DİVAN ŞİİRİNDE MEŞHUR BEYİTLER
VASFI MAHİR KOCATÜRK
ÖNSÖZ
Eski edebiyatımızda, bilhassa
divan şiirinde, vecize cinsinden pek çok tanınmış beyitler ve mısralar vardır.
Bunlardan bir kısmı Türk Ata sözlerinin nazm edilmişleridir; bir kısmı
Kuran’dan, hadis’den ve İslâm kültürünün ana prensiplerinden alınan ilhamlarla
meydana getirilmiştir ; bir kısmı da Türk şairlerinin
şahsı duygu ve düşüncelerinin ifadesi olarak yazılmıştır. Bütün bunlar, Türk
edebiyatının fikir cephesini, hayatî ve felsefî görüş tarafını; halleri ve
hadiseleri tahlil değerini temsil ediyor. Bu itibarla çok değerli ve çeşitli
bakımlardan manâlı olduklarından şüphe edilemez. İçlerinde öyleleri vardır ki,
bütün millete mal olmuştur; yeni hadiseler karşısında hâlen, tekrarlanır ve
uzun izahların, isbatların yerini tutar; ta’-riz, telmih, nükte ve espri
vasıtası olarak kullanılır.
Kültür hayatımızda, fikir
yazılarımızda bu gibi meşhur sözlerin gerektiği yerde zikredilmesi eski bir
gelenektir. Bundan dolayı duyulan ihtiyaçla bunlar zaman zaman tesbit edilmiş
ve bunlardan matbu antolojiler dahi yapılabilmiştir. Bizim kitabımız meydana
getirilirken bu eserler taranıp içlerinden birçok beyitler ve mısralar
seçilmekle beraber, bunlardaki yanlışlar da düzeltilmiş, kendi tetkik ve
araştırmalarımız neticesi olarak Divanlardan çıkardığımız beyit ve mısralar da bunlara
eklenmiştir.
*************
Aşksız canı ölü bilmek gerek.
Sultan Veled
Âşık olan öğüde girmez olur,*
İki gözü örtülü görmez olur.
Şeyyad Hamza
Geçirme fırsatı boynun eğip
benefşe gibi,
Ki gül gibi geçer üz tiz ömr
devranı.
Hoca Dehhani
Kime bir afiyet geldi cihanda
Kim ana ermedi yüz bin
tezelzül?
Gülşehri
Pes bilin: Yalnız kişi güçsüz
olur,
Biriken devleti uçsuz olur.
Aşık
Paşa
Er kişinin metaı erlik olur.
Kadı Burhaneddin
Ser verim diyen kişi erkek
gerek.
Kadı Burhaneddin
Eğer dilden gelen elden geleydi
Gedalar cümlesi sultan olaydı.
Şeyhoğlu
Derler ki sabr kamusu derde
deva olur.
Ahmedi
Kimsesiz hiç kimse yok, her
kimsenin var kimsesi,
Kimsesiz kaldım, yetiş, ey
kimsesizler kimsesi!
Kuşeni
Batıl işleyü haktan ayrıldım,
Boynuz umdum, kulaktan
ayrıldım.
Şeyhi
Mescidi koyup ocak mihrabına
yüz tuttu halk:
Çok müselmanı soğuklar eyledi
ateşperest..
Mesihi
Kendi kendine ettiğin âdem ş ;
Bir yere gelse edemez âlem.'
Adli (İkinci Bayezid)
Eline zer alıp varsan “Efendi,
gel, buyur!” derler,
Eğer destin tehi varsan
Efendi’yi uyur derler..
Andelibi
Mey ile mal-i yetimi ele almalı
değil,
Eğer almalı ölürse meyi al,
malı değil!
Huffi
Etme ızhar-ı hüner etmeğe
âlemde heves : Bülbüle dam-ı ıjelâ oldu lisaniyle
kafes.
II
Kûyünü görmekle dilde sakin
olmaz şevk-ı yâr : Kani olmaz cennet-i Firdevs’e didar
istiyen.
III
Sor dil-i biçaremin halin
perişan zülfüne:
Halini bilmez perişanın perişan
olmıyan.
IV
Yârsız kalmış cihanda aybsız
yâr istiyen.
V
Diyar-ı yârı terketmekte naçar
olmasın kimse...
VI
Bir vakt olur ki der: O da bir
zaman imiş.
Ahıned Paşa
Cihanda âdem olan bigam olmaz,
Anmçün bigam olan âdem olmaz.
II
Germ olduğunca meelis-i uşşak-ı
meyperest
Eshab-ı şevk girye eder, biedep
güler..
III
Gökten ne yağdı kim anı yer
etmedi kabul.
IV
Tek yüzün görmiyelim, var
Mısır’a sultan ol!
V
Çemende gezmek ile zağ andelib
olmaz.
VI
Tabib nicesin öldürmese tabib
olmaz.
Necati
Ayş ü nuş eyle bugün, anma
gam-ı ferdayı! Sana ısmarlamadılar bu yalan dünyayı.
II
Aş olmayınca başta nasıl cuş
eder gönül:
Derya temevvüc eylemez
olmayıcak hava.
III
Gönül yıkmak harab etmek
gibidir beyt-i mâmuru, Veli yapmak hezaran kâbe bünyad etmeden yektir.
IV
Naehl olur muarız-ı ehl,
Her Ahmed’e bulunur Ebucehl.
V
Altun ile mizanda bir gelse
dahi seng Sıklette bir olmak ile kıymette bir olmaz.
VI
Mahvolup gitmez mürur-u derh ile, baki kalır Hame ile safha-yi evrakta mezbur olan.
Kemalpaşazade
Zamane içre mücerrebdir
intikam-ı zaman: Hemişe yahşiye yahşi verir, yamana yaman.
II
Âşık oldur kim kılar canın feda
cananına,
Meyl-i canan etmesin her kim ki
kıymaz canına.
III
Canı kim cananı içün sevse
cananın sever, Canı içün kim ki cananın sever canın sever.
IV
Kemal-i hüsn-ü meşreb âri
olmaktır taarruzdan, Riya ehline hem çok itiraz etmek riyadandır.
V
Eyiesen tutiye tâlim-i eda-yı
kelimat Sözü insan olur amma özü insan olmaz.
VI
Saadet-i ezeli kabil-i zeval
olmaz,
Cûbeş yer üstüne düşmekle
payimal olmaz.
Fuzuli
I
Belâya merd olanlar sabreder,
namerd sabretmez: Tamam ola ayarı etmez altuna ziyan ateş.
II
Cefa taşın ne tan atsa, hayali!
sana alçaklar:
Belagat meyvesin payda eden
nahl-i hünersin sen.
III
Hayli müşküldür kişi
terkeylemek mutadını.
IV
Hayr ile yad
eylemek lâzım kişi üstadını.
V
Ab ü hava olunca bir hâkden
nebitmez.
IV
Sorarsan meclisin keyfiyyetin
kendin bilenden sor,
Hayali
Bir değirmendir cihan, her
kimse bekler nevbetin.
Zati
Fitneye ekser sebep bezm-i
cihanda badedir.
Zati
Şişt-rû ayineyi, âma çırağı
neylesin?..
Zati
Ser vermek olur, sırrı ayan
eylemek olmaz.
Cenabi Paşa
I
Kadd-i Yâre kimisi ar’ar dedi,
kimi elif:
Cümlenin
maksudu bir amma rivayet muhtelif.
II
Halk içinde muteber bir nesne
yok devlet gibi, Olmaya devlet cihanda bir nefes sıhhat gibi.
III
Olsa kumlar sayısınca ömrüne
hadd ü adet
Gelmeye bu şişe-i çarh içre bir
saat gibi.
IV
Jeng-i gamdan diler isen ola
gönlün safi
Koma elden, koma bir lahza
şarab-ı safi!
V
Mülk-ü dünya kimseye kalmaz,
sonu bcrbad olur,
Ey Muhibbi, şöyle farz et kim
Süleyman olmuşuz.
IV
Saltanat dedikleri ancak cihan
kavgasıdır.
Muhibbi (Kanunî
Süleyman)
Cihanârâ cihan içindedir, arayı
bilmezler:
mahiler ki derya içredir
deryayı bilmezler.
Bahri Dede
Bimanm, ey ecel, bu gece bekle
yanım al!
Ruz-u firak-ı dilberi gösterme,
canım al!
Yahya Bey
Akil isen deme Ferhad ile
Mecnun’a deli!
Eylesen halka nazar her biri
bir gûna deli.
Cafer Çelebi
Belâ dilden dir, ol dildar
elinden dadımız yoktur,
Gönüldendir şikâyet, gayriden
feryadımız yoktur.
Semai
Dehr içinde hangi gün gördüm ki
akşam olmaya!
Cinaili
Görmemek yektir görüp divane
olmaktan seni.
Cinaili
Ümidim bu, vefadan ola gönlünde
eser peyda:
Huda kadirdir, eyler seng-i
haradan güher peyda.
Hüdayi
Yetmez mi temaşa-yı cemal, el
de sunarsın?
Ey âşık-ı mihnetzede buldukça
bunarsın.
Sami
01 kadar arayayım şahid-i
maksudumu kim
Cüstücuda talebim rahşine
meydan tükene.
Sami
Efendi, lütfet, ölçüp yapmağı
ko!
Meta-ı himmete endaze olmaz.
Gazali
Tok olan cümle cihanı tok
sanır,
Aç olan âlemde ekmek yok sanır.
Sabayı
Bahar geçtise nola, hazanı hoş
görelim,
Zaman zamana erişmez, biz anı
hoş görelim.
Hevesi
Güle gûş ettiremez, boş yere
bülbül inler:
Varak-ı mihr ü vefayı kim okur,
kim dinler!
Kami
Hemişe şem’ gibi vakf-ı piç ü tâb oldum,
Zemane her kimi ki yaktı ben
harab oldum.
Kavsi
Ölürüz içmeyince bir dem mey:
Ve minehnâi küllü şey’in
hay...
Remzi
Çarha dayanma her ne kadar
üstüvar ise,
Yerin, efendi, altı da var üstü
var ise.
Girami
Gülşeninde âlemin bu sırra
ermez hiç kes :
Zağlar azade vü bülbül
giriftar-ı kafes...
Firaki
Erişir menzil-i maksuduna
aheste giden,
Tizreftar olanın payine damen
dolaşır.
Hatemi
Eğer uslu isen âlemde deli ol
be deli!
Hayreti
Elinle ettiğin hayri dilinle
eyleme zayi!
Kefeli Hüseyin
Aceptir hal-i âlem: Bilmiyen
söyler, bilen söyler.
Kefeli Hüseyin
Söylemez söylemez amma dür-ü
meknun söyler.
Kefeli Hüseyin
Makalı! Ta’n-i âdâdan ne gam
erbab-ı irfana:
Atarlar taşı elbette dirat-i
meyvedar üzre.
Makali
Cahilin fahri cah ü mal iledir,
Arifin izzeti kemal iledir.
Ahi
Lâtif olsa lâtife hoştur elbet
/
Ve lâkin hariç olmaya edepten.
Beyanı
Bu haristan-ı âlemde açılmazsa
gül-ü maksud,
Ne gam, ey bülbül-ü can! çün ki
gülzar-ı adem mevcud
Figani
Halka gibi kimsenin kapısına
urma kulak,
Bakma hemsayeş sarayından yana
revzen gibi!
Kadri
Geh safa buldu gönül ayinesi
gâh keder:
Böyledir hal-i cihan: böyle
gelir, böyle gider.
Kâtibi
Cihan içre bulunur gerçi çok
yâr,
Kani kisem gibi yâr-ı vefadan?..
Nafizi
Fukara kalbine her kim dokuna
Dokuna sinesi Allah okuna.
Şahidi
Derunun pür maarif, hemnişinin
merd-i arif kıl,
Açılma, ey yüzü gül, şahs-ı
nadana kitab âsâ!
II
lydgehten varalım dolaba dilber
seyrine,
Bakalım ayine-i devran ne suret
gösterir.
III
Avazeyi bu âleme Davud gibi
sal,
Baki,
kalan bu kubbede bir hoş şada imiş.
IV
Kadrini seng-i musallada bilip
ey Baki,
Durup el bağlıyalar karşına
yaran saf saf.
V
Batıl hemişe batıl ü merduddur,
veli
Müşkül budur ki suret-i haktan
zuhur ede.
VI
Var kıyas et fiishat-i deryay-ı
rahmet neydigün.
Baki
Geldımse nola ben şuara bezmine
âhır:
Âdet budur, âhırda gelir bezme
ekâbir.
II
Başı erişti göğe rif’at ile her
dûnun,
Hak budur kim kati alçaklığı
var gerdunun.
m
Tamam
oldu güzellik sanma Şirin ile Leylâ’da,
Nice Leylâ bulunur erlik amma
âşık olmaktır.
IV
Çün sırr-ı Hak vücud-u
mezahirde müstetir
Bir veçhe nazırız, bakalım Hak
ne gösterir.
V
Fark eylemiyen cevheri sarraf
değildir.
VI
Hüner akran içinde her cihetten
faik olmaktır. Nev’i
Meghur Beyitler
I
Dünyayı bildi, kendiyi, biçare,
bilmedi.
II
Halka kin eyleme ger varsa
mürüvvet sende, Seni zemmeyliyeni medh ile kıl germende.
III
Gör zahidi kim nail-i irşad
olayım der:
Dün mektebe vardı, bugün üstad
olayım der.
IV
Hâk ol ki Huda mertebeni eyliye
âli, Tac-ı ser-i âlemdir o kim hâk-i kademdir.
V
Zikıymıt olunca nidelim cah ü
celâli?
Yuf anı satan dûna, harîdarına
hem yuf!..
VI
Tufan ise dünya gamı biz keşti-i Nuh’uz.
Ruhi
Tevekkül ehliyiz, hergiz bizim
amalimiz yoktur,
Müheyyadır bizimçün devlet, isticalimiz
yoktur.
II
Tac ü destar ile tefahur eder,
Başını açıcak keli görünür.
III
Akla mağrur olma Eflatun-u vakt
olsan dahi,
Bir edib-i kâmili gördükte tıfl-ı mekteb ol!
IV
Hab-ı gaflet bizde bir tâbir
olunmaz hâbdır.
V
Erbab-ı dile gayret-i akran ne
belâdır!
VI
Çarha tesir ederim, gönlüme
tesir edemem.
Nef’i
Bülbül şetareti gül-ü handanı
güldürür,
Taklid-i zağ kebk-i hıramanı
güldürür.
II
Hırka vü tac ile,
zahid, kerem et, sıkleti ko!
Âdeme cübbe vü destar keramet
mi verir?
III
Bülbüller öter, güller açık,
şad gönül yok,
Hiç böyleliğin görmemişiz
fasl-ı baharın.
IV
Birbirine girdiler dolâblarla
âblar,
Âblar galip gelince döndüler
dolâblar.
V
Söyliyenler kendisin bilmez,
bilenler söylemez.
IV
Unuturlar seni, biçare, heman ölmiyegör.
Şeyhülislâm Yahya
Bize kâfir diyenin kendide iman
olsa, j
Dahleden dinimize bari müselman
olsa... |
II
Yârın tecelliyatım sad güne
gösteren
Ayine-i dilimde olan
inkisardır.
III
Feryad-ı andelibe sebep
nevbahardır.
IV
Bisyar olan güherse de
biitibardır.
V
Bu bezmin badenuşü mest olur
amma harab olmaz.
VI
Mürğ-u biârâm esir-i dam-ı
sayyad olmasın..
Şeyhülislâm Bahayi
Sebeb-i rif’at olur, gam yeme,
üftade isen:
Bir bina tâ ki harab olmaya
mâmur olmaz.
II
Cevr et, ey şuh-u cefapişe,
vefadan geçtim,
Derdimi bari füzun eyle,
devadan geçtim.
111
Giderdik kâr-ı aklı, re’y ü
tedbire peşimanız,
Bakıp biz suret-i ayine-i
takdire hayranız.
IV
Bahtı varun olanın sâyi de
meşkûr olmaz.
V
I lüsn-ü tedbir ile mey bir
dahi engûr olmaz.
VI
Aşinaya aşina, bigâneye
bigâneyiz.
Fehim
Çarhen nifakını yine teşvişi
gösterir, Sen âleminde ol, gönül! iş işi gösterir.
II
Füruğ-u gevher-i idrake teng
imiş bu cihan:
Metaı ateş olan çarisuya sığmaz
imiş.
III
Zib-i elvan ile olmaz
mütelevvin arif,
Heves-i cah ile cahil mütelâşi
görünür.
IV
Şahsın istidadı lûtf-u
peykerinden bellidir:
Kimiya-yı kabiliyyet
cevherinden bellidir.
V
Gelmesin eksik terazuda metaı
kimsenin...
VI
Zemane devleti sermaye-i nifak
ister.
Naili
Hasma çok hile demişler ukalâ,
Cümleden eşlemi: terk-i gavga.
At&yi
Sayesin derviş-i biberg ü
nevadan dûr eden Saklasın ârayiş-i tabuta nahl-i
kametin...
Mantıkî
Âdem bu bezm-i derv-i dilâraya
bir gelir, Bil kadr-i ömrünü, kişi dünyaya bir gelir!
Sabri
Ey gül, nazîrin olmaz idi harın
olmasa!..
Riyazi
Sükût etmek gibi âlemdi nadana
cevab olmaz.
Şefii
Sunar bir cam-ı memlû bin tehi
peymadan sonra,
Felek ehl-i dili dilşad eder
amma neden sonra!..
Mezakî
Benim derd-i derunum âşık-ı zar
olmayan bilmez,
Mahabbet bir belâdır kim
giriftar olmayan bilmez.
Halimi
Humlar şikeste, cam tehi, yok
vücud-u mey,
Ettin esir-i kahve bizi, hey
zemane, hey!..
Sairi
Gamınla ağlamak yıllarca handan
olmadan yektir,
Kul olma dergehinde Mısr’a
sultan olmadan yektir.
Sam
Yediği darbe-i enduh ü gamı
kendi bilir,
Tabiin avazesi her çend ıraktan
hoştur.
Hurrem Paşa
Bir gül mü var bu gülşen-i
âlemde harsız!..
Hayli
Kâfir olsun mey içip âlemde
dilber sevmiyen!
Ferruhi
Bir acep devre eriştik ki geleh
bezmimize
Muttasıl ayağımız almağa fırsat
gözetir.
Bahsi
Bu nevbaharda ancak açıldı
lâle-i dağ,
Küşad-ı gonce-i dil kaldı bir
bahara dahi.
Zamiri
Önün ardın gözet, fikr-i dakik
et, onda bir söyle,
Öğütme kalbine her ne gelirse
asiyab âsâ!
Veysi
Bezm-i ikbalini târ eylemesini
derse felek
Kişi yaktığı çırağ üstüne
pervane gerek.
Veysi
Ne mâniler, ne sözler
münderiçtir safha-i dilde,
Eğerçı suret-i zahirde hâmuşum
kitab âsa.
Nergisi
Zahit o denlü sıklet-i tac ü
kaba ile
Uçmak ümidin etmez idi ebleh
olmasa.
Nergisi
Sühan-i bihüdeden hoş gelir
avaz-ı horoz:
Bari Mânasını bilmezse de
hengâmı bilir.
II
Senden ednayı görüp şükr ile
demsaz olmak
Senden âlâlara reşg eylemenin merhemidir.
III
Bedter değil mi çakçaka-i
asiyabdan,,
Nabi, o bezm k’ olmaya nevbetle
güft ü gû?..
IV
Lâzım gelirdi serv ü çınar ola
meyvedar
Fazl ü hünerde medhali olsa
kıyafetin.
V
Yangın da iptidada gererden
zuhur eder.
VI
Halkı rahatsız eden kimsede
rahat mı kalır?
Nabi
VII
Sad çak olurdu mürğ-u giriftar
görmese
Ümmid-i fürce rahnelerinden
kafeslerin.
VIII
Künc-ü gurbet gülşen-i cennet
kadar canbahş olur
Dar-ı gurbette bulunsa
aşinalardan biri.
IX
Bu pend âkile beştir ki halk söylerler :
Zaman ile şu saray-ı köhen
Fülân’m idi...
X
Şöhreti mal iledir mâbed-i
islâmm da:
Cami-i köhne-i bivakfa cemaat
gelmez.
XI
Kenarın dilberi nazik de olsa
nazenin olmaz.
XII
Münasebetle olan iftira ne
müşkül imiş...
XIII
Garib himmeti var ağniya-yı
devranın:
Lisan ile doyurur, ab u nane
yer kalmaz...
XIV
Yok
bigaraz muamele ehl-i semanede,
Kimse ibadet etmez idi cennet
olmasa.
Nabi
Zımnında olmasa eğer ümmid-i
afiyet
Hazm eylemezdi vaz’-ı etibbayı
hastalar.
XVI
Oldu sermaye-i hayret bana bim
ü ümmid,
Bilemem
eyliyecek girye midir, hande midir,
XVII
Bende yok sabr ii sükûn, sende
vefadan zerre,
İki yoktan ne çıkar fikredelim
bir kerre.
xvnı
İnsan odur ki bir söz ile ola
bend-pâ,
Hayvandır ol ki bağlıyalar
risman ile.
XIX
Ol matlabm husülüne lanet ki
talibi
Lâzım gele müracaat etmek
adûsuna.
XX
Ol mey ki neş’esinde ola buy-ü
imtinan
Seng-i kaza dokunması yektir
sebusuna.
Nabi
Her vakte bir bahane bulur
binemaz olan.
Yazıcı l’aşid
Herkes olsa nola serkeşte-i
girdab-ı elem:
Dümeni yelkeni yok keştiye
döndü âlem.
Cem’î
I
Nüshan maraz-ı aşka ilâç
eylemedi hiç,
Ey şeyh-i keramatafüruş, ez de
suyun iç!..
II
Sana her meclisinde söylerim,
sen mülzem olmazsın, Değil kürsiye, vâız, arşa çıksan âdem olmazsın!
III
Kitab-ı sünnete uy, ey hatib-i
hoş nağme!
Hava-yı nefsine uyma bizim imam
gibi...
IV
Der-ı muarazayı açma fasl-ı
sohbette:
Gıcırtı etme, ayıptır, sarir-i
bab gibi.
V
Âb u tabı kesilen gül varak-ı
ruhsara
Haftada iki tıraş ile taravet
gelmez.
Sabit
VI
Hoş gelir ehline alâyış-i
çirk-i dünya:
Cameâlûdeliği zinetidir
bakkalın.
VII
Dehen-i hançer-i sertizini tiz
etmektir
En büyük şefkati kurbanlara
kassablarm.
vnı
Miyan-ı lücce-i mihnette
çaresiz kaldık,
Biraz müsaade-i ruzigâra
muhtacız.
IX
Zahid, bu bürudetle eğer duzaha
girsen
Bir lüle dühan içmeğe ateş
bulamazsın.
X
Birader eski mesel: Yaresi olan
gocunur.
Bu zahni ile hareketten de
ihtiraz ederiz.
XI
Hain evden olunca müşküldür.
xn
Zamane hacısı yârana armağan mı
verir.
Sabit
Kani ol gül gülerek geldiği
demler şimdi?
Ağlarım yadıma
geldikçe gülüştüklerimiz.
Mahir Baba
>1
Deruni aşina ol, taşradan
bigâne sansınlar;
Bu bir ziba reviştir: Âkil ol,
divane sansınlar.
Derviş Şinasi
Asudelik murad ise derviş
meşreb ol!
Dünyada derdi gayret-i akran
çeken çeker.
Fenni
Kan ağladıkça ben sen ederdin
visale va,’d,
Âlem ol âlem idi, zaman ol
zaman idi...
Fasih
Şifası olmayan bimara sıhhattir
helâk olmak.
Fami
Çeşm-i insaf kadar kâmile mizan
olmaz,
Kişi noksanını bilmek gibi
irfan olmaz.
TaJib
Erer bir sahil-i maksuda âhır
fülk-ü dil kalmaz,
Olur
bir gün müsait ruzigâr amma zaman ister.
Eiişdi
Ah-ı dil-i bülbül güle de hara
da kalmaz.
Faiz ' '
Huda divar-ı devlethane-i
erbab-ı ikbali
Gehi bir lâne-i genceşg-i
biâram içün saklar.
Razi
Bir gün gelir mi rahne bu
devr-i teselsüle,
Dolab-ı çarhe hâk ile yeksan
görür müyüz?
Kelim
Budur merasim-i işrakıyan-ı
âlem-i üne:
Sühanle samia lebriz ü encümen
hâmuş...
Salık
Âlini jada zemzeme-i aşk eder
eser:
Kûh-u bülend naleden elbette
seslenir.
Gazim Ricanın
da ucunda rüşvet ister olmağa nafiz:
Hedeften tirin istirdadı
temrensizliğindedir.
Yesri
Tasannu’ ehline yüz verme,
bakma suzişine:
İşi bitince yanar mum-ıı
hatem-i mektub.
Yesri
Derdimiz canana söylenmiş, deva
söylenmemiş:
Macera söylenmiş amma müddea söylenmemiş.
Yesri.
Olmasın vareste piç ü tab-ı gamden kinecu:
Mar-ı serma dideye Mevlâ güneş
göstermesin.
Şehri
Eb ü cedd ile tefahur etmek
Nakd-ı gayri sayıvermek
gibidir.
Şehri
Namtıbarek kademi Nil’i,
Fırat’ı kurutur.
Agâh
Hussad-ı asrın etme nazar
güftügûsuna:
Şir iltifat eder mi kilâbm
gulûsuna!..
II
Lâzım değil inayeti ehl-i
tekebbürün:
Bahşeyledi atasını vech-i
abûsuna.
III
Kerim odur ki mücazat-ı afv ede
basma
Felek müsaade-i intikam
verdikçe.
IV
Kande varsa âşık-ı biçare
cananın arar.
Nahifi
Kimseyi dilteng-i azar etme,
sultanlık budur!
Kalb-ı mûru tahtigâh eyle,
süleymanhk budur.
Nazînı
insan
odur ki hulku ede dost düşmanı,
Dünyayı lûtf ile kişi kendiye
kul eder.
Nazîm
Muradın anlarız ol gamzenin,
iz’anımız vardır,
Beli, söz bilmeziz amma biraz
irfanımız vardır.
11
Rahzeni hâr olanın dameni
berçide gerek.
nı
Bir nim neş’e say bu cihanın
baharını,
Bir sagar-ı keşideye tut
lâlezarım.
IV
Ehl-i diliz, felekte belâmız
budur bizim:
Tuttuk reh-i savabı, hatamız
budur bizim.
V
Fırsat-ı güftar, ya Rab! düşmesin bedgûlara...
VI
Olur
bu ruzigâr elbet müsait cevherin arza,
Heman sen hemçü derya daima
amâde-i cuş ol!
Nedim
Evvel yutul da sonra çalış sen
de yutmağa,
Baziçekâr-ı devletin öğren
kumarını!
Atıf
Bulmaz yemezdir ekri erbab-ı
iffetin:
Gördük bu âlemin nice
perhizkârını.
Atıf
Sebu-yu pür şada vermez, tehi
hum sazdan kalmaz;
Yesarı ketmeder mal ehli,
müflis devletin söyler.
Lebib-i Amidi
Kemal erbabı arayişle asla
iftihar etmez:
Değildir hürmeti mıshafların
cild-i mutallâdan.
Lebib-i Amidi
Âhır yine hâk olur bu tenler :
Bilmem neye kibr eder edenler.
Şeyhülislâm Vassaf
Sükût-u sofi-i har musikî
yerine geçer.
Necib
Güftar-ı ehl-i danişedir
itirazımız,
Hodrare'y ü hodpesende
mümaşat edenleriz.
II
Halk eder dad ü sited, biz
pürtelâş ü binasib:
Çarisuy-u âlemin bir tınmadık dellâlıyız.
Hayrettedir gönül ki safa
hangisindedir:
Ferhad şehri, Kays ise kühsarı gösterir.
IV
Bir bahara erer encamı hazan-ı
derdin:
Gösterir bir semere âhırı ruy-u
zerdin.
Nesih
II
Sille vurulur herkese sima sına
lâyık.
Vali-i Amidi
Kurbiyyet-i bülbüle de hâre de
kalmaz,
Hengâm-ı tareb meste de hüşyare
de kalmaz.
Vali-i Amidi
I
Revzen-i haneyi sermada küşad
etmektir:
Serdi-i bezm-i edeb hande-i
bicadandır.
II
Hazır ol bezm-i mükâfata, ey a
mest-i gurur!
Rahne-i seng-i siyeh pembe-i
minadandır.
III
Scrnigûn olur heman fevvareden
çıktıkta ab :
Rif’at-i ruşendilânı baht-ı
varun istemez.
IV
Temiz-i nik ü bed ayn-i
zarardır hurdebinane:
Bu dikkat cismini sura surah etti
gırbalin.
V
Tab'-ı dürüştü ruy-ü mülayim
zebun eder.
VI
Lîf-u sühan nezaket-i tab’a
nümunedir.
Sami
Âdem odur ki etmiye tağyir
vaz’ını, ikbal ü baht kendüye yâr olmuş, olmamış..
II
Bu camda niçün, ey saki,
neşve-i Cem yok?
Şarab-ı köhne var amma ki eski
âlem yok.
III
Felek benim gibi müflistir,
etmem istimdad:
Kim itimad eder müflisin
tekeffülüne?
IV
Dostu zar ü hazin, düşmanı
şadan eyler:
Sen sen ol, eyleme bir kimseye
izhar elemin.
V
Âdeme kendi ayağı ile devlet
gelmez.
VI
Sağ gözü eylemesin sol göze
Allah muhtaç.
Seyyid Vehbi
Abisten-i safa vü kederdir
leyal hep:
Gün doğmadan meşime-i şebden
neler doğar...
11
Hüner adayı tatlı dil ile
tesmimdir, yoksa
Nedir farkı zeban-ı cangüdazm
niş-i kejdümden?
III
Bana evza-ı naşayeste-i.gerdun
keder vermez:
Teessür hasıl
olmaz bahrde çikâb-ı bedbudan.
IV
Reşg-i hasid hatır-ı danayı
gamgin eylemez: Suret-i bed cebhe-i mir’atı pür çin eylemez.
V
Türşruyân-ı hased ihsan ile
olmaz beşuş:
Telhı-i zehri mizac-ı kand şirin
eylemez.
Kırımlı Rahmi
Tekâpusuz gelen nimette vardır
lezzet-i diğer,
Ne rütbe müı-ı’am olsa eyler
âdem armandan haz.
II
Feyz her asrda mevkuftur
istidada:
Gül-ü tasvir bahar olsa da
handan olmaz.
III
Eder insanı giriftar-ı elem
kayd-ı maaş:
Mürğ kim dane telâşında ola
dama düşer.
IV
Bera-yı kârdır dâva-yı ihlâs
ettiği halkın:
Düruğ-u maslahat-âmizdir şimdi
sadakatler.
V
Cihanda devlet eder aybın
âdemin mestur:
Günah ederse de farza sevabdır
derler.
VI
Çıkınca namı mey âşâmlıkla bir
rindin
Elinde ab görülse şarabdır
derler.
Kaşid
VII
Bir didede kim aynek-i idrâk
ola eyler Ayine-i imruzda ferdayı temaşa.
VIII
Eder savt-ı ceres rah-ı batarda
davet-i rehzen:
Hel dünyada yoktur âdeme şöhret
kadar düşmen.
IX
İhtiraz ile konar her kâra
erbab-ı hıred:
Mürğ-u zirek damsız etmez
tahayyül danesin.
X
Takrir edemem çektiğim âlâmı
felekten, Zira ki anın zikri de bir güne elemdir.
XI
Şikâyettir cevabı her kime
dersen “nedir halin?”
xn
Bütün halk-ı cihan casus-u
ayb-ı yekdiğerdir hep.
Raşid
I Kabiliyyettir husul-ü
maksadın sermayesi,
Elde istidad olunca kâr kendin
gösterir.
II
Behredar olur niamden zineti
terk eyliyen:
Nahl olunca bişükûfe bâr kendin
gösterir.
III
Nik ü bed her vasf olur bir
zata nisbetle kemal:
Doğruluk navekte hoştur,
eğrilik şemşirde.
IV
Pirlikte ateş-i fakrın olur
tesiri saht.
Çelfebizade Asım
I
Aşk-ı cihanı bu dil-i nalâna
verdiler:
Bir râşedar ele dolu peymane
verdiler.
II
Kûh-temkin kibara deme deme
feryadını hiç: O da feryadına feryad eder dağ gibi.
Beylikçi İzzet
Mestanelerin
birbirine arz-ı hulûsu
Çingânelerin şüpheli imanına
benzer.
Osmanzade Taib
I
Hileyle iş gören kişi mihnetle
can verir. ;
n
Şirler değme kemendefkene
nahcir olmaz.
III
Encama erer mevşim-i gül, hara
da kalmaz.
IV
Olur
mu cüst har-i süst taziyane ile.
Neyli
Halkın safa-yı vakti geçen
demlerindedir.
Kami
I
Hem eder ta’ne tahammül, hem
olur ser cünban:
Zahide har mı desem, ya büz-ü
ahfeş mi desem..
11
Her ıztırabm âhırı asayiş
olduğu
Zâhir meal-i zelzele-i
gâhvarede.
Antakyah Münif
I
Var ise şüphen eğer vur mehak-i
tecrübeye:
İşte levh, işte kalem, işte
kitap, işte fuhul...
II
; Ehl-i dil her kande kim aram
eder rağbetlenir, Gâh olur gurbet vatan, gâhi vatan gurbetlenir.
III
Pâk-tıynet kûşe-i gurbette hâr
olsun muhiç:
Gevher aguş-ü sedeften dûr olur
kıymetlenir.
IV
i Ne faide hafez-i bedgüher der
ise eğer: ş Ebim zümürrüd-ü ahdar, cedim zebercettir!..
V
Nâdana bar-ı bihüdedir cism-i
bişuur;
Dünyaya, gûyiya dedir, var
cenaze çek!
VI
Hâriş-i sine-i mazlum
olacaktır, ya Rab!
Zalimekaşınacak nahun-ü kudret
verme!..
Hami-i Âmidi
I
Huddama kasd-ı lûtfu olunca
ekâbirin
Tahsin-i hizmet eylediği bir
bahanedir.
II
Hatır müdder olsa amelden kalır
havas:
Bimar ehl-i haneye elbet halel
verir.
III
Gitmez kulûb-u kasiyeden nakş-ı
infial:
Seng üzre mürtesim olan âsar
saht olur.
IV
Hahiş-i lûtf eylemek kem
mayegân-ı asrdan
Nur ümmid etmedir ayniyle
çeşm-i kürdan.
V
Saht-diller kahr ile her
hizmete mutad olur:
Aheni eşkâl-ı gûnagûna korlar
nar ile.
VI
Şecer-i barverin kurdu
derununda olur:
Kimse vakıf olamaz devletinin
afetine.
Niizhet
Tenezzül eylemez âlihimem
çirkâb-ı dünyaya,
Anınçün zirve-i caha çıkan
ekser edanidir.
II
Kâselisan biribirini eder
istiskal
Cümleden olsa da memnun
veliy-yi nimet.
III
Kerem zemanede, Hazık, kibar-ı
devletten
Niyazmed-i ricaya cibah-ı
piçapiç...
IV
Teşbih olunsa serve kadi yâr
incinir:
Doğrusu şimdi rast sözü kimse
istemez.
V
Berk u baranını seyr eyliyen
anlar ebrin
Sonu giryanhk imiş nabemahal
handelerin.
VI
Rıza göstermemek ahkâm-ı
devlethane-i dehre Mücerret hane-i dehre fuzuli kethudalıktır.
Hâzık
Heraan görmiyelim hâr elinde
giilzarı, Hazan ederse felek gam değil baharımızı.
II
Bastırır" derd-i seri
sıkleti enfiyyelerin:
Hoş gelir nefreti halkın bize
ikramından.
Hatem
I
Kendi elimle yâre kesip
verdiğim kalem
Fetva-yı hun-u nahakımı yazdı
iptida.
II
Âşık oldum hakim
idi adım,
Akla uydum “Be var, deli!”
dediler.
III
Tezlil-i zata nisbet ederler
tevazuu,
Bu vaz’-ı cangüdazı da gördük
kibardan..
IV
Kendi derdim bırakıp elle ağlar
gezerim:
Lâlenin dağı, gülün ateşi zar
etti beni.
Nevres-î Kadîm
Çeşm-i alili hasret ile pür nem
eyledim,
El iyd-i ekber eyledi ben matem
eyledim.
II
Farisi şi’r yazar Rum’da şair
meselâ:
Revişin zağ unutur kebke
ederken taklid.
III
Fünuna dad ü sitedle olur mu
hiç vâkıf:
Nihayrti, kütübün ismin öğrenir
sahhaf.
IV
Danaya geç muamele, nâdana
iltifat;
Düşmez, Efendi! böyle eda şan-ı devlete.
V
Cahilin daim muradmca döner
çarrh-ı felek: İltifat eyle geda ferzend-i nâbinasma.
VI
Halkın istidadına vabestedir
âsar-ı feyz:
Ebr-i nisandan sedef dürdane,
ef’i sem kapar..
Beliğ
Ârif çekemez tavrını nevreste
kibarın, İllâ ki ağa sadrına geçmiş çukadann.
II
Böyle asırda arz-ı hünerden ne
faide?:
Deycur-u şebde nur-u basardan
çi faide?
m
Semt-i gülzar-ı vefadan
giizeram yok iken Kimi söyletsen olur bülbül-ü gülzar-ı hulûs.
IV
Tamam
ikbal eder insanı ilka cay-ı idbare:
Olur
üftade-i hâk-i siyeh meyve kemalinde.
V
Kibar-ı devlet olmakla kişi
mir-i kelâm olmaz:
Giran kıymıt niginin ekserinde
nakş-ı nam olmaz.
VI
Himmetinden bilinir rütbesi
insan olanın.
Haşmet
Muzaffer vakt-ı fırsatta adûdan
intikam almaz, Mürüvvetmend olan nakâmi-i düşmanla kâm almaz.
n
Milyan-ı güftügûda bedmeniş
iyham eder kubhun: Şecaat arzederken merd-i kipti sirkatin söyler.
m
Dil-i mecruha zahm-ı tazedir
her tesliyet, Ragıb, Teselli-i şemamet gûne-i ahbabdan feryad!..
IV
Âleminde her kes eyler hodbehod
dâva-yı zur, Merd-i meydan-ı hüner malûm olur ruz-u mesaf.
V
•■t
Kâse-i lebriz fağfur olsa da
vermez şada:
Servet efzayiş bulunca ağniya
hıssetlenir.
VI
Eğer maksud eserse mıra-ı
berceste kâfirdir:
Aceb hayretteyim ben sedd-i
İskender hususunda.
Ragıb Paşa
Turfe dükkân-ı hikemdir bu
köhen tak-ı sipihr: Ne ararsan bulunur derde devadan gayri.
VIII
Efendi, ta’nedenin aklı var mı
Mecnun’a:
Güruh-u ehli heva içre bir mi
bin deli var.
IX
Bitabi-i tehalük ile yolda
kaldı hep
Ser menzil-i merama vakitsiz
şitab eden.
X
Ümmid-i neşvedir bize hep
derd-i ser veren:
Fikr-i safada olduğumuzdur
keder veren.
XI
Libas-ı nev benevle ey olan
ârayişe mail!
Kemalinden haber ver, kimse
senden ihtişam almaz.
XII
Olayım kaydden azade diyen kay
de düşer.
Ragıb Paşa
Mihrin görür kemalde her gün
zevalini, Âkil felekte cah ile mağrur olur mu hiç?..
II
Edip sarf ab-ı ruyün lûtf ehl-i
denaetten:
Ne denlü ab versen nahl-i huşge
meyvedar olmaz.
III
Gına-yı kalbe sebep devlet-i
kanaat imiş, Cihanda cay-ı ferak kûşe-i feragat imiş.
IV
Terk nush eylese hem sureti hoş
olsa bile, Zahidin sıkleti var bezme hamûş olsa bile.
V
Fasl-ı bahar mürğ-u hoş avazı
söyletir,
VI
Eser bahr-i emelde bir muvafık
rüzigâr elbet.
Fıtııat Hanım
I
Bir gün olursun, iki gözüm, sen
de aşka yâr;
Bu macerayı ben o zaman
söylerim sana.
II
Zekâtı yok, zarar etmez,
tükenmez, eksilmez:
Olur
mu âdeme hülya gibi nisab-ı ferah.
III
eder
seyrini bu hane-i sad nakşın, kim
Saf ayine gibi gördüğü renge
boyanır.
IV
Çekilenler kalır, Es’ad, bu
cihan içre heman, Vakti şadi de gelir, mevsim-i mihnet de geçer.
V
’
Su uyur, düşman uyur, hasta-yı
hicran uyumaz.
VI
Bir sürçen atın başı kesilmez.
VII
Sen bu baziçeye aldanma, temaşasına
bak.
Şeyh Galib
VIII
Gec-nihadan billur rast sühaden
kuvvet: Pir-i hamgeşte gör ki asaya dayanır.
IX
Acaba dağdağa-i caha düşen
biçare
Terk-i asayişi sermaye-i devlet
mi sanır?
X
Çeken piyaleyi pâ-der-rikâb
olup gidiyor, Gelen bu meclise mest ü harab olup gidiyor.
XI
Fikr etse hal-i âlemi âdem
garibser.
XII
Kâmil hata eder ki anı cahil
eylemez.
xın
Her renge boyan da renk verme,
Mir’at-ı safaya jeng verme!
XIV
Ne kadar bilmese de halk
hünermendi tanır.
Şeyh Galîb
Çaresaz olma değil, derdine
derman arıyor, Yoklayıp nabzını ettimse kimi istimzaç.
II
Meta-ı kâsıd-i irfana sarf-ı
ömr ettim,
Alır bulunmadı, üstümde kaldı
âhır-ı kâr.
III
Sirkat-i şi’r edene kat’-ı
zeban lâzımdır,
Böyledir şer’-i belâgatte
fetva-yı sühan.
IV
Hadd-i zatında kim olmazsa edib
Feleğin sillesi eyler te'dib.
V
Yok
iken tilki gibi hilegüzar
Yine Postu soyulur âhır-ı kâr.
VI
Eyleme vaktini zayi, deme kış
yaz, oku, yaz!
VII
Gizli düşman gibidir bil ki
müdahin ahbab.
Sümbülzade Vehbi
Haris olur kişi pek
men'olunduğu fiile: Revac-ı badeye fart-ı yasağdır bahis.
II
Bilinir kadr-i abâ mevsim-i
baran olsun.
Enderuni Faaal
Öğren lisan-ı asr ü rüsum-u
zemaneyi,
Bak tab’-ı nase, vakte münasip
tekellüm et!
Meşatecizade Esad
I
Suç öldürende değildir,
ölendedir derler;
Şehid-i gamze-i yârim, acep
kimin suçu var?
II
Dersem o şaha binde birin hal-i
zarımın, Gûş eylemez mübalağalı dasitan deyu.
Vakanüvis Pertev
Sözünü kestiremez olmasa hunriz
şehan:
Bak hatibe, çıkıcak minbere
tîga dayanır.
Neşet
Etmez tarîk-ı hakta olan halka
serfüru: Eğmez minare kametini bad eserse de.
Arifi Ahmet Paşa
Olsa ne denlü muhkem esas-ı
bina-yı cah Bir dem gelir ki cuşiş-i seyl-i bükâ yıkar.
Şakir
Tama’sız âdemin halk-ı cihan
hep akrabasıdır.
İbrahim Hakkı
Fark etmiyen insan ne demek
olduğun eyvah Hayvan gelecektir, yine hayvan gidecektir.
Kâni
Ehl'i pertev göklere çıksa yine
medhuldiir:
Av’av-i segteynatandan mah da
kurtulmadı.
Kâni
Açtır köpek, ister ki yemek
sohbeti olsun.
Siiruri
I
Eyyam-ı Cem de meykede
darül’eman imiş, Şimdi değil, Efendi, o da bir zaman imiş.
II
Kâr etti cism il canıma zehr-i
sitemleri:
Mâran imiş zemanede yaran
sandığım.
III
Dillerde dasitan imiş esrar
sandığım.
Halîmgiray
I
Ne rütbe setr olursa maye-i
aslı hüveydadır:
Nemek bin türlü renge kand
olmak ne mümkündür.
H
Eğer dest-i kaderden kemter
olsa bir gece nânın
Velev kutb-u cihan ol tekkede
bir dervişin kalmaz.
III
Ehl-i dil zerre kadar bâra
tahammül edemez:
Hatır-ı gonceye sad mevc-i
belâdır şebnem.
İffet
Zen merde, civan pire, keman
tirine muhtaç: Ecza-yı cihan cümle biribirine muhtaç.
Basîri
İtirazı ko bozüldu güişen-i
âlem deyu, İşbu bağ-ı bibakanın bağıbanı sen misin?
Azmi
Hep doğrulukla vâsıl olur tir menzile: Pek de yabana atmıyalım istikameti.
Daniş
Râmeyledim o şuhu deyu fahr
eder
Lebib:
Gayret kişiye etmediği kârı
söyletir.
Lebib
Zemanı zahidinin iffeti
züğürtlüktür.
Vakanüvis Esad
Her derde bir deva var, anı
bulmadır hüner.
Vakanüvis Esad
Mihneti kendine zevk etmedir
âlemde hüner, Gam ü şadi-i felek böyle gelir böyle gider.
II
Bir kerre kişi düşmesin âlemde
yerinden, 01 an dağılır meclis-i cem’iyyet-i ahbab.
III
Hep çekticeğim kendi ceza-yı
amelimdir.
IV
Kaymak ye varıp Sütlüce’de sen
bu ağızla.
V
Bazarda kâlâ-yı maarif satılır
mı?
VI
Küstüm sana ben nafile yalvarma
barışmam.
VII
İtikadı olmıyan taklid eder her
meşrebe.
Vasıf
Bir mevsim-i baharına geldik ki
âlemin
Bülbül hamûş, havz tehi,
gülistan harab.
II
Dağ-ı dilden bağ-ı adni âşık
istidlâl eder:
Ârif oldur kim ede bir gülde
seyr-i gülistan.
III
Âkil oldur ki ede düşmanını
kendine dost.
IV
Kendi kendin merdüm-ü ateşzeban
ifna eder.
V
Sipihre çıkma kolaydır, Mesih
olmak güç.
VI
Yârın seven ağyara mudara
eyler.
VII
Kendi aybm bilmedir ancak
hüner.
VIII
Kazaya kimseler razı değildir,
razıyız derler.
izzet
Molla
Bize versin mi Huda ab-ı
hayat-ı tevfik:
Hızrı bulsak reh-i zulmette
külahın kaparız.
X
Eylemez kem-maye rahat asimi
fikr etmeden
Her ne rütbe etmiş olsa kadrini
devlet bülend.
XI
Bir gün aranır elde heman bir
hüner olsun.
XII
Malini ihrak-ı binnar etmedir
keyf-i dühan.
XHI
Talii yâr olanın yâri bakar
yaresine.
XIV
Evinin haline bak devlete târiz
eyle.
XV
Kimse kâm almış değil, ya kâm
âlem kimdedir?
XVI
Halkı hicv etme sakın kendini
hicveylersin.
izzet
Molla
I
Kanaat eyledi ankayı kaf-ı
şöhrete vâsıl:
Kişi mümtaz olur âlemde elbet
uzlet ettikçe.
II
Vakt-ı maziden abes hal getirme
kale Hüner-i valid ile fahr eden evlâd gibi.
III
Keleğe çıksa eğer tir yine hake düşer: Erer ikbal-i hava ehline elbet idbar.
IV
Reh-i tecridde derler mi
Aristo’ya hakim:
Terk-i dünya eden İskender’e
üstad olmaz.
V
Eser bırak ki ola zinde namın
âlemde:
Cihanda cam dururken olur mu Cem
gümnam?
vı
Haleb anda ise bunda bulunur
endaze: işte meydan-ı sühan, gitmiyelim Şiraz’e.
Süleyman Fehim
Sükûtu bilmediğinden değil,
edeptendir,
Eğerçi söylemez amma neler
bilir âşık.
II
Beni öldürse de yârım çıkamam
emrinden:
Kişinin sevdiğinin hatırı
dünyaya değer.
III
Pek kolay hazmolunur mahveti
ehl-i keremin
Olsa in’amı eğer ettiği tahkire
göre.
IV
Keder dedikleri şey’i gider
bilir âşık.
V
Ehl-i dil söyliyemez derdini
Allaha bile.
Hızrağazade Said
Ehl-i dil kaddine ziba yaraşır
hil’attir,
Canib-i Haktan atâ kâle-i
irfandır edep.
Refi-i Kâlâyi
I
İncitme sen ahbabını
incinmiyesin sen:
Bu âlem-i fanide zarafet budur
işte.
II
Sağ olsun ahibba da ne derlerse
desinler.
III
Zalim, beni söyletme derunumda
neler var.
Leylâ Hanım
Tevem olmuş suruna kahpa
cihanın matemi: Duhterin tezvic eden mader hem ağlar hem güler.
II
Muztariptir daim erbab-ı
hünerden cahilân:
Cephesi bed-suretin pür çin
olur ayineden.
m
Gıybet ü kizb ü nifak üzre olan
ahbabın
Sohbet-i meclisine, ülfet-i
me’lûfuna yuf!
IV
Müflis
olandan akçe talep eylemek abes.
V
Çeşm-ı âmaya
göre leyi ü nehar ikisi bir.
Ayni
Reng ü bûdur güle zinet, güzele
hüsn ü baha,
Gül denir her güle amma gül-ü
râna başka.
Pertev Paşa
Yaver olursa eğer lûtf-u Huda
bir kula
Bir pula muhtaç iken dehre olur
padişah.
Şahingiray
Bu mesel ile bulur cümle düvel
fevz ü felah: Hazır ol cenge eğer ister isen sulh u salâh.
Abdülhak Molla
Benzer erbab-ı riyanın hali ol
kâşaneye: Iç yüzü viran, dışı mâmur şeklin gösterir.
II
Lâf-ı dâv-yı enaniyyet ne lâzım
ârife:
Herkesin âlemde bin mafevki,
bin madunu var.
Esad Muhlis Paşa
Neş’e tahsil ettiğin sağar da
senden gamlıdır: Bir dokun bin ah dinle kâse-i fağfurdan.
' Gölge etme başka ihsan
istemem.
Âlî
Bedbaht ona derler ki elinde
cühelanın
Kahr olmak için kesb-i kel ü
hüner eyler.
II
Ey olan bade-i ikbal ile
sermest-i gurur!
Korkarım bir gün olur sen de
olursun mahmur.
III
Hak Taalâ kimseyi bir ferde
muhtaç etmesin,
Yoksa halkın ettiği ihsane
değmez minneti.
IV
Beni küçük düşüren payemin
küçüklüğüdür,
Büyük belâya sokan gönlümün
büyüklüğüdür.
Kişiye her işi âlâ görünür:
Kuzguna yavrusu anka görünür.
VI
Bizim şeyhin keramatı olur
menkul kendinden.
Şinasi
Ahibba şive-i yağmada mebhut
eyler adayı, Huda göstermesin âsar-ı izmihlâl birde...
II
Kimse idrak etmedi mânasını
dâvamızın,
Biz dahi hayranıyız dâva-yı
bimânamızm.
III
Ruz-u mahşerde sorarlarsa nemiz
var diyecek: Biz bu dünyada günah etmedik insancasına.
IV
Gam-ı âlem kibar-ı âlemin
gamsızhğmdadır.
V
Müstaidd-i merg olan bimara
Lokman neylesin.
VI
Dest ü payı bağlıdır, biçare
kurban neylesin.
VII
Rüşvetle irtikâba da lâzımdır
iktidar.
Yenişehirli Avni
İç bade, güzel sev var ise akl
ü şuurun;
Dünya var imiş ya ki yoğ olmuş,
ne umurun.
II
Asude olan dersen eğer gelme
cihana:
Meydana düşen kurtulamaz seng-i
kazadan.
III
Bibaht olanın bağına bir
katrası düşmez
Bâran yerine derrü güher yağsa
semadan.
IV
Erbab-ı kemali çekemez nakıs
olanlar:
Rencide olur dide-i huffaş
ziyadan.
V îdrak-i maâli bu küçük akla
gerekmez, Zira bu terazu o kadar sıkleti çekmez.
VI
Seyr etti hava üzre denir
taht-ı Süleyman,
Ol saltanatın yeller eser şimdi
yerinde.
VII
Yıldız arayıp gökte nice turfe
müneccim
Gaflet ile görmez kuyuyu
rehgüzerinde.
VIII
Onlar ki verir lâf ile dünyaya
nizamat
Bin türlü teseyyüp bulunur
hanelerinde.
Ziya Paşa
Ayinesi iştir kişinin, lâfa
bakılmaz, Şahsm görünür rütbe-i aklı eserinde.
X
İnsana sadakat yakışır görürse
de ikrah, Yardımcısıdır doğruların Hazreti Allah.
XI
Kadı ola dâvacı ve muhzır dahi
şahit, Ol mahkemenin hükmüne derler mi adalet
XII
Ümmid-i vefa eyleme her şahs-ı
degalde:
Çok hacıların çıktı haçı zir-i
begalde.
xıı
Zalim yine bir zulme giriftar
olur âhır: Elbette olur ev yıkanın hanesi viran.
XIV
En ummadığın keşfeder esrar-ı
derunun:
Sen herkesi kör, âlemi sersem
mi sanırsın?
XV
Allana tevekkül edenin yaveri Haktır, Naşad gönül bir gün olup şad olacaktır.
XVI
Allaha sığın şahs-ı halimin
gazabından:
Zira yumuşak huylu atın çiftesi
pektir.
Ziya Paşa
XVII
Bed-asla necabet mi verir hiç
üniforma: Zerduz palan vursan eşek yine eşektir.
XVIII
Bed-maye olan anlaşılır
meclis-i meyde: İşret güher-i âdemi temyize mehaktir.
XIX
Nush ile yola gelmiyeni etmeli
tekdir, Tekdir ile uslanmıyanm hakkı kötektir.
Nâdanlar eder sohbet-i nadanla
telezzüz.
Divanelerin hemdemi divane
gerektir.
XXI
Milyonla çalan mesned-i izzette
şerefraz, Birkaç kuruşu mürtekıbin cay-ı kürektir.
XXII
Bevval-i çeh-i zemzemi lânetle
anar halk, Sen kâbe gibi kendini hürmetle benam et.
XXIII
Bir yerde ki yok nağmeni takdir
edecek gûş Tazyi-i nefes eyleme, tebdil-i makam et.
XXIV
Manend-i şecer nabit olur sabit
olanlar: Her hangi işin ehli isen onda sebat et!
Ziya Paşa
Usanmaz kendini insan bilenler
halka hizmetten Mürüvvetmend olan mazluma el çekmez ianetten.
II
Muini zalimin dünyada erbab-ı
denaettir:
Köpektir zevk alan sayyad-ı
biinsafa hizmetten.
III
Cihanda kendini her lerdden
alçak görür ol kim Utanmaz kendi nefsinden de âr eyler melâmetten.
IV
Felekten intikam almak demektir
ehl-i idrake
Edip tezyid-i gayret müstefid
olmak nedametten.
V
Eder tedvır-i âlem bir mekinin
kuvve-i azmi, Cihan titrer sebat-ı pay-ı erbab-ı metanetten.
IV
Değildir şir-i derzencire
tönmet acz-i akdamı, Felekte baht utansın binasîb erbab-ı himmetten.
Namık Kemal
VII
Eden tahrib-i âlem inkisar-ı
kalbidir halkın: Gönül yıkma cihanı eylemek âbad lâzımsa.
VIII
Sana senden gelir bir işte
ancak dad lâzımsa, Ümidin kes zaferden gayriden imdad lâzımsa.
IX
Hake
yüz sürmekle kaimse yer üstünde hayat
İhtivar et altını hakin havatın
rağmine.
Mevta yakışır var ise rahat
döşeğinde,
İkdam ü tahammül gerek erbab-ı
hayata.
XI
Hubb-u cah artar cihan oldukça
makrun-u fesad: Cisme za’f ettikçe istilâ tama’ kuvvetlenir.
XII
Kimsenin lûtfuna olma talib,
Bedeli cevher-i hürriyettir.
Namık Kemal
Efkârı mülkü, şehr-i dili
tahtıgâhıdır, Her kimse kendi âleminin padişahıdır.
II
Tefekkür etmeli de bu cihana
bir gelişi
Gidermeli kederi, bakmalı
safaya kişi.
Mahmud Nedim Paşa
Hükümet hikmet ile müşterektir,
Vezir olan hakim
olmak gerektir.
Yusuf Kâmil Paşa
Şane-i zülf-ü sühandir itiraz.
Cevdet Paşa
I
Vakt-i ikbalinde kasırdır
ricalin himmeti:
Mürtefi oldukça şemsin sayesi
maksur olur.
II
Müstakim ol, Hazreti Allah
utandırmaz seni.
III
Biz de at oynatırız dur hele
meydan olsun.
Diyarbakırh Said Paşa
Merdümazarı nüveziş siteme
rağbettir,
Zalime merhamet ef’iyi sıyanet
gibidir.
Kâzım Paşa
Düzd-ü şeb şule-i mehtabdan
olmaz mahzuz.
Eşref Paşa
Mütekebbirle kibr etme tasadduk
sayılır,
Zalime cevr ü eza kılma ibazet
gibidir.
Manastırlı Naili
Âkilân tâ söz mahallin
bulmadıkça söylemez.
Meşhuri
Maslahat olmasına bir öhöcük
lâzım imiş.
Recaizade Şefik
Edib olur kişi sermaye-i hayası kadar.
Recaizade Ekrem
Öyle eşşektir ki bâlâsındaki
teşdidinin
Alet-i timara benzer lâyuad
dendanı var.
Ferid
Mârifet iltifata tabidir:
Müşterisiz meta zayidir.
II
Ehl-i butlanın sözün tercih
eden âdem midir?
Âdem ol isterse hasm olsun
bütün âlem sana.
in
Toplanıp ehl-i hava her biri
bir saz çalar:
Çelebi, böyle olur bizde de
konser dediğin.
IV
İhtilâfatiyle uğraşmakta dehrin
zevk yok, Zevk anın mirsad-ı ibretten temaşasındadır.
V
Mudhikât-ı dehre ben ölsem de
tasvirim güler.
VI
Gına vermez harise âlem-i
imkânı bahşetsen.
VII
Hased o rinde ki asudedir
mezarında!
Muallim Naci
Bir zaman bulmaz fena dünyada
erbab-ı himem: Şahini mahvolsa da âsâr kendin gösterir.
II
Kendini bilmiyen âdem gibi
nadan olmaz;
III
Olup mecruh-u peykân-ı havadis
tair-i devlet
Demâdem hun akar çeşmim gibi
şehbal-i milletten.
Leskofçalı Galib
Tarz-ı âdabı gözet, münkir-i
nâdn olma:
Kıllet-i daniş olur kesret-i
güftara sebep.
Hersekli Arif Hikmet
Sada-yı sim ü zer meydan alınca
Sükûnetyab olur diğer şadalar.
Eşref
İstemem ben fatiha tek
çalmasınlar taşımı.
Eşref
L A E D R İ
k Lâedrı kelimesi
edebiyatımızda malûm olmıyan ; müellif adı yerinde
kullanılmıştır. Böylece divan şiirinde birçok meşhur mısrağlar Lâedri’ye mal
edil-j miştir. Bunların çoğunun müellifi, muayyen şairlerdir. Fakat mısrağ
müellifinden daha çok tanıldığı için şair adı ihmal edilmiştir. Geniş bir
inceleme ile Lâedri’ye mal edilen mısrağların mühim bir kısmının gerçek sahibi
bulunabilir. Nitekim bizim tetkiklerimiz arasında bir haylisi tesadüfle
bulunarak sahiplerinin adına yazılmıştır. Ancak, hepsinin tesbiti gibi hudutsuz
bir araştırma yoluna gidilmemiş; hattâ birkaç şair arasında şüpheli olanların
dahi Lâed-rı adına kaydı daha uygun görülmüştür.
Beyitler ve mısrağlar, son
harflerine göre alfabe sırasiyle yazılmıştır.
A
I
Heman kendin sanır mihnette
herkes itikadmea;
Felek derler buna, bir kimsenin
dönmez muradmca.
II
Reha kabil değildir gayre
muhtaç olmadan âdem:
Giilû minnetkeş-i dest ü
dehendir bir içim suda.
III
Her gece kadr olsa kadrin kadri
olmazdı, Şehâ!
Her hacer gevher olaydı gevher
etmezdi baha.
IV
Sakın, keyfiyyetin sermest-i
devlet dinlemez, açma!
V
Kimi der ki: Öldür, öldür!
Kimi, der ki: Kıyma, kıyma!.
VI
Kabiliyyet
dad-ı haktır, herkese olmaz nasîb:
Sad
hezar terbiye etsen bed-asıl olmaz edib.
H
Eşek altun külah ile gezerse
adıdır merkeb. j m
Söyleme ol sözü kim eyliyesin
sonra hicab! |
IV
Devlet olsa eğer zevale karîb
işler işler kişi acîb garîb.
Namerde değil, merde Huda
etmiye muhtaç.
D
Ah eyledikçe çıksa dilimden
siyah dud Sümbül görür başımda anı dide-i hasûd.
II
Komaz huzura seni ruzigânn
etvarı:
Gubar isen de eder gâh pest,
gâh bülend.
111
Muhibb-i sadık odur mukteza-yı
hal üzre
Ya sarf-ı mal ede ahbabına ya
bezl-i vücud.
IV
Etmez kerim olanlar bab-ı
ricayı mesdud.
V
Her ki halk andan olmaya hoşnud
Dergeh-i haktan öldürür merdud.
E
Külahın sat da harceyle,
müdahin olma bir ferde!
Cihanda kelle sağ olsun, külah
eksik değil merde.
II
Yelme
hava-yı vuslat edip ah ü zar ile:
Kim başa çıktı sen çıkasın
ruzigâr ile!..
III
Rahibin ölmesine çare yoktur,
Vezir ola meğer Sultan Selim’e.
IV
Şah ageh gerektir ahvale,
Vükelaya kalırsa vay hale!..
V
Kendisi muhtac-ı himmet bir
dede,
Nerde, kaldı gayriye himmet ede!..
VI
Sulh olmaz ise kabza-ı şemşir
elimizde.
VII
Hilaf-ı meşrebimdir derd-i ser
vermek ahibbaye.
VII
işte
meydan-ı sühan gitmiyelim Şiraz’e.
IX
Kimsenin yok medhali ben kendim
ettim kendime.
X
Bab-ı saray-ı sırr-ı dili açma
cahile
Şah-ı cihan olursa da ol izz ü
cah ile!
XI
Gördün zemane uymadı sen uy
zemaneye.
Talihin olnaayıcak bürc-ü
saadette havi
Senevi masraf ile besliyemezsin
sen evi.
II
Minnet ile korkma gülü, al
eline süseni!
Geçme namert köprüsünden, ko
götürsün su seni!
III
Geçme namert köprüsünden, ko
götürsün su seni!
Yatma tilki gölgesinde, ko
yesin aslan seni!
IV
Ruşen görünür her kişiye kendi
mahalli.
K
I
Sal keşti-i
umurunu bahr-i tevekkül’e,
Aç badıban-ı himmeti, yan gel
de seyre bak!
II
Cihanda bulmadım yâr-ı muvafık,
Muvafık sandığım çıktı münafık.
III
Ekmiyen biçmedi bu mezraada
velhasıl,
Kime lâzım ise ekmek ana lâzım
ekmek.
IV
Kâr-ı evvelde kişi âkıbetendiş
gerek.
V
Söyliyenden dinliyen arif
gerek.
I
Mütefavit olur elbette ukul,
Meşveretle bilinir her makul.
II
Ehl-i dikkat katradan ummana
eyler intikal.
III
Kelle sağ olsun cihanda bir
külah eksik değil.
IV
Bar olma sakın kimseye, mümkün
ise yâr ol!
M
I
Yeni ahbaplarını eyleme
hatırdan dûr,
Eski yaranlarının başı içün,
sultanım!
II
Devlet
istersen kanaat, rahat istersen ölüm.
III
Ne çekersem çekerim sahte
vakarı çekemem.
N
I
Zahid! Bu bürudetle eğer duzaha
girsen
Bir lüle duhan içmeğe ateş
bulamazsın.
II
Karinin Hatem-i Tay olsa arz-ı
ihtiyaç etme:
Şikest eyler, benim canım,
kişinin istemek kadrin.
III
Etmez bu gönül nale ile derdini
ifşa:
Bülbülleri dembeste olur
gülşen-i razın.
IV
Sen yine eski har ü eski palan;
Kaçan âdem olacaksın, hayvan?
V
Ab-ı pake ne zarar vakvaka-i
kurbağadan.
VI
Ha zer et suret-i haktan
görünen bâtıldan!
VII
Bilirler şairin bir mısra-ı
bercesteden kadrin.
VII
Sukut ettiyse bir kevkeb
sipihri bekarar olsun:
Yere düştüyse bir meyve dirahtı
payidar olsun.
IX
Revnak verir dü âleme çift olsa
merd ü zen,
Böyle buyurdu nutfeden ol merd
ü zen düzen.
X
Kimse Ölmüş yok cihanda, ey
gönül, aç olmadan;
Yektir aç olmak kişi namerde
muhtaç olmadan.
XI
Muhibb-i sadıkı yektir kişinin
akrabasından.
XH
Defter ü divana sığmaz söz
çıkar divaneden.
XIII
Ne sen bir kimseden incin, ne
senden kimse incinsin.
XIV
Afv racihtir beray terbiyet
tekdirden.
XV
Müşteriyi didesinden hisseder
tacir olan.
XVI
Gözün
aç, gafil olma, bir dahi dünyaya gelmezsin’
XVII
Rakîb ölsün de Mevlâ cennet-i
âlâda yer versin.
XVIII
Çok görmüşüz zevalini gaddar
olanların,
Kûtah olur hayatı sitemkâr
olanların.
R
I
Zalimin rişte-i âmalini bir ah
keser,
Mâni-i rızk olanın rızkını
Allah keser.
II
Seha ile anılır hep ekâbir-i
eslâf,
Atadır eyliyen erbab-ı devleti
meşhur.
III
Ruzedarım diyerek suretin
ekşitmişsib:
Zahidâ, söyle, bu turşu ne bu
perhiz nedir?
IV
Âkil ne şad olu bu cihanda ne
gam çeker,
Cahil hemşire şad olayım der
elem çeker.
V
Ne söylemekte selâmet, ne sabra
takat var;
Derun-u âşık-ı şeydada böyle
hayret olur.
VI
Bilmem ki neyle def’-i gam
etsin bu ehl-i dil:
Bir bade var cihanda anın da
humarı var.
VII
Bu dehr-i pürteabde nail-i cah
olmağa lâbüd
Utanmaz yüz, tükenmez söz,
işitmez bir kulak ister.
VIII
Bir kadeh meydir şirası, terk
ser sermayesi:
Haceler kâlâ-yı aşkı yok yere
endazeler.
IX
Veremden özke keramet olur mü âdemde, Alelhusus ola vaktinde rUnüla-yı zuhur.
X
Yâr içün ağyara minnet ettiğim
aybe eyle:
Bağıban bir gül içün bin hara
hizmetkâr olur.
XI
Yürü deryadil olup eyle
tahammül, yoksa
Ruzigârm önüne düşmiyen âdem
yorulur.
XII
Ne kendi eyledi rahat, ne halka
verdi huzur,
Yıkıldı gitti cihandan, dayansın
ehl-i kubur.
XIII
Def’-i gam çaresi mahbub ile
meydir derler, Rahat-ı ruh ü revan bu iki şeydir derler.
XIV
Halka gadr eyliyenin akıbeti
hayr olmaz,
Kendi bulmazsa da bir gün olur
evlâdı bulur.
XV
Zevali gussasm çeksin deyu
nimet verir, yoksa Felek haşa ki erbab-ı dilin şad olduğun ister.
XVI
Ah ile nail-i vuslat olamazsın,
ey dil:
Öyle kâlâyı sana bad-ı hava
vermezler.
XVII
Mazi ile müstakbele sarf eyleme
ömrü!
Hal ehli içün hiç biri maksud
değildir.
XVII
Mal ü menale sahip âlemde nice
har var,
Yemez yedirmez asla götürür anı
har vâr.
XIX
Şecaat resmini sanman ki ancak
Hunfeşanlıktır,
Sipahiler içinde hile hem bir
pehlivanlıktır.
XX
Tabiat talib-i zevk u tarebdir,
Tarîk-ı adi kanun-u edebdir.
XXI
İhtiyar olsam da gönlüm
tazedir.
XXII
Tîğ-ı bâtın tîğ-ı zahirden
beter hunriz olur.
XXIII
Bu neş’enin sonu elbette
sergiranlıktır.
XXIV
Kabil-i irşad olan insan olur.
XXV
Gül-ü ter sonra gelir gülşene,
evvel has ü hâr.
XXVI
Şem’ her kande belitse cem’
olur pervaneler.
XXVII
Dem
vurur akl-ı Felâtun’dan nice divaneler.
XXVII
Ruzigârın germ ü serdin
görmiyen âdem midir?
XXIX
Telâş-ı hırs-ı bica âdemi
mahrum-u kâm eyler.
XXX
Maraz-ı aşka deva eyliyemez
Lokmanlar.
XXXI
Asiyab-ı devleti bir har da
olsa döndürür.
XXXII
Böyle kalmaz, koy gönül, essin
savursun ruzigâr.
XXXIII
Viran olacak kasra bu zinet
çoktur.
XXXIV Viran olası hanede evlâd
ü ayal var.
XXXV
Fırsatı fevt eyleme el vermiş
iken ruzigâr.
XXXVI
Hüsn-x hulk âdeme sermaye-i
asayiş olur.
XXXVII
Ölümden gayriye hep çare
vardır.
XXXVIII
Ağla, eyle gözlerim, ağla, ne
gelir var ne gider.
Geçmiş zaman olur ki hayali
cihan değer.
Bülbül ağlar, gül güler, âlem temaşa der
gider.
Şimdi sanem misali pereştiş
guruşadır.
Kem söz ile kalp akça yine
sahibinindir.
Ehli vardır her işin, anı
mukallit ne bilir?
XLIV
Hasmın sitemin anlamamak hasma
sitemdir.
Bilmez, Efendi, çok yaşıyan,
çok gezen bilir.
S
I
Olur
ikbali bâzın bâzının itibarına bâis.
II
Çeşm-i ibretle nazar kıl, görme
bir şey’i abes.
T
I
Şeb-i yeldayı müneccimle
muvakkit ne bilir:
Müptelâ-yı gama^or kim geceler
kaç saat.
II
Bad-ı sümum-u kahr ile peşmürde
olsa da
Bağ-ı derunu pür semer eyler selâm-ı dost.
III
Intizam-ı âlemin kanunudur mevt
ü hayat.
' U
Gönüller hasta, hatırlar
şikeste bir zamandır bu.
z
I
Ne kadar şulefüruz olsa da
şem’-i zalim
Ah-ı mazlum ile elbette söner,
çok sürmez.
II
edalar,
bu tebessüm bize dektir, biliriz;
Gülü târife ne hacet, ne
çiçektir biliriz.
III
Çok tecrübe ettim hele, ben
bezm-i cihanda:
Bir dilber ü bir bade olan
yerde gam olmaz.
IV
Buna kim âlem-i imkân derler,
Bunda olmaz deme, olmaz olmaz.
V
“Olmaz! olmaz!”
deme, olmaz olmaz.
VI
Tahsil-i kemalât kem âlât ile
olmaz.
VII
Bazı âdem köpeğe hoşt, kediye pist diyemez.
VIII
Hemdem bulunur, yâr-ı vefadar
ele girmez.
IX
Ağız bal anmağ ile tatlı olmaz.
SON
Not: Bazen Büyük Dosyaları tarayıcı açmayabilir...İndirerek okumaya Çalışınız.
Yorumlar