MELÂMÎLER VE MELÂMÎLİK
Türkiye’de
meydana çıkan Bayramî Melâmiliği ve bilhassa son devir Melâmiliği, şimdiye
kadar Avrupa’da ciddî surette tetkik edilmemiştir.
Abdülbâkî Gölpınarlı Beyefendi
tarafından telif edilen kaynak eserinde İstanbul’da bulunan Melâmi Pirânından
bahisler vardır. Fakat melâmliğin “kitman usulü yüzünden” bu pirandan bazıları
biraz gizli kalmış ve yerleri hakkında Melâmilerin kendilerinde dahi bilgi eksikliği oluşmuştur. Bu pirândan
mahfî olan birkaç velinin kabir yerleri için; ileriki zamanlara bilgi ve kayıt
olarak kalması, korunması niyetiyle, bahse konu kitaptaki bilgiler ile sunmaya
çalıştım.
Allah Teâlâ
cümlemizi onların şefaatine nail eylesin. Amin
Kaynak: Abdülbâkî
GÖLPINARLI,
Melâmiler ve Melâmilik, 1931, İstanbul
Melâmiler ve Melâmilik, 1931, İstanbul
Melâmîlere
nazaran İdrîsi Muhtefî’den sonra “Gavsiyyet” Hacı Kabâî’ye geçmiştir.
Mumaileyh, an aslın Gürcü olup Topkapı’da Takkeci camiinin bânisi Melâmî
ricalinden Arakiyeci İbrahim Çavuş’un azatlı kölelerindendi. İsmi Keyvan iken
Melâmîler tarafından «Hacı Bayram» ismi verildiği gibi Sandal bedestanında
elbisecilik ile meşgul olduğundan “Kabâyî” Iakabile de şöhret bulmuştu.
La’lîzâde,
Kabâyî Efendinin meşrebinin takvâ ve
azîmet üzere bulunduğu cihetle halk ile ihtilaftan müçtenip olduğunu ve tâliplerin
irşadına Bayrâmiyeden
Bezcizâdeyi tayin eylediğini bildiriyor.
Bu Bezcizâde,
İdrîsi Muhtefînin halîfesi Muhiddin (Muhyî) değildir. Çünki Muhyî 1020 de vefat
etmiştir. Ruznamçeci Süleyman Fâik Efendi (1254) “Hediyyetül ihvân”a yazdığı
haşiyede bu zatın Bayramiyeden ve yine Bezcizâdelerden Şeyh Muhiddin Emin
Efendi olduğunu tasrih etmektedir.
Kabâyî Efendi
1037 tarihinde vefat edip Takkeci camiinin karşı tarafında, caddeye yakın bir
mahalle defnedilmiştir. Baş taşında Sülüs yazı ile aynen
Lâilâhe İllâllâh
Muhammedurrasûlüllâh
El Merhum, El Mağfûr, El
Hâcı Bayrâm
Terk Edüp Bu Fanîyi Çün
Eyledi Azmi Bekâ
İçyûp Eydûb Izzâsın Ehl-İ
Diller Cem Olup
Dediler Târihini “Ruhuna
Rahmet Dâima”
1307
ayak taşında
keza Sülüsle
Küllü Şeyin Hâlikün İllâ
Vechehû Lehü’l Hukmu
Ve İleyhi Turceûn Evâhiri
Receb’ul Muracceb
Li Seneti Seb’un Ve
Selâsîne Ve Elfün
yazılıdır.
Merkadin etrafındaki parmaklığın ön tarafına mülasık bir taştada Ta’lik ile
yazılmış şu beyti okumaktayız:
Hamzaviyye Kutbunun Bu
Cennet-i Fâyiha
Ruhu İçin Oku Üç İhlâs Bir
Fatiha
tarih olması
iktiza eden “Ruhuna
Rahmet Dâima”cümlesi senei
vefatı ifâde etmiyor. bilâhare kabâyî Efendinin merkadinin arka tarafında ayni
Kabâyî Efendinin merkadi gibi bir merkat buldum. Bu merkadin baş taşında
Kâtib-i Menşur Divân Şe
Âlicenâb
Terk Edub Bu Fâniyi Çün
Eyledi Azmi Bekâ
….
yazılı . . Bu
zat 968 sesinde vefat etmiş. Esasen “Ruhuna
Rahmet Dâima” cümlesi de
tamamile bu seneyi gösteriyor. Şu hâlde anlaşılıyor ki Kabâyî Efendinin taşına,
Yalnız ilk mısraını hazif ve yerine gayri mevzun “El Merhum, El Mağfûr, El
Hâcı Bayrâm” cümlesini ilâve ederek aynen bu kitabeyi yazdırmışlardır. (sh:
156-157)
La’lî ve
Müstakimzâdelerin tahkikine nazaran Beşir Ağa’nın makamına Bursalı Seyyid
Hâşim Efendi geçmiştir.
Bu zât, «
Kitman » (Sır saklama) a ziyâdesile riâyetkâr olup kimse ile tarikata dâir
sohbet etmediği gibi ihvânın cem’iyet ve sohbetine de müsaade etmemiştir.
La’lî zâde, pederinden naklen Seyyid Hâşim Efendinin fevkalâde ibrâm ve
ısrardan sonra yalnız Gedâyî Ali Efendi ye Seyyid Ali Efendinin kalbine bakmağa
mezuniyet vermiş olduğunu söylüyor ve bu ihtifânın neticesinde tariki Melâmette
kıllet (azlık) zuhurunu ve hatta bir çok ihvânın Hâşim Efendinin Kutbiyetinde
yakîn tahsilinden mahrum kaldıklarını haber veriyor.
1088 senesi
Ramazanının Kadir gecesinde vefat etmiştir.
La’lî zâde,
babası La’lî Mehmet Efendi den Haşim Efendinin vefâtı hakkında şöyle bir
menkabe naklediyor:
1088 senesi Ramazanının kadir gecesi,
La’lî Mehmet Efendi Hâşim Efendi de
misafirmiş. İftardan ve teravihten sonra bir müddet sohbet ediyorlar. Sabaha
karşı Haşim Efendi hareme gidiyor. Biraz
sonra Haşim Efendinin zevcesi harem kapısına gelip:
“Aman
Mehmet Efendi yetiş ; efendi vefat
ediyor.”
diyor. La’lî Mehmet Efendi hareme geçiyor ve Haşim Efendiyi hâleti
nezi’de buluyor. “Yasin” okuyacağı sırada Haşim Efendi “Allah” deyip teslimi rûh ediyor.
La’lî Mehmet Efendi çok müteessir olup :
“Efendi m;
makamınızı kime terk ettinız ve bizi kime bıraktınız ?” diye ağlamağa başlıyor. O sırada “Seyyid
Ali’ye varın!” diye bir ses duyuyor. Ertesi günü cenaze merasiminde La’lî
Mehmet Efendi Seyyid Ali Efendi ye
dikkat ve mahabbetle bakınca Ali Efendi
Mehmet Efendinin keşfini anlayarak durduğu yeri değiştirmek suretile
Mehmet Efendinin nazarından kaçıyor ve bu suretle hâlin ifşa edilmemesini
istediğini anlatıyor
Hâşim Efendi
Edirnekapusu haricinde Emir Buhârî câmii karşısında caddeye nâzır bir mahalle
defnedilmiştir. Baş taşında Ta’lik yazı ile.
Seyyidî Âli Neseb Hâşim
Muhammed Kân-ı Fazl
Kadre Erub Azm-i Firdevs
Oldu Ona Layiha
Ruhu Kudsiyle O Şeb Pervâzı
İlliyyîn Edub
Hatırıma İki Tarih Oldu
Feyz-i Saniha
Göçtü Çün Hâşim Efendi Ânı
Rabb’ül Âlemin
Hemcivâr Edüb Habîb-İ
Ekrem’e El Fâtiha
1088
beyitleri mahkûktur
(kazınmıştır) . Son beytin her iki mısraı da ayrı ayrı, tam olarak vefat
senesini ifâde eder.
Seyyid Hâşim
Efendinin yegâne müridi olduğundan Melâmîlere nazaran Hâşim Efendi den sonra
“Gavsiyyet” e bu zât geçmiştir. Ali Efendi Hâşim Efendi den ziyade Kitmâna (sır
saklamaya) riâyetkâr olmuş, hatta eskiden görüştüğü âşık ve sâdık ihvânile bile
tevhide âit bir şey konuşmamağa başlamıştır. La’lî zâde
“Peder merhum ile görüşür dört beş pîr
âşık vardı. Encâmı neye varacaktır? Müstait tâlîpler görürüz. Efendimiz
cümlesini zâhiren reddederler. Fakirler mahrum kalıyorlar; diye teessüf
ederlerdi” diyor
Melâmîlerin
“Seyyid Ali sultan” dedikleri Paşmakçızâde Ali Efendi hiç kimseyi irşâda mezun
etmemiştir. Kendisini bu
derece gizlemesi âdetâ insana şüphe veriyor. Acaba yıllarca medreselerde ulûmu
zahireyi tahsil eden, saray ve ekâbir konaklarında ömür süren ve nihâyet
kendisini ulûmu zâhire ikna’ ve itma’ edemediğinden Melâmîliğe giren bu Hoca
Efendi hakikaten Melâmîliğe inanmışmı idi ve Hâşim Efendi acaba Sârban
Ahmetler, idrîsi Mutefîler gibi bu Şeyhülislâmı teshir edebilmişmi idi ?..
Üçüncü Ahmet
devrinde 1124 senesi Muharreminin dördüncü günü vefat eden Seyyid Ali Efendi
vasiyeti mücibince EdirneKapusu mezarlığında Şehit Beşir ağanın dâmâdı Osman Ağa’nın yanına defnedilmekle zihinlere
tebâdürü pek tabiî olan bu şüpheyi kökünden izâle etmiştir.
Melâmî
Şeyhülislâm, hayatında hem mevkiini sıyânet için, hem de artık Melâmîlerin kan
dökmelerini tecviz etmediğinden ihvânını himâye için “Takıyye”ye fevkalâde
riâyet ettiği halde vefatında bu kitmana lüzum görmemiş ve pîrinin dâmâdı Osman
ağanın yanma defnini vasiyet eyleyerek ihlâsı akidesini izhâr eylemiştir.
Medfeni, Edirne
kapusu mezarlığında Emir Buhârî câmiine giden yolun sağ tarafında, biraz içerde
taş parmaklıklarla çevrilmiş, üstü açık bir türbe hâlindedir. Osman ağanın
solunda medfundur. Ağanın sengi mezarında
Huve’l Hallâk’ul Bâkî Hâzâ
Kutbul Arifîn
Ve Zübdet’ül Vâslîn
İlâ’llahi Teâlâ Merhûm
Ve Mebrûr Eddâric İlâ
A’lâ’l Medâric-i Rabbihî
l-Gafûr Eş-Şeyh El-Hâcı
Osman Ağa
Fâtiha
kitabesi
mahkûktur (yazılmıştır) . La’lî zâde, Hacı Osman ağayı “Meczubi ilâhî” diye
tavsîf ediyorsa da zannederiz ki bu cezbe, İsmâili Ma’şûkî ve Hamza Bâlî’nin
cezbesi gibi olacak.. Yalnız cezbe kelimesinin ma’nasındaki iltibas, ağayı
kayın pederinin âkibetinden kurtaracağı için âdetâ bil’iltizâm kullanılmış bir
kelime. Başka suretle olsaydı, koca bir Şeyhülislâm, bu zata bu derecede merbut
(bağlı) olamazdı.
Seyyid Ali
Efendinin baş taşında Şâir Rahîmî tarafından yazılan şu güzel tarih mahkûktur:
Türbe
dahilinde Osman ağadan ve Ali Efendi den başka Ali Efendinin iki zevcesi ve
oğlu ile Paşmakçızâdelerden Seyyid Mehmet ve Seyyid Ahmet isminde iki zât
medfundur. Şeyhî merhum, Efendi için “Mecmaul bahreyni şeriat ve hakikat ve
mevredün nehreyni ilmü ma’rifet,, dediği gibi şeyh Mürâdı Nakşibendî’ye
mürid olduğunu da söylüyor.
La’lî zâde de
Osman ağanın yanına defnini vasiyet ve vasiyeti mucibince hareket, halkın
dedikodusunu mucip olup her kesin söylediği lâflarla isti’dadını izhâr
eylediğini haber veriyor.
Not: Bazen Büyük Dosyaları tarayıcı açmayabilir...İndirerek okumaya Çalışınız.
Yorumlar