Print Friendly and PDF

Mustafa Aydın Şiirleri

 


Hazırlayan: DEMET ALTAN


DÖRT (4) HECELİLER


-1-

GELSİN

Yaraları,

Saran gelsin.

Sorunları,

Gören gelsin.

Yöremize,

Töremize,

Aramıza,

Giren gelsin.

Hak bülbülü,

Nefsi ölü,

Gönül gülü,

Deren gelsin.

Aydın dura,

Kavuş nura.

Yek huzura,

Varan gelsin.

-2-

HALİM GARİP

Düştüm aşka.

Halim garip.

Bu aşk başka,

Zalim garip.

Bahtım kara,

Gönlüm yara,

Uzak ara,

Yolum garip.

Çektim zulüm.

Taze gülüm,

Ben bülbülüm,

Gülüm garip.

Kaldım naçar.

Gölgem kaçar.

Yaprak açar.

Dalım garip.

Giydim astar.

Yolu göster.

Lisan ister.

Dilim garip.

Aydın adım,

Attım adım.

Tatlı tadım,

Balım garip

-3-

VARDIR

Bu esrarı,

Kuran vardır.

Hak kararı,

Kur’an vardır.

Deli aklı,

Hakkı saklı,

Kimin haklı,

Gören vardır.

Düşsen dara,

Hakk’ı ara.

Gizli yara,

Saran vardır.

Olma tezat,

Olursun mat.

Sana hayat,

Veren vardır.

Dünya çarşı,

Ukba karşı,

Arzı arşı,

Ören vardır.

Ben Mustafa,

Çektim cefa.

Cana şifa,

Soran vardır.

-4-

BİLİR

Aşka düşen,

Hali bilir.

Engel aşan,

Yolu bilir.

Açıp solan,

Aşkla dolan,

Bülbül olan,

Gülü bilir.

Yazmış kalem,

Çeksen elem,

Rabbü’l âlem,

Kulu bilir.

Aydın çile,

Çekse bile,

Elif ile,

Dalı bilir.

-5-

BİLMEZ

Cahil olan,

İşi bilmez.

İlim dolan,

Taşı bilmez.

Sudan duru,

Yoldan yürü.

Ateş kuru,

Yaşı bilmez.

Kavak kurur.

Yapar gurur.

Ayak yürür.

Başı bilmez.

Aydın buyur.

Sesin duyur.

Kirpik uyur.

Kaşı bilmez.

BEŞ (5) HECELİLER

-6-

BİLLAH

Önce ismini,

Anarım billah.

Görsem cismini,

Yanarım billah.

Aşk düştü cana.

Bağladı sana.

Gel dedin bana.

Dönerim billah.

Yol kenarından,

Al çınarından.

Aşk pınarından,

Konarım billah.

Mustafa halim,

Sohbetli dilim,

Yandı fitilim,

Sönerim billah.

-7-

UYAN ASLANIM

Gel gel lokmanım.

Derin çıbanım,

Neden bulunmaz?

Benim dermanım.

Yatar Osman’ım.

Öksüz vatanım

Sürü dağılmış.

Hasta çobanım.

Doğdum üryanım.

Yürek giryanım.

Sarın yaramı.

Akar al kanım.

Duysun sultanım.

Piri irfanım,

Tilki göz oyar.

Uyan aslanım.

Âşık Mustafa,

Çağırır affa.

Geldim huzura.

Al beni safha.

-8-

GELDİM

Yüzüm toprağa,

Sürdüm de geldim.

Kalktım ayağa,

Durdum da geldim.

Duyur ahını,

Mim selahını,

Şahlar şahını,

Sordum da geldim.

Buldum yönünü.

Yolun sonunu,

Gözüm önünü,

Gördüm de geldim.

Dünya elindir.

Kırk beş yolundur.

Mıstık kulundur.

Sardım da geldim.

-9-

EFENDİM

Girince safha,

Uğrarsın affa.

Hakkı müdafa,

Eyle efendim.

Bülbülsün şakı.

Yüzünün akı,

Her zaman hakkı,

Söyle efendim.

Kaldır bendini.

Sevdir kendini.

Nefsin fendini,

Kuyla efendim.

Mustafa dünü,

Unuttum günü.

Aşkın kanunu,

Böyle efendim.

-10-

ALLAH İÇİN

Ders al Kur’an’dan.

Şereften şandan,

Can ile candan,

Geç Allah için.

Aşkın silahı,

Yandım ilahi.

Nefsinden dahi,

Kaç Allah için.

Hakikat kolu,

Muhabbet dolu,

Gel doğru yolu,

Seç Allah için.

Ocak yakmadan,

Candan bıkmadan,

Kanat takmadan,

Uç Allah için.

Mustafa gayret,

Burası gurbet.

Aşk ile şerbet,

İç Allah için.

YEDİ (7) HECELİLER

-11-

SEVDALIYIM SANA BEN

Garibim bu ellerde.

Mecnunum şu çöllerde.

Ne günahım var yarap!

Dert çekerim kullarda.

Bağlanmışım sana ben.

Vuruldum bir cana ben.

Kalbim nasıl dayansın?

Sevdalıyım ana ben.

Yerin uzak bilirim.

Bir gün çıkar gelirim.

Sevda dolu yüreğim,

Sensiz kalsa ölürüm.

Vuruldum bir cana ben.

Bağlanmışım sana ben.

Kalbim nasıl dayansın?

Sevdalıyım ana ben.

Bela mısın başıma?

Nerden çıktın karşıma?

Mustafa’yı ağlattın,

Sebepsin gözyaşıma.

Vuruldum bir cana ben,

Bağlanmışım sana ben,

Kalbim nasıl dayansın,

Sevdalıyım ana ben.

-12-

REF REF

İnsanda onur şeref,

Olursa belli hedef.

Ahlak abidesini,

Aldı Miraç’a ref ref.

Güneş doğdu cihana.

Nur yayıldı zamana.

Tüm kainat muhtaçtır,

Şefaatçi sultana.

Mustafa’dır matlubum.

Yara karşı mahcubum.

Huzuruna kabul et.

Geldim sana mahcubum.

-13-

MAZLUMLAR GÜLMEDİKÇE

Ninem zülfün telini,

Bebeden sakınırdı.

Dedem ise ninemi,

Rüzgardan kıskanırdı.

Bir gün nurlu gün doğar,

Umudum zulmü boğar.

Yer yüzüne şer yağar,

Mazlumlar gülmedikçe.

Bize neler oluyor?

Sevgi gülü soluyor.

Artık zaman doluyor.

Ey Mustafa gel uyan.

-14-

KÖRFEZ 2

Savaş duvaksız gelin,

Barış damat adayı.

Düğün günü yaklaştı.

Kriz çekti halayı.

Gelin körfeze kaçtı.

Damat kenar dolaştı.

Petrol girdi araya.

Rakipler karşılaştı.

Çöl ikiye yarıldı.

Toprak taşa darıldı.

Sevgi huzur bulmadı.

Gelin damat ayrıldı.

Gelin düştü ziyana,

Koymaz damat uyana.

Orta Doğu şaşırdı.

Renksiz duvar boyana.

Küresellik yüzünden,

Gelin caydı sözünden.

Etik ayıklamadan,

Çıban çıktı gözünde.

Gelin açtı yüzünü.

Damat yumdu gözünü.

Cinayet arıyorsan,

Bul körfezde izini.

Sorun olunca midene,

Böl parçala ye pide.

Gelin damat doyarsa,

Kavuşur gide gide.

Mustafa döktük yaşı.

Yoluna koyduk başı.

Hiç kimse istemiyor,

Zulümatı savaşı.

-15-

7’li cinas

Başın kaldır yâra bak.

Bağrım başı yara bak.

Yorgun düştüm yol çıkmaz.

Sarp uçurum yara bak.

Seyreyledim yazıya,

Satır satır yazıya,

Kimsenin gücü yetmez,

Kaderdeki yazıya.

Mustafa der gözlerim.

Bak eladır gözlerim.

Kaç yıl geçti aradan?

Yâr yolunu gözlerim.

-16-

HAYLAZIM

Ben sana ne yapayım?

Yaramazım haylazım.

İlah değil tapayım,

Yaramazım haylazım.

Yaramazım haylazım.

Yüreği kar beyazım.

Yaramazım haylazım.

Gerdanı gül beyazım.

Durağı yok parkı yok.

Bir çocuktan farkı yok.

Feleksizin çarkı yok.

Yaramazım haylazım.

Gitti beni aramaz.

Zaten yara saramaz.

Pis şımarık yaramaz.

Yaramazım haylazım.

Yaramazım haylazım.

Sinesi kar beyazım.

Yaramazım haylazım.

Dudakları kirazım.

Mustafa’yı seven yâr,

Saçlarına yağdı kar.

Tadın tuzun kimde var?

Yaramazım haylazım.

-17-

AŞKIN İLE GEZERİM

Ey sultanlar sultanı.

Aşkın ile gezerim.

Beklerim vuslat anı.

Aşkın ile gezerim.

Haktır benim sözlerim.

Kan ağlıyor gözlerim.

Görsem dahi özlerim.

Aşkın ile gezerim.

Can içinde can oldun.

Damarımda kan oldun

Mustafa’ya şan oldun.

Aşkın ile gezerim.

-18-

Savaş girdi körfeze.

Barış ne zaman gelir?

Bir gelseler yüz yüze,

Tadı dillerde kalır.

Demokrasi diyenler,

İnsan hakkı yiyenler,

Zulmün arkasındadır,

Zalimleri övenler.

Azarbaycan,Gürcistan,

Perişan Afganistan.

Kuveyt,Filistin,Kıbrıs

Kendine gel Türkistan.

Gel hele barış gel hele.

Seni alsınlar dile.

İnsanca yaşasınlar.

Savaşa güle güle.

Bakmayın nazımıza.

Kum dolar ağzımıza.

Diyorlar çöl ayısı,

Engeldir aşkımıza.

Mustafa der ne oldular?

Çukurlara doldular.

Bir delinin yüzünden,

Künfeye kün oldular.

SEKİZ (8) HECELİLER

-19-

BULMAYINCA

Asla mutlu olamazsın,

Sevdiğini almayınca.

Rahat huzur bulamazsın,

Mutluluğu bulmayınca.

Güneş asla boyanmıyor.

Çürük fikir dayanmıyor.

İnsanoğlu uyanmıyor.

Felek taşa çalmayınca.

Ey Mustafa olma naçar.

Gönül kuşu durmaz uçar.

Sevdiklerin senden kaçar.

İstekleri olmayınca.

-20-

Mustafa Aydın’ın başta annesi olmak üzere sevdiği bütün insanların

manevi ruhlarını yanında hissedip ‘Ayakları öpülesi biri vardır.’ diyerek

söylediği şiir.

YANIMDA

Umudumu bağladığım,

Biri vardır hep yanımda.

Sevdasına ağladığım,

Biri vardır hep yanımda.

Hiç sözünden cayamazdım.

Koklamaya kıyamazdım.

Gül yüzüne doyamazdım.

Biri vardır hep yanımda.

Mustafa’nın nur tanesi,

Yüreğimi okşar sesi.

Ayakları öpülesi,

Biri vardır hep yanımda.

-21-

İkinci eşiyle tartıştıktan sonra katıldığı bir radyo programında irticalen

söylediği şiir. Bu şiiri söylerken hem sunucu ağlar hem de kendisi ağlar.

HAYATIMDAN

Bir başıma bırak beni,

Sen de çık git hayatımdan.

Ne hayalle sevdim seni,

Sen de çık git hayatımdan.

Çektiklerim yetmedi mi?

Istırabım bitmedi mi?

Onlar koyup gitmedi mi?

Sen de çık git hayatımdan.

Ağarmayan saçım mı var?

Ağrımayan başım mı var?

Bir dikili taşım mı var?

Sen de çık git hayatımdan.

Hayatımı soldurmadan,

Düşmanımı güldürmeden,

Mustafa’yı öldürmeden,

Sen de çık git hayatımdan.

-22-

YAZ ARASINDA

Sevdiğimi geç anladım,

Kaş ile göz arasında.

Fırtınaya yakalandım,

Kış ile yaz arasında.

Hakikati heceledim.

Dağarcığı inceledim.

Çok gurbette geceledim.

Taş ile düz arasında.

Hayal ağı örmesinler.

Haksız kusur görmesinler.

Mustafa’yı vurmasınlar.

Baş ile diz arasında.

-23-

HASRETİM BİTMEDİ

Yıllar boyu çekiyorum.

Hasretimiz bitmez ana.

Gözyaşımı döküyorum.

Hasretimiz bitmez ana.

Bu hasretlik candan mıydı?

Senden miydi ondan mıydı?

Suçun ucu benden miydi?

Hasretimiz bitmez ana.

Eller baba diye güler.

Baba sözün bağrım deler.

Başımıza geldi neler?

Hasretimiz bitmez ana.

Ömrüm geçmesin beyhude.

Sevgi görmedim dünyada.

Ümit kesmem Yaradan’dan.

Hasretimiz bitmez ana.

Mustafa der yoktur yurdu.

Garip yerde mesken kurdu.

Bende gizli baba derdi.

Hasretimiz bitmez ana.

-24-

YOLLAR YUVA

Ressam çizmiş bak tabloya,

Dağlar mekân,çöller yuva.

Bir küçük kız kalmış yaya.

Ağlar mekân,yollar yuva.

Arzu etmiş olamamış.

Yaşadıkça gülememiş.

Bir kuş kadar olamamış.

Bağlar mekân,yollar yuva.

Dert onundu çocuk iken.

Ayağına batmış diken.

Bir yavrudur çile çeken.

Sağlar mekân,kullar yuva.

Mustafa der kamış naçar.

İnsanlardan küsmüş kaçar.

Ümit bekler ömür geçer.

Çağlar mekân ,yollar yuva.

-25-

Dünya bir han, insanın o hana uğrayan bir yolcu olduğunu ve

bütün insanların fani olduğunu anlatan bir şiir.

ÖMÜRYALAN

Bazı insan murat alır.

Gelen gider bu dünyaya.

Kimi yarı yolda kalır.

Gelen gider bu dünyaya.

İnsan fani ömür yalan,

Bir gün hayat olur talan.

Bu âlemde var mı kalan?

Gelen gider bu dünyaya.

Mustafa’yım ağlayarak,

Gözyaşımı çağlayarak,

Yüreğini dağlayarak,

Gelen gider bu dünyaya.

-26-

Nazardan dağıldığına inandığı mutlu bir yuvanın ardından söylediği

şiir.

ARAMIZDA

Hafta başı bekliyordum,

Pazar girdi aramıza.

Satır satır ekliyordum,

Yazar girdi aramıza.

Kalmadı dünyanın tadı.

Gözünde kaldı muradı.

Kara kedi gizli adı,

Nazar girdi aramıza.

Mustafa’ya neler oldu?

Hasret bağrım deler oldu.

Sana değmek haram oldu.

Mezar girdi aramıza.

-27-

SARILINCA

Ağlayarak feryad ettim,

Kundağına sarılınca.

Yeşil rengi ala kattım.

Yaşam renkle örülünce.

Aşk rüzgarı başa esti.

Bir esmer kız yolum kesti.

Söyleşmeden hemen küstü.

Sitem etti darılınca.

Bu yaşantı neye yeter?

Mustafa da bir gün gider.

Canlı ölür hayat biter.

Bir noktaya varılınca.

-28-

Kardelen Mustafa Aydın’ın bir zamanlar oturduğu mahallenin adıdır.

Şimşeklerin çaktığı ve yağmurun yağdığı bir gece camın önünden dışarıyı

seyrederken eşinin haftanın iki üç günü kendisini bu şekilde beklediğini

hissederek yazdığı şiir.

KARDELENDE

Ahu gözlü biri vardır,

Yola bakar kardelende.

Dünya bensiz ona dardır.

Candan bıkar kardelende.

Bazı gece yıldız ağlar.

Gözlerimin yaşı çağlar.

Benim yüreğimi dağlar.

Canım yakar kardelende.

Ay karanlık gece doğsun.

İçimdeki zulmü boğsun.

Sabahıma rahmet yağsın.

Şimşek çakar kardelende.

Mustafa'ya neden küser?

Selamını dahi keser.

Poyraz yeli tersten eser.

Fidan yıkar kardelende.

-29-

Mustafa Aydın kendini bir gurbet yolcusu olarak değerlendirir. Yine

yolculuğa çıktığı bir günde söylediği şiir.

SIR İÇİMDE

Gidiyorum gurbet ele.

Ayrılığın sır içimde

Gözyaşlarım döndü sele.

Bir sıkıntı var içimde.

Hasret kalbe olur düşman.

Bakarsın ki geçmiş zaman.

Gönül dağım sardı duman.

Erimeyen kar içimde.

Yazılanlar çark eder mi?

Hayal, rüya fark eder mi?

Bir gün beni terk eder mi?

Derdim sadık yâr içinde.

Mustafa’ya bulunmaz eş.

Bağlandığım bir ile beş.

Yüreğimde sönmez ateş.

Aşkı yanar kor içimde.

30-

BAYRAM GÜNLERİNDE

Gurbet elde gariplere,

Çile bayram günlerinde.

Sevda çeken elbet düşer.

Dile bayram günlerinde.

Yurt dışında soydaşlarım,

Yiğitlerim dadaşlarım,

Yarenlerim kardaşlarım,

Güle bayram günlerinde.

Mustafa’nın bak yasına.

Bütün kuşlar yuvasına,

Garip olan sılasına,

Gele bayram günlerinde.

-31-

Vergi haftasıyla ilgili olarak halkı teşvik etmek amacıyla Kültür

Bakanlığının ozanlardan şiir istemesi üzerine Mustafa Aydın’ın gönderdiği ve

yayınlandığı şiiri.

KARA GÜNLER DÖNMEMELİ

Vergiler devlete gider.

Vatandaş vergini öde.

Hizmet için sana döner.

Vatandaş vergini öde.

Yaşantını bol istersin.

Arı gibi bal istersin.

Okul, köprü, yol istersin.

Vatandaş vergini öde.

Göklerde uçağın olsun.

Barajın, bereket dolsun.

Gelecekte neslin gülsün.

Vatandaş vergini öde.

Beş on kuruş katkın destek.

Enflasyonu yere itsek.

Biz de göklere yükselsek.

Vatandaş vergini öde.

Sana hizmet borcu kalır.

Vermeyeni suçlu bulur.

Devlet millet güçlü olur.

Vatandaş vergini öde.

Devletimiz geçsin başa.

Eller aya biz güneşe.

Türk-İslam’sın şanlı yaşa.

Vatandaş vergini öde.

Mustafa, söyle sakınsın.

Yadlar kıskanıp yakınsın.

Devlet seninle kalkınsın.

Vatandaş vergini öde.

-32-

ARA YERDE

Ne şehirli ne de köylü,

Gezenler var ara yerde.

Garip huylu uzun boylu,

Yedi şamar ara yerde.

Nerden çıktı üç beş kaçkın?

Mezarda meftalar şaşkın.

Popçu topçu gayet taşkın.

Tantana gör ara yerde.

Boyuna bulaştı ya,

Kazanmaya çalıştı ya,

Avantaya alıştı ya,

Dönüyor zar ara yerde.

Mustafa'yı duymaz derler.

Hiç hesaba uymaz derler.

Enflasyona doymaz derler.

Bir canavar ara yerde.

-33-

Kayın validesine kızını şikayet etmek için yazdığı şiir.

SÖYLE

Ocağına düştüm ana,

Kızına bir şey söyle.

Şikâyetim vardır sana,

Dizine bir şeyler söyle.

Kirpikleri çakmak çakan,

Beni kendi ile yakan,

Kaşlarını çatıp bakan,

Gözüne bir şeyler söyle.

Konuştuğu an küstüren,

İşareti can astıran,

Yüreğime kan kusturan,

Nazına bir şeyler söyle.

Örülmesin nefret ağı.

Kirletmesin pak toprağı.

Kırk boğumlu laf gırtlağı,

Sözüne bir şeyler söyle.

Mert ol asla sözün yutma.

Nankör olma hak unutma.

Arkasından atıp tutma.

Yüzüne bir şeyler söyle.

Mustafa’ya dönüp de bak.

Alnım açık yüzümüz ak.

İradeni kullanarak,

Özüne bir şeyler söyle.

-34-

Mustafa Aydın’ın doğup büyüdüğü yerlere ve sevdiklerine özlemini

dile getirdiği şiir.

YAR ELİNE

Hasretim doğduğum yere.

Gözyaşı kattım seline.

Ormanlar koynunda dere,

Akıp gider yâr eline.

Bülbül gülü için ötsün.

Artık bu hasretlik bitsin.

Benden yâra selam gitsin.

Vermişim seher yeline.

Mustafa gönül eriyim.

Yurdumdan ayrı biriyim.

Ben bu aşkın esiriyim.

Bağlı kaldım yâr diline.

-35-

VARSIN DİYE

Postacıya mektup verdim,

Nazlı yâra versin diye.

Gönülden bir gül gönderdim,

Koklayarak dersin diye.

Alır başımı giderim.

Belli olmaz mekân yerim.

Kalmaz gam ile kederim,

Sen yanımda varsın diye.

Mustafa der bak buraya.

Dert deryadır çık karaya.

Sakın girme sen araya.

Yâr murada ersin diye.

-36-

ACI

Talihsizim dertlerim çok.

Biri hepsinden acı,

Senden başka dermanım yok.

Etme muhannet muhtacı.

Benliğimi verdim sana.

Aşk ateşi düştü cana.

Gülmek yakışmadı bana.

Kendime oldum davacı.

Mustafa’yım bağrım yara.

Çek zülfünle beni dara.

Çaresiz kaldıktan sonra,

Ölüm derdimin ilacı.

-37-

Sevenlerin arasında naz ve niyaz olur. Zaman zaman tartışmalar da

olur. İşte bu tartışmaların birinde başıma bela mısın dediği eşine “Sen

başıma gelen en tatlı belasın.” diyerek yazdığı şiir.

BAŞ BELASI

Gözlerimi açıp gördüm.

Karşımdasın baş belası.

Çelik telden miğfer ördüm.

Başımdasın baş belası.

Halden anlar gönül eri.

Çark çemberi dönmez geri.

Çalıştığım alın teri,

İşimdesin baş belası.

İçimdeki sızım mısın?

Yaşadığım mazi misin?

Anlımdaki yazım mısın?

Karşımdasın baş belası.

Cehalet çektirir zarar.

İlme sebat eğle karar.

Rahatım yok, uykum firar.

Düşümdesin baş belası.

Mustafa'yım vardır tadım.

Hayale yer bırakmadım.

Gölgem gibi adım adım,

Peşimdesin baş belası

-38-

TÜRKÜ

Gönlümde aşkın ateşi,

Gözümde kan ile yaşı,

Yâr uğruna koydum başı.

İster kessin ister assın,

İsterse bağrına bassın.

Mevla’m vermiş bize nimet

Nasıl bilemeyiz kıymet.

Himmet ya sultanım himmet.

Vurgunum yapına senin.

Gelmişim kapına senin.

Dağlar dayanmaz ahıma.

Gidebilsem düz rahıma.

Layık olursam şahıma.

Alnım açık yüzüm aktır.

Benim sevdiceğim Hak'tır.

Belirsiz gönül durağım.

Yakın edilse ırağım.

Mustafa biter merakım.

Yâr ile bir hoş olurum.

Aşk ile sarhoş olurum.

-39-

Mustafa Aydın’ın lise öğrencisi olduğu yıllarda sevdiği liseli kızı

anlattığı şiiri.

LİSELİ GÜZEL KIZ

Lacivert beyaz giyerdin,

Sen lisenin güzel kızı.

Tezgin ceylana benzerdin.

Dün lisenin güzel kızı.

Sarıkamış güzeliydin.

Kız lisesi hezalıydın.

İnce bel saz benizliydin.

Bin lisenin güzel kızı.

Ben âşık, sen müdür kızı.

Okulun en cici kızı.

Ağlattılar ikimizi.

Can lisenin güzel kızı.

Aşk bir hece gelir dile.

Yaşayanlar çeker çile.

Mustafa'nın aşkı ile,

Yan lisenin güzel kızı.

-40-

FAKÜLTELİ

Mahmur gözler mahsun bakar.

Ela gözlü fakülteli

Dudağından ballar akar.

Şirin sözlü fakülteli.

Dün lisede körpe kızdın.

Şu gönlüme nasıl sızdın?

Zülüfe gerdanı dizdin.

Biraz nazlı fakülteli.

Fakültede öğrencisin.

Sınıfında birincisin.

Güzellikte narincisin.

Kamer yüzlü fakülteli.

Entel aşkın menşesinde,

Ruhlar baygın neşesinde,

Okulun dört köşesinde,

Aşkın gizli fakülteli.

Sen aşkımın dili oldun.

Mustafa'nın gülü oldun.

Sevdamızın seli oldun.

Vildan özlü fakülteli.

-41-

Sevdiğinden gördüğü nazı ve çektiği çileyi anlatan şiiri.

PERİŞAN ETME

Nedir senden çektiklerim?

Dur perişan etme beni.

Meyve verdi ektiklerim.

Bar perişan etme beni.

Yaptığına taş dayanmaz.

Kulakların beni duymaz.

Bir anın bir ana uymaz.

Kör perişan etme beni.

Aşkın ağır bedelisin.

Bağlarımın güz yelisin.

Ne akıllı ne delisin.

Zor perişan etme beni.

Sevmiş oldum sen zalimi.

Soldurursun gül dalımı.

Mustafa’yım şu halimi.

Gör perişan etme beni.

-42-

Mustafa Aydın, bir gün eşiyle tartıştıktan sonra katıldığı radyo

programında çok etkili şiirler söyler. Eve döndüğünde eşi onu çok iyi bir

şekilde karşılar. Radyoda irticalen söylediği şiire cevap olarak yazdığı şiir.

DAĞ CEYLANIM

Kara gözlü dağ ceylanım,

Sen de koyup gitme beni.

Ettiğime bin pişmanım.

Sen de koyup gitme beni.

Göz uykusuz kalır gibi,

Toprak susuz kalır gibi,

Yemek tuzsuz kalır gibi,

Sen de koyup gitme beni.

Mustafa’yım yaşım ile,

Çatık kirpik kaşım ile,

Şu gayleli başım ile,

Sen de koyup gitme beni.

-43-

Kocaeli’nin Körfez ilçesinde ikamet eden Gümüşhane asıllı Mütahit

Mevlüt Bey 19 yaşındaki kızını evlendirir. Kendi evinin karşısında beş katlı

apartmanda oturan kızı 17 Ağustos depreminde enkazdan ölü olarak çıkarılır.

Bu enkazdan yalnızca altı aylık torunu sağ olarak kurtulur. Mustafa Aydın’ın

bu öyküden esinlenerek yazdığı şiir.

NENNİ

Derin uykulardan uyan.

Gelip ak göğsüme dayan.

Demedim ki kana boyan.

Nenni küçük bebe nenni.

Yüreğimde sızı kaldı.

Beşiğinde gözüm kaldı.

Altı aylık kuzum kaldı.

Nenni küçük yavrum nenni.

Mustafa’yım duyamadım.

Zıbının soyamadım.

Kokusuna doyamadım.

Nenni körpe kuzum nenni.

-44-

BAĞIŞLA BİZİ

Ya Rab senden bu dileğim,

Affeyle bağışla bizi.

Dertlidir gönül Melek’im.

Affeyle bağışla bizi.

Ramazanın ilk gecesi,

Gözü yaşlıdır nicesi.

Âşığın dilde hecesi,

Affeyle bağışla bizi.

Boş eyleme emeğimi.

Boş çevirme dileğimi.

Bütün İslam âlemini,

Affeyle bağışla bizi.

Şu eşyanın cümlesisin.

Hekimlerin hekimisin.

Sen kâinatın hâkimisin

Affeyle bağışla bizi.

Bülbülüm öterim şeyda.

Gözyaşlarım akar çayda.

Şu mübarek kutsal ayda,

Affeyle bağışla bizi.

Kavuşayım muradıma.

Mustafa doymaz tadına.

Hazret-i Resul adına,

Affeyle bağışla bizi.

-45-

BOSNA ZULMÜ

Bosna Hersek zulüm gördü.

Hesabını kim soracak?

Sırplar mazlum insan vurdu.

Bu gerçeği kim görecek?

Kesti körpe bilekleri.

Ürküttüler yürekleri.

Kanlı durur gömlekleri.

Yarasını kim saracak?

Ayırmadan gelin kızı.

Payimaldır namus ırzı.

Tüm dünyaya saldı sızı.

Barış ağı kim örecek?

Durdurun şu canileri.

Kötülükten dönün geri.

Yeryüzünün katilleri,

Zulüm ne zaman duracak?

Mustafa der üzgün canlar.

Sokaklara akan kanlar.

Viran olmuş ocak hanlar.

Baykuşlar mesken kuracak.

-46-

AYRILAMAM

Dört yanım kuşatsalar,

Vatanımdan ayrılamam.

Saraylarda yaşatsalar,

Vatanımdan ayrılamam.

Zulümlere uğratsalar,

Hamur gibi yoğursalar,

Parça parça doğrasalar,

Vatanımdan ayrılamam.

Yaprağım,çiçeğim,dalım,

Vatansız lal olur dilim.

Ben bülbülü o da gülüm.

Vatanımdan ayrılamam.

Mustafa’yım yararımdır.

Ayrılamaz kararımdır.

Yurtsuz kalmak zararımdır.

Vatanımdan ayrılamam.

-47-

DAYANAMAM

Ciğer parem benden kaçma.

Hasretine dayanamam.

Yüreğimde yara açma.

Hasretine dayanamam.

Dayanamam, dayanamam.

Dizlerinde uyanamam.

Yâr aşkına boyanmışım.

Başka renge boyanamam.

Yârim beni sabah uyar.

Koyup gitme diyar diyar.

Sevdamızı eller duyar.

Hasretine dayanamam.

Dayanamam dayanamam.

Dizlerinde uyanamam.

Yâr aşkına boyanmışım.

Başka renge boyanamam.

Mustafa’yım aklım çıkar.

Sevenlerim dahi bıkar.

Ayrılığın canım sıkar.

Hasretine dayanamam.

Dayanamam dayanamam.

Dizlerinde uyanamam.

Yâr aşkına boyanmışım,

Başka renge boyanamam.

-48-

Yaşlılar haftası nedeniyle yazdığı şiiri.

YAŞLILARI KORUYALIM

İnsanlara bir sözüm var.

Yaşlıları koruyalım.

Bu gün genç, yarın ihtiyar,

Yaşlıları koruyalım.

Bak dedeye bak nineye.

Okşayarak bas sineye.

Yaya git bindir bineğe.

Güzel diyalog kuralım.

Yaşlıya bakmak pahadır.

Saygı, sevgi bir dehadır.

Pire hizmet Allah'adır.

Bu şuura hep varalım.

Bir zamanlar o da gençti.

Senin gibi yiğit dinçti.

Demek artık vakti geçti.

İnsanlığa yarayalım.

Bir gün biz de yaşlanırız.

Taşladıksa taşlanırız.

Güzel işten hoşlanırız.

Yaşlıları gel soralım.

Her gün yaşlı günü olsun.

Git halini sor ki gülsün.

Bize duada bulunsun.

Yaralarını saralım.

Mustafa bul çaresini.

Sen de düşün sonrasını.

Her yaşlının yarasını,

Öz elimizle saralım.

-49-

YARALIYIM

Aşk elinden aldım yara.

Derman bulmaz yaralıyım.

Gönül gitmek ister yâra.

Güman gelmez yaralıyım.

Hasret çeken kullar ağlar.

Söylenmeyen sır sevdalar.

Hatırası sisli yıllar,

Zaman dönmez yaralıyım.

Gün görmesin gecelerim.

Sevdiğimi incelerim.

Gizem ismin hecelerim.

Lisan bilmez yaralıyım.

Nere gitmiş eski hanlar?

Toprak olmuş dünkü canlar.

Sokaklara akan kanlar.

İnsan gülmez yaralıyım.

-50-

İlk sevdiğini kaybettiğini anlattığı şiiri.

HASRETİNLE ÖLECEĞİM

Erken buldum kayıp ettim.

Seni nerde bulacağım?

Gördüğüm ilk yere gittim,

Bulsam orda kalacağım.

Gidip sordum komşulara.

Derler göçtü uzaklara.

Hemen çıktım dar yollara.

Sürünsem de geleceğim.

Ardın sıra koşuyorum.

Seni kalpte taşıyorum.

Hayalinle yaşıyorum.

Bir gün kapın çalacağım.

Gezdim yalın ayak bir baş,

Feryat eder dağ ile taş,

Yürekte aşk, gözümde yaş,

Söyle nasıl güleceğim.

İşte böyle çaresizim.

El sanar ki yarasızım.

Ciğerimden karasızım.

Hasretinle öleceğim.

Bu rüyayı yoramadım.

Sana yuva kuramadım.

Mustafa’yım soramadım.

Nerden haber alacağım?

-51-

Ankara Batıkent Lisesinde okuyan ve üniversiteye hazırlanan genç bir

kız sevdiğinin kendisini aldattığını öğrenince ilaç içerek intihara kalkışır.

Yoğun bakıma kaldırıldığında hiçbir arkadaşı yanında yoktur.Sadece ailesi

vardır. Bu olayın sonucunda Mustafa Aydın “Fırtınası eksik olmaz, Hayat

dağı kardır kızım” diyerek bu şiiri yazar.

NASİHAT

Fırtınası eksik olmaz,

Hayat dağı kardır kızım.

Ana, baba yeri dolmaz,

Dar gününde yârdır kızım.

Hak emrine ol amade.

İffet ile yaşa sade.

Yüzündeki saf ifade.

Ak anlında nurdur kızım.

Başı dik er muradına.

Leke sürme pak adına.

Hayatının bak tadına.

Ömür yolu dardır kızım.

Yaradana olma asi.

Kötülerden çekme yesi.

Yanlışların çirkin sesi.

Gül etrafı hardır kızım.

Arkadaşın zevke zorlar.

Mesken olur pavyon barlar.

Göz üstünde yıldız parlar.

Dost düşmanın vardır kızım.

Mustafa gör sağı solu.

Gençliğin aydınlık yolu.

Etrafında tuzak dolu.

Fırsatçılar şerdir kızım.

-52-

Annesinin vefat ettiğini öğrendiği anda yazdığı şiir.

GARİBİM

Garip geldim bu cihana.

Garip anam can garibim.

Şimdi öksüz kaldım ana.

Garip anam can garibim.

Her gün başka bir diyarda,

Çile çektim nazlı yârdan.

Can bülbülüm intizarda,

Garip anam can garibim.

Kardeşlerin bir dalıyım.

Bal yanında zerdaliyim.

Üstelik de sevdalıyım.

Garip anam can garibim.

Çiçek açtı gönül bağım.

Başı sisli karlı dağım,

Yazık geçti gençlik çağım.

Garip anam can garibim.

Mustafa ne gelir elden?

Hasret düşmez oldu dilden.

Şu diyarı gurbet elde.

Garip anam can garibim.

-53-

Hayatı boyunca dürüst yaşadığını anlattığı şiiri.

OLABİLDİM

Şahin gibi yüksek uçtum.

Yuvada kuş olabildim.

Nazlı yâre gönül açtım.

İyi bir eş olabildim.

Her güzele dönüp bakmam.

Bozuk fikre ışık yakmam.

Ham pilava kaşık sokmam.

Kırılmaz diş olabildim.

Hayat tıpkı renkli çarşı,

Seyreyle arz ile arşı.

Zalimlere, zulme karşı,

Eğilmez baş olabildim.

Bülbül için var mı cürüm?

Sevgi yaşar dürüm dürüm.

Aklı, kalbi, gönlü, hürüm.

Güle nakkaş olabildim.

Mustafa çok engel geçtim.

Hatır için zehir içtim.

Zemini sert yeri seçtim.

Ağır bir taş olabildim.

-54-

GÖZBEBEĞİM

Talihine boyun eğmiş,

Duruyorum gözbebeğim.

Rüyalarda beyaz giymiş.

Görüyorum gözbebeğim.

Bazen kanar gizli yaram.

Gözlerime uyku haram.

Sevdan ile gram gram,

Eriyorum gözbebeğim.

Düşe kalka cana doğru,

Boynu bükük bana doğru,

Issız yoldan sana doğru,

Yürüyorum gözbebeğim.

Umut ile gör yarını.

Sakın bozma kararını.

Sevdalı sır duvarını,

Örüyorum gözbebeğim.

Mustafa’yım nur Araf’tan,

Ar insanda zer sarraftan,

Bulunmuyor her taraftan

Arıyorum gözbebeğim.

-55-

Sevgilinin ani gidişinin verdiği acıyla yazdığı şiir.

SEVECEĞİM

Sen de koyup gittin beni,

Ya ben kimi seveceğim?

Canımdan çok sevdim seni,

Söyle kimi seveceğim?

Hiç gülmez mi bahtı kara?

Düşünceme vermez ara.

Gönlüm kırık içim yara.

Böyle kimi seveceğim?

Yüreğimde aşkı kaldı.

Bir zerrecik aklım kaldı.

Beni taştan taşa çaldı.

Söyle kimi seveceğim?

Mustafa’ya inanırım.

Can içinde can tanırım.

Hasret ile kıvranırım.

Söyle kimi seveceğim?

-56-

KAVUŞMAK NİYETİM

Yolumu aydınlatacak,

Nura kavuşmak isterim.

Ümmetini kurtaracak,

Ere kavuşmak isterim.

Şahi nakşi pirim billah,

Gönül ister fena fillah.

Vahdet-i vücut illallah,

Sırra kavuşmak niyetim.

Yöneldim baki seddara.

Kalbim, ruhum küs ağyara.

Aşığım ulu didara.

Yâra kavuşmak niyetim.

Mustafa gönül dolduran,

Bana nefsimi bildiren,

İki cihanda güldüren,

Bire kavuşmak isterim.

-57-

ANAMI ÇOK SEVERİM

Bir umudum var yaşarım.

Ben anamı çok severim.

Okşadıkça gül açarım.

Ben anamı çok severim.

Hayat biter hasret bitmez.

Üç dal kırık üçü yetmez.

Ceylanı var bize katmaz.

Ben anamı çok severim.

Gizli sırrın bilemedim.

Gurbet elden gelemedim.

İnan sensiz gülemedim.

Ben anamı çok severim.

Nice seven bana eşit.

Dert var bende çeşit çeşit.

Anam çekmiş çekmez taşıt.

Ben anamı çok severim.

Asker oldum soramadım.

İzin aldım varamadım.

Ay geçince duramadım.

Ben anamı çok severim.

Mustafa’nın bu sızısı,

Sevda bitmez tek mazisi.

Bir koyunun beş kuzusu,

Ben anamı çok severim.

-58-

EL GİBİYİM

Kız ben senden ayrılalı,

Issız kalan yol gibiyim.

Filiz açmaz hayat dalı,

Yaprak döken dal gibiyim.

Sevda ile engel aştım.

Olanlara durup şaştım.

Nazlı yârdan ayrı düştüm.

Sevdiğime el gibiyim.

Mustafa der bak dünyaya.

Aşk yolunda kalma yaya.

Dert anlattım yıldız aya.

Sana karşı lal gibiyim.

-59-

ARIYORUM

Sevdiğim gül çiçeklerde,

Her an seni arıyorum.

Mecnun gibi bak çöllerde,

Her an seni arıyorum.

Arıyorum bile bile.

Düştüm yola güle güle.

Tevhid ile iman ile,

Her an seni arıyorum.

Bağlıdır el bağlıdır kol.

Göster geleyim sana yol.

Sen bana Rab, ben sana kul,

Her an seni arıyorum.

Mustafa’yım budur ahım.

Aciz kaldım çok günahım.

Affet beni sen Allah’ım.

Her an seni arıyorum.

-60 -

SEVİYORUM

Ne eşi var ne benzeri,

Bir güzeli seviyorum.

Mekândan münezzeh yeri,

Hür güzeli seviyorum.

Seven gönül taşıyorum.

Saygı ile yaşıyorum.

Engel bilmez aşıyorum.

Zor güzeli seviyorum.

Musti ona kul olurum.

Bin bir çeşit hâl olurum.

Görsem yanar kül olurum.

Nur güzeli seviyorum.

-61-

KUMRU KUŞUM

Gözlerine bakamadım.

Uçtu gitti kumru kuşum.

Kınasını yakamadım.

Göçtü gitti kumru kuşum.

Yaylaların havasını,

Dağda koydum yuvasını.

Bizim köyün mevasını,

Seçti gitti kumru kuşum.

Yuvasının uzağına,

Seherlerin sazağına,

Kaderinin tuzağına,

Düştü gitti kumru kuşum.

Baştan esen sevda yeli,

Kaç yıl oldu görmeyeli?

Aşkı etti beni deli,

Koştu gitti kumru kuşum.

Mahsun bakan gözü vardı.

Günahsız saf yüzü vardı.

Mustafa’ya sözü vardı.

Şaştı gitti kumru kuşum.

-62-

Mustafa Aydın’ın hayatında çektiği ve gördüğü acıları anlattığı şiiri.

CEYLAN GÖZLÜM

Bakışların yüreğimde ,

Açtı yara ceylan gözlüm,

Muradıma eremedim,

Kaşı kara ceylan gözlüm.

Seni gördüm boynu bükük.

Genç yaşında ömrü sökük.

Gözü yaşlı perçem dökük,

Zülfün tara ceylan gözlüm.

Dağ başında soğuk vardı.

Geçit vermez duman kardı.

Her tarafı avcı sardı.

Düşme dara ceylan gözlüm.

Kaşlarının karasında ,

Kan süzülür yarasında.

Tikenlerin arasında,

Çık kenara ceylan gözlüm.

Sevdim, seçtim kul içinde.

Yorgun düştüm yol içinde.

Susuz kaldım göl içinde.

Gel pınara ceylan gözlüm.

Yaralı candan bezersin.

Ovada kırda gezersin.

Mustafa'yla hür gezersin.

Çık dağlara ceylan gözlüm.

Eşin ara ceylan gözlüm.

-63-

DÜŞÜNÜRÜM

Gece gündüz aklimdasın.

Her an seni düşünürüm.

Uzak değil kalbimdesin.

Her an seni düşünürüm.

Ben ki garip bir âşığım.

Sen ki benim gün ışığım.

Güzellikler karışığım.

Her an seni düşünürüm.

Bir ilahî nur içimde,

Esaretsiz hür içimde,

Aşk ateşi kor içimde,

Her an seni düşünürüm.

Mustafa’yı derde salan,

Aşk ile kalbime dolan,

Hayatımı benden alan,

Her an seni düşünürüm.

-64-

DÖKTÜM

On iki yaşımdan beri,

Gurbetin kahrını çektim.

Kaldım bir kemik bir deri.

Ağladım gözyaşı döktüm.

Böyledir dünyanın işi,

Dağ gibi dumanlı başı,

Dertli anamın gözyaşı,

Hasretine boyun büktüm.

Mustafa uzun yollarda,

Derdin söylersin dillerde.

Yıllardır gurbet ellerde,

Yârimin yoluna baktım.

-65-

Eşini kaybettikten sonra bir Kurban Bayramı sabahı, kurban etini

dağıtacak ve kızına bakacak kimsesi olmayan Mustafa Aydın, eti komşulara

verdikten sonra kundaktaki kızını alır ve yollara düşer.Bu esnada yazdığı şiiri.

BEN GARİBAN

Ne gelen var ne de giden.

Yol gariban ben gariban.

Hasretine tutsak beden,

Hal gariban ben gariban.

Sevdiğimi mert edindim.

Yüreğime dert edindim.

Gurbet eli yurt edindim.

El gariban ben gariban.

Ne işim var benim burada?

Anamın mezarı orda.

Kaç yıldır gidemem yurda.

El gariban ben gariban.

Vardım köye viran olmuş.

Sordum bizim evler n’olmuş?

Dağların da rengi solmuş.

Çöl gariban ben gariban.

Kimi açtır kimi toktur.

Sinelere değen oktur.

Bayramların tadı yoktur.

Kul gariban ben gariban.

Mustafa'yım neler çekmiş?

Ağlayıp gözyaşı dökmüş.

Lale, sümbül boyun bükmüş.

Gül gariban ben gariban.

-66-

LEB DEYMEZ

İnsan gelir hayat yaşar.

Gelir, geri gider insan.

Hayat gider, canlı şaşar.

Yaşar insan, şaşar insan.

Senin adın candan candır.

Adın şanın aşka şandır.

Candan aşka gelen kandır.

Candır, şandır, kandır, insan.

Aydın senin aşkın arar.

Senin tatlı dilin karar.

Aşkın dili cana yarar.

Arar, karar, yarar, insan.

-67-

ÖLEYİM BEN

Sevdiğim al kucağına.

Kollarında kalayım ben.

Düştüm aşkın ocağına.

Muradımı alayım ben.

Kollarımı bağladılar.

Yüreğimi dağladılar.

Gözyaşımı çağladılar.

Koymadılar güleyim ben.

Mustafa’dır âşık adım.

Sevdan aldı ağız tadım.

Can evime attın adım.

Yollarına öleyim ben.

-68-

CEREN

Yuvasını kurmak için,

Dağ başını seçer ceren.

Sevdiğini görmek için,

Kendisinden geçer ceren.

Seher yeli eser diye,

Avcı yolu keser diye,

Nazlı yâra küser diye,

Diyar diyar göçer ceren.

Yaşamalı gurbetini,

Göstermeli gayretini,

Ayrılığın şerbetini,

İstemeden içer ceren.

Mustafa’ya kurma tuzak.

İçin, dışın kadar berrak,

Gözyaşını akıtarak,

Kötülerden kaçar ceren.

-69-

KOÇAKLAMA

Koç yiğidim gir meydana.

Er meydanı boş kalmasın.

Selam gönder tüm cihana.

Namertlere iş kalmasın.

Hedefini boşa vurma.

Vicdanına toz kondurma.

Yolun uzak çalış durma.

Taş üstünde taş kalmasın.

Soğuk savaş yeli eser.

Merhameti kökten keser.

İnsanlıktan yoktur eser.

Cehaletli baş kalmasın.

Yeryüzünü sardı zillet.

Haydi, dur de dursun illet.

Ardın sıra gelsin millet.

Çatılmadık kaş kalmasın.

Mustafa der atını sür.

Masa başı oyun durdur.

Son asrına mührünü vur.

Gözden akan yaş kalmasın.

-70-

Eşinin “Bana hiç güzel söz söylemiyorsun.”demesi üzerine yazdığı

şiiri.

ÇOK TATLISIN

Dün sabah gördüm yüzünü.

Gül yanaklım çok tatlısın.

Unutmadım ilk sözünü.

Bal dudaklım çok tatlısın.

Kalp kitabı okuyorsun.

Aşk nakışı dokuyorsun.

Bir gül gibi kokuyorsun.

Dal budaklım çok tatlısın.

Mustafa'nın gönlü vardır.

Aşk insanı yakan nârdır.

Gözlerime bakan yârdır.

Hal buğaklım çok tatlısın.

-71-

Cehaletin ancak ilimle, eğitimle, birlik beraberlikle aşılacağını anlatan

şiiri.

CEZALANSIN

İlim ile tutsak edin.

Kör cehalet cezalansın.

Olgunluk göstermiş ceddin.

Sor cehalet cezalansın.

Kâinatın aslı nurdur.

Bunu görmeyenler kördür.

Gafillerin işi zordur.

Gör cehalet cezalansın.

Ne Kürt, Türk, Alevi, Çerkez,

Bu yurtta kardeştir herkes.

Her köşeye ilmi merkez,

Kur cehalet cezalansın.

İnsan eğmez dik başını.

Herkes tanır öz işini.

Kardeş vurmaz kardeşini.

Dur cehalet cezalansın.

Mustafa bak sen yaşına,

Hakkı koy temel taşına.

Eğitim ile başına,

Vur cehalet cezalansın.

-72-

OTLANIRSIN

Sigaran bittiği zaman,

Ordan burdan otlanırsın.

Başında yükselir duman.

Köşelerden kurtlanırsın.

Olamadın akla malik.

Altın erir olmaz çelik.

Nasıl olsa filen delik,

Her golcüye şutlanırsın.

Senden önce iki kuşak,

Karakteri sert yumuşak,

Olmadılar asla uşak.

Sen dört yana katlanırsın.

Mustafa'yım bil harcını.

Alamazsın haracını.

Bu hayatın satrancını,

Oynadıkça matlanırsın.

-73-

Mustafa Aydın misafir olduğu evde sabah uyandığında kendini çok

kötü hisseder. Cuma namazının 1. rekatından sonra yere düşer. Bu esnada

çocukları ve eşi aklına gelir. ”Bensiz ne yapacaklar?” dedikten sonra yazdığı

şiiri.

KALACAKTIN

Ne yüzü gülmemiş kadın,

Gözü yaşlı kalacaktın.

Yarı kalmasın muradın,

Garip başlı kalacaktın.

Söylenecek söz kalmadı.

Aramızda naz kalmadı.

Bahar geçti yaz kalmadı.

Dağı karlı kalacaktın.

Mustafa’nın şöhret ünü,

Çeviremez geri dünü.

Nevrim döndü cuma günü.

Çatık kaşlı kalacaktın.

-74-

Murat isminde bir genci seven lise öğrencisi bir genç kız, derdini

Mustafa Aydın’a anlatır. Kızın ailesi Almanya’da oturmaktadır. Sevdiği fakir

bir çoban diye ailesi sevdiğiyle evlenmesine izin vermemektedir. Mustafa

Aydın’ın bu hikayeyi dinledikten sonra yazdığı şiiri.

AYIRMAYIN

Ana size kurban olam,

Sevdiğimden ayırmayın.

Bırakın muradım alam.

Sevdiğimden ayırmayın.

Ciğer paren değil miyem?

Sevdalıyım cahil miyem?

Bu çileye kail miyem?

Sevdiğimden ayırmayın.

Âşık olmak suç mu ona?

Koyma bizi yana yana.

Sütün helal eyle bana.

Sevdiğimden ayırmayın.

Yâra ilaç olur terim.

Bana çıkar yol gösterin.

Mustafa murat isterim.

Sevdiğimden ayırmayın.

-75-

ANAM SENİN

Ana sözünü tutardım.

Zehir olsaydı yutardım.

Başımı koyup yatardım.

Dizlerine anam senin.

Yazdım gönül yaprağıma.

Toz kondurmaz yanağıma.

Küpe yapsam kulağıma,

Sözlerini anam senin.

Mustafa kalp kanamasın.

Ciğerime damlamasın.

Ağlama yaşlar dolmasın.

Gözlerine anam senin.

-76-

AKROSTİŞ

Sen sevdiğim nazlı yârim,

Aşın tadı tuzu oldun.

Kara gözlü cefakârım,

İrademin dozu oldun.

Neler çektin kul içinde?

Elin tuttum yol içinde.

Muhabbetin dil içinde,

Umudumun özü oldun.

Sadakatin saygın bana,

Tükenmeyen sevgim sana,

Aşk ateşi düştü cana.

Farklı fikrin sözü oldun.

Aydın’ın sağ gözü oldun.

-77-

Güvercine benzettiği eşi ile mutlu bir hayat sürmeyi arzu ettiğini

anlatan şiiri.

GÜVERCİNİM

Güvercinim nazlı yârim,

Mutluluklar bizim olsun.

Artık bitsin intizarım,

Hayatta hep yüzün gülsün.

Dünyada çok çile çektim.

Dertlerime boyun büktüm.

Uğruna gözyaşı döktüm.

Kıskananlar varsa ölsün.

Güvercinim kanat beyaz.

Hayatım değişti biraz.

Mustafa'yım ettim niyaz.

Günlerimiz neşe dolsun.

-78-

GÖREYİM YAR

Kanadım yok kuşlar gibi,

Uçup sana varayım yâr.

Gözden akan yaşlar gibi,

Al yanağın göreyim yâr.

Hasret kaldım sözlerine.

Dalıp gitsem gözlerine.

Başım koyup dizlerine,

Ömür boyu durayım yâr.

Tutaydım yâr ellerini.

Koklasaydım güllerini.

Okşasaydım tellerini.

Saçlarını öreyim yâr.

Mustafa’yı bulmak için,

Muradını almak için,

Kollarında kalmak için,

Gönül köşkü kurayım yâr.

-79-

ZİKREDER

Cemalini görmüş akar.

Seller Huda’yı zikreder.

Peygamberin teri kokar.

Güller Mevla’yı zikreder.

Tüm kainat sırru'l-kader ,

Aklı olan şükür eder.

Doğru yürü Hakk’a gider.

Yollar Mevla’yı zikreder.

Âşıklar aşk ile yanar.

Gönül vuslat için kanar.

Her mahluk Rabbini anar.

Diller Mevla’yı zikreder.

Mustafa yoluna girdi.

Kavuşunca biter derdi.

Müminlerin dilde zikri,

Haller Huda’yı zikreder.

-80-

İnsan ilişkilerini ve insan hayatını konu alan şiiri.

AKAR GİDER

Kar üstüne yazı yazma.

Güneş vurur akar gider.

Derelere temel kazma.

Sel koparsa yıkar gider.

Can canandan haber alır.

Bir güzel söz şifa olur.

Dost dostundan ilgi bulur.

Düşman ise bakar gider.

Mustafa’nın garip özü,

Söylediği doğru sözü,

Yaşlılığın soğuk yüzü,

Oğlun kızın bıkar gider.

-81-

Oğlunun ve kızının annesiz kaldığı zaman yazdığı şiiri.

YARALIDIR

Dokunmayın sakın bana.

Benim gönlüm yaralıdır.

Ne yârim var, ne de ana.

Benim gönlüm yaralıdır.

Böyle imiş kader yazım,

Yüreğimde derin sızım,

Anasızdır oğlum kızım.

Benim gönlüm yaralıdır.

Mustafa'nın var efkârı.

Kayıp ettim nazlı yâri.

Gurbette kaldı mezarı.

Benim gönlüm yaralıdır.

-82-

VARDIR

Keman nedir, gitar nedir?

Saza saldıranlar vardır.

Oku atan kuvvet yaydır.

Hıza saldıranlar vardır.

Tarihten nasip almayanlar,

İhlası ikrarı bilmeyenler,

Fatih, Yavuz bilmeyenler,

İze saldıranlar vardır.

Yaraları saramayan,

Hedefine varamayan,

Hakikati göremeyen,

Göze saldıranlar vardır.

Tarihlere şan vermişiz.

Vatan için can vermişiz.

Al bayrağa kan vermişiz.

Beze saldıranlar vardır.

Sütçü imamların sesi,

Tepti gavurun süngüsü.

Bacımın iffet simgesi,

Beze saldıranlar vardır.

Bakın memleket ne oldu?

Bin türlü fitne doldu.

Partiler bahane oldu.

Öze saldıranlar vardır.

Haktan nasibini almayan,

Doğru yoluna gelmeyen,

Bu yurtta hakkı olmayan,

Bize saldıranlar vardır.

Fitnenin her şeyi yalan,

İrtikaptan nasip alan,

Tadı damağında kalan ,

Tuza saldıranlar vardır.

Hakk’ın emaneti sana,

Nene Hatun,Fatma ana,

İffeti bedel cihana,

Kıza saldıranlar vardır.

Âşık Mustafa sesidir.

İman mümin ihlasıdır.

Kur’an Allah’ın lafsıdır.

Güce saldıranlar vardır.

-83-

DUDAK DEĞMEZ

Yaz gelince dağlar taşlar,

Al yeşil içinde kalır.

Gözlerinden akar yaşlar,

Sel yeşil içinde kalır.

Yiğitlerin narasında,

El çek gizli yarasında,

Çalıların arasında,

Dal yeşil içinde kalır.

Alın yazı, adı kader,

Yâri alır gizli keder,

Nerden gelir nere gider,

Yol yeşil içinde kalır.

Aydın’ı ağlatan yârdır.

Dağların eteği kardır.

Çiçeklerin yanı hardır.

Gül yeşil içinde kalır.

-84-

TERK EYLEMİŞ

Asker oldum nazlı yârim,

Bizim eli terk eylemiş.

Bitmez oldu intizarın,

Bülbül gülü terk eylemiş.

Dağ başında kış misali,

Gözden akan yaş misali,

Kanatsız bir kuş misali,

Uçup dalı terk eylemiş.

Mustafa’yı anmaz oldu.

Ocağımız yanmaz oldu.

Sözlerime kanmaz oldu.

Sohbet dili terk eylemiş.

-85-

Mustafa Aydın’ın, Kültür Bakanlığı’nın düzenlediği “İsrafı Önleme ve

Tasarrufa Çağrı” konulu şiir yarışmasına gönderdiği şiiri.

TASARRUF

Sözlerimden uzak kalma.

İsraf etme tasarruf et.

Başkasına muhtaç olma.

İsraf etme tasarruf et.

Nimet Rabbin bereketi,

Çaba insan hareketi,

İsraf millet felaketi,

İsraf etme tasarruf et.

Emeğini bol istersen,

Arı çiçek bal istersen,

Okul köprü yol istersen,

İsraf etme tasarruf et.

Mustafa Aydın uzatma.

Zaman önemli unutma.

Ekmeğini çöpe atma.

İsraf etme tasarruf et.

-86-

Sevgiliden uzak kalmanın verdiği hasret acısının söylettiği şiir.

GELMEZ OLDU

Bülbülümün intizarı,

Gülden haber gelmez oldu.

Kayıp ettim nazlı yâri,

Elden haber gelmez oldu.

Konuşurlar adımızı,

Ortak olan tadımızı,

Unuttun mu vaadimizi?

Dilden haber gelmez oldu.

Güldür bahçelerin süsü.

Bülbül ile yoktur küsü.

Mecnun leyli dağ öyküsü,

Çölden haber gelmez oldu.

Gülüm gitti uzaklara,

Hasret açtı bende yara.

Selam söyledim rüzgara,

Yelden haber gelmez oldu.

Mustafa'nın bahtı kara,

Yaslandım durdum çınara.

Yaşlar akıttım pınara,

Selden haber gelmez oldu.

-87-

ANADOLU

Âşıkların dili sensin,

Cennet yurdum Anadolu.

Bülbüllerin dili sensin,

Cennet yurdum Anadolu.

Bereketli toprak taşı,

Kınalıdır kirpik kaşı.

Yok dünyada bir tek eşi.

Cennet yurdum Anadolu.

Nur akıtır pınarları.

Ayaktadır çınarları.

Anlatılmaz hünerleri.

Cennet yurdum Anadolu.

Ormanına kuş yakışır.

Dağlarına kış yakışır.

Dereler kekik kokuşur.

Cennet yurdum Anadolu.

Mustafa’yım aşkım ezel,

Gönül bağı dökmez gazel.

Sahilleri başka güzel,

Cennet yurdum Anadolu.

-88-

FAYDA GELMEZ

Ne ağlarsın garip bülbül,

Gülden sana fayda gelmez.

Çaren olsa Hak'tan olur,

Kuldan sana fayda gelmez.

Gel incitme beni doktor.

Tıp ilminde çarem yoktur.

Sevda derdi bende çoktur.

Dilden sana fayda gelmez.

Gönlüm sevda yolu oldu.

Rengim güller gibi soldu.

Mustafa'nın gözü doldu.

Selden sana fayda gelmez.

-89-

KOÇAKLAMA

Namert ile işim olmaz.

Mertçe olur meydanımız.

Koç yiğidin yeri dolmaz.

Babacandır insanımız.

Hak düzeni fitne bozar.

İnsanlığa kuyu kazar.

Katlimize ferman yazar.

Hak’tan gelir fermanımız.

Mustafa’yım ezan için,

Hak kelâmı Kur’an için,

Bayrak için vatan için,

Feda olsun al kanımız.

-90-

BOSNA ZULMÜ

Bosna-Hersek’teki zulmün,

Hesabını soracağız.

Şahadet bildik ölümü.

Gerekse can vereceğiz.

Çözdük atılan ilmeği.

Bacımın kanlı gömleği,

Kesilmiş boynu bileği.

Yaraları saracağız.

Payimal olsaydı ırzın,

İşkence yapmazdı özün.

Tecavüz edilen kızın,

Bedelini istiyoruz.

Durdurun şu canileri.

Kötülükten dönsün geri.

Yeryüzünün katilleri

Soykırımı görüyoruz.

Dökülen kanlar bizimdir.

Şişlenen canlar bizimdir.

Mustafa hanlar bizimdir.

Otağ bizim kalacağız.

-91-

GELİYORUZ

Dünyada dökülen kanı,

Sor demeye geliyoruz.

Savaşsız can ile canı,

Gör demeye geliyoruz.

Kardeştir Hakk’ın kulları.

Kavuşturalım yolları.

Kucak açtık insanları.

Sar demeye geliyoruz.

İnsana verip kıymeti,

Sonra bekleriz hürmeti.

Kıtalarda adaleti,

Sür demeye geliyoruz.

Mustafa der dur sözünden.

Taviz verme sen özünden.

Kini küfre yeryüzünden,

Nur demeye geliyoruz.

ON BİR (11) HECELİLER

-92-

Babalar gününde söylediği şiiri.

BABA

Her zaman gözümde en büyük insan,

Allah’a yapılır hürmetin baba.

Hayatım boyunca olmuşum hayran,

Sıcak ve samimi niyetin baba.

Yurt için ölümü alırdın göze.

Hoşgörülü olmak yerleşti öze.

Vatanı sevmeyi öğrettin bize.

Başıma taç oldu devletin baba.

Şefkat ile aldın beni koluna.

Ömrünü harcadın evlat yoluna.

Acı söz almadın asla diline.

Lezzetli doyulmaz sohbetin baba.

Yılların hasreti özüne düştü.

Dertler çizgi çizgi yüzüne düştü.

Fersizlik dizine gözüne düştü.

Yavrular yıprattı hayatın baba.

Gözlerinde umut, sevgi zerresi.

Kalbimi ısıtır buğulu sesi.

Mustafa Aydın’ı korur gölgesi.

Aklı olan bilir kıymetin baba.

-93-

Dünyada sıkıntı çeken insanları anlatan şiiri.

DÜNYADA

Nereye bakarsan hep çile dolu.

Ağlayanlar gülmez oldu dünyada.

Bu yerde arif ol şaşırma yolu.

Giden geri gelmez oldu dünyada.

Bir hayat kavgası bir renkli dünya,

İmkânı olanlar gidiyor Ay’a.

Ben taşlı yollarda yürürken yaya,

Gönül rahat bulmaz oldu dünyada.

Mustafa ölmeden bulsa cananı.

Aşktır sevenlerin şerefi şan.

Nicesi yâr için verirken canı,

Muradını almaz oldu dünyada.

-94-

BAĞINDA

Size arz edeyim seven halini,

Emrah zindanlarda selvi bağında,

Fidan yetişmezse eğer dalında,

Koparır götürür gül yaprağında.

Dağ aşıp Aslı’ya giden Kerem’i,

Öldürdü sevdanın derdi veremi.

Mecnun ah u zârda buldu çareyi.

Leyla çadırında Mecnun dağında.

Dağların ardında yârin mekânı,

Mustafa yoluna koymuştur canı.

Âşıkın maşuka vardı kervanı,

Gidemedim uçak füze çağında.

-95-

AĞLAMA

Ayrılık günleri geldi yaklaştı.

Ben gidince nazlı yârim ağlama.

Zaman mekân deyip yâr uzaklaştı.

Ben gidince nazlı yârim ağlama.

Aşkın ateşine düşmüş yanarım.

İnan seni hep kalbimde anarım.

Ömrüm olsa yine sana dönerim.

Ben gidince nazlı yârim ağlama.

Kardan beyaz inan sütten durusun.

İnsan değil cennetteki hurisin.

Ömrüm olsa yine sana dönerim.

Ben gidince nazlı yârim üzülme.

-96-

HASTAHANE

Babamı götürdüm hastaneye.

Danışmayı sordum gel dedi bana.

Göze sıra ancak gelir seneye,

da şansa bağlı bil dedi bana.

Önce acil servis çıktı karşıma.

Kulak burun boğaz bela başıma.

Gözde sıra çoktur dosya taşıma

Dahiliye fişi bol dedi bana.

Kardiyoloji bölümüne girince,

Numarayı hemşireye verince,

Doktor bizi karşısında görünce,

Kalp damar ne halde gel dedi bana.

Mustafa Aydın’ın bakmaz varına,

Bu hâl ihtiyarın gitti zoruna.

Artık fiş kalmadı belki yarına,

İşte kapı işte yol dedi bana.

-97-

GELDİM CİHANA

Hayatımın hikâyesi gariptir,

Dinle anlatayım sevdiğim sana.

Benim gönlüm bir güzele taliptir,

Sevmek sevilmeye geldim cihana.

Ben doğarken sevda derdine düştüm.

On yaşımda memleketi dolaştım.

Yalnızca sırrımı sevene açtım.

Belki sevmeyenler deli der bana.

Başladı gençliğin garip havası.

Bir yanda istikrar insan kavgası,

Yıllara sığmayan çiçek davası,

Aşkın ateşini düşürdü cana.

Nemli rutubetli otel köşesi,

Gurbet geceleri yoktur neşesi.

Gözyaşımla dolu yaşam şişesi,

Ne olur kırmayın döner ummana.

Yaralı,sevdalı bir âşık oldum.

Menfaatsiz sevdim aşk ile doldum.

Kendime münasip birini buldum.

Bunu benden çok isterdin sen ana.

Mustafa ömrünü yıla bağladım.

Zaman seli içindeyim çağladım.

Geri dönmez günlerime ağladım.

Gençliğime boşa geçen zamana.

-98-

Anneler Gününde yazdığı şiiri.

BAYRAKTIR ANA

Âdem ile başlar Havva mazisi.

Tuba dallarında yapraktır ana.

Sevgi taşımakta alın yazısı.

Cenettin sembolü bayraktır ana.

Muhabbetle yavru yüzüne bakar,

Bir teline değsen dünyayı yakar.

Ab-ı hayat suyu kalbinden akar,

Rahmet deryasında ırmaktır ana.

Mustafa Aydın’a nazlı yâr olur.

Anasız hayatım tarumar olur.

Canından kanından fedakâr olur.

Dokuz ay cenine hamaktır ana.

-99-

CENETTİR ANA

Allah’ın insana lütfu keremi,

Varlığı birliği vahdettir ana.

Eşrefi mahlukun en mükemmeli,

Ahlâk kavramında iffettir ana.

Kudreti ilahi övmüş yaratmış,

Mayasına sevgi denen ruh katmış,

Yüreğini merhametle donatmış,

Beşeriyet hakkı izzettir ana.

Pahası biçilmez verilen kıymet,

Dünyanın varlığı erilen mürvet,

Ayağı altına serilen servet,

Evlat için firdevs cenettir ana.

Mustafa anasız halim perişan.

Hayatın mührüdür şeref ile şan,

Mutluluk tablosu zevce ü nişan,

Kadere yazılan davettir ana.

-100-

DEMİŞTİM SANA

Her gün kulağımda çınlanır sesin,

Neden kızıyorsun demiştim sana.

Buğulu gözlerin ılık nefesin,

Derdin yazıyorsun demiştim sana.

Yaprağı sararan güller gibiyim.

Yağmura muhtacım çöller gibiyim.

Akar boz bulanık seller gibiyim.

Gözden süzüyorsun demiştim sana.

Ben de kızıyorum bilmem ki neye.

Ne ağaya ne paşaya ne beye.

Solar yaprakları gül değe değe,

Hâra kızıyorum demiştim sana.

Mustafa'ya kızıyorsun ne için?

Belki de sitemin sevdiğin için.

Dışın kadar berrak görünür için.

Güle benziyorsun demiştim sana.

-101-

ALİ USTA

Bir insanlık örneğidir yaptığı,

Herkese emeği var Ali Usta.

Haktır hakikattir onun taptığı,

Allah’tır sevdiği yâr Ali Usta.

Ali Usta derler Allah adamı,

Şefkati ısıtır soğuk adamı.

Bu dünyada iyilik için yaşardı.

Komşuların her işine koşardı.

Bazen durup gençliğine şaşardı.

Hayat yolu gayet dar Ali Usta,

Ali Usta derler Allah adamı,

Şefkati ısıtır soğuk odamı.

Yedi kurdu tek bir mermiyle vurmuştu,

Konu komşu hayret ile görmüştü.

İlçe kaymakam halin sormuştu.

Yiğidim,koçağım er Ali Usta.

Ali Usta derler Allah adamı,

Şefkati ısıtır soğuk odamı.

Nur yüzlü babacan anlı pak durur.

Gönlü gayet engin, yapmazdı gurur.

İnsan sevgisiyle başı dik yürür.

Her hünerde elin var Ali Usta.

Ali Usta derler Allah adamı,

Şefkati ısıtır soğuk adamı.

Mustafa hayırdan geriye kalmaz.

Yaptığı işlerden karşılık almaz.

Allah rızasının bedeli olmaz.

Serveti sevaptır kâr Ali Usta.

-102-

Mustafa aydın Balıkesir Orduevi’nden terhis olduktan sonra önce

İzmir’e gider.Ancak burada iş bulamayınca memleketine döner. Memlekete

gelince lisede sevdiği kızın nakil yaptırdığını öğrenir.Sevdiğinin gittiği adresi

alarak onu aramaya başlar. İstanbul,Kocaeli derken Sevdiğini Geyve’de

bulur:Fakat o hafta sevdiği kızın düğünün ve nişanın olduğunu öğrenir.Bunun

üzerine Mustafa Aydın ona mutluluklar dilemekten başka bir çaresi

olmadığını düşünerek bu şiiri yazar.

GEYVEDE

Üç gün oldu geldim yine giderim.

Bu akşam da güneş açtı Geyve'de.

Böyle imiş benim yazım, kaderim.

İlk hevesim geldi geçti Geyve'de.

Son bir defa daha çıktı balkona.

Gözleri yaş doldu bakınca bana.

Talihin cilvesi bu dedim sana.

Düşmanlar şerbetin içti Geyve'de.

Mustafa'nın kader çıktı önüne.

Rastladım Gamze’min mutlu gününe.

Geyve'den aldılar Keçiören'e.

Sevdiğim yaslıca göçtü Geyve'de.

-103-

GURBET ELLERDE

Öyle bir zamanda bırakıp gittin,

Bensiz garip kaldın gurbet ellerde.

Gönlümün bağında gül gibi bittin,

Çiçek açtın, soldun gurbet ellerde.

Bir sabah girmiştik can pazarına,

Yüreğimi koydum köy kenarına.

Dualar gönderdim toy mezarına.

Yârim garip öldün gurbet ellerde.

Çeyizini bohçaladım bağladım.

Nazlı yârim baş ucunda ağladım.

Yüreğimi hasretinle dağladım.

Bağrımızı deldin gurbet ellerde.

Oğlun Ferhat, anam nerde soruyor.

On bir aylık Esra' m artık yürüyor.

Ders verdiğin öğrenciler soruyor

Ebedî mi kaldın gurbet ellerde.

Çok muhabbet tez ayrılık getirdi,

Melekler meleğim alıp götürdü.

Nazar mıydı yuvamızı batırdı.

Bizi derde saldın gurbet ellerde.

Mustafa alnına garip yazıldı.

Birlikte kurduğum yuva bozuldu.

Şehitler yurduna mezar kazıldı.

Uykuya mı daldın gurbet ellerde.

-104-

VAR SİZDE

Umudumu bağladığım insanlar,

Diyorlar ki kriz aşmak zor sizde.

Hiç kimseye sunulmayan imkânlar,

Demek tükenmeyen kaynak var sizde.

Devlet malı kutsal bitiren vardır.

Hazine bir gemi batıran vardır.

İflas eşiğine getiren vardır.

Gelen giden bu bütçeden yer sizde.

Şaibeli ihaleyi kapan kim?

Örtülü ödenek haksız yapan kim?

Çarpmak çırpmak için etek öpen kim?

Kalmadı mı haya ile ar sizde?

Mustafa tahammül et sebahattır.

Suçu örtbas etmek çok kabahattir.

Ceylan derisinde koltuk rahattır.

Basiretsiz siyasetçi var sizde,

-105-

İsrafın yapılmaması için düzenlenen bir şiir yarışmasına gönderdiği

eser.

TASARRUF EYLE

Vatandaş gereksiz saçma paranı.

İsraftan kaçınıp tasarruf eyle.

Düşün geleceğin bağla yaranı.

İsraftan kaçınıp tasarruf eyle.

Elektrikte, suda, yeme içmede,

Giyimde, geçimde, eşya seçmede,

Güçlü devletleri öne geçmede,

İsraftan kaçınıp tasarruf eyle.

Sosyo ekonomik hastalık sesi,

Yavaş yavaş kesilmeli neşesi.

Kalkınmaktır devletimin hamlesi.

İsraftan kaçınıp tasarruf eyle.

İsraf bir milletin sıkılmasıdır.

Servetin ateşsiz yakılmasıdır.

Maddi ve manevi yıkılmasıdır.

İsraftan kaçınıp tasarruf eyle.

Bütçesine göre lükse gitmeden,

Yiyiniz içiniz israf etmeden.

Zamanı ömrü boşa tüketmeden,

İsraftan kaçınıp tasarruf eyle.

-106-

KİME NE

Canımdan can alıp versinler sana.

Seviyorum seviyorsun kime ne?

Hayatın rengini gösterdin bana.

Seviyorum seviyorsun kime ne?

Kimi bir yudum aşk için ölüyor.

Kimi sevda nedir diye gülüyor.

Mademki kalpleri Allah biliyor,

Seviyorum seviyorsun kime ne?

Rastlanır mı Mustafa’nın eşine?

Kulp takarlar padişahın peşine.

Aldırma kimseye sen bak işine.

Seviyorum seviyorsun kime ne?

-107-

Mustafa Aydın 1992’de yurt dışına çıkmaya karar verir. Bu sırada

Kültür Bakanlığına kayıtlıdır. Bir âşık arkadaşıyla bakanlığa gittiklerinde

Melek Hanımla tanışır.Yurt dışına gitmeyi erteler. Melek Hanımla evlenmeye

karar verir. Annesini babasını, Melek Hanım’ı ailesinden istemeleri için

çağırır. Ancak annesinin hasta olduğunu öğrenir. Bunu öğrendikten sonra

köyüne gider. Bir tarafta hasta olan annesi diğer tarafta yeni tanıştığı ve söz

yüzüğü taktığı sevdiği. Köyüne gittiğinde komşularının yaktığı soba etrafında

bunları düşünerek irticalen söylediği türkü.

ANNELERE İTHAFEN

Anamı son gördüm hasta yatakta.

Gözü yaşlı düştüm gurbet yoluna.

Bir selam gönderdim ancak ıraktan.

Gözü yaşlı düştüm gurbet eline.

Dertler yüreğinde taş oldu ana.

Bütün emeklerin boş oldu ana.

Ömür uçup giden kuş oldu ana.

Gözü yaşlı düştüm gurbet yoluna.

Mustafa terk ettim öz diyarımı.

Bülbül gibi arttırdılar zarımı.

Bari incitmeyin Meryem yârimi.

Gözü yaşlı düştüm gurbet eline.

-108-

Ermenilerin Türkleri katletmek için topladıkları insanlar içinde Zeze

adlı genç ve güzel bir gelin vardır. Zeze (gerçek ismi Zeynep)Ermenilerin

elinden kaçmayı başarır. Malakanların çalıştığı değirmene gizlenir.Ancak

daha sonra Ermeniler Zeze’yi fark ederler. Onu Karaçayır’da vururlar.Mustafa

Aydın’ın bu olayı anlattığı şiiri.

ZEZE

Zeze’yi vurdular Kara Çayır’da.

Sebepsiz günahsız vurulan zeze.

Feryadı duyuldu kırda bayırda.

İmirhan düzüne serilen zeze.

Halkı toplamışlar yardım amaçlı.

Vurulan hilalli vuranlar haçlı.

Bir de gelin varmış duvaklı taçlı.

Her teline çiçek örülen zeze.

Zeze değirmene girip gizlendi.

Esirlerin arasında izlendi

Kar yağdı üstüne yerler buzlandı.

Sabahı bekledi yorulan zeze.

Güneş ağarınca kaçmak istemiş,

Kuzeyin çayından içmek istemiş,

Kurulan engeli geçmek istemiş,

Yüzüstü yerlere süzülen zeze.

Zeze ellerinden kaçmış gördüler,

Değirmen bendine pusu kurdular,

Kara Çayır, İmirhan’da vurdular,

Çiçeklerle kefen sarılan zeze.

Kazım Karabekir şark savaşında,

Deli Halit Paşa asker başında,

Serhat boylarında sınır taşında,

Şehitler içinde görülen zeze.

Eyüp Paşa askerine seslendi

Silah alıp dağa taşa yaslandı.

Esirler kurtuldu vatan uslandı.

Akan sular gibi durulan zeze.

Kaça kaç başladı halk arasında.

Mustafa savaşın yüz karasında.

Kan akar şehidin sırt yarasında.

Mezarı ovaya kurulan zeze.

-109-

NEVRUZ

Anadolu köylüleri nevruzu,

Akşamları ateş yakar kutlardı.

Bereketli geçsin baharı güzü,

Ellerine kına yakar kutlardı.

Yirmi bir mart gün dönümü sayarlar,

Leylek dönmüş yuvasını ovarlar,

Köylü, çiftçi mahsulünü ayarlar,

Tarlaya tohumu eker kutlardı.

Altı aylık kara kıştan bıkılır,

Akşamüstü dışarıya çıkılır,

Çalı çırpı ile ateş yakılır,

Üstünden atlayıp kutlardı.

Bahar gelsin yine karlar eriyor,

Kardelenler ovaları bürüyor,

Koyun kuzu meralara yürüyor,

Serin yaylalara çıkar kutlardı.

Mustafa gün batmış ışıklar söner,

Herkes evin etrafını dört döner,

Demir çubuk ile çizmektir hüner,

Ayet el-Kürsi’yi okur kutlardı.

-110-

ALLAHU EKBER DAĞI

Eteği yaylalar üstü top taşı,

Eser yeli Allahu Ekber Dağı.

Duman çöker şiddetli başlar kışı,

Fırtınalı Allahu Ekber Dağı.

Allah nidasıyla Şeyhi Serani,

Canana gitmeye terk etmiş canı.

Enver Paşa orda döktürmüş kanı.

Tarih dili Allahu Ekber Dağı.

Taşlı burun kursak taş, cirit meydan,

Büyük çukur, ıssız dere o yandan,

Kış gelince gelinlik giyer boydan,

Budur hâli Allahu Ekber Dağı.

Kervan geçmez kuş uçmaz hâli var.

Doksan bin şehidi kıran dalı var.

Tarihçesi eski tozlu yolu var.

Çekmiş çile Allahu Ekber Dağı.

Kuzeydoğusunda Ardahan, Göle,

Bahçeleri ilham verir bülbüle.

Ankut kuşu konmakta Turna göle,

Açmış gülü Allahu Ekber Dağı.

Güneyde Sarıkamış, Selim, Doşkaya,

Kuzeybatısında Akşar, Şenkaya,

Zirveye çıkmaya kalırsın yaya.

Yoktur yolu Allahu Ekber Dağı.

Kıçılı Pınarı Beyköy Yaylası,

Hasan Gözesi’nde doldur ver tası,

İmirhan’da gelir turnalar sesi,

Şen bülbülü Allahu Ekber Dağı

Dünya üzerinde jeopolitik,

Durumu var hani ne hizmet ettik?

Bir gün yaylasına piyade gittik.

Her yan halı Allahu Ekber Dağı.

Mustafa’dan güzel dağın tasviri.

Cennet misalidir yurdun her yeri.

Güreş tutar, cirit oynar çok eri.

Yiğit eli Allahu Ekber Dağı

-111 -

BİRİ OLMALI

Hayat apartmanı hep yıkılmakta,

Düşecek insanın yeri olmalı,

Ömür teyyaresi uçup gitmekte,

Hayatta şerefli biri olmalı.

Hayat bir uykudur rüyası tatsız,

Şu temelsiz ömür uçar kanatsız,

Mevla’ya karşı olma itaatsiz,

Zaidin dünyada piri olmalı.

Güneşe arkanı dönmüş yaşarsın.

Gölgenin peşine durmaz koşarsın.

Mustafa gafile neden şaşarsın?

Daima şerefli biri olmalı.

Öyleyse habibin yâri olmalı.

-112-

ELA GÖZLÜM

Ela gözlüm senden başka seversem,

O zaman söksünler tırnaklarımı.

Gidip kapısına boyun eğersem,

Zincire vursunlar ayaklarımı.

Senin için gönlüm eyledim durak,

Gelmezsen açılmaz dalımda yaprak.

Sen yağmur misali ben kuru toprak,

Aşkınla suladın yapraklarımı.

Âşık Mustafa'nın düşme kastına

Tiken koklanır mı gülün üstüne?

Belki bir damla yaş kabrim üstüne,

Dökersen yeşertir topraklarımı.

-113-

BAKAR MI?

Benim suçum yalnız seni sevmektir.

Seni seven gönül senden bıkar mı?

Güzelliğin şu âleme örnektir.

Seni öven başkasına bakar mı?

Bu gizli esrarı görmek isterler.

Beni uzaklara sürmek isterler.

Sevmek suç mu diye vurmak isterler.

Sen yıkmasan beni atom yıkar mı?

Mustafa Aydın’ım ciğerim yara.

Tıp çaresiz kaldı sordum doktora.

Sevgili aşkına atsınlar nara

Sen yakmazsan beni ateş yakar mı?

114-

BİZİM KÖYÜN DAĞLARI

Sırtını dayamış kudret sırrına.

Sıralıdır bizim köyün dağları.

Seyre doyum olmaz ilkbaharına.

Törelidir bizim köyün dağları.

Yaz gelir başından kalkardı duman.

Evler yaylalara göçtüğü zaman.

Sular berrak akar yanmazdı orman.

Derelidir bizim yurdun dağları.

Yiğitler başı dik güreş tutardı.

Kıratlı hasmına cirit atardı.

Göksünde şehitler rahat yatardı.

Kınalıdır bizim yurdun dağları.

Yollar büklüm büklüm çıkar yaylaya.

Soğuk gözelere varırdık yaya.

Kaç asırdır bağlı yıldıza aya.

Buralıdır bizim köyün dağları.

Gündüz güzelleri bakar düzüne.

Mor menekşe koku vurmuş yüzüne.

Delikanlı âşık komşu kızına.

Meralıdır bizim köyün dağları.

Seherde ezanlar titretir arşı.

Çocuklar göz kırpar güneşe karşı.

Çoban kuzulara seslenir marşı.

Parelidir bizim köyün dağları.

Çevreyi temiz tut doğayı koru.

İnsanı severek Mevla’ya yürü.

Hoşgörülü millet sulardan duru.

Çarelidir bizim yurdun dağları.

İnsan sevgisine muhtaç dağlarım.

Çocuk gibi ilgi ister bağlarım.

Sevdiğim hasret kaldım ağlarım.

Karalıdır bizim köyün dağları.

Mustafa hasrettir toprak taşına.

Kar yerine ateş yağar başına.

Kan karıştı pınarların yaşına.

Yaralıdır bizim köyün dağları.

-115-

TÜRKÜ PINARI

Gönülden gönüle armağan olur,

Dilden dile gezer türkü pınarı.

Köyden şehre iner güzellik bulur,

İlden ile gezer türkü pınarı.

İnsanlarda hoşgörüyü kazanır.

Gelin olan kızlar gibi bezenir.

Sevgiliden sevgiliye uzanır.

Gülden güle gezer türkü pınarı.

Bülbül gibi şakır gül arasında.

Muhabbetle döner dil arasında.

Gönül arısıdır dal arasında.

Baldan bala gezer türkü pınarı.

Mustafa Aydın’ım türkü söyleriz.

Sevgi için barış için gürleriz.

Bazen halay çeker gönül eğleriz.

Elden ele gezer türkü pınarı.

-116-

KALDIRIM TAŞI

Sesimizi sağır sultan duydu ya.

Sen neden duymazsın kaldırım taşı?

Kırk haremi memleketi soydu ya.

Sen banka soymazsın kaldırım taşı.

Karanlık gecenin sabahı ışık.

Bu günlerde gayet kafan karışık.

Gönlün yağmur çamur ile barışık.

Balçığa doymazsın kaldırım taşı.

Sokakta kalana döşek olursun.

Binmek isteyene eşek olursun.

Asırlık uykudan gevşek olursun.

Uyanıp aymazsın kaldırım taşı.

Varyoslar başını ezdi de gitti.

Ayaklar sırtında gezdi de gitti.

Seninle yaşayan bezdi de gitti.

Kimseye uymazsın kaldırım taşı.

Boykot seslerini duyan tanıksın.

Varoşların sevdasına yanıksın.

Mustafa'yı barındıran sanıksın.

Fikrinden caymazsın kaldırım taşı.

-117-

DERMANIMI BİLMEDİ

Ben kendi nefsimden uzlet eyledim,

Haller benim dermanımı bilmedi.

Bütün insanlara doğru söyledim,

Kullar benim irfanımı bilmedi.

Karar verdim dikensiz gül bitmeye

Bülbül ile seherlerde ötmeye.

Göçümü yükledim yâra gitmeye.

Yollar benim kervanımı bilmedi.

Âşık Mustafa’ya yardımcı Rabbi.

Bir gün de çağırır mülkün sahibi.

Âlemi görürdüm has bahçe gibi.

Güller benim lisanımı bilmedi.

-118-

TECNİS

Aşkın ile diyar diyar gezerim.

Geniş dünya bir başıma dar geldi.

Ben âşıka dar geldi.

Hırka giydim dar geldi.

Yâr yüzüme bakmadı.

Bu da bana dar geldi.

Sen olmazsan tatlı candan bezerim.

Şu yeryüzü sevdamıza dar geldi.

Gurbet elden bana haber yaz gelsin.

Mevsim geçti kış bitmedi yaz gelsin.

Ben âşığa yaz gelsin.

Bahar olsun yaz gelsin.

Şu karşıki yazıya.

Çiçek açsın yaz gelsin.

Dertlerini birkaç satır yaz gelsin.

Hayat sensiz çekilmiyor dar geldi.

Mustafa der yâr istemez yana ben.

Ne söylesem bunu sevdadan yana ben.

Ben âşığam yana ben.

Ateşe dayana ben.

Duydum dara düşmüşsün,

Geldim senden yana ben.

Başım alıp gitsem hangi yana ben.

Yüz bin derdim beden ruha dar geldi.

-119-

GURBET DERDİ

Nice insanların boynunu bükmüş,

Ayrı lık,hasretlik,gurbetlik derdi.

Gecenin kâbusu üstüme çökmüş,

Ayrı lık,hasretlik,gurbetlik derdi.

Kimi konuşturdum acizdir senden.

Bir zaman sevdiğim ayırdın benden.

Herkes şikâyetçi bugünden dünden.

Ayrı lık,hasretlik,gurbetlik derdi.

Acı, tatlı gelmiş idik bu çağa.

Bütün dostlarımdan düştüm uzağa.

En son Mustafa’yı koydun tuzağa

Ayrı lık,hasretlik,gurbetlik derdi.

-120-

KAR ÇİÇEĞİM

Bıraktığım yerden alayım derken,

El aldı dediler karçiçeğimi.

Haber veren rüzgarları beklerken,

Yel aldı dediler karçiçeğimi.

Gömüldü gönlüme tertemiz mazi.

Gizlenir mi bu sevdanın enkazı?

Alın yazısına olmuşum razı.

Fel aldı dediler karçiçeğimi.

Bu sevda uğruna koymuş idim ser.

Kavuşmaya yemin ettik beraber.

Mustafa’yı verem etti son haber.

El aldı dediler karçiçeğimi.

-121-

BİTMEYECEK Mİ?

Bana müjde verin dumanlı dağlar,

Bu yıl karçiçeğim bitmeyecek mi?

Ovalar koynunda turnalar ağlar,

Yoksa bülbül gülsüz ötmeyecek mi?

Ben eşemem kazmam ile bağrını.

Bir avuç ver öpem topraklarını.

Kara kış dondurmuş yapraklarını.

Kar, boran başından gitmeyecek mi?

Benim sevdiğimi benden aldınız.

Söyledim derdimi sessiz kaldınız.

Mustafa'yı gurbet ele saldınız.

Bizim için hasret bitmeyecek mi?

-122-

DEMEMİŞLER Mİ?

Yüz bin renge bürünmüşse bir insan,

Boyası bozuktur dememişler mi?

Aslı haramzade bekleme ihsan,

Soyası bozuktur dememişler mi?

Başkasına fena işi önlemez,

Demek kalın kafalıdır anlamaz.

Bir evlat ki atasını dinlemez,

Mayası bozuktur dememişler mi?

Mustafa der davasına yer bulan,

İnsanlığa zarar vermez er olan.

Düşüncesi fayda değil şer olan,

Gayesi bozuktur dememişler mi?

-123-

KURTAR BENİ

Sevdiğim bilirsin nasıl haldeyim.

Seni sevdiğimi bil kurtar beni.

Kalan yok giden çok ıssız çöldeyim.

Götür nazlı yâra yol kurtar beni.

Akşamı ip ile çektiğim olur.

Her söze boynumu büktüğüm olur.

Bazen da gözyaşı döktüğüm olur.

Akan gözyaşımı sil kurtar beni.

Sevda çekmeyenler beni kınadı.

Deli diye yürüttüler inadı.

Bülbül oldum kanatlarım kanadı.

Tiken ortasında gül kurtar beni.

Mustafa gönlümü çalan bir peri.

Aklımı kuşatan sevda çemberi.

Âşkın tutsağıyım yıllardan beri.

Ne olur sevdiğim gel kurtar beni.

-124-

VURDULAR BENİ

Bedenim yeryüzü, gönlüm asuman,

Sevgi bulutları sardılar beni.

Başım arzdan arşa bürüdü duman,

Sevda diyarına sürdüler beni.

Boş kalsın kalbimde sevgili yeri.

Aşk dolu günlerim dönmüyor geri.

Ruhen derbederim aklen serseri.

Aşkın divanesi gördüler beni.

Bir parça sevgiye gönül aracı,

Gözlerin ruhumdan alır haracı.

Mustafa sevdana oldum kiracı.

Bir acı söz ile vurdular beni.

-125-

KABUL ET BENİ

Gelene gidene her şeye kadir,

Sana geliyorum kabul et beni.

Bu keder,bu çile bu hasret nedir?

Sana geliyorum kabul et beni.

Başım secde ile varsam divana.

Ey yüce kabul et geleyim sana.

Ayrılık uzarsa zor olur bana.

Sana geliyorum kabul et beni.

Mustafa endişe ile birleştim.

Artık yeter gönül için söyleştim.

Geldim huzuruna senin yerleştim

Sana geliyorum kabul et beni.

-126-

DİLARAM

Dağlarına duman çöktü kış geldi.

Kar aldı götürdü dilaram seni.

Gözlerimden damla damla yaş geldi.

Zar aldı götürdü dilaram seni.

Önümüzde kaç mevsimlik yaz vardı?

Yüzüme sevdalı bakan göz vardı.

Aramızda gönül bağı naz vardı.

Yâr aldı götürdü dilaram seni.

Yolumuz uğradı gönül dağına.

Ne yiğitler düşmüş hasret ağına.

Ciğer parem girdi aşk ocağına.

Nâr aldı götürdü dilaram seni.

Sarın sevdiğimi bayrak içine.

Sakla Mustafa’yı yaprak içine.

Al yanağın düştü toprak içine.

Yer aldı götürdü dilaram seni.

-127-

SEVİYORUM BEN SENİ

Nasıl ispat etsem aşkımı sana?

Ne yapayım seviyorum ben seni.

Taş olsaydı cevap verirdi bana.

Ne yapayım seviyorum ben seni?

Sevda ilmeğini başa örünce,

Hasretin öldürür uzun sürünce,

Kalp atışım nabzım artar görünce,

Ne yapayım seviyorum ben seni?

Mustafa başına çorap örmüyor.

Gönül bu yerinde rahat durmuyor.

Gözüm senden başkasını görmüyor.

Ne yapayım seviyorum ben seni?

-128-

BEKLE MAHŞERİ

Şu baygın gözlerin mahzun bakışı,

Bedbin ruhun kırık kalbin eseri.

Hoş geldin ömrümün sır arkadaşı.

Doldurdun gönlümde boş kalan yeri.

Kör etme kalbimin basiretini.

Gönlüm çeker sevda esaretini.

Vicdan ile göster cesaretini.

zaman olursun gönüller eri

Ömrümün yarısı hasretle geçti.

Bedenim kemirdi kanımı içti.

Âşık Mustafa da gurbeti seçti.

Yârimin yoluna veririm seri.

Bir günde süsleriz ulu mahşeri.

-129-

Mustafa Aydın ikinci eşi Sakine Hanım’ı doktora götürür. Doktor,

Sakine Hanım’ın ameliyat olması gerektiğini söyler. Mustafa Aydın, bunu

duyunca aşağıdaki şiiri yazar. Doktor şiiri çok beğenir ve ameliyattan

vazgeçer. Sakine Hanım’a ilaç tedavisi uygular.

DOKTOR

Bir insanın çektiği dert bitmez mi?

Aman doktor sevdiğime iyi bak.

Bu dördüncü operasyon yetmez mi?

Aman doktor sevdiğime iyi bak.

Sakın yeni bir hastalık var deme,

Tahlilleri kontrol et ur deme,

Bir şeyi varsa da üzme dur deme,

Aman doktor sevdiğime iyi bak.

Bu da benim şansım hanımdan yana.

Yine mi hasretlik düşecek cana?

Mustafa Aydın da yalvarır sana.

Aman doktor sevdiğime iyi bak.

-130-

EY GAFİL

Aklını nefsine köle eyledin,

Şeytan seni asker seçti ey gafil.

Hayatın boyunca yalan söyledin.

Zaman devran gelip geçti ey gafil.

Hep ben dedin kendi kendin avuttun.

Nefsini zapt ettin, putun büyüttün.

Öyle an oldu ki Hakk’ın unuttun.

İnsan senden uzak kaçtı ey gafil.

İnandığın gibi hiç yaşamadın.

Yaşamın inancın oldu hiç şaşmadın.

Güman harmanına ulaşamadın.

Tufan ot ekinin biçti ey gafil.

Hani bir zamanlar serin dağındım?

Mustafa Aydın’ım gül yaprağındım.

Senin şerrinden Allah’a sığındım.

Suzan sana kucak açtı ey gafil.

-131-

OĞUL

Sefalettir halim burda yaşanmaz.

Git de hayatını kazan sen oğul.

Dağımız kar sekiz ayı aşılmaz.

Bu hayatın çilesini yen oğul.

Bin güçlükle hayat içinde yaşarız.

Dertli olduk derman diye koşarız.

Bizler yaya karlı dağlar aşarız.

Ben görmedim bari sen gör gün oğul.

Mustafa der çalış Allah aşkına.

Yardım eyle garip kalan düşküne.

Ol Yaradan layık görsün köşküne.

Seni mutlu görmek bana şan oğul.

-132-

BEYAZ GÜL

Gönlümün neşesi bahar müjdesi,

Ak meneviş, sarı, pembe beyaz gül.

Ovalar aynası kırlar kınası,

Ak meneviş, sarı, pembe beyaz gül.

Altı yapraklıdır beyaz yanaklı,

Göğsünün deseni sarı benekli,

Seni sevmeyenin var mıdır aklı?

Ak meneviş, sarı, pembe beyaz gül.

Mustafa’yım oldum sevda bülbülü.

Sen yaylalar süsü tabiat gülü

Yaprağın çiseli gözlerin sulu.

Ak meneviş, sarı, pembe beyaz gül.

-133-

SEVDAM

Eğer sorar isen benim halimi,

Gençliğim çürüdü zây oldu sevdam.

Taze fidan idim kırdın dalımı.

Dağıldı dört yana pay oldu sevdam.

Göç ettin sıladan kavuşmamız güç.

Ne sende hata var, ne bende var suç.

Nasıldı başlangıç, ne oldu sonuç?

Bir damla gözyaşı çay oldu sevdam.

Mustafa derdime bulunmaz çarem.

Kara sevda derler olmuşum verem.

Yanıma gel yârim son defa görem.

Hasretin ölümü tay oldu sevdam.

-134-

BAHTI KARAM

Ben ovada toprak sen gökte yağmur.

Açtım şu bağrımı koş bahtı karam.

Âdemin aslıyız mayamız çamur.

Ne olur olma kalbi taş bahtı karam.

Aşkı düşündükçe içim ürperir.

Her gün vücudumda bir şeyler erir.

Hak’tan sabır iste inan ki verir.

Neden iki gözün yaş bahtı karam?

Çile tezgahını kurmuşlar düze.

Hasreti sevdayı verdiler bize.

Mustafa hatıra sözlerim size.

Hayat dünya kadar boş bahtı kara

-135-

DİYEMEM

Sevdiğim gideli bizim ellerden,

Senden ayrı yüzüm güldü diyemem.

Haberini alamadım ellerden.

Ben yaşarken sana öldü diyemem.

Ben aciz değilim güzel sevmeden,

Kapına diz çöküp boyun eğmeden,

Beyaz gül kızarmaz yad el değmeden,

Gönlümün çiçeği soldu diyemem.

Sevgi kadehinden sunduğun zehir,

Mustafa Aydın'a oldu panzehir.

Gönlümü köşk yaptım bağrımı şehir,

Sen gelmeden köşküm doldu diyemem.

-136-

Medine’ye giden Şahin lakaplı bir Türk genci orda Meryem adında

bir liseli kıza âşık olur. Kızın babası “Benim Türklere verecek kızım yok.”

diyerek Meryem’i Şahin’e vermez. Bu sevdanın dile getirildiği şiir.

MERYEM

Sabahları gezer aşk sokağında,

Arap kızı esmer güzeli Meryem.

Güneş mi kızartmış al yanağını?

Arap kızı esmer güzeli Meryem.

Meryem Medineli güzeller başı

Eladır gözleri, kalemdir kaşı

Sevdiğim liseli on altı yaşı

Arap kızı esmer güzeli Meryem.

Güzelliğin gören şaşırır yolu.

Bakışların şefkat dolu aşk dolu.

Ben Mecnun sen Leyla aşkımız ulu.

Arap kızı esmer güzeli Meryem.

Meryem Arap kızı Türk’e gelindir.

Senden ayrı kalmak bana ölümdür.

Mustafa der ayıranlar zalimdir.

Arap kızı esmer güzeli Meryem.

-137-

NE YAPACAĞIM

Aklımı başımdan bir güzel aldı.

Allah'ım ben şimdi ne yapacağım?

Gözümü gönlümü kalbimi çaldı.

Allah'ım ben şimdi ne yapacağım?

Yâra düştü; gönlüme yâra düştü

Hasret ile gezerim yol çıkmaz yara düştü.

Kırk umutla baktım sahraya.

Haykırdım aşkımı yıldıza aya.

İki kuzum ile düştüm sevdaya.

Allah’ım ben şimdi ne yapacağım?

Yazıma; âlem şaştı yazıma,

Ezelden razı oldum kaderdeki yazıma.

Bir yağmurlu günde gördüm yüzünü.

Mahsun bakışlarla sordum özünü.

Ruhuna bağladım gönül gözünü.

Allah’ım ben şimdi ne yapacağım?

Gözlerim; yâr yolunu gözlerim

Belki kavuşmak olur, gel ağlama gözlerim

Bahçe kapısından girdim içeri.

Mustafa sözünden dönmedin geri

Yıllanmış yarama vurdum neşteri.

Allah'ım ben şimdi ne yapacağım?

-138-

VATANIM

Kan kokan laleler emanet bana.

Kanımın damlası güzel vatanım.

Sen gül bahçeleri ben bülbül sana.

Mecnun'un Leylası güzel vatanım.

Nice genç yiğitler verdi canını.

Bu vatan uğruna döktü kanını.

Çağlar söyledikçe büyük şanını,

Şahinler yuvası güzel vatanım.

Mustafa'nın kanı canı bayrağı,

Akıtsınlar karış karış toprağı,

Söyler Fatihlerin yurdu otağı,

Yiğitler kalesi güzel vatanım.

-139-

SEVGİLİLER GÜNÜ

Sevgililer günü elimde çiçek

Yollarına yüreğimi döşerim.

Ömrümüzden bir yıl daha geçecek.

Ben hâlâ ilk bakışınla yaşarım.

Sensiz geçen dakikaya üzüldüm.

Sevenlerin listesine yazıldım.

Sonsuzluğa kanat açıp süzüldüm.

Kolların aç sana doğru koşarım.

Yeter ki canım de sevdiğim bana.

Servetim canımdır fedadır sana.

Sevgi yakışıyor bütün insana.

Nasibini almayan şaşarım.

Elimde çiçekler solacak diye,

Heyecanım artacak gelecek diye,

Mustafa aşkınla ölecek diye,

Tut elimden yerden yere düşerim.

-140-

KARDAŞIM

Sessiz sessiz akıp durma karşımda.

Ceyhan suyu nerde benim kardaşım?

Deli dalgaların aşar başımdan.

Ceyhan suyu nettin benim kardaşım?

Garibim, gurbeti gezmek istedi.

Sılaya bir mektup yazmak istedi.

Serinlemek için yüzmek istedi.

Ceyhan suyu nettin benim kardaşım?

Derin deryalara emsal mi oldun?

Can alıcı kuşa timsal mi oldun?

Yataklı yorganlı kumsal mı oldun?

Ceyhan suyu nettin benim kardaşım?

Mustafa Aydın’ı üzüyor nazar.

Anamın babamın yarası azar.

Kim bilir kimlere olmuşsun mezar?

Ceyhan suyu nettin benim kardaşım?

-141-

KALMIŞIM

Biri bilir biri bilmez acımı,

İki sebi arasında kalmışım.

Derdim ile üzdüm kardaş, bacımı,

Yüreğimin yarasında kalmışım.

Güneş sabah doğup akşam batarken,

İnsanlık pazarı gıybet satarken,

Herkes birbirine çamur atarken,

İftiranın karasında kalmışım.

Mustafa’yı aklıselim eleştir.

Gönül evi hak evini birleştir.

Hakikati benliğine yerleştir.

İnanlığın töresinde kalmışım.

-142-

PAYLAŞTIM

Ah çektim saçımı aklar bürüdü.

Yıllar ile gözyaşımı paylaştım.

Obacılar yaylalara yürüdü.

Yollar ile gözyaşımı paylaştım.

Kalbe aşk düşünce bir ahenk bulur.

Gönüle şölvesi vursa renk alır.

Akan gözyaşlarım çaya denk olur.

Seller ile gözyaşımı paylaştım.

Saçlar hangi dağdan alır beyazı.

Kudrete iltica olurum razı.

Gönül ehlisine sordum emrazı.

Haller ile gözyaşımı paylaştım.

Sevda duvarını çileyle ördüm.

Şu fani dünyada hayaller kurdum.

Mustafa dert çeken insanlar gördüm.

Kullar ile gözyaşımı paylaştım.

-143-

HÜR OLMAKTAYIM

Sevdiğim aşkınla gezip dolaştım.

Âlemler içinde hür olmaktayım.

Şu garip halime kendim de şaştım.

Ateşi aşk ile kor olmaktayım.

Yüz bin kalp birleşir tek vücut olur.

Bu sevda uğruna bir nefes alır.

Her gönül aşk ile sevgili bulur.

Çok mutluyum sana yâr olmaktayım.

Seher zamanları gamın bitirir.

Alır Mustafa'yı yâra götürür.

Âlemi emirden müjde getirir.

Kalbimden aklıma sır olmaktayım.

-144-

NAZLI BEBEĞİM

Elimi uzattım pamuk eline.

Gönlümü bağladım zülfün teline.

Kundağını verdim taze geline.

Bebeğim bebeğim nazlı bebeğim

Mahsun bakar melek yüzlü bebeğim

Kalbimin sarayı hamaktır uyu.

Gözlerine haram etme uykuyu.

Kuş sütü karışık içirdim suyu.

Bebeğim bebeğim nazlı bebeğim

Bal dudaklı şeker sözlü bebeğim

Başımı göğsüne koyup kaldığım

Kokusunu nefes nefes aldığım

Mustafa yüzüne bakıp daldığım

Bebeğim bebeğim nazlı bebeğim

Kalem kaşlı ela gözlü bebeğim.

-145-

CANIM SEVDİĞİM

Aklıma düştüğün an yorulmadan,

Koştum sana geldim canım sevdiğim.

Önüme çok engel çıktı durmadan,

Aştım sana geldim canım sevdiğim.

Sevdan hayatıma girdi yarıştı.

Duygularım ömrüm ile barıştı.

Durup seyrederken aklım karıştı.

Şaştım sana geldim canım sevdiğim.

Aşkın Mustafa’ya eyledi tesir.

Not düştü şairler yetmedi nesir.

Gözü gönlü bağlı müebbet esir.

Düştüm sana geldim canım sevdiğim.

-146-

DERLER SEVDİĞİM

Mustafa Aydın Erzurum’da bulunduğu sıralarda bir gün kendini çok

halsiz hisseder ve doktora gider.Doktor ciğerlerinin mahvolduğunu

söyler.Başka bir doktor da hiçbir şeyi olmadığını söyler.Mustafa Aydın’ı

görenler “Ne talihi kara genç, kara sevdaya tutuldu.” derler.Bu sözleri

duyunca yazdığı şiiri.

Hasta düştüm yatağıma inlerim.

Ciğerime yara derler sevdiğim.

Kulağıma gelen sesi dinlerim.

Talihime kara derler sevdiğim.

Yiyilmez içilmez aşka doyulmaz.

İğnesi yapılmaz teşhis konulmaz.

Bu yarama tıpta çare bulunmaz.

Ela gözlüm çare derler sevdiğim.

Aşkın ateşidir içimde yanar.

Sevdayı çekmeyen delidir sanar.

Âşık Mustafa'nın yarası kanar.

Nazlı yârin sara derler sevdiğim.

-147-

DİYELİM

Kulak verdim rüzgarların sesine.

Bütün olacağa oldu diyelim.

Bülbül uyanınca har gölgesinde.

Beyaz gül açıldı soldu diyelim.

Gurbetlik götürdü hasret başladı.

Ayrılığın ciğerime işledi.

Kahpe felek oyunumla tuşladı.

Ben yitirdim eller buldu diyelim.

Mustafa'nın aşka düştüğü gibi,

Güneşin şafaktan aştığı gibi,

Her canlı dünyadan göçtüğü gibi,

O da benim için öldü diyelim

-148-

HAZIR DEĞİLİM

Sevdan alır benden tüm cesareti.

Yüzünü görmeye hazır değilim.

Benliğimi sardı aşk esareti.

Adını sormaya hazır değilim.

Sana geleceğim yolum dolaşır.

Sesini duyunca dilim dolaşır.

Ayaklarım titrer elim dolaşır.

Karşında durmaya hazır değilim.

Mustafa Aydın'la bir hayat sürmek,

Elini tutup da yüzünü görmek,

Tenini okşayıp zülfünü örmek,

Hayalin kurmaya hazır değilim.

-149-

YALNIZ DEĞİLİM

Ben senden almışım aşkı sevdayı,

Sen varsın yanımda yalnız değilim.

Bıraktım dünyada bitmez davayı,

Servetsin şanımda yalnız değilim.

Sen ruhuma doğan nurlu akınsın.

Seni seven söyle neden sakınsın?

Bana şah damardan daha yakınsın.

Gezersin kanımda yalnız değilim.

Mustafa beşerim bazen şaşarım.

Haddimi bilerek kendim aşarım.

Uhrevî aşkını kalpte yaşarım.

Taht kurdun canımda yalnız değilim.

-150-

SUÇ BENİM

Sevdiğim uğruna koydum başımı.

Hata benim, kusur benim suç benim.

İstersen parçala savur naşımı.

İnsaf senin, derman senin öç benim.

Kula karalığım Hakk’a ayanım.

Âlem duysun sana fedadır canım,

Sevdiğim sen için gelen kurbanım,

Bıçak senin, kurban senin koç benim.

Mustafa'nın kimse bilmez derdini.

Bari benden ayrı al muradını.

Mesken tutun yüce dağlar ardını.

Kervan senin, yollar senin göç benim.

-151-

ASLANIM BENİM

Savaş meydanına girince görün,

Yiğidim, koçağım ,aslanım benim.

Aslını, neslini tarihe sorun,

Yiğidim, koçağım ,aslanım benim.

Haklı davasını bırakıp gitmez,

İnsanlık adına ne yapsa yetmez,

Asla kötülüğe tahammül etmez,

Yiğidim, koçağım ,aslanım benim.

Mustafa can bil Hak uğruna,

Kıyametler kopar bayrak uğruna,

Baş keser kan döker toprak uğruna,

Yiğidim, koçağım ,aslanım benim.

-152-

YOK BENİM

Başımın tacısın can yoldaşımsın.

İnan sensiz tadım tuzum yok benim.

Bu dünyada benim tek sırdaşımsın.

Söyleyecek başka sözüm yok benim.

El vurma yarama yeniden kanar.

İçimde hasretlik ateşi yanar.

Beni gören deli divane sanır.

Sana da geçecek nazım yok benim.

Mustafa yıllardır seni arıyor.

Hayalin karşımda canlı duruyor.

Gözlerim her yerde seni görüyor.

Senden gayri gören gözüm yok benim.

-153-

KÜL OLDUM YÂRİM

Sen aslı olalı ben kerem oldum.

Aşkın ile yandım kül oldum yârim.

Hasretin çekerek gül gibi soldum.

Yaprağı sararmış gül oldum yârim.

Âşıkın maşuka olur hitabı.

Seveni anlatır aşkın kitabı.

Yusuf Züleyha’ya olmadı tabi.

Ben senin kapına kul oldum yârim.

Mustafa Aydın’ın bahtı karadır.

Âşık gözü yaşlı bağrı yaradır.

Günahın sevabın yeri buradır.

Şimdi senin için el oldum yârim.

-154-

YAKAR GİDERİM

Allah Allah diye çıksam meydana,

Yiğit meydanına bakar giderim.

İsterse katarım tozu dumana,

Zalimin canını yakar giderim.

Vatan,millet,bayrak,namus gururum.

Baş keser, kan döker yurdu korurum.

Gözümü kırpmadan çeker vururum.

Şimşekler misal çakar giderim.

İmanı olmayan döner şaşkına.

İnşallah çıkarız Hakk’ın köşküne.

İslam davasına Allah aşkına.

Tağut engelini yıkar giderim.

Mustafa vursunlar hançer bağrına.

Şehit olsam sarın al bayrağına.

Bir savaş olsun da vatan uğruna,

Can vermek üzere çıkar giderim.

155-

HASRETİM

Gönül çiçeğini deremez oldum.

Yaprağı solmayan dala hasretim.

Yâr ile murada eremez oldum.

Sevgiye susamış kula hasretim.

Bazı yerde insan dostluk ararmış.

Duygular körelmiş ruhlar kararmış.

Bahçeler virane güller sararmış.

Bülbüller ağlıyor güle hasretim.

Bizim elde yaşayanlar çok kârlı.

Kadir kıymet bilir komşu duyarlı.

Gelinler iffetli yiğitler arlı.

Doğup büyüdüğüm ele hasretim.

İlkbaharda aşklar coşar bir tanem.

Duygular hedefe koşar bir tanem.

Gönül yeni sevda yaşar bir tanem.

Yâra giden gizli yola hasretim.

Mustafa seveni gözünden tanır.

Mutlu insan sevgi ile kuşanır.

Hayat anlatılır duygu yaşanır.

Muhabbet yapacak dile hasretim.

-156-

MUSTAFA BEY

Aslımı sorana belge sunarım,

Beyoğlu Bey köylü Mustafa Beyim.

Ecdadımı yedi göbek sayarım,

Beyoğlu Beyköylü Mustafa Beyim.

Dedem İso Ağa sürü beslermiş.

Fakir fukarayı hayra seslermiş.

Yardım yapar gönülleri süslermiş.

Beyoğlu Beyköylü Mustafa Beyim.

Ahmet Bey amcamın kıratı vardı.

Selam dur diyince şaha kalkardı

Konak sahibiydi cömert nandardı.

Beyoğlu Beyköylü Mustafa Beyim.

Babam Hacı Ali derde dermandır.

Komşulara yardım eden insandır.

İnsanı kâmil olanlar irfandır.

Beyoğlu Beyköylü Mustafa Beyim.

Allahu Ekber dağında köyüm var.

Torun Beylerinden Oğuz boyum var.

Halil İbrahim’den gelen soyum var.

Beyoğlu Beyköylü Mustafa Beyim.

-157-

YOLLAR GİBİYİM

Yıllar sonra beni görmek isteme,

Yolcusu olmayan yollar gibiyim,

Son ayrılık gözyaşını gösterme,

Akar boz bulanık seller gibiyim.

Kalbim yarasına bulunmaz ilaç.

Gözlerin ruhumdan alıyor haraç.

Bir damla yağmura gönülden muhtaç.

Hararetten yanan çöller gibiyim.

Âşık Mustafa'ya diyorsan deli,

Bütün bunlar sevgimizin bedeli.

İstemezdim değsin sana yad eli.

Yaprağı sararan güller gibiyim.

-158-

DERTLİYİM

Kimse bilmez içimdeki derdimi.

Sevdalıyım, perişanım, dertliyim.

Vefasız yâr muradına erdi mi?

Sevdalıyım perişanım dertliyim.

İki başlı sevda çekmek güldürür,

Tek taraflı aşka düşmek öldürür.

Bu aşk benim gül benzimi soldurur.

Sevdalıyım perişanım dertliyim.

Mustafa’yım diyar diyar göçmüşüm.

Ağrımaz başıma bela açmışım.

Aşkın badesini dolu içmişim.

Sevdalıyım perişanım dertliyim.

-159-

SESLENİYORUM

Müslüman ahlâklı, imanlı yaşar.

Şükredip tevhitle besleniyorum.

Aklıselim insan bendini aşar.

Hakk’a yaklaştıkça uslanıyorum.

İffeti izzeti insan taşıyor.

İllete zillete şeytan düşüyor.

Hücceti sünneti mümin yaşıyor.

Peygamber yoluna yaslanıyorum.

Nefsini terbiye edecek ilaç

Amel araç, ihlas itikat amaç

Tüm mevcudiyet hükmü Kur’an'a muhtaç

Bütün insanlığa sesleniyorum.

Kalbinizde nefret gülü solmalı.

Yerine hoşgörü, sevgi dolmalı.

Mustafa âleme örnek olmalı.

İtikat nuruyla süsleniyorum.

-160-

DİYORUM

Böyle gider isen yolda kalırsın.

Aklını başına devşir diyorum.

Başına bin türlü bela alırsın.

Ahmaklar bu yükü taşır diyorum.

İhtiyatlı kullan sıcak parayı.

Muhafaza eyle soğuk arayı.

Elleme kapanmış gizli yarayı.

Düşmanlar yeniden kaşır diyorum.

Mustafa yoksulun karnı doyunca,

Zalimin zulmüne karşı koyunca,

Engeller tanıma hayat boyunca.

Arabanı dağdan aşır diyorum.

-161-

GÜLEMİYORUM

Ben de bu dünyada şaşar kalırım,

Aklımı başıma alamıyorum.

Bir gün bir yerlerde düşer kalırım.

Yol uzun yorgunum gelemiyorum.

Kaldım gurbet elde yalnız başıma.

Kan karıştı gözlerimde yaşıma.

Arzumu yazsınlar mezar taşıma.

Artık bu yerlerde kalamıyorum.

Bebeğim sevdamız aşka boyansın.

Gözlerin uykudan artık uyansın.

Mustafa yüreğim nasıl dayansın?

Sensiz bu hayatta gülemiyorum.

-162-

ÇOK İSTİYORUM

Bir cana ihtiyaç duyduğum zaman,

Seninle olmayı çok istiyorum.

Gönlümün sesine uyduğum zaman,

Yanına gelmeyi çok istiyorum.

Yüreğimde yanıp burnumda tüter.

İçimdeki bülbül çok hazin öter.

Sana hasret olmak ölümden beter.

Dizinde kalmayı çok istiyorum.

Yâr sürmeyi çekmiş ela gözüne.

Ne kadar yakışmış mahsun yüzüne.

Mustafa Aydın’ın inan sözüne.

Kalbini çalmayı çok istiyorum.

-163-

İŞ İSTİYORUM

Aklın cezasını çekermiş ayak.

Ayağı yürüten baş istiyorum.

Bozulan gidişi kadere sayak.

Gediğe konulan taş istiyorum.

Bir acı söz benim ciğerim oyar.

Kulun feryadını yaradan duyar.

Avucuma bakan anam babam var.

Alın teri ile aş istiyorum.

Âşık Mustafa'ya ver ilacından.

Geçici dünyanın mihnet ucundan.

Kim öldü dünyada derler acından?

Durumuma uygun iş istiyorum.

-164-

ÖZENİYORUM

Bu sevda gönlüme düştü düşeli,

Ben kendi kendime sızlanıyorum.

Sevdiğim yoluna mayın döşeli,

Koşup kavuşmaya özeniyorum.

Herkes dostu ile dem havasında,

Ben bu akşam yine gam odasında,

İçtiğim gözyaşı sevda tasında,

Kendimden geçtikçe gamlanıyorum.

Bu sevdaya düşen gönül eridir.

Bu dünya sevgimin gurbet yeridir.

Şu canım aşk için bir özveridir.

Sevenler adına özleniyorum.

Sevenleri çoktur yâr yöresinde.

Bu sevda dünyanın her yöresinde,

Bu rüya âşığın var töresinde.

Aşkın ateşinde közleniyorum.

Mustafa ağlayıp gülmemeliyim.

Gaflet uykusuna dalmamalıyım.

Artık bu yerlerde kalmamalıyım.

Yârin ülkesinde gözleniyorum.

-165-

YUNUS'UM

Taptuğa bağlandı pirim diyerek,

Mürşidine hizmet veren Yunus'um.

Aşkın gömleğini zevkle giyerek,

Zerrelerde hikmet gören Yunus'um.

İnsan âleminin gönüllerini,

Fethetti gösterdi karakterini.

Asırlardır dolduran yok yerini,

Gönülden gönüle giren Yunus’um.

İçini kemiren tek şey günahtı.

Dili gönlü dua ile refahtı.

Vicdanı sevapla dolu ferahtı.

Canlı yarasını saran Yunus'um.

Zillet zincirini aşk ile kıran,

Peygamber âşığı, maşuğu Kur'an,

İlahi sevginin tadına varan,

Tek "Çalabı " seçti yaren Yunusum.

Âşık Mustafa der Hakk’a ikrarı.

Kardeşlik hoşgörü onun şiarı.

Seyretti eşyadan gördü esrarı.

Hakikat sırrına eren Yunus'um.

-166-

GEL ELA GÖZLÜM

Yağmurun toprağa geldiği gibi,

Sen de benim için gel ela gözlüm.

Çisenin yaprağa güldüğü gibi,

Sen de benim için gül ela gözlüm.

Gözlerine bakan destan yazarmış.

Seni gören âşık gurbet gezermiş.

Yanakların elma gibi kızarmış.

Dudakların kiraz bal ela gözlüm.

Mustafa gül has bahçede biter ya,

Garip bülbül gülüm diye öter ya,

Bir bakışın ölmem için yeter ya,

Canım feda olsun al ela gözlüm.

-167-

YOLLARIMIZ PERİŞAN

Yârim sen gideli gurbet ellere,

Hiç sordun mu hallerimiz perişan?

Bir zaman sevdamız düştü dillere.

Uzak kaldı yollarımız perişan.

Bu hasret başıma çok bela açtı.

Sevdiğim gurbeti mesken mi seçtin?

Sensiz kaç ramazan, kaç bayram geçti?

Ay, gün, yaslı yıllarımız perişan.

Mustafa sesimi şu âlem duyar.

Gençlikte başıma yağdı beyaz kar.

Sevdan ve hasretin etti ihtiyar.

Solmaktadır güllerimiz perişan.

-168-

HALLER PERİŞAN

Yağmurlar yağmadı, sular kurudu.

Bu sene de hallerimiz perişan.

Yapraklar sarardı gazel bürüdü.

Bu sene de hallerimiz perişan.

Vekiller dertleri dinlemez oldu.

Topraklar çatladı, çiçekler soldu.

Köylü çiftçi tarlasını boş buldu.

Bu sene de hallerimiz perişan.

Âşık Mustafa'nın halis niyeti.

Söylerim arzuhal verin kıymeti.

Ekonomik Çiller Hanım paketi.

Bu sene de hallerimiz perişan.

-169-

UYAN

Seher uykusuna dalan gözlerin,

Sabah oldu şafak sökecek uyan.

Bakıp da gözüme dalan gözlerin,

Kalbimi yerinden sökecek uyan.

Elimi yüzüne süremiyoru.

Kızıl saçlarını öremiyorum.

Kaç yıldır karşımda göremiyorum?

Hasretin boynumu bükecek uyan.

Gönlümün deryası dolup da taştı.

Hasret dalgaları başımdan aştı.

Hayatın güneşi dağa yaklaştı.

Akşam karanlığı çökecek uyan.

Sevda ile geçti gençlik baharı.

Bilmem bulur muyum vefalı yâri?

Esmesin bağrımda hazan rüzgarı.

Ömür yaprağımı dökecek uyan.

Akıtır gözünden yaşlar Mustafa.

Yeni bir hayata başlar Mustafa.

Feryat eder dağlar taşlar Mustafa.

Gök kubbe başıma çökecek uyan.

-170-

ZAMAN GEÇTİ

Bir zaman göklere haykırıyordum.

Zaman geçti vefası yok dünyanın.

Zillet zincirini ben kırıyordum.

Devran geçti vefası yok dünyanın.

Gençlikte yükseldi şöhreti şanım.

Rakiplere karşı güçlü aslanım.

Pehlivanım boş kanlıca meydanım.

Meydan geçti vefası yok dünyanın.

Mustafa alasın diye muradı,

Gün geçtikçe bozulur ağız tadı.

Yollar uzun yolcu hakkı aradı.

Kervan geçti vefası yok dünyanın.

-171-

REÇETE

Hasta adam kalkmak için ayağa,

Doğal kaynakları işletmelisin.

Âtiyi görerek geçip atağa,

Hemen üretimi başlatmalısın.

Rüşvete vurguna dur diyeceksin.

Yasaya, yargıya sor diyeceksin.

Bu ülkede kanun var diyeceksin.

Ecdadın ruhunu yaşatmalısın.

Su akıp gitmesin başı boş bizde.

Gelenek görenek ahlâk hoş bizde.

Virüsü üretmez köhne baş bizde.

Gençliği sağlıklı yaşatmalısın.

Çalışmadan bir şey var olmaz yoktan.

El açıp da para beklenmez Hak’tan.

İstikbali arıyorsan topraktan,

Gökyüzünü dahi kuşatmalısın.

Mustafa yakışır bu lisana.

Birliği dirliği ver insanına.

Haksız vergi ile düşme canına.

Bedbaht düşmanları şaşırtmalısın.

-172-

KALACAKSIN

Aşkımın baharı olan sevdiğim,

Dört mevsim gönlümde yaz kalacaksın.

İçime aşk ile dolan sevdiğim,

Ruhumun iksiri öz kalacaksın.

Mahmur gözler ile mahzun bakarsın,

Aşkın şimşeğini kalbe çakarsın.

Ateşsiz alevsiz yürek yakarsın,

Gönül ocağında köz kalacaksın.

Kalbimin içine yazdım adını.

Bitmeyen sevginin çıkar tadını.

Mustafa Aydın'la al muradını.

Benimle bir ömür naz kalacaksın.

-173-

UTANSIN

Ahlâksızca hareketi gafile,

Yavaş yavaş başlatanlar utansın.

Hayasızlık nasıl olmuş defile?

Rezaleti işletenler utansın.

Ahlâk kavramına kalırsan aciz,

İffet dükkânına koyarlar haciz.

Haya pahalıdır deyyusluk ucuz,

Genç nesile aşlatanlar utansın.

Yetmez mi bu denli uzun uyumak?

Şerefsiz ellerde oldun oyuncak.

Güneş tutulur mu el ile ahmak?

Sana ceddin taşlatanlar utansın.

Mustafa'yım söylüyorum severek.

Her sorumlu ele bir forum verek.

İnsanlık adına reforum gerek.

Hakikatı boşlatanlar utansın.

-174-

DESTANI KARSIN

Milattan çok önce tarihi başlar.

Urartu, İskitler zamanı Kars’ın.

Oğuz akınları diktiği taşlar,

Tarihte yol almış kervanı Kars’ın

Kafkas’tan gelen kavimler sesi,

Hazar Türklerinin durur gölgesi.

Uzun sürse Sasanlılar kalesi

Beyliklerde açmış divanı Kars’ın.

Küçük Arsaklının sözü bulunur.

Torun Beylerinin özü bulunur.

Bulgar Türklerinin izi bulunur.

Elden ele geçmiş vatanı Kars’ın.

Yedinci yüzyılda Araplar aldı.

Araplar elinde üç yüz yıl kaldı.

Çağrı Bey Bizans’a galebe çaldı.

Aras kıyısında meydanı Kars’ın.

Sürmeli çukuru, Iğdır civarı,

Nizamülmülk orduların serdarı,

Melikşah,Alpaslan,Tuğrul diyarı,

Bin altmış dört yılı celvanı Kars’ın.

Celalettin Cürcüleri bitirdi.

Saltuklu Kıpçaklar savaşa girdi.

Anide Şeddatin Beyleri vardı.

Adaletli Ani Şirvanı Kars’ın.

Moğollar yel gibi esti savurdu.

Harzemşah’ı yerden yerlere vurdu.

Karakoyunlu’lar meskeni kurdu.

Akkoyunlu Uzun Hasan’ı Kars’ın.

Timurlu İlhanlı yolu saptılar,

Safeviler çokça hamle yaptılar,

Avşarlar, Kaçarlar paye yaptılar,

Asla bulunmadı dermanı Kars’ın.

Çıldır, Tiflis Beylerbeyi kırgındır,

Azerbaycan, Batum halkı dargındır,

Ahıska,Ardahan,Posof sürgündür.

Perişan can ile cananı Kars’ın.

Kanuni Nahçıvan, Revan’a çıktı .

Üçüncü Murat Han sefere çıktı.

Lala Mustafa Bey mührünü çaktı.

Osmanlı yazılı fermanı Kars’ın

On dokuz asırda Rus kâbusu var.

Doksan üç savaşı etti tarumar .

Kaç ha kaç feryadı asuman duyar.

Yollara döküldü alkanı Kars’ın.

Ahmet Muhtar Paşa canla uğraştı.

Karapapak Mihrali Bey savaştı.

Ermeni Malakan Rumlar yerleşti.

Dilden dile gezer destanı Kars’ın.

Bin sekiz yüz yetmiş yedi Kars düşer.

Sarıkamış, Selim, Kagızman mahşer.

Bolşevik saldatı Ermeniler şer.

Kalkmadı başından dumanı Kars’ın

Şu birinci Dünya Savaşı sonunda,

Enver Paşa Harekatı anında,

Doksan bin şehidi etti canında.

Bin dokuz yüz on beş tufanı Kars’ın.

Kars,Erzurum yine düştü şivana.

Kazım Karabekir çıktı meydana.

Can sağ iken yurt vermeyiz düşmana.

Diyen Âşık Şenlik ozanı Kars’ın.

Yerli, Terekeme, Azeri, Kürdü,

Türkmen, Karapapak ittifak kurdu.

Kırk yıl kaderinde kara gün gördü.

Çok çileler çekti insanı Kars’ın.

Büyük millet meclisimiz kuruldu.

Deli Halit Paşa vurdu vuruldu.

Arpaçay bulanık aktı duruldu.

Zamanla kurtuldu her yanı Kars’ın.

Kars böylece birçok uygarlık görmüş.

Hanlar medeniyet merkezi kurmuş.

Kavimler severek canları vermiş.

Bunun için yoktur düşmanı Kars’ın.

Yemek kültüründe haşıl, bozbaşı,

Kete, pağaç, hingel, kesmeli aşı,

Yemlik, kımı, kuymak,kaz eti,bişi,

Özünü anlatır lisanı Kars’ın.

Âşık Mustafa da senden kan aldı.

Allahu Ekber’im nice can aldı.

Hasan Harrakkani şeref şan aldı.

Cennet mekânı Şeyhi Serani Kars’ın.

-175-

ANA İÇİN

Bir güne sığar mı anneler günü?

Üç yüz altmış beş gün az ana için.

Peygamber müjdeler Hakk’ın övgüsü.

Cenneti vaat eder söz ana için.

Yavruları için uykusuz kalmış.

Nenni söyleyerek kundağa salmış.

Mutluluk bu diye hayale dalmış.

Allahım bin sevap yaz ana için.

Evladın hasreti başın döndürür.

Sevgisi kalplerde ateş yandırır.

Bütün güller kokusunu andırır.

Gönüle yerleşmiş naz ana için.

Mustafa uğrunda gerek ölesin.

Sırtında taşıyıp yüzü gülesin.

Yine de ödenmez hakkı bilesin.

Diyardan diyara gez ana için.

-176-

KARA PELİN

Dağların başını süsleyen çiçek,

İn de ovaları gez kara pelin.

Bulutlar gölgeyi üzerinden çek,

Damlalara kırpar göz kara pelin.

Yazın güneş yakar düşer bayılır.

Yağmur çamur derken baygın ayılır.

Yaylaların yaban gülü sayılır.

Yapar sevdiğine naz kara pelin.

Arı süzer çiçeklerin özünü.

Kelebekler hiç dinlemez sözünü.

Mustafa Aydın’a göster yüzünü.

Nerelerde kaldın kız kara pelin?

-177-

YAR DEĞİL MİSİN

Benden yüz çevirip yürür gidersin.

Son görüp sevdiğim yâr değil misin?

Gün doğmadan neden erir gidersin?

Sen gönlüme yağan kar değil misin?

Kalbimin sesini dinleyemedim.

Seni sevdiğimi önleyemedim.

Aşkından hiçbir şey anlayamadım.

Yoksa aklıselim hür değil misin?

Mustafa başıma dert olacaksın.

Bilmezdim bu kadar sert olacaksın.

Her işinde gayet mert olacaksın.

Namertlere karşı er değil misin?

-178-

GİDERİM

Dağlar mı kocaldı ben mi yorgunum?

Bu yıl bu dağları yaylar giderim.

Talihimin sevdasına vurgunum.

Belki gurbet eli boylar giderim.

Hayat duvarımın yıkık köşesi.

Gönlümün kalmadı artık neşesi.

Bizim yaylaların var endişesi.

Derdimi dağlara söyler giderim.

Mustafa aldanmaz dünya huyuna.

Gönlümü kaptırdım sevda suyuna.

Bir garip yolcuyum geldim köyüne.

Bu gece gönlümü eyler giderim.

-179-

VATAN

Anadolu denen yurda âşığım.

Canımdan çok vatanımı severim.

İffete,izzete ırza ışığım.

Şanımdan çok vatanımı severim.

Bayrağım ki kanımın rengindedir.

Toprağım ki canımın dengindedir.

Yaprağım ki anamın bengindedir.

Anamdan çok vatanımı severim.

Anasız yaşanır yurtsuz yaşanmaz.

Türk-İslam diyarı haktan boşanmaz.

Vatan sevildikçe duygu aşınmaz.

Kanımdan çok vatanımı severim.

Yurt olmazsa hakkı nasıl yaşarım.

Milli birlik ile küfrü aşarım.

Vatan sevgisiyle iman taşırım.

Canımdan çok vatanımı severim.

Vatanın milletin sevgidir özü.

Güzel seyredenin nurludur yüzü.

Âşık Mustafa’nın budur son sözü.

Kanımdan çok vatanımı severim.

-180-

BEN DELİ MİYİM?

Eli sende değil seni ellerde,

Görmeye başladım ben deli miyim?

Nakışın mızrapta, desenin telde,

Örmeye başladım ben deli miyim?

Okulda birini benzettim sana.

Seni sevdiğimi anlattım ona.

Meğer o da gönül bağlamış bana.

Sormaya başladım ben deli miyim?

Gizledim gönlüme sakın canlanma.

Çilemin mimarı suçunu anla.

Gönül şişesini miraslarınla,

Kırmaya başladım ben deli miyim?

Mustafa Aydın’ın tut ellerini.

Kalp ile tasdik et emellerini.

Fakülteli kızın hayallerini.

Kurmaya başladım ben deli miyim?

-181-

GÜNEŞ DEDİN

Güneş gibi doğdum bahtına senin.

Güneş doğar batar amma bilesin.

Layık olsam gönül tahtına senin.

Sevenler içine katar bilesin.

Âşık sevgi ile gider ölüme.

Kimse dayanamaz böyle Zulüme.

Sevda çivisini yara gönlüme,

Çakarsan perçinsiz, tutar bilesin.

Mustafa Aydın’ı kavuştur yâra.

Hasret gözyaşlarım döndü pınara.

Kollarımı bağla atma kenara.

Yâr dizinde rahat yatar bilesin.

-182-

YÂR OLDUN GİTTİN

Dün akşam yüzüme sevdalı baktın.

Gönlüme münasip yâr oldun gittin.

Kıvılcım düşürdün kalbimi yaktın.

İçimde sönmeyen kor oldun gitin.

Sen ağlattın beni gülemiyorum.

Hayatın tadını alamıyorum.

İzini kaybettim bulamıyorum.

Ardına bakmadan sır oldun gittin.

Mustafa konuşmaz sustu benimle.

Bilmiyorum neden küstü benimle?

Selamı sabahı kesti benimle.

Kavuşması gayet zor oldun gittin.

-183-

KOÇAKLAMA

Serhat boylarında girdik meydana.

Namert belli olsun mert belli olsun.

Yara derin oldu danış lokmana.

Deva belli olsun dert belli olsun.

Avcının önünde ceylanlar gezer.

Daima güçlüler güçsüzleri ezer.

Aslanın peşinde sırtlanlar gezer.

Koyun belli olsun kurt belli olsun.

Mustafa yoluna candan olurum.

Damardan dolaşan kandan olurum.

Onurdan şereften şandan olurum.

Vatan belli olsun yurt belli olsun.

-184-

GÖNÜL DOSTU YUNUS

Lezzeti eksilmez tadı bozulmaz.

Gönül sofrasında balı Yunus’un.

Bülbül olmayınca gülü sezilmez.

Muhabbet bağında dalı Yunus’un.

Taptuk dergâhında dökünce teri,

Çalab’ın yolunda oldu aşk eri.

Bambaşkadır halkın gönlünde yeri.

Derviştir,âşıktır hali Yunus’un.

Vicdan ruh aynası,gönüldür yüzü.

Aşk penceresinde,kalp bakan gözü.

Dostluk rüzgarının sevgidir özü.

Eser gönüllerde yeli Yunus’un.

Mahluku severim hak rızasına,

Diyen Yunus oldu can pahasına,

Aşk şarabı dolar sevgi tasına.

Hikmet pınarında seli Yunus’un.

Ayrım yapmadan insan severdi.

Âdemoğulları kardeşim derdi.

Kâinatın gizli sırrına erdi.

İlim şehrine gider yolu Yunus’un.

Âşık Mustafa da geçer canından.

Tad aldı şu âlem hür lisanında.

Düşman dahi dosttur Yunus yanında.

Kalbi hassas,sevgi dolu Yunus’un,

-185-

GÖTÜRÜN

Vatanımın hasretini çekerim.

Dostlar beni o diyara götürün.

Ömür tarlasına emek ekerim.

Mahsulümü yavrulara götürün.

Çok istedim memlekete varayım.

Dost ahbabın yarasını sarayım.

Gönül arz ediyor hatır sorayım.

Selamımı komşulara götürün.

Olmaz imiş garip kuşun yuvası.

Rengarenk çiçekler zümrüt ovası,

Dağların koynunda temiz havası,

Bu yıl beni yaylalara götürün.

Köy güzeli yükseklerden bakardı.

Akşam olmuş çalı çırpı yakardı.

Kar suları boz bulanık akardı.

Kış bitince ilk bahara götürün.

Yine akşam oldu hava karardı.

Sensizlik korkusu ruhumu sardı.

Aramızda küsülecek ne vardı.

Mustafa’yı nazlı yâra götürün.

-186-

MEYRO

Seninle oynayıp gezdiğim yere,

Artık ayaklarım varmıyor Meyro.

Dünya güzelleri olmadı çare,

Gözüm senden başka görmüyor Meyro.

Ben de şu feleğin işine şaştım.

Sensiz geçen zaman ile savaştım.

Ağlayarak karlı dağlardan aştım.

Kimse gelip halim sormuyor Meyro.

Mustafa Aydın der murat mı alır?

Hasretin içimde ebedî kalır.

Ah çektikçe ciğerimden kan gelir.

Doktorlar yaramı sarmıyor Meyro

-187-

Özel bir radyoda canlı olarak sunduğu programa, Serap isminde

genç bir bayan telefonla katılır.Talihsiz bir evlilik yaptığını,eşinden ayrıldığını

ve çektiği çileleri anlatır. Mustafa Aydın’ın da dinleyicinin feryadına kulak

verip irticalen yazdığı şiiri.

SERAP

Hedefi belirsiz yönü kaybolmuş,

Perişan yollarda koşuyor serap.

Yarını umutsuz dünü kaybolmuş,

Kara hayallerle yaşıyor serap.

Gençliğinin baharını yâr almış.

Hayatının dağlarını kar almış.

Çiçeğinin etrafını har almış.

Hayatta her işe şaşıyor serap.

Kan görünür gözlerinin yaşında.

Kara izbe kirpiğinde kaşında.

Aşkın fırtınası eser başında.

On beş yıl oldu ki üşüyor serap.

Mustafa her şeyde seni görüyor.

İsmini andıkça kalbi duruyor.

Ömür ağacının dalı kuruyor.

Her gün bir yaprağı düşüyor serap.

-188-

SABAHA KADAR

Hastalar şafağı niçin beklermiş,

Bu gece anladım sabaha kadar.

Eyüp'ün derdine sabır eklermiş.

Şükürle inledim sabaha kadar.

Dökülen her damla yatağa kanım,

Çektiren günahım, çeken vicdanım.

Yorgan diken olmuş ürperen canım.

Feryadı önledim sabaha kadar.

Gözüm kan çanağı uykum firarda.

Her geçen gün ömrüm için zararda.

Mustafa Aydın'ım yüz bin diyarda,

Ruhumu dinledim sabaha kadar.

-189-

SAHTEKÂR

Bir destanım vardır sahtekârlara,

Sermayeye haram katar sahtekâr.

Mevla fırsat verme zulümkârlara,

Çünkü doğru yoldan sapar sahtekâr.

İnsanların arasında gezerler.

Vatandaşın huzurunu bozarlar.

Çürük ipliklere hülya dizerler.

Şeytanın ipinden tutar sahtekâr.

Eskiden söz senet idi diyorlar.

Şimdi senet olsa da hak yiyorlar.

Aslı haramzade şu köftehorlar.

Günah batağına batar sahtekâr.

Beni dolandırdı birkaç mütahhit.

Ukbada müflistir ortağı şahit.

Kul hakkı yiyenler olamaz zahit.

Leş kargası gibi öter sahtekâr.

Memleketi soydu zalim adamlar.

Titanlar, bezmenler, civan yamyamlar.

Yediği yemeğe irin, kan damlar.

Haşa sizden leş de yutar sahtekâr.

Vicdan onlar için bostanda biter.

Devlet kasaları hepsinden beter.

Artık irtikaba demeli yeter.

Bilmem hangi dine tapar sahtekâr.

İşte göz önünde görün yapıyı.

Anahtar teslimi açın kapıyı.

Noter huzurunda vermiş tapuyı.

Bir evi üç şahsa satar sahtekâr.

Şerefli insanı tenzih ederim.

Düzenbazın üzerine giderim.

Mustafa Aydın'ım bellidir yerim.

Belki gelip bana çatar sahtekâr.

-190-

DAĞLAR

Bizim ele bahar gelmiş yaz gelmiş.

Şimdi gezilecek zamandır dağlar.

Dağlar çektiklerim bana az gelmiş.

Başım sizin gibi dumandır dağlar,

Dağlar kış gelince kar ile yaşar.

Yazın yaylalara sevenler koşar.

Sular harıl harıl çağlayıp coşar.

Bir tarafın yeşil ormandır dağlar.

Dağlar yüz bin çiçek ile süslenir.

Koyun kuzu yamacında beslenir.

Çoban kaval çalar dere seslenir.

Eteğiniz çayır çimendir dağlar.

Dağlar her feryattan nasibin almış.

Âşıklar yaslanıp sazını çalmış.

Kiminin muradı yarıda kalmış.

Kulak ver ağlayan insandır dağlar.

Dağlar Mustafa’yı kara düşürür.

Hasret içerime yara düşürür.

Bir ah alır bin efkâra düşürür.

Derdini anlatan lisandır dağlar.

-191-

KOŞMA

Ela gözlüm seni tutsak etmişler,

Bana ömür boyu ceza diyorlar.

Sana sevilmeyi yasak etmişler,

Bana yanacaksın köze diyorlar.

Köze diyorlar ya sevda yarası,

Her gönülden ayrı yanar çırası.

Sevda esirinin aşk macerası,

Karıştı maziye söze diyorlar.

Söze diyorlar ya derman ve zehir,

Her ikimize de çektirir kahır.

Senin gözyaşların çağlayan nehir,

Bana kurumayan göze diyorlar.

Göze diyorlar ya dert dolu pınar,

Bu sudan içmeyen içeni kınar.

Bin tane âşığa bir damla sunar.

Bu aşk badesine rıza diyorlar.

Rıza diyorlar ya ruh onun yeri,

Kalbim durak oldu aklım serseri.

Gönül hikâyesi, hayat eseri,

Aşkın kitabını yaza diyorlar.

Yaza diyorlar ya yazmayla bitmez,

Sevda Mustafa’nın serinden gitmez.

Uydu yerleşemez kozmonot gitmez,

Her gönül bir büyük feza diyorlar.

-192-

DOSTLAR

Bir gizli sırrım var yaradan bilir.

Açmayın yaramı üzgünüm dostlar.

İnsan ağlayarak dünyaya gelir.

Gam dolu hayattan bezginim dostlar.

Ne anlayan oldu ne soran beni.

Dar günde terk eder dost, yaren beni.

Öz yakınım daha çok vuran beni.

Muhannet kişiye kızgınım dostlar.

Mustafa hedefe ulaşamadım.

Dünyada bir işe alışamadım.

Canım diyarına kavuşamadım.

Kendi talihimden bezginim dostlar.

-193-

DUDAK DEYMEZ

Yazın yaylalarda çiçekler açar.

Kış gelince dağlar kar ile yaşar.

Aşkın yarasına kalınca naçar.

Aşk ehli âşıklar sır ile yaşar.

Her şey açık seçik ayet içinde.

Acı tatlı geçer hayat içinde.

Hayatını yaşa izzet içinde.

Cihanda insanlar ar ile yaşar.

Aydın oğlu aşkı getirir dile.

Dediler yâr gele yaşların sile.

Can canandan ayrı çekiyor çile.

Gönül işi sırlar yâr ile yaşar.

-194-

NERESİNDE VAR

Ey insan hakları ey demokrasi!

Özgürlük dünyanın neresinde var?

Siyasi düzende din teokrasi,

Bu da batılının yöresinde var.

Bir yanda kurulur bir yanda batar.

Hisse senetleri tahviller satar.

Avrupa Birliği dolara çatar.

Çünkü soğuk savaş parasında var.

Cehaletin hatasında sürümek,

Hakikatin potasında erimek,

İnsanlığın rotasında yürümek,

Mustafa Aydın’ın töresinde var.

-195-

DERDİM VAR

Ne sorarsın otuz yıllık mazimi?

Bir ayrılık bir hasretlik derdim var,

Hasret olma her gün açar sızımı.

Bir ayrılık bir hasretlik derdim var.

Ana hasret baba uzak yârim yok.

Kardeşlerden ayrı kaldım varım yok.

Yine de kadere intizarım yok.

Bir ayrılık bir hasretlik derdim var.

Çile var gurbetin neşelerinde.

Gül solmuş sılanın meşelerinde.

Mustafa da gurbet köşelerinde.

Bir ayrılık bir hasretlik derdim var.

-196-

GÜZEL LİSAN VAR

Canın selameti lisan dediler.

Gel sükut dil için güzel lisan var.

Akıl taşıyana insan dediler.

Bil sükut kul için ilim irfan var.

Kalbi rıza dolan gözünü yummaz.

Bir huşu içinde o tada doymaz.

Bu yolun yolcusu yemez uyumaz.

Kal sükut yol için yolcu kervan var.

Gel uyuma bülbül gülü beklesin.

Bir murat almadan beni söylersin.

Bu sabahtan ahu feryat eylersin.

Dal sükut gül için bağda bağban var.

Nefsini bilmeyen kendini yakar.

Hikmetle uyanan ibretle bakar.

Çağlayan nehirler denize akar.

Gel sükut sel için büyük umman var,

Âşık Mustafa'ya etme kuruntu.

Ruh ayna misali gönül görüntü.

Arifler bu sırra olmuşlar örtü.

Bu sükut hal için gizli lisan var.

-197-

ÂŞIĞIN HALİ

Aşktır âşıkları deli eyleyen.

Bir arzu gönülde kalır da gider.

Terk etse nefsini hakkı söyleyen.

Elbet arzusunu bilir de gider.

Şehvete itidal nefse selamet,

Fazlası şer olur ortası iffet.

Akla yenilirse başlar seyahat.

O zaman aşk adı alır da gider.

Âşık bir sevendir sevgilisi var.

Ya aşkın sebebi güzel sayıklar.

Gözünde büyütür gönlüne koyar.

Bir kara sevdalı olur da gider.

Aklımı fikrimi düşünce sardı.

Gözlerim gülümser rengim sarardı.

İçimde bir duygu yâri arardı.

Her zaman aklıma gelir de gider.

Ruh ilahtan alır aşkın nurunu.

Kalp vücutta çalar rıza surunu.

İnsan için şehvet zillet ürünü.

Nefsini düşmanın bilir de gider.

Vicdan muhasebe gönüldür kurum

Haya tezgahından iffet dokurum.

Âşık Mustafa’yım aşkı okurum.

Bir gün de bu halde solar da gider.

-198-

BULGAR ZULMÜNE

Tarihi köleler utanmasınlar.

Gün gelecek geleceğiz bilsinler.

Boşa kendisini avutmasınlar.

Gün gelecek geleceğiz bilsinler.

Köle dil uzatır yıldıza, aya.

Yine ispat edeceğiz dünyaya.

Allah sesleriyle bir gün Sofya’ya.

Gün gelecek geleceğiz bilsinler.

Türk yazılı toprağına taşına.

Moskof'un desteği kalır başına.

İman yumruğunu küfrün başına.

Gün gelecek vuracağız bilsinler.

Türklere yapılan işkence bitsin.

Jivkof makamını hemen terk etsin.

İslâm hâkim olsun hele emretsin.

Gün gelecek geleceğiz bilsinler.

Mustafa çekeriz soydaş yasını.

Bütün dünya duysun benim sesimi.

Yediden yetmişe zulmün hepsini.

Gün gelecek sileceğiz bilsinler.

-199-

İNER

Hayat kavuşmayla bitse, sezilse,

Yanar da çırası söner mi söner.

Ömürler boyunca dünya gezilse,

İnsan bir durakta iner mi iner.

Gidenin yerini gelen doldurur.

Sanma ki her gelen kına soldurur.

Kendi yetiştirir, kendi öldürür.

Kudretiyle çarkı döner mi döner.

Kurmuş bu dünyayı baksan sanata.

Al da nakışını işle hayata.

Mustafa tahtadan yapılmış ata.

Alır da yükünü biner mi biner.

-200-

ÇAPRAZ

Gelişini müjde verir hislerim.

Ya gidişin hep seninle giderler.

Gidişinle korku sarar dizlerim.

Sen gidince çıkma odamdan derler.

Sevdiğim o hissi bir de bana sor.

Bir elim perdede bir elim cam açar.

Aşk ateşi sönmez bir alevli kor.

Ocağa da sığmaz etrafa saçar.

Alıştım her sabah balkona çıkıp,

Günün doğuşunu seyretmeye ben.

Caddelerde parlar hep sana bakıp,

Gitme karanlığa dayanamam ben.

Açma perdeleri kapalı kalsın.

Şaşırma güneş her sabah doğar.

Issız kalan odan karanlık olsun.

Korkun Mustafa’yı her zaman arar.

-201-

SOYAN VAR

Halktan selam vebal taşıyanlara,

Devlet bütçesini soyan var derler.

Milletin sırtında yaşayanlara,

Huzur-ı Bari’de hesap ver derler.

Karışıktır partilerin arası,

Yolsuzluktur yüzlerinin karası.

Düzelmedi memleketin yarası.

Vatandaşın çektiği zarar derler.

İki binli yıllar arasın çare.

Ninni söylemiyor bulanık dere.

Gidilmiyor doğduğumuz yerlere.

Şimdi bizim dağlar duman kar derler.

Fakir kayıp etti orta direği.

Köylü dolduramaz ambar mereği.

İş bitirmek politika gereği.

Bu zamanda doymaz kursaklar derler.

Mustafa Aydın der kârı zararı,

Hayatında yanlış verme kararı.

Hasılı insana gerçek esrarı,

Âlemlere rahmet olan nûr söyler derler.

-202-

BU YERLER

Gece karanlığı çöktü üstüme.

Sabah şafak atan yerdir bu yerler.

Feryadımı duymaz oldu sevdiğim.

Nice canı yutan yerdir bu yerler.

Burası Kaynaşlı o yanı Düzce.

Aklımı fikrimi aldı düşünce.

Bir duman yükselir inceden ince.

Zelzeleyle batan yerdir bu yerler.

Bolu Dağı duman almış başını,

Kimse bilmez neye verdi yaşını.

Mustafa Aydın’ın mezar taşını,

Yazın garip yatan yerdir bu yerler.

-203-

SEVDADIR

Ömrümün gizemli ilkbaharında,

Bana bir hatıra kalan sevdadır.

Seven insan cefa çeker yârinden.

Aklımı başımdan alan sevdadır.

Gönül bardağını taşıran sebep,

Gideni düz yoldan şaşıran sebep,

Saçlarıma aklar düşüren sebep,

Beni taştan taşa çalan sevdadır.

Gönül kapısını açan mutludur.

Mustafa hoşgörü saçan mutludur.

Hevâ-yi hevesten kaçan mutludur.

Gerisi dünyada yalan sevdadır.

-204-

AKROSTİŞ

Mahmur gözler mahsun bakar yaş döker.

Eyvah çektiğimiz göz azabıdır.

Lal olsun bilmeden dudağın büker.

Ellerden duyduğum söz azabıdır.

Kalbime yazılı Kur’an’ın sözü.

Mevla’ya yücelmek duamın özü.

Uykudan uyanmış baygındır gözü.

Susayan gönlümün öz azabıdır.

Tuttum ellerini yüzüme baktı.

Ağlattı gözyaşım kalbine aktı.

Fakat aşk ateşi Mustafa’yı yaktı.

Âşığın maşuğa naz azabıdır.

-205-

YEDEKLİ KOŞMA

Kainatı altı günde yaratan,

Kur’an’da zikrolan bir Allah vardır.

Eziz bir Allah vardır.

Kerim yâr Allah vardır.

Yerin göğün sahibi.

Rahman nur Allah vardır.

Hikmeti her zerrede aratan,

Mekândan münezzeh bir Allah vardır.

Mustafa Aydın'ım yazdım yazı ben,

Ömrümde geçirdim bahar yazı ben,

Men ezzinem yazı ben.

Gezdim yayla yazı beni

Bu dünyada gördüğüm,

Kaderdeki yazı ben,

Hayatta yaşadım gül beyazı ben.

Dünyada ukbada bir Allah vardır.

-206-

NAZ KALIR

Ela gözlüm yaktın aşk ateşini.

Gönül ocağında sönmez köz kalır.

Kuşlar dahi sever koklar eşini.

Senin bana yaptıkların naz kalır.

Göz ile gönülden aşkım sırlarsın.

Yaktıkça kalbimi ruhen parlarsın.

Gölgemi hissedip cama fırlarsın.

Perde arasında bakan göz kalır.

Gel sevdiğim şimdi kulak ver bana.

Mustafasız yaşam haramdır sana.

İkrar eyledik ya biz yaradana.

Aramızda bir kesili söz kalır.

-207-

ORMAN

Yeşil fidan bozkırların süsüdür.

Orman tabiatın güzelliğidir.

İnsan hayatının hoş neşesidir.

Orman tabiatın güzelliğidir.

Kalemim,defterim,kitabım ağaç.

Hayatta her canlı ormana muhtaç.

Beşikten mezara olmakta araç.

Orman tabiatın güzelliğidir.

Göklerde uçacağım kanadım odur.

Denizlerde gemim,dümenim odur.

Ayrılmaz bir parça muradım odur

Orman tabiatın güzelliğidir.

Dereler koynuna orman yaslansın.

Şu çıplak dağları fidan süslesin.

Ağaç dallarında kuşlar beslensin.

Orman tabiatın güzelliğidir.

Gönüller neşesi yeşillik yurdu.

Mustafa fidanı hep böyle gördü.

Dağlara taşlara seslendi sordu.

Orman tabiatın güzelliğidir.

-208-

GEREKİR

Sen benim kadrimi bilemedin ya,

Başını taşlara vurman gerekir.

Gözümde bir zerre olamadın ya,

Bu hali kendine sorman gerekir.

Dikkat et ağzından çıkan söze.

Aklı olan zarar vermez özüne.

Mademki dönüp de bakmam yüzüne.

O zaman hatanı görmen gerekir.

Mustafa’ya feda canın yok senin.

Demek ki vicdansız kanın yok senin.

Yiyilir yutulur yanın yok senin.

Hiç olmazsa rahat durman gerekir.

-209-

CUMHURİYETTİR

Bin dokuz yüz yirmi üçte kuruldu.

Halkın hürriyeti cumhuriyettir.

Yirmi dokuz ekim günü kan bulan,

Milettin gayreti cumhuriyettir.

Milletimiz seksen bir yıl yaşıyor.

Seçme ve seçilmek için koşuyor.

Demokrasi hüviyeti taşıyor.

Hakkın bir rahmeti cumhuriyettir.

Egemenlik temel prensip olmuş.

Yasama,yürütme,yargı kurulmuş.

Gücünü milletten almış yürümüş.

Dünyanın cenneti cumhuriyettir.

Milletçe seçilen meclis açıldı.

Gelişmiş devletin şekli biçildi.

Özgür düşüncenin rengi seçildi.

Hayatın kıymeti cumhuriyettir.

Demokratik ,lâik, sosyal bir devlet.

Hak hukuk güvence verir adalet.

Mustafa yıkılmaz hür olan millet.

Milletin niyeti cumhuriyettir.

-210-

BANA SOR

Bir canı canana kul eden derdi,

Sevende gör, çekene bak bana sor.

Sıla terk ettirir gezdirir yurdu.

Sevende gör, çekene bak bana sor.

Her gönülde vardır değişmez yeri.

Gah iter ileri gah atar geri.

Ağaçtır saçları, döker dişleri.

Sevende gör, çekene bak, bana sor.

Gönülden gönüle sevdayla akış,

Bazen bir cümledir bazen bir bakış.

Gözyaşı desendir ıstırap nakış.

Sevende gör, çekene bak bana sor.

Bazen karçiçeği olur dağlarda.

Bazen Mustafa da kârda zararda,

Bazen gül misali vefasız yârda,

Sevende gör, çekene bak bana sor.

-211-

CAN PAZARI

Bir savaş başladı sebepsiz yere.

Her atılan bomba canlar yakıyor.

İnsanlığın yüzü çevrildi yere.

Sokaktan sokağa kanlar akıyor.

On bir eylül senaryosu şahane.

Kitle imha silahları bahane.

Sattığını istiyormuş daha ne.

Bu nedenle bildiğini okuyor.

Koalisyon gücü verdi kararı.

Bombalandı Basra, Bağdat diyarı.

Çaresiz sivil halk çekti zararı.

Akıllı füzeler yanlış çakıyor.

Yok mu Kerbela’da feryadı duyan?

Mezarda rahatsız Hz.Hasan.

Zülfikâr elinde ya Ali uyan.

Methi Resul yollarına bakıyor.

Mezapotamya çiyan taşımakta.

Yorgun Fırat, Dicle kan taşımakta.

Musul, Kerkük mührü han taşımakta.

Ecdat yadigarı tarih kokuyor.

Mustafa’yım bebeklere şin düştü.

Anaların gözyaşına sin düştü.

Menfaatin yüreğine kin düştü.

Yardım yapacaktı neden yıkıyor?

-212-

YEDEKLİ KOŞMA

Ayrılık âşığın kolunu bağlar.

Kerem gibi diyar diyar ara dur.

Âşık der ki ara dur.

Gece gündüz ara dur.

Mahşere dek yolu var.

Uzak düştü ara dur.

Aşk hırsızı gönül yolumu bağlar.

Belki inadından cayar ara dur.

Yeşil derler gözlerine karadır.

Yâr gözlerin kömürden de karadır.

Âşık der ki karadır.

Talihimiz karadır.

Semaya bak aydınlık,

Yere baksan karadır.

Benim yüzüm yâr yanında karadır.

Affetmese cana kıyar ara dur.

Mustafa Aydın’ın gönlü yaradır.

Saramasın sinem göz göz yaradır.

Âşık der ki yaradır.

Açma bağrım yaradır.

Beni mahsun bırakan.

Sitemim o yaradır.

Gören der ki bu ne acı yaradır

Beni sana hasret koyar ara dur

-213-

YAŞ BENİM OLUR

Ne baharı belli ne de yazı var.

Dağlar gibi duman baş benim olur.

Sen ağlama yüreğimde sızı var.

Senin için akan yaş benim olur.

Yazan kalem böyle yazmış yazımı.

Dertlerime ortak ettim sazımı.

Çileli geçirdim bahar yazımı.

Ömür ikliminde kış benim olur.

Yaradan lütfetmiş can eserini.

İnsan kadar güzel şaheserini.

Kimse dolduramaz senin yerini.

Dünyada en garip eş benim olur.

-214-

GÖRÜNÜR

Gezerim dünyayı ben karış karış.

Er meydanı koç yiğide görünür.

Teknoloji çağı teknikle yarış.

Var meydanı koç yiğide görünür.

Allah'ın aslanı Hz. Ali,

Düşün sen Hamza'yı, Rüstem'i, Zalı.

Haksızın önünde bir kale gibi,

Dur meydanı koç yiğide görünür.

Milletler düşünce zevk sefasına.

Fırsat kaçınılmaz her defasına.

İman yumruğunu şer kafasına.

Vur meydanı koç yiğide görünür.

Hayatın dağını bürüdü duman.

Var ise kurtarır göğsünde iman.

Kine küfre alet olmaz Müslüman.

Er meydanı koç yiğide görünür.

Fatih besmeleyle çağ açıverdi.

Yavuz üç kıtada hükmünü sürdü.

Muhteşem Süleyman köşkünü kurdu.

Gör meydanı koç yiğide görünür.

Sakın düşme tarihteki hataya.

Layık olmalısın ana ataya.

Ataların gibi üç beş kıtaya.

Gir meydanı koç yiğide görünür.

Mehmetçiktir ordumuzun fertleri,

Savaşlarda ölçtü çok namertleri.

Viyana’dan Çin Seddi’ne yurtları,

Sor meydanı koç yiğide görünür.

Mustafa beklenen günler gelecek.

Bir zaman Kur’an da nasip alacak.

Allah’ın emrini hakim kılacak.

Nur meydanı koç yiğide görünür.

-215-

KARDAŞ

Kaç yıl oldu görmeyeli resmini?

Ben senin yüzüne hasretim kardaş.

Rüyalarda görüyorum cismini.

Kaşına, gözüne hasretim kardaş.

Eski günlerine kavuşmak için,

Bir parça ekmeği bölüşmek için,

Karşına geçip de konuşmak için,

Diline,sözüne hasretim kardaş.

Mustafa Aydın’a hasret bitiyor.

Virane bağlarda bülbül ötmüyor.

Baba diyarında duman tütmüyor.

Ocakta közüne hasretim kardaş.

-216-

YAR YALAN İMİŞ

Kusursuz dost dikensiz gül gibidir,

Kim demiş ki gülde hâr yalan imiş.

Gül dikensiz insan kusursuz olmaz.

Ömür dağa benzer kar yalan imiş.

Şu gölge dağını aşamıyorsa,

Hakikat peşinde koşam ıyorsa,

Dünyada şerefle yaşamıyorsa,

İffetsiz insanda ar yalan imiş.

Mustafa'nın söylediği huriydin.

Yad ellere vermediği sırrıydın.

Hayatımla söz verdiğim biriydin.

Meğer Hak'tan başka yâr yalan imiş.

-217-

MEYDANI VARMIŞ

Güreş tutmuş cirit atmış, at binmiş.

Bizim yiğitlerin meydanı kalmış.

Artık koçaklığın meydanı dönmüş.

İlim kullanmanın zamanı gelmiş.

Müslüman teknikte sür yarışını.

Peygamber yolunda gör barışını,.

Zulüme uğratma bir karışını.

Atan kan dökerek vatanı almış.

Mustafa ilmimi kaçırsalar da,

Zehirli sulardan içirseler de,

Savaş uçakları uçursalar da,

Zafer İslam’ındır fermanı gelmiş.

-218-

İHTİYAR OLMUŞ

Şu koca dünyanın ömrü sökülmüş.

Zaman geçmiş çağlar ihtiyar olmuş.

Gül bahçenin yaprakları dökülmüş.

Hazan değmiş bağlar ihtiyar olmuş.

Gafil insan yaşar zahmet içinde.

Aklıselim olan ülfet içinde,

Mümin mezarında rahmet içinde,

Kamet eğmiş sağlar ihtiyar olmuş.

Mustafa Aydın’ın sabır taşı var.

Hayatı zikzaklı gözde yaşı var.

Banim gibi çok gayleli başı var.

Duman çökmüş dağlar ihtiyar olmuş.

-219-

BAHTİYAR OLMUŞ

Sonunda sevdiğim güldü dediler.

Demek ki evlenip bahtiyar olmuş.

Bir de oğlu kızı oldu dediler.

Yuvasına bağlı sadık yâr olmuş.

Yâr buldum hayatın tadını çıkar.

Bazen insan kendi kendinden bıkar.

Dünyanın çilesi canını sıkar.

Bir gün de bakarsın ihtiyar olmuş.

İhtiyarlık candan bezdirir canı.

Sorumsuz tüketme geçen zamanı.

Mustafa insanın hayatı fani.

Dünyalık mekânı bir mezar olmuş.

-220-

FAHRİ KAİNAT

Kainatın aslı nuri Muhammet,

Dünya onun hürmetine var olmuş.

Varlığı ahlâkı cihana rahmet,

Büsbütün âleme nazlı yâr olmuş.

Yar habibim demiş haslar hasına.

Mahbubi muhibbi ol atasına.

Şefaat mubini mucit nasına,

Mahfuzda edeple mazbut ar olmuş.

Ar ile yaşamak destan dillere.

Sevgisi nakşolmuş tüm gönüllere.

Terinden bir zerre düştü güllere.

Bülbüller aşk ile bergüzar olmuş.

Zarafet letafet bir Mustafa’nın,

Yaratılışında nur Mustafa’nın,

Ezelden ebede yâr Mustafa’nın,

Mustafa’yı seven bahtiyar olmuş.

-221-

YÂRi OLUR MU?

Bir adam nefisle düşerse derde,

İnsan meclisinde yeri olur mu?

Edebi hayası şerefi nerde?

Vicdansız insanın arı olur mu?

İpi diplomalı dar ağacının,

Bir millete değer ucu acının.

Meyvesini bekle nar ağacının.

Söğüdün kavağın barı olur mu?

Âşık Mustafa der tanı düşmanın.

Artık husumete yoktur zamanın.

Dar günde terk eder dostu insanın.

Yaratandan başka yâri olur mu?

-222-

AĞ DÜŞTÜ

Yıllar boyu hasretini çekerim.

Gör sevdiğim saçlarıma ak düştü.

Aşkın ile kanlı yaşlar dökerim.

Ayırdılar kollarıma bağ düştü.

Sevdan içerime düşürür yara.

Dünyada ben miyim talihi kara?

Seni alıp çıksam yüce dağlara.

Engelimiz yalçın kaya dağ düştü.

Mustafa üşüdüm sarıl sar beni.

Ne haldeyim işte o an gör beni.

İster yaşat, ister isen vur beni.

Ciğer parem ellerine sağ düştü.

-223-

A BEYLER

Görmüyorsan vatandaşın halini.

Gören göze ihtiyaç var a beyler!

İ.M.F. kasabı kesti elini.

Saran beze ihtiyaç var a beyler!

Her gelen kemeri sık dedi bize.

Bu işin içinden çık dedi bize.

Kokuşmuş siyaset bak dedi bize.

Sadık söze ihtiyaç var a beyler!

Vatandaş parayı göremez oldu.

Elektrik kira veremez oldu.

Güvenip mutfağa giremez oldu.

Ekmek tuza ihtiyaç var a beyler!

Hani enflasyonu düşürecektin?

Ülkeyi engelden aşıracaktın.

Mademki tabanın şaşıracaktın,

Güzel yüze ihtiyaç var a beyler!

Vatan kurtarmaksa kurbandır özüm.

Alternatif derviş yetersiz gözüm.

Mustafa bu millet bekliyor çözüm.

Sağlam öze ihtiyaç var a beyler!

-224-

BIRE HEY!

Pehlivandım meydanlara çıkardım.

Künde yapar rakibimi yıkardım.

Nâra atıp şimşek gibi çakardım.

Gençlik bana kalmaz oldu bıre hey!

İnsanın dünyada olmaz muradı.

Gün geçtikçe bozulur ağız tadı.

Mustafa anılır yiğidin adı.

Ömür geri gelmez oldu bıre hey!

-225-

BEYLER HEY!

Bir şeyler yapmanın zamanı geldi.

Düşünmeyin kara kara beyler hey!

Belirsizlik beyin zarını aldı.

Ülkeyi soktular zora beyler hey!

Esnafı kudurttuk döktük sokağa.

Topal ekonomi kalkmaz ayağa.

Düşünce suç oldu girdi konağa.

Size de gelecek sıra beyler hey!

Yaşayan ölüye hayat pek durgun.

Dünyadan mahşere edildik sürgün.

Enerjiden, gazdan, petrolden vurgun,

Hazinede yoktur para beyler hey!

Mustafa yaşarız şok üstüne şok.

Batık bankalardan kimin karnı tok?

Eğitim kör, kültür sağır, sağlık yok.

Yüreklerde açtı yara beyler hey!

-226-

AŞK SAKLAMBACI

Ben bu aşk yoluna girdim gireli,

Nereye gideyim yolu görünmez.

Kimi gördüm benim gibi yaralı,

Kaybetmiş yurdunu eli görünmez.

Açılan sevdanın sır tarihçesi,

Yârin zambak kokan nişan bohçası,

Bir bağbandan hizmet gören bahçesi,

Bağlarının gonca gülü görünmez.

Âdemin mirası tüm insanlara,

Geçmiş hatıralar nakış çağlara,

Gözüm takılınca karşı dağlara,

Mecnun’un Leyla’sı çölü görünmez.

Mustafa'nın canla oldu pazarı.

Sevenlerin komşu olur mezarı.

Esince başıma aşkın rüzgarı,

Bu sevdanın esen yeli görünmez.

-227-

ŞAŞARIZ

Çok umutsuz olma saf vatandaşım,

Nasıl olsa bu krizi aşarız.

El ele, sırt sırta verin kardeşim,

Önümüzde çok engel var aşarız.

Banka hortumlanıp suyu kurudu.

Esnaf yazar kasa attı yürüdü.

İşçi memur sokaklarda yürüdü.

Artık yeter deyip biz de beşeriz.

Üretici bağban terk etti bağı.

Çiftçiyi sarınca kredi ağı.

Zam furyası yine kurdu tuzağı.

Alıştık ya her gelişte düşeriz.

Başsız ayak birbirine uymuyor.

İrtikapçı kanaatsız doymuyor.

Garip amma adam bizi duymuyor.

Davamızı sokaklara taşırız.

Çiçeksiz göllerde arı bal vermez.

Kurdun yüzü soğuk, kuş aklı ermez.

Bu dava vekili gerçeği görmez.

Daha niçin peşlerinden koşarız.

Bizdeki bu sabır sizdeki zulüm,

Bu asil millete yapılmaz gülüm.

Memur bu gidişle bekliyor ölüm.

Emekliyi mezarda mı yaşarız?

Bufalo etinin oldu ihracı.

Buğdaya kattılar fare ilacı.

Mustafa vergiyle verir haracı.

Faturaya yansıyınca şaşarız.

-228-

İSTİYORUZ BİZ

Bir hayat düzeni aranıyorsa,

Millette istikrar istiyoruz biz.

Mademki bu düzen ters dönüyorsa,

Memlekete yarar istiyoruz biz.

İnsan şu dünyada öz muradına,

Sevgiyle ermeli huzur tadına.

Bütün ülkelerden barış adına,

Her konuda vakur istiyoruz biz.

Daima birlikten dirlik doğuyor.

Kardeşçe yaşantı zulmü boğuyor.

Barış ülkesine rahmet yağıyor.

Gönüllere ayar istiyoruz biz.

Doğruyu görecek göz olmalısın.

Mustafa yad değil, öz olmalısın.

Eğri büğrü değil düz olmalısın.

İnsanca bir karar istiyoruz biz.

Artık fark edilmiş zalim oyunu.

Firavun düzeni Nemrut kanunu.

Mustafa Aydın’dan bilanço sonu.

Bir yiğit er muhtar istiyoruz biz.

-229-

ÇANAKKALE DESTANI

On sekiz Mart bin dokuz yüz on beşte,

Kanlı bir savaşa girdi ordumuz.

Ayağı denizde başı güneşte,

Kanlı muharebe gördü ordumuz.

Düşmanlar çıkınca Teke Buruna,

Haber saldık dede ile toruna.

Kimse dayanamaz Türk'ün zoruna.

Conkbayır düzünü sardı ordumuz.

Türk ordusu vatan için var dedi.

Kanlı sırtta düşmanına dur dedi.

Çanakkale hürdür boğaz dar dedi.

Düşman engelini yardı ordumuz.

Tarihler boyunca şanlı tepede,

Kahraman ordumuz canlı tepede,

Bir savaş başladı kanlı tepede.

Düşmanı denize sürdü ordumuz.

Kır tepede toz karıştı dumana.

Zoru gören elbet gelir imana.

Aslan Tepe mezar oldu düşmana.

Dünyaya nizamı kurdu ordumuz.

Vatanın bağrından çıkan şahsiyet,

Anafartalar’dan bakan şahsiyet,

Düşman ordusunu yıkan şahsiyet,

Yiğitçe cephede durdu Mehmedim.

Bir kıyamet koptu Çanakkale’de.

Asker silah kaptı Çanakkale’de.

Toprak çok can öptü Çanakkale’de.

Baş verdi korudu yurdu ordumuz.

Kanlı çizme taktım ayaklarıma.

Destursuz girilmez topraklarıma.

Top sesi geliyor kulaklarıma.

Allah aşkı ile vurdu ordumuz.

Nice fidan diktim kıraçlarına.

Çiçekler serpildi yamaçlarınai

Şehitler kavuştu amaçlarına.

Severek canını verdi ordumuz.

Mustafa toprağa kızıl kan verdik.

Çanakkale geçilmedi şan verdik.

Asker, sivil vatan için can verdik.

Sonunda murada erdi ordumuz.

ON ÜÇ (13) HECELİLER

-230-

MÜSTEZAT

Ben derdime derman aradım gördüm yârı

sultan bul dedi.

Eğer beni ister isen bırak ağyarı

subhana gel dedi.

Yoluna gözden ne çıkar verdim başımı

akıttım yaşımı.

Sakınma aşk ateşinde yaksa da nârı

dermanıdır kıl dedi.

Gel uzak seyretme ruhumun aynası göz

onu gör birdir öz.

Aslını bulmak muradın etme firarı

vadinde kal dedi,

Dünya senin için bir süslü dilaradır

bak içi karadır.

Artık nefsin şişesine al kararı

bir taşa çal dedi,

Mustafa Aydın kendi gönlüne verdi söz

İçimde yansın köz.

Hiç kimseye vermek istemezsen zararı

yaşarken öl dedi.

-231-

MÜSTEZAT

Âşığa aşkın çilesi sanma cefadır

çekse sefadır.

Kahrına rıza göstermek sabri kafidır

hayli mesafedir.

Can ile canana bağlı şerefi şandır

sadık insandır.

Yâra kavuşmak bayramdır gün arifedir

ruha şifadır.

Yeryüzünün bereketi aşkı mutlaktır

cemali Hak’tır.

Âşıkı sadık olana Hak müdafadır

sevgi vefadır.

Rahmetinle âlemindir cihan selveri

gönüller eri.

Beşeri âlem içinde kul müreffedir

ruhi ziyafedir.

Mustafa Aydın kuluna eyle hidayet

haslolsun niyet.

İnsanların en güzeli ol Mustafa’dır

nuri izafedir.

-232-

MÜSTEZAT

Âdemi yaratan Allah varlığı vahdet

kudreti kesret.

Kâinatı var eyledi gösterdi hikmet

kul eyler hizmet.

Nefsine köle olanlar kurtulmaz şerden

bendi beşerden.

İnsanın şerefi şanı ruhunda izzet

ar ile iffet.

Âlemler içinde teksin ey yüce varlık

isteme darlık.

Şayet Hak için dünyada çekersen zahmet

bulursun rahmet.

Can yakma azap çekersin olursun harap

sonumuz turap.

Cahil insan nankör olur bilmese kıymet

bulamaz hürmet.

Kadim dostum dediğine sadakat göster

özveri ister.

Halk içinde gizlenmişsin ehli keramet

Nefse nedamet.

Rahmetine gark eylemiş aşkı elemi

Surrul âlemi.

Bak Mustafa Aydın kulun ister muhabbet

cemale vuslat

Yoluna can feda olsun eyle ziyaret

ben zayıf ümmet

ON DÖRT (14) HECELİLER

-233-

KÖRFEZ I

Körfez olay aynası dünyanın baş belası,

İnsanların azması fitnenin kaynaması,

Hayatın can pahası atomun patlaması,

Bu aynanın davası yer altının menbası.

Vuran kim vurulan kim kan akıyor damarlarda.

Petrolün sebebine nur yurdu tarumarda.

İnsan hakları hani hak yiyen etti fani.

Hayvan diye katleder Filistin’de insanı.

Bu yaranın dermanı tanımalı düşmanı.

Yükselir İslam şanı İsrail durdur kanı.

Gören kim görülen kim kan izi var duvarda.

Ortadoğu kan gölü hesaplaşın mezarda.

Adamın sır niyeti işgal etti Kuveyt’i.

İlk gecenin dehşeti yamyamların vahşeti.

Yok mu barış heyeti durdursun rezaleti?

Krizin ticareti can yakar harareti.

Kıran kim kırılan kim vatanı oldu hurda.

Yine haçlı oyunu oynandı senaryoda.

Vahabiler sesledi Birleşmiş Milletleri.

Kukla liderler besler körfezdeki itleri.

Maketle oyalandı müttefik kuvvetleri.

Dolanır heyetleri bilinmez niyetleri.

Yoran kim yorulan kim ortak denen pazarda.

Hakk’ın ipine sarıl kurtarır seni darda.

Adam bir yanlış yaptı coni paçadan kaptı.

Çöl fırtınası çıktı tozu dumana kattı.

Canlının günahı ne kuşlar denize battı.

Biyolojik kimyasal silahları kim sattı.

Soran kim sorulan kim kimin firması kârda.

Demode silahları olan devlet zararda.

Gökte bombardımanlar yerde uçaksavarlar.

Müslüman suratına atılır tüm şamarlar.

Sucd füzelerine karşılık patriotlar.

Gökte yıldız rahatsız yerde bütün canlılar.

Gören kim görülen kim kan izi var duvarda.

Demokrasi kantarda ölçü düşük ayarda.

Bu aynada neyin var seyredersen oyun var.

Vahşi aslan saldırsa karşısında koyun var.

Gövde gösterisinde koparılan koyun var.

Neden korkarsın ö......... i............... dayın var.

Saran kim sarılan kim dermen kayıp arada.

Ayrılırsan İslam’dan eremezsin murada.

Bu aynadan bakanın o ateşi yakanın,

Sana arka çıkanın senden ne farkı vardır?

Kozmik zaman ötesi hayatın meşalesi.

Dünyanın ne suçu var ahiretin meziresi.

Zombinin dirilmesi esrarlı büyümesi

Karşıda kriz sesi havanın kirlenmesi

Atmosferin basıncı ozonun delinmesi,

İman mümin mayası yok kalbinde riyası.

Atalar ne söylemiş âlemin maskarası.

E...... kurda verdi s................ oynaması.

Korkarım gerçekleşir s.................. ların rüyası.

Mustafa bütün bunlar kıyametin hamlesi.

Eren kim erilen kim düşünenler sırada?

Nur doğunca Hira’da âlem erdi murada.

Nurdan muradın alan kurtuldular kirada.

Tağut renge boyanır zulüm arşa dayanır.

Mesih göklerden iner küfrün ateşi söner.

Bir gün bu devran döner İslam ışığı yanar.

-234-

AZERBAYCAN

Dünya gözü önünde ateşte yanan közüm,

Bosna Hersek’te zulüm işkence gören özüm,

Orta Doğu’da kalbim Azerbaycan’da gözüm,

Kalbimi kanatırlar gözlerimi oyarlar.

Ey benim can yoldaşım bir gün çilen dolacak.

Vurdumduymaz milletler görecektir nolacak.

Endülüs can çekişti haçlıların elinde.

Bugün aynı vahşet var Saray-Bosna elinde.

Seyirci kalan batı menfi çıkar yolunda.

Kandan petrol aksaydı Sırp zulmünü duyarlar.

Hani insan hakları soykırımı soracak?

Nerede demokrasi hep güçlü mü vuracak?

Ateş küpü cehalet can yakmaya hevesli.

Bosna,Çeçen,Karabağ ağlıyor sesli sesli.

İnşallah bir gün doğar soylu ejdadın nesli.

Uyanmayasın diye gözlerini boyarlar.

Uyan artık ey yiğit asır bizim olacak.

İnsanlığa yön veren düzen hakim olacak.

Biter mi Filistin’de sürgün katliam sonu?

Dünden bugüne Kıbrıs senaryolara konu.

Sanırım kanlı biter perdenin son oyunu.

Yıllardır uğraşırlar yavaş yavaş cayarlar.

Öcümüz kanım ızdır sanma yerde kalacak.

Hep böyle inanmışız haksız bela bulacak.

Silah yüklü bulutlar ateş yağmuru yağar.

Reva mıdır mazlumu her yerde zulmet boğar.

Sabret vefalı dostum nurdan güneşin doğar.

Mustafa pişman olup kötülükten doyarlar.

-235-

KÖRFAEZ5

Barış görkemli gelin savaş damat adayı.

Bu gelinin kınası insanların kanıdır.

Yine karanlık bastı komşuların odayı.

Kaç asırlık kıyamet Nuh Nebi tufanıdır.

Silah tacirleridir savaşın uzmanları.

Ya Hızır, Methi, İsa zamanın gezmenleri.

İnsanlığın adına bulun demokrasiyi.

Bir adım öne çıkıp görsün bürokrasiyi.

Batı hayat kültürü yaşar teokrasiyi.

Kim kimin temsilcisi hakikat zamanıdır.

Bir senaryo yazdılar kutsal yerde gezdiler.

Biberonla bebeğin mezarını kazdılar.

İnsanların ayıbı bir kayıp aranıyor.

Barış, sevgi, hoşgörü, nerede saklanıyor.

İnsana yardım bu mu Ortadoğu kanıyor.

Sebepsiz kan dökenler ya melun ya canidir.

Milletler versin karar uygarlık nizam arar.

Dünyada zulüm varken insanlık çeker zarar.

İnsanlık dramını kim nasıl unutacak.

Medeni canavarlar petrole kan batacak.

Mustafa Akdeniz’i serçeler mi yutacak?

Kartal kanadı kırık kuşların aslanıdır.

Bu yapılan tahribat adalete uymuyor.

Apaçi canavarlar kan içmeye doymuyor.

ON BEŞ (15) HECELİLER

-236-

DİVAN

Ey Yarabbi yardım eyle burada Mustafa'ya.

Bütün İslam âlemine sonra da Mustafa'ya.

Ol Muhammed Mustafa var orada şefaatçi.

Bağışla aziz kulunu arada Mustafa'ya.

Benim bilip bilmediğim her şey senin nişanın.

Kulda cehd sende muradı çalışana beyanın.

Affedici affetmektir senin en büyük şanın.

Keremin affın gerektir orada Mustafa'ya.

Der Mustafa hep yalvarmak benim hakkım dünyadan.

Günahlarım yüzüm kara rahmet boldur Huda 'dan.

Korkusuz umut beklerim işlediğim duadan.

Kavuştur hasretin bitsin murada Mustafa'ya

-237-

SATRANÇ

1 Ben âşığım

tek Allah'a

anılacak

canandır,

Tek Allah’a

seslenirim

her yerde

duyar beni,

Anılacak

her yerde

eşsiz kudret

sahibidir,

Canandır

duyar beni

sahibidir

kainatın.

2 Düşünsene

bu dünyayı

hiç kimseye

yâr olmaz

Bu dünyayı

isteyenler

yanında

kârı kalmaz.

Hiç kimseye

yanında

götürecek

varı vermez,

Yâr olmaz

kârı kalmaz

varı vermez

bu hayatın

 

 

3 Mustafa’yım

garibanım

yardım eyle

Yarabbi,

Garibanım

günahkârım

derde derman

bekliyorum.

Yardım eyle

derde derman

tek sende var

Ey Yarabbi,

Yarabbi

bekliyorum

Ey Yarabbi

hidayetin.

 

-238-

SATRANÇ

1

Varlığını

Birliğini

Kudretini

Gözlerim

birliğini

tasdik eder

cemalini

özlerim

kudretini

cemalini

hikmetini

izlerim

gözlerim

özlerim

izlerim

yolu rahman için

2

Mecnun çölde

aşk sarhoşu

Leyla diye

seslenir

 

Aşk sarhoşu

olan insan

Mevla’ya

heveslenir

 

Leyla diye

Mevla’ya

kavuşunca

kafeslenir

 

Seslenir

heveslenir

kafeslenir

canan için

3

Mustafa’yı

aydınlatır

Kur’an’daki

ayetin

 

Aydınlatır

kainatı

hak hukuk

beyanatın

 

Kur’an’daki

hak hukuk

tasdik eder

hidayetin

 

Ayetin

beyanatın

hidayetin

insan için

-239-

SATRANÇ

 

1 Yaz gelince

ovalarda

lale sümbül

gül biter

 

Ovalarda

mor menekşe

açınca

bülbül öter.

 

Lale sümbül

açınca

mis kokusu

cana yeter,

 

Gül biter

bülbül öter

cana yeter

memleketim.

 

2 Kış gelince

şu dağların

fırtınalı

karı var

 

Şu dağların

eteğinde

yaylanın

baharı var

 

Fırtınalı

yaylanın

bilinmeyen

esrarı var

 

Karı var

baharı var

esrarı var

memleketim

 

3 Mustafa’yım

vatanımın

toprağına

taş olsam

 

Vatanımın

kollarına

atılıp

yoldaş bulsam

 

Toprağına

atılıp

bayrağına

selam dursam

 

Taş olsam

yoldaş bulsam

selam dursam

memleketim

 

 

-240-

DİVAN

İllet, zillet seni bulmaz iffetini bil yeter.

Hiçbir yerde küçülmezsin izzetini bil yeter.

Vatan sevgisi imandır gözünden dahi sakın.

Kimseye muhtaç olmazsın milletini bil yeter.

Kul olan eksik var olmuş muhtaçtır hidayete.

Hakk’a riayet edenler düşmezler nedamete.

Yaradana boyun eğen uğramaz ihanete.

Hoşgörülü insan olup niyetini bil yeter.

Mustafa Aydın inanır furkan hakkın sesidir.

Eşrefi mahluk dediği açık ibaresidir.

İnsan nushayı kübradır yerin halifesidir.

Sen düşürme yerden yere kıymetini bil yeter.

-241-

DİVAN

Hak Teala kullarına hidayeti bildirir.

İki cihanın selveri Muhammedi bildirir.

Sen olmazsan âlemleri yaratmazdım sevdiğim.

Habibi zişana olan muhabbeti bildirir.

Şumur, mülcem, ibni sebe cehaleti işledi.

Ehl-i beyte düşman olma cesareti işledi.

Kıydı evladı resule cinayeti işledi.

Küreyi arza kan döküp ihaneti bildirir.

Yecüc, Mecüc kavmi çıkar deccâl şeytan birleşir.

Ne acı dönem geçirir ehli iman hırlaşır.

Hızır, Methi,Mesih gelir ahır zaman yaklaşır.

Kunfeye kün emri ile kıyameti bildirir.

Mustafa Aydın düşmanı güldürmeden yaşayın.

Gülün etrafı dikenli soldurmadan yaşayın.

Sevgi ölçülmez nesnedir öldürmeden yaşayın.

Âdemin nesli kardeştir zürriyeti bildirir.

-242-

DİVAN

Gülün dalını kırmayın bülbüller ötmez olur.

Yıkılan yuva yapılmaz ocaklar tütmez olur.

Dünyayı düzeltemesin hazır düzeni bozma.

Başına ateş yağarsa çileler bitmez olur.

Gönülleri incitmeyin yürekler dağlanmasın.

Mahsun çocuklar vurulup analar ağlamasın.

Savaş zulüm basiretin yolunu bağlamasın.

Aklı fikri esir etme el ayak tutmaz olur.

Mustafa Aydın soruyor bu mu savaş sanatı?

Gece gündüz ateş alır hayatın kol kanadı.

Daha da kötüye gider sürdürürsen inadı.

Geceleri kirletmeyin şafaklar atmaz olur.

Not: Bazen Büyük Dosyaları tarayıcı açmayabilir...İndirerek okumaya Çalışınız.

Benzer Yazılar

Yorumlar