Print Friendly and PDF

ALEXIS DE TOCQUEViLLE

Bunlarada Bakarsınız




“Tarih okumuş bir insan, Yeterince tarih ve Siyaset biliyor demektir.”
1805'te Paris'te doğmuş, Normandiyalı asil bir ailenin çocuğudur. Tocqueville'in, aile toplantılarında tartışılan konular ve devrim zamanı terörü gibi anılarından etkilenmemesi imkânsızdı. Katolik ailesi, genç Tocqueville'i, ilk yapılanmasını gerçekleştirmesi için bir din adamına emanet etmişti. Bu kişi baş rahip Lesueur'dü ve Tocqueville üzerinde büyük etkisi olmuştur. Daha sonra Kraliyet Koleji'nde felsefe ve retorik dersleri alan Tocqueville, buyandan krala sadakat düşünceleriyle yetişirken, bir yandan da Mountesquieu ve diğer 18. yüzyıl Aydınlanmacıları'nın düşünceleriyle de tanışıyordu.
Tocqueville, henüz 25 yaşındayken 1789-1830 arası Fransa tarihini şöyle tanımlamıştı; “Eski rejim, gelenekleri, hatıraları, umutları ve onu temsil eden aristokratları ile; orta sınıfın önderliğindeki yeni Fransa arasında 41 yıl süren kızgın ve zorlu bir kavganın tablosu...”
Tocqueville, 1830' dan sonra bir seçim yapmak zorunda kalmıştır. Ya krala sadık kalacak ya da anayasal monarşiyi seçecekti. Tercihi anayasal monarşiydi. Bir süre sonra da Amerika'ya gitti.
O dönem Amerika'da bir “sorgulama” havası esiyordu, cezaevleri vs. üzerine tartışmalar yapılmaktaydı. Bu konu reformlardan yana kaygılı olan Tocqueville'in uzmanlık alanıydı. 1935'de “Amerika'da Demokrasiye Dair” adlı ilk büyük eserini yayınladı. 1838'de Siyaset ve Ahlak Bilimleri Akademisi'ne, 1841'de Fransız Akademisi'ne seçilir.
Tocqueville aynı zamanda politikaya da atılmıştı. Bunun bir kırılma noktası değil de, hayatının mantıklı bir sonucu olduğunu ifade etmiştir.
27 Ocak 1848'de mecliste yaptığı bir konuşmada, yakın tarihte gerçekleşecek bir devrimi işaret ediyor ve şöyle diyordu: “insanlara elindeki gücü kaybettiren gerçek ve en etkili sebep; insanlığın artık o gücü taşımayı hak etmemesidir... Hissetmiyor musunuz?... Avrupa yeniden sarsılıyor... ve siz aynı zamanda halkın geleneklerinin bozulmasına karşın sakin kalabiliyorsunuz; çünkü durum henüz fazla etkili değil.”
Bu konuşmadan bir aydan kısa bir süre sonra 1848 Devrimi patlak verdi. Üç gün süren bir kargaşadan sonra 'cumhuriyet' ilan edildi.
Tocqueville'in yaptığı incelemelerin ve onun öngörülerinin özü, şu ifadelerde yatar: “...Bugün, artık mülkiyet hakkı, daha çok tartışılması gereken diğer hakların arkasında saklanmamaktadır. ...Politik savaş yakında 'sahip olanlar' ile 'sahip olmayanlar' arasında yaşanacaktır.”
Bu saptaması Marks'ın şu saptamasıyla örtüşmektedir: “Proleterler, haklı olarak, kendilerini 'Şubat galipleri' olarak gördüler... Sokakta galip gelmeleri gerekirdi. Burjuva ile değil, burjuvaya karşı savaştıklarından; galip geldiklerini onlara göstermeleri gerekirdi.”
1856 yılında “Eski Rejim ve Devrim”i hazırlamaya başladı. 1859 yılında Cannes'da veremden öldü.
        Aktif gücü elinde bulunduran sadece devlet olmamalıdır. Eğer insanlar medeni olmak istiyorlarsa, organizasyon kurma sanatı geliştirilmeli ve genişletilmelidir.
        Bir evrensel kanun vardır... Bu adalet kanunudur. Adalet bir milletin hukukunun temel taşıdır.
        Demokrasi bireysel özgürlüğün sahasını genişletir. Sosyalizm ise daraltır. Demokrasi, mümkün olan bütün değerleri insanlara sağlarken; sosyalizm her insanı bir sayıdan ve araçtan ibaret görür. Demokrasi ile sosyalizmin bir kelime dışında hiç bir benzerliği yoktur: Eşitlik. Fakat aradaki farka dikkat edin; demokrasi özgürlük konusunda eşitlik isterken, sosyalizm kölelik yönünden eşitlik ister.
        “Demokrasi” ve “demokratik devlet” kavramlarının kullanımı konusunda büyük bir eksiklik vardır. Bu kelimeler açıkça tanımlanmadıkça ve anlamları üzerinde uzlaşılmadıkça insanlar bu anlam karmaşası üzerinde yaşamaya devam edeceklerdir ve bu tartışmalar demagoji yapanların ve despotların işine yarayacaktır.
        Geçmiş artık geleceğe ışık tutmadığı zaman, akıl karanlıkta görür.
        Halkın yönetime katılmasında önemli bir araç olan jüri sistemi, aynı zamanda halkın nasıl iyi yönetileceğini vatandaşlara öğretir.
        Herkesi dostun yapmayacağına göre, düşmanlarınla yaşamasını öğrenmelisin.
        İki insanın iyi geçinmesi hiç kusursuz olmalarıyla değil, birbirlerinin kusurlarını hoş görmeleriyle sağlanır.
        Organizasyon kurma hakkı vazgeçilmez bir hak ve özgürlüktür.
        Şerefle bitirilmesi gereken en ağır görev, hayattır.


Not: Bazen Büyük Dosyaları tarayıcı açmayabilir...İndirerek okumaya Çalışınız.

Benzer Yazılar

Yorumlar