Kara Kutu Açılmalı mı
Hayatımızda
hiç tesadüf yok…bunu geçte olsa hepimiz öğreniriz. Her şey tevafuktan ibaret
aslında.
Greta
(2018) filmine bir tavsiye üzerine göz attım. Film vasat tarzda
ilerliyordu…ancak bilinçaltının arada bir dışarıya sızması ve hayatımızda bazı
gerçekleri görmenin ilk başlarda olamadığı ve düştüğümüz yanılsamalar ile
sonuçlarından çıkışların zor olabileceğini anılatmaya çalışıyor.
Dünyada
sonsuz iyiliğin olmadığı, şüphenin bizi korumakta nasıl gerekli olduğunu bir
daha hatırladım.
İlişkilerimizdeki
seviye her zaman mutedil olmalı, hislerden çok akıl verilerini ön plana
almalıyız. Ancak zor galiba.
Genelde
insanların zayıf noktaları var… aşık oldukları, arkadaşları ve yakın akraba
ilişkileri. Belki anne ve çocuk bağımlılığında kazanılan duygular ileri
süreçlerde bizi alışkanlığa değil gerçeğe götürmeliyken çok zaman depresyona
zemin hazırlıyor. Mesela bir insan doğduysa ölecektir. Mantık böyle iken sıralı
olmasa da kayıplar verdiğimizde, hayatımız zorlanıyor. Sürekli
kaybettiklerimizin yerine bir şeyler koymak veya telafi maksatlı sıradışı
çözümler bizi aldatabiliyor. Evet Greta ile
oldukça uysal mizaçlı Frances arasında gelişen olaylar bize şunu
anlatmakta…İnsanların açılmayan kara delikleri ve süslü kutuları var. Bunların
açılmasında ki etken veya pasif olma durumundan çok, kendimizi bilgi sahibi
yapmalıyız. Bilgi güçtür.
Günümüzde
yakından tanımadığımız ne çok insanla dostluk kuruyor ve sosyal medyada
arkadaşlık yapıyoruz. Öyle ki aşk seviyesine çıkan bağlantılarımız bir zaman
sonra başımıza olur olmaz sıkıntılar açıyor… İnsanın gerçek sevenleri olmazsa
bu gerçekten büyük bir sorun.
Sen neredesin?
Nereye gidiyorsun?
Bensiz mi?
Beni önemsediğini sanıyordum.
Haksız mıyım
Sen neredesin?
Kalbin nerede?
Rüyaların nerede?
Başlıyor muyuz?
Bu sizin İnanamıyorum
Biz ayrıldık Sen
neredesin?
Söylediğimiz gibi
Hoşçakal aşkım
Biz hani kazanacaktık?
Ben ne zaman
Sana aşkımı verdim
Hepsi boşuna
mıydı?
Tüm hayatımız
boyunca
Böyle mi devam etmeliyim?
Rolmü yapayım
Benim mutlu sonum nerede?
Sen neredesin?
Merhaba?
Sen neredesin?
Sen neredesin?
Where are you
Where have you gone without me
I thought you cared about me
Where are you
Where's my heart
Where is the dream we started
I can't believe we're parted
Where are you
When we said good-bye love
What had we to gain
When I gave you my love
Was it all in vain
All life through
Must I go on pretending
Where is my happy ending
Where are you
Where are you
Where are you
Where are you
Sevdiğinizin
arada bir sizi uyarıyorsa vefasızlık ediyor diye üzülmeyin. Aslında o doğru
olanı yapıyor demektir. Acılar ile mutlukların arasında, belki de üzüntüler
bizi daha çok insan yaptığı açık.
Sonuçlar konusunda takılmayalım… gerçekte acılardır bizi biz ve insan yapan. Karakterlerimizi değiştiren olgunlaştıran veya bozanda. Hayatımızın evriminde başarılı olup olmamamız acıya tahammül ve anlayış farkı ile çıkıyor.
"Liebestraum."
Aşk Fıtınası/Bir aşk rüyası. Çünkü bütün aşklar bir gün bitiyor. Bir rüya ve anı olarak kalıyor.
“Henüz vakit varken, Henüz sevebiliyorken,
Sevebildiğimiz kadar sevelim”
Anılarımız
belki bizim asıl gerçeğimiz.
Ben onunla/anılarla
yaşıyorum bu onun hayali, ve ben onun solmasını istemiyorum. Eğer buranda saklarsan kalbinde…Solmayacak.”
Diyerek
sahip çıkarız…aması var, bu anılar olduğu yerde kalmalı mı ve birileri bizi
uyarmadan geç kalmadan göndermeliyiz diye düşünüyorum. Geçmişin hatırasını
canlı tutmak belki de bizi hayattan uzak tutmakta olduğunu unutuyoruz. Sakız
gibi yapıştığımız anlamsız ve boş şeyler konusunda bilmeden ne sözler
veriyoruz…ısrarla peşinden koşuyoruz… Olmayacakları belli bile olsa…
Bu buketi al, vadideki zambak dallarından
Küçükler ama 'hepsi' benim servetim
Benimle gel Yerlerini biliyorum
Ay ışığında kendimiz görelim
Göğümüzde
parıldayan “ay ışığında kendimiz
görelim…” gecemize bir açıklama sunabilir.
Kendimi belki bir yalnızlığın içinde buluruz, Bir kara
delik gibi. Hepimiz aşk için yaratıldık.
Üstümüze vazife olmayan şeylerden kendimizi neden
sorumlu tutuyoruz ki. İlalki herkesin bir kara kutusu var. Kendinde kalsın
demek daha saygılı olmak ve sevmek demek değil mi?
“Ağyâr elemin çekme gönül nâfile gamdır
Hasmın sitemin anlamamak hasma sitemdir” Nef’î
[
Ellerin elemin çekme gönül, boşuna kederdir, Hasmın sitemin anlamamak, hasma
sitemdir.]
Bazan
insanları kurtaramayız.. Her ne yapılırsa yapılsın, kara kutusundan
çıkaramayız. Bu bizim sorumluluğumuz olur mu diye düşünürseniz, Allah Teâlâ
kimseye gücü yetmediğini sorumlu tutmaz.
Sen siyah gözlerinle geldin
Gitmek için mücadele ettin
Kara deliği siyaha boyadın
Kara deliği siyaha boyadın
Seninle paylaşırdım?
Ne saklıyorsam
bütün yabancılardan
Benim uyuduğum yerde şimdi kim uyuyor?
**
Bu sessiz yerde
Saklanıyorum
Senin sıcak kucağında
Ben kayboldum
Bu sessiz yerde
Saklanıyorum
Senin sıcak kucağında
Sonsuz
mavilik
Bu benim için çok
önemliydi.
Sanki bir tür
korkunç bulut kalkmış gibi.
Geri döndüğün
zaman, mutlaka oturalım konuşalım.
İkimiz de çok
şeyler yaşadık ama
Ben seni kaybetmeyeceğim
Deniz kuşlarının bir şarkı söylediklerini duyuyorum
Ben kayboldum
Bu sessiz yerde
Saklanıyorum
Senin
sıcak kucağında
Ben kayboldum
Bu
sessiz yerde
**
Ne
kazanacaktın?
Ben ne zaman
Sana
aşkımı verdim
Hepsi
boşuna mıydı?
Tüm hayatım boyunca
Rol
yapmak zorunda mıyım?
Not: Bazen Büyük Dosyaları tarayıcı açmayabilir...İndirerek okumaya Çalışınız.
Yorumlar