Print Friendly and PDF

AŞK RUBÂİLERİ

 


Talât Sait Halman… ( 1931 - 2014 ) 

DUY

Dağdan dağa seslendim. Dur! Yankımı duy

Cennetten umutlar getiren şarkımı duy.

Bak, ben sana erdim uçurumlardan öte,

Sen çağrısı hiç bitmeyecek aşkımı duy.

 

ÖLÜMSÜZ SES

Çılgın yaşadık ölmeyecekmişçesine,

Hiç düşmeden aç gözlü kuşun öksesine.

Neymiş ecelin tılsımı? Biz hep koşarız

Aydınlığın, özgürlüğün, aşkın sesine

 

KADINIM

Sevdim: Kadınım loş ve tedirgin bir otağ:

Her mevsimi özlem, her gül yaprağı dağ.

Aşkım, arayan, gür yaşayan bir göçebe,

Hiç durmayacak, hep açacak bir yeni çağ.

 

EREN

Sevdaya eren, veda nedir bilmeyecek;

Cennette, cehennemleri eksilmeyecek..

Yalnız yüce musiki duyan can kulağı,

Kof ezgi ve boş seda nedir bilmeyecek.

 

ÇAĞRI

Arzuları dinmez ki umutsuz barışın

Gök pembe, başak mavi, ufuklar sarışın,

Aşkım çağırırken seni ölmez geceye

Nazlanmana görkem verecek yalvarışın.

 

O MEVSİM

Bir mevsime girdik, deli rüzgârları yok,

Bin bir gözü candan kamaşan narları yok,

Ürpertilerin gölgeli coğrafyası bu.

Vadileri var, çölleri var, yarları yok.

 

YALNIZ YANGIN

Aşk yoksa, bırakmaz ki bir iz kutsal ateş,

Sevgiyle tutuştukça biziz kutsal ateş..

Yalnız yanmak, hiçliğimiz Coştukça

Sevdamız, yer gök ve deniz kutsal ateş.

 

YENİ AŞK

Bak, son dönemeçte bekliyor bir yeni aşk:

Ürkek ve iyimser, öpecektir seni aşk.

Yorgunsun elbet, ama okşarsan onu

Son zindana sokturmayacak gölgeni aşk.

 

AŞK ÂNI

Sonsuz bir sevda özler âşk olan;

Günden güne şahlanan bır aşk, sanki yalan

Gerçek sevenin özlemi ürpertiyedir:

Aşk en kısa, en kutsal ân - kutlu bir ân.

 

DELİ GÜLLER

Son kutsal ateş bende yaşar sanmalı aşk,

Son surları çökmüş, bana yaslanmalı aşk

Cennette ağaçlar ölüyor - süslemeli

Benden deli güller koparıp son dalı aşk.

 

AŞK SEFERİ

Irmak yaşatır okşayarak nilüferi,

Doydukça menekşe aşka, sönmez ki feri

Sonsuzluğa ermekse kader kalyon için

Aşkın kıyısından başlar son seferi.

 

GÖLGESİ

Söndüyse güneşler gibi görkemli bu aşk,

Olduysa karanlık ve sağır bir kuyu aşk,

Kör kalmaz, ezer gölgesi altında yine

Her kuytuyu, her kuşkuyu, her korkuyu aşk.

 

BU CENNET

Hiç öpmediğim dudakların hasreti bu,

Hiç tatmadığım meyvaların lezzeti bu

En güçlü bahar, gölgelerin mevsimidir,

Aşkın yitirildikçe doğan cenneti bu.

 

YILGIN

Aşk bitti. Duyulmuyor sevinç çığlığımız.

Söndük. Bir ölgün anı çılgınlığımız

Son sevdanın yorgunuyuz biz, Sürecek -

Aşk üstüne aşk gelse de - yılgınlığımız.

 

YARINKİ AŞK

Engellemiyor belki bu gün ölmeni aşk,

Yerden göğe yükseltmiyor asla seni aşk.

Taptaze bir evren doğacak belki yarın,

Doğrultusu aşk, yıldızı aşk, ekseni aşk.

 

TAZELENEN MASAL

Sevda denilen destan, anlatmamalı

Bin bir geceden arta kalan bir masalı,

Hep yakmalı sonsuz yanacak meşaleyi,

Hep sunmalı en taze tomurcuklu dalı.

 

Türk Dili Dil ve Edebiyat Dergisi

Eylül 1989, S: 453, S. 120-122

 

 

SEN

Sen bin yüce destan içeren bir dizesin,

Cennet susuyor aşkı yücelttikçe sesin.

Her rengini senden alıyor gök kuşağı;

Dört mevsimi bin mevsim eden mucizesin.

 

SÜRGÜSÜZ

Aşk tarlasıdır bunlar: tel örgüsü yok..

Hiçbir yiğidin kavgası yok, süngüsü yok.

En mert ve en özgür yaşayan köydür bu:

Hiçbir kapının gizlisi yok, sürgüsü yok.

 

KUTLU UMUT

Orman coşacak bir çiçek okşandıkça;

Aşk sönmeyecek tek bir ateş yandıkça.

Görkemli bina çökmeyi hiç bilmeyecek

Her gün iki âşık ona yaslandıkça.

 

Türk Dili Dil ve Edebiyat Dergisi

Ekim 1991, S: 478, S. 261

 

 

Her konca bilir ki gül, ölüm muştusudur;

Sönsem diye çırpınan pınar, bengisudur.

Gökkubbede sevda arayan kuşlar, eli

Boş dönse de varlıkların en mutlusudur.

 

Artık yüzü gülmeyen masallar acıdır;

Sevdayı fısıldamazsa fallar acıdır.

Bir kahkaha duymazsa karanlıklardan

Güller kuru, aşk öfkeli, ballar acıdır.

 

Aşkın gizi, özbenliğe düşmüş bir kor,

Yandıkça gönül hiç su ve ses beklemiyor.

Sevginle tüm enginleri gez, ufku tara:

Ömrünce yanıtsız kalacaksan bile sor.

 

Gökten yere, dağdan çöle çevrildi serap;

Boş imgeyi tüm gözlerden sildi serap.

Sonsuzluğa erdi aşk ilâhîsiyle...

Sevdadan uzaklaşınca devrildi serap.

 

Başlarken umutsuz yüreğin son seferi

Özlem avutur yarım kalan sevgileri.

Aşk cennete ermekle sönüp gittiği ân

Bir başka ecel doğar ölümden ileri.

 

Hiç çıkmayacak ki yazgı, fallar biliyor.

Irmak, suya dargın, bunu sallar biliyor.

Cennetten azap, ecelden aşk doğduğunu

Bin bir gece sürmüş o masallar biliyor.

 

Aşk yalnızı benzemez bir ıssız adaya;

Bin köprüsü vardır ufka, ummana, aya.

Gönlünde cıvıldaşır bulutlar, kuyular;

Şen şakrak uçar cennete sevdalı kaya.

 

Türk Dili Dil ve Edebiyat Dergisi

Şubat 1986, S: 410, S. 179-180

EL BİRLİĞİ

 

Bizlerle ateş, su, dağ, örümcek el ele

Şimşekle pınar, avla bürümcek el ele

Biz aşkla yarattık doğanın birliğini

Her okşamamızda, düşle gerçek el ele.

 

YARDAN ÖTE

 

Göçsek diye çırpınan bu otlar mıydı

Tek mevsimi sevmekten umut var mıydı?

Irmak gömseydi aşka nergislerini

Dağdan dağa, yardan tara atlar mıydı?


Ümit Harmanı, S. 105

 

 

 

Not: Bazen Büyük Dosyaları tarayıcı açmayabilir...İndirerek okumaya Çalışınız.

Benzer Yazılar

Yorumlar