11 SAYISININ ARDINDAN
Bu hadise bir kere daha şunu iyice anlamamı sağladı;
tercihler yapmak, karar vermek aslında ne büyük bir güç ve muhteşem bir
olabilme potansiyeli taşıyor. Biz bunu hayatımızın her anında yapıyoruz ve
muhtemelen hiç farkına varamıyoruz. Birey olmanın, olmazsa olmaz şartı bence
bu..."
"Geçen haftadan beri elimde olan İngilizce bir
kitapta çok ilginç bir pasaja rastladım. Kitabın adı; 'In Search of the
Ultimate Building Blocks.' Çok zor okuyorum, ağır bir konu, kuantumla
ilgili. Bir yerinde şöyle diyor; uzay zamanın boyutunu gösteren sihirli sayı 11
olarak bulundu. Bunların üç tanesi normal uzay ve biri zamandır, geriye kalan
yedi boyut kapanmıştır. Şunu sorguluyor:
Niçin süpersimetri?
Niçin onbir boyut? Niçin her şeyi son derece alımlı ve
simetrik yapıyor?"
"Aman Tanrım! Gerçekten böyle mi diyor?"
"Şaşıracağını biliyordum ve ben de çok irkildim
doğrusu okurken. Artık ne diyeceğimi bilemiyorum."
Ellerim yine buz gibi olmuştu, titremeye başlamıştım.
Akımdaki yer sallanıyordu ve üstümdeki gökyüzü büyük gümbürtüler arasında
başıma çöküyordu. Ben böyle hissediyordum daha doğrusu.
"Şimdi aklıma geldi Sezen, karar vermek
İngilizce'de "decide" biliyorsunuz. Kelimenin kökü yani cide
Latince'de iki şeyden birini yok etmek, öldürmek, tüketmek anlamına gelirmiş,
öyle hatırlıyorum. Yani her karar, en azından bir hayat ve bir ölüm getiriyor.
Seçtiğini yaşatmak, seçmediğini öldürmek pahasına kazanılıyor. İlginç değil
mi?"
Aramızda oluşan fevkalade duygusal ortam, beni
günlerdir rahatsız, huzursuz eden konuyu açmam ve sonuna kadar samimi olmam
için beni zorluyor;
"Bu arada size bir sır vereyim
…
"11... İki kat yaratıcılık enerjisi ve güven
olarak kısaca özetlenebilir. Evren, tüm değişik yaratılış formları olarak
tezahür eden ve onların içinden birbirine doğru akan enerjiden oluşmaktadır.
Bütün varlıkların, hatta bir kayanın içinde enerji depolanmış halde
bulunmaktadır. Bu enerji, bitki, hayvan ve insanlarda harekete geçerek onların
faaliyetlerini gerçekleştirmektedir. Enerjinin dinamik doğası ifade edilmeyi ve
serbest hale geçirilmeyi bekler, hatta talep eder.
Yaratıcı enerji iki tarafı keskin bir kılıç gibi, hem
lehimize hem de aleyhimize çalışabilecek bir büyük güçtür. Ki bunu yalnızca 1
sayısı oluşturabilir, 11 ise bu güçlü enerjiyi ikiye katlayarak büyütür.
Yaratıcı enerjinin gücü; eski engelleri, kabulleri,
bendini aşmış bir nehir gibi yıkar, önüne katıp sürükler ve yeni bir
başlangıcın temellerini atar. Bu enerji nehri, kolayca durdurulamayacak kadar
zorlayıcı bir güce sahiptir ve eğer kendine kanalize olacağı bir alan
sunulmazsa yapıcı değil yıkıcı olacaktır.
Yaratıcı enerji, bireylerin ya da bir bütün olarak
varlıkların geleneksel olanı değil "az seçilen yolu" tercih
etmelerini ve belki bu nedenle garip, tuhaf diye nitelendirilmeyi göze
almalarını talep eder.
Birden fazla varlığın 11 enerjisi bileşimleri, ateşli
yaratıcı enerji kıvılcımları üretir ve bu enerji kanalize edildiği alanda çok
özel bir manyetizma oluşturur. Bu tür ilişkiler birlikte her şeyi
yaratabilirler. Tıpkı oksijen ve ateş gibidirler.
Çok detaya girmek istemiyorum ancak burada en önemli
husus; 11 enerjisinin zapt edilemez gücü, eski ve yıpranmışı, yeni ve taze
olanla değiştirebilme yetişidir.
Bu arada 11 rakamı bana nedense ünlü Asil ile
Kaplumbağa Paradoksu'nu hatırlattı. Zenon M.Ö 5.
yüzyılda da sonsuzluk ve diziler üzerinde yaptığı araştırmalar neticesinde
bulmuş bu paradoksu. Asil ile kaplumbağa bir yarışa girişirler, ancak Asil
kaplumbağadan on kez hızlı koşabilmektedir. Bu sebeple yarışa kaplumbağa 1000
metre önden başlar. Zenon'a göre Asil rakibine sürekli yaklaşacak ama onu asla
geçemeyecektir! Hoş bir paradoks... Eğer sonucu hesaplarsanız Aşil'in
kaplumbağaya yetiştiği varsayılan an 1111 1/999 uncu metredir. İlginç bir
şekilde sizin 11.11.1999 tarihini anımsatıyor...
1 ve 9 hem matematiksel olarak hem de mistik olarak
başlangıç ve bitiş noktalarını işaret ediyor. Dokuzdan sonra yeniden bire dönen
sonsuz bir tekrarlanış.
Ayrıca 7, 11 ve 13 sayılarının asal sayı olmalarının
da ötesinde bir sihirleri var. Duymuşsunuzdur muhakkak... Üç basamaklı herhangi
bir tamsayı alalım. Mesela abc olsun bunu yanyana iki kez yazalım, ya da aynı
harflerin sıralarını değiştirerek yazalım. Meydana gelecek altı haneli sayı; 7,
11 ve 13 e tam olarak bölünür...
Bütün sayıları 1 sayısından üretmek mümkün; 1X1 = 1
11X11=121
111X111=12321
1111X1111=1234321
11X11=121
111X111=12321
1111X1111=1234321
ilginç değil mi? Bunu 9 haneli çarpıma kadar
sürdürebiliyoruz, yani;
111111111X111111111=12345678987654321
111111111X111111111=12345678987654321
Sayılar, harfler, şekiller gerçekten evreni anlamanın
bir yolu mudur bilmiyorum ama insanı çeken bir büyüsü olduğu kesin.
Kar kristali eğrisinde olduğu gibi; sınırlı bir alan,
nasıl sınırsız bir çevre uzunluğuna sahip olabilir? Akıl almaz gibi görünüyor
ama bu konularla ilgili olarak, bilim adamları ve mistikler kendi
yöntemlerince, büyük çaba gösteriyorlar.
Kaos teorisi son derece ilgi çekici; matematikçi
Lorenz 1960'lı yıllarda bunun üzerinde yoğun biçimde çalışmış. Kısaca;
Basit ya da karmaşık, yinelenen bir olguya ilişkin
oluşumların tahmin edilebilir bir düzeni yoktur ama tahminler yapılamasa da
kaosta bir düzen biçimi vardır. Bu düzen biçimini etkileyen "Yabancı
Çekim Alanı"dır. Bu çift sarmallı eğrinin bir özelliği hiçbir zaman
kesişmemesidir. Bu düzenli görünümlü güzel eğriyi kendini yinelemeyen ve
kesişmeyen sonsuz sayıda değişimler oluşturur.
Biz sonsuzluk dediğimizde, uzayı düşünmek eğilimliyiz,
oysa ki "küçük yerlerdeki sonsuzluk" hemen yanı başımızda,
gözümüzün önünde tekrarlanıp duruyor. Yaydan çıkan ok paradoksu gibi. Hoş bunun
benzeri birçok sonsuzluk örneği sunulabilir. Yaydan karşıdaki ağaca doğru
fırlatılan bir ok hiçbir zaman ağacı bulamayacaktır der önermeyi yapan. Çünkü
ok her defasında kalan mesafenin yarısını aşmak zorundadır, matematiksel olarak
kalan mesafenin hep yarısı olacaktır... Ama gözümüz okun ağaca saplandığını
görür, bu gözlerimizin "küçük alanlardaki sonsuzluğu" görmekte
zorlanışı olabilir. Eğer okun atılış açısı düzgün, gönderme kuvveti yeterli
ise, zihnimizin tartışmasız olarak beklentisi, okun ağaca saptanmasıdır, başka
olasılık yoktur... Ya da varsa bile bizim algı kapılarımız buna henüz kapalı...
Bu olayda bu kadar çok 11 rakamının üstüste
yığılısının, bir anlamı olması gerekir. Bunu tesadüfle geçiştirmek, sorgulayıcı
zihinlere yakışmayacak, pek bir zavallı kabulleniş olur. Sanırım konunun enine boyuna çok ciddi biçimde
incelenmesi gerekir ve yapılabilecek önermeler belki de sizin yolunuzdan
geleceklere ya da daha önce geçip gitmişlere alt yapı oluşturacaktır."
Kaynak: Sibel ATASOY, SIRITKAN KIRMIZI AY, 1.
Basım Haziran, 2002 İstanbul
Not: Bazen Büyük Dosyaları tarayıcı açmayabilir...İndirerek okumaya Çalışınız.
Yorumlar