İmam Şafii Şiirinden
er-Rebî‘ b. Süleyman (ö. 270/884): “eş-Şâfi‘î’yi, beyanının
güzelliğini ve fesahatını görseydin hayretler içinde kalırdın. Şayet o, bu
kitapları konuştuğu Arapça ile yazmış olsaydı, kitapları okunamazdı.” demiştir.
Bu husus, benzer bir rivayette ise şöyle geçmektedir:
“eş-Şâfi‘î’yi ve beyanının güzelliğini görseydin ondan şaşırırdın. O,
bu kitapları bizimle beraber münazarada bizimle konuştuğu Arapça ile yazsaydı,
fesâhatı ve garip lafızları (anlamı kapalı yadırganan kelimeler) dolayısıyla
kitapları okunamazdı. Ancak o, kitap yazarken halk için açık bir dil kullanmaya
gayret ediyordu, açıklamaya çalışıyordu.
Ebû’l-Velîd: ” eş-Şâfi‘î’den
başka kitapları müşahedesinden daha büyük olan birini görmedim. Kuşkusuz onun
dili de kitaplarından daha büyüktür.” demiştir.
Dua
أَتَهْزَأُ بالدعاء وتَزْدَريهِ وما تَدْري بما صَنَعَ الدعاءُ
سِهامُ الليلِ لا تُخْطِي ولكنْ لها أَمَدٌ وللأمدِ انْقِضاءُ
Sen, dua ile alay ediyor ve onu küçümsüyor
musun? Oysa sen, duanın ne yaptığını bilmiyorsun.
Gece okları yanılmaz, fakat onların belli bir
zamanı vardır ve o zamanın da geçmesi.
عَفَا اللهُ عن عبدٍ أَعانَ بدعوةٍ خَليلَيْنِ كانا دائميْنِ على الوُدِّ
إلى أنْ مَشَى واشِي الهَوى بنَميمَةٍ إلى ذاك مِن هذا فَزالا عَن العَهْدِ
Sevgi üzere dâim olan iki dosta duayla yardım
eden kul ki Allah affetsin.
Tâki aşk muhbiri iftiralar attı ona ve o ikisi
ahdi terk ettiler.
[Beyitlerden önce şu ifade geçmektedir: Ebû Süleymân el-Hattâbi’nin
bazı öğrencilerine yazdırdığı şeylerde okudum. Şeyh şöyle dedi: eş-Şâfi‘î
–Allah ona rahmet etsin- hac günlerinden bir günde incelemek için oturuyordu,
bir kadın geldi. İçinde şunlar yazan bir kâğıt parçasını ona attı.]
قَلبي برحمتِكَ اللهم ذو أُنُسِ في السِّرِّ والجَهْرِ والإصْباح والغَلَسِ
وما تَقَلَّبْتُ مِن نومي وفي سِنَتي إلا وذكرُكَ بين النَّفْسِ والنَّفَسِ
لقد مَنَنْتَ على قلبي بمعْرِفةٍ بأنَّك الله ذو الآلاءِ والقُدسِ
وقد أتيْتُ ذُنوبًا أنت تَعْلَمُهَا ولم تكنْ فاضحِي فيها بفِعْلِ مسي
فامْنُنْ علي بذكر الصَّالِحينَ ولا تجْعَلْ عليَّ إذا في الدين مِنْ لَبَسِ
وكُنْ معي طولَ دنياي وآخرَتي ويومَ حَشْري بما أَنْزَلْتَ في عَبَس
Allah’ım rahmetinle kalbim ünsiyet sahibidir.
Gizlide ve açıkta, sabahleyin ve sabah karanlığında.
Uykumda ve uyuklamamda ancak senin zikrin nefs
ile nefes arasında olduğu halde dönüp durdum.
Kalbime senin nimetler ve kutsiyet sahibi
Allah olduğunu bilmeyi lütfettin.
Ben bildiğin birtakım günahlar işledim ve Sen,
beni kötülük yapmam nedeniyle rezil etmedin.
Salihlerin zikrini ihsan et bana, dinde aklımı
karıştıran bir şey verme.
Bütün dünyam ve ahiretimde ve haşredildiğim
günde, Abese suresinde indirdiğin şeylerle benimle birlikte ol.
ورُبَّ ظَلومٍ قد كُفيتَ بحَرْبِهِ فأَوْقَعَهُ الْمَقْدورُ أيَّ وُقوعِ
فما كان لي الإسلامُ إلا تَعَبُّدًا وأَدْعِيَةً لا تُتَّقَى بدُروعِ
وحسبُكَ أن ينجُو الظَّلومُ وخلفَهُ سِهامُ دعاءٍ مِن قَسِيّ رُكوعِ
مُرَيَّشَةً بالهُدْبِ مِن كلِّ ساهِرِ مُنْهَلَّةً أَطْرافُها بدُموعِ
Senin savaşmaktan başka çarenin olmadığı nice
zâlim vardır ve takdîri ilâhi onu bir şekilde düşürür, yere vurur.
Benim için İslam, ancak kendini Allah yoluna
adamak ve zırhlarla karşı konulamayan dualardır.
Sana yeter, zalimin kurtulmasını engellemek
için arkasından gelen Kaslı, dizçöktürücü dua okları.
Geceyi uykusuz geçiren herkesin kirpiğiyle
tüylenmiş olarak ve uçları gözyaşları dökmüş, yağdırmış olarak.
İmam Şafii
أَكْثَرَ الناسُ في النِّساءِ وقالوا إنَّ حُبَّ النِّساءِ جهْدُ البلاءِ
ليس حُبُّ النِّساءِ جهدًا ولكنْ قُرْبُ مَن لا تُحِبُّ جهدُ البلاءِ
İnsanlar kadınlar hakkında çok konuştular ve
dediler: Kadınları sevmek zorlu bir imtihandır.
Kadınları sevmek zor değildir. Fakat
sevmediğinin yakın olması, asıl zorlu imtihandır.
İmam Şafii
تَعْصي الْإله وأنتَ تُظْهِرُ حُبَّهُ هذا مُحَالٌ في القياس بَديعُ
لو كان حُبُّكَ صادِقًا لَأَطَعْتَهُ إنَّ الْمُحِبَّ لِمَن يحبُّ مُطيعُ
في كل يومٍ يَبْتَديكَ بِنِعمةٍ مِنه وأنت لِشُكْرِ ذاك مُضيعُ
Allah’ı sever göründüğün halde O’na isyan
ediyorsun. Bu kıyasta imkânsız ve asılsız bir şeydir.
Sevgin, gerçek olsaydı O’na itaat ederdin.
Çünkü seven sevdiğine itaat eder.
Her gün sana O’ndan bir nimet geliyor. Sen
ise, ona şükretmeyi ihmâl ediyorsun
İmam Şafii
ومِن الشَّقاوَة أن تُحِبَّ ومَنْ تُحِبُّ يحبُّ غيرَكَ
أو أنْ تُريدَ الخيرَ للإنْ سَانِ وهو يُريدُ ضَيْرَكَ
Şanssızlıktır sevdiğin senden başkasını
sevdiği hâlde sevmen.
Şanssızlıktır sana zarar vermek istediği hâlde
insanın iyiliğini istemen
İmam Şafii
عِفُّوا تَعِفَّ نِساؤكُمْ في الْمَحْرَمِ وتجنّبوا ما لا يَليقُ بمُسْلِمِ
إنَّ الزنَا دَيْنٌ فإنْ أقْرضتَهُ كان الوَفَا مِن أهْل بيتك فاعْلَمِ
İffetli olun, mahremde kadınlarınız da iffetli
olur. Müslümana yakışmayan şeylerden uzak durun.
Zina bir borçtur. Bu borca girersen o, aile
halkın tarafından ödenecektir
İmam Şafii
يا هَاتِكا حُرَمَ الرجالِ وقاطِعًا سُبُلَ الموَدَّةِ عِشْتَ غيرَ مكَرَّمِ
لو كنتَ حُرّا مِن سُلالَةِ ماجِدٍ ما كنتَ هَتَّاكا لِحُرْمَة مُسْلمِ
مَنْ يَزْنِ يُزنَ به ولو بجدارِهِ إنْ كنتَ يا هذا لَبيبًا فافْهَمِ
ولقد بَلَوتُكَ وابْتَلَيْتَ خَليقَتي ولقد كَفاكَ مُعلِّمي تَعْليمي
Ey insanların saygınlıklarına leke süren ve
sevgi yollarını kesen, haysiyetsizce yaşadın.
Sen şerefli bir soydan gelen bir hür olsaydın
müslümanın saygınlığına hiç leke sürmezdin.
Kim zina ederse onunla zina edilir, duvarıyla
da olsa. Ey falanca zeki isen bunu anla.
Ben seni denedim, sen de mizacımı denedin.
Sana muallimim, talimim yeter
İmam Şafii
Not: Bazen Büyük Dosyaları tarayıcı açmayabilir...İndirerek okumaya Çalışınız.
Yorumlar