Mustafa Aydın Şiirleri
Hazırlayan: DEMET ALTAN
DÖRT (4) HECELİLER
-1-
GELSİN
Saran gelsin.
Sorunları,
Gören gelsin.
Töremize,
Aramıza,
Giren gelsin.
Nefsi ölü,
Gönül gülü,
Deren gelsin.
Kavuş nura.
Yek huzura,
Varan gelsin.
HALİM GARİP
Halim garip.
Bu aşk başka,
Zalim garip.
Gönlüm yara,
Uzak ara,
Yolum garip.
Taze gülüm,
Ben bülbülüm,
Gülüm garip.
Gölgem kaçar.
Yaprak açar.
Dalım garip.
Yolu göster.
Lisan ister.
Dilim garip.
Attım adım.
Tatlı tadım,
Balım garip
-3-
Kuran vardır.
Hak kararı,
Kur’an vardır.
Hakkı saklı,
Kimin haklı,
Gören vardır.
Hakk’ı ara.
Gizli yara,
Saran vardır.
Olursun mat.
Sana hayat,
Veren vardır.
Ukba karşı,
Arzı arşı,
Ören vardır.
Çektim cefa.
Cana şifa,
Soran vardır.
BİLİR
Hali bilir.
Engel aşan,
Yolu bilir.
Aşkla dolan,
Bülbül olan,
Gülü bilir.
Çeksen elem,
Rabbü’l âlem,
Kulu bilir.
Çekse bile,
Elif ile,
Dalı bilir.
BİLMEZ
İşi bilmez.
İlim dolan,
Taşı bilmez.
Yoldan yürü.
Ateş kuru,
Yaşı bilmez.
Yapar gurur.
Ayak yürür.
Başı bilmez.
Sesin duyur.
Kirpik uyur.
Kaşı bilmez.
-6-
Anarım billah.
Görsem cismini,
Yanarım billah.
Bağladı sana.
Gel dedin bana.
Dönerim billah.
Al çınarından.
Aşk pınarından,
Konarım billah.
Sohbetli dilim,
Yandı fitilim,
Sönerim billah.
Derin çıbanım,
Neden bulunmaz?
Benim dermanım.
Öksüz vatanım
Sürü dağılmış.
Hasta çobanım.
Yürek giryanım.
Sarın yaramı.
Akar al kanım.
Piri irfanım,
Tilki göz oyar.
Uyan aslanım.
Çağırır affa.
Geldim huzura.
Al beni safha.
GELDİM
Sürdüm de geldim.
Kalktım ayağa,
Durdum da geldim.
Mim selahını,
Şahlar şahını,
Sordum da geldim.
Yolun sonunu,
Gözüm önünü,
Gördüm de geldim.
Kırk beş yolundur.
Mıstık kulundur.
Sardım da geldim.
EFENDİM
Uğrarsın affa.
Hakkı müdafa,
Eyle efendim.
Yüzünün akı,
Her zaman hakkı,
Söyle efendim.
Sevdir kendini.
Nefsin fendini,
Kuyla efendim.
Unuttum günü.
Aşkın kanunu,
Böyle efendim.
-10-
Şereften şandan,
Can ile candan,
Geç Allah için.
Yandım ilahi.
Nefsinden dahi,
Kaç Allah için.
Muhabbet dolu,
Gel doğru yolu,
Seç Allah için.
Candan bıkmadan,
Kanat takmadan,
Uç Allah için.
Burası gurbet.
Aşk ile şerbet,
İç Allah için.
YEDİ (7) HECELİLER
-11-
SEVDALIYIM SANA BEN
Mecnunum şu çöllerde.
Ne günahım var yarap!
Dert çekerim kullarda.
Vuruldum bir cana ben.
Kalbim nasıl dayansın?
Sevdalıyım ana ben.
Bir gün çıkar
gelirim.
Sevda dolu yüreğim,
Sensiz kalsa ölürüm.
Bağlanmışım sana ben.
Kalbim nasıl dayansın?
Sevdalıyım ana ben.
Nerden çıktın
karşıma?
Mustafa’yı ağlattın,
Sebepsin gözyaşıma.
Bağlanmışım sana ben,
Kalbim nasıl dayansın,
Sevdalıyım ana ben.
-12-
Olursa belli hedef.
Ahlak abidesini,
Aldı Miraç’a ref ref.
Nur yayıldı zamana.
Tüm kainat muhtaçtır,
Şefaatçi sultana.
Yara karşı mahcubum.
Huzuruna kabul et.
Geldim sana mahcubum.
-13-
Bebeden sakınırdı.
Dedem ise ninemi,
Rüzgardan kıskanırdı.
Umudum zulmü boğar.
Yer yüzüne şer yağar,
Mazlumlar gülmedikçe.
Sevgi gülü soluyor.
Artık zaman doluyor.
Ey Mustafa gel uyan.
-14-
Barış damat adayı.
Düğün günü yaklaştı.
Kriz çekti halayı.
Damat kenar dolaştı.
Petrol girdi araya.
Rakipler karşılaştı.
Toprak taşa darıldı.
Sevgi huzur bulmadı.
Gelin damat ayrıldı.
Koymaz damat uyana.
Orta Doğu şaşırdı.
Renksiz duvar boyana.
Gelin caydı sözünden.
Etik ayıklamadan,
Çıban çıktı gözünde.
Damat yumdu gözünü.
Cinayet arıyorsan,
Bul körfezde izini.
Böl parçala ye pide.
Gelin damat doyarsa,
Kavuşur gide gide.
Yoluna koyduk başı.
Hiç kimse istemiyor,
Zulümatı savaşı.
Bağrım başı yara bak.
Yorgun düştüm yol çıkmaz.
Sarp uçurum yara bak.
Satır satır yazıya,
Kimsenin gücü yetmez,
Kaderdeki yazıya.
Bak eladır gözlerim.
Kaç yıl geçti aradan?
Yâr yolunu gözlerim.
-16-
Yaramazım haylazım.
İlah değil tapayım,
Yaramazım haylazım.
Yüreği kar beyazım.
Yaramazım haylazım.
Gerdanı gül beyazım.
Bir çocuktan farkı yok.
Feleksizin çarkı yok.
Yaramazım haylazım.
Zaten yara saramaz.
Pis şımarık yaramaz.
Yaramazım haylazım.
Sinesi kar beyazım.
Yaramazım haylazım.
Dudakları kirazım.
Saçlarına yağdı kar.
Tadın tuzun kimde var?
Yaramazım haylazım.
-17-
Aşkın ile gezerim.
Beklerim vuslat anı.
Aşkın ile gezerim.
Kan ağlıyor gözlerim.
Görsem dahi özlerim.
Aşkın ile gezerim.
Damarımda kan oldun
Mustafa’ya şan oldun.
Aşkın ile gezerim.
Barış ne zaman gelir?
Bir gelseler yüz
yüze,
Tadı dillerde kalır.
İnsan hakkı yiyenler,
Zulmün arkasındadır,
Zalimleri övenler.
Perişan Afganistan.
Kuveyt,Filistin,Kıbrıs
Kendine gel
Türkistan.
Seni alsınlar dile.
İnsanca yaşasınlar.
Savaşa güle güle.
Kum dolar ağzımıza.
Diyorlar çöl ayısı,
Engeldir aşkımıza.
Çukurlara doldular.
Bir delinin yüzünden,
Künfeye kün oldular.
SEKİZ (8) HECELİLER
-19-
BULMAYINCA
Sevdiğini almayınca.
Rahat huzur
bulamazsın,
Mutluluğu bulmayınca.
Çürük fikir
dayanmıyor.
İnsanoğlu uyanmıyor.
Felek taşa
çalmayınca.
Gönül kuşu durmaz
uçar.
Sevdiklerin senden
kaçar.
İstekleri olmayınca.
Mustafa Aydın’ın
başta annesi olmak üzere sevdiği bütün insanların
manevi ruhlarını
yanında hissedip ‘Ayakları öpülesi biri vardır.’ diyerek
söylediği şiir.
Biri vardır hep
yanımda.
Sevdasına ağladığım,
Biri vardır hep
yanımda.
Koklamaya kıyamazdım.
Gül yüzüne
doyamazdım.
Biri vardır hep
yanımda.
Yüreğimi okşar sesi.
Ayakları öpülesi,
Biri vardır hep
yanımda.
İkinci eşiyle
tartıştıktan sonra katıldığı bir radyo programında irticalen
söylediği şiir. Bu
şiiri söylerken hem sunucu ağlar hem de kendisi ağlar.
Sen de çık git
hayatımdan.
Ne hayalle sevdim
seni,
Sen de çık git
hayatımdan.
Istırabım bitmedi mi?
Onlar koyup gitmedi
mi?
Sen de çık git
hayatımdan.
Ağrımayan başım mı
var?
Bir dikili taşım mı
var?
Sen de çık git
hayatımdan.
Düşmanımı
güldürmeden,
Mustafa’yı
öldürmeden,
Sen de çık git
hayatımdan.
-22-
Kaş ile göz arasında.
Fırtınaya yakalandım,
Kış ile yaz arasında.
Dağarcığı inceledim.
Çok gurbette geceledim.
Taş ile düz arasında.
Haksız kusur görmesinler.
Mustafa’yı vurmasınlar.
Baş ile diz arasında.
HASRETİM BİTMEDİ
Hasretimiz bitmez ana.
Gözyaşımı döküyorum.
Hasretimiz bitmez ana.
Senden miydi ondan
mıydı?
Suçun ucu benden
miydi?
Hasretimiz bitmez
ana.
Baba sözün bağrım deler.
Başımıza geldi neler?
Hasretimiz bitmez ana.
Sevgi görmedim
dünyada.
Ümit kesmem
Yaradan’dan.
Hasretimiz bitmez
ana.
Garip yerde mesken
kurdu.
Bende gizli baba
derdi.
Hasretimiz bitmez
ana.
-24-
Dağlar mekân,çöller yuva.
Bir küçük kız kalmış yaya.
Ağlar mekân,yollar yuva.
Yaşadıkça gülememiş.
Bir kuş kadar olamamış.
Bağlar mekân,yollar yuva.
Ayağına batmış diken.
Bir yavrudur çile
çeken.
Sağlar mekân,kullar
yuva.
İnsanlardan küsmüş
kaçar.
Ümit bekler ömür
geçer.
Çağlar mekân ,yollar
yuva.
Dünya bir han,
insanın o hana uğrayan bir yolcu olduğunu ve
bütün insanların fani
olduğunu anlatan bir şiir.
Gelen gider bu
dünyaya.
Kimi yarı yolda kalır.
Gelen gider bu
dünyaya.
Bir gün hayat olur
talan.
Bu âlemde var mı
kalan?
Gelen gider bu
dünyaya.
Gözyaşımı çağlayarak,
Yüreğini dağlayarak,
Gelen gider bu
dünyaya.
Nazardan dağıldığına
inandığı mutlu bir yuvanın ardından söylediği
şiir.
Pazar girdi aramıza.
Satır satır
ekliyordum,
Yazar girdi aramıza.
Gözünde kaldı muradı.
Kara kedi gizli adı,
Nazar girdi aramıza.
Hasret bağrım deler oldu.
Sana değmek haram oldu.
Mezar girdi aramıza.
-27-
Kundağına sarılınca.
Yeşil rengi ala
kattım.
Yaşam renkle
örülünce.
Bir esmer kız yolum kesti.
Söyleşmeden hemen küstü.
Sitem etti darılınca.
Mustafa da bir gün gider.
Canlı ölür hayat biter.
Bir noktaya varılınca.
Kardelen Mustafa
Aydın’ın bir zamanlar oturduğu mahallenin adıdır.
Şimşeklerin çaktığı
ve yağmurun yağdığı bir gece camın önünden dışarıyı
seyrederken eşinin
haftanın iki üç günü kendisini bu şekilde beklediğini
hissederek yazdığı
şiir.
Yola bakar
kardelende.
Dünya bensiz ona
dardır.
Candan bıkar
kardelende.
Gözlerimin yaşı
çağlar.
Benim yüreğimi
dağlar.
Canım yakar
kardelende.
İçimdeki zulmü
boğsun.
Sabahıma rahmet
yağsın.
Şimşek çakar
kardelende.
Selamını dahi keser.
Poyraz yeli tersten
eser.
Fidan yıkar
kardelende.
Mustafa Aydın kendini
bir gurbet yolcusu olarak değerlendirir. Yine
yolculuğa çıktığı bir
günde söylediği şiir.
Ayrılığın sır içimde
Gözyaşlarım döndü
sele.
Bir sıkıntı var
içimde.
Bakarsın ki geçmiş
zaman.
Gönül dağım sardı
duman.
Erimeyen kar içimde.
Hayal, rüya fark eder
mi?
Bir gün beni terk
eder mi?
Derdim sadık yâr
içinde.
Bağlandığım bir ile
beş.
Yüreğimde sönmez
ateş.
Aşkı yanar kor
içimde.
30-
Çile bayram
günlerinde.
Sevda çeken elbet
düşer.
Dile bayram
günlerinde.
Yiğitlerim
dadaşlarım,
Yarenlerim
kardaşlarım,
Güle bayram
günlerinde.
Bütün kuşlar
yuvasına,
Garip olan sılasına,
Gele bayram
günlerinde.
Vergi haftasıyla
ilgili olarak halkı teşvik etmek amacıyla Kültür
Bakanlığının
ozanlardan şiir istemesi üzerine Mustafa Aydın’ın gönderdiği ve
yayınlandığı şiiri.
Vatandaş vergini öde.
Hizmet için sana
döner.
Vatandaş vergini öde.
Arı gibi bal
istersin.
Okul, köprü, yol
istersin.
Vatandaş vergini öde.
Barajın, bereket
dolsun.
Gelecekte neslin
gülsün.
Vatandaş vergini öde.
Enflasyonu yere
itsek.
Biz de göklere
yükselsek.
Vatandaş vergini öde.
Vermeyeni suçlu
bulur.
Devlet millet güçlü
olur.
Vatandaş vergini öde.
Eller aya biz güneşe.
Türk-İslam’sın şanlı
yaşa.
Vatandaş vergini öde.
Yadlar kıskanıp
yakınsın.
Devlet seninle
kalkınsın.
Vatandaş vergini öde.
-32-
Gezenler var ara
yerde.
Garip huylu uzun
boylu,
Yedi şamar ara yerde.
Mezarda meftalar
şaşkın.
Popçu topçu gayet
taşkın.
Tantana gör ara
yerde.
Kazanmaya çalıştı ya,
Avantaya alıştı ya,
Dönüyor zar ara yerde.
Hiç hesaba uymaz
derler.
Enflasyona doymaz
derler.
Bir canavar ara
yerde.
Kayın validesine
kızını şikayet etmek için yazdığı şiir.
SÖYLE
Kızına bir şey söyle.
Şikâyetim vardır
sana,
Dizine bir şeyler
söyle.
Beni kendi ile yakan,
Kaşlarını çatıp
bakan,
Gözüne bir şeyler
söyle.
İşareti can astıran,
Yüreğime kan
kusturan,
Nazına bir şeyler
söyle.
Kirletmesin pak toprağı.
Kırk boğumlu laf gırtlağı,
Sözüne bir şeyler söyle.
Nankör olma hak
unutma.
Arkasından atıp
tutma.
Yüzüne bir şeyler
söyle.
Alnım açık yüzümüz
ak.
İradeni kullanarak,
Özüne bir şeyler
söyle.
Mustafa Aydın’ın
doğup büyüdüğü yerlere ve sevdiklerine özlemini
dile getirdiği şiir.
Gözyaşı kattım
seline.
Ormanlar koynunda
dere,
Akıp gider yâr eline.
Artık bu hasretlik
bitsin.
Benden yâra selam
gitsin.
Vermişim seher yeline.
Yurdumdan ayrı
biriyim.
Ben bu aşkın
esiriyim.
Bağlı kaldım yâr
diline.
-35-
Nazlı yâra versin
diye.
Gönülden bir gül
gönderdim,
Koklayarak dersin
diye.
Belli olmaz mekân yerim.
Kalmaz gam ile
kederim,
Sen yanımda varsın
diye.
Dert deryadır çık
karaya.
Sakın girme sen
araya.
Yâr murada ersin
diye.
-36-
Biri hepsinden acı,
Senden başka dermanım
yok.
Etme muhannet
muhtacı.
Aşk ateşi düştü cana.
Gülmek yakışmadı
bana.
Kendime oldum davacı.
Çek zülfünle beni
dara.
Çaresiz kaldıktan
sonra,
Ölüm derdimin ilacı.
Sevenlerin arasında
naz ve niyaz olur. Zaman zaman tartışmalar da
olur. İşte bu
tartışmaların birinde başıma bela mısın dediği eşine “Sen
başıma gelen en tatlı
belasın.” diyerek yazdığı şiir.
Karşımdasın baş
belası.
Çelik telden miğfer
ördüm.
Başımdasın baş
belası.
Çark çemberi dönmez
geri.
Çalıştığım alın teri,
İşimdesin baş belası.
Yaşadığım mazi misin?
Anlımdaki yazım
mısın?
Karşımdasın baş
belası.
İlme sebat eğle
karar.
Rahatım yok, uykum
firar.
Düşümdesin baş belası.
Hayale yer
bırakmadım.
Gölgem gibi adım
adım,
Peşimdesin baş belası
-38-
Gözümde kan ile yaşı,
Yâr uğruna koydum başı.
İster kessin ister
assın,
İsterse bağrına
bassın.
Nasıl bilemeyiz
kıymet.
Himmet ya sultanım
himmet.
Vurgunum yapına
senin.
Gelmişim kapına
senin.
Gidebilsem düz
rahıma.
Layık olursam şahıma.
Alnım açık yüzüm
aktır.
Benim sevdiceğim
Hak'tır.
Yakın edilse ırağım.
Mustafa biter
merakım.
Yâr ile bir hoş
olurum.
Aşk ile sarhoş
olurum.
Mustafa Aydın’ın lise
öğrencisi olduğu yıllarda sevdiği liseli kızı
anlattığı şiiri.
Sen lisenin güzel
kızı.
Tezgin ceylana
benzerdin.
Dün lisenin güzel
kızı.
Kız lisesi
hezalıydın.
İnce bel saz
benizliydin.
Bin lisenin güzel
kızı.
Okulun en cici kızı.
Ağlattılar ikimizi.
Can lisenin güzel
kızı.
Yaşayanlar çeker çile.
Mustafa'nın aşkı ile,
Yan lisenin güzel
kızı.
FAKÜLTELİ
Ela gözlü fakülteli
Dudağından ballar akar.
Şirin sözlü
fakülteli.
Şu gönlüme nasıl sızdın?
Zülüfe gerdanı dizdin.
Biraz nazlı fakülteli.
Sınıfında birincisin.
Güzellikte
narincisin.
Kamer yüzlü
fakülteli.
Ruhlar baygın neşesinde,
Okulun dört köşesinde,
Aşkın gizli fakülteli.
Mustafa'nın gülü oldun.
Sevdamızın seli oldun.
Vildan özlü
fakülteli.
Sevdiğinden gördüğü
nazı ve çektiği çileyi anlatan şiiri.
Dur perişan etme
beni.
Meyve verdi
ektiklerim.
Bar perişan etme
beni.
Kulakların beni
duymaz.
Bir anın bir ana
uymaz.
Kör perişan etme
beni.
Bağlarımın güz
yelisin.
Ne akıllı ne delisin.
Zor perişan etme
beni.
Soldurursun gül
dalımı.
Mustafa’yım şu
halimi.
Gör perişan etme
beni.
Mustafa Aydın, bir
gün eşiyle tartıştıktan sonra katıldığı radyo
programında çok
etkili şiirler söyler. Eve döndüğünde eşi onu çok iyi bir
şekilde karşılar.
Radyoda irticalen söylediği şiire cevap olarak yazdığı şiir.
Sen de koyup gitme
beni.
Ettiğime bin
pişmanım.
Sen de koyup gitme
beni.
Toprak susuz kalır
gibi,
Yemek tuzsuz kalır
gibi,
Sen de koyup gitme
beni.
Çatık kirpik kaşım
ile,
Şu gayleli başım ile,
Sen de koyup gitme
beni.
Kocaeli’nin Körfez
ilçesinde ikamet eden Gümüşhane asıllı Mütahit
Mevlüt Bey 19
yaşındaki kızını evlendirir. Kendi evinin karşısında beş katlı
apartmanda oturan
kızı 17 Ağustos depreminde enkazdan ölü olarak çıkarılır.
Bu enkazdan yalnızca
altı aylık torunu sağ olarak kurtulur. Mustafa Aydın’ın
bu öyküden
esinlenerek yazdığı şiir.
Gelip ak göğsüme
dayan.
Demedim ki kana
boyan.
Nenni küçük bebe
nenni.
Beşiğinde gözüm
kaldı.
Altı aylık kuzum
kaldı.
Nenni küçük yavrum
nenni.
Zıbının soyamadım.
Kokusuna doyamadım.
Nenni körpe kuzum
nenni.
-44-
Affeyle bağışla bizi.
Dertlidir gönül
Melek’im.
Affeyle bağışla bizi.
Gözü yaşlıdır nicesi.
Âşığın dilde hecesi,
Affeyle bağışla bizi.
Boş çevirme dileğimi.
Bütün İslam âlemini,
Affeyle bağışla bizi.
Hekimlerin hekimisin.
Sen kâinatın
hâkimisin
Affeyle bağışla bizi.
Gözyaşlarım akar çayda.
Şu mübarek kutsal ayda,
Affeyle bağışla bizi.
Mustafa doymaz tadına.
Hazret-i Resul adına,
Affeyle bağışla bizi.
BOSNA ZULMÜ
Hesabını kim soracak?
Sırplar mazlum insan
vurdu.
Bu gerçeği kim
görecek?
Ürküttüler yürekleri.
Kanlı durur
gömlekleri.
Yarasını kim saracak?
Payimaldır namus
ırzı.
Tüm dünyaya saldı
sızı.
Barış ağı kim örecek?
Kötülükten dönün
geri.
Yeryüzünün katilleri,
Zulüm ne zaman
duracak?
Sokaklara akan
kanlar.
Viran olmuş ocak
hanlar.
Baykuşlar mesken
kuracak.
AYRILAMAM
Vatanımdan ayrılamam.
Saraylarda
yaşatsalar,
Vatanımdan ayrılamam.
Hamur gibi yoğursalar,
Parça parça
doğrasalar,
Vatanımdan ayrılamam.
Vatansız lal olur
dilim.
Ben bülbülü o da
gülüm.
Vatanımdan ayrılamam.
Ayrılamaz kararımdır.
Yurtsuz kalmak zararımdır.
Vatanımdan ayrılamam.
-47-
Hasretine dayanamam.
Yüreğimde yara açma.
Hasretine dayanamam.
Dizlerinde uyanamam.
Yâr aşkına
boyanmışım.
Başka renge
boyanamam.
Koyup gitme diyar
diyar.
Sevdamızı eller duyar.
Hasretine dayanamam.
Dizlerinde uyanamam.
Yâr aşkına
boyanmışım.
Başka renge
boyanamam.
Sevenlerim dahi
bıkar.
Ayrılığın canım
sıkar.
Hasretine dayanamam.
Dizlerinde uyanamam.
Yâr aşkına
boyanmışım,
Başka renge
boyanamam.
Yaşlılar haftası
nedeniyle yazdığı şiiri.
Yaşlıları koruyalım.
Bu gün genç, yarın
ihtiyar,
Yaşlıları koruyalım.
Okşayarak bas sineye.
Yaya git bindir bineğe.
Güzel diyalog kuralım.
Saygı, sevgi bir dehadır.
Pire hizmet Allah'adır.
Bu şuura hep varalım.
Senin gibi yiğit dinçti.
Demek artık vakti geçti.
İnsanlığa yarayalım.
Taşladıksa taşlanırız.
Güzel işten hoşlanırız.
Yaşlıları gel soralım.
Git halini sor ki gülsün.
Bize duada bulunsun.
Yaralarını saralım.
Sen de düşün sonrasını.
Her yaşlının yarasını,
Öz elimizle saralım.
YARALIYIM
Derman bulmaz
yaralıyım.
Gönül gitmek ister
yâra.
Güman gelmez
yaralıyım.
Söylenmeyen sır
sevdalar.
Hatırası sisli
yıllar,
Zaman dönmez
yaralıyım.
Sevdiğimi incelerim.
Gizem ismin hecelerim.
Lisan bilmez
yaralıyım.
Toprak olmuş dünkü
canlar.
Sokaklara akan
kanlar.
İnsan gülmez
yaralıyım.
İlk sevdiğini
kaybettiğini anlattığı şiiri.
HASRETİNLE ÖLECEĞİM
Seni nerde bulacağım?
Gördüğüm ilk yere
gittim,
Bulsam orda
kalacağım.
Derler göçtü uzaklara.
Hemen çıktım dar yollara.
Sürünsem de geleceğim.
Seni kalpte
taşıyorum.
Hayalinle yaşıyorum.
Bir gün kapın
çalacağım.
Feryat eder dağ ile
taş,
Yürekte aşk, gözümde
yaş,
Söyle nasıl
güleceğim.
El sanar ki
yarasızım.
Ciğerimden karasızım.
Hasretinle öleceğim.
Sana yuva kuramadım.
Mustafa’yım
soramadım.
Nerden haber
alacağım?
Ankara Batıkent
Lisesinde okuyan ve üniversiteye hazırlanan genç bir
kız sevdiğinin
kendisini aldattığını öğrenince ilaç içerek intihara kalkışır.
Yoğun bakıma
kaldırıldığında hiçbir arkadaşı yanında yoktur.Sadece ailesi
vardır. Bu olayın sonucunda
Mustafa Aydın “Fırtınası eksik olmaz, Hayat
dağı kardır kızım”
diyerek bu şiiri yazar.
Hayat dağı kardır
kızım.
Ana, baba yeri
dolmaz,
Dar gününde yârdır
kızım.
İffet ile yaşa sade.
Yüzündeki saf ifade.
Ak anlında nurdur
kızım.
Leke sürme pak adına.
Hayatının bak tadına.
Ömür yolu dardır
kızım.
Kötülerden çekme
yesi.
Yanlışların çirkin
sesi.
Gül etrafı hardır
kızım.
Mesken olur pavyon
barlar.
Göz üstünde yıldız
parlar.
Dost düşmanın vardır
kızım.
Gençliğin aydınlık
yolu.
Etrafında tuzak dolu.
Fırsatçılar şerdir
kızım.
Annesinin vefat
ettiğini öğrendiği anda yazdığı şiir.
Garip anam can
garibim.
Şimdi öksüz kaldım
ana.
Garip anam can
garibim.
Çile çektim nazlı
yârdan.
Can bülbülüm
intizarda,
Garip anam can
garibim.
Bal yanında
zerdaliyim.
Üstelik de
sevdalıyım.
Garip anam can
garibim.
Başı sisli karlı
dağım,
Yazık geçti gençlik
çağım.
Garip anam can
garibim.
Hasret düşmez oldu
dilden.
Şu diyarı gurbet
elde.
Garip anam can
garibim.
Hayatı boyunca dürüst
yaşadığını anlattığı şiiri.
OLABİLDİM
Yuvada kuş olabildim.
Nazlı yâre gönül
açtım.
İyi bir eş olabildim.
Bozuk fikre ışık
yakmam.
Ham pilava kaşık
sokmam.
Kırılmaz diş
olabildim.
Seyreyle arz ile arşı.
Zalimlere, zulme
karşı,
Eğilmez baş
olabildim.
Sevgi yaşar dürüm
dürüm.
Aklı, kalbi, gönlü,
hürüm.
Güle nakkaş
olabildim.
Hatır için zehir
içtim.
Zemini sert yeri
seçtim.
Ağır bir taş
olabildim.
GÖZBEBEĞİM
Duruyorum gözbebeğim.
Rüyalarda beyaz giymiş.
Görüyorum gözbebeğim.
Gözlerime uyku haram.
Sevdan ile gram gram,
Eriyorum gözbebeğim.
Boynu bükük bana
doğru,
Issız yoldan sana
doğru,
Yürüyorum gözbebeğim.
Sakın bozma kararını.
Sevdalı sır duvarını,
Örüyorum gözbebeğim.
Ar insanda zer
sarraftan,
Bulunmuyor her
taraftan
Arıyorum gözbebeğim.
Sevgilinin ani
gidişinin verdiği acıyla yazdığı şiir.
SEVECEĞİM
Ya ben kimi
seveceğim?
Canımdan çok sevdim
seni,
Söyle kimi seveceğim?
Düşünceme vermez ara.
Gönlüm kırık içim
yara.
Böyle kimi seveceğim?
Bir zerrecik aklım
kaldı.
Beni taştan taşa
çaldı.
Söyle kimi seveceğim?
Can içinde can
tanırım.
Hasret ile
kıvranırım.
Söyle kimi seveceğim?
-56-
Nura kavuşmak
isterim.
Ümmetini kurtaracak,
Ere kavuşmak isterim.
Gönül ister fena
fillah.
Vahdet-i vücut
illallah,
Sırra kavuşmak
niyetim.
Kalbim, ruhum küs ağyara.
Aşığım ulu didara.
Yâra kavuşmak
niyetim.
Bana nefsimi
bildiren,
İki cihanda güldüren,
Bire kavuşmak
isterim.
ANAMI ÇOK SEVERİM
Ben anamı çok
severim.
Okşadıkça gül açarım.
Ben anamı çok
severim.
Üç dal kırık üçü
yetmez.
Ceylanı var bize
katmaz.
Ben anamı çok
severim.
Gurbet elden
gelemedim.
İnan sensiz
gülemedim.
Ben anamı çok
severim.
Dert var bende çeşit
çeşit.
Anam çekmiş çekmez
taşıt.
Ben anamı çok
severim.
İzin aldım varamadım.
Ay geçince duramadım.
Ben anamı çok
severim.
Sevda bitmez tek mazisi.
Bir koyunun beş kuzusu,
Ben anamı çok severim.
-58-
Issız kalan yol
gibiyim.
Filiz açmaz hayat
dalı,
Yaprak döken dal
gibiyim.
Olanlara durup
şaştım.
Nazlı yârdan ayrı
düştüm.
Sevdiğime el gibiyim.
Aşk yolunda kalma
yaya.
Dert anlattım yıldız
aya.
Sana karşı lal
gibiyim.
-59-
Her an seni arıyorum.
Mecnun gibi bak
çöllerde,
Her an seni arıyorum.
Düştüm yola güle güle.
Tevhid ile iman ile,
Her an seni arıyorum.
Göster geleyim sana
yol.
Sen bana Rab, ben
sana kul,
Her an seni arıyorum.
Aciz kaldım çok günahım.
Affet beni sen Allah’ım.
Her an seni arıyorum.
SEVİYORUM
Bir güzeli seviyorum.
Mekândan münezzeh yeri,
Hür güzeli seviyorum.
Saygı ile yaşıyorum.
Engel bilmez
aşıyorum.
Zor güzeli seviyorum.
Bin bir çeşit hâl olurum.
Görsem yanar kül olurum.
Nur güzeli seviyorum.
KUMRU KUŞUM
Uçtu gitti kumru
kuşum.
Kınasını yakamadım.
Göçtü gitti kumru
kuşum.
Dağda koydum
yuvasını.
Bizim köyün mevasını,
Seçti gitti kumru
kuşum.
Seherlerin sazağına,
Kaderinin tuzağına,
Düştü gitti kumru
kuşum.
Kaç yıl oldu
görmeyeli?
Aşkı etti beni deli,
Koştu gitti kumru
kuşum.
Günahsız saf yüzü
vardı.
Mustafa’ya sözü
vardı.
Şaştı gitti kumru
kuşum.
Mustafa Aydın’ın
hayatında çektiği ve gördüğü acıları anlattığı şiiri.
Açtı yara ceylan
gözlüm,
Muradıma eremedim,
Kaşı kara ceylan
gözlüm.
Genç yaşında ömrü
sökük.
Gözü yaşlı perçem
dökük,
Zülfün tara ceylan
gözlüm.
Geçit vermez duman
kardı.
Her tarafı avcı
sardı.
Düşme dara ceylan
gözlüm.
Kan süzülür
yarasında.
Tikenlerin arasında,
Çık kenara ceylan
gözlüm.
Yorgun düştüm yol
içinde.
Susuz kaldım göl
içinde.
Gel pınara ceylan
gözlüm.
Ovada kırda gezersin.
Mustafa'yla hür gezersin.
Çık dağlara ceylan gözlüm.
Eşin ara ceylan
gözlüm.
-63-
Her an seni düşünürüm.
Uzak değil kalbimdesin.
Her an seni düşünürüm.
Sen ki benim gün
ışığım.
Güzellikler
karışığım.
Her an seni
düşünürüm.
Esaretsiz hür içimde,
Aşk ateşi kor içimde,
Her an seni düşünürüm.
Aşk ile kalbime
dolan,
Hayatımı benden alan,
Her an seni
düşünürüm.
-64-
Gurbetin kahrını
çektim.
Kaldım bir kemik bir
deri.
Ağladım gözyaşı
döktüm.
Dağ gibi dumanlı
başı,
Dertli anamın
gözyaşı,
Hasretine boyun
büktüm.
Derdin söylersin
dillerde.
Yıllardır gurbet
ellerde,
Yârimin yoluna
baktım.
Eşini kaybettikten
sonra bir Kurban Bayramı sabahı, kurban etini
dağıtacak ve kızına
bakacak kimsesi olmayan Mustafa Aydın, eti komşulara
verdikten sonra
kundaktaki kızını alır ve yollara düşer.Bu esnada yazdığı şiiri.
Yol gariban ben
gariban.
Hasretine tutsak
beden,
Hal gariban ben
gariban.
Yüreğime dert
edindim.
Gurbet eli yurt
edindim.
El gariban ben
gariban.
Anamın mezarı orda.
Kaç yıldır gidemem
yurda.
El gariban ben
gariban.
Sordum bizim evler
n’olmuş?
Dağların da rengi
solmuş.
Çöl gariban ben
gariban.
Sinelere değen oktur.
Bayramların tadı
yoktur.
Kul gariban ben
gariban.
Ağlayıp gözyaşı
dökmüş.
Lale, sümbül boyun
bükmüş.
Gül gariban ben
gariban.
-66-
Gelir, geri gider
insan.
Hayat gider, canlı
şaşar.
Yaşar insan, şaşar
insan.
Adın şanın aşka
şandır.
Candan aşka gelen
kandır.
Candır, şandır,
kandır, insan.
Senin tatlı dilin karar.
Aşkın dili cana yarar.
Arar, karar, yarar,
insan.
ÖLEYİM BEN
Kollarında kalayım
ben.
Düştüm aşkın ocağına.
Muradımı alayım ben.
Yüreğimi dağladılar.
Gözyaşımı çağladılar.
Koymadılar güleyim ben.
Sevdan aldı ağız
tadım.
Can evime attın adım.
Yollarına öleyim ben.
-68-
Dağ başını seçer ceren.
Sevdiğini görmek için,
Kendisinden geçer ceren.
Avcı yolu keser diye,
Nazlı yâra küser diye,
Diyar diyar göçer ceren.
Göstermeli gayretini,
Ayrılığın şerbetini,
İstemeden içer ceren.
İçin, dışın kadar
berrak,
Gözyaşını akıtarak,
Kötülerden kaçar
ceren.
-69-
Er meydanı boş kalmasın.
Selam gönder tüm
cihana.
Namertlere iş
kalmasın.
Vicdanına toz kondurma.
Yolun uzak çalış durma.
Taş üstünde taş kalmasın.
Merhameti kökten keser.
İnsanlıktan yoktur eser.
Cehaletli baş kalmasın.
Haydi, dur de dursun
illet.
Ardın sıra gelsin
millet.
Çatılmadık kaş
kalmasın.
Masa başı oyun
durdur.
Son asrına mührünü
vur.
Gözden akan yaş
kalmasın.
Eşinin “Bana hiç
güzel söz söylemiyorsun.”demesi üzerine yazdığı
şiiri.
Gül yanaklım çok
tatlısın.
Unutmadım ilk sözünü.
Bal dudaklım çok
tatlısın.
Aşk nakışı
dokuyorsun.
Bir gül gibi
kokuyorsun.
Dal budaklım çok
tatlısın.
Aşk insanı yakan
nârdır.
Gözlerime bakan
yârdır.
Hal buğaklım çok
tatlısın.
Cehaletin ancak
ilimle, eğitimle, birlik beraberlikle aşılacağını anlatan
şiiri.
Kör cehalet
cezalansın.
Olgunluk göstermiş
ceddin.
Sor cehalet cezalansın.
Bunu görmeyenler
kördür.
Gafillerin işi
zordur.
Gör cehalet
cezalansın.
Bu yurtta kardeştir
herkes.
Her köşeye ilmi
merkez,
Kur cehalet
cezalansın.
Herkes tanır öz işini.
Kardeş vurmaz
kardeşini.
Dur cehalet
cezalansın.
Hakkı koy temel
taşına.
Eğitim ile başına,
Vur cehalet
cezalansın.
-72-
Ordan burdan
otlanırsın.
Başında yükselir
duman.
Köşelerden
kurtlanırsın.
Altın erir olmaz
çelik.
Nasıl olsa filen
delik,
Her golcüye
şutlanırsın.
Karakteri sert
yumuşak,
Olmadılar asla uşak.
Sen dört yana
katlanırsın.
Alamazsın haracını.
Bu hayatın
satrancını,
Oynadıkça
matlanırsın.
Mustafa Aydın misafir
olduğu evde sabah uyandığında kendini çok
kötü hisseder. Cuma
namazının 1. rekatından sonra yere düşer. Bu esnada
çocukları ve eşi
aklına gelir. ”Bensiz ne yapacaklar?” dedikten sonra yazdığı
şiiri.
Gözü yaşlı
kalacaktın.
Yarı kalmasın
muradın,
Garip başlı
kalacaktın.
Aramızda naz kalmadı.
Bahar geçti yaz
kalmadı.
Dağı karlı
kalacaktın.
Çeviremez geri dünü.
Nevrim döndü cuma
günü.
Çatık kaşlı
kalacaktın.
Murat isminde bir
genci seven lise öğrencisi bir genç kız, derdini
Mustafa Aydın’a
anlatır. Kızın ailesi Almanya’da oturmaktadır. Sevdiği fakir
bir çoban diye ailesi
sevdiğiyle evlenmesine izin vermemektedir. Mustafa
Aydın’ın bu hikayeyi
dinledikten sonra yazdığı şiiri.
Sevdiğimden
ayırmayın.
Bırakın muradım alam.
Sevdiğimden
ayırmayın.
Sevdalıyım cahil
miyem?
Bu çileye kail miyem?
Sevdiğimden
ayırmayın.
Koyma bizi yana yana.
Sütün helal eyle
bana.
Sevdiğimden
ayırmayın.
Bana çıkar yol
gösterin.
Mustafa murat
isterim.
Sevdiğimden
ayırmayın.
-75-
Zehir olsaydı
yutardım.
Başımı koyup yatardım.
Dizlerine anam senin.
Toz kondurmaz
yanağıma.
Küpe yapsam kulağıma,
Sözlerini anam senin.
Ciğerime damlamasın.
Ağlama yaşlar
dolmasın.
Gözlerine anam senin.
-76-
Aşın tadı tuzu oldun.
Kara gözlü cefakârım,
İrademin dozu oldun.
Elin tuttum yol
içinde.
Muhabbetin dil
içinde,
Umudumun özü oldun.
Tükenmeyen sevgim
sana,
Aşk ateşi düştü cana.
Farklı fikrin sözü
oldun.
Aydın’ın sağ gözü
oldun.
Güvercine benzettiği
eşi ile mutlu bir hayat sürmeyi arzu ettiğini
anlatan şiiri.
Mutluluklar bizim
olsun.
Artık bitsin
intizarım,
Hayatta hep yüzün
gülsün.
Dertlerime boyun
büktüm.
Uğruna gözyaşı
döktüm.
Kıskananlar varsa
ölsün.
Hayatım değişti
biraz.
Mustafa'yım ettim
niyaz.
Günlerimiz neşe
dolsun.
-78-
Uçup sana varayım
yâr.
Gözden akan yaşlar gibi,
Al yanağın göreyim
yâr.
Dalıp gitsem
gözlerine.
Başım koyup
dizlerine,
Ömür boyu durayım
yâr.
Koklasaydım güllerini.
Okşasaydım tellerini.
Saçlarını öreyim yâr.
Muradını almak için,
Kollarında kalmak için,
Gönül köşkü kurayım yâr.
-79-
Seller Huda’yı
zikreder.
Peygamberin teri
kokar.
Güller Mevla’yı
zikreder.
Aklı olan şükür eder.
Doğru yürü Hakk’a
gider.
Yollar Mevla’yı zikreder.
Gönül vuslat için kanar.
Her mahluk Rabbini anar.
Diller Mevla’yı zikreder.
Kavuşunca biter
derdi.
Müminlerin dilde
zikri,
Haller Huda’yı
zikreder.
İnsan ilişkilerini ve
insan hayatını konu alan şiiri.
Güneş vurur akar
gider.
Derelere temel kazma.
Sel koparsa yıkar
gider.
Bir güzel söz şifa
olur.
Dost dostundan ilgi
bulur.
Düşman ise bakar
gider.
Söylediği doğru sözü,
Yaşlılığın soğuk
yüzü,
Oğlun kızın bıkar
gider.
Oğlunun ve kızının
annesiz kaldığı zaman yazdığı şiiri.
Benim gönlüm
yaralıdır.
Ne yârim var, ne de
ana.
Benim gönlüm
yaralıdır.
Yüreğimde derin
sızım,
Anasızdır oğlum
kızım.
Benim gönlüm
yaralıdır.
Kayıp ettim nazlı
yâri.
Gurbette kaldı
mezarı.
Benim gönlüm
yaralıdır.
-82-
Saza saldıranlar vardır.
Oku atan kuvvet yaydır.
Hıza saldıranlar vardır.
İhlası ikrarı
bilmeyenler,
Fatih, Yavuz
bilmeyenler,
İze saldıranlar
vardır.
Hedefine varamayan,
Hakikati göremeyen,
Göze saldıranlar vardır.
Vatan için can vermişiz.
Al bayrağa kan vermişiz.
Beze saldıranlar vardır.
Tepti gavurun
süngüsü.
Bacımın iffet
simgesi,
Beze saldıranlar
vardır.
Bin türlü fitne
doldu.
Partiler bahane oldu.
Öze saldıranlar
vardır.
Doğru yoluna gelmeyen,
Bu yurtta hakkı olmayan,
Bize saldıranlar vardır.
İrtikaptan nasip alan,
Tadı damağında kalan ,
Tuza saldıranlar vardır.
Nene Hatun,Fatma ana,
İffeti bedel cihana,
Kıza saldıranlar
vardır.
İman mümin ihlasıdır.
Kur’an Allah’ın
lafsıdır.
Güce saldıranlar
vardır.
DUDAK DEĞMEZ
Al yeşil içinde
kalır.
Gözlerinden akar
yaşlar,
Sel yeşil içinde
kalır.
El çek gizli yarasında,
Çalıların arasında,
Dal yeşil içinde
kalır.
Yâri alır gizli keder,
Nerden gelir nere gider,
Yol yeşil içinde kalır.
Dağların eteği kardır.
Çiçeklerin yanı hardır.
Gül yeşil içinde kalır.
TERK EYLEMİŞ
Bizim eli terk
eylemiş.
Bitmez oldu
intizarın,
Bülbül gülü terk
eylemiş.
Gözden akan yaş
misali,
Kanatsız bir kuş
misali,
Uçup dalı terk
eylemiş.
Ocağımız yanmaz oldu.
Sözlerime kanmaz
oldu.
Sohbet dili terk
eylemiş.
Mustafa Aydın’ın,
Kültür Bakanlığı’nın düzenlediği “İsrafı Önleme ve
Tasarrufa Çağrı”
konulu şiir yarışmasına gönderdiği şiiri.
İsraf etme tasarruf
et.
Başkasına muhtaç
olma.
İsraf etme tasarruf
et.
Çaba insan hareketi,
İsraf millet
felaketi,
İsraf etme tasarruf
et.
Arı çiçek bal
istersen,
Okul köprü yol
istersen,
İsraf etme tasarruf
et.
Zaman önemli unutma.
Ekmeğini çöpe atma.
İsraf etme tasarruf
et.
Sevgiliden uzak
kalmanın verdiği hasret acısının söylettiği şiir.
Gülden haber gelmez
oldu.
Kayıp ettim nazlı
yâri,
Elden haber gelmez
oldu.
Ortak olan tadımızı,
Unuttun mu vaadimizi?
Dilden haber gelmez
oldu.
Bülbül ile yoktur
küsü.
Mecnun leyli dağ
öyküsü,
Çölden haber gelmez
oldu.
Hasret açtı bende
yara.
Selam söyledim
rüzgara,
Yelden haber gelmez
oldu.
Yaslandım durdum
çınara.
Yaşlar akıttım
pınara,
Selden haber gelmez
oldu.
-87-
Cennet yurdum Anadolu.
Bülbüllerin dili sensin,
Cennet yurdum Anadolu.
Kınalıdır kirpik kaşı.
Yok dünyada bir tek eşi.
Cennet yurdum Anadolu.
Ayaktadır çınarları.
Anlatılmaz hünerleri.
Cennet yurdum Anadolu.
Dağlarına kış yakışır.
Dereler kekik kokuşur.
Cennet yurdum Anadolu.
Gönül bağı dökmez gazel.
Sahilleri başka güzel,
Cennet yurdum Anadolu.
-88-
Gülden sana fayda
gelmez.
Çaren olsa Hak'tan
olur,
Kuldan sana fayda
gelmez.
Tıp ilminde çarem
yoktur.
Sevda derdi bende
çoktur.
Dilden sana fayda
gelmez.
Rengim güller gibi
soldu.
Mustafa'nın gözü
doldu.
Selden sana fayda
gelmez.
KOÇAKLAMA
Mertçe olur
meydanımız.
Koç yiğidin yeri
dolmaz.
Babacandır insanımız.
İnsanlığa kuyu kazar.
Katlimize ferman
yazar.
Hak’tan gelir
fermanımız.
Hak kelâmı Kur’an için,
Bayrak için vatan için,
Feda olsun al kanımız.
BOSNA ZULMÜ
Hesabını soracağız.
Şahadet bildik ölümü.
Gerekse can
vereceğiz.
Bacımın kanlı
gömleği,
Kesilmiş boynu
bileği.
Yaraları saracağız.
İşkence yapmazdı
özün.
Tecavüz edilen kızın,
Bedelini istiyoruz.
Kötülükten dönsün
geri.
Yeryüzünün katilleri
Soykırımı görüyoruz.
Şişlenen canlar bizimdir.
Mustafa hanlar bizimdir.
Otağ bizim kalacağız.
GELİYORUZ
Sor demeye geliyoruz.
Savaşsız can ile
canı,
Gör demeye geliyoruz.
Kavuşturalım yolları.
Kucak açtık
insanları.
Sar demeye geliyoruz.
Sonra bekleriz hürmeti.
Kıtalarda adaleti,
Sür demeye geliyoruz.
Taviz verme sen
özünden.
Kini küfre
yeryüzünden,
Nur demeye geliyoruz.
ON BİR (11) HECELİLER
Babalar gününde
söylediği şiiri.
Her zaman gözümde en büyük insan,
Allah’a yapılır
hürmetin baba.
Hayatım boyunca
olmuşum hayran,
Sıcak ve samimi
niyetin baba.
Hoşgörülü olmak
yerleşti öze.
Vatanı sevmeyi
öğrettin bize.
Başıma taç oldu
devletin baba.
Ömrünü harcadın evlat
yoluna.
Acı söz almadın asla
diline.
Lezzetli doyulmaz
sohbetin baba.
Dertler çizgi çizgi
yüzüne düştü.
Fersizlik dizine
gözüne düştü.
Yavrular yıprattı
hayatın baba.
Gözlerinde umut, sevgi zerresi.
Kalbimi ısıtır buğulu
sesi.
Mustafa Aydın’ı korur
gölgesi.
Aklı olan bilir
kıymetin baba.
Dünyada sıkıntı çeken
insanları anlatan şiiri.
DÜNYADA
Nereye bakarsan hep çile dolu.
Ağlayanlar gülmez
oldu dünyada.
Bu yerde arif ol
şaşırma yolu.
Giden geri gelmez
oldu dünyada.
Bir hayat kavgası bir renkli dünya,
İmkânı olanlar
gidiyor Ay’a.
Ben taşlı yollarda
yürürken yaya,
Gönül rahat bulmaz
oldu dünyada.
Aşktır sevenlerin
şerefi şan.
Nicesi yâr için
verirken canı,
Muradını almaz oldu
dünyada.
BAĞINDA
Emrah zindanlarda selvi bağında,
Fidan yetişmezse eğer dalında,
Koparır götürür gül yaprağında.
Dağ aşıp Aslı’ya giden Kerem’i,
Öldürdü sevdanın
derdi veremi.
Mecnun ah u zârda
buldu çareyi.
Leyla çadırında
Mecnun dağında.
Dağların ardında yârin mekânı,
Mustafa yoluna koymuştur canı.
Âşıkın maşuka vardı kervanı,
Gidemedim uçak füze çağında.
-95-
Ayrılık günleri geldi yaklaştı.
Ben gidince nazlı
yârim ağlama.
Zaman mekân deyip yâr
uzaklaştı.
Ben gidince nazlı
yârim ağlama.
İnan seni hep kalbimde anarım.
Ömrüm olsa yine sana dönerim.
Ben gidince nazlı yârim ağlama.
Kardan beyaz inan sütten durusun.
İnsan değil
cennetteki hurisin.
Ömrüm olsa yine sana
dönerim.
Ben gidince nazlı
yârim üzülme.
-96-
Danışmayı sordum gel dedi bana.
Göze sıra ancak gelir seneye,
da şansa bağlı bil
dedi bana.
Önce acil servis çıktı karşıma.
Kulak burun boğaz
bela başıma.
Gözde sıra çoktur
dosya taşıma
Dahiliye fişi bol
dedi bana.
Numarayı hemşireye
verince,
Doktor bizi
karşısında görünce,
Kalp damar ne halde gel
dedi bana.
Mustafa Aydın’ın bakmaz varına,
Bu hâl ihtiyarın
gitti zoruna.
Artık fiş kalmadı
belki yarına,
İşte kapı işte yol
dedi bana.
GELDİM CİHANA
Dinle anlatayım
sevdiğim sana.
Benim gönlüm bir
güzele taliptir,
Sevmek sevilmeye
geldim cihana.
Ben doğarken sevda derdine düştüm.
On yaşımda memleketi
dolaştım.
Yalnızca sırrımı
sevene açtım.
Belki sevmeyenler
deli der bana.
Başladı gençliğin garip havası.
Bir yanda istikrar
insan kavgası,
Yıllara sığmayan
çiçek davası,
Aşkın ateşini düşürdü
cana.
Gurbet geceleri
yoktur neşesi.
Gözyaşımla dolu yaşam
şişesi,
Ne olur kırmayın
döner ummana.
Yaralı,sevdalı bir âşık oldum.
Menfaatsiz sevdim aşk
ile doldum.
Kendime münasip
birini buldum.
Bunu benden çok
isterdin sen ana.
Zaman seli içindeyim
çağladım.
Geri dönmez günlerime
ağladım.
Gençliğime boşa geçen
zamana.
Anneler Gününde
yazdığı şiiri.
Tuba dallarında
yapraktır ana.
Sevgi taşımakta alın
yazısı.
Cenettin sembolü
bayraktır ana.
Muhabbetle yavru yüzüne bakar,
Bir teline değsen
dünyayı yakar.
Ab-ı hayat suyu
kalbinden akar,
Rahmet deryasında
ırmaktır ana.
Mustafa Aydın’a nazlı yâr olur.
Anasız hayatım
tarumar olur.
Canından kanından
fedakâr olur.
Dokuz ay cenine
hamaktır ana.
-99-
Varlığı birliği
vahdettir ana.
Eşrefi mahlukun en
mükemmeli,
Ahlâk kavramında
iffettir ana.
Mayasına sevgi denen ruh katmış,
Yüreğini merhametle donatmış,
Beşeriyet hakkı izzettir ana.
Pahası biçilmez verilen kıymet,
Dünyanın varlığı
erilen mürvet,
Ayağı altına serilen
servet,
Evlat için firdevs
cenettir ana.
Hayatın mührüdür
şeref ile şan,
Mutluluk tablosu
zevce ü nişan,
Kadere yazılan
davettir ana.
DEMİŞTİM SANA
Her gün kulağımda çınlanır sesin,
Neden kızıyorsun demiştim sana.
Buğulu gözlerin ılık nefesin,
Derdin yazıyorsun demiştim sana.
Yaprağı sararan güller gibiyim.
Yağmura muhtacım
çöller gibiyim.
Akar boz bulanık
seller gibiyim.
Gözden süzüyorsun
demiştim sana.
Ben de kızıyorum bilmem ki neye.
Ne ağaya ne paşaya ne
beye.
Solar yaprakları gül
değe değe,
Hâra kızıyorum
demiştim sana.
Mustafa'ya kızıyorsun ne için?
Belki de sitemin
sevdiğin için.
Dışın kadar berrak
görünür için.
Güle benziyorsun
demiştim sana.
ALİ USTA
Bir insanlık örneğidir yaptığı,
Herkese emeği var Ali
Usta.
Haktır hakikattir
onun taptığı,
Allah’tır sevdiği yâr
Ali Usta.
Ali Usta derler Allah
adamı,
Şefkati ısıtır soğuk
adamı.
Bu dünyada iyilik için yaşardı.
Komşuların her işine koşardı.
Bazen durup gençliğine şaşardı.
Hayat yolu gayet dar Ali Usta,
Ali Usta derler Allah
adamı,
Şefkati ısıtır soğuk
odamı.
Yedi kurdu tek bir mermiyle vurmuştu,
Konu komşu hayret ile
görmüştü.
İlçe kaymakam halin
sormuştu.
Yiğidim,koçağım er
Ali Usta.
Ali Usta derler Allah
adamı,
Şefkati ısıtır soğuk
odamı.
Nur yüzlü babacan anlı pak durur.
Gönlü gayet engin,
yapmazdı gurur.
İnsan sevgisiyle başı
dik yürür.
Her hünerde elin var
Ali Usta.
Ali Usta derler Allah
adamı,
Şefkati ısıtır soğuk
adamı.
Mustafa hayırdan geriye kalmaz.
Yaptığı işlerden
karşılık almaz.
Allah rızasının
bedeli olmaz.
Serveti sevaptır kâr
Ali Usta.
Mustafa aydın
Balıkesir Orduevi’nden terhis olduktan sonra önce
İzmir’e gider.Ancak
burada iş bulamayınca memleketine döner. Memlekete
gelince lisede
sevdiği kızın nakil yaptırdığını öğrenir.Sevdiğinin gittiği adresi
alarak onu aramaya
başlar. İstanbul,Kocaeli derken Sevdiğini Geyve’de
bulur:Fakat o hafta
sevdiği kızın düğünün ve nişanın olduğunu öğrenir.Bunun
üzerine Mustafa Aydın
ona mutluluklar dilemekten başka bir çaresi
olmadığını düşünerek
bu şiiri yazar.
Üç gün oldu geldim yine giderim.
Bu akşam da güneş
açtı Geyve'de.
Böyle imiş benim
yazım, kaderim.
İlk hevesim geldi
geçti Geyve'de.
Son bir defa daha çıktı balkona.
Gözleri yaş doldu
bakınca bana.
Talihin cilvesi bu
dedim sana.
Düşmanlar şerbetin
içti Geyve'de.
Mustafa'nın kader çıktı önüne.
Rastladım Gamze’min
mutlu gününe.
Geyve'den aldılar
Keçiören'e.
Sevdiğim yaslıca
göçtü Geyve'de.
-103-
Öyle bir zamanda bırakıp gittin,
Bensiz garip kaldın
gurbet ellerde.
Gönlümün bağında gül
gibi bittin,
Çiçek açtın, soldun
gurbet ellerde.
Bir sabah girmiştik can pazarına,
Yüreğimi koydum köy
kenarına.
Dualar gönderdim toy
mezarına.
Yârim garip öldün
gurbet ellerde.
Nazlı yârim baş
ucunda ağladım.
Yüreğimi hasretinle
dağladım.
Bağrımızı deldin
gurbet ellerde.
Oğlun Ferhat, anam nerde soruyor.
On bir aylık Esra' m
artık yürüyor.
Ders verdiğin
öğrenciler soruyor
Ebedî mi kaldın
gurbet ellerde.
Çok muhabbet tez ayrılık getirdi,
Melekler meleğim alıp
götürdü.
Nazar mıydı yuvamızı
batırdı.
Bizi derde saldın
gurbet ellerde.
Birlikte kurduğum
yuva bozuldu.
Şehitler yurduna
mezar kazıldı.
Uykuya mı daldın
gurbet ellerde.
-104-
Diyorlar ki kriz
aşmak zor sizde.
Hiç kimseye
sunulmayan imkânlar,
Demek tükenmeyen
kaynak var sizde.
Devlet malı kutsal bitiren vardır.
Hazine bir gemi
batıran vardır.
İflas eşiğine getiren
vardır.
Gelen giden bu
bütçeden yer sizde.
Örtülü ödenek haksız
yapan kim?
Çarpmak çırpmak için
etek öpen kim?
Kalmadı mı haya ile
ar sizde?
Mustafa tahammül et sebahattır.
Suçu örtbas etmek çok
kabahattir.
Ceylan derisinde
koltuk rahattır.
Basiretsiz siyasetçi
var sizde,
İsrafın yapılmaması
için düzenlenen bir şiir yarışmasına gönderdiği
eser.
Vatandaş gereksiz saçma paranı.
İsraftan kaçınıp
tasarruf eyle.
Düşün geleceğin bağla
yaranı.
İsraftan kaçınıp
tasarruf eyle.
Elektrikte, suda, yeme içmede,
Giyimde, geçimde, eşya seçmede,
Güçlü devletleri öne geçmede,
İsraftan kaçınıp tasarruf eyle.
Yavaş yavaş kesilmeli neşesi.
Kalkınmaktır devletimin hamlesi.
İsraftan kaçınıp tasarruf eyle.
İsraf bir milletin sıkılmasıdır.
Servetin ateşsiz yakılmasıdır.
Maddi ve manevi yıkılmasıdır.
İsraftan kaçınıp tasarruf eyle.
Bütçesine göre lükse gitmeden,
Yiyiniz içiniz israf etmeden.
Zamanı ömrü boşa tüketmeden,
İsraftan kaçınıp tasarruf eyle.
-106-
Canımdan can alıp versinler sana.
Seviyorum seviyorsun kime ne?
Hayatın rengini gösterdin bana.
Seviyorum seviyorsun kime ne?
Kimi bir yudum aşk için ölüyor.
Kimi sevda nedir diye gülüyor.
Mademki kalpleri Allah biliyor,
Seviyorum seviyorsun kime ne?
Rastlanır mı Mustafa’nın eşine?
Kulp takarlar
padişahın peşine.
Aldırma kimseye sen
bak işine.
Seviyorum seviyorsun
kime ne?
Mustafa Aydın 1992’de
yurt dışına çıkmaya karar verir. Bu sırada
Kültür Bakanlığına
kayıtlıdır. Bir âşık arkadaşıyla bakanlığa gittiklerinde
Melek Hanımla
tanışır.Yurt dışına gitmeyi erteler. Melek Hanımla evlenmeye
karar verir. Annesini
babasını, Melek Hanım’ı ailesinden istemeleri için
çağırır. Ancak
annesinin hasta olduğunu öğrenir. Bunu öğrendikten sonra
köyüne gider. Bir
tarafta hasta olan annesi diğer tarafta yeni tanıştığı ve söz
yüzüğü taktığı
sevdiği. Köyüne gittiğinde komşularının yaktığı soba etrafında
bunları düşünerek
irticalen söylediği türkü.
Anamı son gördüm hasta yatakta.
Gözü yaşlı düştüm
gurbet yoluna.
Bir selam gönderdim
ancak ıraktan.
Gözü yaşlı düştüm
gurbet eline.
Dertler yüreğinde taş oldu ana.
Bütün emeklerin boş
oldu ana.
Ömür uçup giden kuş
oldu ana.
Gözü yaşlı düştüm
gurbet yoluna.
Mustafa terk ettim öz diyarımı.
Bülbül gibi
arttırdılar zarımı.
Bari incitmeyin
Meryem yârimi.
Gözü yaşlı düştüm
gurbet eline.
Ermenilerin Türkleri
katletmek için topladıkları insanlar içinde Zeze
adlı genç ve güzel
bir gelin vardır. Zeze (gerçek ismi Zeynep)Ermenilerin
elinden kaçmayı
başarır. Malakanların çalıştığı değirmene gizlenir.Ancak
daha sonra Ermeniler
Zeze’yi fark ederler. Onu Karaçayır’da vururlar.Mustafa
Aydın’ın bu olayı
anlattığı şiiri.
Zeze’yi vurdular Kara Çayır’da.
Sebepsiz günahsız
vurulan zeze.
Feryadı duyuldu kırda
bayırda.
İmirhan düzüne
serilen zeze.
Halkı toplamışlar yardım amaçlı.
Vurulan hilalli
vuranlar haçlı.
Bir de gelin varmış
duvaklı taçlı.
Her teline çiçek
örülen zeze.
Zeze değirmene girip gizlendi.
Esirlerin arasında
izlendi
Kar yağdı üstüne
yerler buzlandı.
Sabahı bekledi
yorulan zeze.
Güneş ağarınca kaçmak istemiş,
Kuzeyin çayından
içmek istemiş,
Kurulan engeli geçmek
istemiş,
Yüzüstü yerlere
süzülen zeze.
Zeze ellerinden kaçmış gördüler,
Değirmen bendine pusu
kurdular,
Kara Çayır,
İmirhan’da vurdular,
Çiçeklerle kefen
sarılan zeze.
Kazım Karabekir şark savaşında,
Deli Halit Paşa asker
başında,
Serhat boylarında
sınır taşında,
Şehitler içinde
görülen zeze.
Silah alıp dağa taşa yaslandı.
Esirler kurtuldu vatan uslandı.
Akan sular gibi
durulan zeze.
Kaça kaç başladı halk arasında.
Mustafa savaşın yüz
karasında.
Kan akar şehidin sırt
yarasında.
Mezarı ovaya kurulan
zeze.
-109-
Akşamları ateş yakar
kutlardı.
Bereketli geçsin
baharı güzü,
Ellerine kına yakar
kutlardı.
Yirmi bir mart gün dönümü sayarlar,
Leylek dönmüş
yuvasını ovarlar,
Köylü, çiftçi
mahsulünü ayarlar,
Tarlaya tohumu eker kutlardı.
Altı aylık kara kıştan bıkılır,
Akşamüstü dışarıya
çıkılır,
Çalı çırpı ile ateş
yakılır,
Üstünden atlayıp
kutlardı.
Bahar gelsin yine karlar eriyor,
Kardelenler ovaları
bürüyor,
Koyun kuzu meralara
yürüyor,
Serin yaylalara çıkar
kutlardı.
Mustafa gün batmış ışıklar söner,
Herkes evin etrafını
dört döner,
Demir çubuk ile
çizmektir hüner,
Ayet el-Kürsi’yi okur
kutlardı.
-110-
Eser yeli Allahu
Ekber Dağı.
Duman çöker şiddetli
başlar kışı,
Fırtınalı Allahu
Ekber Dağı.
Canana gitmeye terk
etmiş canı.
Enver Paşa orda
döktürmüş kanı.
Tarih dili Allahu
Ekber Dağı.
Taşlı burun kursak taş, cirit meydan,
Büyük çukur, ıssız
dere o yandan,
Kış gelince gelinlik
giyer boydan,
Budur hâli Allahu
Ekber Dağı.
Kervan geçmez kuş uçmaz hâli var.
Doksan bin şehidi
kıran dalı var.
Tarihçesi eski tozlu
yolu var.
Çekmiş çile Allahu
Ekber Dağı.
Bahçeleri ilham verir
bülbüle.
Ankut kuşu konmakta
Turna göle,
Açmış gülü Allahu
Ekber Dağı.
Güneyde Sarıkamış, Selim, Doşkaya,
Kuzeybatısında Akşar,
Şenkaya,
Zirveye çıkmaya
kalırsın yaya.
Yoktur yolu Allahu
Ekber Dağı.
Hasan Gözesi’nde
doldur ver tası,
İmirhan’da gelir
turnalar sesi,
Şen bülbülü Allahu
Ekber Dağı
Durumu var hani ne
hizmet ettik?
Bir gün yaylasına
piyade gittik.
Her yan halı Allahu
Ekber Dağı.
Mustafa’dan güzel dağın tasviri.
Cennet misalidir
yurdun her yeri.
Güreş tutar, cirit
oynar çok eri.
Yiğit eli Allahu
Ekber Dağı
-111 -
Hayat apartmanı hep yıkılmakta,
Düşecek insanın yeri
olmalı,
Ömür teyyaresi uçup
gitmekte,
Hayatta şerefli biri
olmalı.
Hayat bir uykudur rüyası tatsız,
Şu temelsiz ömür uçar
kanatsız,
Mevla’ya karşı olma
itaatsiz,
Zaidin dünyada piri
olmalı.
Güneşe arkanı dönmüş yaşarsın.
Gölgenin peşine
durmaz koşarsın.
Mustafa gafile neden
şaşarsın?
Daima şerefli biri
olmalı.
Öyleyse habibin yâri
olmalı.
-112-
Ela gözlüm senden başka seversem,
O zaman söksünler
tırnaklarımı.
Gidip kapısına boyun
eğersem,
Zincire vursunlar
ayaklarımı.
Senin için gönlüm eyledim durak,
Gelmezsen açılmaz
dalımda yaprak.
Sen yağmur misali ben
kuru toprak,
Aşkınla suladın
yapraklarımı.
Âşık Mustafa'nın düşme kastına
Tiken koklanır mı
gülün üstüne?
Belki bir damla yaş
kabrim üstüne,
Dökersen yeşertir
topraklarımı.
-113-
Benim suçum yalnız seni sevmektir.
Seni seven gönül
senden bıkar mı?
Güzelliğin şu âleme
örnektir.
Seni öven başkasına
bakar mı?
Bu gizli esrarı görmek isterler.
Beni uzaklara sürmek
isterler.
Sevmek suç mu diye
vurmak isterler.
Sen yıkmasan beni
atom yıkar mı?
Mustafa Aydın’ım ciğerim yara.
Tıp çaresiz kaldı
sordum doktora.
Sevgili aşkına
atsınlar nara
Sen yakmazsan beni
ateş yakar mı?
114-
Sırtını dayamış kudret sırrına.
Sıralıdır bizim köyün
dağları.
Seyre doyum olmaz
ilkbaharına.
Törelidir bizim köyün
dağları.
Yaz gelir başından kalkardı duman.
Evler yaylalara göçtüğü zaman.
Sular berrak akar yanmazdı orman.
Derelidir bizim
yurdun dağları.
Yiğitler başı dik güreş tutardı.
Kıratlı hasmına cirit
atardı.
Göksünde şehitler
rahat yatardı.
Kınalıdır bizim
yurdun dağları.
Yollar büklüm büklüm çıkar yaylaya.
Soğuk gözelere
varırdık yaya.
Kaç asırdır bağlı
yıldıza aya.
Buralıdır bizim köyün
dağları.
Gündüz güzelleri bakar düzüne.
Mor menekşe koku
vurmuş yüzüne.
Delikanlı âşık komşu
kızına.
Meralıdır bizim köyün
dağları.
Seherde ezanlar titretir arşı.
Çocuklar göz kırpar
güneşe karşı.
Çoban kuzulara
seslenir marşı.
Parelidir bizim köyün
dağları.
Çevreyi temiz tut doğayı koru.
İnsanı severek
Mevla’ya yürü.
Hoşgörülü millet
sulardan duru.
Çarelidir bizim
yurdun dağları.
İnsan sevgisine muhtaç dağlarım.
Çocuk gibi ilgi ister
bağlarım.
Sevdiğim hasret
kaldım ağlarım.
Karalıdır bizim köyün
dağları.
Mustafa hasrettir toprak taşına.
Kar yerine ateş yağar başına.
Kan karıştı pınarların yaşına.
Yaralıdır bizim köyün dağları.
-115-
Dilden dile gezer
türkü pınarı.
Köyden şehre iner
güzellik bulur,
İlden ile gezer türkü
pınarı.
Gelin olan kızlar
gibi bezenir.
Sevgiliden sevgiliye
uzanır.
Gülden güle gezer
türkü pınarı.
Bülbül gibi şakır gül arasında.
Muhabbetle döner dil
arasında.
Gönül arısıdır dal
arasında.
Baldan bala gezer
türkü pınarı.
Mustafa Aydın’ım türkü söyleriz.
Sevgi için barış için
gürleriz.
Bazen halay çeker
gönül eğleriz.
Elden ele gezer türkü
pınarı.
-116-
Sesimizi sağır sultan duydu ya.
Sen neden duymazsın
kaldırım taşı?
Kırk haremi memleketi
soydu ya.
Sen banka soymazsın
kaldırım taşı.
Bu günlerde gayet
kafan karışık.
Gönlün yağmur çamur
ile barışık.
Balçığa doymazsın
kaldırım taşı.
Binmek isteyene eşek
olursun.
Asırlık uykudan
gevşek olursun.
Uyanıp aymazsın
kaldırım taşı.
Varyoslar başını ezdi de gitti.
Ayaklar sırtında
gezdi de gitti.
Seninle yaşayan bezdi
de gitti.
Kimseye uymazsın
kaldırım taşı.
Boykot seslerini duyan tanıksın.
Varoşların sevdasına
yanıksın.
Mustafa'yı barındıran
sanıksın.
Fikrinden caymazsın
kaldırım taşı.
-117-
Ben kendi nefsimden uzlet eyledim,
Haller benim
dermanımı bilmedi.
Bütün insanlara doğru
söyledim,
Kullar benim irfanımı
bilmedi.
Karar verdim dikensiz gül bitmeye
Bülbül ile seherlerde
ötmeye.
Göçümü yükledim yâra
gitmeye.
Yollar benim
kervanımı bilmedi.
Âşık Mustafa’ya yardımcı Rabbi.
Bir gün de çağırır
mülkün sahibi.
Âlemi görürdüm has
bahçe gibi.
Güller benim lisanımı
bilmedi.
-118-
Aşkın ile diyar diyar gezerim.
Geniş dünya bir
başıma dar geldi.
Ben âşıka dar geldi.
Hırka giydim dar
geldi.
Yâr yüzüme bakmadı.
Bu da bana dar geldi.
Sen olmazsan tatlı
candan bezerim.
Şu yeryüzü sevdamıza
dar geldi.
Gurbet elden bana haber yaz gelsin.
Mevsim geçti kış
bitmedi yaz gelsin.
Ben âşığa yaz gelsin.
Bahar olsun yaz
gelsin.
Şu karşıki yazıya.
Çiçek açsın yaz
gelsin.
Dertlerini birkaç
satır yaz gelsin.
Hayat sensiz
çekilmiyor dar geldi.
Mustafa der yâr istemez yana ben.
Ne söylesem bunu
sevdadan yana ben.
Ben âşığam yana ben.
Ateşe dayana ben.
Duydum dara
düşmüşsün,
Geldim senden yana
ben.
Başım alıp gitsem
hangi yana ben.
Yüz bin derdim beden
ruha dar geldi.
GURBET DERDİ
Nice insanların boynunu bükmüş,
Ayrı
lık,hasretlik,gurbetlik derdi.
Gecenin kâbusu üstüme
çökmüş,
Ayrı
lık,hasretlik,gurbetlik derdi.
Kimi konuşturdum acizdir senden.
Bir zaman sevdiğim ayırdın benden.
Herkes şikâyetçi bugünden dünden.
Ayrı lık,hasretlik,gurbetlik derdi.
Acı, tatlı gelmiş idik bu çağa.
Bütün dostlarımdan düştüm uzağa.
En son Mustafa’yı koydun tuzağa
Ayrı lık,hasretlik,gurbetlik derdi.
-120-
Bıraktığım yerden alayım derken,
El aldı dediler karçiçeğimi.
Haber veren
rüzgarları beklerken,
Yel aldı dediler
karçiçeğimi.
Gömüldü gönlüme tertemiz mazi.
Gizlenir mi bu
sevdanın enkazı?
Alın yazısına olmuşum
razı.
Fel aldı dediler
karçiçeğimi.
Bu sevda uğruna koymuş idim ser.
Kavuşmaya yemin ettik
beraber.
Mustafa’yı verem etti
son haber.
El aldı dediler
karçiçeğimi.
BİTMEYECEK Mİ?
Bana müjde verin dumanlı dağlar,
Bu yıl karçiçeğim
bitmeyecek mi?
Ovalar koynunda
turnalar ağlar,
Yoksa bülbül gülsüz
ötmeyecek mi?
Ben eşemem kazmam ile bağrını.
Bir avuç ver öpem
topraklarını.
Kara kış dondurmuş
yapraklarını.
Kar, boran başından
gitmeyecek mi?
Benim sevdiğimi benden aldınız.
Söyledim derdimi
sessiz kaldınız.
Mustafa'yı gurbet ele
saldınız.
Bizim için hasret
bitmeyecek mi?
DEMEMİŞLER Mİ?
Yüz bin renge bürünmüşse bir insan,
Boyası bozuktur
dememişler mi?
Aslı haramzade
bekleme ihsan,
Soyası bozuktur
dememişler mi?
Demek kalın kafalıdır
anlamaz.
Bir evlat ki atasını
dinlemez,
Mayası bozuktur
dememişler mi?
Mustafa der davasına yer bulan,
İnsanlığa zarar
vermez er olan.
Düşüncesi fayda değil
şer olan,
Gayesi bozuktur
dememişler mi?
KURTAR BENİ
Sevdiğim bilirsin nasıl haldeyim.
Seni sevdiğimi bil
kurtar beni.
Kalan yok giden çok
ıssız çöldeyim.
Götür nazlı yâra yol
kurtar beni.
Her söze boynumu
büktüğüm olur.
Bazen da gözyaşı
döktüğüm olur.
Akan gözyaşımı sil
kurtar beni.
Sevda çekmeyenler beni kınadı.
Deli diye yürüttüler
inadı.
Bülbül oldum
kanatlarım kanadı.
Tiken ortasında gül
kurtar beni.
Mustafa gönlümü çalan bir peri.
Aklımı kuşatan sevda çemberi.
Âşkın tutsağıyım yıllardan beri.
Ne olur sevdiğim gel
kurtar beni.
-124-
Bedenim yeryüzü, gönlüm asuman,
Sevgi bulutları
sardılar beni.
Başım arzdan arşa
bürüdü duman,
Sevda diyarına
sürdüler beni.
Boş kalsın kalbimde sevgili yeri.
Aşk dolu günlerim
dönmüyor geri.
Ruhen derbederim
aklen serseri.
Aşkın divanesi
gördüler beni.
Bir parça sevgiye gönül aracı,
Gözlerin ruhumdan
alır haracı.
Mustafa sevdana oldum
kiracı.
Bir acı söz ile
vurdular beni.
-125-
Sana geliyorum kabul
et beni.
Bu keder,bu çile bu
hasret nedir?
Sana geliyorum kabul et
beni.
Başım secde ile varsam divana.
Ey yüce kabul et
geleyim sana.
Ayrılık uzarsa zor
olur bana.
Sana geliyorum kabul
et beni.
Artık yeter gönül
için söyleştim.
Geldim huzuruna senin
yerleştim
Sana geliyorum kabul
et beni.
DİLARAM
Dağlarına duman çöktü kış geldi.
Kar aldı götürdü
dilaram seni.
Gözlerimden damla
damla yaş geldi.
Zar aldı götürdü
dilaram seni.
Önümüzde kaç mevsimlik yaz vardı?
Yüzüme sevdalı bakan
göz vardı.
Aramızda gönül bağı
naz vardı.
Yâr aldı götürdü
dilaram seni.
Ne yiğitler düşmüş
hasret ağına.
Ciğer parem girdi aşk
ocağına.
Nâr aldı götürdü
dilaram seni.
Sakla Mustafa’yı
yaprak içine.
Al yanağın düştü
toprak içine.
Yer aldı götürdü
dilaram seni.
SEVİYORUM BEN SENİ
Nasıl ispat etsem aşkımı sana?
Ne yapayım seviyorum ben seni.
Taş olsaydı cevap verirdi bana.
Ne yapayım seviyorum
ben seni?
Hasretin öldürür uzun
sürünce,
Kalp atışım nabzım
artar görünce,
Ne yapayım seviyorum
ben seni?
Gönül bu yerinde
rahat durmuyor.
Gözüm senden
başkasını görmüyor.
Ne yapayım seviyorum
ben seni?
-128-
Şu baygın gözlerin mahzun bakışı,
Bedbin ruhun kırık
kalbin eseri.
Hoş geldin ömrümün
sır arkadaşı.
Doldurdun gönlümde
boş kalan yeri.
Gönlüm çeker sevda
esaretini.
Vicdan ile göster
cesaretini.
zaman olursun
gönüller eri
Ömrümün yarısı hasretle geçti.
Bedenim kemirdi
kanımı içti.
Âşık Mustafa da gurbeti
seçti.
Yârimin yoluna
veririm seri.
Bir günde süsleriz
ulu mahşeri.
Mustafa Aydın ikinci
eşi Sakine Hanım’ı doktora götürür. Doktor,
Sakine Hanım’ın
ameliyat olması gerektiğini söyler. Mustafa Aydın, bunu
duyunca aşağıdaki
şiiri yazar. Doktor şiiri çok beğenir ve ameliyattan
vazgeçer. Sakine
Hanım’a ilaç tedavisi uygular.
Bir insanın çektiği dert bitmez mi?
Aman doktor sevdiğime
iyi bak.
Bu dördüncü operasyon
yetmez mi?
Aman doktor sevdiğime
iyi bak.
Sakın yeni bir hastalık var deme,
Tahlilleri kontrol et
ur deme,
Bir şeyi varsa da
üzme dur deme,
Aman doktor sevdiğime
iyi bak.
Bu da benim şansım hanımdan yana.
Yine mi hasretlik
düşecek cana?
Mustafa Aydın da
yalvarır sana.
Aman doktor sevdiğime
iyi bak.
-130-
Şeytan seni asker
seçti ey gafil.
Hayatın boyunca yalan
söyledin.
Zaman devran gelip
geçti ey gafil.
Hep ben dedin kendi kendin avuttun.
Nefsini zapt ettin,
putun büyüttün.
Öyle an oldu ki
Hakk’ın unuttun.
İnsan senden uzak
kaçtı ey gafil.
Yaşamın inancın oldu
hiç şaşmadın.
Güman harmanına
ulaşamadın.
Tufan ot ekinin biçti
ey gafil.
Hani bir zamanlar serin dağındım?
Mustafa Aydın’ım gül
yaprağındım.
Senin şerrinden
Allah’a sığındım.
Suzan sana kucak açtı
ey gafil.
-131-
Sefalettir halim burda yaşanmaz.
Git de hayatını kazan
sen oğul.
Dağımız kar sekiz ayı
aşılmaz.
Bu hayatın çilesini
yen oğul.
Bin güçlükle hayat içinde yaşarız.
Dertli olduk derman
diye koşarız.
Bizler yaya karlı
dağlar aşarız.
Ben görmedim bari sen
gör gün oğul.
Mustafa der çalış Allah aşkına.
Yardım eyle garip kalan düşküne.
Ol Yaradan layık görsün köşküne.
Seni mutlu görmek bana şan oğul.
BEYAZ GÜL
Gönlümün neşesi bahar müjdesi,
Ak meneviş, sarı,
pembe beyaz gül.
Ovalar aynası kırlar kınası,
Ak meneviş, sarı,
pembe beyaz gül.
Altı yapraklıdır beyaz yanaklı,
Göğsünün deseni sarı
benekli,
Seni sevmeyenin var
mıdır aklı?
Ak meneviş, sarı,
pembe beyaz gül.
Mustafa’yım oldum sevda bülbülü.
Sen yaylalar süsü tabiat gülü
Yaprağın çiseli gözlerin sulu.
Ak meneviş, sarı,
pembe beyaz gül.
-133-
Gençliğim çürüdü zây
oldu sevdam.
Taze fidan idim
kırdın dalımı.
Dağıldı dört yana pay
oldu sevdam.
Göç ettin sıladan kavuşmamız güç.
Ne sende hata var, ne
bende var suç.
Nasıldı başlangıç, ne
oldu sonuç?
Bir damla gözyaşı çay
oldu sevdam.
Mustafa derdime bulunmaz çarem.
Kara sevda derler olmuşum verem.
Yanıma gel yârim son defa görem.
Hasretin ölümü tay oldu sevdam.
-134-
Ben ovada toprak sen gökte yağmur.
Açtım şu bağrımı koş
bahtı karam.
Âdemin aslıyız
mayamız çamur.
Ne olur olma kalbi
taş bahtı karam.
Her gün vücudumda bir
şeyler erir.
Hak’tan sabır iste
inan ki verir.
Neden iki gözün yaş
bahtı karam?
Çile tezgahını kurmuşlar düze.
Hasreti sevdayı verdiler bize.
Mustafa hatıra sözlerim size.
Hayat dünya kadar boş
bahtı kara
-135-
Sevdiğim gideli bizim ellerden,
Senden ayrı yüzüm
güldü diyemem.
Haberini alamadım
ellerden.
Ben yaşarken sana
öldü diyemem.
Ben aciz değilim güzel sevmeden,
Kapına diz çöküp boyun eğmeden,
Beyaz gül kızarmaz yad el değmeden,
Gönlümün çiçeği soldu diyemem.
Sevgi kadehinden sunduğun zehir,
Mustafa Aydın'a oldu
panzehir.
Gönlümü köşk yaptım
bağrımı şehir,
Sen gelmeden köşküm
doldu diyemem.
Medine’ye giden Şahin
lakaplı bir Türk genci orda Meryem adında
bir liseli kıza âşık
olur. Kızın babası “Benim Türklere verecek kızım yok.”
diyerek Meryem’i
Şahin’e vermez. Bu sevdanın dile getirildiği şiir.
Sabahları gezer aşk sokağında,
Arap kızı esmer güzeli Meryem.
Güneş mi kızartmış al yanağını?
Arap kızı esmer güzeli Meryem.
Eladır gözleri,
kalemdir kaşı
Sevdiğim liseli on
altı yaşı
Arap kızı esmer
güzeli Meryem.
Güzelliğin gören şaşırır yolu.
Bakışların şefkat
dolu aşk dolu.
Ben Mecnun sen Leyla
aşkımız ulu.
Arap kızı esmer
güzeli Meryem.
Meryem Arap kızı Türk’e gelindir.
Senden ayrı kalmak
bana ölümdür.
Mustafa der ayıranlar
zalimdir.
Arap kızı esmer
güzeli Meryem.
-137-
Aklımı başımdan bir güzel aldı.
Allah'ım ben şimdi ne
yapacağım?
Gözümü gönlümü
kalbimi çaldı.
Allah'ım ben şimdi ne
yapacağım?
Yâra düştü; gönlüme
yâra düştü
Hasret ile gezerim
yol çıkmaz yara düştü.
Haykırdım aşkımı
yıldıza aya.
İki kuzum ile düştüm
sevdaya.
Allah’ım ben şimdi ne
yapacağım?
Yazıma; âlem şaştı
yazıma,
Ezelden razı oldum
kaderdeki yazıma.
Bir yağmurlu günde gördüm yüzünü.
Mahsun bakışlarla
sordum özünü.
Ruhuna bağladım gönül
gözünü.
Allah’ım ben şimdi ne
yapacağım?
Gözlerim; yâr yolunu
gözlerim
Belki kavuşmak olur,
gel ağlama gözlerim
Bahçe kapısından girdim içeri.
Mustafa sözünden
dönmedin geri
Yıllanmış yarama
vurdum neşteri.
Allah'ım ben şimdi ne
yapacağım?
-138-
Kan kokan laleler emanet bana.
Kanımın damlası güzel
vatanım.
Sen gül bahçeleri ben
bülbül sana.
Mecnun'un Leylası
güzel vatanım.
Nice genç yiğitler verdi canını.
Bu vatan uğruna döktü kanını.
Çağlar söyledikçe büyük şanını,
Şahinler yuvası güzel vatanım.
Mustafa'nın kanı canı bayrağı,
Akıtsınlar karış karış toprağı,
Söyler Fatihlerin yurdu otağı,
Yiğitler kalesi güzel vatanım.
-139-
Yollarına yüreğimi döşerim.
Ömrümüzden bir yıl daha geçecek.
Ben hâlâ ilk bakışınla yaşarım.
Sensiz geçen dakikaya üzüldüm.
Sevenlerin listesine
yazıldım.
Sonsuzluğa kanat açıp
süzüldüm.
Kolların aç sana
doğru koşarım.
Yeter ki canım de sevdiğim bana.
Servetim canımdır
fedadır sana.
Sevgi yakışıyor bütün
insana.
Nasibini almayan
şaşarım.
Heyecanım artacak gelecek
diye,
Mustafa aşkınla
ölecek diye,
Tut elimden yerden
yere düşerim.
-140-
Sessiz sessiz akıp durma karşımda.
Ceyhan suyu nerde
benim kardaşım?
Deli dalgaların aşar
başımdan.
Ceyhan suyu nettin
benim kardaşım?
Garibim, gurbeti gezmek istedi.
Sılaya bir mektup
yazmak istedi.
Serinlemek için
yüzmek istedi.
Ceyhan suyu nettin
benim kardaşım?
Derin deryalara emsal mi oldun?
Can alıcı kuşa timsal
mi oldun?
Yataklı yorganlı
kumsal mı oldun?
Ceyhan suyu nettin
benim kardaşım?
Anamın babamın yarası
azar.
Kim bilir kimlere
olmuşsun mezar?
Ceyhan suyu nettin
benim kardaşım?
-141-
İki sebi arasında
kalmışım.
Derdim ile üzdüm
kardaş, bacımı,
Yüreğimin yarasında
kalmışım.
Güneş sabah doğup akşam batarken,
İnsanlık pazarı gıybet satarken,
Herkes birbirine çamur atarken,
İftiranın karasında kalmışım.
Gönül evi hak evini birleştir.
Hakikati benliğine yerleştir.
İnanlığın töresinde kalmışım.
-142-
Ah çektim saçımı aklar bürüdü.
Yıllar ile gözyaşımı
paylaştım.
Obacılar yaylalara
yürüdü.
Yollar ile gözyaşımı
paylaştım.
Kalbe aşk düşünce bir ahenk bulur.
Gönüle şölvesi vursa
renk alır.
Akan gözyaşlarım çaya
denk olur.
Seller ile gözyaşımı
paylaştım.
Saçlar hangi dağdan alır beyazı.
Kudrete iltica olurum
razı.
Gönül ehlisine sordum
emrazı.
Haller ile gözyaşımı
paylaştım.
Şu fani dünyada
hayaller kurdum.
Mustafa dert çeken
insanlar gördüm.
Kullar ile gözyaşımı
paylaştım.
-143-
Sevdiğim aşkınla gezip dolaştım.
Âlemler içinde hür
olmaktayım.
Şu garip halime
kendim de şaştım.
Ateşi aşk ile kor
olmaktayım.
Yüz bin kalp birleşir tek vücut olur.
Bu sevda uğruna bir
nefes alır.
Her gönül aşk ile
sevgili bulur.
Çok mutluyum sana yâr
olmaktayım.
Seher zamanları gamın bitirir.
Alır Mustafa'yı yâra
götürür.
Âlemi emirden müjde
getirir.
Kalbimden aklıma sır
olmaktayım.
-144-
Gönlümü bağladım
zülfün teline.
Kundağını verdim taze
geline.
Bebeğim bebeğim nazlı
bebeğim
Mahsun bakar melek
yüzlü bebeğim
Gözlerine haram etme uykuyu.
Kuş sütü karışık içirdim suyu.
Bebeğim bebeğim nazlı
bebeğim
Bal dudaklı şeker
sözlü bebeğim
Kokusunu nefes nefes
aldığım
Mustafa yüzüne bakıp
daldığım
Bebeğim bebeğim nazlı
bebeğim
Kalem kaşlı ela gözlü
bebeğim.
-145-
Aklıma düştüğün an yorulmadan,
Koştum sana geldim
canım sevdiğim.
Önüme çok engel çıktı
durmadan,
Aştım sana geldim
canım sevdiğim.
Sevdan hayatıma girdi yarıştı.
Duygularım ömrüm ile
barıştı.
Durup seyrederken
aklım karıştı.
Şaştım sana geldim
canım sevdiğim.
Aşkın Mustafa’ya eyledi tesir.
Not düştü şairler
yetmedi nesir.
Gözü gönlü bağlı
müebbet esir.
Düştüm sana geldim
canım sevdiğim.
-146-
Mustafa Aydın
Erzurum’da bulunduğu sıralarda bir gün kendini çok
halsiz hisseder ve
doktora gider.Doktor ciğerlerinin mahvolduğunu
söyler.Başka bir
doktor da hiçbir şeyi olmadığını söyler.Mustafa Aydın’ı
görenler “Ne talihi kara
genç, kara sevdaya tutuldu.” derler.Bu sözleri
duyunca yazdığı
şiiri.
Hasta düştüm yatağıma inlerim.
Ciğerime yara derler
sevdiğim.
Kulağıma gelen sesi
dinlerim.
Talihime kara derler
sevdiğim.
Yiyilmez içilmez aşka doyulmaz.
İğnesi yapılmaz
teşhis konulmaz.
Bu yarama tıpta çare
bulunmaz.
Ela gözlüm çare
derler sevdiğim.
Sevdayı çekmeyen
delidir sanar.
Âşık Mustafa'nın
yarası kanar.
Nazlı yârin sara
derler sevdiğim.
DİYELİM
Kulak verdim rüzgarların sesine.
Bütün olacağa oldu
diyelim.
Bülbül uyanınca har
gölgesinde.
Beyaz gül açıldı
soldu diyelim.
Gurbetlik götürdü hasret başladı.
Ayrılığın ciğerime işledi.
Kahpe felek oyunumla
tuşladı.
Ben yitirdim eller
buldu diyelim.
Mustafa'nın aşka düştüğü gibi,
Güneşin şafaktan
aştığı gibi,
Her canlı dünyadan
göçtüğü gibi,
O da benim için öldü
diyelim
-148-
Sevdan alır benden tüm cesareti.
Yüzünü görmeye hazır
değilim.
Benliğimi sardı aşk
esareti.
Adını sormaya hazır
değilim.
Sesini duyunca dilim
dolaşır.
Ayaklarım titrer elim
dolaşır.
Karşında durmaya
hazır değilim.
Mustafa Aydın'la bir hayat sürmek,
Elini tutup da yüzünü
görmek,
Tenini okşayıp
zülfünü örmek,
Hayalin kurmaya hazır
değilim.
-149-
Ben senden almışım aşkı sevdayı,
Sen varsın yanımda
yalnız değilim.
Bıraktım dünyada
bitmez davayı,
Servetsin şanımda
yalnız değilim.
Sen ruhuma doğan nurlu akınsın.
Seni seven söyle
neden sakınsın?
Bana şah damardan
daha yakınsın.
Gezersin kanımda
yalnız değilim.
Mustafa beşerim bazen şaşarım.
Haddimi bilerek
kendim aşarım.
Uhrevî aşkını kalpte
yaşarım.
Taht kurdun canımda
yalnız değilim.
-150-
Sevdiğim uğruna koydum başımı.
Hata benim, kusur
benim suç benim.
İstersen parçala
savur naşımı.
İnsaf senin, derman
senin öç benim.
Âlem duysun sana
fedadır canım,
Sevdiğim sen için
gelen kurbanım,
Bıçak senin, kurban
senin koç benim.
Mustafa'nın kimse bilmez derdini.
Bari benden ayrı al
muradını.
Mesken tutun yüce
dağlar ardını.
Kervan senin, yollar
senin göç benim.
-151-
Savaş meydanına girince görün,
Yiğidim, koçağım
,aslanım benim.
Aslını, neslini
tarihe sorun,
Yiğidim, koçağım
,aslanım benim.
Haklı davasını bırakıp gitmez,
İnsanlık adına ne
yapsa yetmez,
Asla kötülüğe
tahammül etmez,
Yiğidim, koçağım
,aslanım benim.
Kıyametler kopar
bayrak uğruna,
Baş keser kan döker
toprak uğruna,
Yiğidim, koçağım
,aslanım benim.
-152-
Başımın tacısın can yoldaşımsın.
İnan sensiz tadım
tuzum yok benim.
Bu dünyada benim tek
sırdaşımsın.
Söyleyecek başka
sözüm yok benim.
El vurma yarama yeniden kanar.
İçimde hasretlik
ateşi yanar.
Beni gören deli
divane sanır.
Sana da geçecek nazım
yok benim.
Mustafa yıllardır seni arıyor.
Hayalin karşımda
canlı duruyor.
Gözlerim her yerde
seni görüyor.
Senden gayri gören
gözüm yok benim.
-153-
Sen aslı olalı ben kerem oldum.
Aşkın ile yandım kül
oldum yârim.
Hasretin çekerek gül
gibi soldum.
Yaprağı sararmış gül
oldum yârim.
Seveni anlatır aşkın
kitabı.
Yusuf Züleyha’ya
olmadı tabi.
Ben senin kapına kul
oldum yârim.
Mustafa Aydın’ın bahtı karadır.
Âşık gözü yaşlı bağrı
yaradır.
Günahın sevabın yeri
buradır.
Şimdi senin için el
oldum yârim.
-154-
Allah Allah diye çıksam meydana,
Yiğit meydanına bakar
giderim.
İsterse katarım tozu
dumana,
Zalimin canını yakar
giderim.
Vatan,millet,bayrak,namus gururum.
Baş keser, kan döker
yurdu korurum.
Gözümü kırpmadan
çeker vururum.
Şimşekler misal çakar
giderim.
İnşallah çıkarız
Hakk’ın köşküne.
İslam davasına Allah
aşkına.
Tağut engelini yıkar
giderim.
Mustafa vursunlar hançer bağrına.
Şehit olsam sarın al
bayrağına.
Bir savaş olsun da
vatan uğruna,
Can vermek üzere
çıkar giderim.
HASRETİM
Yaprağı solmayan dala
hasretim.
Yâr ile murada eremez
oldum.
Sevgiye susamış kula
hasretim.
Bazı yerde insan dostluk ararmış.
Duygular körelmiş
ruhlar kararmış.
Bahçeler virane
güller sararmış.
Bülbüller ağlıyor
güle hasretim.
Bizim elde yaşayanlar çok kârlı.
Kadir kıymet bilir
komşu duyarlı.
Gelinler iffetli
yiğitler arlı.
Doğup büyüdüğüm ele
hasretim.
İlkbaharda aşklar coşar bir tanem.
Duygular hedefe koşar
bir tanem.
Gönül yeni sevda
yaşar bir tanem.
Yâra giden gizli yola
hasretim.
Mustafa seveni gözünden tanır.
Mutlu insan sevgi ile
kuşanır.
Hayat anlatılır duygu
yaşanır.
Muhabbet yapacak dile
hasretim.
-156-
Beyoğlu Bey köylü
Mustafa Beyim.
Ecdadımı yedi göbek
sayarım,
Beyoğlu Beyköylü
Mustafa Beyim.
Fakir fukarayı hayra seslermiş.
Yardım yapar gönülleri süslermiş.
Beyoğlu Beyköylü Mustafa Beyim.
Ahmet Bey amcamın kıratı vardı.
Selam dur diyince
şaha kalkardı
Konak sahibiydi
cömert nandardı.
Beyoğlu Beyköylü
Mustafa Beyim.
Babam Hacı Ali derde dermandır.
Komşulara yardım eden
insandır.
İnsanı kâmil olanlar
irfandır.
Beyoğlu Beyköylü
Mustafa Beyim.
Allahu Ekber dağında köyüm var.
Torun Beylerinden
Oğuz boyum var.
Halil İbrahim’den
gelen soyum var.
Beyoğlu Beyköylü
Mustafa Beyim.
-157-
Yıllar sonra beni görmek isteme,
Yolcusu olmayan yollar gibiyim,
Son ayrılık gözyaşını gösterme,
Akar boz bulanık seller gibiyim.
Kalbim yarasına bulunmaz ilaç.
Gözlerin ruhumdan
alıyor haraç.
Bir damla yağmura
gönülden muhtaç.
Hararetten yanan
çöller gibiyim.
Âşık Mustafa'ya diyorsan deli,
Bütün bunlar
sevgimizin bedeli.
İstemezdim değsin
sana yad eli.
Yaprağı sararan
güller gibiyim.
-158-
Kimse bilmez içimdeki derdimi.
Sevdalıyım,
perişanım, dertliyim.
Vefasız yâr muradına
erdi mi?
Sevdalıyım perişanım
dertliyim.
İki başlı sevda çekmek güldürür,
Tek taraflı aşka
düşmek öldürür.
Bu aşk benim gül
benzimi soldurur.
Sevdalıyım perişanım
dertliyim.
Mustafa’yım diyar diyar göçmüşüm.
Ağrımaz başıma bela
açmışım.
Aşkın badesini dolu
içmişim.
Sevdalıyım perişanım
dertliyim.
SESLENİYORUM
Müslüman ahlâklı, imanlı yaşar.
Şükredip tevhitle besleniyorum.
Aklıselim insan bendini aşar.
Hakk’a yaklaştıkça uslanıyorum.
İllete zillete şeytan düşüyor.
Hücceti sünneti mümin yaşıyor.
Peygamber yoluna yaslanıyorum.
Amel araç, ihlas
itikat amaç
Tüm mevcudiyet hükmü
Kur’an'a muhtaç
Bütün insanlığa
sesleniyorum.
Kalbinizde nefret gülü solmalı.
Yerine hoşgörü, sevgi
dolmalı.
Mustafa âleme örnek
olmalı.
İtikat nuruyla
süsleniyorum.
DİYORUM
Böyle gider isen yolda kalırsın.
Aklını başına devşir
diyorum.
Başına bin türlü bela
alırsın.
Ahmaklar bu yükü
taşır diyorum.
İhtiyatlı kullan sıcak parayı.
Muhafaza eyle soğuk
arayı.
Elleme kapanmış gizli
yarayı.
Düşmanlar yeniden
kaşır diyorum.
Mustafa yoksulun karnı doyunca,
Zalimin zulmüne karşı
koyunca,
Engeller tanıma hayat
boyunca.
Arabanı dağdan aşır
diyorum.
GÜLEMİYORUM
Ben de bu dünyada şaşar kalırım,
Aklımı başıma
alamıyorum.
Bir gün bir yerlerde
düşer kalırım.
Yol uzun yorgunum
gelemiyorum.
Kaldım gurbet elde yalnız başıma.
Kan karıştı
gözlerimde yaşıma.
Arzumu yazsınlar
mezar taşıma.
Artık bu yerlerde
kalamıyorum.
Bebeğim sevdamız aşka boyansın.
Gözlerin uykudan
artık uyansın.
Mustafa yüreğim nasıl
dayansın?
Sensiz bu hayatta
gülemiyorum.
-162-
Bir cana ihtiyaç duyduğum zaman,
Seninle olmayı çok
istiyorum.
Gönlümün sesine
uyduğum zaman,
Yanına gelmeyi çok
istiyorum.
Yüreğimde yanıp burnumda tüter.
İçimdeki bülbül çok
hazin öter.
Sana hasret olmak
ölümden beter.
Dizinde kalmayı çok
istiyorum.
Yâr sürmeyi çekmiş ela gözüne.
Ne kadar yakışmış
mahsun yüzüne.
Mustafa Aydın’ın inan
sözüne.
Kalbini çalmayı çok
istiyorum.
-163-
Ayağı yürüten baş
istiyorum.
Bozulan gidişi kadere
sayak.
Gediğe konulan taş
istiyorum.
Bir acı söz benim ciğerim oyar.
Kulun feryadını yaradan duyar.
Avucuma bakan anam babam var.
Alın teri ile aş istiyorum.
Âşık Mustafa'ya ver ilacından.
Geçici dünyanın mihnet ucundan.
Kim öldü dünyada derler acından?
Durumuma uygun iş istiyorum.
ÖZENİYORUM
Bu sevda gönlüme düştü düşeli,
Ben kendi kendime sızlanıyorum.
Sevdiğim yoluna mayın döşeli,
Koşup kavuşmaya özeniyorum.
Herkes dostu ile dem havasında,
Ben bu akşam yine gam odasında,
İçtiğim gözyaşı sevda tasında,
Kendimden geçtikçe gamlanıyorum.
Bu sevdaya düşen gönül eridir.
Bu dünya sevgimin
gurbet yeridir.
Şu canım aşk için bir
özveridir.
Sevenler adına
özleniyorum.
Sevenleri çoktur yâr yöresinde.
Bu sevda dünyanın her
yöresinde,
Bu rüya âşığın var
töresinde.
Aşkın ateşinde
közleniyorum.
Gaflet uykusuna dalmamalıyım.
Artık bu yerlerde kalmamalıyım.
Yârin ülkesinde gözleniyorum.
-165-
Taptuğa bağlandı pirim diyerek,
Mürşidine hizmet
veren Yunus'um.
Aşkın gömleğini
zevkle giyerek,
Zerrelerde hikmet
gören Yunus'um.
Fethetti gösterdi
karakterini.
Asırlardır dolduran
yok yerini,
Gönülden gönüle giren
Yunus’um.
İçini kemiren tek şey günahtı.
Dili gönlü dua ile
refahtı.
Vicdanı sevapla dolu
ferahtı.
Canlı yarasını saran
Yunus'um.
Zillet zincirini aşk ile kıran,
Peygamber âşığı, maşuğu Kur'an,
İlahi sevginin tadına varan,
Tek "Çalabı
" seçti yaren Yunusum.
Âşık Mustafa der Hakk’a ikrarı.
Kardeşlik hoşgörü
onun şiarı.
Seyretti eşyadan
gördü esrarı.
Hakikat sırrına eren
Yunus'um.
-166-
Yağmurun toprağa geldiği gibi,
Sen de benim için gel
ela gözlüm.
Çisenin yaprağa
güldüğü gibi,
Sen de benim için gül
ela gözlüm.
Gözlerine bakan destan yazarmış.
Seni gören âşık
gurbet gezermiş.
Yanakların elma gibi
kızarmış.
Dudakların kiraz bal
ela gözlüm.
Mustafa gül has bahçede biter ya,
Garip bülbül gülüm
diye öter ya,
Bir bakışın ölmem
için yeter ya,
Canım feda olsun al
ela gözlüm.
-167-
Yârim sen gideli gurbet ellere,
Hiç sordun mu hallerimiz perişan?
Bir zaman sevdamız düştü dillere.
Uzak kaldı yollarımız perişan.
Bu hasret başıma çok bela açtı.
Sevdiğim gurbeti
mesken mi seçtin?
Sensiz kaç ramazan,
kaç bayram geçti?
Ay, gün, yaslı
yıllarımız perişan.
Gençlikte başıma
yağdı beyaz kar.
Sevdan ve hasretin
etti ihtiyar.
Solmaktadır
güllerimiz perişan.
-168-
Yağmurlar yağmadı, sular kurudu.
Bu sene de hallerimiz
perişan.
Yapraklar sarardı
gazel bürüdü.
Bu sene de hallerimiz
perişan.
Vekiller dertleri dinlemez oldu.
Topraklar çatladı, çiçekler soldu.
Köylü çiftçi tarlasını boş buldu.
Bu sene de hallerimiz perişan.
Âşık Mustafa'nın halis niyeti.
Söylerim arzuhal verin
kıymeti.
Ekonomik Çiller Hanım
paketi.
Bu sene de hallerimiz
perişan.
-169-
Seher uykusuna dalan gözlerin,
Sabah oldu şafak
sökecek uyan.
Bakıp da gözüme dalan
gözlerin,
Kalbimi yerinden
sökecek uyan.
Kızıl saçlarını
öremiyorum.
Kaç yıldır karşımda
göremiyorum?
Hasretin boynumu
bükecek uyan.
Gönlümün deryası dolup da taştı.
Hasret dalgaları
başımdan aştı.
Hayatın güneşi dağa
yaklaştı.
Akşam karanlığı
çökecek uyan.
Sevda ile geçti gençlik baharı.
Bilmem bulur muyum
vefalı yâri?
Esmesin bağrımda
hazan rüzgarı.
Ömür yaprağımı
dökecek uyan.
Akıtır gözünden yaşlar Mustafa.
Yeni bir hayata
başlar Mustafa.
Feryat eder dağlar
taşlar Mustafa.
Gök kubbe başıma
çökecek uyan.
-170-
Bir zaman göklere haykırıyordum.
Zaman geçti vefası yok dünyanın.
Zillet zincirini ben kırıyordum.
Devran geçti vefası yok dünyanın.
Gençlikte yükseldi şöhreti şanım.
Rakiplere karşı güçlü
aslanım.
Pehlivanım boş
kanlıca meydanım.
Meydan geçti vefası
yok dünyanın.
Gün geçtikçe bozulur
ağız tadı.
Yollar uzun yolcu
hakkı aradı.
Kervan geçti vefası
yok dünyanın.
REÇETE
Hasta adam kalkmak için ayağa,
Doğal kaynakları
işletmelisin.
Âtiyi görerek geçip
atağa,
Hemen üretimi
başlatmalısın.
Rüşvete vurguna dur diyeceksin.
Yasaya, yargıya sor
diyeceksin.
Bu ülkede kanun var
diyeceksin.
Ecdadın ruhunu
yaşatmalısın.
Su akıp gitmesin başı boş bizde.
Gelenek görenek ahlâk
hoş bizde.
Virüsü üretmez köhne
baş bizde.
Gençliği sağlıklı
yaşatmalısın.
Çalışmadan bir şey var olmaz yoktan.
El açıp da para
beklenmez Hak’tan.
İstikbali arıyorsan
topraktan,
Gökyüzünü dahi
kuşatmalısın.
Birliği dirliği ver
insanına.
Haksız vergi ile
düşme canına.
Bedbaht düşmanları
şaşırtmalısın.
-172-
Dört mevsim gönlümde
yaz kalacaksın.
İçime aşk ile dolan
sevdiğim,
Ruhumun iksiri öz
kalacaksın.
Mahmur gözler ile mahzun bakarsın,
Aşkın şimşeğini kalbe
çakarsın.
Ateşsiz alevsiz yürek
yakarsın,
Gönül ocağında köz
kalacaksın.
Bitmeyen sevginin
çıkar tadını.
Mustafa Aydın'la al
muradını.
Benimle bir ömür naz
kalacaksın.
-173-
Yavaş yavaş başlatanlar utansın.
Hayasızlık nasıl olmuş defile?
Rezaleti işletenler utansın.
Ahlâk kavramına kalırsan aciz,
İffet dükkânına koyarlar haciz.
Haya pahalıdır deyyusluk ucuz,
Genç nesile aşlatanlar utansın.
Yetmez mi bu denli uzun uyumak?
Şerefsiz ellerde
oldun oyuncak.
Güneş tutulur mu el
ile ahmak?
Sana ceddin
taşlatanlar utansın.
Mustafa'yım söylüyorum severek.
Her sorumlu ele bir
forum verek.
İnsanlık adına
reforum gerek.
Hakikatı boşlatanlar
utansın.
-174-
Milattan çok önce tarihi başlar.
Urartu, İskitler
zamanı Kars’ın.
Oğuz akınları diktiği
taşlar,
Tarihte yol almış
kervanı Kars’ın
Kafkas’tan gelen kavimler sesi,
Hazar Türklerinin
durur gölgesi.
Uzun sürse Sasanlılar
kalesi
Beyliklerde açmış
divanı Kars’ın.
Küçük Arsaklının sözü bulunur.
Torun Beylerinin özü
bulunur.
Bulgar Türklerinin
izi bulunur.
Elden ele geçmiş
vatanı Kars’ın.
Yedinci yüzyılda Araplar aldı.
Araplar elinde üç yüz
yıl kaldı.
Çağrı Bey Bizans’a
galebe çaldı.
Aras kıyısında
meydanı Kars’ın.
Nizamülmülk orduların
serdarı,
Melikşah,Alpaslan,Tuğrul
diyarı,
Bin altmış dört yılı
celvanı Kars’ın.
Saltuklu Kıpçaklar
savaşa girdi.
Anide Şeddatin
Beyleri vardı.
Adaletli Ani Şirvanı
Kars’ın.
Moğollar yel gibi esti savurdu.
Harzemşah’ı yerden
yerlere vurdu.
Karakoyunlu’lar
meskeni kurdu.
Akkoyunlu Uzun Hasan’ı
Kars’ın.
Timurlu İlhanlı yolu saptılar,
Safeviler çokça hamle
yaptılar,
Avşarlar, Kaçarlar
paye yaptılar,
Asla bulunmadı
dermanı Kars’ın.
Çıldır, Tiflis Beylerbeyi kırgındır,
Azerbaycan, Batum
halkı dargındır,
Ahıska,Ardahan,Posof
sürgündür.
Perişan can ile
cananı Kars’ın.
Kanuni Nahçıvan, Revan’a çıktı .
Üçüncü Murat Han
sefere çıktı.
Lala Mustafa Bey
mührünü çaktı.
Osmanlı yazılı
fermanı Kars’ın
On dokuz asırda Rus kâbusu var.
Doksan üç savaşı etti
tarumar .
Kaç ha kaç feryadı
asuman duyar.
Yollara döküldü
alkanı Kars’ın.
Ahmet Muhtar Paşa canla uğraştı.
Karapapak Mihrali Bey
savaştı.
Ermeni Malakan Rumlar
yerleşti.
Dilden dile gezer
destanı Kars’ın.
Bin sekiz yüz yetmiş yedi Kars düşer.
Sarıkamış, Selim, Kagızman mahşer.
Bolşevik saldatı Ermeniler şer.
Kalkmadı başından
dumanı Kars’ın
Şu birinci Dünya Savaşı sonunda,
Enver Paşa Harekatı
anında,
Doksan bin şehidi
etti canında.
Bin dokuz yüz on beş
tufanı Kars’ın.
Kars,Erzurum yine düştü şivana.
Kazım Karabekir çıktı
meydana.
Can sağ iken yurt
vermeyiz düşmana.
Diyen Âşık Şenlik
ozanı Kars’ın.
Yerli, Terekeme, Azeri, Kürdü,
Türkmen, Karapapak
ittifak kurdu.
Kırk yıl kaderinde
kara gün gördü.
Çok çileler çekti
insanı Kars’ın.
Büyük millet meclisimiz kuruldu.
Deli Halit Paşa vurdu
vuruldu.
Arpaçay bulanık aktı
duruldu.
Zamanla kurtuldu her
yanı Kars’ın.
Kars böylece birçok uygarlık görmüş.
Hanlar medeniyet
merkezi kurmuş.
Kavimler severek
canları vermiş.
Bunun için yoktur
düşmanı Kars’ın.
Yemek kültüründe haşıl, bozbaşı,
Kete, pağaç, hingel, kesmeli aşı,
Yemlik, kımı, kuymak,kaz eti,bişi,
Özünü anlatır lisanı Kars’ın.
Âşık Mustafa da senden kan aldı.
Allahu Ekber’im nice
can aldı.
Hasan Harrakkani
şeref şan aldı.
Cennet mekânı Şeyhi
Serani Kars’ın.
-175-
Bir güne sığar mı anneler günü?
Üç yüz altmış beş gün
az ana için.
Peygamber müjdeler
Hakk’ın övgüsü.
Cenneti vaat eder söz
ana için.
Yavruları için uykusuz kalmış.
Nenni söyleyerek
kundağa salmış.
Mutluluk bu diye
hayale dalmış.
Allahım bin sevap yaz
ana için.
Evladın hasreti başın döndürür.
Sevgisi kalplerde
ateş yandırır.
Bütün güller kokusunu
andırır.
Gönüle yerleşmiş naz
ana için.
Sırtında taşıyıp yüzü
gülesin.
Yine de ödenmez hakkı
bilesin.
Diyardan diyara gez
ana için.
KARA PELİN
Dağların başını süsleyen çiçek,
İn de ovaları gez
kara pelin.
Bulutlar gölgeyi
üzerinden çek,
Damlalara kırpar göz
kara pelin.
Yazın güneş yakar düşer bayılır.
Yağmur çamur derken
baygın ayılır.
Yaylaların yaban gülü
sayılır.
Yapar sevdiğine naz
kara pelin.
Kelebekler hiç dinlemez sözünü.
Mustafa Aydın’a göster yüzünü.
Nerelerde kaldın kız kara pelin?
-177-
Benden yüz çevirip yürür gidersin.
Son görüp sevdiğim yâr değil misin?
Gün doğmadan neden erir gidersin?
Sen gönlüme yağan kar değil misin?
Seni sevdiğimi
önleyemedim.
Aşkından hiçbir şey
anlayamadım.
Yoksa aklıselim hür
değil misin?
Mustafa başıma dert olacaksın.
Bilmezdim bu kadar
sert olacaksın.
Her işinde gayet mert
olacaksın.
Namertlere karşı er
değil misin?
-178-
Dağlar mı kocaldı ben mi yorgunum?
Bu yıl bu dağları yaylar giderim.
Talihimin sevdasına vurgunum.
Belki gurbet eli
boylar giderim.
Gönlümün kalmadı
artık neşesi.
Bizim yaylaların var
endişesi.
Derdimi dağlara
söyler giderim.
Mustafa aldanmaz dünya huyuna.
Gönlümü kaptırdım sevda suyuna.
Bir garip yolcuyum geldim köyüne.
Bu gece gönlümü eyler giderim.
-179-
Canımdan çok vatanımı severim.
İffete,izzete ırza ışığım.
Şanımdan çok vatanımı
severim.
Bayrağım ki kanımın rengindedir.
Toprağım ki canımın dengindedir.
Yaprağım ki anamın bengindedir.
Anamdan çok vatanımı severim.
Anasız yaşanır yurtsuz yaşanmaz.
Türk-İslam diyarı
haktan boşanmaz.
Vatan sevildikçe
duygu aşınmaz.
Kanımdan çok vatanımı
severim.
Yurt olmazsa hakkı nasıl yaşarım.
Milli birlik ile
küfrü aşarım.
Vatan sevgisiyle iman
taşırım.
Canımdan çok vatanımı
severim.
Vatanın milletin sevgidir özü.
Güzel seyredenin
nurludur yüzü.
Âşık Mustafa’nın
budur son sözü.
Kanımdan çok vatanımı
severim.
-180-
Görmeye başladım ben
deli miyim?
Nakışın mızrapta,
desenin telde,
Örmeye başladım ben
deli miyim?
Seni sevdiğimi
anlattım ona.
Meğer o da gönül
bağlamış bana.
Sormaya başladım ben
deli miyim?
Gizledim gönlüme sakın canlanma.
Çilemin mimarı suçunu
anla.
Gönül şişesini
miraslarınla,
Kırmaya başladım ben
deli miyim?
Mustafa Aydın’ın tut ellerini.
Kalp ile tasdik et
emellerini.
Fakülteli kızın
hayallerini.
Kurmaya başladım ben
deli miyim?
-181-
Güneş gibi doğdum bahtına senin.
Güneş doğar batar
amma bilesin.
Layık olsam gönül
tahtına senin.
Sevenler içine katar
bilesin.
Kimse dayanamaz böyle
Zulüme.
Sevda çivisini yara
gönlüme,
Çakarsan perçinsiz,
tutar bilesin.
Mustafa Aydın’ı kavuştur yâra.
Hasret gözyaşlarım
döndü pınara.
Kollarımı bağla atma
kenara.
Yâr dizinde rahat
yatar bilesin.
-182-
Dün akşam yüzüme sevdalı baktın.
Gönlüme münasip yâr
oldun gittin.
Kıvılcım düşürdün
kalbimi yaktın.
İçimde sönmeyen kor
oldun gitin.
Sen ağlattın beni gülemiyorum.
Hayatın tadını
alamıyorum.
İzini kaybettim
bulamıyorum.
Ardına bakmadan sır
oldun gittin.
Mustafa konuşmaz sustu benimle.
Bilmiyorum neden
küstü benimle?
Selamı sabahı kesti
benimle.
Kavuşması gayet zor
oldun gittin.
-183-
Serhat boylarında girdik meydana.
Namert belli olsun
mert belli olsun.
Yara derin oldu danış
lokmana.
Deva belli olsun dert
belli olsun.
Avcının önünde ceylanlar gezer.
Daima güçlüler güçsüzleri ezer.
Aslanın peşinde sırtlanlar gezer.
Koyun belli olsun kurt belli olsun.
Damardan dolaşan
kandan olurum.
Onurdan şereften
şandan olurum.
Vatan belli olsun
yurt belli olsun.
-184-
Lezzeti eksilmez tadı bozulmaz.
Gönül sofrasında balı
Yunus’un.
Bülbül olmayınca gülü
sezilmez.
Muhabbet bağında dalı
Yunus’un.
Taptuk dergâhında dökünce teri,
Çalab’ın yolunda oldu
aşk eri.
Bambaşkadır halkın
gönlünde yeri.
Derviştir,âşıktır
hali Yunus’un.
Vicdan ruh aynası,gönüldür yüzü.
Aşk penceresinde,kalp
bakan gözü.
Dostluk rüzgarının
sevgidir özü.
Eser gönüllerde yeli
Yunus’un.
Diyen Yunus oldu can
pahasına,
Aşk şarabı dolar
sevgi tasına.
Hikmet pınarında seli
Yunus’un.
Âdemoğulları kardeşim
derdi.
Kâinatın gizli
sırrına erdi.
İlim şehrine gider
yolu Yunus’un.
Âşık Mustafa da geçer canından.
Tad aldı şu âlem hür
lisanında.
Düşman dahi dosttur
Yunus yanında.
Kalbi hassas,sevgi
dolu Yunus’un,
-185-
Dostlar beni o diyara
götürün.
Ömür tarlasına emek
ekerim.
Mahsulümü yavrulara
götürün.
Çok istedim memlekete varayım.
Dost ahbabın yarasını
sarayım.
Gönül arz ediyor
hatır sorayım.
Selamımı komşulara
götürün.
Olmaz imiş garip kuşun yuvası.
Rengarenk çiçekler
zümrüt ovası,
Dağların koynunda
temiz havası,
Bu yıl beni yaylalara
götürün.
Köy güzeli yükseklerden bakardı.
Akşam olmuş çalı
çırpı yakardı.
Kar suları boz
bulanık akardı.
Kış bitince ilk
bahara götürün.
Sensizlik korkusu
ruhumu sardı.
Aramızda küsülecek ne
vardı.
Mustafa’yı nazlı yâra
götürün.
MEYRO
Seninle oynayıp gezdiğim yere,
Artık ayaklarım
varmıyor Meyro.
Dünya güzelleri
olmadı çare,
Gözüm senden başka
görmüyor Meyro.
Ben de şu feleğin işine şaştım.
Sensiz geçen zaman
ile savaştım.
Ağlayarak karlı
dağlardan aştım.
Kimse gelip halim
sormuyor Meyro.
Mustafa Aydın der murat mı alır?
Hasretin içimde ebedî
kalır.
Ah çektikçe
ciğerimden kan gelir.
Doktorlar yaramı
sarmıyor Meyro
Özel bir radyoda
canlı olarak sunduğu programa, Serap isminde
genç bir bayan
telefonla katılır.Talihsiz bir evlilik yaptığını,eşinden ayrıldığını
ve çektiği çileleri
anlatır. Mustafa Aydın’ın da dinleyicinin feryadına kulak
verip irticalen
yazdığı şiiri.
Hedefi belirsiz yönü kaybolmuş,
Perişan yollarda
koşuyor serap.
Yarını umutsuz dünü
kaybolmuş,
Kara hayallerle
yaşıyor serap.
Gençliğinin baharını yâr almış.
Hayatının dağlarını
kar almış.
Çiçeğinin etrafını
har almış.
Hayatta her işe
şaşıyor serap.
Kan görünür gözlerinin yaşında.
Kara izbe kirpiğinde
kaşında.
Aşkın fırtınası eser
başında.
On beş yıl oldu ki
üşüyor serap.
Mustafa her şeyde seni görüyor.
İsmini andıkça kalbi
duruyor.
Ömür ağacının dalı kuruyor.
Her gün bir yaprağı
düşüyor serap.
-188-
Hastalar şafağı niçin beklermiş,
Bu gece anladım sabaha kadar.
Eyüp'ün derdine sabır eklermiş.
Şükürle inledim sabaha kadar.
Dökülen her damla yatağa kanım,
Çektiren günahım,
çeken vicdanım.
Yorgan diken olmuş
ürperen canım.
Feryadı önledim
sabaha kadar.
Gözüm kan çanağı uykum firarda.
Her geçen gün ömrüm
için zararda.
Mustafa Aydın'ım yüz
bin diyarda,
Ruhumu dinledim
sabaha kadar.
SAHTEKÂR
Bir destanım vardır sahtekârlara,
Sermayeye haram katar
sahtekâr.
Mevla fırsat verme
zulümkârlara,
Çünkü doğru yoldan
sapar sahtekâr.
Vatandaşın huzurunu
bozarlar.
Çürük ipliklere hülya
dizerler.
Şeytanın ipinden
tutar sahtekâr.
Eskiden söz senet idi diyorlar.
Şimdi senet olsa da
hak yiyorlar.
Aslı haramzade şu
köftehorlar.
Günah batağına batar
sahtekâr.
Beni dolandırdı birkaç mütahhit.
Ukbada müflistir
ortağı şahit.
Kul hakkı yiyenler
olamaz zahit.
Leş kargası gibi öter
sahtekâr.
Memleketi soydu zalim adamlar.
Titanlar, bezmenler,
civan yamyamlar.
Yediği yemeğe irin,
kan damlar.
Haşa sizden leş de
yutar sahtekâr.
Vicdan onlar için bostanda biter.
Devlet kasaları
hepsinden beter.
Artık irtikaba demeli
yeter.
Bilmem hangi dine
tapar sahtekâr.
Anahtar teslimi açın
kapıyı.
Noter huzurunda
vermiş tapuyı.
Bir evi üç şahsa
satar sahtekâr.
Düzenbazın üzerine
giderim.
Mustafa Aydın'ım
bellidir yerim.
Belki gelip bana
çatar sahtekâr.
-190-
Bizim ele bahar gelmiş yaz gelmiş.
Şimdi gezilecek
zamandır dağlar.
Dağlar çektiklerim
bana az gelmiş.
Başım sizin gibi
dumandır dağlar,
Dağlar kış gelince kar ile yaşar.
Yazın yaylalara sevenler koşar.
Sular harıl harıl çağlayıp coşar.
Bir tarafın yeşil ormandır dağlar.
Dağlar yüz bin çiçek ile süslenir.
Koyun kuzu yamacında beslenir.
Çoban kaval çalar dere seslenir.
Eteğiniz çayır çimendir dağlar.
Dağlar her feryattan nasibin almış.
Âşıklar yaslanıp
sazını çalmış.
Kiminin muradı yarıda
kalmış.
Kulak ver ağlayan
insandır dağlar.
Dağlar Mustafa’yı kara düşürür.
Hasret içerime yara
düşürür.
Bir ah alır bin
efkâra düşürür.
Derdini anlatan
lisandır dağlar.
-191-
Ela gözlüm seni tutsak etmişler,
Bana ömür boyu ceza
diyorlar.
Sana sevilmeyi yasak
etmişler,
Bana yanacaksın köze
diyorlar.
Köze diyorlar ya sevda yarası,
Her gönülden ayrı
yanar çırası.
Sevda esirinin aşk
macerası,
Karıştı maziye söze
diyorlar.
Söze diyorlar ya derman ve zehir,
Her ikimize de
çektirir kahır.
Senin gözyaşların
çağlayan nehir,
Bana kurumayan göze
diyorlar.
Göze diyorlar ya dert dolu pınar,
Bu sudan içmeyen
içeni kınar.
Bin tane âşığa bir
damla sunar.
Bu aşk badesine rıza
diyorlar.
Rıza diyorlar ya ruh onun yeri,
Kalbim durak oldu
aklım serseri.
Gönül hikâyesi, hayat
eseri,
Aşkın kitabını yaza
diyorlar.
Yaza diyorlar ya yazmayla bitmez,
Sevda Mustafa’nın
serinden gitmez.
Uydu yerleşemez
kozmonot gitmez,
Her gönül bir büyük
feza diyorlar.
-192-
Bir gizli sırrım var yaradan bilir.
Açmayın yaramı
üzgünüm dostlar.
İnsan ağlayarak
dünyaya gelir.
Gam dolu hayattan
bezginim dostlar.
Ne anlayan oldu ne soran beni.
Dar günde terk eder
dost, yaren beni.
Öz yakınım daha çok
vuran beni.
Muhannet kişiye
kızgınım dostlar.
Dünyada bir işe
alışamadım.
Canım diyarına
kavuşamadım.
Kendi talihimden
bezginim dostlar.
-193-
Yazın yaylalarda çiçekler açar.
Kış gelince dağlar
kar ile yaşar.
Aşkın yarasına
kalınca naçar.
Aşk ehli âşıklar sır
ile yaşar.
Her şey açık seçik ayet içinde.
Acı tatlı geçer hayat
içinde.
Hayatını yaşa izzet içinde.
Cihanda insanlar ar
ile yaşar.
Dediler yâr gele
yaşların sile.
Can canandan ayrı
çekiyor çile.
Gönül işi sırlar yâr
ile yaşar.
-194-
Ey insan hakları ey demokrasi!
Özgürlük dünyanın
neresinde var?
Siyasi düzende din
teokrasi,
Bu da batılının
yöresinde var.
Bir yanda kurulur bir yanda batar.
Hisse senetleri
tahviller satar.
Avrupa Birliği dolara
çatar.
Çünkü soğuk savaş
parasında var.
Hakikatin potasında
erimek,
İnsanlığın rotasında
yürümek,
Mustafa Aydın’ın
töresinde var.
DERDİM VAR
Ne sorarsın otuz yıllık mazimi?
Bir ayrılık bir
hasretlik derdim var,
Hasret olma her gün
açar sızımı.
Bir ayrılık bir
hasretlik derdim var.
Ana hasret baba uzak yârim yok.
Kardeşlerden ayrı
kaldım varım yok.
Yine de kadere
intizarım yok.
Bir ayrılık bir
hasretlik derdim var.
Çile var gurbetin neşelerinde.
Gül solmuş sılanın
meşelerinde.
Mustafa da gurbet
köşelerinde.
Bir ayrılık bir
hasretlik derdim var.
-196-
Gel sükut dil için
güzel lisan var.
Akıl taşıyana insan
dediler.
Bil sükut kul için
ilim irfan var.
Kalbi rıza dolan gözünü yummaz.
Bir huşu içinde o
tada doymaz.
Bu yolun yolcusu
yemez uyumaz.
Kal sükut yol için
yolcu kervan var.
Gel uyuma bülbül gülü beklesin.
Bir murat almadan
beni söylersin.
Bu sabahtan ahu
feryat eylersin.
Dal sükut gül için
bağda bağban var.
Nefsini bilmeyen kendini yakar.
Hikmetle uyanan
ibretle bakar.
Çağlayan nehirler
denize akar.
Gel sükut sel için
büyük umman var,
Ruh ayna misali gönül
görüntü.
Arifler bu sırra
olmuşlar örtü.
Bu sükut hal için
gizli lisan var.
-197-
Bir arzu gönülde
kalır da gider.
Terk etse nefsini
hakkı söyleyen.
Elbet arzusunu bilir
de gider.
Fazlası şer olur
ortası iffet.
Akla yenilirse başlar
seyahat.
O zaman aşk adı alır
da gider.
Âşık bir sevendir sevgilisi var.
Ya aşkın sebebi güzel
sayıklar.
Gözünde büyütür
gönlüne koyar.
Bir kara sevdalı olur
da gider.
Gözlerim gülümser
rengim sarardı.
İçimde bir duygu yâri
arardı.
Her zaman aklıma
gelir de gider.
Ruh ilahtan alır aşkın nurunu.
Kalp vücutta çalar
rıza surunu.
İnsan için şehvet
zillet ürünü.
Nefsini düşmanın
bilir de gider.
Vicdan muhasebe gönüldür kurum
Haya tezgahından
iffet dokurum.
Âşık Mustafa’yım aşkı
okurum.
Bir gün de bu halde
solar da gider.
-198-
Gün gelecek geleceğiz
bilsinler.
Boşa kendisini avutmasınlar.
Gün gelecek geleceğiz
bilsinler.
Yine ispat edeceğiz
dünyaya.
Allah sesleriyle bir
gün Sofya’ya.
Gün gelecek geleceğiz
bilsinler.
Moskof'un desteği
kalır başına.
İman yumruğunu küfrün
başına.
Gün gelecek vuracağız
bilsinler.
Türklere yapılan işkence bitsin.
Jivkof makamını hemen
terk etsin.
İslâm hâkim olsun
hele emretsin.
Gün gelecek geleceğiz
bilsinler.
Mustafa çekeriz soydaş yasını.
Bütün dünya duysun
benim sesimi.
Yediden yetmişe zulmün
hepsini.
Gün gelecek sileceğiz
bilsinler.
-199-
İNER
Hayat kavuşmayla bitse, sezilse,
Yanar da çırası söner
mi söner.
Ömürler boyunca dünya
gezilse,
İnsan bir durakta
iner mi iner.
Gidenin yerini gelen doldurur.
Sanma ki her gelen
kına soldurur.
Kendi yetiştirir,
kendi öldürür.
Kudretiyle çarkı
döner mi döner.
Kurmuş bu dünyayı baksan sanata.
Al da nakışını işle
hayata.
Mustafa tahtadan
yapılmış ata.
Alır da yükünü biner
mi biner.
-200-
ÇAPRAZ
Gelişini müjde verir hislerim.
Ya gidişin hep
seninle giderler.
Gidişinle korku sarar
dizlerim.
Sen gidince çıkma
odamdan derler.
Sevdiğim o hissi bir de bana sor.
Bir elim perdede bir
elim cam açar.
Aşk ateşi sönmez bir
alevli kor.
Ocağa da sığmaz
etrafa saçar.
Alıştım her sabah balkona çıkıp,
Günün doğuşunu seyretmeye
ben.
Caddelerde parlar hep
sana bakıp,
Gitme karanlığa
dayanamam ben.
Şaşırma güneş her
sabah doğar.
Issız kalan odan
karanlık olsun.
Korkun Mustafa’yı her
zaman arar.
-201-
Halktan selam vebal taşıyanlara,
Devlet bütçesini soyan var derler.
Milletin sırtında yaşayanlara,
Huzur-ı Bari’de hesap ver derler.
Yolsuzluktur yüzlerinin karası.
Düzelmedi memleketin yarası.
Vatandaşın çektiği zarar derler.
Ninni söylemiyor
bulanık dere.
Gidilmiyor doğduğumuz
yerlere.
Şimdi bizim dağlar
duman kar derler.
Köylü dolduramaz
ambar mereği.
İş bitirmek politika
gereği.
Bu zamanda doymaz
kursaklar derler.
Mustafa Aydın der kârı zararı,
Hayatında yanlış
verme kararı.
Hasılı insana gerçek
esrarı,
Âlemlere rahmet olan
nûr söyler derler.
BU YERLER
Sabah şafak atan
yerdir bu yerler.
Feryadımı duymaz oldu
sevdiğim.
Nice canı yutan
yerdir bu yerler.
Aklımı fikrimi aldı
düşünce.
Bir duman yükselir
inceden ince.
Zelzeleyle batan
yerdir bu yerler.
Kimse bilmez neye
verdi yaşını.
Mustafa Aydın’ın
mezar taşını,
Yazın garip yatan
yerdir bu yerler.
-203-
Bana bir hatıra kalan
sevdadır.
Seven insan cefa
çeker yârinden.
Aklımı başımdan alan
sevdadır.
Gönül bardağını taşıran sebep,
Gideni düz yoldan
şaşıran sebep,
Saçlarıma aklar
düşüren sebep,
Beni taştan taşa
çalan sevdadır.
Mustafa hoşgörü saçan
mutludur.
Hevâ-yi hevesten
kaçan mutludur.
Gerisi dünyada yalan
sevdadır.
-204-
Mahmur gözler mahsun bakar yaş döker.
Eyvah çektiğimiz göz
azabıdır.
Lal olsun bilmeden
dudağın büker.
Ellerden duyduğum söz
azabıdır.
Kalbime yazılı Kur’an’ın sözü.
Mevla’ya yücelmek duamın özü.
Uykudan uyanmış baygındır gözü.
Susayan gönlümün öz azabıdır.
Ağlattı gözyaşım
kalbine aktı.
Fakat aşk ateşi
Mustafa’yı yaktı.
Âşığın maşuğa naz
azabıdır.
-205-
Kur’an’da zikrolan
bir Allah vardır.
Eziz bir Allah
vardır.
Kerim yâr Allah
vardır.
Yerin göğün sahibi.
Rahman nur Allah
vardır.
Hikmeti her zerrede
aratan,
Mekândan münezzeh bir
Allah vardır.
Mustafa Aydın'ım yazdım yazı ben,
Ömrümde geçirdim
bahar yazı ben,
Men ezzinem yazı ben.
Gezdim yayla yazı
beni
Bu dünyada gördüğüm,
Kaderdeki yazı ben,
Hayatta yaşadım gül
beyazı ben.
Dünyada ukbada bir
Allah vardır.
-206-
Ela gözlüm yaktın aşk ateşini.
Gönül ocağında sönmez köz kalır.
Kuşlar dahi sever koklar eşini.
Senin bana yaptıkların naz kalır.
Göz ile gönülden aşkım sırlarsın.
Yaktıkça kalbimi
ruhen parlarsın.
Gölgemi hissedip cama
fırlarsın.
Perde arasında bakan
göz kalır.
Gel sevdiğim şimdi kulak ver bana.
Mustafasız yaşam
haramdır sana.
İkrar eyledik ya biz
yaradana.
Aramızda bir kesili
söz kalır.
-207-
Yeşil fidan bozkırların süsüdür.
Orman tabiatın
güzelliğidir.
İnsan hayatının hoş
neşesidir.
Orman tabiatın
güzelliğidir.
Kalemim,defterim,kitabım ağaç.
Hayatta her canlı
ormana muhtaç.
Beşikten mezara
olmakta araç.
Orman tabiatın
güzelliğidir.
Göklerde uçacağım kanadım odur.
Denizlerde
gemim,dümenim odur.
Ayrılmaz bir parça
muradım odur
Orman tabiatın
güzelliğidir.
Dereler koynuna orman yaslansın.
Şu çıplak dağları
fidan süslesin.
Ağaç dallarında
kuşlar beslensin.
Orman tabiatın
güzelliğidir.
Gönüller neşesi yeşillik yurdu.
Mustafa fidanı hep
böyle gördü.
Dağlara taşlara
seslendi sordu.
Orman tabiatın
güzelliğidir.
GEREKİR
Sen benim kadrimi bilemedin ya,
Başını taşlara vurman
gerekir.
Gözümde bir zerre
olamadın ya,
Bu hali kendine
sorman gerekir.
Dikkat et ağzından çıkan söze.
Aklı olan zarar
vermez özüne.
Mademki dönüp de
bakmam yüzüne.
O zaman hatanı görmen
gerekir.
Mustafa’ya feda canın yok senin.
Demek ki vicdansız
kanın yok senin.
Yiyilir yutulur yanın
yok senin.
Hiç olmazsa rahat
durman gerekir.
CUMHURİYETTİR
Bin dokuz yüz yirmi üçte kuruldu.
Halkın hürriyeti
cumhuriyettir.
Yirmi dokuz ekim günü
kan bulan,
Milettin gayreti
cumhuriyettir.
Milletimiz seksen bir yıl yaşıyor.
Seçme ve seçilmek
için koşuyor.
Demokrasi hüviyeti
taşıyor.
Hakkın bir rahmeti
cumhuriyettir.
Egemenlik temel prensip olmuş.
Yasama,yürütme,yargı
kurulmuş.
Gücünü milletten
almış yürümüş.
Dünyanın cenneti
cumhuriyettir.
Milletçe seçilen meclis açıldı.
Gelişmiş devletin
şekli biçildi.
Özgür düşüncenin
rengi seçildi.
Hayatın kıymeti
cumhuriyettir.
Demokratik ,lâik, sosyal bir devlet.
Hak hukuk güvence
verir adalet.
Mustafa yıkılmaz hür
olan millet.
Milletin niyeti
cumhuriyettir.
BANA SOR
Bir canı canana kul eden derdi,
Sevende gör, çekene
bak bana sor.
Sıla terk ettirir
gezdirir yurdu.
Sevende gör, çekene
bak bana sor.
Her gönülde vardır değişmez yeri.
Gah iter ileri gah
atar geri.
Ağaçtır saçları,
döker dişleri.
Sevende gör, çekene
bak, bana sor.
Gönülden gönüle sevdayla akış,
Bazen bir cümledir
bazen bir bakış.
Gözyaşı desendir
ıstırap nakış.
Sevende gör, çekene
bak bana sor.
Bazen karçiçeği olur dağlarda.
Bazen Mustafa da
kârda zararda,
Bazen gül misali
vefasız yârda,
Sevende gör, çekene
bak bana sor.
-211-
Bir savaş başladı sebepsiz yere.
Her atılan bomba
canlar yakıyor.
İnsanlığın yüzü
çevrildi yere.
Sokaktan sokağa
kanlar akıyor.
On bir eylül senaryosu şahane.
Kitle imha silahları
bahane.
Sattığını istiyormuş
daha ne.
Bu nedenle bildiğini
okuyor.
Bombalandı Basra,
Bağdat diyarı.
Çaresiz sivil halk
çekti zararı.
Akıllı füzeler yanlış
çakıyor.
Yok mu Kerbela’da feryadı duyan?
Mezarda rahatsız
Hz.Hasan.
Zülfikâr elinde ya
Ali uyan.
Methi Resul yollarına
bakıyor.
Yorgun Fırat, Dicle
kan taşımakta.
Musul, Kerkük mührü
han taşımakta.
Ecdat yadigarı tarih
kokuyor.
Mustafa’yım bebeklere şin düştü.
Anaların gözyaşına
sin düştü.
Menfaatin yüreğine
kin düştü.
Yardım yapacaktı
neden yıkıyor?
YEDEKLİ KOŞMA
Kerem gibi diyar
diyar ara dur.
Âşık der ki ara dur.
Gece gündüz ara dur.
Mahşere dek yolu var.
Uzak düştü ara dur.
Aşk hırsızı gönül yolumu
bağlar.
Belki inadından cayar
ara dur.
Yeşil derler gözlerine karadır.
Yâr gözlerin kömürden
de karadır.
Âşık der ki karadır.
Talihimiz karadır.
Semaya bak aydınlık,
Yere baksan karadır.
Benim yüzüm yâr
yanında karadır.
Affetmese cana kıyar
ara dur.
Mustafa Aydın’ın gönlü yaradır.
Saramasın sinem göz
göz yaradır.
Âşık der ki yaradır.
Açma bağrım yaradır.
Beni mahsun bırakan.
Sitemim o yaradır.
Gören der ki bu ne
acı yaradır
Beni sana hasret
koyar ara dur
-213-
Ne baharı belli ne de yazı var.
Dağlar gibi duman baş benim olur.
Sen ağlama yüreğimde sızı var.
Senin için akan yaş benim olur.
Yazan kalem böyle yazmış yazımı.
Dertlerime ortak
ettim sazımı.
Çileli geçirdim bahar
yazımı.
Ömür ikliminde kış
benim olur.
Yaradan lütfetmiş can eserini.
İnsan kadar güzel şaheserini.
Kimse dolduramaz senin yerini.
Dünyada en garip eş benim olur.
-214-
Gezerim dünyayı ben karış karış.
Er meydanı koç yiğide
görünür.
Teknoloji çağı
teknikle yarış.
Var meydanı koç
yiğide görünür.
Düşün sen Hamza'yı,
Rüstem'i, Zalı.
Haksızın önünde bir
kale gibi,
Dur meydanı koç
yiğide görünür.
Milletler düşünce zevk sefasına.
Fırsat kaçınılmaz her
defasına.
İman yumruğunu şer
kafasına.
Vur meydanı koç
yiğide görünür.
Var ise kurtarır
göğsünde iman.
Kine küfre alet olmaz
Müslüman.
Er meydanı koç yiğide
görünür.
Fatih besmeleyle çağ açıverdi.
Yavuz üç kıtada
hükmünü sürdü.
Muhteşem Süleyman
köşkünü kurdu.
Gör meydanı koç
yiğide görünür.
Layık olmalısın ana
ataya.
Ataların gibi üç beş
kıtaya.
Gir meydanı koç
yiğide görünür.
Mehmetçiktir ordumuzun fertleri,
Savaşlarda ölçtü çok namertleri.
Viyana’dan Çin Seddi’ne yurtları,
Sor meydanı koç yiğide görünür.
Mustafa beklenen günler gelecek.
Bir zaman Kur’an da nasip alacak.
Allah’ın emrini hakim kılacak.
Nur meydanı koç
yiğide görünür.
KARDAŞ
Kaç yıl oldu görmeyeli resmini?
Ben senin yüzüne
hasretim kardaş.
Rüyalarda görüyorum
cismini.
Kaşına, gözüne
hasretim kardaş.
Bir parça ekmeği
bölüşmek için,
Karşına geçip de
konuşmak için,
Diline,sözüne
hasretim kardaş.
Mustafa Aydın’a hasret bitiyor.
Virane bağlarda
bülbül ötmüyor.
Baba diyarında duman
tütmüyor.
Ocakta közüne
hasretim kardaş.
-216-
Kusursuz dost dikensiz gül gibidir,
Kim demiş ki gülde hâr yalan imiş.
Gül dikensiz insan kusursuz olmaz.
Ömür dağa benzer kar yalan imiş.
Hakikat peşinde koşam
ıyorsa,
Dünyada şerefle
yaşamıyorsa,
İffetsiz insanda ar
yalan imiş.
Mustafa'nın söylediği huriydin.
Yad ellere vermediği
sırrıydın.
Hayatımla söz
verdiğim biriydin.
Meğer Hak'tan başka
yâr yalan imiş.
-217-
Güreş tutmuş cirit atmış, at binmiş.
Bizim yiğitlerin
meydanı kalmış.
Artık koçaklığın
meydanı dönmüş.
İlim kullanmanın
zamanı gelmiş.
Müslüman teknikte sür yarışını.
Peygamber yolunda gör
barışını,.
Zulüme uğratma bir
karışını.
Atan kan dökerek
vatanı almış.
Zehirli sulardan
içirseler de,
Savaş uçakları
uçursalar da,
Zafer İslam’ındır
fermanı gelmiş.
-218-
Şu koca dünyanın ömrü sökülmüş.
Zaman geçmiş çağlar ihtiyar olmuş.
Gül bahçenin yaprakları dökülmüş.
Hazan değmiş bağlar ihtiyar olmuş.
Gafil insan yaşar zahmet içinde.
Aklıselim olan ülfet
içinde,
Mümin mezarında
rahmet içinde,
Kamet eğmiş sağlar
ihtiyar olmuş.
Mustafa Aydın’ın sabır taşı var.
Hayatı zikzaklı gözde yaşı var.
Banim gibi çok gayleli başı var.
Duman çökmüş dağlar ihtiyar olmuş.
-219-
Sonunda sevdiğim güldü dediler.
Demek ki evlenip
bahtiyar olmuş.
Bir de oğlu kızı oldu
dediler.
Yuvasına bağlı sadık
yâr olmuş.
Yâr buldum hayatın tadını çıkar.
Bazen insan kendi
kendinden bıkar.
Dünyanın çilesi
canını sıkar.
Bir gün de bakarsın
ihtiyar olmuş.
İhtiyarlık candan bezdirir canı.
Sorumsuz tüketme
geçen zamanı.
Mustafa insanın
hayatı fani.
Dünyalık mekânı bir
mezar olmuş.
-220-
Dünya onun hürmetine
var olmuş.
Varlığı ahlâkı cihana
rahmet,
Büsbütün âleme nazlı
yâr olmuş.
Yar habibim demiş haslar hasına.
Mahbubi muhibbi ol
atasına.
Şefaat mubini mucit
nasına,
Mahfuzda edeple
mazbut ar olmuş.
Ar ile yaşamak destan dillere.
Sevgisi nakşolmuş tüm
gönüllere.
Terinden bir zerre
düştü güllere.
Bülbüller aşk ile
bergüzar olmuş.
Zarafet letafet bir Mustafa’nın,
Yaratılışında nur
Mustafa’nın,
Ezelden ebede yâr
Mustafa’nın,
Mustafa’yı seven
bahtiyar olmuş.
-221-
Bir adam nefisle düşerse derde,
İnsan meclisinde yeri
olur mu?
Edebi hayası şerefi
nerde?
Vicdansız insanın arı
olur mu?
Bir millete değer ucu
acının.
Meyvesini bekle nar
ağacının.
Söğüdün kavağın barı
olur mu?
Âşık Mustafa der tanı düşmanın.
Artık husumete yoktur
zamanın.
Dar günde terk eder
dostu insanın.
Yaratandan başka yâri
olur mu?
-222-
Yıllar boyu hasretini çekerim.
Gör sevdiğim
saçlarıma ak düştü.
Aşkın ile kanlı
yaşlar dökerim.
Ayırdılar kollarıma
bağ düştü.
Dünyada ben miyim
talihi kara?
Seni alıp çıksam yüce
dağlara.
Engelimiz yalçın kaya
dağ düştü.
Mustafa üşüdüm sarıl sar beni.
Ne haldeyim işte o an
gör beni.
İster yaşat, ister
isen vur beni.
Ciğer parem ellerine
sağ düştü.
-223-
Görmüyorsan vatandaşın halini.
Gören göze ihtiyaç var a beyler!
İ.M.F. kasabı kesti elini.
Saran beze ihtiyaç
var a beyler!
Her gelen kemeri sık dedi bize.
Bu işin içinden çık
dedi bize.
Kokuşmuş siyaset bak
dedi bize.
Sadık söze ihtiyaç
var a beyler!
Elektrik kira veremez oldu.
Güvenip mutfağa
giremez oldu.
Ekmek tuza ihtiyaç
var a beyler!
Ülkeyi engelden aşıracaktın.
Mademki tabanın şaşıracaktın,
Güzel yüze ihtiyaç var a beyler!
Vatan kurtarmaksa kurbandır özüm.
Alternatif derviş
yetersiz gözüm.
Mustafa bu millet
bekliyor çözüm.
Sağlam öze ihtiyaç
var a beyler!
-224-
Pehlivandım meydanlara çıkardım.
Künde yapar rakibimi
yıkardım.
Nâra atıp şimşek gibi
çakardım.
Gençlik bana kalmaz
oldu bıre hey!
Gün geçtikçe bozulur ağız tadı.
Mustafa anılır yiğidin adı.
Ömür geri gelmez oldu
bıre hey!
BEYLER HEY!
Bir şeyler yapmanın zamanı geldi.
Düşünmeyin kara kara beyler hey!
Belirsizlik beyin zarını aldı.
Ülkeyi soktular zora
beyler hey!
Esnafı kudurttuk döktük sokağa.
Topal ekonomi kalkmaz ayağa.
Düşünce suç oldu girdi konağa.
Size de gelecek sıra beyler hey!
Yaşayan ölüye hayat pek durgun.
Dünyadan mahşere
edildik sürgün.
Enerjiden, gazdan,
petrolden vurgun,
Hazinede yoktur para
beyler hey!
Mustafa yaşarız şok üstüne şok.
Batık bankalardan
kimin karnı tok?
Eğitim kör, kültür
sağır, sağlık yok.
Yüreklerde açtı yara
beyler hey!
-226-
Ben bu aşk yoluna girdim gireli,
Nereye gideyim yolu
görünmez.
Kimi gördüm benim
gibi yaralı,
Kaybetmiş yurdunu eli
görünmez.
Açılan sevdanın sır tarihçesi,
Yârin zambak kokan
nişan bohçası,
Bir bağbandan hizmet
gören bahçesi,
Bağlarının gonca gülü
görünmez.
Geçmiş hatıralar
nakış çağlara,
Gözüm takılınca karşı
dağlara,
Mecnun’un Leyla’sı
çölü görünmez.
Mustafa'nın canla oldu pazarı.
Sevenlerin komşu olur
mezarı.
Esince başıma aşkın
rüzgarı,
Bu sevdanın esen yeli
görünmez.
-227-
Çok umutsuz olma saf vatandaşım,
Nasıl olsa bu krizi
aşarız.
El ele, sırt sırta
verin kardeşim,
Önümüzde çok engel
var aşarız.
Banka hortumlanıp suyu kurudu.
Esnaf yazar kasa attı
yürüdü.
İşçi memur sokaklarda
yürüdü.
Artık yeter deyip biz
de beşeriz.
Üretici bağban terk etti bağı.
Çiftçiyi sarınca
kredi ağı.
Zam furyası yine
kurdu tuzağı.
Alıştık ya her
gelişte düşeriz.
Başsız ayak birbirine uymuyor.
İrtikapçı kanaatsız
doymuyor.
Garip amma adam bizi
duymuyor.
Davamızı sokaklara
taşırız.
Çiçeksiz göllerde arı bal vermez.
Kurdun yüzü soğuk,
kuş aklı ermez.
Bu dava vekili
gerçeği görmez.
Daha niçin
peşlerinden koşarız.
Bizdeki bu sabır sizdeki zulüm,
Bu asil millete
yapılmaz gülüm.
Memur bu gidişle
bekliyor ölüm.
Emekliyi mezarda mı
yaşarız?
Buğdaya kattılar fare
ilacı.
Mustafa vergiyle
verir haracı.
Faturaya yansıyınca
şaşarız.
-228-
Millette istikrar
istiyoruz biz.
Mademki bu düzen ters
dönüyorsa,
Memlekete yarar
istiyoruz biz.
Sevgiyle ermeli huzur
tadına.
Bütün ülkelerden
barış adına,
Her konuda vakur
istiyoruz biz.
Daima birlikten dirlik doğuyor.
Kardeşçe yaşantı
zulmü boğuyor.
Barış ülkesine rahmet
yağıyor.
Gönüllere ayar
istiyoruz biz.
Doğruyu görecek göz olmalısın.
Mustafa yad değil, öz
olmalısın.
Eğri büğrü değil düz
olmalısın.
İnsanca bir karar
istiyoruz biz.
Artık fark edilmiş zalim oyunu.
Firavun düzeni Nemrut
kanunu.
Mustafa Aydın’dan
bilanço sonu.
Bir yiğit er muhtar
istiyoruz biz.
-229-
On sekiz Mart bin dokuz yüz on beşte,
Kanlı bir savaşa
girdi ordumuz.
Ayağı denizde başı
güneşte,
Kanlı muharebe gördü
ordumuz.
Düşmanlar çıkınca Teke Buruna,
Haber saldık dede ile
toruna.
Kimse dayanamaz
Türk'ün zoruna.
Conkbayır düzünü
sardı ordumuz.
Türk ordusu vatan için var dedi.
Kanlı sırtta
düşmanına dur dedi.
Çanakkale hürdür
boğaz dar dedi.
Düşman engelini yardı
ordumuz.
Tarihler boyunca şanlı tepede,
Kahraman ordumuz
canlı tepede,
Bir savaş başladı
kanlı tepede.
Düşmanı denize sürdü
ordumuz.
Kır tepede toz karıştı dumana.
Zoru gören elbet
gelir imana.
Aslan Tepe mezar oldu
düşmana.
Dünyaya nizamı kurdu
ordumuz.
Vatanın bağrından çıkan şahsiyet,
Anafartalar’dan bakan
şahsiyet,
Düşman ordusunu yıkan
şahsiyet,
Yiğitçe cephede durdu
Mehmedim.
Bir kıyamet koptu Çanakkale’de.
Asker silah kaptı
Çanakkale’de.
Toprak çok can öptü
Çanakkale’de.
Baş verdi korudu
yurdu ordumuz.
Kanlı çizme taktım ayaklarıma.
Destursuz girilmez topraklarıma.
Top sesi geliyor
kulaklarıma.
Allah aşkı ile vurdu
ordumuz.
Nice fidan diktim kıraçlarına.
Çiçekler serpildi
yamaçlarınai
Şehitler kavuştu
amaçlarına.
Severek canını verdi
ordumuz.
Mustafa toprağa kızıl kan verdik.
Çanakkale geçilmedi şan verdik.
Asker, sivil vatan için can verdik.
Sonunda murada erdi ordumuz.
ON ÜÇ (13) HECELİLER
MÜSTEZAT
Ben derdime derman
aradım gördüm yârı
sultan bul dedi.
Eğer beni ister isen
bırak ağyarı
subhana gel dedi.
Yoluna gözden ne çıkar
verdim başımı
akıttım yaşımı.
Sakınma aşk ateşinde
yaksa da nârı
dermanıdır kıl dedi.
Gel uzak seyretme
ruhumun aynası göz
onu gör birdir öz.
Aslını bulmak muradın
etme firarı
vadinde kal dedi,
Dünya senin için bir
süslü dilaradır
bak içi karadır.
Artık nefsin şişesine
al kararı
bir taşa çal dedi,
Mustafa Aydın kendi
gönlüne verdi söz
İçimde yansın köz.
Hiç kimseye vermek
istemezsen zararı
yaşarken öl dedi.
MÜSTEZAT
Âşığa aşkın çilesi
sanma cefadır
çekse sefadır.
Kahrına rıza
göstermek sabri kafidır
hayli mesafedir.
Can ile canana bağlı
şerefi şandır
sadık insandır.
Yâra kavuşmak
bayramdır gün arifedir
ruha şifadır.
Yeryüzünün bereketi
aşkı mutlaktır
cemali Hak’tır.
Âşıkı sadık olana Hak
müdafadır
sevgi vefadır.
Rahmetinle âlemindir
cihan selveri
gönüller eri.
Beşeri âlem içinde
kul müreffedir
ruhi ziyafedir.
Mustafa Aydın kuluna
eyle hidayet
haslolsun niyet.
İnsanların en güzeli
ol Mustafa’dır
nuri izafedir.
MÜSTEZAT
Âdemi yaratan Allah varlığı
vahdet
kudreti kesret.
Kâinatı var eyledi
gösterdi hikmet
kul eyler hizmet.
Nefsine köle olanlar
kurtulmaz şerden
bendi beşerden.
İnsanın şerefi şanı
ruhunda izzet
ar ile iffet.
Âlemler içinde teksin
ey yüce varlık
isteme darlık.
Şayet Hak için dünyada
çekersen zahmet
bulursun rahmet.
Can yakma azap
çekersin olursun harap
sonumuz turap.
Cahil insan nankör
olur bilmese kıymet
bulamaz hürmet.
Kadim dostum dediğine
sadakat göster
özveri ister.
Halk içinde
gizlenmişsin ehli keramet
Nefse nedamet.
Rahmetine gark
eylemiş aşkı elemi
Surrul âlemi.
Bak Mustafa Aydın
kulun ister muhabbet
cemale vuslat
Yoluna can feda olsun
eyle ziyaret
ben zayıf ümmet
ON DÖRT (14)
HECELİLER
KÖRFEZ I
Körfez olay aynası dünyanın baş belası,
İnsanların azması
fitnenin kaynaması,
Hayatın can pahası
atomun patlaması,
Bu aynanın davası yer
altının menbası.
Vuran kim vurulan kim
kan akıyor damarlarda.
Petrolün sebebine nur
yurdu tarumarda.
İnsan hakları hani hak yiyen etti fani.
Hayvan diye katleder
Filistin’de insanı.
Bu yaranın dermanı
tanımalı düşmanı.
Yükselir İslam şanı
İsrail durdur kanı.
Gören kim görülen kim
kan izi var duvarda.
Ortadoğu kan gölü
hesaplaşın mezarda.
Adamın sır niyeti işgal etti Kuveyt’i.
İlk gecenin dehşeti
yamyamların vahşeti.
Yok mu barış heyeti durdursun
rezaleti?
Krizin ticareti can
yakar harareti.
Kıran kim kırılan kim
vatanı oldu hurda.
Yine haçlı oyunu
oynandı senaryoda.
Vahabiler sesledi Birleşmiş Milletleri.
Kukla liderler besler
körfezdeki itleri.
Maketle oyalandı
müttefik kuvvetleri.
Dolanır heyetleri
bilinmez niyetleri.
Yoran kim yorulan kim
ortak denen pazarda.
Hakk’ın ipine sarıl
kurtarır seni darda.
Adam bir yanlış yaptı coni paçadan kaptı.
Çöl fırtınası çıktı
tozu dumana kattı.
Canlının günahı ne
kuşlar denize battı.
Biyolojik kimyasal
silahları kim sattı.
Soran kim sorulan kim
kimin firması kârda.
Demode silahları olan
devlet zararda.
Gökte bombardımanlar yerde uçaksavarlar.
Müslüman suratına
atılır tüm şamarlar.
Sucd füzelerine
karşılık patriotlar.
Gökte yıldız rahatsız
yerde bütün canlılar.
Gören kim görülen kim
kan izi var duvarda.
Demokrasi kantarda
ölçü düşük ayarda.
Bu aynada neyin var seyredersen oyun var.
Vahşi aslan saldırsa
karşısında koyun var.
Gövde gösterisinde
koparılan koyun var.
Neden korkarsın ö......... i............... dayın var.
Saran kim sarılan kim
dermen kayıp arada.
Ayrılırsan İslam’dan
eremezsin murada.
Bu aynadan bakanın o ateşi yakanın,
Sana arka çıkanın
senden ne farkı vardır?
Kozmik zaman ötesi
hayatın meşalesi.
Dünyanın ne suçu var
ahiretin meziresi.
Zombinin dirilmesi
esrarlı büyümesi
Karşıda kriz sesi
havanın kirlenmesi
Atmosferin basıncı ozonun delinmesi,
İman mümin mayası yok kalbinde riyası.
Atalar ne söylemiş âlemin maskarası.
E...... kurda verdi s................ oynaması.
Korkarım gerçekleşir s.................. ların
rüyası.
Mustafa bütün bunlar
kıyametin hamlesi.
Eren kim erilen kim
düşünenler sırada?
Nur doğunca Hira’da
âlem erdi murada.
Nurdan muradın alan kurtuldular kirada.
Tağut renge boyanır zulüm arşa dayanır.
Mesih göklerden iner küfrün ateşi söner.
Bir gün bu devran
döner İslam ışığı yanar.
-234-
Dünya gözü önünde ateşte yanan közüm,
Bosna Hersek’te zulüm
işkence gören özüm,
Orta Doğu’da kalbim
Azerbaycan’da gözüm,
Kalbimi kanatırlar
gözlerimi oyarlar.
Ey benim can yoldaşım bir gün çilen dolacak.
Vurdumduymaz
milletler görecektir nolacak.
Endülüs can çekişti
haçlıların elinde.
Bugün aynı vahşet var
Saray-Bosna elinde.
Seyirci kalan batı menfi çıkar yolunda.
Kandan petrol aksaydı
Sırp zulmünü duyarlar.
Hani insan hakları
soykırımı soracak?
Nerede demokrasi hep
güçlü mü vuracak?
Ateş küpü cehalet can yakmaya hevesli.
Bosna,Çeçen,Karabağ
ağlıyor sesli sesli.
İnşallah bir gün
doğar soylu ejdadın nesli.
Uyanmayasın diye
gözlerini boyarlar.
Uyan artık ey yiğit asır bizim olacak.
İnsanlığa yön veren
düzen hakim olacak.
Biter mi Filistin’de
sürgün katliam sonu?
Dünden bugüne Kıbrıs
senaryolara konu.
Sanırım kanlı biter perdenin son oyunu.
Yıllardır uğraşırlar
yavaş yavaş cayarlar.
Öcümüz kanım ızdır
sanma yerde kalacak.
Hep böyle inanmışız
haksız bela bulacak.
Silah yüklü bulutlar ateş yağmuru yağar.
Reva mıdır mazlumu
her yerde zulmet boğar.
Sabret vefalı dostum
nurdan güneşin doğar.
Mustafa pişman olup
kötülükten doyarlar.
-235-
Barış görkemli gelin savaş damat adayı.
Bu gelinin kınası
insanların kanıdır.
Yine karanlık bastı
komşuların odayı.
Kaç asırlık kıyamet
Nuh Nebi tufanıdır.
Silah tacirleridir savaşın uzmanları.
Ya Hızır, Methi, İsa
zamanın gezmenleri.
İnsanlığın adına
bulun demokrasiyi.
Bir adım öne çıkıp
görsün bürokrasiyi.
Batı hayat kültürü yaşar teokrasiyi.
Kim kimin temsilcisi
hakikat zamanıdır.
Bir senaryo yazdılar
kutsal yerde gezdiler.
Biberonla bebeğin
mezarını kazdılar.
İnsanların ayıbı bir kayıp aranıyor.
Barış, sevgi,
hoşgörü, nerede saklanıyor.
İnsana yardım bu mu
Ortadoğu kanıyor.
Sebepsiz kan dökenler
ya melun ya canidir.
Milletler versin karar uygarlık nizam arar.
Dünyada zulüm varken
insanlık çeker zarar.
İnsanlık dramını kim
nasıl unutacak.
Medeni canavarlar
petrole kan batacak.
Mustafa Akdeniz’i serçeler mi yutacak?
Kartal kanadı kırık
kuşların aslanıdır.
Bu yapılan tahribat
adalete uymuyor.
Apaçi canavarlar kan
içmeye doymuyor.
ON BEŞ (15) HECELİLER
DİVAN
Ey Yarabbi yardım eyle burada Mustafa'ya.
Bütün İslam âlemine
sonra da Mustafa'ya.
Ol Muhammed Mustafa
var orada şefaatçi.
Bağışla aziz kulunu
arada Mustafa'ya.
Benim bilip bilmediğim her şey senin nişanın.
Kulda cehd sende
muradı çalışana beyanın.
Affedici affetmektir
senin en büyük şanın.
Keremin affın
gerektir orada Mustafa'ya.
Der Mustafa hep yalvarmak benim hakkım dünyadan.
Günahlarım yüzüm kara
rahmet boldur Huda 'dan.
Korkusuz umut
beklerim işlediğim duadan.
Kavuştur hasretin
bitsin murada Mustafa'ya
-237-
SATRANÇ
1 Ben âşığım |
tek Allah'a |
anılacak |
canandır, |
Tek Allah’a |
seslenirim |
her yerde |
duyar beni, |
Anılacak |
her yerde |
eşsiz kudret |
sahibidir, |
Canandır |
duyar beni |
sahibidir |
kainatın. |
2 Düşünsene |
bu dünyayı |
hiç kimseye |
yâr olmaz |
Bu dünyayı |
isteyenler |
yanında |
kârı kalmaz. |
Hiç kimseye |
yanında |
götürecek |
varı vermez, |
Yâr olmaz |
kârı kalmaz |
varı vermez |
bu hayatın |
3 Mustafa’yım |
garibanım |
yardım eyle |
Yarabbi, |
Garibanım |
günahkârım |
derde derman |
bekliyorum. |
Yardım eyle |
derde derman |
tek sende var |
Ey Yarabbi, |
Yarabbi |
bekliyorum |
Ey Yarabbi |
hidayetin. |
-238-
SATRANÇ
1 |
Varlığını Birliğini Kudretini Gözlerim |
birliğini tasdik eder cemalini özlerim |
kudretini cemalini hikmetini izlerim |
gözlerim özlerim izlerim yolu rahman için |
||||
2 |
Mecnun çölde |
aşk sarhoşu |
Leyla diye |
seslenir |
||||
|
Aşk sarhoşu |
olan insan |
Mevla’ya |
heveslenir |
||||
|
Leyla diye |
Mevla’ya |
kavuşunca |
kafeslenir |
||||
|
Seslenir |
heveslenir |
kafeslenir |
canan için |
||||
3 |
Mustafa’yı |
aydınlatır |
Kur’an’daki |
ayetin |
||||
|
Aydınlatır |
kainatı |
hak hukuk |
beyanatın |
||||
|
Kur’an’daki |
hak hukuk |
tasdik eder |
hidayetin |
||||
|
Ayetin |
beyanatın |
hidayetin |
insan için |
||||
-239- SATRANÇ |
|
|||||||
1 Yaz gelince |
ovalarda |
lale sümbül |
gül biter |
|
||||
Ovalarda |
mor menekşe |
açınca |
bülbül öter. |
|
||||
Lale sümbül |
açınca |
mis kokusu |
cana yeter, |
|
||||
Gül biter |
bülbül öter |
cana yeter |
memleketim. |
|
||||
2 Kış gelince |
şu dağların |
fırtınalı |
karı var |
|
||||
Şu dağların |
eteğinde |
yaylanın |
baharı var |
|
||||
Fırtınalı |
yaylanın |
bilinmeyen |
esrarı var |
|
||||
Karı var |
baharı var |
esrarı var |
memleketim |
|
||||
3 Mustafa’yım |
vatanımın |
toprağına |
taş olsam |
|
||||
Vatanımın |
kollarına |
atılıp |
yoldaş bulsam |
|
||||
Toprağına |
atılıp |
bayrağına |
selam dursam |
|
||||
Taş olsam |
yoldaş bulsam |
selam dursam |
memleketim |
|
||||
DİVAN
İllet, zillet seni bulmaz iffetini bil yeter.
Hiçbir yerde
küçülmezsin izzetini bil yeter.
Vatan sevgisi imandır
gözünden dahi sakın.
Kimseye muhtaç
olmazsın milletini bil yeter.
Kul olan eksik var olmuş muhtaçtır hidayete.
Hakk’a riayet edenler
düşmezler nedamete.
Yaradana boyun eğen
uğramaz ihanete.
Hoşgörülü insan olup
niyetini bil yeter.
Mustafa Aydın inanır furkan hakkın sesidir.
Eşrefi mahluk dediği
açık ibaresidir.
İnsan nushayı
kübradır yerin halifesidir.
Sen düşürme yerden
yere kıymetini bil yeter.
DİVAN
Hak Teala kullarına hidayeti bildirir.
İki cihanın selveri
Muhammedi bildirir.
Sen olmazsan âlemleri
yaratmazdım sevdiğim.
Habibi zişana olan
muhabbeti bildirir.
Şumur, mülcem, ibni sebe cehaleti işledi.
Ehl-i beyte düşman
olma cesareti işledi.
Kıydı evladı resule
cinayeti işledi.
Küreyi arza kan döküp
ihaneti bildirir.
Yecüc, Mecüc kavmi çıkar deccâl şeytan birleşir.
Ne acı dönem geçirir
ehli iman hırlaşır.
Hızır, Methi,Mesih
gelir ahır zaman yaklaşır.
Kunfeye kün emri ile
kıyameti bildirir.
Mustafa Aydın düşmanı güldürmeden yaşayın.
Gülün etrafı dikenli
soldurmadan yaşayın.
Sevgi ölçülmez
nesnedir öldürmeden yaşayın.
Âdemin nesli
kardeştir zürriyeti bildirir.
DİVAN
Gülün dalını kırmayın bülbüller ötmez olur.
Yıkılan yuva yapılmaz
ocaklar tütmez olur.
Dünyayı düzeltemesin
hazır düzeni bozma.
Başına ateş yağarsa
çileler bitmez olur.
Gönülleri incitmeyin yürekler dağlanmasın.
Mahsun çocuklar
vurulup analar ağlamasın.
Savaş zulüm basiretin
yolunu bağlamasın.
Aklı fikri esir etme
el ayak tutmaz olur.
Mustafa Aydın soruyor bu mu savaş sanatı?
Gece gündüz ateş alır
hayatın kol kanadı.
Daha da kötüye gider
sürdürürsen inadı.
Geceleri kirletmeyin
şafaklar atmaz olur.
Not: Bazen Büyük Dosyaları tarayıcı açmayabilir...İndirerek okumaya Çalışınız.
Yorumlar