Print Friendly and PDF

BÖLÜM 37-TARIM YASASI NE TÜR AYRICALIKLARA NEDEN OLUR? BİR CUMHURİYET İÇİN GEÇMİŞE DÖNÜK VE ŞEHRİN ESKİ GELENEKLERİNE TERS DÜŞEN YASA YAPMAK AYRILIK DOĞURUR



[İhtiras çekişmeye neden olur]
Antik yazarlar insanların genellikle kötü şartlarda endişelendiklerini, iyi şartlardaysa sıkıldıklarını ve bu iki etkilenimin de aynı sonuçları ortaya çıkardıklarını söylerler, insanlar ne zaman zorunluluk yüzünden kavgaya son verseler, göğüslerindeki güçlü ihtiras onları yeniden kavgaya götürür. Ne olursa olsun insanların tırmandıkları yüksek mevkilerde, ihtiras asla onları bırakmaz. Bunun nedeni, doğanın, insanları her şeyi çok fazla arzulayabilir ancak her şeye ulaşamaz kılmış olmasıdır. Bu yüzden insanların arzuları, arzuladıklarına ulaşma güçlerinden her zaman daha fazla olduğu için, kazanımlarından hoşnut ve yeterince tatmin olmazlar. İnsanların talihi bu nedenle değişir. Çünkü bazıları daha fazlası için çabalar, diğerleri kazanmış olduklarını kaybetmekten korkar. Bu nedenlerden dolayı onlar kendilerini düşmanlığa ve savaşa bırakır. Bunlar, bir eyaletin yıkılmasına, bir başkasının ise başarıyla gelişmesine neden olur.
[Devlet zengin olmalı, yurttaşlar yoksul]
Çünkü Roma halkı için Tribünleri gerekliliğin zorladığı bir arzuyu oluşturma yoluyla soylulardan emin olmak yeterli değildi. Ancak bir kez girişimde bulununca, insanlar tarafından çok takdir gören onur ve zenginliği soylularla paylaşma ihtirası ve umudu sayesinde kavga başladı. Bunun sonucunda artan düzensizlik ve kargaşadan en sonunda cumhuriyetin mahvolmasına yol açan, Tarım Yasası üzerindeki çekişmeler doğdu. Öyleyse, iyi düzenlemiş cumhuriyetlerin devlet hâzinelerini zengin, yurttaşlarını yoksul tutmaları gerektiği için Roma şehrindeki bu yasada bir kusur olduğunu söylemeliyiz. Ya başlangıçta her gün yeniden düzenlemeyi gerektirmeyecek şekilde yapılmadı; ya geçmişe dönük uygulanması tehlikeli olacağı için yasanın yapılması böyle bir ertelemeye uğradı ya da eğer başlangıçta iyi tasarlanmış da olsa sonradan uygulamada bozuldu. Ne olursa olsun, şehrin altı üstüne gelmeden Roma'da bu yasa asla konuşulamadı.
[Zengin, Tarım Yasasından kaçınır]
Bu yasa iki ana şart üzerine oturmaktaydı:
Birincisi hiçbir yurttaşa ilerisi için belirli miktar topraktan fazlasına izin verilmezdi; diğeri, düşmandan alınan topraklar Roma halkı arasında paylaştırılmalıydı. Böylece, bunun soylulara iki tür zararı oldu; çünkü yasanın izin verdiğinden fazla mülke sahip olanlar (yani soyluların büyük çoğunluğu) bundan yoksun kalacaklardı ve eğer düşmandan alman mülk çoğunluğun arasında bölünürse, soylular zengin olmak için sahip oldukları bir aracı kaybederlerdi. Dolayısıyla bunlar kamuya hizmet ettiklerine inanan güçlü kişilere yapılmış saldırılar olduğu için, dediğim gibi, ne zaman bu yasanın adı geçse, şehir tümüyle altüst oldu.
Soylular, sabır ve yaratıcılıkla uygulamada ertelemelere neden oldular: Ya bir ordu dışarıya gönderildi ya yasaya duacı olan bir tribüne bir başka tribün karşı çıktı ya bazen pay edilecek toprak tükendi ya da bir koloni parsellenen araziye yerleştirildi. Çünkü yasa üzerindeki bu kavgalar ortaya çıktığı zaman, Roma'dan bir koloni onlara devredilen araziye gönderilmişti. Bu durumda Titus Livius dikkat çekici bir cümle sarf eder:
"Roma'da, bu koloniye gitmek için adını yazdıracak herhangi birini bulmak çok zordu; Antium'da yer almaktan çok Roma'daki şeyler için umutlanmak, çoğunluğun büyük bir eğilimiydi."
Bu yasa üzerindeki ayrılıklar, Romalıların ordularım İtalya'nın uzak kısımlarına ve İtalya dışına gönderdikleri çağa kadar bir süre daha sorun yaratmaya devam etti. O zamandan sonra da görünüşte durdu. Çünkü Roma'nın düşmanlarından elde ettikleri, çoğunluğun gözünden uzak ve tarıma elverişsiz topraklar daha az arzulanır oldu. Aynı zamanda Romalılar da bu yolla düşmanlarını çok fazla cezalandırmamış oldular. Eğer toprağıyla birlikte herhangi bir şehri yağmaladılarsa, oraya bir koloni yerleştirdiler.
[Kamusal kötülüklere karşı kişisel çarelere başvurmadaki tehlike]
Böylece bu nedenlerden dolayı bu yasa, Gracchus ortaya çıkana kadar sanki uykuya yatmıştır. Uyandığı zaman ise Romalıların özgürlüğü tümüyle yok oldu; çünkü zamanla bu yasanın muhaliflerinin gücü ikiye katlandı; sonuç olarak bu durum senato ve yığınlar arasında her türlü yasal alışkanlık ve geleneğe karşı silahlanmaya ve kan dökülmesine yol açan nefreti körükledi. Kamu Magistratusları buna bir çare bulamadıkları için artık ümitleri kalmayan hizipler, kişisel çarelere başvurdular ve her kesim kendisini savunacak bir lider arayışına girdi. Yığınlar bu kargaşa ve düzensizlikte, erken davranıp desteğini, dört kez Konsül yapmak için Marius'a çevirdi ve o da Konsüllüğü, kendisinin üç kez daha Konsül olmasını sağlayabilecek kadar uzun süre yalnızca çok az ara vererek sürdürdü. Bu bela karşısında çare bulamayan soylular Sulla'ya arka çıktılar ve onu yandaşlarının başına getirerek iç savaşa giriştiler. Çok kan döküldükten ve talihin değişmesinden sonra galip gelen soylular oldu. Bu kan davası, Caesar ve Pompeius zamanında Caesar’ın kendisini Marius'un yandaşlarının başına geçirmesiyle ve Pompeius'un da Sullanınkilerin başma geçmesiyle yeniden canlandı. Ardından çıkan savaşta galip gelen Roma'nın ilk tiranı Caesar oldu; sonuç olarak da şehir artık bir daha özgür olmadı.
[Zenginin ihtirasındaki tehlike]
Tarım yasası şu halde böyle başladı ve bitti. Ve yukarıda, senatoyla yığınlar arasındaki düşmanlığın özgürlüğü destekleyen yasalar üretmesi sayesinde özgürlüğün sürmesini nasıl sağladığım göstermiş olduğumuz için, bundan dolayı bu Tarım Yasası' nın sonucu inancımla uyumsuz görünse de bu kanımdan vazgeçmem için neden olmadığını söylerim. Bir şehir, zenginin büyük boyutlardaki ihtirasını, çeşitli araçlar ve çeşitli yollarla ezmezse, çabucak yıkılışa doğru gider. Öyleyse Tarım Yasası üzerindeki kavgaların Roma'yı bir köle yapması üç yüz yıl aldıysa, halk, soyluların ihtiraslarım, bu yasayla ve diğer güçlü arzularıyla sürekli kontrol etmemiş olsaydı belki de çok daha kısa sürede köle olacaktı. Bu aynı zamanda ne kadar çok insanın onurlu mevkilerden daha çok mülke değer verdiğini gösterir. Romalı soylular böyle mevkileri büyük kargaşa yaşanmadan halka bıraktıkları halde, iş mülke gelince, halkın iştahım doyurması için yukarıda tartışılan yasadışı yollara başvurmasını çok büyük bir inatla savundular.
[Akıllıca sürüncemede bırakmak]
Bu sorunlar Gracchus tarafından başlatılmıştı; onun niyeti, basiretinin üstünde övülmeyi hak ediyordu. Çünkü cumhuriyette ciddi şekilde büyüyen düzensizliği uzaklaştırma girişimi ve bunun adına geçmişe dönük bir yasa yapmak kötü alınmış bir karardı. Bu karar, yukarıda uzunca değinildiği gibi sizi fazlasıyla kuşatmakta olan düzensizliğe doğru kötülüğü hızlandırmaktan başka bir şey değildir. Ancak eğer onu ertelerseniz ya kötülük daha sonra gelir ya da o tam bir kötülük olmadan zamanla kendi ortadan kaybolur.

Kaynakça
Niccolo Machiavelli trc. Alev Tolga Titus Livius’un İlk On Kitabı Üzerine Konuşmalar [Kitap]. - İstanbul : [s.n.], 2009.

Not: Bazen Büyük Dosyaları tarayıcı açmayabilir...İndirerek okumaya Çalışınız.

Benzer Yazılar

Yorumlar