CAN KUŞUM ÇIRPINIYOR
Mecliste
Hiçbir
şeyle kayıtlı olmayan can kuşu nasıl kafese girdi?” diye sordular.[1]
Pir dedi ki:
Ten
kafese benzer. Girenlerin, çıkanların, insanla dostluk edenlerin aldatmasıyla
can bedende dikendir.[2]
Özgür olmak isteği ne kadar artarsa artsın
çıkmaya çalıştıkça beden ondan sızlanır durur.
Kuşa, kafesi bırakıp uçmak nasıl hoş, tatlı gelirse bana da
ölmek ve bu yurttan göçmek öyle hoş, öyle tatlı geliyor.
Bahçeye konan kafesteki kuş, gülleri, ağaçları görür.
Dışarıda, kafesin çevresinde ötüşen kuşlar, hürriyete ait
güzel, güzel hikâyeler söylerler.
Kafesteki kuş, onları duyar, o yeşilliği görürde ne iştahı
kalır, ne sabrı, ne kararı!
O kuşun gönlü de dışarıdadır, canı da… böyleyken kafesi
açıversen ne yapar?
O kuş, kafese kapanmış kafesin etrafında da kediler birkaç
halka olmuş kuşa benzemez ki.
Bu çeşit kuş korkuya, vehme düşer, hiç kafesten çıkmayı
ister mi o ?
Hattâ o kötülükler yüzünden kafesin etrafında daha yüz tane
kafes olmasını ister. [3]
Hikayelerini
dinlediği anavatanı için ağlayıp sızlansa da, yine de kafesin saadeti onu
dışarı çıkmaktan ayrılmaktan men eder. Bağlanmıştır, öz yurdu gibi bedene.
Kafesinden çıkarsalar asıl vatanına gitse de duramaz geri döner, hasretler
diyarı kafesine. Velevki sahibine isyan etmişçesine. Beden kafesini yanında
beraber götürmek ister.
Bu kafes meydandadır da kuş yavrusu gizli. Fakat kafesi bir
götüren olmasa kafes, kendi kendine nasıl gider?[4]
Ayrılığı kendi eliyle
başaramayan can kuşu, adını duyduğunda titrediği ölüm meleğinin gelmesi için
nâmeler dizer, şarkılar söyler. Gelsin de koparırsın bütün bağlarını eliyle.
Bütün dileklerini umutlarını peşinde bırakarak. Kendini İsmail gibi teslim
eder. Sonra İsrafil surunu çalsın, tekrar bedenine kavuşmanın umudunu diler.
Sonunun ateş mi, gülistan mı olacağını bilmeden. Olsun, bitsin, bedene diken
olan can tekrar birleşsin, diye
Pir dedi ki;
Ayrılığın
olmadığı bir hayat gerçekten çok güzel. Yurdu cehennem olsa bile.
Sordular:
Bize
tanrıdan bir parçayız diyorlar.
Pir:
Biz Tanrıdan ayrı
değiliz, ama parçası da değiliz. Aynada gördüğün suret hiçbir zaman ayna oldu
mu? Sadece var oldu. Birde gördüğün suret, O’nun aydınlığına muhtaç. Canı
bedende seni sende O kıldı. Rahmeti bol
olan Tanrı can kuşunun bedene aşkını bildiği için tekrar diriltip ölümsüzlüğü
ona ikram etti.
Ey ölüm meleği
kafesimi parçala beni bir an önce al. Ayrılığı olmayan yolculuklar istiyorum.
Çünkü varlığa çıkma şansımı kazandığım bu hayat ile, Tanrının bir yurdunda,
ruhumu dinlendirecek kelamlarını duymak istiyorum.
“Kulum
seni cehenneme atacağım”
sözünü dahi duymak en büyük saadetimdir.
Ne mutlu bana varlık
olma şansını verdiği için.
….
Herşey sustu ve
Can
kuşu kafeste çırpınmaya başladı.[5]
Not: Bazen Büyük Dosyaları tarayıcı açmayabilir...İndirerek okumaya Çalışınız.
Yorumlar