Print Friendly and PDF

Divandan


CCXI
Gözüne perde kesilen lokmadan çok yeme; yoksa evin yolunu yitirirsin, çadırı kaybeder gidersin.
Gerçi yaşaman o lokmaya bağlı sanırsın amma can gözünde biten kıldır, başgözüne perdedir o lokma.
Burda yayılıp gezme, neden gezmiyecekmişim deme; can gözüne  perdedir bu seyir-seyran.
Beden tılsımı her zehiri bal gibi, şeker gibi gösteriyor amma o, kendini perde ardında gösteren bir gelindir, senin gerçeği görmene perdedir o.
Lokmayı kestin mi daha fazla hayaller belirir, gelir, daha fazla hayallere dalarsın; hayallerse anlık-duruluk kapısına gerilen perdedir.
Tabiattan gelen hayal, can hayalinin yüzünü örter; akıl, cana canlar katan bir perde bu diye nâralar atar.
A gönül, şu çeşit-çeşit, renk-renk perdelerden çık, sıyrıl; aklını başına devşir de perde, ayırmasın seni dosttan.
c.III, sh.290
XII
Işığım dünyâyı kapladı; bir gözlerime bak., değerim yok ama adımı değer taktılar.
O lokmayı kimse yememiştir, kimse bir zerresini bile alıp götürmemiştir.
Hâl  böyleyken şu yüceliğe bak ki ben, boyuna çiğneyip durmadayım o lokmayı.
Gökyüzü, Arş, Kürsî, halktan iyiden-iyiye uzaktır ama ben, uyanıkken de ağar-dururum oralara, uyurken de.
Orası ışık dünyası, hem hûriler var orda, hem köşkler var; neşe yeri, düğün-dernek meclisi orası.
Ordan kalkıp da kendime gelemem ben.
Cebrâil perdeci, erler de bu perdenin ardında., ben, o erlerin hallkasına yüzük  taşı kesilmişim: tutup da yüzük halkası olamam.
İsâ, Mûsâ'nın eşi;
Yûnus, Yûsuf’un dengi..
Ahmed'se yapayalnız oturmuş; yâni ben onlardan ayrıyım diyor.
c.VII, sh: 598
Kaynak: Mevlânâ Celâleddîn, DİVÂN-I KEBÎR, Hazırlıyan : Abdülbâkiy GÖLPINARLI, İstanbul Remzi Kitabevî, 1957,  İstanbul

Not: Bazen Büyük Dosyaları tarayıcı açmayabilir...İndirerek okumaya Çalışınız.

Benzer Yazılar

Yorumlar