Print Friendly and PDF

2012: KADER YILI -ÇİN KARARI




Çin'de yeni bir lider kadrosuna geçiş süreci çoktan başladı. Bunun yerel ve uluslararası düzeyde doğuracağı talepler de, her zamankinden daha büyük olacak. Ancak, yeni yeni ortaya çıkan genç kuşağın mizacı, bu süreçle başa çıkma yeteneğini ciddi anlamda kısıtlayacaktır. 21. yüzyıl dünyasında, ABD ile Çin Halk Cumhuriyeti arasındaki ilişkinin, en önemli münferit ikili ilişki olduğu yönündeki iddialara sıklıkla rastlanır. 2012 Yılı güz döneminde, her iki ülkenin (ve Rusya'nın), kendilerini gelecek yıllarda yönetecek siyasi lider kadrosunu seçmek gibi kritik bir sürece girdiği ise, pek bilinmez. Sıklıkla sözü edilen bir diğer konu ise, ABD'nin içişlerindeki gelişmelerin, Amerika için olduğu kadar dünyanın geri kalanı için de önem arz etmesidir. Çin'in küresel yükselişinin anlamı, 2012 yılına dek, aynı durumun Pekin için de geçerli olacağı gerçeğinde yatar.
Her iki ülkede de liderlik kadrosunun seçilme biçimi, siyasi farklılıkları gözlemlemek açısından ders alınacak bir derstir. Sürecin farklılıkları, Amerikan başkanlığı için adaylığını koyanların boyun eğmek zorunda olduğu kamusal konumlandırmada ve yeniden seçilmek için en uygun iklimi yaratma çabalarında, gün yüzüne çıkmıştır. Barack Obama ile Cumhuriyetçi rakibi arasındaki rekabet, pembe dizi öğelerini de barındıran, yüksek oranlarda bağışlarla ayakta duran ve medyanın 7-24 destek olduğu, oyların da sürekli olarak takip edildiği bir sürece benzetilebilir.
Çin'de ise, durum farklıdır: Devlet başkanının seçim yöntemi, daha çok bir satranç oyununa benzetilebilir. Milyonlarca göz ardı edilen ve gözden kaçan taktik kararlar verilir. Ancak, her şey, kamudan gizli mecralarda ilerletilir. Büyük olasılıkla 2012 yılı Ekim ayında Çin Komünist Partisi'nin yeni yönetici kadrosu (ki bunların içinde, Hu Jintao'nun ve Wen Jiabao'nun takipçileri de yer alacaktır), Halk Meclisi'nin perdeleri ardından ortaya çıktığında, satranç oyununun entrikaları da bir bir anlaşılacak.
Son Kuşak
Amerika'daki siyasi liderliğe dair birçok araştırma bulunuyor. Ancak, bugün Çin'de nasıl lider olunabileceği hakkında neler biliyorsunuz?
Kim sizi sever ve destekler; kiminle mücadele etmeniz gerekir? Yaşamınızı sürdürürken hangi kurallara uymalısınız? Öncelikle şunun bilinmesi gerekir: Çinli politikacılar, son derece dar bir arka plandan gelmektedir. Genellikle aynı deneyimleri paylaşırlar; benzer bir ideolojik evrenin içinde yaşarlar ve birbirleriyle yakın ilişkiler içinde yaşamayı ve çalışmayı isterler. Batılı politikacılar sürekli "bizden biri" olduklarını göstermek için umutsuzca bir çaba sarf ederlerken, Çin'deki liderler her zaman ve her daim "onlardan biri" olmayı, yani sınırlı çizgilerle belirlenmiş bir grubun üyeleri olmayı sürdürürler.
CCP'nin on sekizinci ulusal kongresi, Çin açısından son derece önemli bir ivme olmuştur. Ülkenin en güçlü kişilikleri, mevcut liderlik kuralları gereği geri çekilecektir. Politbüro'nun daimi komitesinden 9 kişi görevinden ayrılacak ve bunlar arasında Hu Jintao, Wen Jiabao ve Wu Bangguo bulunacaktır. Xi Jinping'in Hu'nun yerine Devlet Başkanı ve parti sekreteri; Li Keqiang'in da Başbakanlık koltuğunu Wen'den alacağı neredeyse kesinlik kazanmıştır. Ancak, daimi komitedeki bazı pozisyonların akibeti, halen spekülasyonlara maruz kalmaktadır ve politbüronun 25 üyesi değişecektir,
Bu süreci anlamak için temel sorun, bu süreçte açık ve net çizgilerle belirtilmiş bir çerçeve bulunmamasıdır. Demokra­tik devletlerde, siyasi partiler, hükümet ve muhalefet, sağ ve sol eğilimler ve açık bir medya bulunur. Dünyanın en büyük ve son tek-parti devletinde, bu kurallardan hiçbiri uygulanmamaktadır. Son yıllarda, Çin hakkında analizler ya­panlar, "popülistler", "elitistler" ve da­ha nice özel ayrıma dair atıflarda bulun­maya başladılar. "Şangay grubu" da bunlardan biri... Ancak, tüm bu nitelen­dirmeler, bugün artık fazla bir inandırı­cılık taşımıyorlar.
Çünkü Çin'in mevcut lider kuşağı, daha öncekinden çok daha türdeş bir görünüm sergiliyor. Söz konusu lider­ler, 1949 yılı öncesi Çin deneyimine da­ir deneyimsizler ve 1966-76 yılları ara­sındaki kültürel devrimin birer ürünü olarak görülüyorlar. Ve, hepsi, Çin Ko­münist Partisi'nin kültürüyle yetişmiş­ler. Bunun yarattığı sonuç ise, tamamen farksız ve yeknesak bir lider kadrosu ol­du. Bu süreçteki ayırt edici tek öğe, Çin'i hâlihazırda Batı'ya eklemleyen öğedir: Teknokratların söz hakkı sona eriyor ve hukukçular ile siyaset bilimci bilimci­lerin yıldızı parlıyor.
Çin'in mevcut lider kadrosu, ayrıca uluslararası deneyim eksikliklerinden dolayı da, öncekilerden farklılık arz ediyor. Bu durum, Çin'in her türkü alanda artan önemi ve gücünün önünde ciddi bir sorun teşkil ediyor. Ülkenin ulusal liderlik kadrosunun küresel düzeyde de belli bir ağırlığının olması gerekiyor. 2012 yılından itibaren Çin'i yönetecek olan başkan, uluslararası siyaset düzleminde çok önemli bir oyuncu olacak. Hatta Hu Jintao'dan bile daha fazla önem arz edecek. Bu bağlamda, Çin'in yeni yönetici kadrosunun eksik bir yapıya sahip olduğu görülüyor.
Çin'in komünist liderleri, siyasi sistemlerinin onlardan talep ettiğini yansıtarak, herhangi bir karizma, iletişim yetisi ve halkı kendisine bağlama kabiliyetinden yoksundur. Her durumda parti çizgisini takip ederler; basmakalıp söylemlerde bulunurlar ve kişisel iletişimlerde hep biçimsel ve mesafeli davranırlar. Bireysel kişiliklerden mahrum kalmış, başkalarından ayırt edilemeyen ve dünyanın geri kalanı önünde son derece türdeş görünen bir elit tabaka izlenimini bu şekilde güçlendirirler. Şunu da belirtmekte yarar var: Tüm politbüro içinde sadece Li Yuanchao ve Bo Xilai, akıcı bir İngilizce konuşurlar ve partinin elit tabakasının tümü, Çin'de eğitim görmüşlerdir. Altmış iki eyalet başkanının hiçbiri, Çin dışında bir yerde akademik unvan kazanamamıştır.
Bir sonraki aşama
Dolayısıyla, 2012 yılı Güz döneminde merkezi güç elde edecek olan ve kültürel devrimin kaotik yılları boyunca eğitimleri sekteye uğramış olan lider kadrosu, karşılaştığı yoğun sorunları yönetmedeki kapasitesine dair ciddi endişeler doğuracaktır.
Çin'in gelecek on yılı, son derece zorlu olacaktır; giderek huzursuz bir hal alan Çin halkı arasında meşruiyetini sağlamak üzere ciddi sorunlarla başa çıkmak zorunda kalacak; gerek iç gerekse dış düzlemlerde Çin'in çekiciliğini artırmak için bir vizyon belirlenmesi gereği doğacaktır. Liderlik-geçiş sürecinin anlamı, Çin'in müstakbel yöneticilerinin, perde ardından belirecekleri zaman ne tür planları olduklarına dair herhangi bir işaret vermemelerinde yatmaktadır. Gelecekte Pekin'in elit tabakası için daha zor olan şey ise, bu durumu korumanın artık bir seçenek olarak kalmadığıdır. Çin'e dair uluslararası talepler, giderek daha baskıcı ve çok boyutlu hale gelmektedir; değişen sosyal profille birlikte, halkın talepleri de giderek artmakta ve farklılaşmaktadır. Aynı zamanda, Soğuk Savaş sonrası geçen yirmi yıl boyunca varlığını sürdürmesiyle, şartlara uyum sağladığını ve dirayetini kanıtlayan Komünist Parti de bu süreçte kendini geliştirmelidir.
Gelecek on yıl için öncelikli gereksinim, kendi değişen toplumunu anlayabilen ve kendisini yeniden canlandıran bir lider kadrosudur ve bunu hem iç hem de dış mecralarda gerçekleştirmelidir. Bunun için de, partinin karşısında öncelikli bir sorun bulunmaktadır: Partinin iliklerine dek işlemiş, kemikleşmiş muhafazakârlığını bir kenara bırakarak; henüz 30'lu ve 40'lı yaşlarında bulunan kadrolarını, daha üst pozisyonlara terfi ettirmeye başlamak. Bu önlenemez sınama, 2012 yılma dek sürecek olan büyük satranç oyununu da gölgeleme olasılığının belirmesini sağlar. Gelecekteki liderlik kadrosunun, yitik bir kuşak olması söz konusu değildir. 2017 veya 2022 yıllarında, genç, yeni ve daha uluslararası ölçekte düşünen kişilerin Çin'de ve dünyanın geri kalanında, sahneye çıkması bekleniyor. Ancak, bugünkü hızlı sosyal değişim standartları karşısında, bunun için uzun bir bekleyişi göze almak gerekiyor. (Opendemocracy)
LOH SU-HSING VE KERRY BROWN[1]
(Turquie, Diplomatique, 15 Eylül 2010-Sayı,20)


[1] LOH SU-HSİNG, Paris Sciences-Po'da araştırma görevlisidir. Kendisi, Şangay'da bulunan Fudan Üniversitesi'nde uluslara­rası ilişkiler doktorası yapmaktadır.
KERRY BROWN, Chatham House'ta Asya Programı'nda araştırmacıdır. Yayımladığı kitapları arasında, Struggling Giant: Chi­na in the 21st Century (Anthem Press, 2007) (Devle Mücadele: 21.yüzyılda Çin) ve Friends and Enemies: The Past, Pres­ent and Future of the Communist Party of China (Anthem Press, 2009) (Dostlar ve Düşmanlar: Çin Komünist Partisi'nin Dü­nü, Şimdisi ve Geleceği) bulunmaktadır.

Not: Bazen Büyük Dosyaları tarayıcı açmayabilir...İndirerek okumaya Çalışınız.

Benzer Yazılar

Yorumlar