Mesneviden Dersler -4-
Hz. Pir’in huzurunda
Ey eski cihana taze can olan!
Ten İsmail’e benzer, can Halil’e, can bu semiz bedeni yaptırdı da
tekbir getirdi mi,
Ten kesilir, şehvetlerden
hırslardan kurtulur, besmeleyle kesilmiş temiz bir kurban haline gelir. [4]
Can der ki:
“ Ey benim şu yeryüzüne mensup cüz’ülerim benim garipliğim sizin
garipliğinizden daha acı… ben, arşa mensubum.”
Tenin meyli, yeşilliğe,
akarsuya… çünkü aslı ondan.
Canın meyli ise diriliğe,
diriye. Çünkü aslı Lâmekân’ın canı!
Can, hikmete, bilgilere…
ten, bağa, bahçeye, üzüme meyleder.
Canın, tenin sakalıyla, bıyığıyla alış verişi yoktur... fakat
ten, can olmayınca murdardır, aşağıdır![6]
Ey ten uğruna canını yakıp duran!
Canını yaktın, tenini aydınlattın.
Ben yandım, kavını
tutuşturmak isteyen bana gelsin, benden tutuştursun da çerçöpü alevlensin,
yaksın![7]
Ten candan, can da tenden gizli kapaklı değildir, lâkin canı
görmek için kimseye izin yok.
Tene hizmet ederse eşektir. Can denizine dalarsa inci bulur. [10]
Gönülden gönüle pencere olduğu muhakkak. İki gönül iki ten gibi
birbirinden ayrı ve uzak kalamaz.[11]
Bu beden, haset evi olagelmiştir. Soy sop hasetten bulaşık bir
hale düşer.
Ten haset evidir ama
Tanrı, o teni tertemiz etmiş, arıtmıştır.
“Evimi temizleyin” “âyeti”
beden temizliğini bildirir. Bedenin tılsımı toprağa mensupsa da hakikatte nur
definesidir.
Sen (hakikatte) teni olmayana hile ve haset edersen o hasetten
gönül kararır.
Ey sûrete tapan!
Tüm, mânayı elde etmeye çalış! Çünkü mâna sûret tenine kanattır.
Dağ başından, hızlı hızlı akan seller; bizim tenimizden de aşka karışık
olarak akıp giden can, aslına gidip kavuşur![15]
Gönül ehlinin ilimleri, kendilerini taşır. Ten ehlinin
ilimleriyse kendilerine yüktür.
Gönle uran, adamı gönül ehli yapan ilim; insana fayda verir.
Yalnız tene tesir eden, insana mal olmayan ilim yükten ibarettir.[17]
Fakir ona derler ki şûlelerle vasıtasız rabıtası vardır.
Hakikatte âlemin gönlü
odur. Çünkü ten (gibi olan âleme) bu gönül vasıtasıyla feyz gelir, ten (gibi
olan cihan), bu gönül yüzünden işe yarar.
Gönül olmasa ten,
konuşmayı ne bilir? Gönül aramasa ten, araştırmadan ne anlar?
Demek ki şûlelerin
nazargâhı o demirdir. Şu halde Tanrı’nın nazargâhı da gönüldür, ten değil!
Gönül, ten havuzunda çamura bulandı ama ten, gönül havuzunda
arındı.
Oğul, gönül havuzunun çevresinde olan, ten havuzundan sakın!
Ten deniziyle gönül denizi
birbirine bitişiktir, fakat aralarında bir berzah var, birbirlerine
karışmazlar.[19]
Kur’an’ın hükümlerini tutar, kıssalarından hisse alırsan can
kuşuna ten kafesi dar gelir.
Kafeste mahpus olan kuşun
kurtulmak istememesi cahilliktendir.
Kafeslerden kurtulan
ruhlar, Tanrı’ya lâyık ve halka rehber olan peygamberlerdir.
Onların sesleri,
kafeslerin dışından ve din makamından gelir: “Sana kurtuluş yolu ancak budur,
bu!
Ten gözü, seni görebilir mi; senin gamlanman, neşelenip gülmen
hayale gelir mi?
Fakat tasalanma, senin
şefaatçin benim. Ben ruhun eri ve sultanıyım, ten kulu değil!
Yanımda bu tenin kıymeti
yok; ten kaydına düşmeyen bir er oğlu erim.
Hançer ve kılıç, benim
çiçeğim; ölüm meclisim... bağım, bahçemdir.”
Tenini bu derece öldürüp ayaklar altına alan kişi, nasıl olur da
beylik ve halifelik hırsına düşer? [26]
Tene yağlı, ballı şeyleri verdikçe cevherini, hakikatini semirmiş
göremezsin.
Teni miskler içine
yerleştirsen yine ölüm gününde pis kokusu meydana çıkar.
Miski tene sürme, gönüle sür.
Misk nedir? Ululuk sahibi Tanrı’nın adı.
O münafık, miski tene
sürer de ruhu, külhanın ta dibine sokar.
Ruhu padişahın ruhîyle birdi. Bu ten âleminden önce de o iki ruh,
birbirine eş olmuş, birbirine âşina olmuştu.
Nasihatimi dinle: Ten , kuvvetli bir bağdır. Yeniyi istiyorsan,
eskiden soyun!
Ten ehlinin yanında edep, zâhiri muameleden ibarettir. Çünkü
Tanrı, onlardan gizli şeyleri örtmüştür.[31]
O varlık, Tanrı nuruyla dolu, hem de dudağına kadar. Ten kadehi
kırılmış, mutlak nur kalmıştır. [32]
Musa dedi ki:
Tenden mizaçtan soyunmaktan daha hoş bir şey yoktur, a ilhama
mazhar olmayan sersem Firavun!” dediler.[35]
Öküzü öldüren de aklındır. Hadi, artık ten öküzünü öldüreni inkâr
etme!
Akıl bir esirdir. Daima
Hak’tan zahmetsizce bir rızık, tabak tabak nimetler ister.
Onun zahmetsizce
rızıklanması neye bağlıdır? Kötülüğün aslı olan öküzün öldürülmesine.
Şehirli, nefsin hilesini, tenin düzenini ne bilsin? O ancak kalbe
gelen vahiyle kahredilebilir.
Kim onun cinsiyse ona dost
olur. Ancak şeyhin olan Davut müstesna!
Çünkü o varlığını tebdil
etmiştir. Tanrı, kimi gönül makamına vâsıl ederse o kişide ten cinsiyeti
kalmaz. [37]
İsa “ Benim” dedi.
Adam dedi ki: “ A güzel yüzlü, topraktan kuşlar yapan sen değil
misin?!”
İsa. “ Evet benim” dedi.
Adam “ Peki, öyleyse ey tertemiz ruh, dilediğini yaparken kimden korkuyorsun?
Âlemde bu kadar
mucizelerin varken senin kullarından olmayan kim?”
İsa dedi ki: “Teni eşsiz
örneksiz yaratan, canı ezelden halk eden Tanrı’nın tertemiz zatına ant olsun…
Gaflet, tenden ileri gelir. Ten, ruh oldu mu artık şüphesiz bir
halde bütün sırları görür.
Gök boşluğundan yeryüzü
kalktı mı ne benim için gece ne gölge kalır, ne senin için.
Nerede bir gölge, gece,
yahut gölgelik varsa yerdendir; göklerden aydan değil!
Duman, kıvılcımlar saçan
ateşten meydana gelmez, daima odundan meydana gelir.
Vehim, hataya düşer, yanılabilir. Fakat, akıl, mutlaka isabet eder,
yanılmaz.
Ten sureti gidiversin, ben o suretten ibaret değilim ya. Ben baki
oldukça suret eksik olmaz elbet.
Tanrı lûtfuyla “ Ben insana ruhumdan ruh üfürdüm” sırrına
mazharım… kamış gibi olan tenden ayrılırsam yalnız Tanrı nefesi olarak kalırım.
Tanrı’nın nefesi, bu tene
gelmesin de inci de bu dar sedeften kurtulsun artık.
Tanrıya mensup olan can!
O yalanın, şu fâni tendir... doğrun da
Ten, gece gündüz onunla gelişir, yapraklanırsa can dalı,
yapraklarını döker, güz mevsimine düşer.
Beden azığı, derhal canın azıksız kalmasıyla neticelenir. Bunu
azaltmak onu çoğaltmak gerek.
“Tanrı’ya borç verin.” Sen de bu ten ağzından borç ver de
karşılığında gönlünde yeşillikler bitsin.
Borç ver de bu ten lokmasını azalt, bu suretle de “Gözlerin
görmediği” yüz görünsün.
Ten kendisini pislikten arıtırsa ululuk misk ve incileriyle
dolar.
Böyle adam şu pislikten kurtulur, temizliğe ulaşır, bedeni,
“Tanrı sizi, kirlerden temizlemeyi diler” sırrına ulaşır.[45]
Şu ten hırkasının iğnesiz, ipliksiz dikilmesinden ve bakırı altın
yapan iksirden başka bir şey değildir[46]
Can, doğan kuşuna benzer, ten ona tuzaktır. O, beden tuzağına
ayağı bağlı, kanadı kırık bir halde düşüp kalmıştır. [48]
Tanrı şarabı, insanı o çalgıcıya, o okuyucuya götürür; bu ten
şarabı da bu çalgıcıdan, bu okuyucudan gıdalanır.
Söze gelince ikisi de
birdir ama hakikatte bu Hasan’la o Hasan arasında fark çoktur.
Arada söze ait bir şüphe
var ama gökyüzü nerede, ip nerede?
Kaynak:
Mevlânâ Celâleddîn - MESNEVÎ-İ ŞERİF Tercümesi,
Çeviren: Veled Çelebi (İzbudak)
Tende cânım canda cânânımdır Allâh hû diyen,
Dilde sırrım sırda sübhânımdır Allâh hû diyen.
Dest-i kudretle yazılmış yüzüne âyât-ı Hakk,
Gönlümün tahtında sultânımdır Allâh hû diyen.
Cümle â’zâdan gelir zikr-i “Enel Hak” nârası,
Cism içinde zâr u efgânımdır Allâh hû diyen.
Geceler tâ subh olunca inledir bu dert beni,
Derdimin içinde dermânımdır Allâh hû diyen.
Yere göğe sığmayan bir mü’minin kalbindedir,
Katremin içinde ummânımdır Allâh hû diyen.
Kisve-i tenden muarrâ seyreder bu gökleri,
Çark uran abdâl-ı uryânımdır Allâh hû diyen.
Her kişiye kendiden akreb olan dost zâtıdır,
Ey Niyâzî dilde mihmânımdır Allâh hû diyen
Kamer çehre peri-rü tende canım
Nigârım, dilberim, ruh-i revanım
Enisimsin sim-berim yâr-i vefadarım
Nigârım, dilberim, ruh-i revanım
Dilberle dem beraber derdi
elem beraber
Cân-u ten o dilber oldu bimem ki nem beraber
Mevlâda yâri mecnun leylâda yâri mecnun
Sahrâda yâri mecnun gezdikçe gam beraber
Gül dertli gonca dertli yâr benden önce dertli
Şol dertli nice dertli derdi elem beraber
Menzâr edince Dilber bakıpta handân eyler
Olsa şarâb-ı kevser yarsız nidem beraber
Bahtın Hulûsi yâver yâr oldu ol dilâver
Elde sabûh-u sağer ol gonca fem beraber
Cân-u ten o dilber oldu bimem ki nem beraber
Mevlâda yâri mecnun leylâda yâri mecnun
Sahrâda yâri mecnun gezdikçe gam beraber
Gül dertli gonca dertli yâr benden önce dertli
Şol dertli nice dertli derdi elem beraber
Menzâr edince Dilber bakıpta handân eyler
Olsa şarâb-ı kevser yarsız nidem beraber
Bahtın Hulûsi yâver yâr oldu ol dilâver
Elde sabûh-u sağer ol gonca fem beraber
[1]Mesnevî-i
Şerif, c.I, 1802
[2]
Mesnevî-i Şerif, c.I, 1883
[3]
Mesnevî-i Şerif, c.I, 2403
[4]
Mesnevî-i Şerif, c.III, 2145-2146
[5]
Mesnevî-i Şerif, c.III,4435-4439
[6]
Mesnevî-i Şerif, c.IV, 1886
[7]
Mesnevî-i Şerif, c.I, 1720-1721
[8]
Mesnevî-i Şerif, c.I, 8-9
[9]
Mesnevî-i Şerif, c.I, 2929
[10]
Mesnevî-i Şerif, c.II, 2683
[11]
Mesnevî-i Şerif, c.III,4392
[12]
Mesnevî-i Şerif, c.IV, 1840.
[13]
Mesnevî-i Şerif, c.I, 432-436
[14]
Mesnevî-i Şerif, c.I, 710-711
[15]
Mesnevî-i Şerif, c.I, 768
[16]
Mesnevî-i Şerif, c.I, 725
[17]
Mesnevî-i Şerif, c.I,3446-47
[18]
Mesnevî-i Şerif, c.II, 835-839
[19]
Mesnevî-i Şerif, c.II, 1369-1371
[20]
Mesnevî-i Şerif, c.V,2477
[21]
Mesnevî-i Şerif, c.I, 783
[22]
Mesnevî-i Şerif, c.I, 1540-1544
[23]
Mesnevî-i Şerif, c.I, 1790-91
[24]
Mesnevî-i Şerif, c.I, 2515
[25]
Mesnevî-i Şerif, c.I, 2773
[26]
Mesnevî-i Şerif, c.I,3942-3945
[27]
Mesnevî-i Şerif, c.II, 265-269
[28]
Mesnevî-i Şerif, c.II, 1050-1051
[29]
Mesnevî-i Şerif, c.II, 1264
[30]
Mesnevî-i Şerif, c.II, 1270-1271
[31]
Mesnevî-i Şerif, c.II, 3219
[32]
Mesnevî-i Şerif, c.II, 3410
[33]
Mesnevî-i Şerif, c.II, 1241
[34]
Mesnevî-i Şerif, c.II, 1610.
[35]
Mesnevî-i Şerif, c.II, 1745
[36]
Mesnevî-i Şerif, c.III, 2506-2509
[37]
Mesnevî-i Şerif, c.III, 2560-2563
[38]
Mesnevî-i Şerif, c.III, 2580-2584
[39]
Mesnevî-i Şerif, c.III, 3190.
[40]
Mesnevî-i Şerif, c.III, 3417.
[41]
Mesnevî-i Şerif, c.III,3566-3572
[42]
Mesnevî-i Şerif, c.III,3934-3937
[43]
Mesnevî-i Şerif, c.IV, 2106
[44]
Mesnevî-i Şerif, c.IV,3031-3032
[45]
Mesnevî-i Şerif, c.V, 144-149
[46]
Mesnevî-i Şerif, c.V,788
[47]
Mesnevî-i Şerif, c.V,1735
[48]
Mesnevî-i Şerif, c.V,2280.
[49]
Mesnevî-i Şerif, c.V, 2315
[50]
Mesnevî-i Şerif, c.VI,419
[51]
Mesnevî-i Şerif, c.VI,646
[52]
Mesnevî-i Şerif, c.VI,27
[53]
Mesnevî-i Şerif, c.V,3340.
Not: Bazen Büyük Dosyaları tarayıcı açmayabilir...İndirerek okumaya Çalışınız.
Yorumlar