Ehl-i Beyt Sevgisi
يا راكِبًا قِفْ بالْمُحَصَّبِ مِنْ مِنى واهْتِفْ بِقاعِدِ خَيْفِها والناهِض
سَحَرًا إذا فاضَ الحجيجُ إلى مِنى فَيْضًا كمُلْتَطِمِ الفُراتِ الفائضِ
إنْ كان رفْضًا حُبُّ آل محمدٍ فلْيَشْهَدِ الثقلانِ أني رافِضِي
Ey yolcu, Minâ çakıllığında dur. Neşeyle
seslen Minâ’nın dağlık yerinin aşağısında oturan ve kalkana.
Seher vakti hacılar Minâ’ya dolup taştığında
dalgaları birbiriyle çarpışan taşkın ve coşkun Fırat gibi.
Muhammed Ehlini sevmek, Râfizîlik176 ise,
insanlar ve cinler şahit olsun ki ben Râfızîyim.
يا آلَ بيتِ رسولِ اللهِ حُبُّكم فرضٌ من الله في القرآن أنزلَهُ
يَكْفيكم مِن عَظيم الفَخْرِ أنكم مَنْ لم يُصلِّ عليكم لا صَلاةَ لَهُ
Ey Rasûlullah’ın Ehl-i beyti, sizi sevmek
indirdiği Kur’ân’da Allah’ın bir farzıdır.
Size salât etmeyenin namazının kabul olması,
size büyük bir övünç olarak yeter.
إذا نحن فضّلْنا عليا فإنَّنا رَوافِضُ بالتَّفضيلِ عند ذَوي الجَهْلِ
وفضْلُ أبي بكر إذا ما ذَكَرْتُهُ رُمِيتُ بنصْب عند ذِكري للفَضْلِ
فلا زِلْتُ ذا رفْضٍ ونَصْبٍ كلاهُما بحبّيهِما حتى أُوَسَّدَ في الرَّمْلِ
Ali’yi üstün tuttuğumuzda cahillere göre üstün
tutma sebebiyle Râfizîyizdir.
Ebû Bekir’in üstünlüğünü zikrettiğimde, Ehli-i
Beyt’e düşmanlıkla suçlandım.
Râfizî de olsam, Ehli-i Beyt’e düşmanlıkla da
suçlansam kumun içinde yastık yapılıncaya kadar her ikisini seveceğim.
شَهِدْتُ بأن الله لا ربَّ غيرَهُ وأشهَد أنَّ البعثَ حقٌّ وأَخْلَصُ
وأنَّ عُرَى الإيمانِ قولٌ مُبَيَّنٌ وفِعْلٌ زَكِيٌّ قد يزيد وينقُصُ
وأنَّ أبا بكرٍ خليفةُ ربِّهِ وكان أبو حفصٍ على الخير يحرِصُ
وأُشْهِدُ ربي أن عُثمان فاضلٌ وأنَّ عليًّا فضلُهُ مُتَخَصِّصُ
أئمَّةُ قومٍ يُهْتَدَى بهُداهُمْ لَحَى اللهُ مَن إياهُم يَتَنَقَّصُ
Allah’tan başka Rab olmadığına tanıklık ettim
ve tanıklık ederim ki dirilme hak ve gerçektir.
İmanın temelleri açıklanmış bir söz ve saf bir
fiildir. Artabilir ve eksilebilir.
Kuşkusuz Ebû Bekir Rabbinin halifesidir, Ebû
Hafs (Hz. Ömer) da hayrı ister, hayır için çabalar.
Rabbimi şahit gösteririm ki Osman
faziletlidir. Ali’nin faziletinin özel bir yeri vardır.
Bir kavmin imamlarının rehberliğiyle yol
alınır, ilerlenir ancak. Allah, onları yerip de onlara eksiklik atfedenlere
lanet etsin.
قالوا تَرَفَّضْتَ قلتُ: كلَّا ما الرَّفْضُ ديني ولا اعْتِقادي
لكن تَوليْتُ غيرَ شكٍّ خيرَ إمامٍ وخيرَ هادِي
إنْ كان حُبُّ الوَلِيِّ رَفْضًا فإن رفْضي إلى العِبادِ
Dediler ki, Rafizîleştin, dedim ki, asla.
Rafizîlik ne dinim ne de itikadımdır.
Lakin en hayırlı imamı ve en hayırlı mürşidi
şüphesiz veli/dost edindim.
Veliyi/dostu sevmek Rafizîlikse, Rafizîliğim
bütün kullaradır.
إذا في مجلسٍ نَذْكُر عَلِيا وسِبْطَيْهِ وفاطمةَ الزكِيّه
يُقال تَجاوَزوا يا قومُ هذا فهذا مِن حديثِ الرافِضيّه
بَرِئْتُ إلى الْمُهَيْمِنِ مِن أُناسٍ يَرونَ الرَّفْضَ حُبَّ الفاطمِيَّه
Bir mecliste andığımız zaman Ali’yi, iki
torununu ve masum Fâtıma’yı.
Ey insanlar bunu geçin bu Râfizîlik
sözündendir denir.
Râfizîliği Fâtıma’ya aitlik sevgisi olarak
gören insanlardan el-Müheymin’e sığınarak kurtuldum.
Not: Bazen Büyük Dosyaları tarayıcı açmayabilir...İndirerek okumaya Çalışınız.
Yorumlar