Print Friendly and PDF

Heykel ve Resim Ebedilik İlişkisi



“Yüz dokunma dışında bütün duyularımızın merkezidir.”
İnsanoğlu yüzyıllardır portre geleneğini sürdürmektedir. Uzunca yıllar portre yapımının en önemli sebebi kişinin ebedileşmek istemesidir. Kendisini sonraki kuşaklara hatırlatma ihtiyacını resim ve heykel aracılığıyla sağlamıştır. Bu resim ve heykeller uzunca bir süre mezarları, kent mimarisini ve tapınakları süslemiştir. Bir süre sonra da evlerin ve sarayların duvarlarında yer almaya başlamıştır.
Nicole Avril “Yüzün Romanı” isimli kitabında. Yüz, insanların karşısındakini tanımlamasına yarayan insan vücudundaki en önemli bölümdür. Bize ve karşımızdakine kim olduğumuzu söyleyen yüzümüzdür. Kişiyi ebedileştirme çabasına iyi bir örnek olan tarih öncesi bir hikaye, yine Nicole Avril’ in kitabı Yüzün Romanı’ın da şöyle anlatılmış;
“Korintos’ta bir genç kız yaşarmış; babası çömlekçiymiş, adı da Butades’miş. Güzel kız günün birinde sevdiği tarafından terk edilmiş. Delikanlı yabancı diyarlara gidecekmiş. Belki de savaşa gidiyormuş ama masalda bu söylenmiyor. Kız umutsuzluğa kapılmışken birden aklına, kuşkusuz bir daha hiç göremeyeceği yüzü feneriyle aydınlatmak gelmiş. Genç adamın profili evin duvarında belirince, kız babasından profilin çevre çizgileri boyunca duvara biraz kil vurmasını istemiş. Sonra Butades nesneyi öbür çanak çömlekle birlikte Nicole Avril Yüzün Romanı isimli kitabında. Yüz, insanların karşısındakini tanımlamasına yarayan insan vücudundaki en önemli bölümdür. Bize ve karşımızdakine kim olduğumuzu söyleyen yüzümüzdür. Kişiyi ebedileştirme çabasına iyi bir örnek olan tarih öncesi bir hikaye, yine Nicole Avril’ in kitabı Yüzün Romanı’ın da şöyle anlatılmış; “Korintos’ta bir genç kız yaşarmış; babası çömlekçiymiş, adı da Butades’miş. Güzel kız günün birinde sevdiği tarafından terk edilmiş. Delikanlı yabancı diyarlara gidecekmiş. Belki de savaşa gidiyormuş ama masalda bu söylenmiyor. Kız umutsuzluğa kapılmışken birden aklına, kuşkusuz bir daha hiç göremeyeceği yüzü feneriyle aydınlatmak gelmiş. Genç adamın profili evin duvarında belirince, kız babasından profilin çevre çizgileri boyunca duvara biraz kil vurmasını istemiş. Sonra Butades nesneyi öbür çanak çömlekle birlikte pişirmiş. Delikanlı oradan ayrıldığında da bu kilden portre genç kızda ondan geriye kalan tek şey olmuş.
Bir gölgenin gölgesiymiş, aklın iziymiş.”
[Nicole Avril, Yüzün Romanı, Çev. Sema Rifat, 11.]
İnsanlığa semavi dinlerden gelen ilk emirlerden biri: “Hiçbir resim ya da heykel veya anıyı hayata geçirmeyeceksin…” dir. Burada kastedilen çoğunlukla portredir. “Tanrının yarattığı yüze eşdeğer hiçbir şey üretmeyeceksin” demektedir iki semavi dinin kitabı! İslam ve Musevilik; bu iki dini inançta amaç insanların putlara tapınmalarını engellemektir. Oysa insanlar binlerce yıldır karşısında kendisine benzeyen varlıklar görebilmek için kendi benzerlerinin portrelerini yapmış ve tanrıları dünyada cisimleştirmişlerdir.

Not: Bazen Büyük Dosyaları tarayıcı açmayabilir...İndirerek okumaya Çalışınız.

Benzer Yazılar

Yorumlar