Print Friendly and PDF

Geceleri Işıtan Ay Işığısın, Dudakta Balsın, Şekersin

 


CCXXXIV

Sevgili, ne diye bunca zamandır, gurbet ilde eğlenip kalıyorsun? Şu gurbetten geri gel artık, niceye bir bu perişanlık?

Yüzlerce mektup gönderdim, yüz çeşit yol gösterdim; ya yol bilmiyorsun, ya mektuplarımı okumuyorsun.

Mektubumu okumuyorsan zaten mektup seni okur, meramımı anlatır sana; yol bilmiyorsan zaten yol bilenin avcundasın.

Geri gel, o mecliste senin kadrini, değerini kimsecikler bilmez; taş yüreklilerle oturma, çünkü bu madenin incisisin sen.

A candan da kurtulan, gönülden de; a iki âlemden de elini yıkayan, a dünya tuzağından sıçrayıp kaçan, uçup giden, geri gel, çünkü alıcı doğanlardansın sen.

Su da sensin, ırmak da sen; öyleyken gene de su arayıp duruyorsun. Hem arslansm sen, hem ceylan, hem de onlardan daha da güzelsin sen.

Senden cana dek nice yol var; fakat sen mi daha güzelsin, daha eşsizsin, yoksa can mı?

Canla mı birleştin, yoksa sevgilinin ışığı mısın sen?

Geceleri ışıtan ay ışığısın, dudakta balsın, şekersin. Yarabbi, yarabbi, kimsin sen? Hasılı baştan başa lâtifsin, tazesin, görülmemiş bir şeysin sen.

Senden her an ululuk, güzellik, nur, yücelik; bizden de gönül vermek, can vermek, baş vermek; bu çeşit alışveriş daha hoş, daha güzel; ne güzel şeyler vermedesin, ne hoş şeyler almadasın.

Aşkından canımızı kurtarmaya imkân yok, şekerler gibi eriyip gitmek gelir elimizden ancak; senin elinle sunulan zehir bile bizce kaynağından sunulan abıhayattır.

Kaynak: Cilt 2

Mevlânâ Celâleddin-Divân-ı Kebîr-Hazırlayan : Abdülbâkiy GÖLPINARLI

Not: Bazen Büyük Dosyaları tarayıcı açmayabilir...İndirerek okumaya Çalışınız.

Benzer Yazılar

Yorumlar