Print Friendly and PDF

İngiltere’nin Hizmetnde Olan İslam’ın Gizli Mümessilleri

Bunlarada Bakarsınız




İleri siyaset ve geleceği kontrol etmekte mahir olan İngiltere, dünya siyasetini ve yönetimini hala yönlendirmektedir. En büyük düşmanı olarak gördüğü İslam için kurduğu tuzaklardan biri de, müslümanları içten vuracak elamanları onlarca yılları kapsayacak olsa da sabırla yetiştirmekte ve vakti gelince kullanmasıdır.
Bu meyanda Kâzım Karabekir Paşanın bir sözünü hatırlatmak uygundur.
 “Erzurum'da yakaladığımız Müslüman olmuş bir Rus casusunu temize çıkarmak için bir mahalle halkının karargâhıma geldiği zaman hallerine bakıp hatıratıma şunu kaydetmiştim:
Ey Türkoğlu! Sen pek safsın, seni herkes aldattı. Erdim diyen, döndüm diyen çemberinden atlattı.”    (Kazım Karabekir, İstiklâl Harbimiz, 2/717)
Bahse ait konumuza gelecek olursak, son zamanlarda gündemde Müslüman olmuş İngilizlerden olan William Henry Abdullah Quilliam isimli birinin övgüye mazhar biri olarak tanıtılmasıdır.
Aşağıda bilgileri verilmiş tezlerden hayatını en ince detayına kadar öğrenebilirsiniz. Kendimce dikkatimi celbeden bazı pürüzlerin çok az kısmını sizinle paylaşacağım. Bu kişinin Metodist Misyoneri olduğu kanaatini çekinmeden söyleyebilirim. Yıllar öncesinde Ilımlı İslam, diyalogcu İslam, Reformist İslam…daha fazla artırabileceğimiz tahrif edilmiş bir İslam dini için hazırlanmış yetiştirilmiş birim elemanı.
Osmanlının  Britanya Adaları'ndaki Müslümanların 'Şeyhi' iken, diğer yandan da Ekim 1899 yılında İran şahı Muzaffereddin Şah tarafından İran’ın Liverpool Konsolosu olarak görevlendirilmesi garaiptendir.  Karmaşık ilişkilerin en nihâi noktasında Yahudi olduğunu da söyleyen biri için II. Lawrence demek az bile gelir. Prof. H. M. Leon takma adıyla Jeoloji, Palaentoloji, Filoloji ve Manx tarihi alanlarında pek çok eseri bulunan birinin petrol üzerine ve Ortadoğuda diktiği taşlar, bugün başımızın belası olmadığını kim söyleyemez ki?
Ali Emiri
İngiltere’de İslamiyet’in tanınması ve yayılması yolunda en önemli aşamalardan birisi de Macar asıllı şarkiyatçı Leitner tarafından Doğu üzerinde araştırmalar yaparak Doğu dilleri ve dinlerini doğru bir şekilde İngiliz öğrencilere tanıtmak ve Doğulu öğrencilere de kendi sosyal konum ve dinlerini kaybettirmeden İngiliz kültürü vermek amacıyla Woking Şarkiyat Araştırmaları Enstitüsü’nün kurulmasıdır (1884). Londra’nın güneyindeki Woking kasabasında açılan bu enstitünün yanında Bopal Nevvâbı Şah Cihan Begüm’ün adını taşıyan bir de cami yapıldı ve 1889’da tamamlanan cami çok sayıda aristokrat ve entelektüelin devam ettiği, birçok önemli kişinin İslam'a girdiği bir merkez oldu. Leitner’in 1899’da ölümünden sonra bir süre yavaşlayan faaliyetler, 1912 yılında Kadiyaniler’in temsilcisi Lahorlu avukat Hace Kemaleddin ile Hindistan’da bulunduğu sırada müslüman olan Lord Headley’nin Woking’e gelmesiyle yeniden eski canlılığını kazandı. Burada 1913’te Muslim India and the Islamic Review adlı bir dergi çıkarmaya başladılar, 1921 yılında da derginin adı Islamic Review olarak değiştirildi. Woking Şarkiyat Araştırmaları Enstitüsü, 1960’lı yıllarda Londra Merkez Camii ve Doğu Londra Camii gibi diğer merkezlerin açılmasıyla eski önemini kaybetmesine rağmen İslamiyet’in Britanya adalarında tanınmasında ve yayılmasında önemli bir rol alarak tarihe geçti.
XIX. yüzyıldaki, belki de en dikkat çeken mühtedilerden birisi, bizim de çalışma konusu olarak belirlediğimiz William Henry Abdullah Quilliam’dır. Onun 1887  yılında İslam’a girmesiyle birlikte liderliğinde ortaya çıkan Liverpool İslam Cemiyeti, İngiltere’nin ilk düzenli Müslüman topluluklarından birisidir. Liverpool İslam Cemiyeti Müslümanlığı sonradan kabul edenlerin, Müslüman göçmenlerin ve Müslüman devletlerden gelen farklı uluslardan ziyaretçilerin bir arada olduğu özel bir kurumdu. Müslümanlığın etnik bir kimlik etrafında birleşmesinden ziyade (hala günümüz Britanya’sında var olan bir problemdir) ulvi bir amaç etrafında bir araya gelen Müslüman bir toplum oluşturması bakımından (hangi sosyal sınıfa mensup olursa olsun bütün Müslümanlar burada birlikte ibadet etmektedir) gerçekten bir örnek teşkil etmektedir. (?) (sh:5)
**
Abdullah Quilliam’ın Sultan’a yakın olması ve ondan taltif görmesi ona dünya Müslümanları nezdinde yüksek bir saygınlık katmıştır. Onun, Sultan’ın İslamcı politikalarını uygulaması ve yayımladığı fetvalarında Halife ve Sultan’a bağlılık tezini işlemesi, Sultan’ın destekçisi olduğu kanaatini güçlendirmiştir. Bu sebepledir ki Sultan Abdulhamid, Quilliam’ı Makedonya’ya oradaki yönetimin iç politikalarını objektif bir şekilde rapor etmesi göreviyle göndermiş ve ona işinin ehli ve adil biri olarak güvendiğini göstermiştir.
Netice itibariyle Quilliam’ın Britanya Adalarının Şeyhülislamı olarak yaşadığı zaman dilimi İngiltere ile Müslüman dünya arasındaki ilişkilerin kötüleştiği zor bir döneme rast gelmesine rağmen o İngiltere Devleti ile ters düşmemeye gayret göstermiş ve Kraliçe’ye olan sadakatini de sık sık vurgulamıştır. O, Müslüman dünya ile Sultan arasında köprü vazifesi görmüş, İslam dünyasının birlik ve beraberlik içerisinde yaşamasına hizmet eden İslam Birliği siyasetinin uygulanmasında etkin rol almıştır. (?) (sh:126)
İngiltere’nin çeşitli bölgelerinde İslâm dini üzerine sayısız konferanslar veren Quilliam, hedefine ulaşma amacıyla toplumun her kesimi ile münasebet kurmayı ihmal etmemiş, baz ı Manx kuruluşları, Spiritualist ve Farmason cemiyetleriyle de irtibat kurmuş, (sh:34)
**…..
Bu arada gayrimüslimler sözkonusu merkezde kendilerine yönelik olarak düzenlenen münazara toplantılarına ve kiliseye gitmeye alışık oldukları günde -sabah saat 11 ve akşam saat 7’de- verilen Pazar vaazlarına da davet ediliyor,   Arapça ve İngilizce okunan hutbelerin ardından Cuma namazları da burada edâ ediliyordu.
Quilliam, oluşturduğu Müslüman cemaatten haberdar olan İngiltere’deki ve dünyanın çeşitli bölgelerindeki diğer Müslüman topluluklarca, şüpheyle karşılanıp “bid'at” olarak nitelendirilen bazı uygulamaları sebebiyle şâibeli bir kişi olarak görülmüş,  “İslâm inancını ve ibadetlerini sulandırdığı” gerekçesiyle bir takım eleştiriler almış,  Londra’daki Encümen-i İslâm tarafından “sahtekâr” ilan edilmişti.  Onun bu ithamlara maruz kalmasına sebep olan uygulamaların başında camisini sandalyelerle doldurarak bir kiliseye benzetmesi geliyordu. Camide aynen bir kilisede olduğu gibi org kullanılıyor, kilise ilâhîlerinden uyarlanmış çeşitli ilâhîler okunuyordu. Bununla birlikte Müslüman olan kadınlar, İslâm’ın emrettiği tesettürü istenilen şekliyle yerine getirmiyorlardı. Bazı kaynaklarda onun cemaatinde görülen bu durumlar için Quilliam’ın eğitimde tedrîcî bir metod uyguladığı şeklinde sebepler öne sürülse de, kanaatimizce bu durumların esas sebebi Quilliam’ ın samimî bir Müslüman olmakla birlikte İslâmî bilgi anlamında yetersiz oluşudur. Quilliam’ın Müslüman olduğunu duyarak 1903 yılında İngiltere’ye gelip Liverpool’da onu ziyaret eden Medineli Müslüman Marat Abdülkerîm Efendi’nin orada edindiği izlenimler de bu kanaatimizi desteklemektedir. Abdülkerîm Efendi, izlenimlerini Beyrut’taki Müslüman Arap dergisi Thumrata yazdığı uzun mektuplarında şöyle ifade etmiştir:
"Abdullah Quilliam'm peçesiz (Allah korusun!) fantazi bir şapka giymiş, genç ve zarif kızı tarafından kullanılan, köpeklerin çektiği bir araba ile karşılandım. Bu kız, İslâm'ı kabul edenlerden biriydi. Cami; Quilliam'ın evi, minaresi de evin cadde tarafındaki balkonuydu. Cami aynen bir kilise gibi oturaklarla doldurulmuştu, namaz vakti girince Quilliam balkona çıktı ve (Allah affetsin!) İngilizce bir ezan okudu.
Sonra bu örtüsüz kız bir orgun başına oturup bazı melodiler çalmaya başladı. Buradaki bir avuç dolusu adamlar ve gençler, Hristiyanların yaptığı gibi kitaplardan -İsâ'nın adını da okuyarak!- ilâhîler okuyordu.
Çok şaşırdım. Sonra Quilliam birkaç kelime söyledi ve ardından rükûsuz secdesiz, serbest ve kolay bir şekilde namaz kıldılar. Quilliam'ın Kur'an'ı İngilizce okumasından ve kadınların aynı Hristiyan kadınları gibi örtüsüz dolaşmalarından onun Arapça bilmediğini anladım. O, İslâmın ilkelerinden ve uygulanmasından bihaberdi; fakat ne vakit Hindistan'da ya da Afrika'da birilerinin ihtidâ ettiğini duysa, Hindistan'daki veya Türkiye'deki gazete abonelerine bunu kendi misyonerlerinin çabasının bir sonucu olarak ilân ediyordu... Ayrılırken kendisine misafirperverliği için teşekkür ettikten sonra ona üç tane Müslüman âlimi buraya dâvet ederek bu âlimlerin kendilerine bu mukaddes inancı ve Arapça'yı öğretmelerine müsaade etmesini istedim. Ayrıca ona kadınlara ve kızlara yüzlerini örtmelerini ve babaları ile eşlerinden başka hiçbir erkeğe yüzlerini göstermemelerini söylemesini istedim."
Quilliam’m faaliyetleri ile alakalı ilginç bilgiler veren bir başka zât ise Müslümanlar arasında bir müddet yaşayarak İslâm âdât ve akâidine vâkıf olan ve Londra’da yayımlanan Morning Advertiser gazetesinin muhabiri Luis Sabuncu’dur. Liverpool Müslümanları hakkındaki izlenimlerini aktardığı mektubu 23 Eylül 1891 tarihinde söz konusu gazetede yayımlanan Sabuncu, şunları söylüyor:
Esnâ-yı musâhabette Quilliam'a:      "İşittiğime göre güyâ Müslüman olmuşsunuz. Acaba sahih mi?" diye sordum. Cevâben "Evet, sahihdir. Akâid-i İslâmiyeyi Kur'ân-ı Kerîm'de olduğu vecihle tamamen kabul ediyorum. Burada henüz adedimiz azdır fakat dünyada gördüğünüz Müslümanlar gibi müslümanız." dedi.
Câmide hâzır bulunan Müslümanlara İslâm akâidine dâir birkaç sual îrâd eyledim. Akâid-i mezkûreye dâir hiçbirinin mâlûmâtı yok idi. Bu sırada bana Arapça ve İngilizce karmakarışık bir kitap gösterdiler. Arapçasını yazan ömründe lisân-ı Arab'ın usûl ve kavâidini tahsîl etmemiş olduğundan maâda, türlü türlü hezeyân ve maskaralıkla doldurmuş idi. İşbu taklîd camide, kiliseler gibi mihrâbın önünde elli kadar iskemle mevcûd idi. Ve geride kalan zemin âdî ve ucuz halılarla örtülmüş idi. Mihrâbın önünde bir iskemle var idi. Mihrabdan biraz ötede iki sûn'î hurma ağacı ve bir Amerika organonu yani piyano gibi bir müzik aleti duruyor idi. Elime, kapağında "İngilizce tekellüm eden İslâm kilisesinin dua kitabıdır" yazılı; "Bu bizim dua kitabımızdır." dediği, içinde Protestan dualarından taklîd edilmiş dualar bulunan bir kitap verdi
Mülahaza
Şu tafsilâtı mütâlaa eden muttakî ya da gayr-ı muttakî bir Müslümanın akâid-i İslâmiyeyi bozduklarına kâil olması zarûrîdir.
-Herşeyden önce camide kiliselerde olduğu gibi piyano bulundurması ve bunun eşliğinde dua etmesi büyük bir bid'adır.
-Müminlerin namaz kıldıkları yere cami ya da mescid karşılığı olarak "mosque" denilecek yerde kilise denilmesi lâyık değildir.
-Ayetler ile Hristiyan dualarını karıştırmaya ne Müslümanlar ne de Hristiyanlar müsaade verir.
-Kur'ân-ı Kerîm'in tahrifi kâfirâne bir tahkîrdir.
-Mister Quilliam tarafından bir akâid-i İslâmiye kitabı telif olunması ve husûsan Hristiyan ve Protestan fırkasının akâidi, akâid-i İslâmiye ile mezc olunması, ve kendi kendisini âşikâre Hazret-i Peygamber'e teşbîh etmesi kâfirâne bir cesarettir.
-İhtira' eylediği akâid-i cedîdeyi dîn-i İslâm'a nisbet etmesi hiçbir hâlis Müslüman tarafından icrâ edilemeyecek cesaretlerindendir.
- Kur'ân-ı Kerîm'i yeniden İngiliz lisânına tercümeye başlamışlardır. İstedikleri gibi yapacakları bu tercümeye -Tercüme-i Sahîha- ünvânı vermişlerdir. Ve bunu beş senede itmâm edeceklerini ümîd etmektedirler.
-Woking de ikâmet eden Hindu Müslümanlar, Liverpool Müslümanlarına hem hakaret etmekte, hem de kâfir nazarı ile bakmaktadırlar.
Sûret-i zahirede İslâm dinini seçen İngilizler, sayıları iki üç yüze ulaştığında hacc etmek bahanesiyle Arabistan'a gidip, orada Müslüman ve mühtedî gibi ikâmet ederek, mektepler açarak hilâfete dâir efkârını Araplar arasında neşretmek arzusundadırlar.
İngilizler dört yüz sene evvel Luther ve Calvin gibiler vasıtasıyla nasıl ikiyüz ve daha ziyade fırkalara taksîm olunarak Papa'nın tâbiiyetinden ayrılmışlar ise, bu Müslümanlar da yetmiş iki fırkayı tezyîd ve halîfe-i müslimînin itaatinden eylemek arzusundadırlar.
Kulları          Luis Sabuncu
(28-32)
**
Quilliam, İngiltere’ye döndükten sonra yeni kimliği ile kendini tanıtarak; 1855 doğumlu olup, Man’lı (Man Adası) bir baba ile Yahudi bir annenin oğulları olduğunu söyledi. (Meşhur Man Adası) Editörlüğünü yaptığı dergide Quilliam ismi ile de makaleler yazarak, toplum nazar ında Leon ve Quilliam’ın ayrı kiş iler olduğu izlenimini uyandırmak istedi. Pek çok insan Dr. Leon ve Sheikh Quilliam arasındaki akademik seviye ve yurtdışından aldıkları rütbeler bakımından benzerlik olmasından dolayı şaşkınlık duyuyordu. Umumi bir konferansta kendisine Sheikh Quilliam ile aynı kişi olup olmadığı sorulduğunda bunu reddetse de, vefatından sonra bir yakını da, Quilliam’ın o dönemin şartlarına uyum sağlamak amac ıyla adını Leon olarak değiştirdiğini ifade etmiştir. Aynı zamanda 16 Ekim 1929 tarihinde hazırladığı ve vefatından 4 ay sonra; 23 Ağustos 1932’de açılan vasiyetnâmesi şu cümleler ile başlamaktad ır:
Ben Henri M. Leon olarak bilinen William Henry Quilliam;
Madde 1:
İslâm dinini kabul ettiğim 1882 yılından beri Bir, Ezelî ve Ebedî olan Allah'a ve O'nun Yüce Peygamberi Muhammed'e  inanan gerçek bir mümin olarak yaşadığımı, gerçek bir mümin olarak öleceğimi ve bir Müslüman olarak defnedilmeyi arzu ettiğimi deklare ediyorum....
93 Moscow Drive, Stoneycroft, Liverpool
(sh:42-43)
**
İngiltere’ye dönüşünde Londra’da da bulunan Quilliam, burada bulunduğu süre içerisinde, dönemin entelijansiyası tarafından rağbet gören Londra merkezindeki Bloomsbury’de ikamet etti. Haziran 1915’te yine Bloomsbury’de 8 Taviton Street, Gordon Square’daki eve taşındı. Londra’da bulunduğu 1916-1917 senelerinde 20 civarında konferans veren Quilliam, bu konferanslarında politika gibi tartışmaya yol açacak konulara temas etmekten özellikle kaçınmıştır.
1920’de, İngiltere’den ayrılmadan 5 sene önce, 1903’te Isle of Man’in Onchan köyünde istirahat mekânı olarak kullanmak amacıyla satın almış olduğu Woodland Towers adlı evine döndü. Burası, Sultan II. Abdülhamid’in kendisine hediye ettiği beyaz Arap atının ahırının da bulunduğu iki kuleli bir şato görünümündeydi. Başından hiç düşürmediği kırmızı fesi, Astragan deri yakalı siyah yumuşak paltosu ile oldukça egzotik bir figür sergileyen Quilliam, çok eşli olduğunun bilinmesi ve dışarıdan bakıldığında zevk u sefâ içerisinde bir hayat yaşadığının düşünülmesi sebebiyle, dedikoduya müsait olan bu köy ortamında insanların dilinden düşmüyor, “Şehvetli Türk”  olarak anılıyordu. Quilliam, hakkındaki dedikodu ve söylentilere müdahale etmek şöyle dursun, I. Dünya Savaşı boyunca Türkiye’de Britanya için casusluk yaptığı şeklindeki çeşitli efsaneleri bile canlı tutmaya çalıştı. (sh:44)
**
1)        “The Religion of the Sword”: Kısmî tercümesi “Kılıç Dini” adıyla Ali Rıza Seyfî tarafından yapılarak Sebîlürreşâd da yayımlanan bu makalenin tamamı, araya Balkan Savaşı’nın girmesi sebebiyle tercüme edilememiştir.   Makalenin başlığında; Yahudilik, Hristiyanlık ve İslâmiyet’in tarihlerinden bahsedilerek, en sonunda da üç dinin bir karşılaştırılmasının yapılacağı belirtilmekte ancak yukarıda belirttiğimiz üzere adı geçen dergide makale belirtilen sebepten ötürü Yahudilik tarihi tamamlanamadan sona ermektedir. Bununla birlikte makalenin The British Library’de bulunan özgün metni ise sadece 1. ciltten (vol. I.) müteşekkil olup, diğer cilt ya da ciltleri bulunmamaktadır. Makalenin özgün metninin 1. cildi iki kitaptan oluşmaktadır. Birinci kitapta 20 başlık halinde Yahudilik, ikinci kitapta ise 12 başlık halinde Hristiyanlık tarihi XI. yy.’a kadar konu edilmektedir. Bununla birlikte The Crescentda “İslâmî çalışmalar” adlı bir başlıkta Quilliam’ın ve bazı Müslümanların eserlerinin reklamı yapılmakta, söz konusu reklamda The Religion of the Sword adlı bu çalışmanın tek cilt olduğu belirtilmektedir.  Bu reklamın Mayıs 1908 tarihli olması sebebiyle bu çalışmanın tamamlanmadığı düşünülebilir. Dr. Yaqub Zaki’ye göre ise bu çalışma 2 ciltten müteşekkil olup, çalışmanın diğer cildi basılmamıştır. Dr. Zaki’ye göre basılmamış olan söz konusu cilt, XII. yy.’dan XIX. yy.’a kadar Hristiyanlık tarihini ve İslam’ ı konu edinmektedir. (sh:50)
Kaynak: https://tez.yok.gov.tr/UlusalTezMerkezi/tezSorguSonucYeni.jsp
383569
YUSUF TEKE
2014
William Henry Abdullah Quilliam'ın Pan-İslamist (İslam Birliği) faaliyetleri, 1891-1908
The Pan-Islamism (Islamic Union) activities of William Henry Abdullah Quilliam, 1891-1908
Yüksek Lisans
Tarih = History
254104
MUHAMMED RECAİ ÇİFTÇİ
2009
Mühtedî Abdullah Henry Quilliam'ın 'Dîn-i İslâm' adlı eserinin ve makalelerinin kelâmî açıdan değerlendirilmesi
Theologic analyse of the Muslim convert Abdullah Henry Quilliam's 'The Faith of Islam' and lectures






Not: Bazen Büyük Dosyaları tarayıcı açmayabilir...İndirerek okumaya Çalışınız.

Benzer Yazılar

Yorumlar