücek, Selçuklu, İlhanlı, Eretna Beyliği, Kadı
Burhaneddin, Timur, Akkoyunlu egemenliklerini yaşadı. 15. yüzyılın sonlarında
Osmanlı topraklarına katıldı.
İlk yerleşim 'Kabeira' ya da 'Kaberia' adıyla
kuruldu.
İlk antik adları 'Megapolis: Büyük Kent', 'Diopolis: Tanrı Zeus'un kenti' şeklindeydi.
Daha sonra 'Sebasteia' oldu. Bazen de 'Megapolis-Sebasteia' adı kullanıldı. Türk döneminde bu ad en sonunda 'Sivas' (kimilerince bu ad 'Sivas' şeklinde de yazılır) şeklini aldı.
***************
Kentlerimizin Adı Nereden Geliyor?/Erdoğan Tokmakçıoğlu
Önsöz
A
i'.ıdan hayli
zaman geçti, nereden aklıma estiyse günlerden l • 11- gün
kendi kendime şu soruyu sordum:
"Oturduğum kentin, gezip
gördüğüm kimi yerlerin adları acaba nereden geliyor, kökenleri nedir? Şimdiki adından < ime başka adı ya da adları var mıydı?"
Soruyu sordum ve aradan gene hayli
zaman geçtikten sınıra sorumun yanıtı olarak elinizdeki bu kitap ortaya çıktı...
Kitapta Türkiye'deki tüm iller,
ilçelerin önemli bir bölümü, bazı bucak ve köylerle semt
adlarının ortaya çıkışları tek Ick yer aldı. Tam 581 'yerleşim merkezi' ...
Kitapta -hepsinin olmamakla
birlikte- birçok 'yerleşim merkezi'nin adlarıyla ilgili oldukça fazla sayıda
sorunun yanıtını bulmaya çalıştım ...
Önce şu 'ad', şu 'isim' de
dediğimiz, 'bir kimseyi ya da lıir nesneyi belirlemeye, tanımlamaya yarayan sözcük' diye
tanımlanan kavram üzerinde kısaca duralım.
Adın bence konulma nedeninin başında
kişiyi ya da şeyi kendi türlerinden, benzerlerinden ayırmak amacı gelir...
'Yerleşim merkezleri' için de aynı amaç güdülmüş ve yeryü- zündeki yerleşim
merkezlerini birbirinden ayırmak amacıyla milyonlarca mezra, köy, semt, kasaba,
kent, bölge ve de ülkeye değişik adlar konulmuştur...
Kitabımız, elbette 'Türkiye' ile sınırlıdır. Kitapta, çok
özetle de olsa ülkemizdeki yerleşim merkezlerinin adlan hakkında şu bilgilerin
bazen hepsini, bazen bir bölümünü bulacaksınız:
•
Kimin
tarafından, niçin verildiği
•
Yerleşim
merkezinin tarih boyunca yaşadığı egemenlik ve uygarlıklar
•
Yerleşim
merkezi olarak türünün ne olduğu
Yukarıdaki ve yukarıdakilere benzer tüm konuların aydınlığa
kavuşturulması amacıyla başvurduğum öğeler ise şunlar oldu:
•
Güçlü,
mantıklı söylentiler.
•
Mülki
ve yerel yöneticilerin adların konulmasındaki rolleri.
Kentlerimizin kuruluş tarihlerini belirtirken kullandığım
'antik çağ', 'Neolitik çağ' gibi kavramların anlamlarını anımsatmakta da yarar
görüyorum.
•
Antikçağ:
İlkçağ da denir. Bu terim, eski Yunan ve
Roma uygarlıklarına dek uzanan ya da o dönemle ilgili şeyler için kullanılır.
•
Neolitik
Çağ: Yenitaş'ın eşanlamlısı. Yenitaş,
Ortataş ile Maden çağı arasında kalan döneme verilen addır.
•
Kalkolitik
Çağ: Bakırçağ'ın eşanlamlısıdır.
Türkiye'deki yerleşim merkezlerinin çoğu, bilerce yıl sü- ı ı •ı ı zaman dilimleri içinde
Anadolu'dan çok sayıda uygarlıklar ve ayrı dilleri konuşan topluluklar gelip geçtiğinden bir- ı Icıı fazla ada sahiptir. İşte
birkaç örnek:
• Ankara: Engürü - Ankyra - Angora -
Ankra - Ankura - Ankur - Engüriye - Anncora ve nihayet Ankara.
• Antalya: Attaleia - Attalia - Adalia -
Satalia - Adayla ve nihayet Antalya...
• Diyarbakır: Amida - Amid - Hamid -
Diyar-ı Bekr - Diyarbekir - Diyarbakır...
•
Edirne:
Orestia - Uskudama - Hadrianapolis - Edrinus
- Endiriye - Edirnebolu -
Edrune ve nihayet Edime...
• Erzurum: Garin - Karana -
Theodossiopilis - Kalikala - Kali-Erzen - Erzen-i Rum - Arzırum ve nihayet Erzurum
...
• Siirt: Kert - Esard - Saird - Siird -
Seerd - Saird - Söörd ve nihayet Siirt...
• Siverek: Savavorah - Sevavorah -
Sevaverek - Sebaberek - Subeyda ve nihayet Siverek. ..
• Malatya: Maldia - Malitea - Milidia -
Melid - Melddu - Melitea - Melita - Melitene - Malatiye ve nihayet Malatya.
•
Giresun:
Kerrasous - Kerosi ve nihayet Giresun.
Kent adlarından kiminin ilginç
öyküleri de vardır. Örneğin Giresun, 'kiraz'ın ana yurdudur... Zaten
kentin adı Eski Yunanca ve Latincede 'kiraz' anlamına gelen 'kerrasorus',
'kerosi' sözcüğünden küremiştir.
İstanbul'da Anadolu Yakası'nın ünlü semtlerinden 'Suadiye' ise, Osmanlı'nın son döneminde çektiği aşk nedeniyle ince hastalığa (verem) yakalanıp çok genç yaşta ölen,bir Paşa'nın 'Suat' adlı kızının namına yaptırdığı 'Suadiye' camiinden kaynaklanmıştır.
İstanbul sözcüğü ise, Bizans döneminde 'kente doğru' anlamına
sık sık söylenilen eski Yunancada 'sis ten polis' cümlesinin 'İstanbul'a
dönüşmesiyle ortaya çıkmış ve kente ad olmuştur...
Kitabı ilgiyle okuyacağınıza inanıyorum ...
Erdoğan Tokmakçıoğlu
"Doğduğunuz, yaşadığınız, gördüğünüz, duyduğunuz,
okuduğunuz her yerleşim merkezinin kendine özgü bir ‘ad'ı vardır!..
Bu adın nerden geldiğini, niçin verildiğini, nasıl
verildiğini, kimin verdiğini, bir anlamı, bir öyküsü olup olmadığını, o
yerleşim merkezinin başka adlarının bulunup bulunmadığını hiç merak ettiniz mi?
Ben ettim...
Ettim ve bu kitap ortaya çıktı!..
Buyurun... Artık kitap sizin!"
Kastamonu'nun ilçesi 'Abana'nın tarihine ilişkin
elde yeterli bilgi yoktur. Osmanlı döneminde Ayancık'ın (İstefan) bağlı lıir nahiye idi. 1945'te ilçe
oldu. İlçe merkezi 1953'te Boz- kurt' a taşındı. Daha sonra Bozkurt ve Abana
ayrı ayrı ilçe merkezi oldu (1968).
Denizli'nin ilçesi 'Acıpayam' Selçuklular döneminde 'Gölhi-
sar' adını taşıyordu. Gerrniyanoğulları tarafından Devlet Hatun' un
çeyizi olarak 1381'de Osmanlılara verildi. Bir dönem 'Asikaraağaç' ve 'Garbikaraağaç'
adlarını taşıdıktan sonra en sonunda şimdiki adını aldı.
Antikçağ söylencesine göre, Gök Tanrısı Uranus'un iki oğlu 'Adanus'
ile 'Sarus', Tarsus halkı ile savaşarak kenti kurdular. Adanus'un
adı kenti (Adana), Sarus'un adı da ırmağa verildi (Seyhan, eski
adı Saruz). Adana ve yöresine, Hitit tabletlerinde 'Kizzuwatna
krallığı'nın egemen olduğu ve MÖ 1650 yılında Hitit ve Kizziwatna kralları
arasında bir antlaşma yapıldığı yazılıdır. Bölge ve kent MÖ 16. yüzyılda Hitit federasyonu
egemenliğine girdi. Hitit devletinin çökmesinin ardından 'Que' diye
anılan 'Çukurova krallığı'na bağlandı. MÖ 9. yüzyılın sonlarında Asur, MÖ 6. yüzyılda
Pers egemenliğine giren Adana, MÖ 333'te Büyük
İskender'in eline geçti. Onun ölümünden sonra Seleukoslara bağlandı. Adana'yı
Pompeius Roma topraklarına kattı. Roma, Bizans, kısa süren Selçuklu, Haçlı
seferlerinden sonra yörede Ermeni Klikya krallığı kuruldu. Ermeni egemenliğine
Memlûklar son verdi. O dönemde çok sayıdaki Türkmen boyunun yerleştiği bölge
ve kent Türkleşti. 1362'de Ramazanoğlu beyliğinin egemenliği başladı ve bu
egemenlik 1517' de Adana ile yöresinin Osmanlılar tarafından alınışına
kadar sürdü. Birinci Dünya Savaşı sonlarında Fransızların işgaline uğrayan
kent ve yöre bu durumdan 5 Ocak 1922'de tümüyle kurtuldu. Cumhuriyet'in
ilanıyla birlikte il oldu.
Sakarya ilinin merkez ilçesi olan Adapazarı ve yöresine ilk
yerleşenlerin MÖ 1200'lerde buraya Balkanlar'dan gelen Frigler oldukları kabul
edilir. Ancak, kalıcı bir yerleşimin oluşması 15-16. yüzyıllara rastlar. Bu
yıllarda çevre bölgelerden gelip öbek öbek ufak yerleşim merkezleri kuranların
çabalarıyla, çalılık alanlar açılarak verimli topraklarda tarımsal
etkinliklere girişildi. 17. yüzyılda Kâtip Çelebi, burayı bir uğrak yeri
olarak betimler ve en önemli yerleşimlerden 'Ada Nahiyesi' şeklinde söz
eder. Merkezde yer almasından ötürü 18. yüzyılda bu nahiye büyüyüp gelişti ve
adı 'Adapazarı' oldu. Adapazarı, hızla gelişti ve 1852'de Kocaeli
sancağına bağlı bir kaza merkezi yapıldı. 93 Harbi'nin ardından 1878'de Kars,
Ardahan, Artvin'den bölgeye ve kente çok sayıda Kafkas kökenli göçmen gelerek
buralara yerleşti, 20. yüzyılın başlannda Adapazan'nın nüfusu 20 bine ulaştı.
Adapazarı kenti, Kuninluş Savaşı'na 25 Mart 1921-21 Haziran 1921
arası Yunan işgaline uğradı.
Kent ye yöresi, günümüzde gelişimini çok
yönlü olarak sürdürmektedir. Adapazarı Sakarya'nın merkezidir.
Yöreye Neolitik Çağ'dan itibaren yerleşim
başladı. Adıyaman, Hitit döneminde MÖ 17. yüzyılda bu devlete bağlandıktan
sonra Kommegena, Roma, Bizans, Abbasi, Selçuklu, Dulkadiroğulları
egemenliklerini yaşadı. Osmanlı döneminde Maraş Eyaleti içinde yer alan bir
kaza iken 1859'da Ma- raş'ın sancağı yapıldı. Cumhuriyet'in ilk döneminde Malatya'nın
bir ilçesiyken, 1954'te bir yasayla il oldu.
Abbasiler döneminde antik Pere kentinin
yakınlarında bir kale yaphrıldı. Kaleyi yaphran komutan 'Mansur ibn
Cavana'nın adından, 'Mansur'un Kalesi' anlamına gelen 'Hısnı
Mansur' adı verildi. Bu kaleyle yakındaki Kalburcu Çayı'na açılan ve Arapça
'Güzel Vadi' anlamına gelen 'Vadi- i Leman' adlı bir dere
vadisinde yer alan yerleşim merkezi 'Vadileman' diye anıldı ve bu ad
zamanla günümüzdeki 'Adıyaman'a dönüştü.
Van Gölü'nün kuzeyinde Bitlis'e bağlı bir ilçe olan Adilcevaz
MÖ 7. yüzyılda önemli Urartu merkezlerinden biriydi. 'Adil- cevaz' adının
nereden geldiği kesinlik kazanmamış olmakla birlikte yerleşim merkezinin ilk
adı yerel dillerde 'Arcığa', 'Arçike' şeklindeydi. Urartular' dan Asur
egemenliğine geçen kent sırasıyla Pers, Makedon, Seleukos, Prat, Roma, Bizans,
Arap, Selçuklu, Safevi egemenliklerini yaşadı, 1514'te Osmanlı topraklarına
katıldı. Cumhuriyet'in ilk yıllarında Bitlis'in Ahlat ilçesine bağlıydı,
1936'da Bitlis'in ilçesi oldu.
Kahramanmaraş'ın ilçesi olan Afşin'in
yakınlarındaki eski Tanır kasabası tarihi bir yerleşim merkezidir. Antik
'Tandaris' kentinin burada kurulduğu sanılmaktadır. Afşin, Roma
ve Bizans dönemlerinde 'Arabissus' adıyla anıldı. Yavuz Sultan Selim'in
Mısır seferi sırasında Osmanlı topraklarına katılan kentin adı 'Efsus' şeklinde
telaffuz edildi ve daha sonraları' Afşin'e dönüşerek öyle kaldı.
Afyonkarahisar'm tarihi MÖ 4. yüzyıla kadar uzanır. Hitit egemenliği MÖ
1800'lerde başadı. Kent ve yöre, zamanın önde gelen krallıkları arasında el
değiştirdi, Selçuklular'ın (1068), Osmanlılar'ın (1329) egemenliğine girdi.
Kentin adı Hitit döneminde 'Hapanova', daha
sonraları ise 'Akranion', 'Akroniom', 'Nikopolis' ve 'Opion' şeklinde
geçer. Türkmenler, 11. yüzyılda yanardağ kökenli yüksekçe bir kayalıktaki koyu
renkli taşlar nedeniyle kent kalesine 'Karahisar' adını verdiler. Bu ad
Selçuklular' da 'Karahisar-ı Devle', 1275-1341 arası Sahipataoğulları
döneminde 'Karahisar-ı Sahip' şeklini aldı. Sonraları yörede çok yetişen
'afyon' bitkisinin adından esinlenerek 'Afyon' ve 'Afyonkarahisar'
sözcükleri kente ad oldu. Kurtuluş Savaşı yıllarından iki yıldan fazla
işgal altında kalan Afyon, Cum- huriyet'ten sonra il merkezi oldu.
Aksaray'ın ilçesi 'Ağaçören'in tarihi bağlı olduğu
il ile aynıdır. 1989'da aynı ad ile bir bucak iken ilçe oldu.
Ağrı ve
yöresi, tarih boyunca Huri, Urartu, Ermeni, Arap. İlhanlı, Akkoyunlu, Safevi,
Celayirli egemenliklerini yaşadı 1514'te Çaldıran Savaşı'nın ardından Türk
egemenliğine girdi. Yöreye bir Celayirli sultanı olan Bayezid'in yaptırdığı
kale nedeniyle yöre, bir süre 'Bayezid' adıyla anıldı. Kentin (Ağni günümüzdeki
yerinde 19. yüzyıl başlarında 'Şarbulak' adlı 15 haneli küçük bir köy
vardı. 'Karakilise' ve 'Eleşkirt' diye de anılan bu köy, askeri
bir kışlanın yapımıyla büyüdü ve önem kazandı, Beyazıt sancağına bağlı bir kaza
oldu ve 'Karaköse' adıyla anıldı. 1938'de 'Ağrı' adıyla il merkezi yapıldı. 'Ağrı' adını
il sınırlan içindeki aynı adlı dağdan alır. 'Ağrı Dağı'na 'Eğri Dağı' da
denildiği gibi, çeşitli dönemlerde 'Ararat', 'Kûh-i Nuh', 'Cebel-el-Haris',
'Masis' gibi adlar da verilmiştir.
Bitlis'e bağlı bir ilçe ve ilçe merkezi olan Ahlat
ve bölgesinin tarihini, kimileri MÖ 15. yüzyılda kadar götürür. Asur, Med,
Urartu, Pers, Makedonya, Seleikos, Arap, Selçuklu, Eyyubi, Osmanlı gibi çeşitli
egemenlik ve uygarlıklar yaşayan kent, Ortaçağ'da 'Kubbet ül-Islam' diye
anılan (Belk, Buhara, Ahlat) üç önemli kentten biri olan Ahlat, Selçuklu
dönemi mezar anıtlarıyla tanınır. 'Ahlat' adının yörede çok bulunan 'Ahlat
ağacı'ndan kaynaklandığını
öne sürenler vardır.
Manisa'nın
ilçesi 'Ahmetli'nin tarihi bağlı olduğu il ile aynıdır. 1987'de aynı ad
ile bucak iken ilçe oldu.
Malatya'nın ilçesi 'Akçadağ'ın tarihi, Malatya ile
aynıdır. Eski adları 'Arka', 'Arga' olan yerleşim 'Akçadağ' adıyla
ilçe oldu.
Şanlıurfa'nın ilçesi 'Akçakale'nin tarihi MÖ
2000'lere dek uzanır. Huri, Arami, Babil, Büyük İskender, Roma, Bizans, çeşitli
Türk beylikleri egemenliklerini yaşadıktan sonra 16. yüzyılın başlarında
Osmanlı topraklarına kahldı. Cumhuri- yet'in ilk yıllarında ilçe merkezi
Harran'daydı. 1946'da merkez 'Akçakale' adlı köye taşındı ve ilçeye bu
köyün adı verildi.
Kırşehir' in ilçesi 'Akçakent'in tarihi bağlı
olduğu il ile aynıdır. İlçe, adını aynı addaki kasabadan alır.
Bolu'nun ilçesi 'Akçakoca'nın tarihi İlkçağ'a
dek uzanır. Bithynia, Roma, Bizans, Ceneviz egemenliklerini yaşadı. 1323'te
Osmanlı topraklarına kahldı. Tarih boyunca 'Dia', 'Diapolis' adlarıyla
anıldı. Osmanlılar kente önce 'Akçaşehir Maa Düzce', ardından da Osmanlı
akıncı beylerinden Akçakoca Bey'in
(ö. 1328) adından ' Akçakoca' adını verdiler.
Yozgat'ın ilçesi 'Akda^nadeni'nin tarihi 1815 yılına
dek uzanır. Kent, bu tarihte oluşmaya başladı. Adım, ilçe sınırları içinde
işletilen gümüş ve kurşun madenleri ile yakınlarındaki 'Akdağ'dan alır.
Manisa'nın ilçesi 'Akhisar'ın tarihi
İlkçağ'a dek ulaşır. İlçe kesin olarak 1410'da Osmanlı topraklarına katıldı.
Bilinen ilk adlan 'pelopia', Thyateira' idi. Osmanlılar döneminde bir
ara 'Köklüce' adıyla anıldı. Şimdiki adını, artık kalıntıları bile
olmayan bir kaleden almıştır.
Kayseri'nin ilçesi 'Akkışla'nm tarihi Kayseri'yle
paralellik göstermekle birlikte fazla eskilere uzanmaz. İlçe, 1956'da kuruldu. Adını,
eski bir kışladan almıştır.
Denizli'nin ilçesi 'Akköy'ün tarihi yenidir. 1990'da aynı
adı taşıyan bir bucak yerleşimi üzerine kuruldu.
Ordu'nun ilçesi 'Akkuş' ve yöresi 1461'de Fatih
Sultan Mehmed tarafından Osmanlı topraklarına katıldı. Yerleşim, Cumhuriyet
döneminde 'Karakuş' adını taşıyordu. Adı 'Akkuş' a çevrilerek
ilçe oldu.
İç
Anadolu'da hem il hem de il merkezi olan kent
ve yöresinin tarihi Neolitik Çağ'a (MÖ 8000) kadar uzanır. Yöre ve kentin
bulunduğu yerleşim merkezi Asur, Hitit, Tabai Krallığı, Med, Pers, Kapadokya,
Roma, Bizans, Arap, Selçuklu, Karamanlı, Osmanlı egemenlik ve uygarlıklarını
yaşadı.
Günümüz il merkezinin
bulunduğu alandaki yerleşimin ilk adı 'Garsaura' idi. Yerleşim merkezi
Kapadokya Kralı Arkhelos (MÖ 36-MS 14) tarafından yeniden inşa edildi ve
'Arkhelais' adını aldı. 12. yüzyılda ise Selçuklu Sultanı il. Kılıçaslan kente beyaz mermerden bir saray yaptırınca kentin
adı da günümüzdeki 'Aksaray'a dönüştü.
Aksaray, Cumhuriyet döneminde il, sonra ilçe
oldu, 1989'da yeniden il durumuna getirildi.
Aksaray semti, İstanbul' da Fatih ile Eminönü
ilçeleri arasında yer alır. Bizans döneminde semte 'Öküz Meydanı' anlamına
'Forum Bovis' denirdi. Zira o dönemde semtin ortasında Pergamon' dan
(Bergama) getirilmiş tunçtan bir öküz heykeli vardı. Fatih Sultan Mehmed döneminde,
Konya Aksaray fethedilip halkı İstanbul'a gönderilerek bu semte yerleştirilince
semtin adı da 'Aksaray' olarak anıldı ve bu ad yerleşti.
Antalya'nın ilçesi 'Akseki'nin tarihi oldukça eskiye
uzanır. Roma, Bizans, Selçuklu egemenliklerinin ardından 1471'de Osmanlı
topraklarına katıldı. O dönemde Konya'nın Teke sancağına bağlı bir kaza idi. Adının
kentin doğal görünümünü dile getiren bir benzetmeden aldığı öne sürülmektedir.
İç Anadolu Bölgesi'nın batı kesiminde yer alan Akşehir ve
yöresinin tarihi Frigya'ya kadar uzanır. Kent ve yöresi daha sonra Roma, Emevi,
Abbasi, Selçuklu, Anadolu Beylikleri, Osmanlı egemenlikleri yaşadı. Kentin
bulunduğu alanda Roma döneminde kurulan yerleşim merkezi 'Philomelium' adıyla
anıldı. Müslümanlar kente 'Belde-i Beyza' adını verdiler. Kenti
çevreleyen eski kalelerin burçları beyaz renkli taşlardan yapılmışh. Bu
nedenle 'Akşehir' adı oluştu. Kent, yönetim olarak Konya'ya bağlı bir
ilçe ve merkezi durumundadır.
Çorum'un ilçesi 'Alaca'nın tarihi MÖ 3.-4.
binlere dek uzanır. Hititlerden başlayarak çeşitli uygarlıkları yaşadı. 15.
yüzyılda Osmanlı topraklarına kahldı ve 1919'da ilçe oldu. Osmanlı döneminde
ilk adı 'Hüseyinabad' idi.
Samsun'un 'Alaçam' ilçesinin tarihi 'Bafra' ilçesi
ile aynıdır. 1418'de Osmanlı topraklarına katıldı. Önceleri Bafra'ya bağlı bir
bucaktı. Adını, yöredeki çam ağaçlarından aldığı öne sürülür.
Adana'nın ilçesi 'Aladağ' yeni bir
yerleşimdir. 1987'de ilçe oldu. İlk adı 'Karsantı' idi, sonradan 'Aladağ'a
çevrildi.
Aynı addaki kalesi ile de ünlü Alanya'nın antik çağdaki adı
'Korakesion'-'Coracesium'du. Kent, III. ^ntiokhos'un saldırılarını kalesinin ve kent coğrafyasının
sağlam ve uygun oluşu nedeniyle başarıyla önledi. MÖ II. yüzyılda ise korsanların üssü
durumuna gelen kent, MÖ 67'de Roma egemenliğine girdi. 1221'de burasını
fetheden Selçuklu Sultanı Alaeddin Keykubat kente 'Alaiye' adını
verdi. 1471'de Osmanlılar tarafından alınan kente Cumhuriyet döneminde halkın 'Alaiye'yi
söyleniş biçiminden esinlenilerek 'Alanya' adı verildi.
Batı Anadolu'da Manisa'ya bağlı bir ilçe olan Alaşehir'in
antik adı 'Philadelphia'ydı. Kent ve kalesi, 1075'te Türklerin eline
geçti. Kente niçin 'Alaşehir' adının verildiğini kanıtlayan belgeler
mevcut olmamakla birlikte, ilçe sınırlarındaki 'Alaşehir Suyu' adının
kente de verilmiş olabileceğini öne sürenler vardır.
Hatay'ın ilçesi 'Altınözü'nün eski bir tarihi
vardır. Kentte Roma ve Haçlılar dönemine ilişkin çeşitli kalıntılar vardır.
Yöre, önceleri 'Kasr' diye anılırken Osmanlılar döneminde 'Altınözü' adı
tercih edilmiştir. İlçe 1945'te kurulmuştur.
Burdur'un ilçesi 'Altınyayla' 1990'da ilçe statüsünü
aldı. İlk adı 'Dimril' di ve bu ad 'Altınyayla'ya çevrildi.
Sivas'ın ilçesi 'Altınyayla' da ilk
Altınyayla ilçesi gibi yeni bir tarihe sahiptir. 1990'da ilçe olurken bu ad
verilmiştir.
Karadeniz Bölgesi'nde Bartın ilinin bir
ilçesi olan 'Amasra', Megaralı göçmenler tarafından ufak bir ticari
iskele olarak kuruldu. Daha sonra MÖ 4. yüzyılda Herakleia Pontika (Karadeniz
Ereğlisi) prensi Dionysios'un karısı 'Amastria Kyotoros' çevredeki
bazı kentleri birleştirerek kendi adıyla (Amastris) kentini oluşturdu.
Bu ad, ^hiümüze 'Amasra' olarak kaldı. Kent, Roma ve Bizans
egemenliklerinin ardm- dan Fatih Sultan Mehmed döneminde, 1459'da Türk
topraklarına kahldı.
Eskiden Zonguldak'ın Bartın
ilçesine bağlı bir bucak olan Amasra, 1987'de ilçe yapıldı, daha sonra
da 28 Ağustos 1991 tarihli bir yasayla kurulan Bartın iline bağlandı.
Orta Karadeniz'de yer alan kent MÖ 1990-1200'e rastlayan
Hitit döneminde 'Amasid' adıyla kuruldu. Kentin kalesi de Hititler
tarafından yapıldı. Kent daha sonra Frig, Kimmer, Lidya, Pers egemenlik ve
uygarlıklarını yaşadı. Helenistik dönemde de adı çok az bir değişiklikle 'Amaseia'
şeklini aldı ve bu ad çok geçmeden halkın dilindeki bugünkü 'Amasya' şeklinde
söylenmeye başladı; durum, günümüze kadar hiç değişmedi. Kent MÖ 291'de kurulan
Pontus Krallığı'nın başkenti oldu, MÖ 64'te Roma'ya bağlandı, Bizans döneminin
ardından 1075'te Türk egemenliğine girdi. Osmanlı döneminde hızla gelişti ve 'Şehzadeler
kenti' diye anıldı. Cumhu- riyet'in kuruluşundan sonra 20 Nisan 1920'de il
oldu. Amasya, kurulduğu tarihten bu yana adı hemen hemen hiç değişmeyen
Anadolu kentlerinden biridir.
Bazı araşhrmacılar, 'Anadolu' sözcüğünün
ilk defa MÖ 3. yüzyılda kullanıldığını ve Eski Yunancadaki 'anatole'den
türediğini öne sürerler. 'Güneşin doğduğu ülke', 'doğu' anlamına gelen
bu sözcük, ilk zamanlar Ege Denizi'nul doğusundaki ülkeleri içeriyor (Anatolikon)
ve bir bakıma bölgesel olarak 'asia' sözcüğü ile örtüşüyordu.
Coğrafi ve yönetsel olarak 'Anadolu' sözcüğünün kapsamı zamanla
değişerek sınırlan genişledi. 10. ve 11. yüzyıllarda günümüzdeki 'Göller Bölgesi'nde bulunan Bizans themasınm adı oldu (Anatolikon
theması). Anadolu sözcüğü Ortaçağ'da birçok Arapça yapıtta 'Notolus',
'Natole' şeklinde geçti. Yeniçağ'da Batı, 'Anadolu'yu Latince 'Natolia'
şeklinde andı. Ve Küçük Asya (Asia Minor) ile eşanlamlı olarak
kullanıldı. Türkler bu coğrafyaya kalıcı olarak yerleştikten sonra 'Anatolu',
daha sonraları da 'Anadolu' dediler. Sözcük, Batı dillerine de 'Anatolia',
'Anatolien' şeklinde yerleşti.
Günümüzde genel olarak 'Anadolu' denilince
'Türkiye Cumhuriyeti Devleti'nin Asya anakarası üzerindeki topraklar' anlaşılmaktadır.
İçel'in ilçesi 'Anamur'un tarihi
Antikçağ'a dek uzanır. Pers, Büyük İskender, Seleukos, Roma, Bizans, Arap,
Selçuklu, Karamanlı egemenliklerini yaşadı. 15. yüzyılın ikinci yarısında
Osmanlı topraklarına katıldı.
'Anamur' adı, kentin ilk çağdaki 'Anemurion' adının
değişikliğe uğramış şeklidir.
Türkiye'nin başkenti
Ankara, İlkçağ'dan gunumüze, çok değişik ama birbirine çok benzeyen adlarla
anıldı. İslam kaynaklarında kentin adı 'Engürü' şeklinde geçer. Batı
ise dönem dönem yazılış ve söyleyiş olarak değişiklikler gösterir: Ankyra,
Angora, Ankra vs. Kimi kaynaklara göre sözcük, Eski Farsça 'üzüm' anlamına
gelen 'engür'den, kimilerine göre de Eski Yunancada 'koruk' anlamına
gelen 'ank', Sans- kritçede 'Kıvrıntı', 'Büklüm' anlamına gelen
'ankav'dan ya da Latincede 'çengel-kanca' demek olan 'Uncus'dan türediğini
öne sürerler. Ayrıca, Frigya dilinde de 'Ank' diye bir sözcük vardır. Bu
dilde 'Ank' 'engebeli-karışık' demektir. Kentin engebeli olduğuna
bakılarak adını 'Ank'tan aldığını söyleyenler de vardır. Kimi kaynaklar da
Galatlar, Mısır gemilerindeki savaş ganimeti ve zafer nişanesi olarak
aldıkları 'çapaların adından' yeni topraklarına Ankyra (çapa) adını
verdiler. Ünlü tarihçe Pausanias ise, "Phrygia kralı Midas tarafından
bir gemi çabasının bulunduğu yere kuruldu." diye yazar.
Ankara, çeşitli görüşlere göre şu isimlerden
türemiştir: 'Ankyra', 'Ankura', Angur', 'Engürü', 'Engüriye', 'Angora',
'Ancora'.
Büyük İskender'in generallerinden Antigos Monophtalmos günümüzdeki
kentin bir iki kilometre kuzeyinde Karasu ırmağı kıyısında 'Antigoneia' adlı
yerleşim merkezini kurdu. Generali bir savaşta yenen Seleukos I. Nikator, yeni kentin kesin yerini saptayarak, günümüzdeki Antakya'nın
çekirdeği olan 'Antiokheia'yı oluşturdu. Kent, kısa sürede gelişerek
bölgenin en önemli ticaret ve yönetim merkezi oldu. Çeşitli istila ve
egemenlikleri yaşadıktan sonra Antakya 1515'te Yavuz Sultan Selim tarafından
Türk topraklarına kahldı.
Türkiye'nin turizm başkenti Antalya ve
yöresinin tarihi İlk- çağ'a kadar uzanır. Yerleşim merkezi olarak kent Pergamon
(Bergama) Kralı II. 'Attalos' tarafından MÖ
2. yüzyılda kurucusunun adından esinlenilerek 'Attaleia' adıyla kuruldu.
Çok hızlı bir gelişim gösteren kent Lidya,
Pers, Büyük İskender, Seleukos, Roma, Bergama, Bizans, Selçuklu, Hamitoğulları,
Osmanlı egemenlik ve uygarlıkları yaşadı. Cumhuriyet'le birlikte il oldu.
Turizm etkinliklerinin
olağanüstü gelişimi sonunda Antalya günümüze Türkiye'nin dünyada en çok
tanınan illerinin başında gelen kent, tarih boyunca çeşitli adlarla anıldı.
Eski kaynaklarda: 'Attelia',
'Attalia'.
Batı dillerinde: 'Adalia'.
Ortaçağ'da: 'Satalia'.
Türkçe belgelerde: 'Adayla'.
Trabzon'un ilçesi 'Araklı'nın tarihi MÖ 7. yüzyıla dek
uzanır. Miletolu denizciler tarafından kuruldu. Pers, Roma, Bizans, Trabzon
İmparatorluğu egemenliklerini yaşadı. 1461'de Osmanlı topraklarına katıldı,
1954'te ilçe oldu. Adının antik bir sözcükten geldiği sanılmaktadır.
Doğu Anadolu' da serhat ili 'Ardahan'ın tarihi
Urartulara dek uzanır. Med, Pers, Part, Ermeni, Roma, Sasani, Bizans, Arap,
Gürcü, İlhanlı, Altınordu, Timur, Karakoyunlu, Akkoyunlu gibi çok değişik
egemenlikler yaşadı. 1535'te Osmanlı topraklarına katıldı. Kent, eskiden Artaani,
Artan diye anılırken, daha sonra şimdiki adı 'Ardahan' oluştu.
Artvin' in ilçesi 'Ardanuç'un tarihi MÖ 8. yüzyıla
dek uzanır. Urartu, Kimmer, İskit, İberia (Karti) Krallığı, Pontus, Roma
egemenliklerini yaşadı. 16. yüzyılın ortalarında Osmanlı topraklarına katıldı.
1945'te ilçe oldu. Antik adı 'Artanuçi' idi.
İstanbul'da Boğaziçi'nde Beşiktaş ilçesine bağlı bu tarihi
semt, Bebek ile Ortaköy arasındadır. Semtin İlkçağ' daki adı 'Anaplus' idi
ve Laurus Medeia'nın adak yeriydi. Bizans döneminde ise bu ad Mikhael
Kilisesi'nin adından 'Vicus Michaelicus' ya da 'Scalae' (İskele)
-diye anıldı. Semt, adım Osmanlı döneminde bu semte yerleştirilen Arnavut
göçmenlerinden almışhr.
Karadeniz Bölgesi'nde Artvin'e bağlı bir ilçe ve merkezi
olan Arhavi, 1512'de Türk egemenliğine girdi. Arhavi, adını ilçenin
yer aldığı bölgede Karadeniz'e dökülen ve antik adı 'Arkhabis' olan akarsudan
almıştır.
Karadeniz Bölgesi'nin doğu kesiminde yer alan ilin tarihi
MÖ 2000'lere kadar uzanır. Kent ve yöresi tarih boyunca Asur, İberya, Pontus,
Roma, Bizans egemenlikleri ve uygarlıkları yaşadı. 1551'de kesin olarak Türk
topraklarına katıldı. İlkçağ'da yörenin kıyı kesimleri İberia olarak
anılırken Roma döneminde Lazika adıyla adlandırıldı. Bağdatlıların
yönetimindeki İberya Krallığı döneminde 10. yüzyılın ilk yarısında kente 'Livana'
ya da 'Livane' adıyla' anılan bir kale yapıldı. Ve kent de uzun süre
bu adlarla anıldı. Daha sonra 'Artvani', 'Artvini'e dönüştü. Artvin, 1924'te
il yapıldı. 1933 yılında ilçe statüsü verilerek merkezi Rize kenti olan Çoruh
iline bağlandı. 1936&da Rize'nin ayrıldığı Çoruh ilenin merkezi Artvin'e
taşındı. İlin adı 1956'da bir kez daha 'Artvin' oldu.
Nevşehir'in ilçesi 'Avanos'un tarihi İlk Tunç
Çağı'na (MÖ 3500-2000) dek uzanır. Peri bacalarıyla ünlü Göreme vadisindeki
kent Hıristiyanlığın ilk yıllarından itibaren önem kazandı. Burada, korunma
amaçlı olarak yer altı kentleri oluşturuldu. Cumhuriyet döneminde bu antik ad 'Avanos'
ile ilçe yapılmıştır.
İstanbul'un ilçesi 'Avcılar' çok yakın tarihe sahip
bir ilçedir. 1992'de ilçe statüsüne kavuşan yerleşimde, eskiden çok sayıda av
evi ve köşkü vardı, adını bunlardan almışhr.
Sinop'un ilçesi 'Ayancık'ın tarihine ilişkin
yeterli bilgi yoktur. İlçe günümüzdeki sınırlarını 1957'de edinmiş ve eski adı
'İstifan' iken 'Ayancık' yapılmışhr
Ankara'nın ilçesi 'Ayaş'ın tarihi Hititlere dek
uzanır. Hitit, Frig, Büyük İskender, Roma, Bizans, Selçuklu egemenliklerini yaşadı.
1354'te Osmanlı topraklarına katıldı. Adını ilçedeki 'Ayaşbeli'nden aldığı
sanılmaktadır.
Ege Bölgesi'nin orta bölümünde yer alan Aydın,
ilk ve orta çağların önemli yerleşim merkezlerinden biriydi. Kazı kaynaklara
göre kent Peloponisos'tan gelen Argoslular ile Trakya ya da İlliria'dan gelen
Trallialılar tarafından kuruldu. Ve Antikçağ'da 'Euantheia', 'Polyantheia
Erymna' gibi adlar aldı. Büyük İskender, kenti kendisine bir üs olarak
kullandı (MÖ 334). Onun ölümünün ardından 'Seluekia'
diye isimlendirildi. Roma, kentin yönetimini Bergama Krallığı'na bıraktı.
Roma'da İmparator Augustus döneminde adı 'Caesarea' şeklinde
değiştirildiyse de kısa süre sonra 'Tralles' adım aldı. Bizans
uygarlığının ardında Türkler tarafından ele geçirildi. Türk döneminde 'Güzelhisar'
adı verilen kente Aydınoğlu Mehmet Bey' den esinlenilerek 'Aydın
Güzelhisarı' da denildi. 1425'te Osmanlılara geçen kentin adı hep 'Aydın'
olarak kaldı.
Siirt'in ilçesi 'Aydınlar' ilçe statüsüne 1990'da
kavuşmuş yeni bir yönetim merkezidir. Adı, mülki idare amirlerince konulmuştur.
Bayburt'un ilçesi 'Aydıntepe' ilçe statüsüne 1957'de
kavuşmuş yeni bir yerleşimdir. Adı, yöneticilerce konulmuştur.
Karaman ilinin 'Ayrancı' ilçesi 1987'de kurulmuş
yeni bir ilçe merkezidir. Aynı addaki bir eski yerleşime ilçe olurken bu adı
almıştır.
Çanakkale'ye bağlı olan Ayvacık ilçesinin tarihi,
Antikçağ'a kadar uzanır. İlçenin yerleşim merkezinde ve çok yakınlarında o
dönemde 'Hamaksitos', 'Kolonai' ve 'Assos' (günümüzde Behramkale)
kentleri kuruldu. Yöre (Eolis) ve ilçenin bulunduğu kent tarih
boyunca Roma, Bizans, Osmanlı egemenlik ve uygarlıklarını yaşadı. 1926'da ilçe
statüsü kesinleşen yerleşim merkezi, 'Ayvacık' adıyla anıldı. Bu adın
ilçeye özellikle Kaz Dağlan'na yerleşen Türkmenler tarafından verildiği öne
sürülür.
Ege'de Balıkesir'e bağlı bir kıyı ilçesi olan Ayvalık' ın
tarihi Antikçağ'a değin uzanır. Yörenin bilinen en eski yerleşimcileri
Misyalılardır. İlçenin bulunduğu yerleşim merkezi, tarih boyunca 'Tallani',
'Kidonia' gibi adlarla anıldı. Yöre ve ilçenin bulunduğu yerleşim,
Makedon, Roma, Bizans egemenlik ve uygarlıklarının ardından 15. yüzyılın
başlarında Osmanlı- lar'a bağlandı. İlçe, özellikle turizm yönünden olağanüstü
bir gelişme süreci içine girmiş bulunmaktadır. Ayvalık adının Ayvacık gibi
yöreye ve özellikle Kaz Dağlan'na yerleşen Türkmenler tarafından konulduğu
söylenir.
İstanbul'da Haliç kıyısında, Atatürk Köprüsü (Unkapanı
Köprüsü)'nün sağ tarafında Eyüp ilçesi sınırları içinde yer alan semt, 'Ayvansaray'
adıyla anılır. Bizans döneminde kentin kara surlarıyla deniz surlarının
birleştiği noktada yer alan yerde, İstanbul'un fethinden sonra bir kapı
yaptırıldı. Kapı yakınında 'Blakhamai Sarayı (Büyükler Sarayı) adında
bir Bizans sarayı vardı. Bu nedenle Osmanlılar dönemiyle birlikte kapıya 'Ayvansaray
Kapısı' denildi. Semt de aynı adla anıldı.
İstanbul'da Atatürk Köprüsü ile Galata arasında
kalan semt 'Azapkapı' adıyla anılır. Galata surlarının Haliç'e açılan kapılarından
biri eskiden buradaydı. Kapı, Bizans döneminde
'Porta di
san Antonio' ya da 'Porto san Antonio' adıyla anılırdı. Osmanlılar zamanında Haliç Tersanesi
yakınlarındaki Azaplar (Azepler) Kışlası nedeniyle
buraya 'Azapkapı'
denildi.
Denizli'nin ilçesi Babadağ'ın eski adı 'Kadıköy'dü
ve yönetim olarak Sarayköy ilçesine bağlı bir bucaktı. Daha sonra ilçe
oldu ve yöredeki 'Babadağ' adlı bir dağdan esinlenilerek adı 'Babadağ' oldu.
Kırklareli'ne bağlı bir ilçe olan Babaeski'nin
tarihi Tunç Ça- ğı'na dek uzanır. Bölgeye ilk olarak Balkanlar'dan gelen
Traklar'ın yerleştikleri belirlenmiştir. Kent sırasıyla Pers, Roma, Bizans
egemenlik ve uygarlıklarını yaşadı. 1359'da Osmanlılar tarafından alındı.
Kentin bilinen ilk adı 'Babayi Atik' idi. Sonradan bu Arapça-Türkçe
tamlama Türkçeye dönüştürülerek 'Babaeski' oldu.
Samsun'un bir ilçesi olan Bafra'nın tarihi MÖ 4000'lere dek
uzanır. Bu tarihte yöre Orta Asya'dan göç eden Kaşkaların yurduydu.
Belde ve ilçenin bulunduğu yerleşim merkezi Hitit, Frig, Kimmer, Pers, Roma,
Bizans egemenlik ve uygarlıklarını yaşadı, 1418'de Osmanlı topraklarına
katıldı. 'Safra' adının yerel bir dilden oluştuğunu öne sürenler vardır. Kimileri
de bu ad ile bölgede yetişen yüksek kaliteli ve da 'Bafra' adım taşıyan
tütün arasında ilişki kurarlar.
İstanbul'un 1992'de yeni ilçe olmuş yerleşimlerinden 'Bahçe-
lievler'in tarihi çok yenidir. Adı, aklına başka bir ad gelmeyen
mülki ya da yerel yöneticilerce konulmuştur.
Van'a bağlı 'Bahçesaray' ilçesi 1987'de ilçe oldu.
Eski adı 'Müküs'dü.
İstanbul'un en kalabalık ilçelerinden 'Bakırköy'
tarih boyunca çok çeşitli adlar taşıdı.
İlkçağ'da verimli bağ ve bahçeleri ile ün
kazanan bu yerleşim merkezi, sırasıyla 'Vidos' 'Litros' adlarıyla anıldı.
Bizans döneminde 'Septimum' adını aldı. Bu ad, burada çok varlıklı bir
Rumun yaphrdığı sayfiye köşkünden kaynaklandı. 'Septimum' daha sonra 'Ayamama'ya
dönüştü (günümüzde sadece bir dere bu adla anılır.). Sonra bu ad da unutuldu
ve küçük bir Rum köyü durumuna gelen yerleşim merkezi 'Makro Holi' adıyla
anılır oldu. Osm anlının son dönemlerinde, özellikle Türkler 'Makro Holi'ye
'Makrıköy' dediler. 'Makro Holi' Türkçede 'Uzun-Büyük Köy' anlamına
geliyordu. Cumhuriyet'in ilanının ardından 'Bakırköy' adı benimsedi.
Ankara'nın ilçesi 'Balâ', 19. yüzyılda Kafkasya'dan
gelen göçmenlerin iskânı amacıyla kuruldu. Eski adı 'Kartal'dı. Yüksek bir
yaylada (bâlâ) kurulduğundan bu adın verildiği sanılır.
Topraklarının bir bölümü Ege, bir bölümü Marmara Bölgesi
içinde yer alan Balıkesir'in bulunduğu yöre MÖ 13. yüzyıldan önce 'Bebrykia'
diye anılıyordu. Yöreye daha sonraları 'Misya' denildi. Burası
Lidya, Pers, Bithynia Krallığı, Makedon, Roma, Bizans, Selçuklu, Anadolu
beylikleri egemenliklerini yaşadıktan sonra 1450'de Osmanlı topraklarına
katıldı. Yerleşim merkezini Bizans'tan alan Karesi Bey, kendi adını bu
kente verdi. Roma döneminde, avlanmak amacıyla buralara sık sık gelen
İmparator Hadrianus, MS 2. yüzyılda burada bir sava göre bir şato yaptırdı.
Kent adının daha sonraları 'Eski Kale' anlamına gelen 'Paleokastro' larak
anıldığı söylenen şatodan geldiği öne sürülür. Kentin 'Hadrianoherai' adlı
eski bir kentin kalıntıları üzerine kurulduğu da söylenir. Buradaki küçük bir
kale, 11. yüzyılda Türkler tarafından 'Balakhisar' diye adlandırılmıştı.
'Balıkesir' adının bu addan türemesi güçlü bir ihtimal olarak görülmektedir.
'Balıkesir' adının 'Balı çok'tan türediği şeklindeki söylenti ise,
bir 'şehir efsanesi' olarak kabul edilmektedir.
Kırıkkale'nin ilçesi 'Balışeyh' 1990'da ilçe
statüsünü aldı. Adının ilçede defnedilmiş bir din büyüğünden geldiği sanılmaktadır.
İstanbul'da, Boğaziçi'nde, Emirgan'a bağlı bir semt olan 'Baltalimam',
1453'te İstanbul'un fethi sırasında II. Mehmed'in (Fatih) Kaptan-ı
Deryası Baltaoğlu Süleyman Bey, Osmanlı donanması tarafından Haliç'e
karadan çektirilerek indirilen gemilerinin bir bölümünü burada yaptırdığı ve
korunaklı limanı üs olarak kullandığı için semt bu adla anılır.
Uşak'ın ilçesi 'Banaz'ın geçmişi MÖ 3. yüzyıla dek
uzanır. Bergama Krallığı, Roma, Bizans, Germiyanoğulları egemenliklerini
yaşadı. 1429' da Osmanlı topraklarına katıldı. 'Banaz' sözcüğünün Orta
Asya günlerinden kalma Türkçe bir sözcük olduğu sanılmaktadır.
Marmara Bölgesi'nde Balıkesir'e bağlı bir ilçe olan Marmara
Denizi kıyısındaki Bandırma İlkçağ'da Misya diye anılan bölgede 'Panormos'
adıyla kuruldu. Kent ve yöresi Makedon, Pers, Roma, Bizans egemenlik ve
uygarlıklarını yaşadı. Orhan Gazi tarafından Osmanlı topraklarına
katıldı. 1980'de kaza oldu. Kentin ilk adı 'Panormas', zaman geçtikçe 'Panormus',
'Panormes', 'Panderma' şekillerinde telaffuz edildi ve en sonunda Türkler
tarafından bugünkü gibi 'Bandırma' diye söylendi. Kent, Türkiye'nin her
yönden en gelişmiş ilçeleri arasında baş sıralarda yer alır.
'Bartın' ilinin tarihi
MÖ 7. yüzyıla dek uzanır. Megaralı denizciler tarafından bir koloni iskelesi
olarak kurulduğu sanılıyor. Pers, Pontus, Roma, Bizans, Trabzon İmparatorluğu,
Ceneviz egemenliklerini yaşadı. 1460'ta Osmanlı topraklarına katıldı. Kent,
Antikçağ'da 'Parthenips' adıyla kuruldu. Bu adın, zaman içinde 'Bartın'a
dönüştüğü sanılmaktadır.
Güneydoğu Anadolu Bölgesi'ndeki Batman ilinin adının
il sınırlan içinden geçen 'Batman Çayı'ndan aldığı öne sürülür. 16 Mayıs
1990'da il olan kent İlkçağ'da kuruldu. MÖ 3 bin
yıllarından itibaren Huri, Urartu, Kimmer, Med
ve Asur egemenliklerini yaşadı. Asur dönemindeki adı 'Supria' olan kent,
daha sonra Pers, Seleukos, Roma, Bizans, Sasani, Aruklu ve Osmanlı
egemenlikleri ve uygarlıklarını yaşadı. Bulunan petrol, 20. yüzyılda Batman ve
yöresinin önemini bir kat daha artırmıştır.
Afyonkarahisar'ın ilçesi 'Bayat' 1987'de ilçe
konumuna getirildi. 'Bayat' adını ve bir Oğuz boyunun adını taşıyan bir
bucağın gelişmesi sonucu oluşan yerleşimden dolayı bu adı almıştır.
Doğu Karadeniz Bölgesi'nde yer alan 'Bayburt'un tarihi
İlk Tunç Çağı'na (MÖ 3500-200) değin uzanır. Bölge, Hitit döneminde 'Azzi-Hayaşa'
ülkesi olarak anıldı ve sırasıyla Urartu, Kimmer, İskit, Med, Pers,
Makedon, Roma, Bizans, Arap egemenlik ve uygarlıklarını da yaşadı. 1514'te
Osmanlı topraklarına katılan 'Bayburt', MÖ 8. yüzyıla kadar 'Domana'
adıyla anıldı. İskitlerin 'Gymnia', Bizans'ın 'Baiberdon' adını
verdikleri kent, 'Paybert', 'Bâbirt' diye de anılıp, sonraki yıllarda
günümüzdeki 'Bayburt' söylenişiyle adlandırıldı. 1927'de Gümüşhane'ye
bir ilçe olarak bağlanan 'Bayburt', 1989'da il olmuştur.
Çanakkale'nin ilçesi 'Bayramiç'in tarihi İlkçağ'a
dek uzanır. Antik dönemde 'Troas' bölgesi içindeydi. İlçe sınırları
içinde antik 'Skepsis', 'Kebrenos' kentleri yer alıyordu. Sonraları
bölge 'Eolis' ya da 'Eolya' adlarıyla anıldı. Bölge ve kent 14.
yüzyıl başlarında Osmanlı topraklarına katıldı. 'Bayramiç' önceden aynı
ad ile Ezine'nin bir nahiyesi iken, daha sonra ilçe durumuna getirilmiştir.
Ege Bölgesi'nde İzmir'e bağlı bir ilçe olan 'Bayındır', Osmanlı
devletinin ilk dönemlerinde kuruldu ve adını Oğuzların Üçoklar Kolu'na bağlı
'Bayındır' boyundan aldı. 'Bayındır' Ege'nin hızla gelişen yerleşim merkezi
olabilmek için çaba sarf etmektedir.
İstanbul'un, Boğaziçi'nde Arnavutköy ile Rumelihisarı arasında
yer alan semti: Burası Antikçağ'da ufak bir balıkçı köyü ve Artemis'in adak
yeriydi. Semt, asıl gelişimini Osmanlı döneminde gösterdi. Semt, 'Bebek'
adım burada görevlendirilen ve yüzünün görünümü nedeniyle 'Bebek' lâkabıyla
anılan bir bölükbaşından almıştır.
Ege Bölgesi'nde İzmir'in bir ilçesi olan
Bergama, Antikçağ'ın çok önemli yerleşim merkezlerinden biriydi. Yöre, Pers, Büyük
İskender, Seleukos, Bergama Krallığı, Roma, Bizans egemenliklerini ve
uygarlıklarını yaşadı. 1341'de Osmanlı egemenliğine girdi. Kurtuluş Savaşı'nda
bir süre düşman işgalinde kaldıktan sonra 14 Eylül 1922'de kurtarıldı.
Bergama ya da antik
adıyla 'Pergamon', söylenceye göre adını Neoptolemos ile Andromakhe'nin oğlu
'Perga- mos'tan alır.
Bergama, tarih boyunca çok önemli savaş ve olaylara sahne oldu,
bayındırlık bakımından olağanüstü bir gelişme gösterdi. Kentteki dinsel
yapılar, tiyatro binaları ve amfitiyatrolar, sunaklar bakımından Ege kıyısının
örnek kentleri arasında yer aldı. Çoğu anıtsal nitelikli söz konusu yapıtlardan
çoğunun kalıntıları günümüze kadar ulaşmış bulunmaktadır. 'Bergama' adının
'Pergamon'dan türediği su götürmez bir gerçektir.
İstanbul'un ilçelerinden biri olan Beşiktaş'ın tarihi eski
çağlara dayanır. Bizans dönemindeki bilinen ilk adı 'İasonion'du. Ardandan
sırasıyla şu adları aldı: 'Sergion', 'Daphne', 'Diplokionion' ve 'Gunella'.
Kimi kaynaklara göre bu adlardan biri de Türkçesi 'Taş Bebek' demek
olan 'Kune Petro' idi. Bu ad, Yakşı adında bir papazın Hz. İsa'nn
çocukluğunda yıkandığına inanılan ve 'Beşik Taşı' diye anılan hamur
teknesi biçimindeki bir taşı Kudüs'ten getirterek semtteki bir kiliseye
koydurtmasıyla ünlendi. Ve semt de bu adla anıldı. Başka kimi kaynaklara göre
de 'Barbaros Hayreddin Paşa (Yalısı günümüzdeki Deniz Müzesi'nin
bulunduğu yerdeydi) gemilerini bağlamak amacıyla semtin iskele olarak kullanılan
kıyısına 'beş tane taş direk' diktirtmiş, işte bundan dolayı da semte 'Beş
Taş' adı verilmiş, bu ad, giderek 'Beşiktaş'a dönüşmüştür. Nitekim
eski Beşiktaş semti yerlileri ve gerçek İstanbul şivesi ile
konuşabilenler 'Beşiktaş' derlerken hâlâ 'i' ve özellikle 'k' harfini
belirsiz, çok hafif telaffuz ederek sözcüğü 'Beşitaş' gibi telaffuz
ederler.
Denizli'nin ilçesi 'Beyağaç' 1990'da ilçe konumuna
getirilmiş yeni bir ilçedir. Adını, aynı addaki kasabadan alır.
İstanbul' da Eminönü ilçesine bağlı 'Beyazıt' semti,
adını burada yer alan önemli Osmanlı yapıtlarından 'Beyazıt Külli- yesi'nden
alır. Semt, Osmanlı ve Bizans döneminde de İstanbul'un önemli bir kültür,
eğitim ve ticaret merkezi durumundaydı. Bizans'ta Forum Tauri (Farum Theodosi),
dönemin en üst düzey hukuk yüksek okulu, Senato Sarayı gibi yapılar
buradaydı. Fatih, İstanbul'u aldıktan sonra ilk sarayını buraya yaptırdı.
Beyazıt Meydanı'na ise 27 Mayıs 1960'tan sonra bir süre Hürriyet Meydanı denmişse
de, bu ad artık hiç kullanılmamaktadır.
İstanbul'da, Anadolu kıyısındaki bir ilçe
olan Beykoz'un ilk halkı Balkanlar'dan gelerek buraya yerleşen Traklar
oldu. Traklar, 'Bebrikler' adıyla bilinen bir devlet kurdular. Beykoz'un
Bizans dönemindeki belgelerde adı 'Amia' olarak geçer. Bu ad, Trak kralı
'Amykos'tan türemiştir.
En eski Türkçe metinlerde
ise bu yerleşim merkezinin adı 'Bekoz', 'Belkoz', 'Belkos' şeklinde yer
alır.
Bir söylenceye göre de, yöredeki
'Servibumu'nun güneyinde kurulmuş küçük bir köy, zamanla gelişip birleşerek
Türkler döneminde Osmanlı topraklarına katıldı. Adını 'Ko- caeli'ne veren
'Akçakoca' burada oturdu ve bu nedenle eski küçük köy 'Bey' adıyla
ün kazandı. Öte yandan yörenin cevizi, başka bir adla 'koz'u da çok
ünlü idi. İşte bu iki sözcük, kısa sürede halkın ağzında kaynaşıp birleşerek 'Beykoz'
biçimini aldı.
Bir başka söylenceye göre
ise, yöredeki ulu bir ceviz ağacı 'Beykoz' diye anıldı ve İstanbul'un
bu ilçesi adını işte bu ulu ceviz ağacından aldı.
İstanbul'da Anadolu yakasında Üsküdar
ilçesine bağlı Beykoz semtinde Osmanlı döneminde, devletin en önemli üst düzey
görevlerinde bulunduktan sonra 'Beylerbeyi rütbesi' alan çok sayıda paşa
ikamet etti. Bu beylerbeyleri arasında en bilinenleri Mehmet Paşa, Recep
Paşa, Yemişçi Hasan Pa- şa'lar idi. Beylerbeylerinin çoğu, bu görevin
ardından sadrazamlığa yükseldiler.
Bizans döneminde ise semtte
büyük bir haç (istavroz) vardı. Bu nedenle Osmanlıların semtte inşa ettikleri
ilk saray halk arasında 'İstavroz Sarayı' adıyla ün saldı. Günümüzde de,
sarayın kurulduğu yere istavroz Bahçesi' denilmektedir. Sonraki
tarihlerde Utavroz Sarayı yıktırılarak yerine günümüzdeki 'Beylerbeyi
Sarayı' yaphrılmışhr. il. Abdülhamid bu sarayda
ölmüştür.
Eskişehir'in ilçesi 'Beylikova' aynı addaki bir
bucağın ilçe statüsü kazanmasıyla oluşmuş yeni bir yerleşimdir (1987).
İstanbul'un semtlerinden biri olan Beyoğlu'nun konuşlandığı
alan, İlkçağ boyunca bir yerleşim merkezi olmaktan çok, İstanbul halkı için
üzüm yetiştirilen bağlık, bahçelik bir yerdi. Bizans döneminde bu bağlık
bahçelik alana Türkçeye 'Karşı Yaka' anlamına R^rnca 'Peran', sonradan
da sadece 'Pera' denildi.
İmparator İostinianus zamanında
semte bazı gösterişli yapılar inşa edildi ve semt 'Justinyen' adıyla
anıldı. Ancak Türkler tarafından alınmadan önce Galata surları dışında
günümüzdeki Beyoğlu'na doğru uzanan yapılar pek yoktu.
Söylenceye göre, Fatih
Sultan Mehmed, Trabzon Rum İmparatorluğu'na 1461'de son verdikten sonra,
imparatorluk ailesinden, sonradan Müslüman olan Aleksios'un büyük konağı
günümüzdeki Tunel Meydanı'nın yakınlarında inşa edildi. Halk,
Aleksios'un bu konağı nedeniyle 'bir bey oğlu' oturduğundan semte 'Beyoğlu'
adını verdi.
Bir başka söylentiye göre de, 'Beyoğlu' adı
Kanuni Sultan Süleyman'ın damadı sadrazam Makbul İbrahim Pa- şa'nın
yakın arkadaşı Alvasio Gritti adıl birinden gelir. Alvasio, ünlü ve soylu
bir Venedikli ailedendi. İstanbul'a Balyos (Venedik valisi) oldu.
Zamanla onun ik^net ettiği yer, soylu bir kişinin mekânı anlamına 'Beyoğlu'
diye anıldı.
Ankara'ya bağlı bir ilçe olan 'Beypazarı', eski bir
yerleşim merkezidir. İlçe ve yöresi tarih boyunca Hitit, Frig, Galat, Roma,
Bizans, Selçuklu, Osmanlı egemenlik ve uygarlıklarını yaşadı. İstanbul-Ankara-Bağdat
doğrultusundaki geçit yolu üzerinde yer alan ilçenin bilinen en eski adı
'Lagania'ydı. Türklerin egemenliğine geçtikten sonra ilçede kurulan ve ünü
hemen tümn önemli yakın kentlere yayılan 'pazar'ı nedeniyle ilçenin adı
'Beypazarı'na dönüştü. İlçe, 1939'dan sonra Ankara'ya bağlanmıştır.
Konya'nın bir ilçesi olan Beyşehir'in
ve yöresinin tarihi Neolitik Çağ'a kadar uzanır. Yöre Lidya, Pers,
Makedonya ve Roma ile Bizans egemenlik ve uygarlıklarını yaşadıktan sonra 12.
yüzyılda Anadolu Selçukluları'nın egemenliğine girdi. 13. yüzyılda bir süre
Moğol istilasında kaldı. Ardından Eşrefoğulları ve Hamitoğulları tarafından
yönetildi. 1374'te Osmanlı topraklarına kahldı. Bir ara Karamanoğlu beyliği ile
Osmanlı devleti arasında birkaç kez el değiştirdi.
Roma ve Bizans dönemlerinde Beyşehir'in
bulunduğu yerleşim merkezi 'Karalia' ya da 'Karalis' adlarıyla
anıldı. Eşrefoğulları'nın merkezliğini yapan kentte o dönemde inşa edilen
kaledeki yerleşme yeri 'Içşehir' ya da 'Içerişehir' adlarıyla
anıldı. En sonunda kent günümüzdeki 'Beyşehir' adıyla anıldı.
Çanakkale'ye bağlı bir ilçe olan Biga, kıyıdan 24
kilometre içeride kurulmuş bir yerleşim merkezidir. Tarihi Antikçağ'a değin
uzanır. Bu çağda 'Misya' adı verilen bölge içerisinde yer aldı. MÖ 7.
yüzyılda Miletosluların egemenliğindeki önemli bir ticaret kentiydi. MÖ 334'te
Büyük İskender'e bağlandı. Roma ve Bizans egemenlik ve uygarlıklarını da yaşadıktan
sonra Lala Şahin Paşa tarafından 1364'te fethedilerek Osmanlı
İmparatorluğu'na bağlandı. 'Biga' adının dğişik dönemlerde 'Pagai',
'Pagae' ve 'Pigas' diye anılan eski kentin adından geldiği genel
kabul görmüştür.
Marmara ve Karadeniz
bölgesinde yer alan Bilecik'in tarihi İlkçağ'lara kadar uzanır. MÖ 1200'lerde
Friglerin egemenliği altındaydı. Ardından Pers, Bithynia, Makedon, Roma, Bizans
egemenliklerini ve uygarlıklarını yaşadı. Malazgirt Zaferi'nin (1071) ardından
Anadolu'ya yerleşen Türklerden bir bölümü de Söğüt ve Domaniç'i yurt edindi. Bu
yöre, Anadolu Selçukluları tarafından Ertuğrul Gazi'ye verilmişti. Onun
ölümünden sonra oğlu Osman Gazi, bağımsız Söğüt Sancağı'nın
başına geçti. 1289'da 'Yarhisar' ile 'Bilecik'i ele geçirdi ve
adına hutbe okutarak kendi bölgesinde bağımsızlığını ilan etti. Böylelikle
Osmanlı devletinin 622 yıl sürecek olan yaşamının ilk adımları atılmış oldu.
Eskişehir'i İznik'e (Dorylaion'u Nikaia'ya) bağlayan yolun kontrol altında tutulması amacıyla yapılan
bir kale olan 'Belkome' adının, Türkler tarafından 'Bilecik' diye
telaffuzu sonucu 'Bilecik' adının oluştuğu sanılmaktadır. 'Bilecik' Osmanlı
döneminde bir süre, bir sancak adı olarak 'Ertuğrul' diye de anılmıştır.
Doğu Anadolu'da bir il olan
Bingöl'ün tarihi İlkçağ'a kadar uzanır. Bölge ve kent MÖ 14. yüzyıldan
başlayarak sırasıyla Asur, Urartu, Kimmer, Med, Pers, Makedon, Seleukos, Part,
Roma, Bizans, Sasani egemenlik ve uygarlıklarını yaşadı. 1071 Malazgirt
Zaferi'nin ardından kent ve yöresi Mengüçoğullarına bağlandı. Selçuklu, Moğol,
Akkoyunlu dönemlerinin ardından Yavuz Sultan Selim döneminde Osmanlı
topraklarına katıldı. Önceleri 'Çapakçur' adını taşıyan günümüzdeki 'Bingöl',
1920'de Muş'a, 1926'da Elazığ'a bağlı bir ilçe merkeziydi. 'Çapakçur', 1936'da
il merkezi oldu. Adı da 1945'te 'Bingöl' e çevrildi.
Kent ve ya^nlarındaki volkanik kayalardan
oluşmuş bir dağ kitlesi ve 2.700 metreyi bulan yükseklikteki alanlarda göller bulunur. Gerek
dağ, gerekse kent, 'Bingöl' adım işte bu göllerden almaktadır.
İzmir'in Ödemiş ilçesine bağlı bir bucak
merkezi olan 'Bir- gi'nin bilinen en eski adı
'Pyrigion'dur. 'Birgi' adının bu antik addan türemiş olması kabul
edilir. Kent ve de ünlü kalesi, Menteşe Bey'in damadı Gazi Sasa Bey tarafından
Türk topraklarına (Aydınoğulları Beyliği) katıldı. Ünlü 'Birgi Çakırağa
Konağı' bu bucaktadır.
Söylenceye göre, 'Bitlis' adını
Makedon Kralı Büyük İskender'in (Alaksandros) emriyle kentin bulunduğu yere
bir kale inşa ettiren komutanı 'Badis'ten alır. Komutanın adını 'Bageç' diye
yazıp söyleyenler de vardır. Söylencenin bir başka versiyonuna göre, Büyük
İskender'in komutanlarından 'Badlis' ya da 'Lis' burada bir kale
inşa etti. Kent de adını bu komutanların adlarından aldı.
Arap, Selçuklu ve çeşitli beyliklerin
egemenliklerinin ardından kent ve yöresi 1514'te Yavuz Sultan Selim tarafından
Osmanlı topraklarına katıldı. Bitlis, 1935'te il statüsüne getirilmiştir.
Türkiye'nin dünyada en tanınmış turizm
yörelerinden biri olan 'Bodrum'u Kayralıların MÖ 11. yüzyılda kurduğunu
öne sürenler vardır. Kimilerine göreyse kenti MÖ 1200'de Troizen'den gelenler
kurdu. Burada doğmuş olan tarih biliminin babası sayılan Herodotes'e göre,
Bodrum Dorlar'ın MÖ 6. yüzyılda kurduğu altı kentten oluşan 'Heksapolis
Birliği' içindeydi. Ancak, Apollon adına düzenlenen bir yarışmada bu
kentten biri kuralları çiğnediğinden kent de birlikten çıkarıldı. Kent, bundan
sonra 'Pentapolis' diye anıldı. MÖ 550'de kente Lidya egemendi. Ardından
MÖ 546'da Pers egemenliği başladı. Kent MÖ 468'de 'Attika Delos Deniz
Birliği' ne katıldı. MÖ 430'da tekrar Pers egemenli^ne girdi. Bu dönemde
Persler'e bağlı satraplar (valiler) tarafından yönetildi. Kayra satraplarından
Mausolos döneminde (MÖ ^77- 353) başkent Milas'tan (Mylasa) buraya taşındı. Kentin en yüksek tepesine
bir kral sarayı inşa edildi. Satrap Mausolos öldükten sonra eşi ve aynı
zamanda kızkardeşi olan Artemisis, MÖ 4. yüzyılda eşi ve ağabeyi için
anıtsal bir mezar olan 'Mausoleium'u yaptırdı. 60 x 80 m'lik bir alanı kaplayan ve 45 metre yükseklinde 'Dünyanın
Yedi Harika- sı'ndan biri sayılan bu anıt, heykelleri ile birlikte Anadolu'
dan British Museum'a kaçırıldı ve kalıntıları da Bodrum Kalesi'nin
yapımında kullanıldı. Antik kentten günümüze kalan yapıtlar arasında antik
tiyatro 10 bin kişinin oturabileceği büyüklüktedir. Kent, öteki Karya
kentlerinin aksine Büyük İskender'in saldırılarına direndi. İskender, MÖ
334'te burasını güç de olsa ele geçirerek yakıp yıktı, direnişi çok kanlı bir
biçimde bastırdı. MÖ 3. yüzyılda kenti Mısır donanması üs olarak kullandı.
Kente MÖ 192'de Roma, MÖ 189'da Rodos denizcileri, MÖ 88'de kısa bir süre
Pontus Krallığı egemen oldu. Ardından Roma'nın oluşturduğu 'Asia' (Küçük
Asya) Eyaleti sınırları içine katıldı. Hıristiyanlığın ilk yıllarında bir
piskoposluk merkezi oldu. 11. yüzyılda Türkle- rin eline geçen kenti Birinci
Haçlı Seferleri'nde Bizanslılar yeniden aldılar. Kent 126l'den sonra Menteşe
Beyliği'nin, 1415'te Rodos Şövalyeleri'nin eline geçti.
Kentin kalesini Rodos
Şövalyeleri Çelebi Sultan Mehmed'in izniyle 'Zephiria' denilen
yarımadada 'Sanit Peterium' adına yaptılar. Bu ad kentin Antik adı
olan 'Hallikamossos' yerine 'Peterium'un 'Bodrum' şeklinde söylenmesiyle kentin
adı olarak kaldı.
Bodrum 1522'de Kaptan Bulak Mustafa Paşa tarafından kesin
olarak Osmanlı topraklarına katıldı. 1866'da Muğla'ya bağlı bir ilçe oldu.
Bodrum'un gelişmesinde, dünyanın birçok yerinden getirilen
bitkilerle donatılmasında ünlü yazar Cevat Şakir'in (Halikamas
Balıkçısı) büyük katkısı olmuştur.
Bodrum, günümüzde 'Antalya' gibi hemen bütün dünya tarafından bilinen bir
turizm yöresi olarak her geçen ^in biraz daha gelişip büyümektedir.
Karadeniz Bölgesi'nin iç kesiminde yer alan Bolu
ili ve il merkezinin tarihi oldukça eskilere uzanır. Bölge, Hitit İmpa-
ratorluğu'nun sınırları içerisindeydi. MÖ 2000 tarihlerinde Friglerin eline geçti. Ardından Lidya, Pers,
Büyük İskender (Makedon), Bithynia egemenlik ve uygarlıklarını yaşadı. Bithynia
Kralı iV. Nikomedes,
MÖ 74'te öldüğünde bölge vasiyet yoluyla
Roma'ya bağlandı. MS 7. ve 9. yüzyıllar arasında İstanbul'a kadar ilerlemeyi
başaran İslam (Arap) orduları buraya ulaşmayı başaramadılar. 13. yüzyılda
Bizans egemenliğine giren yöre, daha sonra Türklerin eline geçti. Orhan Gazi'nin saltanat
yıllarında kente gelen İbni Batuta, bölgeye tümüyle Türkmenlerin
yerleştiklerini, hemen her kentte ahi tekkelerinin bulunduğunu yazar.
Yöreye ilk yerleşenlerin Bebrikler
olduğu sanılır. 'Bebrikya' diye ed anılan yöreye MÖ 8. yüzyılda da Bitinler
yerleşti. Günümüzdeki Bolu kenti çevresinde kalıntılarına rastlanan 'Bithynion'un
Bebrikler ya da Bitinlerce kurulduğu tahmin edilir. Roma döneminde 'Bithyniym'
adıyla anılan kente İmparator Claidus'un saltanat yıllarında 'Cladiopolis'
adı verildi. İmparator Hadrianus'un sevgilisi Antinous'un doğum
yeri olması nedeniyle kente 'Hadrianapolis' adı konuldu. Bizans
döneminde ise kente sadece 'Polis' denildi.
Bu adı Türkler 'Bolu' diye söyleyince, 'Bolu' kentin günümüzdeki
adı olarak kaldı. Kent, Cumhuriyet'in
kurulmasıyla birlikte il olmuştur.
İç Anadolu Bölgesi'nde Niğde ilinin bir ilçesi olan 'Bor'un
tarihçesi Neolitik Çağ'a kadar uzanır. Roma, Bizans, Selçuklu, Karamanlı,
Osmanlı egemenlik ve uygarlıklarını yaşadı. Adının 'ekilmemiş toprak'
anlamına da gelen 'Bor' sözcüğünden kaynaklandığı öne sürülür.
İstanbul'da, Anadolu yakasında, Suadiye ile Küçükyalı arasında
kalan 'Bostancı' adını burada Osmanlı döneminde olduğu bilinen Bostancıbaşı
Bahçesi'nden ve 1950'lere değin var olan çok sayıdaki büyük
bostanlardan alır.
Kuzey Ege Denizi'nde Biga Yarımadası kıyıları karşısında
ada ve Çanakkale'ye bağlı ilçe. Antik adı 'Tenedos' olan 'Bozcaada'ya
bu ad, adanın boz renkli görünümü göz önüne alınarak yerel yöneticiler
tarafından verilmiştir. Antik kavimlerin, Roma ve Bizans'ın egemenlik ve
uygarlıklarını yaşayan Bozcaada, Lozan Antlaşması'yla Türkiye'ye bırakılmışta
(1923).
Aydın ilinin 'Bozdoğan' ilçesinin tarihi
Aydın ile aynıdır. İlçenin bulunduğu yere, bölge Bizans'tan Selçuklulara geçince
'Bozdoğanlı', 'Bozbey', 'Doğanbey' adlı Türk aşiretleri yerleştirildi. Adını
'Bozdoğanlı' aşiretinden almıştır.
Konya'nın ilçesi 'Bozkır'ın tarihi İlkçağ'a dek
uzanır. Tarihi Konya ile benzerlik gösteren ilçenin antik adları 'Isauria',
'Isauria Nova: Yeni Isauria', 'Leontopolis', 'Trismaden'dir.
Kastamonu'nun ilçesi 'Bozkurt'un tarihi il ile
benzerlik taşır. 1953'te 'Abana' ilçesinin merkezi 'Bozkurt' adlı
köye taşındı. 1968'de 'Bozkurt' da ilçe olarak 'Abana'dan ayrıldı. Ve bu
adı taşıyan ilçe oldu.
Şanlıurfa'nın ilçesi 'Bozova'nın tarihi
bağlı olduğu il ile aynıdır. Eskiden 'Yaylak'ta bulunan yönetim merkezi,
merkez 1930'da ilçe olunca 'Bozova' adını aldı.
Bilecik'in ilçesi 'Bozüyük' ve yöresinin tarihi
İlkçağ'a dek uzanır. Frig, Pers, Roma, Bizans ve Selçuklu egemenliklerini
yaşadı. Yöre ve kent 1289'da Selçuklular tarafından OsmanlIlara verildi.
1926'da ilçe olan 'Bozüyük', güçlü bir ihtimalle adım eski bir Türk
boyunun adından almıştır.
İzmir'in ilçesi 'Buca', ilçe statüsünü
yeni kazanmış (1987) yerleşimlerdendir. Eskiden alin bir semtinin adıydı.
Burdur'un ilçesi 'Bucak'ın tarihi
İlkçağ'a Qek uzanır Yerleşim alanındaki antik kentler 'Kremna'
'Milia' adlarını taşıyordu. İlçe, 'Bucak' adıyla 1926'da kuru)muştur
Akdeniz Bölgesi'nde yer
alan 'Burdur' ililin tarihi İlkçağ'a kadar uzanır. Kent Hitit, Arzava,
Frigya, pers Makedon Bergama Krallığı, Roma, Bizans, Selçuklu
egemenlik ve uygarlıklarını yaşadı. 14. yüzyılda Hamitoğul)annın epne
geçti. 1391'de Osmanlı topraklarına katıldı.
'Burdur
Gölü'nün kıyısında Arzavalılcr
tarafından yapılan bir
kalenin kalıntıları üstüne daha sonryan kurulan kent Bizans
döneminde 'Polidorion' adıyla anılıyordu
Kentin günümüzdeki 'Burdur'
şeklindeki adının, 'Polidoruon'un yüzyıllar boyunca değişip biçimlerde
telaffuz edilmesi sonucu oluştuğu genel
kabyj görmüş bir görüştür.
Balıkesir'in ilçesi 'Burhaniye'nin tarihi İl^çağ'a
dek uzanır Bergama Krallığı, Roma,
Bizans, Karesioğukarı egemenlikleri yaşadı.
1323'te Osmanh topraklanna katı]^ a^i 1484'teki kayıtlarda 'Kemer' diye geçen yerleşim Edtemit'in
bir bucağı iken 1867'de kasa (ilçe) oldu. Yunan işgalime karşı
koyan ilk ege ilçelerinden biri olan 'Burhaniye'nin a.dım ilçe
için yararlık gösteren bir paşadan aldığı
öne süıqlür
'Bursa', Bithynia
Kralı I. Prusias (MÖ 23-182) tarafından 'Prusa' adıyla kuruldu.
Bithynia'nın son kralı IV
Nikomedes'in vasiyeti üzerine MÖ 74'te Roma egemenliğine girdi. Merkezi
Nikomedeia (İzmit) olan Bithynia Eyaleti içinde yer aldı. Kent, ekonomik
ve ticari yönden genişledi, bir kültür merkezi durumuna da girdi. Çekirge'deki (Pythia) kaplıcaları
nedeniyle çok ün kazandı. I. lustinianus kente
görkemli bir saray ve hamam yaphrdı (1071). 1980'de Kutalmışoğlu Süleyman Şah
tarafından ele geçirildi. Haçlı seferlerinin ardından yeninden Bizans' a
bağlandı. Kent, Orhan Gazi tarafından 1326'da fethedilerek Osmanlı
devletinin başkenti yapıldı. Bursa'nın 1920'de Yunan
işgaline uğraması büyük tepki ve üzüntüye neden oldu. Ankara'da TBMM kürsüsüne
bir 'yas belirtisi' olarak konulan siyah örtü, kent işgalden
kurtarılıncaya, 10 Eylül 1922'ye kadar orada kaldı.
Bursa, mitolojiye göre savaşçı 'Herakles' ile arkadaşı 'Polifemos'
ve 'Hylas' sefere çıkarlar. Deniz yolculuğu bitip Mudanya' da karaya
ayak bastıklarında 'Herakles' kırılmış küreği yerine, yenisini yapmak
üzere ağaç keserken, 'Hylas' içmek için su aramaya gider ve ormanın
derinliklerinde kaybolur. Zira, güzel su perileri yakışıklı 'Hylas'a âşık
olarak onu kimsenin bilmediği bir yere götürüp saklamışlardır. 'Hylas'm kaybolduğunu
ilk önce 'Polifemos' fark eder. 'Herakles' ile birlikte 'Hylas,
Hylas!' diye bağırarak günlerce ormanda arkadaşlarını ararlar. Ama
bulamazlar. 'Herakles' yoluna devam ederken, umudunu yitirmeyen 'Polifemos'
orada kalır ve bölgeye yerleşir. Kentin bulunduğu ovada önce 'Kios', sonra
da 'Prusa' adını alan kenti, yani şimdiki adıyla 'Bursa'yı kurar.
İlk ve Ortaçağ
kaynaklarında 'Prusa' diye geçen kentin adı, Türkler tarafından fethedildikten
bir süre sonra şimdiki adı 'Bursa'ya dönüşmüş ve öyle kalmıştır.
İstanbul'da, kent sınırları içinde, Marmara
Denizi'nde, 'Adalar İlçesi'nin merkezi ada. Prens
Adalan ve Kızıladalar de- niler ada topluluğunun en' büyüğüdür.
Antik adı 'Prinkipo'dur. Adaların en büyüğü olduğundan Türkler tarafından 'Büyükada'
adıyla anılmıştır. '
İstanbul'da Avrupa Yakası'nda Sarıyer ile
Kireçbumu arasında yer alan 'Büyükdere' semti, adını aynı addaki antik
adı 'Mega Reuma, Bathyraks' olan dereden alır.
Semtin bulunduğu vadi,
Antikçağ'da 'Batykolpos' diye adlandırılmıştı. Buraya, Megaralıların 'Saron'
adak yeri olduğundan 'Saron Körfezi' ya da 'Saron Burnu' da
deniliyordu. Bunun dışında, doğasının güzel görünümü nedeniyle 'Kalos
Agros', çok geniş bir alan kaplayan çayırlığı nedeniyle de 'Libadia' diye
de adlar verilmişti. Türkler İstanbul'u aldıklarında burası ufak bir balıkçı
köyüydü. Daha sonra hızla gelişti, köşk ve yalılarla donanarak güzide bir
sayfiye durumuna geldi ve semt, vadinin ortasındaki akarsuyun adıyla 'Büyükdere'
diye anıldı.
İstanbul' da Sirkeci ile Çemberlitaş arasında 'Cağaloğlu'
diye anılan semt, adını 16. yüzyılın Osmanlı sadrazamlarından, asıl adı 'Sciplone
Cicale' olan, İslam'ı kabul etmiş 'Cigalzade Yusuf Sinan Paşa'dan alır. Yusuf Sinan Paşa'nın
(Messina 1547-Diyarbakır 1605) günümüzdeki İran Konsolosluğu ile İstanbul Erkek
Lisesi'nin bulundukları yerde görkemli bir sarayı ve h^amı vardı. Semte
önceleri 'Cigalzade' adı verildi. Bu ad, giderek 'Cağaloğlu'na dönüştü.
19. yüzyıldan itibaren sadrazamlık ve bazı nazırlıklar burada bulunduğundan
semt ayrıca 'Babıfili' adıyla da anılır.
İstanbul'da Aksaray ile Kocamustafa Paşa arasında yer alan 'Cerrahpaşa'
semti, adını Cerrah Mehmed Paşa'nın dönemin ünlü mimarı Davud Ağa'ya
16. yüzyılın sonlarına buraya yaptırdığı külliyeden alır. İstanbul'un yedi
tepesinin yedinci- si üzerinde kurulan semt, Bizans döneminde 'Kserolophos' adıyla
biliniyordu. O dönemden günümüze sadece kaidesi ulaşmış bulunan 'Arcadius' sütunu
kalmıştr. Cerrahpaşa Tıp Fakültesi, Cerrahpaşa Hastanesi ve Gevher
Nesibe Sultan adına inşa edilmiş medrese de bu semttedir.
Adana iline bağlı 'Ceyhan' ilçesinin
tarihi İlkçağ'a dek uzanır. Hitit, Fenike, Mısır, Asur, Pers, Makedonya, Seleukos,
Roma, Moğol, Memlûk, Ramazanoğulları egemenliklerini yaşadı. 16. yüzyılda
Osmanlı topraklarına katldı. Türk döneminde 'Yarsuvat', 'Minareliköy',
'Hamidiye', 'Urfiye' gibi adlarla anıldı. Adı 1929'da Ceyhan Irmağı'ndan esinlenilerek
'Ceyhan' şeklinde değiştirildi.
İstanbul'un Unkapanı ile Fener arasında kalan 'Cibali'
semti, adını İstanbul'un Türkler tarafından fethedilmesine katlan
komutanlardan 'Cebe Ali'den dolayı 'Cebe Ali Kapısı' diye bilinen
'Cibali Kapısı' nedeniyle kapının adından alır. Semtte 18. yüzyılın
sonlarına kadar daha çok Rum, Ermeni ve Yahudi azınlıklar ikamet ederlerdi.
Semt, büyük çaptaki yangın afetleriyle ünlüydü. En çok yangın da 'Patlıcan
mevsimi' diye bilinen temmuz-ağustos aylarında çıkardı. 20. yüzyılın sonlarında
Haliç düzenlenirken, semtin Haliç kıyısı temizlenmiş, açılmış ve park durumuna
getirilmiştir.
Konya'nın Cihanbeyli' ilçesinin tarihi
Hititlere kadar uzanır. Ancak, bu konuda ayrıntılı bilgi yoktur. İlçe Türklerin
döneminde şu adları taşıdı: 'Esb-i Keşan', 'İnsuyu'. 1926'da 'Cihanbeyli'
adını aldı.
Şırnak'ın ilçesi 'Cizre'nin tarihi Şırnak ile aynıdır.
İlçenin çok yakınında antik 'Bazebda' kentinin kalıntıları vardır. Kente
Araplar 'Cezire-i ibn-Ömer' adını verdi. 'Cizre' adı, 'ada' anlamına
gelen 'Cezire' den türemiştir.
Denizli'nin ilçesi 'Çal'ın tarihi Roma dönemi
öncelerine dek uzanır. Denizli ve yöresiyle birlikte 14. yüzyılda Osmanlı
topraklarına katıldı. İlçenin ilk adı 'Demirciköy' idi.
Van'ın ilçesi 'Çaldıran' bu statüyü 1987'de kazandı.
Tarihi bağlı olduğu il ile aynıdır. Yavuz Sultan Selim' in 1514'te Şah
İsmail' e karşı kazandığı ilçenin adıyla anılan savaşla da ünlü 'Çaldıran'
adını bir O^z oymağından almıştır.
Çanakkale'nin ilçesi 'Çan'ın tarihi bağlı olduğu il
ile aynıdır. İlçe merkezinin ilk zamanlar ünlü bir pazar yeri olması nedeniyle
adı 'Çanpazarı' idi. Çan deresi kıyısına kurulmuş olan ilçe, daha
sonra 'Çan' adını almışhr.
Anadolu Yarımadası'nın
kuzeybah ucundaki Biga Yarımadası ile Avrupa'nın güneydoğu ucundaki Gelibolu
Yarımadası'nın üzerinde yer alan Çanakkale ili ve aynı adla anılan B oğazı'nın
tarihi İlkçağ'a dek uzanır. Antikçağ'a dek uzanır. Antikçağ'da 'Hellospones'
adındaki bölgeyle ilgili bilgiler MÖ 4 bininci yıldan başlar. Troya'nın
(Truva) bir yerleşim merkezi olarak MÖ 3000'lerden bu yana var olduğu belgelenmiştir.
Bu tarihten 'Lelegler' başta Troya olmak üzere Ege adalarında ve 'Pellonnesos'ta
oturuyorlardı. Horneros'un 'Iliada' adlı destanının an akonusunu 'Mikenai'
Kralı Agarnemnon'un Troya Kralı 'Phamos'a karşı giriştiği ve 'Troya
Savaşı' diye bilinen savaşlar oluşturur. Agamemnon, 10- yıllık bir
kuşatmadan sonra kenti ele geçirerek yakıp yıkar.
Bölge ve
kent, MÖ 2000'lerin ortalarında Aka, MÖ 1200 yıllarında Frig istilasına uğradı.
MÖ 8 ve 9. yüzyıllarda Eski Yunanlılar buralarda çeşitli koloniler kurdu. Bir
süre Lidya. egemenliğinde kalan Çanakkale ve yöresi MÖ 546'da Pers
egemenliğine girdi. Büyük İskender Asya seferine çıkarken MÖ 334'te 'Granikos'un
(Biga Çayı) doğu kıyısında Pers ordusunu ağır bir şekilde yenilgiye
uğrattı. İskender'in ölümünün ardından birkaç kez el değiştiren bölge,
Bergama Krallığı'na bağlandı. Akabinde Makedonya Kralı Philippos'un ve
Pontos Kralı IV. Mithradates'in istilasına
uğradı. Romalılar, MÖ 191'de Boğaz'ı geçerken kıyı bölgelerini de istila edip
1. yüzyıl başlarında bölgenin tamamına egemen oldular. İstanbul'un kurulması,
Çanakkale Boğa- zı'nın önemini daha da çoğalttı ve Abydos'ta (Aydos) bir tür
gümrük kurularak Boğaz denetim altına alındı. Bizans İmparatoru I. Iustinianus Jüstinyen), imparatorluğunun son yıllarında Boğaz'ın iki
yakasındaki surları onartıp pekiştirli, kıyılardaki yerleşimlerin çevrelerini
de surlarla çevirtti re Gelibolu'nun da surlarını onartarak içlerine muhafızlar
kudurttu. Bütün bu önlemlere rağmen 668 ve 573'te İstanbu'u kuşatacak olan
İslam donanmasının buradan geçmesi engl- lenemedi. 717'de de Mesleme bin
Abdülmelik komutasn- daki İslam ordusu Abydos'tan karşıya geçip Trakya
üzem- den İstanbul önlerine gelerek kenti kuşattı. Bölge, Haçlı Seferleri
sırasında Venedik, Cenova ve Piza devletlerinin :e- kişme merkezi oldu. Çanakkale
Boğazı'nın iki yakası Lain
devletleri arasında bölüşüldü. Gelibolu, 1235'te İznik İmpa-a- toru III. I onnes'in eline geçti. 14. yüzyılın başlarında Bizals hizmetine
giren Katalanlar, Gelibolu'yu ele geçirdiler. A:nı tarihlerde bölgede Türk
akıncılar da sık sık görülmeye taşlandı. Boğaz'ın Anadolu yakası çok geçmeden
Karesioğullm Beyliği'nin egemenliğine girdi. 1332 ve 1341'de Aydınojlu Umur
Bey, Gelibolu'yu iki kez kuşattıysa da ele geçiremed.
Orhan Gazi, Karasioğullarının topraklarını Osmanlı tıp- raklarına
kattıktan sonra, 1356 yılında oğlu Süleyman Pı.şa komutasındaki Türk
askerleri Çanakkale Boğazı'nı geçe'ek Rumeli'nin fethinde ilk adımı attılar.
Osmanlılar, Avrupa
topraklarına giriştikleri fetih halatını sürdürürken Yıldırım Bayezid, Çanakkale
Boğazına büyük önem verdi ve burayı korumakla görevli özel bir iir- lik kurdu.
Ayrıca, devlete savaş gemisi yapılması için Gelöo- lu'da bir tersane inşa
edildi. Fatih, İstanbul'u aldıktan smra Boğaz'ın Rumeli kıyısına 'Kilitbahir',
Anadolu kıyısına ise 'Sultaniye' de denilen 'Çanak Kale'yi yaptırdı.
İşte, Bugin- kü 'Çanakkale' adı da Fatih'in yaptırdığı, bir süre 'Kcia-i
Sultaniye', 'Sultaniye' ve de 'Çanak Kale' diye anılan bu kaleden
alır.
Yüzyılların 'Hellospontos'
adı, artık 'Çanakkale'dir.
Ankara'da kent sınırları içinde yer alan 'Çankaya'
ilçesi adını aynı addaki 'Cumhurbaşkanlığı ikametgâhı'nın bulunduğu
yüksek yerin adından alır. Burada Kurtuluş Savaşı'nın başlangıcında bir bağ
evi vardı. 'Çankaya' tepesi diye anılan mahaldeki bu bağ evi, Ankara
halkı adına satın alınarak Mustafa Kemal'e tahsis edildi. Ankara'nın
başkent olmasının ardından büyükelçilikler ve önemli devlet daireleri bu semtte
toplanmaya başladı. 'Çankaya' adını 'Cumhurbaşkanlığı konutu'nun bulunduğu
'Çankaya' tepesinden almıştır.
İç Anadolu ve Karadeniz bölgelerinde
sınırlara sahip 'Çankırı' ilinin tarihi eskilere dayanır. il, ilk önce
Hitit egemenliği altındaydı (MÖ 200-1200). Ardından Paflagonların, Kimmer-
lerin, daha sonra da Lidya, Pers, Makedon, Pontos, Roma, Bizans, Anadolu
beylikleri, Selçukluların egemenlik ve uygarlıklarını yaşadı. 15. yüzyılın
başlarında Osmanlı topraklarına katıldı.
Kentin bilinen ilk adı 'Gangra' idi.
MÖ 104'te Pontos- lularca kurulduğu söylenir. Romalılar kenti 'Germani-
kopolis' adını verdilerse de bu ad benimsenmedi. Türkler, kentin adını 'Gangara'
diye telaffuz ettiler. Bu ad, daha sonra 'Kangırı' ve 'Kankın' şeklinde
söylenirken, en sonunda şimdiki adı olan 'Çankırı'ya dönüştü. Çankırı
ve yöresi 19. yüzyılın sonlarında Kastamonu'ya bağlı bir sancak olarak
yönetildi ve Cumhuriyet'in ilanından sonra il oldu.
Orta Karadeniz bölgesinde,
Samsun'un ilçesi olan Çarşamba hayli eski bir yerleşim merkezidir. Belgelere
göre, MÖ 8. yüzyıldan önceleri yörede Kaşkalar yaşıyordu. Ardından Pers (MÖ 6.
yüzyıl), Pontos Krallığı (MÖ 4. yüzyıl), Roma (MÖ 64), Bizans (MS 4. yüzyıl),
Trabzon Rum İmparatorluğu (13. yüzyıl) egemenlik ve uygarlıklarını yaşadı. 14.
yüzyılın ikinci yansında Canikoğullarının eline geçti, 1428'de Osmanlı topraklarına
katıldı. 19. yüzyılın
sonlarına kadar Trabzon vilayetinin Canik sancağı sınırlan içindeydi.
Cumhuriyet döneminde ilçe statüsü ile Samsun'a bağlandı.
Yeşilırmak ilçenin tam ortasından geçer ve
kentin bir bölümü 'Karşıyaka', öteki bölümü 'Berigeçe' diye
anılır. İlçenin adı burada eskiden beri çarşamba günleri karalan ünlü
pazardan esinlenilerek 'Çarşamba' olmuştur.
Doğu Anadolu Bölgesi'nde Van'a bağlı ilçe
statüsündeki 'Çatak'ın geçmişi tarih öncesi çağlara dek uzanır. İlçedeki
Tirişin Yaylası'nda bulunan kaya resimleri bunu kanıtlar. Mezolitik Çağ' dan
İlk Tunç Çağı'na kadar olan dönemde yapılmış olan kaya resimlerinde av
betimlemeleriyle ceylan, boğa, bizon, fil gibi hayvanların figürleri gerçeğe
uygun ya da şematik olarak çizilmiştir.
Şimdiki 'Çatak', 645'te bölgeye gelen
Araplar tarafından kuruldu. 13. yüzyılda Moğolların saldırı ve istilasına
uğrayan bu yerleşim merkezi ve yöresi 1350'den itibaren Hakkâri beylerinin
egemenliğine girdi. 1548'de Osmanlı devletine kahldı. Adı, kuruluşunda 'Şıtak'
iken, sonradan 'Çatak'a dönüştü ve öyle kaldı. Çatak, 1865'ten
bu yana ilçe statüsündedir.
Diyarbakır'ın Silvan ilçesinin bir bucağı olan 'Çatakköprü',
adını ilçedeki aynı adı taşıyan köprüden alır.
İstanbul'un Trakya'ya yakın alanında yer
alan bir ilçe olan 'Çatalca'nın tarihi eskilere dayanır. Yöredeki İnceğiz
Mağaraları Kapadokya'dakilere benzer. İçlerinde odalar, merdivenler,
geçitler vardır. Buraların hem yerleşim yeri, h:!m de dinsel mekanlar olarak
kullanıldığı anlaşılmaktadır.
Çatalca, Antikçağ'da ve Bizans döneminde 'Marta', 'Metrai',
'Metraj' gibi adlarla anıldı. Bizans döneminde Hun (447), Avar (616),
Bulgar (812) saldırılarına uğradı. Çatılca ve yöresi I. Murad döneminde (1350-1389) Osmanlı topraklarına katıldı.
Kurtuluş Savaşı'nda düşman istilasına uğrayan Çatalca, Doğu Trakya Türk
askeri güçlerince teslim alınırken önce il oldu, 26 Haziran 1926'da ilçe
statüsüyle İstanbul'a bağlandı.
Kente 'Çatalca' adı Türkler tarafından
verildi. Bunun nedeni, konuşlandığı yer ile ilgiliydi. Çünkü kentin çekirdeği,
uzaktan bakıldığında 'bir çatalı andıran dağ'ın eteğinde kuruluydu. Osmanlılar burayı ele geçirdikten sonra yöreye ve kente
yerleşen halk, kenti işte bu yüzden 'Çatalca' diye anmaya başladı ve bu
ad da giderek kentin adı durumuna geldi.
Ordu'nun ilçesi 'Çatalpınar', 1990'da
ilçe oldu. Tarihi, Ordu ile aynıdır. Adını sınırları içindeki bir pınardan
alır.
Kastamonu'nun ilçesi 'Çatalzeytin' 1954'te ilçe
oldu. Tarihi, Kastamonu ile aynıdır. Adını sınırlan içindeki aynı addaki
akarsudan aldığı söylenir.
Afyonkarahisar'ın ilçesi 'Çay'ın tarihi bağlı olduğu
il ile büyük benzerlik gösterir. Adını, sınırları içindeki bir akarsudan
aldığı sanılıyor.
Rize'nin ilçesi 'Ç ayeli'nin tarihi
Rize ile aynıdır. 1944'te ilçe oldu. Adını sınırları içinde yer alan geniş çay
bahçelerinden almışhr. Antik dönemde ve Osmanlılar zamanında 'Mapavri' adıyla
anılan bir nahiyenin sınırları içerisindeydi.
Yozgat'ın ilçesi 'Çayıralan' bağlı olduğu il ile
aynı tarihi geçmişe sahiptir. 1948'de ilçe oldu. Adı önceleri 'Çayırşeyhi' iken
'Çayıralan' şeklinde değiştirildi.
Erzincan'ın 'Çayırlı' ilçesi eski bir
tarihe sahiptir. 1473'te kesin olarak Osmanlı topraklarına katıldı. Yörenin
eski adı 'Mans' idi. 'Çayırlı', 1954'te ilçe oldu.
Trabzon'un ilçesi 'Çaykara'nın tarihi Trabzon ile
aynıdır. Cumhuriyet döneminde Of'un bir bucağı iken, 1948'de ilçe statüsünü
kazanmışhr.
Adıyaman'ın ilçesi 'Çelikhan'ın tarihi bağlı olduğu
il ile aynıdır. Adının eski bir hanın adından kaynaklandığı söylenir.
Tunceli'nin ilçesi 'Çemişgezek'in ve bulunduğu
yörenin tarihi MÖ 3000'li yıllara dek uzanır. Yöre Hurri, Muşki, Hitit, Med,
Pers, Kapadokya, Arap, Mencünük egemenlik ve uygarlıklarını yaşadı. 1473'teki Otlukbeli
Savaşı' nın ardından Fatih
Sultan Mehmed tarafından Osmanlı sınırlarına katıldı. 1936'da oluşturulan
Tunceli ilinin ilçesi olan 'Çemişgezek' (Ya da Çemişkezek) adının yerel
dillerde 'dut ağacı bol yer' anlamına geldiği söylenir.
İstanbul'da Boğaziçi'nin Anadolu yakasında,
Vaniköy ile Beylerbeyi arasında bir semt olan 'Çengelköy', Osmanlı ve
Cumhuriyet'in ilk dönemlerinde bostanları, bahçeleri, hıyarı, kirazı ve ayvası
ile ünlü birçok gelişmiş sayfiye köyü durumundaydı. Buraya 'Çengelköy' denilmesinin,
dilden dile söylenegelen öyküsü şöyledir:
Fatih Sultan Mehmed, Avrupa Yakası'ndaki Ortaköy'ün karşısında yer alan Çengelköy'ün
kıyılarında gezinti yaparken, kumsalda eski bir gemi demiri (büyük bir
ihtimalle 'çapa' buldu.
Bu olay, halk arasında 'Pedişah,
sahilde bir 'çengel' buldu' şeklinde dillendi ve yayıldı. O zamanlar küçük
bir kıyı köyü olan semt, bu olayın ardından 'Çengelköy' diye anılmaya
başlandı.
'Çengelköy'ün adı ile ilgili bu öykü, İtalyan yazar Amicis'in
"İstanbul-1874" adlı yapılında ayrınhlı bir biçimde anlalılmışlır.
Çankırı iline bağlı bir ilçe olan 'Çerkeş'in Hitit,
Roma, Bizans egemenlik ve uygarlıklarını yaşadıktan sonra 11. ve 12. yüzyıllarda
Türklerin yerleşmeye başladıkları bilinmektedir. Anadolu Selçukluları'nın
egemenliğinin ardından ilçe ve yöresi Çelebi Mehmed döneminde 1417'de
Osmanlı topraklarına katıldı. Adını, yakınlardaki 'Çerkeş Çayı'ndan
aldığı sanılmaktadır.
Tekirdağ'ın bir ilçesi olan 'Çerkezköy' eski bir
yerleşim merkezidir. Adını, Osmanlı'nın son dönemlerinde, 93 Har- bi'nden (1877-1878 Türk-Rus Savaşı) sonra buraya yerleştirilen
Çerkez kökenli göçmenlerden alır.
Diyarbakır'ın ilçelerinden 'Çermik' eski
bir yerleşim merkezidir. 15. yüzyıl başında Timur ordularının
Anadolu'ya düzenlediği seferler sırasında önem kazandı. Aynı yüzyıl Akkoyunlu
egemenliğine girdi. 16. yüzyıl başlarında Safeviler tarafından alınan ilçe, Çaldıran
Zaferi'nin (1514) ardından Osmanlı devletine bağladı. 'Çermik' adının
Ortaçağ' da kalan ve Artuklulardan Fahreddin Kara Arslan tarafından
yaptırılan 'Çermik Kalesi'nden aldığı ve 'Çermik'in yerel bir
sözcük olduğu sanılmaktadır.
İzmir'in ilçelerinden 'Çeşme', tarihte
ilk olarak İonia'nın en önemli kentlerinden 'Erythrai'nin (Ildırı)
iskelesi olarak geçer. O dönemdeki adı 'Cyssus' idi. Tüm dönemlerde bir
liman yerleşkesi olarak önemini korudu. İonia'dan sonra Lydia, Pers, Bergama
Krallığı, Roma ve Bizans egemenlik ve uygarlıklarını yaşadı. 11. yüzyılda Çaka
Bey, Beylikler döneminde Aydınoğulları buraya egemen oldu. Deniz üssü
durumuna gelen 'Çeşme' Yıldırım Bayezid tarafından Osmanlı topraklarına
katıldı. 1402' deki Ankara Meydan Sava- şı'ndan sonra Timur tarafından
tekrar Aydınoğullarına verildi. Çelebi Mehmet, yöreyi ve 'Çeşme'yi
yeniden Osmanlı sınırlarına kattı. 'Çeşme' adının kente Türkler tarafından
verildiği bilinmektedir.
Ardahan'ın ilçesi 'Çıldır' bağlı olduğu il gibi eski
bir tarihe sahiptir. Adı eskiden 'Zurzuma' idi. Şimdiki adını, yakınlarındaki
'Çıldır Gölü'nden aldığı sanılmaktadır.
Kırşehir'in 'Çiçekdağı' ilçesinin tarihi Kırşehir ve
Yozgat ile aynıdır. İlçe Osmanlı padişahı Abdülmecid döneminde 'Mecidiye'
adıyla, Yozgat' a bağlı bir nahiye olarak kuruldu. 1930'da adı 'Çiçekdağı'
oldu. Önce Yozgat'a bağlıyken 1948'de Kırşehir'in ilçesi statüsüne geldi.
Aydın'ın ilçesi 'Çine'nin tarihi Aydın'la aynıdır. Eskiden 'Kıroba'
adında ufak bir köydü. Sonra adı 'Hamidabad' diye değiştirildi. Daha
sonra, yönetim merkezi 'Eskiçine'den şimdiki yerine taşındı. 'Hamidabad' bir
mahalle olarak kalırken, gelişip büyüyen ilçeye 'Çine' adı verildi.
Tekirdağ'ın ilçesi 'Çorlu'da ilk insan yerleşmesinin tarihi
İlk Tunç Çağı'na dek (MÖ 3500-300) gider. Trakların ilk yerleşeni olan bu
topraklarda sırasıyla Pers, Makedon, Roma, Bizans egemenlikleri yaşandı. Yöre,
1359'da I. Murad döneminde Osmanlı topraklarına katıldı.
Kent 'Çorlu' adını Bizans döneminde
İstanbul'u yabancı kavimlerin saldırı ve istilalarından korumak amacıyla inşa
edilmiş bulunan 'Truzulon' kalesinin, bu şekilde telaffuz edilmesinden
almışhr.
Topraklarının yarısı İç Anadolu, yarısı
Karadeniz Bölgesi içinde kalan 'Çorum' ilinin ne zaman kurulduğu ve ilk
adının ne olduğu belirlenememiştir. Ancak, yerleşim merkezi ve yöresinin
tarihi Bakırtaş dönemine (MÖ 5000-3000) dek uzanır. Kent ve yöresi sırasıyla
Asur, Hitit, Frig, Kimmer, Med, Pers, Makedon, Seleukos, Galat, Roma, Bizans
egemenlik ve uygarlıklarını yaşadı. Kenti Malazgirt Zaferi'nden az sonra
Danişmentliler ele geçirdi (1075). Yöreye ve kente Alanyuntlu Türk
boylarından 'Çorumlu' oymağı iskân edildi. Kentin adı uzun yıllar 'Çorumlu'
diye anılırken, sonraları günümüzdeki 'Çorum' halini aldı. Çorum,
kesin olarak Çelebi Mehmed tarafından ele geçirilerek Osmanlı
topraklarına kahldı.
Kent, 20 Nisan 1924'te il olmuştur.
Ankara'ya bağlı bir ilçe olan 'Çubuk'un tarihi Hitit dönemine
dek uzanır. Kent ve yöresi sırasıyla Frig, Galat, Pars, Roma, Bizans ve
Selçuklu egemenlikleri ve uygarlıklarını yaşadı. Ankara Savaşı'ndan (1402)
sonra bir süre Timur'un elinde kaldıysa da çok geçmeden yine Osmanlı
topraklarına kahldı. Bu dönemde 'Çubukâbad' diye anılan kentin adı 'Çubuk'a
dönüştü. 'Çubuk' C^inhuriyet'ten sonra ilçe olmuştur.
İstanbul'da Kanlıca'nın kuzeyinde,
Paşabahçe'nin güneyinde Anadolu Yaykası'ndaki semt 'Çubuklu' Osmanlı döneminde
yavaş yavaş gelişmeye başlamış ve özelikle sultanlara özgü bir mesire yeri
olmuştur. 'Çubuklu' adını burada yapılan 'çubuk lüleleri'nden almıştır.
Hakkâri'nin ilçesi 'Çukurca'nın tarihsel geçmişi Hakkâri
ile aynıdır. Eski adı 'Çal' olan 'Çukurca' 1953'te ilçe konumuna geldi.
Doğu Anadolu'da Malatya'nın bir ilçesi olan
'Darende'nin tarihi Hitit döneminde başlar. Çeşitli egemenlik ve uygarlıkların
ardından kenti 8. yüzyılda Araplar ele geçirdi. Araplar kente 'Tiranda' adını
verdiler. Kent, Dulkadiroğulları ve Memlûklu egemenliğinde kaldıktan sonra
1516' da Osmanlı topraklarına katıldı. 'Darende', 'Tiranda' adından türemiştir.
Afyonkarahisar'ın ilçesi 'Dazkın'nın tarihi hakkında kesinleşmiş
bir bilgi yoktur. 1959'da ilçe oldu.
Ege Bölgesi'nin iç batı bölgesinde Manisa'ya
bağlı bir ilçe olan 'Demirci'nin tarihi, İlkçağ'a dek uzanır. Çeşitli uygarlıkların
ardından Osmanlı yönetimine giren 'Demirci'nin adının bir zamanlar ün salmış
bir demirci ustasından geldiği söylenmektedir. Kurtuluş Savaşı'nın ünlü
efelerinden birinin adı da 'Demirci Mehmet Efe'dir.
Kırklareli'nin ilçesi 'Demirköy'ün tarihi
Kırklareli ile aynıdır. İlçenin eski adları 'Samakov', 'Samakovcuk' şeklindeydi.
Daha sonra vaktiyle işletilmiş olan demir yataklarından esinlenilerek 'Demirciköy'
adı verildi.
Hakkâri'nin Yüksekova ilçesinin merkez bucağına
bağlı köy. Eski adı 'Kapurt' olan köye bu ad resmî görevliler tarafından
verlmiştir.
Ege Bölgesi'nde bir il merkezi olan 'Denizli',
İlkçağ'a kadar uzanır. Kent, antik 'Leodikeia e Epi Lykoi'nin yerine
Antiokhinos II tarafından (MÖ 261-246) eski Diospolis yakınında
oluşturuldu ve kente kralın eşi Laodike'nin adı onuruna 'Leodikeia' adı
verildi. Leodikeia'nın bulunduğu alanda günümüzde 'Eskihisar' yer
almaktadır. Kent, Kral III. Attalos'un vasiyeti
uyarınca MÖ 133'te Roma İmparatorluğu topraklarına katıldı ve bu dönemde
yörenin önemli bir ticaret ve kültür merkezi durumuna geldi. Bizans döneminde
7. ve 10. yüzyıllar arasında Araplar kente çok sayıda akın düzenlediler. Kent,
1071'deki Malazgirt Zaferi'nin ardında Türkle- rin egemenliğine girdi. 1255'e
kadar Bizans ile Selçuklular arasında birkaç kez el değiştirdi ve bu tarihten
başlayarak Selçuklu egemenliği kesinleşti. 1261'de bölgede merkezi Denizli olmak
üzere Ladik ya da İnançoğulları diye anılan beylik kuruldu. 11.
ve 13. yüzyıllar arasında eski yerleşimin dışında, günümüzde kentin bulunduğu
yerleşim gelişmeye başladı. Germiyanoğlu egemenliği yaşandıktan sonra Denizli
1390'da Osmanlı topraklarına katıldı. Ankara Savaşı sonrası Germiyanoğullarına
geri verildiyse de 1429'da yeniden Osmanlı'ya geçti.
Kent,
Müslüman akınları esnasında Araplar tarafından 'Lazkiye' diye anıldı.
Kent ve yöresine çok sayıda Türk boyu yerleşince kentin adı ilk zamanlar 'Donguzlu'
ya da 'Domuz- lu', 'Donuzluk' şeklinde söylendi ve en sonunda da
günümüzdeki 'Denizli' şeklini aldı. .
Cumhuriyet ile birlikte il olan (1924) 'Denizli'
günümüzde Türkiye'nin en gelişmiş sanayi ve ticaret merkezlerinden biri
durumundadır.
Konya'nın ilçesi 'Derebucak' eskiden 'Gencek' adıyla
Beyşehir'e bağlıydı. 1987'de 'Derebucak' adıyla ilçe olarak Konya'ya
bağlandı.
Rize'nin ilçesi 'Derepazarı' eskiden bucak iken,
1990'da ilçe oldu. Adı yöneticilerce verilmiştir.
Mardin'in bir ilçesi olan 'Derik'in tarihi Roma
dönemine dek uzanır. Roma ve Bizans dönemlerinde burada altın üretimi yapıldığı
bilinir. Kent, Artuklu egemenliğinde iken daha da gelişti ve 'Derük-ü Ülya' (Yukarı
Derik), 'Derük-ü Süfla'(Aşağı Derik) diye iki ayrı
bölümden oluştu. Osmanlı dönemindeyken, günümüzde artık unutulmuş bulunan 'kokulu
yağ ve peynir'i ile ünlüydü. Derik, zeytinyağı ve sabun
imalathanelerinin de yer aldığı ilginç bir Güneydoğu Anadolu yerleşim
merkezidir. Adının nereden geldiği ise saptanamamıştır.
Nevşehir'in bir kazası olan 'Derinkuyu'nun
tarihi ilk Hıristiyanlık dönemlerine dek uzanır. 'Derinkuyu'nun yer
aldığı toprakların altında, kimilerince 'Dünyanın sekizinci harikası' diye
adlandırılan bir 'yeraltı şehri' mevcuttur. Yörede yaşayan Hıristiyan
halkın 7. yüzyılda Arap saldırılarından kendilerini korumak amacıyla yaptığı
bir yerleşim, yerin tam 85 metre altındadır ve 7 ayrı kattan oluşur. Isıyı
koruyan ve rutubet tutmayan tüflü arazinin oyulması yöntemiyle yapılan yeraltı
kenti, yöre halkının çabalarıyla ortaya çıkarılmış, devlet tarafından onarılıp
düzenlenmiş ve aydınlatılarak turizmin hizmetine açılmıştır. Yeraltı şehrinin
geniş bölmeleri, eğimli ve basamaklı koridorlarla birbirine bağlıdır. Toplam
214 basamakla inilen en alt katta, haç planlı ve koro bölümü kuyu çevresinde
bulunan bir kilise vardır. Depolar, mutfaklar, yatak odaları, birbirine
bağlantılı hava bacaları ve su sarnıçları, yerleşimin öteki parçalarıdır.
Buraya 'Derinkuyu' adı yöre halkı
tarafından verilmiştir.
Kayseri'nin bir ilçesi olan 'Develi'nin tarihi İlk Tunç
Çağı'na dek uzanır. İlçede Hitit döneminden kalma çok sayıda anıt kalıntısı
mevcuttur. Develi Kalesi'nin ise Roma dönemine ait olduğu sanılır.
Yerleşim merkezi, 19. yüzyıla kadar güneydoğudaki bir kale kalıntısının eteklerindeydi.
Eskiden bu yöreye yerleşen 'Develu Aşireti'nden adını aldığı söylenen
yerleşim, daha sonra 'Everek' adlı köye doğru taşındı. Bu yer değişimi
ardından 'Everek' giderek 'Develi' diye anılmaya başlandı.
Zonguldak ilme bağlı bir ilçe olan 'Devrek'in MÖ 6.
yüzyılda Pers egemenliğinde bulunduğu bilinir. İlçe ve yöresi Makedon,
Bithynia Krallığı, Roma, Bizans, bazı beylik egemenlik ve uygarlıklannın
ardından 413'ten sonra Osmanlı topraklarına katıldı. El yapımı işlemeli ve
süslü bastonlarıyla ünlü 'Devrek' adının ilçedeki 'Devrek Çayı'nın adından
geldiği öne sürülür.
Kastamonu bir ilçesi olan 'Devrekani'nin tarihi eski
çağlara uzanır. Roma, Bizans, Candaroğlu yönetimlerinden sonra Osmanlı
topraklarına katılan 'Devrekâni' 4 Ağustos 1944'te ilçe oldu. Adının
aynı addaki akarsudan
geldiği sanılmaktadır.
Diyarbakır'ın bir ilçesi olan 'Dicle'nin tarihi
oldukça eski çağlara dek uzanır. İlk zamanlar 'Piran' adıyla bilinen
ilçe, Osmanlılar döneminde ufak bir köy iken, 1927'de bucak statüsü kazandı ve
Maden ilçesine bağlandı ve adı 'Eğil' oldu. 1936'de 'Eğil' bucağı
'Piran'a taşındı ve buraya da taşınılan yerin adıyla 'Eğil' ilçesi
kuruldu. 195l'de ise 'Piran'ın adı değiştirilerek 'Dicle' ilçesi
kuruldu. 'Dicle' adını, antik adı 'Tigris' olan 'Dicle Nehri'nden
almıştır.
İzmir'in ilçelerinden olan 'Dikili'nin yerleşim
tarihi eskilere uzanır. İlk adı, Antikçağ'da 'Attanneus' ya da 'Atemeus'un
kalıntıları Dikili-Bergama karayolu üzerindedir. Ayrıca, ilçeye bağlı 'Çandarlı'
bucağındaki arkeolojik kazılarda MÖ 10. yüzyılda kurulduğu sanılan 'Pitane'
kenti de ortaya çıkarıl- mışhr. Osmanlı döneminde, 19. yüzyılda Aydın
vilayeti İzmir sancağının Bergama kazasına bağlı bir nahiye (bucak) olan yöre,
13 Haziran 1919'da Yunan işgaline uğradı. 14 Eylül 1922'de kurtarılan kent,
1928'de ilçe oldu. Adının, yöreye yerleşen Türkmen boylarınca konulduğu
sanılmaktadır.
Başkent Ankara'nın güneybatı kesiminde yer alan 'Dikmen'
semti adını bir koniyi andıran bir tepe üzerinde oluşu nedeniyle almışhr.
İlk zamanlar küçük bir köy durumunda olan 'Dikmen', günümüzde gelişerek
Ankara kenti ile bütünleşmiş durumdadır.
Sinop'un ilçesi 'Dikmen' eskiden
Gerze'nin bucağı iken, 1990'da ilçe yapılarak Sinop'a bağlanmışta.
Afyonkarahisar'ın ilçelerinden olan 'Dinar'da ve yakınlarında
yapılan araşhrmalardan elde edilen buluntular MÖ 3000'li yıllara
tarihlenmiştir. Buluntular arasında çamur ya da kerpiçten evler, çanak-çömlek,
süs eşyası, ^barlar, paralar ve Hitit çivi yazısı tabletleri bulunur. Antik adı
'Kelainai' olan yerleşim merkezi ulaşım yollan üzerinde önemli bir
ticaret, kültür ve din noktasıydı. MÖ lOOO'lerde burası önde gelen bir Frigya
kentiydi. Kral Midas, MÖ 8. yüzyılda başkentini bu kente taşıdı. Kent,
Lidya döneminde de önemini korudu. MÖ 407'de kent Pers Kralı il. Dareios Okhos'un kurduğu Büyük Frigya Satraplığının merkezi oldu. Kent daha
sonra 'Gelene' adıyla anıldı. Büyük İskender'den sonra Seleukoslara
geçen kent, MÖ 3. yüzyılda 'Kibodos' diye adlandırıldı. Roma, Bizans,
Selçuklu egemenliklerinden sonra Osmanlılar geçen kentin adının Perslerin para
bitimi 'Dinar'dan geldiği sanılmaktadır.
İstanbul'da Şehzadebaşı'nda yer alan semt. Şehzadıebaşı'nın
Vezneciler ile İbrahim Paşa Mescidi arasındaki bölümü 'Direklerarası'
adıyla anılır. Bizans döneminde burası 'Philadelpihion' diye
anılırdı. O dönemde çeşitli anıtlarla süslü bir yerdi. Osmanlı döneminde ise
Vezneciler' den gelişte, sağ taraftaki dükkânların önünde bulunan mermıer
sütun- lu revaklar nedeniyle burası 'Direklerarası' adıylla anıldı.
1880'lerde semtteki çok büyük kahvehanelerde Karagöz, meddah, ortaoyunu
oynatılmaya başlandı. Zamanın ünlü toplulukları ve sanatçıları (Abdürrezzak,
Minakyan, Kel Hasan, Küçük kmail, Kavuklu Hamdi vd.) özellikle Ramazan
aylarında bu kahvelerde temsiller verdiler. II.
Meşruti- yet'ten sonra semtte 'Sahne-i
Heves' adlı bir tiyatro da burada açıldı. Tiyatro, Ahmet Nuri
Sekizinci, Musahipzade Ce- . lal, Naşit Özcan gibi tiyatro adamları
tarafından kurulmuştu. Günümüzdeki İstanbul Şehir Tiyatroları'nın temeli, olan Da-
rülbedayi-i Osmani de semtteki Letafet Apartmanı'nda kurulup etkinliğe geçti. Ayrıca cadde üzerinde
çeşitli kapalı sinema salonları (Milli, Ferah, Turan) da vardı. Naşit
Tiyatrosu uzun süre oyunlarını Turan Sineması salonunda sergiledi.
1924'te 'Ferah Sezonu' diye bilinen, Muhsin Eğtuğrul'un Behzat Budak,
Hazım Körmükçü, Vasfi Rıza Zobu, L Galip Arcan, Kınar Hanım gibi
sanatçılarla kurduğu tiyatro topluluğu da Ferah Sineması salonunda
temsiller verdi. 1931'de ise Raşit Rıza Samoko, Ertuğrul Sadi Tek, Nurettin
Şefkati, Vedat Örfi Bengü oyunlarını Feyziye Kıraathanesinde
sergilediler. Eğlence yerlerinin Beyoğlu yakasına taşınması sonucu, Direklerarası
bu niteliğini yitirerek, sıradan bir ticaret semti niteliğine büründü.
Sivas'ın ilçelerinden 'Divriği'nin tarihi
İlkçağ'a dek uzanır. Yöre ve kent MÖ 550'den başlayarak Pers, Büyük İskender,
Kapadokya Krallığı, Roma, Pontus, Sasani, Bizans, Mengücek, İlhanlı, Selçuklu,
Eretna egemenlik ve uygarlıklarını yaşadı. 1516' da kesin olarak Osmanlı topraklarına kahldı.
Bizans dönemindeki adının 'Tephrike' olduğu
bilinen 'Divriği'nin, 'Divriği' adını ilk adından (söylenişi 'Tefrike')
almışhr.
Güneydoğu'nun önemli kenti 'Diyarbakır'ın
çok eski bir tarihi vardır. Arami 'Bit Zamani' krallığının başkenti
olduğu bilinir. Sırasıyla Asur, İskit, Med, Pers, Eski Yunan, Part, Roma,
Sasani, Bizans, Arap, çeşitli beylikler, Selçuklu, Safevi egemenlikleri ve
uygarlıkları yaşadı. Kentin ünlü surları Roma İmparatoru II. Constantinus yaptırdı. Kent 1514'te Yavuz Sultan Selim tarafından
Osmanlı topraklarına katıldı.
Kentin
adı Eski Yunan ve Roma kaynaklarında 'Amida', İslam kaynaklarında 'Amid',
Dede Korkut Kitabı'nda 'Hamid' olarak geçer.
'Bekr Ibn Va'il' adlı göçebe Arap kabilesi, çevrede çokça dolaştığından
Abbasiler 8. yüzyılda buralara 'ana bölge' anlamına 'Diyar-ı Bekr' adını
verdiler. Ad giderek 'Diyarbekir'e dönüştü. Ve Osmanlı döneminde bu
telaffuz şekliyle anıldı.
Cumhuriyet'in ilanının ardından il konumuna
getirilen 'Diyarbekir'in adı, 1937 yılında bir Bakanlar Kurulu kararıyla,
il topraklarında zengin bakır madenlerinin bulunuşu göz önüne alınarak 'Diyarbakır'a
dönüştürüldü.
Çorum'un ilçesi 'Dodurga'nın tarihi bağlı olduğu il ile
aynıdır. Eskiden Osmancık'ın bucağı iken 1990'da ilçe yapılarak Çorum'a
bağlandı. İlçe, adını bir Oğuz boyu olan 'Dodur- ga'dan almıştır.
Konya'nın ilçesi 'Doğanhisar'ın tarihi bağlı olduğu
il ile aynıdır. Adı, resmî yöneticilerce konulan 'Doğanhisar', 1957' de
ilçe oldu.
Giresun'un ilçesi 'Doğankent' eskiden
Tirebolu'nun bucağıyken halk oylamasıyla Giresun'a bağlandı ve 1990'da ilçe
oldu. Eski adı 'Harşit' iken 'Doğankent' olarak değiştirildi.
Malatya'nın bir ilçesi olan 'Doğanşehir'in tarihi
eskilere uzanır. Sırasıyla Roma, Bizans, Abbasi ve Selçuklu egemenlik ve
uygarlıklarını yaşadı. Osmanlı döneminde 93 Harbi (17771778 Türk-Rus Savaşı)
sırasında yöreye doğudan gelen göçmenler iskan edildiler. Bu dönemde 'Viranşehir'
diye anılan yerleşim merkezi Bizans döneminde 'Zapetra' ya da 'Zibatra'
diye anılıyordu. Gelişmemiş bir köy olan 'Viranşehir'in ismi uzun
süre 'Muhacir Şehri' - 'Macirşehri' diye anıldı. Ardından 'yeniden
doğan, gelişen bir kent' anlamına 'Doğanşehir' adı verildi. 'Doğanşehir'
1929'da bucak, 1946'da bağlı olduğu Akçadağ ilçesinden ayrılarak ilçe
yapılmışhr.
Malatya'nın ilçesi 'Doğanyol' eskiden Pütürge'nin
bir bucağı idi. 1990'da ilçe statüsüyle Malatya'ya bağlandı. Adı, yöneticilerce
konulmuştur.
176.
Doğubayezit
(Doğubeyazıt/Doğubayezid)
Ağrı'nın bir ili olan 'Doğubeyazıt' eski
bir yerleşim merkezidir. Tarih boyunca Urartu, Pers, Makedonya, Selefkios, Roma,
Bizans, Selçuklu, Celayirli egemenlik ve uygarlıklarını yaşadı. 1514'te Osmanlı
topraklarına kahldı.
Celayir hükümdarı Bayezid'in kente
yaptırdığı kale nedeniyle bir süre onun adıyla anıldı. Bu ad daha sonra 'Doğubeyazıt'a dönüştü. Bu adın,
kaleyi kurdurduğu sanılan Osmanlı Padişah I.
Bayezid'den geldiği de öne sürülür. Kent, Cumhuriyetin ilanının ardından 'Bayazıt' ilinin
merkezi konumunda kaldıysa da, il merkezinin Karaköse'ye taşınmasından
sonra 1927'de ilçe merkezi olmuştur.
İstanbul'da, Rumeli yakasında, Beşiktaş ile
Kabataş arasında yer alan semt. Eski Yunan mitolojisinde Argonaultların kralı
İason'un Karadeniz seferinden dönüşte burada karaya çıktığına inanılır. Burası
Bizans döneminde ünlü bir gezi alanıydı. 1614 yılında, I. Ahmed dönemi kaptan-ı deryası Halil Pa- şa'nın önayak
olmasıyla bir yay biçimindeki kıyı doldurulmaya başlandı.
Doldurma işlemi Genç
Osman döneminde tamamlandı ve 'Dolmabahçe' adı ile hünkâr bahçesi
olarak kullanıldı.
Antik adı 'lasonion' olan 'Dolmabahçe'de,
Dolmabahçe Sarayı, Dolmabahçe Camii, Saat Kulesi, BJK İnönü Stadı gibi yapılar
mevcuttur.
Kütahya'nın ilçesi 'Domaniç'in tarihiyle ilgili
kesin bilgiler 13. yüzyıldan itibaren başlar. 'Domaniç' 1281'de Osman
Ga- zi'nin babası Ertuğrul Gazi'ye yaylak olarak Selçuklular tarafından
verildi. 'Domaniç'in yerel bir sözcük olabileceği öne sürülür.
'Düzce' ilinin tarihi
Eski Çağlara kadar uzanır. Kent ve yöresine ilişkin en ayrınhlı bilgiler şimdi
'Konuralp' diye anılan, eski adı 'Uskübü' olan bucağa aittir.
Antikçağ'daki adı 'Kieros' olan Üskübü, o dönemde
önemli bir yerleşimdi. Eldeki bilgilere göre Bithynia Kralı I. Prusias burayı fethederek adını 'Prusias' (Prusias ad Hypium) şeklinde
değiştirdi. Roma döneminin ilk yıllarında ufak bir yerleşim olan kent, giderek
genişledi ve kendisini çevreleyen surların dışına taşlı (MS 2. yüzyıl). Kent
daha sonraki yüzyıllarda daha da gelişerek Bizans döneminde Piskoposluk
merkezi oldu. Yöre ve kent, 1321'de Konuralp tarafından Osmanlı topraklarına
ka- hldı ve uzun yıllar 'Konrapa', 'Konuralpeli' adlarıyla anıldı. Daha
sonra konuşlandığı çok geniş ve düz bir ova nedeniyle kente 'Düzce'
denilmeye başlandı ve bu isim günümüze dek ulaşh. 'Düzce', 1999 da
il olmuştur.
Adana'nın ilçesi 'Düziçi'nin tarihi Adana ile
aynıdır. 1980'e kadar bucak iken bu adla ilçe oldu. Eski adı 'Haruniye' idi.
Trabzon'a bağlı 'Düzköy' Akçaabat' a bağlı bucak
iken 1990'da bu adla ilçe oldu.
Çanakkale'nin Çanakkale Boğazı kıyısındaki ilçesi 'Eceabat'ın
ilk yerleşenleri Traklar oldu. Ardından Foça (Phokaia) ve Midilli (Lesbos)
göçmenleri de gelip aynı yere yerleştiler. Yöredeki en eski yerleşim
merkezi ise Madyto (bugün Maydos) ve Sestos oldu. Yöre, çeşitli
antik egemenlikler ve uygarlıklar yaşadıktan sonra, zamanla adı 'Maydos'a dönüşen 'Madytos'a ilk gelen Türkler, Melik Isa'ya
bağlı kuvvetlerdi. 1354 yılında Osmanlılar Rumeli topraklarına geçerlerken 'Ece
Bey' Maydos'u aldı ve yerleşim merkezine onun adı verildi: 'Eceabat'. Burası
19. yüzyıl sonlarına kadar bağımsız Biga sancağına bağlı bir kaza olarak
yönetildi. 1922'de Eceabat yeniden kuruldu ve Çanakkale iline bağlı bir
ilçe oldu.
Türkiye'nin Trakya, topraklarındaki en büyük
kenti 'Edirne'nin tarihi Kalkolitik Çağ'a (5500-3500) dek uzanır. Kent,
Traklar tarafından 'Orestia' ya da 'Uskudama' adıyla kuruldu.
Kent ve yöresi tarih boyunca sırasıyla Trak, Pers, Büyük İskender, Roma, Bizans
egemenlik ve uygarlıklarını yaşadı. Osmanlılar 1361'de Sazlıdere zaferinin
ardından kenti Osmanlı topraklarına kattı. Edime, 1365-1453 arası Osmanlı
İmparatorluğu'nun başkenti olarak kaldı.
Roma İmparatoru 'Hadrianus' kasaba
statüsündeki yerleşimi bayındırlık hamleleriyle gelişmiş bir kente dönüştürdü
(MS 123-124) ve kendi adından esinlenerek kente 'Hadrianapolis' adını
verdi. Edime, Türkler zamanında 'Edrinus', 'Endiriye', 'Edrine Bolu',
'Edrune' adlarıyla anıldıktan sonra, 16. yüzyıldan sonra bugünkü 'Edime'
şekli kentin değişmez adı oldu.
Balıkesir' in Ege Denizi kıyı ilçesi 'Edremit' yakınlarında
kalıntıları olan antik kentin MÖ 15. yüzyılda kurulduğu belirlenmiştir. Troya
(Truva) savaşının ardında kent Lidyalıların eline geçti. Lidya Kralı
Kroios'un kardeşi 'Adramys' kenti onardı ve bayındırlık yönünden çok
geliştirerek buraya 'Adramyttion' adını verdi. Bu ad, günümüzdeki
'Edremit'in ilk ve asıl şeklidir. Yöre, bazı kaynaklarda 'Pedasos' ve 'Lyrnesos'
diye de anılır. Yöre ve kent, tarih boyunca Pers, Makedon, Roma, Bizans,
Selçuklu, Haçlı, Karesioğulları egemenliklerinden sonra 1335'te Osmanlı topraklarına
katıldı. 1876'da ilçe oldu.
Kalıntıları İzmir'in Selçuk
ilçesi sınırlan içinde bulunan, antik İonia bölgesindeki bu antik kent;
Küçük Menderes (Kaystros) ırmağının denize ulaştığı körfezin kıyısında, Lydia
'Kral Yolu'nun başlangıcındadır. Antik adı Eski Yunanca 'Ephesos', Latince
'Efhesus' olan 'kent' Türkçede 'Efes' şeklini almıştır.
Kentin kimler tarafından ne zaman kurulduğu saptanamamıştır.
Bir efsaneye göre, tarihin
çok eski çağlarında diyar diyar dolaşan göçebe bir kavim vardı. Kavmin önde
gelenleri göçebelikten yerleşik düzene geçmeyi ve bir kent kurmayı kararlaştırdı.
Kahinler onlara, 'Kuracağınız kentin yerini sizle- re bir yaban domuzu
gösterecek.' dedi. Kavim halk bir gece karanlıkta balık kızartırken, balık
sıçradı ve bir ateş kıvılcımı da yakınlardaki korulukta bulunan çalıların
üzerine düştü. Ağaçların arasından aynı anda bir yaban domuzu belirdi. Domuzu
hemen orda öldürüp, kehanetin de gerçekleştiğini anlayarak o korulukta 'Efes'
kenti kuruldu.
Eski Yunan kavimlerinin ardından Makedonya,
Roma ve Bizans egemenliklerini yaşayan 'Efes', 1416'da Osmanlı topraklarına
katılmıştır.
Diyarbakır'ın ilçesi 'Eğil', 1990'da ilçe konumuna
getirildi. Eskiden aynı adı taşıyan bir bucaktı.
Akdeniz Bölgesi'nde Isparta'ya bağlı bir
ilçe olan 'Eğridir'; Hitit, Frig, Lidya, Eski Yunan, Roma ve Bizans
dönemlerinin ardından Anadolu Selçuklu Sultanı III.
Kılıç Aslan zamanında Türk egemenliğine girdi (1204). Hamitoğulları
Beyli- ği'nin egemenliğine son veren Osmanlılar kenti ve yöreyi kendi
topraklarına kattı (1391). Kent, C^mhuriyet'in ilanından sonra Isparta'ya
bağlı bir ilçe oldu.
İlçe, ilk kuruluş
yıllarında aynı addaki göle doğru uzanan yarımadanın uçundaydı. Bir büyük
yangın afeti sonucunda yerleşim merkezi baştan sona kül olunca Eğridir, yarımadanın
dışına taşındı ve göl kıyısında, genişliği değişen eğri bir yerleşim gö^ınümü
kazandı.
Kent adını işte bu eğri yerleşim biçiminden
almış ve 'Eğridir' adı ortaya çıkmıştır.
İstanbul'da Yedikule ile Ayvansaray arasında bulunan semt
ve de Bizans döneminden kalma bir kapı olan 'Eğrikapı'nın Bizans dönemindeki
adı, Türkçesi 'çarık' anlamına gelen 'Kaligaria' adıyla
anılıyordu. Bunun nedeni, Bizans döneminde burada askeri bir ayakkabı
atölyesinin bulunmasıydı. 1453'te İstanbul fethedildikten sonra Türklerin ilk
yerleştikleri yerlerden biri de buraları oldu. 'Kapı'ya 'Eğrikapı' adının,
İstanbul'un alınışı sırasında top atışına maruz kalan kapının eğrilmesinden
kaynaklandığı yolunda bir şehir efsanesi vardır.
Kahramanmaraş'ın 'Ekinözü' ilçesi 1990'da ilçe oldu.
Eskiden aynı adı taşıyan bir kasabaydı.
Doğu Anadolu Bölgesi'nde bir il olan 'Elazığ'ın tarihi
oldukça yenidir. II. Mahmud döneminde 1834'e kadar böyle bir yerleşim yoktu. Bu
tarihte bugün kentin konuşlandığı bölgeye eyalet valisi olarak atanan Reşit
Mehmet Paşa, bir süre Harput'ta ikamet ettikten sonra kış aylarının çok
sert geçmesi, ulaşım güçlükleri gibi nedenlerle buralarda yeni bir yerleşim
yeri kurmaya karar verdi. 'Mezraa' ya da 'Mezre' adını taşıyan
bir yerde bir kışla ile bir hükümet konağı yaptırdı. Yeni yerleşim yeri kısa
süre içerisinde gelişti ve önem kazandı. Meskenler ve işyeri binalarının
sayıları arttı. Bu arada Harput da giderek önemini yitirdi. Abdülaziz'in saltanat
yıllarında buraya vali olarak atanan İsmail Paşa, 'Mezraa' adını
padişahı onurlandırmak amacıyla 'Sultan Aziz'in bayındırlaştırdığı kent' anlamına
'Mamuret-ül-Aziz'e çevirdi (1862). Kentin gelişmesi sürdü. Cumhuriyet
döneminde 'Elazığ' adıyla il oldu.
Kahram^unaraş'ın ilçesi 'Elbistan' Hitit,
Geç Hitit, Roma, Bizans, Selçuklu, Anadolu beylikleri dönemlerini yaşadıktan
sonra Yavuz Sultan Selim'in saltanat yıllarında (1512-1520) Osmanlı
topraklarına katıldı.
Kent, Ortaçağ'da Bizans-Arap savaşları
esnasında yakıp yıkılan o dönemdeki Afşin' in (Arabissos) yerini
alan bir yerleşim merkezidir. Kent, eski tarihsel kaynaklarda 'Ablasta',
'Ablastayn', 'Ablustayn', 'Ablistan' adlarıyla da geçer. Günümüzdeki adı,
bu adlardan türemiştir. Cumhuriyet ile birlikte Kahramanmaraş iline bağlı bir ilçe statüsüne getirilmiştir.
'Elmadağ', Ankara'ya bağlı bir ilçedir ve tarihi, Ankara ile
paralellik gösterir.
Önceleri 'Asiyozgat',
'Küçük Yozgat' gibi adlarla bilinen bu yerleşim merkezi, Çankaya ilçesine
bağlı bir nahiye (bucak) iken 1960'da ilçe oldu.
Adını, güney ve güneybatısındaki 'Elma Dağı'ndan
alan ilçe, Ankara'ya 39 km uzaklıktadır.
Kütahya'nın ilçelerinden 'Emet'in tarihi ilk çağlara
dek uzanır. Kent ve yöresi Bithynia, Bergama Krallığı, Selçuklu,
Germiyanoğulları egemenliklerinden sora 1429'da kesin olarak Osmanlı
topraklarına katıldı. 'Emet' adının yerel bir sözcük olabileceği öne
sürülmektedir. Antikçağ'da 'Tiberipolis' diye anılan kentin şimdiki 'Emet'
adının, 'uç', 'son' anlamına geldiği bazı kaynaklarda belirtilir.
İstanbul'un bir semt ve
ilçesi olan 'Eminönü', semt olarak adını Fatih Sultan Mehmed döneminde
burada kurulan 'gümrük eminliği'nden alır. O dönemde, İstanbul'un belirli
noktalarına, halk yararına denetleme ve yaptırım uygulama yetkilerine sahip
yöneticiler yerleştirilmişti. Örneğin, arpa kalite ve fiyatlarını 'arpa
emini', un fiyatlarını 'un emini', yağ fiyatlarını 'yağ emini' denilen
görevliler denetlerlerdi. Bunun dışında bir de 'gümrük' işlerini
denetleyip yürütmekle görevli bir 'gümrük emini' vardı. Gümrük emini,
günümüzdeki Eminönü semti sınırları içinde yer alan bir binada görev
yapardı. Gümrük parası, vergisi buraya yahrılırdı. 'Emin' önüne
gitmeyen, vergisini ödemeyen cezalandırılırdı. İlerleyen tarihte semtte görev
yapan 'eminler' kaldırıldı. Ancak, 'Eminönü' sözcüğü dillere
yerleşip semte ad olmuştu.
'Eminönü', Cumhuriyet döneminde önceleri bir bucak iken, sonraları
ilçe yapılmışhr. 2008'de mahalle statüsüyle Fatih ilçesine bağlandı.
Afyonkarahisar'ın bir ilçesi olan 'Emirdağ'ın
tarihi Kalkolitik Çağ'a dek (MÖ 5500-3500) uzanır. Frigler tarafından kurulduğu
sanılan kent tarih boyunca Seleukoş, Roma, Bizans, Arap ve Selçuklu
dönemlerinden sonra Osmanlı topraklarına kahldı.
Kent, önceleri 'Muslucalı', 'Musluca' adlarıyla
anılırken, 1886'da kaza yapılarak adı 'Aziziye' oldu. Cumhuriyet ile
birlikte ilçe statüsü verildi. 1932'de adı değiştirilerek sınırları içindeki 'Emir
Dağı'ndan hareketle 'Emirdağ' olarak saptandı.
İstanbul' da Rumeli yakasında İstinye ile Baltalimanı
arasında yer alan semtte Osmanlılar döneminde, 16. yüzyılda 'Feridun Bey',
'Feridunpaşa' diye anılan bir bahçe vardı. IV.
Murad, bu
bahçeyi Revan kalesini kendisine savaşmadan teslim eden Safevi valisi 'Emirgûneoğlu'na
bağışladı. Emirgûneoğlu buraya İran üslubunu taşıyan görkemli bir
köşk yaphrdı, bu köşkte IV. Murad'ın zevkine uygun
sazlı, sözlü, içkili âlemler düzenledi. Semt, yapılan köşkün sahibinin adından
dolayı 'Mirgün' diye anıldı. Emirgûneoğlu öldürüldükten sonra köşk
başkalarına verildi ve semt daha çok 'Emirgan' adıyla anıldı. Günümüzde
eski İstanbullulardan çoğu 'Emirgan'a hâlâ 'Mirgün' demeyi
sürdürmektedir.
Konya'nın ilçesi 'Emirgazi' 1990'da bu adla ilçe
oldu. Eskiden aynı adı taşıyan bir kasabaydı.
Edime'nin ilçelerinden 'Enez'in tarihi
Antikçağ'a dek uzanır. Kent ve yöresi Pers işgalindeyken MÖ 480'de ünlü Salamis
Savaşı'nın ardından 'Delos Birliği'ne kabldı. 'Enez' daha sonra
Makedonya, Roma, Bizans, Cenova egemenliklerinin ardından 1456'da Osmanlı
topraklarına kabldı.
'Enez', şimdiki adını antik 'Ainos' adının değişime uğramasıyla almışhr.
Tokat'ın ilçelerinden olan 'Erbaa'nın tarihi
Hitit dönemine dek uzanır. Yöre ve kent daha sonra Pontos, Roma, Bizans,
Selçuklu, Danişmendli egemenliklerinin ardında Osmanlı topraklarına kabldı. 'Erbaa'
tarih boyunca çok sayıda deprem felaketi yaşadı. Bu nedenle kent 15 Nisan
1944'te yeni ve tektonik olmayan bir araziye taşındı. Eski adı 'Herek',
'Erek' olan kente sonraları 'Erbaa' adı verildi.
Balıkesir'in Marmara kıyısında yer alan ilçesi 'Erdek'in
tarihi MÖ 2000'lere dek uzanır. Kent ve yöresi Trak, Bithynia, Roma,
Bizans egemenlik ve uygarlıklarını yaşadı. Kentin ilk adı 'Misya' idi.
Sık tekrarlanan depremlerde, 1063'te tamamen yıkılınca ket bugünkü 'Erdek'in
bulunduğu yerdeki 'Arteke'ye taşındı. Selçukluların, 14. yüzyılın ilk
yıllarında Karesioğullarının sınırları içine giren bu yerleşim merkezi, daha
sonra Osmanlı sınırlarına katıldı. 1928'de ilçe oldu. Günümüzde Türkiye'nin en
gelişmiş turizm merkezlerinden biri olan 'Erdek', adını antik adlarından
'Arteke'den alır.
İçel'in kazası 'Erdemli', 1990'da il oldu. Kent,
antik 'Korykost' kentinin çok yakınlarında oluşmuştur.
Zonguldak'ın bir ilçesi olan 'Ereğli'nin (Karadeniz
Ereğlisi de denir) tarihi MÖ 6. yüzyıla dek uzanır. Kent bu tarihte bir
Megara kolonisi olarak kuruldu. İlk adının 'Metropolis' olduğu
sanılıyor. Kente sonraları yarı tanrı 'Herakles'in adından
esinlenilerek 'Herakleia Pontika' adı verildi. Burası bir koloni olarak
Bithynia, Makedonya, Roma, Pontus, Bizans, Cenova egemenliklerini yaşadı. Kenti
14. yüzyılda Osmanlılar Cenovalılardan sahn alarak kendi topraklarına kattılar
ve 'Bender-i Ereğli' adıyla andılar. Kentteki 'Herakleia Kalesi' ve
limandaki blok taşlar Fatih Sultan Mehıned zamanında Rumeli Hisarının
yapımında kullanıldı. Kent, Cumhuriyet döneminde Zonguldak'a bağlı bir ilçe
oldu. 'Ereğli' adı, antik 'Herakleia' dan türemiştir.
Konya'nın ilçelerinden biri olan 'Ereğli'nin (Konya
Ereğlisi diye de anılır) tarihi Hitit dönemine dek uzanır. O dönemde burası
'Kybistra' denilen bir kent devletiydi ve Hitit federasyonu içinde yer
almışh. Yöre ve kent devletiydi ve Asur, Frig, Lidya, Pers, Makedonya, Seleukos,
Roma, Pontus, tekrar Roma, Bizans egemenlik ve uygarlıklarını yaşadı. Anado-
lu Selçukluları, Memlûk saldırılarının
ardından Osmanlı'ya bağlanışı 1471'de kesinleşti.
Bizans döneminde adı 'Herakleia' idi.
Bu ad zamanla değişime uğrayarak 'Ereğli' şeklini almışûr.
204.
Ereğli (Marmara
Ereğlisi)
Tekirdağ'a bağlı Çorlu ilçesinin bir bucağı olan 'Ereğli'nin
tarihi, İlkçağ'a dek uzanır ve Çorlu ve de Tekirdağ ile paralellik
gösterir. Antikçağ' daki ve Bizans dönemindeki adları 'Perinthos' ve 'Herakleia'
idi. 'Herakleia' zamanla 'Ereğli'ye dönüşmüştür.
Sinop'un bir ilçesi olan 'Erfelek' ve
yöresine ilk yerleşenler Miletoslu denizciler oldu. Yöre ve yerleşim merkezi
sırasıyla Pontus Krallığı, Roma, Bizans, Trabzon'da Komnenos hanedanının
kurduğu devletin, Pervaneoğullan ve Candaroğul- larının egemenlik ve
uygarlıklarını yaşadı. 1461'de Osmanlı topraklarına kahldı. Bakanlar Kurulu
Kararıyla 'Erfelek' adı verilerek 1960'ta ilçe oldu.
Diyarbakır'ın bir ilçesi olan 'Ergani'nin
tarihi MÖ 7250-6750 yıllarına dek uzanır. Hitit, Asur, İskender, Seleukos,
Part, Roma, Selçuklu, Timur, Safevi egemenlik ve uygarlıklarını yaşadı. 1515'te
Osmanlı topraklarına kahldı.
Kentin adı 'Arsinia', 'Arkania', 'Argani' iken
giderek 'Ergani'ye dönüştü. 'Ergani' Cumhuriyet ile birlikte
Diyarbakır'a bağlı bir ilçe oldu.
Konya'nın ilçelerinden 'Ermenek'in tarihi
İlkçağ'a dek uzanır. Korunaklı bir yerleşim olan 'Ermenek' sırasıyla
Asur, Frigya, Pers, Makedon, Seleukos, Roma, Abbasi, Haçlı, Selçuklu,
Karamanlı egemenlik ve uygarlıklarını yaşadı. 1466'da Osmanlı topraklarına
kahldı.
'Ermenek'in antik dönemdeki adı 'Marasa' ya da 'Marasapolis' şeklindeydi.
Burayı ele geçiren Romalı general Germanicus'un adından hareketle 'Germanikopolis'e
dönüştürüldü. Osmanlı döneminde bir süre 'Ermanak' diye anılan
kentin adı, sonraları günümüzdeki 'Ermenek' şeklini aldı.
Doğu Anadolu' da bir il olan 'Erzincan'ın
tarihi İlk Tunç Ça- ğı'na (MÖ 3500-200) kadar uzanır. Kent ve yöresi
sırasıyla Urartu, Asur, Med, Pers, Makedonya, Seleukos, Roma, Pontus, Part,
Sasani, Eretna Beyliği, İlhanlı, Mencünek gibi egemenlik ve uygarlıklar yaşadı.
1473'ten sonra Osmanlı topraklarına kahldı.
Kentin adı Asur
kaynaklarında 'Zuhma' ya da 'Suhma' şeklinde geçer. Genel kabul
gören görüş, buradaki yerleşimin Selçuklular döneminde 'Arzingan' ya da 'Erzingan'
şeklinde telaffuz edildiği ve en sonunda da 'Erzincan' adının
oluştuğu yolundadır.
Kent, 1939'daki depremde
çok büyük ölçüde yıkıma uğradı, çok sayıda insan öldü ve yaralandı ve bunun
üzerine eski yerleşimin daha kuzeyindeki bir alana taşındı.
Erzincan, Cumhuriyet döneminde il olmuştur.
Doğu Anadolu'da bir il olan
'Erzurum'un tarihi İlkçağ'a dek uzanır. Kent ve yöresi tarih boyunca
Hitit (bu dönemde yerleşimin bulunduğu bölge 'Azzi hayaşa' ülkesi
adıyla geçer) Urartu, Pers, Roma, Part, Sasani, Bizans, Arap, Saltuklu, Selçuklu,
İlhanlı, Eretna Beyliği, Timur, Karakoyunlu, Akkoyunlu, Safevi egemenlik ve
uygarlıklarını yaşadı. Yavuz Sultan Selim tarafından 1517'de Osmanlı topraklarına kahldı.
Roma egemenliği öncesi 'Garin',
'Karana' adlarıyla anıldı. Bizans yönetimi kente 'Theodosiopolis' adını
verdi. Bu ad Arap egemenliğinde 'Kalikala', 'Kali' adları kullanıldı.
Türkler, kentin çok yakınlarındaki 'Erzen' adlı bir yerleşimi ele
geçirdiler. Erzen'de oturanlar kenti terk edip 'Theodosiopolis'e taşındı.
Bu tarihten sonra daha güneyde bulunan ve yine 'Erzen' adını taşıyan
yerleşimden ayırt edilebilmek için 'Erzen-i Rum', 'Erzen ür-Rum', 'Arzırum'
(hepsinin ortak anlamı: Roma'nın Erzen'idir) diye anıldı. Bu
telaffuz şekli giderek 'Erzurum'a dönüştü.
İç Anadolu'da bir ilk olan 'Eskişehir'in
tarihi İlkçağ' a dek uzanır. Kentin MÖ 7. yüzyılda 'Dorylaion' adıyla
Frigyalılar tarafından kurulduğu kabul edilir. Frigya Krallığının yıkılışının
ardında kent ve yöre sırasıyla Lidya, Pers, Makedonya, Seleukos, Galatlar,
Bergama Krallığı, Roma, Bizans, Arap, Selçuklu egemenlik ve uygarlıklarını
yaşadı. Kenti Selçuklular 1289'da Osman Gazi'ye verdiler. Bir süre Karamanlı
egemenliğinde kalan kent, I. Murad tarafından yeniden Osmanlı egemenliğine
kabldı.
MS 8. yüzyılda bir süre 'Dorylaion'a egemen
olan Arap- lar, kenti 'Duruliya', 'Druliya', 'Düriliya' gibi adlarla
andılar. Selçuklular döneminde 1182'den sonra savaşlar nedeniyle harap olan
kentin 2 kilometre güneyinde yeni bir kent kuruldu. 'Dorylaion' için
kullanılagelen 'Eskişehir' adı da bir süre sonra bütün kentin adı
durumuna geldi.
Bkz. Kadıköy
İstanbul'un ilçelerinden Eyüp'ün Bizans
dönemindeki adı 'av' anlamına gelen Rumca bir sözcüktü: '^nigos'. Zira,
o dönemde Eyüp ilçesinin günümüzde konuşlandığı alan, bir avlanma sahasıydı. Fatih
Sultan Mehmed, 1453'te İstanbul'u aldıktan sonra Hz. Muhammed'in sancaktarı
'Ebu Eyyup el- Ensari'nin mezarının olduğuna inanılan yere önce bir
türbe, ardından cami ve başka yapılar inşa ettirdi. Semt, baştan sona buraya
yerleşen İslam halk ile doldu ve gelişi, 'Ebu Eyyup el-Ensari'nın türbesi
nedeniyle 'Eyüp Sultan', 'Eyüp' şeklinde anıldı ve adı 'Eyüp' olarak
kaldı.
Eyüp türbesi
ve camii nedeniyle ilçe ve semt günümüzde İstanbul'un en önemli dinsel ziyaret
yerlerinin başında gelmektedir.
Ankara'nın 'Evren' ilçesi, eskiden bir
köydü. 1990'da bu adla ilçe yapıldı.
Çanakkale'nin 'Ezine' ilçesinin
tarihi Antikçağ'a dek uzanır. İlçenin çok yakınındaki güneybah tarafında yer
alan antik 'Neandra' kenti, ilçe sınırları içerisinde en eski antik
yerleşimdir. Yöre, Makedonya döneminde bir liman olarak ön plana çıktı. Aynı
önemini Roma döneminde de sürdürdü. Bizans döneminde ise kentin güney kesimi
siyasi mahkûmların hapsedildikleri bir yer oldu. Yöre ve kent Orhan Gazi'nin
komutanlarından Emir Dursun tarafından Osm anlı topraklarına kahldı.
Aynı adlı peyniri ile de ünlü 'Ezine' ilçesi
adını gene aynı addaki verimli ve büyük ovadan alır.
İstanbul' da Haliç'le Marmara Denizi
arasında yer alan ilçe, 'Fatih', İstanbul'u fetheden Fatih Sultan
Mehmed tarafından kuruldu. Fatih, günümüzdeki Fevzipaşa Caddesi üzerinde
bulunan ve harap bir durumda olan 'Havaryon Kilisesi' yerine 'Fatih
Camii ve Külliyesi'ni yaptırdı. Cami ve külliye çevresine zamanla çok
sayıda yeni binalar inşa edildi ve böylelikle günümüzdeki 'Fatih' semtinin
çekirdeği ortaya çıkmış oldu. Batılı kaynaklar, 'Hararion Kilisesi'nin bulunduğu alanda Bizans imparatorlarına ait mezarların
da yer aldığını belirtir. Ancak, Dördüncü Haçlı Seferleri sırasında, 1204'te
İstanbul Latinler tarafından işgal edilip yağmalandı. Bu esnada kilise ve
mezarlar da tamamen tahrip edildi. Fatih, İstanbul'u aldığında kilise
ve çevresi zaten tam bir harabe yığını durumundaydı.
Osmanlı döneminden itibaren 'Fatih' adı,
'Fatih Camii ve Külliyesi'nin bulunduğu semte verilmiş, ilçeye de aynı
ad konulmuştur.
Kayseri'nin ilçesi 'Felâhiye'nin tarihi Kayseri ile
koşut bir görünümdedir. Eski adı 'Rumdiğin' idi.
İstanbul'da Haliç'in güney kıyısında Balat ile
Ayakapı arasında yer alan 'Fener' semti adını semtteki 'Diplophanarios'
adındaki sur kapısından almıştır.
İstanbul' da, Anadolu yakasında Kalamış koyunu doğu yönden
çevreleyen yarımada ve semt. Burası Osmanlılar döneminde ünlü bir mesire yeri
idi. Fenerbahçe'ye mesire için gidecek olanlar önce Merdivenköy'e
uğrarlar, orada, çayırlıkta yemeklerini yedikten sonra Fenerbahçe'ye yönelirlerdi.
Dönüşte ise Haydarpaşa çayırlığında dolaşılır, akşama doğru Selimiye'deki
Duvardibi Mesiresi'ne gelinirdi. Pazartesi ve perşembe günleri Fenerbahçe mesiresinde
gezi günleriydi. Burası, etrafı denizle çevrili, sadece bir noktadan karaya
bağlı bir alandı. IV. Murad döneminde
yarımadanın ucuna bir 'Fener Kulesi' ile bir kasır yaptırıldı. 834'te
kuleye 25 mil uzaklıktan görünebilecek bir 'fener' eklendi. Fenerin
hemen yanında bir de bahçe mevcuttu. İşte bu bahçe ve de fenerden ötürü
1834'ten sonra semte önce 'Fener Bahçesi', sonra sözcüğün sonundaki
'si' eki atılarak sadece 'Fenerbahçe' denildi. Tren yolları yapılmadan
önce, Fenerbahçe gibi Haydarpaşa da çok büyük bir mesire yeriydi.
Buradaki geniş çayırlıkta padişah Abdülmecid'in şehzadelerinden Murad (sonradan
V. Murad) ve Hamid (sonradan Il.
Abdülamid) Efendilerin sünnet düğünleri 1846 yılında yapıldı.
Muğla'nın ilçesi 'Fethiye'nin tarihi
İlkçağ'a dek uzanır. Kent, 'Telmessos' adıyla kuruldu. Sırasıyla Pers,
Lykialılar, Büyük İskender, Bergama Krallığı, Roma, Bizans, Menteşeoğulları
egemenlik ve uygarlıklarını yaşadı. 1424'te Osmanlı topraklarına kahldı.
Kentin adı 'Telmessos' iken, Bizans
döneminde 'Anastasiopolis', 'Marki'; Türk döneminde 'Meğri' adlarıyla
anıldı. 1913'te buraya uçağı düşen ilk Türk hava şehidi Fethi Bey'in anısına,
kentin adı 'Fethiye' oldu.
Rize'nin ilçesi 'Fındıklı'nın tarihi Rize ile aynıdır. Eski
adı 'Viçe' idi, 1948'de 'Fındıklı'ya çevrildi.
Antalya'nın ilçesi 'Finike'nin tarihi Antalya ile aynıdır.
Kente yakın alanlarda 'Limyra', 'Arykanda' gibi çok sayıda antik kent
kalınhları vardır. Antik dönemde Fenikelilerin önemli bir ticaret merkezi
oluşundan dolayı 'Finike' adı 'Fenike' kavminin adından kalmışhr.
İstanbul'da Avrupa yakasında, Marmara Denizi kıyısında,
Bakırköy sınırları içinde yer alan semt. Burası Osmanlı zamanından beri florya
kuşlarının çokça bulunduğu ağaçlık bir alan olduğundan bu adla anılagelmiştir.
İzmir'in bir ilçesi olan 'Foça' bir
görüşe göre MÖ 7. yüzyılda Teos ve Erytrai'den gelen İonialılar, başka bir
görüşe gör de MÖ 10. yüzyılda Kyme'den gelen Aiolialılar tarafından 'Phokaia'
adıyla kuruldu. Kent, kuruluşundan başlayarak yıllar boyu çok önemli bir
liman durumuna geldi. Kent halkı, gelişmiş bir teknikle 50 kürekle çekilen
sağlam gemiler yapıp bunlarla günümüzdeki Marsilya, Samsun ve Çanakkale'nin
bulunduğu antik limanlara ulaşmayı başardılar ve buralarda koloniler kurdular. 'Foça
değirmen taşlan' da o dönemde tüm Akdeniz çevresinde ün kazandı. Kent ve
yöresi tarih boyunca Pers, Roma, Bergama Krallığı, Bizans, Cenova (Cenova
Foça'yı Bizans'tan sahn aldı) egemenliklerini yaşadı. Cenova döneminde kent tam
bir 'korsan yatağı' durumuna geldi. Foçalı korsanlar, İzmit Körfezi'nde bir
gezinti sırasında tutsak aldıkları Orhan Gazi'nin oğlu şehzade Halil
Bey'i Foça'ya götürdü ve 100 bin altın karşılığında serbest bıraktı (1356).
Foça, 1456'da Fatih tarafından Osmanlı ülkesine ka- hldı.
'Foça' adı,
kentin ilk adı olan 'Phokaia'nın değişime uğramış şeklidir.
İstanbul' da günümüzdeki adı 'Karaköy' olan,
sınırları içerisinde Tepebaşı, Kuledibi ve Tophane'nin yer aldığı semti. Antik
adı Yunanca 'Sykai', Latince 'Sycas' olan semt Bizans ■döneminde I. Constantinus tarafından surlarla çevrildi. Buraları 5. yüzyılda
Bizanslılar tarafından 'Peran en Syakais' adıyla anıldı. Bu ad 527-565
arası 'Istinianopolis'e dönüştü. 'Galata' adı birçok belgede
geçmesine rağmen bu adın kaynağı saptanamamışhr. 1267'den itibaren Cenovalılar
birçok imtiyaz elde ederek bölgeye yerleşti. Bizans'ın son zamanlarında bölge
tam bir Cenova kolonisi durumuna geldi ve bazı kaynaklarda 'Peyre' ya da
'Pera' adıyla anıldı. İstanbul'un fethinden (1453) sonra Galata tamamen
kozmopolit dinsel ve ticaret ağırlıklı bir semt oldu. Osmanlı'nın son
dönemlerinden itibaren semt 'Karaköy' diye anılır oldu.
'Galatasaray', İstanbul'da
aynı addaki lise binasının çevresindeki semttir. Buraya 1482'de devlet ve
saray görevlisi yetiştirilmesi amacıyla 'Galata Sarayı' adıyla bir
saray yapıldı. Bir yangında tamamen yanıp yok olan bina, 1821'de yeniden
yaphrıldı. Burada 'Mekteb-i Tıbbiye-i Adliye-i Şahane' adlı bir okul
kuruldu. Bina, 1849'da yeniden tamamen yandı. 1862'de tekrar bir bina (taştan)
inşa edildi. Ve bu binada 'Galatasaray' lisesi açıldı (1 Eylül 1868).
Semt, söz konusu 'Galata Sarayı'nın adından dolayı önce 'Galatasarayı', ardından 'Galatasaray'
adıyla anılmışta.
Güneydoğu Anadolu'nun en gelişmiş ili 'Gaziantep'in
tarihi Neolitik Çağ'a kadar uzanır. Orta Tunç Çağ'dan itibaren Babil
topraklarında yer aldığı bilinen kent tarih boyunca sırasıyla Hitit, Asur,
Pers, Büyük İskender, Seleukos, Kommagena Krallığı, Roma, Bizans, Sasani,
Hamdani, Selçuklu, Urfa Haçlı Kontluğu, Eyyubi, İlhanlı, Dulkadiroğulları gibi
çok çeşitli egemenlik ve uygarlıklar yaşadı. 1513'te Osmanlı topraklarına
katıldı. Mondros Mütarekesi'nin (30 Ekim 1919) ardından Fransızlar
tarafından işgal edilen kent, işgalcilere efsanevi bir direniş gösterdi ve
işgalden 25 Aralık 1921'de kurtuldu. Bu direniş daha sürerken Ankara'da TBMM 6
Şubat 1921'de 93 sayılı yasayla kente 'Gazi' unvanı verdi.
Antep, başlangıçtan günümüze 'Dolikhe',
'Antiochia ad Taurum' gibi adlarla anıldı. Arapların 'güzel pınar' anlamına
'Ayıntap' dedikleri kentin adı halk dilinde giderek 'Antep'e
dönüştü ve 'Gazi' unvanı aldıktan sonra 'Gaziantep' oldu.
İstanbul'un bir ilçesi olan Gaziosmanpaşa'nın konuşlandığı
yer, 1950'li yılların başlarına kadar 'Taşlıtarla'adıyla anıldı. 'Taşlıtarla'
uzun yıllar yerleşilmemiş, eski İstanbullular tarafından taşı bol olan
tarla ve topraklardan ötürü de 'Taşlıtarla' diye anılmışh. İstanbul'a
oldukça yakın olan bu alana öncelikle bir kısmı özel sektöre, bir kısmı da
devlete ait imalathaneler ve fabrikalar kuruldu. 1950'li yılların başlarında
buraya özellikle Bulgaristan'dan gelen göçmenler için evler yapıldı ve 'Taşlıtarla'
büyük bir hızla genişleyip büyüdü. 1963'te mahalle statüsünden İstanbul'un
bir ilçesi statüsüne geçerken, Plevne kahramanı Gazi Osman Paşa'nın adı
'Taşlıtarla'ya verilerek ilçenin adı 'Gaziosmanpaşa' oldu.
Günümüzde çoğu tek katlı olan eski göçmen evleri ve gecekonduların yerlerini
blok apartmanlara bırakmış, ilçenin görünümü baştan sona değişmiştir.
Antalya'nın bir ilçesi olan 'Gazipaşa'nın tarihi
İlkçağ'a kadar uzanır. Antik yerleşmenin ilk adı 'Stranpolis' idi.
Sonraları 'Selinos', 'Traianopolis' diye anılan kente Osmanlı döneminde
'Selinos' adından hareketle 'Selinti' adı verildi ve bu adla bir
ilçe kuruldu. Kurtuluş Savaşı yıllarında Konya'daki Delibaş Ayaklanması'nda bura
halkının gösterdiği başarı nedeniyle kentin adı 'Gazipaşa' oldu.
Kocaeli'ye bağlı bir ilçe olan 'Gebze'nin
tarihi, antik döneme tek uzanır. O döneme ait 'Lbysa' kentinin kalınhlan
ilçenin çok yakınındadır. Gebze, uzun yıllar Bithynia egemenliği yaşadı.
Roma ve Bizans dönemlerinden sonra Orhan Gazi tarafından Osmanlı
topraklarına kahldı. Roma'ya karşı giriştiği savaşı kaybeden ünlü Kartaca
komutanı Anibal'ın (Hannibal) mezarı buradadır. Gebze, Bizans
döneminde 'Dakibyza' adını taşıyordu. Osmanlıların 'Geğbüze' adını
verdikleri ilçe Cumhuriyet döneminde 'Gebze' diye anıldı ve son yıllarda
hızlı bir gelişme sürecine girdi.
Kütahya'nın ilçesi 'Gediz'in tarihi,
İlkçağ'a dek uzanır. Kent, 'Kadoi' adıyla kurulduktan bir süre sonra
Makedonya'nın kolonisi oldu. Ardından Roma ve Bizans egemenliklerini yaşadı.
Selçuklu ve Germiyanoğulları egemenliklerinden sonra 1429'da Osmanlı
topraklarına kahldı.
Gediz, 'Kadoi' adıyla kuruluşundan
sonra 'Kadus', 'Kadi' adlarıyla anıldı. 'Gediz', 'Kaduz'un
Türkler tarafından telaffuz şeklidir ve ilçeye ad olarak kalmışhr.
Çanakkale'nin Trakya topraklarındaki ilçesi 'Gelibolu'nun
tarihi Antik döneme dek uzanır. İlçenin Antik kentinden kalınhlar
bulunamamışta, ancak yöreye ilk yerleşenlerin Trak kavmi olduğu, daha sonra da
buraya Midilli ve Foça' dan gelenlerin yerleştikleri bilinmektedir. Kentin ilk
adı 'Kallipolis' ya da 'Gallipolis' şeklindeydi. Pers, Makedonya,
Selevkous, Bergama Krallığı, Roma, Bizans, Venedik, Katalonya egemenlik ve
uygarlıklarının ardından burası 1367' de Osmanlı topraklarına katıldı. Çanakkale
Savaşla- rı'nın büyük bir bölümünün geçtiği 'Gelibolu', 1926'da Çanakkale'ye
bağlı ilçe durumuna getirildi.
Kentin, 'Gallipolis' şeklindeki antik
adı, zamanla 'Gallipoli'ye ve en sonunda 'Gelibolu'ya dönüşmüştür.
Bursa'nın Marmara Denizi kıyısındaki ilçesi
olan 'Gemlik'in tarihi İlkçağ'a dek uzanır. MÖ 7. yüzyılda 'Kios' adıyla kuruldu.
Lidya, Frigya, Pers, Makedonya, Bithynia, Roma, Bizans, Selçuklu, Haçlı
egemenlik ve uygarlıklarının ardından Osmanlı topraklarına katıldı.
Bithynia Kralı I.
Prusias, Bursa'ya yaptığı gibi buraya da kendi adından hareketle 'Prusa' adını
verdi. Ancak, Bursa ile karıştırılmaması için bu adı 'Denize Karşı Prusa' anlamına
'Prusa ad Mare' yaptı. Selçuklular ise burada bir tersane (gemilik) kurup
küçük tekneler yaptılar. O dönemde 'tersane' için kullanılan 'gemilik'
sözcüğünün 'gemlik'e dönüşmesi sonucu 'Gemlik' adının ortaya
çıktığı sanılmaktadır.
Bingöl'ün ilçesi 'Genç'in tarihi, Urartu dönemine dek uzanır. Kent
lSlS'te Osmanlı topraklarına katıldı. 1924'te önce il, 1927'de ilçe yapıldı,
önce Elazığ'a, 1929'da Muş'a, 1936'da •Bingöl'e bağlandı. Adı, mülki idare
amirlerince konulmuştur.
Bolu'nun bir ilçesi olan 'Gerede' eski bir tarihe
sahiptir. Roma döneminde Bithynia ve Paflagonya'nın büyük bölümü fethedilince
İmparator I. Theodosius
burada 'Honorias' eyaletini
oluşturdu. Antik bir yerleşim olan 'Flaviopolis' eyaletin önemli
kentlerinden biri durumuna geldi. Kent, Bizans döneminde 'Krateia' adını
aldı. Selçuklu ve İlhanlı egemenliklerinin ardından kent 1363'te Osmanlı
topraklarına katıldı. Gerede, Cumhuriyet ile birlikte Bolu'ya bağlı bir
ilçe oldu. 'Gerede' adı kentin Bizans dönemindeki 'Krateia' adından
gelir.
Batman'ın bir ilçesi olan 'Gerçüş'ün tarihi eskilere
dayanır. Hasankeyf'e bağlı bir köy olan bu yerleşim, 1926'da ilçe oldu. 'Gerçüş'
adının yerel bir sözcük olduğu sanılmaktadır.
Sinop'un ilçesi 'Gerze'nin tarihi, 'Sinop' ile
paralellik gösterir. 146l'de Osmanlı topraklarına katıldı. İlçe olmadan önce
merkeze bağlı bir nahiye konumundaydı. Adının antik bir sözcükten oluştuğu
sanılır.
Van'ın bir ilçesi olan 'Gevaş', Urartu egemenliğindeyken
önemli bir yerleşme merkeziydi. Ünlü 'Akdamar Kilisesi' ilçe sınırları
içerisinde yer alır. Bölge ve kent tarih boyunca çeşitli istilalara, göç ve
savaşlara sahne oldu. 1548'de Osmanlı topraklarına katıldı. İlk adları 'Vaksan'
ve de 'Vestan' olan kent, daha sonra 'Gevaş' adıyla anıldı. 'Gevaş'ın
yerel dillerden gelen bir sözcük olduğu sanılıyor.
Sakarya'nın bir ilçesi olan 'Geyve', MÖ 2. yüzyılda
Bithynia Krallığı'nın sınırları içerisinde yer alıyordu. Ardından Bizans ve
Selçuklu egemenliklerine giren kent, 1313'te Osmanlı topraklarına katıldı.
İlçenin ilk adları 'Tataion', 'Tottaion' idi. 'Geyve' adının
nereden kaynaklandığı saptanamamıştır.
Doğu Karadeniz' de bir
liman kenti olan 'Giresun' ve yöresinin adı Hitit döneminde 'Azzi' ülkesidir.
Bölge, kentin bulunduğu yer daha sonra Frigya, Miletoslular geldiler.
Miletoslular bölgede 'Kerrasous' adlı bir kent kurdu. MÖ 6. yüzyıldan
itibaren kent Pers, Büyük İskender, Kapadokya Krallığı, Pontos, Roma, Bizans
egemenliklerini yaşadı. 138l'de Selçuklu beylerinden Hacı Emir Bey' in
oğlu Süleyman Bey ele geçirdi. Kent Fatih Sultan Mehmed tarafından
1461'de Osmanlı topraklarına katıldı.
'Giresun' adı, antik 'Kerrasous' - 'Kerosi' adlarından gelir.
Kurucuları Miletoslular, kente yörede çok bol olarak bulunan yabani kiraz ağaçlarının
adından esinlenerek 'Kerrasous' adını verdiler.
'Kiraz'ın Latincede adı 'Kerrasous', Yunancada ise
'Kerosi'dir. Türkler, bu adı 'Giresun' olarak söylemiş ve bu sözcük
kentin adı olarak kalmıştır. 'Yabani kiraz'ın da bilimsel adı 'cerarus-cerasos'tur.
Çanakkale'ye bağlı bir ilçe ve Kuzey Ege Denizi'nde bir ada
olan 'Gökçeada'nın bir yerleşim yeri olarak ne zaman kullanılmaya
başlandığı bilinmemekle birlikte, adada kalıntıları bulunan antik 'İmbroz' kentinin
MÖ 6. yüzyılda Atina, MÖ 5. yüzyılda ise Delos Birliği'ne bağlı olduğu bilinir.
Ada, Roma, Bizans, Ceneviz, Venedik egemenliklerinin ardından 1479'da
Osmanlılara bağlandı. Kurtuluş Savaşı sırasında Yunan işgaline uğrayan 'Gökçeada',
Lozan ile Türkiye'ye bırakıldı ve bu ad verilerek ilçe statüsünü kazandı. 'Gökçeada'
eskiden 'İmroz' diye de anılırdı.
Zonguldak'ın ilçesi 'Gökçebey'in tarihi,
bağlı olduğu il ile aynıdır. 1975'de ilçe olurken 'Tefenni' olan adı 'Gökçebey'
yapıldı.
İstanbul'da Anadolu Hisarı'nda Göksu Deresi'nin
döküldüğü, Küçüksu Kasn'nın (Göksu Kasrı da denirdi) bulunduğu alanda
yer alan eski mesire yeri, Osmanlı döneminde halkın çok rağbet ettiği bir
semtti. Bizans zamanında burada bir manastırla, dinsel bir ziyaret köşkü ve bir
de av sarayı mevcuttu. 17. yüzyılda Osmanlılar Kandilli'ye uzanan bu ağaçlık
alanda camiler, kasırlar, yazlık köşkler inşa ettiler. Aynı dönemde deredeki
uygun çamurdan testi yapan çok sayıda iş yeri de vardı. Giderek burası tam bir
mesire ve eğlence yeri oldu; kahvehaneler, kır gazinoları 'Göksu' ırmağının
iki boyunca sıralandı. 1909'da meydana gelen su baskınının ardından 'Göksu'
eski önemini yitirdi. 1950'nin başlarındaki 'Küçüksu Plajı' kapandı,
'Göksu' pazar günleri halkın gidip çayırlara kilimler sererek
eğlendikleri sıradan bir mesire yeri durumuna geldi. 'Göksu' adını 'Göksu
Irmağı'ndan alır.
Kahramanmaraş'ın ilçesi 'Göksun' tarihi,
Roma dönemine dek gider. 'Göksun'un antik adı 'Kokussos' idi.
Kıyısında kurulduğu akarsu ve üzerinde yer aldığı ova ile aynı adı (Göksun) taşır.
Ankara'nın ilçelerinden 'Gölbaşı'nın kuruluşu, fazla eski
dönemlere dek gitmez. İlçenin bulunduğu alan, 1955'e kadar Çankaya ilçesine
bağlı sıradan bir bucak merkeziydi. Mogan Gölü'nün kıyısındaki bu
yerleşim, çevre yolu nedeniyle 1965'ten itibaren önem kazandı. Çevresindeki
dinlence yerlerine yenileri eklendi. 1975'ten sonra ise Ankara halkının tatil
günleri doldurduğu bir dinlence mahalli durumuna geldi; yazlık evlerin sayısı
giderek hızla çoğaldı. Göl kıyısına yeni hizmet ve dinlence yerleri inşa
edildi. Adını, kıyısında bir göl bulunması nedeniyle 'Gölbaşı' olarak almış bulunan
bu eski bucak merkezi, 1983'te ilçe yapılarak Ankara'ya bağlandı.
Kocaeli iline bağlı bir ilçe olan 'Gölcük', yeni bir
yerleşmedir. Buraya, bir 'tersane' yapımı için ilk adım 1926'da.ahlarak
bir bataklık kurutulup bir havuz inşa edildi. 1928'de Haliç'teki tersaneden
bazı tezgâhlar buraya taşındı. 1934'te tersane yapımına başlandı. Yörede
yerleşim bu nedenle hızla gelişti. Yerleşim merkezi 1935 yılında 'Gölcük' adı
ile ilçe oldu.
Ardahan iline bağlı bir ilçe statüsündeki 'Göle'nin eski
adı 'Merdinik'ti. İlçe ve yöresi 16. yüzyılda Osmanlı egemenliğine
girdikten sonra yerleşimdeki bayındırlık etkinlikleri arttı. Cumhuriyet'ten
sonra ilçe olan 'Göle' önceleri Kars'a bağlıyken, 1992'de, o yıl
oluşturulan Ardahan'a bağlandı.
'Gölhisar', Burdur'un
bir ilçesidir. Yöre, İlkçağ'da Pisidya diye anılan önemli bir yerleşme
alanındaydı. MÖ 2. yüzyıldan itibaren Roma, Bizans, Türkmen boyları
egemenliklerini yaşadı. Antik adı 'Kibyrya' olan kent ve yöresi 14.
yüzyılda Osmanlı topraklarına katıldı. Eski adı 'Horzum' olan yerleşme
Armutlu ile birleştirilip 1953'te 'Gölhisar' adı verilerek Burdur'a
bağlı bir ilçe oldu. Bu ad, 'Gölhisar Göl'ndeki ufak bir adadaki kale
yıkıntılarından kaynaklanır.
Ordu'nun bir ilçesi olan 'Gölköy'ün tarihine ilişkin
yeterli bilgi yoktur. Yerleşme, önceleri Şehman (Özlü) adını taşıyan bir
köyün bulunduğu yerde kuruldu. İlk zamanlar 'Hapsamana', 'Hasmana' adlarıyla
anılırken sonradan 'Gölköy' adı verildi ve 1936'da Ordu'nun bir ilçesi
oldu.
Bilecik'in bir ilçesi olan 'Gölpazan'nın yöresinde
bulunan çok sayıdaki höyük buraların eski bir yerleşim olduğunun kanıtıdır.
Ancak, yeterli araştırma yapılmadığından Antikçağ ile ilgili bilgiler elde
mevcut değildir. MÖ. 13. yüzyılda buraya Friglerin yerleştikleri sanılır.
Pers, Roma ve Bizans egemenliklerinin ardından yerleşim ve yöresi Osmanlı
devletinin doğup geliştiği alanda yer aldı. Eskiden 'Resulsel', 'Dönem',
'Akçaoba', 'Akçoba' gibi adlarla anılırken daha sonra şimdiki adı verildi
ve 1926'da ilçe yapıldı.
Balıkesir'in kaplıcalarıyla ünlü ilçesi 'Gönen' ile
aynı adı taşıyan İsparta'nın ilçesi 'Gönen' 1990 tarihinde kuruldu.
Tarihiyle ilgili bilgi yoktur. Adının da nereden kaynaklandığı saptanamamıştır.
Balıkesir'in ilçesi 'Gönen', kaplıcalarıyla
ünlü, bayındırlık, ekonomik yönden gelişmiş, çağdaş bir yerleşim görünümündedir.
Yerleşim ve yöresi Lidya, Bithynia, Roma, Bizans, Selçuklu, Karesioğulları
egemenlik ve uygarlıklarının ardından 14. yüzyılın ortalarında Osmanlı
topraklarına katıldı. Antik adı 'Artemea' olan kentin 'Gönen' adını
alışındaki neden saptanamamıştır. Sözcüğün yerel bir deyiş ya da deyim olabileceğini
öne sürenler vardır.
Manisa'nın ilçesi 'Gördes', eski bir
yerleşimdir. Antikçağ'dan başlayarak Pers, Büyük İskender, Roma, Bizans,
Selçuklu, Saruhanoğulları, Karasioğulları egemenliklerinden sonra Osmanlı
topraklarına katıldı.
İlçenin Antikçağ'daki ilk adı 'lula
Gordos'tu. Bu ad, çok az değişiklikle 'Gördes'e dönüşmüş ve öyle
kalmıştır.
Giresun'un bir
ilçesi olan 'Görele'nin tarihi, Antikçağ'a dek uzanır. İlçenin kıyılarında
o dönemde 'Philokaleia' adlı bir kent vardı. Daha sonra Cenovalılar
günümüzdeki yerleşimin doğusunda, kente çok yakın bir alanda bir kent kurarak
buraya 'Koralla' adını verdiler. 'Koralla' giderek 'Gorelle' şeklini
aldı. Osmanlılar 1461'den sonra kenti bir süre 'Yavebolu' diye andılarsa
da, bu ad unutuldu ve kentin adı ilk adının çok az bir değişikliğe uğramasıyla
günümüzdeki 'Görele' şeklini aldı.
Bolu'ya bağlı bir ilçe olan 'Göynük', Bizans
döneminden sonra 1324'te Osmanlı topraklarına katıldı. Cumhuriyet ile birlikte
Bolu'ya bağlı bir ilçe yapılan 'Göynük'ün, 'güneşte, ateşte yanmış,
kavrulmuş' anlamına gelen 'göynük' sözcüğünü ad olarak niçin aldığı
bilinmemektedir.
Ankara'nın ilçesi 'Güdül'ün tarihi ile
ilgili ayrıntılı bilgi yoktur. Burası 1957'ye kadar Ayaş ilçesinin ufak ve
gelişmemiş bir bucağıydı. Bu tarihte ilçe yapılarak Ankara'ya bağlandı. 'Güdül' adının yerel bir sözcükten
kaynaklandığı sanılmaktadır.
Denizli'nin ilçesi 'Güney', 19. yüzyıl sonlarında
merkez kazaya bağlı bir nahiye idi. Sonra Buldan'a bağlandı ve 1948'de 'Güney'
adıyla ilçe yapıldı.
Karadeniz'in iç kesimlerinde yer alan bir il
olan 'Gümüşhane'nin tarihi, İlkçağ'a dek uzanır.
İlkçağ'da buralar 'Azzi-Hayaşa
Ülkesi' adıyla anılıyordu. Asurlular, bölgede MÖ 20. yüzyılda kurdukları
çok sayıdaki kolonilerde gümüş elde etmeyi başardılar. Bölge ve kentin
bulunduğu yerleşim daha sonra Hitit, Urartu, İskit, Kimmer, Med, Pers, Pontus,
Roma, Bizans, Arap, Mencünük, Trabzon Rum İmparatorluğu egemenlik ve
uygarlıklarını yaşadı. 1461'de Fatih tarafından Osmanlı topraklarına
katıldı.
Roma ve Bizans egemenlikleri esnasında kente
Eski Yu- nancada 'gümüşkent' anlamına 'Argyropolis' adı verildi.
Türkler kenti ilk zamanlar 'Canca' diye andılarsa da sonraları
günümüzdeki 'Gümüşhane' adı yerleşti. 'Gümüşhane' Cumhuriyet ile
birlikte il oldu.
Sivas'ın ilçesi 'Gürün'ün tarihi, Sivas ile aynıdır.
Hitit dönemindeki adı 'Tilgarimmu' Bizans dönemindeki adı ise
'Gauraina' idi. 'Gürün'
adının bu son addan türediği sanılmaktadır.
Nevşehir'in ilçesi 'Hacıbektaş'ın tarihi,
İlkçağ'a kadar uzanır. Yöre ve yerleşim Frig, Hitit, Roma ve Bizans
dönemlerinin ardından 13. yüzyılda Türklerin egemenliğine girdi.
İlçenin bulunduğu yer, 13. yüzyıla kadar 'Sulucakarahöyük'
adında ufak bir köydü. O tarihte Bektaşi tarikatının kurucusu Hacı
Bektaş Veli'nin buraya yerleşmesiyle
gelişti ve bir süre sonra 'Hacıbektaş' adıyla anıldı ve bu ad günümüze
dek kaldı. 'Hacıbektaş' 1954'te il yapılan Nevşehir'e bağlanmıştır.
Kayseri'nin ilçesi 'Hacılar' eskiden bucak iken,
1990'da ilçe oldu. Tarihi, Kayseri ile aynıdır.
Doğu Anadolu'da yer alan 'Hakkâri' ilinin
tarihi, tarih öncesi dönemlere dek uzanır. Yöre ve il merkezindeki yerleşimde
insanların MÖ 7000'den b yana oturmakta' oldukları bilinmektedir. İl ve yöresi
Urartu, Asur, Kimmer, Med, Pers, Seleukos, Roma, Part, Bizans, Sasani, Arap,
Selçuklu, İlhanlı, Karakoyunlu, Akkoyunlu, Safevi gibi çeşitli egemenlik ve
uygarlıkları yaşadıktan sonra çeşitli yerel beyliklerce de yönetildi, 1548'de
Osmanlı topraklarına katıldı.
İlin bulunduğu yerleşim, önceleri 'Gularmak',
'Culamerg' adlarıyla anılırken 'Çölemerik' adıyla da anıldı. 'Çölemerik'
Hakkâri'nin 1936'da merkezi oldu. 1990'da ise 'Hakkâri'den iki ilçe (Uludere
ve Beytüşşebab) alınarak Şır- nak ili oluşturuldu. Bölgedeki 'Hakkar
aşireti'nin adından da 'Hakkarlar diyan' anlamına 'Hakkariye' ve
en sonunda da 'Hakkâri' adı oluşmuştur.
Konya'nın ilçesi 'Halkapınar' eskiden Ereğli'nin bir
bucağı iken, 1990'da bu adla ilçe yapıldı. Adını yöredeki bir pınardan alır.
Elazığ'ın ünlü bir bucağı olan 'Harput', MÖ
8. yüzyılda Hitit ile Urartu sınırında yer alan taştan yapılmış sağlam
kalesiyle ünlüdür. Yöre ve yerleşim merkezi sırasıyla Asur, Med, Pers, Roma,
Bizans, Arap, Haçlı kontlukları, Selçuklu, Anadolu beylikleri gibi çok değişik
egemenlik ve uygarlıklar yaşadıktan sonra 1515'te Osmanlı topraklarına
katıldı. Elazığ'ın kurulması, 'Harput'un önemini yitirmesine neden oldu. Günümüzde
hemen hemen terk edilmiş bir yerleşim görünümü kazandı.
İlk adı 'Ziata Kalesi' anlamına 'Ziata
Castelium' olan 'Harput' daha sonra (taş kale) anlamına 'Hartabirt',
'Harbert', 'Karbert' gibi adlarla da anıldı, bu ad giderek 'Harput'a dönüştü. Araplar
bir ara kenti yine 'taş kale' anlamına 'Hısn Ziyad' adıyla
andılar.
Şanlıurfa'ya bağlı 'Harran' ilçesi eski
bir tarihe sahiptir. Asur, Roma, Part, Bizans, Pers, Arap Nureddin Zengi,
Eyyubi, Moğol, Memlûk egemenliklerinin ardından Yavuz Sultan Selim döneminde,
16. yüzyılın başlarında Osmanlı topraklarına katıldı. Romalılar tarafından 'Carrhae'
diye adlandırılan kente 'Harran' adının Araplar tarafından
verildiği sanılıyor. Cumhuriyet döneminde 'Alhnbaşak' adıyla bir
bucakken, 1987' de 'Harran' adıyla ilçe oldu.
Batman'ın ilçesi 'Hasankeyf'in
bulunduğu yere, Roma döneminde sağlam bir kale yapıldı. Bu kale, zamanla
bir yerleşim halini aldı. Tarih içinde Roma'dan sonra Bizans, Abbasi, Hamdani,
Mervani, Artukoğulları, Eyyubiler, Moğol, Akkoyunlu, Safevi egemenliklerinin
ardından 1516'da Yavuz Sultan Selim tarafından Osmanlı topraklarına
katıldı.
İlçenin adı Bizans
kaynaklarında Cepha (Kefa) şeklinde geçer. Bu ad bazı kaynaklarda ise 'Hsna
Kepha' şeklini alır. Araplar kente 'kaya hisar' ya da 'kaya kale'
anlamında 'Hısn Keyfa' dediler. Bu ad Türklerin egemenliğinde
günümüzdeki 'Hasankeyf' şeklini aldı.
'Hatay' tarih
öncesinden bu yana önemli bir yerleşim merkezi durumundadır. Akdeniz
Bölgesi'ndeki bu il de Antikçağ- lara ilişkin çok sayıda buluntuyu
topraklarında barındırmıştır. Kent ve yöresi Akad, Babil yönetimindeki Yamhat
Krallığı, Hitit, Mitanni, Hertana Krallığı, Asur, Pers, İskender, Seleukos,
Roma, Bizans, Selçuklu vd. çok değişik egemenlik ve uygarlıklar yaşadı.
Hıristiyanlığın önemli bir merkezi durumuna geldi. 1517'de Memlûk yönetimine
son veren Yavuz tarafından Osmanlı topraklarına katıldı. 'Hatay' adının
Geç Hitit Devletleri dönemindeki 'Hatenna' Krallığı'nın adından geldiği tahmin edilmektedir. 'Hatay' aynı
adlı bir Cumhuriyet'in merkeziyken 30 Haziran 1939'da resmen Türkiye
Cumhuriyeti' ne katılmıştır.
Edime'nin bir ilçesi olan 'Havsa'nın tarihi, Edime ile çok
büyük bir benzerlik gösterir. Bizans döneminde yerleşimin adı 'Ostudizus' idi.
Yöre, 1361'de Osmanlı topraklarına katıldı. Daha sonra Fatih Sultan Mehmed'in
vezirlerinden Mahmut Paşa'ya has olarak verildi ve 'Havass-ı
Mahmutpaşa' diye anıldı. Bu ad, daha sonraları 'Havsa'ya dönüştü.
Samsun'un bir ilçesi olan 'Havza'nın tarihi, MÖ 1.
yüzyıla kadar uzanır. Yöre ve kentin bulunduğu yerleşim Roma, Bizans,
Danişmendli, Selçuklu egemenliklerinden sonra 1418'de Osmanlı topraklarına
katıldı. İlçenin adının nereden kaynaklandığına ilişkin yeterli bilgi mevcut
değildir.
İstanbul'un 'Haydarpaşa' adıyla anılan bu semti,
liman ve Anadolu demiryollarının başlangıç yeri olan gar, Osmanlı padişahı III. Selim'in vezirlerinden Haydar Paşa'dan alır.
Buraya 1845'te bir askeri hastane yaptırılırken Haydar Paşa'ya ait bir
arazi seçildi ve tüm semt ve üzerindeki kuruluşlar (gar, hastane, lise) 'Haydarpaşa'
adıyla anıldı.
Ankara'nın ilçesi 'Haymana' Hitit, Frig, Pers, Roma,
Bizans egemenliklerini yaşadı. Yavuz tarafından Osmanlı topraklarına katıldı.
Bizans dönemindeki adı 'Therma'ydı. Bir süre 'Yaban', 'Hamam', 'Yabanhamam' denildikten
sonra günümüzdeki 'Haymana' adını aldı.
Malatya'nın ilçesi 'Hekimhan'ın, eski bir kent
kalıntısı üzerine 12. yüzyılda Selçuklular tarafından kurulduğu söylenir.
İlçe, 16. yüzyılda Osmanlı topraklarına katıldı. Bir konaklama yeri olarak
önem kazandı. Buraya Mısır' dan sürgün gelen Hakim bin Emrullah'ın ilçeye bir
büyük han yaptırmasının ardından yerleşke zamanla 'Hekimhan' adını aldı.
Önceleri bucak
iken, Cumhuriyet ile birlikte 'Hekimhan' ilçe
yapılmışta.
Sakarya ilinin ilçesi 'Hendek'; Bithynia, Roma,
Bizans, Selçuklu egemenliklerinin ardından 1320'de Osmanlı topraklarına
katıldı. İlçenin niçin 'Hendek' adıyla anıldığı yolunda güvenli bir
bilgiye rastlanamamışhr.
Afyon'un ilçesi 'Hocalar', önceleri Sandıklı'nın bir
bucağı idi. 1990'da bu adla ilçe yapıldı.
Doğu Karadeniz'de Artvin'in bir kıyı ilçesi
olan 'Hopa'nın tarihi, MÖ 3 binli yıllara dek uzanır. Yöre ve ilçenin bulunduğu
liman, tarih boyunca MÖ 8. yüzyıldan itibaren Kimmer, Gürcü, Pontus, Roma,
tekrar Gürcü egemenliklerinin ardından Yavuz Sultan Selim Trabzon' da
vali olarak bulunurken, onun tarafından Osmanlı topraklarına katıldı. 'Hopa'
adının yerel bir sözcük olduğu öne sürülmektedir.
Erzurum'un ilçesi 'Horasan'ın tarihi,
bağlı olduğu il ile aynıdır. 1517'de Osmanlı topraklarına kahldı. Önceleri
Pasinler'in bir bucağı iken 1954'te ilçe oldu. Adının kentin kurulmasında etkin
olduğu söylenen 'Horasan erenleri'nden kaynaklandığı sanılmaktadır.
Doğu Anadolu Bölgesi'ndeki Iğdır ilinin tarihi, Urartu dönemine
dek uzanır. Med, Pers, Part, Roma, Ermeni, Sasani, Bizans, Arap, Gürcü,
Selçuklu, Moğol egemenliklerini yaşadı. 1534'te Osmanlı topraklarına kahldı.
Üzerinde yer aldığı ovanın eski adları 'Sürmeli Çukuru', 'Deyşt'a Revant' idi.
'Iğdır' adının yerel bir sözcük olduğunu öne sürenler vardır. Kent, 27
Mayıs 1992'de il konumunu kazanmışhr.
Çankırı'nın ilçesi 'Ilgaz' ilçesinin eski bir tarihi
vardır. Ancak, ilçe sınırlarındaki höyük ve mezar odalarında gerekli
arkeolojik araştırmalar yapılmadığından kesin bir tarihleme yapılmamışhr.
Osmanlı döneminde 'Koçhisarbalâ', 'Koçhi- sar' diye anılan 'Ilgaz' adının
kökeni hakkında yeterli bilgi yoktur.
Akdeniz Bölgesi'nde Göller yöresinde yer alan 'Isparta' ilinin
tarihi, İlkçağ'a dek uzanır. Kentin MÖ 6. yüzyılda kurulduğu sanılıyor. Psidya,
Arzavalar, Hitit, Frigya, Lidya, Pers, İskender, Bergama Krallığı, Seleukos,
Roma, Bizans, Abbasi, Selçuklu, Hamitoğulları egemenliklerinin ardından
Osmanlı topraklarına katıldı. Cumhuriyet ile birlikte il oldu. Osmanlı
belgelerinde adı 'Hamideli', 'Hamid' diye geçen, daha önceleri da 'Hamidabâd'
denilen il'e 'Isparta' adı Cumhuriyet döneminde konuldu.
Akdeniz bölgesinde merkezi Mersin olan
'İçel' ilinin tarihi, Neolitik Çağ'a (MÖ 8000-5500) dek uzanır. Bölge
tarih boyunca Kizzuvatna Krallığı, Asur, Dor, Kilikya, Pers, Roma, Arap,
Bizans, Haçlı Kontları, Memlûk, Ramazanoğullan egemenlik ve uygarlıklarını
yaşadı. 1515'te Osmanlı egemenliğine girdi. Geniş bir tarih süreci içerisinde 'Kue',
'Soloi', 'Zephyrion', 'Pompoipolis' adını taşıyan yerleşkeler kuruldu.
Cumhuriyet'in ilanının ardından, 1924'te
merkezi Silifke olan 'İçel' ve 'Mersin2 vilayetleri
1933 yılında 'İçel' adıyla bir il oluşturuldu. İlin merkezi
de 'Mersin' yapıldı.
Kastamonu'nun ilçesi 'fksangazi' bağlı olduğu il ile
aynı tarihe sahiptir. Eskiden bir bucak iken, 1987'de ilçe konumuna getirildi.
Afyon'un ilçesi 'fksaniye' Afyon ile aynı tarihe
sahiptir. Gelişmemiş bir yerleşim merkezidir.
Adana'nın ilçesi imamoğlu', 1987'de ilçe oldu. Adı,
yerel bir ünlünün adından kaynaklanır.
Kayseri'nin ilçesi 'İncesu'nun tarihi, bağlı
olduğu il ile aynıdır. İlçe adını sınırları içindeki akarsuyun adından (İncesu)
alır.
ı
Karadeniz kıyısında yer alan 'İnebolu' ilçesi
Kastamonu iline bağlıdır. İlçe, MÖ 4. yüzyılda Eski Yunanlılar tarafından kuruldu.
Roma, Bizans ve Selçuklu egemenliklerinden sonra, 1461'de Osmanlı topraklarına
katıldı. İlk adı 'Abonuteikhod', 'Abonou Teikhos', İonopolis' olan ilçe,
en sonunda İnebolu' adını aldı.
Bursa'nın bir ilçesi olan İnegöl', 1299'da
kurulan Osmanlı Beyliği'nin ilk elde ettiği toprak parçalarının üzerinde yer
alan bir Bizans yerleşmesiydi.
İlçenin ilk adı 'Morda' ve 'Angelokome'
idi. Türkler zamanında Bursa (Hüdavendigâr) vilayeti, Ertuğrul (Bilecik)
sancağına bağlı bir kaza merkezi olan bu yerleşke, 1926'da ilçe merkezi
statüsüyle Bursa iline bağlandı. İlçeye 'İnegöl' adı Osmanlı
döneminde verilmiştir.
Eskişehir'in ilçesi İnönü'nün tarihi geçmişi
Eskişehir'le aynıdır. Kurtuluş Savaşı'nın aynı adla anılan iki önemli muharebesinin
cereyan ettiği ilçe, adını halkın yerel bir alana verdiği addan almıştır.
Edime'nin bir ilçesi olan İpsala', MÖ 6.
yüzyılda Pers ege- menliğindeydi. Kent ve yöresinde MÖ 5. yüzyılda bir Trk
kavmi olan Odrysler bir devlet kurdular. Kent ve yöresi daha sonra Büyük
İskender, Seleukos, Roma ve Bizans egemenliğine girdi. 1361'de Osmanlı
egemenliğine katıldı. İpsala' adı, büyük olasılıkla Odryslerin kurduğu
devletin başkentinin adı olan 'Kypsela'dan gelir. İpsala 1928'de ilçe merkezi
olmuştur.
Hatay'ın 'İskenderun' ilçesi, Makedonya Kralı Büyük
İskender tarafından MÖ 333 yılında kuruldu. Kentin daha sonraki yıllarda 1. Antigonos tarafından 'Aleksandreaia' adıyla kurulduğu da öne
sürülür. Kent, 4. yüzyılda ise 'Küçük teken- deriye: Aleksandreta' adıyla
da anıldı. Araplar ve Bizans arasında sık sık el değiştiren İskenderun,
bir ara Haçlıların eline de geçti. 16. yüzyılda Osmanlı topraklarına
katıldı. 'Hatay' bağımsız Cumhuriyeti 29 Temmuz 1939'da Türkiye'ye
katılınca merkezi Antakya olan Hatay ilinin bir ilçesi oldu.
Erzurum'un ilçelerinden biri olan 'tepir' 11.
yüzyılda Selçuklu egemenliğine girmeden önce çeşitli egemenlikler yaşadı. Bir
ara Akkoyunlular'ın ele geçirdikleri ilçe Yavuz Sultan Selim tarafından
1517' de Osmanlı topraklarına katıldı. 'tepir' adının, bir gül çiçeği
olan 'Ispir'den gelme olduğunu öne sürenler vardır.
İstanbul, MÖ 7. yüzyılda Megaralılar
tarafından, Dor istilasına uğrayan Yunanistan' dan kaçan Megaralılar Trak
kökenli bir komutan olan 'Byzas'ın önayak olmasıyla günümüzdeki Saraybumu
çevresinde bir kent kurarak adına 'Byzantion' dediler. Kent, birkaç
yüzyıl içerisinde hızla büyüyerek gelişti. Bağımsız bir ticaret kolonisi
durumuna geldi. MÖ 513'te Persler, 405'te Spartalılar, MÖ 318'de İskerlder'in
komutanlarından Antigonos tarafından ele geçirildi.
MÖ 280'de Galatların
akınına uğrayan Byzantion, ayrıca Makedon tehdidine uğrayınca kendi
isteğiyle Roma'ya bağlandı (MÖ 74). MÖ 330'da Roma İmparatoru I. Konstantin burayı başkent ilan edince 'Byzantion' adı 'Konstantinopo-
lis'e dönüştü.
Kent, tarih boyunca çok
sayıda kavmin ve devletin saldırısına karşı koyduysa da 1204-1261 yılları
arasında Latin istilasına uğradı. O dönemde zaman zaman 'Nea Roma' (Yeni
Roma) diye de anıldı. Ancak, daha çok 'Konstantinapolis' ya da
sadece 'Polis' diye adlandırıldı. Halk arasındaki günlük konuşmalarda 'kente
doğru' anlamında sık sık söylenen 'eis ten polin' şeklindeki cümle, Türkler
kenti aldıktan (1453) sonra 'Stimbol', 'Estanbol', 'İstambol' şeklinde değişik
şekillerde telaffuz edildi ve en sonunda İstanbul' adı ortaya çıktı.
Kent, ayrıca Osmanlı
dönemindeki kimi yazışma ve belgelerde 'Dersaadet', 'Asitane', 'Darülhilafe'
gibi adlarla da anılagelmiştir.
İstanbul'un Rumeli yakasında, Boğaziçi'nde, Emirgan ile
Yeniköy arasında yer alan 'İstinye'de Bizans öncesi 'Amphiaros'
adıyla bilinen bir adak yeri vardı. Burası Bizans döneminde kiliseye
çevrildi. Aynı dönemde burada imparatorların ve saray önde gelenlerinin
köşkleri, yalıları vardı. Durum Osmanlı döneminde de sürdü. Cumhuriyet döneminde
semtteki koya yapılan gemi onarım havuzu ve dok, 2005'te kaldırıldı. Birkaç yıl
sonra da aynı yere çok büyük bir alışveriş merkezi inşa edildi. İstinye'nin eski
adlan 'Stenos', 'Leosthenest', 'Leashhanes' şeklindeydi. 'İstinye'nin
bu adların telaafuz şeklinin değişimi sonucu oluştuğu öne sürülür.
Balıkesir'in ilçesi 'İvrindi'nin tarihi
geçmişi Balıkesir ile aynıdır. İlçe 19. yüzyılın sonlarında o zamanki adı Hüdavendigâr
olan Bursa vilayetinin Karesi (Balıkesir) sancağına bağlı bir nahiye
idi. Adının yerel bir sözcük olduğu sanılmaktadır.
İonialılar tarafından Hitit devletinin son
yıllarında, MÖ 11. yüzyılda kurulan 'İzmir' (MÖ 1055-1050) kentinin MÖ
800'lü yıllardan bu yana 'Smyrna' adıyla anılmaktadır. Bu kentte doğup
yetişen ünlü Homeros'un yazdığına göre, 'Smyrna' adım Kıbrıs Kralı
'Kyniras'ın kızı 'Sm^rna'dan almıştır. İzmir', ise yıllar boyu 'Smyrna'nın halk
dilinde, özellikle Türkler döneminde aldığı şekildir.
Kentin tarihi Hititlerden
itibaren başlar. Frig, Lidya, Pers, Büyük İskender, Bergama Krallığı, Roma,
Bizans egemenliği ve uygarlıklarını yaşadı. İlk kez 1081'de bir Türk deniz komutanı
olan Çaka Bey tarafından Türklerin eline geçti. Anadolu Selçuklu,
Cenova, Aydınoğlu egemenliklerinden sonra kent 1390'da Osmanlı topraklarına
katıldı. Kurtuluş Savaşı yıllarında Yunan işgaline uğrayan İzmir', 9
Eylül 1922'de kurtarıldı. Kent, günümüzde hemen hemen tüm dünya tarafından
tanınan, Türkiye'nin İstanbul'dan sonraki ikinci büyük kenti durumundadır.
Kocaeli'nin merkezi İzmit', 'Nikomedeia' adıyla,
MÖ 278' de Bithynia Kralı I. Nikomedes tarafından
gününüzdeki yerinde kuruldu. Roma'ya kahlıncaya kadar kent krallığın başkenti
olarak kaldı. Roma'dan sonra Bizans dönemi başladı, kent ilk kez Kutalmışoğlu
Süleyman Şah tarafından alınarak Türklerin eline geçti (1078) ve kurulan
'Anadolu Selçuklu devletinin başkenti oldu. Kent daha sonra Latin İmparatorluğu,
Bizans, Osmanlı arasında el değiştirdi. 1419'dan sonra kesin olarak Osmanlı
egemenliğine girdi. Yavuz Sultan Selim, saltanat yıllarında (1512-1520)
kenti baştan sona onarttı, yeni yapılar inşa ettirdi.
'Nikomedeia', Osmanlı döneminde 'İznikmid'
adım aldı. Bu ad sonraları günümüzdeki 'İzmit' şekline dönüştü. Kent, Cumhuriyet'in ilanından sonra Kocaeli ilinin
merkezi olmuştur.
Bursa'nın ilçelerinden biri olan 4znik' ve
yöresinde yerleşim Kalkolitik Çağ'a (MÖ 5500-3500) dek uzanır. İskender,
Bithynia, Roma, Bizans egemenliklerinin ardından kent Selçukluların eline
geçti. Daha sonra Bizans, Haçlı İmparatorluğu, Selçuklular ve Osmanlılar
arasında birkaç kez el değiştirdi. 1204'te, 4. Haçlı seferi esnasında
İstanbul'dan kaçan Bizans İmparatoru I. Lsakaris Theodoris tarafından
kurulan 'İznik İmparatorlu', burada 1259'a dek
egemen oldu. Kent Orhan Gazi tarafından alındıktan (1328) sonra bir süre
(13401344) Osmanlı'nın başkenti oldu.
Kentin adı şöyle bir gelişime uğradı: MÖ 333
yılında Büyük İskender'in Frigya satrapı olarak atadığı Antigonos, günümüzde 'İznik'in
bulunduğu alana kendi adıyla ve 'Antigoneia' diye anılan bir kent
kurdu. Daha sonra kenti ele geçiren Trakya satrabı Lysimakhos, bu kente
karısının adını vererek 'Nikaia' yaptı. Tznik', bu adın değişikliğe
uğramış şeklidir.
İstanbul'da Avrupa yakasında, Boğaziçi
kıyısında, Dolma- bahçe ile Fındıklı arasında yer alan bir semt olan 'Kabataş',
adım Osmanlı döneminde 'Köse Kethüda Mustafa Necip Çelebi' tarafından
yaptırılan 'Karabali' adlı iskeleden alır. Semtin Bizans dönemindeki adı 'Buthanion'du.
Antik çağda ise burada 'Diplokionion: Çifte sütun' adlı bir anıtın
olduğu belgelerde yazılıdır.
Ordu'nun ilçesi 'Kabataş' 1990'da ilçe konumuna
geldi. Eskiden Aybastı'nın bir bucağı idi. Adının ilçedeki bir alana halkın
verdiği addan kaynaklandığı sanılır.
Çanakkale'nin Gelibolu ilçesine bağlı olan 'Kadıköy' bucağının
eski adı 'Evreşe' idi. 'Evreşe' adı 'Evreşe yolları dar' adlı
ünlü bir türküde geçer. Bu ad yerine niçin 'Kadıköy' denildiğinin
yanıtı belli değildir.
İstanbul'un ilçelerinden biri durumundaki 'Kadıköy',
'Bizantion'u kuran Megaralılar tarafından MÖ 6804'de, yani Bizantion'dan
önce 'Khalkedon' adıyla kuruldu. Semte bu adın, karşı yakada 'Bizantion'
kurulduktan sonra, 'Körler Ülkesi' anlamına verildiği yolundaki
söylence ise, çoğu bilim adamlarınca bir 'şehir efsanesi' olarak
nitelenmektedir. Semte Türkler İstanbul'u aldıktan sonra 'Khalkedon'dan hareket
ve bir benzetme-yakıştırma yoluyla önce 'Kadıköyü', sonra 'u'harfini
atarak sadece 'Kadıköy' dediler ve ad bu şekilde kaldı.
Konya'nın 'Kadınhanı' ilçesinin tarihi, Konya ile
aynıdır. İlçe, adını Selçuklu döneminde saraya mensup olduğu sanılan Raziye
Hatun'un 1223 yılında tarihî ipek yolu üzerinde yaptırmış olduğu handan alır.
İstanbul'da Marmara Denizi kıyısında Kumkapı
ile Ahırkapı arasında yer alan bir semt olan 'Kadırga', adını Osmanlılar
döneminde semtteki limana demirleyen ve iskeleye bağlanan 'kadırga' tipi
teknelerden almıştır. Burada Bizans zamanında adı 'Sophianos' olan
küçük bir köy vardı. İmparator Il. İustianos ise buraya
bir saray yaptırdı.
Semtteki koy, toprak
kazanılması için 17. yüzyılda önemli ölçüde doldurulmuştur.
Yozgat'ın ilçesi 'Kadışehri' eskiden Çekerek'in bir
bucağı idi. 1990 yılında bu adla ilçe oldu.
İzmir'in güneydoğusunda, antik adı 'Pagos' olan bir
tepe üzerindeki kale ile kalenin çevresindeki semt olan 'Kadifekale' adının,
eskiden kale kapısının üstünde yer alan mermer Amazon kabartmasının Türkler
tarafından 'Saba melikesi Kaydafa'ya izafe edilmesinden ve bu adın giderek
değişime uğrayıp 'Kadifekale'ye dönüşmesinden ortaya çıktığı öne sürülür.
Adana'nın ilçelerinden 'Kadirli'nin tarihi, MÖ 1200'lere
de- ^n uzanır. Hitit, Fenike, Asur, Dulkadiroğulları dönemlerinin ardından
kent ve yöre 16. yüzyılın başlarında Osmanlılara katıldı. Kent, tarih boyunca 'Flaviopolis',
'Karsulkadi- riye', 'Karspazan' adlarıyla anıldı. 1926'da adı 'Kadirli' bi-
çiminde3eğiştirildi ve ilçe statüsüyle Adana'ya bağlandı.
İstanbul'un eski semtlerinden olan bir ilçe
statüsündeki 'Kâğıthane'nin varlığına Bizans belgelerinde rastlanmaz. Kâğıthane,
Osmanlılar döneminde oluşmuş, hasbahçeler, gezinti yerleri, kasırlar, av ve
spor alanları ile donatılmıştır. O dönemde 'Sâdâbâd' diye anılan Kâğıthane'
de haftanın belli günleri güreş, çevgan ve cirit yarışmaları düzenlenirdi.
18. yüzyıla gelindiğinde buradaki kasr ve köşklerin sayısı yüzü aştı. Ancak
1730'daki Patrona Halil ayaklanmasında bunların çoğu yakılıp yıkıldı.
Kâğıthane, adını
buraya yapılmış bulunan 'kâğıt üretim yerleri'nden almıştır.
Semt, günümüzde iç göçler
dolayısıyla çok gelişmiş ve bir sanayi merkezi görünümünü almıştır.
'Kahramanmaraş' ilinin tarihi, İlkçağ'a dek uzanır. Asur, Gurgum Hitit Prensliği,
Med, Pers, Büyük İskender, Seleukos, Kappadokya Krallığı, Roma, Arap, Bizans,
Selçuklu, Haçlı, Danişmentliler, Selçuklu, Halep atabeyleri, İlhanlı, Memlûk,
Dulkadiroğulları egemenlik ve uygarlıklarının ardından kent 1515'te kesin
olarak Osmanlı topraklarına katıldı.
Kentin tarih boyunca adları 'Gurgum',
'Ge^aniceia', 'Marasion' oldu. 'Maraş', 'Marasion'un Türk döneminde
aldığı biçimdir. Kent, Cumhuriyet'in ilanıyla birlikte il oldu. TBMM
tarafından kabul edilen bir yasayla, İstiklal Savaşı sırasında gösterdiği
direnç ve kahramanlık nedeniyle 'Maraş' adı 'Kahramanmaraş'a dönüştürülmüştür.
Adıyaman'ın ilçesi
'Kahta'nın tarihi Hurrilere dek uzanır. MÖ 8. yüzyıldan itibaren Asur, Pers,
Makedonya, Seleukos, Kommegena Krallığı, Roma, Bizans, Arap, Ermeni, Artuklu,
Haçlı, Selçuklu, Moğol, Memlûk egemenliklerinden sonra 1516' da Osmanlı
topraklarına kahldı.
İlçenin bugünkü bulunduğu
yere çok yakın alanlarda MÖ dönemlerde 'Arsamela' adlı bir kent kuruldu. İlçe, bir dönem 'Kölük' adıyla
da anıldı. 19547te Adıyaman il yapılırken, 'Kâhta' ilçe
statüsüyle bu ile bağlandı.
Antalya'nın 'Kale' ilçesinin antik adı 'Myra' idi.
'Demre' ve 'Zümrütkaya' diye anılan 'Kale' 1987'de ilçe
yapılarak Antalya'ya bağlandı.
Denizli'nin ilçesi 'Kale', antik 'Tabai' alı
bir kalenin çevresinde gelişti. Bir süre 'Tavas' diye anıldı. Sonra 'Yarangüme'
adlı bir köye taşındı ve yönetim gene 'Tavas' diye anıldı. Eski 'Tavas'
ve çevresinde geliştiği kale nedeniyle başlangıçta 'Kaletavas', sonra
da sadece 'Kale' adını aldı. 1959'da ilçe olmuştur.
Malatya'nın 'Kale' ilçesi, adını ilçe
yakınlarındaki kaleden alır. 'Kale' 1990'da ilçe olmuştur.
İstanbul'da, Boğaziçi'nin Anadolu yakasında, Vaniköy ile
Anadoluhisarı arasında yer alan bir semt olan 'Kandilli'nin Antikçağ'daki adı 'Ekhaia'
idi. Osmanlı döneminde ise 'Kandilli' adını Göksu eğlencelerinden dönen
padişahlar için yakılan kandillerden ya da IV.
Murad'ın Revan seferinden dönüşünde
buradaki köşkte dünyaya gelen şehzade Mehmet onuruna yedi gece üst üste yakılan
kandillerden aldığı öne sürülür.
Türkiye' de en son il konumuna gelen
yerleşimlerden olan 'Karabük'ün tarihi, Zonguldak ile benzerlik
gösterir. Burası 19. yüzyılda Safranbolu'nun Öğlebeli köyünde 13 haneli bir
mahalleydi. 194l'de bucak, zamanla önemli bir sanayi ve ticaret merkezi
durumuna gelince ilçe, 1895'te el oldu. 13 haneli eski mahallenin adı ile
verilmiştir.
Bkz. Galata
İstanbul'da, Üsküdar'daki bir mezarlık ve semt
olan 'Karacaahmet'in tarihi, 14. yüzyılın ilk yıllarına dek uzanır. ‘
Üsküdar ile Kadıköy arasındaki geniş bir alanı kaplayan bu Müslüman-Türk
Mezarlığı, adını bir Horasan ereni olan
'Karaca Ahmet'ten alır. 'Karaca Ahmet'in, mezarlıkta bir türbesi vardır. Halk arasında 'Karaca
Ahmet'in akıl hastalıklarına iyi geldiği yolunda bir inanç mevcuttur.
'Karaman' ilinin tarihi, MÖ SSOO'lü yıllara dek uzanır. Yöre ve
kentin bulunduğu yerleşim, tarih boyunca Hitit, Frigya, Pers, Kapadokya, Roma,
Bizans, Arap, Danişmendli, Selçuklu ve bazı yerel beyliklerin yönetimlerinden
sonra Karamanlıların egemenliğine girdi. 1466'da Osmanlı topraklarına katıldı.
Tarih boyunca 'Karaman' kenti 'Landa', 'Laranda', 'Larenda' gibi
adlarla anıldı. Karamanlılar 'Larende' dedikleri kentin adını 'Karaman'
olarak değiştirdiyse de Osmanlı döneminde ad olarak gene 'Larende' kullanıldı.
'Karaman', 1987'de bir yasayla il olmuştur.
Gaziantep'in Nizip ilçesine bağlı Barak
bucağının merkezi olan 'Kargamış'ın tarihi, MÖ 24-23. yüzyıllara dek
uzanır. Çok değerli ve özgün tarihsel kalıntı ve bulgularla dolu olan kent,
tarih boyunca Ebla İmparatorluğu, Mitanni, Hitit, Asur, bağımsız krallıkların
egemenliklerini yaşadı. Varlığını bölgeye İlam dininin yayılışına dek
sürdürdü. Kent, 'Kargamış'tan başka 'Carablus', 'Europos' adlarıyla da
anılmıştır.
Bingöl'ün bir ilçesi olan 'Karlıova'nın tarihi,
Bingöl ile paralellik gösterir. İlçesinin adı önceleri 'Kanireş'di. Daha
sonra 'Byrı.gd' şeklinde değiştirildi. 'Bingöl' 1936'da ilçe
merkezi yapılıp, merkezi 'Çapakçur' olan il'e bağlandı. İlçe merkezinin
adı 1938'de il merkezine verilince yerleşkeye 'Karlıova' denildi.
Kars ve çevresi Anadolu topraklarının en eski yerleşim
alan- larındandır. MÖ 9. yüzyılda kentin bulunduğu yer ve yöresi Urartu
egemenliğindeydi. Daha sonra Kimmer, İskit, Med, Pers, Roma, Sasani, Bizans,
Arap, Selçuklu, Moğol, Gürcü, Altın Ordu, Karakoyunlu, Akkoyunlu, Safevi
egemenliklerini yaşayan kent, 1514'te Osmanlı topraklarına katıldı. Adının
'Korsa' ya da 'Kolsa' adlarından geldiği; Gürcü dilinde 'kapı kenti' demek
olan 'Kariskalaki'den kaynaklandığı yolunda görüşler vardır. Kaşgarlı Mahmut, Divanü
Lügati't Türk'te 'Kars'ın anlamını 'Devetüyünden ya da koyunyü- nünden
yapılmış kaftan' olarak verir. Tarihçi 'Strabon' ise 'Kars'tan
'Korzene' diye söz eder. 1990'da çıkarılan bir yasa ile Kars ilinin
eski sınırları içerisinde Iğdır ve Ardahan illeri kurulmuştur.
İstanbul'un ilçelerinden olan 'Kartal', Anadolu
yakasındaki tarihsel önem taşıyan yerleşim merkezlerindendir. Buraya yerleşim,
İlkçağ'a dek uzanır. 'Kartal' ve yöresi Bizans döneminde önem kazandı.
Büyük, elverişli ve işlek bir liman olması nedeniyle o dönemde 'Kartaliman' adıyla
anıldı. Bu ad, Türklerin döneminde 'Kartalliman' şeklini aldı ve giderek
'Kartal' a dönüştü. Birkaç kez Osmanlı ile Bizans arasında el değiştiren
'Kartal', 1400'de kesin olarak Osmanlı topraklarına katıldı. 1908'de II. Meşrutiyet'e kadar Üsküdar'a
bağlı bir sancak iken, bu tarihte İstanbul iline bağlandı.
İstanbul'da, Haliç'in kuzey kıyılarındaki semt 'Kasımpaşa'
adını Osmanlı döneminde Kanuni Sultan Süleyman'ın vezirlerinden 'Güzelce Kasım
Paşa'dan alır. Kasım Paşa, Kanuni'nin Budin seferine kahlmışh. Budin
muhafızı olarak kenti General von Roggendor komutasındaki Avusturya
kuvvetlerine karşı 153l'de başarıyla savundu. İkinci vezirliğe yükseltilerek
döndüğü İstanbul' da Sadaret Kaymakamı oldu. Bu arada padişah tarafından
Haliç'te yeni yerleşimler kurmakla görevlendirildi. Günümüzde onun adıyla
anılmakta olan 'Kasımpaşa' semtini kurdu. Semt, kısa sürede Paşa'nın Mimar
Sinan'a yaphrdığı yapılarla (Kasımpaşa Camii, Hasançelebi, Yahyakethüda,
Memikethüda mescitleri) donandı. Ayrıca birçok yalı, konak ve köşklerle 'Kasımpaşa'
uzun yıllar İstanbul'un en saygın yerlerinden biri oldu. Osmanlı
döneminden itibaren Türk gemi inşasında önemli yeri olan Haliç Tersanesi,
Taşkızak Tersanesi, hastane ve okul binaları da bu semtte yer aldı. 'Kasımpaşa'
Osmanlı devletinin son yıllarında giderek eski önemini yitirdi. Bir dönem
İstanbul'un en ünlü kabadayıları bu semtten çıktı. Günümüzde Kasımpaşa
Meydanı'nda yer alan 'aslanlı heykel' ise Güzelce Kasım Paşa'nın değil,
Sadrazam Cezayirli Gazi Palabıyık Hasan Paşa'nındır.
Bir yerleşim yeri olarak 'Kastamonu' ili
ve yöresinin tarihi, binlerce yıl öncesine dek iner. Hitit kaynaklarında 'Tumana'
ve 'Pala' adlarıyla geçen yöre, tarih boyunca Kaskaların
egemenliğinden başlayarak Frig, Kimmer, Lidya, Pers, Pontus, Bizans,
Danişmentli, Selçuklu, Çobanoğulları, Candaroğulları egemenliklerini yaşadı ve
1461'de Fatih tarafından kesin olarak Osmanlı topraklarına katıldı.
'Kastamonu' adı, Bizans döneminde yapılan
bir kale olan 'Kastra Komneni'den gelir. Bu
ad Bizans'ın son zamanlarında 'Ksatamon' ve 'Kstamonia' olmuş,
Türkler zamanından önce 'Kastamoniye'ye, sonra da 'Kastamonu'ya dönüşmüştür.
Antalya'nın ilçesi 'Kaş' antik 'Likya'
bölgesinde yer alır. Lik- ya' dan sonra Büyük İskender, Roma, Bizans,
Selçuklu, Tekeoğulları egemenliklerini yaşadı ve 15. yüzyıl başlarında Osmanlı
topraklarına kahldı.
Antik adı 'Antiphellos' olan 'Kaş' Selçuklu
döneminde 'Andifli' adıyla anıldı. Yakınlarındaki bir yerleşim ise 'Kaşkasaba',
'Kaşkasabası', 'Kaş' adlarıyla anılırdı. 'Kaş' kasaba merkezi, 'Andifli'
ise 'Kaş'ın iskelesiydi. Cumhuriyet yıllarında iskele önem kazanıp
hızla gelişince, ilçe merkezi buraya taşındı, 'Andifli' 'Kaş'a dönüştürüldü,
'Taşkasabası' da 'Kasaba' oldu.
Samsun'un ilçelerinden 'Kavak'ın tarihi,
İlk Tunç Çağı'na (MÖ 3500-2000) dek uzanır. Yöre ve yerleşim Helenistik, Roma,
Bizans ve Selçuklu egemenliklerinin ardından 1418'de Osmanlı topraklarına
kahldı.
'Kavak' adının bölgede
çok yetişen 'kavak ağaçlan' nedeniyle konulmuş olduğu sanılmaktadır.
Ankara' da Çankaya ile Bakanlıklar arasındaki semt olan 'Kavaklıdere'
kentin en seçkin semtlerinden biridir. Elçilikler, elçilik konutları, TRT
Genel Müdürlüğü, Birlemiş Milletler, İş Bankası binası gibi önemli yapıları
içeren semt, adını şimdi var olmayan küçük bir akarsuyun adından alır.
'Kayseri' kenti ve ilinin tarihi, Tunç Çağı'na (MÖ 3500-1000) dek
uzanır. Asur, Hitit, Taba! Krallığı, Ermeni, Med, Pers, Makedonya, Kapadokya
Krallığı, Roma, Sasani, Bizans, Arap, Selçuklu, Haçlı, Anadolu beylikleri
egemenlik ve uygarlıklarını yaşayan kent ve yöre, 1515'te kesin olarak Osmanlı
topraklarına kahldı.
Kentin günümüzdeki yerine
kurdukları kente Asurlular 'Mazaka' adını verdiler (MÖ 2. bin). Kent, Kapadokya
Krallığı zamanında 'Mazaka', 'Mazaka-Eusebaia', 'Eusebaia' adlarıyla
anıldı. Roma İmparatoru Tiberius, kendinden önceki imparator ve
Roma'nın kurucusu sayılan üvey babası 'Augustus'un anısına kente antik adı
'Kaiserela'yı da göz önünde tutarak 'Caesarea' adını verdi (MS 17). Bizans
döneminde 'Kaisareia', Araplar tarafından 'Kayseriyye' denilen kentin adı
giderek 'Kayseri'ye dönüştü.
Kayseri, günümüzde
Türkiye'nin her yönden gelişmiş kentlerinde biri durumundadır.
Elazığ'ın ilçesi 'Keban' ve yöresinin Paleolitik
Çağ'dan günümüze dek kesintisiz bir iskan bölgesi olduğu saptamışhr. İlçenin
tarihi, Elazığ ile benzerlik ve paralellik gösterir. İlçe, eskiden 'Gümüşmadeni'
adıyla anılıyordu ve 19. yüzyılın sonlarında 'Mamuret-ül Aziz' vilayetinin
Elazığ sancağının bir kaza merkeziydi. İlçenin önemi 'Keban Barajı' ve 'Keban
Baraj Gölü' nedeniyle daha da artoışür. 'Keban'ın yerel bir sözcük
olduğu anlaşılmaktadır.
Isparta'nın bir kazası olan 'Keçiborlu'nun tarihi,
bağlı olduğu Isparta ile benzerlik gösterir. İlçe, 14. yüzyılda önce Ha-
mitoğullarının, ardında Osmanlı devletinin egemenliğine girdi. Niçin 'Keçiborlu'
adını taşıdığına ilişkin bir bilgi mevcut değildir.
Erzincan'ın ilçesi 'Kemah'ın tarihi Hitit dönemine
dek uzanır. Hitit, Roma, Bizans, Mengücek, İlhanlı, Celayirli, Selçuklu,
Eretra Beyliği egemenliklerini yaşadı. İS. yüzyılda
Osmanlı topraklarına katıldı. Kent, Hitit kaynaklarında 'Kumaha' adıyla
geçer. Sonraları 'Kamaha-Ani' adıyla da anıldı. Kent, Roma-Bizans dönemlerinde
'Kamacha Ani Theodosiopolis' diye geçti. Türkler tarafından ise 'Kemah'
denildi.
Erzincan'ın ilçesi 'Kemaliye'nin bulunduğu yer ve yöre MÖ
1. yüzyılda Parlar ve Romalılar arasında birkaç kez el değiştirdi. Bizans,
Selçuklu, İlhanlı, Akkoyunlu egemenliklerinin ardından 15. yüzyılda Osmanlı
topraklarına katıldı. İlçenin adı 'Eğin' iken, Mustafa Kemal Atatürk'ün
adından esinlenilerek 'Kemaliye' yapılmıştır.
İzmir'in ilçelerinden 'Kemalpaşa'nın tarihi,
İlkçağ'a dek uzanır, Hitit, Antik Krallıklar, Roma, Bizans, Aydınoğulları ve
Osmanlı dönemlerini yaşadı.
İlçe'nin Antikçağ'daki adı 'Nymphaion'du. Türkler,
kenti kısaca 'Nif' diye adlandırdı. Kurtuluş Savaşı'nın bitiminde, 8
Eylül 1922'de Mustafa Kemal buraya geldikten sonra ilçenin adı 'Kemalpaşa'
olarak değiştirilmiştir.
Burdur'un ilçesi 'Kemer'in tarihi, bağlı olduğu
Burdur iliyle benzerlik gösterir. 1987' de ilçe olan 'Kemer' in eski adı
'Ser- taç'tı.
Kırıkkale'nin 'Keskin' ilçesinin tarihi, Hitit
dönemine dek uzanır. İlk yerleşim 11. yüzyılda yöreye gelen 'Barak' ve 'Cirit'
adlı Türk boylarınca kuruldu. Yerleşim, 19. yüzyılda yakınındaki dağdan
(Dinek ya da Denek Dağı) ve yörede gümüşlü kurşun madeni işletilmesinden esinlenilerek
yerleşime önce 'Denekmadeni' adı verildi. Bu ad daha sonra 'Keskin' olarak
değiştirildi ve 1989'da ilçe statüsüyle Kırıkkale' ye bağlandı.
Bursa'nın ilçelerinden 'Kestel'in tarihi Bursa ile
benzerdir. İlçe, 1990'da yerel bir sözcük olduğu sanılan 'Kestel' adıyla
kurulmuştur.
Edirne'nin ilçesi 'Keşan'ın tarihi, bağlı olduğu il ile
benzerlik gösterir. Yöreye ilk kez MÖ 1200'lerde Trak kavmi yerleşti. Pers,
Odrys, Makedonya, Roma, Bizans egemenliklerinin ardından Orhan Gazi tarafından
Osmanlı topraklarına katıldı (14. yüzyılın ilk yarısı). İlçenin 'Keşan'
adının, daha çok peştamal olarak kullanılan ve bir dokuma türü olan 'çeşan' adı
verilen pamuklu kumaştan kaynaklandığı sanılmaktadır.
Giresun'un ilçesi 'Keşap'ın tarihiyle ilgili
ayrıntılı bilgi yoktur. Daha önce bir nahiye (bucak) olan bu yerleşim, 1945'te
ilçe merkezi yapılmıştır. 'Keşap' adının, ilçedeki Keşap De- resi'nden
kaynaklandığını öne sürenler vardır.
Bolu'nun bir ilçesi olan 'Kıbrısçık', Osmanlı
döneminde Bolu sancağına bağlı bir nahiyeydi. 1946'da Seben'in bucağı oldu.
1948'de ilçe yapılarak Bolu'ya bağlandı. Eski adı 'Karadoğan' iken 'Kıbrısçık'a
çevrildi.
İzmir'in ilçesi 'Kınık' 1948'de ilçe oldu. Adını
24 Oğuz boyundan biri olan 'Kınıklardan alır. Antik adı 'Gambreion'du.
'Kırıkkale' ile ve
yöresinin tarihi, bir yerleşim merkezi olarak Hititlere dek uzanır. Yöreye 11.
yüzyıldan itibaren Türkler yerleşmeye başladı. Osm anlılar ise 15. yüzyılda
buraları kesin olarak egemenlikleri altına aldılar. 1944'te ilçe yapılan
Kırıkkale, 1989'da il oldu. 1925'lerde Kırıkkale'nin bulunduğu yerde 'Kırık'
adlı 15 hanelik bir köy ve bu köyün yakınlarında harap bir durumda 'Kürigin'
adlı bir kale vardı. Buraya Cumhuriyet'in ilk yıllarında ordu için bir
silah fabrikası kurulunca yöre hızla gelişti. Yerleşimin adı da 'Kırık' köyü
ve harap 'kale' adlarından hareketle 'Kırıkkale' oldu.
Hatay'ın ilçesi 'Kırıkhan'ın tarihine ilişkin kesin
bilgi yoktur. Osmanlı döneminde çeşitli yolların kesiştiği noktada yer alan
önemli bir konaklama ve ticaret merkeziydi. ilçeye harabe durumunda bulunan
bazı hanlardan dolayı 'Kırıkhan' adının verildiği tahmin edilmektedir.
Manisa'nın ilçesi 'Kırkağaç', tarihi, İlkçağ'a dek
uzanan bir yerleşim merkezindedir. 19. yüzyıl sonlarında, o zaman Sa- ruhan diye
anılan Manisa'nın bir kazasıydı. Cumhuriyet'ten sonra Manisa'ya bağlı
bir ilçe oldu. Antik adı 'Khaliara'dır.
'Kırklareli'nin tarihi ilk çağlara dek ulaşır. İlk yerleşenleri MÖ
1200'lerde Trak kavmi oldu. Atina, Pers, Odrys Krallığı, Makedonya, Seleukos,
Bithynia Krallığı, Roma, Bizans, Haçlı egemenliklerini yaşadı. 1368'de Osmanlı
topraklarına katıldı.
Trak kavmi tarafından
kurulan kent, Bizanslılarca 'Kırk Kilise' anlamına 'Saranla
Ekklesiai' adıyla anıldı. Türkler de kente 'Kırkilise' adını
verdiler. Ad, 20 Aralık 1924'te 'Kırk- lareli'ne dönüştürüldü.
Edime'de tarihi 'Kırkpınar Güreşleri'nin yapıldığı
alan, söylenceye göre eski adı 'Kırkların Pınarı' denilen, sonradan 'Kırkpınar'
adını alan bir yerdir.
'Kırşehir' ve yöresine ilk yerleşmelerin tarihi İlk Tunç Ça- ğı'na (MÖ
3500-2000) dek uzanır. Hitit, Frig, Med, Pers, Ka- padokya, Pontus, Roma,
Bizans, Selçuklu, Danişmedli, İlhanlı, Eretna Beyliği, Kadı Burhaneddin, Osmanlı,
Karamanlı, tekrar Osmanlı egemenlikleri yaşadı. 1924'te il oldu. 30 Mayıs
1954'te zamanın iktidarı DP'ye oy vermediği için cezalandırılarak ilçe
yapıldı. 1 Temmuz 1957'de yeniden il oldu.
İlk yerleşmenin adı 'Aquae Saravane' idi.
Sonra 'Mokissos' adını alan kente Bizans döneminde 'Mokissos
lustinianopolis' ya da 'lustinianopolis' denildi. Türkler, kenti 11.
yüzyılda 'Kırşehri' diye andılar. Bu ad giderek 'Kırşehir'e dönüştü.
Mardin'in ilçesi 'Kızıltepe'nin tarihi,
Mardin ile benzerlik gösterir. İlçede günümüzdeki tarihsel yapıtların tamamı
Artuklu dönemindendir. Kent ve yöre birkaç kez Eyyubiler tarafından yağmalandı.
Selçuklu, İlhanlı, Memlûk, Karako- yunlu, Akkoyunlu, Timur, Safevi
egemenlikleri yaşadı. 1517'de Osmanlı topraklarına katıldı.
Kent eskiden 'Dunaysır', 'Düneysir' adlarını
taşıyordu. Sonradan 'Koçhisar' denildi ve adı öteki yerleşkelerle karışmasın
diye 'Mardin Koçhisarı' diye anıldı. Adı, 1931'de 'Kızıltepe' biçiminde
değiştirildi ve Mardin'e bağlı bir ilçe oldu.
İstanbul'da, Anadolu yakasında, Kadıköy ilçesine bağlı Kurbağalıdere
ile Kalamış koyu arasında yer alan 'Kızıltoprak' adını bölgenin
kızıla çalan renkteki killi toprağından alır.
'Kilis'in yerleşim tarihi Orta Tunç Çağı'na (MÖ 2000-1500)
dek uzanır. Hitit, Hurri-Mitanni, Asur, Arami, Makedon, Selukos, Roma, Bizans,
Sasani, Urfa Kontluğu, Selçuklu, Memlûk egemenliklerini yaşadı. 16. yüzyıl
başlarında Osmanlı topraklarına katıldı. Kentin bilinen ilk adı Asur kaynaklarında
'Ki-li-zi' olarak geçer. Roma ve Bizans döneminde bu ad 'Ciliza Sive
Urmagiganti' şeklini aldı. Türk döneminde ise şimdiki 'Kilis' adı oluştu. Kilis,
uzun yıllar Gaziantep'e bağlı bir ilçeydi. Türkiye'de il statüsünü kazanan
(1995) en son iller arasındadır.
Sakarya'nın ilçesi 'Kocaali' 1987'de ilçe oldu.
Eskiden Karasu'ya bağlı bir bucaktı. Adını, yerel bir ünlüden almıştır.
Diyarbakır'ın ilçesi 'Kocaköy' eskiden bir bucaktı.
1990'da ilçe oldu. Adı, yerel yöneticilerce konulmuştur.
'Kocaeli' ilinin kapsadığı
bölge MÖ 1200'lerde ilk yerleşen ve Friglerin bir kolu olan Bebrikler nedeniyle
buralara 'Bebrikya' adı verildi. Megaralılar MÖ 8. yüzyılda günümüzde 'Başiskele'
diye anılan noktada 'Astakos' adlı bir koloni kurdular. Astakos' a
ve bölgeye daha sonra Traklar yerleşti. Lidya Krallığı, Pers, Delos Birliği,
Atina, Bithynia Krallığı, Roma, Bizans, Selçuklu, Haçlı, Latin egemenliklerini
yaşayan bölge Orhan Gazi tarafından Osmanlı topraklarına katıldı. Yörede
Bitinler tarafından MÖ 3. yüzyılda kurulan 'Nikomedia', 100 bini aşan nüfusuyla
MÖ 4. yüzyılda dünyanın dördüncü büyük ve kalabalık kenti durumuna geldi. 'Nikomedia'
sonralan 'Nikumidia', 'İznikomit', 'İznikmid' şeklinde anıldı ve en sonunda
İzmit' adı oluştu. Günümüzde 'Kocaeli' adı taşıyan bölge ve il' e
bu ad Türkler tarafından verilmiştir.
Diyarbakır'a bağlı ilçe. Tarihi, bağlı olduğu
il ve Lice ile benzerlik gösterir. Eskiden merkez ilçeye bağlı bir bucakh ve
adı 'Mermer'di. 1990'da üç köy de kah larak Lice
ilçesine bağlı kasaba yapıldı ve Kocaköy adı verildi.
Aydın'ın bir ilçesi olan 'Koçarlı', İlkçağ' da Dor
kavmi tarafından kuruldu. Çeşitli egemenlikleri yaşayan kent, 15. yüzyılda
Osmanlı topraklarına katıldı. 'Koçarlı', adını buraya yerleştirilen 'Koçarlı
a şireti'nden almışhr.
İzmir'in eski çekirdeğini oluşturan semt, meydan ve merkez
ilçe 'Konak' adını taşır. Bu adın, meydanda bulunan tarihi 'Hükümet
Konağı'ndan aldığı sanılmaktadır.
Konya'nın bir yerleşim yere olarak tarihi,
MÖ 13. yüzyıla, Hititlere dek uzanır. Hitit, Frig, Kimmer, Lidya, Pers, Kapa-
dokya, Makedonya, Pontus, Roma, Bizans, Selçuklu egemenliklerini yaşadı,
Selçuklulara başkentlik yaptı. Bir süre Karamanoğullarının yönetiminde kalan
kent, Fatih Sultan Mehmed tarafından 1466'da kesin olarak Osmanlı
topraklarına katıldı.
'Konya'nın bilinen ilk
adı 'Ikonion'dur. Roma egemen- liğindeyken 'konium' diye anıldı.
Arapların 'Kuniya' dedikleri kent Bizans ve Selçuklular tarafından 'Konua',
'Konieh' biçiminde söylendi ve bu ad giderek 'Konya'ya dönüşerek günümüzdeki
şeklini aldı.
Selçuklu ve Karamanlılara başkentlik eden 'Konya',
kurulduğu çağdan günümüze Anadolu'nun en önemli yerleşim merkezlerinden
biri olmuştur.
Antalya'nın ilçesi 'Korkuteli' Antikçağ'da
'Pisidya' bölgesinin içinde yer alıyordu. Büyük İskender, Roma ve
Bizans egemenlik ve uygarlıklarının ardından 12. yüzyılda Selçuklular
tarafından alındı. 'Stanos' adıyla Tekeoğulları Beyliği'nin
merkezlerinden biri oldu. Daha sonra Hamitoğullarının egemenliğine geçen kent
ve yöresi 16. yüzyılda Osmanlı topraklarına katıldı.
Antik adı 'Stanos' olan kent
Osmanlılar tarafından 'İstanos' diye anıldı. il. Bayezid'in şehzadelerinden
Kor- kut'un sancakbeyliği yapmasından dolayı kent zamanla 'Korkudili', 'Korkuteli'
şeklinde' adlandırıldı. 1915'te günümüzdeki adıyla kaza oldu.
Sivas'ın ilçesi 'Koyulhisar'ın tarihi, Sivas ile
benzerlik gösterir. Kent ve yöresi Bizans ile Trabzon İmparatorluğu arasında
sık sık el değiştirdi. Daha sonra 11. yüzyıldan itibaren Da- nişmentli,
Selçuklu, Eretna Beyliği, Kadıburhaneddin, Akkoyunlu egemenliklerini yaşadı.
1461'de Fatih Sultan Mehmed tarafından Osmanlı topraklarına katıldı. Adını
yörede bulunan aynı addaki bir kale kalıntısından aldığı öne sürülür.
Nevşehir'in ilçesi 'Kozaklı', Kozaklı ve Hamamorta
köylerinin birleştirilip ilçe yapılmasıyla ilçe oldu. Adının ilçe sınırlan
içinde bolca bulunan çam aacı kozalaklarından (kozak da denir) geldiği
söylenir.
Adana'ya bağlı 'Kozan' ilçesinin
tarihi Hitit dönemine dek uzanır. Hitit, Roma, Bizans, Arap, Selçuklu
dönemlerini yaşadı. Osmanlı topraklarına katıldı. 17.-19. yüzyıl arası
Kozanoğulları Beyliğinin egemenliğindeydi. Sonra yeniden Osmanlılara geçti.
Antik adı 'Sision'du. Bu ad daha sonra 'Sis'e
dönüştü. İki yüzyıl kadar yönetimleri süren 'Kozanoğulları'nın adından da
'Kozan' adı oluştu.
Kocaeli'ne bağlı 'Körfez' ilçesinin bulunduğu yerleşim
alanının tarihi, Kocaeli ili ile benzerlik gösterir. 'Körfez' ilçesi,
eski ilçesi, eski 'Yarımca' kentinin bulunduğu yere kurulmuş, bu adın
yerine 1987' de kurulan yeni ilçeye, konuşlandığı İzmit Körfezi kıyısından
esinlenilerek 'Körfez' adı verilmiştir.
Muğla ilinin 'Köyceğiz' ilçesinin tarihi, Muğla ile
aynıdır. İlçe merkezi eskiden Köyceğiz Gölü'nün kuzeydoğusundaki bir alandaydı
(bugünkü bir köy). Göl, zarar görünce ilçe günümüzdeki yerine taşındı. İlçenin
antik adı, kalıntıları günümüze kadar ulaşan 'Kaunos'tur. 'Köyceğiz' adı
Menteşoğullan döneminde verilmiştir.
Manisa'nın 'Kula' ilçesinin tarihi, bağlı olduğu
ille benzerlik gösterir. 'Kula'nın antik adı 'Opsikion'du. Doğu Roma İm-
paratorluğu'nun idari bölgelerinden biri olan Opsikion'un adı, savaş
sırasında imparatorluğu koruma görevi üstlenen birliklere verilen ad olan
Latince 'Obsequium'dan türemiştir. 'Kula' adı hakkında pek çok
inceme yapılmış olmasına rağmen kesin bir bilgi elde dilememiştir.
İstanbul'da, Avrupa yakasında, Yenikapı ile Ahırkapı arasında,
Marmara Denizi kıyısında yer alan semt 'Kumkapı'nın bulunduğu yerde
Bizans döneminde 'Kontoskalinon' limanı ve daire şeklinde surlara açılan
bir de kapı vardı. Limanın hemen yanında ise daha ufak ikinci bir liman
mevcuttü. Türkler döneminde kente kum sağlayan tekneler bu limandaki
iskelelere yanaşıp yüklerini boşalttıklarından semt 'Kumkapı' adıyla anıldı ve
bu adı aldı. 'Kumkapı' günümüzde meyhaneleriyle ün yapmışhr.
Hatay'a bağlı bir ilçe olan 'Kumlu'nun tarihi, bağlı
olduğu il ile benzerdir. İlçeye niçin 'Kumlu' adı verildiğine ilişkin yeterli
bilgi elde edilememiştir.
Antalya'nın ilçesi 'Kumluca', 1958'de bu
adla ilçe oldu. Tarihi, Antalya ile aynı olan ilçenin eski adı 'Sankavak' idi.
Çankırı'ya bağlı 'Kurşunlu' ilçesinin tarihine
ilişkin elde fazla bilgi yoktur. İlçenin eski adı 'Karacaviran'dı.
'Kurşunlu' adının niçin verildiği saptanamamışhr.
Siirt'in ilçesi 'Kurtalan'n tarihi,
bağlı olduğu il ile aynıdır. 1517'de Osmanlı topraklarına katıldı. Eski adı 'Mısrıç'
ya da 'Mısırıç' olan ilçeye 1944'te 'Kurtalan' adı verildi.
Aydın'a bağlı 'Kuşadası'
ilçesinin tarihi, İlkçağ'a dek uzanır. Pers, Atina, Makedonya, Seleukos,
Roma, Bizans egemenliklerini yaşadı. 1413'te Osmanlı egemenliğine girdi.
Yöredeki yerleşimler 'Ania', 'Anea',
'Marathesion', 'Neopolis', 'Scalasnova' gibi adlarla anıldı. Kimi kaynaklar
günümüz 'Kuşadası'nın bulunduğu yerin 'Sealenova' adını
taşıdığını belirtir. Ephesos (Efes) kentinin geri plana düşmesinin ardından 'Yeni
iskele' anlamını taşıyan ad, sonraları 'Scalanova'ya dönüştü. Kent
kıyılarına yakın bir mevkide yer alan Güvercin Adası (Küçükada, Kuş Adası da
denir) Bizans zamanında kent kıyılarını koruyan önemli bir stratejik mevki
durumundaydı. Kentin günümüzdeki adı, işte bu adadan almıştır.
Aydın'a bağlı 'Kuyucak' ilçesinin
tarihi, Aydın ile benzerlik gösterir. 12. yüzyılda Türklerin eline geçen il
sınırları içinde antik 'Antiokheia' kentinin kalıntıları vardır. 'Kuyucak'
adıyla ilgili birkaç kent efsanesinin dışında bilimsel bilgiler mevcut
değildir. 'Kuyucak' 1953'te ilçe yapılmıştır.
İstanbul' da, Anadolu yakasında, Üsküdar ile Beylerbeyi arasında
yer alan 'Kuzguncuk', Bizans döneminde II. İustinianos tarafından
yaptırılan, çatısı yaldızlı kiremitlerle örtülü bir kilise nedeniyle 'Khrysokeramos'
adıyla anıldı. 'Kuzguncuk' şeklindeki günümüzdeki adını ise Fatih
Sultan Mehmed'in saltanat yıllarında buraya yerleşmiş bir eren olan 'Kuzgun
Baba'dan almıştır. Semt, İstanbul'un eski (Osmanlı) görünümünü az miktarda
da olsa koruyabilmiş az bulunan yerlerindendir (2009).
İstanbul'a bağlı 'Küçükçekmece' ilçesi 1987'de
oluşturuldu. İlçenin yer aldığı aynı addaki gölün kıyılarında bulunan
Yarımburgaz Mağarası'nda 1845'te başlayan ve hâlâ sürdürülen arkeolojik
araştırmalara göre, ilçe ve İstanbul çevresinde yerleşimin Yontma Taş devrinde
başladığı saptanmıştır. 'Küçükçekmece'nin antik adı 'Rhegion',
'Rhgium' şeklindeydi.
Çanakkale'nin Ayvacık ilçesine bağlı 'Küçükkuyu' beldesinin
tarihi, Çanakkale ve tüm Ege kıyılarıyla aynıdır. Çok sayıda antik kalıntının
(Zeus Atları, Afrodit Kaplıcası, Assos, vdr.) bulunduğu, İda (Kaz) Dağları
eteklerindeki 'Küçükkuyu' beldesinin antik adı 'Gargaron'dur. Şimdiki
adını, bir zamanlar yerleşimde bulunan bilezikli, bir tatlı su kuyusundan
almıştır.
Bkz. Göksu
'Kütahya'nın tarihi, İlkçağ'a dek uzanır.
Assuva, Hitit, Frigya, Kimmer, Lidya, Pers, Makedonya, Bithynia, Bergama
Krallığı, Roma, Bizans, Selçuklu, Germiyanoğulları egemenliklerinde kaldı.
1470'te Osmanlı topraklarına katıldı.
Kentin bilinen ilk adı 'Kotisler'in kenti'
anlamına 'kotiaein'du. Roma ve Bizans dönemlerinde 'Cotyaum',
'Cotyyaeim', 'Cotyeaeum' gibi değişik adlarla anıldı. 'Kütahya'
biçimini söz konusu adların Türkler tarafından telaffuz ediliş biçimi olduğu
anlaşılmaktadır. Kütahya, 1924'te il statüsüne getirilmiştir.
Samsun'un 'Ladik' ilçesi tarihi, Tunç Çağı'na (MÖ
3000-1200) kadar uzanır. Pontus, Roma, Bizans, Kubadoğulları egemenliklerinden
sonra 1418'de Osmanlı topraklarına kahldı. Kent, ilk zamanlar çevresinde
bulunan ve aynı adı taşıyan öteki kentlerden ayırt edilmek amacıyla 'Laoidikeia
Pontika' adıyla anıldı. Bu ad yüzyıllar içinde günümüzdeki 'Ladik'e dönüştü.
Edime'nin ilçesi 'Lalapaşa' ilçesi sınırları içinde
yerleşimin eskilere uzandığını gösteren belirtiler varsa da ilçe - tarihine
ilişkin fazla bilgi mevcut değildir. Eski adı 'Çöke' olan yerleşim, 1361'de
Lala Şahin Paşa tarafından Osmanlı topraklarına katıldıktan sonra
'Lalapaşa' adıyla anılmıştır. 'Lalapaşa' 1945'te ilçe olmuştur.
İstanbul'da Aksaray ile Beyazıt arasında yer alan 'Laleli'
semti, adını 16. yüzyılda İstanbul'da yaşamış ve bu semte gömülmüş olan
Türk derviş 'Laleli Baba'dan almıştır. Padişah III. Mustafa, 18. yüzyılın
sonlarında 'Laleli Baba'nın mezarının yakınlarına bir cami yaptırmış ve
camiye de 'Laleli' adı verilmiştir.
İstanbul'da Beşiktaş ilçesine bağlı bir semt olan 'Levent'in
yapımına 1947 yılında başlandı. 'Levent', çevresiyle birlikte
düzenlenmiş kentsel ölçekteki Türkiye'de ilk konut alanla- rındandır. Adını
III. Selim döneminde Nizam-ı Cedit askerleri için kurulan 'Levent Kışlası'ndan
almıştır.
Diyarbakır'ın ilçesi
'Lice'nin tarihi, Diyarbakır ile aynıdır. Adı, Asur kaynaklarında 'Şirişa'dır.
'Lice' şeklinin ise 'Holuris', Tllyrisis', 'Hice'nin değişime uğramasıyla
oluştuğu anlaşılmaktadır.
Kırklareli'nin ilçesi 'Lüleburgaz'ın tarihi, MÖ 5.
yüzyıla kadar uzanır. Odrys Krallığı, Roma, Bizans egemenliklerinin ardından
1360'ta Osmanlı topraklarına katıldı. Antikçağ' da 'Bergula', Bizans
döneminde 'Arkadiopolis' gibi adlar taşıyan kent, 'Luleburbergos' adıyla
da anıldı. 'Lüleburgaz', bu son adın Türkler tarafından söyleniş
biçimidir.
İstanbul'da Dolmabahçe sırtları, Teşvikiye ve Beşiktaş arasında
yer alan 'Maçka'ya niçin bu adın verildiği yolunda bilgiye
rastlanamamışhr. Semt, özellikle II. Meşrutiyet'in ilanından (1908) sonra hızla
gelişmiş ve lüks meskenlerle dolmuştur.
Trabzon'un ilçesi Maçka'nın tarihi Trabzon ile aynıdır.
İsa' dan önceki yıllarda kurulan kent Pers, Pontus, Roma, Bizans, Komnenoslar
egemenliklerinden sonra 1461'de Fatih Sultan Mehmed tarafından Osmanlı
topraklarına kahldı. Yerleşke Türk döneminden önce 'Cevizlik' iken,
sonra yerel kökenli bir sözcük olan 'Maçka' ad olarak seçildi. 'Maçka'
1908 yılından bu yana ilçedir.
Elazığ' a bağlı 'Maden' ilçesinin tarihi, Elazığ ile
aynıdır. 16. yüzyıl başlarında Osmanlı topraklarına katıldı. O dönemde kent
içerdiği zengin bakır madeni nedenile 'Erganimadeni' adıyla anıldı. Bu ad
daha sonra kısaltılarak 'Maden' oldu. 'Maden', 1927'de ilçe yapılarak
Elazığ'a bağlanmıştır.
Karaman'ın Kılbasan bucağına bağlı 'Madenşehri' köyünün
antik adı 'Baretta'dır. Köyde, Bizans döneminin çok önemli mimarlık
örneklerinden 'Binbirkilise' diye tanınan, çoğu korunmuş ve bozulmamış
durumda bir yapılar topluluğu vardır.
İstanbul'da Eminönü ilçesinde aynı adla anılan ünlü
çarşının ve külliyenin de bulunduğu semt. Adını, Fatih Sultan Mehmed'in
sadrazamlarından Mahmud Paşa'dan (ö. İstanbul, 1474) alır. 'Mahmutpaşa', bir
ticaret merkezi olarak önemini ve ününü günümüzde de sürdürmektedir.
'Malatya'nın Geç Kalkolitik Çağ'da (MÖ
4000-350) kurulmuş bir yerleşim merkezi olduğu sanılmaktadır. Asur, Urartu,
Med, Pers, Makedonya, Kapadokya Krallığı, Pontus Krallığı, Roma, Bizans, Arap,
Danişmendli, Selçuklu, Memlûklu egemenliklerini yaşadıktan sonra kent 1515'te
kesin olarak Osmanlı topraklarına katıldı. Cumhuriyet'le birlikte il oldu.
Kent, Asur ve Urartu kaynaklarında 'Maldia',
'Melitea', 'Milidia', 'Melid', 'Melddu', 'Melitea' şeklinde anılır. Roma
döneminde 'Melita', 'Melitene' adlarıyla anılan kente Arap- lar 'Malatiye'
dediler. 'Malatya' şekli, bu adın Türkler tarafından telaffuz
biçimidir.
Muş ilinin ilçesi 'Malazgirt', Urartu Kralı Menua
(MÖ 810786) tarafından kuruldu. Çeşitli uygarlıkları yaşadıktan sonra 10.
yüzyılda Bizans egemenliğine girdi. Selçuklu Sultanı Alpaslan ve Bizans
İmparatoru Romanos Diogenes arasında 26 Ağustos 1071'de yapılan ve
Anadolu'nun kapısını Türklere tamamen açan savaşın ardından Selçuklu
topraklarına katıldı. İlhanlı, Karakoyunlu, Akkoyunlu egemenliklerinin ardından
1472 Otlukbeli Savaşı'nı izleyen yıllarda Osmanlı topraklarına katıldı.
Cumhuriyet döneminde Muş'a bağlı ilçe oldu. Adı, eski kaynaklarda 'Manzikert',
'Manazkert', 'Malaz- kirt'tir. Türkler, bu adı 'Malazgirt' şeklinde söylemişlerdir.
Tekirdağ'ın ilçesi 'Malkara', Persler tarafından MÖ
6. yüzyılda kuruldu. Makedonya, Roma, Bizans egemenliklerinin ardından 14.
yüzyılda Osmanlı topraklarına katıldı. Türkler- den önce 'Magalohora',
'Migalogora' adlarıyla anılırken, giderek bu adlar 'Malkara'ya dönüştü.
İstanbul'un Anadolu yakasında bulunan ilçesi 'Maltepe', 1992'de
ilçe oldu. Yüksekçe bir tepelik alan ve çevresine kurulan yerleşim ve
mahalleleri, arazinin görünümü nedeniyle öteden beri 'Maltepe' diye anılmaktadır.
İlçe bu nedenle aynı adı almıştır.
'Manisa', MÖ 3000'li
yıllarda, kimi belgelerde öne sürüldüğüne göre, Truva Savaşı'na katıldıktan
sonra Batı Anadolu yöresine yerleşen Taselyalı 'Magnetler' tarafından
kuruldu. Hitit, Akhalar, Frigya, Lidya, Pers, Makedonya, Bergama Krallığı,
Roma, Bizans, İznik Rum İmparatorluğu, Latin, tekrar Bizans, Saruhanoğulları
egemenliklerinden sonra Yıldırım Bayezid tarafından 1390'da Osmanlı
topraklarına katıldı. 1402'deki Ankara Savaşı yenilgisinin ardından ikinci kez
Saruhanoğulları Beyliği'ne geçen kent, Çelebi Mehmed tarafnıdan 1410'da
kesin olarak Osmanlı topraklarına katıldı. 'Manisa', 'Mağuesia a pros
Sipylol' adıyla kuruldu. Bir süre 'Magnisa' diye anıldı ve bu ad daha
sonra şimdiki 'Manisa' şekline dönüştü ve Cumhuriyet döneminde il oldu.
Balıkesir'in 'Manyas' ilçesi bağlı olduğu Balıkesir
ile aynı tarihsel geçmişi paylaşır. Antik dönemde kimler tarafından kurulduğu
bilinmiyor. Roma, Bizans, Selçuklu, Karesioğulları, Haçlı egemenliklerini
yaşadı. 14. yüzyılda Osmanlı topraklarına kahldı. 'Manyas' adının, yörenin
ilk çağda taşıdığı 'Misya' adından kaynaklanabileceğini öne sürenler vardır. Kentin
bulunduğu alandaki antik kent kalın- hsı ise 'Poipanenon'a aittir. 'Manyas'
1936'da ilçe olmuştur.
'Mardin'in tarihi, MÖ 3000'li yıllara dek uzanır. Hurri, Mitanni,
Hitit, Asur, İskit, Kimmer, Med, Babil, Pers, Büyük İskender, Seleukos, Roma,
Sasani, Bizans, Arap, Hamdani, Mervani, Artuklu, Eyyubi, İlhanlı, Memlûk,
Timur, Karako- yunlu, Akkoyunlu, Safevi egemenlik ve uygarlıklarını yaşadı.
1517 yılında Osmanlı topraklarına katıldı.
Kent tarih boyunca 'Maride',
'Marde', 'Mardia', 'Merdo', 'Merdi', 'Maridin' adlarıyla anıldı. Türkler zamanından
başlayarak 'Mardin' adı oluştu ve öyle kaldı.
Kesme taştan yapılmış düz
damlı tarihi meskenleriyle kent, Türkiye'nin en özgün görünümlü yerleşim
alanlarının başlarında yer alır.
Merkez ilçesi 'Marmara Adası' olan 'Marmara' Balıkesir'e
bağlı bir ilçe olarak 1987'de kuruldu. 'Marmara Adası'na ilk yerleşen ve
burada 'Prokonnesos' adi bir kent kuranlar Miletoslulardır. Roma, Bizans
egemenliklerinin ardından 15. yüzyılda Osmanlı topraklarına katılan ada, önce
Erdek'e bağlı bir bucaktı. Türkiye'nin Marmara Denizi içinde yer alan
adaların en büyüğüdür. 'Marmara' adını alış nedeni budur.
İstanbul'da İstinye sırtlarındaki bir semt olan 'Maslak',
adını 'su haznesi' anlamına gelen 'maslak' sözcüğünden alır. Eskiden
bentlerden borular ve kemerlerle getirilen suyun, kente gişeden çeşitli yönlere
ayrıldığı üstü örtülü büyük haznelere 'Maslak' denilirdi. Semt, bu nedenle bu
adı almıştır.
Tunceli'nin ilçesi 'Mazgirt'in tarihsel
geçmişi, bağlı olduğu Tunceli iliyle aynıdır. Çeşitli egemenliklerin adından
Çubukoğulları ve Moğol egemenliklerinde kaldığı bilinir. 1514 Çaldıran
Savaşı'nın ardından Osmanlı topraklarına ka- hldı. 19. yüzyılda Mamure
tül-Aziz vilayetinin bir kazası olan ilçenin adının yerel bir sözcük
olduğu sanılmaktadır.
İzmir'in ilçesi 'Menemen'in tarihi geçmişi İzmir ile
benzerlik göstermesine karşılık, bu konuda ayrıntılı bilgi yoktur. İlçe, 19.
yüzyılda Aydın vilayetinin İzmir sancağına bağlı bir kaza konumundaydı. Adının
yerel bir sözcükten kaynaklandığı sanılmaktadır.
Edirne'nin ilçesi 'Meriç'in tarihi bağlı olduğu il Edime
ile aynıdır. Bir ara 'Kavakl' adıyla da anılan ilçenin antik adı 'Hebras',
Ruscası 'Evros', Bulgarcası 'Marica', Türkçesi 'Meriç' olan
ırma^n adından gelir.
Bkz. İçel
Amasya'nın 'Merzifon' ilçesinin tarihi
Amasya ile benzerlik gösterir ve günümüzden iki bin yıl öncesine dek uzanır. Çeşitli
egemenliklerin ardından Bizans'ın eline geçen kent, Selçuklu, İlhanlı, Eretna
Beyliği, Kadı Burhaneddin egemenliklerini de yaşadı. 1396'da Osmanlı
topraklarına katıldı.
Tarih içerisinde sırasıyla 'Barsivan',
'Marsivan', 'Marsovan' gibi adlarla anılan kent bir süre 'Merzifun' olarak
da anıldı ve bu ad giderek günümüzdeki 'Merzifon'a dönüştü. İlçe,
Cumhuriyet döneminde Amasya iline bağlanmıştır.
Ordu'nun ilçesi 'Mesudiye'nin tarihsel geçmişi Ordu iliyle
aynıdır. İlçenin bulunduğu yerleşim,
Komnenoslar tarafından Trabzon' da kurulan devletin sınırları içinde yer alan 'Meletios'
adında bir yerdi. Burası 1461'de Osmanlı topraklarına katıldı. 'Milas' adıyla
anılan yöreye önce her hafta kurulan pazardan dolayı 'Pazar' denildi. Bu
ad daha sonra 'Hamidiye', 1908'de de 'Mesudiye' oldu. 'Mesudiye'
1933'te ilçe olarak Ordu'ya bağlanmıştır.
Mardin'in ilçesi 'Midyat'ın tarihsel geçmişi bağlı
olduğu il ile aynıdır. İlçenin kalıntıları günümüze dek ulaşamamış eski bir
yerleşim üzerine kurulduğu tahmin edilmektedir. 'Midyat'ın yerel kökenli
bir sözcük olduğu sanılmaktadır.
Muğla'nın 'Milas' ilçesinin tarihi, Antikçağ'a dek
uzanır. İlçenin ilk yerleşimi 'Mylasa' adını taşır. Pers, Büyük İskender,
Seleukos, Roma, Bizans, Menteşeoğulları, Osmanlı (1390), Timur, yeniden
Menteşeoğulları egemenliklerini yaşadıktan sonra 145l'de yeniden ve kesin
olarak Osmanlı topraklarına katıldı. İlçenin tam ortasındaki 'Milas' kenti,
Kayra- lılar tarafından kurulmuş bulunan 'Mylasa' kentinin kalıntıları
üzerine inşa edilmiştir. Adını da Poseidon'un oğlu Ailos ile aynı
soydan gelen mitoloji kahramanı 'Mylasson'tan almıştır. 'Milas' adı Osmanlı
döneminde şekillenmiştir.
Bursa'nın ilçesi 'Mudanya'nın tarihi, Bursa ile aynıdır.
Bölgeye MÖ 7. yüzyılda gelen Bithynialıların yerleştikleri ve ilk adının 'Miriea'
olduğu bilinmektedir. 1321'de Orhan Bey (Orhan Gazi) tarafından
Osmanlı topraklarına katıldı. Kent, daha önceleri Makedonya Kralı V. Philippos tarafından yakılıp yıkıldı ve Bithynia Kralı Prusias tarafından
yeniden inşa edildi. Kral, kente eşinin adını vererek 'Apemia' dedi.
Haçlı seferleri sırasında kenti ele geçiren Latinler, kent için 'Montania'
adını kullandılar. Türkler ise bu adı 'Mudanya' şeklinde söylediler ve ad
günümüze dek ulaşh. Mudanya Mütarekesi 11 Ekim 1922'de burada
imzalanmıştır.
Bolu'nun ilçesi 'Mudurnu'nun tarihi, Bithynia Krallığına
dek uzanır. 1307' de Osmanlı topraklarına katıldı. İlçe adını Bizans
tekfurunun kızı 'Matrani' adına yaptırdığı kaleden almıştır.
'Muğla'nın tarihi, İlk
Tunç Çağı'na dek (MÖ 3500-200) ulaşır. Karlar, Lukalar, Akhalar, Hitit, Roma,
Bizans uygarlıkları ve egemenliklerinin adından kent ve yöresi Menteşeoğullarının
eline geçti (1261) ve 'Menteşe' adıyla anıldı. Tüm yöre, Bodrum dışında
1451'de Osmanlı topraklarına katıldı. Kentin antik adı kaynaklarda
'Mobolia', 'Mobolla', 'Mogola' şeklinde geçer. Bu ad, giderek günümüzdeki
'Muğla' şekline dönüşmüştür. 'Muğla', Cumhuriyet'in ilanının ardından il
olmuştur.
Van'ın ilçesi 'Muradiye'nin tarihi, MÖ
3000'lere dek uzanır. Hurriler tarafından kurulan kent, Urartu, Med, Pers,
Seleukos, Part, Roma, Bizans, Arap, Hakkâri Beyliği, Safevi egemenliklerini
yaşadı. 16. yüzyılda Osmanlı topraklarına katıldı.
'Muradiye'nin eski adı 'Bargiri' idi.
Tekirdağ'ın ilçesi 'Muratlı'nın tarihine ilişkin
elde yeterli bilgi yoktur. Muratlı, 1957'de ilçe oluncaya kadar,
Çorlu'nun bir bucağı idi.
Bursa'nın ilçelerinden 'Mustafakemalpaşa'nın tarihi,
MÖ 3000'li yıllara denk uzanır. Yerleşim Hititliler tarafından kuruldu.
Bithynia, Bergama Krallığı, Roma, Bizans, Selçuklu, Karesioğulları
egemenliklerinden sonra 1336'da Osmanlı topraklarına katıldı.
'Kirmastoria', 'Kirmastiya', 'Kirmastı' diye anılan yerlerimin adı, 1922'de Yunan işgalinden
kurtarıldığında 'Mustafakemalpaşa'ya dönüştürüldü.
'Muş' ilinin ne zaman
kurulduğu ve adının nereden geldiğine ilişkin
bilgi yoktur. Ancak, yörenin Asur devletince MÖ 13.
yüzyılda 'Nairi' adıyla anıldığı, daha
sonra da 'Toron' diye adlandırıldığı bilinmektedir. Yöre, sırasıyla ■
Urartu, Med, Pers, Makedonya, Roma, Part, Arsakesler, Bizans, Arap, Selçuklu,
Eyyubi, Safevi egemenlikleri yaşadı. 1514'te Osmanlı topraklarına kahldı.
Cumhuriyet döneminde il oldu.
Ankara'nın ilçelerinden 'Nallıhan'ın eskiden küçük
bir yerleşim merkeziyken sınırları içinden geçen 'Nal Deresi' ya da 'Nallısu
Deresi' adlı akarsuyun geçtiği yerleşim, 19. yüzyılın sonlarında Ankara'nın
merkez sancağına bağlı gelişmemiş bir kaza merkezi durumundaydı. Günümüzde
ilçenin konuşlandığı alan, Bağdat Seferi'nden dönen Nasuh Paşa'nın Nal
Deresi vadisinde yaphrdığı büyük bir hanın etrafında gelişerek büyüdü. Kent,
adını işte bu 'Nallı Han' diye anılagelen handan almış ve 'Nallıhan' adı
oluşmuştur.
Tunceli'nin ilçesi 'Nazimiye'nin Bizans döneminde de yerleşme
merkezi olduğu biliniyor. 1473'te Osmanlı topraklarına kahldı. Eski adı 'Kızılkilise'ydi.
Aydın'ın ilçesi 'Nazilli'nin tarihi
Aydın ile aynıdır. Antik- çağ'da lonia diye anılan bölgede yer aldı.
1425'te kesin olarak Osmanlı topraklarına katıldı. Kent yakınlarında antik 'Mastaura'
kentinin kalıntıları vardır.
'Nevşehir'in tarihi Neolitik Çağ'a (MÖ 8000-5500) kadar uzanır. Hitit,
Frig, Kimmer, Med, Pers, Kapadokya, Pontus, Roma, Bizans, Selçuklu, İlhanlı,
Eretna Beyliği, Karamanlı, Kadı Burhaneddin egemenliklerinin ardından 1515'te
kesin olarak Osmanlı topraklarına katıldı.
Kente Hitit döneminde 'Nysa', 'Nisya' adları
verilmişti. Günümüzdeki kent alanında, Kale eteğinde Muşkara adlı köyde
doğan Osmanlı sadrazamı, 'Lale Devri'nin ünlü siması 'Nevşehirli
Damat İbrahim Paşa' döneminde, sadrazamın doğduğu köy olağanüstü bir hızla
gelişti ve 1726'dan sonra 'Yeni şehir' anlamına 'NevşeMr' adıyla
anıldı. 'Nevşehir' 1954'te il olmuştur.
'Niğde'nin tarihi Neolitik Çağ'a dek uzanır
(MÖ 8000-5500). Hitit, Tabal Krallığı, Asur, Kilikya, Med, Pers, Kapadokya
Krallığı, Pontus, Roma, Bizans, Sasani, Arap, Selçuklu, İlhanlı, Eretna
Beyliği, Karamanlı, Kadı Burhaneddin egemenliklerini yaşadı. 1466'da kesin
olarak Osmanlı topraklarına katıldı.
Kent, başlangıçta 'Nahida', 'Nakida',
'Nekide' gibi adlarla anıldı. Araplar kentin adım 'Nikde' şeklinde
söyleyip yazdılar. Türkler adı 'Niğde'ye dönüştürdü ve ad öylece kaldı.
Tokat'ın ilçesi 'Niksar'ın tarihi geçmişi Tokat
ile aynıdır. Ponhıs döneminde önemli bir yerleşimdi. Roma, Bizans egemenliklerinden
sonra Danişmendlilerin merkezi oldu. İlhanlı ve Eretna
Beyliği'nin egemenliklerini yaşayan ilçe 1413'te kesin olarak Osm anlı
topraklarına katıldı. Antikçağ'da 'Kaberia', sonra
'Diaspolis'
olan adı, Bizans döneminde 'Neokaisareia' (Yeni
Kayseri) iken, giderek 'Niksar'a dönüştü.
Kahr^anmaraş'ın ilçesi 'Nurhak'ın tarihi, bağlı olduğu il
ile aynıdır. 1990'larda ilçe oldu. Nurhak adı, 'Nur-u Hak'tan
türemiştir.
Mardin'in ilçesi 'Nusaybin'in tarihsel
geçmişi MÖ 3000. yıllara dek uzanır. Hurri, Mitanni, Arami, Asur, Med, Babil,
Pers, Makedonya, Seleukos, Roma, Sasani, Bizans, Arap, Hamdani, Mervani,
Selçuklu, Artuklu, Karakoyunlu, Akko- ^inlu egemenliklerini yaşadı. 1517'de
Osmanlı topraklarına katıldı.
İlçenin bilinen en eski adı 'Nisibis'tir. Araplar kenti 'Nasibeyn' diye andılar. Osmanlı döneminde
bir süre 'Nisibi' denildikten sonra 'Nusaybin' adı ortaya çıktı ve yerleşti.
Trabzon'un ilçesi 'Of'un tarihsel geçmişi bağlı
olduğu il ile aynıdır. Kent, Miletoslular tarafından MÖ 3. yüzyılda bir ticaret
kolonisi olarak kuruldu. Ponhıs, Roma, Bizans, Komnenoslar, Ceneviz
egemenliklerini yaşadı. 1461'de Fatih
Sultan Mehmed tarafından Osmanlı topraklarına kahldı.
İlçenin adı 'Of'un yerel bir sözcük olduğu
sanılmaktadır.
Gaziantep'in ilçesi 'Oğuzeli'nin tarihi bağlı olduğu ilçe
ile aynıdır. 1936'da ilçe olan yerleşimin eski bir kalıntı üzerine kurulduğu
sanılmaktadır. 'Oğuzeli' adı ilçe kurulurken resmi makamlar tarafından
konulmuştur.
Erzurum'un ilçesi 'Oltu'nun tarihsel geçmişi Erzurum ile
aynıdır. Kendi adıyla anılan 'Oltu taşı' ile ün yapmış ilçe, eskiden 'Oltisi'
ve 'Olti' adlarıyla anıldı ve bu adlar giderek günümüzdeki 'Oltu'ya dönüştü.
'Ordu' ilinin tarihsel geçmişi MÖ 17. yüzyıla dek uzanır. Kentin bulunduğu yer
ve yöresi o dönemde Kaska kavminin yurduydu. Miletoslular yörede deniz kıyısına
aynı dönemde çeşitli ticaret kolonileri kurdular. Med, Pers, Pontus, Roma,
Bizans, Danişmendli, Selçuklu, Komnenos egemenliklerinin ardından Fatih
Sultan Mehmed tarafından 1461'de Osmanlı topraklarına kahldı.
Cumhuriyet'ten sonra 1924'te il oldu.
Kent, günümüzdeki 'Bozukkale' yakınlarına,
Miletoslu- larca 'Kotyora' adıyla kuruldu. Kenti, Türkler daha sonra
kıyıdan 10 ^n kadar içerideki 'Eskipazar' köyünün yerine yeniden
kurdular ve yerleşime 'Bayramlı' adını verdiler. 'Bayramlı'nın deniz
kıyısındaki iskelesi 'Bucak' adıyla bilindi. 'Bayramlı' giderek
önemini yitirdi ve ilk adı olan 'Ordu' şeklinde anıldı. Bir deprem sonucu
yıkılan ve yeniden inşa edilen kent, bundan sonra hep 'Ordu' adıyla anıldı.
Bursa'nın ilçelerinden 'Orhaneli'nin MS 2. yüzyılda kurulmuş
olduğu hesaplanmıştır. İlçenin bulunduğu yerleşim 1325'te Orhan Gazi daha
şehzadeyken onun tarafından ele geçirilerek Osmanlı topraklarına katıldı.
Bizans döneminde 'Hadrianoi', 'Hadriani', 'Atranos', 'Edranos', 'Adırnas',
'Atranos' gibi adlarla anıldı. Cumhuriyet döneminde kente 'Beyce' adı
verildi, bu ad daha sonra Orhan Gazi'ye atfen 'Orhaneli' yapıldı.
Bursa'nın ilçelerinden 'Orhangazi'nin tarihi, Bursa
ile aynı bir gelişme çizgisindedir. Burası, Bizans döneminde İznik Gölü
kıyısına yer alan küçük bir yerleşim olarak kuruldu. 1326'da Orhan Gazi tarafından
Osmanlı topraklarına katldı. Osmanlı döneminde kent yörenin ortak bir alışveriş
ve pazar yeri durumundaydı. Bu nedenle başlangıçta 'Pazarköy' adı
verildi. Adı, 1919'da 'Orhan Gazi'nin adından hareketle 'Orhangazi' olarak
değiştirildi.
Çorum'un ilçesi 'Osmancık'in tarihsel geçmişi bağlı
olduğu il ile benzerlik gösterir. Hitit, Pontus, Roma, Bizans gibi egemenliklerden
sonra 10. yüzyıldan itibaren bölgeye Türkler yerleşmeye başladı. Danişmentli,
Selçuklu, Eretna Beyliği, Kadı Burhaneddin dönemlerinin ardından 1398' de
Osmanlı topraklarına bağlandı. Adı, başlangıçta yerleşime bir kale yaphran
komutan Aflan'ın adından 'Alfan' diye anıldı. Ardından 'Aflonos',
'Eflanos' denildi. 'Osmancık' adı Türkler zamanında oluşmuştur.
Bilecik'in ilçesi 'Osmaneli' tarihsel
yönden Bilecik ile benzerlik gösterir. Yöre ve yerleşimin bulunduğu alan Frig,
Pers, Bithynia, Roma, Bizans egemenliklerini yaşadı. 1308'de Osmanlı devletinin kurucusu Osman Gazi tarafından ele geçirildi.
Burasının bilinen ilk adı 'Malagina'dır. Sonraları
'Laukai' ve 'Lefke' adlarıyla anıldı. 1913'te Osman Gazi'nin
anısına adı 'Osmaneli' yapıldı.
'Osmaniye' ilinin tarihi Hitit ve Asurlulara dek uzanır. Kent
sınırları içinde çok sayıda tarihi kalıntı mevcuttur. Yöre ve yerleştiği kent
alanına Yavuz Sultan Selim döneminde Osmanlılara bağlandı (16. yüzyıl
başları). 19. yüzyılda Adana vilayetinin Cebelibereket sancağına bağlı bir kaza
iken Cebelibereket Cumhuriyet döneminde ilk yapıldı, daha sonra (1933) bu ilin
kaldırılıp ilçe yapılarak 'Osmaniye' adıyla Adana'ya bağlandı.
Kent, aslında konargöçer Türkmen boylarının 'Hacıos-
manlı' adındaki köy ve çevresine yerleşmeleri sonucu gelişip oluştuğundan
daha sonra 'Osmaniye' adını aldı. 'Osmaniye' Türkiye
Cumhuriyeti'nin il statüsüne geçen son illerinden biri olmuştur (1996).
Yozgat'ın merkez ilçesine bağlı olan Osmanpaşa, adını
Plevne kahramanı Gazi Osman Paşa' dan alır. Bucağa 19 köy bağlıdır.
Kayseri'nin ilçesi 'Özvatan' 1990'da ilçe oldu. 'Özvatan'
adının kim tarafından, niçin konulduğu hakkında bilgi yoktur.
Elazığ'ın ilçesi 'Palu'nun tarihi İlkçağ'a dek uzanır. O dönemde
bu yörede 'Armamosata' adında bir
yerleşme vardı. Yerleşme, Bizans döneminde 'Asmosata', daha sonraki dönemlerde
de 'Aşmuşat' adıyla
anıldı. Bir süre Arap egemenliğinde kalan yöre 1515'te Osmanlı topraklarına
katıldı. İlçenin yakınlarındaki kalenin Urartu döneminden kaldığı sanılmaktadır.
'Palu' adının Arapça ya da yerel dillerden birinden geldiği sanılmaktadır.
Denizli'nin çok yakınlarındaki (10 km) ilginç turizm
merkezi 'Pamukkale', antik Hierapolis kenti sınırları içindedir.
İlginç çanakçık ve saçaklarıyla Pamukkale travertenleri eni ve boyu yaklaşık 1
km olan geniş sekiler görünümündedir. Dünyada başkaca bir benzeri yoktur.
Erzurum'un ilçesi 'Pasinler'in tarihi, İlkçağ'a dek
uzanır. İskitler tarafından yapılan kent Urartu, Bizans, Arap, Emeni, Gürcü,
Saltuklu, Selçuklu, İlhanlı, Eretna Beyliği, Karakoyun- lu, Timur, Akkoyunlu,
Safevi egemenliklerini yaşadı. 1514'te Osmanlı topraklarına katıldı. 'Pasinler'
adı, ilk adı olan 'Phasiane'den gelir. İlçe merkezinin adı 'Hasankale' ise,
İlhanlı Sultanı Emir Hacı Togay'ın
oğlu 'Hasan'dan kaynaklanmaktadır.
Marmara Denizi'nde Marmara takımadaları arasında Marmara
Adası'ndan sonraki en büyük ada olan 'Paşalimam' yönetim olarak Erdek
ilçesi sınırları içindedir. 'Paşalimanı Adası' adını, Osmanlı döneminde
sefer esnasına buradaki uygun limana demirleyen Osmanlı donanmasındaki amiral
gemisinden (Kaptanıderya'nın gemisi) alır.
Ağrı'nın ilçesi 'Patnos'un tarihi, Ağrı ile aynıdır.
Çeşitli uygarlıklardan sonra 1514'te Osmanlı topraklarına katıldı. 'Patnos'
adının yerel dillerden oluştuğu sanılmaktadır.
Rize'nin ilçesi 'Pazar'ın tarihi, İlkçağ'a dek uzanır. MÖ
7. yüzyılda Miletoslular tarafından bir ticaret kolonisi olarak kuruldu. Pontus
Krallığı, Bizans, Komnenos egemenliklerinin ardından 146l'de Fatih Sultan
Mehmet tarafından Osmanlı topraklarına katıldı. 'Pazar'ın bilinen en eski adı 'Atina'
idi.
Tokat'ın 'Pazar' kazası 1987'de ilçe oldu. İlçe
adını eskiden beri yörece ünlü olan pazarında almıştır.
Kahramanmaraş'ın ilçesi 'Pazarcık', çok eski bir
yerleşim alanında yer alır. Ancak kent yeni bir yerleşmedir. Adı, mülki idare
amirlerince konulmuştur.
Kütahya'nın ilçesi 'Pazarlar' 1990'da aynı addaki
kasaba ilçe yapılarak kurulmuştur.
Erzurum'a bağlı 'Pazaryolu' ilçesi, eskiden bir
bucak iken 1989'da ilçe olmuştur.
İstanbul'un ilçelerinden 'Pendik'in tarihinin
Neolitik döneme kadar gittiği saptanmıştır (MÖ 5000). 'Pendik'in bilinen
ilk adları 'Pandikhion' ve 'Pantchium'dur.
Ordu'nun ilçesi 'Perşembe'nin tarihi İlkçağ'a dek uzanır ve
Ordu ile benzerlik gösterir. MÖ 8. yüzyılda Miletoslular tarafından bir
ticaret kolonisi olarak kuruldu. Çeşitli egemenlik ve uygarlıkların ardından
1461'de Fatih Sultan Mehmed tarafından Osmanlı topraklarına katıldı. İlk adı 'Vona'
olan yerleşime 1945'te 'Perşembe' adı verilmiştir.
Siirt'in ilçesi 'Pervari'nin tarihi İlkçağ'a dek
uzanır. MÖ 6. yüzyıldan itibaren Pers, Makedonya, Seleukos, Part, Roma, Sasani,
Bizans, Mogol egemenliklerini yaşadı. 1514'te Osmanlı topraklarına katıldı. 'Pervari',
bilinen ilk adı 'Bervade'den oluşmuştur.
Kayseri'nin 'Pınarbaşı' ilçesinin tarihi bağlı
olduğu il ile benzerlik gösterir. Önceleri Sultan Abdülaziz'in tahta
çıkhğı yıl (1861) kaza statüsü verildiğinden 'Aziziye' adıyla anıldı.
Adı 'Aziziye' olan öteki yerleşimlerle karıştırılmaması için bir süre de
'Sivasaziziyesi' diye anıldı. Kayseri'ye bağlandıktan sonra Zamantı
Irmağının kaynaklarına yakınlığı nedeniyle 'Pınarbaşı' adı verildi.
Kastamonu'nun ilçesi 'Pınarbaşı'nm tarihi bağlı
olduğu il ile aynıdır. 1987'de ilçe oldu. Adı, resmî m akamlarca koyulmuştur.
Kırklareli'nin ilçesi 'Pınarhisar'ın tarihsel
geçmişi bağlı olduğu il ile aynıdır. Adını ilçe içerisindeki ünlü bir pınar
suyundan alan 'Pınarhisar' 1953'te ilçe olmuştur.
Ankara'nın ilçelerinden 'Polatlı', çok eskilere
uzanan bir tarihe sahiptir. İlçe sınırları içerisinde yer alan en eski yerleşim
ise Gordion' dur (MÖ 3000). Yöre ve yerleşim, çeşitli egemenliklerin
ardından Bizans, Danişmentli yönetimine girdi, 1516' da Osmanlı topraklarına
kahldı. Yöreye demiryolu ulaşınca küçük 'Polatlı' köyü, İstasyon
çevresinde hızla gelişti. 'Polat'ın 'güçlü, kuvvetli, yavuz' anlamına
gelen bir sözcük olduğunu ve ilçenin adının bu addan kaynaklandığını öne
sürenler vardır.
İstanbul'da Anadolu yakasında, Beykoz ilçesi sınırları
içinde yer alan köy statüsündeki 'Polonezköy', adını 17. yüzyılda Osmanlı devletine
sığınan ve buraya yerleştirilen bir grup Polonyalı sığınmacıdan almıştır.
'Polonezköy', günümüzde İstanbul'un seçkin
bir turizm merkezi durumundadır.
Ardahan ilinin ilçesi 'Posof'un tarihi Ardahan ile
aynıdır. Eski adı 'Duğur' olan 'Posof' birkaç kez Ruslar
tarafından işgal edilmiştir.
Malatya'nın ilçelerinden 'Pötürge'nin tarihine
ilişkin fazla bilgi mevcut değildir. Pütürge' olarak da bilinen ilçenin
adının yerel bir dilden kaynaklandığı sanılmaktadır.
Tunceli'nin ilçesi 'Pülümür', Tunceli ile aynı
tarihe sahiptir. 1473'te Osmanlı topraklarına katıldı. Eski adları 'Plomer' ve
'Plümer' şeklindeydi. 'Pülümür' bu
adlardan ortaya çıkmıştır.
İstanbul'da Eyüp ilçesinde bir semt olan 'Râmi' adını
burada bulunan 'Rami Çiftliği'nde almıştır. III. Selim zamanında buraya 'Râmi Kışlası' diye anılan bir de
kışla yapılmıştır.
Tokat'ın ilçesi 'Reşadiye'nin tarihi geçmişi
Tokat ile aynıdır. 1461'de Osmanlı topraklarına katıldı. Önceleri 'Eskefser'
adını taşırken 1909'da Osmanlı padişahı 'Sultan Reşad' (V. Mehmed)
tahta çıkınca adı 'Reşadiye'ye çevrildi.
'Rize' MÖ 7. yüzyılda Miletoslular tarafından bir ticaret kolonisi
olarak kuruldu. Part, Pontus, roma, Bizans, Danişmendli, Trabzon İmparatorluğu
egemenliklerini yaşadı. Bölgenin batı kesimi 1461, doğu kesimi 1509'da Osmanlı
topraklarına katıldı. Kent, bir ara 'Şannika' adıyla anıldı (MÖ 180'den sonra). Ardından 'Rhizios', 'Rhizus' ve 'Rhiza'
denildi. En sonunda günümüzdeki 'Rize' adı oluştu.
İstanbul'da Rumeli yakasında, Bebek ile Baltalimanı
arasında yer alan semt. Adını semtte bulunan ve Fatih Sultan Mehmed tarafından
1452'de yaptırılan 'Rumelihisarı'ndan (Boğazkesen Hisarı, Yenihisar,
Yenicehisar, Başkesen Hisarı, Yeni Kale, Nikhisar, Güzel Hisar gibi
adlarla da anılır) alır.
Zonguldak'ın ilçesi 'Safranbolu' yöresinin tarihi MÖ
14. yüzyıla dek uzanır. Bithynia, Kimmer, Lidya, Pers, Roma, Bizans, Selçuklu,
Candaroğulları egemenliklerinin ardından 1460'ta kesin olarak Osmanlı
topraklarına katıldı. Osmanlılar döneminde yabancı ülkelere, özellikle
İngiltere'ye ihraç edilen yıllık on tona yakın 'safran' bu ilçe ve
yöresinde yetiştiriliyordu. 'Safranbolu' adı, bu 'safran'
bitkisinden kaynaklanır. Son yıllarda safran üretimi çok önemli ölçüde
azalmıştır.
'Sakarya' adı, Sakarya
Irmağı'nın İlkçağ'daki adı olan 'Sangarios'tan gelir (Bkz. Adapazarı).
Manisa'nın ilçesi 'Salihli'nin tarihi Eski çağ'a dek
uzanır. Antik adı bilinmeyen kent Hitit, Lidya, Kimmer, Pers, Makedonya,
Seleukos, Bergama Krallığı, Roma, Bizans, Saruhan egemenliklerinin ardından 15.
yüzyılda Osmanlı topraklarına katıldı. Kurtuluş Savaşı yıllarında iki yıldan
fazla işgalde kalan kent, işgal biterken Yunanlılar tarafından baştan sona
yakılıp yıkıldı. Cumhuriyet döneminde 'Salihli' adıyla yeniden kuruldu
ve hızla gelişti.
Hatay'ın ilçesi 'Samandağı' Hatay ile
aynı tarihsel geçmişe sahiptir. 1948'de ilçe oldu. Yakınındaki dağ nedeniyle 'Samandağı'
diye adlandırıldı. Önceki adı 'Süveydiye' idi.
Ankara' da, Ankara Kalesi'nin güneyinde Kayabaşı mahallesi
ile Anafartalar Caddesi'nin başlangıcı arasında yer alan 'Samanpazan' semti
kentin en eski semtlerindendir. 'Atpazar' semtini de içerir ve daha çok
küçük atölyeleri, küçük el sakatları yapım yerlerini, dükkânları, eski yapılarıyla
geleneksel dokusunu son zamanlara kadar koruyabilmiştir.
Adıyaman'ın ilçesi 'Samsat'ın tarihi, MÖ 17.
yüzyıla dek uzanır. Hititlerden başlayarak çeşitli egemenlikler yaşadı. 1516'
da Osmanlı topraklarına katıldı. Antik adı 'Samosata'ydı. Bu adı Araplar 'Sümeysat'
şeklinde telaffuz etti. Türkler döneminde 'Samsat' oluştu.
'Samsun'un tarihi çok eski çağlara dek uzanır. Paleolotik Çağ'da
yörede insanların yaşadığına ilişkin kanıtlar arkeolojik kazılar sonucu ortaya
çıkarılmıştır. Yerleşme ve yöresi MÖ 17. yüzyılda Kaşkalar tarafından yurt
edinilmişti. Miletos, Pers, Makedonya, Seleukos, Pontus, Roma, Bizans,
Danişmendli, Selçuklu, Trabzon İmparatorluğu, Moğol, Pervaneoğulları, Kadı
Burhameddin egemenliklerini yaşayan kent ve yöresi 1428'de kesin olarak Osmanlı
topraklarına katıldı. Mustafa Kemal, Kurtuluş Savaşı'na 19 Mayıs 1919'da
burada başladı.
Kent, Miletoslular tarafından MÖ 7. yüzyılda 'Amissos'
adıyla kuruldu. Sonraları 'Simisso', 'Samisun' adlarıyla anıldı ve son
olarak bu ad 'Samsun'a dönüştü.
Afyonkarahisar'ın ilçesi 'Sandıklı'nın tarihi bağlı olduğu
il ile benzerlik gösterir. Yöredeki yerleşmelerden en önemlisinin antik adı
'Brouzos'du. Kent daha sonra 'Karasandıklı' adıyla anıldı ve son olarak 'Sandıklı'
oluştu.
Sakarya ilinin ilçesi 'Sapanca'nın tarihi bağlı
olduğu ile çok benzer. MÖ 13. yüzyılda kurulduğu bilinen yerleşim merkezinin antik
adının, kıyısında yer aldığı Sapanca Gölü (Sumonenala) adından aldığı sanılmaktadır.
Tekirdağ'ın ilçesi- 'Saray' Bizans döneminde küçük
bir köydü. 'Saray' adı yerel yöneticiler tarafından konulmuştur.
Van'ın 'Saray' ilçesi, 1990'da kurulmuş yeni bir
ilçedir. 'Saray' adı mülki yöneticilerce uygun görülmüştür.
İstanbul'da kentin güneyinde, Boğaz girişindeki çıkıntılı
alan 'Saraybumu' adını İstanbul'un kuruluşundan bu yana tarihi yarımada
üzerine kurulan saraylardan alır. Saraybumu çevresinde eski yerleşim
kalıntıları vardır. Buraya Traklar 'Lygos', Megaralılar 'Byzantion' kentini
kurdu. Byzantion'un en önemli limanı 'Neorion' da Saraybur-
nu'ndaydı.
Konya'nın ilçesi 'Sarayönü'nün tarihiyle ilgili
ayrıntılı bilgi yoktur. 1959'da ilçe oldu, ilçenin güneyindeki 'Halıcı' kasabası
'Ladik halıları' ile ünlüdür.
Yozgat'ın ilçesi 'Sarıkaya'nın tarihi Hitit dönemine
dek iner. Hitit, Pers, Makedonya, Seleukos, Galat, Roma, Bizans, Da- nişmentli,
Selçuklu, İlhanlı, Eretna Beyliği egemenliklerinden sonra Osmanlı topraklarına
katıldı. 1957'de 'Sarıkaya' adıyla ilçe oldu.
Kars'ın ilçesi 'Sarıkamış'ın tarihi, Urartulara dek
uzanır. 'Sarıkamış' adının ilçe yakınlarındaki bir sazlığın adından
kaynaklandığını öne sürenler vardır.
Karaman'ın ilçesi 'Sarıveliler', 1990'da ilçe oldu.
Adını aynı addaki bir köyden almıştır.
İstanbul'un ilçelerinden 'Sarıyer' eski
bir tarihe sahip olmakla birlikte asıl gelişmesini Osmanlı döneminde
sağlamıştır. Bizans döneminde çoğu ufak bir balıkçı köyü niteliğindeki Stenos
(İstinye), Therappia (Tarabya), Kleithra tou Pontou (Kireçburnu)
idi. 17. yüzyılda ilçenin kıyılarına saraylar, köşkler yapımına girişildi. 19.
yüzyılda ise özellikle kıyı kesimlerine yabancı elçilikler için yazlıklar
yapıldı. Bu arada Trakya'dan kumaş boyama ustalarının yer aldıkları kırk kişilik
bir aile Emirgan ile Baltalimanı arasına iskan edildi ve böylece 'Boyacıköy'
oluştu.
Halk arasında 'Sarıyer' adının 'yörenin
sarımsı renkteki toprağından kaynaklandığı' söylenir. Gerçekten de ilçe sınırları
içerisindeki toprağın rengi belirgin bir biçimde sarıya çalar. Bir başka halk y
ada şehir efsanesine göre, bu ad 'San Lira Yeri' deyiminden gelmedir.
Omsalı döneminde, bir eğlence yeri olarak da ün salan yöreye
zevklerinde düşkün paraları, altınları bol zenginler sık sık gelirlerdi. Bu
zengin kişiler güçleri ölçüsünde 'sarı lira' da denilen 'altın' harcarlardı.
'San Lira Yer' şeklindeki deyim, giderek 'San Yer'e dönüştü ve en
sonunda 'Sarıyer' adı oluştu.
Kayseri'ye bağlı 'Sarız' ilçesi ve yöresinin
tarihine ilişkin yeterli bilgi yoktur. Eskiden Pınarbaşı ilçesinin bir bucağı
olan ilçe, bu statüsünü 1946'da kazandı. İlçe, 'Sarız' adı verilen bir vadide
kuruluydu. 'Köyyeri' olan eski adı, bu vadi ve 'Sarız Çayı'nın
adından esinlenerek konulmuştur.
'İzmir'in ilçesi 'Seferihisar'
MÖ 10. yüzyılda Teos adıyla kuruldu. Lidya, Pers, Makedonya,
Seleukos, Roma, Bizans egemenliklerinin ardından 1426'da Osmanlı topraklarına
katıldı. Önceki adı 'Sifrihisar' ya da 'Sivrihisar' şeklindey-
ken bu ad sonradan 'Seferhisar'a dönüştürüldü.
İzmir yakınlarındaki ünlü Efes (Ephesos) liman kenti
Antik- çağ' da ve sonrasında yüzyıllarca yörenin en önemli bir merkezi
durumundaydı. İzmir'e bağlı bir ilçe olan 'Selçuk', Efes'e bağlı olarak
doğdu ve gelişti. MS 5. yüzyılda inşa edilen St. Jean kilisesinin yer
aldığı Ayasaluğ (Haigios Theologos) Tepesi, zamanla bir başka yerleşme
olarak ortaya çıkmaya başladı. Limanı artık tamamen alüvyonlarla dolan ve
önemini kaybeden Efes liman kenti oldu. Bizanslılar Aysaluğ tepesine
bir kale yaptılar. Kale, 11. yüzyılda Selçuklular' ın eline geçti. 1348'de
Aydınoğullarının bir ticaret merkezi oldu. 1426'da da kesin olarak Osmanlı
topraklarına katıldı. 19. yüzyılda Aysaluğ bir nahiye (bucak)
merkeziydi. Merkez kısa bir süre için Çirkince (Şirince) köyüne taşındı.
Yöreye demiryolu geldiğinde Aysaluğ yine nahiye merkezi oldu. 1914'te
adı 'Selçuk' şeklinde değiştirildi. Selçuk, 1957'de ilçe
statüsünü kazanmıştır.
Manisa'nın bir ilçesi olan 'Selendi'yle ilgili yeterli
tarihsel bilgi mevcut değildir. İlçenin bir İlkçağ kenti olan 'Silendos
(Salandas)'ın kalıntıları üzerinde oluştuğu bilinmektedir. Osmanlı
döneminde adını bu Antik yerleşimden alan ve nahiye statüsünde bulunan Silandos,
günümüzde 'Karaselendi' diye anılan köydeydi. Daha sonra nahiye merkezinin
taşındığı kasaba, 'Selendi Çayı' vadisinde kurulu gelişmemiş bir
yerleşmedir.
Kars'ın ilçesi 'Selim', 1957'de ilçe oldu. Tarihine
ilişkin yeterli bilgi yoktur. 'Selim' adı yerel yöneticilerce
verilmiştir.
İstanbul'da Haydarpaşa ile Üsküdar arasında yer alan semte
bu ad, 19. yüzyılın başlarında yaptırılan ve 'Selimiye' diye anılan cami
ile aynı addaki kışlanın adından almıştır. Burası 1854-1856 arası Kırım
Savaşı sırasında hastane, daha sonraları askeri okul, karargâh olarak da
kullanılmıştır.
Konya'nın bir kazası olan 'Seydişehir'in tarihi
İlkçağ'a dek ulaşır. Hominidlerin yaşadığı yöre, Selçuklu, Hamitoğulları,
Eşrefoğulları, Osmanlı, Karamanlıların egemenliklerinin ardından, Fatih
Sultan Mehmed tarafından 1466'da kesin olarak Osmanlı topraklarına
katıldı.
Önceleri sıradan ve ufak bir yerleşimken,
buraya 14. yüzyıl başlarında gelen Horasanlı Seyyid Harun yörede önemli
bayındırlık etkinlikleri gerçekleştirdi. Ve onun anısına kente 'Seydişehri' adı
verildi. Bu ad giderek 'Seydişehir'e dönüştü.
Cumhuriyet'ten sonra 'Adana' kısa süre bu adla
anılmışbr.
Eskişehir'in 'Seyitgazi' ilçesinin tarihi İlkçağ'a
dek uzanır. Frig, Lidya, Pers, Makedon, Seleukos, Galat, Roma, Bizans, Arap,
Selçuklu, Osmanlı, Karamanlı egemenliklerinden sonra 14. yüzyılda kesin olarak
Osmanlı topraklarına katıldı. Adını ilçe sınırları içinde bir çarpışma
sırasında öldüğü ve buraya gömüldüğüne inanılan Seyyid Battal Gazi' den
alır.
Balıkesir'in ilçesi 'Sındırgı'nın tarihi
İlkçağ'a dek uzanır. İlçe ve yöresi Lidya, Pers, Büyük İskender, Bergama
Krallığı, Roma, Bizans, Selçuklu egemenliklerini yaşadı. 1323'te Osmanlı
topraklarına katıldı.
İlçe, adı eskiden 'Koruköy' olan
yerleşimde kurulup gelişti. Üzerinde bulunduğu ovayla birlikte 'Sındırgı' adını
aldı.
Antalya'ya bağlı Manavgat ilçesinin merkez
bucağına bağlı bir köy olan Eskiantalya (Selimiye) köyü ve çevresinde yer alan 'Side'
İlkçağ'da Anadolu'nun Pamphyla bölgesindeki önemi bir antik kentti. 'Side'
Eski Yunancada 'nar' anlamına gelir. Burada, Yunanlı kolonicilerden
önce eski bir yerli Anadolu halkı yaşıyor ve kendilerine özgü bir dil kullanıyorlardı. Kent tarih boyunca çok önemli bir kültür, bilim ve yönetim
ve de sanat merkezi olma niteliğini korudu. 'Side', antik kalıntılarıyla
dünyanın en önemli arkeolojik öğelerini içeren bir antik yerleşim olarak kabul
görmektedir.
'Siirt' ilinin tarihi İlkçağ'a dek ulaşır. Kent ve yöresi MÖ
3000'1erde Hurilerin yurduydu. Nairi konfederasyonu, Hubiskiya Krallığı, Şupria
Krallığı, Asur, Kimmer, İskit, Med, Pers, Makedonya, Part, Roma, Sasani, Emevi,
Abbasi, Arap emirlikleri, Bizans, Artuklu, İlhanlı, Eyyubi, Karako- yunlu,
Şerefhanlar gibi çok değişik egemenli, uygarlık ve istilaları yaşadı. 1514'te
Osmanlı topraklarına katıldı.
'Siirt'; 'Kert', 'Esard', 'Saird',
'Siird', 'Seerd', 'Sairt', 'Söört', 'Seerd' gibi
çok değişik adlarla anıldı. Zamanla 'Siirt' adı oluştu ve bu ad
benimsendi.
İstanbul'un ilçelerinden 'Silivri'nin'
tarihi MÖ 14. ve 13. yüzyıllara dek uzanır. Trak, Megaralılar, Delos Birliği,
Büyük İskender, Roma, Bizans egemenliklerini yaşadı. 1453'ten sonra Osmanlı
topraklarına katıldı.
Eski Trak dilinde 'Bria' sözcüğü 'kent'
anlamına gelir ve sözcük ilçenin ilk adı 'Slymbria'da 'soek' olarak
kullanıldığına göre Türkçe anlamı 'Slym'in kenti' ya da 'Slym kenti'
dir. Bizans İmparatoru Arcadius kente eşinin adını vererek 'Eudoksiapolis'
yapmak istediyse de bu ad tutmadı. İlk ad önce 'Slimbirye', sonra da
'Silivri'ye dönüştü.
Diyarbakır'ın ilçesi 'Silvan'ın tarihi
Diyarbakır ile büyük benzerlik gösterir. Asurlular tarafından kurulduğu sanılan
kent ve yöresi 1517'de Osmanlı topraklarına katıldı. Kent, Bizans döneminde 'Oartyopolis'
adıyla anıldı. Araplar kente 'Meyyafarkin' adını koydular. 'Silvan'
sözcüğünün ise yerel bir sözcük olduğu tahmin edilmektedir.
Kütahya'nın ilçesi 'Simav'ın tarihi
Kalkolitik Çağ'a dek (MÖ 5500-3500) uzanır. Tarih içinde Bizans ile
Germiyanoğlu Türk Beyliği kent ve yöresi için çok sayıda savaşlar yaph ve kent
14. yüzyılın ortalarında Germiyanoğullarına bağlandı. 1429'da ise kesin olarak
Osmanlı topraklarına kahldı.
Kent başlangıçtan günümüze 'Abbaeittis',
'Synaos', 'Sindos' gibi değişik adlarla anıldıktan sonra zamanla günümüzdeki
'Simav' adı oluştu ve benimsendi.
Ankara'nın ilçelerinden 'Sincan' yeni bir yerleşim
merkezidir. Bir tren istasyonu oluşu ve başkent Ankara'ya yakınlığı nedeniyle
inanılmaz bir hızla gelişmiş ve Ankara metropoli içerisinde yer alan bir ilçe
konumuna gelmiştir. 'Sincan' adının yerel yöneticilerce konulmuş olduğu
sanılmaktadır.
'Sinop'un tarihi İlk Tunç Çağı'na dek (MÖ
3500-2000) uzanır. Kaşka, Miletos, Lidya, Pers, Büyük İskender, Pontus
Krallığı, roma, Bizans, Selçuklu, Trabzon Rum İmparatorluğu, Pervaneoğulları,
Candaroğulları egemenliklerini yaşadı. 1461'de kesin olarak Osmanlı
topraklarına kahldı.
Kent MÖ 7. yüzyılda Miletoslular tarafından
bir ticaret kolonisi olarak 'Sinope' adıyla kuruldu. Adını, bir Amazon
kraliçesi olan 'Sinope'den aldı. Mitolojiye göre kente adını veren Yunan
Tanrısı Asopos'un kızlarından 'Sinope'dir. Bu ad, günümüze dek ulaşmış ve
çok küçük bir değişikliğe uğrayarak 'Sinop' şeklini almıştır.
İstanbul'da 2008'e kadar Eminönü ilçesinin bir semti olan 'Sirkeci',
Bahçekapı ile Saraybumu arasında yer alır. Bizans surlarının semtteki
bölümü 19. yüzyılda demiryolu ve Sirkeci Garı'nın yapımı esnasında
yıktırılmıştır. Semt, 'Sirkeci' adını burada bir zamanlar sayıları fazlaca
olan sirke imalathanelerinden almıştır.
'Sivas'ın tarihi Neolitik Çağ'a dek (MÖ
8000-5500) kadar uzanır. Hatti, Hitit, Kimmer, İskit, Med, Pers, Büyük İskender,
Kapadokya Krallığı, Pontus Krallığı, Roma, Part, Sasani, Bizans, Danişmendli,
Mengücek, Selçuklu, İlhanlı, Eretna Beyliği, Kadı Burhaneddin, Timur, Akkoyunlu
egemenliklerini yaşadı. 15. yüzyılın sonlarında Osmanlı topraklarına katıldı.
İlk yerleşim 'Kabeira' ya da 'Kaberia'
adıyla kuruldu. İlk antik adları 'Megapolis: Büyük Kent', 'Diopolis:
Tanrı Zeus'un kenti' şeklindeydi. Daha sonra 'Sebasteia' oldu. Bazen
de 'Megapolis-Sebasteia' adı kullanıldı. Türk döneminde bu ad en
sonunda 'Sivas' (kimilerince bu ad 'Sivas' şeklinde de yazılır)
şeklini aldı.
Şanlıurfa'ya bağlı 'Siverek' ilçesinin tarihi
Şanlıurfa ile hemen hemen aynıdır. Sümer, Hitit, Akat, Asur, Hurri, Mitanni,
Roma, Bizans, Sasani, Arap, Selçuklu, Urfa Kontluğu, Zengiler, İlhanlı, Timur,
Memlûklu, Akkoyunlu, Safevi egemenliklerini yaşadı. 1535'te Osmanlı
topraklarına katıldı.
Kent, tarih boyunca 'Savavorah',
'Sevavorah', 'Sevaverek', 'Sebaberek', 'Subeyda' gibi adlarla anıldıktan
sonra 'Siverek' adı oluştu ve benimsenerek öyle kaldı.
Elazığ'ın ilçesi 'Sivrice'nin tarihiyle ilgili yeterli
bilgi çok azdır. İlçe merkezi daha önce 'Kurtköy'deydi.
Eskişehir'in ilçesi 'Sivrihisar'ın tarihi Hitit
dönemine dek uzanır ve ilçe bağlı olduğu ilin tarihiyle aynı çizgi üzerinde yer
alır. Yöredeki en eski yerleşme 'Pessinus' idi. Buras Bizans ile Selçuklular
arasında birçok kez el değiştirdi. Kent, kuruluşundan başlayarak 'Sallopa',
'Abrustula', 'Spalia' gibi adlarla anıldı. Bizans döneminde ise 'İustiniapolis'
adı verildi. Kente Bizanslılar antik 'Pessinus' kentinin taşlarından
bir kale inşa ettiler. Kentin Türkler tarafından bu kale nedeniyle
'Sivrihisar' diye adlandırıldığı sanılmaktadır.
Manisa'nın 'Soma' ilçesinin tarihine
ilişkin fazla bilgi yoktur. İlçenin eski adı 'Germe' idi.
Aydın'ın ilçesi 'Söke'nin tarihi MÖ 12. yüzyıla dek uzanır. Karlar, İonlar, Lidya, Pers,
Makedonya, Seleukos, Bergama Krallığı, Roma, Bizans, Selçuklu, Menteşeoğulları,
Aydınoğulları egemenliklerini yaşadı. 1426'da kesin olarak Osmanlı topraklarına
katıldı.
Başlangıçta kent 'Maindropolis', 'Sokai' gibi
adlarla anıldı. Selçuklular ise buraya 'Akçaşehir' adını verdiler. Bir
Türk boyunun reisi olan Süleyman Şah, kente dedesinin adı olan 'Söke Bey'in
anısına 'Söke' adını verdi ve bu ad benimsenerek günümüze dek ulaştı.
İstanbul'da, Anadolu yakasında, Kadıköy'ün
ilçesi olan 'Suadiye', adını semtteki 'Suadiye Camii'nden alır.
19. yüzyılda bir paşanın kızı olan 'Suadiye' genç yaşta verem hastalığından
ölünce, babası onun anısına bir cami yaptırdı ve caminin olduğu semt o günden
sonra 'Suadiye' adıyla anıldı.
İstanbul'un 'Sultanbeyli' ilçesi, 1992'de ilçe
konumuna getirildi. Eskiden Kartal' a bağlı aynı addaki bir köydü.
Afyonkarahisar'ın ilçesi 'Sultandağı', 1958'de
ilçe oldu. Eski adı 'İshaklı' olan kasaba ilçesinin kuzeydoğusunda
kaldı. Adını 'Sultan Dağı'ndan almıştır.
Aydın'ın ilçesi 'Sultanhisar'ın tarihi Aydın ile
aynıdır. Antik adı 'Nysa' olan kentin kalıntıları ilçe yakınındadır.
Sultanhi- sar adı Türkler tarafından verilmiştir.
Çorum'un ilçesi 'Sungurlu', il ile aynı tarihi
geçmişe sahiptir. Eskiden 'Budakoğlu' adını da taşıyan ilçe 'Sungurlu'
adını aynı addaki bir ünlü aileden almıştır.
Balıkesir'e bağlı 'Susurluk'un tarihiyle ilgili
fazla bilgi elde mevcut değildir. İlçenin adı eski kaynaklarda 'Fırt' şeklinde
geçer. Yerleşme 19. yüzyılın sonlarında ve Cumhuriyet'in ilk dönemlerinde 'Susığırlık'
adıyla anılan bir köydü. Bu ad sonradan 'Susurluk' şeklinde
değiştirilmiştir.
Sivas'ın ilçesi 'Suşehri'nin tarihi, Sivas ile aynıdır.
İlçe eskiden 'Endires Çayı' diye de bilinen 'Suşehri Çayı'nın
vadisinde kurulmuştur. Önceleri 'Endires' diye adlandırılan yerleşim
1934'te ilçe statüsüyle Sivas'a bağlanmışhr.
İstanbul' da Eminönü ilçesi sınırları içinde, Beyazıt'ın
Haliç'e bakan kesimindeki bir semt olan 'Süleymaniye' adını Kanuni Sultan
Süleyman'ın buraya yaptırttığı Süleymaniye Kül- liyesi'nden alır.
Isparta'nın ilçesi 'Sütçüler'in tarihi oldukça
eskilere uzanır. 1391'de Osmanlı topraklarına kahldı. 1938'de ilçe oldu. Osmanlı
döneminde 'Cebel' adını taşıdı. Antik 'Adada' kentinin
kalınhları ilçe yakınlarındadır. 'Sütçüler' adı Cumhuriyet döneminde
konulmuştur.
Van'da Urartular döneminde yapılan ve günümüzde
kullanılan 51 kilometre uzunluğundaki kanallar 'Şamran' adıyla anılır.
Günümüzdeki adı Asur Kraliçesi 'Şammuramat'ın adından gelir. Urartular
ise kanalları 'Menuai Pili' (Menua Kanalı) diye adlandırmışlardı.
'Şanlıurfa'nın tarihi,
Neolitik Çağ'a (MÖ 8000-5500) kadar uzanır. Hurri, Mitanni, Hitit, Arami
(Bit-Adini Krallığı), Asur, Babil, Pers, Makedonya, Seleukos, Arap, Part, Roma,
Bizans, Mervani, Selçuklu, Haçlı Kontluğu, Zengi, Eyyubi, Harzem, Timur, Safevi
egemenliklerini yaşadı. 1514'te Osmanlı topraklarına kahldı. İlk adı
'Edessa'ydı. Bu ad, 'Orha', 'Orhai' şeklinde de söylendi ve en sonunda 'Urfa'
şeklini aldı. Kurtuluş Savaşı'nda gösterdiği kahramanlıklar nedeniyle
1984'te kente 'Şanlıurfa' adı uygun görüldü.
Isparta'nın ilçesi 'Şarkikaraağaç'ın oldukça eski
olan tarihi, Isparta ile aynıdır. Antik adı 'Neapolis'ti. Kenti
Osmanlılar 'Yalvaç' ve 'Karaağaç' diye andı. 19. yüzyılda
Denizli'nin Karaağaç (Acıpayam) ilçesiyle karışmaması için 'Karaağac-ı
Şarki' (Doğu Karaağacı) diye adlandırıldı. Bu ad sonradan 'Şarkikaraağaç'
oldu.
Tekirdağ'ın ilçesi 'Şarköy' Roma, Bizans
dönemlerinin ardından 15. yüzyılın başında Osmanlı topraklarına katıldı.
İlçenin antik adları 'Tristasis', 'Tristatis' şeklindeydi. 'Şarköy' adı
Türk egemenliği esnasında verilmiştir.
Giresun'un ilçesi 'Şebinkarahisar'ın tarihi
bağlı olduğu Giresun'la birçok yönde benzerlik gösterir. İlçe, 1473'te Osmanlı
topraklarına katıldı. Cumhuriyet'ten sonra il oldu ve 1934'te ilçe statüsüyle
Giresun'a bağlandı.
İlçe sınırlarında MÖ 1. yüzyılda Romalıların
'Colonia' adıyla inşa ettikleri kale, çevresinde bir yerleşim oluşmasına yol
açtı. Yerleşmeyi eski Arap belgeleri 'Kaluniya' diye adlandırdı. Kimi
kaynaklarda ise bu ad Eski Yunancada 'kara kale' anlamına gelen 'Maurokastron'
şeklinde geçti. Türkler kente 'Karahisar' dediler. Bir ara 'Garasaris'
diye de anılan ilçeyi 'Karahisar' adını taşıyan öteki yerleşimlerden
ayırmak için 'Şarkikarahisar' ya da 'Karahisar-ı Şarki' adı
kullanıldı. Topraklarındaki 'şap' yataklarının bolluğu nedeniyle 'Şabeynkarahisar'
diye de anılan yerleşimin adı en sonunda 'Şebinkarahisar' a dönüştü.
Ankara'nın 'Şereflikoçhisar' ilçesinin tarihi MÖ 3000'lere,
Hattilere dek uzanır. Çeşitli egemenliklerden sonra 15. yılın ikinci yarısında
Osmanlı topraklarına katıldı. Eskiden 'Koç- hisar' adını taşıyordu.
Güneydoğu'daki 'Şırnak' (Şirnak da denir) 1937'de
ilçe, 1990'da il oldu. Tarihi, Neolitik çağ'a (MÖ 9000-5500) dek uzanır.
Çeşitli egemenliklerin ardından 16. yüzyılda Osmanlı topraklarına katıldı. 'Şırnak'
adının yerel bir sözcük olduğu ifade edilmektedir.
İstanbul'un ilçesi 'Şile', İlkçağ'da
Bithynia Krallığı'na bağlı bir yerleşimdi. MÖ. 1. yüzyıldan itibaren Roma,
Bizans, Selçuklu, Haçlı egemenliklerini yaşadı. 1400'de Osmanlı topraklarına
katıldı. İlçenin bulunduğu yerleşimin adı ilkçağ'da da
'Philee' idi. Bu ad günümüze hemen hiç
değişmeden, küçük bir şive farkıyla 'Şile' şeklinde ulaşmıştır.
Gümüşhane'nin ilçesi 'Şiran'ın tarihiyle ilgili
ayrınhlı bilgi çok azdır. OsmanlIlardan önce 'Kherison' ya da 'Kheriana'
diye anıldı. Osmanlı döneminde ise uzun süre 'Karaca' adını taşıdı. 'Şiran'
adını ilçedeki aynı adı taşıyan çaydan almıştır.
İstanbul'un ilçelerinden 'Şişli' kentin yeni
sayılabilecek yerleşimlerden ve ilçelerindendir. İlçenin sınırları içinde
Osmanlı devletinin son zamanlarına kadar önemli bir iskan etkinliği olmadı.
19. yüzyılda Elmadağ, Harbiye, Osmanbey, Maçka, Tatavla (Kurtuluş), Pangaltı
(Bankaaltı) semtlerinin belirmesinin ardından 'Şişli' semti yavaş
yavaş oluştu. 20. yüzyılda semt hızla gelişti. Bu gelişim Cumhuriyet ile
birlikte daha da hızlandı. Semt, 1954'te 'ilçe' statüsünü kazandı. 'Şişli'
adının, 20. yüzyılın başlarında bu semtte 'şiş imal eden' bir işletmeden
kaynaklandığı söylenir.
Siirt'in 'Şirvan' ilçesinin tarihi, Siirt'le
aynıdır. Çeşitli egemenliklerin ardından 1514'te Osmanlı topraklarına kahlan 'Şirvan'ın
eski adı 'Küfre' idi. 'Şirvan'ın yerel bir sözcük olduğu
sanılmaktadır.
Afyonkarahisar'ın ilçesi 'Şuhut'un tarihsel geçmişi ile
ilgili yeterli bilgi yoktur. Bağlı olduğu il ile benzer bir tarihe sahip olduğu
sanılmaktadır. 'Şuhut' adının ilçenin antik adı olan 'Synnada'dan kaynaklanmış
olabileceği tahmin edilmektedir.
İstanbul'da Eminönü ilçesinde Mısır Çarşısı'nın arkası ile
Kapalıçarşı arasında yer alan geniş alanı kaplayan 'Tahtaka- le' semti,
bu adı Osmanlı döneminden beri taşır. Semt, kimi günümüzde mevcut olmayan
Bizans surlarının diplerinde irili ufaklı iş yerlerinin açılması sonucu
oluştuğundan önceleri 'hisar dibi, kale dibi' anlamına 'Taht-el
Kal'a' denilmiş, bu Osmanlıca tamlama giderek 'Tahtakale'ye dönüşmüş ve
öyle kalmışhr.
İstanbul'un en büyük meydanlarından biri olan 'Taksim'
Beyoğlu ilçesi sınırları içinde yer alır. Adını, 19. yüzyılda burada
kurulan su dağılım şebekesinden almışhr. Trabzon'un en büyük meydanlarından
biri olan meydan da aynı nedenle 'Taksim' adını taşır.
İçel iline bağlı ilçe olan 'Tarsus'un tarihi,
Neolitik Çağ'a (MÖ 8000-5500) dek uzanır. Kizzuvatna, Hitit, Hurri, Asur,
Kilik- ya, yerel prenslikler, Pers, Büyük İskender, Seleukos, Roma, Bizans,
Arap, Selçuklu, Antakya Prensliği, tekrar Bizans, Karamanoğlu, Ramazanoğlu,
Dulkadiroğlu, Karamanlı, Ki- likya Rupen Krallığı, Memlûklu egemenliklerini
yaşadı. 16. yüzyılın ilk yarısında Osmanlı topraklarına katıldı.
Kentin adı MÖ 2 binli yıllarda Tarsus
kaynaklarında 'Taşra' diye anılır. Kent Antikçağ' da 'Tarsos', Roma
döneminde 'Tarsus' diye anıldı ve bu ad
günümüze değin değişmedi.
Kastamonu'nun ilçesi 'Taşköprü'nün tarihi, MÖ 18. ve 17.
yüzyıla dek uzanır. Kaşka, Hitit, Frigya, Lidya, Pers, Pontus Krallığı, Roma,
Bizans, Selçuklu, Çobanoğulları, Candaroğulları egemenliklerini yaşadı. 1461'de
Osmanlı topraklarına katıldı. Kent merkezine çok yakın bir alanda yer alan
kalıntıların adı 'P ompeip olis'tir. 'Taşköprü'
adı ise 14. yüzyılda Çobanoğulları tarafından yapılmış ve günümüzde de
kullanılmakta olan Gökırınak üzerindeki köprünün adından gelir.
Bitlis'in ilçesi 'Tatvan'ın tarihi, bağlı olduğu il
ve Van iliyle benzerlikler gösterir. Van Gölü'nün güneybatısında yer alan ilçe,
Birinci Dünya Savaşı esnasında, 1916'da kısa bir süre Rus işgalinde kaldı.
1918'de nahiye oldu. 1936'da ilçe statüsü kazanarak Bitlis'e bağlandı. 'Tatvan' adının, kıyısında
yer aldığı 'Van Gölü'nün adı ile bağlantılı olduğu
sanılmaktadır.
Denizli'nin ilçesi 'Tavas'ın tarihiyle ilgili yeterli bilgi
olmamakla birlikte ilçenin Denizli ile yakın bir geçmişe sahip olduğu
düşünülmektedir. 'Tavas' adı, İlkçağ yerleşkesi olan 'Tabai'den gelir.
Bu yerleşke, önceleri 'Kaletavas' ya da 'Tavas' diye anıldı,
ardından Yarangüme adlı yerleşime taşınarak adı 'Tavas' oldu. 'Tabai'
antik kenti yakınlarında bulunan yerleşke ise 1959'da 'Kale' adıyla
oluşturulan ilçenin merkezi yapıldı.
Kütahya'nın ilçesi 'Tavşanlı'nın tarihi, Kütahya ile
aynıdır. Kent ve yöresi 1381'de Germiyanoğlu egemenliğine girdi. Aynı yıl I.
Murad'ın oğlu Şehzade Bayezid, Germiyanoğlulardan Devlet Hatun ile evlenirken
kent ve yöresi çeyiz olarak Osmanlı topraklarına katıldı. Halk arasında ilçe
sınırları içerisinde çokça tavşan bulunmasından ötürü ilçeye 'Tavşanlı' adının
verildiği yolunda bir söylence vardır.
Burdur'un ilçesi 'Tefenni'nin tarihi, Burdur ile aynıdır. Antik
adı 'Temennos'tur ve şimdiki adı buradan gelir.
'Tekirdağ'ın tarihi, MÖ 3000'lere dek uzanır. Kenti Sisamlıla- rın
kurduğunu öne süren kaynaklar vardır. Trak, Pers, Odrys, Makedonya, Seleukos,
Roma, Got, Bizans, Latin, Venedik, tekrar Bizans egemenliklerini yaşadı. 14.
yüzyılda Osmanlı topraklarına katıldı.
Kentin bilinen ilk adı 'Bizanthe' idi.
Yunanlılar tarafından 'Rhaidestos', Romalılar tarafından 'Rhaedestus'
diye adlandırıldı. Osmanlılar bu adı 'Rodoscuk'a çevirdi. 18. yüzyıldan
itibaren kentin güneybatısında yer alan 'Tekfur Da- ğı'nın adından
'Tekfurdağı' diye anıldı. Bu ad Cumhuriyetin ilk yıllarında 'Tekirdağ' olarak
değiştirildi.
Samsun'un ilçesi 'Tekkeköy', 1987'de bu statüye yeni
kavuşmuş bir ilçedir. Adını aynı addaki köyden alır.
Erzurum'un ilçesi 'Tekman' tarihi Erzurum'a benzer.
1517'de Osmanlı topraklarına katıldı. 1946'da ilçe oldu. Adını, aynı addaki
köyden alır.
Samsun'un ilçesi Terme'nin tarihi MÖ 1000 yılına kadar
uzanmaktadır. İlçenin en eski halkının Kaşkalar olduğu düşünülmektedir.
Karadeniz kıyılarında yaşayan bu göçebe topluluk, daha sonra Samsun'a kadar
yayılan Hititlerin egemenliği altına girmiştir. ilçenin eski adı olan
'Termisus'un, pek çok efsanede adı geçen ve kadınlardan oluşan savaşçı bir
topluluk olan Amazonların Terme Çayı (Thermodon) kenarında kurdukları
'Themiskrya' şehrinden türediği sanılmaktadır.
İzmir'in ilçesi 'Tire'nin tarihi, İzmir ile aynıdır. Antik
adı 'Tyrha' olan ilçenin şimdiki adı da buradan gelir.
Giresun'un ilçesi 'Tirebolu'nun tarihi, Giresun'a çok
benzer. 1461'de Osmanlı topraklarına katıldı. Antik dönemde adı 'üç kent'
anlamına 'Tripolis' idi. Bu ad, günümüzdeki 'Tirebolu'nun çekirdeğidir.
'Tokat'ın tarihi,
Kalkolitik Çağ'a (MÖ 5500-3500) dek uzanır. Hitit, Frig, Kimmer, Med, Pers,
Makedonya, Pontus Krallığı, Roma, Bizans, Danişmendli, Selçuklu, Moğol,
İlhanlı, Eretna Beyliği, Akkoyunlu egemenliklerini yaşadı. 1413'te kesin olarak
Osmanlı topraklarına kahldı. İlkçağ'da Togayıt kavmi tarafından kurulan kent,
adını 'Sur kent' anlamına 'Tok kat' şeklinde anılarak aldı. Kente
bir ara 'Komana Pontika' da denilmiştir.
Trabzon'un ilçesi 'Tonya'nın tarihsel geçmişi bağlı olduğu
il ile benzerdir. Eski bir yerleşim olan ve 'Foldere' adlı vadi
içerisinde yer alan yerleşkenin adının yerel bir sözcükten kaynaklandığı
sanılmaktadır. Tonya, 1954'te ilçe statüsünü kazanmışhr.
İstanbul'da Rumeli yakasında Salıpazarı ile Karaköy
arasında yer alan bir semt olan 'Tophane', Fatih Sultan Mehmed
döneminde burada kurulan ve daha sonra da geliştirilen top döküm-yapım
atölyelerinden alır.
İstanbul'da Fatih ilçesi sınırlarında yer alan semt 'Topkapı',
adını Bizans kara surlarının büyük kapısından alır. Bizans döneminde 'Haigios
Romanos' diye anılan bu kapı, Mevlanakapı ile Sulukule kapısı arasındadır.
Fetih esnasında Fatih Sultan Mehmed, otağını bu kapı karşısında kurdurmuş
ve bu yüzden adı 'Topkapı' şeklini almışhr.
İzmir'in ilçesi 'Torbalı'nın tarihiyle ilgili yeterli bilgi
yoktur. 1926'da ilçe oldu ve bir depremin ardından bulunduğu alan-
dan 'Tepeköy'e taşındı. Antik 'Metropolis' kentinin
kalıntıları ilçe sınırları içindedir.
Erzurum'un bir ilçesi olan 'Tortum', bağlı olduğu il
ile aynı tarihe sahiptir. 'Tortum', adını 11.
yüzyılda buraya yerleşen bir Türk boyundan almıştır.
'Trabzon'un tarihi MÖ 5500'lü yıllara dek uzanır. İlkçağ'da kentin
bulunduğu yörede Khalybler kavmi yaşıyordu. Kent, Milatoslular tarafından MÖ 7.
yüzyılda bir ticaret kolonisi olarak kuruldu.
Kimmer, Pers, Pontus
Krallığı, Roma, Bizans, Kommenoslar'ın Trabzon İmparatorluğu egemenliklerini
yaşadı. 1461'de Osmanlı topraklarına katıldı.
Kurulduğu alan bir masa görünümünde olduğu
için, Miletoslular kente Eski Yunan
dilinde 'masa' anlamına gelen 'trapeza' sözcüğünden türettikleri 'Trapezous'
adını verdiler. 'Trapezus', 'Trapezunda', 'Trapezund' diye de
söylenen bu ad giderek 'Trabzon'a dönüştü.
Adana'nın 'Tufanbeyli' ilçesinin tarihi, Adana ile
benzerlik gösterir ve geçmişi Hititlere dek uzanır. İlçenin ilk adları 'Höketçe',
'Mağra', 'Mağara' şeklindeydi. Kurtuluş Savaşı yıllannda kahramanlıklar
gösteren 'Tufan Bey'in anısına 1967'den itibaren 'Tufanbeyli' yapılmıştır.
'Tunceli' ve yöresinin
tarihi, Kalkolitik Çağ'a dek (MÖ 55003500) uzanır. Yöre, sırasıyla Hurri,
Hitit, Urartu, Med, Pers, Makedonya, Kapadokya, Seleukos, Roma, Part, Bizans,
Sasani, Arap, Selçuklu, Mencünek, Artuklu, Selçuklu, Moğol, Eretna Beyliği,
Timur egemenlik ve istilalarını yaşadı. 1515'te Osmanlı topraklarına katıldı.
Yöre tarih boyunca 'Isuva', 'Hozan', 'Dersim' gibi adlarla anıldı.
Dersim, Cumhuriyet ile birlikte il yapılan Elazığ'a ilçe statüsüyle bağlandı.
1936'da il olan 'Dersim'in adı 'Tunceli' oldu.
Manisa'nın ilçesi 'Turgutlu'nun MÖ 6.
yüzyıla uzanan tarihi, Manisa ile benzerlik gösterir. Osmanlı zamanında küçük
bir köy yerleşkesiydi.
Irlamaz Irmağı kıyısında kurulu ilçenin eski
adı 'Kasaba' idi. Eski kaynaklara 'Turgut', 'Turgut Kasabası' şeklinde
geçen kasaba adı, daha sonra 'Turgutlu'ya çevrildi.
Tokat'a bağlı bir ilçe olan 'Turhal'ın tarihsel
geçmişi Rome dönemine kadar uzanır. 1413'te Osmanlı topraklarına katıldı.
Cumhuriyet'in ilk yıllarında küçük bir köy olan 'Turhal', şeker
fabrikasının kurulması sonucu hızla gelişti ve 1944'te ilçe durumuna geldi.
Adının kökeni ile ilgili bilgi edinilememiştir.
İstanbul'un ilçelerinden 'Tuzla'nın tarihi
geçmişi Bakırtaş dönemine dek uzanır. İçmeleri ile ünlü bu il, bu nedenle 'Tuzla'
adıyla anılmaktadır.
İğdır'ın bir ilçesi olan 'Tuzluca'nın tarihi, Urartu
dönemine kadar gider. İlçenin adı önceleri 'Kulp' iken, yakınlarda bulunan
tuzla nedeniyle 'Tuzluca' olarak değiştirilmiştir.
Sinop'un ilçesi 'Türkeli'nin tarihine ilişkin elde yeterli
bilgi yoktur. Eski adı 'Germiyanı' olan yerleşke, adı 'Türkeli'ne
çevrilerek 1957'de ilçe merkezi oldu.
Ordu'nun ilçesi 'Ulubey'in tarihsel geçmişi bağlı olduğu il
ile benzerlik gösterir. İlçe, fazla gelişmemiş bir bucak iken, 1958'de ilçe
oldu. Adını, yerel bir boy'un reisinden aldığı sanılmaktadır.
Uşak iline bağlı 'Ulubey' ilçesi, eski bir tarihe
sahiptir. Bağlı olduğu ilin tarihi ile benzerlik gösteren ilçe Urartu döneminde
bir yerleşim merkezi olarak ortaya çıktı. 1953'te Uşak il yapılınca, 'Ulubey'
de ilçe statüsüle Uşak'a bağlandı. Adının kaynağı hakkında yeterli bilgi
yoktur.
İsparta iline bağlı 'Uluborlu' ilçesi eski bir
tarihe sahiptir. Roma, Bizans, Selçuklu, Hamitoğulları egemenliklerini yaşadı.
1391'de Osmanlı topraklarına katıldı. Antik adı 'Apollonia' olan ilçe,
Bizans döneminde 'Sozopolis' adıyla anıldı. Hamitoğulları döneminde kent
ve kalesi 'Burgulu' adıyla anıldı. Daha sonra 'Uluborlu' adı ortaya çıktı.
Şımak'ın ilçesi 'Uludere'nin tarihsel geçmişi hakkında
yeterli bilgi yoktur. Eskiden Beytüşebap'ın bir bucağıydı. O dönemde adı 'Kılaban'
olan yerleşke, 1957'de 'Uludere' adıyla ilçe oldu. 1990'da Şırnak
iline bağlandı.
Niğde'nin ilçesi 'Ulukışla'nn tarihi MÖ 14. yüzyıla
denk uzanır. Yöre Hitit, Taba! Krallığı, Tuvana Krallığı, Roma, Bizans,
Selçuklu egemenliklerini yaşadı. 1466' da Osmanlı topraklarına katıldı. İlçe,
önceleri 'Şücaeddin' adını taşıyordu. 'Ulukışla' adının yerel ya
da mülki yöneticilerce verildiği sanılmaktadır.
Ankara'da Atatürk heykelinin (Zafer Anıtı) bulunduğu
'Ulus' meydanı bu adı C^mhuryiet döneminden sonra almış- hr. Meydana
daha önceleri 'Karaoğlan' deniliyordu. Ankara Başkent ilan edildikten
sonra kent 'Ulus Meydanı' merkez olmak üzere dört bir yöne doğru
gelişmiştir.
Bartın'ın ilçesi 'Ulus'un tarihi, MÖ 11. yüzyıla dek
uzanır. Çeşitli egemenlikler altında yaşadı, 1460'ta Osmanlı topraklarına
katıldı. 'Ulus Çayı' vadisinde kurulu olduğundan Cumhuriyet döneminde bu
adla anıldığı sanılan yerleşke, 1944'te ilçe oldu ve 1991'de yeni
oluşturulan Barhn iline bağlandı.
İzmir'in ilçesi 'Urla'nın tarihi, MÖ 3 bin yıllarına dek
ulaşır. İlçenin tarihsel gelişimi İzmir ile aynıdır. Yerleşimdeki en eski kent,
bir İon kenti olan 'Klazomenai'dir. 'Urla' önceleri Aydın Vilayeti'nin
İzmir Sancağı'na bağlı iken daha sonra İzmir'in ilçesi statüsüne getirilmiştir.
Adının nereden kaynaklandığına ilişkin elde yeterli bilgi yoktur.
'Uşak'ın tarihi, MÖ 3 bin yılna dek uzanır. Asuvalılar, Hitit, Frig,
Lidya, Pers, Makedon, Bergama Krallığı, Roma, Bizans, Selçuklu, Haçlı,
Germiyanoğlu egemenliklerini yaşadı. 1429'da kesin olarak Osmanlı topraklarına katıldı.
Frigler tarafından kurulduğu sanılan kentin
ilk adı 'Temenothyrai' idi. Daha sonra 'Flaviopolis' adıyla
anıldı. Türkler tarafından ise 'âşıklar' anlamına 'Uşşak' adı verildi ve bu
ad günümüzdeki 'Uşak'a .dönüştü.
Edirne'nin 'Uzunköprü' ilçesi, 15. yüzyılda Osmanlı
padişahı II. Murad'ın Ergene üzerine inşa ettirdiği köprü çevresinde gelişmeye
başlayan yerleşime dek uzanır. Oluşan ken, önceleri 'Cisr-i Ergene',
'Kasr-ı Ergene', 'Cesriergene' gibi adlarla anıldı, daha sonra tarihi
köprüden dolayı 'Uzunköprü' adını aldı.
Ordu'nun ilçesi 'Ünye'nin tarihi,
MÖ 8. yüzyıla kadar gider. Miletoslular, Trabzon İmparatorluğu, Selçuklu,
Hacıemiro- ğulları egemenliklerini yaşadı. 1461'de Fatih Sultan Mehmed
tarafından Osmanlı topraklarına katıldı.
Ünye, Miletoslularca kuruldu. Kentin
Antikçağ' daki bilinen ilk adı Eski Yunan dilinde 'şarap' sözcüğünden türetilmiş
bir sözcük olan 'Oinoie' idi. Bu ad, zamanla telaffuz değişiklikliklerine
uğramış ve günümüzde 'Ünye' biçimini almıştır.
Nevşehir'in ilçesi 'Ürgüp
'ün tarihi Hititlerin dönemine uğradı. Kent ve yöresi MÖ 7. yüzyılda
Arpaların yoğun bir saldırısıyla karşı karşıya kaldı. Roma egemenliğinden
sonra Bizans döneminde İkonaklazmı (İkonakırıcılık) yaygın bir biçimde
artınca bölgeye sığınan Hıristiyanların sayıları arttı. Bölge; yeraltı
yerleşkeleri, yeraltı kiliseleriyle dolup taştı. Selçukluların ardından 15.
yüzyılın ortalarından itibaren Osmanlı topraklarına katılan yerleşke, 1954'te
Niğde'ye bağlı bir ilçe oldu.
Kent, ilk dönemlerde 'Assiana' adıyla
anıldı. İlçe, günümüzde Türkiye'nin önemli bir turizm merkezi durumundadır.
İstanbul'un ilçesi durumundaki Üsküdar'ın
tarihi, MÖ 7. yüzyıla dek uzanır. Bu tarihte Khalkedon'u (Kadıköy)
kuran Megaralılar, teknelerini günümüzdeki Üsküdar'ın kıyılarında kurdukları
tersanelerde yaptılar ve ayrıca kıyıya yakın alanları bir pazar yeri gibi
kullanmaya başladılar. Bu nedenle yerleşim hızla gelişti. Kent sırasıyla Pers,
Bizanthion, Kalkhedon, Atinalılar, Bithynia Krallığı, Roma, Bizans egemenliklerinin
ardından 14. yüzyılın başlarında Osmanlı topraklarına katıldı.
Kentin ilk adı Eski Yunan dilinde 'altın
kent' anlamına 'Khrysopolis' idi. Toplanan vergiler burada
saklandğından bu ad ortaya çıkmıştı. Daha sonra bu ad 'Skytarion' ve za- mania
da 'Scutari'ye dönüştü, Türkler tarafından da kente 'Üsküdar' denildi.
Trabzon'un ilçesi 'Vakfıkebir'in tarihine ilişkin
yeterli bilgi yoktur. Kent, 1461'de Osm anlı topraklarına girmeden önce sıradan
ve küçük bir balıkçı köyü idi. Bir fırtınalı havada bu köyün korunaklı limanına
sığınan Yavuz Sultan Selim'in annesi Gülbahar Hatun'un bu nedenle buraya
kurduğu vakıfla köy giderek önem kazandı ve 'büyük vakıf' anlamına
'Vakfıkebir' adını aldı. Yerleşke kısa dönemlerde 'Folpazan' ve 'Büyükliman'
adlarını da taşımışhr.
'Van'ın tarihi, Kalkolitik Çağ'a (MÖ
5500-3500) dek uzanır. Hurri, Urartu, Med, Pers, Makedon, Seleukos,
Ptolematios, Prat, Roma, Sasani, Bizans, Arap, Sâci, SelÇuklu, Eyyubi, İlhanlı,
Hakkâri Beylerinden İzzeddin Şir egemenliklerinde kaldı. Yavuz Sultan Selim'in
Doğu Seferi sırasında 16. yüzyılın başlarında Osmanlı topraklarına kahldı.
Kentin kimi kaynaklarda MÖ 19. yüzyılda ünlü
Asur Kraliçesi Semiramis tarafından kurulduğu, bu nedenle de 'Şahmirankent'
adıyla anıldığı yolunda bir söylence vardr. Urartu döneminde yerleşke 'Tuşba'
adıyla anıldı. Daha sonra yine aynı dönemde 'Vaini' adı verildi.
Kimi kaynaklar ise 'Van' adının aynı addaki bir yöneticinin adından
kaynaklandığını öne sürer.
İstanbul'da, Anadolu yakasındaki semt 'Vaniköy'e
Bizans döneminde ve Osmanlı'nın ilk yıllarında semtteki bir koru ve koruyu
gözeten papazdan dolayı 'Papaz Korusu' denili. Padişah Avcı Mehmed (1623-1640)
koruyu ordu şeyhi Vani (Vanlı) Mehmed Efendi'ye bağışladı. Mehmed Efendi buraya
görkemli bir yalı yaptırdı. Semt, bu nedenle 'Vaniköy' adını almıştır.
Muş'un ilçesi 'Varto'nun tarihi Urartu dönemine dek uzanır.
Bir süre Bitlis beylerinin egemenliğinde kalan bölge ve yerleşim, Yavuz
Sultan Selim tarafından 1514'te Osmanlı topraklarına katıldı. İlçenin ilk
adları 'Gümgüm' ve 'Vartu' şeklindeydi. 'Varto' adının
yerel bir sözcük olduğu sanılmaktadır.
Samsun'un ilçesi 'Vezirköprü'nün tarihine ilişkin
fazla bilgi olmamakla birlikte yerleşim ve yöresinin Roma ve Bizans
egemenliklerinin ardından 1418'de Osmanlı topraklarına katıldığı bilinir.
İlçenin Türkler dönemindeki eski adı 'Gedegara' idi. Bu ad, sonradan 'Köprü'
oldu. 17. yüzyılda ilçenin yetiştirdiği ünlü vezir ailesinin (Köprülüzadeler)
adından en sonunda bu ad 'Vezirköprü'ye dönüşt.
Kayseri'nin ilçesi-'Yahyalı'nın tarihi, Kayseri ile
aynıdır. Yerleşim ve yöresi, eskiden Develi'ye bağlı bir bucak idi. 1954'te
ilçe oldu. İlçenin ilk adı 'Gazibenli' idi. Daha sonra 'Yahyalı' adını
aldı.
'Yalova'nın tarihi, MÖ 3. bin yıla dek uzanır. Yöre ve yerleşim
Bithynia Krallığı, Roma, Bizans, Haçlı egemenliklerinden sonra 1320'de Osmanlı
topraklarına katıldı. Kentin bilinen ilk adı 'Pythia'dır. Antik çağda 'Pythiai
Thermai' diye de adlandırıldı. Bizans döneminde İmparator Konstantinius
buraya annesinin adını vererek 'Helenapolis' denili. Türkler, komutan
'Yalvaçoğlu'nun adından önce 'Yalvakova' sonra 'Yalakova',
'Yalıova', en sonunda 'Yalova' adını kullandılar.
Isparta'nın ilçesi 'Yalvaç'ın tarihi İlkçağ'a dek
uzanır. Bergama Krallığı, Seleukos, Roma, Bizans, Selçuklu, Hamitoğulları
egemenliklerini yaşadı. 137' de 80 bin altın karşılığında Hamitoğulları
tarafından Osmanlılara sahlan topraklar arasındaydı. Antik 'Antiokia' kentinin
kalıntıları yerleşime 2 ^n kadar uzaklıktadır.
Marmara Denizi'nde, İstanbul Boğazı'nın güney
ağzından 15 km uzaklıkta, Maltepe-Kartal kıyıları önündeki Kızılada- lardan en
uzaktaki olan 'Yassıada'nın antik adı 'Pisti'dir.
Muğla'nın ilçesi 'Yatağan', 1944'te ilçe oldu. Bu
tarihe kadar 'Ahiköy' adıyla anıldı. Sınırları içinde antik 'Stratonikea'
kenti kalıntılarının da yer aldığı ilçeye aha sonra 'Zeybek bıçağı' anlamına
da gelen 'Yatağan' adı konuldu.
Hatay'ın ilçesi 'Yayladağı', 11. yüzyılda buraya
gelen Türkler tarafından 'Ordu' adıyla kuruldu. Karadeniz'deki Ordu ile
karışmaması için bir süre 'Ordu Muradiye' denili. 1939'da ilçenin
doğusundaki dağın adından esinlenilerek 'Yayladağı' adı verildi.
İstanbul'un kara surları üzerindeki iç kale ve bu iç
kalenin bulunduğu semt olan 'Yedikule'de Bizans döneminde adı 'Altın
Kapı' anlamına gelen 'Khry seia Pyli' vard. Bu kapı, fetihten sonra
kapatılarak beşgen planlı Yedikule Hisarı yaptırıldı.
Çanakkale'nin ilçesi 'Yenice' bir Türk oymağı tarafından
'İnceköy' adıyla kuruldu. Bir büyük depremin (1953) ardından ilçe yeni yerine
taşındı. İlçe, kurulduktan bir süre sonra (1936) şimdiki adını almıştır.
Bolu'nun ilçesi 'Yeniçağa', 1990 yılında ilçe oldu. Eskiden
aynı adı taşıyan bir bucak idi.
Ankara'ya bağlı bir ilçe olan 'Yenimahalle'nin kuruluşu
1947'li yıllara rastlar. O tarihlerde özellikle devlet memuru olan dar
gelirlilere mesken sağlanması için uygulanan bir projeydi. Başlangıçta 'Ucuz
Arsalar' diye anılan, sonra adı resmen 'Yenimahalle' ve ilçe olan
yerleşim, inanılmaz bir hızla büyüyerek gelişmiştir.
Bilecik iline bağlı olan 'Yenipazar'ilçesinin tarihi
gelişimi bağlı olduğu ille büyük benzerlik gösterir. Eskiden bucak olan ve
pazarı dolayısıyla 'Yenipazar' diye anılan yerleşim, 1987'de ilçe oldu.
Kayseri'nin ilçesi 'Yeşilhizar'ın tarihi geçmişinin
bağlı olduğu il ile benzer olduğu sanılıyor. Yerleşim, 1948'de üçe statüsünü
kazandı. Eski adı 'Karahisar' dı, ilçe olurken 'Yeşilhisar' şeklinde
değiştirildi.
Burdur'un ilçesi 'Yeşilova'nın tarihi, MÖ 350'1ere
dek uzanır. Frig, Lidya, Pers, Makedon, Seleukos, Bergama Krallığı, Roma,
Bizans, Selçuklu egemenliklerini yaşadı. 15. yüzyılda Osmanlı topraklarına
kahldı. Eski adı 'Satırlar' idj. 1936'da ilçe olurken 'Yeşilova' adını
aldı.
Sivas'ın 'Yıldızeli' ilçesinin tarihsel
geçmişi ile ilgili elde fazla bilgi yoktur. Eski adı 'Yenihan' olan
yerleşimin adı, sonradan 'Yıldızeli'ne dönüştürüldü.
Trabzon'un ilçesi 'Yomra'nın tarihsel geçmişi bağlı oldğu
il ile aynıdır. 1959'da ilçe oldu. Eski adı 'Diron' iken
değiştirilerek 'Yomra' adı konuldu.
'Yozgat' ve yöresinin
tarihi Kalkolitik Çağ'a (5500-3500) dek uzanır. Hitit, 'Deniz Halkları', Frig,
Kimmer, Lidya, Pers, Büyük İskender, Kapadokya, Galat, Bergama Krallığı,
Pontus, Roma, Bozok boyu, Danişmendli, Seltuklu, Kadı Burhaneddin, Timur
egemenlik ve istilalarını yaşadı. 1413'te kesin olarak Osmanlı topraklarına
kahldı.
Günümüzde il merkezi olan 'Yozgat',
18. yüzyılın başlarında Teke Türkmenlerinden bir kol olan 'Çapanoğulları'
tarafından bir köy yerleşimi olarak kuruldu ve 'Bozok' diye
adlandırılan sancağın 'Kızılkoca' nahiyesine bağlandı. Yerleşmi, Çapanoğlu
ailesinin önde gelenlerince bayındır ve duruma getirilerek gelişmiş bir
kent durumuna getirildi. Cumhuriyet'ten sonra Bozok vilayesi il, adı da 'Yozgat'
oldu.
Adana'nın ilçesi 'Yumurtalık' tarihi
MÖ 7. yüzyıla dek uzanır. Kilikya bölgesinin sınırları içindeydi. Kilikya
Krallığı, Pers, Makedonya Krallığı, Seleukos, Roma, Bizans, Arap, Memlûklu
egemenliklerini yaşadı. 1517'de Osmanlı topraklarına kahldı.
Önemli bir liman kenti olarak İlkçağ'daki adı
Aigai' idi. 'Lagozzo', 'Laiazzo', 'Ajazso', 'Ayas' gibi adlarla
da anıldı. Cumhuriyet döneminde adı 'Yumurtalık' olarak değiştirildi.
Konya'nın 'Yunak' ilçesi küçük bir köyken 17.
yüzyılda buraya kalabalık bir konar-göçer boyu yerleştirildi. Yerleşim,
1953'te ilçe oldu. Adını buraya yerleşen konar-göçer boydan aldığı
sanılmaktadır.
Artvin'in ilçesi 'Yusufeli'nin tarihi MÖ 9. yüzyıla dek
uzanır. Urartu, Kimmer, İskit, Pontus, Roma, Gürcü, Arap, Selç^du, Moğol,
Akkoyunlu, Safevi egemenliklerini yaşadı.16. yüzyılda Osmanlı topraklarına
kahldı. Eski adları 'Livana', 'Livane' şeklindeydi. 'Yusufeli' adını
padişah Abdülaziz'in oğlu şehzade Yusuf İzzeddin Efendi'den almışhr.
Hakkâri'nin ilçesi 'Yüksekova'nın tarihi geçmişi bağlı olduğu
Hakkari ile aynıdır. Yerleşim ve yöresinin adı Asur kaynaklarında 'Nairi' olarak
geçer. Urartuların yurdu olan bölge çeşitli egemenliklerin ardından 16.yüzyılda
Osmanlı topraklarına katıldı. 19.yüzyılda burası Van vilayetinin Hakkâri
sancağına bağlı 'Gevar' kazasının sınırlan içerisinde yer alıyordu.
1936'da ilçe yapıldı ve 'Yüksekova' adı konuldu.
Sivas'ın ilçesi 'Zara'nın tarihiyle ilgili fazla bilgi
yoktur. İlk adı 'Koçgiri' idi.
İstanbul'un ilçesi 'Zeytinbumu'nun yer aldığı alan
Bizans döneminde iskân edilmişti. Ancak gerek Bizans, gerekse Osmanlı
dönemlerinde fazla gelişmeyen küçük bir köy statüsünde kaldı. Cumhuriyet ile
birlikte girişilen sanayi hamleleri yörenin hem nüfusunu artırdı, hem de
gelişip büyümesini sağladı. 'Zeytinburnu' 1 Temuz 1957 tarihinde
İstanbul'un bir ilçesi oldu. Adını İstanbul'un coğrafya yönünden sayılı
burunlarından biri olan 'Zeytinbumu'ndan almıştır.
Tokat'ın ilçesi 'Zile'nin tarihi, Hitit dönemine (MÖ 15.
yüzyıl) kadar uzanır. Hitit, Frig, Pers, Makedon, Pontus Krallığı, Roma,
Bizans, Selçuklu, İlhanlı, Eretna Beyliği, Kadı Burhaneddin, Akkoyunlu
egemenliklerini yaşadı. 1413'te kesin olarak Osmanlı topraklarına katıldı.
Kentin bilinen en eski adlan 'Anziliya', 'Zela', 'Zile'ye dönüşmüştür.
'Zonguldak' ilinin tarihine ilişkin yeterli araştırma yoktur. Ancak,
yöredeki kıyılara Megaralıların çok sayıda ticaret kolonisi kurdukları bilinir.
Kent ve yöresi 1460'da Osmanlı topraklarına geçti. 19. yüzyılda taşkömürü
bulununca hızlı bir gelişim sonucu 'Zonguldak' kenti ortaya çıktı. 'Zonguldak'
adının, yerleşim alanı açmak için kurulduğu ve 'Zongalık' diye
anılan bir sazlık-bataklıktan oluştuğu sanılmaktadır.
Kaynakça
Akbulut, Ö., Trabzon Tarihi,Trabzon, 1955
Akurgal, Ekrem, Ancient
Civilizations and Ruins of Turkey, İstanbul, 1983
Altuğ, V., Erzurum ve
Civarının Tarihi, İktisadi Durumu Üzerine Tetkikler (İstanbul, 1941)
Arıpınar,
S., "Ordu Şehrimizin Tarihi", Belgelerle Türk Tarihi
Dergisi, s. 15-16, İstanbul 1968
Arseven, Celal Esad, Türk
Sanatı Tarihi, İstanbul, 1955-1959
Aslanapa, Oktay, Yüzyıllar
Boyunca Türk Sanatı, 14. Yüzyıl, İstanbul, 1977
Atalay, Ö., Siirt Tarihi, İstanbul, 1946
Balcıoğlu, T., Adapazarı
Tarihi ve Coğrafyası, İstanbul, 1952
Balkan,
K.-0. Sümer, "1967 Yılı Hacıbektaş
(Sulukaracahö-yük) kazısı ön raporu", Türk Arkeoloji Dergisi, s.
XVIII/2, Ankara
Bayburtluoğlu, C., Lykia,
Ankara, 1980
Bijişkyan,
P.M., Karadeniz Kıyıları, Tarih ve Coğrafyası, çev. A.
Andreasyan
(İstanbul, 1969)
Burney, C.A.,
"Urartian Fortresses and Towns in Van Region", Anatolian Studies,
sayı VII, 1957
Büyük
Larousse Sözlük ve Ansiklopedisi, Gelişim Yayınları
Çatal Höyük West,
Anadolian Studies, XV, 1965
Çevik, H., Tekirdağ
Tarih Araştırmaları,İstanbul, 1971
Danişmend, İsmail Hami, izahlı
Osmanlı Tarihi Kronolojisi
"Değirmendere
Kurtarma Kazısı 1983 Yılı Raporu", VI. Kaz Sonuçları Toplantısı, Ankara,
1985
Demircihöyük, İstanbuler
Mitteilungen band 29, 1979, Tübingen 1979
Dikmen, F.,
Sinop Tarihine Ait Derleme Bilgiler, İstanbul, 1958
Dolapönü, M.H. (yay.
haz.), Miladi 298-514'e Kadar Urfa, Emed, Mardin, Dara ve Nusaybin
Aralarında Olan Vakayiname, Mardin, 1959
Dukas,
Stratis, Bizans, çev. V. Mimaroğlu, İstanbul, 1956
Duyuran,
R., Efesos Kılavuzu, İstanbul, 1950
Eldem,
Halil, Niğde Kılavuzu, İstanbul, 1936
Erginer, S., Asya'nın
Kapısı Üsküdar ve Selimiye Camii (İsmail Hakkı Uzunçarşılı'ya armağan),Ankara,
1976
Eski
Anadolu Mimarlığı, Ankara, 1975
Gezer, S., Urfa
Tarihçesi, İstanbul, 1982
"Gordion Work
1983",VI. Kazı Sonuçları Toplantısı, Ankara 1985
Gözen, F., İstanbul,
İstanbul, 1951
"Güneydoğu Anadolu
Tarihöncesi Araştırmaları", İstanbul, 1980
Gürol, A., Eskişehir
Kılavuzu, Eskişehir, 1949
İnan, "Perge Kazısı
ve Onarımı", il. Kazı Sonuçları Toplantısı,
Ankara, 1981
Kafesoğlu,
İ., Selçuklular Tarihi, İstanbul, 1974
------------- ,
Malazgirt Meydan Muharebesi, İstanbul, 1956
Karaibrahimoğlu, S., Giresun:
Bütün Yönleri ve Kazalarıyla, Ankara, 1969
Karaoğuz,
A., Zonguldak Kılavuzu,Zonguldak, 1837
Katırcıoğlu,
N., Bütün Isparta, Ankara, 1958
Kaya, A.R.O.,
"Kırklareli Vilayetini Tarih, Coğrafya, Kültür ve Eski Eserler Yönünden
Tetkik", Kırklareli, 1948
Kınal, F., "Kargamış
Şehri Tarihi Hakanda", DTCF Dergisi, s. 16, 1958
Kırzıoğlu,
M.F., Kars Tarihi, İstanbul, 1953
Kittel, K.,
"Fikirtepe Kazısı", V. Türk Tarih Kongresi Bildirileri 1956, Ankara
1960
Koç, A.F., Bütün
Yönleriyle Yozgat, Ankara, 1961
Konyalı, İ. Hakkı, Abideleriyle
ve Kitabeleriyle Karaman Tarihi, İstanbul, 1967
Kurat, Akdes Nimet,
"IV-XVIII. Yüzyıllarda Karadeniz Kuzeyindeki Türk Kavimleri ve
Devletleri", Ankara, 1972
Kurtaran, H.-M.C.
Çoğaltan, Her Yönüyle Maraş, İstanbul, 1969
Mansel, A. Malik, Trakya'nın
Kültür ve Tarihi, İstanbul, 1938
Mardin Halkevi,
Cumhuriyet'ten Önce ve Sonra Mardin, İstanbul, 1938
Melek, A., Hatay Nasıl
Kurtuldu ?, Ankara, 1966
Mellaart, J., Exavations at Hacilar, Hacılar Kazıları, 2 cilt,
1970
Merçil, E., Müslüman-Türk
Devletleri Tarihi,İstanbul, 1985
Minns, E.H., Scythians
and Greeks, 1913
Naumann, R., Eski Anadolu
Mimarlığı, Ankara 1975
Orhun, Ö., Samsun:
Tarih, Coğrafya, Ekonomi, İstanbul, 1951
Ozanoğlu, İ., Kastamonu
Kütüğü, İstanbul, 1952
Önder, M., Mevlana
Şehri Konya, Konya, 1962
Örik, Nahit Sırrı,
Kayseri, Kırşehir, Kastamonu, İstanbul, 1955
Ötüken, Y., Kappadokia
Bölgesi Çalışmaları, Ankara, 1964
Özdoğan, M., "Aşağı
Fırat Havzası", 1977 Yüzey Araştırmaları, 1977
Özgüç, T.,
"Arslantepe Kazıları", Belleten, sayı 41, Ankara
Öztuna, T.Y., Türkiye
Tarihi, İstanbul, 1955
Peremeci, Osman Nuri, Edirne
Tarihi, İstanbul, 1940
Radt, W., "1978
Bergama Kazısı", Ankara, 1979
San, M.S., Dün ve Bugün
Muş, Kaysyeri, 1947
Schafer, J., Pergamon (The Encyclopedia of Ancient Sites), 1979
Sevgen, N., Anadolu
Kaleleri, 1959
---------- , Doğu
ve Güneydoğu'da Türk Beylikleri,Ankara, 1982
Sözen, M., Anadolu
Kentleri, İstanbul, 1971
Tankut, Hasan Reşit,
"Diyarbakır'ın Adı Üzerinde Toponomik Bir Tetkik", Ankara, 1937
Tarım,
H.C., Kırşehir Üzerine Tarihi Araştırmalar, Kırşehir, 1938
Toker, I., Denizli Tarihi, Denizli, 1968
Turan,
Osman, Doğu Anadolu Türk Devletleri Tarihi, 1973
-------- , Selçuklular
Zamanında Türkiye Tarihi, İstanbul, 1984
Türk Tarihinde ve Türk
Kültüründe Tokat Sempozyumu, Tokat 2-6 Temmuz 1986, Ankara 1987
"Türkiye Turing ve
Otomobil Kurumu Belleteni", Safranbolu Özel Sayısı, s. 54-333, İstanbul
Uğur, S., İçel
Tarihi, Mersin, 1943-1944
Uluçay,
M.Ç.-İ. Gökçen, Manisa Tarihi, İstanbul, 1939
Uykucu,
Ekrem, İlçeleriyle Birlikte İstanbul, İstanbul, 1973
Uzunçarşılı, İsmail Hakkı,
Anadolu Beylikleri ve Akkoyunlu, Kara- koyunlu Devletleri, Ankara, 1984
------ ,Bizans ve
Selçukiler'le Germiyan ve Osmanoğııl-lan Zamanında Kütahya Şehri, İstanbul, 1932
--------------- ,
Osmanlı Tarihi, Ankara, 1982
Ülkütaşır, Şakir,
"Türklerde Ad Verme ile İlgili Adet ve İnanmalar", Türk Kültürü,
sayı 10
------ , "Özel
Adların Kaynakları", Türkoloji Dergisi, c. 1, s. 1, Ankara, 1964
Van İlk
Yıllıkları
Verzone, P., 1981'de Hierapolis'te Yapılan Restorasyon ve Kazılar, IV. Kazı
Sonuçları Toplantısı, Ankara, 1983
Yalçın, O.,
Gaziantep, İstanbul, 1959
-------- , Muğla,
İstanbul, 1960
------ , Nevşehir,
İstanbul, 1960Yardımcı, N., "1984 Harran Kazı ve Onarım Çalışmaları",
VII. Kazı Sonuçları Toplantısı, Ankara 1986
Zonguldak
İl Yıllıkları
Not: Bazen Büyük Dosyaları tarayıcı açmayabilir...İndirerek okumaya Çalışınız.
Yorumlar