BİR TAŞIN GÜCÜ
Hz. Davut aleyhisselâm, Calut (Golyat) ı öldürmesinde tek sermayesi birkaç taş ve kalbindeki iman idi. Herkesin inancını kaybettiği, Tanrının terk ettiğini iddia ederken, o yalnız başına Rabbine güvenecek ve bir o kadar savaş meydanında yalnız kalmıştır.
Davut aleyhisselâm, insanların sindiği/sindirildiği bir zamanda, “Ben tanrıyım!, dünyanın en büyük savaşçısıyım! Sizler bir hiçsiniz!, küçük kurtçuklarsınız! diyen Golyat’ı bir taşla devirdi.
İnanç, kimsenin inanmadığı zamanda karada bir gemi inşa etmek, 313 kişiyle 10.000'e karşı mücadele etmek, ya da Kızıldeniz kıyılarında ayakta durup denizlerin yarılacağını beklemek, Allah Teâlâya iman ederken yalnızlığın umutsuzluğuna düşmemektir.
Hepimizin sahibi yalnızca Allah Teâlâ dır.
Kur’an, Hz. Davut’tan ilk defa onun Calut’u (Golyat’ı) öldürmesi münasebetiyle şu şekilde bahseder:
“(Talut’un askerleri) Calut ve askerleriyle savaşa tutuştuklarında: Ey Rabbimiz! Bize çokça sabır ver, ayaklarımızı sabit tut ve kâfirler topluluğuna karşı bize yardım et.” dediler.
Sonunda Allah’ın izniyle onları yendiler. Davut da Calut’u öldürdü. Allah ona (Davut’a) hükümdarlık ve hikmet verdi, dilediği ilimlerden ona öğretti.
Eğer Allah’ın insanlardan bir kısmını diğerleriyle savması olmasaydı elbette yeryüzü bozulur giderdi. Fakat Allah, bütün âlemlere karşı büyük bir kerem sahibidir.”
Talut’a inanan ve sabreden bir avuç mü’min Calut ve askerlerine karşı savaşa tutuştuklarında “Ey Rabbimiz! Bize çokça sabır ver, ayaklarımızı sabit tut ve kâfirler topluluğuna karşı bize yardım et. ” diye Allah’a zafer için dua ettiler. Allah da kendisine verdikleri sözü tuttukları için onlara yardım etti. Sonunda Allah’ın izniyle Calut’u yendiler.
Talut’un ordusunda yer alan Hz. Davut, canını ortaya koyarak düşman ordusunun komutanı olan Calut’un karşısına çıkma cesareti gösterip onu öldürdü. Davut’un canı pahasına, düşman ordusunun komutanı Calut’un karşısına çıkıp onu öldürmesi kendisinin tanınmasına ve yıldızının parlamasına yol açtı.
Râzî de benzer bir ifadeyle Hz. Davut’un hükümdar olmasını yol açan durumun, onun Calut’u öldürmesi ve gönüllerin ona meyletmesi olduğunu söylemiştir: “Kavim (İsrailoğulları), Davut’un ufacık bir işle heybetli düşmanını kahrettiğini (öldürdüğünü) gördüklerinde, muhakkak ki onların gönülleri Davut’a meyletmiştir. Ki bu da açıkça hükümdarlığın onun olmasını gerektirir”.
Hz. Davut Calut’u nasıl öldürdü? Davut, Calut’u öldürdükten sonra Talut’la ilişkileri nasıl oldu? İktidar Talut’tan Davut’a nasıl geçti? Kur’an’da bu soruların cevabı yoktur. Bu hususlarda tefsir ve tarih kitaplarında ise oldukça ayrıntılı bilgiler vardır. Bu ayrıntılar, Kitab-ı Mukaddes’te anlatılanlar ile karşılaştırıldığında aralarında çok fazla benzerliklerin olduğu görülür. Bu benzerliklere değinebilmemiz için önce İslami kaynaklarda geçen bilgilere bir göz atalım.
Râzî Hz. Davut’un Calut’u öldürmesini İbn Abbas’tan rivayetle şöyle anlatır: Hz. Davut çoban idi. Yedi kardeşi de Talut’un ordusuna katılmıştı. Îş adındaki kardeşinden haber alamayan Davut’un babası, oğulları hakkında kendisine haber getirsin diye oğlu Davut’u onların yanına yolladı. Kardeşleri, Calut’un ordusu karşısında saf tutmuşlarken onların yanına geldi. Âd kavminden olan zorba Calut’un vuruşmak için ileri çıktığını ve meydan okuduğunu gördü. Hz. Davut bir ara kardeşlerinin yer almadığı safın yan tarafına doğru gidince o sırada askerlerini savaşa teşvik eden Talut ile karşılaştı. Talut’a “Bu sünnetsizi öldürecek kimseye ne mükâfat verirsiniz?” dediğinde Talut “Ona kızımı ve malımın yarısını veririm.” dedi. Hz. Davut Calut’la dövüşmek için ortaya çıktı. Yanına aldığı üç taştan birisini sapanıyla Calut’a fırlattı. Taş Calut’un göğsüne isabet ederek onu delip geçti. Böylece Allah, Calut’un ordusunu bozguna uğrattı. Bundan dolayı Talut, Davut’u kıskanarak onu memleketinden çıkardı. Daha sonra pişman oldu ve hayatının sonuna kadar Davut’u aradı.
Taberî, Râzî’den farklı olarak Hz. Davut’un taşı Calut’un iki gözü arasına isabet ettirdiğini, taşların beynini dağıttığını, Calut hayvanından düştükten sonra Hz. Davut’un onu öldürdüğünü, Talut’un kızını Davut’la evlendirdiğini ifade eder.
Talut’la Calut’un karşı karşıya geldiği ve Davut’un Calut’u öldürdüğü bu olayın Gor’da yani Ürdün’ün aşağı ovasındaki Baysan’da cereyan ettiği, halen Baysan civarında Calut menbaı ve Calut ovası olarak bilinen iki mekânın bulunmasının bu kanaati desteklediği söylenmiştir.
Hz. Davut, Calut’u öldürdükten ne kadar zaman sonra hükümdar oldu? Kur’an’da bu sorunun cevabı da açık değildir. Razi, bu hususta Dahhak’ın şöyle söylediğini aktarmaktadır: “Hz. Davut’a krallığın ve nübüvvetin verilmesi, o andan yedi sene sonra olmuştur. Çünkü Allah hükümdarlığa Talut’u tayin edince onu hayatta iken hükümdarlıktan azletmesi uzak bir ihtimaldir.”191
Kitab-ı Mukaddes ise Davut’un Golyat’ı (Calut’u) öldürmesiyle ilgili olarak oldukça fazla ayrıntı verir. Buna göre İsrailliler Ela Vadisinde ordugâh kurup Filistliler’e karşı savaş düzeni alırlar. Filist ordugâhından Gatlı Golyat adında usta bir dövüşçü ortaya çıkar.
Kitab-ı Mukaddes’e göre Golyat’ın boyu altı arşın bir karıştı. Başına tunç miğfer takmış, pullu bir zırh kuşanmıştı. Tunç zırhın ağırlığı beş bin şekeldi. Baldırları zırhlarla korunmuştu. Omuzları arasında tunç bir pala asılıydı. Mızrağının sapı dokumacı tezgâhının sırığı gibiydi. Mızrağın demir başının ağırlığı altı yüz şekeldi.
Filistli Golyat kırk gün boyunca sabah akşam ortaya çıkıp meydan okur. Bir gün İşay koyun güden oğlu Davut’a “Şu kavrulmuş bir efa buğdayla on somun ekmeği kardeşlerine, şu on parça peyniri de birlik komutanına götür. Kardeşlerinin ne durumda olduğunu öğren ve iyi olduklarına ilişkin bir belirti getir." der.
Ertesi sabah erkenden kalkan Davut, sürüyü bir çobana bırakır. Ordugâha vardığında Golyat’ın daha önce yaptığı gibi meydan okuduğunu duyar. Yanındakiler Davut’a: “Kral onu öldürene büyük bir armağanın yanı sıra kızını da verecek. Babasının ailesini de İsrail’e vergi ödemekten muaf tutacak” derler. Davut Saul’a “Bu Filistli yüzünden kimse yılmasın! Ben kulun gidip onunla dövüşeceğim” der. Saul, Davut’a Golyat’la dövüşemeyeceğini söylese de Davut’un ısrarı üzerine “Öyleyse git, Rab seninle olsun” der. Saul, Davut’un başına tunç miğfer takar ve bir zırh giydirir. Kılıcını kuşanan Davut, bu giysilere alışık olmadığı için üzerinden çıkarır. Dereden beş çakıl taşı toplayıp çobandağarcığının cebine kor. Sonra sapanını alıp Golyat’a doğru ilerler. Golyat’da saldırmak amacıyla Davut’a doğru ilerler. Davut elini dağarcığına sokup bir taş çıkarır. Sapanla taşı fırlatır. Taş Golyat’ın alnına saplanır. Golyat yüzükoyun yere düşer. Sonra Davut koşup üzerine çıkar. Golyat’ın kılıcını tutup kınından çektiği gibi onu öldürür ve başını keser. Kahraman Golyat’ın öldüğünü gören Filistliler kaçarlar.
Saul, kızını Davut’a vermek için başka şartlar ileri sürer. Davut’tan başlık parası olarak yüz Filistli’nin sünnet derisini getirmesini ister. Saul, Davut’un Filistliler’in eline düşüp öleceğini tasarlamıştır. Davut’la adamları iki yüz Filistli öldürürler. Davut öldürülen Filistliler’in sünnet derilerini getirip krala sunar. Saul sonunda kızı Mikal’i eş olarak ona verir.
Davut'un Golyat'ı öldürmesinden sonra, Saul Davut’u kıskanmaya başlar. Davut’un askeri becerisi ve cesaretiyle övünmesi, bir savaşçı olarak yükselen ünü Saul’ün onu kıskanıp komplo kurmasına neden olur. Saul, Davut’u öldürmeye karar verir ama bunu başaramaz. Buna karşılık Davut’un eline birkaç kez fırsat geçmesine rağmen Saul’un canını bağışlar. Sonunda Saul katıldığı bir savaşta oğullarıyla birlikte ölür. Saul’un yerine otuz yaşında Davut kral olur. Davut kırk yıl krallık yapar. Hevron’da yedi yıl altı ay Yahuda’ya, Yeruşalim’de otuz üç yıl bütün İsrail’e ve
Yahuda’ya krallık yapar. Zenginlik ve onur dolu günlerle ömrünü geçiren Davut, güzel bir yaşlılık döneminde vefat eder. Kendi adıyla bilinen kente gömülür.
Sonuç olarak, buraya kadar anlatılanları benzerlikler ve farklılıklar açısından karşılaştırmaya tabi tuttuğumuzda şöyle özetlemek mümkündür:
1) Kur’an’da Talut’un akıbeti hakkında bir bilgi yer almaz. Kitab-ı Mukaddes’te ise Saul’un oğullarıyla birlikte öldürüldüğü yazılıdır.
2) Kur’an’da ordunun Calut’a nispet edilmesinden anladığımıza göre Calut düşman ordusunun komutanıdır. Kitab-ı Mukaddes’e göre ise Golyat ordu komutanı değil, güçlü bir askeri neferdir.
3) Kur’an’da Hz. Davut’tan Mushaf tertibine göre ilk defa Calut’u öldürmesi münasebetiyle yukarıdaki ayette bahsedilir. Kitab-ı Mukaddes’te Davut’tan ilk defa soyundan haber vermek münasebetiyle Rut 4/13-22’de bahsedilir.
4) Kur’an, Hz. Davut’un Calut’u nasıl öldürdüğünü yazmamaktadır. Kitab-ı Mukaddes ise Davut’un Golyat’ı sapan taşıyla alnından vurup yere düşürdüğünü ve Golyat’ın kendi kılıcıyla da onun boynunu kestiğini yazmaktadır.
5) Kur’an’da Hz. Davut, Calut’u herhangi bir şartta bağlı olarak öldürmemiştir. Kitab-ı Mukaddes’te ise Davut Golyat’ı Saul’un kızını almak ve vergiden muaf tutulmak şartıyla öldürmüştür.
6) Kur’an’da Hz. Davut’a hükümdarlığının yanı sıra hikmet ve bilgi verildiği bildirilir. Kitab-ı Mukaddes’te Davut’a bilgi ve hikmet verildiği bildirilmez.
7) Kur’an’da Hz. Davut’un kaç yıl hükümdarlık yaptığı belli değildir. Kitab-ı Mukaddes’e göre Davut kırk yıl krallık yapmıştır.
Sonuç olarak, Hz. Davut’un tarih sahnesine çıkıp hükümdar olmasını konu edinen altı Kur’an ayeti (Bakara 2/246-251) Kitab-ı Mukaddes’le paralel okunduğunda aralarında örtüşen ve örtüşmeyen yerlerin olduğu, Kur’an’daki bazı karakter ve olayların Kitab-ı Mukaddes’teki bazı karakter ve olaylarla benzerlik gösterdiği görülmektedir.
Aslında bu kıssa Kur’an’da genel ve özet geçilmiştir. Kıssanın teferruatı İsrailî kaynaklarda bulunmaktadır. Müfessirlerin de bunlardan faydalanarak kıssaları tamamladıkları görülmektedir.
Kaynaklar:
Safi ÇINAR, KUR’AN-I KERİM VE KİTAB-I MUKADDES’TE HZ. DAVUT ANLATIMI -Farklılıklar ve Özgün Noktalar Açısından Bir Karşılaştırma- T.C. Hitit Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Temel İslam Bilimleri Anabilim Dalı ,Yüksek Lisans Tezi, Çorum-2014
Not: Bazen Büyük Dosyaları tarayıcı açmayabilir...İndirerek okumaya Çalışınız.
Yorumlar