KENDİ KENDİNE İPNOZ TEKNİKLERİ
Michael TALBOT
İpnoz, herkes için farklı çağrışımlar ifade eden
bir sözcüktür. Beş kişiye ipnozun ne olduğunu soracak olsanız, büyük olasılıkla
beş farklı cevap alırsınız.
Üzerinde yıllardır çalışılmasına rağmen, bilim
çevreleri, ipnoz altına giren bir kişinin durumunu tam olarak açıklayamıyor.
Her ne kadar ipnoz dıştan bakıldığında meditasyonu andırıyorsa da, aslında
fizyolojik olarak bu ikisi oldukça farklıdır. Meditasyonun ilk beş veya on
dakikası boyunca, kişinin oksijen tüketiminde hatırı sayılır bir azalma meydana
gelir, fakat ipnoz durumunda bu açıdan önemli bir değişiklik göze çarpmaz.1
İpnotizörün idaresi altında bir süje rüya görmeye
yönlendirilebilir, ancak beyinden gelen EEG’ler “ipnotik rüyaların”, uyku
sırasındaki rüyalardan farklı olduğunu göstermektedir. Eğer sadece EEG’leri baz
alırsak, ipnoz ile uyanık şuur hâlleri birbirine çok yakınmış gibi
görünmektedir. Bu benzerlik yıllarca, şüphecilerin hilesiz bir ipnoz durumu
gerçekleşemeyeceği yolundaki fikirlerine temel oluşturmuştur.
Artık ipnozun ayrı bir geçerliliğe sahip doğal
bir olay olduğu herkesçe kabul ediliyor. Şu an hâkim olan genel inanışa göre,
birçok araştırmacı, ipnotik trans dediğimiz şeyin gerçekte farklı derinlikte
pek çok şuur hâlini kapsadığını düşünmektedir.2 İpnoz hâli ile diğer
şuur hâlleri arasındaki fizyolojik farklılıkların yıllardır ortaya konulması
bir yana, son çalışmalar bu olayın beynin işlevlerinin sol ve sağ yarıları
arasında paylaşılması durumuyla yakından ilgili olduğuna işaret ediyor.
Şu anda yaygın olan kanaate göre, birçok insanda
beynin bir yarısı diğerine baskın durumdadır. Beyin aktivitesin- deki bu tarz
bir dengelenmenin neticesinde, çoğumuz bedenimizin bir tarafını diğer tarafına
yeğ tutarız; ya solağızdır ya da tersi.
Sağ eli kullanmak büyük olasılıkla beynin sol
yarısını, solaklıksa büyük olasılıkla beynin sağ yarısının baskın olduğuna
işaret eder. Bunun gibi diğer birçok yetenek de, beynin belli bir yarısının
işleyişine gösterilen uyum sonucu edinilmiş gibi görünüyor. Bu açıdan beynin
sol yarısı konuşma becerileri, sınıflandırma, isimlendirme, zaman ölçümü, sayı
sayma, ifade etme, analiz etme gibi işlevlerden; sağ yarısıysa algılama, sezgi,
imajinasyon, rüya görme, icat etme, görsel canlandırma, benzerlikleri çözme,
yaratıcılık ve zamana ilişkin algımızı ortadan kaldırma gibi işlevlerden
sorumlu tutulur.
Londra’daki Kızılhaç Hastanesi Tıp Okulu’nda Dr.
John Gruzelier öncülüğünde çalışan bir araştırma grubu, beyninin sol yarısı
baskın olan kişilerin ipnoza daha yatkın olduğunu belirlemiştir. Diğer yandan
bu kişiler ipnotize edildiklerinde, trans hâlleri boyunca aktif olan kısmın
beynin sağ yarısı olduğu ortaya çıkmıştır. Gruzelier’in vardığı sonuca göre, uyanık
hâlde sol yarının baskın oluşu, kişinin dikkatini trans hâline girmek için
gereken hassasiyette yoğunlaştırmasına yardımcı olur. Bu hâle geçildiğinde,
düşsel algılar, görsel canlandırmalar ve zaman algısının askıya alınmasından
sorumlu olan beynin sağ yarısı devreye girer.4
İpnoz olayının mahiyetine yönelik açıklamalarda
karşımıza çıkan bu komplekslik, bizi insan şuurunun sonu gelmeyen alanlara
yayıldığını kabullenmeye götürmektedir. Geçmiş yaşam anılarını ortaya çıkarmak
için kullanılan metotların hepsi de şuurdışı ile iletişime geçme amacını
gütmekle beraber herbir metotla ilişkili şuur hâlleri kendine özgü inceliklere
ve farklılıklara sahiptir. Pratikte meditasyon ve kendi kendine ipnoz
uygulamaları arasındaki temel fark, kendi kendine ipnozun, değişik bir şuur
hâline yönelmeyi kolaylaştırmak üzere uyutucu ve monoton bir görsel imajın
kullanımına dayanmasıdır. Boş bir karayolunda yol alırken gözlerimizi dikip yol
çizgisini seyrettiğimiz birkaç dakikanın sonunda hissettiklerimiz ve kendimizi
televizyondaki canlandırmalara kaptırdığımız sırada algıladığımız zamansızlık
hâli de, ipnoz yoluyla varılan şuur hâllerine Çok benzer.
İpnoz, aynı zamanda yüksek bir telkine yatkınlık
hâli meydana getirir. Yukarıda verilen açıklamalara göre bunun nedeni, beynin sağ
yarısının sol yarısı kadar seçici olmaması ve tesirleri aynı derecede mantık
çerçevesi içerisinde çözümleme ihtiyacı duymamasıdır. Sağ beyin ona
söylenenleri çocuksu bir masumiyetle kabullenir. Pasif ve itaatkârdır. Ondan
bilgi istendiğinde, istenilen bilgiyi fevkalâde ayrıntılı tablolar hâlinde
yerine ulaştırır. İşte bu yönü ipnozu, geçmiş yaşamların araştırılması için
özellikle elverişli bir konuma getiriyor.
Bu bölümde, geçmiş yaşamlarımıza giden yolun
açılmasında kendi kendine ipnoza başvuran birkaç tekniğe beraberce gözatacağız.
Geçmiş yaşam meditasyonlarının tersine, bu bölümde sunulan ipnotik teknikler
genellikle hemen sonuç vermezler. Daha ziyade geçmiş yaşamlarını gün boyu
sezgisel flaşlar, uykuda ise genellikle rüyalar biçiminde hatırlayabilmesi için
zihni cesaretlendirirler. Ayrıca hedef olarak seçilen konuya ve yaşam
kesitlerinin açığa çıkışlarındaki zamanlamaya yönelik hâkimiyetin asıl benliğin
kontrolüne bırakılmasını sağlamaları açısından da basamaklı ve güvenli bir
yapıdadırlar.
Ancak, uzmanlık gerektirdiği kanaatinde
olduğumdan, başkalarında ipnotik etkinin nasıl yaratılacağı konusunda bilgi
vermedim. Bir geçmiş yaşam terapisti gözetiminde gerçekleştirilebilecek
çalışmalara ayrılan bölümde, terapiler hakkında daha fazla bilgi
bulabilirsiniz.
İşte geçmiş yaşam anılarını ortaya çıkarmak için
temel bir kendi kendine ipnoz tekniği:
1. Adım: Uygulama yerinizi seçin.
Meditasyon gibi kendi kendine ipnoz
uygulamalarını da, kendinizi son derece rahat hissettiğiniz ve uygulamanız
süresince kesintiye uğratılmayacağınızdan emin olduğunuz bir mekânda
gerçekleştirin. Hafif trans hâlleri için seçeceğiniz odanın nispeten ılık
olması tavsiye edilir. Ustalaşıncaya dek, transa girmek için dikkatini üzerinde
toplayabileceğiniz bir nesne seçin. Bu, odanın tavanındaki veya duvarındaki bir
leke, şöminenin alevi, pikabın tablasında dönmekte olan bir plâk, kristal bir
cismin parıldayışları veya bir mum alevi olabilir.
2. Adım: Dikkatinizi nesne üzerinde
toplayın ve gevşeyin.
Sizin için rahat olan pozisyona geçtiğinizde,
dikkatinizi bu alıştırma boyunca kullanacağınız mum alevine odaklayın ve nefes
alış verişlerinizi derin, uzun ve gevşek olacak şekilde düzenleyin. Odak
noktanız olan mum alevinin titrekliği, sıcaklığı, parlaklığı ve onu çevreleyen
renk halesi gibi özellikler haricindeki tüm düşünceleri zihninizden kovun ve
şunu telkin edin: “Bu mum alevini seyrederken gittikçe daha derin bir
gevşeme içine giriyorum. Bedenimdeki bütün gerilim çekilip gidiyor, göz
kapaklarım ağırlaşıyor, az sonra öylesine ağırlaşacaklar ki onları açmam mümkün
olmayacak.”
3. Adım: Gözlerinizi kapayın; bütün
gerilimin bedeninizi terk ettiğini imajine edin.
Mum alevinin karşısında gözleriniz açık hâlde bir
iki dakika meditasyon yaparak alevin titrekliğinin sizi uyuşturmasına izin
verin ve kendi kendinize “Şimdi çok derin bir gevşeme hâli içine dalıyorum.”
düşüncesini telkin edin. Sonra gözlerinizi kapatın ve her kısmının
gevşediğini hissetmek üzere dikkatinizi yavaşça bedeninize kaydırın. Ayak
parmaklarınızın gevşediğini, bacaklarınızdaki, kollarınızdaki, boynunuzdaki ve
omuzlarınızdaki bütün gerilimlerin dindiğini hissedin. Sırtınızın ve yüz
kaslarınızın gevşemelerine izin verin.
4. Adım: Bir merdivenden aşağı
doğru inmekte olduğunuzu imajine edin.
Tamamıyla sakinleşip gevşediğinde, kendinize
“Şimdi derin bir ipnoz hâline dalıyorum.” düşüncesini telkin edin. Bu esnada
“Gittikçe daha derine; daha derine…” telkinleriyle, dairesel bir merdivenden
aşağı doğru indiğinizi imajine edin. Dibe yaklaştığınızda sadece on basamak
kaldığını farzedip, dikkatinizi ayaklarınıza yöneltin ve her adımınızda birer
birer geri saymaya başlayın. “Bir” deyince son basamağı da inin ve dikkatinizin
sizin için düzenlenmiş olan odanın ortasındaki rahat yatağa doğru kaymasına
izin verin. Şimdi yatağın yanma yürüyorsunuz ve boylu boyunca uzanıyorsunuz.
Aynı anda çok hoş bir duygunun içine gömülüyor ve hissettiğiniz gevşekliğin
bütün benliğinizi kaplamasına izin veriyorsunuz. Bu hâlinizle, şimdiye dek hiç
hissetmediğiniz derecede sizi saran koruyucu ve sükûnet dolu karanlığa
kendinizi bırakıyorsunuz.
5. Adım: Az sonra geçmiş
yaşamlarınızdan bir kesiti hatırlayacağınızı telkin edin.
Sizi saran karanlığı benimsediğinizde, düşünce ve
duygularınızla desteklediğiniz sözlerle veya sadece düşünceyle şunu ifade edin:
“Derin bir ipnoz hâlindeyim. Uyandığımda bütünüyle gevşemiş ve yenilenmiş
olacağım. İzleyen haftalarda geçmiş yaşamlarım hakkında bir şeyler
hatırlayacağım. Rahatça kabullendiğim ve öğrenmekten zevk duyduğum bir yaşam
kesitim zihnimde açılacak.” Bu telkini, şuur- dışı zihninize
ulaştırabildiğinizden emin olmak için bir veya iki kez daha sakin ve yavaşça
tekrar edin. Sonra bir süre daha gevşemiş durumda kalın. Transtan çıkmaya hazır
olunca kendi kendinize şunu ifade edin: “Uyanıyorum; on’a kadar sayacağım ve
on deyince bütünüyle yenilenmiş olarak uyanacağım.” Saymaya başlayın.
Bu programı, bütün adımları eksiksiz bir şekilde
takip etmek üzere en az on ilâ yirmi dakika ayıracak şekilde yavaşça uygulayın.
Sonuçlara ulaşmanıza tek bir seans bile yeterli olabilir; yine de daha çok
pratik yaparsanız, içine daldığınız trans hâli de derinleşecektir. Unutmayalım
ki, hafif bir trans hâline girmemizin amacı, şuurdışı zihnimizden dileyeceğimiz
taleplerimizi ona daha yakın bir kademeden sunmaya çalışmaktır. Arzu ederseniz,
yukarıdaki programı, çalışma alışkanlıklarınızın gelişmesi, içinde bulunduğunuz
depresif durumun üzerinizden kalkması, sağlığınızın artması veya sigaradan
vazgeçebilmek için iradenizin gelişmesi gibi türlü hedeflerinizin gerçekleşmesi
için uygulayabilirsiniz.
Bu programı geçmiş yaşam araştırmalarınız
çerçevesinde takip ediyorsanız, en az birkaç hafta boyunca düzenli olarak
uygulama yapmalısınız. Geçmiş yaşamlarınıza ait bilgiler kendilerini parlayan
sezgiler hâlinde belli edecektir. Buna hazır olmalı ve hafızanızı canlı tutmaya
çalışmalısınız, aksi hâlde açığa çıkan bilgiler tekrar şuurdışınızın deryasına
gömülüp giderler. Örneğin, bir sabah New York Central Parkta dolaşırken
kendimi, “Tanrım, güneşin binalarda yarattığı renklenme St. Petersburg’dakine
ne kadar da benziyor..!” şeklinde bir düşünceyle başbaşa buldum. Bu düşünce
öyle sürükleyici ve kendi içinde öyle tutarlıydı ki, o anda bu izlenimin
garipliğini ve bu yaşamımda St. Petersburg’da hiç bulunmadığım gerçeğini fark
etmeyerek bir süre etkisinde kaldım. Siz de kendi içinizde bu tip fark edişlere
hazırlıklı olun. Zihninizde, yukarıda verdiğim örnekte olduğu gibi, hiçbir
şuurlu değerlendirmeyle destekleyemediğiniz bir çağrışım yakaladığınızda, bunu
aklınızdan birkaç kez daha geçirin ve mümkünse unutmamak için bir kenara not
edin. Sonra da bunu günlüğünüze kaydedin.
Görsel imgelemenin (vizüalizasyon) sizin işiniz
olmadığını düşünüyor, kendinizi sözlü anlatıma daha yatkın, sağ beyni baskın
bir kişi olarak görüyorsanız, isteğinizi uzunca bir süre boyunca art arda dile
getirmeniz, sizin için uygulanabilecek en kolay yoldur. Takip etmeniz gereken
program şudur:
Temel kendi kendine ipnoz tekniği için anlatılan
1..2.,3. adımları aynen uygulayın. Bütünüyle gevşeyip bütün gerilimin
bedeninizi terk ettiği aşamaya geldiğinizde, düşünce ve duygularla
desteklediğiniz sözlerle veya sadece zihninizde şunu ifade edin: “Gelecek
hafta içinde bir geçmiş yaşamımı hatırlamaya başlayacağım.” Bu ifadeyi,
başka hiçbir düşünce ve imajın kesintiye uğratmasına izin vermeden, beş dakika
boyunca art arda yineleyin. Her tekrar edişinizi, âdet yerini bulsun diye
söylenen birkaç kelimeden ibaret olarak kalmasına izin vermeksizin, anlamını
içinizde hissederek ifade edin.
Bu beş dakikanın ardından bir süre daha
gevşemenize devam edin. Hazır olduğunuzda “Uyanıyorum. Şimdi ona kadar
sayıyorum, on deyince bütünüyle yenilenmiş olarak uyanacağım.” sözleriyle
saymaya başlayın.
Bu metot, hangi yaşamınızın hatırlanacağına dair
seçimi, olduğu gibi şuurdışı zihninize bırakır; bu yolla vaktinden önce açığa
çıkabilecek ıstıraplı anılarınız hakkında endişelenmek zorunda kalmazsınız.
Ayrıca arzu ederseniz uyguladığınız programa birtakım dileklerinizi de ilâve
edebilirsiniz. Bunlar “Çok yakında geçmiş yaşamlarımın farkına varacağını.”
gibi çok genel amaçlı olabileceği gibi “Viyana’daki yaşamım süresince
edindiklerim hakkında daha fazlasına ulaşmak istiyorum.” gibi daha özel amaçlı
da olabilir. Hatta geçmiş yaşam çalışmalarınızda yer verdiğiniz uygulamaların
gidişatı hakkındaki isteklerinizi de ekleyebilirsiniz: “Bir dahaki
meditasyonumda hiç olmadığı kadar derinleşerek kesin ve yoğun bir transa
gireceğim.”
Unutmayın ki, bir dilekte bulunduğunuz zaman,
bununla ilgili ıstıraplı olabilecek bilgilerin vaktinden önce açığa çıkması
riskini de göze alıyorsunuz demektir. Bu yüzden ifadelerinizde şuna benzer bir
değişiklik yapmayı düşünebilirsiniz: “Hazır olduğumda, Viyana’daki yaşamım
hakkında daha fazlasını hatırlayacağım.” veya “Viyana’da yaşadıklarımdan şu
anda bana yardımcı olabilecek mutlu kesitleri hatırlayacağım.”
Bu metodu ne kadar sık uygularsanız, sonuçlar o
derecede dramatik olacaktır. En ideali, her gün bir kez uygulamaksa da, haftada
üç dört seans da hedefinize ulaşmanızda yeterli olacaktır.
Geçmiş yaşamlarımızı geri çağırmamızda,
şüpheciler de dahil olmak üzere pekçoğumuz için son derece güvenli bir çalışma
şekli, dileklerimizi ufak kartlara yazmamız ve bunlara birkaç hafta boyunca
hatırlatma amacıyla günde en az on on beş defa göz atmamızdır. Kartları
yukarıda verilen telkinler doğrultusunda hazırlayabilirsiniz. Bu çalışmanın
diğerlerinden farkı, dileğimizi şuurdışı zihnimize trans hâlinde değil, pek çok
günlük alışkanlıklarımız, faaliyetlerimiz ve artık otomatikleşmiş becerilerimiz
için olduğu gibi sayısız yinelemeler yoluyla bildirmemizdir. Rüyalarla ilgili
bölümde örneklendiği gibi, hatırlatıcı amaçla hazırlayacağınız birkaç kartı gün
boyu rastlayabileceğiniz yerlere yerleştirin; örneğin banyonuzdaki aynanın
üzerine, yattığınız yerin başucunda bir yere, sık sık açtığınız bir çekmecenin
en görünen köşesine. Kartı her görüşünüzde, dileğinizi düşünce hâlinde
biçimlendirerek zihninizde işleme koyun. Eğer zihinsel performansınız buna
benzer hatırlatıcı yardımlara ihtiyaç göstermiyorsa, yazma işlemine boşverin ve
her aklınıza gelişinde, dileğinizi zihninizde sessizce bir tekrar edin. Hangi
tarzı benimserseniz benimseyin, bu zihinsel işlemi, vermek istediğiniz mesaj
şuurdışı zihniniz tarafından alınıp eyleme dökülünceye dek, günde en az on kez
tekrarlayın.
Uygulamaya birkaç hafta devam edin, gerekirse
bunu kalıcı bir alışkanlık hâline getirin. Göreceksiniz ki, temel kendi kendine
ipnoz tekniğinde olduğu gibi, burada da şuurdışı zihniniz, şu anki idrakli
şuurunuz dâhilinde işleme konmak üzere hayret verici bilgileri eninde sonunda
belirginleştirecektir. Bu bilgiler, gün boyunca fark edebileceğiniz parlak
sezgiler hâlinde açığa çıkacağından, pek de uygun olmayan şartlar altında
transa girmek gibi, şuurunuzu kaybetmenizi gerektirecek durumlarla ilgilenmek
zorunda kalmayacaksınız. Söz gelimi kahvenizi yudumlamaktayken, bir anda Çin’de
yaşadığınız çok eski zamanlarda çay içmeyi ne kadar sevdiğinizi
hatırlayacaksınız. İşin ilginç yanı, kimi zaman saf bir şekilde birkaç saniye
boyunca bir şeyleri ölçüp biçerken, kendinizi bu yaşamınıza ait olmayan bazı
kesitlerin içinde bulacaksınız. Buna benzer durumları birçok defalar yaşadım;
bu hepimiz için yepyeni bir deneyimdir.
Kendi kendine ipnoz teknikleri, aynen rezonans
metodu gibi, diğer çalışmalarla birleştirilerek, çabalarımızı yoğunlaştırmamız
gereken zaman dilimlerinin ve kültürlerin belirlenmesinde kullanılabilir. Ancak
kendi kendine ipnoz tekniklerinin en büyük yararı, zihnimizi geçmiş yaşam
çalışmalarına hazırlayıcı nitelikte “ısınma” alıştırmalarını sağlamalarıdır.
Düzenli olarak uygulayacak olursanız, şuurdışı- nızı daha derin araştırmalara
hazırlamanız, meditasyon uygulamalarına ve rüya çalışmalarına uyum sağlamanız
da kolaylaşacaktır. (Rabıta yaparken bu tekniklerden faydalanılabilir.)
NOTLAR
- Robert Keith YVallace
ve Herbert Benson, “The Physiology at Meditation”, The Nature ofHuman
Consciousness, editör: Robert E.
Ornstein (New York: Viking Press, 1974), s. 266.
- Ernest R. Hilgard, The
Experience of Hypnosis (New York: Harcourt,
Brace & VVorld, 1968), s. 150.
- Charles T. Tart,
Altered States of Consciousness (New York: John VViley & Sons, 1969), s. 229.
- Liz Grist, “Hypnosis
Relies on Left-Brain Dominance”, New Scientist 103, no. 1415 (2
Ağustos 1984): 36.
Kaynak: Michael Talbot
Geçmiş Yaşamlarınızı Keşfedin, Çeviren Cenk TÜRKMAN Kitabın orijinal adı Your
Past Lives A Reincamation Handbook, Ege Meta Yayınları, 1998, Alsancak / İZMİR
Not: Bazen Büyük Dosyaları tarayıcı açmayabilir...İndirerek okumaya Çalışınız.
Yorumlar