ÖFKEYLE DANS
“Her zaman kaybeden olmayabilirsiniz.”
Öfke de tıpkı üzüntü ve mutluluk gibi bir duygu. Bu yüzden
inkâr edilmeyi ya da kabul edilmemeyi hak ermiyor.
Olumlu ya da olumsuz her duygu gibi öfkenin de bir ömrü var;
bu ömür tamamlandığında kayboluyor. Ancak öfkenin, bu tatsız süreyi kısaltmak
ve onu daha iyi anlamak açısından “tüketilmesi” gerekiyor.
“Neden karnın acıkıyor?”,
“Neden üzülüyorsun?”,
“Neden boyun uzun?”.
“Neden bu kadar kızıyorsun?”,
“Neden seviniyorsun?”,
“Neden düşünüyorsun?”.
vb…
TEMEL DUYGULAR
KISKANÇLIK
İTİLMİŞLİK
MERAK
YALNIZLIK
ANLAŞILMAMAK
“Beni çıldırtıyor. Hiç taftan anlamıyor.”,
“Niçin bu evde kimse bana yardım etmiyor?”,
“Kaç kere ayakkabılarını çıkarmadan içeri girme dedim
sana?”,
“Eşim çalışmamı İstemediği için işten ayrılmak zorunda
kaldım, ondan nefret ediyorum.”,
“Bu kadınlara hiç yaranamazsın zaten, ne yapsam ona
yetmiyor.”,
“Kesin şu gürültüyü de maçı seyredeyim.”,
“Bıktım senin dırdırından.”,
“İstediğim gibi giyinip gidemiyorum, bu okuldan
hoşlanmıyorum.”,
“Çok çalışıp, bütün sorulara cevap verdiğim halde yine zayıf
aldım, hep bu öğretmenin yüzünden.”
“Neden hep onun istediği yere gidiyoruz, gitmeyeceğim
artık.”,
“İstediğim kadroyu bana vermediler, onlara göstereceğim. ”
Bu
cümlelerin kimisi kadınların, kimisi erkeklerin kimisi de çocukların ağzından
çıkmış, ama her birinin ortak bir yanı var: Öfke…
“Ben hiç öfkelenmem”.
“Çok nadir kızarım, ama bomba gibi patlarım”
“Çok çabuk sinirleniyorum ve buna engel olamıyorum.”
Öfkeyi kontrol etmek ve onu kavgadan dansa çevirmek
Harriett Lerner “Öfke Dansı” adlı kitabında şöyle der.
Ona göre, gerçek sorun öfke değil, öfkenin kaynakları.
Rahatsızlık veren durumlarda durumun gerektirdiğinden daha iyi davranmak ya da
nefret etmek sorunu çözmüyor.
“Öfke duymak bir soruna işaret etse bile, öfkeyi açığa
vurmak sorunu çözmeyecektir. Öfkeyi açığa vurmak ilişkideki eski model ve
kuralların korunmasına hatta bunların daha da güçlenmesine ve dolayısıyla,
değişimin gerçekleşmemesine yol açabilir. Duygusal yoğunluk yükseldiğinde
çoğumuz, diğer kişiyi değiştirmek adına yararsız çabalara girişebilir ve bu
yüzden, kendi benliğimizi açığa çıkarma ya da değiştirme gücümüzü
kullanamayabiliriz.
Her şeyi açığa vurmanın insanı, içe atmanın getireceği
psikolojik tehlikelerden koruyacağını ileri süren şu ‘öfke içeri-öfke
dışarı’kuramı aslında doğru değil. Kavga etmemize rağmen sonunda
haksızlıklara boyun eğmeye devam ediyorsak, yakınmamıza rağmen kendi
umutlarımıza, değerlerimize ve potansiyelimize ihanet edecek şekilde yaşıyorsak
ya da toplumun şirret, dırdırcı, öfkeli ya da yıkıcı kadın klişesine uygun
davranmaya başlıyorsak, depresyon, kendine saygı duymama, kendine ihanet etme
ve hatta kendinden nefret etme gibi duygularla karşılaşmamız kaçınılmaz
olacaktır.
Öfkelerini etkin olmayan şekillerde ifade edenler sonunda,
öfkelenmeye hiç cesaret edemeyenler kadar acı çekeceklerdir.”
“Bu durumda beni öfkelendiren şey ne?”
“Burada asıl sorun ne?”
” N’e düşünüyor ve hissediyorum?”
“Ulaşmak istediğim şey ne?”
“Kimler nelerden sorumlu?”
“Değiştirmek istediğim şey tam olarak ne?”
“Yapabileceğim ve yapamayacağım şeyler ne?”
Öfkenin ifade ediliş biçimi de kaynakları kadar önemlidir.
a-Sen dilini bırakmak
“Sen ne kadar dağınık bir insansın!”,
“Sen beni hiç düşünmüyorsun.”,
“Bana daha önceden haber verseydin, her şey daha başka
olurdu.”
“Sen bu iş için yetersizsin.”
Öfkemiz karşımızdakinin bir davranışıyla ilgiliyse
kullandığımız yukarıdaki ifadeler gerçekte “sen dili” adı verilen ve
saldırganlık niteliği taşıyan ifadeler. Bu tür ifadeler insan ilişkilerini
örseler, sarsar, karşı tarafı sinirlendirir, kızdırır ve güvensizlik yaratır.
b-büyülü reçete: Ben dili kullanmak
Bu dil dürüstlüğün en etkili ifadelerinden biridir ve karşı
tarafa kişinin kendinden sorumlu olduğu mesajını verir.
Sen Dili: Beni incitmekten zevk alıyorsun.
Ben Dili: Bu davranışın beni çok incitti.
Sen Dili: Zaten bana biç zaman ayırmazsın, hep çok işin
vardır.
Ben Dili: Bana daha çok zaman ayırırsan mutlu olurum.
**
1. Rahatsız
olunan davranışın suçlayıcı olmayan bir ifadeyle tanımlanması
2. Rahatsız
olunan davranışın kişi üzerindeki belirgin etkisi
3. Rahatsız
olunan davranış ve belirgin etkisi hakkında kişinin hissettiği duyguları
açıklaması
Her şey “ben”de bitiyor.
Karşınızdakinden çok fazla bir şey beklemeyin.
“Sen haklısın. Ben Hatalıyım.” demek zor değildir.
Dediğiniz halde karşınızdaki hala anlamıyorsa uzaklaşmaktan
başka bir çözüm kalmamıştır.
Çünkü öfke sorun çözmekten çok uzak bir insani duygudur.
Kaynak: Zuhal Özer’in
Bilim Teknik Dergisi’ndeki makalesinden hazırlandı.
Not: Bazen Büyük Dosyaları tarayıcı açmayabilir...İndirerek okumaya Çalışınız.
Yorumlar