Print Friendly and PDF

Tarihten Ders Çıkarmak

Bunlarada Bakarsınız

 





değerli arkadaşlar hepinize sevgiler

saygılar sunuyorum  İyi akşamlar

diliyorum  sözlerime başlarken

Öncelikle Cumhuriyetimizin kurucusu Gazi

Mustafa Kemal Atatürk' onun Silah

arkadaşlarına bu ülkeyi bize sağlayan

bağımsızlığımıza

kavuşturan bütün

ecdadımıza ahirete intikal etmiş Şit

Gazi hepsine Saygılar sevgiler minnet

borçlarımız rahmetler diliyorum Cenabı

Allah'tan  

...

 Çok teşekkür ederim

değerli arkadaşlar bugün özellikle yayın

yapmak istedim biliyorsunuz pazar

günleri genelde yapıyorum ama

 Geçen hafta zaten yoktum ondan

önceki hafta  Hollanda'ya gitmiştim

Hollanda'daki  Türklere  29

Ekim'de  Türkiye Cumhuriyeti'nin

kuruluşu ile ilgili bir konferans verdim

çok güzel şenliklerle kutlandı hakikaten

kendimi Türkiye'de gibi hissettim

Özellikle o küçücük çocukların  ay

yıldızlı bayrağımızın renginde tişörtler

giymesi  ve o zeybek oyunları arasında Onların da

yer almış olması beni çok  etkiledi çok

  mütehassıs oldum Diğer taraftan

 Atatürk'ün sevdiği şarkılardan Tutun

da çeşitli etkinliklere kadar orada çok

güzel  bir kutlama yaptık şimdi de

tam  zamanı Aslında şöyle ki hem 10

Kasım bugün  dediğimiz gibi Türkiye

Cumhuriyeti'nin bahanesi Mustafa Kemal

Atatürk'ün vefatının 85 yıldönümü hem

bunu vesile hem de son zamanlarda hukuki

bir takım kargaşanın Öz ellle Anayasa

Mahkemesi'nin kararlarının Yargıtay

tarafından  işte

 bir şekilde tekrar ele alınması gibi

konuları

 tekrar ele almak istedim şimdi

yayınları hemen o zaman şöyle bir şey

yapayım zannediyorum bir şeyi unuttum

hemen yapıyorum

zannediyorum bozulmadı şimdi

zannediyorum tekrar başladık Herhangi

bir sıkıntı olmayacak  devam edeceğiz

şimdi  biraz daha iyi olur zannediyorum

bulunduğum oda zaten burada onun için

yapıyorum....


 şimdi değerli

arkadaşlar kurumun ıslahı da dahil olmak

üzere Aslında Türkiye'de olması gerekeni

de ele alacağım onu da söyleyeceğim

Tabii burada şunu ifade edeyim bir

devlet Eğer kendisinin hukuk devleti

olmadığı şeklinde bir intiba bırakırsa

dünyada o devletin  Her şeyden önce

itibarı olmaz dünyada ikincisi içinde

yaşayan insanlar  kime güvenecek bu

takdirde Yani sahip olduğumuz mülkü bile

bir  şeyi olmayacaktır garantisi

olmayacaktır ya bu Kaos ortamı gerçekten

sıkıntılı yani Anayasa Mahkemesi ile

ilgili bakın Sizinle bir şey paylaşayım

burada Çünkü bunu şunun için buradan

anayasadaki bir hükmü okumak istiyorum

buna bağlı olarak da işte

 değerlendirmeyi yapacağım Osmanlı

Devleti'nden alarak Şimdi burada şöyle

diyor Anayasa mahkemesinin kararları

kesindir diyor 153 madde Anadolu

Anayasa mahkemesinin kararları kesindir

iptal kararları gerekçesi yazılmadan

açıklanamaz Anayasa Mahkemesi bir kanun

veya kanun hükmünde kararnamenin

tamamını veya bir hükmünü iptal ederken

Kanun koyucu gibi hareketle yeni bir

uygulamaya yol açacak biçimde hüküm

tesis edemez kanun kanun hükmünde

kararname veya Türkiye Büyük Millet

Meclisi üst yüzüğü ya da bunların

hükümet hükümleri iptal kararların resmi

gazetede yayınlandığı tarihte

yürürlükten kalkar gereken hallerde

Anayasa Mahkemesi iptal hükmünün

yürürlüğe gireceği tarihi Ayrıca

kararlaştırır bu tarih kararın resmi

gazetede yayınlandığı günden başlayarak

bir yılı geçemez iptal kararının

yürürlüğe girişinin ertelendiği

durumlarda Türkiye Büyük Millet Meclisi

iptal kararının ortaya çıkardığı hukuki

boşluğu dolduracak kanun tasarı veya

teklifini Öncelikle görüşüp karara

bağlar

iptal kararı geriye yürümez  ve en

önemli hususu şu Bu maddenin Anayasa

Mahkemesi kararları resmi gazetede hemen

yayınlanır ve yasama yürütme ve yargı

organlarını idari makam idare

makamlarını gerçek ve tüzel kişileri

Bağlar Yani buradan şu anlaşılıyor

Anayasa Mahkemesi bir Yüksek Mahkeme

Türkiye'de ve onun kararları asla ve

asla  Redd diyorum denemez diyor

başka bir mahkeme de bununla ilgili

herhangi bir düzenleme yapılamaz bir

başka mahkeme bunu  düzenlemesini

yapamaz diyor şimdi  yayında sorun

varsa şöyle bir şey yapmayı istiyorum

şimdi bakalım bu sıkıntı vermesin

 internetim  şey telefonumun

internetine bağlanacağım  Eğer

burada  dolaşıma da açık hücresel

veri diyor Şu şuradan bir bakayım eğer

şey varsa oraya

aktarabilirsin

 diğer aygıtlardan da bağlansın onu

da söyleyeyim ama

arkadaşlar kişisel resim noktasını da

açıyorum diğerleri katı olabilsin diye

Bakalım bunu bununla girersem bakalım

 düzelecek mi ona bakıyorum şimdi şu

an ona giriyorum Arkadaşlar telefonumun

internetine girdim nasıl gelecek sizden

 açıklarsanız yani sesler normal

geliyorsa resim donmuyo bu  iyiyse

Bununla birlikte yapacağız bir Düzelme

var mı yok mu Şu an onu bilmiyorum

ona bakmamız lazım

 Eğer yayın iyiyse şu an interneti

telefonumun internetinden şu an bağlı

olarak devam edeceğim Evet arkadaşlar

şimdi hukuk dediğimiz zaman gerçekten

 bir devletin olmazsa olmazıdır hangi

devlet nasıl yönetilirse yöneltilen Eğer

hukuk yoksa o devlet  bir yerde

hem diktatörlük anlamına gelir Hem

 Kaide ve kuralların olmadığı bir

devlet anlamına gelir ki o devletler

ayakta fazla kalamazlar Dolayısıyla Bu

açıdan değerlendirmemiz lazım şimdi

Osmanlı Devletine baktığımız zaman

Osmanlı Devleti Tabii ki 624 sene ayakta

kalmış bir devlet büyük bir devlet şimdi

bu devletin yasama  ve yürütme

meselelerine baktığınız zaman nelerle

karşılaşıyorsunuz Öncelikle bunu ele

alalım ve tarihten ders çıkarmamız

gerekiyor bazı insanlara bunu

anlatamıyoruz tabii ki hani tarihten

ders çıkarmak için bazı şeyler

söylüyoruz onu hemen başka yönlere

çekiyorlar ama  anlayan Sizin gibi

insanlar anlıyor zaten anlamayanlara

zaten zorla kafaların içerisine soksak

da herhangi bir şekilde

 bir bir şey elde edeceğimizi

sanmıyorum 

...

 şimdi Dolayısıyla Osmanlı

döneminde bakın daha İlk başlangıçta

Sizinle böyle bir program yapmıştım

hatırlarsınız neşri de yazıyordu Orhan

Bey zamanında pardon Osman Bey zamanında

daha Beylik halindeyken şöyle bir durum

söz konusu ediliyor di deniyor ki bu

pazara mal getirenlerden bir vergi

alınması lazım diyorlar Ta o tarihte O

diyor ki yani insan diyor Şeyini malını

satıyorsa onlardan nasıl vergi alacağız

bu nedir diyor Efendim diyor bunlardan

baç adı altında mallarını bu ülkede

sattıkları için bir vergi alınır baç adı

altında bu  töredir Sultanım diyorlar

daha o tarihten bakın bir hukuk sistemi

ortaya koymaya çalışıyorlar

yani

 arkadaşlar bilemiyorum şimdi elimden

geleni yapıyorum ama

 her  alanda da deniyorum

 yani gerçekten sıkıntılı bir durum

....


şimdi o zamandan vergi konmaya başlıyor

ve belli bir hukuk sistemi getiriliyor

yani Kadı var Kadı mahkemeleri görüyor

Hatta o kadar ileriye gidiyor ki yine mi

gitti arkadaşlar size bir saniyenizi

istirham edeceğim Pencereye doğru

koyacağım bunu bir de oradan

bekleyeceğim şimdi pencere kenarına

doğru koydum Orada da çekmiyorsa normale

tekrar geçeceğim  yani şu an iyi midir

kötü müdür bilmiyorum tekrar Eğer

şikayetiniz olursa wp'den tekrar

bağlanacağım yani bir şey bir şey

söyleyemiyorum şu an iyiyse mesele yok

şimdi

 şu an iyiyse mesele yok şimdi değerli

arkadaşlar yani hukuk sistemi gerçekten

önemli şöyle bir durum söz konusu

ediliyor Yıldırım bayezit zamanında

kadıların rüşvet aldıkları rüşvet

yedikleri şeklinde bir şaha dolaşıyor

söylentiler çıkıyor ortaya ve bunun

üzerine Yavuz Yıldırım bayzit Yenişehir

o zaman  Bursa Yenişehir başkenti

olarak biliniyor diyor ki

Yenişehir'de bir  Konağa bütün

kadıları toplayın ve yakın diyor Hepsini

yakın yani düşünebiliyor musunuz yani

 bütün hakimleri bugünkü anlamda

hakimleri kadıları Konağa doldurup

yaktırmak talimatı veriyor bunun üzerine

Çandarlı geliyor biliyorsunuz

çandarlılar Fatih dönemine kadar babadan

oğula geçer şeklinde sadrazam

olmuşlardır Çandarlı geliyor diyor ki

hünkarım  İzninizi istiyorum

İstanbul'a gideceğim Bizans'a gideceğim

diyor hangi sebeple gideceksin diyor

Hayrola diyor Efendim Duydum ki diyor

Bütün kadıları yaktırıyor musunuz

 Hukuksuz devlet olmaz ehli kitaptan

hukukçu kalmadığına göre di bizim

Kur'an'a göre  gidip hiç olmazsa ehli

kitaptan olan Hristiyan da olsa

Bizans'tan Kadı getireceğim hakim

getireceğim yoksa diyor şeysiz

 Kadısı Hukuksuz devlet olmaz diyor

bunun üzerine diyor ki bizanstan

hristiyandan Müslüman ülkede Kadı mı

olur diyor Efendim ama başka çaremiz

kalmadı Siz böyle talimat vermişsiniz

deyince o zaman ne yap yapmamız lazım

diyor Efendim bunların neden rüşvet

aldıklarına bakmamız gerekiyor diyor

bunun üzerine  kadıların her

gördükleri davadan  belli bir ücret

alınması maaşlarının yükseltilmesi gibi

karar alınıyor ve böylece bir düzene

sokuluyor keza Fatih Sultan Mehmet Fatih

camiini yaptırırken bir Ermeni ve Rum'un

 caminin  İnşaat malzemelerinden

çaldığı iddia ediliyor ve elleri

kesiliyor  Bu da yani ne kadar

doğrudur Bilmiyorum tabii her ne kadar

şeyde  yazsa da o dönem kitaplarında

yazsa da ne kadar doğru olup olmadığı

konusunda şüphemiz var tabii ki ama

böyle şöyle bir hikaye anlatılıyor orada

da  deniyor ki  işte  elleri

kesilince kadıya başvuruyorlar diyorlar

ki  bizim suçumuz yoktu biz herhangi

bir şekilde hırsızlık yapmadık bunun

üzerine

 tekrardan   kadının huzuruna

çağırılıyor Mehmet Akif diyor ki

Muratoğlu Mehmet diye çağırıyorlar Fatih

diye çağırmıyorlar Sultan olmasına

rağmen ve Kadı huzuruna çıkıyor

Bunlar iddiada bulunuyorlar ki bizim

herhangi bir suçumuz yoktu bunun üzerine

kadının hükmü kısasa kısas hükmü

şeklinde oluyor yani Fatih'in de

ellerinin kesilmesine karar veriyor

kadın bakın bir En azından bunu bir şey

olarak alalım  gerçek olup

olmamasının ötesinde Demek ki kadıların

doğru karar vermesi gerekiyor hakimlerin

hukukçuların ve Nitekim bu böyle bir

karar üzerine  araya hemen devlet

adamları giriyor Öteki İnsanlar yani o

Ermeni ve rumun  kendileri de böyle

bir karar çıkacağını tahmin etmedikleri

 için araya girenlere kan Bedeli

ödenme teklifini kabul ediyorlar ve

çocukları dahil kendileri dahil

çocuklarıyla birlikte hayat boyu onlara

 Fatih'in bakma eı karşılığında kan

Bedeli olarak belirleniyor ve Fatih'in

ellerinin kesilmesinden  vazgeçiliyor

ama o aradaki söyleşi çok önemli kadıyla

Fatih arasında Fatih Sultan Mehmet diyor

ki kadıya eğer diyor Ben hükümdarım diye

 hükmünde diyor  benim tarafımı

tutacak ve adil bir hüküm vermeyecek

olsaydın diyor seni diyor kılıcımla

kafanı kesecektim diyor Kadı da oturduğu

minderin alt Çünkü o zaman kadılar

oturarak davayı görüyorlar  davalı ve

Davacı ayakta kadının karşısında

bekliyorlar dava görülürken O da diyor

ki minderinin altından bir bıçak

çıkarıyor Eğer sen benim hükmüme karşı

çıksaydın Ben de seni öldürecektim diye

böyle bir şey rivayet geçiyor O

kitaplarda şimdi yani her halükarda

hukuk her zaman için geçerli işte

Yıldırım Yavuz Sultan Selim'in çıkardığı

kanunlar var Kanunu Sultan Süleyman

aynı unvanla alınıyor kanun yapıcı

olarak anılıyor ve dolayısıyla  büyük

Muhteşem Süleyman unvanını falan da

oradan kazanıyor sadece şeyden 13 sefere

çıkmış olmasından dolayı değil Ondan

sonra da hep hukuk ön plana çıkıyor

Osmanlılarda Çünkü hukuk adamlarının

imtihana tabi tutuluyorlar önce

dürüstlük Derine bakılıyor ahlaki

durumlarına bakılıyor Ondan sonra sınava

alınıyor Ondan sonra Kadı olabiliyorlar

 dolayısıyla böyle bir Silsile de var

Ayrıca yani  20 akçalık kadılıktan

başlıyor 30 akçalık 50 akçalık 100

akçalık 500 akçalık kadılık vara kadar

gidiyor yemiyorlar günlük olarak

dolayısıyla böyle bir sistem var yani

 Dolayısıyla  konu doğrudan

doğruya  devletin hukuk devleti olup

olmaması belli bir hukuka bağlı olup

olmaması Nitekim  kanunnameyi örf

Osmani adı altında  Halil inalcık

hocayla rahmetli ile anaer diye bir

şey  birlikte hazırladıkları bir

kanun kitabı vardır Osmanlı Kanunları

ile ilgili Ömer Lütfü Barkan'ın yine Ziraat

vesaire ile ilgili kanunnameleri vardır

veya ceza Kanunnamesi vardır Fatih

Sultan Mehmed'in Buralar Bunların hepsi

önemli belli bir kanun çerçevesinde el

kesme cezası bile

 bu şeyde kanunnameler de yer alıyor

yani şeri hukuk dediğimiz hukukun yani

İslami hukuk dediğimiz hukukun hangi

ölçüde Osmanlı Toprak Osmanlı Devletinde

uygulanıp uygulanmadığını da

görebiliyoruz bu kanunlardan

kanunnameler mesela  bu kanunnameler

de  şerii hukuk Yani İslam hukukuna

dayalı olarak gayrimüslimlere yönelik

alınan  bazı vergiler şeri hukuk

kapsamı içerisinde ele alınmışlar ama

bir kısmı da örfi hukuk olarak ele

alınmış zaten orada tekalif-i örfiyye

tekalif-i Şeriye olarak geçiyor Örfi ve

şeri hukuk olarak geçiyor Tekalif de

vergiler demek dolayısıyla böyle bir

durum söz konusu haliyle  bu çerçeve

içerisinde baktığınızda hukuk sistemi

Osmanlı'da ciddi bir biçimde yerleşmiş

durumda Nitekim Fatih dönemine ait olan

 bir  yazar var tarihi ebulfet

diye kitabı var Dursun Bey isminde o

kitabında şunu söylüyor tarih ebül fehle

bir ulul emrin ortaya koyduğu hüküm örfü

diyor örf yani geleneksel kanunlar

Hayata bağlı kanunlar örür bunun kanun

hükmüne girmesi için diyor iki şart

gerekir Bunlardan birisi diyor

 uygulayan kişiyi suçlu duruma

düşürmemesi İkincisi de şeri Şerife

diğer hukuk kurallarına daha önceki

Kanunlara zıt olmaması gerekir diyor

şimdi Dolayısıyla en baştan Aslında

bugünkü uluslararası hukukun da ta o

zamandan uygulanır  olduğunu

görüyoruz Osmanlı Devleti'nde Nitekim en

son mesela Ermenilerin Biz Bun şunları

çok iyi gördük mesela  Ermenilerin

işte şekavet uğraşan yani terörle

uğraşan grupları yakalandığı zaman onlar

mahkemeye çıkarılıyor kadının huzuruna

çıkarılıyor ve kadın huzurunda Bunlar

 ilginçtir  işte kendilerini

savunma Hakkı tanınıyor açık açık

savunuyorlar yani  bir suçlama var

Bir de onun cevaplanması var fakat buna

bağlı olarak şöyle yapılıyor  diyelim

ki adamın  terörle bağlantılı olup

olmadığı için evine baskın yapılıyor

evinden işte delil aranıyor fakat bir

gayrimüslimin evine girerken

gayrimüslimin din adamı Müslüman eve

giderken Müslüman din o bölgenin

Müslüman din adamı bu baskında yer

alıyor yani güvenlik güçlerinin

baskınında onlara da yer veriliyor ve

onların gözetimi altında elde edilen

bilgi Er  ve deliller  tutanakla

belirtiliyor ve altına da bunların

imzası ırıl Nitekim böyle bir Ermeni

teröristin yargılanması sırasında bu

Trabzon Bölgesi ile ilgili bir

yargılamada mesela deniyor ki işte diyor

sen diyor evinde şu kadar Silah falan

bulundu Hayır diyor benim evimde Silah

falan yoktu diyor fakat tutanağı önüne

koyup da kendi işte  rahibin de veya

keşişin de imzasını görünce  işte

dizlerinin üzerine çöküyor diyor ki ben

şu an diyor çok kötü durumdayım cevap

verecek durumda değilim yarına

ertelenmesini istiyorum davanın

görüşülmesini diyor Ertesi günü

erteleniyor düşünebiliyor musunuz 19

yüzyılın sonu Bu söylediklerim

dolayısıyla böyle

 Ama gerçekten  hukuk ama adil bir

hukuk sistemi devletlere ayakta tutan en

önemli unsurlardan bir tanesidir eğitim

çok önemlidir Ama o eğitim

çerçevesinde Bir de adil bir hukuk

sistemine sahip olması devletlerin uzun

müddet yaşamasına yücelmesi güçlenmesine

sebep olacak en önemli unsurdur Bunu

asla Gözden Uzak tutmamız gerekiyor

haliyle meseleye Bu açıdan bakacağız

şimdi  Dolayısıyla Osmanlı hukuku

diyoruz şimdi ne zaman ki mesela

Osmanlıda hukuki Bir takım sıkıntılar

meydana gelmişse muhakkak ki devletin

zafiyeti

zafa uğradığının da olduğu zamanlardır

bu dönemler bakın şöyle söyleyeyim Bu

yeniçeri teşkilatında bozulmalar meydana

geldiği dönemlerde Harput'ta Elazığ'ın

Elazığ Eskiden yok Harput var

biliyorsunuz orada yerleşim yerleri

Elazığlı arkadaşlarımız bilirler o

bölgede Mesela bir

 gayrimüslim şey giyiyor alıyor

üzerine yeni çeri  kıyafeti giyiyor

Böylece etraf böyle bir takım şeyler

işte  gasp vesaire işlerine girişiyor

bunun üzerine mahkemeye çıkarılıyor yani

kadının huzuruna çıkarılıyor Kadı diyor

ki bir defa Siz diyor  bir Yeniçeri

kıyafeti giymek yasaktır ve suç

işlediniz suç işlediniz diyor Bunun

hesabını vermek zorundasınız diyor ve

 şahitler huzurunda tespit ettirmek

için Müslim ve gayrimüslim şahitler

Dinleniyor enteresan yani sadece

Müslümanların isteği istediği şahitlerle

bu sonuçlandırılmış keza mesela yine

orayla ilgili harford ile ilgili şeri

mahkeme sicillerinde yazıyor Bunlar

 şöyle Avarız diye bir vergi var

Avarız olağanüstü hallerde alınan

vergiler yani hani 99 depreminde alınan

 iletişim vergisi gibi veya bugün

işte  11 ilimizde meydana gelen 6

Şubat depremlerinde  depremleri

sonrasında  mtv'nin motorlu taşıtlar

vergisinin iki kere alınması gibi

olağanüstü zamanlarda alınan vergiler

Osmanlı Devleti'nde de alınan

vergilerdir ve buna avariz vergisi denir

avariz vergisinin özelliği şudur

Normalde her aile her hane bir vergi

verir diyelim ki 32 kça vergi verir ama

 bu avariz dediğimiz vergilerden de

iki hane 2,5 hane 3 hane bir hane

sayılır ve vergi verirler o kadar o mik

da deniyor ki harputla ilgili devlet

yetkilileri işte sizin diyor 32 avarı

sahnen vardır Bunun vergisini

vereceksiniz bunun üzerine oranın

papası keşişi diyor ki hayır Bizim 28

avarı sahnemiz var Şimdi bunu söylediği

zaman

 i şey iç mahkemeye intikal ediyor

Çünkü devletin söylediğiyle karşıdakinin

söyledikleri çok farklı  şey var

sözler var bunun üzerine kadının

huzuruna çıkılıyor  işte Aynı şeyi

tekrar devlet görevlileri söyleyince

Keşiş diyor ki hayır  bu doğru değil

diyor bizim 28 Avariz hanemiz var bunun

üzerine şey

 Kadı diyor ki yemin et diyor Yemin

et diyor

Keşiş eğer diyor Sözümde hilaf varsa

yalan varsa Müslüman olayım diyor böyle

yemin ettiği kaydedildi diye yazıyor

yani düşün Böyle

mahkemeler devam ettiriliyor işte

aslında Osmanlı Devleti'nin bu kadar

uzun süre yaşamasının en temel

sebeplerinden biri de budur Çünkü

kanundan sonra zaten Osmanlı devlet

düzeni bozulmuştur  hükümdarlar

yeterince iyi itilmiş insanlardan

oluşmuştur padişahlar devlet adamları

eskisi gibi liyakatlı insanlardan

atanmamış haliyle bir  böyle bir

idari süreç başlamıştır Bu sürece

karşılık hala hukuk sistemi ayakta

kaldığı için bu gibi durumları  bir

tarafa atılmış ve devlet uzun müddet

daha yaşama imkanı bulmuştur şimdi

gelelim

 Atatürk dönemine şimdi yani 1921

anayasasına ve 1924 anayasasına

baktığınız zaman mahkemelerin tamamen

bağımsız olduğunu görürsünüz yani ya

yürütmenin yasamanın ve yargının

birbirinden tamamen ayrılmış olduğunu

görüyorsunuz ayrı kuvvetler olarak

görüyorsunuz Yani hem yasayı çıkarıp hem

yürütme sıfatını taşıyamazsınız hem de

yargı organlarını atlayamazsınız Biz

bunu  bu bugünkü anayasa şu an

Cumhuriyet  Cumhurbaşkanlığı Hükümet

Sistemi denilen anayasa  maddeleri

söz konusu edildiğinde halk oylamasına

sunulduğunda özellikle çok iyi izah

etmiştim Ben mesela bu Bunun üzerinde

çok Durdum dedim ki asla dedim bu

anayasa Türkiye'yi  refaha

kavuşturmayı yanlışlar var

denetlenemeyen bir  hukuk şey var

idari sistem geliyor aynı zamanda

bütün yasamanın yargının ve yürütmenin

tek elde toplanması anlamına geliyor ki

bu felaketle sonuçlanır diye o zaman

ifade etmiştim  Nitekim bakın

Anayasa Mahkemesi  üyelerini HSK

üyelerini hepsini Cumhurbaşkanı

tarafından tanıyor ve siyaset var

içerisinde siyasi kişiler de yer alıyor

haliyle böyle bir  şey olmaz yönetim

tarzı olmaz bugün işte Az önce anayasa

maddesini okuduk bu anayasa maddesi ne

zaman kabul edildi 1900 2014 yılında

kabul edildi 13 13'te miydi kabul 13'te

kabul edildi ve bir  demokratik

güvence olarak ortaya konmuştu çünkü

yüksek mahkeme olarak burası belirlendi

ve cumhurbaşkanlı ında

yargılanabilir Anayasa Mahkemesi Burası

yüksek mahkeme olarak gösterildi Yüce

Divan olarak gösterildi dolayısıyla

böyle bir  mahkemenin aldığı

kararların herhangi bir şekilde

tartışılması söz konusu bile olmaması

gerekiyordu Nitekim Bakın aynı şekilde

Bir mahkeme daha var  aldığı kararlar

tartışılmayacak bir yer daha var o da

Seçim Kurulu Seçim Kurulu hakim ve

hakimleri bir karar Aldıkları zaman bu

başka bir mahkemede görüşülmüyor ya Bu

başka bir mahkemede revize edilemiyor

edilmemesi gerekiyor dolayısıyla böyle

bir durum Orada da var haliyle Siz Eğer

Anayasa mahkemesine verdiğiniz bu Yüce

Divan veya Yüce Yüce mahkeme  Yüksek

Mahkeme  sıfatını ve bunun

reddedilemeyecek uygulamakla mükellef

olduklarını Bütün herkesin

bildiriyorsa bunu uygulamak zorundasınız

uygulama Anız ne çıkar ortaya hepimiz

için bütün Türkiye için bir kaos ortamı

daar yani sizin elinizde tapunuz olsa da

 diyelim ki birisi gasp etti Nereye

başvuracak mahkemeye para yedirildi Üst

mahkeme Yok güvenceniz yok ortalık

karmakarışık olur arkadaşlar Böyle bir

şey olması mümkün değil

 böyle bir anlayışı kabul etmek de

mümkün değil böyle bir hukuk devleti de

olmaz Şimdi burada cumhurbaşkanının

Aslında çıkıp yapması gereken şey şuydu

Anayasa mahkemesinin hükümlerini kimse

tartışmam malıdır tartışılmaması gerekir

demesi lazımdı aksini

söylediği açıdan bakarsanız şimdi Mehmet

Şimşek'in ekonomiyi düzeltmeye çalışma

çabalarının Hepsi hava olur gider çünkü

dışarıdan hiçbir zaman şey gelmez

yatırım da gelmez Güven duymazlar K kime

başvuracaklar söyler misiniz Biz kime

başvur vuracağız onlar kime

başvuracaklar haliyle Yani bir devlet

kendi hukuk sistemini göz ardı edemez

ayaklar altına alamaz aldığı takdirde

yapılacak hiçbir şey

kalmıyor bakın parlamento

gitti parlamento

gitti ordu fetö ile Bilmem neyle tamamen

pasifize edilir hale getirildi eğitim

sistemi Yaz Boz tahtası Her gelen aynı

hükümete ait olan bakanlar tarafından

sürekli değişime uğruyor ele alınacak Ne

kaldı Arkadaşlar bir düşünebiliyor

musunuz bütün kurumlar iflas

ediyor böyle bir ortamda Türkiye'nin

geleceğini siz nasıl Garanti olarak

görebilirsiniz nasıl iyi niyetle

Türkiye'nin geleceği hakkında bir

düşünce içerisinde

olabilirsiniz ya hükümet kendi ayağına

sıkıyor bir taraftan Yani

aslında bunları görmesi lazım Devleti

yönetenlerin

Dolayısıyla  söylemek istediğim şey

şu ne olursa olsun bu hukuk sisteminden

asla taviz vermemesi gerekiyor hükümeti

yönetenlerin de ama tabii ki mesele

şuradan kaynaklanıyor işçi Partili bir

milletvekili seçilmiş kişiden

kaynaklanıyor bu iş Aslında iş baştan

yanlış hani şu düğmeyi siz yanlış şöyle

iliklenir hep böyle gider Öyle değil mi

şimdi burada mesele şuydu

Hani  yargılanmadan insanlar

mahkum edilemiyor suç

mahkum mahkumiyet kararı verilmeden de

suçsuz ad ediliyor ya bu sistemi O zaman

şöyle

yaparsınız Mahkemesi

olanların mahkemesi devam edenlerin ve

ağır cezayla mükellef tutulanların

özellikle

 adaylıkları kabul edilmez deyin o

zaman Çünkü adli makamlara

başvurduğunuzda adliye Devletten de

başvurduğunuzda sizin suç durumunuzun

olup olmadığı orada görülüyor Çünkü

mahkum olmamışsınız oraya yazılmıyor

haliyle hüküm kesin hüküm verilmeden

suçsuz pozisyondan herkes ama ileride

suçlu duruma mı düşecek düşmeyecek mi

bilmediğiniz için bu gibileri Aslında

aday yapmaktan kaçınmanız gerekir Eğer

daha bu gibi durumlarla karşı karşıya

kalmak

istemiyorsanız tabii burada siyaset de

yanlış şunu yapıyor

 zora düşen birtakım  kendi

ideolojiler indeki kişileri milletvekili

yapmak suretiyle o badireden kurtarmaya

çalışıyor Bu burada da art niyet var

bundan da kurtulması lazım Türkiye'nin

bu türden işte  onu kurtarmaya

çalışmak gibi  mahkemesi devam

ederken işte Hatta Yargıtay ona daha

henüz onamadan  mahkemelerin suçlu

adl ettiği kişiler bile geçerli değil

biliyorsunuz suçları bu gibi durumlarda

bu gibi kişilere şey yapmamanız lazım o

zaman aday gösterilmesini engellem meniz

lazım şeyle

şimdi Kadir şunun için söylüyorum bunu

bakın ağır cezadan bahsettim  bunun

için mahkemelerimiz de bir ön mahkeme

gerekir Bunu y doğru yapabilmek için

sizin söylediğiniz yani milletvekili

olmasını istemediklerine dava açarlar

diyorsun ya onu engelleyeceği en önemli

unsur nedir biliyor musunuz mahkeme asıl

mahkeme Öncesinde bir ön mahkeme olur bu

ön mahkeme davalı ve davacının

başvurularını alır delillerini inceler

deliller yeterli değilse mahkemeyi açmaz

biter bu kadar

basit zor bir şey değil bu bakın bir ön

mahkeme gerekiyor Bunun için ön

mahkemeyle bu işi halledersiniz yani

Fransa'da bu uygulanıyor ya mesela buna

benzer bir yapı var  Dolayısıyla bunu

yaparsınız daha kolay  Dolayısıyla

buların önüne geçmek çok zor değil

 Dolayısıyla Aslında ülke

 kendi elimizle nasıl  dünyanın

iklim sistemini

bozmuşsun gibi kendi ülkemizde bozuyoruz

elimizden geldiğince dışarıdan geleni

bırakın içeriden Biz yıkmaya çalışıyoruz

diyor ya Fuat Paşa Londra şeyine gidiyor

konferansına gidiyor  diyorlar ki

dünyanın en büyük devleti hangi

devlettir İngiltere diyor ki güneş bat

bir imparatorluğa sahibiz ingiltere'dir

diyor Fransa diyor ki hayır biziz İşte

herkes Almanlar ayrı Bunlar iddia

ederlerken Fuat Paşa dönüyor ki hayır

diyor en büyük devlet biziz diyor

gülüyorlar işte hani

artık tırnakları sökülmüş aslana Ben

dişleri dökülmüş aslana benzetiyorlar

Osmanlı devleti' diyor ki fuat Paşa çok

akıllı bir cevap veriyor Neden biziz

biliyor musunuz diyor Siz dışarıdan

yıkmaya çalışıyorsun biz içeriden hala

yıkamadık diyor şimdi Dolayısıyla mesele

böyle baktığınız zaman biz içeriden

yıkmaya çalışıyoruz Türkiye Cumhuriyeti

Devleti'ni Nitekim bakın birtakım

kendini bilmezler Atatürk'le ilgili 10

Kasım'a gelelim şimdi Atatürk'le ilgili

bir takım iddiada bulunuyorlar efendim

siz put gibi karşısında duruyorsunuz

diyorlar kardeşim saygı duruşunda

Bulunduğunuz zaman put gibi durursunuz

ama puta tapıyor olmazsınız Siz put gibi

bunu kanun zamanında gelmiş Avusturya

Büyükelçisi bübek diyor ki  bunlar

diyor Sanki diyor Kurşundan askerler

demiş gibi Hiç kıpırdamadan duruyorlar

diyor yeniçeriler ulufe dağıtım

meselesinde yani şimdi mesela şu

 şimdi Arda Emre vallahi yapacağım

hiçbir şey yok Dediğim gibi

 Aynı yerde duruyor telefonum oradan

 oranın internetinden faydalanarak

konuşuyorum şu an için yani  diğer

merkez  şey hemen burada bu odada

vıp'in şeyi  ama maalesef Bugün

havalar biraz bozuk olduğu için böyle

bir sıkıntı var maalesef Evet şimdi

haliyle  bsb  Kurşun askerler gibi

diyor yani insanların  saygı duyduğu

insana

 öyle durmalar gayet tabiidir Biz

şimdi

kendimiz Hedef

olarak

kalıyoruz Ama

K bizim

kıble yön ediyoruz Allah'a secde

ediyoruz biz meseleyi böyle göreceksiniz

Ha bir de şunu bilmiyorlar Tabii ki y

Türk milletiyle Arapları karıştırıyorlar

Türk milleti Gök tengriye tek tanrıya

inanmıştır Gök Tengri diyor bakın hiçbir

yerde gördünüz mü ağaca taptığını kayaya

taptığını dağa taptığını güneşe

taptığını aya taptığını ateşe taptığını

zerdüştler falan hepsini duyuyorsunuz

hindular duyuyorsunuz hepsini

görüyorsunuz hiç kendi taptık

yaptıklarına taptıklarına dair bir

yerdeş gördünüz mü bir kayıt

yok olmaz zaten mümkün değil

Peki Batı pagan yani puta tapan zaten

hristiyanlıktan önce de puta

tapıyorlardı

hristiyanlıkla onu da haz İsa'yı da

Allah'ın oğlu diyerek zaten şeyden

çıktılar çı an çıktılar ve adeta ona

tapıyorlar yani Arada bir de Ruhban

sınıf var halkla  Allah arasında

şimdi aynı şeyi Araplara bakın Cahiliye

Dönemindeki Araplar neye tapıyordu

Kabe'de kendi yaptıkları fatta

yiyorlardı

bazılarını Şimdi onlar da tapıyordu ona

veya ondan öncekinde de firavun'a

tapıyorlardı Peki niye Onlar ona

taparken Türkler hiç tapmadık bizim

kültürümüzde yok o

bizde puta tapma yok tekrar ediyorum biz

bir odada resim varken resmi adeta

Tapılacak bir nesne gibi görüp orada

namaz kılmamız deık etmeyiz Aklımızın

köşesinden geçmeyiz ona yönelik  secde

etmek Bizim kültürümüzde Yok ikincisi

Ama şu an adeta put haline getirilen

eteğinden tutup eteğe öpülen sürünerek

yerine giden ve cennete gitmek için ona

ihtiyaç duyduğunu söyleyen ki Kur'an'a

da ters İslam'a da ters her şeye ters

Ayrıca Ondan

sonra

Zebaniler koluna girip götürürken Nakşibendilin hali konumdan diyen serbest

bırakıldı diyenler tövbeleri iptal

edenler arkadaş Bütün bunlar adeta puta

tapıyor Allah yaptı diyen Bak şimdi bir

şirk daha zamlar Allah yaptı diyorsa bir

kişi şimdi gerçek Allah'tan bahsediyorsa

gerçek Allah'tan bahs niye bunu

söylüyorum ikincisini söyle değil mi

anlayacaksınız bildiğimiz hepimizin

takındığı Allah'tan bahsediyorsa Allah

suçluyor zam yaptı

diye zulmetti diyor

yani suçluyor şirke giriyor Peki o değil

de zam yapanları Allah olarak görüyorsa

o daha büyük şirk hangisi taraftan Arsan

şirk İkisi de şirk yani Diyanet

söylüyorsa o da şirke giriyor demektir

kim

söylüyorsa

dolayısıyla böyle bir anlayışsız bozuk

bir

mantıkla siz ben

tapınmayı duyuyorum minnet duyuyorum

diyorsun yok sen illa

tapınılan rapt etmeye bağlamaya

çalışıyor Kardeşim ben tapmıyor Ben

Allah'ı tapıyorum ben Müslümanım

elhamdülillah atıyorum tapınmayı

duyuyorum Niye o ezan okunuyorsa

serbestçe

Ben hür bir ülkede yaşıyorsam nefes

alıyorsam karnımı doyuruyorsun çoluğum

la çocuğumla namusumu koruyarak bu

ülkede oturabiliyor

Bunu sağlayan insanları insanlara minnet

ve Şükran duygularımı dile getiriyorum

Yani şöyle düşün şunu göstereyim sadece

arkadaşlar bakın mesele anlaşılır

zannediyorum Şu nedir

Sevr Osmanlıca bakın orijinal bu şey

belge Peki şu ne bu da Yunanistan büyük

Yunanistan o serve göre Peki şu ne

arkadaşlar İstanbulu işgal eden itiraf

Devletleri tamam mı bakın işgal edilmiş

Peki şu ne Türkiye Cumhuriyeti

Devleti bu pozisyondan bu pozisyona

getiren insana Ben minnet duymayacağım

da Allah aşkına kime

duyacağım adamlar senin gibi benim gibi

rahat yataklarda yatabilir di değil mi

manda isteyenlerle aynı kategoride

olabilirlerdi ama ne diyor Manda ve

imaya kabul edilemez demiş yiğitçe

Çıkmış toplamış aynı düşüncede olan

insanları milli mücadeleyi vermiş

Atatürk Kazım Karabekir fezli Çakmak

Orbay hepsi  peki ben bunlara minnet

duymayacağım da kime minnet duyacağım

benim ne diyor ezanım serbest okunurken

Ha bir de diyorlar ki ezan yasakladı

saçma sapan ezan falan hiç yasaklanmadı

Türkçe okundu Türkçesi okundu Aslında

ezan Kur'an ayeti değil Ha ben şunu

söyleyeyim Türkçe okunması

karşıtıyım Çünkü Dünyanın her yerinde

aynı şekilde okunmalı ki herkes

anlayabilmeleri

Anlatabildim mi böyle ama kardeşim

Kur'an Türkçe okunmaz mış bana söyler

misiniz İngilizce okunuyor Almanca

okunuyor Japonca okunuyor Arapça da

okunuyor niye Türkçe

okunmuyor Farsça dokunuyor ama Türkçe

okunmaz niye Türk olunca okunmaz niye

Türkçe okunmasın Kardeşim ben anlamak

istiyorum ya

kitabımı ne yazdığını bilmek istiyorum

aldatılmamak istiyorum din adamı

sıfatını Taşıyan birtakım kişiler

tarafından okumak istiyorum anlamak

istiyorum ya niye y

saklıyorsun Niye okunmaz diyorsun yani

elhamdülillahi rabbil alemin yerine

alemlerin rabbi ol Allah'a hamd ederim

dersem yanlış mı

oluyor Yalnız sana kulluk eder yalnız

senden yardım dilemem dilerim Demek

Kur'an değil mi Kur'an'ın ayeti değil

mi arkadaş niye beni İlla Sık boğaz

ediyorsun Arapça öğren diye ya kendi

dilimde kendi dilimde niye öğrenmeye

kur'an-ı Kerim'i Hani evrenseldir

İslam hem kendiniz söylüyorsunuz hem

karşı

çıkıyorsunuz arkadaş Bırakın artık bu

şeyleri teraneleri Bırakın insanlar

istedikleri gibi dinlerinin kitabını

okusunlar öğrensinler ona göre amel

etsinler

kur'an-ı Kerim'in Eğer yolundan amel

eder oraya doğru gidersek ahlaksızlıktan

vazgeçeriz birbirimizi dolandırmak

vazgeçeriz ahlaklı insanlar

oluruz Anlatabildim mi Birbirimizi çelme

takmayız dürüst oluruz sözümüzün oluruz

yalan söylemeyiz Tabii bunların olmasını

istemiyorsanız veya birilerinin

cebine para sokmak istiyorsanız Şeyh

dediğiniz bilmem ne dediğiniz adamları

zengin etmek istiyorsan ız etmeye Siz

devam edin ama ben etmek

istemiyorum

Allah'ın bakın verdiği isimler değil

Peygamberimize ve sahabeye verilen

isimler Arapların zamanında verdikleri

isimler Peygamberimizin adı neydi

Mustafa Ali Ali Osman Ömer Ebubekir

Talha Halit

Velit Bunlar Müslümanlıktan sonra

alınmış isimler mi

Müslümanlıktan önce hepsi Peygamberimiz

dahil Hatice

Fatıma Arap isimleri bunlar önce yok

muydu vardı peki Müslümanlık kabul

edildikten sonra değişti mi Hayır aynı

isimle devam etti Peki müşrik Araplar

aynı isimleri kullanıyor muydu Evet

kullanıyordu Peki Peygamberimizin

kıyafetini Ebu Cehil de giyiyor muydu

aynı kıyafeti Evet Müslüman olunca

değişti mi kıyafetler Hayır sadece

sinemada gördüklerinize bakmayın

gerçekte deği değişmedi Yani siz Çağrı

filmine bakarsanız değişmiş görürsünüz

Çağrı filmiyle alakası yok bunun

ikincisi kıyafetler Demek ki Ebu Cehil

de aynı kıyafeti

giyiyordu Demek ki kıyafetle de

Müslümanlık olmuyor neyle Müslümanlık

oluyor arkadaş kalple şuraya Şura

arasında Ama bunun ikisinin arasında

irtibatı sağlamak için ne

gerekiyor Hani Arab çok güzel olabilir

ama arabayı kullanmayı bilmiyorsanız

ehliyetiniz yoksa araba bir işe yaramaz

onun gibi bir şey bu burayla bura

arasında kur'an-ı Kerim'i anlıyorsanız

Cenabı Allah diyor ki zaten Kur'an

mezarda okunmak sevap kazanmak için

değil diyor kur'an-ı Kerim'i okuyup

anlayıp ona göre amel edin diye

gönderdim

diyor Bunu bunu yaparsanız birileri

tarafından aldatılmaz sınız Bir de diyor

ki Cenabı Allah ne diyor size Şah

damarınızdan yakınım diyor mu kardeşim

diyor şah damarı

Sen gidip bilmem nerede ney diyor

belirsiz adamın peşinden gidiyorsun Onu

da Veli diyorsun kim verdi O sıfatı sen

Allah sana gönderdi mi Vahiy mi

gönderdi Ne biliyorsun Allah'tan başka

bakın Allah'ın yerine koymuş oluyorsunuz

Sen bana dersen ki kafirsin veya başka

birine İnanın ki Siz kendi imanınızı

kaybedersiniz Allah adına konuşuyor

olursunuz Allah'ın yerine kendinizi

koyuyor olursunuz

söyleyemezsiniz artık anlayın

bunları

yazık aracı yoktur Ben Ellerimi

açarım Hatta Ellerimi açmadan şöyle de

dururum Cenabı Allah'a dua ederim daha

makbul olur İnanın ki birisinin aracık

koymanı gerek yok Size en yakın olandır

Allah Anlatabildim mi 10

Kasım'da Siz Efendim dimdik duruyor put

gibi diyorsunuz put gibi Duranlar puta

tapmaz tam tersine o put gibi durmayıp

da puta tapıyor diyenler gidip bir

insana tapıyorlar kulluk ediyorlar asıl

garabet bu

 


Not: Bazen Büyük Dosyaları tarayıcı açmayabilir...İndirerek okumaya Çalışınız.

Benzer Yazılar

Yorumlar