Biz Kimlere Hain Diyoruz...Tarihi İdeolojiye Kurban Edemeyiz
Merhaba arkadaşlar
Bugün sizlerle
Sultan Vahdettin hakkında ve onunla
ilgili bugüne kadar söylenenler hakkında
konuşmak istiyorum
öncelikle
bu yayın kesinlikle siyasi münazaralarla
veya duygusal bir bakış açısıyla
yapılmamaktadır bunu da Özellikle
belirtmek istiyorum
Evet Sultan Vahdettin hain mi
bu konuda Geçen gün
Habertürk'te Sayın İlber Ortaylı Sayın
Murat
Bey ve
Fatih Altaylı tarafından bir program
yapıldı Murat Bardakçı ve Fatih Altay
tarafından bir program yapıldı orada
Fatih Bey şöyle bir soru sordu İlber
hocaya
vaat ettin hain mi diye sordu İlber Hoca
tabi değişik şeylere girdi bir türlü
vahdetine gelemedi vahdetini kim
olduğunu bir türlü gündeme getirmedi en
sonunda Murat bardakçıda İlber hocanın
cevaplamadığı o soruya ben cevap vereyim
hain değildir diye bitirdi
Tabii ki bir kişiye hain demek o kadar
kolay bir iş değil kimlere hain denir
kimlere hain denmez bunları hepimiz
aşağı yukarı biliyoruz şayet ülkesine
vatanını savunmak savunmayan ülkesinden
kaçan insanlar varsa muhakkak ki Bu iyi
bir gözle gözükmez görünmez bu tür
vatanını kurtarmaya çalışmayanlara veya
Hatta bir yabancı milletle ülkeyle
işbirliği içinde bulunanlara herhalde
hain deriz
yine
diyelim ki
devleti yöneten insanlar içerisinde
şayet
baskı altında da olsa
o ülkeyi kurtarmak için mücadele eden
insanlara karşı bir Eğer güç
oluşturuyorsak veya onlara engel olmaya
çalışıyorsak herhalde onun adına da hain
deriz
veya kendi ülkesinin
düşmanlarla mücadelesinde
düşman olarak görülen yani mücadele
ettiği devletin yanında yer alan onlara
bilgi veren onlarla birlikte kendi
ülkesindeki
insanlara karşı savaşanlara da hain
deriz
bütün bunları hepiniz biliyorsunuz kim
haindir kim değildir Bunlar belli bir
şey
şimdi bu çerçeve içerisinde Ben konuşma
yapacağım objektif olarak sizlerle neler
oldu tarihlerde bunları paylaşacağım
şimdi bu paylaşım sonrasında Aslında
kararı siz vereceksiniz ben değil benim
vermeme de gerek kalmayacak diye
düşünüyorum siz karar vereceksiniz
bakalım bu şartlar altında nedir şimdi
değerli arkadaşlar aslında
şurada bir şey vardı sizlerle paylaşayım
istedim orada da nedense
Fatih Altay'ın programında Bu kişi bu
konu hakkında Duran olmadı Bakın bu
meclis tutanaklarından 24 Nisan
1920
yılında
yani
24-4.336 o tarihe itibariyle şöyle
görürseniz yani 24 Nisan 1920'de Türkiye
Büyük Millet Meclisi'nde açılışından bir
gün sonra Atatürk'ün mecliste yapmış
olduğu konuşmadan bir alıntıyla alıntıyı
sizinle paylaşacağım
Atatürk diyor ki
Bu esnada zaten Hai Boğaziçi'nde bulunan
İngiliz zırhlarının saraya mütevecci
olan yönelik olan toplarını göstererek
görüyorsun dedi ben artık memleket ve
milleti nasıl Kurtarmak lazım geleceğine
tasavvurda düşünmekte ve bunu
planlamakta tereddüte Durağı oluyorum
tereddüte düşüyorum ve ellerini
kaldırarak İnşallah millet buraya çok
dikkat edin bütün bu vaziyeti elinden bu
kötüdür
kendisini tahliseler kurtarır
buyurmuşlardı
Şimdi arkadaşlar burada
Önemli olan bu cümleyi Atatürk'ün
kullanması padişahla görüşüyor öyle
gidiyor Tabii ki Samsun'a giderken
vahdetinin onayı dışında
genelkurmay'ın onayı ile Damat Ferit
Atatürk'ü pek tanımıyor kendisine de
götürüyorlar Atatürk Mustafa Kemal
Paşa'yı tanıştırıyorlar ve ondan sonra
Samsun'a işte bildiğimiz gibi Bandırma
vapur ile giriyor ve İngilizlerin elinde
onayıyla
fevkalade müfettiş olarak o bölgedeki
özellikle Topal Osman tarafından Rum
çetelerine karşı sürdürülen mücadelede
Türklerin elinde bulunan Çünkü Ordu
dağıtılmış silahlarla el konulmuş Fakat
burada çete şeklinde
Topal Osman oradaki Rum çeteleriyle
mücadele ediyor Hatta zenginlerden
alıyor fakir halka da veriyor Bu arada
bunların önlenmesi ve silahlarının
Müslümanlar ellerinde bulunan silahların
toplanması için fevkalade yetkilerle
müfettiş olarak gönderiliyor
biliyorsunuz onun belgesini sizinle
paylaşmıştım
Fakat tabii burada mesele Şu hani
vahdetlerin İşte sünnet parasından para
verdiklerini Atatürk'e falan gibi laflar
var Hayır öyle bir şey söz konusu değil
herhangi bir para vermişliği yok zaten
para olsa ülkenin kendi
memurlarına verecek parası bile yok
bırakın onu Yani diyelim ki saraydaki
bir altın Şamdan verebilir miydi
verebilirdi vermiyor onu da vermiyor
Atatürk Samsun'a normal yolluk yevmiye
şeklinde maaşıyla gidiyor
ertesi gün
daha henüz ertesi gün
hazırladığı raporu da
padişaha gönderiyor yani orada durumun
nasıl vahim bir durumda olduğunu Kötü
bir durumda olduğunu bildiren bir rapor
gönderiyor bu raporlar nerede onu da
söyleyeyim arkadaşlar Eğer bu konularda
çalışmak arzusunda bulunanlar varsa
Osmanlı arşivinde Bunlar
zamanında bir kitap haline de getirilmiş
Atatürk dönemine ait arşiv vesikaları
adı altında bütün Atatürk tarafından
yazılan Mustafa Kemal Paşa olarak
yazılan veyahut da İstanbul hükümeti
tarafından Atatürk tarafından gönderilen
bütün belgeler Osmanlı arşivinde
dolayısıyla bunları
Oradan araştırabilirsiniz tek tek yani
her türlü telgrafından Tutun da bu
rahatlamak istenmesi Atatürk'ün askerlik
görevinden istifa etmesi ve
sonuna kadar hatta Atatürk'ün Ankara'ya
gidişi 27 Aralık 1919'da oraya gidişi
dahil olmak üzere ondan sonraki süreç
bütün hepsini Atatürk hakkında 24
Mayıs'ta padişahın bizzat imzaladığı
idam Fermanı dair Hepsini orada
görebilirsiniz Yani bu konuda araştırmak
istiyorsanız Osmanlı arşivinde
İstanbul'da bulunanlar
faydalanabilir Oradan da görebilirsiniz
değerli arkadaşlar burada dediğim gibi
Hani atatürk'te diyor ya Biz her zaman
hakikati arayan onu buldukça ve
bulduğumuza Kani oldukça ifade eden
insanlar olmalıyız diyor Eğer bir
tarihçi
ya geleceğinden korkuyorsa birtakım
makam ve mevki arzusunda ise veyahut da
çekiniyorsa Efendim Bana hala hazırda ki
yönetim tavır takılmasın diye gerçekleri
gizliyorsa söylemiyorsa Bence onun artık
bilim adamlarından şüphe etmek gerekir
bilim adamı çekinmeden her şeyi
söyleyebilen insan vardır
Şimdi benim sizinle paylaşacağım konular
şu şekilde şimdi Atatürk Evet gitti
İstanbul hükümeti tarafından gönderildi
Türkiye'nin Mustafa Kemal Paşa'nın
İstanbul'a geri konusunda
hükümete baskı yapmaya başladılar
ve bu baskılar o kadar öyle bir hale
geldi ki ve Mustafa Kemal Paşa'da bu
baskılara rağmen buradan ayrılmak
arzusunda bulunmadığı için sürekli
olarak Hatta bildiriler yayınladı
Mustafa Kemal Paşa için Efendim valiler
işte dinlemesinler onu diye yayınlandı
ve bu çerçeve içerisinde
Mustafa Kemal Paşa resmi yazılı bir
belge olmadığı için bu ifadeleri ciddiye
almadığını belirterek mücadelesine devam
etti ne zamana kadar 8 Temmuz 1919'a
kadar 8 Temmuz 1919'da Vahdettin
imzasıyla Mustafa Kemal Paşa
derhal İstanbul'a dönmek üzere davet
edildi ağır bir baskı altında
olduklarını belirtti ve
artık hiçbir şey istemeden bahane
istemeden İstanbul'a
ardından başka bir yerde göreve
gönderileceği bildirilen bir
yazı geldi
Mustafa Kemal Paşa'da bu telgraf üzerine
artık
oyalanmasının mümkün olmadığını
düşünerek saat 23.45'te bakın saatini de
veriyorum telgrafın başında bizzat
kendisi şöyle bir tekrar çektirdi Evet
sizin baskı altında olduğunuzu çok iyi
biliyorum Aziz milletimizle çok iyi
bilmektedir Fakat benim buradan
ayrılmamın doğuracağı sonuçları da çok
iyi biliyorsunuz Çünkü kendisine gelen
telgrafta
şununla ilgili yapmış olduğunuz
çalışmalar İngilizlerin hoşuna gitmiyor
şeklinde bir ifade de var orada Mustafa
Kemal Paşa'da benim buradan ayrılmamın
doğuracağı sonuçları çok iyi
biliyorsunuz diyor ve dolayısıyla diyor
size baskı altından kurtarmak için
şerefle bulunduğum askerlik görevinden
istifa ediyorum ancak Bundan böyle de
gerek Saltanat makamının yarısı Hilafet
makamının bir bendesi olarak hizmette
devam edeceğim diyor
kulları Mustafa Kemal şeklinde de imza
atıyor altına açık açık söylüyorum bakın
kulları Mustafa Kemal diye de açık açık
imza atıyor işte bundan sonra ipler
kopuyor mu diyeceksiniz Evet kopuyor
Damat Ferit hükümeti
iş başında ve Mustafa Kemal Paşa'nın bu
defa bütün nişan ve madalyalarına da el
konuyor Bu da ortada yani nişan ve
madalyaları da alınıyor
daha sonra
meclis-i sırasında Vahdettin hastalığına
bahanelere gitmiyor biliyorsunuz
toplantısına bu defa Mustafa Kemal Paşa
tarafından yaver-i şehri geçmiştir
biliyorsunuz vahdetlerin yaraları
şeklinde görüyor Mustafa Kemal Paşa ve
diyor ki
hastalığınızdan dolayı çok büyük üzüntü
duyduk diye Kuvayi Milliye adına bir
telgraf çekiyor
[Müzik]
üzerine Vahdettin akaşaya Siz
Hayatımda bu kadar yakından
ilgilendiğiniz için size teşekkür
ediyorum şeklinde bir telgrafta cevabi
telgrafta geliyor Evet arkadaşlar buraya
kadar devam böyle gittik Peki sonra
Atatürk
hepinizin bildiği gibi Ankara'ya dönüyor
Geliyor geliyor Aralık sonunda 27
Aralık'ta
ve nasıl karşılandığına dair işte
binlerce kişinin karşılandığı Zeybek
oyunları ile karşılandığı Ondan sonra
doğrudan Hacı Bayram ve Veli
Hazretlerinin türbesine gidildiği orada
dualar edildiği kurbanlar kesildi
ardından Türkiye Büyük Millet Meclisinde
eski Türkiye Büyük Millet Meclisi
bölgesine gelindiği topluma burada
Atatürk yeni hitap ettiği
Bu bir rapor halinde İstanbul hükümetine
İstanbul hükümeti adına orada gözlemci
olan birileri tarafından gönderiliyor
Evet
Bu da Tamam
Pekala devamında ne oluyor Rıza Ali Rıza
hükümeti geçiyor Ali Rıza Paşa hükümeti
geçiyor ocak ayından itibaren
Yanılmıyorsam ya 28 Ocak ya 30 Ocak
olması lazım
Vahdettin imzalı bir beyanname
yayınlanıyor Ferman yayınlanıyor şöyle
diyor
Mustafa Kemal Paşa hazretleri
hiçbir sık yönetim Mahkemesi ince
görevden alınmadığından askerlik
görevinden kendiliğinden istifa
ettiğinden tüm nişan ve madalyaları
Kendisine iade edilmiştir şeklinde bir
yazı çıkıyor
Burası da iyi 1920 yıl 1920 Ocak
Burada da bir problem yok
fakat Ondan sonra Kuvayi Milliye ile
ilgili
bu tarihten itibaren sıkıntılar başlıyor
Nitekim Atatürk'ün mecliste Meclisi
oluşturması 23 Nisan'da Meclisi
oluşturması
yüzünden Atatürk ve arkadaşları ile
ilgili idam
gündeme getiriliyor
mahkemelerden idam kararı çıkıyor 24
Mayıs
1920'de de Vahdettin'in imzasıyla idam
Fermanı yayınlanıyor
işte Kara vasıftan tuttu afiyetle
hepsinin idamı söz konusu ediliyor şimdi
ben burada tabii şöyle bir şey
düşünüyordum Bu fermanın en son cümlesi
şu şekilde bitiyordu
yakalandıklarında tekrar mahkeme edilmek
üzere cümlesi vardı burada acaba vaat
ettim falan bunu gösteriş olarak mı
yazdılar diye düşünmedim değil açık
söylüyorum fakat sonrasında baktığım
zaman bunun
hukuki bir tabir olduğunu veyahutta
alınan bu tür kararların
bu şekilde olması gerektiğini öğrendim
sonradan Çünkü o fikrim şuydu acaba
İngilizlere gösteri olarak idam Fermanı
çıkmış falan fakat ardından bir
bakıyorsunuz işte
anza vur tarafından
Kuvayi adı altında bir askeri birini
konuşturuyor ve doğrudan vahdettiren
ordusu diye nitelendiriliyor ve iki
çarpışma var biliyorsunuz İzmit Bursa
taraflarında ve burada Kuvayi Milliye
karşı yok etme kararı var Ve nitekim o
tarihlerde Mustafa Kemal Paşa için
resmen hain olarak nitelendirilen bir de
şeyler var bildiriler var
Nitekim
bu mücadelede şöyle düşünün
vahdetinin hatırlayın Atatürk'ün sözü
meclisteki sözünü Vahdettin ile
görüştüğünde düşman gemilerinin saraya
yönelik toplarını göstererek beni ve
kendisini Aziz milletimiz halas
olan bir padişahın Normalde Kuvayi
milliye'yi kurtarıcı olarak görmesi
gerekir diye düşünmüştüm ve bundan
dolayı da böyle Bir maddeyi en son
cümleyi böyle koymalarında bir
İngilizlere karşı taktik olarak diye
nitelendirmiştim Ama öyle olmadığını
daha sonra gördüm Zira anzavurun veriyor
Arda
fakat
başaramıyorlar bildiğiniz gibi fakat
İşin garip tarafı bir Eylül'de de bir
Eylülde de teali İslam Cemiyeti adına
bir bildiri yayınlanıyor bildirinin
altında da imzalar var kimlerin yer
aldığına dair Onun altında imzası olan
kimlerdir bunların imzası var ve burada
Enteresan olan şey şu; size bundan bir
parçayı bir bölümü okumak istiyorum
şimdi benim o düşüncem ortadan kaldıran
konu bu
şöyle diyor dindaşlarımız ve asker
arkadaşlarımız
Şimdi Asker arkadaşlarımız dediği Kuvayi
milliye'deki askerlerden söz ediliyor Ey
Muhammed Ümmeti artık uyanınız
ellerinizi ve ayaklarınızı sıkan
demirleri kırıp hürriyetinize Malik
olunuz bu hainleri sözlerin aldanmayınız
Bunlar sizi kendilerine bir tesir
etmeden evinizden valideniz'den ve
familyanızın yani ailenizin avuçundan
elinden kucağından uzak yerlere sevk
etmektedirler halifenin emriyle affına
olarak sizi kurban gibi selhane suyu
yani kurbanhanesi sürüklemektedirler
bunların fikirleri hilafetle saltanatın
aleyhine ihtilaller çıkar kendisini
Sultan ve halife addetmekten ibarettir
bir düşünebiliyor musunuz Yani Mustafa
Kemal ve arkadaşlar kendilerini Sultan
ilan edecekler diyor Bunlar sizin
kanınızı feda ve cahil-i soymakla
memleketi harap ederek bir taraftan
diğer taraflara Firar etmektedirler biz
bu hainlerin işkencesinden ve zulmünden
Firar ederek Yunanlılara Teslim Olduk
Bizi kendi işlerimizle meşgul olmak için
serbest bırakmışlardır Yunanlılar ne
Türklerin ne de padişahın padişahımızın
düşmanı değildirler bunların fikirleri
yalnız Anadolu'yu kanlarla boyayan
Mustafa Kemal ve mahiyetindekileri
tecziye etmekten ibarettir
cezalandırmaktan ibarettir ey dindar
başımızda bulunan Selanik hainlerini def
ediniz çünkü bunlar İslamiyet'e büyük
bir darbe indirmeye ve tekrar bütün
dünyayı kan ile boyatmaya
çalışmaktadırlar dikkat ediyor Bunlar ne
diyor Selami kahinlerin defediniz
birilerde Selanik hainleri diyordu Hani
püsküllü falan gibi kişiler
şimdiye kadar feda ettiğiniz kanlar
kifayet eder vatanımız yetim ve dul
validelerle doludur bunların yüzünden
harap ve ihrac olan köylerin harap
Yanmış olan köylerin ve şehirlerin haddi
hesabı yoktur artık söylediklerimiz
sözlerle Emin olunuz ve bunlara Hizmet
etmekten vazgeçilir sizin vatana karşı
olan vazifeniz yalnız Yunanlıların ileri
karakollarına teslim olup oradan
köylerinize veyahut başka münasip
gördüğünüz yerlere gidip kendi
işlerinize meşgul olmaktan ibarettir
ekseriniz Bizim yaptığımız yapma
istediğiniz halde bunların size
Yunanlıların aleyhine söylemiş oldukları
yalanlardan korktuğunuz malumunuzdur
fakat vallahi size Yeminle Temin ederiz
ki Yunanlılar kendi hudutlarından dışarı
olan köylülere bile bu hainlerin kökü
matrah oluncaya kadar iş bulmak için
bütün tavsiyeler tesiratı
göstereceklerdir yardıma Ey vatandaşlar
Yalnız bu surette hürriyetinizi
rahatınızı ve adaletinizi temin etmiş
olursunuz Evet böyle bir beyanneme
yayınlanıyor niçin kime karşı
düşmana karşı mücadele eden insanlara
karşı
bunlara hain diye ve baltalamaya
çalışıyor vatanın kurtulmasına bu tür
insanlara ne deneceğini Artık siz
kendinizle kararlaştıracak durumdasınız
dolayısıyla böyle bir durum söz konusu
şimdi
Milli Mücadele dediğimiz şey
Aslında çok çetrefilli bir konu hani
sadece birileri diyor ki Yunanlılar
Hatta gelmemiştir bile diyor
edenler var biliyorsunuz veya işte
vahdetinin
yanlış yapmıştır hain değildir ama
hataları vardır gibi yumuşatmaya
çalışanlar vardır
veyahut da işte Efendim
Mustafa Kemal ve Arkadaşları Aslında bu
milli mücadeleyi
çok öyle birçok düşmana karşı
vermemiştir gibi bir takım ifadeler de
söz konusudur biliyorsunuz ama Enteresan
olan şey onların söyledikleri gibi değil
bir de sanki onu sonra ele alayım Ama
şurada bir şey olacaktı yanımda ona bir
bakayım şurada zannediyorum Tamam önümde
duruyor şimdi orijinali şu arkadaşlar
orijinal belgesi bu
ve burada
kime yazılıyor Bu Selahattin beyefendi
diye yazıyor Selahattin beyefendi kim
onu da belirteyim yani sadece
Yunanlılara karşı bu mücadele verilmiyor
bakın Selahattin beyefendiye Üçüncü
Kolordu Komutanı Selahattin beyefendi
yazılıyor diyor ki Kilis ve ayntep
cihetlerinden alınan son malumatana
zarar veren Fransızların bir taraftan
aynı kitaptaki Antep yani kuvvetlerini
takviye eyledikleri ve diğer taraftan
Antep teali İslam cemiyetinin Fransız
amaline emellerine
açtıkları evdeki bazı Müfit Arapların
fesat çıkaran Arapların İslahiye ve
Cebeli Bereket yani Payas bugünkü
İslahiye ve Payas bölgesi havalesinde
amâil milliye'ye muhalif bilgiye
yemelilere karşı programda yaptıkları
anlaşılmıştır
önce alayın kamilen istiamını müracid
görmeye toplanmasını
nasip görmekteyiz zaten alilerince de
iktizasının gereğinin Emir ve ifasıyla
neticesinde malumatita malumat verilmesi
rica ederiz
heyeti temsiliye namına Mustafa Kemal
değerli arkadaşlar Burada gördüğünüz
gibi Aslında teali işlem Cemiyeti
masumdur vesaire gibi laflar ediliyor
Bir de iskiliplinin tabii burada bu
Yunan tayyareleri atılan beyannamelerle
ilgili daha önce iskiliple ilgili
konuşmalar yapmıştım biliyorsunuz ve
Tabii
iskilipli'nin enteresandır bu
beyannameden bir ay sonra vakit
gazetesinde tekzip çıkartamıyor Burada
şunu ifade etmek istiyorum
deniyor ki yani işi yumuşatma tarafına
giden insanlar var o zaman
mücadeleyi işgal bölgesinden ayırırsınız
gidersiniz hani orada biz nasıl Mustafa
Kemal veya biliyorsunuz İstanbul'dan bir
takım heyet önce
Kartal
Kartallı Kazım sonra
Yahya Kaptan ile Anadolu'ya geçiliyor
insanlar ve burada şunu da söyleyeyim
Gerek Fenerbahçe futbol takımı gerekse
Beşiktaş takımları son derece bu konuda
hassasiyet gösteriyorlar ve bu
geçirilmede de müthiş bir rol oynuyorlar
onu da belirteyim Bu arada ve Anadolu'ya
geçiyor birçok insan şimdi eğer
Vahdettin işgal altında olan İstanbul'da
İngilizlerin baskısı altındaysa
ki Fevzi Çakmak Paşa
27 Nisan'da Türkiye Büyük Millet
Meclisi'nde yani mecliste bir konuşma
yapıyor bu konuşmasında padişahın Cuma
selamlığına bile gidemediğini Ancak
ingilizlerden hem de ana komutadan değil
bir kendilerine bakan Bölük komutanından
ancak izin alarak Cuma namazına
gidebildiğinin selamlığına gidebildiğini
belirtiyor kendisinin de Genel Kurmay
Başkanı biliyorsunuz Fevzi çakmakbaşı O
tarihte nasıl işgal altına girdiklerini
kapısında İngiliz askerleri sebebiyle
beyanından veya beyanname
veremediklerini kendi
beyanlarını sunamadıklarını İngilizlerin
dikkat ettikleri beyanları
sorabildiklerini belirtiyor yani işgal
altında baskı altında bir hükümet
padişah ve Maalesef başka altında bir
halife şimdi
padişah baskı altındaysa halife baskı
altındaysa ve esir ise ki bu takdirde
esir hüveti taşıyor esir ise
o zaman her ikisinin de fetvası
geçersiniz
Tıpkı Şeyhülislam olduğu gibi işte
Onların fetvalarda geçersiz o zaman yeni
bir sultan yeni bir halife tayin
edilmesi gerekirdi Mademki öyle Ama
şunu da yapabilirlerdi bir şekilde
İstanbul'dan ayrılmayı düşünüp padişah
gidip hareketin başına da geçebilirdi
eğer Kurtarmak istiyorsa neden Said
Molla gibi bir takım adamların şeyine
girdiler kontrolüne girdiler niye Damat
Ferit gibi birilerinin kontrolüne
girdiler İngiliz muhipleri Cemiyeti
üyeleri arasında biliyorsunuz Said Molla
da dahil olmak üzere Adam resmen beyanat
veriyor şurada onun belgesi de olacaktı
açıkçası
Evet
Said Molla açıkça beyanat veriyor İngiliz
taraftarıyım diyor şurada İngiliz
taraftarıyım diyor yani şimdi adamlar bu
böyle yazıyorlar keza aynı şeyi aynı
vakit gazetesinde dediğim gibi bu da
iskilipliğinin tekzip yazısı bir ay
sonraki Tekstil yazısı ne zaman 12 sefer
1339 şeyde de
Rumi tarihte de 25 teşhirine evvel 1930
Pardon 1920
1920
1336 yapıyor O da 1336 şimdi bütün
bunları göz önüne aldığınız zaman
milli mücadelede
bu ülkeyi düşmandan temizlemeye çalışan
insanlar önünü işte Sakarya Meydan
muharebesi'ni biliyorsunuz Bu Meydan
Muharebesi'nin baltalanması için ne
kadar çok destek verdiklerini söyleyeyim
Bu arada şunu söyleyeyim
Yunanlılarla savaşılmadı Sadece bende
resimler vardı ama onları sizlerle
paylaşamıyorum şu an çıktısını almam
lazımdı Amerikan bayrakları var İzmir'e
çıkarken Yunanlılar Amerikan bayraklar
var İngiliz bayraklar var yani o kadar
basit bir şey değil bu İngilizler
Amerikalılar Yunanlıları kullanıyorlar
Nitekim Amerika
ile Birinci Dünya Savaşı'nda savaşmadı
Osmanlı Devleti savaşmadı fakat
Osmanlı Devleti'nin
Ermenilere
katliam yaptığı sürekli olarak ifade
edildi Amerika
Büyükelçisi morgentav tarafından Halbuki
konsoloslar tam tersine Anadolu'da
bulunan konsoloslar bunları söylemiyordu
fakat Morgen tabi özellikle
yine
Aslında
Morgan tavadan aldıkları bilgilerle O
kitaplar yazmışlardır şimdi yani burada
topyekün Osmanlı Devletine karşı
Türklere karşı bir şey vardır mücadele
vardır Siz ülke işgal edilmiş Yani
zannetmeyin ki Sadece İstanbul işgal
edildi İngilizler Samsun'da da vardı
Karadeniz'de de vardı başka yerlerde de
vardı zannetmeyin ki sadece oradaydılar
tam tersine
gözlemci olarak ve asa için temini için
İngilizler her yerde Fransa her yerde
asker bulundurdular
1916'da imzalanan syis bir
kotonlaşmasıyla da zaten Fransızlar
Güney bölgelerine İngilizler Musul
kerkük bölgesini keza İstanbul'u yine
müttefik Kuvvetleri tarafından
İngilizler tarafından Fransızlar
tarafından işgaline keza
italyanların Antalya bölgesine işgal
ettiklerini yine keza İzmir Bölgesi'nin
Yunanlılar tarafından işgal edildiğini
göz önüne alacak olursanız Aslında dört
bir taraftan ülke işgal edilmiş ancak
merkezde mücadele edebilecek bir gücün
oluşması tabidir ama siz buna karşılıkta
kolay inzibatiyeyi çıkarıyorsanız engel
olmaya çalışan onlarca bildiri dağıtıp
halkı haindir Bunlar diyerek ortaya
atıyorsanız Bunun adına siz karar verin
daha sonra hepinizin bildiği gibi yine
mesela
işte Savaş kazanılıyor Sakarya Meydan
Muharebesi kazanılıyor Büyük Taarruz
kazanılıyor
padişah tarafından bir kere olsun ya
başarıya Ulaştığınız için sizi tebrik
ediyorum diye bir yazı da gelmiyor
herhangi bir beyanname yok bir açıklama
yok Hani her tarafa beyanname
gönderilebilirken bu konuda En azından
gizli bir telgraf çekilebilirdi
ama çekilmiyor
şimdi bazıları da diyor ki efendim diyor
hani Yunanlılar yakıp yıkmadılar diyor
ya şimdi kendiler beyannamelerinde de
yazmışlar hem harap ettikten hem de
yaktıklarını belirtiyorlar zaten ama
bütün belgelerde var zaten o yapmayı
Yunanların kendileri de belirtiyor
onların arşivleri de belirtiyor fakat
şurasını söyleyeyim biriler diyor ki
efendim Dokuz Eylül'de İzmir'den düşman
denize döküldü Ondan sonra Çeşmeye
kadardır üstüne 12'sinde işte
Urla sonra
çeşmeden de Yanılmıyorsam 16'sında falan
da tamamen ayrıldılar şimdi peki diyor
ondan sonra niye bir tek kurşun atmadan
İstanbul'u terk etti adamlar diyor Bir
sene 1 sene geçiyor arada ve işte
görüşmeler yapılıyor işte Lozan
Anlaşması görüşmeleri yapılıyor ve Lozan
Anlaşması çerçevesinde İstanbul Terk
ediliyor yani bir sene sonra terk
ediliyor yoksa getirip temin size verdim
demiyor Diğer taraftan Tabii demiyorlar
ki işte Atatürk İngiliz açacağınıdır Ne
gariptir ki İngiliz ajanı olduğunu
söylenen kişi
İngilizlerin hint asıllı Bir müslüman
Mustafa ise altındaki bir Müslüman'ı
Ankara'ya gönderip Atatürk'ü
ki Mehmet Akif tarafından ki yakın
görüşüyor bu Mehmet takip O kişiyle de
ama hailliğine değil tam tersine İşte bu
dost gibi getiriliyor Atatürk'le de
görüştürülüyor sonra pazarında bir ev
kiralıyor Mehmet Akif'in evi de oraya
yakın olduğu için geliyorlar gidiyorlar
ve mektuplarını kendi evine değil ne
olur ne olmaz diye Mehmet Akif'in evine
veriyor adresi oraya mektuplar geliyor
yine gelen bir mektup sonrasında zarf
açık ve içerisinde bir kağıt var Mehmet
Akif var o sırada Mustafa sağir geliyor
sonra zarfa açıyor bakıyor içinde kağıt
var üzerinde hiçbir yazı yok alıyorum
bunu yetkililere götürüyor
ve ateşe tuttukları zaman
yazı ortaya çıkıyor mumlu bir yazıyla
yazılmış bir
yazı ortaya çıkabilir
Diğer taraftan nasıl bir İngiliz ajanı
ki Mustafa Kemal Paşa ki bazıları da
işte
bazı İngiliz generallerle bir araya
geldiğini falan belirtiyor İngilizlerin
reddettiği General ile bir araya geliyor
O hayatını kurtaran bir kişi olarak
Atatürk'le görüşüyor Evet şimdi ismini
hatırlayamıyorum birden de Fakat tabii
hepsini bir ara bırakıyorum
şu şu yazıyı yazdıktan sonra zaten
padişahın padişahım
şu yazıyı yazdıktan sonra zaten
padişahın padişahlığı da tamamen ortadan
kalkmış oluyor nedir bu bu yazı
şimdi şuradan bakalım
mabeyn-i Hümayun
ifadenin bir tane diye şurada yazıyor
Ondan sonra
Şeref natık dairesi Ondan sonra yani baş
hitabet Burası
padişahın dairesi Şurada da diyor ki;
Dersaadet işgal
orduları baş kumandanı
diye yazmış yani işgal Kuvvetleri
komutanına yazıyor İstanbul'da
Hayati tehlikede
İstanbul'da hayatımı tehlikede
gördüğümden
İngiltere Devleti Fehime
iltica irade
iltica ve bir an evvel İstanbul'da
İstanbul'dan
Mahalle ahara naklimi talep ederim
efendim 16
teşrin-i
1922
Kasım ayıdır teşrin-i halife-i Müslimin
Mehmet
vahdetti şimdi bu
telgraf bu yazıyı yazmak aslında
vahdetlerinin bütün
Geçmişte bir takım hatalarını belki
ortadan kaldıracakken Bu tamamen
kendisine karşı duyguları
farklı bir hale şimdi bir ülkenin
hükümdarı padişahı diyelim ki diyelim ki
öyle bir şey de yok kaldı ki Çünkü Rıza
Paşa'ya
Atatürk'e gönderiliyor Bunlar dediğim
Osmanlı arşivlerinde zaten var
Rıza Paşa Vahdettin ile ilgili
gönderiliyor diyor ki
bizim hakkımızda ne düşünülüyor diye
soruyor O da şunu söylüyor
kendisi hakkında Kötü bir niyetimiz
bulunmamaktadır diyor Nitekim bunun şeyi
göstergesi
saltanatın 3 Mart 19
20
24'te ilgâsıyla birlikte
halifelik hala yerli yerinde duruyor
zaten
sesin kesildiğini arkadaşlarımızla
söylediler Ama ben konuşmama devam
ettiriyorum isteyen daha sonra buradan o
kısımlarını tekrar izleyebiliriz zaten
sonra geliyorum dolayısıyla böyle bir
durum söz konusu yani
Vahdettin idam edilseydi resmi olarak
başka ülkeye Sürgün edildiğine dair
karar alınarak gönderilseydi buna
karşılık En azından bir maaş bağlanarak
gönderilirdi Eğer Sürgün edilmiş olsaydı
böyle bir şeyde söz konusu değil
Dolayısıyla Burada tabii ki
Abdülhamid'in çok büyük bir şeyi var
vatanında kalıp kalmama kararı meselesi
var Ben bu son yazdığı şu sığınma veya
başka ülkeye gitme İstanbul
Buradan artık vatanı kurtaranların
yüzüne bakamayacak bir pozisyona
girdiğini düşünüyorum ve bundan dolayı
da
kendisi
bununla büyük bir Vebal altına girmiştir
Eğer tam tersi ne yapmış olsaydı belki
kahraman olarak tarihe geçecek diye
düşünüyorum Evet sizler ne düşünürsünüz
ne düşünmesini bütün Bunlara karşılık
ama benim fikrim benim tarihçi olarak
fikrim bu kadar milli mücadeleyi
sürdüren vatanı kurtarmak uğruna can
veren bu kadar mücadele eden yokluklar
içerisinde mücadele eden insanlara karşı
tavır almışsanız o zaman Onlara karşı
çıkmışsanız
onun adına yani denir
Bunu ben olsaydım onları yerinde kellemi
keseler bu ülkeden ayrılmazdım mesela
bundan itibaren
Evet arkadaşlar
tekrar ediyorum işte bir takım kişilerin
Efendim şöyleydi böyleydi diye aklamaya
çalışmaları bakın bazıları da bana diyor
ki niye bunları söylüyorsunuz Siz
Osmanlı düşman mısınız falan diyor Ben
Osmanlı düşmanı falan değilim Osmanlı
tarihçisiyim bir sürü kitabım var ya ben
karşı bu mücadeleyi vermişim kimi
savundum orada Osmanlı Devleti'nin
savundum değil mi Aslında Türkleri
savundum burada devlet Başkadır Devleti
yönetenler Başkadır ikisini birbirinden
ayırt etmemiz lazım
toplumun değerlerini
devletin içinde bulunduğu durumları ve o
duruma düşürenleri ortaya koymak
zorundayız Eğer gerçekler ortaya
koymazsak geleceğe nasıl sağlam ve güzel
bir bakış açısı ortaya koyabiliriz Ben
onun için tarih gelecektir diye bir
kitap yazmıştım Evet tarih gelecektir
diyorum Zira hayatımız boyunca
dediğimiz tecrübeler bizim şahıs olarak
da geleceğimize yön veren ve ona göre
planlamalar yaptığımız önemli bilgi
kaynaklarımızdır bir devlet içinde
aynıdır o Devletin bütün geçmişine bize
de sağlam şekliyle bakamayız
Evet yani ikide bir
internetin şöyle söyleyeyim
internetin kaynağında odada bulunmama
rağmen böyle Ara ara kesiliyor maalesef
Arkadaşlar
bunu
şimdi Armağan Kardeşim bak Vahdettin dil
bilmezdi diyor
bilip bilmemek önemli değil ki
Yani diyelim ki İkinci Murat değil
biliyor muydu veya şu dil biliyor dille
alakalı değil bu his bu his duymak
hissetmektir
yani Vatansever insanın dil bilmesine
gerek yok vatanı sevmek için Başka Dilde
düşünmeyeceksin zaten kendi dilinde
düşüneceksin vatanı sevmek için ben
şimdi İngiliz diye veya Fransız dilinde
vatanı sevmeyi mi düşüneceğim kendi
dilimde düşüneceğim
vatan sevgisi böyle bir şeydir
yani size sürekli söyledim
Ben dedim Savcılığı gayret ediyorum
solculuğu da reddediyorum merkezciliği
de reddediyorum niye söylüyorum bunları
batonun pozettiği bu tür fikirler
toplumumuzda maalesef bölünmeye sebep
oluyor vatanseverlik temel üzerinde
oturtulması gerekir diyorum böyle bütün
vatandaşları kucaklayacak Vatansever
bütün vatandaşları Teröre girmiş bir
takım insanlara bir şey diyemem Ha şunu
söyleyeyim Bir de şimdi Fethullah Gülen
diyoruz terörist diyoruz değil mi
neredeydi bana söyler misiniz Türkiye'de
bu hadiseler olmadan önce Hani hasret
bitsin gel Dön dendiği zaman bile
Amerika'da olan bu adamın Siz Vatansever
olduğuna İnanır mısınız
ve hala orada yaşıyorsa
açmamıştır herhangi bir yaptırım söz
konusu olmuş mudur görevden almış mıdır
Hayır görevden de almamıştır o zaman
yani bundan bilgisi yoktu diyebilir
misiniz
Dolayısıyla bu gibi konularda lütfen
illaki hiç kimse kutsal değildir insanın
hepimiz hepimizin hatası vardır ama bu
hata ötesine geçerse İşte o zaman
gafletin de önüne geçiyor
dalaletinin önüne geçiyor yani noktasına
varıyor haliyle bu konuları böyle
değerlendiriyorum Evet hepinize teşekkür
ediyorum
ve
Geçen hafta konuşacaktım maalesef yolda
olduğum için konuşamadım
dişimle ilgili bir İki problemim vardı
onları hallettim bu hafta da dün de
konuşmamı yapamadım pazar günü yaptım
pazar günleri sanırım çok daha uygun
olacaktır Bundan böyle pazar Akşamları
bu programı yapmayı düşünüyorum 15 güne
bir yalnız yapacağım hepinize sevgiler
saygılar sunuyorum İyi akşamlar hoşça
kalın Allah'a emanet olun
Merhaba arkadaşlar
bugün sizlere daha önceki yaptığım
konuşmalar
çerçevesinde bir takım tenkitler de tabi
karşılaştım Tabii bir şeydir tenkit
edilmek herhangi bir şekilde Bundan
dolayı
bir serzenişte
zaten şimdi bu konuşmamda Sultan
Vahdettin
hangi neden ve nasıl Ülkeyi terk
etmiştir Bunun üzerinde konuşma
yapacağım Ancak ondan önce sizlerle
şöyle bir
değerlendirme yapmak istiyorum
bir takım tarihçi olduğunu söyleyen
kişiler benim vahdettiğim hain olduğunu
söylememiden çok rahatsız olmuşlar ki
işte çok iyi bir tarihçidir Ama bunlar
nasıl düşünemez nasıl bir tarihçidir
diye de işte eleştiride bulunuyorlar
bunu
normal karşılıyorum Çünkü bunu söyleyen
kişilerin gerçekten bir tarih
formasyonuna sahip olduklarını söylemem
de hayli zor her ne kadar ders de
verseler tarihçi olarak derse verseler
üniversitelerde tarih ilmi o kadar basit
bir ilim değil yani gördüğünüz gibi
belgeyi alıp değerlendirirsiniz biter
bunu zannediyorlar öyle değil birçok
belgeyi o konuda birçok konuyu ele
alacaksınız ki o çerçeve içerisinde Onun
bir sentezine gideceksiniz Yani tek bir
belge ile birini suçlamanız mümkün değil
Şimdi işte Sultan vahdetinin demiştik ki
Ülkeyi terk etti demiştik işte bazıları
demişlerdi ki efendim Tabii ki Sürgün
edildiler Ankara hükümetinin baskısıyla
ne yapacaktı başka gitmek Gümüş varsa
onları da götürdü Yıldız sarayındaydı
yani
İstanbul'da çok büyük bir tepkiyle
karşılaştı Sultan Vahdettin Bu arada da
evet katılan arkadaşların .....arkadaşlar saymayı artık
zamanım yetmez hepinizi saymam lazım
Atilla hepinize Ben de teşekkür ediyorum
Sağ olasınız İyi bir yayın olacak diye
düşünüyorum yani ilginç şeyler
konuşacağız tabii biz
Yurdtan kaçtı iltica Etti derken yani
bakın belge şu gördüğünüz belge
Vahdettin imzası burada şurada da
halifeyi Müslim yazıyor yani
biliyorsunuz bir Martta
Pardon 1 Kasım'da Saltanat
kaldırıldıktan sonra halifelik hala
Vahdettin üzerindeyiz yani halife
olarak hala devam ediyordu ve onu daha
önceki yayınlarda da söylemiştim dedim
ki; İstanbul da Ankara hükümetinin
hakimiyetinde değil hala İngilizler var
çünkü İngilizlerle yapılan biliyorsunuz
Lozan Antlaşması İngilizler ve diğer
ülkelerle Lozan anlaşmasını geçen
programımızda ele almıştık bu anlaşma
çerçevesinde Bir sene sonra terk ettiler
İstanbul'u yani Kurşun atmadan nasıl
giderler Bunlar vesair gibi laflar
ediyorlar Evet Kurşun atmadan gittiler
ama uzun müzakereler sonrasında terk
ettiler işte Sultan vahdetlerini de
burada şöyle göstereyim
şimdi
arkadaşlar burada elimde
Vahdettin ile haritanın
haritanın kendisinin anlatımı var
Vahdettin ile ilgili nasıl yurt dışına
çıkardıklarına dair harington'un kendi
ifadeleri var burada şöyle diyor
Sultan Vahdettin yurt dışına çıkışını
hicretini şöyle anlatıyor kimse Saray
yaklaşamadığı için kaçma işi müşkülür
şimdi bakın kaçmadan bahsediyor Yani kim
ariton işte orduları komutanı
İstanbul'daki İngiliz komutan
Tuğgeneral Jülyen Style ve muhafız
kumbaracılar kumandanı Albay Watson ile
birlikte birlikte son sultanı sağ olarak
buradan çıkarmak üzere bir plan
hazırlamaya oturduk şimdi sağ olarak
buradan çıkarmak ne demek Demek ki
Sultan vahdettiğine karşı bir tepki var
bir şey var sağ olarak çıkarmak yani
Ankara hükümetinin gönderdiği insanlar
vasıtasıyla vasıtasıyla mı İşte
öldürülecek korkusu var yoksa başka bir
şey mi var başka olan ne biliyor musunuz
Geçen enteresan ve
işte Son olarak şu belgeleri Murat
Bardakçı yayınladı işte Cumhurbaşkanlığı
arşivinden sonra 100 yıllık gizli kalmış
bir belgeyi koyuyorum diye şu ön üst
tarafta gördüğünüz kısmı
fotokopi bu kısmı Fevzi Paşa yazmış
erkân-ı Harbiye reisi müşir Fevzi Paşa
imzasında atmış buraya Ne diyor burada
işte şey için söylüyor bunu
vahdetinin
vahdettiğinin memalike-nevi yabancı
memleketlere yani
son zamanlarda tam okuyayım Buradan daha
iyi son zamanlarda İstanbul'dan
aldığımız raporlara
vahdettiğin demiş Vahdettin'in memaliki
ecnebiyeye firarından
bahs olunuyor yani Metin'den okuyorum
olduğu gibi bir yerden okumuyorum varsa
oynuyor ezcümle Saray tamam mı
mahafili ile
güvenilir insan anlamında Bir de
temasta bulunan bir
mutluluklarında
bulunduğu ihti ihbar edilmekle Arzı
keyfiyet olunur erkânı Harbiye reisi
müşir
Fevzipaşa şimdi bakın Burada ne diyor
Böyle bir şey var diyor haber alınıyor
Yani bunun bakın dikkat edin
sonradan kendisi düzeltmenlerde yapıyor
çiziyor Mustafa Kemal tarafından Çünkü
altında şöyle yazıyor Türkiye Büyük
Millet Meclisi reisi başkumandan ve
imzası var burada da burada da diyor ki;
İstanbul'da Yani şöyle yazmış
İstanbul'da
sarayda memalike'ye yani yabancı
ülkelere
Firar için
hazırlıklarda bulunduğu istihbar
edilmiştir Tamam mı edilmiştir
yani azıkta bulunulduğu istiğfar
edilmiştir
tahakkuku halinde
ahali vasıtasıyla Bakın şimdi ahali
vasıtasıyla
fethedilmesi karşı çıkılması muhalefet
edilmesi
muhabbet muhalefet edilmesi
edilmesi
mecburiyet görüldüğü takdirde mecburiyet
mecburiyet görüldüğü takdirde
aynı vasıta ile
linç tatbiki
mültezemdir iltizam ediyor gerekiyor
ondan sonra
ilk yazılan kendisinin yazmadığı
Atatürk'ün yazmadığı metinde Bunlar
yazıyor iltizamdır
bu suretle diyor
hiçbir
şekilde yurt dışına çıkarılması Meydan
verilmemesi gerektiriyor Atatürk de
bunun üzerine notlar düşüyor şu şekilde
bir ifade kullanıyor o notlara göre şeye
kadar aynı yazıyor İstanbul'da sarayda
ve Memaliki ecnebi Firar için
hazırlıklarda bulundu istihbar
edilmiştir yani
tahakkuk halinde hali vasıtasıyla
muhalefet edilmesi mecburiyet görüldüğü
takdirde aynı vasıta ile linç tatbiki
daha şerit şiddetli icraatta bulunması
bu surette firara hiçbir vesile Meydan
verilmemesi lazımdır yani yurt dışına
padişahın gitmesinin doğru olması onu
belirtiyor Hatta linç edilmesi kelimesi
kullanılmış Aslında ne oluyor biliyor
musunuz bunun yazılan tarih 4 Kasım 4
Kasım 1922
fevzipaşa'nın yazdığı yazı
2 Kasım 1922 atatürk'te 4 Kasım'da cevap
vermiş şimdi bu ikisini de iki Kasım'da
önce ne olmuştu
Vahdet Saltanat kaldırılmıştı ama
Hilafet duruyordu yani Vahdettin
üzerinde hilafettiriyordu tekim yazdı
şeyde Bu mektupta Sultan yazmıyor
halife-i
ve
burada tekrar
şeye dönelim Harigtona dönelim
Bu arada şunu söyleyeyim
Ariston Biraz sonra okuyacağım şeylerde
neler yazıyor
diyor ki
sağ olarak buradan çıkarmak üzere bir
plan hazırlamaya oturduk diyor
hazırladığımız planda Sultan ile oğlu ve
kendisine sadık kalan bir iki adamı Cuma
sabahı zannedersem saat 6'da gezmeye
çıkacaklardı Tam o sırada muhafız
kumbaracılar sarayın arka bahçesinde
talim yapıyor gibi görüneceklerdi fakat
öyle kötü talim yapacaklardı ki iki
ambulans kapının dışına sıkıştırılacak
ve belirli bir dakika da saray kapısı
zorlanarak sultanla oğlu birinci
ambulans yaverin ve kumbaracılardan
diğer bir subay dolu tabancalarla
ambulanslı olacaktı
o perşembe günü bir şey duyulmaması için
fevkala dikkatli etmemiz gerekiyordu Ve
bunu yalnız hareketi Subaylar biliyordu
şimdi
böyle söylüyor ama dikkat ederseniz bunu
yazdığı tarih 15 Kasım
Fevzi Paşa tarafından
konuğu istihbarata istihbarat
çerçevesinde Ankara'ya bildiriliyor
Ankara'ya bildiriliyor ve
Tabii bu arada da şöyle bir Hadise de
geçiyor bu olaylar sırasında halkın
sarayın çevresini kuşattığı ve Kahrolsun
Vahdettin diye sloganlar attı hümayiş
yaptı tramvayların üzerine Tramvay ve
arabalara Kahrolsun Vahdettin ibareleri
yazılarak öyle dolaşıyor arabalar Bir
taraftan da yani İstanbul'da çok büyük
bir tepki var padişaha karşı Zira 30
ağustos'taki Zafer bayramını kutlamamış
yani Kuvayi Milliye'nin veya milli
mücadeleyi yerine getirenleri kutlamamış
öyle bir pozisyonda halk tarafından da
bir tepkiyle karşılaşıyor Tabii ondan
önce sürekli olarak bakın
şöyle söyleyeyim özellikle işte beni
tenkit edenlerden bir tanesi isim
vermiyorum yani
şey diyor Damat Ferit hükümetini
damaterin sadrazamlığından bahsediyor
diyor ki işte Yusuf hoca bunu nasıl bir
mez diyor
Sait Paşa'ya Rıza Paşa'ya hepsine teklif
ettiği halde diyor işte Vahdettin
sadrazamla onlar kabul etmediği için
mecburen damat Feride verdi Yok öyle bir
şey söz konusu bile değil
1919
önceden sadrazamlıgi
diye şey olarak görüyor yani
toplumda şöyle tanıtıyor diyor ki
Osmanlı bolşevikleri diye onları
tanıtıyor aynı 1917'de bolşevik İhtilali
oldu ya Rusya'da onlar öyle tanıtıyor ve
çok büyük baskı ve tutuklama safhası
gerçekleşiyor iddia terakkiciler işte
Talatpaşa falan da yurt dışından kaçıyor
Bu sebeple fakat en önemli yaptığı
işlerden bir tanesi hepiniz Bileceksiniz
bu Ermeni konusunu araştırırken elde
etmiştik o bilgilere ulaşmıştık şöyle
diyordu şimdi biliyorsunuz Boğazlıyan
Kaymakamı Kemal Bey'in işte mahkeme
hakim getirdi Kimdi bu hakim Nemrut
Mustafa ismindeki kişi Nemrut Mustafa
getirildi ve sorgusuz sonra sizi adeta
Kemal Bey idam edildi Hazin bir hikayesi
de var daha önce konuşmuştuk
biliyorsunuz
ve idam edildi idam edildikten sonra bu
adam Aslında arkası da var bunun yani
Nemrut Mustafa dediğimiz adam yine Damat
Ferit tarafından Kuvayi milliye'ye karşı
kurulan Kuvayi edebiyatı
Komutanlığına getirilmiş kişidir Yani bu
yapılan hareket öylesine farklı ki yani
Siz bununla böyle görmezden gelip işte
Yusuf hoca nasıl Bunları söyler şöyle
böyle diyorlar Bakın bu arada size
meclisten bir şey okuyacağım size
Hani Damat Ferit hükümeti işte
İngilizler Artık damat Feridi Bir
Sebeple
sürekli getirtmelerine rağmen
daha sonra Damat Ferit'in Fransızlara
yanaşıyor olması sebebiyle İngilizler
Çünkü Paris konferansına gidiyor
Fransızlara bir taraftan Mavi Boncuk
dağıtıyor bir taraftan İngilizlere diyor
ki Asıl sizin işte
himayeniz altında Osmanlı Devleti ayakta
kalacaktır diyor İngilizlere söylüyor
Fransızlara söylüyor Aslında Paris
konferansına davet edilmemekle beraber
Fransızlara yaklaşmak suretiyle bir
Fransız gemisi ile Paris'e gidiyor işte
Paris'te
Fransızlara yanaşınca bu defa İngilizler
karşı çıkıyorlar damat ferinin görevden
alınması sağlanıyor Ali Rıza hükümeti
falan geçiyor Şimdi Bakın bu da
24.920'deki Türkiye Büyük Millet
Meclisi'nde
Mustafa Kemal Paşa'nın yaptığı
konuşmalardan bir parçası şöylesini
diyor bakın nasılmış bakayım Damat Ferit
mi onlar istemiyor muymuş yoksa başka
İngilizlerin baskısıyla mı ayrılmışlar
hangi sebeple ayrılmışlar
şayanı yalnız şayanı dikkatle tesirdir
ki bu nezihan'a dolu halkı bugünkü
hassas devirde
bile İstanbul'da
cari tahallüf Halef geçerli olan karşı
ve münafereti nefreti efkardan
nefret fikrinden ve ihtirasatı fitne
kârî'den fitne çıkaran ihtiraslı
kişilerden pek mülteciyi mülteciyi
bulunuyorlar etkisinde bulunuyorlar
filan
müsait ahlakı İstanbul Muhittin'in
tefessüs ne demek çökme anlamına geliyor
tefessüse
müsait ahlakı ve bundan istifade edilen
ecnebiler devlet ve milletin imhası ve
devlet ve millete ve padişahına
sadakatle fedakarlığı ile bir hizmet
kabilinde kabiliyeti kabiliyetinde
olanların ortadan kaldırılması için pek
İleri gitmek suretini gösteriyorlar yani
milletini ve devletini seven insanları
Bunlar aracılığıyla halkın bu işte pek
hassasiyet göstermediği bir çerçeve
içerisinde Diğerlerine karşı büyük bir
karşı çıkış gösterirler onlar imha etmek
istiyorlar yani hani hatırlıyor musunuz
Balyoz Ergenekon davaları olmuştu
tarafından
yönlendirilmişti ne kadar Amerikan
karşıtı milli askerler varsa hepsi
mahkum edeyim ya kalkışılmıştı yani
düşünün
PKK'ya karşı mücadeleden işte başta
Genelkurmay Başkanı İlker başbuğ olmak
üzere Engin Alan Paşalar falan hepsi
oralarda ne yaptı veya istihbaratçı
birçok insan hayatında kaybetti oralarda
onun gibi bir şey bu da
diyor ki
Şevket mihabım padişaha sesleniyor
hatırın nişanı miktarı olacaktır ki
vezaif-i mevduatımın benim
bulunduğum vazifenin ifası sırasında
yerine ne getirmesi sırasında
ecnebilerin ve bazı erbabı nefseddin
fesat gruplarının bazı kişilerinin
mutlaka tezgahat mutlaka ve tezgahat
olayları gerçek olmayan bir biçimde
ve yine
ihtimalini daha ders saatte onun
çarpıtma Durumunu daha İstanbulda iken
diyor
size maruzatın meyanında size bu konuyu
arz ettiğim çerçeve içerisinde
bazı ricali mühimmeyi devlete Pek pek
açık olarak teşri ve böyle Vaziyetler
karşısında çok açık ve net bir biçimde
böyle Vaziyetler karşısında da Ali İhsan
ve Yakup Şevki paşalarına akıbetine
giremeyeceğini ilave eylemiştim Yani
onların durumu asla düşmeyeceğimi
belirtiyorum diyor
Şimdi burada
şu Bir taraftan bunu söylüyor Bir
taraftan da diyor ki bakın yine aynı
konuşma metninde yani tutanaklardan
aldığım şey bu meclisteki tutanaklardan
devlete iyi olsun Fakat aynı talepte ne
yapıyor cümlemizin malumudur ki
İngilizlerin bu iki zaten şuradan alayım
Arkadaşlar daha net anlaşılacaktır
Muhterem arkadaşlarımız İngilizlerin
mevcudiyetimizi ima etmek için tatbikine
tevessül ettikleri gizli ve kirli
namütenahi tedavidir yani İngilizlerin
varlığımızı yok etmek için tatbik etmeye
girdikleri
gizli ve çok kötü kirli
akıl almaz derecedeki
uygulamaları tedbirleri cümleleriniz
bilirsiniz İşte bu cümleden olmak üzere
İngilizler İstanbul'da eğitim teşimize
taarruz hazırlığı olmak üzere Yani şu an
nasıl söyleyeyim teşri kelimesini
kelime olarak tam seçemedim onu
yasal diyelim buna
taarruz etmeyi teslim et Tasvip
etmişlerdi
bunu
ön plana çıkarmışlardı bu taarruzun en
bariz şekli Harbiye Nazır olan Cemal
Paşa ile Erkan harbiye-i
cümlemize onlara karşı takındıkta
tavırdı cümlenin cemalimdir ki
İngilizlerin bu iki zaten
menafiyeti
hareketleri bu iki kişinin
hareketleri ve harekâtını hareketlerini
kendi menfaatlerine muzur olduğunu
gördüklerinden Aykır olduğunu
gördüklerinden bir defa bunları ispat
etmek istediler bunları Kendi
kontrollerini almak istediler Fakat aynı
talepte devlet-i osmaniyeyi kuvve-i
darbe vurmak istediler
yapılan işte
işte
Anadolu'ya götürme gönderme ile ilgili
konularda buna engel olmak istediler bir
darbe vurmak istediler ve Ali Rıza Paşa
kabinesine bu teklifi yaptılar bunu
yaparsanız devam etmenizi isteriz
dediler Ali Rıza Paşa kabinesi bu teklif
karşısında birçok seyrettikten sonra
nihayet İngilizlerin talebini
AFA tema üretti Binti diye Cemal Paşa
cevap Paşa mevkilerini terk etti o
zamanlar vadede hatırlardır ki Ali Rıza
Paşa hazretleri hukuku bulan bu tecavüze
karşı heyetumu ye ile Belki bir kabine
meselesi bir tecavüz bir taarruz
meselesi yapardı fakat ekseriye olduğu
gibi kabinelerimiz bazı böyle gidiyor ve
o da ayrılıyor istifa ediyor Yani Demek
ki neymiş kabul etmemek gibi bir şey
yokmuş kabul etmişler ve İngilizlerin
Arzularını yerine getirmedikleri içinde
görevlerini terk etmek zorunda kalmışlar
Şimdi efendim neymiş damat Feride
mecburen vermişmiş kabul etmedikleri
için bunlar kabul etmişler ama Damat
Ferit İngilizlerin her istediğini yerine
getirdiği için tekrar
sadrazamlığa getirildi mesela bundan
ibaretti Demek ki neymiş öyle rastgele
tarih Dediğiniz zaman birçok konuyu ele
almanız gerekiyormuş değil mi Böyle
rastgele tarihçi olunmaz işte yok
Efendim vahdettim bilmem neydi Al sana
vaat ettiğini neden gittiği işte ondan
sonra şöyle bir şey geçiyor hareket
geçiyor bakın Refet Paşalar Refet Paşa
bele daha sonraki soyadı biliyorsunuz
büyük Zafer kazandıktan sonra Trakya
bölgesine gönderiliyor o bölgelerin
kontrolü almasını istiyorlar o bölgeye
gidiyor ve İstanbul'a geliyor Refet Paşa
aynı zamanda artık Savaş kazanılmış
İngilizlerin bir herhangi bir şekilde
bir Ankara hükümetinin temsilcisi olarak
kabul ettikleri için İstanbul'da
bulunuyor Refet Paşa ve bu arada da
diyor ki
şöyle söyleyeyim Ankara hükümetine tayin
edilen Pardon padişah yaverlerinden genç
bir Bahriyeli diyor ki Refet Paşa'ya
padişahı İngilizler Yarın sabah
kaçırıyorlar diye ağlamaklı bir sesle
haber verdiğinde Refet Paşa Aynen şu
cümleyi kullanıyor bakın bundan
enteresan bir şey Bu arkadaşlar
bunu Bunu herkesin iyi bilmesi gerekiyor
artık bir sürü laf edilmesine de gerek
yok yavere Budala ne üzülüyorsun ne
ağlıyorsun padişahı İngilizler kaçırırsa
Türk milleti Hiçbir gün Vahdettin'in bu
hareketini affetmeyecektir
şimdi peki bu bu ifade yer aldığına göre
ve benim haberim var bundan diyor çünkü
ne yapıyor Mustafa Kemal Paşa'ya
gönderiyor 4 kasımdaki yazıyı On
altısında
Vahdettin halife olarak malaya zırhı
Malta adasına İngilizlerle gidince
17'sinde Abdülmecid Efendi ne yapıyor
halife ilan ediliyor Demek ki orada
kalsa Vahdettin
halife yani İngilizler koruyor zaten
orada
İngiliz Kuvvetleri var sarayda
Dolayısıyla koruyorlar halkın
yapabileceği bir halk da yok orada ama
ne yapıyor hayatı Bak tekrar ediyorum ne
diyor hayatımı tehlikede gördüğümden
İngiliz Devleti fehimesine iltica ve bir
an evvel İstanbul'dan Mahalle ahara
naklimi talep ederim diyor Yani aslında
hep söyledikleri bir olayın ne kadar
yanlış olduğunu uydurulma olduğunu
ortaya koyar yani ne diyor Ankara
hükümetinin baskısıyla gittik kelimesi
cümlesi yanlış bir İkincisi Ankara
hükümetinin sürgün etmeye meselesi
yanlış bu iki üçüncüsü de
gereği yokken Ankara hiçbir İngilizlere
baskı yapmadan tutup İngilizlere
hayatımı tehlikede gördüğüm en
İstanbul'dan oradaki nümayişlere bakarak
gitmesini nasıl izah edeceksiniz
Dolayısıyla bu iş o kadar tarihçiyim
tarihçiyim deyip ortaya çıkamazsınız
Nitekim Abdurrahim Karakoç diyor ki ilim
adamıyım der araştırır Mason çıkar dört
makale yazmışsa dördü de fason çıkar
Hele bir araştır bak aslına çıkar
benim 2 programım vardı bu Nişanyan
oradaki durumuna hepiniz biliyorsunuz
Geçen gün ne dedi
Kadir Mısıroğlu için büyük tarihçidir
söylediklerin hepsi Doğrudur dedi Şimdi
bir Ermeni tarafından Beğenilmek
gerçekten ilginç
yani Keşke Yunan Galip gelseydi demesine
varıncaya kadar her şey gerçekten
ilginçti bunları görmek lazım
sizlerle bir şey daha paylaşmak
istiyorum Arkadaşlar ben ama
Bunun üzerinde durmak istiyorum Bu arada
da çok değerli bir arkadaşım beni de
sıkı takipte bulunan bir arkadaşım isim
vermeyeyim şöyle bana bir şey yazmış
Burada konuşma yapacağımı bildirince
demiş ki hocam
Türk İslam önderlerine Kurşun atmayın
rica ediyoruz batılıları muhakemeyi
demiş Şimdi çok değerli İsim vermeden
söylüyorum bunu şimdi değerli arkadaşım
şimdi Türk İslam
Şimdi tekrar şuradan bakayım cümleyi
tekrar bir daha okuyayım Yanlış olmasın
Türk İslam önderleri dediklerinizin
gerçekten Türk İslam önderi olduğuna
inandırılıyorsunuz bir taraftan
bu açıda ettiğini
eleştiriyorsak sizin şeyi mi
zannediyorsunuz vahdettiğinin
İngilizlere yazdığı bir mektup var Onu
okusam hayretler içinde kalırsınız
nasıl İngilizlere peşkeş çekildiğini
görürsünüz şimdi böyle şeyler Lütfen
yani biz tarihi gerçekleri ortaya
koymazsak işte Birileri aldatıyor
sizleri yanlış yönlere gönderiyor
Aslında türklükle alakası yok bu
adamların sizlere ben bir tweet atmıştım
Bir de Facebook'ta yazmıştım daha önce
de söyledim Aslında bugün Atatürk'e
karşı çıkanlar bakın isim de vereceğim
Herkes bildiği için Mahir Ünal sonra
kendisi İşte çevirmeye çalıştı falan ama
ne dedi
Türkçemizi lügatimizi unuttuk dedi mi
dedi Peki arkadaş
şunu söyleyelim
Osmanlı döneminde hangi dil
konuşuluyordu hangi dil konuşuyorduk
Türkçe konuşuluyordu halk Türkçe
konuşuyordu Saray diliyle halk dili aynı
değildi Saray dili Az önce okuduğum Dudu
yani Şuradaki okuduğum gibiydi hani
eğitimli insanların yaptıkları
konuşmalar bu şekildeydi yani Anladınız
mı anlayabiliyor musunuz deminki
okuduklarımı sizlere çevirmeye
çalışıyorum Bir taraftan anlayabiliyor
musunuz işte bundan dolayı Dil Kurumu
oluşturuldu
dilini sadeleştirilmesine çalışıldığı
halk diline yönelik bir çalışma
yapılmaya çalışıldı
şimdi Bu arkadaşlar zannediyorum ki Arap
harfleri ile yani şu şekilde yazınca
Arapça zannediyorlar bunları
Arapça değil bunlar Bak Türkçe ders
Saadet işgal orduları başkomutanı
General General yazıyor harington
cenaplarına Nasıl okudum ben bunu Arapça
mı okudum
Türkçe okuyorum
Alfabemizi falan yitirdiğimiz yok
dilimizde yitirdiğimiz yok tam tersine
dilimizi zenginleştirdik Hele hele şimdi
Türk cumhuriyetleri bağımsızlıklarına
kavuştuktan sonra Dil Kurumu tarafından
benim dönemimde başlamıştı çalışmalar
Yani ben Dil Kurumu
yapıyordu çalışmaları
karşılaştırmalı Türk lehçeleri sözlüğü
hazırladılar
Yani biz göz derken söz gelini
söylüyorum kazaklar ne diyordu göze Köz
diyordu Mesela yani
bunları karşılaştırma olarak yapıldı
artık geçmişte gerçekten bir takım
kelimeler uyduruluyordu daha sonra ne
oldu uydurmak yerine var olan Diğer Türk
devletlerinde var olan kelimeler
Türkçeler Türkçe kelimemizin haznemize
dahil edildi
o zaman Arapçayı kutlayalım ama Birileri
bugün çıkmış
halifelik diye nümayiş yapıyor Arapça
diye Dil Arapça olsun diye mi iş yapıyor
birileri toplanmış Sadat mıdır nedir
Arapça İslam alemi diye bir Devletleri
topluluğu devlet kurmaya şeyi
oluşturmaya çalışıyor
oluşturamayacaklarını bilmedikleri
herhalde Çünkü Araplar bile kendi
aralarında bir araya gelemeyen bir
millettir
bugün
Arap devletlerin hangisi birbirine
düşman değil söyler misiniz
Dolayısıyla Şimdi Bütün bunlar
içerisinde kaldı ki Araplar kendilerine
Has dilleri olan ayrı bir kültüre sahip
insanlar
kavim olarak bizse ayrı bir kavimimiz
onlarla ilişkimiz yok dindaş olabiliriz
din kardeşi de olabiliriz ama soy
kardeşi değiliz aynı değiliz Bunu
herkesin böyle görmesi lazım Ha şunu
söyleyeyim bir İslam dünyası ile Bir
hristiyan Dünyası arasında bir çatışma
çıksa kimi desteklersiniz derseniz ben
Müslümanları desteklerim
Ama dikkat edin biz müslüman bir devlet
olarak Yunanistan ile çatışma durumumuz
veya rekabet durumumuz söz konusu
olduğunda Müslüman dediğimiz Suudi
Arabistan gibi Birleşik Arap Emirlikleri
gibi devletler mısır gibi devletler
kimle gidip anlaşma yaptı
hristiyanlarla Yunanistan ile yaptı
değil mi şimdi bunları görmezden
gelemezsiniz
Dolayısıyla kim
kendisini Arap hissediyorsa hissetsin
Ama kimse kusura bakmasın Arap olduğu
için benim kardeşim değil
Ben Türk'üm kardeşim Bunu söylediğimizde
hemen birisi diyor ki Arabım diyene ses
yok bilmem neyim diye bir dönemdircilik
yapmış Eğer ırkçılık yapmış olsaydık
nasıl Fransızlar 130 senede cezayiri
tamamen Fransız haline getirip
hintlileri İngilizce öğrettikleri gibi
İngilizlerin bizde bütün Balkanlar
arasında Türkçe'ye öğretmemiz lazımdı
hangi ırkçılıktan bahsediyorsunuz
Dolayısıyla
bütün bunlara
söylenecek başka söz yok yani yapılan
yazılan bildiriler idam fermanları işte
zaferin kazanılması halinde Ya El
altından bile insan tebrik gönderir ya
Bunu bile göndermiyor yani en azından
kendisi İşte burada ne diyor Vahdettin
Atatürk'le
Atatürk'ün kendisi yine 24'ünde şunu
söylüyor bu
ilhamatı izah etmek isterim ki bu
hamlenizi hareketimizi açıklamayla oldum
bu esnada zaten Hazreti padişahı
Boğaziçi'nde bulunan İngiliz
zırhlılarının saraya mütevecci olan
yönelik olan toplarını göstererek
görüyorsun dedi ben artık memlekette
milleti nasıl Kurtarmak lazım geleceğini
tasavvurda tereddüde duçar oluyorum
düşüyorum ve ellerini kaldırarak
İnşallah millet mütenebbi
ve mütehakkız olur
ona karşı tedbirli davranır
bu vaziyete Elimden bu kötü durumda beni
ve gerekse kendini tahlis eder kurtarır
buyurmuşlardı şimdi Atatürk bunu
söylüyor
meclis konuşmasında söylüyor 24
Nisan'da söylüyor bunu mecliste
Açıklıyor Peki bunu açıklayan Atatürk
Meclisi açarken padişaha dua eden
halifeye dua eden konuşmasının başından
beri meclisin açılışından beri padişaha
dua eden Atatürk onu hep ön planda tutan
Atatürk'e karşı nasıl idam Fermanı
çıkarıyorsun söyler misin
İngilizlerin baskısıyla diyor Eğer
İngilizlerin baskısıyla ise o zaman ne
halifelik
esir olandan padişah ve Halif olur mu
şimdi bütün bunları göz önüne
aldığınızda Efendim yok tarihçi şöyle
olurmuş yok böyle olurmuş işte tarihçi
öyle olmaz tarihçi olduğu gibi ideolojik
olmadan konuşmalarını yapar şimdi bakın
Talat onay diye bir zat var Bolu'da
dertli gazetesinde 5 Eylül 1922'de
Süha Zahir ismiyle şöyle bir şiir
yazıyor bakın çok enteresan bir şiir
Sakarya zaferine karşılık yazıyor
yani daha doğrusu 30 Ağustos zaferine
karşı yazıyor türkü düşürmek için
kurmuşken Pusu yüz tuttu firara Yunan
Ordusu İsrafil çalmakta Felah borusu
tanrımın lütfuna Elhamdülillah Mustafa
Kemal'e hak oldu muin orduyu bozgundan
eyledi iman Tanrıya Doğrudur özü kör
oldu yunanın çıkası gözü firara yüz
tuttu kaldırıp taban diyor O da bu
vesileyle onu da analım Tabii bir de
tabii şey var Giresunlu iğneli pembe
hatun var Milli Mücadele'de yer alan
Bunlar
velhasır arkadaşlar Kim ne derse desin
Bu millet bu aziz millet Atatürk'ün
başvuruluğunda onun yanındaki bütün
silah arkadaşlar Kazım Karabekir ile
işte Orbay ile Vesaire bütün Kara
Vasıtla hepsi ile birlikte bu aziz
vatanı düşman çizmesi altından
kurtarmıştır Kim ne derse desin ama
Efendim sürekli söylüyorlar onlarla da
muhatap oluyorum yazı da yazıyorum bazı
arkadaşlarla diğer Başka insanlara hitap
etmiş oluyorum onlara aydınlatmaya
çalışıyorum Bunu o şekliyle bakın Ama
onların zaten
benim yazdıklarımla
gerçekleri
kabul edecek bir durumlar söz konusu
değil ama ben sizler için yazıyorum onu
daha çok geniş Bilgilendirme için
yazıyorum Atatürk neymiş İşte kimisi
ateist diyor Kimisi
Dindar değil dindarlık değil
inanmıyordu diyor vesa İslam'ı en büyük
zarar verdi diyor tam tersine İslam'a
zarar veren adam bakın İslam'a zarar
veren adam
ne diyor
Tedrisat Kanunu paylaşmıştım daha önce
Sizinle bir şeyde de yapmıştım Maarif
vekalet yüksek diniat mütehassısları
yetiştirmek üzere darülfünun'da bir
İlahiyat Fakültesi tesis ve imametle
hitabet gibi idameat dini yeniliği
vazifesiyle birlikte diyor ki 1933'te
onlar kapanmadı mı kanun yerinde
duruyordu Okul kapandı Çünkü giden
öğrenci yoktu
17 kişi gitti sadece iki tanesi kaldı
açık
o kadar Ha sonrasında yanlış işler
yapıldı mı Yanlış yanlış işler yapıldı
mı Yanlış işlerde yapıldı ezanın Türkçe
okunması yanlıştı
Yani bütün dünyada bir dinamosu bir
insanların ezanın aynı dilde okunması
gerekir diye düşünen bir kişiyim ben her
tarafta ama bir şey öğrendik ya herkes
öğrendi bana söyler misiniz kaç kişi
gerçekten ama samimiyetle kendi
vicdanında
ne demekti biliyor mu hangi yerleri
falan ne demek biliyor mu
Esselatu hayrun minen nevm ne demek
biliyor mu
ezanda ezandan bahsediyorum Hani Kur'an
ayeti değil
sonradan İslam'a Çağrı olarak ortaya
çıkmış bir çağrı ezan Hani kaldırılıp
kaldırılmaması dinden çıkma anlamına
gelmez ama hangi anlamda olduğunu kaç
kişi biliyor Allah aşkına
dolayısıyla böyle acayip bir kafayla
hareket ediyorlar Atatürk yok dindar
mıydı yok Atatürk Sen nereden bileceksin ne
olduğunu kendini niye Allah yerine
koyuyorsun kardeşim
bu şirk değil mi
yani ne diyor Cenabı Allah
İnsanların birbirine üstünlüğü yoktur
üstünlük sadece takvadadır diyor Bunu da
ben bilirim diyor ya sen ama biliyorum
diyorsan şirk değil mi bu kardeşim önce
bunu düşün ya
Evet
arkadaşlar
bugünlük de bu kadar bırakalım Çünkü 45
dakika oldu Ara ara zannediyorum
internette sıkıntılar meydana geliyor
dedi arkadaşlarımız
Maalesef ben
birilerine Gökhan Murat yok Afyoncu
hakkında ne düşündüğümü söylememe gerek
yok Herkes kendisi değerlendirebilir
Herhangi bir sıkıntı yok onda ona onun
için herhangi bir böyle şeylere girmek
istemiyorum Benim anlattıklarıma bakın
Bunlar yeterli şimdi Dolayısıyla
İsmet Paşa'yı falan özlediğim yok Bülent
nereden çıkarıyorsunuz ya
Ben ne dedim sen ne yazıyorsun ya Ben ne
diyorum sen ne diyorsun Ben ezanım
diyorum Şimdiki olduğu gibi okunması
taraftarıyım diyorum sen ne yazıyorsun
ya hiç beyniniz almıyor mu kardeşim ya
herhalde ayeti kerime boşuna inmemiş
sizin için bilmiş İçimizdeki beyinsizler
yüzünden bize helak eder misin diye ama
kafatasının ne yazıyorsunuz ya
Her şeyden önce kendi kafanıza kendi
beyninize bakın kendi düşüncenize kendi
anlayışınıza Baksanıza
Hadi diyor biliyor musun
Hadi oradan Elif Lam mimza
Bak benim ezberimde sen ne diyorsun
Hadi oradan
Sizin gibi insanlar yüzünden zaten İslam
bu hallerde niye İslam dünyasından
insanlar batıya Hristiyanlar ülkesine
gidiyor oraya kaçıyor İslam dünyasında
yaşamak istemiyorlar kafanızı buna
çalıştırırım biraz
Evet arkadaşlar
Dolayısıyla hepinize saygılar sunuyorum
Bir sonraki
programımıza görüşmek üzere bir
kızıyorum şundan dolayı kızıyorum
arkadaşlar Normalde kızmam ama ya
anlayış da var demektir
aksini yapmak ne demek ya aksini
söylemek ne demek ya Şuradan gelip
şuradan çıkıyor ya Ne diyorum ben Sen ne
diyorsun geri zekalı mısınız kardeşim
eğitim mi gördünüz bu konuda
ya Bıktık yani sizin gibi insanlardan ya
Ne bu cemaatler tarikatlerin peşinden
giderek cennete gideceğini
zannediyorsunuz oku Kur'an'ı Kur'an'da
ne diyorsa cenab-ı Allah onu yerine
getir onların peşinden gitme
hadi
Müslümanız diyorsunuz Hadi oradan böyle
Müslümanlık olmaz Kendi kitabını
okumayan kendi kitabını bilmeyen dini
kitabını Bilmeyen Adam gelmiş bana hakem
kesiyor yüzünü okursunuz sadece sevap
kazandığını zannedersiniz
Hadi oradan
Tabii ki araplaşmayacağız
kültürü farklı gelenekleri farklı
Bizimki farklı
İslam dininin hükümleri vardır
değiştirilemeyen hükümler vardır onları
kabul edeceksin bitti Sonra da uydurma
bir sürü şey var
Onlar hiç utansın İslam'da yer almıyor
Evet hepinize tekrardan kolay gelsin
hepinize iyi akşamlar Saygılar sevgiler
hoşça kalın bir sonraki programda
görüşmek üzere
Merhaba arkadaşlar Hepinize iyi akşamlar
diliyorum
bugün
daha çok geçen 15 gün önceki Sultan
Vahdettin ile ilgili yapmış olduğum
konuşmalarda bir takım yorumları
şöyle gözden geçirdim fakat bine yakın
yorum var Dolayısıyla hepsini cevaplama
söz konusu değil ama seçebildiğim
başlangıç olarak seçebildiğim bir takım
yorumlar konusunda sizlerle bir
değerlendirme yapacağım ikincisi yeniden
bu defa özellikle belgelerin hepsinin
aşağı yukarı söylediklerimin hepsini
böyle fotokopilerini de aldım bunlardan
da size örnekler de göstereceğim cevap
verirken Fakat konu olarak şöyle bir
isim belirledim konuşmama
tarihin gerçekten ideolojiye
uygun bir şekilde değerlendiriliyor
olması gerçekten üzücü
bunu
defalarca söyledim tarihin bir
metodolojisi var bir ilim dalıdır tarih
ve gelecektir dedim Çünkü hafızamızı
kaybettiğimizde
İçinde bulunduğumuz durumda geçmişimizi
tamamen yitirdiğimizde
önümüzde neler yapacağımızı evimizin
yolunu bile şaşıracağımızı daha önce
söylemiştim Evet
katılan Arkadaşlar hepinize Sizlere de
iyi akşamlar diliyorum
Dolayısıyla güzel dileklerinizi Aynen
ben de sizlere paylaşıyorum ben de
sizlerin Aslında güzelliklerini söylemek
isterim tek tek hepimize ama buradan
duyuru yapmış olayım geçen Sultan
Vahdettin ile ilgili yaptığım konuşmada
Tabii çok güzel bir şey
70-80 bin kişi izledi
videoları benim doğrudan doğruya kanalda
ve
%95'in üstünde bir beğeni ile
karşılaştık yüzde 5 gibi bir Tabii
itiraz edenler oldu olabilir illaki Biz
burada değerlendirmemizi yaparken
kimseye
dikte ettirmek zorunda değiliz durumunda
da değiliz beğenen beğenir beğenmeyen
beğenmez ders almak isteyen ders alır
öğrenmek isteyen öğrenir veya ideolojiye
kurban edebilirsiniz tarihi Bunların
hepsine
İtiraz etmiyorum Çünkü
bir de tabii şunu da söyleyeyim birtakım
arkadaşlar hocam herkese Cevap vermeyin
onlar muhatabınız değil Yok öyle değil
arkadaşlar şimdi burada bir konuşma
yapıyorsam birileri de soru soruyorsa
onlara cevap vermek çok önemli
şundan dolayı önemli
bir defa bunu bir sınıfa girmiş ders
anlatan bir hoca gibi düşündüğü düşünün
ben böyle kendimi hissediyorum burada
itiraz edenler de olabilir zira ben
üniversitede derse girdiğimde ilk gün
şunu söylerdim isterseniz faşist olun
isterseniz komünist olun ne olursanız
olun bana her türlü soruyu
sorabilirsiniz ve size Bununla ilgili
Bildiğim kadarıyla sorularınızı
cevaplarım diye herkese açık tutardım bu
türden işte derslerimde konuları
anlatırken Burada da aynı şekilde
düşünüyorum Tabii hakaret edenler de
olmuyor Ama oluyor
işte oluyor ama onlar da kendilerini
aynada gördüklerini düşünüyorum
kendilerini gördüklerini düşünüyorum
Böyle bir durumla karşı karşıya işte
bakın
önce isterseniz şu belgeleri de
belgeleri bir paylaşalım
Hani deniyor ya Vahdettin Atatürk'ü
gönderdi Ondan sonra vatanı kurtarmak
için böyle bir ifade kullanılıyor
biliyorsunuz böyle bir değerlendirme var
şimdi Aslında şurada orijinal belgeler
Arkadaşlar bunlar Bakın şu gördüğünüz
belge altından mühürü de bulunan bu
belge en üstünde de tabii Mustafa Kemal
şurada yazıyor Mustafa Kemal
9 Ordu kıta müfettişi Mustafa
Kemal Paşa hazretleri diyor dikkatinizi
çekerim Şu burada Osmanlıca olarak
Atatürk'ün ismi aslında da diğer ona o
heyette yer alanlar var burada da
İngilizlerin bunları aynı şekilde
isimlendirmişler Burada da bu kişilerle
ilgili İngilizler de onaylamış Yani şunu
söyleyeyim Atatürk kaçarak gitmedi
fevkalade müfettişlikle gitti Ayrıca
şunu da belirteyim şurada ikinci o
belgelerin arkasında da şöyle bir
İngilizlerin onayı var gidebileceklerine
dair şimdi bunu da belirteyim Yani her
şey her şey objektir ne varsa belgelerde
onları paylaşıyorum sizinle Bunun
dışında mesela Mustafa Kemal dışında
Şurada da
karayoluyla Samsun'a gidenler var Bunlar
da Mustafa Kemal ve diğer arkadaşlarına
karşı
onların seyisleri Vesayet yardımcıları
olarak giden hizmetkar olarak giden
kişiler onların listesi de burada Onlar
da Onaylanmış vaziyette hem İngilizler
tarafından oyalanmış hem de Osmanlı
Devleti tarafından Onaylanmış Bu da
dediğim gibi İngilizlerin oraya şimdi
buna yalan derlerse kişiler Yani bu
onaya yalan derlerse kişiler artık
onlara bir şey anlatmamızda söz konusu
olmaz dikkat ederseniz buradaki mühürle
Ondan sonra genelkurmay'ın onayıyla ki
Şurada yazıyor 9 Ordu kıta adı
müfettişliği erken-ı Harbiye
reisi miralay olarak imzalanmış bir
belge
şimdi tabi Burada Önemli olan konulardan
bir tanesi de ne için gönderildi Atatürk
O da önemli işte o da yine aynı şekilde
altta da Harbiye nazarı Şakir tarafından
Onaylanmış Atatürk'ün gittiği zaman
neler yapacağına dair belge Şimdi
sizinle daha önce paylaşmıştım
Osmanlılar şimdi eğer illaki bunları
Bizzat ben kendi araştırmak istiyorum
derse kişiler Osmanlı arşivlerinde
bunların örnekleri oradadır oradan
görebilirler burada diyor ki; şimdi o
listedeki maddeler halinde sıralanmış
görevini olarak görevlendirmiş onu
belirten yerin el üstünde diyor ki; 9
Ordu kıta hatır müfettişliğine verirler
verilecek talimatın suretidir diyor
Şimdi suretidir Derken asıl nerede Aslı
bizzat Atatürk'e verilmiştir
şimdi Osmanlı Devleti'nde bir belge
teknisa olmaz birisi Aslı verildiği
zaman kişiye sureti de diğer kopyası da
devletin kendi hazinesinde yani
arşivinde kalırdı ki birçok Bugün de
hala bu devam ediyor biliyorsunuz Burada
neler yapacaklarını belirtiyor tek tek
Ama dediğim gibi şimdi bunları tek tek
Anlatmaya kalksam Zaten yarım saat sürer
şimdi Dolayısıyla Burada hiçbir şekilde
orada rumlara Rumların rumlara karşı
kurulmuş olan Türkçe Tellerin elindeki
silahların toplanması Ondan sonra o
bölgelerde Asi için sağlanması
koronalarında verilen talimat var burada
Nitekim
Bununla ilgili de bakın yine Harbiye
nezaretinden yazılmış olan belge şu da
dikkat ederseniz şu da o belgeler Şimdi
burada da
şeye Harbiye nazırı tarafından
sadrazama sunuluyor diyor ki maruz uçağı
kemikerinileridir ki ondan sonra
Yıldırım Orduları kurulu bir Riva
Mustafa Kemal Paşa'nın 9 Ordu kıta
dağıtım müfettişliğine tayini hakkında
tanzim kılınan irade-i seniyye layaları
lefen Arzu takdim kılınmış olmalarla
muktezasının ifa ve neticesinin
buyurulması babında emr-i Ferman Hazreti
menevi emrindir diyor tarihini yazıyor
Harbiye Nazire Şakir diye belirtmiş
ardından da sadrazam tarafından da bunu
Onaylanmış Mustafa Kemal Paşa'nın 9 Ordu
kıt müfettişliğine
Harbiye'nin ağzını memurdur diye
sadrazamını imzasıyla sadrazam Kim o
tarihte sadrazam Damat Ferit
şimdi Bu belgeyi de şöyle koydum bir
tarafa Demek ki
doğrudan doğruya Harbiye nazırı sadrazam
tarafından gönderilmiş fakat sizinle
paylaşmıştım Mustafa Kemal Paşa
23 Nisan 1920'de biliyorsunuz Türkiye
Büyük Millet Meclisi açılmıştı 24
Nisan'daki konuşmasında padişahla
sarayda Dolmabahçe Sarayı'nda bir araya
geldiğini ve orada şunu söylediğini
belirtmiştim
ellerini kaldırarak diyor hatta Mustafa
Kemal Paşa
padişah için Paşa Benim artık yapacağım
bir şey kalmadı Aziz milletimiz ne
yaparsa hem kendine hem de beni bu kötü
durumdan helâ
birçok şey söylüyor ama bununla beraber
yine ben bir iki tane daha belge
göstereyim de hiç olmazsa şey olmasın
Efendim tam bazı konularda belgeleri
göstermediğiniz demesinler Burada da
Atatürk daha şeye girişinin Samsun'a
çıkışında hemen akabinde 21 Mayıs bakın
19 Mayıs'ta şeye varıyor Samsun
Havalimanı 21 Mayıs'ta da bu raporu
gönderiyor arkadaşlar bakın burada
yazıyor Şurada da makamı
fenaiye yani sadaret makamına hükümete
şey gönderiyor bir rapor gönderiyor Ama
buradaki rapor enteresan bir rapor bu
Canik sancağındaki yani Samsun
biliyorsunuz Canik sancağı olarak
adlandırıyor Osmanlı döneminde
bahsediyorum Mustafa Kemal Paşa bunun
diyor sebebi Rumların çeteler kurması ve
Müslüman halka zulmetmesinden
kaynaklanmaktadır ve buna karşı da bir
grup Müslüman gruplarda diyor onlara
karşı mücadele ediyor Aslında bu
mücadeleden kişinin en önde gelen belli
başlı olan kişi biliyorsunuz
Topal osman'dır Giresunlu topal
osman'dır Dolayısıyla En sonunda da
dikkat edin Burada
şifre telgraf bu tabi
Şurada da dikkat ederseniz Şurada da
imzası var Mustafa Kemal'in diyor ki 9
Ordu kıta tatil müfettişi yaveri
Fahri Hazreti Şehri
var Mustafa Kemal yazıyor şu altta da
bunu yazıyor Şurada da tarihi 21 Mayıs
1900 yani Miladi Rumi tertemiz çıktı bu
35 yazıyor burada o 19 atıyor kabul
ediyor biliyorsunuz O da dolayısıyla
böyle bir
Mustafa Kemal Paşa tarafından Size
söylemiştim yani daha dedim aradan bir
gün geçtikten sonra bir rapor gönderdi
demiştim ama burada Enteresan olan şey
şu
İngiliz oradaki askeri birliğinin
Anadolu'nun işlerine doğru hareket
etmekte etmek düşüncesinde olduğunu Bunu
asla kabul edilemeyeceğini bunun kabul
edilmemesi gerektiğini doğrudan doğruya
belirtiyor Dolayısıyla bunu çok iyi
değerlendirmek lazım yani orada Mustafa
Kemal Paşa hareketleri bunu gördükten
sonra yani İngilizlerin artık
Anadolu'nun içine de girmeye teşebbüs
ettiklerini gördüğü için aslında
meselenin rengi değişiyor artık ondan
sonra Oradaki bir asalsizlik ve
stresinin ötesinde ülkenin tamamen
işgalini önleyecek bir takım
tedbirlerinin alınması gerektiğini de
merkeze bildiriyor Nitekim
O işte konudaki
İngilizlerin
göndermiş oldukları yazıda bu bu
tercümesi yazın İngilizlerin Burada da
onu yazıyor zaten hariciye nezaret-i
celilesine 9 Temmuz 1919 tarihli İngiliz
Kumandan fevkalade komiserliğinden varit
olan 2002 numaralı
takririn yazının tercümesidir diyor
Enişte şimdi Dolayısıyla burada yazılan
yazıya altını okuduğunuzda İngilizlerin
sahipsizliği önlemek adına Anadolu'nun
işlerine girmeyi düşündüklerini belirten
ve girmek mondros'a bağlı olarak buraya
geleceklerini belirten yazılar da burada
yer alıyor şimdi
Dolayısıyla Aslında Durumun ne kadar
vehamet altında olduğu da görülüyor yani
şimdi bunun
İstanbul hükümeti tarafından bilinmemesi
mümkün değil Çünkü İngiliz muhipleri
derneğinin üyelerinin kimler olduğunu
çok iyi biliyoruz değil mi onlar burada
zaten liste halinde yanımızda vardı ve
bunların kimler olduklarında tek tek
sizle paylaşmıştım Dolayısıyla
bilinmemesi mümkün değil ama siz böyle
bir harekete ve bu İngilizlerin
Anadolu'nun içlerine de girmesine
önleyen bir harekette bulunan Mustafa
Kemal'e karşı Kuvayi milliye'ye karşı
Kuvayi inzibatiyeyi kuruyorsanız onun
adına ne derseniz diyebilirsiniz Şimdi
şöyle düşünün günümüzün idarecileri Eğer
böyle bir olaya göz yumsalar ismine ne
vereceksiniz adına ne dersiniz bunların
diyelim ki cumhurbaşkanı İngilizlerin
Anadolu'ya girmesine izin verdi
kim bilmiyorum şimdi tam okuyamadım
Orasını sen katibi Hazreti şehriyari
ediyor Yani padişahın özel kalemi
tarafından burada
Mustafa Mustafa Kemal Paşa'ya
yazılan ikinci telgrafname suretidir
diyor daha önceki gönderilen bir telgraf
daha var o telgrafın dışında bu son
telgraf burada
açıkça Mustafa Kemal Paşa'nın oradan
Samsun Bölgesi'nden bir an önce
İstanbul'a
işte başka bir yerde görevlendirileceği
belirtilen
padişahın özel kalemler tarafından ki
padişahın haber olmadan yazılmaz onun
tarafından gönderilen Bu yazı üzerine
üzerine Bu da bu defa
kendisi tarafından Mustafa Kemal Paşa
tarafından bakın Burada da öteki belge
var burada burada ne yazıyor Mustafa
Kemal Paşa'dan son defa olarak
Ondan sonra
Makine başında yani telgraf makinasının
başında alınan
telgrafnamenin suretidir diyor Şimdi
niye suret ediliyor Bunlar şifre telgraf
olarak çekiliyor yani numara bunların
Buradaki her bir kelime bir numaraya
tekabül eder O numarayla çekiliyor Kimse
anlamasın diye şifre memurları
tarafından numaranın karşılığındaki
harfler veya heceler veya kelimeler
bilindiği için onlar Deşifre ediliyor bu
hale getiriliyor Bu alt tarafta da
dikkat edin şurada şurada kulları
Mustafa Kemal yazıyor şurada kulları
Mustafa Kemal yazıyor Şurada da ne
zamanmış 8 Temmuz 335 yani 1919 8 Temmuz
1919 Rumi tarihtir bu şurada ne yazıyor
bakın çok enteresan saat gece
11.45 yazıyor saat gece 11.45'te
dönmesini mümkün olmadığını şerefle
bulunduğu askerlikten istifa ettiğini
belirten Bu da yazısı Peki
şimdi onlar varken
Bir de burada Mustafa Kemal Paşa'nın
derhal İşte o yazı yazıldıktan sonra
Ankara'ya
gitmemesiden sonra bu artık 27 Aralık'ta
Atatürk askerlikten istifa etmiş
ayrılmış
işte Erzurum Sivas kongrelerini yapmış
Ankara'ya gidiyorum biliyorsunuz
Ankara'ya gidiş tarihi de 27 Aralık
ondan sonra bu Kanuni evvel zaten Kamil
evvel Aralık demek biliyorsunuz Rumi
tarihe göre 28 kanun evvel 335 tarihli
tahlili şifre
1919-27-28 Aralık 1919'da Atatürk'üm
Ankara'ya gidişiyle ilgili ki Ee oradan
gönderilen bir rapor Mustafa Kemal
Paşa'nın Ankara'ya girdiğini söylüyor
şöyle diyor burada
meserret kerane büyük bir coşkuyla
alkışlarla
ortaya alınıp kurbanlar
ve
hilafet tenahı Azam padişahı Muazzam
Efendimiz Hazretlerinin
diğer devlet ve milletimizin saadetine
diye devam ediyor Yani Mustafa Kemal
Paşa'nın da Ankara'ya gittiğini büyük
bir coşkuyla karşılandığını belirtiyor
en son olarak göstereceğim belgede şu;
Mehmet Vadettin tarafından da imzalanmış
bir belge Bu dikkat ederseniz burada
sadrazam Harbiye Nazire Damat Ferit aynı
zamanda hem Harbiye nazırı vekili hem de
ki Fevzipaşa Ankara'ya gidiyor
biliyorsunuz bırakıyor İstanbul'u
Vahdettin tarafından imzalanıyor iradeyi
seni yiye diyor zaten padişahın iradesi
yani verdiği hüküm Burada da Mustafa
Kemal ve arkadaşlarının idam fermanları
Dolayısıyla Hani bunlar uyduruyorsunuz
bunlar nerede belgeleri falan diyor bazı
arkadaşlar soru soranlar onlara karşı
Bunları ortaya koydum Hiçbir söylediğim
konu belgesiz değil yani kafamdan
uydurmuyorum birileri gibi işte yok
Efendim Yunanlılarla Savaş olmadığı
diyor bazıları yok zulmetmedi yunanlar
diyor yani bunu söyleyenler Yunanlılar
kadar bile olamıyor Yunanlılar ne kadar
zulmettiklerini orada kendilerini
anlatıyorlar Dolayısıyla onu bile
söylemekten çekinen bu kadar büyük
Yunanca olan veya vahdettiğince olan ki
adam Yani şöyle söyleyeyim
1921 bakın 1921 Eylül ne var O zaman o
tarihte arkadaşlar biliyor musunuz O
tarihte hangi savaş var biliyor musunuz
büyük Sakarya Meydan Muharebesi
Ağustosta başlıyor 26 Ağustos'ta
başlıyor Eylül 13'e kadar devam ediyor
ve
Sakarya Meydan Muharebesi zaferle
sonuçlanıyor ama Vahdettin 1 Eylül
1921'de savaş devam ederken 19 yaşındaki
Nimet Nevzat ile evleniyor
şimdi düğün yapıyor hani işgal altında
bir padişah Efendim İngilizlerin
baskısıyla Efendim Bunlar mecbur
kaldılar idam fermanını onaylamaya
vesaire niye keyfine bakıyor o zaman
sanki evlenmemiş gibi üç kere daha
evlenmiş önce yani 4 hanım olarak bunu
alıyor 60 yaşında Kendisi şimdi
dolayısıyla
bunları söyleyenler birazcık
utanmazlar birazcık tarih öğrenmeliler
birtakım İpe sapa gelmez kafadan atılan
tarih yerine gerçekten tarihi ideoloji
olarak kullananların yerine gerçek
tarihi öğrensinler şimdi birisi diyor ki
deşifteci diye birisi
değişik şeyler aldım Turan Türk Birliği
demek değildir diyor mesela Turan şimdi
tarihten bahsediyoruz
Turan Türk Birliği demek değildir Turan
Kuran demektir İslam Birliği demektir
yani böyle saçma bir sözü burada benim
sayfamda yazan adam ne tarih biliyor ne
Turan'dan haberdar ne de İslam'dan
haberdar hiçbir şeyi bilmiyor aslında
enteresan bir şey yani enteresan bir şey
Yahu Turan Dediğiniz zaman Türk Birliği
demektir Türk dünyası Bugün de Turan
Türk Birliği demektir bunun İslamla
alakası yok Müslüman olmayan Türklerin
de bir araya gelmesi demektir Turan
işte Söyleyecek laf bulamıyorum ve
bunlara cevap vermeyin diyorsunuz ama
benim sayfama adam yorum yazıyor cevap
vermezsem bu defa da diyecek ki Benim
yazdıklarım doğru ki kimseye cevap
vermiyor diyecek
şimdi bir tanesi de tutmuş diyor ki
rahmete göçmüş Sultan Vahdettin
olmasa olur Ne olsa hain olsan olur
olmasa ne olur Asıl şimdi hain kaynıyor
Kemal Bey Ay bir belde uğruna iki oy bir
belde uğruna özel geliyor birilerini
falan demiş Vay Kemal'in ne yapıp
yapmadığı beni ilgilendirmiyor fazlaca
da ama
Vahdettin hain olsa ne olur olmasa ne
olur dediğinizde ne olur biliyor musunuz
şimdi
Tıpkı Şeyh Said'in heykelini diktiler
İşte bu ülkeye faydası olmayan isyan
eden Şeyh Said ne zaman isyan etti
1925'te Peki ne vardı 1925'te Musul
meselemiz vardı Bu sulu kaybettik o
İsyan yüzünden biliyor musunuz Musul
Kerkük kaybettik
İşte
olmasa ne olur olsa ne olur böyle şey
olur işte
öyle
silleyi yersiniz tarihin gelecek
olduğunu söylerken durup dururken
söylememiştim aldığınız ibret tarihten
aldığınız ibret geleceğinize yön verecek
en önemli sizin bilgi kaynaklarınızdır
Eğer bunu anlamıyorsanız O zaman kimse
kusura bakmasın bunu söyleyenler
cehaletin de ötesinde bir yere sahiptir
kimse kusura bakmasın
iki oy bir belde uğruna onun cevabını
onlar versin ama benim sayfama bunu
yazıyorsan böyle saçma sapan bir şey de
söyleyemezsiniz Siz Türkiye'de birlik
beraberliği sağlamazsanız Feriştah
olsanız kalkınamazsınız ve düşmana karşı
da cevap veremezsiniz
illaki birilerini kötülüyorsanız ülkede
sizinle paylaşmıştım Ben siyasi görüşme
Ben dedim ki Vatanseverlik temel
üzerine oturan bir siyasi Yapı olmadığı
takdirde toplumu birleştiremezsiniz
dedim sağcılıkla solculukla
birleştiremezsiniz her ikisi de
bölücülük demektir demiştim niçin
şundan dolayı bölücülüktür sacıysanız
karşınıza Merkez ve sola alıyorsunuz sol
diyorsanız tam tersini yapıyorsunuz veya
merkezdeyken de aynısını yapıyorsunuz
batının empozettiği fikirler toplumu
bölüyor onun yerine vatanseverlik temel
üzerinde oturtun siyaseti
ekonomik Adalet vesair eğitim gibi
konularda neler yapacağınızı anlatın bu
millete nasıl daha iyi hizmet
edeceğinizi anlatın ona göre Millette
sizi seçsin veya siyaseten sizi
desteklesin
Evet Alpay Hoca diyor Sizce padişahın
evlenmesi ihanet mi kardeşim İstanbul
işgal edilmiş İngiliz Fransız işgal
etmiş Sen başının derdine düşeceksen
düşecekken evlenmek sanki
mecburiyetindeymiş gibi evleniyorsun
Üstelik Şehzade olacak 1912'de bir de
erkek evladın var zaten
daha ne söyleyeyim kendi keyfine düşen
adama Vatan işgal altındayken ne denir o
insanlar yatakta yatmıyor ya döşekte
yatmıyor mücadele edeceğim diye sen
evleniyorsun Ondan sonra da onlara karşı
Kuveyt'in zati'yi çıkarıyorsun ne
diyeceksin buna
Ne diyebilirsin kardeşim
Nasıl yani bunu böyle düşünebilirsiniz
keyfime bakacağım oh ne güzel
sonra bir başka arkadaş
mütareke yıllarında
pera'ya yerleşip minberde yazılan
yazılarda yazan yazıları yazan da
Vahdettin miydi yani siz Enver talattan
bahsediyorsanız burada kardeşim Kusura
bakmayın o adamlar en büyük hizmeti
ettiler biliyor musunuz 21 yerde isyan
eden fransızlarla
İngilizlerle Ruslarla işbirliği yapan
kendi tabağınız kendi vatandaşınız olan
Ermenilere karşı tavır takılmasalardı
zaten ülke diye bir şey kalmayacaktı
sadece 1914 mayısıyla 1915 Mayıs
arasında hepsi belgeli hangi köyde hangi
şehirde nerede olduğu hangi çete
tarafından yapıldı
228 bin Müslüman katledilmişken Ermenice
senin dört cephede savaşırken
kafkasya'da Filistin'de Musul'da
Çanakkale'de savaşırken senin asker
gönderdiğin mühimmat gönderdiğin
yollarda
senin gönderdiklerine
sabotajlar düzenleyenlere karşı aldığı
tekbirleri alan insanları mı Sen şimdi
suçluyorsun
nasıl bir kafa sizin Kafanız Ben boşuna
mı o kadar tarih kurumdayken bunlarla
mücadele ettim
kırmızı bültenlerle aranır hale geldik
Siz ne diyorsunuz Allah aşkına
ondan sonra
bir arkadaş daha
ahel diye birisi tarihten ders alınmaz
tarihten ders alınmaz diyor arkadaşa
bakın tarihten ders alınmaz ne yapılır
Özgür ile mi bahsedilir üzülerek mi
bahsederiz Ne yapacağız tarihten ders
alınmaz tarih tarih tarihtir ve başka
şey değildir demiş
şimdi
arkadaşın iki abonesi var Ona da baktım
mamafih yapayım
tarihten ders alınmaz diyen adam hiçbir
şey bilmiyor bu galiba cehalet okulunda
eğitim görmüş bir kişi yani Şunu demek
istiyor Siz arkadaşlar hayatınızın
geçmiş dönemleri kaç yaşındaysanınız
diyelim ki son bütün yılları unuttunuz
şuur kaybına uğradınız isminizi hatırlar
mısınız evinizi hatırlar mısınız
çoluğunuzu Çocuğunuzu ananızı babanızı
hatırlar mısınız
yaralandığınızı veya sevindiğiniz
hatırlar mısınız geri zekalı mısınız
ne demek bu ya
Amma Kafalar bunlar hayır kızmıyorum
bakın ama tepki göstermek zorunda
kalıyorum
tepki göstermek zorunda kalıyorum ya
ayıptır biraz bir şey yazıyorsanız
ayakları yere bassın tarihten ders
alınmazmış aynı Arkadaş diyor ki; Ne
vaat ettin ne Ali Kemal gibiler haindir
Bunlar hain değildir belki biraz Korkak
ve fazla iktidar
ihtiyatlıydılar vahdettiğin Zavallı
biridir yıllarca kafes hayatı yaşamış
bir adam Yahu kardeşim bu tarihte kafes
hayatı yoktu bu bir
ikincisi Madem vaat ettin Zavallı
biriydi zaten niye savunuyorsunuz
Zavallı biri anlamayan biri
fazla ihtiyatlıysa ve korkaksa korkak
adam haindir zaten hain korkaktır darbı
mesel vardır söz vardır hain korkaktır
cesaret gösteremiyorsa korkaksa haindir
adam bu kadar basit
koca Devleti batırdı demektir bu
Ne söyleyeyim ki
Peki hain kime diyeceğiz
ne yapacak hainin nasıl haini tarif
edeceğiz
neyse
bir arkadaş da diyor ki hocam
Osmanoğulları Türkçe konuşmuyordu Arapça
ve Farsça deseniz Belki diyor
La havle vela kuvvete diyeceğim
Şimdi size Az önce okuduğum şu belgeler
Türkçe değil mi
Anladınız mı okuduğumu anladınız Arap
harfleriyle yazılmış anladınız Peki
neciydi bu Arapça mı bu
Arapça mı
Farsça mı
kardeşim bin kere anlatıyoruz Arap
harfleri ile Türkçe yazılıyordu diyoruz
Türkçe konuşuyordu halkta sarayda Türkçe
konuşuyordu resmi dil türkçeydi ama
Arapça ve Farsça içerisine fazla
girmişti hele hele edebi değil Farsça ve
Arapça ağırlıklı normal konuşma dili
sarayın da olsun halkın da olsun normal
konuşmaydı
medreselerde sadece ağır konuşma vardı
Dolayısıyla Siz nerede yaşıyorsunuz
bilmediğiniz konuyu konuşuyorsunuz
söylüyoruz Arap harfleri ile yazılıyordu
Onun için öğrenmesi zordu diyoruz Arap
harflerinin Niye Çünkü
Eser yazarsak Eser Türkçe Eser Ee
Latin alfabesi ile dediğimiz hangi sayı
ile yazacaktın Arapçada üç tanesi var
biri sin biri peltekse bir ses sad
işte bundan dolayı zorluk çekiyordu
İnsanlar anlayamıyordu okuyamıyordu kaç
tane Z var
Z var zel var dat var
Hangisi ile yazacak
Bakın arkadaşlar bilmediğimiz bir takım
konularda ahkam kesmeyin lütfen Hiç
olmazsa ya Konuşmayın anlamaya çalışın
öğrenmeye çalışın yazıktır kendinize
Yazık Bize de yazık
yapmayın
başka bir arkadaş
demiştim ya cumaya bile İngilizlerin
izniyle giden bir insanın Atatürk ve
arkadaşlarına idam kararı verdiğini
düşünebilir mi
kararını verirken Yani samimi olarak
verdiğin nasıl düşünebilirsin gibi
soruyor bana
arkadaş
cumaya İngilizlerin izniyle gidiyorsa
işgal edilmiş bir ülkede zaten Cuma
namazı farz değil
birincisi ikincisi
padişah bu rastgele bir adam değil
halife-i Ruyi zemin tamam mı öyle
diyorsunuz ya halife ya esir bir
halifeden bahsediyorsunuz esir bir
padişahtan bahsediyorsunuz O zaman
esirse bunun hiçbir sözü geçerli değil
Niye vahdettiğini hala tutuyorsunuz
zaman esir olmuş ingilizin sözünden
çıkamayan bir adama niye
destekliyorsunuz
esir olmasaydı
gitseydim mücadele etseydi birisi de var
yazmış zaten diyor ki
gitseydi İstanbul'dan diyor arkada bir
yere yazmıştım onu da
gitseydi diyor
neredeydi Dur bakayım
Eğer gitsin Şimdi buluruz diye bir
kişiydi galiba gitseydi diyor İstanbul
boşalırdı tamamen terk edilirdi İstanbul
İngilizlerin eline düşerdi Kardeşim
zaten İngilizlerin eline düşmüş padişah
oradayken halk gitmiyor Peki İzmir'i
işgal edildiğinde Gittiler mi terk
ettiler mi orayı Hayır orada kaldılar
sonra ne oldu Kuvayi Milliye geldiğinde
9 Eylül'de onları Türk ordusunu
bayraklarla karşıladılar coşkuyla değil
mi Sen suriyelilerle karıştırıyorsun
galiba bu işi
veya başka bir milletle
karşılaştırıyorsun peki
Balkanlardan ne ala Türkler orada
mübadele olmasaydı terk edilmiş su
topraklarda Gelecek miydi o insanlar
gelmeyecekti nasıl Batı Trakya'dan
Gelmediyse
Posta'dan niye gelmediler
Bulgaristan'dan niye gelmediler
Evet
....diye bir
arkadaşla bana şunu yazmış
spor zayı konuşmak istiyormuş benimle ya
bu adam antipas Hiçbir adam bunun bizim
Vahdettin ile ne alakası var bunu
konuşacaksan git İtalyan Bilmem
Almanya'ya gitmiş şuraya gitmiş buraya
gitmiş oradan kovulmuş buradan Bilmem
şey yapmış ne alakası hatıratında iki
tane kelime yazmış bizim Osmanlı ile
ilgili bir sene iddia Terakki dönemi ile
ilgili de yer almış Şimdi onu mu bu
başıma şey yapıyorsunuz ortaya
koyuyorsunuz Önemli olan Bakın size ben
doğrudan birinci başkasının hatırası
önemli değil birinci elden kaynakları
gösteriyorum bizzat İstanbul'un
gönderdiği belgelerle İstanbul'a karşı
Mustafa Kemal tarafından gönderilen
belgeleri gösteriyorum dahası var mı Kim
ne yazarsa yazsın ne kadar bilecek iç
yapısını
ya tarih dediğimiz bilim öyle rastgele
her belgenin peşinden kabul edileceği
bir bilim dalı değildir
şüpheyle karşılarsınız Başka belgelerle
mukayese edersiniz karşılaştırırsınız
sonunda bir yargıya varabilirsiniz
yapmayın
bunun dersini verdi tarih metodolojisi
dedik bilmem ne yaptık şimdi bize Tarih
öğretmeye kalkışıyorsunuz arkadaş
yapmayın
şu belgenin okuyup anlayabilir misin bu
belgenin mahiyetini bilir misin
neler yazıldığını bilir misin Nasıl bir
yazışma sistemi olduğunu bilir misin
içeriğinin nasıl değerlendirileceğini
bilir misin
birisi de demiş ki İskilip diye
anlatırken verdiğin bilgilerle Vahdettin
ile çelişen bilgi var Yok öyle bir şey
ben ne anlattığımı iyi biliyorum öyle
rastgele konuşur muyum İskilip bir
anlatırken Vahdettin ile ilgili ne dedim
ben
Ne demişim
Vahdettin anlatmadım ki İskilip bir
anlattım teâl-i İslam cemiyetini
anlattım
iskilipli'nin şapkadan dolayı idam
edilmediğini anlattım ama burada zaten
yazıyor şurada bir belge de var yanımda
belge de var iskilipli'nin neden idam
edildiğini Çünkü İskilipli
İngilizlerin Ancak bu vatanı
kurtarabileceğini söylüyor hem de kendi
gazetesinde kendi yazısıyla Buna
dayanarak idam ediliyor Dolayısıyla yani
açık ve net olarak durur şuradaydı belge
onu da söyleyeyim göstereyim yani Allah
aşkına bazı meseleler var Kaç tane ne
okudunuz ne okumadınız onu da bilmiyorum
aslında ama ya arkadaşlar yazıktır Yani
biz
bizi ideoloji veya tarih
Ada şeyi olarak da gösteriyor yani
Nereye koyduk onu bulamadım şimdi bir
belgeyi ama
şimdi
direkt yazısını onun okumak istiyorum
Bir taraftan konuşayım Bir taraftan da
okuyacağım arkadaşlar şey bulacağım onun
yazısını çünkü şu bakımdan önemli Ya
insanlar şapkayla alakası olmadığını
bizlere söylüyorlar oradan Beraat ediyor
sonra İstiklal mahkemesince tekrardan ne
için idam edildiğini tutanaklarda
bulabiliyorsunuz onu o şekilde görmeniz
lazım
Ve öyle konuşmanız lazım onu konuşurken
bu tarafta değil buradaydı
Evet şimdi bulurum onu Biraz sonra
okuyacağım size şimdi Çünkü devam
etmezsek
epeyce var
bir başka arkadaş da diyor ki
Türk kimliktir İslam kişiliktir
arkadaş
Türk kimlik İslam kişilik ne demek
kimliğimiz Türk Tamam yani İslam
inancımızdır kardeşim
İslam olmadan Türk olunmuyor mu
nasıl bir anlayış bu yani yapmayın
birbiriyle mukayese edilecek şeyler
değil İnançla kimlik
birbiriyle mukayese edilmez kardeşim
yapmayın
Ondan sonra bir başka Mesut diye bir
arkadaş ya hoca sapıttın ha
öldüren adamların iftiraları var ortada
Sen hala söylentileri burada
anlatıyorsun diyor böyle diyor bana
sapıtmışım
vallahi nasıl sapıttım bilmiyorum ben mi
sapıttım sen mi sapıttın buradan gör
hepsi bunun gibi onlarca belge sadece
birkaç tanesini size çıkardım kardeşim
Elif'i görseniz mertek zannedersiniz
Osmanlıların kendi Osmanlıca
geçirirsiniz Osmanlıların yazdıkları
yazıyı okuyamazsınız öğrenmek zor değil
oturtayım Ben size 15 günde öğretirim
yazıyı
Türkçesi okuyabilirsiniz
anlayamayabilirsiniz onu da söyleyeyim
Onun için Arapça Farsça grameri öğrenmek
zorundasınız hem bunları yapmazsınız hem
okumazsınız hem de sapıttın dersiniz Ben
mi sapıttım siz mi sapıttınız bilmiyorum
benim sapıttığım bir şey yok kafamdan
attığım bir şey de yok Yunan Galip
gelseydi demiyorum böyle işte
Said Molla gibi bak burada yazıyor
İngiliz taraftarıyım da demiyorum ondan
sonra ya listem cemiyetinde olduğu gibi
böyle bildiğiniz attırmıyorum şeyler ama
enteresan değil mi vakit gazetesinde
vakit gazetesinde
İskilipli İskilipli
tekzip yayınlıyor kardeşim
ne diyor Bak burada yazıyor
Yunan tayyarelerin attıkları
beyannameler teali İslam Cemiyetinden
Bununla ilgili vakit gazetesinde bir
tekzip yazmış
şimdi Normalde siz okursanız dersiniz ki
ya tekzip etmiş adam Nitekim bir takım
kişiler öyle diyor peki tarihine bakarım
ben ne zaman bunu teksir etmiş 25 Bak
burada yazıyor
şu Ekim ayına geliyor Ekim ayıdır teşrin
evvel Ne yani 25 Ekim 19
00 burada 20'de
1920'de Bunu yapmış Peki bana söyler
misiniz
Sakarya Meydan Muharebesi sona 21'de
yapmış Sakarya Meydan Muharebesi sona
erdikten sonra niye tekzip ediyor O
kadar Sakarya Meydan Muharebesi
öncesinde bu şeyi atıyorlar Yunan
tayyareleri ile bildiriyi niye hemen bir
hafta sonrasında tekzip etmiyor da
Savaş Zafer kazanıldıktan sonra tekzip
ediyor söyler misiniz
aptal mıyız biz yani
o kadar o kadar saçma sapan iddialar var
ki efendim tekzip etti ya tekzip etti
Savaş kazandıktan sonra Peki
kazanılmasaydı tekzip edecek miydi
edecek miydi teksin Tabii ki etmeyecekti
şimdi
tutuyor Arkadaşlar bu şekilde şeyler
yapıyor ya hoca sapıttı Evet evet öyle
biri de diyor ki Arif diye bir arkadaş
hocalar karşılıklı gelip tartışsa diyor
Keşke tartışsak Ermeni konusunda da
tartışalım dedik hiç kimse çıkmıyordu
karşımıza Bu konuda da çıkmıyor işte
televizyonlara çıkardıkları zaman aynı
telden konuşacaklar çıkarılıyor
çıkarsalardı beni teke teke
İlber ve Murat'ın çıktığı programı beni
de çıkarsalardı ya
işte başka altında olumsuz
böyle şeyler yaptı diyor siz baskı
altında olsaydınız ne yapardınız diyor
bana bunu soruyor başka altında olsaydım
ben imzalamazdım yapmazdım da ne
yapacaklardı topu bir tane cam var
onu alacaklardı alsalardı
ne olurdu
Bir tane canım var
eğer bundan korksaydık zaten korksalardı
o zaman da Kuvayi milliye'dekiler o
Savaş vermezlerdi tüm ülkenin her tarafı
işgal edilmişken ellerinde silah yokken
İstanbul hükümeti onlara karşı cephe
alırken onlara engel olmaya çalışırken
niye karşı durdular Onlar bilmiyorlar
mıydı keyif çatmayı veya evlenmeyi veya
sıcak yastıklarda yataklarda yatmayı
bilmiyorlar mıydı aptal mıydı bu adamlar
niye Can verdiler O Kadar Toprağa düştü
o insanlar
Oh ne güzel ya
Tarık Cebel diye birisi de demiş ki boş
adamsın ve selam demiş bana
Vallahi haklısın beynin boşalınca
karşındaki de boş olarak görürsün Bu
kadar basit
Birisi demiş ki
bu zamana kadar gerçek tarihimizi
anlatan çıkmadı Bayram diye bir arkadaş
sen de anlatmıyorsun demiş bana
tarihimiz üzerinden rant sağlamaya
çalışıyorsunuz demiş
Şimdi arkadaş
gerçekler nasıl anlatılır söyler misin
bakın gösteriyorum Peki siz bunu
anlamıyorsanız siz beyninizi
kullanmadığınızı fark ediyor musunuz
beyninizi kullanmadığınızı fark ediyor
musunuz
gerçekleri kabul etmediğiniz için kendi
ideolojinize uymadığı için
söyledikleriniz desem ki vahdettiğim bir
numara adamdı şahane bir adamdı
Atatürk'ü ülkeyi kurtarmak için Gönder
desem herhalde çok hoşunuza gidecekti
Hayır Mustafa Metin o terbiyesizlere
cevap vereceğim ki Akıllar başlarına
gelsin o kadar basit değil bu iş
sesimizi çıkarmadan oturamayız
Olmaz öyle şey ardından da diyor ki
Alparslan'ın mezarını yerini buldun
niçin açıklamıyorsun bu işte tarihi
üzerinden rahat sağladığımı düşünüyor
buradan Peki kardeşim ben kitabı
yazacağım Sen benim yazdığım kitabın
üzerine ismini yazıp yayınlayacaksın Var
mı böyle bir bolluk ha
Nerede bu
Ben uğraşacağım bulacağım Ondan sonra
birilerine vereceğim O rahat sağlayacak
İyi mi bunu yapan adamlar bu mezarı
kazmaya kalkışanlar bulmaya çalışanlar
deseler ya Yusuf hoca Gel şu heyetin
başına şu işi yapalım Niye demiyorlar
niye bunu sorgulamıyorsunuz
Ben uğraşacağım yapacağım Ondan sonra
vereceğim yani kitabı yazacağım
size vereceğim sen kendi adını
koyacaksın yayınlayacaksın var mı böyle
Yağmur
ama akıllısınız ha
Neredeymiş bu akıl bizde alalım sizin
aklınıza
Yunus ayma diye bir arkadaş
vahdettiğini Hain ilan eden Yusuf
Halaçoğlu Vahdettin hain ise neden
azedilip yerine oğlu tahta çıkarılmadı
Peki oğlunun kaç yaşında olduğunu
biliyor musun
oğlu kaç yaşındaydı 1912'de doğdu
1922'de ki 22'de işgal edilmedi 19'da
işgal edildi İstanbul
18'de işgal edildi
kaç yaşındaydı oğlu mu tahta çıkacaktı O
da istanbul'daydı ama şu
vahdetlerin İngilizlere yazdığı şu
yazıyla
Oğuz'la beraberinde Gitti Ha şimdi ona
da geleceğim zaten Efendim Sürgün edildi
kendisi mi gitti biraz sonra onu da ona
da değineceğim ne alaka Sürgün edilmesi
ne zaman Türkiye edilmiş olabilir ne
zaman gitti 17 Kasım'da gitti
1922 17 Kasım 1922
1 Kasım'da Saltanat kaldırıldı daha
İstanbul İngilizlerin elinde Vahdettin
ile İstanbul'da
yani Kuvayi millilerin elinde değil
nasıl Sürgün edebilirler
söyler misiniz 17 Kasım 1922'den
bahsediyorum
daha İstanbul
elde değil altısında gitti altı
Ekim 1923'te gitti İstanbul'u ele aldı
Huawei
Ne dersiniz
ayakkabı kutusu cevap vereceğim hepsine
Yok öyle yağma boş keseden atmak da yok
herkes öğrensin
Dolayısıyla öyle bir şey olmaz
Ceza
Biraz önce yünü saymanın şeyini
söylemiştim İstanbul'dan gitseydi
din ister terk ederdi bilmem ne yapardı
diyor Niye terk etsin Niye terk
etmediler terk etmezlerdi
tek mi edeceklerdi niye işgal edilen
yerlerde terk etmediler edirne'yi terk
mi Türkler
işgal edildikten sonra
Şimdi bir de
Yunus diyor ki Vahdettin Türkiye
Cumhuriyeti'nin vatandaşı olmadığından
hain dememiz denemez diyor
hain dememiz için Türkiye Cumhuriyeti
vatandaşı olması lazım Hani Osmanlı'da
bizim Türkiye türklerindi devletiydi
öyle bir şey söz konusu değil Niye
Sürgün diyor Armağan
Bakın tekrar ediyorum sürgün mü bu
tekrar ediyorum 1 Kasım'da Saltanat 1922
Türkiye Büyük Millet Meclisi'nden
kaldırıldı Ankara'da
İstanbul hala İngiliz işgalinde
nasıl Sürgün edecek Türkiye Büyük Millet
Meclisi onu
sadece diyorsunuz ki Vahdettin zayıftı
Vahdettin Esaret altındaydı Vahdettin
Maalesef öyle diyorsunuz zavallıydı
zaten böyle bir adam Osmanlı devletinin
başında olursa zaten Osmanlı çöker
Ne diyorsunuz siz
bir arkadaşımız da demiş ki ceddimiz
Osmanlı
desene sözün kısası 600 yıl dünyaya
hükmetmiş Osmanlı medeniyeti hilafete
yönetilen sistemden geri istiyoruz
desene diyor Yok öyle bir şey demiyorum
bakın bir şey söyleyeyim mi size şimdi
şuradan size bir başka daha belgeyi
göstereceğim şu da Osmanlı Devleti kanun
dönemine ait bir belge Burada da ne
diyor biliyor musunuz
bakın
kanuniden bahsediyorum ben ki sultan-ı
Arap
kahraman-ı kevne mekan
dediğim anı meydan
zemin-i zaman bütün zaman ve zeminlerin
yeryüzünün ve
Akdeniz Akdeniz'in ve Karadeniz'in ve
kabe-i Muazzama ve medine-i
mükerreme'nin
ve deste
kırpak ve Nuri
şimdi bunları Yazıyor yazıyor diyor ki
lahansa'nın şunun bunun Sultaniye Sultan
İbni Sultan Sultan Süleyman Han Selim
Han bin Sultan Süleyman Hanım diyor
Şimdi bunu yazıyor ya Kanuni Siz
zannediyor musunuz ki bütün padişahlar
böyleydi bunu zamanında bile biliyor
musunuz %50 enflasyon vardı
%50 enflasyon ilk tahta çıktığında 100
liram gümüşten 300 Akça kesiliyor
1550 de 100 liram gümüşten 450 akçe
kesilmeye başladı ya
bunları Nereden Bileceksiniz ki
bakın hepsi var burada
Anladınız mı Yani boş boş adam bunları
söylüyor size Bir boşluğu dolduruyor
yalnız aklınız sizi başınıza alın
hilafeti Hilafet neyidir ki zaten Peki
Peygamber Efendimiz kendisini halife
tayin etti mi Veliaht tayin eder gibi
etmedi Peki halifeliği kim çıkardı
ortaya
Peygamberimizin ölümünden sonra sahabe
değil mi önce Ebubekir sonra Ömer sonra
Osman sonra Ali devamı bu abiyle devam
ediyor Ondan sonraki halifeler neydi bir
İslam tarihini okusanıza
bırakın hepsini bırakın Türkçe yazılmış
olan Ahmet Cevdet Paşa'nın kısaldı Sen
bir yazsın okuyun oradan görün halife
devlet adamı dinle alakası yok ki
o Dindar dediğiniz Abbasi halifeleri
Zevki sefa içindeydiler
yapmayın ya
halife halife diyorsunuz İslam ile
alakası olan bir şey değil kaldı ki
Yavuz Sultan Selim halifeliği aldı
deniyor ama hiçbir hükümdar son 100 yıla
kadar halife unvanını kullanmadığı
hiçbir
otlatabildim mi bir tane gösterin bana
halifeyi Ruhi
gibi bir tanesini gösterin hiç bir
tanesi yok
Ondan sonra bir tanesi diyor ki bir
Halil bıçak diye birisi Sen tarihçisin
öyle mi
1919-1920'ler için Türkiye Büyük Millet
Meclisi diyerek konuşman bile tarihten
bir haber olduğu Yeter diyor
arkadaşlar
Türkiye Büyük Millet Meclisi
ne zaman kuruldu 23 Nisan 1920'de 19
hiçbir zaman demedim ama
1919'da anlatıyorum neler olduğunu ama
1920'de 1920 23 Nisan'da Türkiye Büyük
Millet Meclisi kuruldu
Şimdi bunu bile Bilmeyen Adam tarihten
bir habersin diyor bana
tarihçisin öyle mi diyor
Vahdettin 1922 Lozan görüşmeleri için
Sürgün yedi diyor ya
yani Lozan görüşmelerinden Sürgün
Dolayısıyla
arkadaş ne diyoruz
17 Kasım
1922'de Vahdettin İstanbul'dan ayrıldı
İngilizlerin ve istekte bulunduğu Lozan
yok
Anlatabildim mi Bir sene sürüyor Lozan
23'te bitiyor
Hani söyleyeyim Bir tane daha
söyleyeceğim
Mansur Tokgöz diye bir arkadaş
Bu nasıl vatanseverlik ki
yarısını atıyorsun
giyimini yazısını atıyorsun giyimini
kuşanımına atıyorsun
dansı Valsi vulsi
Ondan sonra eroini ladinli getiriyorsun
itiraz edenleri muazzalarından bile
çıkarıp atıyorsun mezarından bile
çıkarıp atıyorsun demiş arkadaş
şimdi bak
sevgili kardeşim
masum kardeşim
O kıyafet dediğini İkinci Mahmut
pantolonu ceketi İkinci Mahmut getirdi
fesi 2 Mahmut getirdi ve kafir ilan
edildi
Anlatabildim mi İslam Müslüman olmak
için kıyafetinizin şekli şemali önemli
değil neden önemli değil Ebu Cehil Ebû
Kur'an'a inanıyor musun Allah'a inanıyor
musun peygamberine İnanıyor musun
bununla alakalı
kıyafetle alakalı değil dans yapmıyor mu
zannediyordun Araplar Peygamberimiz de
geleneklere bağlıydı
Ne yapıyorsunuz Niye sizi o zaman
kur'an-ı Kerim'de sizi Kavimler halinde
yarattık diyor
milletin red mi diyorsunuz yani ayeti
red mi diyorsunuz
o Vadisi falan Osmanlı döneminde vardı
Cumhuriyet döneminde değil o yazı
Abdülhamid döneminde zaten uygulanıyordu
bütün telgraflarda Latin alfabesi ile
çekiliyordu
Anlatabildim mi Abdülhamid'in
Abdülhamid'in
kadehi bardağı peçetesi Ondan sonra
çarşafı hepsinde ne yazıyordu biliyor
musunuz küllüğü sigara küllü AH
yazıyordu Latin
biliyor musunuz
şu şu belge bak iyi bak şu belge
Abdülhamit döneminde Yıldız Sarayı'nın
içki sipariş listesidir
Anlatabildim mi Ne istiyormuş 24 şişe
kına şarabı 300 şişe bordo şarabı iki
Ambar Viyana birası 24 şişe yani 24
kişiye porto şarabı ufak fırça derurunda
sardalya lakerda
neden bahsediyorsunuz siz ya Neyi
biliyorsunuz
Yazık ya bu kafayla
bu kafayla
çok daha o köprünün altından geçeceğiz
diye uğraşırız
Osmanlı düşmanı falan değilim tam
tersine tarihçi Tarihi olayları tam
olarak anlatmak mecburiyetindedir
anlatmazsam sorumluyum Yarın huzuru
mahşerde benim yakama yapışırsınız Ama
yarın ben de yapıştırırım onu söyleyeyim
bu kadar anlatmama rağmen En azından
benim üstümdeki sorumluluk gidiyor
Siz bir kişiyi şahsı Allah'ın kulunu
ulaştırmak için Mukaddes hale getirmek
için Ruhban yapmak için her şeyi
yapıyorsunuz
ben tam tersine ne tarikat Ne cemaat ne
ona benzer bir şeye inanmıyorum Ben
doğrudan Allah'a bağlıyım anlatabildim
mi
Osmanlı ecdadımızdır doğrusuyla
yanlışıyla ama yanlış yapmışsa onu da
anlatmak mecburiyetindeyiz sizin
söylediğiniz gibi kaldı ki Ahmet Cevdet
Paşa
1853'te abdülhamid'e
onun isteği ile sanki kavmi Lut yere
battı diyor Ne diyorsunuz Siz hangi
şeylerden bahsediyorsunuz
sanki kavmi Lut yere battı diyor ne
demek biliyor musunuz bu Osmanlı
toplumundan bahsediyor
ya
neler var
şimdi söyledik
Osmanlı düşman oldu Bunları söyledik
diye tam tersi sizlere bunu
söylemiyorlar ya yüceltiyorlar ya
tamamen batırıyorlar tam tersine Ben de
diyorum ki neyse onu anlatmak zorundayız
bakın söyledim gösterdim
ne yapabilirsiniz
Ondan sonra diyorsunuz ki halife o
halife dediğiniz adamlar
Peygamberimiz vefat etti Onun cesedini
vefat etmiş ölüsünü bıraktılar halifelik
kim yönetecekti onun peşinde mücadele
ettiler biliyor musunuz
hiç gün ortada kaldı
toplu mezarı cenaze namazı kılınamadı
biliyor musunuz
aile bireyleri gitti kıldı sadece
biliyor musunuz
kimden bahsediyorsunuz
Osmanlı izliyorsunuz
Araplarla nasıl mücadele ettiğini
biliyor musunuz siz Osmanlı
önce bunları bir okuyun
onlar bir görün
Velhasıl işte arkadaşlar tarih böyle bir
şey ya karşınızdaki adamı doğrular
anlattığı için kötülersiniz
veyahut da bilmediğiniz için doğruları
anlatınca Bunlar yanlıştır dersiniz
Tabii ki bunu anlayan %95 geçen
anlattıklarımı zaten
%95'in üstünde bir beğeni ile
karşılaşmış karşılaşmış bunu %95'in
ötesinde olanlar için söylüyorum Yoksa
Allah'a şükürler olsun ki bu
konuşmalarımızda çok çok büyük bir
kesimimiz Allah'a şükür gerçekleri
görüyor anlatılanlardan kendisine ders
çıkarıyor hiç kimsenin ne bunlardan
dolayı Üzülme ne de sevinme hakkı yoktur
ondan ders alma hakkı vardır yoksa
Vahdettin şöyle olmuş Abdülhamit böyle
olmuş onlar geride kaldı ama yaptıkları
işlerin Eğer iyiyse devam ettirilmesi
ama yanlış yapmışsa o yanlışa bir daha
düşünmemesi gerektiğini anlatmak için Bu
tarihe
yoksa günümüzde Çok anlatılacak şey var
Hayat pahalılığı da anlatılabilir doğru
devlet kültürünün olmayışta
anlatılabilir her şeyi anlatılır çok şey
anlatılacak şey var siyaseten günümüzde
ama bazı şeyleri görmeliyiz bazı şeyleri
günümüz olaylarını bir temele
oturtmalıyız diye geçmişi anlatıyoruz
yanlışları anlatıyoruz doğruları
anlatmıyoruz Çünkü doğru yapılan zaten
bir problem değil başımız üstünde yeri
var şimdi de doğru olanlar var niye
anlatmıyoruz zaten başının üstü
eleştirmiyorsak Doğrudur zaten
ama biz niye eleştiriyoruz yanlış
yapılan şeye tekrar devam edilmesin
düşünmesin diye
bütün mesele bu yoksa hiç kimsenin
yanlış yapmayacağını iddia etmek gibi
bir durumda değiliz hepimiz yanlış
yaparız Ben de dahil hepimiz
sonuçta kuluz
beynimizin şu kadarı çalışıyordur şu
kadarı çalışmıyordur şu kadar biliyoruz
şu kadar bilmiyoruz
bildiklerimize göre konuşuyoruz
eksiğimiz vardır yanlışımız vardır ama
doğru olarak belgeli gösterdiklerimizin
artık başka türlü izah edilmesi de
mümkün değildir
Evet Böylece Arkadaşlar bir saati
geçirdik bu defa
hepinizi sevgiyle tekrardan selamlıyorum
İyi akşamlar diliyorum sizlere Allah
Türk milletine Türk devletine
devletlerine zeval vermesin
Allah bir daha bizi bir yeni devlet
kurmaya Türkiye Cumhuriyeti toprakları
üzerinde yeni bir devlet kurmaya kurmaya
nasip etmesin inşallah
Devletimiz daim olsun hepinize sevgiler
tekrardan hoşça kalın Allah'a emanet
olun
Not: Bazen Büyük Dosyaları tarayıcı açmayabilir...İndirerek okumaya Çalışınız.
Yorumlar