Zaman
Firavun,
kavmini küçük düşürdü (ezdi). Onlar da kendisine itaat ettiler. Çünkü onlar
yoldan çıkmış bir toplumdu.[Zuhruf, 43/ 54]
"Bir
ülkeyi helak etmek istediğimiz zaman oranın varlıklılarına yola gelmelerini
emrederiz ve onlar da orada fıskişlerler. Böylece o ülkeye hükmümüz verilmiş
olur ve orayı tamamen helak ederiz." İsrâ, 17/16.
"Sizden
önceki nesillerden akıllı ve faziletli kimselerin, yeryüzünde bozgunculuk
yapanlara engel olmaları gerekmez miydi? Fakat onlar arasında kendilerini
kurtardığımız pek az kişi bunu yaptı. Zulmedenler ise kendilerine verilen
refahın peşine düşüp şımardılar ve suçlu olup çıktılar." [Hûd, 11/116.]
"Alimleri
ve hahamları, onların günah söz söylemelerine, haram yemelerine engel olmaları
gerekmez miydi? İşledikleri (fiiller) ne kötüdür!" [Mâide, 5/63]
Rabbin,
halkları Salih ve ıslah edici kimseler iken memleketleri zulmederek helak
etmez.” (Hûd, 11/117) ;
“…Zaten
biz, halkları zalim olmadıkça memleketleri helak etmeyiz.” (Kasas, 28/59);
“Bunların
her birini kendi günahları yüzünden yakaladık… Allah onlara zulmediyor değildi,
fakat onlar kendilerine zulmediyorlardı.” (Ankebût, 29/40).
“Yeryüzünde
ıslaha çalışmayıp fesat çıkaran haddi aşmışların emrine itaat etmeyin.”
وَلَا
تُطِيعُوٓا۟
أَمْرَ
ٱلْمُسْرِفِينَ ٱلَّذِينَ يُفْسِدُونَ
فِى
ٱلْأَرْضِ
وَلَا
يُصْلِحُونَ
“Yeryüzünde ıslaha çalışmayıp fesat çıkaran
haddi aşmışların emrine itaat etmeyin.” [Şu’arâ, 26/151-152]
وَلَمَنِ
ٱنتَصَرَ
بَعْدَ
ظُلْمِهِۦ
فَأُو۟لَٰٓئِكَ
مَا
عَلَيْهِم
مِّن
سَبِيلٍ
إِنَّمَا
ٱلسَّبِيلُ
عَلَى
ٱلَّذِينَ
يَظْلِمُونَ
ٱلنَّاسَ
وَيَبْغُونَ
فِى
ٱلْأَرْضِ
بِغَيْرِ
ٱلْحَقِّ
ۚ
أُو۟لَٰٓئِكَ
لَهُمْ
عَذَابٌ
أَلِيمٌ
“Zulme uğradıktan sonra, kendini savunup
hakkını alan kimseye (ceza vermek için) bir yol yoktur. Ceza yolu ancak,
insanlara zulmedenler ve yeryüzünde haksız yere taşkınlık edenler içindir. İşte
onlar için elem dolu bir azap vardır.” [Şûrâ,41/ 41, 42]
أُذِنَ
لِلَّذِينَ
يُقَٰتَلُونَ
بِأَنَّهُمْ
ظُلِمُوا۟
ۚ
وَإِنَّ
ٱللَّهَ
عَلَىٰ
نَصْرِهِمْ
لَقَدِيرٌ
ٱلَّذِينَ
أُخْرِجُوا۟
مِن
دِيَٰرِهِم
بِغَيْرِ
حَقٍّ
إِلَّآ
أَن
يَقُولُوا۟
رَبُّنَا
ٱللَّهُ
ۗ
وَلَوْلَا
دَفْعُ
ٱللَّهِ
ٱلنَّاسَ
بَعْضَهُم
بِبَعْضٍ
لَّهُدِّمَتْ
صَوَٰمِعُ
وَبِيَعٌ
وَصَلَوَٰتٌ
وَمَسَٰجِدُ
يُذْكَرُ
فِيهَا
ٱسْمُ
ٱللَّهِ
كَثِيرًا
ۗ
وَلَيَنصُرَنَّ
ٱللَّهُ
مَن
يَنصُرُهُۥٓ
ۗ
إِنَّ
ٱللَّهَ
لَقَوِىٌّ
عَزِيزٌ
“Kendilerine savaş açılan
Müslümanlara, zulme uğramaları sebebiyle (cihad için) izin verildi. Muhakkak
ki, Allah’ın onlara yardım etmeye gücü yeter. Onlar, haksız yere, sırf
‘Rabbimiz Allah’tır’ demelerinden dolayı yurtlarından çıkarılmış kimselerdir…”
[Hac, 22/39-40.]
إِنَّ
ٱلَّذِينَ
تَوَفَّىٰهُمُ
ٱلْمَلَٰٓئِكَةُ
ظَالِمِىٓ
أَنفُسِهِمْ
قَالُوا۟
فِيمَ
كُنتُمْ
ۖ
قَالُوا۟
كُنَّا
مُسْتَضْعَفِينَ
فِى
ٱلْأَرْضِ
ۚ
قَالُوٓا۟
أَلَمْ
تَكُنْ
أَرْضُ
ٱللَّهِ
وَٰسِعَةً
فَتُهَاجِرُوا۟
فِيهَا
ۚ
فَأُو۟لَٰٓئِكَ
مَأْوَىٰهُمْ
جَهَنَّمُ
ۖ
وَسَآءَتْ
مَصِيرًا
“Kendilerine zulmetmekte iken meleklerin
canlarını aldığı kimseler var ya; melekler onlara şöyle derler: ‘Ne durumda
idiniz? Onlar da ‘Biz yeryüzünde zayıf ve güçsüz kimseler idik’ derler.
Melekler ‘Allah’ın arzı geniş değil miydi, orada hicret etseydiniz ya!’ derler.
İşte bunların gidecekleri yer cehennemdir; o ne kötü bir varış yeridir.” [Nisâ,
4/97.]
وَٱتَّقُوا۟
فِتْنَةً
لَّا
تُصِيبَنَّ
ٱلَّذِينَ
ظَلَمُوا۟
مِنكُمْ
خَآصَّةً
ۖ
وَٱعْلَمُوٓا۟
أَنَّ
ٱللَّهَ
شَدِيدُ
ٱلْعِقَابِ
“Öyle bir fitneden sakının ki o, içinizden
sadece zulmedenlere erişmekle kalmaz (umuma sirayet ve hepsini perişan eder).
Biliniz ki Allah’ın azabı şiddetlidir” [Enfâl, 8/25.]
فَلَوْلَا
كَانَ
مِنَ
ٱلْقُرُونِ
مِن
قَبْلِكُمْ
أُو۟لُوا۟
بَقِيَّةٍ
يَنْهَوْنَ
عَنِ
ٱلْفَسَادِ
فِى
ٱلْأَرْضِ
إِلَّا
قَلِيلًا
مِّمَّنْ
أَنجَيْنَا
مِنْهُمْ
ۗ
وَٱتَّبَعَ
ٱلَّذِينَ
ظَلَمُوا۟
مَآ
أُتْرِفُوا۟
فِيهِ
وَكَانُوا۟
مُجْرِمِينَ
"Sizden
önceki nesillerden akıllı ve faziletli kimselerin, yeryüzünde bozgunculuk
yapanlara engel olmaları gerekmez miydi? Fakat onlar arasında kendilerini
kurtardığımız pek az kişi bunu yaptı. Zulmedenler ise kendilerine verilen
refahın peşine düşüp şımardılar ve suçlu olup çıktılar." [Hûd, 11/116.]
لَوْلَا
يَنْهَىٰهُمُ
ٱلرَّبَّٰنِيُّونَ
وَٱلْأَحْبَارُ
عَن
قَوْلِهِمُ
ٱلْإِثْمَ
وَأَكْلِهِمُ
ٱلسُّحْتَ
ۚ
لَبِئْسَ
مَا
كَانُوا۟
يَصْنَعُونَ
"Alimleri
ve hahamları, onların günah söz söylemelerine, haram yemelerine engel olmaları
gerekmez miydi? İşledikleri (fiiller) ne kötüdür!" [Mâide, 5/63]
وَمَا
كَانَ
رَبُّكَ
لِيُهْلِكَ
ٱلْقُرَىٰ
بِظُلْمٍ
وَأَهْلُهَا
مُصْلِحُونَ
Rabbin,
halkları salih ve ıslah edici kimseler iken memleketleri zulmederek helak
etmez.” (Hûd, 11/117) ;
Not: Bazen Büyük Dosyaları tarayıcı açmayabilir...İndirerek okumaya Çalışınız.
Yorumlar