Print Friendly and PDF

SEYR-İ SÜLÛKTE MEŞGUL EDEN SORULAR




Sorular ve Cevaplar Kısaca sunuldu
Bu konuda
·  Kuşadalı Efendimizden; Rabıta rabıta derler, Hakk’dan gafil olmamak demektir.
·  Yine Kuşadalı Efendimizden; “Ahirete intikal etmiş mürşide rabıta olmaz, eğer olsaydı Resul Efendimizden başkasına olmazdı.”
·  Huzurda teveccüh olmaz.
·  Asıl rabıta şeyhinin uluhiyyetini tasdiktir.
Tasavvuf mesleğinde ölüm/yokolma diye bir husus olmadığından kamil insanlar berzah ve ahiret aleminden tasarruf etme yetkilerini var kabul eder. Fakat usulen dünyevi bir mürşid gerekli görülmüştür. Ancak birçok Üveysi meşrebli bir çok veli bulunur.
Her meşayih için geçerli değildir.
NAKŞÎ VE KÂDİRÎ SIRLARINDAN yazımızda bu konuda tasarruf sahibi mürşide örnek sayılır.
Tasavvufta seyr kendinden kendinedir. İnsan kendini ne kadar çok tanırsa bu minval üzere Allah Teâlâ’yı da tanımaya başlar. Bu konuda literatür çoktur.

Ancak en yüksek makam olan  “abduhu” “kulu” olmak makamına erişmek üzere hareket edilmelidir.
Bu konuda YOKLUK BİLGİSİ ve SAKLI SIRLAR yazıyı okuyabilirsiniz.
Tarikatlerdeki standart esma (Yedi Esma) azami düzeyde terbiyede salike verilse de bunun vakitlerini sürelerini tayin eden kamil bir mürşide ihtiyaç vardır. Bu nedenle esmâ kişiden kişiye farklıdır. Yıllarca çalışıp bir hal kesb edemeyen mürid varken bir anda ikmal olan mürid için değerlendirme /sonuç çıkarmak yapmak hatalıdır. Tasavvuf mesleğini bir okul gibi düşünülmelidir.
Esmâ ve zikirler hedef değil araçtır. Hedef nefis terbiyesi ve vuslat ile sonuçlanan “aşk”tır. Yunus Emre kaddesellâhü sırrahu’l azîz hzaretleri gibi sırrı aşikâr olmayan “kendinden haberi olamayan” dervişler bulunur.
Benlikten sıyrılma olmaz terbiye edilir. Ancak nefis terbiyesininde nihayeti yoktur. Tamam bitti diye bir özelliği olmadığı için tetikte olup ayık olmak gerekir.
Yaratılanı sevip ve onların eziyetine karşı olan tavrımızla ölçülebilir.
Aynanın sırlı yüzünden görünmeyen arka ziftli kısmıda birbirinden ayırmadan tevhid üzere bakmak gerekir. Mistik tecrübesinde de bu konular fazlaca işlenmiştir. Çirkin bir diye bir şey yoktur, yalnızca zannı vardır. Ancak bu hususta bulunan incelik, kabul edilmiş kerih bir halin iktibasından kaçınmak gerekir. Mesela şeytan’a yaşama hakkı veren Allah Teâlâ’nın bu konudaki rızamı yoksa hikmete dayandığını fark etmek gerekir. Bu ise yüksek irfan gerektirir.
Onların bizim tanımamıza gerek yoktur. Onlar bizi tanır, dilerse bize kendini ifşa eder, dilerse hiçbir belirti vermeden tasarrufunu yapar. Buradaki mesele bizim insanlık için ne konumda kullanılacağımızdır. Bunu da bilmekten öte efalimizden sudur eden sızıntının ne olduğu ve mecrasına bakmak gerekir. Tabiatta ve mahlukatta kaybolma diye bir hüküm bulunmadığından her halimiz kendimizden kendimize gelirken ayık ve gaybubiyyet halimizi fazla irdelememek gerekir. Çünkü bir zaman sonra bu araştırmamalar suyumuzu bulandırır ve hata yapmamıza sebep olur.

Not: Bazen Büyük Dosyaları tarayıcı açmayabilir...İndirerek okumaya Çalışınız.

Benzer Yazılar

Yorumlar