Print Friendly and PDF

Tanımlanamayan Varlıklar



Tanımlanamayan varlıklar, kimilerince cin olarak adlandırılan varlıklardır. Cinler, masallara ve bazı inançlara göre, görünmeyen, türlü biçimlere girebilen, iyilik veya kötülük yapabilen yaratık olarak tarif edilmektedir. Deyim içinde ele alındığında cin çarpmak: bir inanışa göre, cinlerin ökesiyle inme inmek manasında kullanılır. Birini cin tutmak: bir inanışa göre cinlerin etkisiyle delirmek, olarak açıklanmaktadır. Büyük Larousse’de cin, İslam inanışına göre, bir dumandan ya da ateşten oluşan, duyularla algılanamayan ve zekâsı olan cisimsel bir varlıktır. Cin çarpmak ise inanışa göre cinlerin kötülüğüne uğrayarak ağzı burnu eğilmek, aklını yitirmek, diye tarif edilmektedir. Benzer bir kelime ise peridir. Peri; cin taifesinden hayali bir güzelliğe sahip zararsız ve daima dişi olarak tasvir edilen, cisimleri ‘latif olan ve görünmeyen bir varlıktır. Cin, göze görünmeyen akıllı ve mükellef varlıkları temsil etmektedir. Cinler hakkında İslam âlimleri iki görüş belirtmişlerdir. Bunlardan biri, cinlerin mutlak manada gizli, görünmeyen yaratıklar olduğu görüşüdür. Bir diğeri ise, cin görünmeyen varlıkların bir kısmının ismidir. Görünmeyen varlıkların, iyi olanlarına melekler, kötü olanlarına şeytanlar, her iki özelliği gösterenlere ise cinler denmektedir. Deyim içinde cin çarpmak, gözle görülmeyen varlıkların kötülüğüne uğramış olanlar için söylenen bir tabirdir. Anadolu’da yaygın bir inanışa göre cinler gözle görünmeyen, insan biçiminde küçük yaratıklardır. Genellikle ağaç kavuklarında, terk edilmiş değirmenlerde, karanlık çöktükten sonra hamamlarda veıssız evlerde yaşamaktadırlar. Gündüzleri ortaya çıkmazlar, güneş batımından sonraıssız yerlerde dolaşırlar, eğlenceler düzenlerler. Yaşama biçimleri insanlara benzer. Doğar, büyür, evlenir ve çocukları olur, sonra da ölürler. İnsanlara bazen iriyarı bir arap, bazen kara köpek, keçi, tavuk gibi hayvan kılığında görünürler. Bazı insanları etki altına alarak, istekleri doğrultusunda kötü işler yaptırdıklarına inanılır. İstedikleri kiş iyi tanıdıklarının sesiyle çağırarak evden çıkarır, karanlıkta uzaklara götürüp bırakır ya da çeşitli hayvan biçimlerine sokarlar. Kendilerine iyilik eden insanları ödüllendirir, saygısızlıkta bulunanlarıysa cezalandırırlar. Buna halk arasında cin tutması ya da cin çarpması denmektedir. Kuran’a göre, akıllı varlıklardan insanlar topraktan ya da çamurdan, melekler nurdan, cinler ise ateşten veya çok sıcak ateşten yaratılmışlardır. Cinlerin, insanlar gibi akılları, sorumlulukları ve yükümlülükleri vardır. ‘cinler’ başlıklı yazıda Prof. Dr. Kerem doksat: "pozitif bilimle uğraşan bir bilim adamı olarak cinlerle ilgili spekülasyonların içine girmem. Ben hastanın beyninde ne oluyor, bunların psikolojik mekanizmaları neler, bu hastalara nasıl yardımcı olurum bununla uğraşırım... Bize gelen insanların büyük çoğunluğu akıl hastası. Ancak az sayıda vakada böyle bir hezeyan ve yanlış inanç yokken benzeri şeylerin olduğunu görüyoruz. O zaman içim cız ediyor! Çünkü rahmetli babam recep doksat'ın da olmasını çok istediği, bilimsel bir epistemoloji ile çalışan bir parapsikoloji enstitüsü ya da kürsüsünün hala olmamasına içim sızlıyor. Çünkü bu tip konularla parapsikoloji uğraşır," demektedir. Bir bilim insanı olan doksat, parapsikoloji ile ilgili eksikliği görmektedir. Cinler konusunda yüksek lisans yapan ve master tezi hazırlayan dr. Ali ataç cinlerin, nasıl adlandırırsak adlandıralım, ateşten yaratıldığını ve şekillerinin saydam olduğunu, insan gibi akıl ve irade sahibi olduklarını ve yeryüzünde yaşadıklarını belirtmektedir. Kur'an-ı Kerim’deki cin suresi ve 35'i aşkın ayete göre cinler insana itaat etmek zorundadır ona göre. Bu yüzden kompleksli yaratıklardır. Ona göre cinler ışık hızıyla hareket edebiliyor, gökyüzüne bile çıkabiliyor. En üstün cin olan şeytan, Allah’a başkaldırdığı için cezalandırıldığını söylüyor. Cinlerin insandan önce yaratıldığını ve Hz. Muhammed döneminde ya şayan cinlerin bugün hala hayatta olduğunu ifade ediyor. Cinlerin ömürlerinin 1000-1500 yıl arasında değiştiğini, insanlarla aralarındaki tek farkın, onlar bizi görüp, incelemekte, oysa biz onları görememekteyiz. Aristo'nun, Kristof Kolomb'un ya da nazım hikmet'in ruhuyla konuştuğunu öne sürenler, hummalı ruh çağırma seansları düzenleyenler Ataç’a göre kendilerini aldatıyor. Çünkü cinler oyun oynuyor ve bir kişinin ruhu adı altında seanslara bambaşka bir boyutta yaşayan cinler katılıyor. Dr. Ataç’ın araştırmalarına göre cinler toplu halde, insanların yaşamadıkları tenha yerlerde, dere kenarlarında, mezarlıklarda ve çöplüklerde yaşıyorlar, insanların yemek artıklarıyla besleniyorlar. Ataç, cinlerin insandan güçlü, üstün özelliklere sahip, korkulması gereken bir varlık olarak görülmemesi gerektiğini söylüyor. Çünkü bu âlemde en üstün varlık insandır, diyor. Yine Ataç’a göre cinlerin ilim üretme, medeniyet kurma gibi yetenekleri yoktur. Kapasiteleri, zekâları ve bilgi seviyeleri 12 yaşındaki bir çocuğunki kadardır. Dr. Ali ataç, "cinlerle iletişim karmak için medyumlara ihtiyaç yok" diyor ve dileyen herkesin cinlerle kolayca temasa geçebileceğini iddia ediyor. Ancak cinlerin geçmişten gelen yaratıklar olarak bugün de yaşadığını, dolayısıyla gelecekten haber veremeyeceğini ifade etmektedir. Ataç, "Medyum Memiş hem 'gaybden bilgi veremem' diyor, hem de 'bu sene Fenerbahçe şampiyon olacak' diyor. Bu ancak onun yorumudur. Cinlerine dayanarak gelecekle ilgili hiçbir kehanette bulunamaz, hiçbir haber veremez" diyor. Yine ataç, "bazı insanların ruhları cinlerle temasa müsaittir, çabuk trans haline geçebilir, çabuk bizim buudlarımızın dışına çıkabilir ve onların âlemi, onların buudları, onların dilleri ve haberleşmeleriyle mayalanabilirler. Bu bir fıtrat meselesidir ve bundan bir insani üstünlük manası çıkarılmamalıdır," demektedir. İnsanın her arzu ettiği yerde cinlere iş yaptıramayacağını ama kolayca onlarla bağlantıya geçebileceğini ifade etmektedir ataç. Kişinin birtakım kelimeleri ve isimleri, sırlı kilitleri açar gibi kullanarak cinlerle temasa geçebileceğini ama cinlerden kolay kolay istifade edemeyeceğini dile getirmektedir. İnsanlar, birtakım kelimeleri birer kod, birer telefon numarası gibi kullanarak ve belirli sayıda tekrarlayarak cinlerle irtibat kurmakta, fakat genelde zararlı çıkan da insanoğlu olmaktadır. Çünkü bu irtibatların bilen kişilerle yapılması gerekir. Her iki varlık da farklı boyutlarda yaşadığı için irtibat kurmaya karar verildiğinde enerji onları karşılamaya yetmeyebilir ya da onları negatif etkileyebilir. Dolayısıyla ipler cinlerin eline geçer ve psikiyatrların possesyon dediği durum ortaya çıkar. Sonuçta bedensiz bir varlık insanı yönetmeye başlar. Birtakım yolları ve usulleri olmakla beraber cinlerle irtibat kurmak bir rehber eşliğinde yapılmalı ve rehber işinin ehli olmalıdır. Belli bir usul, prensip ve rehber olmazsa hata yapıp paçayı kaptırmak, meczup yaftasını sırtta görmekle sonuçlanabilir ona göre.6? Doktorasını "cinler ve büyü" üzerine yapan Doç. Dr. Ali Osman ateş ‘cin dosyası’ başlıklı yazıda ifade edilene göre; cinleri görmek, onlarla evlenmek ve cinlerin yiyecekleri konusundaki kaynakların çürük olduğudur. Yine bu konuda geniş bir araştırma yapan Marmara üniversitesi öğretim üyesi doç. Dr. İlyas çelebi de, kaynaklardaki iki görüşten birinin sessiz olarak kabul edildiğini ve diğer görüşün hiç kaale alınmadığını belirtiyor. İnsanların cinlerden faydalanmasının kesinlikle mümkün olamayacağını savunan bu iki bilim adamı, cinlerle uğraşanların yüzde doksanının şarlatan olduğunu ve bu kişilerden yardım talep etmenin doğru olmadığını ileri sürüyorlar. "ruh dosyası' adlı bir kitabı bulunan araştırmacı- yazar ahmet ersöz ise cinlerle ilgilenmenin yasak olduğunu, onlar vasıtasıyla yardım istemenin doğru olmadığını vurgularken, insanların cinlerle irtibat kurmalarının mümkün olabileceğini ifade ediyor. Ahmet ersöz, "gönül gözü açık olan herkesin cinlerle irtibat kurmalarının mümkün olduğunu" kaydederek bu konudaki yaşanmış olayları örnek gösteriyor. Psikolog dr. Kerem doksat, beyinsel bir rahatsızlığı olmayan bazı insanların yaşadıkları olaylarla karşılaştıklarını ve bunu bilim adına reddetmenin bağnazlık olacağını vurguluyor: "bu tip konularla parapsikoloji uğraşır. Çünkü parapsikoloji, klasik psikolojinin uğraşmaktan kaçındığı noktaları bilimsel metotlarla inceler. Ruhbilim deyimi yanlış kullanılıyor aslında, çünkü ruh çok geniş bir kavram. Hâlbuki bizim ilgilendiğimiz saha yalnızca beyinle ilgili. Bu nüansı yalnız araplar ayırmış lar. 'İlm-i nefs' diyorlar." doksat, bu konuların açıklığa kavuşabilmesi için ülkede parapsikoloji kürsülerinin kurulması gerektiğini söylemektedir. Cinlerin en çok hamam, otluk ve çöplük gibi pis yerlerde bulunduğu kaydedilmiştir. Cinler cismen latif varlıklar olsalar da insan, hayvan, yılan, akrep, deve ve sığır kılığına bürünüp çeşitli şekiller alabildiği hatta katır ve merkep şekline girdikleri, kuş kılığına bürünüp havada uçtukları belirtilmektedir. Maric ve nar'dan yaratılan cinler, insana benzer şekilde görünür hale de gelirler. Yani cinlerin, rüyalarda insanların mana âlemine girdikleri gibi, rüya dışında da görünür hale gelerek, insanların yaşadığı âlemi onlarla paylaşabildiği ifade edilmektedir. Fakat bu, cinlerin asıl hüviyetleri değildir, göründükleri insanların ruh aynalarına aksediş şeklidir. Yani insan olan alıcının kabiliyetine göre bir aksediştir.
1. Sosyal maji (evlilik, komşuluk, aşk gibi her türlü sosyal alanda kısmet açma-kapama, kötülüklerden korunma amaçlı sihirler) 2. Tıbbî maji (her türlü hastalık teşhisi ve tedavisine yönelik sihirler) 3. Büyü bağlama ve açma ameliyeleri… 4. Ceza majisi (hastalatma, hastalık gönderme, düşmanın helakine yönelik sihirler) 5. Kriminal maji (hırsız, kayıp insan ve malın bulunmasına yönelik sihirler) 6. Adlî maji (hâkim ve savcıyı etkileme, mahkemeyi kazanma, mahpusu hapisten kurtarmaya yönelik sihirler) 7. Hıfz majisi (her türlü kaza, bela, musibet ve kötülükten korunma amaçlı sihirler) 8. Arkeomaji (define arama ve bulmaya yönelik sihirler) 9. Veteriner majisi (hayvanların ürünlerinin bol olması, hastalıklarının tedavisi vb. ) 10. Parasal maji (mal ve kazançta bereketin arttırılması, cinlerden para çekme, müşteri çekme vb.) 11. Demonolojik maji (cin davet ve teshirine yönelik sihirler) 12. Haber alma majisi (cinler, rüya, istihare ve çeşitli fal teknikleri ile bilgi edinmeye yönelik sihirler) 13. Zirâî maji (meyve ağaçları, tahıl ve sebzelerin bol ürün vermesi, zirâî hastalıkların tedavisine yönelik sihirler) 14. Haşerelerle mücadele (akrep, yılan, pire vb.) 15. Medyumsal maji (kişiyi hipnotize ederek konuşturma ve sorgulamaya yönelik sihirler)

Not: Bazen Büyük Dosyaları tarayıcı açmayabilir...İndirerek okumaya Çalışınız.

Benzer Yazılar

Yorumlar