THOMAS'IN İNCİLİ İsa'nın Gerçek Sözleri
GİRİŞ
Thomas İncili
1945'de Yukarı Mısır'da, Nag Hammadi bölgesinde bulundu. Köylüler, mezarlık
olarak kullanılan kaya oyuğunda, tesadüfen, içinde bakır levhaya sarılı 12 el
yazması bulunan bir toprak testi buldular. Papirüs üzerine Kopt lisanında
yazılmıştı ve tarihi üç ya da dördüncü yüzyıla kadar uzanıyordu.
Gnostik bir cemaatin
kitaplığını oluşturan eşsiz değerdeki bu kitaplar arasında Thomas'ın İncili de
bulunuyordu.
114 Logia
(Kelâm-ayet) içeren bu tomarlar arkaik niteliğini hemen belli eden edebî bir
formda yazılmıştı. Gerçekten, İsa'nın mesihî faaliyeti hakkında genel bir görüş
vermek isteyen geleneksel İncillerin tersine Thomas’ın İncili, İsa’nın
sözlerini bize hiç bir yorum olmadan aktarmaktadır.
Thomas’ın İncili
1959'da, ilk kez, Jean Doresse tarafından Nag Hammadi keşfi hakkında tarihî ve
kritik bir yorumla beraber Fransızca olarak tanıtıldı. Bu tercüme, çözümleme
girişimlerinin ilkini oluşturuyordu. Tercümeye eşlik eden yorumlar, daha önce
bilinen gnostik bir metin içine İsa'nın "farazi" sözlerini
yerleştirmeye yöneliktiler. Resmî İncillerle olan yakınlığı belirtilmişti ama,
genellikle bu belirtme işi İncillerin daha eski olduğunu gösterme amacını
güdüyordu.
Son olarak, Enstitü
Üyesi, College de France profesörü, Yüksek Etüdler Okulu Müdürü Henri-Charles
PUECH, etrafında Kopt dili bilginlerini topladı ve aynı yıl, 1959'da Fransızca,
İngilizce, Almanca ve Hollandaca dillerinde, Thomas İncili'nin çok dikkatli bir
çevirisini yaptırttı. Çeviri, çoğunlukla ayrı ayrı bölümlerin hedef alındığı
bir tekrar inşa etmeden ibaretti.
Bu iki baskı hayli
zamandır tükenmiş durumdadır.
P.Benoit ve
M.E.Boismard çevirdikleri dört İncilde (2 cilt) 114 Kelâm'dan 80 Kelâm'ı, dört
İncile paralel olarak yazılmış sözleri referans olarak not düşmüşlerdir. İkinci
cildin kritik notları Thomas İncili'nin arkaik (tarihî eskilik) karakterini
gözönüne alıyor ve örnekler veriyordu. Bazı ifadelerin pek çıplak karakterini
gösteren snoptiklerden (bilinen resmî İncillerden) daha eski oluşunun lehine
olan örnekler vermiştir.
1970'de UNESCO 'nun
girişimiyle, uluslararası ölçüde orijinal metinlerin tam olarak yayınlanması
bakımından, en seçkin Kopt dili uzmanları toplandı. 1973'de bu sistematik
yayının ilk cildi Mısır Arap Cumhuriyeti'nin Eski Tarih Bölümü ile UNESCO'nun
gözetimi altında yayınlandı.
Bu teşebbüs,
belirtilmesi gereken bir tehlikeyi de getiriyordu: Papirusların tümünün tek bir
kitapta yayınlanması Thomas İncili ve diğer daha az önemli yazmaların ileride
emre amade olma eyilimini azaltıyordu. Bu İncile verilen Apokrif ismi onu
şüpheli kılıyordu. Kilise çevrelerince bu kelimeye verilen kötüleyici nüans
silinmeye, yüz tutmuştu. O hâlde, bu metinden onun gerçek boyutlarını
değersizleştiren bu şüpheyi kaldırmak ve gerçek veçhesini yeniden kurmak için
acele edilmeliydi. Çeşitli değerlendirmeler yapıldı. Kimi bu metni apokrif bir
yazı olarak, kimi de gnostikliğe bulaşmış olarak gördü. Bu İncili Gnoz'a
dayandırmakla bir fayda sağlanamaz, zira Kilise Hristiyanlığın birinci
yüzyılında hiç acımadan heretik, "rafızî”, yazıları imha etmişti.
Bir kısım
eleştiriciler Thomas'tn Incili'ni bazen dört İncilden, bazen İsa'ya atfedilen
ortodoks ya da rafızî gelenekten, bazen de dinî telkinlerde bulunmak amacıyla
meydana getirilmiş bir karışım olarak görmüşlerdir. Bir kısım insanlar da
Thomas İncil'indeki Kelâmlar'a (ayetlere) az çok kesin ve açık bir doğruluk
atfediyorlar. Bu atıf Üniversite ve Kilise'de resmî durumda çalışanlarca
yapılmıştır.
Bazılarına göre de
söz konusu Kelâmlar, en azından, İsa'nın sözlerini bildirmek için dört İncil ve
Yahya'nın yararlandıkları kaynak da asla değildir.
Gerçekten geleneksel
İncillerin eskiliğini (prehistoryasını) yeniden saptamak için, bildiğimiz
İncillere değil, onlara kaynaklık teşkil eden en eski formlara başvurmalıyız,
zira İncil yazarları çeşitli formlarda tedavül eden ve birkaç yüzyıl ilk
Kiliseler'de kullanılan malzemeler arasından bir seçme yaptılar. Bu malzemeler,
bu durumda, bildiğimiz dört İncilden daha eski bir formu temsil etmektedirler.
Metinlerin çözümü bu hipotezi teyit etmektedir, hatta bu malzemenin cinslerine
göre gruplandığını da kanıtlamaktadır. (Mucizeler, ayetler, vs. gibi) Ayrıca,
snoptiklerdeki benzer ve ayrı taraflar, en eski formlara gidilerek, çözüme de
kavuşturulabilir. Thomas'ın İncili, dört incilin kaynağı olabilir mi?
Metin üzerinde
yapılan şimdiki araştırmalar ve gelişmeler, bu gün, bu soruyu cevaplama imkânı
vermektedir.
Thomas İncili'nde, gnostiklerin
etkisi olduğu, kanoniklerde bulunmayan bazı Kelâmlar'da hermetik bir nitelik
bulunduğu söyleniyor; bu, işi kolaydan almak, aşağılamak isteyenlerin işidir.
Aksine, 4 incil yazarları ile Vahiyci Yuhanna, İsa’nın anlamakta zorluk
çektikleri sözlerini bir yana bıraktılar. Ayrıca birçok yorumcunun Thomas
İncili’nde görmek istedikleri gnostik renk, Kelâmlar'ın kanoniklerle alâkalı
arkaik karakterini de açıklamaz.
Resmî dört incilin
yazarları, Pavlus’un doktrini ve "zamanların sonu'na" olan sonsuz
inançları nedeniyle, Kilise'nin başlangıcında cereyan eden İsa’nın sözleri
arasında bir "seçme" yaptılar. Kaldı ki, Thomas İncili'nin teşkil
ettiği Kelâm külliyatı bir tane değildir. Eski yazarların yaptıkları metin
aktarmaları, onun varlığını kanıtlamaktadır.
Orta Mısır’da
bulunan ve Helen devrinden kalan Oxyrhynque (oksirink) kasabasında Grekçe üç
yazma bulundu: İlki 1897'de diğer ikisi 1903'de. O kadar eksik durumdaydılar
ki, uzmanlar onlardan bir şey meydana getiremediler. Ama Thomas İncili
beklenmedik bir açıklık getirdi. Eksik Grekçe metinler, Kopt külliyatıyla
belirgin bir benzerlik gösteriyordu, böylece üç delil daha bulunmuş oldu. On
lar da Mısır'da bulunmuşlardı. Bazı yorumculara göre eğer Matta İncili'nin
vasıtalı tercümesi İskenderiye'de kaleme alınmışsa bu durumda Nag
Hammadi'dekine benzeyen bir "Kelâm" külliyatına başvurulmuş demektir.
İsa'nın "Mısır'a Kaçışı" vak'a olarak, bereketli olmuştur.
Thomas İncili
birinci yüzyıl yazarlarının meçhulü değildi: Bunu ifadelerinden anlıyoruz. 654
papirüs, eserin sadece başlangıcını vermekle kalmıyor, Thomas'ın ismini
mükemmelen okunacak şekilde ifade de ediyor. Buna rağmen bilim Grekçe yazılı
Kelâmlar'ın doğruluğuna ışık tutmaktan imtina etmektedir, oysa Koptça metin
onun eksik yanlarını tamamlamaktadır.
Thomas İncili ile,
kabul edilen resmî İncilleri karşılaştırmakta büyük yarar vardır. Doresse ve
Puech bu tarihi 140-150 senelerine götürüyorlar. Verdikleri örnekler ikinci
yüzyılın yarısına kadar fiilen çıkmaktadır. Ama bu daha eskilere kadar gitmiyor
demek de değildir. Boismard şöyle demekten çekinmiyor: "Öyle
görünüyor ki, Thomas İncili bizi, resmî İncillerin yazılışından daha eski İncil
geleneği tarzına götürmektedir. Bu durumda Thomas İncili İsa'nın
sözlerinin nakli tarihini yeniden düzenlemek bakımından çok önemli olmaktadır.
Öncelikle
bilginlerin tercih ettikleri şartlardan biri, ancak bir kaç uzmanın bildiği (1)
eski Kopt dilinde yazılmış olmasıdır, (2) çeşitli devirlerin gnostik
eserlerinin orta yerinde bulunmaktadır. (3) Yazmadaki birçok Kelâm’ın, ekseriya
pek hermetik olanların, resmî İncillerde karşılıkları yoktur. Bir dil uzmanının
bu metinde bulduğuna inandığı semitizm, Kopt yazmasının İbranice'den
çevrildiğini kanıtlar gibidir.
Böyle olmakla
beraber başlangıç durumları bunun zayıflığını göstermekte gecikmiyor. Koptca
tercümenin, Grekçe tercümeden daha eski olduğu doğrulanmaktadır. Thomas İncili
resmî İncillerin de kaynağıdır, asıl Hristiyanlığın bütün köken ve istikametini
belirlemiştir.
Thomas İncili
Yahudi-Hristiyan dünyasına ve oradan gelen felsefe ve ilahiyata yabancı kalan
bir tebliğ getirmiştir. Batı dünyası, uzun süredir, kendi kültür ve dininin
insan düşüncesinin en üst düzeyi olduğuna inanmıştır. 20. yy.'a gelindiği
vakit, Hinduizm, Zen ve Sufîlik gibi büyük gelenekler hakkında bilgi sahibi olunca
hayat ve ölümün Batı teorilerinden daha anlamlı olduğu öğrenilmiştir. İsa'nın 114 Kelâmı dikkatle incelenirse, Doğu
düşüncesiyle büyük bir benzerlik gösterir. İsa'nın
Kelâmları’yla Zen deyişleri, Tao, Bhagavad-Gita, Sufî şiirleri arasında
belirgin bir benzerlik vardır. Yahudi-Hristiyan ahlâkı ve Grek idealizmi
ile zıtlık gösteren "iyi-kötü ayırımının" üstüne yükselmek kaygısı
vardır. Ezoterik araştırıcılar İsa'nın Doğu'ya yaptığı yolculuğa değinirler sık
sık. İsa bize göre Mısır'a, İskenderiye'ye gitti. Ticaret ve kültürel merkez,
İskenderiye'deki 700 bin cilt eserin hemen tamamı dinî bilimlere aitti. Bu
bakımdan İsa'nın sözleriyle Doğu düşüncesi arasında ilişki olması garip
değildir.
İsa'nın Kelâmları
aktüeldir, çünkü zaman dışıdır, metafizikten çıkmıştır. Thomas'ın İncili
Hristiyan teolojisinde bir "dönüm noktası" olacak niteliktedir.
SUNUŞ
Neden yayımlıyoruz?
Thomas'a göre İncil,
bizim için, bir tebliğ niteliğindedir. Tebliğ olmasının yanısıra, içerdiği
bilgi ve hakikatler aldığımız ruhsal tebliğlere çok uymakta ve Doğu kültür ve
mistik düşüncesine çok yakın ifadeler bulunmaktadır. Ayrıca hiç bir sansüre
tâbi tutulmadan, yazıldığı gibi kalarak, günümüze kadar ulaşmış en eski
metinlerden birisi olması, sade ve şiirsel ifadesi, çok kapsamlı bilgi çağrışımları
yaptırtması, İslâmî açıdan Kutsal Kur'an ayetlerine, Sufîzm'e ve Doğu
mistisizmine benzer sözler taşıması, çeviri isteğimizin objektif dayanakları
olmuştur. Sezgisel dayanağımız ise bu İncil’in Hz. İsa’nın "gerçek
ifadesi" olabileceği merkezindedir. Spirituel tebliğ ve bilgi kültürü
yeterli derecede birikmiş olanların Thomas’ın İncili’ni daha kolay ve derin
olarak anlayacakları da ayrıca bir kanıttır. Zamanımızın realitesini çok iyi
ifade ettiği gibi, bu realiteyi aşmanın yolları da gösterilmektedir.
Saftır :Hiç bir
teolojik endişe ile yazılmamıştır. Zorlama yoktur.
Sadedir : Verilen
bilgi garip simgelere dönüştürülmemiş, aslî niteliğini saklamamış, başka
doktrinlerin simgeleri kullanılmamıştır.
Bireyseldir :
Bireyin sezgi, sevgi ve vicdanına büyük yer vermiştir. Yaradan ile insan
arasında mutavassıt kurumlar, kavramlar yoktur. Teslis yoktur, insanların tümü
için rahmet kapıları açık tutulmuştur. Teolojik ruhbanlığa, merkeziyetçiliğe
karşıdır. Bilgi’nin kutsiyeti vurgulanmıştır.
Ruhsal mertebeler
düzenine, yani Ruhsal İdare Mekanizması’na (RİM) dayalı bir evrensel görevi
yerine getiren Hz. İsa’yla, gene RlM’e dayalı görevleri yerine getirenler
arasındaki Birliği gösteren Thomas’ın İncili, bütün dinlerin ham sofularına
kardeşlik sevgisini, hakikat birliğini ve Yaradan’ın tekliğini göstermektedir.
Herkesin anladığı
kadarıyla bilgi ve sezgi kapıları açılır.
Bu görevi yerine
getirdiğimiz için Ruhsal Rehberler'e şükranlarımızı, hoşgörülmek dileğiyle arz
ederiz.
Kaynak: THOMAS'IN İNCİLİ İsa'nın Gerçek Sözleri, Kitabın Orijinal
ismi: ”EVANGILE SELON THOMAS", Eski Kopt Dili’nden Fransızca’ya
Çevirenler: Philippe De SUAREZ Emile GİLLABERT, Pierre BOURGEOIS, Yves HAAS,
Türkçeleştiren: Ergün ARIKDAL, Ruh ve Madde Yayınları, 1988, İstanbul
TOMAS İNCİLİ
Prof. Dr.
Ekrem SARIKÇIOĞLU
Günümüz Hıristiyan
kiliselerince sahih sayılmayan İncillerden biri de Tomas İncili'dir.
Yüzyılımızın ortalarına kadar bu İncil'in ismi bilinmekle birlikte mahiyeti ve
içeriği konusunda bilgimiz yoktu. Nihayet 1945 yılında Mısırlı çiftçiler
el-Uksur şehrinin takriben yüz kilometre kuzeybatısında, Nag-Hammadi şehrinden
pek uzak olmayan bir yerde binbeşyüz yıldan beri el değmeden kalmış deri ciltli
onüç papirüs kitap buldular. Bu olayın duyulması Koptça el yazması ciltlerin
çevresinde dolaşan meraklıları daha da hareketlendirdi. Kitaplardan biri Amerika üzerinden Avrupaya ulaştı. ve
bu arada bir bölümü lüks bir baskıyla, «HAKİKAT İNCİLİ» adı altında yayınlandı.
Diğer oniki cilt Eski Kahire Kopt müzesinde teşhire sunuldu. Daha önceleri bu
kitapların sadece isimleri bazı kilise babalarının eserlerinden biliniyor,
fakat muhtevaları bilinmiyordu. İlim adamları ise, bu yazıları kendi
gözleriyle görmek ve okumak istiyorlardı. İlk zamanlar bu fırsatı bulamadılar.
Ne zaman ki, Kral Faruk devrildi ve Başkan Nasır, General Necib’in yerine
geçti; yeni idare de kendi tarihî yazılarının yabancı âlimler tarafından
yayınlanmasında ve bilimsel çalışmaya bırakılmasında bir mahzur görmedi.
Kahire Kopt Müzesi Müdürü Pahor Labib ve 1956 yılında vefat eden kütüphaneci
Yassa Abd al Masih’in yardımlarıyla 159 tabletten oluşan bir cildin ve pek çok
Koptça elyazması sayfaların fotoğrafik nüshaları yayınlandı. Bunlardan 80-90
numaralı levhalar «Tomas İncili’ni ihtiva ediyordu. İlk olarak 1959 yılında
Johannes Leipoldt, Labib'in fotoğraflarına göre tüm Tomas İncili’ni tercüme
etti. O zamandan beri araştırmalar süratle düzene girdi ve açıklamalı
tercümeler neşredilmeğe başlandı. Bunlardan bazıları Jean Dorosse, Soren
Giversen, Robert M. Grant, H.-Ch Puech, R. Schippers ve W. van Unnik'in
çalışmalarıdır.
Labib’in bize
ulaştırdığı Tomas İncili'nin Koptça metni, takriben 400 yıllarında yazılmış ve
muhtemelen eski bir Koptça metinden kopya edilmiş olmalıdır. Dili Mısır'ın
güney bölgelerinde yaygın Sahidce'dir. Fakat bazen, biraz daha kuzeyde
konuşulan “Subahmin” diliyle de karışan ifadelere rastlanır. Tomas İncili'nin
muhtevasından bu Koptça metnin 2. yüzyıl ortalarında yazılmış Yunanca bir
temele dayanabileceği ihtimali de ortaya çıkmaktadır.
Sunduğumuz
tercümede, Ernst Haenchen'in „Die Botschaft des Thomas Evangeliums“ Berlin 1961 ve
Wilhelm Schneemelcher‘in „Neutestament-
liche Apokryphen“ 5. Auflage Tübingen 1989, isimli eserlerindeki
Almanca “Tomas İncili” metinleri esas alınmıştır. Metnin daha iyi
anlaşılabilmesi için kendimizden ilâve ettiğimiz sözleri parantez içinde
göstermek suretiyle Almanca metne sadık kalmaya çalıştık.
TOMAS İNCİLİ (Metin)
Bu canlı (iken), İsa'nın söylediği gizli sözlerdir ve onu Didumus Yudas
Tomas yazdı, (kaydetti).
(1) Ve o dedi: Kim bu sözlerin anlamını
bulursa, ölümü tatmayacaktır.
(2) İsa dedi: Arayan kimse, aradığını
buluncaya kadar, aramaktan vazgeçmesin ve ne zaman bulursa, (o zaman) şaşkına
dönecek ve hayrete düşecek ve kâinata hakim olacaktır.
(3) İsa dedi: Onlar size yanıldığınızı
söylerse: Bakınız hükümranlık göktedir. O zaman göğün kuşları sizin önünüze
gelecektir. Size derlerse: O denizdedir. O zaman balıklar sizin önünüze
gelecektir. Fakat hükümranlık sizin içinizde ve sizin dışınızdadır. Siz
kendinizi tanırsanız o zaman siz de bilirsiniz ve siz onu tanırsınız, Hayy olan
babanın oğulları olursunuz. Fakat siz
kendinizi tanımazsanız, fakirlik içinde kalırsınız ve sefil olursunuz.
(4) İsa dedi: Kişi ihtiyarlık günlerinde,
(henüz) yedi günlük küçük bir çocuğa hayat yerini sormaktan çekinmeyecek ve o
yaşayacak, çünkü ileri gelenlerden pek çoğu sonuncu olacak ve yapayalnız
kalacaklar.
(5) İsa dedi: Göz önündekini ve sana
açılacak, senden gizli şeyi tanı; çünkü açıklanmamış hiçbir gizli kalmayacaktır.
(6) Şakirtleri ona sordular ve dediler;
bizim oruç tutmamızı mı İstiyorsun?
Ve biz nasıl dua
edelim?
Sadaka verelim mi?
Ve yiyeceklerde
hangi hükümlere riayet edelim?
İsa dedi: Yalan
söylemeyiniz ve sevmediğiniz hiçbir şeyden nefret etmeyiniz. Çünkü gök önünde
herşey açıktır. Çünkü açıklanmayacak hiçbir gizlilik ve örtüsü açılmadan
kalacak hiçbir kapalı yoktur.
(7) İsa dedi: Aslanı yiyen insan azizdir ve
aslan insan olur. Ve aslana yeni olan insan nefrete lâyıktır ve (insan aslan
olur).
(8) Ve dedi: İnsan, ağını denize atan akıllı
bir balıkçıya benzer. Onu küçük balıklarla dolu olarak denizden çeker. Onların
arasında büyük iyi bir balık bulur. Akıllı balıkçı bütün küçük balıkları denize
atar; büyük balığı zahmetsizce seçer. Kimin dinlemek için kulağı varsa,
dinlesin.
(9) İsa dedi: Bakın, ekinci dışarı çıktı,
elini (tohumla) doldurdu, serpti. Birkaç, (dane) yola düştü. Kuşlar geldi ve
onları gagaladı. Diğerleri kaya üzerine düştü. Tohumu (yabani otlar) boğdu ve
kurtlar yedi. Ve diğerleri iyi toprağa düştüler ve iyi mahsûl verdiler. Bazısı
altmış (misli) ve bazısı yüz (misli).
(10) İsa dedi: Bakınız, dünyaya bir ateş attım
ve tutuşuncaya kadar onu korurum.
(11) Isa dedi: Bu gök sona erecek. Ve
üzerindekiler de sona erecek; ve ölüler canlı değildir ve canlılar ise,
ölmeyecekler. Yemek yediğiniz günlerde yediğiniz ölü şeyleri, canlı şeyler
yaptınız. Siz ışık olursanız, ne yapacaksınız? Tek olduğunuz günde iki olunca,
ne yapacaksınız?
(12) Şâkirtleri İsa’ya dediler:
Senin bizden
ayrılacağını biliyoruz. Bizden daha üstün olacak şahıs kimdir?
İsa onlara dedi: Siz
geldiğiniz yere, kendisi için gök ve yerin var edildiği, âdaletli Yakub'a
gideceksiniz.
(13) İsa şakirtlerine dedi: Bana bir kıyaslama
yapınız ve kime benzediğimi söyleyiniz. Simon Petrus dedi: Sen âdil bir meleğe
benziyorsun. Hatta dedi: Sen anlayışlı bir filozofa, akıllı bir insana
benziyorsun. Tomas dedi: Üstad, senin kime benzediğini söylemeye dilimin gücü
yetmez. İsa dedi: Ben senin üstadın değilim, (ancak) sen benim sunduğum,
kaynayan bu kaynaktan içtin ve sarhoş oldun. Onu tuttu ve geri çekti (ve) üç
söz söyledi. Tomas arkadaşlarının yanına dönünce, Tomas’a sordular: Isa sana ne
dedi? Tomas onlara dedi: Ben size O'nun bana söyledikleri sözlerden birini
söylersem, taşlar alır bana fırlatırsınız ve taşlardan çıkacak ateş (de) sizi
yakar.
(14) İsa onlara dedi: Oruç tutarsanız, günaha
girersiniz ve dua ederseniz, mahkûm olursunuz ve sadaka verirseniz, ruhunuzu
zedelersiniz. Ve herhangi ülkeye giderseniz ve hangi diyarda dolaşırsanız ve
kabul edilirseniz, önünüze ne koyarlarsa yeyiniz. Aralarında hasta olanları
tedavi ediniz. Çünkü ağzınıza girecek şeyler, sizi kirletmeyecektir; fakat
ağzınızdan çıkan şeyler sizi kirletecektir.
(15) İsa dedi : Kadından doğmayanı görürseniz,
yüzünüz üzerine secde edin (ve) Ona dua edin. O sizin babanızdır.
(16) İsa dedi: Belki insanlar, benim dünyaya
barışı getirmek için geldiğimi düşünürler ve (halbuki) benim dünyaya tefrika
(tohumları), ateş, kılıç ve savaşı attığımı bilmezler. Çünkü bir evdeki beş
kişiden, üçü ikisine ve ikisi üçüne; baba oğula ve oğul babaya karşı olacak ve
(her biri kendini) yapayalnız hissedecek.
(17) İsa dedi: Size, gözün görmediği ve kulağın
işitmediği ve elin dokunmadığı ve insanın gönlüne gelmediği şeyleri vereceğim.
(18) Şakirtleri İsa’ya dediler: Söyle bize:
Bizim sonumuz nasıl olacak? İsa dedi: Size başlangıç (evveliyat) açıklanmadı mı
ki, (de) siz onu düşünüyorsunuz? Çünkü başlangıcın olduğu yerde, son da
olacaktır. Başlangıçta duracak kimse, azizdir ve sonu da tanıyacak ve ölümü tatmaya-
caktır.
(21) Mariham İsa’ya dedi : Şakirtlerin kime
benziyor?.
(İsa) dedi:
Kendilerine ait olmayan bir tarlaya oturmuş, küçük çocuklara benziyor. Tarla
sahipleri gelince, tarlamızı bize bırakınız, derler. Tarlayı kendilerine
bırakmaları için önlerine çırılçıplak çıkarlar. Bunun için diyorum : Hırsızın
geleceğini ev sahibi bilirse, o gelmeden önce uyanık olur (ve) eşyalarını
götürmemesi için, hükümranlık evine onu sokmaz. Fakat siz dünyaya karşı uyanık
olun! Belinize kuşağınızı sıkıca sarınız ki, hırsızlar size gelmeye yol
bulamasın. Hesap ettiğiniz mükâfatı bulacaksınız. Keşke aranızda hikmet sahibi
bir kimse bulunsa! Mahsûl olgunlaşınca, orağı elinde hemen gelmeli (ve) onları
biçmeli. Dinlemeğe kulağı olan dinlesin!
(22) İsa küçüğün emzirildiğini gördü ve
şakirtlerine dedi: Bu emzirilen küçükler, hükümranlık alanına giren kimselere
benziyor. Ona- dediler: O halde çocuk olsak, hükümranlığa girebilecek miyiz?
İsa onlara dedi: Eğer siz ikiyi bir yaparsanız ve içinizi dışınız gibi ve
dışınızı içiniz gibi, üst tarafı alt tarafı gibi yaparsanız; dişiyi ve erkeği
bir tek kişi yaparsınız ki, bu dişi, dişi olmasın, erkek de erkek (olmasın);
eğer bir göz yerine göz ve bir el yerine el ve ayak yerine ayak ve bir yüz
yerine yüz yaparsanız, o zaman (hükümranlığa) girersiniz.
(23) İsa dedi: Ben sizi seçeceğim, biri binden
ve ikiyi on binden ve onlar orada biricik, bir tek olarak bulunurlar.
(24) Şakirtleri dediler: Bulunduğun yer
hakkında bizi aydınlat; çünkü onu aramamız için lüzumlu. Onlara dedi: Kulağı
olan dinlesin. O bir nuranî insanın içindeki ışıktır ve bütün dünyayı
aydınlatır. Eğer o aydınlatmazsa, karanlıktır.
(25) İsa dedi: Kardeşini kendi ruhun gibi
sev; kendi gözbebeğin gibi koru!
(26) İsa dedi : Sen kardeşin gözündeki
kıymığı görürsün, fakat kendi gözündeki merteği görmezsin. Eğer kendi
gözünden merteği çıkarırsan, kardeşin gözündeki kıymığı çıkarmak için
(yeterince) göreceksin.
(27) İsa dedi: Eğer siz dünyaya karşı oruç
tutmazsanız, (nefsâni eğilimlerinize hâkim olmazsanız) saltanatı
bulamayacaksınız, Baba’yı göremeyeceksiniz.
(48) İsa dedi: Dünyanın ortasında durdum ve
onlara et (ve kemik) içinde göründüm. Herkesi sarhoş buldum, aralarında susuz
kimseyi bulamadım ve ruhum insanoğulları hakkında hüzün duydu. Çünkü kalpleri
kördü ve dünyaya boş geldiklerini ve dünyadan da boş ayrılmaya çalıştıklarını,
görmüyorlardı. Fakat şimdi sarhoşlar. Şaraplarını serpip dökerlerse, pişman
olacaklar, (tövbe edecekler).
(29) İsa dedi: Ruhtan dolayı et(ve kemik)
varlık bulduysa, bu bir mucizedir. Fakat ruh, vücuttan dolayı (varlık bulduysa)
bu mucizelerin bir mucizesidir. Fakat ben, bu büyük zenginliğin bu fakirlikte
nasıl oturduğuna şaşıyorum.
(30) İsa dedi : Nerede üç tanrı varsa, orada
tanrılar vardır; nerede iki veya bir varsa, ben onunla olacağım.
(31) İsa dedi-: Hiçbir peygamber kendi köyünde
kabul görmez. Hiçbir hekim kendini tanıyanlara şifa vermez.
(14) Isa onlara dedi: Oruç tutarsanız, günaha
girersiniz ve dua ederseniz, mahkûm olursunuz ve sadaka verirseniz, ruhunuzu
zedelersiniz. Ve herhangi ülkeye giderseniz ve hangi diyarda dolaşırsanız-ve
kabul edilirseniz, önünüze ne koyarlarsa yeyiniz. Aralarında hasta olanları
tedavi ediniz. Çünkü ağzınıza girecek şeyler, sizi kirletmeyecektir; fakat
ağzınızdan çıkan şeyler sizi kirletecektir. •
(15) İsa dedi: Kadından doğmayanı görürseniz,
yüzünüz üzerine secde edin (ve) O'na dua edin. O sizin babanızdır.
(16) İsa dedi: Belki insanlar, benim dünyaya
barışı getirmek için geldiğimi düşünürler ve (halbuki) benim dünyaya tefrika
(tohumları), ateş, kılıç ve savaşı attığımı bilmezler. Çünkü bir evdeki beş
kişiden; üçü ikisine ve ikisi üçüne; baba oğula ve oğul babaya karşı olacak ve
(her biri kendini) yapayalnız hissedecek.
(17) İsa dedi: Size, gözün görmediği ve kulağın
işitmediği ve elin 4 dokunmadığı ve insanın gönlüne gelmediği şeyleri
vereceğim.
(18) Şakirtleri İsa'ya dediler: Söyle bize:
Bizim sonumuz nasıl olacak? İsa dedi: Size başlangıç (evveliyat) açıklanmadı mı
ki, (de) siz onu düşünüyorsunuz? Çünkü başlangıcın olduğu yerde, son da
olacaktır. Başlangıçta duracak kimse, azizdir ve sonu da tanıyacak ve ölümü
tatmayacaktır.
(19) İsa dedi: Olmadan önce olan kimse,
azizdir. Sizler benim şakirtlerim olur (ve) sözlerimi dinlerseniz, bu taşlar
size hizmet edecek. Çünkü siz cennette, yazda ve kışta sallanmayan ve
yaprakarını dökmeyen beş ağaca sahipsiniz. Onları tanıyan kimse, ölümü
tatmayacaktır.
(20) Şakirtleri İsa’ya dediler: Göğ saltanatı
neye benzer, bize anlat!1 Onlara dedi: Bütün tohumlardan daha küçük olan bir
hardal danesine benzer. Sürülmüş bir toprağa düşerse, büyük bir sürgün verir
(ve) göğün kuşlarına sığınak olur.
(21) Mariham İsa’ya dedi : Şakirtlerin kime
benziyor? (İsa) dedi: Kendilerine ait olmayan bir tarlaya oturmuş, küçük
çocuklara benziyor. Tarla > sahipleri gelince, tarlamızı bize bırakınız,
derler. Tarlayı kendilerine bırakmaları için önlerine çırılçıplak çıkarlar.
Bunun için diyorum: Hırsızın geleceğini ev sahibi bilirse, o gelmeden önce
uyanık olur (ve) eşyalarını.1 götürmemesi için, hükümranlık evine onu sokmaz.
Fakat siz dünyaya karşı uyanık olun! Belinize kuşağınızı sıkıca sarınız ki,
hırsızlar size gelmeye yol bulamasın. Hesap ettiğiniz mükâfatı bulacaksınız.
Keşke aranızda hikmet sahibi bir kimse bulunsa! Mahsûl olgunlaşınca, orağı
elinde hemen gelmeli (ve) onları biçmeli. Dinlemeğe kulağı olan dinlesin!
(22) İsa küçüğün emzirildiğini gördü ve
şakirtlerine dedi: Bu emzirilen küçükler, hükümranlık alanına giren, kimselere
benziyor. .Ona: dedikler : O halde çocuk olsak, hükümranlığa girebilecek miyiz?
İsa onlara dedi: Eğer siz ikiyi bir yaparsanız ve içinizi dışınız gibi ve
dışınızı içiniz gibi, üst tarafı alt tarafı gibi yaparsanız; dişiyi ve erkeği
bir tek kişi yaparsınız ki, bu dişi, dişi olmasın, erkek de erkek (olmasın);
eğer bir göz yerine göz ve bir el yerine el ve ayak yerine ayak ve bir yüz
yerine yüz yaparsanız, o zaman (hükümranlığa) girersiniz.
(23) İsa dedi: Ben sizi seçeceğim, biri binden
ve ikiyi on binden ve onlar orada biricik, bir tek olarak bulunurlar.
(24) Şâkirtleri dediler: Bulunduğun yer
hakkında bizi aydınlat; çünkü onu aramamız için lüzumlu. Onlara dedi: Kulağı
olan dinlesin. O bir nuranî insanın içindeki ışıktır ve bütün dünyayı
aydınlatır. Eğer o aydınlatmazsa, karanlıktır.
(25) İsa dedi: Kardeşini kendi ruhun gibi sev;
kendi gözbebeğin gibi koru!
(26) İsa dedi: Sen kardeşin gözündeki kıymığı
görürsün, fakat kendi gözündeki merteği görmezsin. Eğer kendi gözünden merteği
çıkarırsan, kardeşin gözündeki kıymığı çıkarmak için (yeterince) göreceksin.
(27) İsa dedi: Eğer siz dünyaya karşı oruç
tutmazsanız, (nefsâni eğilimlerinize hâkim olmazsanız) saltanatı
bulamayacaksınız, Baba’yı göremeyeceksiniz.
(28) İsa dedi: Dünyanın ortasında durdum ve
onlara et (ve kemik) içinde göründüm. Herkesi sarhoş buldum, aralarında susuz
kimseyi bulamadım ve ruhum insanoğulları hakkında hüzün duydu. Çünkü kalpleri
kördü ve dünyaya boş geldiklerini ve dünyadan da boş ayrılmaya çalıştıklarını,
görmüyorlardı. Fakat şimdi sarhoşlar. Şaraplarını serpip dökerlerse, pişman
olacaklar, (tövbe edecekler).
(29) İsa dedi : Ruhtan dolayı et(ve kemik)
varlık bulduysa, bu bir mucizedir. Fakat ruh, vücuttan dolayı (varlık bulduysa)
bu mucizelerin bir mucizesidir. Fakat ben, bu büyük zenginliğin bu fakirlikte
nasıl oturduğuna şaşıyorum.
(30) İsa dedi: Nerede üç tanrı varsa, orada
tanrılar vardır; nerede iki veya bir varsa, ben onunla olacağım.
(31) İsa dedi-: Hiçbir peygamber kendi köyünde
kabul görmez. Hiçbir hekim kendini tanıyanlara şifa vermez.
(32) İsa dedi: Yüksek bir dağın tepesine
kurulan ve tahkim, edilen bir şehir, ne (düşman eline) düşer ve ne de gizli
kalabilir.
(33) İsa dedi: Kendi kulağınla (ve) başkasının
kulağıyla işittiğin şey, çatılarınızın üzerinde ilân edilir. Çünkü hiçbir kimse
bir kabın altına (veya) gizli bir yere koymak için lâmbayı yakmaz. İçeri giren
ve dışarı çıkan herkes onun ışığını görsün diye onu lâmbalığa kor.
(34) İsa dedi: Kör bir adam, kör bir adamı
yönetirse, ikisi birlikte aynı çukura düşerler.
(35) İsa dedi: Birinin, güçlü (bir kişinin)
evine girmesi ve zorla sahip olması, mümkün değildir; çünkü ev sahibinin)
ellerini bağlayıp, sonra da evi talan etmesi (gerekir).
(36) İsa dedi: Sabahtan akşama ve akşamdan
sabaha ne giyeceğinizin endişesini taşımayınız. •
(37) Şâkirtleri dediler: Bize ne zaman
görüneceksin, ve seni ne zaman göreceğiz? İsa dedi: Utanma duygularını
bıraktığınız ve küçücük çocuklar gibi elbiselerinizi ayaklarınızın altına
koyup, üzerine çıktığınız zaman, hayat sahibinin oğlunu (göreceksiniz) ve
korkmayacaksınız.
(38) İsa dedi: Benim size söylediğim bu sözleri
işitmeyi pek çok defalar arzu ettiniz, ondan başkasını işitebilecek değilsiniz.
Beni arayacağınız günler gelecek, (fakat) bulamayacaksınız.
(39) İsa dedi: Farizalılar ve Yahudi Fâkihleri
ilim hâzinesinin anahtarını aldılar; (ve) onu sakladılar. Ne kendileri içine
girdiler ve ne de içine girmek isteyenleri bıraktılar. Fakat siz yılanlar gibi
akıllı ve güvercinler gibi temiz olunuz!
(40) İsa dedi: Bir asma, anaçtan ayrı sürgün
verirse, henüz kuvvetlenmeden kökünden sökülür (ve) imha edilir.
(41) İsa dedi: Elinde olan kimseye (daha çok)
verilecektir; ve olmayan kimseden elindeki az da alınacaktır.
(42) İsa dedi: Geçici olunuz
(43) Talebeler ona dediler: Sen kimsin, bize
bunları söylersin? (İsa dedi:) Söylediklerimden, siz benim kim olduğumu
anlamıyorsunuz. Siz Yahudiler gibi oldunuz. Çünkü onlar ağacı severler (fakat)
meyvesine kin duyarlar ve (ya) meyvesini severler, ağacına kin duyarlar.
(44) İsa dedi: Kim Baba’ya küfrederse,
affedilir ve kim oğula küfrederse affedilir. Fakat Kutsal Ruha küfreden kimse,
ne yerde ne de gökte, affedilmez.
(45) İsa dedi: Çalıdan üzüm, toplanmaz, deve
dikeninden incir koparılmaz, bunlar meyve vermezler, taşımazlar. İyi bir insan
kendi hâzinesinden iyi şeyler ortaya koyar. Kötü bir insan (da) kalbindeki kötü
hâzinesinden kötü şeyler ortaya koyar ve kötü şeyler söyler, çünkü kalbinden
kötü şeyler taşar.
(46) İsa dedi: Adem'den Vaftizci Yahya'ya kadar
kadınlardan doğanlar arasında (makamca) Vaftizci Yahya'yı geçen kimse yoktur,
çünkü onun gözleri kırılmaz (?) Fakat ben derim (ki): Aranızda küçük olacak
kimse,, hükümranlığı tanıyacak ve Yahya'dan daha yüksek olacak.
(47) İsa dedi: Bir insanın aynı anda iki yayı
germesi mümkün değildir ve bir hizmetçinin iki efendiye hizmet etmesi mümkün
değildir. Çünkü birine karşı hürmetkar, diğerine karşı saygısız olacaktır. Eski
şarabı kimse içmez ve hemen yeni şarabı içmeyi arzu eder. Ve hiç kimse yeni
şarabı bir tulum içine dökmez ki, onu parçalamasın; ve eski şarabı da yeni bir
tuluma koymaz ki, o da onu parçalamasın. Eski bir yamayı yeni bir elbisenin
üzerine dikmezler, çünkü bir yırtık ortaya çıkar.
(48) İsa dedi: İki (kişi) bir evde aralarında
sulh eder (ve) dağa söylerlerse, yerini değiştir! Ve o yerini değiştirir.
(49) İsa dedi: 'Münzeviler ve seçkinler
azizdir. Çünkü hükümranlığı bulacaksınız, çünkü siz ondan geldiniz ve ona
döneceksiniz.
(50) İsa dedi : Size nereden geldiniz, derlerse
onlara deki: Biz ışıktan, ışığın kendi içinden doğduğu yerden geldik. O
(durdu), ve kendi suretinde göründü. Size, siz (kim) siniz, derlerse, de ki:
Biz onun oğullarıyız.; ve canlı babanın seçtikleriyiz. Size sorulursa : Babanın
sizdeki işareti nedir? Onlara de ki: Hareket ve sükûnet.
(51) Şâkirtleri ona dediler: Ölülerin sükûnet
günü ne zaman ve yeni dünya ne zaman gelecek? Onlara dedi: Sizin beklediğiniz
geldi; fakat siz onu bilmiyorsunuz.
(52) Şâkirtleri dediler: İsrail'de yirmidört
peygamber konuştu ve hepsi senden haber verdiler. Onlara dedi: Siz gözünüzün
önündeki canlıyı;? bıraktınız (ve) ölülerden konuştunuz.
(53) Şâkirtleri dediler: Sünnet faydalı mı,
değil mi? onlara dedi:; Faydalı olsaydı, o zaman babalarınız annelerinizden sünnetli
doğardı. Ama ruhtaki sünnet tamamen faydalıdır.
(54) İsa dedi: Fakirler azizdir. Çünkü Semavî
Devlet onlarındır.
(55) Babasına ve annesine nefret duymayan
kimse, bana şâkirt olamaz. Ve erkek ve kız kardeşine nefret duymayan kimse,
(ve) benim gibi çarmıhını taşımayan kimse ,bana lâyık olmaz.
(56) İsa dedi: Kim dünyayı tanıdıysa, bir ceset
bulmuştur. Ve kim bir ceset bulduysa, ona göre dünyanın değeri yoktur.
(57) İsa dedi : Babanın devleti (iyi) tohum
sahibi bir adam gibidir. Düşmanı geceleyin geldi. İyi tohumlar arasına yabani
ot serpti. Adam yabâni otların yolunmasına izin vermez. (Hizmetçilerin tarlaya)
gitmelerini (ve) otla buğdayın birlikte yolunmasını önlemek için onlara derki:
Hasat zamanında yabanî otlar açıkça görünür, yolunur ve yakılır.
(58) İsa dedi: Izdırap çeken insan azizdir. O
hayatı buldu.
(59) İsa dedi: Yaşadığınız müddetçe canlı’ya
bakınız ki, siz ölmeyesiniz ve onu görmeden, görmeyi arayın..
(60) Yahuda'ya giden ve bir kuzu taşıyan bir
Sâmirî (gördüler). Şakirtlerine dedi: Kuzuyu (ne yapacak)? Ona dediler : Kesmek
ve yemek için (taşıyor). Onlara dedi : Yaşadığı müddetçe onu yemeyecek, kestiği
ve ceset olduğu zaman. Dediler: Onu başka türlü yapamaz. Onlara dedi : Siz de
bir sükûnet yeri arayın ki, ceset olmayasınız ve yenmeyesiniz.
(61) İsa dedi: İkisi bir yatak üzerinde
istirahat edecek; biri ölecek^ diğeri yaşayacak. Salome dedi : Sen kimsin Ey
İnsan? Kimin oğlusun? Benim yatağımın üzerine çıktın ve soframda yedin. İsa ona
dedi: O'ndan gelenim (ve onun) aynısıyım; bana babamın şeyleri verildi. (Sâlome
ded)J Ben senin talebenim. (İsa ona dedi): Bunun için söylüyorum : O aynıysa, o
tamamen ışıktır; fakat o bölünürse, tamamen karanlık olacaktır.
(62) İsa dedi: Sırlarımı, benim sırlarıma lâyık
olanlara söylüyorum. Sağ elin ne yaptığını, sol elin bilmemelidir.
(63) İsa dedi: Çok malları olan zengin bir adam
vardı : Dedi: Ekmek ve biçmek, yetiştirmek ve hasat etmek için, ambarlarımı
mahsûlle doldurmak için, hiçbir şeyin eksik olmaması için, servetimi
kullanacağım. Gönlünde düşündükleri böyle idi. Ve o gece öldü. Kulağı olan
dinlesin! ;
(64) İsa dedi: Bir adamın misafirleri vardı. Ve
ziyafet hazırlığı yaptıktan sonra, misafirleri davet etmeğe, hizmetçisini
yolladı. Birinciye gitti ve dedi: Efendim seni dâvet ediyor. O dedi: Bazı
tüccarlarda param var. Bu akşam bana geliyorlar. Onlarla antlaşma yapmağa
gideceğim. Ziyafet için özür dilerim. (Hizmetçi) diğer birine gitti (ve) dedi:
Efendim seni dâvet etti. Bu ona (hizmetçiye) dedi: Bir ev satın aldım, ve bir
günlüğüne İhtiyaç var. Zamanım olmayacak. Diğer birine gitti ve Efendim seni
dâvet ediyor, dedi: Arkadaşım evlenecek ve bir yemek vereceğim. Gelemeyeceğim.
Ziyâfet için özür dilerim. Bir diğerine gitti .Ona dedi: Efendim seni dâvet
ediyor. Ona dedi: Bir çiftlik evi aldım; kira toplamaya gideceğim,
gelemeyeceğim. Özür dilerim. Hizmetçi geri geldi (ve) Efendisine dedi: Yemeğe
dâvet ettiklerin kimseler, özür dilediler. Efendi hizmetçisine dedi: Yola çık,
kimi bulursan getir ki, yemek yesinler. Satıcılar ve Tüccarlar babamın
yerine girme(ye)cekler.
(65) O dedi: iyi bir insanın bir bağı vardı.
Ona bakması ve ondan mahsûl alması için bağı işçilerine verdi. Bağın
mahsulünden vermesi için hizmetçisini bağcılara gönderdi: (Bağcılar) hizmetçiyi
yakaladı ve dövdüler, öldüreyazdılar. Hizmetçi efendisine geldi; (ve olanları)
anlattı: Efendisi dedi : Herhalde onları tanımadı? Diğer bir hizmetçisini
gönderdi. Bağ işçileri onu da dövdüler. Bunun üzerine Efendi oğlunu gönderdi;
Dedi: Belki de oğluma saygı gösterirler! Bağcılar onun bağın varisi olduğunu
anladılar. tuttular ve öldürdüler. Kulağı olan, dinlesin!
(66) İsa dedi: İnşaatçıların attıkları taşları
bana gösterin! O köşe taşıdır.
(67) İsa dedi: Kim herşeyi bilir, (fakat)
kendini kaybederse, herşeyi kaybeder.
(68) İsa dedi: Nefret edilirseniz ve tâkibata uğrarsanız
ve tâkip etekleri yerde, hiçbir yer bulamazsınız, aziz olursunuz.
(69) İsa dedi: Kendi kalbince takibata
uğrayanlar azizdir. O kimseler babayı gerçekten tanıyanlardır. Açlar azizdir.
Çünkü karınları arzu ettikleriyle dolacaktır.
(70) İsa dedi : Eğer bunu kendi içinizde
kazanırsanız, sahip olduğunuz şey sizi kurtarır. Sizin içinizde yoksa, içinde
olmayan şey, sizi öldürür.
(71) İsa dedi: Ben bu evi yıkacağım ve hiçbir
kimse onu (tekrar) bina edemeyecek.
(72) Ona (bir adam dedi): Kardeşlerime söyle .babamın
mallarını benimle bölüşsünler! Ona dedi : Ey adam, beni kim paylaştırıcı yaptı?
Şâkirtlerine döndü (ve) onlara dedi: Ben bir paylaştırıcıyım mı?
(73) İsa dedi: Şüphesiz mahsûl büyük, fakat
işçiler az. Mahsûle işçi yollaması için Efendi’ye rica edin!
(74) Dedi : Efendi, kaynağın çevresinde pek çok
kimse var, fakat hiçbiri kaynak da değil.
(75) İsa dedi: Kapının önünde pek çok kişi
duruyor, fakat gerdek odasına yalnızlar girecek.
(76) İsa dedi: Babanın hükümranlığı, dükkânında
malları olan ve bir inci bulan tüccar gibidir. Bu tüccar hizmet sahibi idi.
Mallarını sattı ve kendine sadece inciyi alıkoydu. Kendinize bitmeyen ve
devamlı olan (öyle bir) hazine arayın ki. içine bir güve girmesin ve hiçbir
kurt yemesin.
(77) İsa dedi: Ben herşeyin üzerindeki ışığım.
Ben her şeyim. Her şey benden neşet etti ve her şey bana ulaşır. (Hangi) odunu
bölerseniz beri oradayım.. Hangi taşı kaldırırsanız, beni orada bulursunuz.
(78) İsa dedi: Tarlaya niçin çıktınız? Rüzgârda
sallanan bir kamışı görmek için mi? Ve zarif elbisesi olan bir insanı görmek
için mi? Kralınıza ve ileri gelenlerinize (bakınız)! Bunların zarif elbiseleri
var ve (fakat) onlar hakikati tanımayacaklar.
(79) Kalabalıktan bir kadın ona dedi : Seni
(karnında) taşıyan vücut ve seni besleyen göğüsler bahtiyardır. Ona dedi:
Babanın sözünü duyanlar ve onu hakikatta saklayanlar, bahtiyardır. Çünkü öyle
günler gelecek ki, size, «hamile kalmayan vücutlar ve süt vermeyen göğüsler
bahtiyardır» denilecek.
(80) İsa dedi: Kim bu dünyayı tanıdıysa, vücudu
buldu. Fakat kim vücudu bulduysa, onun (vücudu) dünyaya lâyık değildir.
(81) İsa dedi : Kim zengin olduysa, sâhip
olmalıdır, ve kim güç sahibiyse, onu bırakmalıdır.
(82) İsa dedi: Kim bana yakınsa, ateşe yakındır
ve kim benden uzaksa, hükümranlıktan (da) uzaktır.
(83) İsa dedi : Suretler insana açıklandı ve
içlerindeki ışık, babanın ışık suretinde gizlendi. O kendini vahy edecek ve
onun resmi nurunda gizlenecektir.
(84) İsa dedi: Eğer siz ezeli suretlerinizi
görürseniz, sevinirsiniz. Fakat önünüzde var olan, ölmeyen, görünmeyen kendi
suretlerinizi görürseniz, sonra nasıl tahammül edeceksiniz.
(85) İsa dedi : Adem büyük bir kuvvetten ve
büyük bir saltanattan ortaya çıktı ve o size lâyık olmadı. Çünkü o lâyık
olsaydı, ölümü (tatmazdı).
(86) İsa dedi: (Tilkilerin) inleri ve kuşların
yuvaları vardır. Fakat insanoğlunun başını sokacağı ve rahat edeceği hiçbir
yeri yoktur.
(87) Isa dedi: Bir vücuda bağımlı vücut
sefildir ve bu ikisine bağımlı ruh da sefildir.
(88) Isa dedi: Melekler ve peygamberler size
gelecekler ve size sizin olanı verecekler. Ve siz de kendi elinizde olanı
onlara verin, (ve) kendi kendinize söyleyin: Onların olan şeyi almaya ne zaman
gelecekler? .
(89) İsa dedi: İçki kâsesinin dış tarafım niçin
yıkıyorsunuz? İç tarafım yapanın dış tarafını da yaptığını, anlamıyor musunuz?
(90) İsa dedi : Bana geliniz, çünkü benim
boyunduruğum yumuşak ve benim hakimiyetim ılıktır ve kendiniz için huzur
bulacaksınız.
(91) Ona dediler: Kim olduğunu bize söyle de,
sana inanalım! Onlara dedi: Siz gök ve yerin yüzünü tanımaya çalışıyorsunuz da,
kendi önünüzdekini tanımıyorsunuz ve bu anı öğrenmeyi bilmiyorsunuz. „
(92) İsa dedi: Arayınız ve bulacaksınız. Fakat
bugün bana sorduğunuz ve benim size söylediğim şeyleri şimdi söylemek istiyorum
ve (fakat) siz sormuyorsunuz.
(93) (İsa dedi :) Kutsal olan şeyleri köpeklere
vermeyin ki, onu necasetin içine atmasınlar. Domuzlara inci atmayın ki,
onları... yapmasınlar.
(94) (İsa dedi): Arayan bulur ve kim (kapıyı)
çalarsa, ona içerisi açılır.
(95) (İsa dedi): Paranız varsa, faize vermeyin,
bilâkis kendisinden geri alamayacağınız (kimseye) verin.
(96) İsa (dedi): Babanın hükümranlığı (bir)
kadına benzer. O biraz maya alır; onu hamurun içine (koyar), (ve) ondan büyük
ekmekler yapar. Kulağı olan duysun!
(97) İsa dedi: (Babanın) hükümranlığı un dolu
bir testi taşıyan kadına benzer. Uzun (bir) yolda yürür. Testinin sapı kırılır;
arkasında un yola dökülür. (Fakat) o bilmez; felâketi hissetmez. Evine gelince,
testiyi yere koyar (ve) onu boş bulur.
(98) İsa dedi: Babanın hükümranlığı, güçlü
birini öldürmek isteyen adama benzer. Evinde kılıcını çeker. Elinin (yeterince)
kuvvetli olup-olmadığını ölçmek için, duvarı deler. Sonra o güçlüyü öldürür.
(99) Şakirtleri ona dediler: Kardeşlerin ve
annen dışardalar. Onlara dedi: Burada, babamın isteklerini yapan kimseler benim
kardeşlerim ve annemdir. Onlar babamın hükümranlığına gireceklerdir.
(100) İsa ya bir altın parçası gösterdiler ve
dediler: İmparatorun adamları bizden vergi istiyorlar. Onlara dedi: İmparatora
ait olanı imparatora verin. Tanrıya ait olanı Tanrıya verin ve bana ait olanı
(da), bana verin!
(101) (İsa dedi) Babasına ve annesine kin
duymayanlar, bana (şakirt) olamazlar ve (babasını ve) annesini benim gibi
sevmeyenler, bana (şâkirt) olamazlar. Çünkü annem..., fakat (benim) gerçek
(annem) bana hayat verdi.
(102) İsa
dedi: Farizalılara yazıklar olsun, çünkü onlar sığırların yemliğinde yatan
köpeğe benzerler. Ne kendisi yer, ne de sığırlara yedirir.
(103) İsa dedi: Hırsızın (gecenin hangi) kısmında
geleceğini bilen ve kalkan insan azizdir,... toplar ve onlar gelmeden önce
belini sarar.
(104) (Ona) dediler : Gel, bugün dua edelim ve
oruç tutalım! İşar dedi: Benim işlediğim günah nedir veya neyde yenildim. Fakat
damat gelin odasından çıkmış olacaksa, oruç tutsunlar ve dua etsinler.
(105) İsa dedi: Anne ve babayı tanıyan kimse, bir
«Fahişenin Çocuğu» olarak adlandırılacaktır.
(106) İsa dedi : Siz ikiyi bir yaparsanız,
insanoğulları olacaksınız; ve derseniz : (ey) dağ ileri git, o da ileri
gidecektir.
(107) Hükümranlık yüz koyunu olan bir çobana
benzer. Onlardan en büyüğü olan biri kaybolur. O doksandokuzu bırakır (ve) bu
birini buluncaya kadar arar. O kadar çok zahmet çektikten sonra koyuna der:
Seni doksandokuzundan daha çok seviyorum.
(108) İsa dedi : Kim benim ağzımdan içerse, benim,
gibi olacaktır; ve ben onun gibi olacağım ve gizli şeyler ona açıklanacak.
(109) İsa dedi: Hükümranlık, tarlasında bir hazine
bulunduğunu bilmeyen adama benzer. Ve ölümünden (sonra) hâzineyi (oğluna)
bırakır. Oğlanın (ondan) haberi yoktur. Bu tarlayı alır ve satar. Ve onu alan
kimse gelir (ve) sürerken hâzineyi (bulur). İstediklerine fâizle para vermeğe
başlar.
(100) İsa dedi: Dünyayı bulan ve zengin olan
kimse, dünyadan vazgeçmelidir.
(111) İsa dedi: Gökler dürülecek ve aynı şekilde
içinde bulunduğunuz dünya da; ve canlıdan o(rtaya çıkan) canlı ne ölümü ne de
(korkuyu) görecek. Çünkü İsa dedi: Kim kendini bulursa, ona göre dünya
değersizdir.
(112) İsa
dedi: Ruha bağımlı ete (bedene) yazıklar olsun! Ete (bedene) bağımlı ruha
yazıklar olsun!
(113) Şakirtleri ona dediler: Hükümranlık ne zaman
gelecek? (İsa dedi:) O beklenmekle gelmeyecek: bakınız, işte burada veya
bakınız, işte orada, denemez. Buna mukabil babanın hükümranlığı dünya üzerine
yayılmıştır ve insanlar onu görmüyorlar. .
(114) Simon Petrus onlara dedi: Mariham aramızdan
gitsin! Çünkü kadınlar hayata lâyık değildirler. İsa dedi : Bak, ona yol
göstereceğim, onu erkek yapacağım, o da siz erkekler gibi canlı bir ruh olacak.
Çünkü kendini erkek yapan her kadın, gök hükümranlığına girecektir.
(Tomas'a göre İncil)
Kaynak: Ekrem SARIKÇIOĞLU , Tomas İncili , Sayı:4 - OMÜ İlahiyat
Fakültesi Dergisi - Ondokuz Mayıs Üniversitesi , 1990, s. 13-26
Not: Bazen Büyük Dosyaları tarayıcı açmayabilir...İndirerek okumaya Çalışınız.
Yorumlar