Kudsi Hadisler…İmam Gazâlî
KUDSİ
HADİS
Rasûlüllah
salla'llâhü aleyhi ve sellem Efendimiz buyurdular…
Allah
Teâlâ dedi ki:
"Ey
âdemoğlu!
Öleceğini
kesinlikle bilen bir kimsenin, nasıl sevindiğine şaşarım!
Yine,
hesaba çekileceğine kesin olarak inanan bir kimsenin nasıl mal topladığına,
kabre gireceğini kesin olarak bilen bir kimsenin nasıl güldüğüne şaşarım!
Âhirete
inancı olanın dünyada nasıl huzur bulduğuna, dünyanın geçiciliğini bilen
birinin ona nasıl güvenip bel bağladığına şaşarım!
Yine
dili ile âlim kalbi ile cahil olana, su ile bedenini yıkayıp temizleyen fakat
kalbi temiz olmayana insanların kusurları ile meşgul olduğu halde kendi
kusurlarına hiç bakmayana şaşarım!
Yüce
Allah’ın kendisini gördüğünü bildiği halde O’na isyan edene şaşarım!
Tek
başına öleceğini, kabre gireceğini, hesap vereceğini bilen birinin beni
bırakıpta nasıl insanlarla yakın dostluk kurduğuna şaşarım!
Hiç
şüphesiz benden başka ilah yoktur ve Muhammed benim kulum ve resulumdur.
***
KUDSİ
HADİS
Rasûlüllah
salla’llâhü aleyhi ve sellem Efendimiz buyurdular…
Allah
Teâlâ dedi ki:
"Ben,
benden başka ilah olmadığına, hiçbir ortağımın bulnmadığına ve Muhammedi’n
benim kulum ve elçim olduğuna kendi nefsimi şahit tutarım.
Her
kim benim kaderime razı olmaz, verdiğim belaya sabretmez, nimetlerime
şükretmez, verdiğim rızka kanaat etmez ise benden başka bir rabbe kulluk etsin.
Her
kim dünya için hüzünlenir ve kederlenirse bana kızmış gibidir. Kim bir
musibetten şikayette bulunursa benden şikayette bulunmuş olur.
Her
kim bir zenginin yanına çıkar ve ona sırf zenginliği sebebiyle tevazuda
bulunursa dininin üçte biri gider.
Biri
öldü diye dövünerek yüzünü yırtan kimse, mızrağını alarak benimle savaşmış
gibidir. Bir kabrin üstündeki bir ağacı kesen kimse, eliyle kabemin kapısını
yıkmış gibidir.
Kazancını
hangi yoldan elde ettiğine aldırış etmeden yiyen biri; Allah’ın onu hangi
kapıdan cehenneme atacağına aldırış etmiyor demektir.
Her
yeni gününde dini için kazançta olmayan herkes kayıptadır. Kayıpta olan kişi
için de ölüm daha hayırlıdır.
Her
kim ki bildiğiyle amel ederse Allah ona bilmediği ilimleri öğretir.
Emelini
uzun tutanın ameli hâlis olmaz."
***
KUDSİ
HADİS
Rasûlüllah
salla’llâhü aleyhi ve sellem Efendimiz buyurdular…
Allah
Teâlâ dedi ki:
"Ey
âdemoğlu!
Kanaat
et, ihtiyaç duymaktan kurtul! Hasedi bırak, rahat et! Haramdan sakın, dinde
ihlâs sahibi ol!
Gıybeti
terkedene muhabbetimi tattırırım.
İnsanlardan
uzak duran, zararlarından korunur.
Kimin
kelâmı az olursa aklı kemale erer: Aza razı olan, yüce Allah'a güvenmiş olur.
Ey
âdemoğlu! Sen bildiğinle amel etmiyorsun, bilmediğin şeylerin ilmini nasıl
istersin?
Ey
âdemoğlu! Sanki yarın ölmeyecekmiş gibi dünya için çalışıp didiniyor ve
ebediyen kalacakmış gibi mal topluyorsun.
Ey
dünya! Sana hırsla tutunup sarılanı kendinden mahrum bırak, senden uzak durup
gönlünü çekenin peşinden git ve ona hizmet et, sana bakanların gözüne şirin
görün."
***
KUDSİ
HADİS
Rasûlüllah
salla’llâhü aleyhi ve sellem Efendimiz buyurdular…
Allah
Teâlâ dedi ki:
"Ey
âdemoğlu!
Her
kim dünyalık bir şey için üzüntü duyup kederlenirse, bu sadece Allah'tan
uzaklaşmasını; dünyada ise sadece sıkıntısını ve âhirette de perişanlığını
artırmaktan başka bir işe yaramaz.
Yüce
Allah, dünya için kederlenenin kalbini arkası kesilmeyen tasalarla ve hiç boş
vakit bulamayacak meşgalelerle doldurur. Allah o kalbe öyle bir fakirlik hissi
verir ki, hiçbir zaman zenginliğe ulaşamaz, ona vereceği emeller ise onu
sürekli meşgul eder.
Ey
âdemoğlu! Ömrün her geçen gün biraz daha kısalır ama bunu idrak etmezsin. Sana
her gün rızkını gönderirim ama şükretmezsim Aza kanaat etmez, çokla da
doymazsın.
Ey
âdemoğlu! Katımda sana rızkın ulaşmadığı gün yoktur; ancak meleklerin huzuruma
senin tarafından işlenmiş çirkin fiilleri ulaştırmadıkları gün de yoktur. Sen
hem benim verdiğim rızkı yiyor hem de bana isyan ediyorsun.
Bana
dua ediyorsun, sana icabet ediyorum. Benden sana hep iyilikler inip dururken,
senden bana kötülüklerin çıkıp duruyor. Ben senin için iyi bir dost ve koruyucu
iken, sen benim için ne kötü bir kulsun! Sana verdiğim nimeti benden gizlemeye
kalkışıyorsun.
Ben,
peş peşe yaptığın kötülüklerini örter ve senden utanırken, sen benden
utanmıyorsun. Beni unutuyorsun ama benden başkasını hatırında tutuyorsun.
İnsanlardan korkuyor fakat benden korkmuyorsun. Onların ezasından çekiniyor ama
benim gazabımdan çekinmiyorsun."
***
KUDSİ
HADİS
Rasûlüllah
salla’llâhü aleyhi ve sellem Efendimiz buyurdular…
Allah
Teâlâ dedi ki:
"Ey
âdemoğlu!
Tövbede
kusurlu davranıp emelini uzun tutanlardan olma! Amel etmeden âhiret saadetini
bekleyen, âbidlerin sözlerini söyleyip münafıkların amellerini yapanlardan da
olma!
Bu
kimse, nimet verildiğinde doymaz, verilmediğinde sabretmez, başkasına hayrı
emreder ama kendisi yapmaz, insanları kötülükten sakındırır ancak kendisi
sakınmaz. O, salihleri sever ama onlar gibi olmaz, münafıklardan nefret eder
fakat onlar gibi olur. Yapmadığı şeyi söyler, emredilmediği şeyi yapar.
Başkasından vefakârlık bekler ama kendi vefasızdır.
Ey
âdemoğlu!
Her
yeni günde yeryüzü sana şöyle seslenir: Ey âdemoğlu! Benim üzerimde yürüyorsun
lâkin bir gün içime gömüleceksin. Üzerimde istediklerini yiyorsun ama bir gün
içime gömüldüğünde böcekler seni yiyecek. Ey âdemoğlu! Ben, insanı ürperten bir
evim. Ben sorgulama, yalnızlık ve karanlıklar yurduyum. Akreplerin ve
yılanların eviyim. Öyleyse beni (salih amellerinle) mamur eyle,
(kötülüklerinle) harap eyleme!"
***
KUDSİ
HADİS
Rasûlüllah
salla’llâhü aleyhi ve sellem Efendimiz buyurdular…
Allah
Teâlâ dedi ki:
"Ey
âdemoğlu!
Sizin
çokluğunuzla azlıktan, ünsiyetinizle yalnızlıktan kurtulayım diye sizi
yaratmadım. Yapmaktan âciz kaldığım bir şey için sizden yardım alayım diye de
sizi yaratmadım. Bir menfaati ele geçirmek veya bir zararı defetmek için de
sizi yaratmış değilim. Bilakis sizi bana sürekli kulluk, çokça şükür, gece ve
gündüz beni teşbih edesiniz diye yarattım.
Ey
âdemoğlu!
Öncekileriniz
ve sonrakileriniz, cinleriniz ve insanlarınız, küçükleriniz ve büyükleriniz,
hürleriniz ve köleleriniz hepiniz bana kulluk etmekte birleşseniz, bu
yaptıklarınız benim mülkümde zerre kadar bir şey artırmaz.
Her
kim hayırlı işlerde gayret ederse sırf kendi iyiliği için eder. Şüphesiz ki
Allah'ın hiç kimseye ihtiyacı yoktur.
Ey
âdemoğlu! Verdiğin zararın aynısıyla karşılaşırsın ve yaptığının aynısı sana
yapılır."
***
KUDSİ
HADİS
Rasûlüllah
salla’llâhü aleyhi ve sellem Efendimiz buyurdular…
Allah
Teâlâ dedi ki:
"Ey
âdemoğlu!
Ey
altın ve gümüşün kulu kölesi olan insan! Ben o ikisini sizin için kendileriyle
rızkımı yiyesiniz, yarattığım giysileri giyesiniz, beni teşbih ve takdis
edesiniz diye yarattım. Siz ise buna karşılık kitabıma sırtınızı dönüp onunla
ameli terkediyor, altın ve gümüşe sarılıp onları baş tacı ediniyorsunuz.
Evlerinizi
yükseltiyor ama benim evlerimi (mescidlerimi) alçaltıyorsunuz. Bu halinizle siz
ne hayırlı ne de hürsünüz; ancak dünyanın kulu ve kölesisiniz.
Bu
durumda haliniz, dışı kireçle sıvanmış kabirlere benzemektedir. Dışı göze hoş
gözükür, lâkin içi çirkindir.
Yine
sizler, insanlar için halinizi güzelleştiriyor, tatlı sözlerle ve hoşa giden
davranışlarınızla onlara sevimli görünmeye çalışıyor, fakat katı kalpleriniz ve
çirkin hallerinizle aslında onlardan uzak bulunuyorsunuz.
Ey
âdemoğlu! Amelini ihlâslı yap ve benden ne istersen iste! Ben sana istek
sahiplerinin istediklerinden daha fazlasını veririm."
***
KUDSİ
HADİS
Rasûlüllah
salla’llâhü aleyhi ve sellem Efendimiz buyurdular…
Allah
Teâlâ dedi ki:
"Ey
âdemoğlu!
Ben
sizleri boşuna ve başıboş bırakmak için yaratmadım. Ben sizden gafil değilim,
her şeyinizden haberdarım.
Siz
benim katımdaki nimet ve müjdelere, . ancak hoşunuza gitmeyen şeylere karşı
benim rızam için sabrederek ulaşabilirsiniz.
Sizin
bana itaatte göstereceğiniz sabır, sizin için, bana isyanda gösterilecek
sabırdan daha kolaydır. Günahı terketmeniz, cehennem ateşi karşısında benden
özür dilemenizden daha kolaydır. Dünya azabı, sizin için âhiret azabından daha
hafiftir.
Ey
âdemoğlu! Benim hidayete ulaştırdıklarım hariç, tümünüz sapık yolda kalırsınız.
Yine benim koruduklarım hariç hepiniz günahkârsınız. Öyleyse bana tövbe ediniz
ki size merhamet edeyim. Kendisine hiçbir sırrınız gizli kalmayacak rabbiniz
yanında gizli günahlarla sırrınızı ortaya dökmeyiniz."
***
KUDSİ
HADİS
Rasûlüllah
salla’llâhü aleyhi ve sellem Efendimiz buyurdular…
Allah
Teâlâ dedi ki:
"Ey
âdemoğlu!
Yaratılmışlara
lanet okumayın, sonra lanet size döner.
Ey
âdemoğlu! Gökler boşlukta benim isimlerimden biri ile direksiz olarak dosdoğru
durmakta iken, sizin kalpleriniz kitabımın binlerce öğüdüyle bile dosdoğru
olamamaktadır.
Ey
insanlar! Su, içindeki sert taşı yumuşatmadığı gibi, güzel öğütler de katı
kalplere tesir etmez.
Ey
âdemoğlu! Allah'ın kulları olduğunuza şahitlik ettiğiniz halde nasıl olur da
O'na isyan ediyorsunuz? Yine ölümün hak olduğuna inandığınız halde ondan nasıl
hoşlanmıyorsunuz?
Hakkında
hiçbir bilginiz olmayan nice şeyleri söylüyor ve bunu önemsiz görüyorsunuz;
oysa bunun günahı Allah katında çok büyüktür."
***
KUDSİ
HADİS
Rasûlüllah
salla’llâhü aleyhi ve sellem Efendimiz buyurdular…
Allah
Teâlâ dedi ki:
"Ey
insanlar, size rabbinizin katından bir öğüt ve kalplerdeki hastalıklar için bir
şifa gelmiştir. Öyleyse neden yalnız size iyilik edene iyilikte bulunuyor,
sadece size gelene gidiyor, sizinle konuşanla konuşuyor ve yalnız size ikram
edene ikramda bulunuyorsunuz?
Hiç
kimsenin bir diğerine üstünlüğü yoktur. Müminler, ancak Allah'a ve Resûlü'ne
iman eden kimselerdir. Onlar, kendilerine kötülükte bulunana iyilik ederler,
gelmeyene giderler, kendilerine vermeyeni affederler, ihanet edene hainlik
yapmazlar. Kendilerini terkedenlerle konuşur ve hakaret edenlere ikramda
bulunurlar. Şüphesiz ben sizin her yaptığınızdan haberdarım." Yûnus 10/57.
***
KUDSİ
HADİS
Rasûlüllah
salla’llâhü aleyhi ve sellem Efendimiz buyurdular…
Allah
Teâlâ dedi ki:
"Ey
insanlar!
Dünya,
yurdu olmayanların yurdu, malı olmayanların malıdır. Dünya malını aklı
olmayanlar biriktirir, onunla anlayışı kıt olanlar sevinir. Tevekkülü
olmayanlar dünya için hırs gösterir ve marifete ulaşamayanlar dünya zevklerinin
peşine düşerler.
Her
kim yok olacak bir nimeti ve sonu olan bir hayatı isterse, şüphesiz o, nefsine
zulmetmiş, rabbine isyan etmiş, âhireti unutmuş, dünyası kendisini aldatmış,
açığıyla gizlisiyle günahı arzu etmiştir. Çünkü günah işleyenler, yaptıklarının
cezasını mutlaka çekeceklerdir. Ey âdemoğlu! Bana kulak ver ve benimle ticaret
yap, bana çalış ve kârını yanımda saklayıp âhirette al. En'âm 6/120.
Benim
yanımda hiçbir gözün görmediği, hiçbir kulağın duymadığı ve hiçbir beşerin
kalbine gelip hayal etmediği nice nimetler vardır. Benim hazinelerim ne biter
ne de eksilir. Ben hesapsız ihsan edenim ve sonsuz ikram sahibiyim."
***
KUDSİ
HADİS
Rasûlüllah
salla’llâhü aleyhi ve sellem Efendimiz buyurdular…
Allah
Teâlâ dedi ki:
"Ey
âdemoğlu!
Size
bahşettiğim nimeti hatırlayın ve ahdime (emrime) vefa gösterin ki, ben de size
verdiğim ahdi yerine getireyim. Birde (ahde vefasızlık hususunda) benden korkun.
43 Buhârî, Tevhîd, 35, Bed'ü'l-Halk, 8; Müslim, İmân, 312; Tirmizî, Cennet, 15;
İbn Mâce, Zühd, 39; Dârimî, Rikâk, 98, 105; Ahmed b. Hanbel, Müsned, 2/313, 438
Bakara 2/40.
Yola
kılavuzsuz çıkamayacağın gibi cennete de amel dışında hiçbir yolla ulaşamazsın.
Yorulmaksızın mal toplanamayacağı gibi bana ibadet üzere sabretmeksizin de
cennete giremezsin. Öyleyse Allah'a (farzların yanında) nafile ibadetlerle
yaklaş.
Benim
rızâmı, miskinlerin (garip ve çaresiz kimselerin) sizden razı olmasında arayın.
Rahmetimi âlimlerin meclislerinde bekleyin. Zira benim rahmetim göz açıp kapama
süresince, dahi onlardan ayrılmaz."
Allah
Teâlâ şöyle buyurdu:
"Ey
Musa, söyleyeceğimi iyi dinle! Şu bir gerçektir ki, kim bir miskine karşı
kibirlenirse kıyamet günü onu karınca suretinde (küçük, hor ve hakir bir halde)
hasrederim. Miskine karşı tevazu göstereni dünya ve âhirette yüceltirim. Her
kim, bir miskinin sırlarını (özel hayatını) açığa çıkarıp utandırmak için
uğraşırsa kıyamet günü onu, bütün gizli halleri açık bir halde haşrederim.
Kim
bir fakire hakaret edip onu küçük düşü-rürse bana karşı harp ilân etmiş
demektir.
Kim
bana iman ederse meleklerim dünya ve âhirette onunla musafaha eder."
***
KUDSİ
HADİS
Rasûlüllah
salla’llâhü aleyhi ve sellem Efendimiz buyurdular…
Allah
Teâlâ dedi ki:
"Ey
âdemoğlu!
Nice
(ilim ve ibadetle kalpte parlayan) ışıklar vardır ki, onu kötü arzuların
rüzgârı söndürmüştür. Nice ibadet edenler vardır ki, kendini . beğenme duygusu
onları felâkete götürmüştür.
Nice
zenginler vardır ki, zenginlik onları ifsat etmiştir.
Nice
fakirler vardır ki, fakirlik onları bozmuştur.
Nice
sıhhatli kişiler vardır ki, afiyette olmak onları yoldan çıkarmıştır.
Nice
âlimler vardır ki, ilim onları saptırmıştır.
Nice
cahiller de vardır ki, cehaletleri onları helake sürüklemiştir.
Eğer
aranızda çokça rükû eden yaşlılar, takvaya sarılmış gençler, süt emen çocuklar
ve otlayan hayvanlar olmasaydı (yaptığınız isyanlar yüzünden) üzerinizdeki göğü
demir, yeri kuru bir çöl ve toprağı da safi kül yapardım. Böylece gökten bir
damla olsun yağmur yağdırmaz, yerden bir tek yeşillik çıkartmaz ve üzerinize
azabı daimî kılardım."
***
KUDSİ
HADİS
Rasûlüllah
salla’llâhü aleyhi ve sellem Efendimiz buyurdular…
Allah
Teâlâ dedi ki:
"Ey
âdemoğlu!
Bana
olan ihtiyacınız kadarınca benden isteyin. Ateşe dayanabileceğiniz kadar bana
isyan edin.
Ecelinizin
uzak, rızkınızın elinizin altında ve günahınızın gizli olduğuna bakıp
aldanmayın.
O'nun
zâtı hariç her şey helak olacaktır. Hüküm O'na aittir ve sonuçta O'na
döndürüleceksiniz."
***
KUDSİ
HADİS
Rasûlüllah
salla’llâhü aleyhi ve sellem Efendimiz buyurdular…
Allah
Teâlâ dedi ki:
"Ey
âdemoğlu!
Dinin
sağlam ve güzel olursa amelin, kanın ve bedenin de güzel olur. Dinin bozuk
olursa amelin, bedenin ve kanın da bozuk olur.
İnsanları
aydınlattığı halde kendini yakıp kül eden çıra gibi olma. Dünya sevgisini
kalbinden çıkar. Çünkü ben dünya sevgisi ile benim sevgimi asla bir kalpte
birleştirmem. Kasas 28/88.
Rızık
toplama hususunda nefsini zorlama; zira rızık paylaştırılmış haldedir. Hırslı
kişi mahrum kalır, cimri ise kınanır. Nimet daimî değildir. İşlerin lâzım
olmayan yönlerinin araştırılması hayır getirmez. Ecel bellidir. Hak ise
malûmdur.
Allah'ın
kuluna verdiği en hayırlı hikmet, huşudur (Allah korkusu). En hayırlı
zenginlik, kanaattir. En hayırlı azık, takvadır. Kalbe ikram edilen en hayırlı
şey yakîndir. Size verilen en hayırlı şey ise afiyettir."
***
KUDSİ
HADİS
Rasûlüllah
salla’llâhü aleyhi ve sellem Efendimiz buyurdular…
Allah
Teâlâ dedi ki:
"Ey
iman edenler, yapmayacağınız şeyleri niçin söylüyorsunuz?
Sizler
çoğu defa hayırları söyler ama zıddını işlersiniz. Kendinizin sakınmadığı nice
şeylerden başkalarını sakındırırsınız. Nice şeyleri başkalarına emreder, fakat
kendiniz yapmazsınız. Yine yiyemeyeceğiniz nice malı toplar ve tövbeyi günden
güne, yıldan yıla ertelersiniz, sonra size mühlet verilmez.
Yoksa
yanınızda ölüme karşı bir güvence mi var? Ya da cehenneme karşı bir kurtuluş
beratınız mı mevcut? Yoksa cenneti hak edip kurtulduğunuza dair bir bilgiye mi
sahipsiniz?
Sizinle
rahman arasında bir rahmet (bağı) mi var?
Nimetler
sizi şımarttı. İhsanlar sizi ifsat etti. Uzun emel sizi dünya ile aldattı.
Sağlık ve afiyet içinde olmak sizi yanıltmasın; günleriniz belirli,
nefesleriniz sayılıdır. Elinizde kalan ömrü kendi hesabınıza âhiret için
kullanın.
Ey
âdemoğlu! Sen her gün alıştığın işinle uğraşıp duruyorsun; fakat annenden
doğduktan sonra her gün, ömründen birazını yok etmekte ve her geçen gün içine
girene kadar seni kabre biraz daha yaklaştırmaktadır.
Ey
âdemoğlu! Sizin dünyadaki haliniz bala düşen sineğe benzemektedir; o bala her
düşüşünde ona yapışıp içinde kalır. İşte siz de böylesiniz.
Kendisini
başkaları için ateşte yakıp yok eden odun gibi olmaktan sakın!"
***
KUDSİ
HADİS
Rasûlüllah
salla’llâhü aleyhi ve sellem Efendimiz buyurdular…
Allah
Teâlâ dedi ki:
"Ey
âdemoğlu!
Sana
emrettiğim gibi amel et ve seni sakındırdığım şeyden uzak dur. Böyle yaparsan
sana öyle bir (manevî) hayat veririm ki (rahmetimle) ebediyen yaşarsın. Şunu
bil, devamlı hayatta olup asla ölmeyecek olan benim. Ben bir şeye 'ol' dersem,
o derhal olur.
Ey
âdemoğlu! Sözün tatlı ama amelin çirkin olursa sen münafıkların başısın
demektir.
Dışın
güzel ama için çirkin olursa helak olanlardan olursun. Böyle olanlar Allah'ı
kandırmaya çalışanlardır. Oysa Allah kendi oyunlarıyla onları kandırmıştır.
Halbuki onlar ancak kendilerini aldatırlar ve farkında değillerdir.
Ey
âdemoğlu! Cennete ancak benim azametime boyun eğen, gündüzlerini beni
zikretmekle geçiren, yalnız benim için şehvetlerden el çekenler girer.
Ben
(bana sığınan) garibi himaye ederim, fakiri emniyette tutarım, yetime ikramda
bulunur, kendisi için merhametli bir baba gibi olurum. Dul kadınlara şefkatli
kocaları gibi merhametle davranırım.
İşte
her kim bu sıfatlara sahip olursa, onun duasına icabet ederim; bana dua
ettiğinde karşılık verir ve benden bir şey istediğinde onun isteğini yerine
getiririm."
***
KUDSİ
HADİS
Rasûlüllah
salla’llâhü aleyhi ve sellem Efendimiz buyurdular…
Allah
Teâlâ dedi ki:
"Ey
âdemoğlu!
Beni
kime şikâyet ediyorsun? Halbuki benim dengim ve benzerim yok ki şikâyet edesin!
Beni
ne zamana kadar unutacaksın? Oysa benim sizden istediğim bu değildir.
Beni
ne zamana kadar inkâr edeceksin? Halbuki ben kullarıma zulmedici değilim.
Ne
zamana kadar nimetimi inkâr edeceksin? Ne zamana kadar kitabımı hafife
alacaksın? Oysa ben sana güç yetiremeyeceğin şeyleri yüklemedim.
Ey
âdemoğlu! Ne zamana kadar isyanınla bana cefa edeceksin? Benden gayri rabbiniz
yok iken, ne zamana kadar beni inkâr edeceksin?
Hastalandığınızda
benden başka hangi tabip size şifa verebilir ki? Fakat siz benden şikâyetçi
olmakta ve kaderime kızmaktasınız. Gökten üzerinize yağmuru bolca ben
indirdiğim halde siz, 'İşte biz şu yıldız sayesinde yağmura kavuştuk'8
diyorsunuz. Böylece beni inkâr etmiş, yıldıza iman etmiş oldunuz.
Zeyd
b. Hâlid el-Cühenî şu hadisi nakleder: Rasûlullah (salla'llâhü aleyhi ve sellem)
bize Hudeybiye'de henüz ortalık karanlıkken yağan yağmurun ıslaklığı üzerinde
sabah namazını kıldırdı. Namazın ardından insanlara yönelerek, "Rabbinizin
ne buyurduğunu biliyor musunuz?" dedi. Oradakiler, "Allah ve Resulü
daha iyi bilir" dediler. Resûlullah Efendimiz (salla’llâhü aleyhi ve
sellem) şöyle buyurdu: "Allah şöyle buyuruyor: Kullarımdan kâfir ve mümin
olarak sabahlayan vardır. 'Allah'ın fazlı ve rahmetiyle yağmura kavuştuk'
diyenler bana iman edip yıldızları inkâr ettiler. 'Falan yıldızın doğuşu ile
yağmura kavuştuk' diyenler ise beni inkâr edip yıldızlara iman ettiler."
Bk. Buhârî, istiskâ', 28; Müslim, İmân, 125; Ebû Dâvûd; Tıbb, 22, Nesâî,
İstiskâ,16; Ahmed b. Hanbel, Müsned, 4/117.
Ben
size rahmetimi belli bir ölçüde, hesaplı, belirli ve« taksim edilmiş halde
indiriyorum. Sizden birine üç günlük gıdası geldiği halde, o, 'Ben kötü bir
haldeyim, hayırdan mahrumum!' deyip nimetimi inkâr ediyor.
Her
kim malının zekatını vermezse, kitabımı hafife almış olur.
Her
kim namaz vaktinin girdiğini bildiği halde, onu yerine getirmek için harekete
geçmezse, o benden gafildir."
***
"Ey
âdemoğlu!
Sabırlı
ve mütevazı ol ki, seni yücelteyim. Bana şükret ki, sana nimetimi artırayım.
Benden affını iste ki, seni bağışlayayım. Bana dua et ki, sana karşılık
vereyim; tövbe et ki affedeyim.
Benden
iste, vereyim, sadaka ver; malını bereketlendireyim. Akrabanla ilişkini devam
ettir, ömrünü uzatayım.
Benden
sıhhatle birlikte afiyet iste. Yine benden yalnızlıkta selâmet, bir şeye
yöneldiğinde ihlâs, tövbende Allah'a karşı vera' ve kanaatte zenginlik iste.
Ey
âdemoğlu! Karnın tam dolu iken ibadette manevî hazza ulaşmayı nasıl arzularsın?
Mal sevgisi ile beraber Allah sevgisini nasıl umarsın? Fakirlikten korkar halde
iken aynı anda Allah korkusuna nasıl sahip olursun? Dünyaya hırsla yapışmış
haldeyken vera'yı nasıl beklersin? Miskinlerin rızasını almadan Allah'ın
rızâsını nasıl elde edersin? Cimrilikle rızâya nasıl ulaşırsın? Dünya sevgisi
ve övülmek arzusu ile cennete girmeyi nasıl arzularsın? Az ilimle âhiret
saadetini nasıl umarsın?"
***
KUDSİ
HADİS
Rasûlüllah
salla’llâhü aleyhi ve sellem Efendimiz buyurdular…
Allah
Teâlâ dedi ki:
"Ey
insanlar!
Tedbir
gibi güzel geçim, halka zarar vermekten kaçınmak gibi vera', edepten daha yüce
bir muhabbet, tövbe gibi şefaatçi, ilim gibi ibadet yoktur.
Yine
haşyet gibi dua, sabır gibi zafer, tevfik gibi saadet, akıldan daha güzel bir
süs ve hilimden daha cana yakın bir arkadaş yoktur.
Ey
Âdemoğlu! Vakitlerini bana ibadet etmeye ayır ki, kalbini zenginlikle
doldurayım, rızkını bereketlendireyim ve vücuduna rahatlık vereyim.
Beni
zikretmekten gafil olma! Gafil kaldığın takdirde kalbini fakirlikle doldurur,
vücudunu yorgun ve halsiz kılar, göğsünü dert ve gama salarım. Ne kadar ömrün
kaldığını görebilsen, düşünü kurduğun emellerden gönlünü çekerdin. Ey âdemoğlu!
Sana bahşettiğim afiyet sayesinde bana kulluk etmeye güç buldun. Benim özel
yardımımla, sana farz kıldığım ibadetleri yerine getirebildin. Benim rızkımı
yiyerek bana karşı yaptığın isyana kuvvet buldun. Benim dilememle,
istediklerini istiyorsun. Dilediğin her şey benim irademledir. Benim nimetimle
ayakta duruyor, oturuyor ve dönüyorsun.
Benim
korumam sayesinde geceliyor ve sabahlıyorsun. Benim ihsanım içinde yaşadın ve
nimetim içinde dönüp durdun. Verdiğim afiyetle güzelleştin. Lâkin ardından beni
unutup başkalarını hatırında tuttun. Neden benim hakkımı ve şükrümü eda
etmedin?"
***
KUDSİ
HADİS
Rasûlüllah
salla’llâhü aleyhi ve sellem Efendimiz buyurdular…
Allah
Teâlâ dedi ki:
"Ey
âdemoğlu!
Ölüm
senin tüm sırlarını açığa çıkaracak, kıyamet seninle ilgili bütün haberleri
verecek ve azap yüzündeki perdeyi yutacaktır.
Bir
günah işleyeceğinde, günahın küçüklüğüne değil, onunla kime isyan ettiğine bak!
Sana az bir rızk verildiğinde, rızkın azlığına değil, onu sana kimin verdiğine
bak!
Küçük
günahları hafife alma; çünkü sen Allah'a hangi günahla (affedilmeyecek ve azabı
hak edecek) isyanı yaptığını bilemezsin. Benim tuzağımdan emin olma; zira benim
imtihanım senin için, bir karıncanın karanlık bir gecede bir kaya üzerindeki
yürüyüşünden daha gizlidir. Ey âdemoğlu!
Bir
isyan ettiğinde benim gazabımı hatırlayıp günahtan el çektiğin oldu mu?
Sana
emrettiğim gibi farzlarımı yerine getirdin mi?
Miskinlere
malından verdin, sana kötülük eden kişiye iyilik ettin mi?
Sana
zulmedeni bağışladın mı?
Senden
akrabalık bağını koparanla sen ilgilendin mi?
Sana
ihanet edene sen insaf ettin mi? Seninle küs olanla konuştun mu?
Çocuğuna
edep verdin, komşunu kendinden razı ettin mi?
Âlimlere
dinin ve dünyan hakkında sorular sordun mu?
Şüphe
yok ki ben, sizin görünüşlerinize ve dış güzelliklerinize bakmam ancak
kalplerinize bakarım.
İşte
bu sıfatlar kimde varsa ben ondan razı olurum."
Resûlullah
(salla’llâhü aleyhi ve sellem) şöyle buyurmuştur: "Şüphesiz Allah (c.c)
sizin cisimlerinize ve suretlerinize bakmaz. O ancak kalplerinize bakar (ve
sizi ona göre değerlendirir)." Bk. Müslim, Birr; 33, ibn Mâce, Zühd, 9;
Ahmed b. Han-bel, Müsned, 2/285, 359.
***
"Ey
âdemoğlu!
Nefsine
ve tüm yarattıklarıma bak; eğer kendin için nefsinden daha kıymetli birini
bula-bilirsen onun ikram ve iyiliklerini kendine çek. Yok, eğer senin için
nefsin kıymetli ise, o halde ona tövbe ve salih amellerle ikramda bulun.
Allah'ın sana verdiği nimetlerini ve sizinle yaptığı sözleşmeyi hatırla. Hani
siz 'işittik, itaat ettik' diyerek Allah'a söz vermiştiniz!
Kıyamet
günü gelip çatmadan önce Allah'tan korkun ve O'na dönün. O gün niceleri için
bir aldanma ve zarar günüdür. O gün gelmesi hak olan bir gündür. O gün, bir
günü dünya günleriyle elli bin güne denk bir gündür.
O
gün, kimsenin konuşmaya güç yetiremediği ve mazeret sunmalarına izin verilmeyen
bir gündür.
O
gün, her şeyi alt üst eden bir gündür.
O
gün, sayha (çığlık) günüdür.
O
gün, çok çetin ve belâlı bir gündür.
O
gün hiçkimsenin (kendi başına) kimseye bir şey yapmaya imkan sahibi olmadığı
bir gündür. O gün, bütün iş ve emir Allah’a aittir.
O
gün, dünyanın harap olduğu göndür. O gün, yeryüzünün sarsıldığı ve birbirine
çarpıp toz duman olduğu gündür. O gün, dağların kökünden sökülüp atıldığı bir
gündür.
O
gün, azabın gelip çattığı, yok oluşun çabuklaştırıldığı, yıkım için görevli
meleğe sür’a üfürülme emrinin verildiği ve kainatın yıkıldığı gündür. O gün,
dehşetten küçük çocukların saçları ağarır. Artık sizler hakkı duyduk deyipte
duymayanlar gibi olmayın.
***
KUDSİ
HADİS
Rasûlüllah
salla’llâhü aleyhi ve sellem Efendimiz buyurdular…
Allah
Teâlâ dedi ki:
"Ey
iman edenler, Allah'ı çokça zikrediniz ve O'nu gece ve gündüz teşbih ediniz.
Ey
İmrân oğlu Musa!
Ey
beyan sahibi, kelâmıma kulak ver! Ben deyyân (hüküm sahibi) olan Allahım.
Benimle senin aranda tercüman yoktur. Faiz yiyenleri, rahmanın gazabı ve
şiddeti kat kat artırılmış ateş ile müjdele!
Ey
âdemoğlu! Kalbinde bir katılık, bedeninde bir rahatsızlık, rızkında bir daralma
ve malında bir azalma bulduğun vakit sana yararı olmayan bir konuda (mâlâyâni)
konuştuğunu bil.
Ey
âdemoğlu! Dilin dosdoğru olmadıkça dinin de dosdoğru olmaz. Sen rabbinden haya
etmedikçe de dilin dosdoğru olmaz.
Ey
âdemoğlu! İnsanların ayıpları ile uğraşarak kendi ayıbını unuttukça şeytanı
kendinden razı eder ve rahmanı kendine gazap ettirirsin.
Ey
âdemoğlu! Dilin bir aslan gibidir; onu kendi başına bırakırsan seni öldürür.
Senin helak olman dilinin başı boş kalıp pervasızca konuşmasındandır."
***
KUDSİ
HADİS
Rasûlüllah
salla’llâhü aleyhi ve sellem Efendimiz buyurdular…
Allah
Teâlâ dedi ki:
"Ey
âdemoğlu!
Şeytan
sizin düşmanınızda; öyleyse siz de ona düşman olun. Fâtır 35/6.
Bilin
ki bugün gruplar halinde haşredileceğiniz, rahmanın huzurunda saflar halinde
duracağınız, kitabı (amel defterinizi) harf harf okuyacağınız, gizli veya açık
işlediğiniz her şeyden sorulacağınız bir gündür. Ogün, müttakileri binek
üzerinde rahmanın huzuruna götürdüğümüz, günahkârları ise susuz olarak
cehenneme sürdüğümüz gündür.
Sizin
için hem müjde hem de tehdit vardır.
Şüphesiz
ki ben, benzeri olmayan Allahım. Kimsenin benimki gibi bir saltanatı ve
hükümranlığı yoktur.
Her
kim benim için aralıksız oruç tutar ise ona çeşitli nimetlerimle iftar
ettiririm.
Kim
gecesini ibadetle geçirirse, kendisine sevdiğim hallerden bir hal veririm.
Her
kim gözünü haram kıldığım şeylerden korursa, onu ateşimden emin kılarım.
Rab
benim; beni iyi tanıyın! Nimetleri veren benim; öyleyse bana şükrediniz.
Koruyucu benim; siz de benim haklarımı gözetin! Yardım eden benim; (siz de
dinime yardım suretiyle) bana yardım ediniz. Affeden benim; bana istiğfarda
bulununuz. Maksud benim; beni gaye edininiz. Veren benim; benden isteyiniz.
Mabud benim; bana ibadet ediniz. Her şeyi bilen benim; benden korkunuz."
***
KUDSİ
HADİS
Rasûlüllah
salla’llâhü aleyhi ve sellem Efendimiz buyurdular…
Allah
Teâlâ dedi ki:
"Ey
âdemoğlu!
Allah,
kendisinden başka ilâh olmadığına şahittir. Melekleri ve adalet sahibi âlimler
de O'ndan başka ilâh olmadığına şahittir. O, her şeye hükmü geçen ve her işini
hikmetle gerçekleştirendir. Hiç şüphesiz Allah katında gerçek din İslâm'dır.
Âl-i İmrân 3/18-19.
Her
kimm İslâm'dan başka bir dine yönelirse bu ondan asla kabul edilmeyecek ve o
âhirette hüsrana uğrayanlardan olacaktır.
O,
güzel olan her şeye cenneti müjdelemiştir.
Kim
Allah'ı ihlâs ile tanır ve O'na itaat ederse kurtulur.
Kim
şeytanı tanır ve ona isyan eden selâmet bulur.
Kim
hakkı tanır ve ona tâbi olursa azaptan emin olur. Bâtılı tanıyıp ondan sakınan
başarıya kavuşur.
Her
kim dünyayı ve şeytanı tanıyıp onları reddederse saadete erer.
Kim
âhireti tanıyıp onu talep ederse hidayete kavuşur. Şüphesiz Allah dilediğini
hidayete erdirir. Hepiniz sonuçta O'na döndürülürsünüz. Al-i Imrân 3/85.
Ey
âdemoğlu! Allah rızkına kefil olmuşken senin rızık için çektiğin bu uzun süreli
endişen neden? Allah, verdiğinin yerini dolduracak olduktan sonra bu cimriliğin
niçin? Şeytan Allah'ın düşmanı iken bu gafletin neden?
Allah'ın
cezalandırması cehennemle olacağı halde senin keyif içinde olmanın sebebi ne?
Allah'ın
hayır sahiplerine mükâfatı cennet olduğu halde, senin isyan halinde olman
niçin?
Her
şey benim kaza ve kaderimle meydana geldiği halde bu sabırsızlık ve feryadın
niye?
Biz
her şeyi takdir edip kitaba yazdık ki, elinizden çıkana tasalanmayasınız ve
O'nun size verdiği ile de sevinip şımarmayasınız. Allah çok böbürlenen kibirli
kimseleri sevmez." Hadîd 57/23.
***
"Ey
âdemoğlu!
Çokça
azık edininiz (hayırlı, salih amel biriktirin); çünkü yol uzundur. Allah a
karşı kulluğunuzu güzel ve sağlam yapın; zira deniz derindir. Ameli hakkıyla
yerine getirin; çünkü sırat incedir. Yaptıklarınızı ihlâsla yapın; zira sizi
hesaba çekecek olan Allah her şeyi görmektedir.
Senin
bütün arzuladıkların cennette, rahatın âhirettedir. Orada senin için güzel huriler
vardır. Sen benim için ol, ben de senin için olayım. Dünyayı küçümseyip iyileri
severek bana yaklaş. Şüphesiz Allah, iyilik sahiplerinin sevabını zayi
etmez."
***
KUDSİ
HADİS
Rasûlüllah
salla’llâhü aleyhi ve sellem Efendimiz buyurdular…
Allah
Teâlâ dedi ki:
"Ey
insanlar!
Siz
nasıl oluyor da Allah'a isyan ediyorsunuz? Halbuki siz daha güneşin verdiği
hararete feryat ediyorsunuz, cehennemin ateşine nasıl dayanacaksınız?
O
cehennemin yedi tabakası vardır. İçindeki ateşin harareti birbirini yer.
Her
bir tabakasında yetmiş bin ayrı ateş bölümü vardır. Her bölümde yetmiş bin bina
vardır; her binada yetmiş bin ev vardır. Her evde, yetmiş bin kuyu vardır. Her
kuyuda ateşten yetmiş bin tabut ve her tabutta ateşten yetmiş bin akrep vardır.
Tabutların her birinin üstünde de yetmiş bin adet zakkum vardır.
Bu
ağaçların her birinin altında ateşten yetmiş bin görevli ve her bir görevlinin
emrinde ateşten yetmiş bin melek ile ateşten yetmiş bin koca yılan
bulunmaktadır.
Bu
ateşten yılanların boyu yetmiş bin zirâ-dır. Her bir yılanın karnında öldürücü
siyah zehirden bir deniz bulunmaktadır.
Her
bir akrebin bin tane kuyruğu vardır. Kuyruklardan her bir tanesinin boyu yetmiş
bin zirâdır. Kuyruklarda yetmişer bin rıtl öldürücü zehir bulunur. 'Zâtıma,
Tûr'a, yayılmış ince deri üzerinde yazılı kitaba (Kur'an'a), Beyt-i Ma'mur'a,
yükseltilmiş göğe, dolan denize andolsun ki rabbinin azabı muhakkak vuku
bulacaktır.'
Ey
âdemoğlu! Ben bu ateşi ancak kâfir, kovucu, riyakâr, malının zekâtını vermeyen,
zina eden, faiz yiyen, içki içen, yetimlere zulmeden, ölünün ardından
dövünenler ile komşusuna eziyet eden ve işçi çalıştırdığı halde ücretini
ödemeyenler için yarattım. 'Ancak tövbe edip iman ederek salih amel işleyenler
müstesnadır.
İşte
onlar, Allah'ın kötülüklerini iyiliklerle değiştireceği kimselerdir. Allah çok
affedici ve çok acıyandır.
Ey
kullarım! Nefislerinize acıyın; zira bedenler zayıf, yol uzun, yük ağır, sırat
incedir. Hepinizin hesabını görecek olan zât ise, her şeyi görendir. Hüküm
verecek olan hâkim, âlemlerin rabbidir."
***
KUDSİ
HADİS
Rasûlüllah
salla’llâhü aleyhi ve sellem Efendimiz buyurdular…
Allah
Teâlâ dedi ki:
"Ey
insanlar!
Fâni
bir dünyaya ve sonu olan bir hayata nasıl rağbet ediyorsunuz? Hiç şüphesiz
itaat edenler sekiz kapısından cennetlere girerler.
Her
bir cennette yetmiş bin bahçe bulunmaktadır. Bu bahçelerden her birinde de
yakuttan yapılma yetmiş bin köşk vardır.
Bu
köşklerde ise zümrütten yetmiş bin ev ve bu evlerin her birinde kırmızı
altından yetmiş bin oda vardır.
Bu
odaların her birinde beyaz gümüşten yetmiş bin asma kat vardır ki, bu asma
katların her birinde de yetmiş bin siyah renkli sofra bulunmaktadır.
Bu
sofralardan her birinde mücevherden yapılma yetmiş bin tabak ve her tabakta
yetmiş bin çeşit yemek vardır. Her bir asma katta kırmızı altından yetmiş bin
yatak, bunların her birinde yetmiş bin ipek, kalın ve ince atlastan yapılmış
yetmiş bin döşek bulunur.
Yine
yatakların her birinin yakınında içinden hayat suyu, süt, şarap ve balın aktığı
yetmiş bin nehir vardır. Bu nehirlerin her birinin ortasında yetmiş bin çeşit
meyve bulunur. Her bir evde yetmiş bin erguvandan çadır ve her bir döşekte de
beyaz tenli gözde hurilerden biri bulunmaktadır. Bu hurilerin her birinin
elinin altında henüz ergenliğe adım atmamış saklı cevherler misali yetmiş bin
hizmetkâr kız vardır.
Her
bir köşkün tepesinde yetmiş bin kubbe, her bir kubbede de kimsenin gözünün
görmediği, kulağının işitmediği ve hiçbir beşerin hayal dahi edemeyeceği
(güzellikte) rahman tarafından verilmiş yetmiş bin hediye, bulunmaktadır. Onlar
için diledikleri meyveler, iştahla arzu duyacakları kuş etleri ve şahin gözlü,
saklı incilere benzeyen huriler vardır. Bunlar onlara işledikleri iyi amellere
karşılık bir mükâfat olarak verilir.
Cennetlikler
cennette ölmez, yaşlanmaz ve üzülmezler. Oruç tutmaz, namaz kılmaz ve
hastalanmazlar. Onların küçük veya büyük ab-deste çıkmak gibi bir ihtiyaçları
olmaz.
Hadisler
için bk. Buhârî, Bed'ü'l-Halk, 8; Müslim, Cennet, 15-17; Tirmizî, Sıfatü'l-
Cennet, 7; İbn Mâce, Zühd, 39; Dârimî, Rikâk,104; Ahmed b. Hanbel, Müs-ned,
2/232, 253, 316; 3/316, 349, 354, 364, 384.
Onlar
oradan çıkarılacak da değiller.
***
İşte
her kim bu cennetlere girmeyi arzu eder, ikramımı, yakınlık ve nimetimi
isterse; her işinde sadakat, dünyayı değersiz görmek ve aza kanaat etmek ile
bana yaklaşsın."
***
KUDSİ
HADİS
Rasûlüllah
salla’llâhü aleyhi ve sellem Efendimiz buyurdular…
Allah
Teâlâ dedi ki:
"Ey
âdemoğlu!
Mal
benim malım, sen ise benim kulumsun. Benim malımdan sahip olacağın, ancak yiyip
tükettiğin veya giyip eskittiğin yahut sadaka vererek ebedî kıldığın kısmıdır.
Bana
ve sana ait olan şeyler üçe ayrılır: Biri bana, biri sana aittir. Diğeri de
ikimiz arasındadır.
Bana
ait olan senin ruhundur. Sana ait olan işlediğin amelindir. İkimizin arasında
olan ise senin dua etmen, benim de duana karşılık ver-memdir.
Ey
âdemoğlu! Şüpheli şeylerden sakın, verdiğime kanaat et, âhirette beni görürsün.
Bana ibadet edersen, bana ulaşırsın. Beni ararsan, bulursun.
Ey
âdemoğlu! Sen, işledikleri suçlar yüzünden cehenneme giren yöneticiler, isyan
eden cahiller, haset eden âlimler, hain tüccarlar, kulun hiçbir amelinden mesul
olmadığını söyleyen cahil kimseler, gösteriş yapan hayır sahipleri ve ibadet
yapanlar, kibirli zenginler, yalancı fakirler gibi olacaksan; cenneti
isteyenlerle ne ilgin olabilir?"
***
KUDSİ
HADİS
Rasûlüllah
salla’llâhü aleyhi ve sellem Efendimiz buyurdular…
Allah
Teâlâ dedi ki:
"Ey
iman edenler! Allah'tan hakkıyla korkun ve ancak müslüman olarak ölün.
Ey
âdemoğlu!
Amelsiz
ilim, peşinden yağmur gelmeyen şimşek ve yıldırıma benzer.
İlimsiz
amel, meyvesiz ağaç gibidir.
Ameli
olmayan âlim, oksuz yaya benzer (hedefine ulaşamaz).
Zekâtsız
mal, taş üzerine tuz ekmeye benzer (ondan bir hayır çıkmaz).
Ahmak
birine yapılan öğüt, hayvanlara sunulan inci ve mücevhere benzer.
Kalbi
katı olanın yanında bulunan ilim, içinde su bulunan taşa benzer (İçindeki su
taşa etki edemediği gibi, kalbi katı kimseye de içindeki ilim tesir etmez).
İsteksiz
kimselere verilen vaaz, kabirlerin yanında güzel sesle nâme okumaya benzer.
Haram
maldan verilen sadaka, elbiseye bulaşan bir necaseti sidikle yıkamaya benzer.
Zekâtsız
namaz, ruhu olmayan bedene benzer.
Tövbesi
olmayan âlim, temelsiz kurulan eve benzer.
Onlar
Allah'ın mekrinden (gizli imtihanından) güvende mi oldular? Halbuki helak olan
kimselerden başkası Allah'ın mekrinden emin olmaz. A'râf 7/99."
***
KUDSİ
HADİS
Rasûlüllah
salla’llâhü aleyhi ve sellem Efendimiz buyurdular…
Allah
Teâlâ dedi ki:
"Ey
âdemoğlu!
Benim
yanımdaki değerin, dünyaya olan meylin ve kalbinde taşıdığın muhabbetim
kadardır. Zira ben dünya sevgisi ile benim sevgimi bir kalpte asla
birleştirmem.
Ey
âdemoğlu! Takva sahibi ol, beni tanırsın. Açlık çek, beni görürsün. Yalnız bana
ibadete yönel, bana ulaşırsın. Amelini gösterişten temiz tut, sana muhabbet
elbisesini giydireyim. Beni zikretmek için vakit ayır, seni meleklerimin
yanında anayım.
Ey
âdemoğlu! Kalbinde Allah'tan başkası varken ve sen O'ndan başkasından bir şey
umarken, ne zamana kadar hem, 'Allah her şeyden yücedir' diyeceksin hem O'ndan
başkasından korkmaya devam edeceksin?
Allah'ı
hakkıyla tanısaydın, düşünceni O'ndan başkasıyla meşgul etmezdin, O'ndan
başkasından korkmazdın ve O'nun zikrini dilinden hiç düşürmezdin.
Ey
âdemoğlu! Fakirlikten korktuğun kadar cehennemden korkmuş olsan, seni hiç
ummadığın yerden rızıklandırırdım.
Ey
âdemoğlu! Dünyaya duyduğun rağbet kadar cennete rağbet etseydin, seni her iki
âlemde de mesut kılardım. Bazılarınızın bazılarını zikrettiği kadar olsun beni
zikretseydiniz, melekler sabah akşam sizi selâmlardı.
Dünyayı
sevdiğiniz ölçüde benim için ibadet etmeyi sevseydiniz, peygamberlere ikram
ettiğim nimetlerden size de ikramda bulunurdum. Kalplerinizi dünya sevgisiyle
doldurmayın; onun yok olup gitmesi yakındır."
***
KUDSİ
HADİS
Rasûlüllah
salla’llâhü aleyhi ve sellem Efendimiz buyurdular…
Allah
Teâlâ dedi ki:
"Günah
işlememek için göstereceğin azıcık sabır, senin için, cehennem azabının çoğuna
sabretmenden daha kolaydır. Doğrusu O'nun azabı daimî olup geçici değildir.
Azıcık
taat için sabretmen, sana içinde daimî nimetler barındıran uzun bir rahatlık
kazandırır.
Ey
âdemoğlu! Rızkını başkasına yedirmeden önce benim sana vereceğimi ahdettiğim
şeye güven. Ben senden vazgeçmeden evvel, sen dünyadan vazgeç.
Hesap
gününde iyiliklerin yok olup gitmeden evvel kendini şüphelerden arındır.
Âhireti
zikrederek kalbini mamur et. Şunu bil ki, senin kabirden başka bir barınağın
yoktur.
Ey
âdemoğlu! Cennete girme arzusu olan, hayırlı işlere koşar. Ateşten korkan
kimse, kötülüklerden el çeker. Nefsini şehvetlerden (kötü arzulardan) meneden
kimse, en üstün dereceleri elde eder.
Ey
İmrân oğlu Musa! Sen taharet (abdest) üzere değilken sana bir musibet erişirse,
sakın kendinden başkasını kınama.
Ey
Musa! Fakirlik, bir çeşit iyiliktir; ancak o, (nefis için) en büyük ölümdür.
Ey
Musa! İstişare etmeden iş gören pişman olur. İstihare eden pişman olmaz."
***
KUDSİ
HADİS
Rasûlüllah
salla’llâhü aleyhi ve sellem Efendimiz buyurdular…
Allah
Teâlâ dedi ki:
"Amelleri
ile gösteriş peşinde olan kimse, dağın zirvesine sırtında su taşıyan kimseye
benzer. Ona yaptığı işten, ancak zorluk ve yorgunluk kalır. Kendisinin hiçbir
ameli kabul edilmez.
Bu
kimse, her ne zaman su ile buluşsa, su onu yumuşatmaz (Gösterişçi de böyledir;
birçok hayırlı amelle iç içe olur, fakat kalbi yu-muşayıp ihlâs sahibi olmaz).
Ey
âdemoğlu! Ben ancak benim rızâm için yapılan bir ameli kabul ederim. Ne mutlu
ihlâs sahiplerine!
Ey
âdemoğlu! Fakirliğin sana doğru geldiğini gördüğünde, ona, 'Ey salihlerin süsü
ve şiarı, merhaba!' de (onu gönül hoşluğu ile karşıla). Zenginliğin sana doğru
geldiğini gördüğünde de, 'Bu (işlediğim bir hatadan dolayı) bana peşin olarak
verilmiş (âhirete bırakılmış) bir cezadır' de (hemen sevinmeyip dikkatli ol).
Bir
misafirin, (kimsenin ilgilenmediği için) bir yerde mahsur kaldığını görürsen
(bunun vebalinden kork ve), 'Kovulmuş şeytanın şerrinden Allah'a sığınırım!'
deyip onunla ilgilen.
Ey
âdemoğlu! Mal benimdir, sen benim kulumsun ve misafir de benim elçimdir.
Nimetimi senden çekip almamdan korkmaz mısın? Rızık benim rızkımdır, sana düşen
ise şükürdür. Bu şükrün faydası da «ana dönecektir. Sana verdiğim nimetlerden
dolayı bana hamdetmek istemez misin?
Ey
âdemoğlu! Yerine getirmen gereken üç emir vardır: Malının zekâtını vermen,
akrabanı gözetip onun hukukunu koruman, ailene ve misafire karşı gerekeni
yapman. Sana vacip kıldığım bu emirleri yerine getirmezsen, seni âlemlere ibret
olacak şekilde cezalandırırım.
Ey
âdemoğlu! Ailenin hakkını gözetir gibi komşunun haklarına saygı göstermezsen,
sana bakmam, amelini kabul etmem ve duana da icabet etmem.
Ey
âdemoğlu! Tıpkı senin gibi yaratılmış birine dayanıp bel bağlama; seni ona
havale ederim (senden özel desteğimi çekerim). Yarattıklarıma kibirle muamele
etme; çünkü senin aslın, erkeğin beli ile kadının göğüs kemiği arasından çıkan
ve sidik kanalından dışarı atılan bir menidir.
Sana
haram kıldığım şeye bakma; zira böcekler ilk önce gözlerinden yemeye
başlayacaktır. Şunu bil ki, her bakış ve sevgiden dolayı hesaba çekileceksin.
Öyleyse
yarın benim huzurumda hangi makamda olacağını düşün; çünkü ben bir an olsun
senin gizli hallerinden gafil değilim. Hiç şüphesiz ben, kalplerin içinde saklı
olan düşünceleri bilirim."
***
KUDSİ
HADİS
Rasûlüllah
salla’llâhü aleyhi ve sellem Efendimiz buyurdular…
Allah
Teâlâ dedi ki:
"Ey
âdemoğlu!
Bana
hizmet et; ben bana hizmet edeni sever ve kullarımı onun hizmetine koştururum.
Sen,
ömrünün geçip giden kısmında bana isyanının ne ölçüde olduğunu bilemezsin. Yine
ömrünün kalan kısmında da bana ne derece isyan edeceğini bilemezsin.
Beni
unutma, hatırında tut; zira ben dilediğim her şeyi yaparım. Bana kulluk et,
çünkü sen zelil bir kulsun. Ben ise yüce olan rabbim.
Eğer
kardeşlerin ve sevenlerin senin günahlarının kokusunu alabilseler ve senin
işlediğin ameller hakkında benim bildiklerimi bilselerdi, (günahlarının kötü
kokusundan dolayı) seninle oturmaz ve yakınlık kurmazlardı.
Nasıl
oluyor da, ömrün annenin seni doğurduğu günden bu yana eksilip dururken,
günahların her geçen gün artıyor?
Ey
âdemoğlu! Gemisi battıktan sonra denizin ortasında etrafı dalgalarla
çevriliyken bir tahta parçasına tutunmak zorunda kalan birinin uğradığı felâket,
senin şu an içinde bulunduğun durumdan daha kötü değildir.
Günahlarının
cezasını kesin olarak göreceğini kabul et; yaptığın hayırlı amellerinin kabulü
hususunda ise korku içinde bulun.
Ey
âdemoğlu! Ben sana afiyet nazarı ile bakıyor ve günahlarını örtüyorum. Oysa
benim sana bir ihtiyacım yok. Sen ise bana muhtaç olduğun halde isyan
içindesin.
Ey
âdemoğlu! Ne zamana kadar böyle idare edeceksin? Fâni olduğu halde dünyayı imar
ediyorsun ve baki olduğu halde âhireti harap bırakıyorsun.
Ey
âdemoğlu! Yarattıklarımı idare ediyor ama yine de zararlarından korkuyorsun.
Ey
âdemoğlu! Yer ve gök ehlinden herkes senin bağışlanman için talepte bulunsa
bile senin günahların için ağlaman gerekir. Çünkü hangi hal üzere benimle
karşılaşacağını bilmiyorsun.
Ey
İmran oğlu Musa! Söyleyeceklerimi iyi dinle! Ben hakkı söylerim. İnsanlar onun
şerrinden, zulmünden, hilesinden, haset, kin ve ko-ğuculuğundan emin olmadıkça
hiçbir kulum bana iman etmiş değildir.
EyMusa,
De ki: İşte bu, size rabbinizden gelen haktır. Artık dileyen iman etsin,
dileyen inkâr etsin. Kehf 18/29."
***
"Ey
âdemoğlu!
İki
nimet içinde ve bunlardan hangisinin daha fazla aleyhine olduğunu kestiremez
halde sabahlarsın. Bunlardan biri; günahlarının örtülerek insanlardan
saklanması; diğeri de insanların seni iyi bilip övgü ile anmalarıdır.
İnsanlar,
senin hakkında bildiklerimi bilmiş olsalar sana selâm bile vermezlerdi. Afiyet
içinde olman, insanlara muhtaç bulunmaman, onların sana ihtiyaç duymaları ve
şerlerinin senden uzak tutulması ise bundan daha büyük bir nimettir.
Bana
hamdet, senin üzerindeki nimetimin büyüklüğünü bil, amelini gösterişten uzak
tut, korku üzere bulunan bir yolcu gibi azık edin ve hayırlı amelini arşımın
altında yap.(Amelini ahirete kadar zayi etme.
Ey
ademoğlu! Katı kalpleriniz işlediğiniz amelleriniz yüzünden, amelleriniz
bedenleriniz yüzünden ve bedenleriniz de dilleriniz yüzünden ağlamaktadır.
Ey
ademoğlu! Benim hazinelerim ebediyyen tükenmez. Senin infak ettiğin ölçüde sana
infak eder, cimrilik ederek kıstığın ölçüde de senden kısarım.
Sana
veddiğim rızıktan miskinlere karşı cimrilikte bulunman; bana karşı kötü zannın,
fakirlikten korkman ve bana güven duymamandandır. Ben seni rızka çok önem
verecek şekilde yarattım. Sen rızkı düşündüğünde seni ben rızıklandırdım.
Öyleyse infakta bulun ve benim rızkımla kullarıma karşı cimrilik etme. Çünkü
ben, verdiğinin yerini dolduracağıma söz verdim, ayrıca sana sevap vaatettim.
Durum
bu iken sen niçin kitabım hakkında şüphe içindesin? Benim vaadimi ve
peygamberlerimi tasdik etmeyen kimse, benim rab olduğumu inkar etmiş demektir.
Rab olduğumu inkar edeni yüzükoyun ateşe atarım."
***
KUDSİ
HADİS
Rasûlüllah
salla’llâhü aleyhi ve sellem Efendimiz buyurdular…
Allah
Teâlâ dedi ki:
Ey
ademoğlu! Ben kendisinden başka hiçbir ilahın olmadığı Allah’ım. Bana şükredin
ve beni inkar etmeyin.
Ey
Ademoğlu! Her kim benim bir velime düşmanlıkta bulunursa bana savaş ilanında
bulunmuş olur.
Benden
başka yardımcısı olmayana zulmedene karşı gazabım şiddetli olur.
Benim
kendisi için yaptığım taksime razı olanın rızkını bereketlendiririm; kendisi
istemese bile dünya ona koşarak gelir."
***
KUDSİ
HADİS
Rasûlüllah
salla’llâhü aleyhi ve sellem Efendimiz buyurdular…
Allah
Teâlâ dedi ki:
"Ey
âdemoğlu!
Elini
vicdanına koy ve kendin için istediğin şeyi başkası için de iste.
Ey
âdemoğlu! Bedenin zayıf, dilin hafif meşrep (ileri geri ayarsız konuşur),
kalbin ise merhametsizdir.
Ey
âdemoğlu! Sonun ölümdür. O sana gelmeden önce sen onun için amelde bulun.
Ey
âdemoğlu! Uzuvlarından hiçbirini ona ait rızkı yaratmadan var etmedim.
Ey
âdemoğlu! Seni gözsüz yaratmış olsam göze hasretlik duyacak; sağır yaratmış
olsam duymaya özlem çekecektin. Sana bahşettiğim nimetlerimin kıymetini bil ve
bana şükürde bulun; nankörlük etme, sonunda dönüş banadır.
Ey
âdemoğlu! Taksim edip sana ayırdığım rızkı elde etmek için kendine sıkıntı
verme. Sana ayırdığım rızık, sen onu tümüyle elde edene kadar seni aramaktadır.
Ey
âdemoğlu! Benim adımla yalan yeminde bulunma! Benim adıma yalan yeminde
bulunanı ateşe atarım.
Ey
âdemoğlu! Rızkımı yediğin vakit hemen ardından bana kulluğa yönel.
Ey
âdemoğlu! Benden yarının rızkını isteme; çünkü ben senden yarının amelini
istemiyorum.
Ey
âdemoğlu! Ben senin az ameline razı olurken, sen benim sana bahşettiğim çok
rızka bile razı olmuyorsun.
Ey
âdemoğlu! Dünyayı kullarımdan birine bırakacak olsam; kullarımı bana itaate
davet etsinler ve emirlerimi uygulasınlar diye peygamberlerime bırakırdım.
Ey
âdemoğlu! Ölüm sana gelmeden önce nefsin için çalış. Hatalarının örtülmesi ve
cezasının hemen verilmemesi seni aldatmasın; şüphesiz onları takip edip yazan
melekler vardır.
Hayatın
devamı ve uzun emel sana tövbeyi unutturmasın. Yoksa tövbeyi, pişmanlığın sana
bir fayda yermeyeceği zamana tehir ettiğine pişman olursun.
Ey
âdemoğlu! Benim sana verdiğim maldan zekâtını ayırmaz ve fakirlerin hakkını
esirgersen zalimlerden biri sana musallat edilerek malın elinden alınır. Buna
karşılık sana sevap da vermem.
***
KUDSİ
HADİS
Rasûlüllah
salla’llâhü aleyhi ve sellem Efendimiz buyurdular…
Allah
Teâlâ dedi ki:
Ey
âdemoğlu! Rahmetimi dilersen bana itaate sarıl. Azabımdan korkuyorsan bana
isyan etmekten sakın.
Ey
âdemoğlu! Dünya sana yöneldiğinde ölümü, günahlara arzu duyduğunda da tövbeyi
hatırla.
Mal
kazanacak olursan hesabını vereceğini, yemeğe oturacağın vakit aç olanları,
nefsin seni bir zayıfa karşı gücünü kullanmaya çağırdığında Allah'ın gücü ve
kudretini hatırla ve bil ki Allah dilese onu sana musallat edebilirdi.
Başına
bir belâ geldiğinde, 'La havle ve lâ kuvvete illâ billâh (kötülükten korunmak,
hayırlarda muvaffak olmak ancak Allah'ın yardımı ile mümkündür)' diyerek yardım
dile.
Hastalanırsan
sadaka vererek bedenine şifa ara.
Sana
bir musibet erişecek olsa, 'innâ lillâhi ve innâ ileyhi râciûn (Biz Allah'ın
mülküyüz ve O'na döneceğiz) de!"
***
KUDSİ
HADİS
Rasûlüllah
salla’llâhü aleyhi ve sellem Efendimiz buyurdular…
Allah
Teâlâ dedi ki:
"Ey
âdemoğlu!
Hayır
işle. Hayır cennetin anahtarıdır ve oraya götürür. Serden sakın, o cehennemin
anahtarıdır; sonuçta sahibini oraya sürükler.
Ey
âdemoğlu! Bil ki inşa ettiklerin yıkılacak, ömrün harap, bedenin toprak olacak.
Birikimlerin vârislerinin, nimetler de başkasının eline geçecek. Bütün
bunlardan sana kalan, hesabı, pişmanlığı ve cezasını çekmek olacak.
Kabirdeki
arkadaşın amelindir. Hesaba çekilmeden önce sen kendini hesaba çek ve itaatime
yapış, bana isyandan sakın. Sana verdiğime rıza göster, şükredenlerden ol.
Ey
âdemoğlu! Güle güle günah işleyeni ağlaya ağlaya ateşe atarım. Benden korkarak
ağlayanı, gülerek cennete koyarım.
Ey
âdemoğlu! Hesaba çekileceği gün fakirlerden olmayı temenni edecek nice zenginler
vardır.
Nice
zalimler de vardır ki, ölüm onları zelil kılmıştır.
Nice
tatlılıklar var ki, ölüm onları acılaştır-mıştır.
Hallerinden
memnun ve mutlu niceleri var ki, ölüm bu sevinçlerini zehir etmiştir.
Nice
kısa anlık sevinçlerin sonu, uzun hüzünler olmuştur.
Ey
âdemoğlu! Hayvanlar senin ölüm hakkındaki bilgine sahip olsa açlık ve
susuzluktan ölene kadar yemeden içmeden kesilirlerdi.
Ey
âdemoğlu! Sana ölümden ve onun şiddetinden başka bir ceza verilmeyecek olsaydı
dahi, bunun şiddetinden geceleri sükûnet içinde olmaman, gündüzleri rahat
bulmaman gerekirdi. Ölümün acısı bu ise, ya ardındaki daha şiddetli durumlarda
halin nice olur?
Ey
âdemoğlu! Âhiret yaşamında ulaşacağın nimetler vesilesiyle ölüm sırrını arkanda
bırak, dünyada esef duyacağın tek şey elden kaçırdığın hayırlar olsun.
Dünya
hayatında elde ettiklerinle şımarma, elinden çıkanlar için de üzülme.
Ey
âdemoğlu! Seni topraktan yarattım, tekrar toprağa döndüreceğim ve bir kez daha
topraktan dirilteceğim.
Dünya
ile vedalaş ve ölüme hazırlan. Bil ki ben bir kulu sevdiğimde, dünyayı ondan
uzak tutar ve onu âhiret için çalıştırırım. Ona dünyanın kusurlarını gösteririm;
***
KUDSİ
HADİS
Rasûlüllah
salla’llâhü aleyhi ve sellem Efendimiz buyurdular…
Allah
Teâlâ dedi ki:
böylece
ondan sakınır, cennet ehlinin amelleri ile meşgul olur. Ben de bunun üzerine
onu rahmetimle cennete dahil ederim.
Bir
kuluma da buğzedersem, ona beni bıraktırır, dünya ile meşgul eder ve dünya
ameli için çalıştırırım. Böylelikle ateş ehlinden olur, onu cehenneme dahil
ederim.
Ey
âdemoğlu! Uzun bile olsa her ömür fânidir. Tıpkı bir gölgenin uzantısı gibi
kısacık bir an durur; fakat bir daha geri dönmemek üzere kaybolur gider.
Ey
âdemoğlu! Seni yaratan benim, sana rızk veren de. Sana can veren de senden
canını alacak olan da benim. Yine seni diriltecek olan ve hesaba çekecek olan
da benim. Sen, kendine herhangi bir yarar yahut zarar vermeye, hayata, ölüme ve
dirilmeye sahip olmadığın halde, işlediğin kötü işlerin karşılığını göreceksin.
Ey
âdemoğlu! Bana itaatte bulun ve bana hizmet et. Rızkın için endişe etme, ben
onun için sana yeterim. Senin için bizzat benim karşılayacağım şeylerin derdini
kendine yük etme!
Ey
âdemoğlu! Sana takdir edilmemiş ve ulaşamayacağın bir şeyin yükünü niçin
çekersin? İşlemediğin bir amelin sevabını alamayacağın gibi sana takdir
edilmemiş bir şeye de sahip olamazsın.
Ey
âdemoğlu! Yolu ölüm olan biri dünya ile nasıl sevinebilir? Evi kabir olan biri
dünya yurdundaki evi ile nasıl mutluluk duyabilir?
Ey
âdemoğlu! Şükrünü eda ettiğin az bir mal, şükrünü yapamayacağın çok maldan
hayırlıdır.
Ey
âdemoğlu! En hayırlı malın, önden gönderdiğindir. En hayırsızı ise ardından
dünyada bıraktığındır. Nefsin için önden hayır yolla, ölümden önce onu yanında
bulursun.
Ey
âdemoğlu! Dertli olana dertten kurtuluş veren, istiğfar edeni affeden, tövbe
edeni sakındıran, çıplağı giydiren, korku içinde olanın korkusunu gideren, aç
olanı doyuran benim. Kulum bana itaat ve kulluk üzere bulunur, emrime razı
olursa onun işlerini kolaylaştırır, gücüne güç katar, göğsüne genişlik veririm.
Ey
Musa! Her kim yetimin ve fukaranın malı ile zenginleşirse onu dünyada
fakirleştirdiğim gibi âhirette de azaba çarptırırım. Kim fakirlere ve zayıflara
karşı kibirlenip merhametsizlik ederse, onun binasını harap eder, cehennemi ona
mesken yaparım.
'Şüphesiz
İd bunlar, evvelki sahîfelerde, İbrahim ve Musa'nın sahîfelerinde de mevcut
olan öğütlerdir. A'lâ 87/18-19."
***
KUDSİ
HADİS
Rasûlüllah
salla’llâhü aleyhi ve sellem Efendimiz buyurdular…
Allah
Teâlâ dedi ki:
"Ben
kulumun benim hakkındaki itikad ve zannına göre kendisine muamele ederim. Artık
kulum nasıl isterse benim hakkımda öyle itikad etsin.
Kulum
beni zikrettiği zaman ben onunla beraberim. Beni içinde (kalbinden gizli
olarak) zikrederse, ben de onu zâtımla özel olarak zikrederim.
Kulum
beni bir topluluk içinde zikrederse, ben de onu, o topluluktan daha hayırlı bir
topluluk içinde (meleklerin arasında) zikrederim.
Kulum
bana güzel amelleri ile bir karış yaklaşırsa, ben ona bir karış yaklaşırım. O
bana bir karış yaklaşırsa, ben ona bir kulaç yaklaşırım. Kulum bana yürüyerek
gelirse, ben ona (rahmetimle) koşarak gelirim."
***
KUDSİ
HADİS
Rasûlüllah
salla’llâhü aleyhi ve sellem Efendimiz buyurdular…
Allah
Teâlâ dedi ki:
"Ey
kullarım! Ben zulmü kendime haram kıldım; onu sizin aranızda da haram kıldım;
öyleyse birbirinize zulüm yapmayın.
Ey
kullarım! Benim hidayete ulaştırdıklarım hariç, hepiniz sapıklık içinde
kalırsınız, öyleyse benden sizi hidayete ulaştırmamı isteyin ki, size hidayet
nasip edeyim.
Ey
kullarım! Benim doyurduklanm hariç, hepiniz açsınız; öyleyse benden sizi
doyurmamı isteyin ki,' size yiyecek vereyim.
Ey
kullarım! Benim giydirdiklerim hariç, hepiniz çıplaksınız; öyleyse benden sizi
giydirmemi isteyin ki, size giyecek vereyim.
Ey
kullarım! Sizler gece-gündüz hata edip günah işliyorsunuz. Ben ise bütün
günahları affediyorum. Öyleyse siz de benden günahlarınızın affını isteyin ki,
sizleri affedeyim.
Ey
kullarım! Sizin bana bir zarar vermeye gücünüz yetmez ki, zarar veresiniz. Aynı
şekilde, bana bir fayda vermeye de gücünüz yetmez ki, fayda veresiniz.
Ey
kullarım! Sizin ilk insandan son insana kadar hepiniz, insanlarınız ve
cinleriniz en muttaki bir insan gibi olsanız ve o sıfat içinde bana kulluk
etseniz, bu benim mülkümde hiçbir şey artırmaz, yüceliğime bir şey katmaz.
Ey
kullarım! Sizin ilk insandan son.insana kadar hepiniz, insanlarınız ve
cinleriniz en günahkâr bir insan gibi olsanız ve o halde bana isyan etseniz, bu
benim mülkümde hiçbir şey eksiltmez, yüceliğime hiçbir zarar vermez.
Sizin
ilk insandan son insana kadar hepiniz, insanlarınız ve cinleriniz bir tepede
toplansanız, her biriniz benden bir şey istese ve hepinize istedikleri şeyleri
versem, bu benim mülkümde hiçbir şey eksiltmez.
Ey
kullarım! Siz amel etmektesiniz, ben ise amellerinizi sizin için tesbit edip
yazıyorum; sonra onların karşılığını size tam olarak vereceğim.
Kim
amel defterinde bir hayır bulursa, (onu kendisine nasip eden) yüce Allah'a
hamdetsin. Kim de amel defterinde kötü işler bulursa, başkasını değil, sadece
kendi nefsini kınasın."
Âlemlerin
rabbi yüce Allah'a hamdolsun.
***
Not: Bazen Büyük Dosyaları tarayıcı açmayabilir...İndirerek okumaya Çalışınız.
Yorumlar