KAFKASLARDA MEKKEDEN GÖÇENLER: TEREKEMELER
Göktürk ilinin 681 yılında
parçalanmasından sonra birliğe bağlı bodunlardan Hazarlar güçlenerek
Kafkaslardan Doğu-Avrupaya kadar olan bölgelerde güçlü bir el meydana
getirdiler Karapapaklâr’da Hazar birliğine bağlı idiler. Hazarlar Hun ve
Göktürklerden farklı olarak yerleşik düzeni tercih etmiş bir el olmakla beraber
bünyesinde bozkır tipi yaşam süren boy ve obalarda bulunuyordu.
Müslüman Arapların etkinlikleri
giderek sınırları dışına taşmaktaydı. 642 yılında İslâm orduları Nihavent
denilen yerde İran kuvvetlerini yenerek dört yüz yıllık Sasani egemenliğini
sona erdirdiler. Böylece İran’a bağlı Güney Azerbaycan Müslümanların eline
geçmiş oldu. Halife Hz. Osman radıya'llâhu anh zamanında ise Arap-Hazar
savaşları başladı. Her iki tarafında çok kayıplar verdiği bu savaş yüzyıla
yakın devam etti sonunda Araplar Kafkasya’nın tamamına yakınını ele geçirdiler.
Şirvan, Karabağ, Gürcistan ve Ermenistan İslâm egemenliğine girmişti.
Karapapakların o güne [1]
kadar başarı ile savundukları Derbent ve Kür boylarında artık yeni bir
egemenlik başlıyordu. Fethedilen yerlere Arap valiler atandı ve Arap muhacirler
getirilerek yerleştirildiler.
Bir zamanlar Karapapakların
kontrolünde bulunalı bölgelerde çeşitli Arap valileri hanedanlıklar kurdular.
Şirvan’da Yezid bin Mazyad el-Şeybani, Urmiye’de el-İtudyani, Şamahi’da yöreye
adını veren Şamah bin Zarir gibi aileler zamanla yerli halkla karışarak yörenin
eşraflarını meydana getirdiler[2]
Hz. Muhammed salla’llâhu aleyhi ve sellemin Mekke’den Medine’ye hicretinden
sonra Medinelilere Ensar, Mekke’yi terkedenlere ise Muhacir deniliyordu. Yeni
fethedilen Kafkas ülkelerine gerek Ensar’dan, gerekse Muhacirden ve gerekse
Arabistan dışı Araplarından birçok aile getirilerek yerleştirilmeye çalışıldı.
Bu aileler fetih evlatları (evlad-ı fatihan) sayılıyorlardı. Yörede yönetim
genellikle bunların elinde bulunuyordu. Terekemelerin yoğun olarak
yaşadıkları Borçalı dolaylarında ise Hz. Hamza radıya'llâhu anh soyundan olduğu
varsayılan bir grup aile yerleşmişti. Yörenin yöneticileride bu ailelerden
gelmekteydi. Kafkaslardâ bu Arap göçmenler tarafından İslâmiyet yavaş yavaş
yayılmaya başlıyordu. Hicret olayı sırasında Mekke’yi
terkedenlerin Kafkas müslümanları arasında saygın bir konumu vardı. Bunlara
Terki Mekke deniliyordu. Borçalı-Kazaklı
uruğlarının yaşadıkları bölgenin yönetimi bunların elinde idi. Bu Terki Mekke
tanımı zamanla Kafkas halkı arasında Mekkeden Medine’ye göç eden “Muhacir”
anlamına gelen bir Tarih terimi haline geldi. Bazı araştırıcılar Terekeme
sözcüğünün bu Terki-Mekkeden bozulma olabileceğini düşünmektedirler.[3]
Kafkaslarda Türk unsur çoğunlukta
bulunuyordu. Arabistan’dan gelenler ise Türklere oranla azınlıkta
kaldıklarından zamanla Türkleşerek etnik kimliklerini yitirdiler. Arap
fütuhatından yüzyıllar sonra Kafkaslarda artık Müslüman Türklerden sözedilmekte
idi.
Sh: 24-25
Gürcistan, Dağıstan ve
Azerbaycandaki fetihler sonunda Müslüman karapapaklara Terekeme denilmeye
başlandı. Terekeme “Türkmen” sözcüğünün çoğulu
olup Türkmenler
anlamına gelmektedir. Daha önce Müslüman olan Oğuzlar’a
Türkmen denirken Karapapaklara’da Terekeme denmiştir. Terekeme aslında Kıpçak
yönetiminde yaşıyan Kür boyu Türk obalarının tamamına verilen genel bir
isimdir. Yine bu bölgenin Arap fütühatı sırasında Terki Mekkelilerce
yönetilmesi terekeme isminin giderek yerleşmesine neden oldu.
Terki
Mekke kavramı bir bakıma Terekeme sözcüğüne kudsiyet ve asalet kazandırdı.
Karapapak deyişi çok az kullanıldığı gibi bazı obalarda tamamen unutuldu.
XII. ve XIII. yüzyıllara
geldiğimizde Borçalı ve Kazaklı Uruğları artık Terekeme olarak
adlandırılıyordu. Ozan Emrah Şiirlerinde Terekeme güzellerinden sözediyordu.
Aşık Garip Kazak çavı boylarını Terekeme yaylaları diye övüyordu. Evliya Çelebi
bu bölgede Türkçe konuşanlara Terekenle adı verildiğini yazıyordu.
Sh: 33
Kaynak:
Orhan YENİARAS, Karapapak Ve Terekemelerin Siyasi Ve Kültür Tarihine Giriş,
1994, İstanbul
Not: Bazen Büyük Dosyaları tarayıcı açmayabilir...İndirerek okumaya Çalışınız.
Yorumlar