CAHİT SITKI’YA ŞARKILAR YARIDA KALDI
Hzl:
Övgü KAFADAR
“Ve ölmeden evvel ölmüş gibi olacağının tam kehâneti”
‘Öldük, ölümden bir şeyler umarak.
Bir büyük boşlukta bozuldu büyü.
Nasıl hatırlamazsın o türküyü,
Gök parçası, dal demeti, kuş tüyü,
Alıştığımız bir şeydi yaşamak.’
Böyle seslendi Cahit Sıtkı kendine çoğu zaman…
Kafasındaki soru işaretlerini, yaşamına dair buhranlarını şiirlerine armağan
etti. Belki de korkularından yazdıkça kurtuldu. Yine de Cahit Sıtkı’nın
penceresinden gün erken eksildi.
Gün eksilmesin penceremden dediğinde henüz daha
hayatının baharındaydı. Yaşamaya dair arzularla dolu olan genç şair şiirlerinde
de hayatı ıskalamak istemiyordu. Hayattan beklentilerine, geleceğe dair
hayallerine, belki de platonik aşkına uzak olmak korkusu şairin canını o çok
korktuğu ölümden bile fazla acıtıyordu. Bir gün gideceğini biliyordu Cahit
Sıtkı. Başına ağrılar girdiğinde, bedeninden ruhuna akan acılarla, şairin
dimağını ölüm kurcalamaya başlardı. Ne zaman geleceğini bilmediği ölüme
seslenirdi mısralarıyla:
Kapımı çalıp durma ölüm,
Açmam;
Ben ölecek adam değilim.
Alıştım bir kere gökyüzüne;
Bunca yıllık yoldaşımdır bulutlar.
Sıkılırım,
……………………
Ya nasıl dururum olduğum yerde,
Öyle upuzun yatmış,
İki elim yanıma getirilmiş,
Hareketsiz,
Sükûta râmolmuş; Sanki devrilmiş bir heykel?
….
Kalkmalıyım,
Dolaşmalıyım,
Sokaklarda, parklarda.
El sallamalıyım
Giden trenlere,
Kalkan vapurlara.
……..
…….
Islık çalmalıyım.
Türkü söylemeliyim
…………
…………….
Hayaller kurmalıyım,
Güzel geleceğe dair.
Yanımdan geçenler olmalı,
Selâm almalıyım;
………………………..
Kapımı çalıp durma ölüm,
Açmam;
Ben ölecek adam değilim.
İçinden ürkek, dışından heybetli naralarıyla meydan
okuyan bir babanın gururu vardı genç şairde. Şiirlerini sanki bu babaya ait ses
tonuyla okursa okurdu. Ölüme karşı başı havada biraz küstahça tavrı, öte yandan
korkarak bekleyişi ve endişe nöbetleriyle okuduk Cahit Sıtkı’yı.
Aşksız insan korkar mıydı ölümden, neden diline
getirirsindi ölümü? Aşıktı Cahit Sıtkı, hem de en yakın arkadaşının kız
kardeşine. Diyemedi. Yine mürekkeple dökmeliydi derdini sayfalara. Kalem “Karasevda”
dedi. Kendi susarken, mısralar dillendi de şairin derdi sayfalara sinmiş kaldı:
Bir kerre sevdaya tutulmaya gör;
Ateşlere yandığının resmidir.
Âşık dediğin mecnun misali kör;
Ne bilsin âlemde ne mevsimidir.
Dünya bir yana, o hayal bir yana;
Bir meşaledir pervaneyim ona.
Altında bir ömür döne dolana,
Ağladığım yer penceresi midir?
İlk aşkın şaire yüklediği yük bu mısralarda hafifledi.
İstanbul’a gelmiş olması, şairin çocukluğunda yaşadığı çevrenin psikolojisini
üzerinden atmaya yetmiyordu. Doğunun o utangaç, mütevazı, ağır başlı genci
nasıl dostunun kardeşine yanlış gözle bakardı. Sevda küllendi kaldı çaresiz.
Arzularını, ihtiraslarını, heveslerini, aşklarını
yalnız yaşayan şair aslında kalabalık ve zengin bir ailenin çocuğuydu.
Diyarbakır’ın geniş ailelerinden birine mensup olan şair, okumak için
gönderildiği İstanbul’da yalnızlığa da ilk adımını atmış olacaktı.
Diyarbakır’da bıraktığı dindar bir aile ve İstanbul’daki alafranga hayata alışmakta zorlandı.
Bocalamalarıyla buhranlarıyla Cahit Sıtkı hayatında inanç kavramını sorgulamaya
başladı. Yatılı okulun yüklediği dışardan bakınca abartılı, içerden acınası
yalnızlık duygusu Cahit Sıtkı için hayat boyu etkisini sürdürecekti. Ardından
yurtdışı maceralarıyla şairin yalnızlığı katmerleşti. Ancak bu dönemlerde şair
yalnızlığını gelip geçici zevklerle, gerçeklerden uzak eğlence tutkusuyla
gidermeye çalıştı. Yalnızlık ölümü hatırlatırken, etrafını çoğu yüzeysel
kalabalıklarla doldurmakta, hayatını zevk u sefa ile geçirmekteydi.
Yalnızlık… Cahit Sıtkı için gününü gün etmekle,
hayatın lezzetlerini tatmakla hafifler. Gün gelip aynadaki gerçeği kabul etmek
istemediğinde, gözlerindeki mor halkalar, yalnızlık ile birbirine dost olurken
şair eline kalemi alır “paydos” demek için.
Paydos bundan böyle çılgınlıklara;
Sert konuşmaya başladı aynalar.
……………..
………………
Meyhaneler, sabahçı kahveleri,
Cümle eş dost, şair, ressam, serseri,
Artık cümbüşte yoksam geceleri.
Sanmayın tarafımdan ihanet var.
Yaş ilerliyor… Artık geçti bizden;
…..
….
Oysaki Tarancı hayatının bu dönemlerin de içindeki
çocuğa, Diyarbakır’ da babaannesine masum gözlerle bakarken bıraktığı çocuğa
özlem duyar. Her insanın yaşayabileceği çelişkileri hayatında derinden
hisseder:
Büyükannemi hatırlıyorum,
Dolayısıyla çocukluğumu.
Uzun olaydı o günler;
Yere düşen ekmek parçasını
Öpüp başıma götürdüğüm günler!
O zaman inandığım gibi,
Sahiden bir öbür dünya varsa eğer,
…………………….
Dilerim duasında unutmasın beni;
Günahkâr olduğumu hatırlayarak
Şair, inancını sorgularken bazen kendisini geçmişine
ihanet eder hissiyle hırpalar, huzur bulduğu zamanlar ise ölüm korkusuyla
duygularına anlam verememektedir. Yalnız bir insanın hayatının sadece çocukluk
dönemlerinde, hayal meyal hatırladığı dinsel figürler ve terimler, çocukluk
döneminin saf edasıyla bozulmadan geçmişte yaşamaktadır.
Hiç şüphesiz; şairin, kısa ömründe şiirleriyle
20.yüzyıl edebiyat çevresinde adından sıkça söz ettirmesi realist yaklaşımının
şiirlerine aksinin etkileyiciliğindendir. Abbas karakteri gibi, tüm
şiirlerinde abartıdan uzak gerçeği-hayatını- yansıtan bir taraf vardır. (
Abbas, şairin askerken emir eridir.) Çocukluk hayatının ait olduğu çevre ile
gençlik yıllarından itibaren yaşadığı çevre arasındaki uçurumları şiirine
mükemmel denilebilecek saf bir ifade ve akıcı bir dil ile aktarmıştır. Gerçeği olanca
kararıyla mısralara işlemek Cahit Sıtkı ile özdeşleşmiştir adeta.
Ne yazık ki ölüm şairin yoluna çıktığında, hayaller,
hülyalar yarım kalmış, bir yandan yaşanacak güzel yılların umuduyla, öte yandan
hastalığın pençesinde tükenmişlikte şair suskunlaşmıştır. Cahit Sıtkı göçerken,
kendi sesinden, mısraları bir “ SANATKÂRIN ÖLÜMÜ” nü anlatır. Pılını
pırtını toplayıp giderken veda şarkısını kendisi söyler:
Övgü
KAFADAR
Boğaziçi
Üniversitesi, İşletme 2.sınıf öğrencisi. Adı yok, Sus Dergi, Gökekin ve Yol
Edebiyat’ta çeşitli yazıları yayımlandı.
http://www.kandildergisi.com/2011/02/cahit-sitki-ya-sarkilar-yarida-kaldi/
https://youtu.be/aAd_3De-JmY
Not: Bazen Büyük Dosyaları tarayıcı açmayabilir...İndirerek okumaya Çalışınız.
Yorumlar