Print Friendly and PDF

Aklı Karışık Bir Çocuk

Bunlarada Bakarsınız

 

BOY INTERRUPTED (2009) “ Aklı Karışık Bir Çocuk”

Yönetmen :       Dana Heinz Perry

Oyuncular :       Evan Scott Perry

Süre :      92 dakika

Ülke :      ABD

Dil :                   İngilizce

Konu:      Evan isimli çocuğun intihara sürükleniş serüveni

TÜRKÇE ALT YAZISINDAN KISMÎ ALINTI

Babam beni arayıp, Evan'ın camdan atladığını söylediğinde yatılı okulda, odamdaydım.  Hayatını sona erdirme kararı aldığında okulun üçüncü haftasıydı sanırım.  Annemin odasına gittim ve bu cümleleri kurmam gerektiğinin farkına vardım. Onlarla iletişim kurmalıydım ve onlara Evan’ın kendisini öldürdüğünü anlatmam gerekiyordu.  Bilinçsiz bir şekilde yapılan, en azından ben öyle yapıyorum yüzleşmesi acı olan şeyleri bloke etmektir.

Bunu nasıl yapmış olabilir? 

Mümkün gelmiyor. Oğlunuz ne kadar acı verici bir şey yaşamış olabilir ki, artık buralarda olmak istemez? 

St. John's Mezarlığı, Barrytown New York; Ekim Kendisini öldürdüğü akşam, Evan'ın kafasında neler vardı asla bilemeyeceğiz. 

Pencerenin kenarında, atlamak üzereyken düşünceleri nelerdi?

Adımını atıp o kararı verirken ne düşünüyordu? 

***

Nasıl olur da, bebeğime son defa onun cenazesinde sarılabilirim?  15 Yıl Önce  Hayatımdaki en mutlu günüm, Evan'ın doğduğu gündü.  En sonunda onu görebilmenin mutluluğu tanımlanamazdı.  Hamileyken bebekle iletişim kurmaya başlarsınız. İçinizde hareket eder.  Tekmeler ve kim olduğunuzu sorgular gibidir. Sonunda doğduğunda, Evan çok güzeldi. Ona hemen âşık olmuştum.  Evan'ın doğumunu çekerken çok heyecanlıydım.  Kamerayı doktora vermiştim. O da bir kaç fotoğraf çekti.  Evan doğduğunda, yaşındaydım. Hart ise. Eski ilişkisinden bir oğlu daha vardı. Evan, benim ilk çocuğumdu. 

Evan'la uzun süre yalnızdık. O da ben de çok gençtik ve birbirine yardım etmeye çalışan iki minik yaratıklar gibiydik. 

***

Evan, havluların belli bir düzende katlanmasını istiyordu. Olmadığı takdirde onları kuma serer ve tekrar en baştan yapmaya başlardı.  En çok bu kalıbı kullanırdı,

"Baştan yapmak." 

Mükemmeliyetçiydi.

Hayatı boyunca da böyle oldu.

Herhangi bir konuda en başarılı olamazsa, buna çok bozulurdu.

Onu disiplin etmekse imkânsız bir şeydi.

Cezalısın, deyip odasına gönderirdik onu. 

Cezalandırıp odasına gönderirdik onu.  

***

Televizyonu camdan atardı; kitaplıkları kırardı.  Odaya gittiğinizde darmadağın bulurdunuz her şeyi.  Bundan pişmanlık duymasını beklerdiniz ama olmaz. 

"Beni hapse atın isterseniz," derdi. 

Psikolojik sorunları olduğu bir gerçek. Sanırım, duygusal şok emicilerinin olmadığını söyleyebiliriz. Bu nedenle sizin ya da benim basit gördüğümüz konulara büyük tepkiler verirdi. 

 

***

4 Yaş 

İki farklı Evan vardı sanki. Bir yandan sinir krizleri geçirirdi.  Ona ulaşması imkânsız olurdu.  Öte yandan, yaşamayı seven, harika bir çocuktu. 

***

Evan çok sevgi doluydu. Bunu fiziksel olarak gösterirdi.  Hep sarılırdık.  Evan, anne karnında minik bir bebek misin sen? 

Daha doğmadın bile, değil mi? 

Bu şiddetli sevgi ve duyarlılığın tam tersini de alabilirdiniz.  Bunu söyleyebilirim. Korkutucu bir insan ve korkutucu bir ruh.  Ruhların en karanlığı belki de. 

Evan ana okulundayken, öğretmeni telefon etmişti.  Onun intihardan bahsetmesinden endişelenmişti.  

Evan'la beş yaşındayken tanıştım. Gösteri sanatları programımıza katılmıştı. Gördüğüm en sevimli çocuk oydu, diyebilirim.  Aralarında ayrım yapmamaya çalışırız ama bazen buna engel olamayız.  Tüm öğretmenlerin gözdesiydi o.

Tanıştığım en sevgi dolu, en yaratıcı çocuklardan birisiydi, Evan.

Doğruluğa çok önem verirdi. 

Adil olmalıydınız.

Bir kavga çıktığında ayırmaya ilk o giderdi. 

Ve sonra da bunun adil olup olmadığını sorgulatırdı. 

Beş yaşında, minikler grubundayken kafasını ölümle bozmuştu. 

Camdan atlayıp, kendisini öldüreceğini söylüyordu. 

Bir akrabasının bunu yaptığını söylemişti.  Grupta her gün bu konuyu açardı. Camdan atlamak istediğini söylerdi.  

"Ölüp ölmemek, umurumda değil," derdi. 

"Ben ne olacağım peki," diye sorardım ona. 

"Senin ve ailem için üzülürüm, ama benim umurumda olmazdı, çünkü ben bir şey hissetmeyeceğim," derdi.

***

Kucağıma oturur, kollarını bana sarar ve hiçbir üzüntü belirtisi göstermeden, her zamanki sevgi dolu, tutkulu Evan olarak atlayacağını söylerdi.  Ben de, bunun saçma bir konu olduğunu anlatmaya çalışırdım. 

DEPRESİF ÇOCUKLARLA TANIŞTIM.

HİPER AKTİF OLANLARIYLA DA. 

Ama ölümden bahseden bir çocukla, hiç tanışmamıştım. 

Ölümü merak ediyordu.

Buna kafasını takmıştı bile diyebiliriz. 

Ölüm takıntısı son derece mantığa dayalı bir konuydu onun için.  

Olağan bir şeydi çoğu zaman. 

***

Evan Perry; mükemmeliyetçi, takıntılı, sahip olmayı sevmez.  Bundan sonrasını yazmadım bile. İyi bir sporcu ve popülerdir. 

Beş yaşındayken bir psikiyatra gittik. 

Okulda dersleri iyi.

Geçen seneden beri kavga çıkarmamış. 

Evan'a depresyon teşhisi koydu ve Prozac'a başlattı. 

25 Eylül 1997'de Prozac hakkında konuştuk. Çocuklarda depresyon konusunun yeni yeni tartışılmaya başladığı dönemlerdi.  Eğitim aldığım dönemlerde, çocukların da depresyona girebileceği fikrine aşina değildim.

Çocuklar depresyona girmez. 

Bu kadar basittir; değil mi? 

AİLESİNİN İKİ TARAFINDAN DA GELEN, ŞİDDETLİ DEPRESYON GEÇMİŞİ VARDI. AMCASI, YAŞINDA İNTİHAR ETMİŞ. ÖLÜMDEN VE CİNAYETTEN BAHSEDİYORDU.

KORKUTUCU BİR ÇOCUKTU. 

Ne diyeceğimi bilmiyorum. Çoktan intihar girişiminde bulunmuştu bile.  Pencereye koşup ailesini atlamakla tehdit etmiş. Asi ve karşı gelen bir yapısı var. Kafasını vurmuş.

"Kanser olmak istiyorum," demiş.  Ebeveynlerini ve kardeşini öldürmekle tehdit etmiş.  Tam bir bebek gibiydi. Başlarda o kadar bebeksi bir yüzü vardı ki pembemsi, bebek yüzü vardı. İçindeki şeytanlarla yüzü arasında müthiş bir görsel karşıtlık vardı. 

Evan yedi ya da sekiz yaşlarındaydı.

Evdeydik ve yine kendisini öldürmekten söz etmeye başlamıştı.

 

Ne yapacağını son derece detaylı bir şekilde anlattığı zamanlar olurdu.

Camdan atlamak gibi. 

Bir binanın tepesinden atlayacaktı.

Kendisini kesecekti. 

 

O seferinde de kendisini asmaktan bahsetmişti.  Yastık kılıfına bir kuşak bağlamış. Ranzasına tırmanmıştı.  Oraya bağlamış iyice. Sonra düğümü boynundan geçirdi ve bana kendisini nasıl asacağını, ranzadan atlayacağını gösterdi.  Annesine, kendisini nasıl asacağını gösterecekti.

İnsanlara oğlumun kendisini öldürme planlarından bahsetmekten çok yorulmuştum ama.  Bunun gerçekten olduğuna dair bir kanıta ihtiyacım vardı.  İnanması çok da kolay olan bir konu değildi bu. 

 ÇOCUKLARIN İNTİHARA MEYİLLİ OLAMAYACAĞINA DAİR BİR FİKİR VARDI. !!!!!

Ölümün ne olduğunu anlayamayacakları düşünülürdü.  Bunun geri dönüşünün olmadığını anlayamazlardı. 

Evan'ı iyi tanıdığımı düşünmedim hiçbir zaman. 

Hayatımda gördüğüm en korkutucu çocuktu.  Ölüm hakkında bu kadar kararlı olan bir çocukla tanışmamıştım hiç. 

Maske takmış gibi geliyordu. Yüzüne o ulaşılmaz ifade yerleşirdi.  Duygu durumu bozulduğunda, tüm vücudu değişirdi.  Fiziksel tepkileri, iletişim kurma yöntemleri hepsi değişirdi.  Bu değişiklik, yüzünden okunabilirdi. Ona ulaşamazdınız.  Fiziksel değişimi, yüzünün boş bakmasına yol açardı. 

***

ÇOCUK OLMAYI ATLAYIP, DİREKT BULUĞ ÇAĞINA GİRMİŞ GİBİYDİ.  BU DAVRANIŞLARI, 15 YAŞINDA BİRİSİNDEN BEKLERSİNİZ. 

"Sen benim patronum değilsin. Ver şu arabanın anahtarlarını." 

"Nereye gidiyorsun?

Okulda neler yaptın?"

Yanıt alamazsınız.  Normal gibi gelir ama yedi yaş için pek de normal değildi.  Çok sofistike olmasının yanı sıra, tam bir ergendi. 

"Mutlak gücümün vaktidir bu." 

Britney Spears'den[1] ya da Backstreet Boys'dan[2] hiçbir zaman hoşlanmadı. 

 

Direkt olarak, DYLAN, NEİL YOUNG ve NİRVANA dinlemeye başladı.  Bir sürü şarkılar yazmıştı. 

 

Çıkarmazsam kafamdaki mesajı

Ölüp gidivermem lazımdı  

Nasıl olur dersen bana

Söylemedim mi ben sana 

Sevdiysen alırız elinden

Olur böyle aynen 

 

Onun yaşındaki bir çocuğun aklından bile geçmeyecek konular hakkında şarkı sözleri yazıyordu. 

 

9 Yaş

 

Beleşe gelir sanırsın

Kessem boğazımı 

Seni tehdit etsem bıçağımla

Gebereceksin bu akşam,

***

Daha azı değil, depresyondayım

Ne meraklı ne de öfkeli 

Öldürsün beni artık biri!

Diz çöktüm önünüzde 

Lütfen, yalvarırım gebertin beni

Diz çöktüm önünüzde 

Çünkü feci depresyondayım. 

***

 8 - 9 yaşlarında günlük tutardı.

Şiirler yazmıştı bir sürü.

"Ölmeye hazırım, ölümden korkmuyorum."  Derin şiirlerdi.  Aklından kuvvetli düşünceler geçiyor olmalı, demiştim.  Yaşını aşan bir duygusallığı ve olgunluğu vardı.  Evan bir keresinde, ana karakterinin depresyonda olan ve her konuda yalnızca olumsuzlukları düşünen bir çocuk olduğu bir oyun yazmıştı. 

 

Yaş 9

Bu sırada Evan ciddi bir intihar girişiminde bulundu. 

 

2000 senesi sonbahar döneminde, Evan beşinci sınıftaydı.  Okul müdürüne, intihara meyilli olduğunu iletti. 

Mektup: Acilen tavsiye ediyorum Bir psikiyatra danışmalı

Bize de mektup gönderdiler tabi.

"Psikolojik danışmana görünmeli."  Üç hafta sonra, okulda bir denemede bulundu. 

"Okulun çatısına çıktı. Yaklaşık altı kat yüksekte. Kaldırımdan, burger bir parça koparmış. Aşağıya, çocukların oynadığı yere fırlattı." 

Öğretmenlerinden bir tanesi, beden eğitimi öğretmeni, çatıya çıkmış.  Evan'ın yanına. Evan, pervazdan sarkıyormuş ve ona kendisini öldürmek istediğini, atlayacağını söylemiş.

Öğretmen de ona, sevilen birisi olduğunu, hayatın yaşamaya değer olduğunu anlatmış.  Sonunda, Evan kendi kendisine aşağı inmiş.

Oraya vardığımda okul müdürünün odasına gönderilmişti. Orada buluştuk.  Hemen acil servise gitmeye karar verdik.  Bir doktor ona, ölümün nasıl bir şey olduğunu bilip bilmediğini sordu.  Evan'ın yanıtı,

"EVET, HERKES TOPLANIR VE NE KADAR HARİKA OLDUĞUNDAN BAHSEDER," olmuştu. 

Eskiden manik depresif olarak bilinen bu hastalık beyindeki kimyasal dengesizliklerden kaynaklanır.  Bazı çocuklar depresyona, bazılarıysa maniye yatkındır. Evan'ın durumunda, yatkınlığının kesinlikle depresyon olduğunu söyleyebilirim. 

Bipolar (iki kutuplu) depresyon, kesinlikle depresyondan daha ciddidir.  Bipolar rahatsızlığı olan çocuklarda intihar daha sık görülür.  Daha korkutucu olmasının sebebi de budur. Durumu ne kadar uzatacağını asla bilemezsiniz. Okulda pervazdan atlayabilirdi.  Kendisi dışında, başka durum ya da insanları suçlamaya yatkındı. 

"Bunu yapmamam gerekiyordu, bir sürü insanı korkuttum," demezdi. 

İstediği tek şeyin, kendisini can kulağıyla dinleyecek birisi olduğunu söylemişti. Davranışlarının başkaları tarafından neden bu kadar korkutucu algılandığını anlamıyordu.  Okulun çatısına çıkarsa, bir şeyler olacağını düşünmemişti.  Bu nedenle, gözetim altında her saniyenizin takip edildiği programda yoksa hiçbir şey yapamadığız, başka rahatsız çocuklarla bir arada olunan ve ailenizin sık sık ziyaret etmesine izin verilmeyen bir yere kapatıldığında paramparça oldu. 

Klinikteki demirbaşlara zarar veriyordu. Çok öfkeliydi.  Odasının tüm duvarlarını boyamıştı bir keresinde. Duvarları ona temizletmek zorunda kalmıştık. Sinir krizleri geçiriyordu sık sık.  Kafasını ve kollarını duvara vurmaya başlamıştı; çok kızgındı. 

NE DEPRESİF NE DE MANİK OLDUĞU DÖNEMLERDE FARK ETMEZ.  BİPOLAR BİR ÇOCUKLA MANTIK ÇERÇEVESİNDE ANLAŞAMAZSINIZ. 

Evan'ı, Four Winds'te ziyaret etmek çok acı vericiydi.  Çok daha ciddi psikolojik sorunları olan çocuklarla bir aradaydı.  Davranış bozukluğu olan çocuğunuzla yüzleşmek çok zor.  Ergen olsaydı, bu gelip geçici bir durum olurdu.  Bir sürü yeteneği ve parlak özellikleri olan bir çocuktu.  Four Winds, bu nedenle suratımıza yediğimiz bir tokat gibiydi. 

FOUR WİNDS'DE, EVAN'A BİR SÜRÜ İLAÇ VERDİLER.

DEPACOTE bunlardan biriydi.  Narkoz altında gibiydi.

Sonradan LİTYUM'u önerdiler. 

LİTYUM, bir duygu durumu stabilizatörüdür.  Yükselip alçalması yerine, beyindeki seratonin seviyesini dengede tutar.  Kimyasal dengeyi sağlar. 

Lityum'a cevap vermeye başlamıştı. Dikkat çekici bir gelişmeydi bu.  Yine de çok rahatsızdı. Bundan sonra ne yapacağımıza karar vermeliydik.  Eski okulu onu geri istemedi. Çok pahalı bir alternatif dışında gidebileceği hiçbir yer yoktu.  Bu, onun ömrünü en azından bir kaç sene uzattı, diyebilirim. 

***

Birkaç gün sonra, Evan kampüsten ayrılmaya karar verdi. Kontrol altında tutulup tutulmadığını

görmek istemişti. Üç gün sonra, buna katlanamayacağına karar vermişti. Her şeyden yetişkinlerin sorumlu olması, ona göre değildi. Olması gerekenden biraz daha zorlaştırdı durumu. Dramatik davranışlar gösterdi ve pencereden çıkıp gitti. Oysa kapıdan da çıkabilirdi. Kapıları kilitlemeyiz. Önemli bir olaydı. Evan'ın verdiği dolaylı zararı anlaması gerekliydi.  Yaşamında olup bitenlerin bir özeti gibi olmuştu bu olay.  Size verdiği zarardan şimdiye dek hiç sorumlu tutulmamıştı.

***

Çok erken yaşta, bir ergen gibi davranmaya başlayan Evan'ın "Ben bunlar için çoktan büyüdüm," havasını üzerinden atması gerekliydi.  Çocuk olması lazımdı. O yaşta ihtiyacınız olan budur.  Güzel bir günde, arkadaşlarınızla top oynamalısınız. 

***

Öğretmenleri, "Keşke bütün öğrencilerim, Evan gibi olsa,"  diyorlardı. Fen bilgisi projesiyle ödül bile aldı. 

Evan, York'da çok iyi arkadaşlar edindi. Bu, ona iyi geldi.  Güveninizi kazanması biraz vakit alırdı. Ama sonra gördüm ki onunla her şey konuşabilirdim. Bir sorunum olursa, ona dönebilirdim. 

***

Bazen bir şeylerden şüphelenirdik. Uzun bir süre sessiz kalırdı.  Ama buna alışmıştık; bunu sık sık yapardı çünkü.  Arada sırada okulu asardı.

Derdi ki, "Ne kadar mutlu olursam bu ay, sonrakinde o kadar öfkeli olacağım."  Bir keresinde çatıya çıkmıştık. Pervazda oturuyordu. Beni çok korkutmuştu. Korkusuzca kenarda yürüyordu. 

***

Depresyondaydı. 

***

Hayatın devam ettiği bir gerçek. Ama istediğin ve planladığın şekilde değil. 

***

Evan'ın durumu çok iyiydi, neredeyse mucize gibi. İnanamıyorduk. 

***

"Artık öyle değilim," diyor. 

***

"İntihara meyilli düşüncelerin var mı," ya da "Kendini öldürmek istiyor musun, kendine zarar verir misin," gibi. 

"Hayır," dedi,

"Bunları düşünmüyorum." 

 

Evan'ın intiharından altı hafta öncesi  

 

ÇOCUKLAR BAZI ŞEYLERİ SÖYLER YA DA YAPARLARSA, ONLARA ENGEL OLUNACAĞINI BİLİRLER. ÖZELLİKLE DE AİLELERİ, ONLARIN HAYATINDA OLUP BİTENLERLE İLGİLİYSE.  Çocuk engellenmek istemiyorsa, hiçbir şey söylemeyecektir. 

Evan, durumunu dışarıya yansıtmamayı öğrenmiş olabilir.  Ama içinden çok ıstırap çekiyordu ve bu henüz işin başıydı.  Daha çok küçükken başlamıştı ve asla geçmeyecekti. 

Nantucket'e iki haftalığına tatile gitmiştik.

Depresif görünüyordu.  Baskı altında gibi görünüyordu. Çok mutlu değildi; durumu kötüleşiyordu.  Okul başladığında, küskün ve depresifti.

Eylül ayında, haftalar birbirini kovalamaya başlamıştı ve ödevleri için endişeleniyordu.  Bir keresinde gelip,

"Anne, bana dikkat etmen lazım," demişti.  Psikiyatrıyla iletişime geçtik. Ondan bir randevu aldık.  Lityumun dozunun arttırılması gerekiyordu.  İlacının dozunu arttırmayı denedik; işe yaramadı.

***

İnsan bunu kendisine yapmakta kararlıysa, bunu herkesten mutlaka saklayacaktır, değil mi? 

2 Ekim 2005, Öldüğü gece, Pazar akşamıydı. 

Hep beraber yemek yiyorduk. Evan'ın henüz tamamlamadığı bir ödevi vardı.  Ukalalık yapıyor ve bitirmek istemediğini söylüyordu.  Ayaklarını masaya uzatmıştı.  Annesinin ödevle ilgili başının etini yediğini söylüyordu.  Sonra biraz dalaştılar. Çok sinirlenmişti.  Kavga çok şiddetli olmuştu. Genelde hep böyle yoğun kavgalar çıkardı. 

Merdivenlerden çıkarken, "Anne, senden nefret ediyorum," dedi.  Kapısını kapattı ve kilitledi. 

O akşam giderken, aklıma takılan bir şey yoktu. Bu çocuk, bu akşam kendisini öldürecek, diye düşünmeme yol açacak bir şekilde davranmamıştı. Milyonlarca sene geçse aklıma gelmezdi. En iyi zamanlarımda bile ondan beter davrandığım olmuştur.  Akşam on sularıydı.

Bir süre daha okuduk sonra Evan'a bakmaya odasına gittim.  Kilidi açmıştı. İç çamaşırlarıyla yatağında oturuyordu.  Kucağında laptopu vardı. İçeri girdim ve nasıl gittiğini sordum. 

"İyiyim baba; ödevimi yapıyorum," dedi. Bilgisayarı vardı.  Ödevini yapıyormuşa benziyordu.

***

 Evan ortadan kaybolmuştu.  Aklımdan geçen ilk şey, camdan atladığı olmuştu.  Pencere, apartman boşluğuna bakıyordu; bir şey görünmüyordu. Apartman boşluğunda bir şeyler kesinlikle vardı; ama net seçilemiyordu. 

Evan, sırtüstü yatıyordu. Etraf kan içindeydi. 

"EVAN, EVAN!"

***

"Lanet olsun, bunlar gerçekten oluyor," diye düşündüm

***

Bir mektup açıldı karşımıza. 

 

Uğruna Ölünecekler: 

 

1-BAŞARISIZLIK KORKUSU

2-ARKADAŞLARA GÜVENSİZLİK 

3-TÜM BU ÇABA NİYE?

4-ASLA UYUM SAĞLAYAMADIM. 

5-KÖTÜ OLAN HER ŞEYİN, GERÇEK OLDUĞUNU BİLMEK, TEMBEL, KAYBEDEN, ÇİRKİN, YETENEKSİZ VE APTAL OLMAK. 

6-NE ANLAMI VAR? 

 

Uğruna Yaşanacaklar:

 

1.MÜKEMMEL OLMA POTANSİYELİ 

2.SEVDİKLERİME OLAN GÜVEN

3.GELECEK 

4.GÜVENİLİR ARKADAŞLAR BULMAK

5.AİLEMİN ÜZÜLECEK OLMASI 

6.SONRA DAHA İYİ HİSSETMEK 

İşte uğruna ölünecek ve yaşanacak altı şey. 

 

İstediğim şeyler: 

 

YORK HAZIRLIK OKULU'NUN NEDEN VE NASIL ÖLDÜĞÜMÜ ASLA BİLMEMESİ. 

UNUTULMAK.

CENAZEME YALNIZCA AİLEMİN GELMESİ. 

ÖLÜMÜN ACISIZ OLMASI. 

VE SON OLARAK DA, HERKESİN HAYATINA DEVAM ETMESİ. 

ÜZGÜNÜM AMA EN İYİSİ BU OLACAK. 

***

Dürüst olmak gerekirse, bu mektup tüm 15 yaşındakilerin kendileri hakkında düşündüklerini ifade ediyor. 

YETERİ KADAR İYİ DEĞİLİM, KİMSE BENDEN HOŞLANMIYOR. 

HİÇBİR ŞEY DÜZELMEYECEK. 

 

Evan'sa bunları, herhangi bir 15 yaşındaki çocuktan 20 kat daha kuvvetli hissediyordu. Hiçbir şeyin düzelmeyeceğine daha çok inanıyordu. Bir geleceğin olmadığına ve yaşamanın çok azap verici olduğuna, çok zor olduğuna ve ölümün tek yanıt olduğuna çok daha şiddetli inanıyordu.  O listenin üzerinden birlikte geçebilseydik keşke.  Kararını vermeden önce, bana göstermiş olsaydı o listeyi onunla üzerinden geçerdik ve bunların hepsini düşündüm, derdim.  Bunu da düşündüm. Bunu da. Ama bunların benim için doğru olmadığına karar verdim. Senin için de geçerli değiller. 

 

ŞU ANDA KENDİNİ FARKLI HİSSETMENE YOL AÇAN ÖZELLİKLERİNİN, BEŞ SENE SONRA SENİN EN İYİ YANLARIN OLDUĞUNUN FARKINA VARACAKSIN.  SENİ DİĞERLERİNDEN AYIRAN BUNLAR OLACAK VE İNSANLAR BUNU ÇEKİCİ BULACAKLAR. 

 

Evan'ın intihar notu; Bundan ne anlam çıkarıyorsunuz? 

 

Her şeyden önce, yetişkin yaşamının nasıl olacağını görmeye başlamıştı.  İstediği şekilde başarılı olamayacaktı bu yaşamda. 

Psikiyatride bipolar rahatsızlık, bizim kanserimizdir.

İnsanları öldürür. 

Yapabileceğiniz her şeyi yaparsınız ama bazılarını asla kurtaramazsınız. 

Ona kesinlikle bir süre daha yardımcı olabilirdik. 

Ama ilaçlarını eninde sonunda bırakacaktı.

Hepsi bırakır. 

İlacı bırakınca, uçup gidecekti. 

 

Belki de hastalığı, tür değiştirmeye başlamıştı.  Aklını yitirmeye başlamış olabilir miydi? Bunlar hakkında konuştu mu? 

Hayır.

-Hiçbiri hakkında mı? 

Hissettiklerini reddetmiş olabilir, ama hiçbiri hakkında konuşmadı mı? 

Arkadaşlarına güvenmediğini falan söylemedi mi? 

Deliler böyle konuşur ama, yani

-Deli saçması.  Deli saçması, son derece aklı başında bir şekilde yapılabilir.  

 Planlı ve programlı bir şekilde.

 

Bu nedenle televizyon ve filmlerde akıl hastalıklarının temsil ediliş biçimlerine öfkeleniyorum.  İlle de kendinden geçecek; ağzı köpürecek falan. 

AKLI BAŞINDA BİR ŞEKİLDE, BİLGİSAYARININ KARŞISINDA SAKİN SAKİN BU KORKUNÇ ŞEYİ YAZIYOR OLAMAZ SANKİ. 

Metodolojik bir biçimde, yapacağını zaten bilerek. Bu da deliliktir. 

***

Onun anısında, hayatın kırılganlığının ve öneminin farkına varıyoruz.  Sahip olduğumuz hayatın kıymetini bilmeli; ilişkilerimizden alabildiğimiz kadar keyif almalıyız. Her ne kadar zamanımız varsa. 

-Delik dışında her şey var. 

Delik dışında her şey.

-Deliği kazmayı unutmuşlar.  Nereyi kazacaklarını söyledik mi?

***

Birisi bu kadar şiddetli bir depresyondaysa ve çok acı çekiyorsa, onun için hiçbir şey yapamayız. Hiçbir şey.  Bundan sağ çıkmak çok zor. Ama elinden geleni yaparsın işte. 

Başka ne var ki?

Ne yapılabilir?

***

İnançsızlık hissiyatı. Bunun gerçek olduğuna inanacak mıyım hiç? 

Bilemiyorum. Bunlar gerçekten oldu mu?

 

YORUM:

 

Çocuklarımızın yetişme ortamlarına bakınca Evan’dan çok farklı olmadığını görmekteyiz. TV dizilerinde kültürümüzün aşağılandığı, örnekleri olmayan hayat tiplemeleri ile baskı altında olan çocuklarımızın feci durumları, ayrıca okul hayatları ve sosyal durumları da düzensiz olanlar, taş dahi attırılan yavrularımızı görünce dua edip tedbir amaçlı olarak yakın ilgi ve alakayı kesmeyelim. Ancak geleceğimiz gerçekten büyük bir tehdit altında olduğu görülmektedir.

 

İsmail Hakkı

 



[1] Britney Jean Spears :(d. 2 Aralık 1981, Louisiana ABD), 1 Grammy Ödülü kazanmış Amerikalı pop müzik sanatçısı, seksî dansçı, ve sinema oyuncusudur.

[2] Backstreet Boys, 1992 yılında kurulmuş ünlü Amerikan pop grubudur.

Not: Bazen Büyük Dosyaları tarayıcı açmayabilir...İndirerek okumaya Çalışınız.

Benzer Yazılar

Yorumlar