Print Friendly and PDF

Bir Devlet Ne Kadar Güçlüdür? Neden geriler ve yıkılır?

Bunlarada Bakarsınız

 




Merhaba arkadaşlar 
Öncelikle Hepinize iyi akşamlar 
diliyorum 
Evet bugün Aslında bence çok ilginç 
bulacağınız bir konuda konuşacağım 
Osmanlı tarihini genel anlamıyla ele 
alacağım yani sadece bir konuyu değil 
sadece kanun döneminde değil Osmanlı 
Devleti nasıl bir devletti bunu ele 
alacağım ve tarihi bir takım 
arkadaşlarım bakış açılarını 
değerlendireceğim 
sözgelimi Tabi bir takım Osmanlı 
Devleti'nin yaptığı kötü işlemlerle 
ilgili veya hatalı durumu veya yıkılma 
dönemi ile ilgili birtakım konular 
anlattığımız zaman 
birincisi Osmanlı'da Düşmanlar olarak 
nitelendiren arkadaşlar var İkinci 
olarak 
Kimisi Türk'ten bahsettiğimiz zaman 
faşist diyorlar bazıları kabataşçı 
diyorlar işte aşiretlerle uğraşıyoruz 
şunlar şudur Bunlar budur dediğimiz 
zaman hemen işte Abdülhamit Vahdettin 
hakkında yaptığımız konuşmalardan dolayı 
hemen Siz Osmanlı düşmansınız siz nasıl 
bir adamsınız gibi laflar söz konusu 
ediliyor Dolayısıyla buna benzer birçok 
konuda 
gündemdeki bizimle de ilgili veya 
toplumun nasıl bir tarihe bakış açısı 
olduğunu anlamak açısından son derece 
önemli bu konular üzerinde duracağım 
Evet bu arada haiz 
Ferhat Soysal Hüsnü Yavuz Mehmet Demirel 
klip ve 
araç Volkan Perwer Atilla Öztürk 
Hollanda'dan Beytullah Şentürk Mergen 
ona Alparslan Demir Çubuk Sedat Melike 
Emin Karakuş Evet Benden de hepinize 
Uğur bir dal Murat Tarhan Benden de 
hepinize iyi akşamlar Hepinize sevgiler 
Enes Faruk Gencer dahil olmak üzere bir 
de deprem makine diye birisi çıktı Hilal 
Kurşunoğlu 
Atilla 
hepsini yazmaya söylemeye kalkışırsam 
zamanı böyle dolduracağım Evet 
şimdi İbni Haldun diyor ki 
devletler de insanlar gibidir doğar 
büyür gelişir ve ölür 
şöyle tarihe bir bakış açısı ile 
değerlendirdiğimiz de bakış atarsak 
birçok devletin kurulduğu bir çok 
coğrafyada ve onların zaman içerisinde 
hepsinin tek tek yıkıldıklarını 
görüyoruz Tabii devletlerle birlikte 
birtakım medeniyetler de kuruluyor bu 
medeniyetler de ortadan kalkıyor işte 
Anadolu Medeniyetler müzesine giderseniz 
Ankara'da bunların her birinin bir 
örneğini orada rahatlıkla görebilirsiniz 
hangi devletler kuruldu ne kadar 
yaşadılar yıkıldılar ortaya koydukları 
eserler nelerdir bütün bunları görmek 
mümkün yani her devlet Elinde sonunda 
yıkılmaya mahkumdur ama hangi şartlarda 
yıkılmayan mahkumdur Eğer kuruluşta 
gelişmedeki dönemlerini Eğer devam 
ettirmiyorsa yıkılmaya mahkumdur yani 
devletlere 
ilelebet yaşayacaktır Demek ki devletler 
yaşamaz işte Osmanlı devletinde devlet 
ebed müddet deniyordu Ne oldu devlet 
ebedi müddet olmuyor Türkiye Cumhuriyeti 
için de söyleniyor işte sonsuza kadar 
yaşayacak sonsuza kadar yaşatmak için 
öncelikle o ülkede yaşayan insanların 
Kendilerine çeki düzen vermesi ve o 
ülkeyi yaşatacak 
bir iradeye sahip olması gerekir 
işte devletlerin kuruluşunda Aslında 
özellikle ilk kurucu hükümdarlar zaten 
teşkilatçı olduklarından devlet 
kuruyorlar Devletleri kurarlar bunu 
geliştirirler ondan sonra gelenler ondan 
aldığı örneklerle daha iyiye götürmeye 
çalışır Ve sonunda gerçekten güçlü bir 
devlet ortaya çıkar ve bu devlet belli 
ilkelere sahiptir yasalara sahiptir 
Bundan asla taviz vermezler bilime önem 
vermişlerdir bilgiye önem vermişlerdir 
riyakata önem vermişlerdir ve büyük 
devlet kurmuşlardır devlet olmuşlardır 
Şimdi biz Tabii bütün hepsini ele alacak 
değiliz bütün Devletleri mesela Roma 
İmparatorluğu dünyadaki en büyük 
imparatorluklardan biridir ikincisi 
Osmanlı imparatorluğudur şimdi bunları 
göz önüne alalım ama bu arada şunları 
söylemek istiyorum bir takım 
arkadaşlarımız ben işte böyle bir 
konuşma yapacağımı bildirince 
kapitülasyonlarda anlatır mısınız Bir 
gün onları Evet bir gün kapitülasyonları 
da anlatırım ama zaten bugün biraz da 
onlara da değineceğim zaten düğün umumi 
ve kapitülasyonlara değineceğim şimdi 
değerli arkadaşlar Osmanlı Devleti'nin 
kuruluşu Tabii ki içinde bulunduğu 
coğrafyanın 
olağan şartları Dolayısıyla rahatlıkla 
bir devlet haline gelmiştir yani Bizans 
gibi artık çekmiş olan bir imparatorluk 
şehir Devleti haline gelmiş adeta bir 
devletten bahsediyoruz Ondan sonra yine 
diğer Anadolu'daki Selçuklu Devleti'nin 
yıkılması ile birlikte işte çeşitli 
beylikler kurulmuş her bir Beylik 
kendine hakim bir vaziyette işte 
bulundukları yerlerde hüküm sürüyorlar 
bir yerde keyiflerine bakıyorlar 
diyebiliriz şundan dolayı şimdi Hepsi 
Türk olduğunu söyleyen beylikler hepsi 
birbirinden farklı hepsi birbiriyle 
tartışan birbiriyle savaşan birbirine 
rakip olan bir konumdalar şimdi işte 
bunların içerisinde Osmanlı Devleti 
bulunduğu konum Dolayısıyla yani 
bizansla sınırdaş olması dolayısıyla 
gelişme imkanı bulmuştur şimdi 
Karamanoğulları da çok büyük bir 
beyliktir hatta Osmanlı'dan daha büyük 
bir beyliktir Karamanoğulları fakat 
Karamanoğulları çevresinde yine diğer 
Türk Beylikleri olduğu için gelişme 
imkanının olduğu gibi bulamamıştır ve 
Osmanlı avantajı Bizans sınırlarında 
kıyısında bulunmasıdır ve toplumumu 
ilahi kelimetullah anlayışıyla Yani 
Allah'ın birliğinin bütün her tarafa 
yaygınlaştırılacağı anlayışıyla geliş 
imkanı bulmuştur ve destek görmüştür 
değişik alanlarda Dolayısıyla bunlara 
bakarak değerlendirme yaptığımızda 
Osmanlı Devleti diğer Türk beyliklerine 
göre çok daha 
kendisini küçücük bir devlet olmasını 
arayıp Beylik olmasına rağmen 
geliştirmiş sonunda da büyük bir devlet 
haline gelmiştir şimdi dikkat ederseniz 
Osmanlı tarihi ile ilgili söylenen bir 
takım hususlar vardır ki bunların 
birçoğu değil mesela Süleyman Şah'ın 
Osman Ertuğrul Gazi'nin veyahut 
Osmanlıların atası olduğu şeklinde 
Halbuki yapılan son araştırmalarda Ve 
nitekim Bey pazarına bağlı bir köyde 
bulunmaktadır gündüz akvardır yani 
Ertuğrul Gazi'nin babası gündüze attır 
Gündüz Alp sonra Ertuğrul'un sonra 
ertuğrul'dan sonra Osman sonra Orhan 
şimdi dikkat ederseniz Osman da atma 
şeklinde nitelen geliyor birçok şeyde 
mamafi sonraki 
şeylerde tarih kroniklerde Osman 
şeklinde yazıyor Bakın size birkaç tane 
örnek de göstereyim aslında şu 
gördüğünüz kitap şöyle göstereyim size 
bu Lütfi tarihi 
Osmaniye olarak Lütfi tarihi bu bu kanun 
döneminde yazılmış bir Osmanlı kroniği 
Tarihi ondan sonra başka bir tane daha 
göstereyim 
bakın Mesela bu da Osmanlı döneminin ki 
baskısı da o döneme ait 
Osmanlı döneminde bir tacetti 
anlamında Yine yakın dönemde 19 yüzyılda 
tarihi Cevdet Ahmet Cevdet Paşa'nın O da 
o tarihlerde basılmış bir kitap Osmanlı 
döneminde basılmış bir kitap yine mesela 
Raşit tarihi 
O da yine Osmanlı döneminde basılmış bir 
tarih kitabı 
bunlara bakın onu da göstermiş oluyor 
Bir de hepinizi çok yakından belki 
bildiği tarihin Daima bu da Osmanlı 
döneminde basılmış bir tarih kitabıdır 
şimdi bütün bunları ne için gösteriyorum 
bakın Osmanlı Devleti kendi tarihiyle 
ilgili birçok şekilde 
kitaplar yazdırmıştır bu onun özellikle 
17 yüzyılda itibaren 
bakanistlikinin her olayını yazan 
görevliler vardır ve onlar tarafından 
yazılmıştır Onun dışında 
bir takım kendi imkanları ile 
kendiliğinden yazan tarih yazanlar 
vardır bakan mesela Lütfi tarihi 
onlardandır bakanlıysa olmadığı halde 
Lütfi Paşa aynı zamanda ve 
tarih yazmıştır şimdi 
bir takım İsimsiz yazılan tarihler 
vardır Bunlar da anonim olarak 
nitelendirilir yani yazarın belli 
olmayan 
Süleymaniye kütüphanesini de bunlardan 
yüzlerce var bu türden anonim olarak 
yazılmışlar var bunların asıl insanları 
var Yazılı Yazma Eserler var Bunların 
hepsi aşağı yukarı kütüphanelerimizde 
mevcut Şimdi burada tabii ben bunları 
gösterirken şunun için gösteriyorum yani 
Osmanlı Tarihi Dediğiniz zaman devasa 
bir arşiv ve bu yazılı gördüğünüz bu 
kitapların 
içerisinde saklı Osmanlı tarihleri bu 
başkası bakacak herhangi bir yeriniz yok 
bir mimari yapılara bakarsanız mimari 
yapılardaki üsluba bakarsanız oradaki 
kitabelere bakarsanız Ayrıca devlet 
adamlarının yani mevki makam mevki 
sahibi devlet adamlarının mezar 
taşlarına bakarsınız Çünkü Her 
gördüğünüz mezar taşında şey yazmaz yazı 
yazmaz hani babam Mezar taşını okumak 
istiyorum diyenler var biliyorsunuz 
babasının mezar taşında zaten yazı 
yoktur çoğunlukta bunların varsa bile 
Hüvel Baki Hüseyin bin Ahmet Ruhuna El 
Fatiha yazar Tarih Yazar bu kadardır 
fazla bir şey yazmaz ama 
görevde bulunan devlet adamlarının Mezar 
taşları çok dikkat eder hem de adeta 
sanat eseri gibi yazılan yazılarla 
yazılır bunlarda birtakım bilgiler elde 
edebilirsiniz Osmanlılar şimdi devasa 
bir arşivi Osmanlı Devleti gerçekten 
dünyanın en iyi 
arşiv tutmuş devletlerinden bir 
tanesidir Öyle ki Osmanlılar şimdi Hani 
birileri Efendim Bunlar satılmışlar 
atılmıştır yakılmıştır Yok öyle bir şey 
yapamazsınız Osmanlılar şimdilerinde de 
üç buçuk sene görev yaptı biliyorsunuz 
Bir de bunun şeyi de var avantajı da var 
benim üzerimde iyi bilen bugünkü Osman 
Analitik sistemini bilgisayara 
giriyorsunuz şifre alıyorsunuz Osmanlı 
arşivine girebiliyorsunuz o radar 
sorguladığınızda karşınıza çıkıyor 
diyelim ki Ankara dediniz Ankara ile 
ilgili hangi taksitle ne kadar belge 
varsa liste halinde gözünüzün önüne 
geliyor tıkladığınızda belgeye 
ulaşabiliyorsunuz İşte o sistemde 
tasnifi de bu fakir Kurdu Bu Ben yaptım 
yani onu da 
arşivde Osmanlı arşiv daire başkanı ve 
yardım genel müdür yardımcısıken 
yapmıştım Şimdi Dolayısıyla Orayı da 
biliyorum 
milyonlarca belge var yani sadece 
Osmanlı arşivinde akıl almaz belge 
yoğunluğu vardır yani 100 milyondan 
fazla belge var bu 150 milyona kadar da 
çıkaranlar var ama bunu Eğer mühimme 
defterleri gibi mesela ahkam defterleri 
gibi defterlerde veya şikayet defterleri 
gibi defterdeki her bir sayfadaki ayrı 
ayrı hüküm Aslında onlar bir ayrı 
belgedir her biri bunları çıkartacak 
olursanız 150 milyon demek mümkündür 
Osmanlı arşivdeki belgelere Öyle ki 
yemek 
menülerinden tutun tiyatro bilet 
koçanlarına kadar arşivde bulabilirsiniz 
bu kadar geniş teferruatlı bir arşivdir 
Hatta şunu bile söyleyebilirim Eğer 
Osmanlı arşivlerini tarihten çıkarın 
Avrupa tarihini yazamazsınız bu kadar 
ciddi şey konuşuyorum 
iddialı konuşuyorum 
Dolayısıyla Bulgaristan'a Selam satılan 
bir ara 
birtakım arşiv belgeleri 
kağıt hurda kağıt olarak 
Bulgaristan'a Satılmış 10 kuruştan 
kilosu daha Hatta birkaç vagon gitmiş 
sonradan farkına varıldığı için bazı 
vagonlar durdurulmuş Dolayısıyla 
Bulgaristan'a ki ben onlarla bir anlaşma 
yapmıştım Yani karşılıklı bir işbirliği 
Anlaşması yaptık bu anlaşmayı 
çerçevesinde oraya satılan belgelerin 
kimliğini niteliğini ve sayısını ortaya 
koymuştuk 1 milyon civarında belge 
Satılmış oraya genelde Bulgaristan'ın 
Cizye defterleriydi Bunlar onlarla 
ilgili arşiv belgelerdir ama karşılıklı 
yaptığımız protokol Anlaşması gereğince 
onlardan onların kopyasını Bizden de 
onlara o kadar kopya vermek suretiyle 
bizim arşivimize koleksiyonunu tamamlama 
imkanı bulduk 
dolayısıyla daha sonra ben gittim Tabi o 
arşive de gittim Bulgaristan'daki aşire 
dediğim gibi zaten protokolde 
imzalamıştık sadece onlarla değil bütün 
Balkan ülkeleriyle o Protokolü imzaladık 
Çünkü Benim hedefim orada Osmanlı 
arşivindeyken ben Osman ve devletler 
topluluğunun arşiv 
merkezini oluşturmak istiyordum böyle 
bir çaba içerisindeydim Nitekim bir 
kısmıyla yaptık güzel de bir şey oldu 
şimdi Dolayısıyla bu kadar büyük geniş 
bir belge topluluğu söz konusu Bu 
belgeleri dünyanın hiçbir yerinde 
tasnife tabi tutarken sıkıntı 
çekmemezlik yapamazsınız Bunun için ben 
Mesela şöyle bir usul ortaya koymuştum 
Analitik dedim Çünkü Osmanlı ile 
arşivinin ki şunu da söyleyeyim Bu anti 
parantez O tarihte bana dediler ki 
İtalya Fransa Almanya ve İngiltere'ye 
git oradaki arşivleri gör ona göre 
buradaki tasnif sistemi olmuştur kabul 
etmedim dedim ki onlar Osmanlı arşivine 
sonra devlet sistemini bilmezler Ben 
biliyorum çünkü kitabında yazdım zaten 
Dolayısıyla dedim ben Oraya gitmeden 
kendim yapacağım dedim ya git dediler 
Başını belaya sokarsın dediler Hatta 
yapamazsan dediler dedim ki yani azz 
edileceksem edileyim dedim ama ben 
yapacağım sadece sizden bir programcı 
istiyorum bilgisayar programcısı 
istiyorum dedim Nitekim yaptık başarıya 
da ulaştık Allah'a şükür yani güzel bir 
veri tabanı oluştu o veri tabanıyla 
zaten ulaşabiliyorsunuz Yani otomobil 
lastiğinde sorsanız bulabilirsiniz orada 
varsa o kadar iddialı söylüyorum Nitekim 
gelip sorgularsanız çıkabilir Neyse 
mesele şu; Osmanlı'da devletini 
anlayabilmek için devletin resmi 
belgeleri Bunlar bunların her birine 
muhakkak görmek zorundasınız Eğer bir 
konuyu çözeceksiniz söz gelimi bir yere 
bir yazı yazılmışsa o yazı Muhakkak bir 
oraya gitmiştir bir de onun sureti 
deftere kaydedilmiştir diyelim ki 
mühimme defterleri ki 
özelliği şudur büyüme defterleri divan-ı 
hümayunda alınan kararları ihtiva eder 
Yani onlar bir yerde Ferman halinde de 
yazılmıştır Yani bugünkü anlamda 
düşünürseniz padişahın Fermanı halinde 
yazıldığı için Tuğra size çekilerek 
resmi gazetede yayınlanmış anlamına 
gelir yani Divanda çıkan kanunlar 
padişah tarafından onardıktan sonra 
başına Ferman geçilir fermanla birlikte 
yayınlanır şimdi dolayısıyla böyle bir 
yapısı vardır bunun şimdi bu belgelerden 
faydalanmadan Siz Osmanlı tarihini 
yazamazsınız 
ömürlerini belki karşıma hiç 
girmemişlerdir belki hiç arşiv belgesi 
asla okumamışlardır zaten okuyamazlar 
çoğunlukla Nitekim 
okuyamadıkları halde Osmanlı Devleti'nin 
bu arşiv sistemi ile ilgili Veya bizim 
gösterdiğimiz bir takım arşivleri arşiv 
belgelerini 
eleştirebiliyorlar Efendim bunun anketi 
Yok efendim bunun mührü Yok efendim 
bunun imzası Yok ya hangi belgede imza 
olduğunu görüyorsunuz ki şimdi zaten 
terhis dersek bakın terhis Onlar her 
birinin bir anlamı vardır terhis 
sadrazamın padişaha sunduğu gelen bir 
vilayetten arzın padişaha takdim 
edilmesidir bu telislerde her şeyi 
anlatılır her şeyi görebilirsiniz üçüncü 
Mehmet dönemine ait çok önemli bir 
Ateistler diye bir de kitap var onu da 
söyleyeyim Benim rahmetli Hocam ben 
asistan olarak alan Profesör Doktor 
Cengiz Orhanlı Burada da rahmetli onu 
onun Mesela terhisler bir diye bir 
kitabı vardır orada padişahla sadrazam 
arasında geçen yazışmaları 
okuyabilirsiniz Yani bir devletin içinde 
padişahla sadrazam arasındaki 
ilişkilerin nasıl bir şey olduğunu 
anlamak için onları görmek zorundasınız 
veya şehir İslam'ın pençe olarak 
adlandırılır onun mührü imzası Tuğra 
yerine pençe denirdi ama Şeyhülislam 
mesela hiçbir zaman din adamı değildir 
Bunu herkesin bilmesi lazım kadıdır yani 
hakimdir hukukçudur Rumeli 
kazaskerliğinden Şeyhülislam olunabilir 
Başka türlü olmaz yani başka bir usulü 
yoktur Dolayısıyla bunların mesela 
fetvalar nereden geliyor diyeceksiniz 
fetvalar iftara dairesinden meşihat 
makamına o şey islamlık makamına düşünün 
ki Şeyhülislam veziri azamdan sonra 
gelen İkinci büyük devlet adamıdır ve 
divanın üyesi değildir divana girmez 
Yani neden girmez biliyor musunuz 
Divanda Veziriazam bulunur vezirler 
bulunur Defterdarlığı 
bulunur bunların aldığı kararlar 
padişaha sunulur padişah bunu alır Eğer 
uygun görüyorsa Nişancı gelir Tuğra 
çeker ve 
Ferman haline getirilir ama şüpheye 
düşüyorsa şeyhülislam'a sorar padişah 
yani cumhurbaşkanının Anayasa Mahkemesi 
başkanına başvurduğu gibi başvurur onun 
tarafından onaylandıktan çünkü 
hukukçudur adam onun hukuk uygun olup 
olmadığını orada görebilirsiniz 
dolayısıyla böyle bir sistem içerisinde 
bir devlet yapısı düşünün ve hakikaten 
Osmanlı Devleti dönemin en güçlü devleti 
teşkilatçı ile en teşkilatçı Devleti 
Osmanlı Devleti bu kuruluş dönemlerinde 
hele hele 1 Murat Aslında Osmanlı 
devletinin ana teşkilat şemasını Kuran 
insandır 
padişahtır çok iyi eğitim görmüştür ve 
çok teşkilatçı bir insandır o Teşkilatı 
kurmuştur bu Devşirme sistemi dahil 
hepsi Birinci Murat döneminin 
sonuçlarınıdır daha sonra ikinci Murat 
da çok büyük Mesela bir padişahtır 
Yıldırım bayisi İşte hepinizin bildiği 
gibi 
timurla olan mücadele sebebiyle tahtan 
inmek durumunda kalmıştır Daha doğrusu 
esir düşmüştür işte çocukları Mehmet 
Çelebi Ondan sonra Çelebi Mehmet Bey 
halkta Süleyman Çelebi Musa Çelebi hepsi 
birbirine düşmüştür onlarda devlet 
parçalarına raddesine geldiği için zaten 
Fatih Sultan Mehmet işte kardeş katli 
meselesini ortaya atmıştır 
nizam-ı 
alem için yani devletin birlik ve 
bütününün sağlanması için yoksa başka 
bir insanı Alem değil yani dünyanın 
nizamını vermek anlamında değil insan 
alem için kardeşlerini katletmek 
caizdir diyor ekser ulema dahi tecvit 
etmiştir Cevaz vermiştir ona vermiştir 
diyor Bütün ulema vermiyor Yani belli 
bir kesim ulemanın verdiği kayıtlarla 
şimdi Dolayısıyla sistem öylesine 
kurulmuştur ki hiç kimse bir göreve 
gelirken rastgele gelmemiştir Bakın bu 
son derece önemli hiç kimse bir göreve 
gelirken rastgele gelmemiştir liyakatsiz 
hiç kimse göreve getirmemiştir hep belli 
bir silsine sonrasında tecrübeler 
sonrasında makam değişikliklerine 
gelmişler Nitekim bakın Fatih dönemi ile 
ilgili çok ciddi bir şey kaynakta 
söyleyeceğim size şimdi Sinanpaşa ama 
matematikçidir aslında vezirazamlık da 
yapmıştır Sinanpaşa fakat Fatih ile ters 
düşmüştür Fatih Sinan paşayı bir şekilde 
işte öldürmek istemiştir fakat bunu 
bilim adamları Fatih döneminin alimler 
haber alınca 
sakin huzuruna gelmişler demişler ki 
hünkarım duyduk ki Sinanpaşa Kolunuzu 
Siz öldürmek istiyorsunuz eğer onun 
kılına zarar gelirse herhangi bir 
şekilde böyle bir durumla karşı karşıya 
gelirsek Biz hepimiz kitaplarımızı 
yakarız demişler 
bunun üzerine Fatih Sinan Paşa'yı 
Bursa'ya Sürgün etmiş bir sene sonra 
Trabzon'a Sürgün etmiş Sürgün sırasında 
öldürtmeyi düşündüğü belirtiliyor buna 
karşılık yine bilim adamları gelmişler 
Fatih'e demişler ki; Sinanpaşa kurunuza 
Herhangi bir şey olursa hünkarım bu defa 
Ülkeyi terk ederiz demişler bunun 
üzerine Sinanpaşa öldürülmemiş Şimdi 
şöyle söyleyeyim bir yerde alimlere olan 
saygı var hükümdarlarda Bilim adamlarına 
saygının ötesinde bilim adamlarının da 
kendi bir ciddiyetleri var yani o kendi 
ağırlıklarını ortaya koyuyorlar yani her 
şey Güzelli gidiyor ne zamana kadar 
gidiyor bu aslında ikinci Bayezid 
dönemine kadar ikinci Bayezid Döneminden 
itibaren Osmanlı medreselerinde 
bozulmalar başlamış işte bebek uleması 
dediğimiz kişiler ortaya çıkmaya 
başlamış hak etmeyen kişiler işte bir 
takım zengin insanların veya makam mevki 
sahibi insanların çocukları daha 
Bebekken beşikte iken ulema ilan 
edilmişler belli bir ücret para alsınlar 
diye işte Bununla birlikte ilmiye 
Teşkilatı maalesef bozulmuş İşte o 
tarihten başlıyor Nitekim 
Yavuz'un kısa dönem Hükümdarlığı ki 
Birçok arkadaş Yavuz'u anlatsanız ya 
diyorlar Yavuz'un nesini anlatayım 
arkadaşlar Yavuz işte Hem İsmail ile 
savaşmış hemen Memlük Devleti ile 
savaşmışlar İkisi de Türk devleti yani 
Türk devletleri birbiriyle savaşmış 
bundan Zafer kazanmışlar veya gurur 
duyacağımız herhangi bir şey yok Bunu 
talihsiz olarak görmek mecburiyetindeyiz 
Biz bugün Türkler olarak çünkü Eğer 
safeviler ki yani Şah İsmail'in de suçu 
var tabii bunda Yavuz'un da suçu var Bu 
ikisi birbiriyle savaşmak yerine Güç 
Birliği yapsalardı ki asla yapmıyorlar 
zaten hep ters düşmüşler birbirlerine 
zaten çay İsmail'den sonra şahtahmaz 
sonra Nadir Şah gelmiş 
devletini kurmuş memlüklerde keza aynı 
şekilde görüyorsunuz onlar da Türk 
devleti fakat hem de Ayyıldız bayrakları 
Tao tarihlerde ilk dönemlerden beri 
şimdi onlarla savaşmış ve o devletler 
yıkılmış ha bunu yapınca şunu söyleyeyim 
burada da şöyle bir avantaj elde etmiş 
Osmanlı Devleti Fatih Döneminden 
itibaren bütün Ticaret Yollarına Doğu 
Batı Ticaret Yollarına hakim olmaya 
çalışmış Osmanlı Devleti yani böyle bir 
strateji izlemiş yani Fatih İstanbul'u 
aldıktan sonra Karadeniz'in kuzeyini ve 
Karadeniz'in güneyini Yani bizim Anadolu 
sahillerinindeki cenevizlere ait ve 
pontusculara ait devletler yıkmış 
Osmanlı toprakları içerisinde kalkmış 
Böylece Karadeniz üzerinden giden 
Ticaret yoluna da hakim olmuş memlükler 
malum edildikten sonra İpek Yolu dışında 
Anadolu'dan geçiyor baharat yollarda 
Osmanlı'nın eline geçmiş ve batıyı 
ekonomik olarak kıskaca almaya 
çalışmışlar fakat 
memlükler içinde çerkezler de var ama 
Kıpçak genelde çoğunlukla şimdi 
dolayısıyla böyle bir yapılar var 
bunu İşte bu Ticaret Yollarına hakim 
olma batıyı yeni yollar aramaya sevk 
etmiş işte Coğrafi keşiflerin ortaya 
çıkış sebebi de bu yoksa yüksek 
güverteli gemiler pusulanın icadı falan 
değil bunların hepsi daha zaten önceden 
vardı Dolayısıyla 
bu Ticaret Yeni ticaret Yollarına 
aramaları sonucunda başka dedikomak 
biliyorsunuz Ümit burnuna geçmiş 
christof Kolomb macellanda Amerika 
kıtası keşfedilmiş Şimdi orası 
keşfedildiği zaman keşfedilmiş derken 
batılılar tarafından keşfedilmiş Yoksa 
daha önceden Bering boğazı'ndan geçen 
Asyalı insanlar var Kızılderililerin Bir 
çoğunun Türk olduğu şeklinde bir iddiası 
söz konusu biliyorsunuz 
şimdi 
Amerika'nın keşfiyle birlikte 
Avrupa'da asla üretilemeyen birçok zirai 
hammadde Avrupa piyasasına girmiş Ayrıca 
çok yine 
büyük miktarda kıymetli maden Avrupa 
tarafına aktarılmış mesela 1550'de 
sadece İspanya'ya giren altın ve gümüş 
miktarı 228 ton şimdi Dolayısıyla bu 
para oraya girince ki Osmanlı Devleti 
piyasasında da geçerli Avrupa paraları 
kıymetli maden olduğu için Osmanlı 
Devletinde ekonomik sıkıntılar başlamış 
üretim aynı kalmış fakat 
bol para girmiş O sebep nedir ki mesela 
kanun döneminde ilk devalüasyonu 
görüyoruz Nitekim 
kanunun iş başına geçtiği 
tarihlerde 100 liram gümüşten 300 akçe 
kesilirken 
1550'lerden sonra 1500 Ellerden sonra 
100 liram gümüşten 450 akçe kesilmeye 
başlıyor her ne kadar Süleymaniye 
döneminde mimari yönünde çok büyük 
gelişmeler olduysa da Osmanlı Devletinde 
ve 13 büyük savaşa katıldıysa Kanuni 
Hatta işte Viyana 
dayanıp Osmanlı orduları fethediliyor 
oraya dayanıyor ve işte 
sadrazam 
şeye Alman Kralına yazıyor şeye yazmıyor 
padişahı yazmıyor onlar işte eğer 
görünmüyor Çünkü 
inancınız olsun ki diyor sadrazam inancı 
Sokullu inancınız olsun ki sizin 
beldenizi Almaya gelmedik size bir ders 
vermeye geldik diyor Bu şekilde bir 
ifade var ki şeyin 
Kanuni'nin hedefi Avrupa'da Avrupa'da 
Birliği bozmak yani protestanları 
destekliyor Katolik kilisesine karşı 
Çünkü o tarihlerde biliyorsunuz 
Avrupa'da din harfleri var Çatışmalar 
var işte Luther kalben Fransa'da Ondan 
sonra annelik annenizin İngiltere'de 
gelişiyor Dolayısıyla 
reform hareketleri patlak vermiş 
Katolik kilisesine karşı çıkıyor halk 
Çünkü zaten köle statüsünde bulunuyor 
Burcu bakıyorlar köylü Dolayısıyla 
bundan kurtulmaya çalışıyor çünkü 
Latince bilmeyen papazlar İncili zaten 
okuyamıyorlar buna rağmen embrid asla 
cennetten yer satmakla günahlar 
bağışlamakla ve en önemlisi de Aforoz 
yetkisiyle halkı sindirebiliyorlar 
Böylece zengin insanların elinden bir 
takım toprakları almak suretiyle de 
kilise zenginleşiyor Nitekim 
Protestanlığın çıktığı dönemlerde 
Almanya'nın üçte biri kiliseye ait O 
kadar geniş bir arazi sahibi oluyorlar 
şimdi Dolayısıyla Osmanlı tarafına 
baktığınız zaman o tarihlerde Osmanlı 
Devleti 
görünüşte en şaşaalı dönemini yaşıyor 
yani düşünün ki 
artık devlet bütçesinde Herhangi bir 
sıkıntı duyulmadığı gibi 13 sefere 
çıkabiliyor padişaha yani düşünün bir 
sene diyelim ki Viyana tarafından sefere 
gidiyor ertesi sene İran tarafına sefere 
gidiyor Şimdi bunun masrafını kaldırmak 
her devletin harcı değil kaldı ki benim 
mesela Osmanlılarda Menzil teşkilatı ve 
yol sistemin üzerindeydi 
ona menzillerin askeri Gaye ile 
kullanılması meselesine baktığınızda 
şöyle düşünün 200 bin kişilik orduyla 
gidiyor Kanuni 200 bin kişiyle gidiyor 
bunun 130 bine atlı asker yani 200.000 
kişiye 130.000'de at ekleniyor karnını 
doyuracaksınız Tabii bir de geri 
hizmette erbabı var onlarla birlikte 
düşündüğünüzde 
22230.000 kişi var peki nerede odun 
bulacaksınız nereden saman bulacaksınız 
nerede su bulacaksınız bir Dereiçi 
130.000 at kurutur yani böyle düşünün 
Köprüler yapılıyor geçiş Yollarında 
hepsini Osmanlı Devleti başarabiliyor O 
tarihte düşünün çok müthiş bir teşkilat 
yine düşünün ki üç kıtaya gelmiş bir 
imparatorluk haberleşme İstanbul'a bağlı 
yönetim ve İstanbul'dan yönetiliyor ve 
oradan haberler eyaletlere giderken bu 
atlarla yapıyor telgraf yok uçak yok 
Telefon yok yani düşünün ki İstanbul'dan 
binen bir atlı olarak 
hurma 3 günde varıyor arkadaşlar 
düşünebiliyor musunuz böyle bir sistem 
kurmuş ve bütçenin Beşte biri buraya 
harcanıyor böyle bir yapı yani Osmanlı 
Devleti gerçekten son derece büyük bir 
devlet ve mimari yapılara bakın Mimar 
Sinan ile birlikte ama Mimar Sinan'ın 
ötesinde başka mimarlarda var ama Mimar 
Sinan Tabii ki ön plana çıkıyor Çünkü o 
sonra kim geçiyor ikinci setlim ikinci 
Selim bütün o zamana kadar hükümdarlar 
seferde vefat etmişken hayatını 
kaybetmişken II Selim maalesef hamamda 
hayatını kaybediyor hiçbir sefere 
çıkmıyor ve Sokullu Mehmet Paşa 
sebebiyle devlet o İkinci Selim 
zamanında da kendisini gösteriyor ama 
artık içten içe çöküş başlıyor bakın 
devletin böylesine gelişmesinin sırrını 
açıklayan kişi bir 
Osmanlı'dan birisi değil bir Türk değil 
bir Avusturyalı Açıklıyor Rus ve 
Açıklıyor diyor ki burada Liyakat 
olmadan Ehil olmadan hiç kimse bir 
göreve getirilmez 
padişahın karşısında el pençe divan 
Duran o devlet erkanı diyor bir devlet 
meselesi çıktı her bir aslan kesiliyor 
diyor şimdi bu son derece önemli ve 
sonuçta şunu söylüyor imparatoruna 
Türklerin diyor büyük devlet 
kurmalarının ve devletlerinin 
sınırlarını genişletmesinin Sırrı budur 
diyor yani liyakattir diyor laik 
insanların getirilmesidir diyor şimdi 
bunları 
değerlendiriyoruz 
Alperen Hayır 
Selçuklular öncesinin konuşmuyoruz Hayır 
Osmanlı dedik tekrar sen bir bak 
Dolayısıyla öyle bir şey yok 
Osmanlı'nın gelişim sürecini 
anlatmıyorum osmanlıca'nın gelişim 
süreci başka ayrı bir şey mesela ayrı 
bir konu olabilir o ben Osman devlet bir 
devlet tarihine nasıl değerlendirmemiz 
gerektiğini anlatmaya çalışıyorum şimdi 
burada Devleti hep şaşaalı dönemi ile 
anmanın bir faydası yok şimdi 
öveceğimiz yerde överiz ama geleceğimiz 
yerde yermek mecburiyetindeyiz bizim 
Devletimiz olsa bile yanlışlar ortaya 
koymadığınız takdirde gelecekte de aynı 
yanlışları içine yanlışlar içerisinde 
düşebilirsiniz Dolayısıyla burada 
tarihin fonksiyonu 
her hakikati zamanında doğru olarak 
söyleyebilmektir ortaya koyabilmektir 
Eğer siz yanlışsa bile hakikati yanlış 
olarak ortaya koymazsanız Size hiçbir 
faydası olmayacaktır Övünç olarak ortaya 
koysanız bile o yanlışı ne elde 
edeceksiniz 
Sonuçta o sizin karşınıza çıkacak bir 
şekilde dolayısıyla böyle bir şey söz 
konusu değil Dolayısıyla bu meseleye 
farklı şekilde bakmak lazım işte Osmanlı 
devletinin ekonomide bakın ekonomide 
batının gelişmesine paralel olarak 
Osmanlı Devletinde çöküş başlamıştır 
Aslında bu çünkü Bakın tekrar ediyorum 
Çok dikkatli Dinleyin bu çöküş Osmanlı 
devletinin geriye doğru gidişi değil 
aslında Osmanlı diyelim ki bir adım 
gidiyorsa Batı 10 adım gidiyor orada 
gittiği için Osmanlı Devleti geriye geri 
kalıyor 
Nitekim Savaş sahasında Osmanlı Devleti 
işte ikinci bir ana kuşatması 1600 1683 
biliyorsunuz ikinci Viyana 
1683'ten sonra ilk defa Osmanlı Devleti 
Toprak kaybediyor neden teknolojiye 
ulaşamıyor Batın teknoloji 
burada deniyor ki işte şeyin Kırım 
Han'ın suçu yok mu hakkının annesi de 
var ama Kırım hanına ihtiyaç kalmadan 
sizi zaten orada Sizin eksiğiniz var 
sonra 
işte ahlaksızlık başlıyor o yeniçeriler 
arasında meydana gelen bir takım başka 
uygunsuz ahlaksız hareketler var Bunlar 
bir ana kuşatmasını kaybedildiğini 
ortaya koyuyor şimdi birileri diyor ki 
bir ananın Efendim yağmalanmasının önüne 
geçtikleri için yok öyle bir şey Onlar 
ötekini söylememek için yapıyorlar Yani 
ahlaksızlıkları gündeme getirmemek için 
bu şekilde söyleniyor Bu talebelere 
gençlere anlatılmaz diye söylenmiyor 
Halbuki Okuduğunuz zaman kitaplarda 
olancılık almış başını gitmiş Yani 
açıkçası ben açık açık söyleyeyim 
dolayısıyla böyle başlıyor ondan sonra 
bir düşünün 1699 Karlofça çok büyük 
Toprak kaybediyor Osmanlı Devleti veya 
moral bozukluğudur Bu vatanın da tam 
tersine morarar kazanmasıdır Osmanlı 
Devleti'nin yenilebileceği artık 
Avrupalıların kafasına yerleşmiştir 
Nitekim bizim toplarımızla Avrupalıların 
toplarının menzili çok farklıdır 
Bizimkiler çok kısa kalıyor tarihlerde 
Dolayısıyla Osmanlı Devleti yavaş yavaş 
o önde çöküyor ikincisi üretim az neden 
işte Karlofça ile birlikte yani Viyana 
Kuşatması ile birlikte Savcı Sekman ve 
Levent adı altında toplanan 
başı bozuk askerler 
parası birileri tarafından içe ediliyor 
dolayısıyla böyle bir durum da söz 
konusu haliyle Hem üretim düşüyor hem 
asayişsizlik hem gelir yok ve devlet 
iflas ediyor Nitekim sadece 4 Murat 
döneminde Tarımcı hani şey denir ya 
bütçesi'nde Osmanlı Devleti'nin geliri 3 
milyon 
yük gideri Dokuz milyon yük 
Anlatabildim mi bir yük yüz bin Atça 
anlamında şimdi dolayısıyla böyle bir 
yapı ve Tarhuncu geliyor fakat yeni 
içeri sayısı tabi mehmetten sonra 
birinci mehmetten sonra şey pardon 
üçüncü Mehmet'ten sonra Pardon birinci 
Ahmet'ten sonra tamamen 
yer içerir teşkilatta bozuluyor yani 
göstericiler yeni içeri kaydediyor 
Halbuki değiştirme sistemi ile gelen 
yeniçerilerle herkesin yeni içerik 
kaydedilmesi çok farklı bir şey Nitekim 
sadece tarhun zamanında Yeniçeri sayısı 
60-7 bin 67 bin yani bütçeden 67 bin 
kişinin ulufe çıkıyor 
dolayısıyla böyle bir yapı var Halbuki 
en mesela sistemli zamanda kanun 
döneminde bile 12.000 yıl içerisinde 
12.000 asıl orduyu Sipahiler yani Türk 
askerleri Türk asıllılar oluşturuyor 
Bir de Akıncılar var tabii 30.000 
civarında şimdi dolayısıyla böyle bir 
yapı 
haliyle 
Osmanlı Devleti ekonomik olarak da 
siyasal olarak da ondan sonra 
Liyakat olarak da çözülme başlıyor işte 
devletin temellerini sağlam olması 
sebebiyle Aslında bu gerileme dönemi 
Osmanlı Devleti'nde herkesin bunu iyi 
bilmesi lazım 250 sene sürüyor 
250 sene sürüyor gerileme dönemi yıkılma 
dönemine daha girmiyor bile yani düşünün 
temeli çok sağlam olduğu için şimdi 
dolayısıyla bunları 
bilmek zorundasınız ama ondan sonra 
çöküş iyice başlıyor yani Özellikle 
İkinci Mahmut toparlamaya çalışıyorsun 
Selim var tabii o nizam-ı cedid'i 
kuruyor işte yeniçerilerden kurtulmaya 
çalışıyor kurtulamıyor ondan sonra 
Alemdar Mustafa Paşa meselesi Ondan 
sonra patrona isyanı 19 
1711'de dolayısıyla böyle bir isyanlar 
içerisinde bir devlet Ondan sonra 
Ayhanlar türüyor yani bölgesel 
işte yönetim şekilleri ortaya çıkmaya 
başlıyor işte tirsenikli deniyor işte 
çapanoğulları deniyor Ali bekiroğulları 
deniyor kozanoğulları deniyor vesaire 
Bunlar sadece kendi ve hüküm süren 
insanlar devletle bağlantılarını adeta 
koparmış pozisyondalar Ali ile bu da 
olunca devletin birlik ve beraberliğinde 
büyük sıkıntı meydana geliyor şimdi 
böyle bir yapı tabi bu arada 
sanayileşmeye başlıyor 
yani Batı 
ekonomik olarak ilerliyor askeri olarak 
ilerliyor bizim yelkenli gemilere 
karşılık adamlar buharlı gemileri 
yapıyorlar sonunda ne oluyor sonunda 
denizlerdeki hakimiyeti kaybediyorsunuz 
denizlerdeki hakimiyeti kaybedince 
Toprak kayıplarınız başlıyor işte 15 
1831'de Mora bölgesinde Yunanistan 
kuruluyor 
artık devletler kopmaya başlıyor Osmanlı 
Devleti'nin daha da küçük küçültüyor 
fakat en büyük sıkıntı bu küçülme değil 
Sadece moral bozukluğu devlet kendisini 
toparlayamıyor Çünkü toparlaması için 
yenilik gerekiyor batılılaşma işlerine 
giriyor söz gerilimi İkinci Mahmut işte 
Tamamen batılılaşma istiyor şey 
işte ondan sonra 
İkinci Mahmut döneminde mesela 
İşte buna Tanzimat erkanı diyoruz biz 
Reşitpaşa var Alim paşabahar Fuat Paşa 
var Mustafa Nedim Paşa var fakat 
Enteresan değil mi o tarihte Reşitpaşa 
İngiliz yanlısı Ali ve Fuat Paşa Döner 
fransızca'nın ise Mustafa Nedim Paşa 
Rusya 
devlet sadrazam mı bunlar yani düşünün 
ki şöyle diyor mesela Reşit Paşa bir 
şeyler yapmaya çalışıyor Mesela tercüme 
odası var Osmanlı Devleti'nin en gizli 
odası Yani bütün gelen yabancı 
dildeki yazıların tercüme edildiği ve 
Deşifre edilerek padişah sorulduğu yer o 
da burada Kimler var Fener Rum beyleri 
vermenler var 
rumları bunlardan kurtarayım diye 
Reşitpaşa Türk mü tercüme yetiştiriyor 
Reşitpaşa ama Ali Paşa gelince 
Ermenilerle dolduruyor burayı şimdi 
düşünün Hep bu şekilde bir takım 
yanlışlar bu yanlışlar Osmanlı 
Devleti'nin Gittikçe daha çökertmeye 
başlıyor 
zamanında donanma yeniden güçlendirmek 
için büyük bir mücadele veriliyor müthiş 
bir de donanma kuruluyor Aslında Fakat 
bu defa Abdülhamit döneminde O da 
maalesef halisdece 
Dolayısıyla Ege Denizi'ne çıkacak 
donanmanız yok ve Ege adalarını 
kaybediyorsunuz daha sonra şimdi yani 
hatalar üstüne hatalar işte ilk borç 
alınıyor 50.000 altın alınıyor 
ingilizlerden nereye harcanıyor 
diyeceksiniz devletin ekonomik 
kalkınmasına mı hayır Dolmabahçe 
Sarayı'nın yapılmasına 
orası yapılıyor 50 bin altın borca 
giriyor ilk defa Osman Devleti 
1850'lerde şimdi düşünün bu şekilde 
gelişen olaylar sırasında Hatta 
Abdülaziz döneminde kadınlar Sare 
kadınları sarraflar aracılığıyla büyük 
alışverişe giriyorlar sarraflardan 
mesela 150 bin altın alıyorlar 
sarraflardan bunu 100.000 ile işte 
alışveriş yapıyor eli bir altın 
kendilerine kalıyor fakat kaç çek 
veriyorlar biliyor musunuz 
teki veriyorlar 
Dolayısıyla 
devlet büyük bir sıkıntıya düşüyor 
müzaka deniyor Osmanlı Devleti'nde buna 
Ahmet cevdetme çok güzel anlatmış 
raporlarında bunları yapılıyor 
ondan sonra 
saraydaki kap kacaklar altın işte para 
haline getiriliyor para basılıyor işte 
damatlar Kimisi Kaptan eder ya Kimisi 
Bilmem sadrazam maliye bakanı ve bunları 
görevden alıyor padişah Abdülaziz ama ne 
oluyor sonuçta 
anne Valide Sultan veya eşleri kızları 
yalvararak yeniden getirtiyorlar sonra 
devlet kalkınamaz ki ayağa kalkamıyor 
Şimdi siz bunları anlattık ki Osman'ın 
düşmanım olacağız ama gerçek bu siz ne 
derseniz deyin 
Benim ondan değildir herhalde biraz 
uzaktayım Evdeki interneti ondan 
oluyordur Veysel muhtemelen 
dolayısıyla böyle bir yapı var Nitekim 
düşünün 1845'ten itibaren batılılar 
Osmanlı topraklarına giriyorlar 
misyonerlerine gönderiyorlar 
okul kuruyorlar bir sürerleri 
vasıtasıyla Ortodoks kilisesine mensup 
Hristiyanlar önce Hristiyanlar üzerine 
çalışıyor Bunlar ve onları Katolik ve 
protestanlığa geçiriyorlar 
ortodoksluktan bunun üzerine 
çalışıyorlar okullar açıyorlar ve 
düşünebiliyor musunuz 
1914'te Osmanlı topraklarında İngiltere 
Fransa Almanya ve Amerika Birleşik 
Devletleri'nin açtığı okul sayısı bakın 
iyi dinleyin 
1244 okula açıyor Bunlar Osmanlı 
devletinin kendi açtığı idari sayısı 
bunların içerisinde ki onlar Koleji 
olarak açıyor onların sayısı 
685 
685 
okuyan öğrenci sayısı Osmanlı açtığı 
Osmanlı açtığı okullarda 35 bin 
ecnebilerin açtıkları Okul komisyoner 
okullarındaki öğrenci sayısı 85 
.000 tamam mı arkadaşlar 
devlet niye çıkıyor biliyor musunuz 
işte bunlardan çıkıyor her tarafta O 
tarihte bakın birçok yerlerde Rum 
kiliseler işte kiliseler bilmem ne 
açılıyor hepsi 19 yüzyılın sonra bu 
misyonerlerin geldikleri tarihten sonra 
mesela Harput'ta Ben Elazığ'da bir sene 
çalıştım rotasyonla gittiğimde Amerikan 
okulunun Kolejinin 
kitapları Hala elazığ'dadır Halk 
kütüphanesinin bodrum katında gittim 
gördüm onlarda üstünde Amerika Birleşik 
Devletleri malıdır diye yazıyor Üstelik 
o kitapların üzerinde hala Şimdi onları 
gördük her yerde var Bunlar ne zamana 
kadar tevhidi Tedrisat Kanunu'na kadar 
tesisat Kanunu'na Bunların çoğu 
kapatılmış Geriye kalanlar da Milli 
Eğitim Bakanlığına bağlanmış ve şeyleri 
geçmişte 
ders kitapları 
Tedbiri sattları kendi imkanları ile 
yapılırken kendi misyoner kafasıyla 
yapılırken tevhid-i 
böyle bir yapı içerisinde yani hepinizi 
çok yakından bildiği Robert Kolej Robert 
Kolej 1863'te kurulmuş 
1868'de ilk mezunlarını vermiş ve bu 
verdiği mezunlardan dördü 
bulgaristanlara 
Dolayısıyla enteresan bir şey değil mi 
bu 
o ücret meseleleri enteresan mesela 
Eee 
bunu telin yazmışsın ama o ayrı bir 
mesele biliyor musunuz onu anlatmaya 
kalksak mesela cinci hoca var İşte 
hepinizin bildiği Sultan İbrahim Deli 
İbrahim dinlen Sultan İbrahim döneminde 
cinci hoca var bütün makamları parayla 
satıyor adam diyelim ki Kastamonu'ya 
Vali gönderiyor Valide akasya'ya 
varmadan yeni bir vali daha yiyebiliyor 
ama rüşvet alıyor satıyor Yani bunun 
üzerine Meral Hüseyin Paşa sadrazam 
oluyor getiriliyor nerelisin 
O biraz daha iyi bir şey yapmaya 
çalışıyor ama düşünebiliyor musunuz hep 
böyle 
1878'den sonra bu misyoner okullarına 
Türkler Müslümanlar da alınmaya 
başlanıyor Arap ülkelerinde kurulmuş bir 
sürü misyoner Okulu Arap milliyetçiliği 
hortlamış 
Yani bu şekilde arkadaşlar yani Osmanlı 
Tarihi Dediğiniz zaman ucu bucağı 
olmayan ve neredeyse günlerce haftalarca 
aylarca anlatsak sonunu 
bitiremeyeceğimiz bir tarihi her şeyiyle 
Ben genel anlamda bir bakış sergiledim 
dolayısıyla böyle bir yapıya sahip 
Osmanlı Tarihi Efendim Abdülhamit içiyor 
mu içmiyor mu değil Mesela ben onu 
yazarken şunu için yazdım işte bir 
Şehzade olduğunu söyleyen kişi çıktı 
Abdülhamit sanki ayağa abdestsiz yere 
basmayan kişi gibi gösterildi 
adam batıcıya 
Batı ya müzik Batı müziğini seviyor 
piyano çalıyor adam Hanım marangozluğun 
ötesinde Aa Abdülhamit ne yapıyor şimdi 
için diyorsanız Siyonizme karşı mücadele 
etti diyorsanız aslında şu an hislerin 
Elbette toprakları ele alamıyor ki geri 
sadece şunu yapıyor bak onu da 
söyleyeyim Ermenilerin Adana 
bölgesindeki Gavur dağları dediğimiz 
Avanos dağlarına kadar olan aldıkları 
650.000 dönüm toprağa devletleştiriyor 
orada çok güzel bir iş yapıyor ve 
devletleştiriyor o aralar falan öyle 
kuruluyor şimdi 
bu böyle miymiş kimseye kötülüğümüz yok 
kimseye düşmanlarımız da yok ama yanlış 
yapmışsa yanlıştır donanmayı yükseltmesi 
yanlıştır 
hükümdarlık yapıp 33 sene hükümdarlık ya 
adam Yani sadrazam yapacak adam 
yetiştirmemesi hatadır 
onun döneminde açılan okul sayısı 
misyoner okul sayısı Kilis'in sayısına 
baktığınızda şaşırırsınız 
ama güzel şeyler de yapıldı yapılmadı 
değil ki ama onu yapacağı da bir şey 
yoktu onu da söyleyeyim Devlet zaten 
çökmüştü 
işte kapitülasyonlar Fatih Döneminden 
başlıyor Aslında kanun döneminde tekrar 
Fransa ile bu gelişiyor Halbuki 
başlangıçta şöyle düşünüyor 
dediğimiz Fransızlara ticari imtiyaz 
veriyor ama aynısından Osmanlı'da 
faydalanır diyor isterlerse diyor diğer 
Avrupa devletleri de bunu yapabilir yani 
Avrupa Birliği'nin bugünkü şeklini o 
zaman Fatih yerine getirmeye çalışıyor 
öyle düşünün Bir taraftan da Kanuni 
geldiği için devlet 
mecburen kendi toplayacağı vergileri 
yabancı devletlere geç geçmek zorunda 
kalıyor 
Böyle olunca da devlet ekonomik olarak 
bir yere bağlıysa siyaseten de bağlıdır 
demektir 
başka çareniz yoktur Dolayısıyla bunlara 
böyle bakmak zorundasınız vardır kaç 
karısı olup olmadığını da söylemiyorum 
arkadaşlar önemli değil Öyle yazmışsın 
Metin Kurt ama ya bırak Biz onlarla 
uğraşmıyoruz yanlış Onlar ayrı bir 
yanlış bunları ayrı bir yanlış Ha şu 
kadar çocuğu bebekleri bile ya 
annesinden süt emen ben bile öldürülmesi 
Hani burnunun anasından emdiği süt 
burnundan geldi gelmesinin sebebi de 
bebek boğduruluyor ondan dolayı geliyor 
bu tabirde oradan geliyor şimdi 
dolayısıyla böyle bir şey var Yapı var 
şimdi 
işte kozanoğulları ayrı bir yani şeyler 
bahsedilirken konuşulabilir onlar böyle 
olmaz 
almıyor mu arkadaşlar ses anlaşılmıyor 
mu 
Oktay ben mi Saray tarihçisiyim 
öyle mi oldu anlamadım ben Teşekkürler 
yazmışsınız da 
Saray tarihçisi herhalde bana demiyordur 
başka bir şey diyordur herhalde 
Neyse öyle diyorsa da öyle olsun canın 
sağ olsun Şimdi Dolayısıyla meseleye o 
açıdan bakacaksınız Ha şunu söyleyeyim 
burada Türk Osmanlı Devleti bir Türk 
devleti mi Değil mi bu mesela hep 
konuşuluyor işte Osmanlı Devleti hep 
değiştirmelerden sadrazam yapmış falan 
yok öyle bir şey arkadaşlar Bundan 
dolayı Türk devleti değil diyemezsiniz 
isterseniz bir saat oldu konuşmamız Onu 
başka bir şeyde Türk devleti miydi değil 
miydi Ona da bakalım iddia terakki'ye de 
başka bir zaman yine ona da değinelim 
ondan sonra dediğiniz gibi 
Madem turgutoğulları diyorsunuz 
çapanoğulları diyorsunuz bu 
türden kozanoğulları gibi Derebeyi 
türünden kişileri de ayrıca ele alırız o 
da olur 
çok geç kaldığınız bu mecrada diyorsunuz 
gereken 
küregen ne demek sen küre gel ne demek 
biliyor musun 
küregen ne demek biliyor musun küre gel 
bana geç kaldınız diyorsunuz da ne demek 
Köye gel anlamını biliyor musun Ben sana 
söyleyeceğim yaz oraya biliyorum 
bilmiyorum yaz görmek istiyorum 
küreyken ne demek 
bakmak yok Biliyor musun bilmiyor musun 
onu söyle 
Timur'un lakabı değil hayır şuraya gel 
buraya gel ne demek biliyor musun Ona 
Türkmenler köle Gencer 
Ondan sonra şeyler 
damat demektir kozanın arka tarafında 
kozanın arka tarafında gereken dağları 
var 
ya isminde öyle geliyor şeyle falan şeyi 
değil 
damat olarak anılıyorsa bilmiyorum ama 
lakapın anlamı o lakabın anlamı damat 
anlamında onu da belirteyim 
Evet şimdi değerli arkadaşlar 
konuyu ve bu şekilde toparlanmış olduğu 
Demek ki tarihe nasıl bakacağız 
başlangıçtaki tarihle sondaki tarihi 
Aynı tutmayacağız her dönemin kendine 
has bir özelliği vardır hali 
değerlendirirken zamanına ve şartlarına 
göre değerlendireceğiz Onun için efendim 
birilerine kötü dediniz ya onun düşmanı 
olmazsınız yanlış yapmışsa yanlışdır 
bugün Türkiye Cumhuriyeti'ni 
yönetenlerin içerisinde yanlış yapmış 
olanlar varsa yanlış yapmış doğru yapmış 
olanlar varsa doğru yapmış olanlar var 
deriz Allah razı olsun deriz bizler için 
de öyle doğru söylemiş olanlar için 
Allah razı olsun denir yalan yanlış 
söyleyenlere de Ya Allah kahretsin bizi 
yanılttı derler ama artık yanılmayalım 
bir insan bir insan 
sürekli olarak 
bukalemun gibi renk değiştiriyorsa 
sözünün Eridi ise sözünde durmuyorsa 
bir söylediğini daha sonra farklı 
şekilde tam tersini yaparak söylüyorsa o 
insana güven olmaz Onu da böyle 
bilesiniz hepinize Saygılar sevgiler 
sunuyorum 
Enver Paşa'ya anlatmadım anlatırız bir 
gün Dolayısıyla İyi akşamlar diliyorum 
hoşça kalın Allah'a emanet olun 
 - Generated with https://kome.ai

Not: Bazen Büyük Dosyaları tarayıcı açmayabilir...İndirerek okumaya Çalışınız.

Benzer Yazılar

Yorumlar