BU, TİLKİ MARTİN HİEDEGGER’İN GERÇEK HİKÂYESİ
A5 Hannah Arendt’in
Günlüğünden Bir Kayıt (el yazısıyla yazılmış) Temmuz 1953
(Denktagebuch’tan, Defter XVII,
Alman Edebiyat Arşivi, Marbach’da 93.37.16 numarayla kayıtlı, bu metin Jerome
Kohn’un İngilizce tercümesiyle yayımlandı, bkz. Essays in Understanding, s. 361-62) Arendt’in Ağustos veya Eylül 1953’te
Düşünce Günlüğü’ne (el yazısıyla) yazılmış “Tilki Heidegger’in gerçek
hikâyesi” (belge A5)
Heidegger diyor ki,
gayet mağrur: “İnsanlar Heidegger’in bir tilki olduğunu söylüyorlar.”
Bu, tilki Hiedegger’in gerçek hikâyesidir:
Bir zamanlar bir tilki
vardı.
Bu tilkinin kurnazlıktan
yana eksiği vardı.
Çünkü o bütün tuzaklara
düşmekle kalmıyor aynı zamanda tuzak olanla olmayan arasındaki farkı da
algılayamıyordu.
Bu tilki aynı zamanda
bir illetten de mustaripti.
Postunda bir sorun
vardı.
O kadar ki, tilki
dünyasının pusluluğuna karşı hiç ama hiçbir koruması yoktu.
Bu tilki, gençliği
boyunca insanların tuzaklarına düşüp durduktan ve geriye postundan tek bir
sağlam parça kalmadıktan sonra, tilki dünyasından tamamen geri çekilmeye karar
verdi ve bir tilki yuvası inşa etmeye karar verdi.
Tuzak olanla olmayan
hakkındaki tüyler ürpertici cehaleti ve tuzaklar hakkındaki inanılmaz
tecrübesiyle, tilkilerin arasında tamamen yeni ve daha önce hiç işitilmemiş
bir düşünce geldi aklına.
Tilki yuvası tarzında
bir tuzak inşa etti ve bu tuzağın içine oturdu.
Bu tuzağı normal bir
yuvaymış gibi kullanmaya başladı (kurnazlıktan değil, bilakis diğerlerinin
tuzaklarını daima onların yuvası addettiğinden), fakat kendi tarzınca açıkgöz
olmaya, bizzat yaptığı tuzağını ki bu yalnızca ona uyuyordu, diğerleri için de
bir tuzak olacak şekle getirmeye karar verdi.
Tuzak ilminden yana o
büyük cehaletten oluştu bu: Kendi bizzat içinde oturduğu için onun tuzaklarına
hiç kimse giremedi.
Bu onu kızdırdı, çünkü
insan pekâlâ bilir ki, bütün tilkiler kurnazlıklarına rağmen nadiren de olsa
tuzağa düşerler.
Tuzaklar konusunda en
tecrübeli tilki tarafından inşa edilen bu tuzak neden insanların ve avcıların
tuzakları gibi işlemiyordu? Belli ki diğer tuzaklar onun gibi kendini açığa
vurmadığı içindi bu.
Böylece bizim tilkimizin
aklına bir fikir geldi; kendi tuzağını en güzel şekilde süslenmiş ve her yerde
açık bir nişan kılma fikri.
Bu tuzak şunu
söyleyecekti; herkes buraya gelsin, burası bir tuzaktır, dünyanın en güzel
tuzağı.
Bundan aşikâr olacak
olan şuydu; bir tilki bu tuzağa yanlışlıkla düşemezdi.
Bununla birlikte tuzağa
birçok tilki geldi.
Çünkü bu tuzak
tilkimizin yuvasıydı.
Onu bu içinde pek rahat
ettiği yuvasında ziyaret etmek isteyen, tuzağına gitmek zorundaydı.
Kendisi dışındaki herkes
serbestçe bu tuzaktan dışarıya çıkabildi.
Bu tuzak kelimenin tam
anlamıyla onun üstüne dikilmişti.
Tuzakta meskûn tilki
gururla şöyle dedi: Tuzağıma birçok insan geliyor, ben tilkilerin en iyisi
oldum.
Burada gerçek olan bir şey daha vardı; hiç kimse tuzak
ilmini, ömrünü bir tuzakta geçirmiş kişiden daha iyi bilemez.
Sh:
407-408
Kaynak:
Hannah Arendt Martin Heidegger Mektuplar 1925-1975, Kitabın Adı: Hannah Arendt/
Martin Heidegger, Briefe 1925 Bis 1975 Und Andere Zeugnisse Derleyen: Ursula
Ludz Almanca Aslından Türkçeye Çeviren: Melek Paşalı Kaknüs Yayınları, 2009,
İstanbul
Not: Bazen Büyük Dosyaları tarayıcı açmayabilir...İndirerek okumaya Çalışınız.
Yorumlar